Amerikan Beslenme Derneği Raporu: Vejetaryen ve Vegan Beslenme com üye olmayanlar için abonelik: https://www.adaevidencelibrary. com/store.cfm . ÖZET Amerikan Beslenme Derneği’nin (ABD) bu raporu, ABD’nin Bulgu Analiz İşlemi ve Bulgu Analiz Kütüphanesi’ndeki bilgiler kullanılarak hayata geçirilen sistematik eleştiriye ek olarak yazarların literatüre dair bağımsız değerlendirmelerini de içermektedir. Kayıt Analiz Kütüphanesi’nden gelen konu başlıkları açıkça belirtilmiştir. Bulgu temelli yaklaşımın kullanılması, önceki değerlendirme yöntemlerine önemli ek faydalar sağlar. Yaklaşımın en önemli faydası değerlendirme kriterlerinin daha net bir biçimde standartlaştırılmasıdır; bu da değerlendirenin olası önyargılarını en aza indirerek hangi benzeşmeyen makalelerin birbiriyle karşılaştırılabileceğini görme kolaylığını artırır. Bulgu analiz işleminde kullanılan yöntemlerle ilgili ayrıntılı açıklama için ABD’nin Bulgu Analiz İşlemi’ne erişebilirsiniz: http://adaeal.com/eaprocess/ Sonuç Bildirimi, destekleyen araştırma bulgularının sistematik analiz ve değerlendirmelerini temel alan bir uzman çalışma grubu tarafından yapılan bir derecelendirmeyle atanır. 1. Derece = İyi; 2. Derece = Yeterli; 3. Derece = Sınırlı; 4. Derece = Uzman Görüşü Gerekli; 5. Derece = İlişkilendirilemez (çünkü sonucu destekleyen ya da çürüten bir bulgu yok). Bu ve diğer konularda bulgu temelli bilgi için: https://www.adaevidencelibrary. Amerikan Beslenme Derneği’nin görüşü, tamamen vejetaryen ve vegan beslenme de dâhil olmak üzere, düzgünce planlanan vejetaryen diyetlerin sağlıklı, besin öğeleri açısından yeterli ve belli hastalıkların önlenmesi ve tedavisinde sağlıksal faydalar sağlayabilir nitelikte olduğudur. İyi planlanmış vejetaryen diyetler, hamilelik, emzirme, bebeklik, çocukluk ve ergenlik dönemleri de dâhil hayat döngüsünün her safhasındaki bireyler ve sporcular için uygundur. Vejetaryen beslenme, içinde et (kümes hayvanları da dâhil), deniz ürünü veya bu besinleri içeren ürünlerin olmadığı bir beslenme biçimi olarak tanımlanır. Bu makale, protein, n-­‐3 yağ asitleri, demir, çinko, iyot, kalsiyum ve D ve B-­‐12 vitaminleri gibi vejetaryenler için anahtar durumdaki besin öğeleriyle ilgili güncel bilgileri değerlendirmektedir. Vejetaryen bir beslenme, tüm bu besin öğeleriyle ilgili önerileri karşılamaktadır. Bazı durumlarda takviyeler veya zenginleştirilmiş gıdalar önemli besin öğelerinin gereken miktarlarını sağlayabilmektedirler. Bulgu temelli bir değerlendirme göstermiştir ki vejetaryen diyetler hamilelik için uygundur ve anne ve bebek sağlık değerlerinde iyi sonuç verir. Bulgu temelli bir değerlendirmenin sonuçlarına göre, vejetaryen bir beslenme iskemik kalp hastalığından ölüm riskinin azalmasında rol oynamaktadır. Vejetaryenlerde ayrıca vejetaryen olmayanlara nispeten daha az düşük yoğunluklu lipoprotein kolesterol seviyesi, daha düşük tansiyon sorunu, daha düşük oranlarda yüksek tansiyon ve tip 2 diyabet görülmektedir. Ek olarak, vejetaryenlerde vücut kitle indeksi ve tüm kanser oranlarının daha düşük görülme eğilimi vardır. Vejetaryen bir beslenmenin içerdiği daha az doymuş yağ alımı ve daha çok meyve, sebze, tam tahıl, yemiş, soya ürünü, lif ve bitkisel kimyasallar, kronik hastalık riskini düşürebilmektedir. Vejetaryenlerdeki beslenme pratiği çeşitleri, kişiye özgü beslenme ihtiyaçlarını temel almaktadır. Bu kişiye özgü değerlendirmelere ek olarak, gıda ve beslenme uzmanları vejetaryenleri belli besin öğelerinin kaynakları, gıda satın alımı ve hazırlanması ve ihtiyaçlarına uygun beslenme değişiklikleri hakkında eğitmekte önemli bir rol oynayabilirler. GÖRÜŞ BİLDİRİMİ Amerikan Beslenme Derneği’nin görüşü, tamamen vejetaryen ve vegan beslenme de dâhil olmak üzere, düzgünce planlanan vejetaryen diyetlerin sağlıklı, besin öğeleri açısından yeterli ve belli hastalıkların önlenmesi ve tedavisinde sağlıksal faydalar sağlayabilir nitelikte olduğudur. VEJETARYEN BESLENME PERSPEKTİFİ Vejetaryen, et (kümes hayvanları da dâhil), deniz ürünü veya bu besinleri içeren ürünleri yemeyen kişidir. Vejetaryenlerin beslenme biçimleri oldukça değişkenlik Amerikan Beslenme Derneği – Temmuz 2009 -­‐ Sayfa 1 gösterebilmektedir. Lakto-­‐ovo vejetaryen beslenme biçimi tahıl, sebze, meyve, baklagiller, tohumlar, yemişler, süt ürünleri ve yumurtaya dayanır. Lakto vejetaryen, beslenmesinden et, balık ve kümes hayvanlarıyla birlikte yumurtayı da çıkarır. Vegan, veya tam vejetaryen beslenme biçimi, yumurta, süt ürünleri ve diğer hayvansal ürünleri de dışlar. Bu biçimlerin kendi içlerinde bile, beslenmeden çıkarılan hayvansal ürün kapsamı oldukça değişken olabilmektedir. Vejetaryen beslenme tipleri üzerine yapılmış mevcut araştırmaları değerlendirmek için bulgu temelli analiz kullanılmıştır (1). Bulgu analizi için tek soru tanımlanmıştır: Araştırmada hangi tip vejetaryen beslenmeler incelenmektedir? Bulgu Analiz Kütüphanesi (BAK) web sitesinde (www.adaevidencelibrary.com) tamamı bulunabilecek bu bulgu temelli analiz sonuçları aşağıda özetlenmiştir: BAK Sonuç Bildirimi: Araştırmada tanımlanan vejetaryen diyetlerin en yaygın iki biçimi şunlardır; vegan beslenme: tüm hayvansal gıdalardan arınmış beslenme; ve vejetaryen beslenme: tüm hayvansal gıdalardan arınmış ama yumurta (ovo) ve süt (lakto) ürünlerini dâhil eden beslenme. Yine de, bu genel kategoriler vejetaryen beslenme ve beslenme pratikleri içinde önemli çeşitlilikler gösterir. Vejetaryen beslenmeler arasındaki bu çeşitlilikler vejetaryen beslenme pratiklerinin tam olarak sınıflandırılmasını zorlaştırır ve vejetaryen diyetlerle diğer unsurlar arasındaki belirsiz ilişkilerin kaynaklarından biri olabilir. 2. Derece = Yeterli. Bu makalede, vejetaryen terimi, aksi tanımlanmadıkça, lakto-­‐ovo, lakto veya vegan vejetaryen beslenmeyi seçen kişiler için kullanılacaktır. Lakto-­‐ovo, lakto ve vegan vejetaryen beslenmeler en yaygın olarak incelenenler olsa da, uygulayıcılar diğer vejetaryen veya vejetaryene yakın beslenme tipleriyle karşılaşabilirler. Örneğin, makrobiyotik beslenmeyi seçenler genelde kendi beslenmelerini vejetaryen olarak tanımlarlar. Makrobiyotik beslenme büyük oranda tahıl, baklagil ve sebzeye dayanır. Meyve, yemiş ve tohum daha az kullanılır. Makrobiyotik beslenme uygulayan bazı kişiler gerçekten vejetaryen değildir çünkü sınırlı miktarda balık yerler. Geleneksel Asya-­‐Hint beslenmesi ağırlıklı olarak bitki temellidir ve sıklıkla kendisini daha yüksek oranda peynir tüketimi ve vejetaryen beslenmeden bir nebze uzaklaşma olarak gösteren kültürel etkileşimlere rağmen genel olarak lakto vejetaryendir. Bir çiğ gıda diyeti, temel olarak pişirilmemiş ve işlem görmemiş besinler içermesiyle vegan bir beslenme olabilir. Kullanılan gıdalar meyve, sebze, yemiş, tohum ve filizlenmiş tahıl ve fasulye içerebildiği gibi, nadir durumlarda pastörize edilmemiş süt ürünleri ve hatta çiğ et ve balık da kullanılabilir. Frutaryen diyetler meyve, yemiş ve tohum temelli vegan beslenmelerdir. Avokado ve domates gibi botanik olarak meyve sınıfına giren sebzeler genelde frutaryen beslenmeye dâhil edilir; diğer sebzeler, tahıllar, fasulyeler ve hayvansal ürünler dâhil edilmez. Bazı insanlar kendilerini vejetaryen olarak tanımlasalar da bazen balık, tavuk ve hatta et yiyebilirler. Kendi tanımlarıyla bu vejetaryenler araştırmalarda yarı vejetaryen olarak sınıflandırılabilirler. Bir vejetaryenin ya da kendisini vejetaryen olarak tanımlayan birinin beslenmesindeki besin öğesi niteliklerini doğru bir şekilde belirleyebilmek için bireysel değerlendirme gerekmektedir. Vejetaryen beslenmenin tercih edilmesindeki ortak sebepler, sağlık durumları, çevre bilinci ve hayvan refahı faktörleridir. Vejetaryenler seçtikleri beslenme biçiminde ayrıca ekonomik sebepler, ahlaki boyut, dünya açlık sorunları ve dini inançlar gibi sebepleri de gözetirler. Tüketici Yönelimleri 2006’da ülke çapında yapılan bir ankete göre, ABD yetişkin nüfusunun yaklaşık %2.3’ü (4.9 milyon kişi) tutarlı bir şekilde vejetaryen bir diyet uygulamakta; kesinlikle et, balık veya kümes hayvanı eti yememektedir (2). ABD yetişkin nüfusunun %1.4’ü vegandır. 2005’te yine ülke çapında yapılan bir ankete göre, 8-­‐18 yaş aralığındaki çocuk ve ergenlerin %3’ü vejetaryen, %1’e yakını vegandır (3). Birçok tüketici vejetaryen diyetlere ilgilerinin olduğunu belirtmekte (4) ve bu ifadelerin %22’si et ürünlerinin etsiz muadillerinin düzenli tüketimini içermektedir (5). Vejetaryen diyetlere olan ilgideki artışın diğer kanıtları, üniversitelerde vejetaryen beslenme ve hayvan haklarıyla ilgili derslerin açılması, konuyla ilgili web sitelerinin, süreli yayınların ve vejetaryen temalı yemek tarifi kitaplarının Amerikan Beslenme Derneği – Temmuz 2009 -­‐ Sayfa 2 yaygınlaşması ve insanların dışarıda yemek yerken vejetaryen yemek sipariş etme eğilimleridir. Restoranlar vejetaryen diyetlere olan bu ilgiye karşılık vermişlerdir. Şefler arasında yapılan bir ankette vejetaryen tabakların %71 oranında, vegan tabakların ise %63 oranında “revaçta” veya “sürekli favori” olarak görüldüğü ortaya çıkmıştır (6). Fast-­‐food restoranları salata, etsiz burger ve diğer etsiz seçenekleri bulundurmaya başlamıştır. Birçok üniversite yemekhanesinin vejetaryen seçenekleri vardır. Yeni Ürünlerin Mevcudiyeti ABD işlenmiş vejetaryen gıda pazarının (et muadilleri, bitkisel sütler gibi gıdalar ve doğrudan et ve diğer hayvansal ürünlerin yerini tutan ana yemekler) 2006’da 1.17 milyar dolar olduğu tahmin edilmektedir (7). Bu pazarın 2011’de 1.6 milyar dolara çıktığı düşünülmektedir (7). Zenginleştirilmiş ve hazır gıdalar da dâhil bu yeni ürünlerin mevcut oluşunun, bu ürünleri yemeyi tercih eden vejetaryenlerin temel besin alımlarında bir devrim niteliği taşıması beklenmektedir. Soya sütü, et muadilleri, meyve suları ve kahvaltılık gevrekler gibi zenginleştirilmiş gıdalar, yeni yeni zenginleştirmelerle piyasaya sürekli dâhil olmaktadırlar. Süpermarketler ve doğal gıda dükkanlarında yaygın olarak yer alan bu ürünler ve beslenme takviyeleri, vejetaryenlerin kalsiyum, demir, çinko, B-­‐12 vitamini, D vitamini, riboflavin ve uzun zincirli n-­‐3 yağ asitleri gibi temel besin öğelerini almalarına büyük ölçüde yardım etmektedir. Bugün birçok zenginleştirilmiş ürünün mevcut oluşuyla, bugünün tipik vejetaryeninin beslenme statüsünün 10-­‐20 yıl önceki vejetaryene kıyasla büyük ölçüde gelişmiş olması beklenmektedir. Bu gelişimin sebebi, vejetaryen nüfus arasında dengeli bir vejetaryen beslenmeye dair önemli bir farkındalığın oluşmasıdır. Buna bağlı olarak, eski araştırma verileri bugünün vejetaryenlerinin beslenme statüsünü ortaya koyamaz. Vejetaryen Diyetlerin Sağlık Getirileri Vejetaryen diyetler sıklıkla, daha düşük kolesterol seviyesi, kalp rahatsızlığı riskinin azalması, daha düşük tansiyon seviyesi ve daha düşük hipertansiyon ve tip 2 diyabet riski gibi birçok sağlıksal faydayla ilişkilendirilir. Vejetaryenlerde vücut kitle indeksi (VKİ) ve tüm kanser oranlarının daha düşük görülme eğilimi vardır. Vejetaryen diyetlerde doymuş yağ ve kolesterol oranı daha düşük, besin lifi, magnezyum ve potasyum, C ve E vitaminleri, folik asit, karoten, flavonoid ve diğer bitkisel kimyasalların oranı ise daha yüksektir. Bu besin öğesi farkları, çok yönlü ve dengeli bir vejetaryen beslenmenin sağlığa faydalarını açıklamaktadır. Ancak veganlar ve diğer bazı vejetaryenler, B-­‐12 vitamini, kalsiyum, D vitamini, çinko ve uzun zincirli n-­‐3 yağ asidi gibi bazı besin öğelerini daha düşük oranda alabilmektedirler. Son günlerdeki gıda kökenli hastalık salgınları yerel olarak üretilip ithal edilen ve Salmonella, E-­‐Koli ve diğer mikroorganizmaların bulaştığı taze meyveler, filizler ve sebzelerin tüketimiyle ilişkilendirilmektedir. Sağlık savunma grupları daha sıkı denetim ve raporlama işlemleri ve daha iyi besin işleme pratiklerinin uygulanmasını talep etmektedirler. VEJETARYENLERİN DİKKAT ETTİKLERİ BESİN ÖĞELERİ Protein Belli bir çeşitlilikte bitkisel yiyecek tüketildiğinde ve enerji ihtiyacı giderildiğinde bitkisel proteinler protein gereksinimlerini karşılar. Araştırmalar göstermektedir ki, günün seyrine yayılarak tüketilen çeşitli bitkisel gıdalar, sağlıklı bir yetişkinin ihtiyacı olan bütün temel aminoasitleri sağlamakta ve yeterli nitrojen korunumu ve kullanımını garantilemektedir; dolayısıyla, birbirini tamamlayan proteinlerin aynı öğünde tüketilmesine gerek yoktur (8). Nitrojen denge çalışmalarının bir meta-­‐analizinde görülmüştür ki, protein ihtiyacının karşılanmasında protein kaynağının hiçbir önemli farkı yoktur (9). Protein sindirilebilirliğine göre düzenlenmiş aminoasit hesabı temel alındığında-­‐ ki bu protein niteliği tespitinin standart yöntemidir-­‐ diğer çalışmaların sonuçlarına göre, ayrıştırılmış soya proteini protein ihtiyacını hayvansal protein kadar etkili olarak karşılamaktadır; örneğin tek olarak yenen buğday proteini nitrojen kullanımında daha az etkili bir sonuç verebilir (10). Bu yüzden, veganların tahmini protein ihtiyaçları beslenme tercihlerine göre değişiklik gösterebilir. Gıda ve beslenme uzmanları, protein kaynakları tahıllar ve baklagiller gibi daha az Amerikan Beslenme Derneği – Temmuz 2009 -­‐ Sayfa 3 sindirilen besinler olan vejetaryenlerin protein ihtiyaçlarının Önerilen Beslenme Ölçüleri’nden daha yüksek olabileceğinin farkında olmalıdırlar (11). Tahıllar, temel aminoasitlerden olan lizini daha düşük miktarda içerirler (8). Hayvansal protein kaynaklarını tüketmeyen bireylerin diyetlerinde proteinin nispeten düşük olduğu durumların bununla ilgisi olabilir. Düşük lizin içeren protein kaynakları yerine daha çok fasulye ve soya ürününün kullanıldığı bir beslenme planlaması ya da tüm kaynaklardan alınan protein miktarının artırılması gerekli miktarda lizin alımını sağlayabilir. veganların kan değerlerinde, vejetaryen olmayanlara göre daha düşük EPA ve DHA çıkabilir (15). Mikroalglerden elde edilen DHA kaynakları yeterince emilir ve hem kandaki DHA’yı değerleri hem de geri dönüşüme yönelik EPA miktarı üzerinde olumlu etkisi vardır (16). DHA’yla zenginleştirilmiş soya sütü ve kahvaltılık gevrekler artık piyasada bulunabilmektedir. Bazı kadın veganların protein alımları sınırlarda olmakla birlikte, lakto-­‐ovo vejetaryenler ve veganların tipik protein alımları ihtiyaçlarını karşılamak ve hatta aşmak için yeterlidir (12). Ayrıca sporcular da protein ihtiyaçlarını bitkisel beslenerek karşılayabilirler (13). Beslenme Referans Değerleri, erkekler için günde 1,6 g, kadınlar için 1,1 g ALA alımını tavsiye etmektedir. Bu tavsiye, daha az DHA ve EPA tüketen ve bu yüzden DHA ve EPA’ya dönüşmesi için ek ALA’ya ihtiyaç duyan vejetaryenler için uygun olmayabilir. Besinsel n-­‐6 seviyesi yüksek ya da aşırı olmadığında ALA dönüşüm değerleri gelişme gösterebilir. Vejetaryenlerin diyetleri, keten tohumu, ceviz, kanola yağı ve soya gibi sağlam ALA kaynakları içermelidir. Hamile/emziren kadınlar gibi n-­‐3 yağ asidi ihtiyacı artanlar DHA açısından zengin mikroalglerden faydalanabilir (18). n-­‐3 Yağ Asitleri Demir Vejetaryen diyetler n-­‐6 yağ asitleri bakımından zengin olmakla birlikte, n-­‐3 yağ asitleri konusunda sınırlarda olabilmektedirler. Balık, yumurta veya yüksek miktarda yosun içermeyen beslenmeler EPA ve DHA gibi kalp-­‐damar sağlığı kadar göz ve beyin gelişimi için de önem taşıyan yağ asitleri bakımından yetersizdirler. Bitkisel bazlı bir n-­‐3 yağ asidi olan ALA’nın EPA’ya biyodönüşümü insanlarda %10’dan daha azdır; ALA’nın DHA’ya dönüşüm oranı daha da düşüktür (14). Vejetaryenler ve kısmen Bitkisel gıdalardaki demir, demir emiliminin hem engelleyicileri hem de artırıcılarına duyarlı olan hemoglobinsiz demirdir. Demir emiliminin engelleyicileri, fitatlar, kalsiyum ve çay, kahve, bitki çayları ve kakaoda bulunan polifenollerdir. Lif, demir emilimini sadece hafifçe engeller (19). Fasulye, tahıl ve tohumları ıslama ve filizlendirme, ekmeği mayalama gibi bazı gıda hazırlama yöntemleri fitat miktarını düşürerek (20) demir emilimini artırmaktadır (21, 22). Miso ve tempe yapmak için kullanılanlar gibi diğer fermantasyon işlemleri de demir biyoyararlanımını artırabilmektedir (23). Meyve ve sebzelerde bulunan C vitamini ve diğer organik asitler demir emilimini oldukça artırmakta ve fitatın etkisini azaltmak suretiyle demirin etkisini yükseltebilmektedirler (24, 25). Vejetaryen beslenmedeki düşük biyoyararlanım yüzünden vejetaryenlere tavsiye edilen demir alımı vejetaryen olmayanlara göre 1.8 kat daha yüksektir (26). Demir emilimine dair birçok çalışmanın kısa vadede olmasına rağmen, düşük alımlara uyumlanmaya dair uzun vadede olanların yerine geçen bulgular bulunmakta, ve bu bulgular hem yüksek uyumlanma hem de düşük kayıpları içermektedir (27, 28). Vejetaryenlerdeki demir eksikliği anemisi vakaları vejetaryen olmayanlarınkilerle oldukça benzerdir. Vejetaryen yetişkinlerin depoladıkları demirin vejetaryen olmayanlardan daha az olmasına rağmen, serum ferritin seviyeleri genel olarak normal bir aralıktadır (29, 30). Çinko Temelde vejetaryen diyetlerin fitik asit içeriklerinin yüksek olmasına bağlı olarak, vejetaryen diyetlerde çinko biyoyararlanımı vejetaryen olmayanlara oranla daha düşüktür (31). Bu yüzden, diyetleri fitat açısından zengin işlenmemiş tahıl ve baklagiller içeren vejetaryenlerin çinko gereksinimi Önerilen Beslenme Ölçüleri’ni aşabilir (26). Vejetaryenlerin çinko alımına dair bulgular, bazı araştırmalarda Amerikan Beslenme Derneği – Temmuz 2009 -­‐ Sayfa 4 çinko alımının önerilene yakın olduğunun gösterilmesi (32) ve diğer araştırmalarda önerilenden önemli oranda düşük olması (29, 33) gibi sebeplerle değişiklik göstermektedir. Çinko eksikliği Batılı vejetaryenlerde kendisini açığa vurmaz. Çinko bulunma sınırının hesaplanma zorluğu sebebiyle, vejetaryen diyetlerde düşük çinko emiliminin olası etkilerini hesaplamak mümkün değildir (31). Soya ürünleri, baklagiller, tahıllar, peynir ve yemişler çinko kaynaklarıdır. Fasulye, tahıl ve tohumları ıslama ve filizlendirme, ekmeği mayalama gibi bazı gıda hazırlama yöntemleri, çinkonun fitik asitle bağlanmasını engelleyerek çinko biyoyararlanımını yükseltmektedir (34). Sitrik asit gibi organik asitler de çinko emilimini bir noktaya kadar artırabilmektedir (34). İyot Bazı araştırmalar iyotlu tuz veya deniz sebzeleri gibi temel iyot kaynaklarını tüketmeyen veganların iyot eksikliği riski altında olduklarını iddia etmektedir, çünkü bitki temelli diyetlerde iyot genel olarak düşüktür (12, 35). Deniz tuzu, koşer tuzu ve tamari gibi tuzlu baharatlar genelde iyotsuzdur. Deniz sebzelerinden alınan iyot gözlem altında tutulmalıdır çünkü deniz sebzelerinin iyot içeriği büyük oranda çeşitlilik göstermekle birlikte, bu sebzeler önemli miktarlarda iyot içerirler (36). Soya fasulyesi, turpgiller ve tatlı patates gibi gıdalar doğal guatrojen içerir. Bu gıdalar, yeterli miktarda iyot alan sağlıklı insanlardaki tiroit yetersizliğiyle ilişkilendirilmemiştir (37). Kalsiyum Lakto-­‐ovo vejetaryenlerin kalsiyum alımı vejetaryen olmayanlarla aynı ya da daha yüksektir (12), fakat veganların alımı iki gruptan da daha az olabilir ve tavsiye edilen alım miktarının altında kalabilir (12). Avrupa Prospektif Kanser ve Beslenme Araştırmaları’nın Oxford şubesinde (EPIC-­‐Oxford) yapılan çalışmada, et yiyenlerle lakto-­‐ovo vejetaryenlerdeki kemik kırılması riski aynıyken, veganlarda kırılma riskinin muhtemelen kalsiyum alımındaki dikkate değer düşüklük sebebiyle %30 daha fazladır (38). Et, balık, süt ürünü, yemiş ve tahıl bakımından zengin diyetler, temelde sülfat ve fosfat artıklarına bağlı olarak yüksek böbrek asidi yüklemesi yapmaktadırlar. Kemiklerden kalsiyum emilimi yüklenen asitliğin nötrleşmesine yardım eder. Bu da kalsiyumun idrarla atılımına sebep olur. Ayrıca yüksek sodyum alımı da idrarla kalsiyum atımını artırabilmektedir. Diğer taraftan, potasyum ve magnezyumca zengin meyve ve sebzeler yüksek böbrek baz yüklemesi yaparak kemik kalsiyumu erimesini yavaşlatmakta ve idrarla kalsiyum kaybını düşürmektedirler. Ek olarak, bazı çalışmaların gösterdiği üzere, besinsel kalsiyumun proteine oranı, sadece kalsiyum alımına göre, daha iyi bir kemik sağlığı göstergesidir. Genelde bu oran lakto-­‐ovo vejetaryen diyetlerde yüksektir ve kemik sağlığını destekler; veganlarda ise kalsiyumun proteine oranı vejetaryen olmayanlarla aynı ya da daha düşüktür (39). Birçok vegan kalsiyum ihtiyacını kalsiyumla zenginleştirilmiş gıdalar ve besin takviyelerinden faydalanarak karşılayabilir (39). Düşük oksalatlı yeşillikler (pak choi, brokoli, çin lahanası, kara lahana ve kıvırcık lahana gibi) ve kalsiyum sitrat malatla zenginleştirilmiş meyve suları yüksek biyoyararlanımlı kalsiyum kaynaklarıdır (sırasıyla %50 ila %60 ve %40 ila %50); kalsiyumlu tofu ve inek sütündeki kalsiyumun biyoyararlanımı da iyidir (yaklaşık %30 ila %35); susam tohumu, badem ve kuru fasulye daha düşük biyoyararlanıma sahiptir (%21 ila %27) (39). Sınırlı sayıda araştırma soya içeceklerini zenginleştirmek için trikalsiyum fosfat kullanıldığında kalsiyum erişilebilirliğinin oldukça azaldığını gösterse de, kalsiyum karbonatla zenginleştirilmiş soya sütündeki kalsiyumun biyoyararlanımı inek sütüyle eşdeğerdir (40). Meyve suları, soya sütü, pirinç sütü ve kahvaltılık gevrekler gibi zenginleştirilmiş gıdalar bir vegana önemli miktarda kalsiyum sağlayabilmektedir (41). Ispanak ve isveç pazısı gibi gıdalardaki oksalat, kalsiyum emilimini büyük oranda düşürmekte, bu sebzeleri kullanılabilir kalsiyum kaynağı olarak daha zayıf hale getirmektedir. Fitatça zengin gıdalar da kalsiyum emilimini engelleyebilmektedir. D Vitamini D vitamini kemik sağlığında oynadığı rolle bilinir. D vitamini durumu güneş ışığına maruz kalma ve D vitamini bakımından zengin gıdalar veya takviyelerin alımına bağlıdır. Ciltteki D Amerikan Beslenme Derneği – Temmuz 2009 -­‐ Sayfa 5 vitamini üretim miktarı, güneş ışığı da hesaba katıldığında oldukça değişkendir ve günün saati, mevsim, coğrafya, deri pigmentasyonu, güneş kremi kullanımı ve yaş gibi birçok unsurla bağlantılıdır. D vitamini takviyesi ya da zenginleştirilmiş gıda kullanmayan veganlar ve makrobiyotik gruplarda düşük D vitamini alımı (42), düşük serum 25-­‐hidroksivitamin D seviyesi (12) ve azalan kemik kitlesi (43) tespit edilmiştir. İnek sütü, soya sütünün bazı çeşitleri, pirinç sütü, portakal suyu, bazı kahvaltılık gevrekler ve margarin, D vitamini bakımından zengin gıdalardır. D-­‐2 ve D-­‐3 vitaminleri takviyelerde ve zenginleştirilmiş gıdalarda kullanılır. D-­‐3 vitamini (kolekalsiferol) hayvansal kökenlidir ve lanolindeki 7-­‐ dehidrokolesterolün ultraviyole ışımasından elde edilir. D-­‐2 vitamini (ergokalsiferol) mayadaki ergosterolün ultraviyole ışımasından elde edilir ve veganlar için uygundur. Bazı araştırmalar serum 25-­‐ hidroksivitamin D seviyesini korumada D-­‐2 vitamininin D-­‐3’e göre daha az etkili olduğunu iddia etse de (44), diğer araştırmalar D-­‐ 2 ve D-­‐3’ün etkilerinin eşit olduğunu göstermiştir (45). Güneş ışığı ve zenginleştirilmiş gıda alımı ihtiyacı karşılamada yetersiz kalıyorsa, D vitamini takviyeleri önerilir. B-­‐12 Vitamini Bazı vejetaryenlerin B-­‐12 vitamini durumu güvenilir B-­‐12 vitamini kaynaklarını düzenli olarak tüketmemelerine bağlı olarak gerekenden düşüktür (12, 46, 47). Lakto-­‐ovo vejetaryenler, düzenli tüketimle, gereken B-­‐12 vitaminini süt ürünleri, yumurta ve güvenilir B-­‐12 vitamini kaynaklarından (zenginleştirilmiş gıdalar ve takviyeler) sağlayabilirler. Veganlar için, B-­‐12 vitamini zenginleştirilmiş soya ve pirinç içecekleri, bazı kahvaltılık gevrekler ve et muadilleri veya Red Star Vejetaryen Takviye Formülü besin mayası gibi B-­‐ 12’yle zenginleştirilmiş gıdalardan sağlamalıdırlar; aksi halde B-­‐12 takviyesi gerekir. Hiçbir zenginleştirilmemiş bitkisel gıda dikkate değer miktarda aktif B-­‐12 vitamini içermez. Mayalanmış soya ürünleri aktif B-­‐12 için güvenilir bir kaynak sayılamaz (12, 46). Vejetaryen diyetler genelde B-­‐12 eksikliğinin kandaki belirtilerini kapatabilen folasin bakımından zengindirler, bu yüzden B-­‐12 vitamini eksikliği nörolojik işaret ve semptomlar ortaya çıkana kadar tespit edilemez durumda olabilir (47). B-­‐12 vitamini durumu en iyi homosistein, metilmalonik asit veya holotranskobalamin II serum seviyelerinin ölçülmesiyle hesaplanır (48). YAŞAM DÖNGÜSÜ BOYUNCA VEJETARYEN BESLENME Hamilelik ve emzirme dönemleri de dâhil, iyi planlanmış vegan, lakto vejetaryen ve lakto-­‐ovo vejetaryen diyetler, yaşam döngüsünün her safhası için uygundur. Düzgün planlanmış vegan, lakto vejetaryen ve lakto-­‐ ovo vejetaryen diyetler, bebekler, çocuklar ve ergenlerin normal gelişimlerindeki tüm besin ihtiyaçlarını karşılamaktadırlar (49-­‐51). Şekil 1’de vejetaryen beslenmede öğün planlamaya dair spesifik öneriler görülmektedir. Hayat boyu vejetaryen olmuş yetişkinlerin boy, kilo ve vücut kitle indekslerinin sonradan vejetaryen olanlarla bir farkı yoktur; buradan iyi planlanan vejetaryen beslenmenin boy ve kilo gelişimini etkilemediği sonucuna varılabilir (53). Çocukluk ve ergenlikteki vejetaryen diyetler ömür boyu sağlıklı beslenme sürecinin inşasına yardım ederek beslenmede önemli bir avantaja dönüşebilir. Vejetaryen çocuk ve ergenler vejetaryen olmayanlara göre vücutlarına daha az kolesterol, doymuş yağ ve toplam yağ, bunun yanında daha çok meyve, sebze ve lif alırlar (54, 55). Ayrıca vejetaryen çocukların vücut yağ oranları ve serum kolesterol seviyelerinin daha düşük olduğu belirtilmektedir (50, 56). Amerikan Beslenme Derneği – Temmuz 2009 -­‐ Sayfa 6 Çeşitli menü planlama yaklaşımları vejetaryenlerin yeterli beslenmesini sağlayabilir. Beslenme Referans Değerleri gıda ve beslenme uzmanları için önemli bir kaynaktır. Vejetaryen danışanlarla çalışırken çeşitli gıda rehberleri kullanılabilir. Ek olarak, aşağıdaki öneriler vejetaryenlerin sağlıklı diyetler planlamalarına yardımcı olabilir: ● Çok çeşitli gıdalar tercih edin, tam tahıllar, sebze, meyve, baklagiller, yemişler, tohumlar ve arzu edilirse süt ürünleri ve yumurta gibi. ● Fazla şekerli, fazla sodyumlu, fazla yağlı, özellikle doymuş ve trans yağlı gıda alımını mümkün olduğunca düşürün. ● Çok çeşitli meyve ve sebzeler tercih edin. ● Süt ürünü ve yumurta gibi hayvansal gıdalar kullanılıyorsa, az yağlı süt ürünleri tercih edin ve hem süt ürünleri hem de yumurtayı kontrol altında tüketin. ● Düzenli bir B-­‐12 ve eğer gün ışığı alımı sınırlıysa D vitamini kaynağı kullanın. Şekil 1: Vejetaryen öğün planlaması için öneriler. Hamile ve Emziren Kadınlar Vejetaryenler için yüksek demir alımı önerileri dışında, hamile ve emziren vejetaryen kadınların besin ve enerji ihtiyaçları vejetaryen olmayan kadınlarınkinden farklı değildir. Vejetaryen diyetler hamile ve emziren kadınların besin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde ayarlanabilir. Vejetaryen hamilelik üzerine yapılan araştırmaların değerlendirilmesinde araştırma literatürünün bulgu temelli analizi kullanılmıştır (57). Bulgu analizi için yedi soru tanımlanmıştır: • Hamile vejetaryenlerin makrobesleyici ve enerji alımlarıyla et yiyen hamilelerin • • • • alımları arasında ne • Hamile gibi farklar vardır? vejetaryenlerde farklı Hamileliği süresince mikrobesleyicilerin vejetaryen ve hepçil biyoyararlanım beslenen annelerin durumları nedir? doğum sonuçları • Vejetaryen anne birbirinden farklı beslenmesindeki mıdır? mikrobesleyici alımıyla Hamile veganların ilişkilendirilen doğum makrobesleyici ve sonuçları nelerdir? enerji alımlarıyla et yiyen hamilelerin Aşağıda özetlenen bulgu temelli alımları arasında ne analiz sonuçlarının tamamı BAK gibi farklar vardır? web sitesinde Hamileliği süresince (www.adaevidencelibrary.com) vegan ve etçil mevcuttur. beslenen annelerin doğum sonuçları Makrobesleyici ve Enerji Alımı: birbirinden farklı Lakto-­‐ovo veya lakto vejetaryen mıdır? hamilelik boyunca alınan anne Hamile vejetaryenlerin makrobesleyicilerini inceleyen mikrobesleyici alım dört temel araştırma yöntemleri nelerdir? tanımlanmıştır (58-­‐61). Hiçbiri Amerikan Beslenme Derneği – Temmuz 2009 -­‐ Sayfa 7 hamile veganlara odaklanmamıştır. BAK Sonuç Bildirimi: ABD dışı nüfuslar üzerine yapılan sınırlı araştırmada belirtildiği üzere vejetaryen ve vejetaryen olmayan hamilelerin makrobesleyici alımı genelde aynıyken, aşağıdaki istisnalar mevcuttur (enerji alımı yüzdelerine göre): • • hamile vejetaryenlerin protein alım seviyeleri vejetaryen olmayan hamilelere oranla istatistiksel olarak daha düşüktür; ve hamile vejetaryenlerin karbonhidrat alım seviyeleri vejetaryen olmayan hamilelere oranla istatistiksel olarak daha yüksektir. Şunu belirtmek gerekir ki, yine de, çalışmaların hiçbiri makrobesleyici alımında klinik olarak önemli bir fark belirtmemiştir. Başka bir deyişle, çalışmaların hiçbiri hamile vejetaryenlerde protein eksikliği bildirmemiştir. 3. Derece = Sınırlı. BAK Sonuç Bildirimi: Hamile veganların makrobesleyici alımına odaklanan hiçbir araştırmaya rastlanmamıştır. 5. Derece = İlişkilendirilemez. Doğum Sonuçları: Hamilelik boyunca alınan makrobesleyiciler ve ağırlık/boy gibi doğum sonuçları arasındaki ilişkiyi inceleyen dört kohort çalışma tanımlanmıştır (59-­‐62). Hiçbiri hamile veganlara odaklanmamıştır. BAK Sonuç Bildirimi: ABD dışı popülasyonlar üzerine yapılan sınırlı araştırmada belirtildiği üzere vegan olmayan vejetaryen ve vejetaryen olmayan annelerden doğan bebekler arasında önemli hiçbir fark yoktur. 3. Derece = Sınırlı. BAK Sonuç Bildirimi: Vegan ve et yiyen anneler arasındaki doğum sonucu farklarına odaklanan hiçbir araştırmaya rastlanmamıştır. 5. Derece = İlişkilendirilemez. Mikrobesleyici Alımı: İkisi Amerika Birleşik Devletleri’nde yürütülmüş (64, 65) 10 çalışmaya göre (58-­‐60, 63-­‐69), vejetaryenlerde vejetaryen olmayanlara göre sadece aşağıdaki mikrobesleyicilerin alım oranı düşüktür: • • • • B-­‐12 vitamini C vitamini kalsiyum çinko. Vejetaryenlerin (en az bir ülkede) beslenme standartlarını karşılamadıkları besin öğeleri şunlardır: • • • • B-­‐12 vitamini (Birleşik Krallık’ta) demir (Amerika Birleşik Devletleri’nde, hem vejetaryenler hem de et yiyenler için) folat (Almanya’da, et yiyenlerdekinden daha düşük oranda eksiklik) çinko (Birleşik Krallık’ta) BAK Sonuç Bildirimi: 3. Derece = Sınırlı. Mikrobesleyici Biyoyararlanımı: Farklı mikrobesleyicilerin vejetaryen ve vejetaryen olmayan hamile kadınlardaki biyoyararlanımını birbirine kıyasla inceleyen altı çalışma (beşi ABD dışında, biri ABD ve ABD dışı örneklerin birleşimi) tanımlanmıştır (58, 63, 64, 66, 67, 69). Araştırmada incelenen mikrobesleyicilerden sadece serum B-­‐12 seviyesi vegan olmayan vejetaryenlerde vejetaryen olmayanlara göre önemli ölçüde düşük çıkmıştır. Ek olarak, çalışmalardan birinin raporuna göre, düşük B-­‐12 seviyesi daha çok lakto-­‐ovo vejetaryenlerdeki toplam homosistein serum seviyesinin et yiyen ve az et yiyenlere göre daha yüksek oluşuyla ilişkilendirilmiştir. Ancak, çinko seviyesi açısından vegan olmayan vejetaryenler ve vejetaryen olmayanlar arasında önemli bir fark yoktur, kalsiyum alımı yüksek vejetaryenlerde çinko eksikliği riski olabilir (fitat, kalsiyum ve çinko arasındaki etkileşim yüzünden). Sınırlı sayıdaki bulguya göre, bazı vejetaryen gruplarda plazma folat seviyesi vejetaryen olmayanlara göre daha yüksek olabilir. BAK Sonuç Bildirimi: 3. Derece = Sınırlı. Mikrobesleyiciler ve Doğum Sonucu için BAK Sonuç Bildirimi: Yedi çalışmanın (tamamı ABD dışı) sınırlı sayıdaki bulgularında ifade edildiği üzere, annenin dengeli bir vejetaryen diyet uygulamasının doğacak çocuğun sağlığını etkileyecek zararlı sonuçları yoktur (58-­‐63-­‐ 69). Vejetaryen annelerde bununla birlikte, maternal (anneye dair) serumdan yoksun beta insan Amerikan Beslenme Derneği – Temmuz 2009 -­‐ Sayfa 8 koryonik gonadotropin hormonu ve alfa fetoprotein seviyeleri gösterge olarak kullanıldığında fetüste Down sendromuna dair hatalı pozitif tanı konma riski olabilir. 3. Derece = Sınırlı. Dikkat Edilen Besin Öğeleri: Bulgu temelli analiz sonuçlarına göre vejetaryen beslenme hamilelik için uygun olabilir ve doğumda olumlu sonuçlara götürebilir (57). Hamilelikteki anahtar besin öğeleri B-­‐12 vitamini, D vitamini, demir ve folat iken, emzirmedekiler B-­‐12 vitamini, D vitamini, kalsiyum ve çinkodur. Emziren vejetaryenlerin diyetleri günlük güvenli B-­‐12 kaynakları içermelidir. Hamilelik ve emzirmeye dair önerilere göre, sınırlı gün ışığı alımı, deri rengi, mevsim ya da güneş kremi kullanımı sebebiyle D vitamini sentezine dair bir endişe varsa, hamile ve emziren kadınlar D vitamini takviyeleri ya da D vitaminiyle zenginleştirilmiş gıdalar tüketmelidir. Vejetaryen hamilelik sırasında D vitamini durumunu inceleyen bulgu analizlerine dair hiçbir çalışma yoktur. Hamilelikte yaygın olan demir eksikliği anemisini önlemek ya da tedavi etmek için demir takviyeleri gerekebilir. Hem hamile kalma olasılığı olan, hem de hamilelik döneminde olan kadınların takviyeler, zenginleştirilmiş gıdalar veya her ikisi yoluyla günde 400 μg (0.4 mg) folat tüketmeleri önerilir. Çinko ve kalsiyum ihtiyaçları bu besin öğelerine dair daha önce bahsedilen gıda ve takviyelerle karşılanabilir. Hamilelik ve emzirmede DHA’nın da rolü vardır. Vejetaryen annelerin bebeklerinde vejetaryen olmayanlarınkilere göre daha düşük kordon ve plazma DHA’sı olduğu görülmüştür (70). Veganlar ve lakto-­‐ovo vejetaryenlerdeki anne sütü DHA’sı vejetaryen olmayanlara göre daha azdır (71). DHA’nın gebelik uzunluğu, bebeğin görme fonksiyonları ve nöral gelişimindeki faydalı etkilerinden dolayı, hamile ve emziren vegan ve vejetaryenlerin DHA kaynağı gıdalar seçmeleri (zenginleştirilmiş gıdalar veya DHA’ca zengin mikroalglerle beslenmiş tavukların yumurtaları) veya mikroalgle türetilmiş DHA takviyesi kullanmaları gerekir (72, 73). Hamilelik ve emzirmede bir DHA öncülü olan ALA takviyesi kullanımının bebek DHA seviyesi veya anne sütü DHA yoğunluğunu artırmada etkili olduğu görülmemiştir (74, 75). Bebekler Yeterli miktarda anne sütü veya hazır bebek mamasıyla beslenen vejetaryen bebeklerin gelişimi normaldir. Katı gıdalara başlanırken sağlam besin ve enerji kaynaklarının tedarik edilmesi normal büyümeyi garantiler. Frutaryen ve çiğ beslenme gibi oldukça kısıtlı diyetlerin çocuklardaki güvenilirliği araştırılmamıştır. Bu diyetler enerji, protein, bazı vitaminler ve bazı mineraller açısından düşük olabilmektedir ve bebekler ve çocuklara önerilemez. Vejetaryen kadınlarda emzirme yaygındır ve desteklenmelidir. Vejetaryen kadınların süt bileşenleri vejetaryen olmayanlarla benzer ve besin açısından yeterlidir. Bebek emzirilmiyorsa ya da 1 yaşından önce sütten kesilmişse hazır bebek maması kullanılmalıdır. Emzirilmeyen vegan bebekler için tek seçenek soya mamasıdır. Soya sütü, pirinç sütü ve ev yapımı mamalar gibi diğer seçenekler anne sütü ya da hazır bebek mamasının yerini tutamaz. Katı gıdalara başlatırken vejetaryen ve vejetaryen olmayan bebekler için aynı yol izlenir; ufalanmış etin yerini ezilmiş ya da püre yapılmış tofu, baklagiller (gerekirse püre yaparak ya da ufalayarak), soya yoğurdu ya da hayvansal yoğurt, pişmiş yumurta sarısı ve süzme peynir alır. Daha sonra, 7 ila 10. aylarda, tofu küpü, peynir, soya peyniri ve küçük parçalar halinde etsiz köftelere başlatılabilir. Hazır, tam yağlı, zenginleştirilmiş soya sütü veya pastörize inek sütü, gelişimi normal seyreden ve bol çeşitle beslenen çocuklarda 1 yaş sonrasının temel içeceği olarak kullanılabilir (51). Bebek sütten kesilince, baklagil filizleri, tofu ve ezilmiş avokado gibi enerji ve besin bakımından zengin yiyecekler kullanılmalıdır. 2 yaşından küçük çocuklarda yağ alımı sınırlanmamalıdır. Vejetaryen olmayan bebekler için tüm bunları genelde besin takviyesi önerileri takip eder. Anneleri yeterli miktarda B-­‐12 vitamini almayan emzirilmiş bebekler B-­‐12 takviyesi almalıdır (51). Diyetteki çinko oranı düşükse ya da çinko biyoyararlanımı düşük yiyecekler çoğunluktaysa tamamlayıcı gıdalara başlatılırken çinko alımı gözetilmeli ve çinkoyla zenginleştirilmiş gıdalar kullanılmalıdır (76). Amerikan Beslenme Derneği – Temmuz 2009 -­‐ Sayfa 9 Çocuklar Lakto-­‐ovo vejetaryen çocukların gelişimi vejetaryen olmayan yaşıtlarıyla benzerdir (50). Makrobiyotik beslenmeyen vegan çocukların gelişimi hakkında çok az bilgi yayınlanmıştır. Bazı çalışmalar vegan çocukların standart boy ve kilo aralıkları içinde olmakla beraber biraz daha küçük olduklarını öne sürer (58). Çocuklardaki yetersiz gelişim temel olarak fazla kısıtlanmış beslenmelerle ortaya çıkar (77). Sık öğünler, atıştırmalar, bazı zenginleştirilmiş gıdaların kullanımı (zenginleştirilmiş kahvaltılık gevrekler, ekmek ve makarna gibi) ve doymamış yağ oranı yüksek yiyecekler vejetaryen çocukların enerji ve besin ihtiyaçlarını karşılamalarına destek olur. Vejetaryen çocukların (lakto ovo, vegan, makrobiyotik) ortalama protein alımları genel olarak önerileni karşılar ya da aşar (12). Protein sindirilebilirliği ve amino asit terkibi sebebiyle vegan çocukların protein ihtiyacı biraz daha yüksek olabilir (49, 78) fakat bu ihtiyaç genelde gereken enerji ve bitkisel çeşitlilikte yiyeceklerle karşılanır. Vejetaryen çocuklar için yayınlanmış yiyecek rehberleri mevcuttur (12). Ergenler Lakto-­‐ovo vejetaryen ve vejetaryen olmayan ergenlerin gelişimi benzerdir (50). Erken dönem çalışmaları vejetaryen kızların ilk adetlerini vejetaryen olmayanlara göre biraz daha geç gördüklerini öne sürse de (79), daha güncel çalışmalarla arada fark olmadığı görülmüştür (53, 80). Vejetaryen diyetlerin ergenler için besinsel avantajları vardır. Vejetaryen ergenlerin vejetaryen olmayanlara göre daha çok lif, demir, folat, A vitamini ve C vitamini tükettiği belirtilmektedir (54, 81). Ayrıca vejetaryen ergenler vejetaryen olmayanlara göre daha çok meyve sebze ve daha az şeker, fast-­‐food ve tuzlu atıştırmalık tüketmektedirler (54, 55). Ergen vejetaryenlerin gözetmeleri gereken temel besin öğeleri kalsiyum, D vitamini, demir, çinko ve B-­‐12 vitaminidir. Öne sürülen bazı görüşlerin aksine vejetaryen olmak yeme bozukluğuna yol açmaz; ne var ki var olan bir yeme bozukluğunu gizlemek için vejetaryen diyeti seçenler olmuş olabilir (82). Bu sebeple, genel ergen nüfusa nazaran yeme bozukluğu olan ergenler arasında vejetaryen diyetler bir şekilde daha yaygındır (83). Gıda ve beslenme uzmanları yiyecek seçeneklerini büyük oranda kısıtlayan ve yeme bozukluğu belirtileri gösteren genç danışanlarına dikkat etmelidirler. Öğün planlamalarının yönlendirilmesiyle, vejetaryen diyetler ergenler için uygun ve sağlıklı seçenekler haline gelebilir. İleri Yaştaki Yetişkinler Yaşlanma ile birlikte enerji gereksinimleri azalır ama kalsiyum, D vitamini ve B-­‐6 vitamini gibi besin öğelerine yönelik tavsiyeler artar. Mikrobesleyicilerin -­‐özellikle de kalsiyum, demir, B-­‐12 vitamini ve çinko-­‐ alımı, ileri yaştaki yetişkinlerde azalır (84). Araştırmalar, ileri yaştaki vejetaryenlerin, vejetaryen olmayanlara kıyasla benzer bir besin alımına sahip olduğunu göstermektedir (85,86). İleri yaştaki yetişkinler, sıklıkla mide iççeperi tahrişinden ötürü B-­‐12 vitaminini gıda yoluyla edinmekte zorlanabilirler, bu yüzden B-­‐12 vitaminiyle zenginleştirilmiş gıdalar ve takviyelere yönlenilmesi gerekir; çünkü B-­‐12 vitaminiyle zenginleştirilmiş gıdalar ve takviyeler genelde iyi emilir (87). Derideki D vitamini üretimi, yaşlanma ile birlikte azalır, bu yüzden besinsel veya takviye D vitamini kaynakları özellikle önemlidir (88). Her ne kadar sağlıklı ileri yaştaki yetişkinler için olan protein önerileri daha genç yetişkinler için olanlarla vücut ağırlığı temelinde benzeşse de (17) bu tartışmalı bir alandır (89). Elbette düşük-­‐enerji gereksinimleri olan ileri yaştaki yetişkinler, konsantre protein kaynaklarını tüketmek durumundadır. İleri yaştaki yetişkinler, eğer protein bakımından zengin baklagiller ve soya ürünleri gibi bitkisel gıda çeşitlerini günlük olarak yedikleri takdirde vejetaryen beslenerek protein gereksinimlerini karşılayabilirler. Sporcular Vejetaryen beslenme, aynı zamanda aktif sporcuların gereksinimlerini de karşılayabilir. Vejetaryen atletler için beslenme tavsiyeleri, hem beslenme biçimi hem de idmanın etkileri hesaba katılarak formüle edilmelidir. Amerikan Beslenme Derneği ve Kanada Diyetisyenleri’nin beslenme ve sporcu performansı hakkındaki görüşleri, vejetaryen sporculara özgü ilave bilgiler sağlamaktadır (90). Vejetaryen beslenme ve performans arasındaki ilişki hakkında daha fazla araştırmaya ihtiyaç Amerikan Beslenme Derneği – Temmuz 2009 -­‐ Sayfa 10 duyulmaktadır. Enerji gereksinimlerini karşılayan ve soya ürünleri, baklagiller ve yemişler gibi bitkisel temelli çeşitli protein yiyeceklerini kapsayan vejetaryen beslenme biçimleri, özel yiyecek veya takviyelere gerek kalmadan yeterli protein sağlayabilir (91). Vejetaryen sporcular, az miktarda kreatinli beslenme sebebiyle daha düşük kas kreatin konsantrasyonuna sahip olabilir (92,93). Kısa dönemli yoğun egzersiz ve direnç çalışması yapan vejetaryen sporcular kreatin takviyesinden yararlanabilir (91). Tümü olmasa bile bazı araştırmalar, amenorenin vejetaryen sporcularda vejetaryen olmayanlara göre daha yaygın olduğunu göstermiştir. Kadın vejetaryen sporcular; yeterli enerji, yüksek yağ oranı ve bolca demir ile kalsiyum içeren beslenme biçimlerinden yararlanabilir. VEJETARYEN BESLENME VE KRONİK RAHATSIZLIKLAR İskemik kalp rahatsızlıkları İki geniş kapsamlı kohort çalışma (97,98) ve bir meta analizin (99) gösterdiğine göre vejetaryenlerin iskemik kalp rahatsızlıklarına yakalanma riski, vejetaryen olmayanlara göre daha düşüktür. Ölüm riski hem veganlarda hem de lakto-­‐ovo vejetaryenlerde daha düşüktür (99). Bu risk farkı; sigara alışkanlığı, vücut kitle indeksi ve toplumsal sınıf bağlamları gözetilerek incelendiğinde de devam etmiştir (97). Bu durum özellikle kaydadeğerdir; çünkü vejetaryenlerde yaygın olan düşük vücut kitle indeksi (99), vejetaryenlerin kalp rahatsızlıklarına yakalanma riskinin neden daha düşük olduğunu açıklayabilecek faktördür. Eğer bu risk farkı, vücut kitle indeksi gözetildikten sonra bile sürerse, vejetaryen bir beslenme biçiminin diğer yönlerinin düşük vücut kitle indeksine bağlı olarak fazlasıyla beklenebilecek bu risk azlığından sorumlu olduğu söylenebilir. Kalp-­‐Damar Hastalıkları Vejetaryen diyetlerin seyri ile kalp-­‐damar hastalığı risk faktörleri arasındaki ilişki hakkındaki var olan araştırmaları değerlendirmek için araştırma literatürünün bulgu temelli analizi kullanılagelmiştir (96). Kanıt analizine yönelik iki soru ortaya kondu: -­‐İskemik kalp rahatsızlıkları ile vejetaryen beslenme arasındaki ilişki nedir? -­‐Vejetaryen bir diyete dâhil olan mikrobesleyici alımı, kalp-­‐damar hastalığı risk faktörleri ile nasıl ilişkilendirilir? BAK Sonuç Bildirimi: Vejetaryen beslenme, düşük iskemik kalp rahatsızlığı ölüm riskiyle ilişkilidir. 1. Derece = İyi. Kan Yağı Oranları: Vejetaryenlerde iskemik kalp rahatsızlıklarına bağlı ölüm oranlarının düşük olması, kan yağı oranlarının farkıyla kısmen açıklanabilir. Kan yağı oranlarını temel alan geniş çaplı bir kohort çalışma, iskemik kalp rahatsızlıklarına yakalanma oranının, et yiyenlere kıyasla, yaşam boyu vejetaryen olanlarda %24 ve yaşam boyu vegan olanlarda %57 daha düşük olduğunu hesaplamıştır (97). Araştırmalar, tipik olarak, toplam kolesterol ve düşük yoğunluklu lipoprotein (LDL) kolesterol düzeylerinin vejetaryenlerde daha düşük olduğunu (100, örneğin) bulgulamıştır. Müdahale araştırmaları gösterdi ki sıradan bir beslenme biçimini takip eden denekler vejetaryen beslenmeye geçtiklerinde toplam ve LDL-­‐ kolesterol düzeyleri azalır (101, örneğin). Vejetaryen beslenmenin daha fazla yüksek yoğunluklu lipoprotein kolesterol düzeyi ya da daha fazla veya az trigliserit düzeyi ile ilintili olduğuna dair bulgular sınırlı olsa da, vejetaryen bir beslenme biçimi sürekli olarak daha düşük LDL kolesterol düzeyleri ile birlikte anılır. Vücut kitle indeksindeki değişimler, vejetaryen beslenme bağlamında yenen ya da kaçınılan gıdalar ve hayat tarzlarındaki farklar gibi diğer etmenler kan yağı oranlarıyla ilgili tutarsız sonuçları kısmen açıklayabilir. Vejetaryen beslenmede kan yağı oranına faydası olabilecek etmenler; yüksek miktarda lif, soya, yemişler, bitki sterolleri ve düşük oranda doymuş yağ alımıdır. Vejetaryenler, vejetaryen olmayanlara göre %50 ile %100 arası daha fazla oranda lif tüketirler. Veganlar ise lakto-­‐ ovo vejetaryenlere göre daha yüksek alımlarda bulunurlar (12). Çözünür lifin toplam ve LDL-­‐ kolesterol düzeylerini düşürdüğü ve koroner kalp hastalığı riskini azalttığı çalışmalarda defalarca görülmüştür (17). Yemişlerin daha yüksek oranda tüketildiği bir beslenme biçimi de toplam ve LDL-­‐kolesterol düzeylerini büyük oranda aşağı çeker. Soya izoflavonları da LDL kolesterol düzeylerini düşürmeye ve LDL’nin oksitlenme yatkınlığını azaltmaya yardımcı olabilir (103). Amerikan Beslenme Derneği – Temmuz 2009 -­‐ Sayfa 11 Baklagiller, yemişler ve tohumlar, tam tahıllar, bitki temelli yiyecekler ve bitkisel yağlarda bulunan bitki sterolleri kolesterol emilimini azaltır ve LDL kolesterol düzeylerini düşürür (104). Vejetaryen Beslenme Biçimlerinde Kalp-­‐Damar Hastalığı Riskleriyle İlintili Faktörler: Kolesterol düzeyinin etkilerinden bağımsız olarak, vejetaryen beslenme biçimlerindeki bazı diğer etmenler kalp-­‐damar hastalığı riskine etkide bulunabilir. Vejetaryen beslenmede öne çıkan meyve-­‐sebze, tam tahıl, soya proteini (105) ve yemişler (106, 107) gibi besinler kalp-­‐damar hastalığı risklerine karşı koruyucudur. Vejetaryenler bitkisel kimyasalları vejetaryen olmayanlara göre daha fazla tüketirler; çünkü enerji alımlarının büyük bir kısmı bitkisel yiyeceklerden gelir. Flavonoidler ve diğer bitkisel kimyasalların, anti oksidan, trombosit agregasyonu ve kan pıhtılaşmasını azaltmak, iltihap sökücü ajan ve endotel işlevi geliştirme gibi koruyucu etkileri vardır (108,109). Lakto-­‐ovo vejetaryenlerin daha iyi damar genişlemesi sonuçları verdiği gözlemlenmiştir. Bu da vejetaryen bir beslenmenin vasküler (damarla ilgili) endotelyal işlevde yararlı bir etkisi olduğuna işarettir (110). Bulgu analizi, vejetaryen beslenmenin mikrobesleyici telafisinin kalp damar hastalığı risk etmenleri ile ne derece ilintili olduğunu incelemek için yürütülmüştür. BAK Sonuç Bildirimi: Vejetaryen beslenmede mikrobesleyici alımı ve kalp-­‐damar risk etmenlerini inceleyen ve dâhil edilme kriterlerini karşılayan hiçbir araştırmaya rastlanmadı. 5. Derece: İlişkilendirilemez. Vejetaryen beslenmenin azalan kalp rahatsızlıkları riskiyle her yönden ilgili olduğu da söylenemez. Bazı vejetaryenlerde tespit edilen, görünüşe göre B-­‐12 vitamininin eksik alımına bağlı yüksek homosistein serum düzeyleri, kalp damar rahatsızlığı riskini arttırabilir (111, 112); ne var ki yapılan her çalışma bunu doğrulamaz (113). Kalp-­‐damar hastalığı tedavilerinde vejetaryen diyetler başarılı biçimde uygulanır. Çok düşük yağ oranı (enerjinin %10 veya daha azı) içeren vegana yakın (sınırlı yağsız süt ürünleri ve yumurta beyazı tüketebilen) bir rejim; sigarayı bırakmak, egzersiz ve stres yönetimi ile birleştirildiğinde egzersiz kapasitesini arttırırken kan yağı oranlarını, tansiyonu, kiloyu düşürür (114). Fitosteroller, diyet lifi, yemişler ve soya proteinini yüksek oranda tüketen neredeyse vegan bir diyet, en az doymuş yağ oranı düşük diyet kadar etkilidir, LDL-­‐kolesterol düzeylerini düşürmekte de statin görevi görmektedir (115). Hipertansiyon Vejetaryenlerde vejetaryen olmayanlara nazaran daha az hipertansiyona rastlandığı kohort ve enlemesine çalışmalarla doğrulanmıştır (97, 98). Benzer bulgular, Barbados’taki Yedinci Gün Adventistlerinde (ABD’de yüz yıldan fazladır vejetaryen beslenen Hıristiyan bir mezhep) (116) ve kohort Adventist Sağlık Çalışması-­‐2’den (117) alınan ilk sonuçlarda da rapor edilmiştir. Veganlar, hipertansiyon konusunda öteki vejetaryenlerden de düşük oranlara sahiptirler (97, 117). Bazı çalışmalar, vejetaryenlerde vejetaryen olmayanlara kıyasla daha düşük tansiyon olduğunu bildirmiştir (97, 118). Öte yandan bazı diğer çalışmalar ise vejetaryenler ve vejetaryen olmayanlar arasında çok az bir tansiyon farkı olduğunu bildirmiştir (100, 119, 120). Tansiyonun yaşa göre belirlenmiş değişimlerinin çoğunda beslenme biçiminden ziyade vücut kitle indeksinin pay sahibi olduğu, vejetaryenlerdeki düşük tansiyonu bildiren en az bir çalışma tarafından bulgulandı (97). Vejetaryenler, vejetaryen olmayanlara göre daha düşük vücut kitle indeksine sahip olma eğilimindedir (99); bu sebeple vejetaryenler ve vejetaryen olmayanlar arasındaki tansiyon farkları, vejetaryen beslenme biçimlerinin vücut kitle indeksi üzerindeki etkisi ile kısmen açıklanabilir. Vejetaryen gruplardaki yaşam biçimi ve besin alımı çeşitlilikleri, vejetaryen beslenme ve tansiyon arasındaki ilişkiyle birlikte bakıldığında sonuçların kuvvetini sınırlandırabilir. Vejetaryen beslenmede düşük tansiyonla sonuçlanabilecek olası etmenler; potasyum, magnezyum, yağ ve lif gibi bitkisel gıdalarda bulunan çeşitli yararlı bileşimlerin ortak etkisi olabilir (118, 121). Deneklerin sebze-­‐meyve-­‐süt ürünleri bakımından zengin az yağlı bir diyet uyguladığı ‘Hipertansiyonu Engellemekte Diyet Yaklaşımları’ çalışmasının sonuçları, tansiyon düzeyini azaltmakta potasyum, magnezyum ve kalsiyumun azımsanmayacak tüketim Amerikan Beslenme Derneği – Temmuz 2009 -­‐ Sayfa 12 düzeylerinin önemli bir rol oynadığını ileri sürmüştür (122). Meyve ve sebze alımı, ‘Hipertansiyonu Engellemekte Diyet Yaklaşımları’ çalışmasının önerdiği diyetin tansiyonu düşürmesinin yarısında pay sahibidir (123). Ek olarak, dokuz araştırma, beş ila on porsiyon meyve-­‐sebze tüketmenin tansiyonu önemli ölçüde azalttığını bildirmektedir (124). Şeker Hastalığı Vejetaryen Adventistlerin vejetaryen olmayan Adventistlere kıyasla daha az şeker hastalığına yakalandığı raporlanmıştır (125). Adventist Sağlık Çalışması’nda, yaşa göre belirlenmiş şeker hastalığı geliştirme riskinin vejetaryen akranlarıyla karşılaştırıldığında vejetaryen olmayanlarda iki kat daha fazla olduğu ortaya çıkmıştır (98). Her ne kadar obezite tip 2 diyabet riskini arttırsa da; et ve işlenmiş et yemenin, vücut kitle indeksi dengesi gözetildikten sonra bile, önemli bir şeker hastalığı riski oluşturduğu bulunmuştur (126). Kadın Sağlığı Çalışması’nı yürütenler, vücut kitle indeksi, toplam enerji alımı ve egzersiz dengesi gözetildikten sonra kırmızı et ve işlenmiş etle şeker hastalığı arasında açık bir ilişki gözlemlediler (127). Şeker hastalığı riskindeki en ciddi artış, salam ve sosisli sandviç gibi işlenmiş etlerin sık yenmesi ile birlikte telaffuz edilmiştir. Sonraki aşamada diyet lifi, magnezyum, yağ ve glisemik yük gözetildiğinde de sonuçlar ciddiyetini korumuştur (128). Geniş kapsamlı bir kohort çalışmada, kadınların her bir porsiyonluk alım artışındaki göreceli tip 2 diyabet riski, kırmızı et için 1.26 ve işlenmiş et için 1.38-­‐1.73 arası bulunmuştur (128). Buna ek olarak yüksek oranda sebze, tam tahıllı yiyecek, baklagil ve yemiş alımları, normal ya da insülin dirençli bireylerde insülin direncinin ve tip 2 diyabetin önemli oranda düşen riskiyle ve gelişen glisemik denetimle ilişkilendirilmiştir (129-­‐132). Gözlemsel çalışmalar tam tahıllı yiyecekler bakımından zengin olan diyetlerin gelişmiş insülin duyarlılığı ile ilişkilendirilebileceğini bulgulamıştır. Bu etkinin tam tahıllı yiyeceklerdeki yüksek düzeyde magnezyum ve kahvaltılık gevrek lifinden ileri gelmesi kısmen mümkündür (133). Kan şekeri seviyesi yüksek insanlar tam tahılları tükettikten sonra insülin direncinde gelişme kaydedebilir ve açlık kan şekeri seviyelerini düşürebilirler (134). Tam tahıllı yiyeceklerden günde üç porsiyon tüketen insanlar, haftada üç porsiyondan daha az tüketen insanlara nazaran, tip 2 diyabete %20-­‐%30 daha az yakalanır (135). Hemşirelerin Sağlık Çalışması’nda vücut kitle indeksi, bedensel etkinlik ve diğer bütün etmenler dengelendikten sonra, yemiş tüketimiyle tip-­‐2 diyabet riski aksi yönde ilişkilendirilmiştir. Yemişleri haftada beş kez veya daha fazla tüketenler için şeker hastalığı riski, hiç yemeyenlere göre %27 daha düşüktür. Haftada en az beş kere yer fıstığı ezmesi (haftada 150 gr. yer fıstığı eder) yiyenlerin şeker hastalığı riski ise hiç yer fıstığı ezmesi yemeyenlerden %21 daha düşüktür (129). Yavaşça sindirilen karbonhidrat ve yüksek lif içerdiklerinden, baklagillerin glisemik denetimi geliştirmeleri ve şeker hastalığı vakalarını azaltmaları beklenir. Geniş çaplı bir ileriye dönük çalışmada, toplam baklagil, yerfıstığı, soya fasulyesi ve diğer baklagillerin Çinli kadınlar tarafından tüketilmesi ile tip 2 diyabet hastalığı (mellitus) vakası arasında, vücut kitle indeksi ve diğer etmenler gözetildikten sonra aksine bir ilişki görülmüştür. Toplam baklagil ve soya fasulyesini yüksek oranda tüketenlerde tip 2 diyabet riski %38’dir ve düşük tüketenlerle kıyaslandığında %47 daha azdır (132). İleriye dönük bir çalışmaya göre, tip 2 diyabet riski meyve değil fakat sebze alımının üst çeyreğinde yer alan kadınlarda alt çeyreğinde olanlara kıyasla %28 daha azdır. Bazı sebze grupları, tamamen aksine, tip 2 diyabet riskiyle önemle ilişkilendirilmiştir (131). Bir başka çalışmada ise meyve (ama meyve suyu değil) ve yeşil yapraklı sebze tüketimi, daha düşük şeker hastalığı riskiyle ilintilendirilmiştir (136). Lif bakımından zengin vegan beslenme biçimleri, düşük glisemik indeks ve düşük-­‐orta arası bir glisemik yükle tanınır (137). Beş aylık bir rastgele klinik deneyde, az yağlı vegan bir beslenme biçiminin tip 2 diyabetli hastalarda glisemik denetimi önemli ölçüde geliştirdiği kanıtlanmış; deneklerin %43’ü şeker hastalığı ilaçlarını azaltmıştır (138). Sonuçlar, Amerikan Diyabet Derneği yönergeleri kaynaklı bir diyet (vücut ağırlığı ve yağ konsantrasyonuna göre ayrılmış, %15-­‐%20 protein, %7’den az doymuş yağ, %60-­‐%70 arası karbonhidrat ve mono-­‐doymamış Amerikan Beslenme Derneği – Temmuz 2009 -­‐ Sayfa 13 yağ, 200 mg’dan az kolesterol) uygulayanlardan elde edilenlere göre daha üstündür. Obezite Adventistlerden etsiz beslenenlerin yaklaşık %30’unda vejetaryenlik düşük vücut kitle indeksi ile birlikte gözlemlenmiştir. Hem kadın hem de erkekte et tüketim sıklığı arttıkça vücut kitle indeksi de artmaktadır (98). Oxford Vejetaryen Araştırması, kadın ve erkek tüm yaş gruplarındaki vejetaryenlere kıyasla, vejetaryen olmayanların vücut kitle indeksi değerlerinin daha yüksek olduğunu göstermiştir (139). 37875 yetişkinin katılımıyla gerçekleşen enlemesine bir çalışmada, et yiyenler en yüksek yaş-­‐ayarlı kötü vücut kitle indeksi ortalamasına sahip iken, veganlar en düşük, diğer vejetaryenler ise ortalama değerleri temsil etmektedir (140). EPIC-­‐Oxford çalışmasına göre, sağlık konusunda bilinçlenmiş bir kohortta 5 yıllık periyottaki kilo artışı, hayvansal yiyecekleri azaltanlarda en azdır (141). Britanya’da yapılan geniş kapsamlı bir enlemesine çalışmada ise yetişkinken vejetaryen olan insanların vücut kitle indeksi veya vücut ağırlığı konusunda, yaşam boyu vejetaryen olanlara kıyasla büyük değişimler yaşamadığı gözlemlenmiştir (53). Yine de, 5 yıl ve daha fazla zamandır vejetaryen olanlarda tipik olarak daha düşük vücut kitle indeksine rastlanır. Barbados’taki Adventistler arasında, 5 yıldan fazla zamandır vejetaryen beslenen obezlerin oranı, et yiyen obez oranına göre %70 daha azdır. Beş yıldan daha az süredir vejetaryenliği sürdürenlerin vücut ağırlığı ise et yiyenlerle benzerdir ekstra meyve ve sebze ile (116). Az yağlı vejetaryen bir zenginleştirilmiş bir diyetin diyetin, menopoz sonrası benimsenmesi 7 yıllık dönemde dönemdeki kadınların uzun vadeli göğüs kanseri vaka ve ölümlerini kilo kaybında, daha geleneksel bir azaltmamıştır (147). Ulusal Kolesterol Eğitim Programı diyetine kıyasla daha etkili olduğu Meyve ve sebzeler etkili kanıtlanmıştır (142). Meyve sebze antioksidan, antiproliteratif ve gibi lif bakımından zengin, düşük kanser koruyucu içeren bitkisel enerjili yiyeceklerin bol miktarda kimyasallardan oluşan kompleks tüketimi sayesinde vejetaryenler, bir karışım içerir. Bitkisel daha düşük bir vücut kitle kimyasallar ilave ve birbirine bağlı indeksine sahip olabilirler. etkiler içerir ve en iyi tam gıdalarla a lınır ( 148-­‐150). B u Kanser bitkisel kimyasallar kanser ilerlemesine neden olan birçok Vejetaryenler genel nüfusa göre hücresel sürecin önüne geçer. Bu daha düşük kanser oranı eğilimi mekanizmaların bazıları şunlardır: gösterir ve bunun sigaradan Hücre çoğalması, DNA bileşim kaynaklanan kanserlerle dizilimi, faz 1 enzimleri ve sinyal bağlantısı yoktur. Adventist Sağlık aktarım yolunu ve tümörün Çalışması'nın verilerine göre dışavurumunu engelleme; hücre vejetaryen olmayanlar döngü kesintisini ve vejetaryenlere göre oldukça programlanmış hücre ölümünü yüksek oranda kalın bağırsak ve başlatma; faz 2 enzimlerini prostat kanseri riski altındadır; indükleme; NF-­‐kappaB ama yaş, cinsiyet ve sigara içme aktivasyonunu bloke etme; kontrollerinden sonra gruplar anjiyogenezi engelleme (149). arasındaki akciğer, göğüs, rahim ve mide kanseri riskinde belirgin Son Dünya Kanser Araştırma bir fark görülmemiştir (98). Fonu raporlarına göre (143), Obezite birçok alanda kanser meyve ve sebzeler akciğer, ağız, riskinin artmasında belirgin bir yemek borusu ve mide faktördür (143). Vejetaryenlerin kanserinde ve daha az oranda vücut kitle indeksi vejetaryen diğer bölgelerde koruyucudur. olmayanlara göre daha az Baklagillerin düzenli tüketilmesi olduğundan, vejetaryenlerin aynı zamanda mide ve prostat vücut hafifliği azalması belirleyici kanserine karşı koruyucu bir bir faktör olabilir. önlem sağlar (143). Beslenmedeki lif, C vitamini, karotenoid, Vejetaryen bir beslenme flavanoid ve diğer bitkisel kanserden koruyucu birçok kimyasallar birçok kanser türüne beslenme unsurunu sağlar (144). karşı koruma sağlar. Alyum Salgın hastalıklarla ilgili çalışmalar sebzeleri (soğan, sarımsak, pırasa düzenli meyve ve sebze gibi) mide kanserine karşı, tüketiminin bazı kanser risklerinin özellikle sarımsak kalın bağırsak azalmasıyla ilişkili olduğunu kanserine karşı korur. Kırmızı sürekli olarak göstermektedir pigmentli likopen bakımından (108,145,146). Tersine, Kadın zengin meyvelerin prostat Sağlıklı Yeme ve Yaşama kanserine karşı koruyucu olduğu Girişimi'nde erken dönem göğüs belirtilmiştir (143). Yakın kanserinden kurtulanlar arasında, zamanda yapılan kohort Amerikan Beslenme Derneği – Temmuz 2009 -­‐ Sayfa 14 çalışmalar gösteriyor ki yüksek miktarda tahıl alımı çeşitli kanser türlerine karşı önemli oranda koruma sağlar (151). Düzenli fiziksel aktivite başlıca birçok kanser türüne karşı önemli derecede koruma sağlar (143). Meyve ve sebzelerde etkili bitkisel kimyasalların birçok çeşidi bulunmasına rağmen, insan popülasyonu çalışmalarında, vejetaryen ve vejetaryen olmayanlar arasındaki kanser vakaları veya ölüm oranları arasında büyük bir fark tespit edilmemiştir (99, 152). Daha detaylı yemek tüketim verileri gerekli olabilir; çünkü biyoyararlanım ve bitkisel kimyasal nüfuzu, sebzelerin pişmiş veya çiğ yenmesi gibi yemek hazırlama yöntemlerine bağlıdır. Prostat kanseri vakasında, yüksek miktarda süt ürünü alımı vejetaryen bir beslenmenin kimyasal koruyucu etkisini azaltabilir. Bütün çalışmalar bu bulguyu desteklememekle birlikte (155), süt ürünleri ve diğer kalsiyum bakımından zengin gıdaların tüketimi prostat kanseri (143,153,154) riskinin artmasıyla ilişkilidir. Kırmızı et ve işlenmiş et tüketimi kalın bağırsak kanser riskindeki artışla sürekli bağlantılandırılır (143). Öte yandan baklagillerin alımı vejetaryen olmayanlarda kolon kanseri görülmesiyle olumsuz olarak ilişkilendirilir (98). 14 kohort çalışmanın havuz analizinde, meyve ve sebze tüketiminin artırılması kolon kanseri riskinin azaldığı görülmüştür. Meyve ve sebze alımı distal (uç) kolon kanseri riskinin azalmasıyla ilişkilendirilmiş, ama proksimal (merkez) kolon kanseriyle ilişkilendirilememiştir (156). Vejetaryenler vejetaryen olmayanlara göre önemli oranda daha fazla lif alır. Tüm çalışmalar bunu desteklemese de, yüksek lif alımının kolon kanserine karşı koruyucu olduğu düşünülmektedir. 10 Avrupa ülkesini kapsayan EPIC çalışması, en yüksek oranda lif alanın en az oranda alana göre % 25 daha az kalın bağırsak kanseri riski taşıdığını göstermiştir. Tüm bu bulgulara dayanarak, Bingham ve ekibi (157) düşük fiber alan popülasyonda fiber alımının iki kat artırılmasının kalın bağırsak kanseri riskini % 40 oranında azalttığı sonucuna vardı. Diğer yandan, 13 ileriye dönük kohort çalışmanın havuz analizinden çıkan veriler, çoklu risk faktörlerinin hesaba katılmasından sonra, yüksek miktarda lif alımı ile kalın bağırsak kanseri riskinin azalması arasındaki ilişkiyi doğrulamamıştır (158). Soya izoflavonu ve soyalı yiyeceklerin anti-­‐kanser özelliğe sahip olduğu gösterilmiştir. Yüksek miktarda soya tüketen Asyalılarla yürütülen 8 çalışmanın meta analizinde (bir kohort, yedi vaka kontrol çalışması), soya tüketiminin artmasıyla göğüs kanseri riskinin azaldığı görülmektedir. Aksine, az soya tüketen 11 Batı toplumunda yürütülen çalışmalarda soya alımının göğüs kanseri riskiyle ilişkisi yoktur (159). Ancak kanserden koruyucu bir ajan olarak soyanın değeri üzerine tartışma sürmekte; çünkü tüm araştırmalar göğüs kanserine karşı soyanın koruyucu değerini doğrulamamaktadır (160). Diğer yandan, bazı çalışmalarda et tüketimi göğüs kanserinin artması riskiyle ilişkilendirilmiştir (161). Bir çalışmada, günde 100 gram ilave et tüketimi göğüs kanseri riskini % 50 ila %60 arasında artırmıştır (162). Osteoporoz Süt ürünleri, yeşil yapraklı sebzeler ve kalsiyumla zenginleştirilmiş bitkisel yiyecekler (bazı hazır mısır gevreği, soya ve pirinç içeceği ve meyve suyu çeşitleri) vejetaryenler için bol kalsiyum sağlayabilir. Son yirmi yıldır yayınlanmış enlemesine ve boylamasına popülasyon temelli araştırmalarda, kemik mineral yoğunluğu (BMD), et yiyenler ve lakto-­‐ovo-­‐vejetaryenler arasında hem trabeküler (kemik içi) hem kortikal (kemik kabuğu) kemikler bakımından hiçbir fark göstermemiştir (163). Veganların kemik sağlığı ile ilgili çok az bilgi olmakla birlikte bazı çalışmaların gösterdiği üzere veganlarda kemik yoğunluğu vejetaryen olmayanlara göre daha azdır (164,165). Bu çalışmalardaki Asyalı vegan kadınların protein ve kalsiyum alımı çok düşüktü. Yetişkin yaşlılarda yetersiz protein ve az kalsiyum alımının kemik kaybı ve kalça ve omurga çatlaklarıyla ilişkili olduğu gösterildi (166,167). Ek olarak bazı veganlarda D vitamini durumu riskliydi (168). EPIC-­‐Oxford çalışmasının sonuçlarına göre vejetaryenler için kemik kırılmaları riski et yiyenlerle benzer orandadır (38). Veganlarda yüksek kemik kırılması riski az kalsiyum alımının sonucu olarak gösterilir. Ancak günde 525 mg'dan fazla kalsiyum tüketen veganlarda kırılma oranı et yiyenlerdeki kırılma oranından farklı değildi (38). Meyve ve sebze tüketimi, soya alımı ve K vitamini Amerikan Beslenme Derneği – Temmuz 2009 -­‐ Sayfa 15 bakımından zengin yeşil yapraklı sebzeler gibi vejetaryen beslenmeyle bağlantılı diğer faktörler kemik sağlığı araştırılırken göz önüne alınmalıdır. Kemiğin vücut pH dengesini koruyucu rolü vardır. Özel matriks proteinlerinin gen ifadesi ve alkalen fosfataz etkinliğinin düşürülmesiyle asidozun (aşırı asitlenme) osteoblastik aktiviteyi bastırdığı görülür. Osteoblastlar tarafından gerçekleştirilen prostaglandin üretimi NF-­‐kappaB ligandının osteoblastik reseptör etkinleştiricisi sentezini artırır. NF-­‐kappaB ligand reseptör etkinliğinin asit indüklemesi, osteoklastik aktiviteyi ve kemik çözünmesini artırmak ve proton yüklemesini tamponlamak için yeni osteoklastların teminini teşvik eder (169). Artan meyve ve sebze tüketimi kalsiyum tasarrufu ve kemik metabolizması göstergelerinde pozitif bir etkiye sahiptir (170). Meyveler, üzümsüler ve sebzelerin alkalin külüyle birlikte zengin potasyum ve magnezyum içeriği, bu besinleri kemik çözünmesini engellemek için faydalı beslenme ajanları durumuna getirir (171). Menopoz öncesi kadınların femur boyun ve bel omuru kemik mineral yoğunluğu, potasyum alımında en yüksek çeyrekteki kadınlar en düşük çeyrektekilerle karşılaştırıldığında %15 ila 20 daha yüksektir (172). İç kaynaklı net asit üretimi ve meyve-­‐sebze alımı göstergesi olan besinsel potasyumun kemik sağlığı göstergeleri üzerinde az miktarda etki gösterdiği, böylece yaşam süresi boyunca osteoporoz riskinin azalmasını sağlayabildiği belirtilmiştir (173). Yüksek protein alımı (özellikle hayvansal protein) idrarda kalsiyum artışına neden olabilir (167,174). Daha fazla hayvansal protein ve daha az bitkisel protein tüketen menopoz sonrası kadınlarda yüksek oranda kemik erimesi ve artan kalça kırığı riski ortaya çıkar (175). Aşırı protein alımının kemik sağlığını riske sokmasına rağmen, az protein alımının düşük kemik sağlamlığı riskine neden olduğuna dair bulgular vardır (176). K vitamini durumunun hassas bir göstergesi olan az karboksillenmiş osteokalsin kan seviyeleri, kalça kırığı riskini göstermede (177) ve kemik mineral yoğunluğunu öngörmede kullanılır (178). İki büyük ileriye dönük kohort çalışmanın sonuçları, K vitamini (ve yeşil yapraklı sebzeler) alımı ve kalça kırığı riskinin ters orantılı olduğunu öne sürer (179,180). Kısa süreli klinik çalışmaların gösterdiği üzere, izoflavon bakımından zengin soya proteini menopoz sonrası dönemdeki kadınlarda omurga kemiği erimesini azaltır (181). 10 rastgele kontrollü deneyin meta analizinde, soya izoflavonlarının omurganın kemik mineral yoğunluğuna oldukça faydası dokunmuştur (182). Rastgele kontrollü bir deneyde, jenistein alan menopoz sonrası kadınlarda deoksipiridinolinin (kemik emiliminin bir göstergesi) idrar boşaltımında kaydadeğer azalmalar ve artan seviyede kemiğe özgü alkalen fosfataz serumu (kemik oluşumunun bir göstergesi) görülmüştür (183). Menopoz dönemindeki kadınlar üzerinde yapılan dokuz rastgele kontrollü deneyin meta analizde, soya izoflavonları kemik çözünmesini ve plasebo ile kıyaslandığında uyarılmış kemik oluşumunu belirgin şekilde engellemiştir (184). Kemik sağlığını artırmak için, vejetaryenler yeterli kalsiyum, D vitamini, K vitamini, potasyum ve magnezyum, yeterli ama aşırı olmayan protein, bol miktarda meyve-­‐ sebze ve soya ürünleri ve az miktarda sodyum içeren yemekler yemeye teşvik edilmelidir. Böbrek Rahatsızlığı Hayvansal ya da bitkisel kaynaklı proteinlerin uzun vadede yüksek miktarda alımı (diyalize girmeyen bir böbrek hastası için günde 0.6 g/kg’dan fazla ya da böbrek rahatsızlığı olmayan insanlar için Beslenme Referans Değeri olan günlük 0.8 g/kg’dan fazla) kronik böbrek rahatsızlıklarını daha kötü hale getirebilir ya da normal böbrek fonksiyonlarına sahip birinde böbrek hasarına yol açabilir (185). Bu durum fazla protein alımıyla ilgili olan yüksek glomerüler filtrasyon hızından kaynaklanabilir. Soya temelli vegan beslenme, kronik böbrek rahatsızlığı olan insanlar için yeterli besini sağlar ve böbrek rahatsızlıklarının gelişimini yavaşlatabilir. Bunama Bir çalışma vejetaryenlerin vejetaryen olmayanlara kıyasla daha az bunama riski taşıdığını öne sürmektedir (186). Bunun sebebi, vejetaryenlerde görülen düşük tansiyon veya vejetaryenlerin daha fazla Amerikan Beslenme Derneği – Temmuz 2009 -­‐ Sayfa 16 antioksidan alması olabilir (187). Riskin azalmasındaki diğer olası nedenler, beyin-­‐damar rahatsızlığı vakalarına daha seyrek rastlanması ve menopoz sonrası hormonlarının muhtemelen daha az kullanılmasıdır. Vejetaryenler bununla birlikte yine de bunama riski faktörleri taşıyabilirler. Örneğin yetersiz B-­‐12 vitamini değerleri, homosisteinin kanda aşırı birikmesine (hiperhomosisteinemi) yol açtığından, bunama riskinin artması ile ilişkilidir (188). Vejetaryen Diyetlerin Sağlığa Diğer Etkileri Bir kohort çalışma, orta yaşlı vejetaryenlerin divertikül iltihabına vejetaryen olmayanlara kıyasla %50 daha az yakalandığını göstermiştir (189). Et tüketimi divetikül iltihabı riskini arttırabilir; lif ise en önemli koruyucu etken olarak değerlendirilir (190). Yaşları 40 ile 69 arasında değişen 800 kadınla yapılan bir kohort çalışmaya göre, vejetaryen olmayanlar vejetaryenlere kıyasla iki kattan daha fazla safra taşı sorunu yaşarlar (191). Bu oranlar; obezite, cinsiyet ve yaşlanma gözetildiğinde dahi geçerliliğini korumuştur. Finlandiya’daki bir araştırma grubunun yayınladığı bazı çalışmalar, oruç ve arkasından gelen vegan beslenmenin romatizmal eklem iltihabı tedavisinde yararlı olabildiğini ortaya koymuştur (192). HEDEF KİTLELER (AMERİKA’DAKİ) VE ONLARA YÖNELİK PROGRAMLAR Bebekler, Çocuklar ve Kadınlara Özel Tamamlayıcı Beslenme Programı Bebekler, Çocuklar ve Kadınlara Özel Tamamlayıcı Beslenme Programı; hamile, yeni doğum yapmış ve emziren annelere, bebeklere ve devlet standartlarının altında gelire sahip ailelerdeki beslenme riski altında olduğu belgelenen beş yaşına kadar çocuklara hizmet eden devlet hibe programıdır. Bu program; bebek maması, bebeklere özel demirle zenginleştirilmiş kahvaltılık gevrek, C-­‐vitamini zengini sebze veya meyve suyu, havuç, inek sütü, peynir, yumurta, demirle zenginleştirilmiş kahvaltılık gevrek, kuru fasulye, bezelye ve yerfıstığı ezmesini de içeren vejetaryenlere uygun gıdaları ücretsiz alabilmek için kupon sağlamaktadır. Programdaki son değişikliklerle tam tahıllı ekmek ve kahvaltılık gevreğin satın alınması teşvik edilmiş, kuru fasulye yerine konserve fasulyenin satın alınmasına onay verilmiş ve kupon sahiplerinin sebze ve meyve alabilmesine olanak tanınmıştır (193). İnek sütü, tıbbi belgeye sahip çocuklar ve kadınlar için, şartnamelere uygun soya temelli içecekler ve kalsiyum destekli tofu ile ikame edilebilir (193). Çocuk Beslenme Programları Ulusal Okul Öğle Yemeği Programı; belli başlı soya ürünleri, peynir, yumurta, pişmiş kuru fasulye/bezelye, yoğurt, yerfıstığı ezmesi, diğer yemişlerin ezmeleri, yerfıstığı, ağaç yemişleri ve tohumları da içeren et dışı protein ürünlerinin tüketilmesine olanak tanımaktadır (194). Sunulan öğünler, 2005 Amerikalılar İçin Beslenme Standartları’na uymak ve protein, A ve C vitaminleri, demir, kalsiyum ve enerji bazında Önerilen Beslenme Ölçüleri’nin en az üçte birini karşılamak zorundadır. Okullar, bir çocuğun veya ailenin yemek tercihleri doğrultusunda sundukları öğünleri değiştirmek zorunda olmasalar da özel bir diyet ihtiyacı konusunda doktor raporu olan çocuklara alternatif yemekler sunmak için izinlidirler (195). Bazı devlet okulları düzenli olarak vejetaryen (vegan da dahil) menüler sunmaktadır; birçok okulun yemek programları vejetaryenlere hâlâ sınırlı seçenekler sunsa da vejetaryen menü seçeneği geçmiştekinden çok daha yaygın gözükmektedir (196). Devlet okulları, ailelerinden veya velilerinden öğrencinin özel beslenme ihtiyacı olduğuna dair yazılı bir belge getiren çocuklara soya sütü verilmesine izin vermektedir. Soya sütleri, ikame ürün olarak kabul görmek için belli standartları karşılamalıdır. Okullar, ikame giderler için devlet ödeneği aşıldığı takdirde kendi bütçelerinden harcamak zorundadırlar (197). Yaşlılar İçin Beslenme Programları Devlet Yaşlılar İçin Beslenme Programı; yaşlı Amerikalılar için eyaletlere, bölgelere ve kabile oluşumlarına toplu/evlere servis yemek (genelde Seyyar Yemek olarak bilinir) sağlayan ulusal bir program ağı kurabilmek için ödenek dağıtmaktadır. Yemekler, genelde yerel Seyyar Yemek kuruluşları tarafından temin edilir. Ulusal Seyyar Yemek Vakfı tarafından dört haftayı kapsayan vejetaryen bir menü dizisi geliştirilmiştir (198). Benzer menüler, dört haftalık vejetaryen menü dizisininin ön onayını veren New York Şehri Yaşlılar Departmanı’nın da dâhil olduğu Amerikan Beslenme Derneği – Temmuz 2009 -­‐ Sayfa 17 bazı programlar tarafından benimsenmiştir (199). Islahevleri Amerika Birleşik Devletleri’ndeki mahkeme kararları, cezaevi mahkûmlarına dinsel ve tıbbî gerekçelerle vejetaryen menü alma hakkını vermiştir (200). Devlet cezaevi sisteminde vejetaryen besinler, yalnızca beslenmelerinin dini ibadetlerinin bir parçası olduğunu belgeleyen mahkûmlara sağlanmaktadır (201). Papazlık makamı tarafından yapılan değerlendirme ve onayın akabinde, mahkûmlar ya etsiz bir alternatif, sıcak atıştırmalıklar ve salata barını da içeren yemek hattından kendileri seçerek ya da ulusal düzeyde tanınan, dini sertifikaya sahip işlenmiş gıdaların temini yoluyla Alternatif Beslenme Programı’na katılabilmektedir (202). Eğer öğünler tabldot tepsilerinde servis ediliyorsa etsiz yiyeceklerin temini için yerel prosedürler geliştirilir (201). Diğer hapishanelerde vejetaryen yemeklerin tedarik edilme süreci ve uygun yemeğin çeşidi, cezaevinin tipi ve yerine göre değişiklik göstermektedir (201). Bazı cezaevi sistemleri etsiz yemek alternatifleri sunarken diğerleri kabaca mahkûmların tabağındaki yemeklerden etleri ayıklamaktadır. Askeriye/Silahlı Kuvvetler Her türlü yiyecek düzenlemesini gözeten Birleşik Devletler Ordusu Mücadele Besleme Programı vejetaryen yemek ve hazır vejetaryen yiyecekleri içeren vejetaryen menü seçeneği sunmaktadır (203, 204). Diğer Kurumlar ve Toplu Yemek Servisi Kuruluşları Kolejler, üniversiteler, hastaneler, restoranlar ve kamu tarafından finanse edilen müzeler ve parkların dâhil olduğu diğer kurumlar değişik miktarlarda ve çeşitlerde vejetaryen seçenekler sunmaktadırlar. Kaynaklar toplu vejetaryen yemek hazırlamaya müsaittir. GIDA VE BESLENME UZMANLARININ GÖREV VE SORUMLULUKLARI Beslenme danışmanlığı, zayıf beslenme seçimleri yüzünden bazı sağlık problemleri olan vejetaryen danışanlar ve ek beslenme müdahaleleri gerektirecek tıbbi durumları olan (ör. şeker hastalığı, kanda yüksek oranda yağ bulunması ya da böbrek rahatsızlığı) vejetaryenler için faydalıdır. Bireyin bilgi seviyesine göre, beslenme danışmanlığı yeni vejetaryenler ve hamilelik, bebeklik, çocukluk, gençlik ve yaşlılık gibi hayatın değişik aşamalarındaki bireyler için faydalı olabilir. Gıda ve beslenme uzmanlarının vejetaryen diyetleri benimsemeye ilgi duyan ya da zaten benimsemiş kişilere sağlıklı bir vejetaryen diyet planlama hakkında yardımcı olmak ve vejetaryen beslenmeye dair doğru güncel bilgileri vermek gibi önemli bir rolü vardır. Bilgiler vejetaryen diyetin şekli, danışanın yaşı, yemek hazırlayabilme becerileri ve hareketlilik seviyesine göre bireyselleştirilmelidir. Hangi besinlerin planlamada önemli rol oynayabileceğini kesinleştirmek için bireyin kendi diyetini tarif edişini dinlemek önemlidir. Şekil 1 öğün planlama tavsiyeleri içerir. Şekil 2 vejetaryen beslenme biçimleriyle ilgili internet kaynaklarının (İngilizce) listesini sunar. Amerikan Beslenme Derneği – Temmuz 2009 -­‐ Sayfa 18 Vejetaryen Beslenme Diyetetik Çalışma Grubu http://vegetariannutrition.net Andrews Üniversitesi Beslenme Ana Bilim Dalı http://www.vegetarian-­‐nutrition.info Beslenme Planlama ve Teşvik Merkezi http://www.mypyramid.gov/tips_resources/vegetarian_diets.html Gıda ve Beslenme Bilgi Merkezi http://www.nal.usda.gov/fnic/pubs/bibs/gen/vegetarian.pdf Mayo Klinik http://www.mayoclinic.com/health/vegetarian-­‐diet/HQ01596 Medline Plus, Vejetaryen Beslenme http://www.nlm.nih.gov/medlineplus/vegetariandiet.html Yedinci Gün Adventistleri Beslenme Derneği http://www.sdada.org/plant.htm Vegan Topluluğu (B-­‐12 vitamini üzerine bilgi) http://www.vegansociety.com/food/nutrition/b12/ Vejetaryen Kaynak Grubu http://www.vrg.org Vejetaryen Topluluğu -­‐ Birleşik Krallık http://www.vegsoc.org/health Şekil 2: Vejetaryen beslenme biçimlerine ilişkin kullanışlı internet siteleri. Amerikan Beslenme Derneği – Temmuz 2009 -­‐ Sayfa 19 Nitelikli gıda ve beslenme uzmanları vejetaryen danışanlara şu yollarla yardımcı olabilir: • • • • • • • • B-­‐12 vitamini, kalsiyum, D vitamini, çinko, demir ve n-­‐3 yağ asitleri ihtiyaçlarını karşılama konusunda bilgi sağlamak. Çünkü kötü planlanmış vejetaryen diyetler bu besin öğeleri konusunda eksik kalabilir. Hayatın tüm safhalarında dengeli lakto-­‐ovo vejetaryen ya da vegan öğün planlamaya özel yönergeler vermek. Sağlıklı kalmak ve rahatsızlıkları engellemenin genel ölçütleri hakkında bilgi sağlamak. Dengeli lakto-­‐ovo vejetaryen ya da vegan öğün planlama yönergelerini alerji, kronik hastalık veya başka kısıtlamalardan dolayı özel beslenme ihtiyaçları olan danışanlara uyarlamak. Yerel restoranlardaki vejetaryen seçenekler hakkında bilgi sahibi olmak. Seyahat esnasındaki en uygun vejetaryen öğün planlamaları hakkında öneriler sunmak. Vejetaryen diyetlerde sık olarak kullanılan besinlerin hazırlanışı ve kullanılışı hakkında danışanları bilgilendirmek. Vejetaryenleri hedef alan ürün seçeneklerinin hızla artışı bu gibi her ürün hakkında bilgi sahibi olmayı imkânsız kılabilir. Buna karşın vejetaryen danışanlarla çalışan uzmanlar çeşitli tahılların, fasulyelerin, soya ürünlerinin, et muadillerinin ve zenginleştirilmiş gıdaların hazırlanışı, kullanılışı ve içerikleri hakkında temel bilgilere sahip olmalıdır. Vejetaryen ürünlerin satın alınabileceği yerel kaynaklar hakkında bilgi sahibi olmak. Bazı topluluklarda • • postayla sipariş kaynakları gerekli olabilir. Aile üyeleriyle, özellikle vejetaryen beslenmedeki besin ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri en iyi ortamı yaratmalarına yardımcı olmak için vejetaryen çocukların ebeveynleriyle beraber çalışmak. Uzman şayet vejetaryen beslenmeye aşina değilse, danışana kendisine nitelikli tavsiye verebilecek birisini bulma konusunda yardımcı olmalı ya da danışanı güvenilir kaynaklara yönlendirmelidir. Nitelikli gıda ve beslenme uzmanları çocuk beslenme programları, yaşlıları için besin programları, ıslahevi, askeriye, kolejler, üniversiteler ve hastanelerin de dâhil olduğu yemek hizmeti operasyonlarının vejetaryenlerin ihtiyaçlarını karşılamalarını sağlamakta önemli rol oynayabilir. Bu hedefe vejetaryenlerin ihtiyaçlarına özgü klavuzlar geliştirerek, vejetaryenlere uygun menüler yaratıp uygulamaya koyarak ve programların vejetaryen katılımcılarının ihtiyaçlarını karşılayıp karşılamadığını değerlendirerek ulaşılabilir. SONUÇLAR Uygun olarak planlanmış vejetaryen beslenme biçimleri sağlıklı, beslenme açısından yeterli ve belirli hastalıkların engellenmesi ve tedavisinde faydalı olarak gözükmektedir. Vejetaryen beslenme hayatın her evresi için uygundur. Vejetaryen diyetlere yönelik artan ilginin bir çok sebebi vardır. Önümüzdeki on yıl içinde Amerika Birleşik Devletleri’nde vejetaryenlerin sayısının artması beklenmektedir. Gıda ve beslenme uzmanları vejetaryen danışanlara vejetaryen beslenme, gıdalar ve kaynaklar hakkında güncel ve doğru bilgileri vererek yardımcı olabilirler. Vegan Kolektif adına Gülce Özen Gürkan, Güray Tezcan, Sami Başaran ve Serdar Tekbar tarafından Mayıs 2012’de İngilizce’den çevrilmiştir. Raporun İngilizce aslına ve tüm numaralandırılmış referanslara http://www.eatright.org/about/content.aspx?id =8357 adresinden ulaşılabilir. Amerikan Beslenme Derneği – Temmuz 2009 -­‐ Sayfa 20