T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI TİCARİ DİPLOMASİ VE TÜRKİYE: TÜRK TİCARİ DİPLOMASİSİ NASIL ETKİNLEŞTİRİLEBİLİR? Tezi Hazırlayan : Didem AKSOY Tez Danışmanı : Mehmet Ali KILIÇKAYA Birim Amiri : Veysel PARLAK TEZ JÜRİSİ KABUL VE ONAY SAYFASI İsim-Soyisim: Didem AKSOY Bakanlığa Giriş Tarihi: 05.07.2012 Birimi: İhracat Genel Müdürlüğü Tez Danışmanı: Mehmet Ali KILIÇKAYA Tez Teslim Tarihi: 02.12.2015 Kelime Sayısı (Dip Notlar ve Kaynakça Hariç): 14.940 TEŞEKKÜR Öncelikle, çalışmalarımda bana yol gösteren, engin bilgisini, tecrübesini ve yardımlarını benden esirgemeyen Daire Başkanım ve Tez Danışmanım Sayın Mehmet Ali KILIÇKAYA’ya, Bu tezin zorlu yazım sürecinde ve her daim destekçim olan canım dostum Başak ÇEÇEN’e, Hayatım boyunca koşulsuz ve sınırsız sevgi, destek ve güvenlerini yanımda hissettiğim canım aileme teşekkürlerimi bir borç bilirim. i İÇİNDEKİLER KAPAK KABUL VE ONAY SAYFASI TEŞEKKÜR i İÇİNDEKİLER ii ÖZET-ABSTRACT iv-(v) GİRİŞ 1 GİRİŞ KAVRAMSAL ÇERÇEVE 1. Ekonomik Diplomasi…………………………………………………………...3 2. Ticari Diplomasi………………………………………………………………...5 3. Yeni Küresel Ekonomik Düzende Ticari Diplomasinin Önemi……………...7 LİTERATÜR TARAMASI 1.TİCARİ DİPLOMASİ…………………………………………………………10 1.1. Amaçlar………………………………………………………………….12 1.2. Aktörler………………………………………………………………….15 1.3. Yapı ve Süreç……………………………………………………………17 1.4. İhracat ve Yatırım Teşvik Ajansları…………………………………...19 ii 2. TİCARİ DİPLOMASİDE İYİ UYGULAMA ÖRNEKLERİ………………..25 2.1. İngiltere…………………………………………………………………...26 2.2. Kanada……………………………………………………………………29 3. TÜRKİYE VE TİCARİ DİPLOMASİ………………………………………...34 3.1. Aktörler…………………………………………………………………...35 3.1.1. Kamusal Aktörler………………………………………………………35 3.1.1.1. Ekonomi Bakanlığı…………………………………………………...40 3.1.1.2. Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı…………………………42 3.1.2. Özel Sektör Aktörleri…………………………………………………..43 3.2. Stratejik Yaklaşım………………………………………………………..43 3.2.1. İhracatta Stratejik Yaklaşım…………………………………………..44 3.2.1.1. Hedef Firma, Sektör ve Pazarlar…………………………………….45 3.2.1.2. Programlar……………………………………………………………48 3.2.2. Yatırımlarda Stratejik Yaklaşım ve Programlar…………………….51 3.3. Ücretlendirme…………………………………………………………….55 3.4. Çapraz Verimlilik………………………………………………………...55 3.5. Bilgi ve İletişim Teknolojileri…………………………………………….56 GEREÇ VE YÖNTEMLER…………………………………………………57 BULGULAR……………………………………………………………………..58 TARTIŞMA VE KISITLAR…………………………………………………61 SONUÇ VE ÖNERİLER……………………………………………………..63 KAYNAKÇA…………………………………………………………………….70 ÖZGEÇMİŞ……………………………………………………………………...75 iii ÖZET Bu tez, ticari diplomasi faaliyetlerini, “ticari diplomasi” kavramı, aktör, yapı ve süreçleri temelinde incelemektedir. Ticari diplomasi faaliyetleri, Soğuk Savaş sonrası dönemde artan küreselleşme ve küreselleşmenin bir sonucu olarak gelişen ekonomik rekabetçilik ile uluslararası ekonomik ilişkilerin gündemine gelmiştir. Devletler, ekonomik gelişmişlik ve rekabetçiliklerini arttırmak için ticari diplomasi faaliyetlerine daha çok önem vermeye başlamıştır. Bu çerçevede, devletler açısından ticari diplomasi faaliyetlerinin yürütülmesinde güçlü yapı ve stratejiler oluşturulması elzem hale gelmiştir. Bu tezin amacı, ticari diplomasi faaliyetlerinin ülkelerin dış ticaretinin gelişimine, özellikle ihracat ve yatırımlar açısından yapmış olduğu olumlu katkıları ortaya koymak ve bu doğrultuda Türkiye’nin ticari diplomasi aktör, yapı ve süreçlerinin analiz edilerek Türk ticari diplomasisinin geliştirilmesi için önerilerde bulunmaktır. Anahtar kelimeler: Ticari Diplomasi, Ekonomik Diplomasi, Küreselleşme, İhracat, Doğrudan Yabancı Yatırım, Teşvik iv ABSTRACT This thesis scrutinizes the activities of commercial diplomacy based on the concept, actors, structures and processes of “commercial diplomacy”. The activities of commercial diplomacy have come to the fore in international economic relations due to the rise of globalization right after the Cold War period, and the advancement of economic competition as a result of the globalization. States have attached more and more importance to the activities of commercial diplomacy with an aim of boosting their economic development and competitiveness. In this context, creation of strong organizations and strategies within the realm of commercial diplomacy have become requisite for the states. This thesis aims to present the positive contribution of commercial diplomacy to the development of foreign trade of the countries, specifically in terms of exports and foreign direct investments, and accordingly, to put forth suggestions for the development of Turkish commercial diplomacy via a comprehensive analysis of Turkey’s commercial diplomacy actors, structures and processes. Anahtar kelimeler: Commercial diplomacy, Economic diplomacy, Globalization, Export, Foreign Direct Investment, Incentive. v GİRİŞ Bu çalışmanın Giriş bölümünde, “ticari diplomasi” kavramı ve faaliyetleri kavramsal bir çerçevede ele alınmakta ve ticari diplomasi faaliyetlerinin yeni küresel ekonomik düzende nasıl önem kazandığı açıklanmaktadır. Literatür taraması bölümünde, ticari diplomasi faaliyetlerinin yürütülmesindeki amaç, aktör, yapı ve süreçler ile ticari diplomasi faaliyetlerinin dış ticaretin gelişimine yaptığı katkılara odaklanılmaktadır. Yine aynı bölümde ticari diplomasinin iyi uygulama örnekleri çerçevesinde İngiltere ve Kanada’nın ticari diplomasi faaliyetleri, ardından da münferit olarak Türk ticari diplomasisinin aktör, yapı, süreç ve faaliyetleri ayrıntılı bir şekilde analiz edilmektedir. Gereç ve Yöntemler bölümünde çalışma sürecinde kullanılan bilimsel yöntemler ve kaynaklar belirtilmektedir. Bulgular bölümünde ticari diplomasi kavramı ve faaliyetlerine ilişkin olarak yapılan literatür taraması neticesinde erişilen bilgilerin analizi yapılmaktadır. Tartışma ve Kısıtlar bölümünde çalışma kapsamına alınmayan, ancak tezin araştırma sorusu ile ilişkili olan bazı hususlar ve bu hususlara tez içerisinde neden yer verilmediği açıklanmaktadır. Sonuç ve Öneriler bölümünde ise, literatür taraması sonucunda elde edilen bilgiler, ticari diplomaside iyi uygulama örnekleri ve Türk ticari diplomasisinin analizinden yola çıkılarak erişilen sonuçlara yer verilmekte ve Türk ticari diplomasisinin etkinleştirilmesi için önerilerde bulunulmaktadır. 1 KAVRAMSAL ÇERÇEVE Özellikle Soğuk Savaş sonrası dönemde, küreselleşmenin etkisi ile dış politikanın ekonomik boyutu oldukça önem kazanmıştır. Artan rekabet ve iç içe geçen piyasalar ihracat ve yatırımın önemini de arttırmıştır. Bu çerçevede, devletler de ticari diplomasi faaliyetlerine ağırlık vermeye başlamışlardır. Türkiye’de de 1980 sonrası dönemde ihracata dayalı kalkınma modeline geçilmesi ile ihracatı arttırma ve yabancı yatırım çekme çabaları ile birlikte ticari diplomasi faaliyetleri de önem kazanmıştır. Mal ve hizmet ticaretinin serbestleştiği ve sermaye hareketleri üzerindeki kısıtlamaların azaltıldığı küresel ekonomik düzen, devletlere fırsatlar sunduğu kadar tehditler de yaratmaktadır. Bu düzende Türkiye’nin konumunun güçlendirilmesi için küresel eğilimlerin doğru analiz edilmesi ve ticari diplomasi faaliyetlerini yürüten kurumların güçlü yapılanması ve doğru ticari diplomasi politikalarının oluşturulması gerekmektedir. Bu doğrultuda, ticari diplomasi kavramının kapsamlı bir analizini yapabilmek için ilk olarak ticari diplomasi kavramının bir üst kümesi olarak değerlendirilen ve daha kapsayıcı bir çerçeveye sahip olan ekonomik diplomasi kavramına odaklanmakta fayda görülmektedir. 2 1. Ekonomik Diplomasi Ekonomik ve ticari ilişkiler diplomasi tarihi boyunca devlet adamları tarafından ikincil önemdeki politika alanları olarak nitelendirilmiştir. Ancak 20. yüzyıldan itibaren hızla gelişen küreselleşme olgusu ve uluslararası ilişkilerde güç kazanan neo-merkantilist eğilimler sebebi ile ekonomik çıkarların dış ilişkilerin temeline taşınması diplomatik aktivitelerin çok yönlüleşmesine yol açmış ve klasik diplomasi anlayışı ekonomik, bilimsel ve kültürel diplomasi gibi farklı alanları da içeren yeni bir kavram haline gelmiştir. Bu çerçevede, bir devletin diplomatik etki alanı için oldukça önemli olan uluslararası ekonomik ilişkilere ve ekonomik diplomasiye özel bir önem atfedilmeye başlanmıştır. 20.yüzyılın başlangıcından itibaren ekonomik diplomasi ve ekonomik güvenlik kavramlarının iç içe geçmiş meseleleri uluslararası siyasi gündemin en başına yerleşmiştir. Bu yükselişin arkasında yatan politik ve ekonomik sebepler eski komünist ülkelerin dünya ekonomisine entegrasyonu, petrol ve diğer önemli hammadde ve malların fiyatlarında daha önce benzeri görülmemiş artış sebebi ile oluşan “yeni kıtlık”, küresel ısınma ve uluslar ötesi terörizm gibi yeni çatışma alanlarının ortaya çıkmasıdır. Bahse konu dönemin en önemli özelliği dünya ulusları arasındaki çok yönlü ilişkilerin yoğunlaşması ve bu sayede yeni oluşan pazarlarda çok ciddi ticari fırsatların ortaya çıkmış olmasıdır. Bu yeni ekonomik potansiyel doğal olarak bilim adamları ve politika yapıcılarının ilgisini ekonomik ve ticari diplomasi alanlarına çekmiştir (Bergeijk, 2009:1-3). Öte yandan, ekonomik diplomasi, ekonomik sistemin çok aktörlü bir yapı kazanması ile günümüzde yalnızca devletlerin dâhil olduğu bir aktivite alanı olmaktan çıkmış ve devlet dışı aktörler ile çok uluslu şirketlerin de faaliyet gösterdiği bir alan haline gelmiştir. 3 Diplomasinin bir formu olan ekonomik diplomasi, literatürde genel olarak bir devletin ulusal çıkarlarına ulaşmak amacıyla bütün ekonomi araçlarını kullanması olarak tanımlanmaktadır. Bu araçlar ihracat, ithalat, yatırım, borç verme, ekonomik yardımlar, serbest ticaret anlaşmaları gibi birçok aktiviteyi kapsamaktadır. Ekonomik diplomasi, bir faaliyet olarak uluslararası politika ve uluslararası ekonominin birleştiği yerde konumlanmakta ve devletler ve devlet dışı aktörler tarafından yürütülen bu aktiviteler hakkındaki karar alma süreçlerini etkilemeyi amaçlamaktadır (Bergeijk, 2009:1; Bergeijk&Moons, 2009: 37-39). Ekonomik diplomasi, geniş bir kavram olarak ilk anlamı ile uluslararası ekonomik organizasyonlarda delegasyonların görev alması gibi ekonomi politikası soruları ile ilgilenen, diplomatik misyonların ev sahibi hükümetlerin ekonomik ve ticari politikalarını ve ekonomik gelişimlerini izlemesi ve bunlara ilişkin kendi hükümetlerine önerilerde bulunması açısından bir bakıma ticari diplomasi faaliyetlerini de kapsayan; ikinci olarak ise belirli bir dış politika amacı çerçevesinde ekonomik kaynakların ödül veya ceza olarak kullanılması faaliyeti olarak tanımlanmıştır (Berridge&James, 2001: 81). Bir başka açıdan ekonomik diplomasi, ülkelerin ikili, bölgesel ve çoklu ilişkilerde mukayeseli üstünlük kazanabilecekleri ticaret, yatırım ve diğer kazanç sağlayıcı ekonomik teati alanlarında ulusal çıkarlarını en üst düzeye çıkarmak için dış dünya ile girdikleri mücadele süreci olarak tanımlanmaktadır (Rana, 2007: 201202). Bu tanımlardan yola çıkarak ekonomik diplomasinin üç temel unsurundan söz edilebilir. Bunların ilki uluslararası ticaret ve yatırımları teşvik etmek, piyasaların işleyişini geliştirmek, piyasa aksaklıklarını ortaya çıkarmak ve mülkiyet hakları gibi sınır ötesi işlemlerin maliyet ve risklerini azaltmak için siyasi nüfuz ve ilişkilerin kullanılmasıdır. Ekonomik diplomasinin bu unsuru ticari diplomasi faaliyetlerini de kapsamaktadır. 4 İkinci unsur, ekonomik güvenliği arttırmak amacıyla ekonomik işbirliğinin ve istikrarlı siyasi ilişkilerin karşılıklı faydalarını güçlendirmek ve çatışmaların maliyetini arttırmak için ekonomik varlıkların ve ilişkilerin kullanılmasıdır. Bu unsur, hem yapısal politikalar ile ikili ticaret ve yatırım anlaşmalarını hem de boykot ve ambargo durumlarında olduğu gibi ticaret ve yatırımın siyasi nedenlerle tahrif edilmesi durumlarını kapsamaktadır. Üçüncü unsur ise doğru siyasi iklimin ve uluslararası ekonomik ortamın konsolide edilmesi yollarını; diğer bir deyişle çok taraflı müzakereleri kapsamaktadır ve Dünya Ticaret Örgütü, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü ve Avrupa Birliği gibi kurum ve uluslar üstü organizasyonların faaliyet alanı içerisindedir (Bergeijk, 2009:14; Bergeijk&Moons, 2009:39). Sonuç olarak, ekonomik diplomasi devletler açısından siyasi, askeri ve stratejik bütün hususları “ekonomik çıkar” temelinde açıklayan, yeni ve yüksek ücretli istihdam alanları yaratacak dış ticaret ve yatırım imkânları açmak, teknolojik ilerlemeleri ülke içine yansıtabilmek, küresel pazar ve sektörler hakkında sağlıklı istihbarat toplayabilmek ve söz konusu istihbaratı değerlendirme becerilerine sahip olmak gibi amaçlar izleyen faaliyetler bütünü olarak açıklanabilir (Öğütçü, 1998:237). 2. Ticari Diplomasi Literatürde ekonomik diplomasi ve ticari diplomasi kavramları çoğunlukla birbirinin alternatifi olarak kullanılan kavramlardır. Tanımları ve birbirleri arasındaki ilişki de farklı tanımlanmaktadır, ancak iki diplomasi türü de aynı zamanda birbiri ile çok ilişkili ve iç içe geçmiş kavramlar olarak kullanılmaktadır (Reuvers&Ruel, 2012:4). 5 Yukarıdaki tanımlardan da görüldüğü üzere ekonomik diplomasi, kavramsal olarak kapsayıcı bir terimi ifade etmektedir. Ticari diplomasi kavramı literatürde genellikle ekonomik diplomasinin bir alt kümesi olarak değerlendirilmekte olup daha ziyade dış ticaret ve yatırım aktiviteleri üzerine yoğunlaşmaktadır. Ticari diplomasi kavramı 20. yüzyıl itibariyle ihracat ve doğrudan yabancı yatırımların arttırılması açısından önem kazanmaya başlamış ve özellikle teknolojik imkânların gelişmesi ile keşfedilmeye açık yeni bir alan haline gelmiştir. Ticari diplomasi, diplomatik misyonların çok taraflı ticaret müzakereleri, ticari istişareler ve anlaşmazlıkların çözümü gibi ekonomi politikası meseleleriyle ilgili çalışmaları ve anavatanlarının iş ve finans sektörlerinin gelişimine katkıda bulunmak için yaptığı çalışmalar olarak tanımlanmaktadır (Kostecki&Naray, 2007:1-2). Daha çok ticaret ve yatırım teşvikleri ile ilgilenen bu faaliyetin yürütücüleri olan ticari diplomatlar ev sahibi ülkedeki ihracat ve yatırım fırsatları hakkında bilgi ve destek sağlayarak anavatanın iş çevrelerine yardım etmekte ve ev sahibi ülkeye yaptıkları ticari ziyaretlerde onlara yardımcı olmaktadır (Berridge&James, 2001:38-39). Bu çerçevede ev sahibi ülkede ticaret ve girişimciliğin anavatanın iş çevreleri açısından kolaylaştırılması yoluyla anavatanın ticaret ve yatırımlardan kazanç elde etmesi amaçlanmaktadır (Visser&Ruel, 2012:31). Bu faaliyetlerin doğal bir sonucu olarak ev sahibi ülke ve anavatan arasındaki ticari gelişim ve etkileşimin artması beklenmektedir (Naray, 2008:2). Bu çalışmada ticari diplomasi faaliyetleri, çalışmanın amacına uygun olacak şekilde hükümetlerin/kamusal aktörler ağının ihracatı teşvik etmek amacıyla ihracatçılara, yatırımları teşvik etmek amacıyla da ulusal ve uluslararası yatırımcılar topluluğuna yönelik olarak yurt içi ve yurt dışı teşkilatları ile bütüncül bir koordinasyon içinde yürüttüğü faaliyetler olarak ele alınacaktır. 6 3. Yeni Küresel Ekonomik Düzende Ticari Diplomasinin Önemi Yukarıda da değinildiği üzere, 20. yüzyıl itibarıyla dış politika anlayışında ekonomik ve ticari meselelerin politik meseleler kadar önem kazanmasının ve ülkelerin uluslararası arenada ticari çıkarlarını korumaya yönelik politikalar geliştirmelerinin altında yatan birkaç sebep vardır. Bunların ilki, Soğuk Savaş sonrası dönemde ideolojik mücadelenin sona ermesi sebebiyle ticari ilişkilere verilen önemin artmasıdır. İkinci sebep bilişim ve iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmelerdir. Bu gelişmelerle birlikte ülkelerin dış temsilcilikleri birincil enformasyon kaynağı olma görevlerini kaybetmiş ve daha çok ihracat teşvik birimleri olarak çalışmaya başlamışlardır (Rose, 2007). Üçüncü sebep küreselleşme olgusu ile birlikte devletlerin de küresel ekonomiden pay kapma zorunluluğunun artmış olmasıdır. Bu zorunluluk, devletleri kendi ulusal firmalarını desteklemeye ve uluslararası arenada onların haklarını ve çıkarlarını korumaya yöneltmiştir. Yine küreselleşme ile ilişkili sayılabilecek bir diğer sebep ise konjonktür gereği Uluslararası Politik Ekonomi disiplinine önem verilmeye başlanmasıdır. Bahse konu disiplinin gelişmesiyle birlikte devlet-devlet ilişkisine dayanan klasik diplomasi anlayışı değişmiş ve devlet-firma ve firma-firma ilişkileri de diplomasi anlayışı içerisinde yerini almıştır. Bu yeni üçlü diplomatik sistemde hem devletler hem de firmalar yatırım ve ihracat konularında başarı sağlamaya odaklanmıştır. Bu yeni yapı çerçevesinde devletlerarası diplomasi, devletlerin ikili ve çok taraflı ticari ilişkilerin kurallarını belirlemek ve bir diğerinin piyasalarına erişmek için görüşmeler yapması; devlet-firma diplomasisi, firmaların bahse konu devletlerin kendi ülkelerinde faaliyet göstermeleri için gereken koşulları, tavizleri ve bu faaliyetlerin ortaya çıkaracağı istihdam fırsatlarını değerlendirmek için görüşmeler yapması; firma-firma diplomasisi ise firmaların ortak üretim ve ortak Ar-Ge gibi faaliyetlerde işbirliği geliştirmek üzere müzakereler gerçekleştirmesi olarak tanımlanabilir. Bu üç diplomasi türü de birbiri ile iç içe geçmiştir, zira bir devletin yatırım alanı olarak değerlendirilebilmesi söz konusu devletin diğer devletlerin piyasalarına erişimini 7 garanti altına alması ve hâlihazırda piyasasında bulunan firmaların birbirleri ile anlaşma yapabilmesine bağlı hale gelmiştir (Strange, 1992:6-8). Hükümetlerin ticari diplomasi yürütmedeki amaçları ülkeden ülkeye farklılık gösterse de en nihayetinde makro boyutta istihdam yaratmak, vergi geliri sağlamak, dolaylı olarak dış ticaret açığını azaltmak ve sonuçta ülkelerinin ekonomik rekabetçiliğini arttırmak olarak sıralanabilir (Kotabe&Czinkota, 1992:639; Naray, 2008:4). Dış politikada güvenlik endişesinden çok refah ve zenginlik arayışının ön plana çıktığı böyle bir dönemde hükümetler küresel piyasalarda kendi üretici ve ihracatçılarının çıkarlarını korumayı öncelikli dış politika konuları arasına almışlardır. Bu bağlamda ticari diplomasi faaliyetleri uluslararası ekonomik arenada rekabetçiliğini sürdürmek isteyen devletlerin olmazsa olmazı haline gelmiş ve ihracatı ve yabancı yatırımların ülkeye girişini arttırabilmek adına teşvik mekanizmaları oluşturmak büyük önem kazanmıştır. Bu çerçevede, hükümetler, kendilerini uluslararası arenada temsil edecek ve ülkenin ekonomik başarısını ve güvenliğini kanıtlayacak güçlü ulusal firmaların oluşması için girişimcilere ülke içinde ve dışında geniş çaplı destekler sağlamaya; yine aynı doğrultuda başarılı firmaların kendi ülkelerinde istihdam, vergi kaynağı ve Ar-Ge birikimi sağlayacak yatırımlar yapması için, yani doğrudan yabancı yatırımların ülkeye girişi için de olanak sağlamaya başlamıştır. Bu mekanizmaların işlerliği ve etkinliğinin devletlerin yurt dışında temsili ile doğrudan bir ilişkisi olduğundan hareketle, hükümetler ticari diplomasi faaliyetlerinin daha etkin ve başarılı yürütülmesini sağlamak için ticari meselelerin yalnızca siyasi işlerden sorumlu diplomatlar aracılığı ile değil, ekonomik ve ticari konularda uzmanlaşmış teknik diplomatlar aracılığı ile yürütülmesi amacıyla yurt dışında ticaret temsilcilikleri açmaya başlamış ve gelişen ekonomik çok taraflılığın bir sonucu olarak bu temsilciliklerin sayısını sürekli arttırmıştır. 8 Öte yandan, ticari diplomasi faaliyetlerinin faydalarına firmalar açısından da değinmek gerekmektedir. Firmaların küresel pazarlarda elde ettiği başarılar yalnızca kendi rekabet güçlerinden değil, önemli ölçüde hükümetlerinin bahse konu piyasalarda kendilerine sağladığı bilgilendirme ve koordinasyon faaliyetlerinden kaynaklanmaktadır. Bu piyasalarda başarı sağlayan firmaların da yine kendi ülke imajlarına olumlu etkisi olacak ve ülkelerinin rekabetçi küresel ekonomik düzene entegrasyonlarının sağlanmasında önemli rol oynayacaklardır. Uzun vadede, ticari diplomasi faaliyetleri sayesinde gelişen uluslararası ticaret ise ülkelerin gelişmiş ekonomik karşılıklılık ve entegrasyondan faydalanmalarına yardımcı olmaktadır (Naray, 2008:4). Kısacası, ticari diplomasi faaliyetleri hem hükümetler, hem firmalar, hem de uluslararası ekonomik düzenin entegrasyonu açısından oldukça olumlu sonuçlar doğurmaktadır. 9 LİTERATÜR TARAMASI 1. TİCARİ DİPLOMASİ Literatürde ticari diplomasi faaliyetleri çoğunlukla bir firmadan, endüstriden veya ülkeden ihracat aktivitesini arttırmaya yönelik tüm kamu politikası önlemleri olarak nitelendirilen ihracat teşvikleri ve karşılıklı ticaret faaliyetleri açısından ele alınmıştır (Seringhaus, 1986). Bu çerçevede ticari diplomasi faaliyetlerinin ticareti arttırıcı etkilerini ampirik olarak ortaya koyan pek çok çalışma yapılmıştır. Bazı yazarlar (Lederman ve başk., 2006; Nitsch, 2007; Rose, 2007; Gil-Pareja ve başk., 2007;Afman&Maurel, 2010) resmi devlet gezileri, konsolosluk ve büyükelçilik açılması gibi faaliyetlerin mal ve hizmet ihracatına olan etkilerini araştıran çalışmalar yapmıştır. Örneğin Rose (2007), ticari diplomasinin önemini daha çok ekonomik büyüme ve istihdam arayışındaki hükümetlerin uluslararası ekonomik entegrasyon sağlamaya yönelik amaçları açısından ve özellikle gelişen küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin uluslararasılaşma amaçları açısından vurgulamış ve diplomatik temsilciliklerin açılmasının ihracatın gelişmesine olumlu etki yaptığını savunmuştur. Bahse konu çalışmasında Rose, 22 büyük ihracatçı ve 200 ithalat noktası üzerinde yaptığı incelemede ikili ihracatın her yeni açılan dış temsilcilik ile yaklaşık %6-10 oranında arttığı yönünde bir sonuca varmıştır. Bir başka çalışma dış temsilciliklerin açılmasının daha önce karşılıklı ticaret ilişkisi bulunmayan ülkeler arasında ticari bağların kurulması üzerindeki olumlu etkisi üzerine yapılmıştır. Çalışma, bir dış temsilcilik açılmasının iki ülke arasındaki ticaret olasılığını %11 ila %18 oranında arttırdığını ortaya koymuştur (Segura&Vilarrubia, 2008). 10 Diğer bir çalışma ise resmi devlet gezilerinin ihracat üzerindeki olumlu etkisini ortaya koymuştur. Çalışmada Fransa, Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri başkanlarının 1948 ile 2003 yılları arasındaki karşılıklı resmi ziyaret etkinlikleri analiz edilmiş ve bahse konu resmi ziyaretlerin iki taraflı ticaret üzerinde %8 ila %10 oranında artış sağladığını ortaya koymuştur. Aynı çalışmada bu artışın sürekli olması için gezilerin de sürdürülmesi gerektiğine vurgu yapılmıştır (Nitsch, 2007). Literatürde ticari diplomasi faaliyetleri özellikle ekonomi ve güvenlik konularının uluslararası gündemin üst sıralarına taşınması ile terörizm ve çatışma açısından da incelenmiştir. Bir grup araştırmacı terörizm ve ticaretin karşılıklı etkileri hakkında çalışmalar yapmış (Nitsch&Schumacher, 2004; Li&Schaub, 2004; Fratianni&Kang, 2006) ve terörizmin ticaret yapan ülkeler arasındaki güveni azalttığını ve bunun sonucu olarak da ikili ticari faaliyetlerin büyük ölçüde zayıfladığı; öte yandan artan ekonomik bağlar ve ekonomik gelişimin de terörizmi ortaya çıkaran temel sebepleri azalttığı sonucuna varmışlardır. Söz konusu çalışmalarda 3 bulgu ortaya konmuştur: - Çatışmada yaşanan bir artış (örneğin olumsuz askeri ve diplomatik teatiler ve uluslararası terörizm) ikili ticareti ciddi oranda azaltmaktadır. - İşbirliğine yönelik davranışlardaki artış (örneğin olumlu ve yapıcı diplomatik teatiler ve anlaşmalar) ikili ticareti arttırmaktadır. - Uluslararası ekonomik teatiler (ithalat, ihracat, yabancı yatırım, yardımlar vb.) çatışmayı (savaş, uluslar ötesi terörizm vb.) azaltmaktadır. Bu kavramsal çerçeve ve yukarıda belirtilen çalışmalar ışığında çalışmanın bu bölümünde ticari diplomasi faaliyetlerinin amaç, aktör, yapı ve süreçleri analiz edilecektir. 11 1.1. Amaçlar Ticari diplomasi faaliyetleri ile hükümetlerin ulaşmak istediği amaçların makro boyutta istihdam yaratmak, vergi geliri sağlamak, dolaylı olarak dış ticaret açığını azaltmak ve sonuçta ülkelerinin ekonomik rekabetçiliğini arttırmak olduğu bir önceki bölümde belirtilmişti. Bu kapsamda bu makro amaçlara ulaşmak amacıyla yürütülen ticari diplomasi faaliyetlerinin spesifik amaçları 6 başlıkta özetlenebilir. Bunların ilki güvenilir ve objektif ticari bilgiye erişim ihtiyacı, ikincisi yabancı piyasalara yeni giren firmaların güvenilirlik ve olumlu imaj sağlama ihtiyacı, üçüncüsü ulusal firmaların (özellikle küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin) uluslararasılaşmasını sağlamak için iş ağı ve ortak arayışı, dördüncüsü uyuşmazlıkların çözülmesi ihtiyacı, beşincisi ticaret ve hükümet heyetlerinin ziyaretleri esnasında lojistik destek sağlanması arayışı, altıncısı ve sonuncusu ise devletlerin Ar-Ge ve enerji gibi konulara ilişkin stratejik ticaret politikalarını gerçekleştirme arzularıdır (Naray, 2008:4-6). i. Bilgiye Erişim Ticari diplomasi faaliyetlerinin kökleri Antik Yunan ve Roma İmparatorluğu’na kadar uzanmaktadır. Ancak ticari bilgi ve istihbarat arayışı 19. yüzyılın sonlarına doğru önem kazanmaya başlamış ve modern ticaret ataşeliklerinin kurulmasının önemli bir sebebi olmuştur (Carron de la Carrière, 1998:124).Objektif ticari bilgiye erişim ihtiyacı özellikle bir pazara ilişkin bazı bilgilerin kamusal mal niteliği taşıdığı ve bu bilgilere özel sektör tarafından erişim sağlanamadığı durumlarda ortaya çıkmaktadır (Harris&Li, 2005:75-76). Bu tür bilgilere erişim yalnızca hükümetlerin/devletlerin bahse konu pazara uzun vadeli angajmanı ile erişilebilir ve güvenilir hale gelmektedir. Bu da ticari diplomatik misyonların kurulması ile mümkün olmaktadır. 12 ii. Ülke imajı Ülke imajı ve ülke markası kavramlarının ticari diplomasi faaliyetleri ile olan ilişkisi Potter (2004) tarafından ortaya konmuştur. Potter, çalışmasında Kanada örneği üzerinden ticari diplomasi faaliyetlerinin katma değerini analiz etmiştir. Potter’a göre yabancı pazarlara yeni giren ülkeler için ticari diplomasi faaliyetleri hayati önem taşımaktadır. Özellikle geleneksel olmayan ve coğrafi/kültürel olarak uzak pazarlarda “Alman arabası”, “Japon teknolojisi” gibi güçlü ve olumlu bir madein imajı yok ise firmaların söz konusu pazarlarda tutunmaları ve ihracat faaliyetlerinde başarılı olmaları daha zordur. Ticari diplomasi faaliyetleri bu noktada ülke imajına ve firmanın güvenilirliğine o ülkenin iş çevreleri ve hükümeti nezdinde olumlu katkılar sağlamaktadır (Harris&Li, 2005:75-76; Rana, 2002:75-95 ). Ülke imajı doğrudan yabancı yatırımlar açısından da oldukça önemlidir. Pozitif ülke imajı bir ülkeye daha çok yatırımın akmasına şüphesiz ki katkı sağlamaktadır. iii. İş ağı ve ortak arayışı Ticari diplomasi faaliyetlerinin bir diğer faydası ise işbirliği yapmak isteyen firmaların bir araya getirilerek ve iş ve yatırım fırsatları hakkında bilgilendirilmesi yoluyla yerli ve yabancı firmaların yatırım yapmaya yönlendirilmesi noktasındadır (Saner&Yiu, 2003:13). Öte yandan, bir ticari diplomatın ev sahibi ülkeye ilişkin ekonomik/ticari bilgileri kendi ülkesinin iş çevrelerinin özellikle yerel ticaret fuarları, resepsiyonlar, ticari ve teknik sempozyumlara katılım sağlamaları açısından oldukça fayda sağlamaktadır (Entering New Markets: A Guide for Trade Representatives, 2013:87-111). Ticari diplomatların iş ağı ve ortak arayışına dair çok önemli bir diğer katkısı ise günümüzde internetin oldukça yaygınlaşması ile giderek artan “sanal iş ilişkileri”nin güvenilirliği konusunda yönlendirme sağlayabilmek için bilgi sahibi olmalarıdır (Rana, 2002:73). 13 iv. Uyuşmazlıkların çözülmesi Ticari diplomatlar ticari anlaşmazlıkların halli ve uzlaşma görüşmelerinde arabulucu rolü oynarlar. Ev sahibi ülkelerde ticari konularda problem yaşayan firmaların sorunlarının özellikle yargıya taşınmadan çözülmesini sağlamada firmalara destek sağlarlar. v. Ticaret ve hükümet heyetleri Ticari diplomatlar kendi ülkelerinden ev sahibi ülkeye yapılan hükümet ziyaretlerine hazırlık yapmalarının yanı sıra ev sahibi ülkeyle yapılan ticari müzakereler için de bilgi sağlarlar. Ayrıca, ticaret heyetleri ve iş gezilerinin organizasyonunun yapılmasında da iş çevrelerine destek olurlar. Bütün bu aktiviteler ticaret ve yatırımların teşvik edilmesi hususunda önemli yer tutar. vi. Stratejik meseleler Stratejik ticaret politikaları, hükümetlerin ülkenin stratejik pozisyonunu güçlendireceğini düşündüğü hususlarda ortaya çıkmaktadır. Bu çerçevede, ticari diplomatlar Ar-Ge alanında yapılacak olan uluslararası işbirliği ve enerji kaynaklarına erişim gibi stratejik ticaret politikalarının yürütülmesi süreçlerinde önemli rol oynarlar. Yukarıda sayılan amaçlar çerçevesinde, literatürde diplomatik misyonların teknik ve uzmanlaşmış ticari destek fonksiyonlarına özel önem atfedilmektedir (Rose, 2007; Garten ve başk.,1998; Rana, 2002). Bu durum da diplomatik personelin ticari istihbarat, iş ortağı arayışı, çatışmaların çözülmesi ve ihracat ve yatırımların teşvik edilmesi gibi konularda gün geçtikçe daha çok aktif rol aldığını göstermektedir. 14 1.2. Aktörler Ticari diplomasinin bireysel aktörleri üst düzeyde devlet başkanları, başbakanlar, bakanlar ve daha alt düzeyde büyükelçiler ve konu hakkında uzmanlaşmış ticaret temsilcisi, ticaret müşaviri, ticari ataşe olarak adlandırılan diplomatik personeldir. Yurtdışında görev yapan ticari diplomatlar ticaret, yatırım, turizm, ülke imajının geliştirilmesi ile bilimsel ve teknolojik faaliyetlerin teşvik edilmesi gibi alanlarda iş kolaylaştırma aktivitelerini yürütmekten sorumludur. Genellikle bir diplomatik misyonun personeli olabildikleri gibi spesifik olarak ticari temsil misyonunun diplomatik statüyü haiz başkanı da olabilmektedirler. Ticari diplomat terimi “ticaret müşaviri”, “ticaret ataşesi”, “ticari temsilci” vb. birçok kavramı karşılayabilmektedir (Naray 2008:2). Öte yandan, yine küreselleşmenin bir sonucu olarak devlet dışı aktörler de ticari diplomasi faaliyetlerinin yürütülmesinde aktif olarak rol almaktadır (Saner&Yiu, 2003:2). Küresel ölçekte Dünya Ticaret Örgütü, Uluslararası Ticaret Merkezi, Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu, Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konseyi, Uluslararası Finans Kurumu ve Uluslararası Yatırım Anlaşmazlıkları Çözüm Merkezi gibi organizasyonlar, ulusal ölçekte ise İş Konseyleri, Ticaret Odaları, Sanayi ve Ticaret Odaları/Birlikleri de ticari diplomasi faaliyetlerine dâhil olan aktörler arasında yer almaktadır. Ulusal ölçekte yer alan bu aktörler hükümetler tarafından sürece dâhil edilmektedir (Mercier, 2007:23), zira yukarıda da değinildiği üzere yeni küresel ekonomik düzen bu faaliyetlerin hükümetler ve iş çevreleri tarafından işbirliği içerisinde yürütülmesini mecbur kılmaktadır. Bu bağlamda, ticari diplomasi pratiğinde hükümetler ve iş çevreleri ayrılmaz bir bütün haline gelmiştir. Literatürde ticari diplomatların temel görevleri istihbarat, iletişim, yönlendirme, müdafaa, koordinasyon ve lojistik sağlama olarak sıralanmaktadır (Naray, 2008:10-12). 15 i. İstihbarat Ticari diplomatlar özellikle kendi ülkelerinin iş çevreleri için bilgi toplama ve analiz etme görevlerini yerine getirirler. Bu görevi yerine getirirken de elde ettikleri bilginin objektif ve güvenilir olmasından sorumludurlar. ii. İletişim Ticari diplomatlar ev sahibi ülkede düzenlenen konferanslara, brifing ve basın toplantılarına katılmak ve ev sahibi ülkede varlık gösteren diğer devletlerin ticari diplomatik misyonlarının faaliyetlerini kendi hükümetlerine rapor etmekle yükümlüdür. iii. Yönlendirme Ticari diplomatlar kendi ülkelerinden gelen ve ev sahibi ülke pazarına girmek isteyen firmaları ve müşterileri ev sahibi ülkedeki potansiyel iş ortakları ile buluşturmakla yükümlüdür. iv. Müdafaa/Arabuluculuk Ticari diplomatlar sistematik ve planlı bir şekilde kendi ülkelerinin iş çevrelerinin çıkarlarını korumaya gayret ederler. Bunun için bahse konu iş çevrelerinin ev sahibi ülkede dâhil olduğu anlaşmazlıklarda uzlaştırıcı rol üstlenirler. v. Koordinasyon Ticari diplomatlar ev sahibi ülkenin idarecileri ve iş çevreleri ile kendi ülkelerinin iş çevreleri arasında bir sosyal etkileşim ortamı oluşması için faaliyetler düzenlerler. 16 vi. Lojistik Ticari diplomatlar, yukarıda belirtilen bütün görev alanları çerçevesinde gerçekleştirilecek faaliyetler için teknik ve fiziksel imkânları (Ör: toplantı salonu, tercüman vs.) sağlamakla yükümlüdür. 1.3. Yapı ve Süreç Günümüzde devlet dışı aktörlerin uluslararası ekonomik ilişkilere daha çok katılım sağlaması sebebiyle giderek daha karmaşık hale gelen geleneksel devletlerarası diplomasinin ekonomik yönü sınırlar üstü bir yapıya evrilmiştir. Bu yeni yapıda küreselleşme ve doğrudan yabancı yatırımlarda oluşan rekabetin yanı sıra Dünya Ticaret Örgütü gibi standart koyucu kurumların daha etkili olmaya başlaması ile pek çok hükümet, ekonomik ve ticari diplomasi alanlarında uzmanlaşmış diplomatların ekonomi ve iş alanlarında kendi ülke çıkarlarına daha iyi hizmet etmelerini bekler hale gelmiştir. Bu gelişmelerle birlikte devletlerin dış ilişkilerden sorumlu kurumları bu yeni karmaşık uluslararası yapı içerisinde daha başarılı hareket edebilmeyi teminen kurumsal kabiliyetlerini arttırmak için yeni yöntemler benimsemeye başlamışlardır. Ticari diplomasi faaliyetlerine ilişkin görevler daha önceleri Dışişleri Bakanlıkları tarafından yürütülmekteydi. Ancak uluslararası ekonomik düzenin çok boyutluluğu bu alanda konu hakkında uzmanlaşmış diplomatların görev yapmasını gerektirmiştir. Bu çerçevede ticari diplomasi faaliyetlerinin yürütülmesi Dışişleri Bakanlıklarının tekelinden Ekonomi ve Ticaret Bakanlıklarına geçmiştir (Saner&Yiu, 2003:3-5). Ülkelerin ulusal ticari diplomasi sistemleri organizasyonel ve kurumsal olarak birbirinden önemli farklılıklar göstermektedir. Bu açıdan, ülkeler nezdinde ticari diplomasiyi yürüten kurumların 5 farklı yapılanma şeklinden söz edilebilir (Naray, 2008: 6-8): 17 ABD, Çin, Polonya, Fransa ve Rusya Federasyonu’nda görülen birinci tür yapılanmada, ticareti teşvik faaliyetleri ticari politikaların bir bileşeni olarak Ticaret Bakanlığı tarafından yürütülmektedir. Dışişleri Bakanlığı konuya direkt dâhil olmasa da ticari diplomatik misyonlar genellikle Büyükelçiliklerin yönetimi altında konumlandırılmıştır. Avustralya, Kanada, Yeni Zelanda’da görülen ikinci tür yapılanmada ticaret politikaları ve ticareti teşvik faaliyetleri birbirinden ayrıştırılmıştır. Ancak dış ilişkiler ve ticari işler bir bakanlığın çatısı altında toplanmış olup her iki konuda da farklı diplomatik temsil mekanizmaları oluşturulmuştur. Yine bu tür yapılanmaya dâhil edilebilecek İskandinav ülkeleri kategorisinde ise yaklaşım aynı olmakla beraber ticareti teşvik faaliyetleri de ticaret politikalarının bir bileşeni sayılmaktadır. İngiltere’de görülen üçüncü tür yapılanmada ticareti teşvik faaliyetleri Dışişleri Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı’nın ortak çatısı altında, ancak farklı bir mekanizma tarafından merkezi ve tek elden yürütülmektedir. Daha çok gelişmekte olan ülkelerde görülen dördüncü tür yapılanmada dış ilişkiler ve ticareti teşvik faaliyetlerinin her ikisi de Dışişleri Bakanlığı’nın yetki alanında olmakla birlikte birbirinden tamamen ayrı tutulmuştur. Bu yapıda Ticari diplomatlar Dışişleri Bakanlığı/Büyükelçiliklerin yönetimi altında görev yapmaktadır. Almanya, Japonya, Güney Kore ve İtalya’da görülen beşinci tür yapılanmada ise ticareti teşvik faaliyetleri tamamen bağımsız bir kamu-özel yapıdaki delegasyon tarafından yürütülmektedir. Söz konusu delegasyon hiyerarşik anlamda Büyükelçiliklerin yönetimi altında yer almamakta ve bağımsız çalışmaktadır. Büyükelçilik ticaretin yalnızca siyasi boyutu ile ilgilenmektedir. 18 1.4. İhracat ve Yatırım Teşvik Ajansları İhracat ve yatırım teşvik faaliyetleri hükümetlerin yurt içi ve yurt dışı destek mekanizmaları ile ihracatçı ve yatırımcı sayısının yanı sıra ihracat ve yatırım hacmini arttırmak üzere uyguladıkları stratejik programlar bütünüdür. Söz konusu stratejik programlar ülkenin ekonomik yapısı, kapasitesi ve ekonomik programları ile doğrudan ilişkilidir. Özellikle kalkınma politikası ile ihracat ve yatırım teşvik stratejileri arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır. Ülkelerin küresel ekonomik rekabette güçlü oyuncular olabilmeleri için olumlu ülke imajı yaratma ve ihracat teşvik hizmetlerine ilişkin süreçleri yürüten ihracat teşvik ajanslarının güçlü kurumlar olarak kurgulanması gerekmektedir. Bu yapıların özellikleri yine hükümetlerin tercihlerine göre değişiklik göstermektedir. İhracat teşvik ajansları kamu, özel veya karma yapıda; merkezi, bölgesel veya yerel düzeyde faaliyet gösteriyor olabilir. Dünyada ülkelerin pek çoğu karma yapıda ihracat teşvik ajansları kurmaktadır (Seringhaus&Rosson, 1989:35). Ajansların yetki alanının merkezi, bölgesel veya yerel olması hususu ise daha çok ülke yönetiminin yapısıyla ilgilidir. Bu farklılıklara rağmen dünya genelinde giderek artan eğilim özel sektörün de sürece aktif bir şekilde dâhil olması yönündedir (Mercier, 2007:4). Yatırım teşvik ajansları da tıpkı ihracat teşvik ajansları gibi ülkenin olumlu imajına katkıda bulunma amacı güden ve yatırımcılara hizmet ve destek sağlayan ticari diplomasi yapılarıdır. Yatırım teşvik ajansları ihracat teşvik ajanslarından görece daha yeni yapılardır ve doğrudan yabancı yatırımlara verilen önemin giderek artması sonucu önem kazanmaya başlamışlardır. 19 Yatırım teşvik ajansları daha çok bölgesel veya yerel düzeyde kurulmaktadır. Zira yatırımların hangi bölgelerde yoğunlaşacağı hükümetlerin kalkınma politikaları ile belirlenmektedir. Ancak, hem kalkınma politikalarının gereklilikleri, hem de yatırımın kamusal mal olarak görülmesi sebebiyle bölgesel veya yerel nitelik taşımasına bakılmaksızın, yatırım teşvik ajansları daha ziyade merkezi yapı içerisinde faaliyet göstermektedir (The World of Investment Promotion At a Glance: A Survey Of Investment Promotion Practices, 2001:4). İhracat ve yatırım teşvik ajanslarının yapıları ticari diplomasi faaliyetlerini yürüten birimlerin yukarıda bahsedildiği şekilde kurumsal ve organizasyonel yapılarına göre değişim göstermektedir. Ayrıca, bu yapıların özelliğine göre bazı hükümetler ihracat ve yatırım teşvik faaliyetlerini ayrı kanallardan yürütebilmekte veya her iki görevi de tek bir kuruma verebilmektedir. i. Stratejik Yaklaşım Ticari diplomasi faaliyetlerinin yürütülmesinde ihracat ve yatırım teşvikleri açısından göz önünde bulundurulması gereken üç unsur bulunmaktadır. İlk olarak ajansların yurtiçi ve yurtdışı faaliyetleri arasında koordinasyon ile merkez ve yerel aktörler arasındaki dengenin sağlanması, ikinci olarak kamu ve özel sektör arasındaki işbirliğinin sağlanması, son olarak ise teşvik aktivitelerinin en çok getiri sağlayacak firmalara, sektörlere ve piyasalara odaklanmasıdır. Bu üç unsurun sağlanması teşvik kaynaklarının doğru kullanılması, sağlıklı rekabetin oluşması ve teşviklerin amaçlarına ulaşması ve sonuç olarak ülkenin ekonomik rekabetçiliğine olumlu katkıda bulunması açısından büyük önem arz etmektedir. İhracat teşvikleri konusunda hükümetler tarafından benimsenen iki stratejik yaklaşım mevcuttur: “gevşek koordinasyon” veya “bütünleşme”. Bazı hükümetler firmalara gevşekçe koordine edilmiş bir dizi hizmet sunmakta; bazı hükümetler ise bütünleşik bir strateji izlemek ve spesifik pazar projeleri oluşturmak suretiyle firmalara belirli bir zaman dilimi süresince planlı bir şekilde yardım etmektedir. 20 Hükümetlerin bu yaklaşımda firmalara ihracat süreçlerindeki farklı ihtiyaçları doğrultusunda koordineli programlar hazırladığı da görülmektedir (Mercier, 2007:6). Her iki durumda da hükümetler hedef sektör ve hedef firmaları belirleyen bir stratejik yaklaşım izlerler. Yatırım teşvikleri konusunda ise stratejik yaklaşım daha ziyade yatırım teşvik ajanslarının temel amaçları ve fonksiyonları ile yakından ilişkilidir. Bu çerçevede yatırım teşvik ajanslarının temel amaçları; yatırım çevreleri arasında ülkenin yatırım için elverişli bir yer olduğu yönünde imajını geliştirmek, doğrudan yatırım yaratmak ve potansiyel ve mevcut yatırımcılara hizmet sağlamak olarak sıralanmaktadır (Wells&Wint, 2000:21). Bu çerçevede, imaj yaratma hususunun özellikle gelişmekte olan ülkeler için oldukça önemli olduğu açıktır. İhracat ve yatırım teşvikleri için hedef sektör ve firmaların belirlenmesi hususu ise ülkelerin ekonomik gelişmişlik seviyelerine göre farklılık arz etmektedir. Gelişmiş ülke hükümetleri daha ziyade inovasyonla ilişkili sektörlere ve bilgiye dayalı ekonomilere odaklanmaktadır. İhracat teşvik faaliyetlerinde hükümetler potansiyel veya gelişmek isteyen ihracatçılara sundukları program ve hizmetleri genellikle küçük ve orta büyüklükteki işletmeler üzerine odaklamışlardır. Bunun en önemli sebebi ise küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin finansal kaynaklarının kısıtlı olması ve denizaşırı fırsatları yakalayabilmek için daha çok bilgi ihtiyacı duymalarıdır (Mercier, 2007:7). Yatırım teşvik faaliyetlerinde de küçük ve orta büyüklükteki işletmelere odaklanma eğilimi yaygın görülse de, yatırım hacimlerinin ve istihdam yaratma potansiyellerinin büyük olması sebebiyle çok uluslu şirketlerin de özellikle hedef firmalar arasına alındığı görülmektedir. 21 ii. Programlar İhracat ve yatırım teşvikleri açısından hükümetler pek çok program yürütmektedir. İhracat teşvikleri açısından bu programlar genellikle ikiye ayrılmaktadır: ihracat hizmeti programları ve pazar geliştirme programları. İhracat hizmeti programları potansiyel ihracatçılar için seminerler düzenlenmesi, ihracat danışmanlığı, ihracat sürecine ilişkin el kitapları hazırlanması ve ihracat finansmanı sağlanması gibi faaliyetleri kapsamaktadır. Pazar geliştirme programları ise ticaret fuarlarına ve heyetlerine katılım, pazar analizleri hazırlanması ve ihracat bültenleri hazırlanması olarak sınıflandırılmaktadır (Kotabe&Czinkota, 1992:639). Yatırım teşvikleri açısından bu programlar tanıtım, yatırım seminerleri, yatırım heyetleri, ticaret fuar ve sergilerine katılım, potansiyel yatırımcı ziyaretleri için kılavuzlar hazırlanması, potansiyel yatırımcıların yerel iş ortakları ile buluşturulması, çeşitli devlet kurumlarından gerekli izin ve onayların alınması, proje önerileri hazırlanması, fizibilite çalışmaları yapılması ve yatırım projeleri gerçekleştikten sonra yatırımcıya çeşitli hizmetler sağlanması olarak sıralanmaktadır (Wells&Wint, 2000:21-22). Literatürde bu programlar arasında hem ihracat hem de yatırım açısından en etkili iki programın hükümetler tarafından aktif olarak katılım sağlandığı sürece ticaret fuarları ve ticaret heyetleri olduğu yönünde bir görüş birliği bulunmaktadır. Ticaret fuarları ihracatçıların hedef pazarları ile bağlantı kurmaları yönünde somut ve tecrübeye dayanan bir yöntemdir ve hükümetlerin sağladığı fuar destekleri ihracat teşvikleri açısından oldukça verimli bir stratejidir (Seringhaus&Rosson, 1998). Ticaret heyetleri de ticari diplomasinin sık ve yaygın kullanılan araçlarından biridir ve özellikle yakın geçmişte oldukça popüler hale gelmiştir. Heyetler ihracat teşvik uzmanları veya bazı durumlarda üst düzey siyasiler tarafından yürütülen, uygun bir yurt dışı konumda satıcıları ve alıcıları bir araya getiren grup toplantılarıdır. Dünya genelinde son yıllardaki yaygın yöntem ise üst düzey veya orta 22 düzey siyasi hükümet görevlilerinin ve iş adamlarının birlikte katılım sağladığı heyetler düzenlemektir. Ticaret heyetlerinin katılımcılara sağladığı pratik faydalar yerel iş çevreleri ve hükümet temsilcileri ile doğrudan iletişime geçmeleri sayesinde o ülkenin kültürü hakkında bilgi sahibi olmak ve ülkedeki iş fırsatlarına ve muhtemel iş ortaklarına ulaşmak olarak sıralanabilir (Young, 1995; Spence, 2003). iii. Ücretlendirme Hükümetler tarafından sağlanan ve yukarıda sayılan hizmetler geçmişte firmalar için ücrete tabii değil iken günümüzde ücretlendirme uygulamalarının başladığı görülmektedir. Hükümetler özel danışmanlık firması şeklinde çalışmıyor olsalar da hizmetlerinde daha piyasaya yönelik hareket etmeye başlamışlardır. Burada hükümetlerin amacı hizmetlerinin bütün bedelini karşılamaktan ziyade hizmetlerin bütçeye olan yükünü yardımlardan faydalanan firmalarla paylaşmaktır. Ancak bu yaklaşım genellikle ihracat teşvikleri için geçerlidir. Yatırım teşvikleri konusunda yabancı yatırımcılardan ücret talep etmek pratikte var olan bir uygulama değildir. Ücretlendirme uygulamaları ihracat ve yatırım teşviklerinin bütçe üzerindeki ağır yükünden kaynaklanmaktadır. İhracatçılara ve yatırımcılara danışmanlık hizmeti vermenin her ne kadar bir maliyeti olmasa da fuarlara ve heyetlere katılım sağlamak, özel pazar analizlerinin hazırlanması gibi faaliyetler oldukça maliyetli olabilmektedir. Burada göz önüne alınabilecek bir husus da hizmetlerin ücretlendirilmesi durumunda firmaların bu faaliyetlere ve süreçte kendilerine düşen görevlere daha ciddi bir şekilde yaklaşmalarıdır (Mercier, 2007:9-10). 23 iv. Çapraz Verimlilik Çalışma içerisinde defaten değinildiği gibi diplomaside ekonomik ve ticari meselelere önem verilmeye başlanması göreli olarak yeni bir gelişmedir. Bu nedenle eski kuşak diplomatlar ticari diplomasi faaliyetlerini yürütme konusunda yeni kuşak diplomatlara göre daha tecrübesiz olarak değerlendirilebilir. Günümüzde ülkeler diplomatik misyonlarında daha çok alan uzmanı istihdam etmektedir. Örneğin Almanya’nın diplomatik misyonlarında istihdam edilen İktisat Bölümü mezunu personel sayısı Hukuk Fakültesi mezunu personel sayısından daha fazladır (Rana, 2002:68). Bu durum, çapraz verimlilik uygulamalarının geliştirilmesini sağlamıştır. Bazı diplomatlar kısa sürelerle özel sektör kurumlarında görevlendirilirken, iş dünyası temsilcileri de diplomatik misyonlarda geçici olarak görev yapmaktadır. İngiltere bu stratejiyi ciddi bir şekilde benimsemiştir. Benzer şekilde ABD uzaktan eğitim programları ile bir nevi bu uygulamayı hayata geçirmektedir. Özellikle yatırım teşvik faaliyetlerini yürüten birimlerde daha çok özel sektör temsilcileri görevlendirilmektedir. Hatta bazı ülkelerde kamusal yatırım ajansları, faaliyetlerinin tümünü veya bir kısmını özel kuruluşlara ihale yolu ile devretmişlerdir. Çapraz verimlilik uygulaması ile ticari diplomasi faaliyetlerini yürüten diplomatlar iş dünyasını daha yakından tanımakta ve iş dünyası pratiği ile ilgili daha çok bilgi sahibi olmaktadır. Aynı şekilde iş dünyası da diplomatik misyonlara piyasa ve sektör bilgileri taşımaktadır. Bu uygulama her iki tarafın da birbirlerinin ihtiyaç ve taleplerine daha iyi yanıt vermelerini sağlamakta ve daha başarılı, daha koordineli teşvik faaliyetlerinin yürütülmesine katkı sağlamaktadır. 24 v. Bilgi ve İletişim Teknolojileri Yeni teknolojilerin gelişimi diplomasi süreçlerini oldukça yakından etkilemiştir. Özellikle internet, diplomatların günlük çalışma rutinlerini büyük ölçüde değiştirmiştir. İnternet, ihracat ve yatırım teşvik süreçlerini kolaylaştırma konusunda ticari diplomasi süreçleri açısından uygun maliyetli imkânlar sağlamıştır. Özellikle mevzuat, gümrükler ve pazarlar hakkındaki bilgilerin internet yolu ile erişilebilir hale gelmesi ve birtakım bilgisayar yazılımlarının alıcılar ve satıcıları bir araya getirmeye başlaması hem ticari diplomatlara hem de firmalara büyük kolaylıklar sağlamıştır. Ancak internetin bazı durumlarda ticari diplomasi faaliyetlerini olumsuz etkilediği de görülmektedir. İnternette yer alan bazı bilgilerin doğru ve güvenilir olmamasının yanında, firmaların söz konusu bilgilere kolaylıkla ulaşabilmesi sebebiyle diplomatik hizmetlere başvurmaktan vazgeçmesi negatif sonuçlar doğurabilmektedir. Bu nedenle, ticari diplomasi faaliyetlerinde bilgi ve iletişim teknolojilerinin etkin ve doğru kullanılması önem arz etmektedir. 2. TİCARİ DİPLOMASİDE İYİ UYGULAMA ÖRNEKLERİ Yukarıda da değinildiği üzere, ticari diplomasi yapı ve süreçleri ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir ve temel olarak beş ayrı yapılanma şekli bulunmaktadır. Bu bölümde iki ayrı yapılanmaya sahip iki ülkenin ticari diplomasi yapı ve süreçleri incelenecektir. Bunlardan ilki ticari diplomasi faaliyetlerinin Dışişleri Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı’nın ortak çatısı altında, ancak farklı bir mekanizma tarafından merkezi ve tek elden yürütüldüğü İngiltere; ikincisi ise ticaret politikaları ve ticareti teşvik faaliyetlerinin birbirinden ayrıştırıldığı, ancak dış ilişkiler ve ticari işlerin bir bakanlığın çatısı altında toplandığı ve her iki konuda da farklı diplomatik temsil mekanizmalarının oluşturulduğu Kanada’dır. 25 Türkiye bu iki yapılanmadan farklı olarak klasik yapılanma olarak nitelendirilen ve ABD, Çin, Rusya Federasyonu ve Fransa’da görülen; ticareti teşvik faaliyetlerinin ticari politikaların bir bileşeni olarak Ticaret Bakanlığı tarafından yürütüldüğü, Dışişleri Bakanlığı’nın konuya direkt dâhil olmadığı, ancak ticari diplomatik misyonların genellikle Büyükelçiliklerin yönetimi altında konumlandırıldığı yapıyı benimsemiştir. Bu çerçevede, bahse konu farklı sistemleri benimsemiş olan ve ticari diplomasi faaliyetlerinde dünyanın başarılı örnekleri arasında gösterilen İngiltere ve Kanada uygulamalarından yola çıkılarak Türkiye için önerilerde bulunulacaktır. 2.1. İngiltere Avrupa’nın en büyük ekonomilerinden biri olan İngiltere etkin ticari diplomasi faaliyetleri yürütmekte ve hem doğrudan yabancı yatırımlara hem de ihracatçılara geniş çaplı destekler vermektedir. 1999 yılında İngiltere’de ihracat ve yatırım teşviklerinden sorumlu kurum olarak British Trade International kurulmuştur. Kurumun adı 2003 yılında UK Trade and Investment (Birleşik Krallık Ticaret ve Yatırım Birimi) olarak değiştirilmiş ve hükümetin ticari diplomasi faaliyetlerini merkezileştirecek ve bütün ihracat ve yatırım çalışmalarını koordine edecek bir birim olarak hem Foreign and Commonwealth Office (Dış İlişkiler Ofisi), hem de Ticaret ve Sanayi Bakanı’na bağlı olacak şekilde kurgulanmıştır, ancak bir Bakanlık departmanı özelliğini haiz değildir. Bu nedenle birim kamu-özel, yani karma bir ticari diplomasi yapısı örneği göstermektedir (Seringhaus&Rosson, 1989:37). Ancak, bu yapısına rağmen, ihracat ve yatırım teşvikleri tamamen kamu merkezli yürütülmektedir. 26 UK Trade and Investment haricinde İngiltere’de ticari diplomasi faaliyetleri ile ilgilenen bir kurumsal ağ bulunmaktadır ve UK Trade and Investment bu kurum ve kuruluşlarla yakın temas halinde çalışmaktadır. Bu çerçevede, diğer devlet kurumları, Bölgesel Kalkınma Ajansları, Visit Britain gibi ulusal yapılar ve BBC gibi kamu ortaklıkları bu ağın birer parçasıdır. İngiltere için hedef pazar olarak gelişmiş ekonomiler, özellikle de Avrupa pazarı büyük önem arz etmektedir. Ayrıca, gelişmekte olan pazarlara da vurgu yapılmaktadır. Hedef pazar ve sektörler küresel konjonktürün ve ülke ekonomisinin gerekliliklerine göre düzenli olarak güncellenmektedir. UK Trade and Investment bu çerçevede belirlenen hedef pazar ve sektörlere ilişkin rapor ve analiz hizmeti sunmaktadır. İhracat teşvikleri alanında İngiltere, piyasa başarısızlıklarının yüksek olduğu küçük ve orta büyüklükteki işletmelere öncelik vermiştir. Bu çerçevede, özellikle katma değerin yüksek olduğu sektörlerde küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin hedeflendiği Passport to Export adlı bir programı hayata geçirmiştir. Bu program özellikle ihracatta yeni olan küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin odak noktası olduğu ve kaynaklarının büyük bir kısmının tahsis edildiği bir programdır. Öte yandan, yeni pazarlar arayan ve ticaret engelleri ile karşılaşan diğer firmalara da önem atfedilmektedir. Bu çerçevede her düzeydeki firmanın ihtiyaçlarına göre farklılaştırılmış hizmetler sunmaktadır. Bunun yanı sıra, dünya genelinde yeni bir trend olmasına rağmen, daha rekabetçi bir ekonomi yaratması ve daha iyi teknolojileri ülkeye taşıması nedeniyle yatırım teşviklerine İngiltere’de özel bir önem atfedilmektedir. Bu yaklaşımın bir göstergesi de İngiltere’nin doğrudan yabancı yatırımlara en az kısıtlama uygulayan ülke olmasıdır. Kısıtlamaların azlığı nedeniyle yatırımların takibi ve yönetilmesi konusunda tek sorumlu konumunda olacak geniş çaplı bir birimin kurulmasına ihtiyaç duyulmamış ve ihracat ve yatırım teşviklerinin yürütülmesi tek bir kamu kuruluşunun sorumluluğuna bırakılmıştır (Mercier, 2007:16). 27 Ticari diplomasi programları açısından, ticaret fuarları ve ticaret heyetleri konusunda da UK Trade and Investment tarafından firma ihtiyaçlarına göre özelleştirilmiş destekler sağlanmaktadır. İhracat ve yatırım teşviklerinin ücretlendirilmesi konusunda ise verdiği hizmetler karşılığında firmalardan ücret talep etmektedir. Bunun temel nedeni de firmalara verilen hizmet kalitesinin yükseltilmesi, profesyonellik ve tutarlılığın geliştirilmesi (UK Trade and Investment Corporate Plan 2005-2008: Mercier, 2007’de belirtildiği gibi) ve ciddiyetsiz araştırma taleplerini engellemesi olarak ifade edilmektedir (UK Trade and Investment Departmental Report 2005:10). İngiltere, çapraz verimlilik uygulamasının en gelişmiş olduğu ülkelerden biridir. Bu doğrultuda Foreign and Commonwealth Office tarafından kısa dönemli bir iş hayatına uyum programı oluşturulmuştur. Program çerçevesinde işletme yöneticileri 3 aydan 6 aya kadar değişen sürelerde diplomatik misyonlarda görev almakta ve diplomatlara bir nevi danışmanlık yapmaktadır. Yine bu program dâhilinde Foreign and Commonwealth Office çalışanları da Unilever ve İngiliz Petrolleri gibi şirketlerde 3 aydan 6 aya kadar değişen sürelerde görevlendirilmektedir. Bu çerçevede, iş hayatının ihtiyaçlarının daha iyi anlaşılması ve personelin profesyonelliğinin arttırılması konularında üst düzey çıktı alınması amaçlanmaktadır (Lee, 2004:53-54). İngiltere, bilgi ve iletişim teknolojileri konusuna da büyük önem vermektedir. Ticari diplomasi faaliyetlerinin tek bir devlet kurumu tarafından yönetilmesi de internet hizmetlerinin sağlanması ve iyileştirilmesi konusunda bu yaklaşımı kolaylaştırmaktadır. UK Trade and Investment ihracatçılara ve yatırımcılara internet sitesinde geniş çaplı bilgiler sunmaktadır. 28 UK Trade and Investment’ın dünya genelinde 100’ün üzerinde ülkede 229 lokasyonda temsilciliği bulunmakta ve bu temsilciliklerde UK Trade and Investment tarafından merkezden atanan ticari diplomatlar ve diplomatlara bağlı çalışan yerel uzmanlar olmak üzere yaklaşık 1300 kişi görev almaktadır (UK Trade and Investment Annual Report and Accounts 2013-14; UK Trade and Investment 2015). Yerel uzmanların sektörel bazda uzmanlaşmış adaylar arasından seçilmesine dikkat edilmektedir. Son olarak performans değerlendirme ve etki analizine UK Trade and Investment tarafından oldukça önem verilmektedir. Performansın ve verilen hizmetlerin iyileştirilmesi için kurum yapılanması içerisinde bir değerlendirme ekibi bulunmaktadır ve bu ekip düzenli olarak kurum tarafından verilen hizmetlerin etki analizini yapmaktadır (UK Trade and Investment Research 2015).Öte yandan, hizmetleri kullanan firmalar için hazırlanmış bir performans ve etki değerlendirme departmanı bulunmaktadır ve bu departman tarafından firmaların faydalandıkları hizmetler hakkında düzenli olarak anketler yapılarak raporlanmaktadır (UK Trade and Investment Performance and Impact Monitoring Survey 2015). 2.2. Kanada Kanada da İngiltere gibi ticari diplomasi süreçlerine büyük yatırımlar yapmaktadır. Kanada’nın ticari diplomasi faaliyetleri bu süreçler için özel olarak kurulmuş bir kamu kuruluşu olan Trade Commissioner Service (Ticaret Temsilciliği Birimi) tarafından yürütülmektedir. Kanada yönetimi, ekonomik ve ticari meselelere güçlü dış politika stratejisinden daha fazla önem vermektedir. Potter (2004) bunu “Ottawa’nın ticaret odaklı dış politika gündemi” olarak adlandırmaktadır (Potter, 2004:59). 29 Trade Commissioner Service yaklaşık 120 yıldan fazla süredir Kanada’nın uluslararası ticaret geliştirme ağının asıl bileşeni olarak Kanada’nın küresel ekonomik çıkarları çerçevesinde Kanada firmalarının uluslararası pazarlarda başarıya ulaşmasına yardım etmektedir (The Canadian Trade Commissioner Service 2015). Ticaret temsilcileri uluslararası pazarlarda Kanada’nın en önemli istihbarat kaynağı ve politika yürütücüleridir. (Potter, 2004:56). Kanada, dünyada Dışişleri Bakanlığı ve Dış Ticaret Bakanlığı’nı birleştiren az sayıda ülkeden biridir (Rana, 2002:70).Trade Commissioner Service, Department of External Affairs (Dış İlişkiler Departmanı) ile 1982 yılında birleştirilmiş ve Department of Foreign Affairs and International Trade (Dış İlişkiler ve Uluslararası Ticaret Departmanı)1adını almıştır. Bu birleşmenin arkasında yatan neden karşılıklı bağımlılığın daha da ilerlediği günümüz uluslararası ekonomik düzeninde ticari gelişim konularının içişleri meselesi olarak kalması durumunda ulusal çıkarlara zarar vereceği yönündeki düşünce olmuştur. Department of Foreign Affairs and International Trade’in kurulmasıyla Kanada’nın ülke dışında izlediği bütün ulusal çıkar konuları-ekonomi, ticaret, göç, siyaset, yardım, kültür vb.- tek bir çatı altında merkezileştirilmiştir (Potter, 2004:56). Ancak, bu birleşmeye rağmen Kanada’nın uluslararası ticari gelişim aktiviteleri federal ve vilayet hükümetleri arasında kademeli olarak dağıtılmıştır. İhracatın arttırılmasına yönelik sorumluluk her ne kadar Department of Foreign Affairs and International Trade’e ait olsa da federal hükümetlerin kurduğu birimler ve hükümet tarafından finanse edilen ajanslar da ihracatın geliştirilmesi faaliyetlerine dâhil olmuştur. Bu şekilde pek çok aktörün ortaya çıkması ise piyasa istihbaratı, ihracat hazırlıkları, endüstrilerle işbirliği içinde hükümet politika ve stratejik önceliklerinin geliştirilmesi gibi konularda ikilik yaratmıştır (Potter, 2004:56). Departmanın adı 2013 yılında “Department of Foreign Affairs, Trade and Development” (Dış İlişkiler, Ticaret ve Kalkınma Departmanı) olarak değiştirilmiştir ve 3 ayrı Bakan tarafından (Dış İşleri Bakanı, Uluslararası Ticaret Bakanı, Uluslararası Kalkınma Bakanı) yönetilmektedir. 1 30 1994 yılında artan bütçe açığı sebebiyle Kanada ekonomik rekabetçiliğe ve piyasalara erişim güvenliğini öncelediği ve yukarıda bahsedilen ikiliklerin önüne geçmeyi amaçladığı yeni bir politika oluşturmuştur. Bu politikanın bir sonucu olarak 1997 yılında Team Canada Inc.(Kanada Takımı) isimli bir ticaret teşvik ajansı oluşturulmuştur. Bu yapı daha çok ihracat teşvik ajansı gibi çalışan ve politikalarının merkezinde küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin yer aldığı bir sistem olarak kurulmuştur. Ticari diplomasi açısından Ticaret Temsilcilikleri ile Team Canada arasındaki rol paylaşımında Ticaret Temsilcilikleri firmalar için istihbarat, danışmanlık, koordinasyon gibi yurtdışı hizmetleri üstlenirken Team Canada yurt içinde firmaları ihracat yapmaya hazırlama görevini üstlenmiştir. Benzer şekilde, yabancı yatırımcılara çekici gelmeyen “geleneksel kaynak temelli ekonomi” imajının “inovasyon ve dinamizm” imajına dönüştürülmesi ve doğrudan yabancı yatırımların ülkeye çekilmesi amacıyla (Potter, 2004:57-58), 1985 yılında Investment Canada adı altında bir organizasyon kurulmuştur. Bahse konu organizasyon şu an Invest in Canada adı altında Trade Commissioner Service’ın bir bileşeni olarak Department of Foreign Affairs, Trade and Development içerisinde faaliyet göstermektedir(The Canadian Trade Commissioner Service 2015). Stratejik yaklaşım ve hedef sektör/firma hususlarında Kanada pek çok gelişmiş ülke gibi inovasyon sektörlerine ve bilgiye dayalı ekonomiye odaklanmıştır. İngiltere örneğinde olduğu gibi hedef pazar ve sektörler küresel konjonktürün ve ülke ekonomisinin gerekliliklerine göre düzenli olarak güncellenmektedir. Trade Commissioner Service bu çerçevede belirlenen hedef pazar ve sektörlere ilişkin rapor ve analiz hizmeti sunmaktadır. Kanada’nın ihracat teşviklerinde odaklandığı firmalar ise yukarıda da belirtildiği gibi küçük ve orta büyüklükteki işletmelerdir. Ancak, ihracat teşvik hizmetleri yalnızca hedef pazarlarını belirlemiş ve ihracat yapmaya hazır hale gelmiş firmalara sunulmaktadır. 31 Ticaret temsilcileri 6 önemli ihracat teşvik hizmeti vermektedir: pazar araştırması, irtibat noktası araştırması, yerel firma bilgisi, ziyaret bilgisi, yüz yüze brifingler ve sorun giderme (Potter, 2004:58-59). Yatırım teşviklerinde ise genel akım stratejilerde olduğu gibi küçük ve orta büyüklükteki işletmeler ve çok uluslu büyük şirketler hedeflenmektedir. Bu minvalde, genellikle inovatif sektörlere yönelen ve yakın gelecekte hızla büyüyerek Kanada’ya faydalı olması beklenen küçük ve orta büyüklükteki işletmeler odak noktasıdır (Mercier, 2007:14). Teşviklerin yürütülmesinde izlenen programlar arasında Kanada’nın en çok odaklandığı program ticaret heyetleridir. Her yıl federal hükümet veya federasyon hükümetlerinin Ticaret Bakanlarının başkanlık ettiği çok sayıda ticaret heyeti düzenlenmekte ve firmalara bilgi ve iş ortağı bağlantısı sağlanmaktadır (Global Affairs Canada 2015). İhracat ve yatırım teşviklerinin ücretlendirilmesi uygulaması ise Kanada’da yaygın bir uygulama değildir. Trade Commissioner Service, sağladığı hizmetlerden ücret almamakla birlikte, sağlamadığı hizmetler konusunda firmaları üçüncü taraflara yönlendirmektedir. Ücretlendirme bahse konu üçüncü taraflarca spesifik pazar analizi, özel veri tabanları, lojistik destek sağlama gibi hizmetler karşılığında yapılmaktadır (The Canadian Trade Commissioner Service 2015). Aynı şekilde, çapraz verimlilik pratiği de Kanada’da uygulanmamaktadır. Ticari diplomasi konularında çapraz verimlilik uygulaması yalnızca diğer devlet kurumları ve az sayıda ticaret odası çalışanlarının ilgili birimlerde kısa süreli çalışmaları şeklinde varlığını sürdürmektedir. Öte yandan, uzaktan eğitim yöntemi ile ticari diplomasi konuları ile ilgili kamu personellerine eğitim verilmektedir (Mercier, 2007:15). Ancak, hükümet içerisinde İngiltere’de uygulanan çapraz verimlilik sisteminin Kanada’da da yerleştirilmesi yönünde görüşler yerleşmektedir (The Canadian Trade Commissioner Service Committee Report 2012). 32 Bilgi ve iletişim teknolojileri ise Kanada’nın ticari diplomasi faaliyetlerinde oldukça yoğun kullanılmaktadır. İhracat ve yatırım süreçlerine, strateji belgelerine ve teşviklerine tek elden ulaşımın kolaylaşması amacıyla bütün bilgiler Department of Foreign Affairs, Trade and Development’ın internet sitesinde birleştirilmektedir. Sitede ayrıca mevzuatlara ve güncel gelişmelere ilişkin danışmanlık hizmetleri de verilmektedir. 2015 yılı itibarıyla Kanada’nın dünya genelinde 161 Ticaret Temsilciliği bulunmaktadır (The Canadian Trade Commissioner Service 2015). Bu temsilcilikler firmalara bulundukları ülkeye ilişkin bilgi ve istihbarat, bağlantı ve ortaklık fırsatları konusunda yardımcı olmakta ve pazara ilişkin uygulama tavsiyelerinde bulunmaktadır. Kanada’nın ticaret temsilciliklerinde de İngiltere’de olduğu gibi sektörel bazda uzmanlaşmış yerel uzmanların istihdam edilmesine dikkat edilmektedir. Son olarak performans değerlendirme ve etki analizi konusunda Kanada’da da İngiltere benzeri uygulamalar yapılmaktadır. Ancak, İngiltere’de olduğu gibi performansın ve verilen hizmetlerin iyileştirilmesi, tutarlılık ve profesyonelliğin arttırılması için kurum yapılanması içerisinde bir değerlendirme ekibi bulunmamaktadır. Yalnızca Trade Commissioner Service tarafından sağlanan hizmetleri kullanan firmalar için bir anket sistemi hazırlanmış ve anket en son 2013 yılında raporlanmıştır (Trade Commissioner Service Comprehensive Client Survey 2013). 33 3. TÜRKİYE VE TİCARİ DİPLOMASİ Türkiye’de ticari diplomasi faaliyetleri yukarıda da belirtildiği gibi 1980 sonrası dönemde ihracata dayalı kalkınma modelinin benimsenmesi ve dünya ekonomisiyle bütünleşmeye başlanması ile önem kazanmaya başlamıştır. 1980 öncesi dönemde ekonomik ve ticari ilişkiler diplomatlarca ikincil önemdeki politika alanları olarak görülmekteydi. Bu nedenle ticari diplomasi faaliyetlerine önem atfedilmiyor ve özel sektörün de dış ekonomik ilişkilere dâhil olmasına imkân verecek kurumsal yapılanma bulunmuyordu. 1980 sonrasında ise Türkiye ekonomisinin dünya pazarlarına entegrasyonunun sağlanması için dış ticarette serbestleşme eğilimi başlamış ve bu doğrultuda özel sektör faaliyetleri ve ihracat aktiviteleri teşvik edilmeye başlanmıştır. Bu yaklaşımla birlikte ekonomik konular Dışişleri Bakanlığı’nın gündeminde daha çok yer almaya başlamıştır (Aydın, 2003). Ancak, ihracat ve yatırım temelli ekonomik konuların dış politika stratejilerinin içerisinde sistemli bir şekilde yer almaya başlaması daha yakın bir tarihte gerçekleşmiş ve Türk dış politikası ağırlıklı olarak ekonomik faktörler çerçevesinde şekillenmeye başlamıştır. Bu çerçevede, ülke zenginliğinin ve istihdamının artması hususunda da dış politika bir yurt içi gündemi haline de gelmiştir (Kirişçi, 2009:39). Öte yandan, dünya genelinde ekonomik konuların dış politikada belirleyici olmaya başlaması ile ekonomik ve stratejik konular iç içe geçmiştir. Bu durumun doğal bir sonucu olarak da her stratejik dış politika meselesinde ekonomik çıkarlar gözetilmeye başlanmış ve her ekonomik meselede dış politika konuları ile uyum sağlama çabası ortaya çıkmıştır. Bu noktada önemli bir gösterge ekonomik faaliyetlerin bir yaptırım veya ödül aracı olarak kullanılmaya başlanmasıdır. Yukarıda da belirtildiği gibi küresel ekonomik rekabette söz sahibi olma arzusu Türkiye’de de ekonomik ve ticari meselelerin dış politikada öncelikli hale gelmesine sebep olmuştur. 34 Bu konjonktürde, ihracat ve yatırımların arttırılması açısından dış politikanın ekonomik meselelere duyarlılığı oldukça önem kazanmış ve özel sektörden gelen talepleri daha etkin bir şekilde değerlendirme ihtiyacı doğmuştur. Bahse konu ihtiyaç doğrultusunda, Türk diplomasisinin yürütülmesinden sorumlu kurumlar, ihracatın arttırılmasına ve yabancı yatırımların ülkeye çekilmesine yönelik faaliyetleri, Türk iş dünyasına ev sahibi ülkelerde iş bağlantısı sağlama çalışmalarını ve Türk iş dünyasının bahse konu ülkelerde karşılaştığı sorunlara çözüm üretme çabalarını öncelikli görevleri arasına almıştır. Bu yaklaşım, söz konusu faaliyetlerde özel sektörle yoğun işbirliği yapılmasını sağlamıştır. Bu bilgiler ışığında çalışmanın bu bölümünde öncelikli olarak Türk ticari diplomasisi yukarıda incelenen ticari diplomasi aktörleri ve süreçleri açısından ele alınacak ve birtakım sonuçlar ortaya koyulacaktır. Bu çerçevede, Türk ticari diplomasisinde rol alan kamusal ve özel aktörlere, bu aktörler tarafından kullanılan araçlara ve genel itibarıyla ticari diplomasi uygulamalarına değinilecektir. 3.1. Aktörler Türk ticari diplomasi faaliyetleri kamu ve özel sektör kurum ve kuruluşlarının dâhil olduğu karma bir aktörler ağı tarafından yürütülmektedir. 3.1.1. Kamusal Aktörler Türk ticari diplomasinin yürütülmesinde doğrudan veya dolaylı olarak pek çok kamusal aktör görev almaktadır. Diplomasi faaliyetlerinin yürütülmesinden geleneksel olarak sorumlu konumdaki Dışişleri Bakanlığı haricinde Ekonomi Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Kalkınma Bakanlığı bünyesinde yer alan Kalkınma Ajansları, Başbakanlık bünyesinde yer alan Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ile Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ilgili kuruluşu Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve 35 Destekleme İdaresi Başkanlığı ve Türk Eximbank ticari diplomasi faaliyetlerinin yürütülmesinde farklı alanlarında görev almaktadır. Türk ticari diplomasisinin yürütülmesi süreçlerine doğrudan veya dolaylı olarak dâhil olan çok sayıda aktör olmasına rağmen ticari diplomasinin asıl fonksiyonlarını yürütmekten birincil derecede sorumlu aktör Ekonomi Bakanlığı’dır ve bu çalışmanın odak noktasını Ekonomi Bakanlığı tarafından yürütülen ticari diplomasi faaliyetleri oluşturmaktadır. Öte yandan, yatırım konusunda bütüncül bir koordinasyon görevi üstlenmiş bir kurum olarak Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı ayrıca incelenecektir. Bu iki aktörce yürütülen ticari diplomasi süreçleri incelenmeden önce diğer aktörlerin süreçteki görev ve faaliyetlerine de kısaca değinmekte fayda olduğu değerlendirilmektedir. Türk dış politikasının yürütülmesinden geleneksel olarak sorumlu kurum olan Dışişleri Bakanlığı’na, Türk ticari diplomasisinin yürütülmesi konusunda özel bir sorumluluk verilmemiştir. Dışişleri Bakanlığı’nın ticaretin geliştirilmesi konusundaki asli görevleri yalnızca ekonomik ve ticari diplomasinin uluslararası güvenlik stratejilerine uygun şekilde oluşturulması ve yürütülmesi, ikili ve çok taraflı müzakereler/anlaşmalar vasıtasıyla Türk iş dünyasının yabancı pazarlara girişinin kolaylaştırılması ve yabancı devletler ile uluslararası kuruluşlar nezdinde Türk vatandaşları ve tüzel kişilerin hak ve menfaatlerini korunması olarak sınırlanmaktadır. İngiltere ve Kanada örneklerinin aksine Dışişleri Bakanlığı’nın ihracat ve yatırım teşvik faaliyetlerinde doğrudan bir rolü bulunmamakta, yalnızca ticari işbirliği alanlarında yönlendirme ve koordinasyon faaliyetleri yürütmektedir. 36 Hazine Müsteşarlığı’nın temel görevleri kamu mali varlık ve yükümlülüklerini yönetmek, uluslararası mali ve ekonomik ilişkileri yürütmek ve geliştirmek, ekonomik, finansal ve sektörel politikalar ile düzenlemelerin oluşturulmasına katkıda bulunmak ve devlet desteklerinin takibini yapmaktır (Hazine Müsteşarlığı Stratejik Plan 2014-2018, 2014:5). Bu çerçevede, ticari diplomasi faaliyetlerinin yürütülmesi konusundaki görevleri uluslararası ekonomik ve finansal kuruluşlar nezdinde Türkiye’nin temsil edilmesi ve ikili/çok taraflı ekonomik anlaşmaların hazırlık çalışmalarının yapılması olarak belirtilebilir. Müsteşarlığın yurt dışı teşkilatında görev yapan ekonomi müşavirleri ve ataşeleri Müsteşarlığın görev alanı ile ilgili ev sahibi ülke ve uluslararası kuruluşlar nezdinde bilgi toplama, analiz etme ve raporlamaktan sorumludur. Bu çerçevede, Hazine Müsteşarlığı’nın ihracat ve yatırım teşvikleri konusunda tanımlanmış bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Hazine Müsteşarlığı’nın yurt dışı teşkilatı ise Ekonomi Müşavirliği, Ekonomi Ataşeliği ve Daimi Temsilci Yardımcılığı kadroları ile 30 ülke ve 35 temsilcilikte faaliyet göstermektedir. Koordinasyonundan Kalkınma Bakanlığı’nın sorumlu olduğu Kalkınma Ajansları kamu kesimi, özel kesim ve sivil toplum kuruluşları arasındaki işbirliğini geliştirmek, kaynakların yerinde ve etkin kullanımını sağlamak ve yerel potansiyeli harekete geçirmek suretiyle, ulusal kalkınma plânı ve programlarda öngörülen ilke ve politikalarla uyumlu olarak bölgesel gelişmeyi hızlandırmak, sürdürülebilirliğini sağlamak, bölgeler arası ve bölge içi gelişmişlik farklarını azaltmak üzere 5449 Sayılı Kanun ile kurulmuştur. Ajansların görevlerinden ticari diplomasi faaliyetleri ile ilişkili sayılabilecek olanları bahse konu Kanun’da; bölgenin iş ve yatırım imkânlarının, ilgili kuruluşlarla işbirliği halinde ulusal ve uluslararası düzeyde tanıtımını yapmak veya yaptırmak, bölge illerinde yatırımcıların, kamu kurum ve kuruluşlarının görev ve yetki alanına giren izin ve ruhsat işlemleri ile diğer idarî iş ve işlemlerini, ilgili mevzuatta belirtilen süre içinde sonuçlandırmak üzere tek elden takip ve koordine etmek, Türkiye'nin katıldığı ikili veya çok taraflı uluslararası programlara ilişkin faaliyetlerin bölgede tanıtımını yapmak ve bu programlar kapsamında proje geliştirilmesine katkı sağlamak olarak sıralanmaktadır. 37 Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı, Doğu Bloğu ve Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra ortaya çıkan ihtiyaçlar kapsamında 1992 yılında Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı adıyla Dışişleri Bakanlığı’na bağlı bir teknik yardım kuruluşu olarak kurulmuş, ardından Devlet Bakanlığı’na bağlanmıştır. Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı’nın görev ve çalışma esasları 4668 sayılı "Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun"da: “Başta Türk dilinin konuşulduğu cumhuriyetler ve akraba toplulukları ile Türkiye’ye komşu ülkeler olmak üzere, kalkınma yolundaki ülkeler ve topluluklarla diğer ülkelerin kalkınmalarına yardımcı olmak, bu ülke ve topluluklarla ekonomik, ticari, teknik, sosyal, kültürel ve eğitim alanlarındaki işbirliğini projeler ve programlar aracılığı ile geliştirmek, yapılacak yardım ve işlemleri yürütmek üzere, Başbakanlığa bağlı ve tüzel kişiliği haiz Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığının kurulması ile teşkilat ve görevlerine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.” şeklinde belirlenmiştir. Kurumun temel görevleri, işbirliğinde bulunulması hedeflenen devletler ve topluluklarla iktisadi, ticari, teknik, sosyal, kültürel ve eğitim alanlarındaki ilişkileri projeler, programlar ve faaliyetler aracılığıyla geliştirmek, yapılacak katkı, yardım ve ilgili süreçleri yürütmek ve kanunlarla verilen diğer görevleri yapmaktır (Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı 2013 Yılı Faaliyet Raporu, 2013). Bu görevleri çerçevesinde kurum, ilgili ülkelerdeki ekonomik sorunlara çözüm sunarak ve bu sayede yeni pazarlar yaratarak Türk firmalarının bu yeni pazarlara erişimini sağlamakta ve yürüttüğü bahse konu program ve projelerde Türk ihracatçılarının ve yatırımcılarının rol almasına yardımcı olmaktadır. Bu faaliyetleri esnasında kurum, diplomatik misyon temsilcileri ve iş çevreleri ile işbirliği içinde çalışmaktadır. 38 Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı, küçük ve orta ölçekli sanayi işletmelerin büyümesi ve gelişmesinden sorumlu, bu çerçevede bahse konu işletmelere devlet destekleri sunan, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na bağlı tüzel kişiliği olan bir kamu kuruluşudur. Kuruluş, ülkede iş ortamının iyileştirilmesi ve girişimciliğin geliştirilmesi, küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin yüksek teknoloji ve inovasyon kapasitelerinin arttırılarak uluslararası pazarlara entegre olmalarını sağlama amaçları ile hareket etmektedir. Kuruluş, bu çerçevede, rekabet gücünün arttırılması, dünya pazarlarına açılma, teknoloji üretimi ve/veya yeni teknolojilerin kullanılması, insan kaynağının geliştirilmesi, bilgi ve iletişim teknolojileri sayesinde e-iş dünyasında yer alınması gibi konularda küçük ve orta büyüklükteki işletmelere destek sağlamaktadır (Özbek, 2008:54). Bu destekler, çeşitli programlar altında yürütülmekte ve yazılım, makine, teçhizat, pazar araştırması, danışmanlık, eğitim gibi destek kalemlerini kapsamaktadır. Bu doğrultuda, küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin ve dolayısıyla da Türkiye’nin küresel pazardaki payını ve rekabetçiliğini arttırma çalışmalarına hizmet etmektedir. Türkiye İhracat Kredi Bankası A.Ş./Türk Eximbank, ihracatın geliştirilmesi, ihraç edilen mal ve hizmetlerin çeşitlendirilmesi, ihraç mallarına yeni pazarlar kazandırılması, ihracatçıların uluslararası ticarette paylarının arttırılması ve girişimlerinde gerekli desteğin sağlanması, ihracatçılar ile yurt dışında faaliyet gösteren müteahhitler ve yatırımcılara uluslararası piyasalarda rekabet gücü ve güvence kazandırılması, yurt dışında yapılacak yatırımlar ile ihracat maksadına yönelik yatırım malları üretim ve satışının desteklenerek teşvik edilmesini amaçlayan ve bu amaca yönelik olarak ihracatçıları, ihracata yönelik üretim yapan imalatçıları ve yurt dışında faaliyet gösteren müteahhit ve girişimcileri kısa, orta ve uzun vadeli kredi, sigorta ve garanti programları ile destekleyen bir kuruluştur. Eximbank’ın, gelişmiş birçok ülkenin resmi destekli ihracat kredi kuruluşundan farkı, kredi, garanti ve sigorta işlemlerini aynı çatı altında toplamış ve ihracatçı firmalara verilen hizmetlerde bir bütünlük oluşturulmasını sağlamış olmasıdır (Türk Eximbank 2015). Türkiye’nin uluslararası kuruluşlara karşı taahhütleri ve 1996 yılında yürürlüğe giren Gümrük Birliği nedeniyle ihracatta doğrudan teşviklerin kaldırılması ile Eximbank 39 ihracatın kredi, garanti ve sigorta programları aracılığı ile finansmanı, Türk ihracatçılarının uluslararası piyasalarda rekabet güçlerinin arttırılabilmesi açısından oldukça önemli bir ihracat teşvik yapısı haline gelmiştir (Türk Eximbank 2014 Faaliyet Raporu, 2014:18). 3.1.1.1. Ekonomi Bakanlığı Türkiye’de ticari diplomasinin yürütülmesinden birinci derecede sorumlu kuruluş Ekonomi Bakanlığı’dır. Literatürde ihracat ve yatırım teşvik ajansı olarak adlandırılan kurumların bütün görev ve yetkilerini bünyesinde barındıran Ekonomi Bakanlığı’nın misyonu, Türk ekonomisinin gelişimine ve sosyal refaha katkı sağlamak amacıyla, dış ticaret ve yatırımlara ilişkin politikaları geliştirmek ve uygulamak olarak belirlenmiştir (T.C. Ekonomi Bakanlığı Stratejik Plan 2013-2017, 2013:34). Bakanlık, geleneksel olarak dış ticaret politikalarının tespitine yardımcı olmak, tespit olunan bu politikalar çerçevesinde ihracat, ihracatı teşvik, ithalat, yurtdışı müteahhitlik hizmetleri ve ikili ve çok taraflı ticari ve ekonomik ilişkileri düzenlemek, uygulamak, bu uygulamaları izlemek ve geliştirmek, ikili, bölgesel ve çok taraflı platformlarda hizmet ticaretine ilişkin anlaşmaları hazırlama ve müzakereleri yürütme görevlerini yürütmektedir. Öte yandan, Bakanlık, yeni küresel ekonomik düzenin gerekliliklerine uyarak kurumsal yapısını mal ve hizmet sektörlerinde yatırım-üretim-ihracat zincirine ilişkin politikaların bütün olarak ele alınmasını sağlayacak şekilde güncellemiştir ve bu süreçlerde de ticari diplomasiye ilişkin bütün faaliyetleri yürütmektedir. Ekonomi Bakanlığı’nın ihracatın geliştirilmesi, Türk ürünlerinin yurtdışında tanıtımı, yabancı sermayenin Türkiye’ye çekilmesi, iş adamlarının yurtdışındaki ekonomik ve ticari faaliyetlerine yardımcı olunması, Bakanlığın görev alanına giren diğer konularda bulundukları ülkelerdeki resmi ve özel kuruluşlar nezdinde girişim ve faaliyette bulunulması amaçlarına yönelik olarak hizmet veren 3 Daimi Temsilcilik, 108 Ticaret Müşavirliği, 49 Ticaret Ataşeliği ve 5 Ticaret Ofisi olmak üzere toplam 165 merkezde faaliyet gösteren bir yurt dışı teşkilatı mevcuttur. 40 Ticaret Müşavirleri ve Ataşeleri, küresel ticaretin gerekleri çerçevesinde bilginin hızlı aktarımına yardımcı olmakta, sorunlara proaktif yaklaşımlar sağlamakta ve Türk ihracatçıları ve ev sahibi ülkelerdeki ithalatçılar arasında güvenilir bir bağlantı noktası olarak varlık göstermektedir. Ayrıca, ihracatçıların yeni pazarlara açılmasında ilgili merkezdeki Ticaret Müşaviri ve Ataşelerinin yönlendirmeleri hayati önemi haizdir. Ticaret Müşavirlerinin ve Ataşelerinin temel görevleri Türkiye’nin uluslararası ticari menfaatlerinin korunması, dış ticaretin geliştirilmesi, mal ve hizmet ihracatı ile döviz girdisini arttırıcı faaliyetlerde bulunulması, Türk malının imaj ve tanıtımının yapılması ve ülke markasının oluşturulması hususlarına katkı sağlamaktır. Bu çerçevede, Ticaret Müşavirleri ve Ataşeleri resmi görevler ve diplomatik temsil, araştırma, raporlama, pazara giriş çalışmaları, tanıtım, işadamlarına yönelik yönlendirme ve koordinasyon faaliyetlerini yürütmektedirler. Bu görevleri kapsamında Ticaret Müşavirleri ve Ataşeleri; Türkiye ile ekonomik ve ticari ilişkilerden sorumlu resmi birimlerle temasları yürütmek, ikili ticari ilişkilerin arttırılması konusunda görüş ve öneriler bildirmek, ev sahibi ülkede bulunan diğer ülke Ticaret Müşavirleriyle yakın ilişkiler kurmak, Bakanlık tarafından verilen talimatlar çerçevesinde ikili ve çok taraflı ticari anlaşmalarla ilgili hazırlık yapmak, anlaşmaları müzakere etme ve yönlendirilmesine katkı sağlamak, fuar ve tanıtım faaliyetlerini izlemek ve denetlemek ile yurt dışı teşviklerinin kontrolünü sağlamak, damping ve korunma önlemleri bağlamında soruşturmaya esas bilgileri araştırmak ve temin etmek, yurtdışı müteahhitlik hizmetleri ve yurt dışındaki Türk yatırımları ile ilgili olarak Bakanlığın görev alanına giren uygulamaları yürütmek ve Daimi Temsilciliklerinde görevli oldukları uluslararası kuruluşların faaliyetlerini izlemek görevlerini yürütürler. Ekonomi Bakanlığı tarafından uygulanan ticari diplomasi yapı ve programları İhracatta Stratejik Yaklaşım ve Programlar ile Yatırımlarda Stratejik Yaklaşım ve Programlar bölümlerinde ayrıntılı olarak incelenecektir. 41 3.1.1.2. Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı, Türkiye’nin sunduğu yatırım olanaklarını küresel iş dünyasına tanıtma ve yatırımcılara Türkiye’ye yapacakları yatırımların her safhasında destek verme görevini üstlenmiş tek resmi kuruluş olarak faaliyet göstermektedir. Ajans, ulusal, bölgesel ve yerel ölçekte yatırım fırsatlarını tanıtma ve değerlendirme süreçlerinde ilgili tüm resmi kurumları koordine ederek uluslararası yatırımcılara yönelik bir referans noktası olarak hizmet vermektedir. Ajans; ABD, Almanya, Çin, Fransa, Hindistan, İngiltere, İspanya, Japonya, Kanada, Rusya Federasyonu ve Suudi Arabistan’da yerleşik danışmanlarıyla faaliyet göstermekte, yabancı yatırımcıları “tek-durak-hizmet” anlayışı ile karşılamakta, geniş hizmet çerçevesi içinde yatırımcıların Türkiye’deki ticari faaliyetlerinden en yüksek düzeyde yarar sağlamalarını kolaylaştırmaktadır. Bu kapsamda ajans, pazar araştırma ve analizi, endüstri ve sektör raporları, yatırım koşulları değerlendirmeleri, saha seçimi, olası ortaklık ve ortak girişimler için şirket bulma, ilgili resmi kurum ve kuruluşlarla yazışma ve görüşmelerin sağlanması, yasal süreç ve mevzuatla ilgili işlemlerin (şirket kuruluşu, teşvik başvuruları, lisans temini, çalışma/oturma izinleri) kolaylaştırılması hizmetlerini sunmaktadır (T.C. Başbakanlık Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı 2015). Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı, ticari diplomasinin yatırım ayağına ilişkin olarak dünya genelinde yatırım teşvik ajanslarının temel fonksiyonları olan; ülkenin yabancı yatırımlar için çekici bir destinasyon olduğuna ilişkin uluslararası iş çevrelerini bilgilendirici reklam ve tanıtım faaliyetlerinin düzenlenmesi yoluyla olumlu bir ülke imajı yaratılması, yatırımcılara ülke ekonomisi, altyapısı ve sektörlere ilişkin detaylı bilgiler sunarak ve yasal gerekliliklerde koordinasyon sağlayarak yatırım süreçlerinin kolaylaştırılması, potansiyel yatırım alanlarının değerlendirilerek yatırım projelerinin geliştirilmesi, yatırımlar konusunda kamuoyunun bilgilendirilmesi faaliyetlerini sürdürmektedir. 42 3.1.2. Özel Sektör Aktörleri Türkiye’de iş çevrelerinin dış ekonomik ilişkilerde söz sahibi olmaya başlaması nispeten yeni bir gelişmedir. Yukarıda belirtildiği gibi 1980 sonrasında ihracata dayalı kalkınma modelinin benimsenmesi ve yeni küresel ekonomik düzende artan ekonomik rekabetçilik hükümetlerin iş çevrelerini destekleme gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Bu çerçevede, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Türkiye İhracatçılar Meclisi, İhracatçı Birlikleri, TÜSİAD ve MÜSİAD gibi özel sektör kuruluşları ticari diplomasi süreçlerinde aktif olarak rol almaktadır. Bu kuruluşların ortak amaçları genel olarak Türk girişimcilerinin ve ihracatçılarının geliştirilmesi yolunda ortak akıl yaratmak, yurt içi ve yurt dışında temsil ve koordinasyon görevi üstlenmek, iş çevrelerinin karşılaştıkları sorunlar için bir istişare platformu yaratmak, yurt dışındaki işbirliği olanaklarını tespit etmek ve yeni işbirlikleri oluşturulması için altyapı oluşturma çalışmalarını yürütmek, yeni stratejilerin geliştirilmesi için hükümete ve kamu kuruluşlarına görüş ve öneriler iletmek olarak sıralanabilir. Bu çalışmanın odak noktası ticari diplomasinin kamusal aktörleri, ve özelde Ekonomi Bakanlığı olduğu için özel sektör aktörleri ayrıca incelenmeyecek olup, yalnızca ticari diplomasi faaliyetlerinde koordinasyonun sağlanması açısından önemlerine değinilecektir. 3.2. Stratejik Yaklaşım Türk ticari diplomasi faaliyetlerine ilişkin stratejik yaklaşım, güncel olarak 10. Kalkınma Planı, 2014-2016 Orta Vadeli Programı ve 2023 İhracat Stratejisi Eylem Planı çerçevesinde yeniden yapılandırılmış olup bahse konu strateji belgelerinde ihracat ve yabancı yatırımların teşvik edilmesi hususlarında belirlenen politikalar kapsamında şekillendirilmektedir. 43 Bu çerçevede, dünya ekonomisi ve ticaretinin gelişen haritası proaktif bir şekilde izlenerek, Türkiye’nin çıkarlarını koruyacak şekilde firmalara uluslararası pazarlara giriş kolaylığı sağlayacak yeni ticari oluşum ve işbirlikleri ile ikili ve çok taraflı müzakereler yürütülmesi, sektörlerin uluslararası rekabet gücünün ve Türkiye’nin dünya ölçeğinde pazar payının arttırılması, ihracatta firmaların küresel rekabet gücünü arttırmak amacıyla yenilikçiliğe ve Ar-Ge’ye dayalı, katma değeri yüksek markalı ürün ve hizmetlerin üretim ve pazarlama süreçlerinin desteklenmesi, orta-yüksek teknolojili sektörlerde üretim artışının gerçekleştirilerek özellikle yüksek teknolojili sektörlerde yeni yatırımların arttırılması, uluslararası yatırımcıların Türkiye’ye yönelik ilgisini somut yatırımlara dönüştürmek üzere yürütülmekte olan yatırım ortamı iyileştirme ve teşvik sistemi tanıtım faaliyetlerinin sürdürülerek Türkiye’nin yatırım yapılabilir ülke algısının daha da güçlendirilmesi hedeflenmekte; bu hedeflere ulaşılması için yatırım ve iş ortamının iyileştirilmesi, ülkenin rekabetçiliğini arttıracak şekilde altyapıyı güçlendirmeye yönelik çalışmalar sürdürülmektedir. 3.2.1. İhracatta Stratejik Yaklaşım Yukarıda da belirtildiği gibi, Türkiye’de ihracat aktiviteleri 1980 sonrası dönemde teşvik edilmeye başlanmıştır. 1980 yılından beri ihracata yönelik uygulanan teşvik politikaları sayesinde Türkiye İstatistik Kurumu rakamlarına göre 1980 yılında 2,9 milyar ABD Doları seviyesindeki ihracat, 50 katın üzerinde bir artış sağlayarak 2014 yılında 157,6 milyar ABD Doları’na yükselmiştir. 2023 İhracat Stratejisi, bilimsel ve teknolojik dönüşümünü tamamlamış, ulaşım ve lojistik altyapısı güçlü, katma değeri yüksek ve ileri teknolojili ürünler ihraç eden, rekabet gücü yüksek, sürdürülebilir ihracat artışını gerçekleştiren bir Türkiye’ye ulaşmayı öngörmektedir. Bu çerçevede Ekonomi Bakanlığı tarafından yürütülen faaliyetler aşağıda analiz edilmektedir. 44 3.2.1.1.Hedef Firma, Sektör ve Pazarlar i. Hedef Firmalar Türkiye’de son yıllara kadar ihracat ve yatırım teşviklerinde hedef firmaların belirlenmesinde stratejik bir yaklaşım izlenmemiş olup ağırlıklı olarak uluslararası pazarlarda pek çok dezavantaj sahibi olan küçük ve orta büyüklükteki işletmeler önceliklendirilmişti. Ancak, son yıllarda teşvikler çeşitlendirilmiş ve firmaların yetkinlik ve kapasitelerine göre ayrıştırılmıştır. Bu çerçevede, Ekonomi Bakanlığı tarafından ihracata yönelik devlet destekleri sistematiği 3 farklı olgunluk seviyesindeki firmalara göre belirlenmiş olup ihracata hazırlık, pazarlama ve markalaşma aşaması olarak programlanmıştır. İhracata hazırlık aşaması seviyesinde hedef firmalar ihracatı yeni öğrenen veya düzenli ihracat yapmayan küçük ve orta büyüklükteki işletmeler olarak belirlenmiştir. Bu aşamada küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin uluslararası pazarlarda karşılaşacakları teknik engellerin bertaraf edilmesi ve uluslararası rekabet güçlerini arttırmaya yönelik teşvikler sağlanmaktadır. Pazarlama aşamasında, yani ikinci seviyedeki hedef firmalar ihracat yapmayı öğrenmiş ve yurtdışı pazarlara ilk adımlarını atan firmalardır. Bu aşamada gözetilen amaç, firmaların yurtdışı pazarlara tutunmalarının sağlanması, bu pazarlarda dağıtım kanalları kurmaları ve pazar paylarını arttırmaktır. Son aşama olan markalaşma aşamasında ise pazarlama aşamasını tamamlamış, yani uluslararası pazarlarda tutunmuş ve dağıtım kanallarını kurmayı başarmış firmalara bulundukları pazarların yapı ve dinamiklerine uygun olarak tasarıma dayalı markalı ürünleriyle varlık göstermelerine yönelik destekler sunulmaktadır. 45 ii. Hedef Sektörler Türkiye’de ihracat teşvikleri konusunda yakın geçmiş döneme kadar geleneksel sektörler odak noktası olmuştur. Ancak ekonomide yaşanan değişim ve dönüşüm ile birlikte gelişmiş ülke örneklerinde olduğu gibi gelişme potansiyeli yüksek olan imalat sanayi sektörlerinde üretim ve ihracatı arttırmak ve geleneksel olarak güçlü ve avantajlı olunan ürün ve sektörlerde pazar payının arttırılmasına yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Bu çerçevede, 1980 sonrasında oluşan emek yoğun imalat sanayi sektörlerine olan bağımlılık katma değeri ve sermayesi yüksek, yüksek teknolojili sektörlere yönlendirilmeye başlanmıştır. Bu doğrultuda, yüksek teknolojili ürünlerin ihracat içerisindeki payını arttırmaya yönelik çalışmalar sürdürülmektedir. Öte yandan, geleneksel pazarlara yapılan ihracat arttırılırken, ihracatta hedef ve öncelikli ülkeler belirlenerek pazar çeşitlendirmesine odaklanılmaktadır. Bu kapsamda, pazara giriş imkânlarını kolaylaştırmaya yönelik düzenli ve sistematik çalışmalar yapılmaktadır. Ayrıca, olumlu ülke imajına katkı sağlayacak bir diğer teşvik de hizmet sektörü için verilmektedir. Türkiye’nin hizmet ihracatının arttırılması ve hizmet sektörlerinin uluslararası rekabet gücünün geliştirilmesi amacıyla hizmet sektörlerine yönelik yeni bir destek programı uygulamaya koyulmuştur. Söz konusu destek programı kapsamında Türkiye’nin hizmet ihracatında sıçrama yaratacak kilit sektörler olarak sağlık turizmi, bilişim, film ve eğitim sektörleri belirlenmiş ve bahsi geçen sektörler ilk kez kapsamlı ve doğrudan hizmet ihracatını hedef alan bir program çerçevesinde desteklenmeye başlanmıştır. Program kapsamında sağlık kuruluşları, sağlık turizmi şirketleri, film yapımcısı ve dağıtımcısı şirketler, bilişim şirketleri, teknokentler, yüksek ve orta öğretim kurumları ile adı geçen sektörlerde faaliyet gösteren sektörel işbirliği kuruluşlarının ihracata yönelik pazara giriş ve tanıtım faaliyetlerine destek sağlanmaktadır. 46 iii. Hedef Pazarlar İhracatta bölgesel bağımlılığın önüne geçilmesi ve sürdürülebilir ihracatın sağlanması amacıyla ihraç pazarlarının çeşitlendirilmesine yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Bu çerçevede Ekonomi Bakanlığı tarafından küresel ekonomik konjonktürdeki değişim ve gelişimler gözetilerek her yıl Pazara Giriş Stratejileri çerçevesinde “Hedef Ülkeler” ve “Öncelikli Ülkeler” çalışmaları yapılmaktadır. Önemli ticari diplomasi araçlarından olan heyetler, fuarlar ve pazarlama aşamasında sağlanan ihracat teşvikleri de bu ülkeler üzerinde yoğunlaştırılmaktadır. Bu çerçevede Bakanlığın stratejik politikaları ile politika uygulama araçları arasında bütüncül bir yaklaşım mevcuttur. Hedef pazarlar yaklaşımında Bakanlığın Hedef ve Öncelikli ülkeler haricinde yine bölgesel ekonomik gelişmeler dikkate alınarak hazırlanan Komşu ve Çevre Ülkeler Stratejisi, Afrika ile Ekonomik İlişkileri Geliştirme Stratejisi, Asya – Pasifik Ülkeleri ile Ticari ve Ekonomik İlişkileri Geliştirme Stratejisi, ABD ile Ticari ve Ekonomik İlişkileri Geliştirme Stratejisi, Latin Amerika ile Ticari ve Ekonomik İlişkileri Geliştirme Stratejisi mevcuttur. Bu stratejiler çerçevesinde Bakanlık, bahse konu ülkelerde öncelikle ekonomik ve ticari ilişkilerin altyapısını oluşturan anlaşmalar imzalamakta, pazarların karşılıklı açılımını ve yeni işbirliği alanlarının açılmasını sağlamakta ve ihracatçıların pazara girişte karşılaştıkları engelleri bertaraf etmek için çalışmalar yapmaktadır. Bunun haricinde Ekonomi Bakanlığı, Serbest Ticaret Anlaşmaları (STA) yoluyla yeni pazara giriş imkânları sağlanmasını ve mevcut STA'lar ile temin edilen pazara giriş koşullarının geliştirilmesi ve iyileştirilmesini hedeflemektedir. Türkiye ile AB arasında Gümrük Birliği'ni tesis eden 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı gereğince AB'nin Ortak Ticaret Politikası'na uyum yükümlülüğü ve yukarıda belirtilen bölgesel stratejiler kapsamında ilgili kurum ve kuruluşların katılımıyla Serbest Ticaret Anlaşması müzakereleri gerçekleştirilmektedir. 47 3.2.1.2. Programlar Ekonomi Bakanlığı tarafından ihracatçılara Türkiye’nin Dünya Ticaret Örgütü taahhütleri ile uyumlu olacak şekilde ihracata yönelik devlet destekleri sağlanmaktadır. Bu çerçevede, Bakanlık yukarıda ayrıntılı olarak değinilen, ihracata hazırlık, pazarlama ve markalaşma aşamalarından oluşan bir sistematik geliştirmiştir. Bu sistematik neticesinde nihai olarak Ar-Ge, inovasyon ve tasarıma dayalı, katma değeri yüksek markalı ürün ve hizmet ihracatının artması beklenmektedir. Bahse konu destek sistematiği içerisinde Bakanlık, gelişmiş ülke örneklerinde olduğu gibi firmaların yurt dışı pazarlara açılmasını teminen pazar, sektör, ülke, marka araştırması analiz ve raporları, danışmanlık, tanıtım, e-ticaret, heyet ve fuarlara katılım hususlarında çeşitli destekler sağlamaktadır. Ayrıca, ihracatçıların pazarlarda karşılaştığı sorunların çözümünde Ticaret Müşavirlikleri ve Ataşelikleri önemli rol oynamaktadır. Ticaret Müşavirlikleri ve Ataşelikleri Türk ihracatçılarının lehine politik lobi faaliyetlerinde de aktif olarak rol almaktadır. Öte yandan Ekonomi Bakanlığı tarafından dünya ülkelerinin ekonomisine, Türkiye’nin bahse konu ülkelerle ikili ticari ilişkilerine, bahse konu ülkelerin dış ticaret ve gümrük mevzuatlarına, pazara giriş bilgilerine ve ülkeye özgü sektörel pazar araştırmalarına ilişkin kapsamlı bilgilerin yer aldığı çalışmalar da ihracatçıların hizmetine sunulmuştur. Sonuç olarak Ekonomi Bakanlığı Türk ihracatçılarının yurt dışı pazarlarla ilgili ihtiyaçlarına hızlı ve etkin şekilde cevap vermek, gerçekleştirilecek faaliyetlerin planlamasından icrasına ve son olarak takibine kadar her aşamada verimliliğin sağlanmasına yönelik planlı ve sistemli ticari diplomasi faaliyetleri yürütmektedir. Burada ticari diplomasi faaliyetlerinin literatürde üzerinde önemle durulan iki programı olan ticaret heyetleri ve ticaret fuarlarına odaklanılacaktır. 48 i. Ticaret Fuarları Ekonomi Bakanlığı tarafından ihracatçıların yurt dışı pazar paylarının arttırılması, Türk ihraç ürünlerinin markalarının uluslararası alanda bilinirliğinin sağlanması, küçük ve orta büyüklükteki işletme niteliğindeki üretici/imalatçı firmaların ihracat yapmasına yardımcı olmak, Türk firmalarının dünya pazarlarında ilgili oldukları sektörlere ilişkin yenilikleri takip edebilmesi ve potansiyel alıcılarla buluşturulması amaçlarıyla Türk firmalarının fuar katılımlarını teşvik etmektedir. Firmalar, yurt dışı fuarlara milli katılım organizasyonu çerçevesinde 2 veya bireysel olarak 3 katılım sağlayabilmektedir. Milli katılım fuarları; Bakanlık tarafından görevlendirilen organizatörlerce; sadece Türk ihraç ürünlerinin tanıtımı amacıyla düzenlenen Türk İhraç Ürünleri Fuarı, Türk ihraç ürünlerinin tanıtımı amacıyla düzenlenen Sektörel Türk İhraç Ürünleri Fuarı, sektör bazında Türk ihraç ürünlerinin tanıtımı amacıyla yurt dışında gerçekleştirilen, yabancı katılımcıların da iştirakine açık uluslararası sektörel nitelikli Yabancı Firma Katılımlı Sektörel Fuarlara katılımları kapsamaktadır. Bunların haricinde Bakanlıkça belirlenen Prestijli fuarlara ve pazara giriş stratejileri kapsamında belirlenmiş olan hedef ülkelerde düzenlenen fuarlara katılım özel olarak teşvik edilmektedir. 2014 yılında Ekonomi Bakanlığı tarafından 2612 adet sektörel nitelikli uluslararası fuar katılım desteğine uygun görülmüş olup bunların 222 adedi Milli Katılımı desteklenmiş fuarlardır. 2015 yılında ise 2716 adet sektörel nitelikli uluslararası fuar katılım desteğine uygun görülmüş ve bunların 259 adedi Milli Katılımı 2015 yılı sonuna kadar desteklenmesi planlanan fuarlardır. Yurt dışında düzenlenen genel veya sektörel nitelikteki uluslararası fuarlara,Türk firmalarının Bakanlık tarafından görevlendirilen organizatör koordinatörlüğünde gerçekleştirdiği toplu katılımı ifade etmektedir. 3 Bakanlıkça belirlenerek ilan edilen ve yurt dışında düzenlenen “Desteklenecek Sektörel Nitelikteki Uluslararası Fuarlar Listesi”nde yer alan fuarlara katılımcıların doğrudan katılımları ifade eder. 2 49 Fuarların tespit edilmesinde firma ihtiyaçları ve hedef sektörler önceliklendirilmiş olup, Bakanlık, yetkili fuar organizatörlerinin yeterli pazar araştırması ve ön hazırlık yapıp yapmadığına ilişkin denetimleri yapmaktadır. Fuarlara ilişkin bu çalışmalar neticesinde Türk firmaları fuarlardan giderek daha verimli sonuçlar almaktadır. ii. Ticaret Heyetleri Önemli bir ticari diplomasi aracı olan ticaret heyetleri Türk firmalarına yeni pazarlar açmak, Türk ihraç ürünlerinin yurt dışında tanıtımını yapmak, ikili ticari ilişkilerde işbirliği sağlamak ve ticari engellerin kaldırılması amaçlarıyla düzenlenmektedir. Ticaret heyetleri münferit sektörler için organize edilen Sektörel Ticaret Heyeti ve çoklu sektörler için organize edilen Genel Ticaret Heyetleri şeklinde düzenlenmektedir. Ticaret heyetleri vasıtasıyla ihracatçılar için ziyaret edilen ülkelerde ikili iş görüşmeleri için zemin oluşturulmakta, yeni işbirliği fırsatları araştırılmakta, seminerler düzenlenerek iki ülkenin ekonomik yapısı, ticaret ve yatırım fırsatları hakkında bilgi alışverişi yapılmakta, ihracatçıların karşılaştıkları teknik sorunlar ilgili ülke makamlarına iletilmekte ve çözüm aranmaktadır. Ekonomi Bakanlığı tarafından 2013 ve 2014 yıllarında 223 adet genel ve sektörel nitelikli ticaret heyeti düzenlenmiş olup 2015 yılı sonu itibarıyla da 170 adet ticaret heyeti düzenlenmesi planlanmaktadır. Ticaret heyetleri ile aynı amaçlar doğrultusunda düzenlenen alım heyetlerinde ise ilgili ülke iş çevreleri ve resmi yetkililer Türkiye’ye davet edilmektedir. Davetler esnasında Türkiye’de düzenlenen fuarlara ve Türk üreticilerin tesislerine ziyaretler düzenlenmekte, bu şekilde Türk iş çevrelerinin ve Türkiye’deki yatırım ortamının tanıtımının yapılması hedeflenmektedir. Bu çerçevede 2014 yılında 62 adet alım 50 heyeti ağırlanmış olup, 2015 yılı sonunda 56 adet heyetin ağırlanması planlanmaktadır. Ticaret heyetleri zaman zaman üst düzey siyasi heyetlerle eş zamanlı düzenlenmekte ve pek çok heyete de Bakanlık yöneticileri başkanlık etmektedir. Öte yandan hem ticaret fuarlarına hem de ticaret heyetlerine ilgili merkezdeki Ticaret Müşavirleri/Ataşeleri tarafından katılım sağlanmakta olup firmaların süreç içerisinde yaşayabileceği sorunlara proaktif bir yaklaşım sunulmaktadır. 3.2.2. Yatırımlarda Stratejik Yaklaşım ve Programlar Doğrudan yabancı yatırımlar dünya genelinde 1990’lı yıllarda önem kazanmaya başlamış ve 2000’li yıllarda oldukça ivmelenmiştir. Türkiye’de 11 Aralık 2001 tarihli Bakanlar Kurulu Prensip Kararı ile “Türkiye'de Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Reform Programı” çerçevesinde Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu oluşturulmuştur. Kurulun amaçları; Türkiye'deki yatırımlarla ilgili düzenlemeleri rasyonel hale getirmek, yatırım ortamının rekabet gücünü arttıracak gerekli düzenlemeleri tespit ederek politika önerileri geliştirmek, işletme dönemi de dâhil olmak üzere yatırımın her safhasında, ulusal ve uluslararası yatırımcıların karşılaştığı idari engellere çözüm üretmektir (T.C. Ekonomi Bakanlığı 2015 Yılı Performans Programı, 2015:40). Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu’nun kuruluşunu izleyen dönemde, 2003 yılında başta 4875 sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu olmak üzere birtakım yasal düzenleme ve reform paketlerinin hayata geçirilmesi ile Türkiye’de uluslararası doğrudan yatırımlar artmaya başlamıştır. 51 Ekonominin değişen ve gelişen yapısı ile özel sektörün önerileri doğrultusunda 16 Ocak 2012 tarihli ve 2012/2 sayılı Bakanlar Kurulu Prensip Kararı ile yapısı, çalışma usul ve esasları yenilenen Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu’nun sekretarya faaliyetleri, Ekonomi Bakanlığı Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmektedir. Öte yandan, Türkiye’nin orta-uzun vadeli yatırım ve kalkınma planlarına uygun bir şekilde, cari açığın azaltılması ve “2023 yılında 500 Milyar Dolar İhracat” vizyonunun hayata geçirilmesi hedefleri doğrultusunda Ekonomi Bakanlığı tarafından hazırlanan yeni yatırım teşvik sistemi (15/6/2012 tarih ve 2012/3305 sayılı Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Bakanlar Kurulu Kararı) 19/06/2012 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe koyulmuş ve amaçları cari açığın azaltılması maksadıyla ithalat bağımlılığı yüksek olan ara malı ve ürünlerin üretiminin arttırılması, teknolojik dönüşümü sağlayacak yüksek ve orta yüksek teknoloji içeren yatırımların desteklenmesi, en az gelişmiş bölgelere sağlanan yatırım desteklerinin arttırılması, bölgesel gelişmişlik farklılıklarının azaltılması, destek unsurlarının etkinliğinin arttırılması ve kümelenme faaliyetlerinin desteklenmesi olarak belirlenmiştir. Yatırım teşvik sistemi kapsamında yatırım teşvikleri bölgesel ihtiyaçlar, yatırımların sektörel nitelikleri, firmaların kapasiteleri ve yatırım finansman miktarına göre sınıflandırılmış ve ayrıntılandırılmıştır. Bu çerçevede gelişmiş ülke örneklerinde olduğu gibi yüksek teknoloji ve Ar-Ge’ye dayalı sektörlere öncelik tanınmıştır. Ayrıca, uluslararası doğrudan yatırımların teşvik edilmesi kapsamında, uluslararası yatırımcılara Türkiye’de ve Türk yatırımcılar için yurtdışında daha elverişli bir yatırım ortamı ve hukuki güvence sağlamak amacıyla Türkiye’nin yatırım ilişkilerinin yoğun olduğu veya bu ilişkilerin gelişmesine yönelik potansiyele sahip olduğu düşünülen ülkelerle Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşmaları imzalanmaktadır. 52 Bu anlaşmaların temel amacı, taraf ülkeler arasında ekonomik işbirliğini, sermaye ve teknoloji akımını arttırmak, yatırımlar için elverişli koşullar oluşturmak ve karşılıklı yatırımların ev sahibi ülkenin hukuk düzeni içinde tabi olacağı muamelenin sınırlarını tespit etmektir. Bugüne kadar Türkiye’nin 94 ülkeyle imzaladığı ve halihazırda 76 adedinin yürürlükte olduğu Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşmaları, uluslararası yatırımcılar açısından kritik bir öneme sahip olup, ev sahibi devlet tarafından yabancı yatırımcılara “milli muamele” ve “en çok kayırılan ulus” muamelesinin uygulanması, kâr transferlerinin güvence altına alınması ve ev sahibi devletçe yapılması muhtemel kamulaştırma işlemlerinin şartlarının belirlenmesinin yanı sıra, yatırımcı ile ev sahibi devlet arasında ortaya çıkacak uyuşmazlık durumunda uluslararası tahkime başvurulması gibi çok önemli hükümler içermektedir (T.C. Ekonomi Bakanlığı Uluslararası Doğrudan Yatırımlar 2014 Yılı Raporu, 2015:67). Ekonomi Bakanlığı’nın Türkiye’de yatırım ortamının iyileştirilmesine ve uluslararası doğrudan yatırımları arttırmaya yönelik olarak yürüttüğü başka faaliyetler de bulunmaktadır. Bu çerçevede, yatırımların önündeki engellerin azaltılması, Türkiye'nin uluslararası alanda yatırım yeri olarak imajının güçlendirilmesi ve yatırım ortamının iyileştirilmesi alanında hükümet tarafından yapılan çalışmalara uluslararası bir bakış açısı kazandırılması amacıyla Türk Hükümeti ve Dünya Bankası işbirliğiyle ve dünyanın önde gelen çok uluslu şirket yöneticilerinin katılımıyla oluşturulan bir platform olarak Yatırım Danışma Konseyi kurulmuştur. 53 Ayrıca, yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik Türkiye tecrübesinin, dünyadaki güncel gelişmeler ile birlikte talep eden ülkelerle paylaşılması yoluyla kapasite ve farkındalık oluşturulması hedeflenirken yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik etkili ve verimli kurumsal yapıların oluşturulması ve bu yapıların işleyişinin sürekli geliştirilmesine yönelik olarak da işbirliği imkânı sunan Tecrübe Paylaşım Programları düzenlenmekte ve Türkiye’ye yönelik yatırım ilgisi bulunan uluslararası yatırımcılara teknik düzeyde yatırım ortamı, teşvik sistemi ve yatırım imkânları hakkında doğrudan bilgi sunulması amacıyla Yatırımcı Bilgilendirme Toplantıları gerçekleştirilmektedir. Bu stratejik politikaların neticesi olarak 1975 - 2004 döneminde 19,6 milyar ABD Doları seviyesindeki Türkiye’ye gelen toplam uluslararası doğrudan yatırım, 2005-2014 yılları arasında yaklaşık 7 kat artarak 144,3 milyar ABD Dolarına ulaşmıştır (T.C. Ekonomi Bakanlığı Uluslararası Doğrudan Yatırımlar 2014 Yılı Raporu, 2015:9). Öte yandan, Ekonomi Bakanlığı tarafından yurtdışında yatırım yapmak isteyen girişimcilere, yatırım yapılan ülkede karşılaşabileceği çeşitli risklere yönelik tedbirler konusunda internet sitesinde bulunan bir platform aracılığı ile (Yurtdışına Yatırım, T.C. Ekonomi Bakanlığı 2015) bilgilendirme sağlanmaktadır. Bahse konu platformda ülkelerin yatırım ortamına ilişkin rapor ve analizler, Türkiye’nin imzalamış olduğu Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşmalarının sağladığı hukuki koruma imkânları, uluslararası yatırım anlaşmazlıklarının çözümü (tahkim), yurtdışında yatırım ve ortaklık fırsatları, yurtdışındaki yatırımcılara verilen destekler ve girişimcilerin karşılaşabileceği ticari olmayan risklere karşı koruma sağlayan Siyasi Risk Sigortaları hakkında bilgiler sunulmaktadır. 54 Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı ise yabancı yatırımların Türkiye’ye çekilmesi için olumlu ülke imajı yaratma, bilgilendirme seminerleri ve konferansları düzenleme, yatırımlarla ilgili uluslararası konferanslara ve ticaret heyetleri ve ticaret fuarlarına katılım sağlama, halkla ilişkiler ve reklam kampanyaları yürütme, yatırım kılavuzları, sektör raporları 4 ve kuruluş yeri analizleri hazırlama, potansiyel yatırımcıları hükümet ve iş çevreleri ile bir araya getirme, yatırımcılar için sürekli temas noktası hizmetlerini sunmaktadır. Ajans, Türkiye’de yatırım yapmanın avantajlarına ilişkin sunumlar yapmak ve Türkiye’de yatırım yapmış büyük ve başarılı yatırımcıların yatırım hikâyelerini de bir reklam aracı olarak kullanmak suretiyle ülkenin olumlu imajına ve güvenilirliğine katkı sağlamaya çalışmaktadır. Ajansın yatırım teşvikleri konusunda çok önemli bir görevi de diğer kamu kurum ve kuruluşları arasında koordinasyonu sağlayarak yatırım sürecinin kolaylaştırması ve hızlandırmasıdır. 3.3. Ücretlendirme Türkiye’de ticari diplomasi hizmetleri kamu hizmeti niteliği taşıdığı için bir ücretlendirme uygulaması bulunmamaktadır. 3.4. Çapraz Verimlilik Türk ticari diplomasisini yürütmekten sorumlu kurumlarda çapraz verimlilik uygulaması bulunmamaktadır. 4 Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı; Altyapı, Bilgi ve İletişim Teknolojileri, Elektronik, Enerji ve Yenilenebilir Kaynaklar, Finansal Hizmetler, Gayrimenkul, İmalat, İş Hizmetleri, Kimya, Madencilik, Makine, Otomotiv, Sağlık ve İlaç, Tarım ve Gıda, Taşımacılık ve Lojistik, Turizm sektörlerinin Türkiye’deki durum ve potansiyellerinin rapor ve analizlerini hazırlamakta ve yatırımcılara sunmaktadır. 55 3.5. Bilgi ve İletişim Teknolojileri Türk ticari diplomasi faaliyetlerinde son yıllarda bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanımına büyük önem verilmeye başlanmıştır. İhracatçıların ve yatırımcıların yerel ve uluslararası mevzuatlara, teşvik araçlarına, dış ticaret istatistik ve analizlerine, ülke ve sektör raporlarına, güncel ekonomik gelişmelere kolay ve hızlı erişimi için Ekonomi Bakanlığı ayrıntılı ve kapsamlı bir internet sitesi hizmeti sunmaktadır. Firmalardan gelen taleplere hızlı ve güvenilir bilgi sağlamak amacıyla “Uzmana Danışın” ve “İhracat İletişim Noktası” gibi hizmetleri bulunmakla birlikte bu hizmetlerin temininin takibi de güncel olarak yapılmaktadır. Bakanlık internet sitesi aynı zamanda mobil uygulamalarla uyumlu çalışmaktadır. Bu minvalde, Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı da kapsamlı bir internet sitesi hizmeti sunmaktadır. 56 GEREÇ VE YÖNTEMLER Bu çalışmanın kavramsal çerçevesinin oluşturulmasında teorik ve ampirik akademik kaynaklara öncelik verilmiştir. Ülke incelemelerinin yapıldığı bölümlerde vaka çalışması yöntemi kullanılmış ve bu bölümlerin yazımında teorik ve ampirik akademik kaynaklar ile ilgili kurum ve kuruluşların geçmiş dönem performanslarını içeren faaliyet raporları, gelecek dönemde izlenmesi planlanan politikalara ilişkin strateji belgeleri ve yine ilgili kurum ve kuruluşların faaliyetlerini içeren resmi internet siteleri incelenmiştir. Ayrıca, çalışmada temel olarak analiz edilen kurum olan Ekonomi Bakanlığı’nın çalışanları ile kişisel görüşmeler yapılmıştır. Bahse konu kişisel görüşmeler elde edilebilir kaynaklar olmadıklarından Kaynakça bölümüne eklenmemiştir. Çalışmada bütünüyle kalitatif bir metodoloji kullanılmıştır ve çalışma tanımlayıcı bir özellik taşımaktadır. 57 BULGULAR Yukarıda ele alınan başlıklar ve konular çerçevesinde ticari diplomasi, bir ülkenin iş çevrelerine ülke dışında ticaret yapmasına yardım etme ve yabancı yatırımcıları da o ülkede yatırım yapmaya ikna etme faaliyetlerinin bütünü olarak değerlendirilmektedir. Ticari diplomasinin aktörleri kamu personelleri, iş dünyası liderleri, ticaret oda ve birliklerini içeren bir kamusal ve özel aktörler ağından oluşmaktadır. Ticari diplomasi faaliyetlerinin yapı, planlama ve uygulamaları ülkeden ülkeye farklılıklar arz etmektedir. Bu çerçevede, ihracat ve yatırım teşvik ajansları birbirlerinden farklı özellikler göstermektedir. Bazı ülkeler bu ajansları tamamen kamusal, tamamen özel veya karma yapıda oluşturabilmektedir. Ancak, dünya genelindeki eğilim karma yapıdaki ajansları bu faaliyetler için sorumlu kılmak yönündedir. Bunun en önemli sebebi de karma yapıdaki ajansların kamu ve özel sektöre içkin bilgileri haiz olması ve bundan dolayı da daha esnek bir yapıya sahip olmasıdır. Yukarıda incelenen iyi uygulama örnekleri çerçevesinde ticari diplomasi faaliyetlerinin başarılı olması için gerekli faktörler; kurumsal yapının özerk olması, ihracatçı ve yatırımcıların ihtiyaçlarını merkeze alan, doğru firma, sektör ve pazarlara yönlendirilmiş stratejik yaklaşım, yalnızca yurt içi değil, yurt dışı faaliyetlere de önem atfedilmesi, kalifiye personel istihdamı, bilgi ve iletişim teknolojilerinin etkin ve yoğun kullanımı ve etki analizi olarak sıralanabilir. 58 Bu doğrultuda, ihracat ve yatırım teşvik süreçlerinden sorumlu tek bir organizasyonun var olması ve bu organizasyonun özel sektörün farklı ihtiyaçlarına cevap verebilecek şekilde esnek bir yapıyı haiz olması ve özel sektörle yakın işbirliği içinde çalışması ticari diplomasi faaliyetlerinin başarıya ulaşması için birincil koşuldur. İhracat ve yatırım teşviklerinin doğru firma, sektör ve pazarlara odaklanması oldukça önem arz etmektedir. Hedef firmaların belirlenmesi konusunda firmalar özelinde farklılaşmış bir yaklaşım oluşturmak gerekmektedir. Bu noktada firmalar için ihracata hazırlık ve ihracat aşaması ayrımlarının yapılması doğru bir yaklaşım olacaktır. Hedef sektörler konusunda ise geleneksel olarak güçlü sektörler ve yeni fırsatların yoğun olduğu sektörler arasında bir ayrım yapılması önemlidir. Bu durum, hedef pazarlar için de geçerli olmakla beraber, pazar özelinde temsil şekilleri geliştirmek başarıya ulaşmak için elzemdir. İyi uygulama örneklerinde görüldüğü üzere, firma, sektör ve pazar hedeflemelerinin yüksek katma değere ve inovasyona dönük yapılandırılması orta ve uzun vadede daha verimli sonuçlar vermektedir. Son olarak bu yaklaşımları belli başlı program paketleri şeklinde uygulamak sağlanan hizmetleri ihracat ve yatırımcılar için anlaşılması kolay ve cezbedici hale getirecektir. Öte yandan, ticari diplomasi faaliyetlerinin yurt içi ve yurt dışı boyutları arasında hem kamusal hem de özel sektör bağlamında koordinasyon ve işbirliği sağlanması gerekmektedir. Ticari diplomasi faaliyetlerinin etkin ve etkili bir şekilde yürütülebilmesi için bu faaliyetleri yürütmekten sorumlu yurt içi personelin ve diplomatların donanımlı olması şarttır. Bunu sağlayabilmek için bu alanda görevli personele eğitim programları düzenlenmeli ve çapraz verimlilik uygulamaları oluşturulmalıdır. 59 Günümüz gerekliliklerine uygun bir şekilde, ticari diplomasi faaliyetlerinin yürütülmesinde bilgi ve iletişim teknolojilerinin hem yurt içi hem de yurt dışı faaliyetlerinde etkin ve yoğun olarak kullanılması ve bu iki ayağın entegrasyon içerisinde olması oldukça önemlidir. Son olarak, ticari diplomasi faaliyetlerinin etki analizinin yapılması vasıtasıyla ticari diplomasi araçlarında ve sağlanan hizmetlerde eksiklerin tespit edilerek giderilmesi, doğru politikalar oluşturulması ve uygulanması yönünde büyük katkı sağlayacaktır. Ticari diplomasi faaliyetlerini ve misyonlarını geliştirecek, bir ülkenin ekonomik zenginliğine ve rekabetçiliğine ciddi katkılar sağlayacak olan bu faktörler bir arada ve doğru bir strateji ile uygulandığında ülkenin ihracat ve yatırım performansının artması beklenmektedir. 60 TARTIŞMA VE KISITLAR Ticari diplomasi kavramı yukarıda da belirtildiği gibi literatürde göreli olarak yeni bir kavramdır. Konu hakkında çeşitli çalışmalar yapılmış olmasına rağmen her bir çalışma ticari diplomasi kavramının belirli yönlerini analiz etmiştir. Özellikle Türkiye özelinde yapılmış çok az sayıda çalışma mevcuttur ve bu çalışmalar güncelliğini yitirmiştir. Bu tez, bu çerçevede ticari diplomasi kavramını, yapı ve süreçleri temelinde örnek ülke incelemelerini de içermek suretiyle ihracat ve yatırım teşviklerinin bir arada değerlendirildiği bütüncül bir yaklaşımla hazırlanmıştır. Literatür taraması bölümünde ihracat ve ticari diplomasi faaliyetleri arasındaki ilişkiyi inceleyen pek çok ampirik kaynağa yer verilmesine rağmen, doğrudan yabancı yatırımlar ve ticari diplomasi faaliyetleri arasındaki ilişkiyi inceleyen ampirik kaynaklara yer verilmemiş olmasının nedeni yatırımın göreli olarak yeni bir konu olması sebebiyle literatürde bu konuda yapılmış bir ampirik çalışmaya ulaşılamamasıdır. Yine literatür taraması bölümünde dünya genelinde beş farklı ticari diplomasi yapısı görüldüğü belirtilmiştir. Tez içerisinde ticari diplomasi faaliyetlerinde iyi uygulama örnekleri olarak bu beş yapının her birinden bir örnek ülke incelemesi yapılmamış olmasının sebebi bu yapılanmaların Türkiye’nin mevcut kurumsal ve ticari diplomasi altyapısı ile uyumlu olmamasıdır. Özellikle Türk ticari diplomasi faaliyetleri açısından uygulamada örnek gösterilebilecek olan, ihracata dayalı kalkınmada büyük başarılar gösteren ve son otuz yılda dünyanın en hızlı büyüyen ve gelişen ekonomileri arasında yer alan Güney Kore’nin örnek ülkeler arasına alınmamasının sebebi, Güney Kore’de ticari diplomasi faaliyetlerini yürütmekten sorumlu konumdaki KOTRA’nın (Korean Trade-Investment Promotion Agency) kamu-özel yapıda bir delegasyon olması ve yurtdışı yapılanmasında hiyerarşik olarak Büyükelçiliklerin yönetimi altında yer almaması sebebiyle Türkiye’nin mevcut ticari diplomasi yapısına uyarlanabilir olmamasıdır. 61 Bunun yanı sıra daha çok gelişmekte olan ülkelerde görülen, dış ilişkiler ve ticareti teşvik faaliyetlerinin her ikisinin de Dışişleri Bakanlığı’nın yetki alanında olduğu, ancak birbirinden tamamen ayrı tutulduğu yapılanmanın örnek olarak seçilmemesinin sebebi de Türkiye’de ticari politikaların dış ilişkilerden tamamen ayrıştırılmış olmasıdır. Bu çerçevede, İngiltere ve Kanada’nın ticari diplomasi uygulamaları organizasyon yapıları ile ilişkili olmaktan ziyade, yurtdışı temsilcilik yapılanma boyutu ve politika geliştirme ve uygulamaları açısından Türkiye’ye örnek olabilecekleri değerlendirilerek incelenmiştir. Ayrıca, yurtiçi yapılanmaları farklılık arz ediyor olsa da yurt dışı yapılanmaları Türkiye’nin yurt dışı ticari misyonları ile benzerlikler göstermektedir. Tez içerisinde ticari diplomasi faaliyetleri incelenirken ticari diplomasi faaliyetlerinin başarıya ulaşmasında önemli bir koşul olmasına rağmen bu faaliyetlere tahsis edilen kaynaklar ve finansman konusuna değinilmemiş ve hem İngiltere ve Kanada, hem de Türkiye örneğinde finansman hususu dışarıda bırakılarak yalnızca politika yapım ve uygulama süreçlerine odaklanılmıştır. Bu yaklaşımın en önemli sebebi finansman tahsisi hususunun başlı başına ele alınacak kadar geniş bir husus olması ve bu hususa bu çalışmada yer verilmesi durumunda çalışmanın odak noktasından uzaklaşılacak olmasıdır. Bu çerçevede, ticari diplomasi kurumlarının teşvik ve diğer hizmetlerine ilişkin ne kadar kaynak tahsis edildiği ve bu kaynakların teşvikler ve diğer hizmetler arasında ne şekilde paylaştırıldığı tezin kapsamı dışında bırakılmıştır. 62 SONUÇ VE ÖNERİLER Ticari diplomasi, bir ülkenin girişimci ve ihracatçılarının yurt dışında ticaret yapması ve yabancı yatırımların ülkeye çekilmesi açısından oldukça önem arz eden faaliyetler bütünüdür. Ülkelerin küresel ticaret ve yatırım rekabetinden pay alabilmesi ve ekonomik güvenlik ile refahını arttırabilmesi için ticari diplomasi faaliyetlerini yürütecek kurumların etkin ve etkili bir şekilde yapılandırılması, güçlü stratejiler izlenmesi ve nitelikli personel aracılığı ile uygulanması elzem hale gelmektedir. Küresel ekonomik rekabette giderek daha önemli bir yere sahip olan Türkiye’nin de bu yerini güçlendirmek için ticari diplomasi faaliyetlerindeki etkinliğini arttırması mecburidir. Makroekonomik politikalarla uyum içerisinde, gereksinimlere dayanan, gerçekçi hedefler ve bu hedeflere ulaşmak için gerekli araçları sağlayan, kısa orta ve uzun vadeli ve entegre bir ihracat ve yatırım stratejisi geliştirilmesi bu etkinliğe ulaşmanın ilk adımıdır. Bu çerçevede ilk olarak ihracat ve yatırım teşviklerini yürütmekten sorumlu kurumların birbiri ile uyumlu çalışması gerekmektedir. Bu noktada ticari diplomasi faaliyetlerini yürütmekten birinci derecede sorumlu olan Ekonomi Bakanlığı ve diğer özel ve kamusal ihracat ve yatırım teşvik ajanslarının hem yurtiçi hem de yurtdışı program ve faaliyetlerinde ciddi bir koordinasyon içerisinde olması elzemdir. Sağlanacak koordinasyon hem faaliyetlerde mükerrerliği, hem de kaynakların israfını engellemeye büyük katkı sağlayacaktır. Ayrıca, bu koordinasyon sayesinde bilgiye erişim daha hızlı ve güvenilir hale gelecek, karar alma süreçlerinin daha kolay yürütülmesi ve olası görev ve yetki karışıklıklarının önüne geçilmesi sağlanacaktır. 63 İkinci olarak, ticari diplomasi faaliyetleri yürütülürken hedef pazar ve sektörlerin doğru tespit edilmesi, bu pazar ve sektörlerde Türk iş çevrelerinin rekabet gücünü arttırıcı araçların tespit edilmesi ve gerekli önlemlerin alınması; yurtiçinde doğrudan yabancı yatırımların yönlendirileceği sektörlerin stratejik seçiminin yapılması büyük önem arz etmektedir. Hem ihracat hem de yatırım teşvik faaliyetleri açısından hedef pazar ve sektörler belirlenirken gelişmiş ülke örneklerinde olduğu gibi ticaret ve büyüme potansiyeli yüksek, Ar-Ge altyapısı güçlü pazarlara ve inovatif, Ar-Ge’ye dayalı, yüksek teknolojili, yani katma değeri yüksek sektörlere odaklanılması Türkiye’nin etkin bir ekonomik güç olması için zorunludur. Yukarıda da belirtildiği üzere, Türk ticari diplomasisinde bu konuda ciddi gelişmeler kaydedilmektedir, ancak bu yaklaşımın daha da güçlendirilmesinde fayda görülmektedir. Bu doğrultuda geleneksel sektör ve pazarlara yoğunlaştırılan faaliyetlerin ağırlığının azaltılması gerektiği değerlendirilmektedir. Bu yaklaşımı benimsemek kısa ve orta vadede zor olabilir ancak uzun vadede Türkiye’nin gelişmiş ülkeler arasında yer alması için oldukça önem arz etmektedir. Bunun haricinde İngiltere ve Kanada örneklerinde görüldüğü gibi pazara özel avantajlı ve öncelikli sektörlerin belirlenmesi oldukça önemlidir. Hedef pazar ve sektörler belirlenirken özel sektör ile işbirliği içerisinde çalışılması, iş çevrelerinin ihtiyaç ve talepleri ile dış politika hassasiyetlerinin ortak bir noktada buluşturulması için gereklidir. Uzun vadeli ve kapsamlı hedef pazar ve sektör politikalarının ancak güçlü bir işbirliği içerisinde oluşturulabileceği değerlendirilmektedir. Öte yandan, hedef firmaların seçiminde de stratejik bir yaklaşım izlenmelidir. Türkiye’nin ihracatçı sayısının artması şüphesiz ki önemlidir. Ancak yüksek katma değerli üretim yapan firmaların güçlendirilmesi daha faydalı bir yaklaşım olacaktır. Bu çerçevede, yalnızca ihracatçı firma sayısının arttırılmasına değil, ihracat potansiyeli yüksek ve altyapısı güçlü olan, ancak uluslararası piyasalara açılım sağlayamamış firmaların küresel ekonomik rekabete entegrasyonunu sağlamaya odaklanılmalıdır. 64 Bu politika izlenirken elbette ki küçük ölçekli firmalar göz ardı edilmemeli; Ar-Ge süreçleri gelişmiş inovatif küçük ve orta büyüklükteki işletmeleri de küresel ekonomiye dâhil edecek stratejik bağlantılar oluşturulmalıdır. Yenilikçi ve yüksek katma değer içeren sektörlerde iştigal eden küçük ve orta büyüklükteki işletmelere odaklanılması ülkenin ekonomik rekabetçiliğinin güçlendirilmesi açısından oldukça önemlidir. Ticari diplomasinin yürütülmesinde her ne kadar ihracat ve yatırım teşvikleri ayrı faaliyetler olarak sınıflandırılmış olsa da bir ülkenin ihracat ve/veya yatırımlar açısından gelişmişliğinin birbirini olumlu şekilde etkileyeceği aşikârdır. Bu çerçevede ihracatta yüksek teknolojili ürünlere ağırlık verilmesi ülkenin teknolojik altyapısının gelişmesine yardımcı olacak ve ülkeyi daha çok sayıda yabancı yatırımcı için çekici hale getirecektir. Aynı şekilde, yüksek teknolojili sektörlerle iştigal eden yabancı yatırımların ülkeye gelmesi ülkenin teknolojik altyapısının gelişmesine ve ihraç ürünlerinin katma değerinin artmasına katkı sağlayacaktır. Bu noktada geleneksel sektörlerin de yüksek katma değer yaratmaya yönlendirilmesi de önem arz etmektedir. İhracata yönelik teşvik faaliyetleri yürütülürken göz ardı edilmemesi gereken bir nokta da ihracatın teşvik edilmesinin yanında ihracatçıların ihracat potansiyellerinin arttırılması, performanslarının geliştirilmesi ve kurumsal kültürün yerleştirilmesi olmalıdır. Bu yaklaşım da uzun vadede güçlü firmalar yaratarak Türkiye’nin ekonomik rekabetçiliğine katkı sağlayacaktır. Ticaret fuarları ve ticari heyetler konusunda Türkiye uygulamaları gelişmiş ülke örnekleri ile paraleldir. Ancak özellikle ticaret heyetlerine hükümet ve/veya Bakanlık yetkililerinin üst düzey katılım sağlanmasının Kanada örneğinde olduğu gibi heyetlerin verimliliğini arttıracağı aşikârdır. 65 Ayrıca, ticaret fuarları ile eş zamanlı olarak diplomatik ve ticari misyon temsilcilerinin ve üst düzey iş çevrelerinin katılım sağlayacağı seminer ve panel benzeri ülke tanıtım etkinliklerinin düzenlenmesinde, bu etkinliklerde Türkiye’deki iş ve yatırım ortamının promosyonunun yapılmasında fayda görülmektedir. Bu tür faaliyetler hem ihracat hem de yatırımlar açısından oldukça olumlu katkılar sağlayacaktır. Öte yandan, bu stratejiler izlenirken yalnızca yurt içi odaklı çalışmak yeterli ve güçlü bir vizyon sağlamayacaktır. Bu anlamda küresel rakiplerin ticari diplomasi faaliyetlerini yürütme hususunda izlediği stratejilerin sürekli olarak gözetilmesi ve proaktif adımlar atılması gerekmektedir. Türkiye’de de İngiltere örneğinde olduğu gibi çapraz verimlilik uygulaması yapılmasının faydalı olacağı değerlendirilmektedir. Özellikle aday Ticaret Müşavirleri/Ataşelerinin özel sektörde belirli bir süre görevlendirilmesi piyasaya ilişkin bilgilerin ve firma ihtiyaçlarının daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacaktır. Ticari diplomaside bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanılması konusunda Türkiye son yıllarda ciddi bir gelişme göstermiştir. Türk firmaları ihracat ve yatırım teşvikleri, ihracat ve yatırım mevzuatı, pazara giriş uygulamaları ve engelleri, hedef pazarlara ilişkin bilgilere daha rahat ulaşabilmektedir. Yukarıda da belirtildiği gibi, Ekonomi Bakanlığı ve Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı’nın internet siteleri hem ihracatçı hem de yatırımcılar için geniş kapsamlı bilgiler sunmaktadır. Ancak, firmalara internet üzerinden iş ortağı bulma ve görüşme yapma imkânı sağlayan sanal ticaret uygulamaları Türkiye’de mevcut değildir. Böyle bir uygulamanın hayata geçirilerek ortalama bir ücret karşılığında firmaların hizmetine sunulmasının faydalı olacağı değerlendirilmektedir. 66 Türkiye’de ticari diplomasi faaliyetleri çerçevesinde verilen hizmetlerin etki analizi yapılmamaktadır. Etkin ve kapsamlı analiz paketleri bulunmamakta ve ticari diplomasi araç ve faaliyetleri, İngiltere ve Kanada örneklerinin aksine, etkinlik ve etkililik açısından dönemsel olarak denetlenmemektedir. Bu nedenle sunulan hizmetlerin etkinliği analiz edilememekte ve uygulamalarda gerekli geliştirme ve güncellemeler sağlanamamaktadır. Hizmetlere ilişkin geri bildirim çoğunlukla sorun yaşayan özel sektörce iletilen şikâyet ve tavsiyelerden oluşmakta ve bu doğrultuda da sorun ortaya çıkmadan önce önlem alınması mümkün olmamaktadır. Bu çerçevede, finansal kaynakların nasıl kullanıldığı, belirlenen hedeflere ulaşılıp ulaşılmadığı, hedeflere ulaşmada en başarılı ve etkili faaliyetlerin neler olduğu, etkisinin az olduğu ölçülen faaliyetlerin ise nasıl iyileştirilip geliştirileceği yönünde yapılacak çalışmalar ticari diplomasi faaliyetlerinin etkinliğinin arttırılmasına katkı sağlayacaktır. Bunların haricinde, yukarıda da değinildiği üzere hükümetler, güvenilir ve objektif ticari bilgiye erişim ihtiyacı, yabancı piyasalara yeni giren firmaların güvenilirlik ve olumlu imaj sağlama ihtiyacı, ulusal firmaların uluslararasılaşmasını sağlamak, uyuşmazlıkların çözülmesi ihtiyacı, ticaret ve hükümet heyetlerinin ziyaretleri esnasında lojistik destek sağlanması arayışı ve stratejik ticaret politikalarını gerçekleştirme amaçları ile ticari diplomasi faaliyetleri yürütürler. Bu kapsamda ticari diplomasi faaliyetlerini yürütmekten birinci derecede sorumlu olan ticari diplomatların istihbarat, iletişim, yönlendirme, müdafaa, koordinasyon ve lojistik sağlama görevlerini etkin bir şekilde yerine getirmeleri gerekmektedir. Yukarıdaki bilgiler ışığında, Türk ticari diplomasisinin etkinliğinin arttırabilmesi için Türk ticari diplomasisinde bu görevleri üstlenen Ticaret Müşavirleri/Ataşeleri bağlamında da bazı düzenlemeler yapılmasının faydalı olacağı değerlendirilmektedir. 67 Bu doğrultuda ilk olarak, Ticaret Müşavirlikleri/Ataşeliklerinin sayısının arttırılması gerekmektedir. Zira Ticaret Müşavirliği/Ataşeliği’nin olmadığı ülkelerde ticari diplomasi faaliyetlerinin etkin bir şekilde gerçekleştirilememesinin yanında Türk firmalarının ilgili ülke mevzuatı ve Bakanlık tarafından sağlanan teşvik mekanizmaları ile ilgili bazı sorunlar yaşadığı tespit edilmiştir. Ancak yeni Ticaret Müşavirlikleri/Ataşeliklerinin açılmasının mümkün olmadığı durumlar ve/veya bazı istisnai hallerde Büyükelçilik ve Konsolosluk personelinin hem görev ve yetki alanlarının, hem de bilgi birikimlerinin Ticaret Müşavirleri/Ataşeleri ile eşleştirilmesi için Dışişleri Bakanlığı ile koordinasyon içerisinde bir düzenleme yapılması uygun olacaktır. Aynı şekilde, Büyükelçilik ve Konsolosluk teşkilatı ile Ekonomi Bakanlığı merkez teşkilatı arasında iletişim kanallarının güçlendirilmesinde de fayda olduğu mütalaa edilmektedir. İkinci olarak, Ticaret Müşavirleri/Ataşelerinin görevlerine başlamaları öncesinde verilen eğitimin kapsamının genişletilerek geliştirilmesi, Ticaret Müşavirlikleri/Ataşeliklerinin bulunduğu ülkelere yönelik olarak ülke bazında ticari, ekonomik, siyasi ve kültürel eğitim paketlerinin hazırlanması önem arz etmektedir. Üçüncü olarak, yine İngiltere ve Kanada örneklerinde görüldüğü gibi Ticaret Müşavirlikleri/Ataşeliklerinde sektörel bazda uzmanlaşmış yerel istihdam edilmesinin ticari diplomasi faaliyetlerinin etkinliğini uzmanların arttıracağı değerlendirilmektedir. Dördüncü olarak, Ticaret Müşavirleri/Ataşelerinin yurt dışı görevlendirilmelerinde yabancı dil bilgilerinin göz önünde bulundurulmasının daha etkili ticari diplomasi faaliyetlerinin yürütülmesine katkıda bulunacağı öngörülmektedir. Öte yandan, aday Ticaret Müşavirleri/Ataşelerine görev öncesi verilen eğitimler esnasında hızlandırılmış ve yoğun dil kursu imkânının sağlanması faydalı bir yaklaşım olacaktır. 68 Beşinci olarak, bir ülkede göreve yeni başlayacak olan Ticaret Müşaviri/Ataşesinin o ülkede görevi sona ermekte olan Ticaret Müşaviri/Ataşesi ile belirli bir süre birlikte çalışabilmesine olanak sağlayacak bir düzenleme yapılmasının deneyim paylaşımı ve pazar hâkimiyetini sağlamak açısından oldukça yararlı olacağı değerlendirilmektedir. Son olarak, Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı’nın yurtdışı temsilcilikleri ile Ticaret Müşavirlikleri/Ataşelikleri arasındaki koordinasyonun sağlanması gerekmektedir. Ajansın yurtdışı temsilcilikleri ile Ticaret Müşavirlikleri/Ataşelikleri arasındaki koordinasyon eksikliği Türk ticari diplomasi faaliyetlerinin etkinliğini olumsuz etkilemekte ve yürütülen tanıtım faaliyetlerinde ikilik yaratmasının yanında bazı durumlarda da kaynak ve zaman israfına sebep olmaktadır. Sonuç olarak, sürekli olarak değişen ve gelişen küresel ekonomik arenada Türk ticari diplomasisinin son yıllardaki başarılı performansını artırabilmesi ve daha etkin hale gelebilmesi için gelişmiş ülkelerin benzer uygulamalarını takip etmesi ve var olan uygulamalarını sürekli olarak geliştirip güncellemesi gerekmektedir. Zira, çalışma içerisinde de defaten değinildiği gibi, artan rekabet ortamında ekonomik ve ticari gelişmeleri yakından takip ederek fırsatları değerlendirebilmek ve tehditleri ortadan kaldırabilmek için ticari diplomasi faaliyetlerinin etkin kullanımı bir zorunluluk halini almıştır. Bu çerçevede, Türkiye’nin ekonomik güvenliğini ve refahını arttırmak için ticari diplomasi uygulamalarının daha dinamik ve güçlü bir yapıya kavuşturulması elzemdir. 69 KAYNAKÇA AFMAN, E. ve MAUREL, M. (2010) “Diplomatic Relations and Trade Reorientation in Transition Countries”, BERGEIJK P.A.G. ve BRAKMAN S. (Ed.), The Gravity Model in International Trade: Advances and Applications, Cambridge University Press, Cambridge, ss. 278−295. AYDIN, M. (2003) “Twenty Years Before, Twenty Years After: Turkish Foreign Policy at the Threshold of the 21st Century”, AYDIN, M. ve ISMAEL T. (Ed.) Turkey’s Foreign Policy in the 21st Century: A Changing Role in World Politics, Ashgate, Aldershot, ss.3-26. BERGEIJK, P.A.G. (2009) Economic Diplomacy and the Geography of International Trade, Edward Elgar, Gloucestershire. BERGEIJK, P.A.G ve MOONS, S. (2009) “Economic Diplomacy and Economic Security”, COSTA, C.G. (Ed.), New Frontiers for Economic Diplomacy, Instituto Superior de Ciencas Socias e Politicas, Lizbon, ss. 37-54. BERRIDGE, G.R. ve JAMES, A. (2001), A Dictionary of Diplomacy, Palgrave, New York. CARRON DE LA CARRIÈRE, G. (1998) La Diplomatie Économique: le Diplomate et le Marché, Economica, Paris. Entering New Markets: A Guide for Trade Representatives 2013, International Trade Centre, Cenevre. FRATTIANI, M. ve KANG H. (2006) “International Terrorism, International Trade, and Borders”, FRATTIANI, M. (Ed.) Regional Economic Integration (Research in Global Strategic Management, Volume 12), Emerald Group Publishing Limited, ss. 203 – 223. GARTEN J., ZOELLICK R. ve SHINN J. (1998) Riding the Tigers: American Commercial Diplomacy in Asia, Council on Foreign Relations, New York. GIL PAREJA, S., LLORCA-VIVERO R. ve MARTINEZ-SERRANO, J.A. (2007) “The Impact of Embassies and Consulates on Tourism”, Tourism Management, Cilt 28, Sayı 2, ss. 355–360. Global Affairs Canada 2015, http://www.international.gc.ca/trade-missionscommerciale/index.aspx?lang=eng (Erişim tarihi: 27.09.2015) 70 HARRIS, R. ve Li Q.C. (2005) Review of the Literature: The Role of International Trade and Investment in Business Growth and Development, UK Hazine Müsteşarlığı 2014, Stratejik Plan 2014-2018, Ankara. KİRİŞÇİ, K. (2009) “The Transformation of Turkish Foreign Policy: The Rise of the Trading State”, New Perspectives on Turkey, Sayı 40, ss. 29-57. KOSTECKI, M. ve NARAY, O. (2007) “Commercial Diplomacy and International Business”, Clingendael Discussion Papers in Diplomacy, Clingendael Institute, Sayı107. KOTABE, M. ve CZINKOTA, M.R. (1992) “State Government Promotion of Manufacturing Exports: A Gap Analysis”, Journal of International Business Studies, Cilt 23, Sayı 4, ss. 637-658. LEDERMAN, D., OLARREAGA, M., ve PAYTON, L. (2006) “Export Promotion Agencies: What Works and What Doesn't”, Policy Research Working Paper Series 4044, The World Bank. LEE, D. (2004) “The Growing Influence of Business in U.K. Diplomacy”, International Studies Perspectives, Sayı:5, ss. 50-54. LI, Q. ve SCHAUB, D. (2004) “Economic Globalization and Transnational Terrorism”, Journal of Conflict Resolution, Cilt 48, Sayı 2, ss. 230-258. MERCIER, A. (2007) “Commercial Diplomacy in Advanced IndustrialStates: Canada, the UK, andthe US” Clingendael Discussion Papers in Diplomacy, Clingendael Institute, Sayı 108. NARAY, O. (2008), “Commercial Diplomacy: A Conceptual Overview”, paper presented at the 7th World Conference of TPOs, The Hague, The Netherlands, October 2008. http://www.researchgate.net/profile/Olivier_Naray/publication/255601282_Co mmercial_Diplomacy_A_Conceptual_Overview/links/53d759a10cf21cf932c10 e1e.pdf (Erişim tarihi: 10.04.2015). NARAY, O. (2011), “Commercial Diplomats in the Context of International Business”, BERGEIJK P.A.G, HEIJMANS, M.O. ve MELISSEN, J. (Ed.), Economic Diplomacy: Economic and Political Perspectives, Martinus Nijhoff, Leiden, ss.121-148. NITSCH, V. ve SCHUMACHER, D. (2004) “Terrorism and International Trade: An Empirical Investigation”, European Journal of Political Economy, Cilt 20, Sayı 2, ss. 423–433. NITSCH, V. (2007) “State Visits and International Trade”, The World Economy, Cilt 30, Sayı 12, ss. 1797-1816. 71 ÖĞÜTÇÜ, M. (1998) Türkiye'de Yeni Bir Ekonomik ve Ticari Diplomasi Stratejisine Doğru, TÜSİAD, İstanbul. ÖZBEK, Z. (2008) “KOBİ’lerin Türk Ekonomisine Etkileri,” Uluslararası Ekonomik Sorunlar, Sayı, 31, ss. 49-57. POTTER, E.H. (2004) “Branding Canada: The Renaissance of Canada’s Commercial Diplomacy”, International Studies Perspectives, Cilt 5, Sayı 1, ss. 55-60. RANA, K.S. (2002) Bilateral Diplomacy, Diplohandbooks, Cenevre. RANA, K.S. (2007) "Economic Diplomacy: The Experience of Developing Countries." BAYNE, N. Ve WOOLCOCK, S. (Ed.), The New Economic Diplomacy: Decision-Making and Negotiation in International Economic Relations, Ashgate, Aldershot, ss. 201-220. REUVERS, S. ve RUEL, H. (2012) “Research on Commercial Diplomacy: A Review and Implications”, RUEL, H. (Ed.), Commercial Diplomacy and International Business: A Conceptual and Empirical Exploration, Emerald Group Publishing Limited, Bingley, ss. 1-27. ROSE, A.K. (2007) “TheForeign Service andForeignTrade: Embassies as ExportPromotion,” The World Economy, Cilt 30, Sayı 1, ss. 22-38. SANER, R. ve YIU, L. (2003) “International Economic Diplomacy: Mutations in Post-Modern Times”, Clingendael Discussion Papers in Diplomacy, Clingendael Institute, Sayı 84. SEGURA-CAYUELA, R. ve VILARRUBIA, J.M. (2008) The Effect of Foreign Service on Trade Volumes and Trade Partners, Banco de Espana Working Paper No.0808. SERINGHAUS, R.F.H. (1986) “The Impact of Government Export Marketing Assistance”, International Marketing Review, Cilt3, Sayı 2, ss. 55-66. SERINGHAUS, R.F.H. ve ROSSON, P.J. (1989) Government Export Promotion: A Global Perspective, Routledge, Londra. SERINGHAUS, R.F.H. ve ROSSON, P.J. (1998) “Management and Performance of International Trade Fair Exhibitors: Government Stands vs Independent Stands”, International Marketing Review, Cilt 15, Sayı 5, ss. 398412. SPENCE, M.M. (2003) “Evaluating Export Promotion Programmes: U.K. Overseas Trade Missions and Export Performance”, Small Business Economics, Cilt 20, Sayı 1, ss. 83-103. 72 STRANGE, S. (1992) “States, Firms and Diplomacy”, International Affairs, Cilt 68, Sayı 1, ss. 1-15. T.C. Başbakanlık Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı 2015, http://www.invest.gov.tr/tr-TR/theagency/Pages/OurServices.aspx (Erişim tarihi: 08.10.2015) T.C. Ekonomi Bakanlığı 2013, Stratejik Plan 2013-2017, Ankara. T.C. Ekonomi Bakanlığı 2015, Uluslararası Doğrudan Yatırımlar 2014 Yılı Raporu, Ankara. T.C. Ekonomi 29.10.2015) Bakanlığı 2015, www.ekonomi.gov.tr (Erişim tarihi: T.C. Ekonomi Bakanlığı 2015, 2015 Yılı Performans Programı, Ankara. The Canadian Trade Commissioner Service Committee Report 2012, Standing Committee on International Trade , (Adopted by the Committee on March 27, 2012; Presented to the House on March 30, 2012) The Canadian Trade Commissioner Service 2015, http://www.tradecommissioner.gc.ca/eng/home.jsp (Erişim tarihi: 23.09.2015) The World of Investment Promotion At a Glance: A Survey Of Investment Promotion Practices2001, United Nations Conference on Trade and Development, Cenevre. Trade and Investment Report, http://www.gla.ac.uk/t4/economics/files/harris_UKTIFinalReport.pdf tarihi: 08.11.2015) (Erişim Trade Commissioner Service Comprehensive Client Survey 2013, http://www.tradecommissioner.gc.ca/eng/document.jsp?did=140716 (Erişim tarihi: 09.11.2015) Türk Eximbank 2014, 2014 Faaliyet Raporu, Ankara. Türk Eximbank 2015, https://www.eximbank.gov.tr (Erişim tarihi: 22.10.2015) Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı 2013, 2013 Yılı Faaliyet Raporu, Ankara. Türkiye İstatistik Kurumu 2015, http://www.tuik.gov.tr/ (Erişim tarihi: 19.10.2015) UK Trade and Investment 2005, Corporate Plan 2005-2008, Londra. 73 UK Trade and Investment 2005, Departmental Report 2005, Londra. UK Trade and Investment 2014, Annual Report and Accounts 2013-14, Londra. UK Trade and Investment Performance and Impact Monitoring Survey 2015, https://www.gov.uk/government/collections/uk-trade-investment-performanceand-impact-monitoring-survey (Erişim tarihi: 25.11.2015) UK Trade and Investment Research 2015, https://www.gov.uk/government/collections/uk-trade-investment-ukti-research (Erişim tarihi: 26.11.2015) UK Trade and Investment 2015, https://www.gov.uk/government/organisations/uk-trade-investment tarihi: 27.10.2015) (Erişim VISSER, R. ve RUEL, H. (2012) “Commercial Diplomats as Corporate Entrepreneurs: An Institutional Perspective”, RUEL, H. (Ed.), Commercial Diplomacy and International Business: A Conceptual and Empirical Exploration, Emerald Group Publishing Limited, Bingley, ss. 29-70. WELLS, L.T. ve WINT, A.G. (2000)Marketing a Country: Promotion as a Tool for Attracting Foreign Investment, Foreign Investment Advisory Service Occasional Paper No. FIAS 13, The World Bank, Washington, D.C. http://www.wds.worldbank.org/external/default/WDSContentServer/WDSP/IB /2000/05/25/000094946_00051005302185/Rendered/PDF/multi_page.pdf (Erişim tarihi: 10.10.2015) YOUNG, S. (1995), “Export Marketing: Conceptual and Empirical Developments”, European Journal of Marketing, Cilt 29, Sayı 8, ss. 7-16. Yurtdışına Yatırım, T.C. Ekonomi Bakanlığı 2015, http://www.ekonomi.gov.tr/portal/faces/home/yatirim/yurtdisinaYatirim/yygen elbilgi;jsessionid=XeJUZmW536tlx9R_ZVSjEigp8PF0DNigzyvxZR9rDiBg3S UUQZp!1897188085?_afrLoop=1375260435690098&_afrWindowMode=0&_ afrWindowId=null#!%40%40%3F_afrWindowId%3Dnull%26_afrLoop%3D1 375260435690098%26_afrWindowMode%3D0%26_adf.ctrlstate%3Dlh9ftilnx _4 (Erişim tarihi: 27.10.2015) 2023 İhracat Stratejisi, 13 Haziran 2012 tarih ve 28322 sayılı Resmi Gazete http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2012/06/20120613-31.htm (Erişim tarihi: 28.09.2015) 74 ÖZGEÇMİŞ DİDEM AKSOY Adres: 1421. Cad., Onur Sitesi, A/15, Balgat, Çankaya/ANKARA Telefon: 0 536 236 25 68 E-mail:aksoyd@ekonomi.gov.tr KİŞİSEL BİLGİLER Doğum Tarihi: 25.08.1987 Medeni Hali:Bekar Uyruğu: T.C. EĞİTİM 2010-2012 Bilkent Üniversitesi, Ekonomi ve Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans, Uluslararası İlişkiler (Burslu) 3,97/4.00 ANKARA 2005-2010 TOBB ETÜ, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ANKARA Lisans, Uluslararası İlişkiler(Burslu) 3,74/4.00 2001-2005 Buca Anadolu Lisesi 5.00/5.00 İZMİR İŞ TECRÜBESİ Temmuz 2012T.C. Ekonomi Bakanlığı, Dış Ticaret Uzman Yardımcısı Eylül 2010-Temmuz 2012 Öğretim Asistanı Bilkent Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü YABANCI DİL İngilizce: İleri Seviye TOEFL IBT: 96(Advanced)/ KPDS: 97,5(A Düzeyi) Fransızca: Orta Seviye Rusça: Başlangıç Seviye HOBİLER: Yüzme, seyahat, trekking 75