T.B.M.M. B:56 26.3.2003 0:2 çağrılarına kulağını tıkayarak, uluslararası hukuk ve meşruiyet örgütlenmelerini dağıtarak kendine yol açma politikasına "dur" demek gerekiyor. Amerika Birleşik Devletlerinin izlediği bu politika, Birleşmiş Milletlerin zaten zayıf olan imajını dağıtma yönünde etki yapacak gibi görünse de, bu tür kuruluşların önemini ve gerekliliğini bir kez daha ortaya çıkarmaktadır. Dünyanın masum ve güç­ süz halklarının zorba güçlere karşı dayanışmasının yolu mutlaka bulunacaktır. Birleşmiş milletlerin son konumu, sahibinin sesi olmaktan, azıcık da olsa, çıkabileceği yönündedir. Avrupa Birliği içerisinde barışçı çözümlerden yana ağırlık koyan ülkelerin tavrına Türkiye'nin daha aktif destek vermesi, belki de, Amerika Birleşik Devletlerini izlediği hatalı, zor yoldan döndürebilecekti; oysa, Adalet ve Kalkınma Partisinin ikircikli ve zaaf dolu çizgisi, bugün gelinen nok­ tanın, yaşanan acıların da, bir ölçüde, hazırlayıcısı olmuştur. Hükümete önerilen rüşvetler de, "Kuzey Irak'ta şu olursa, şu olur; şu olmazsa, bu olur" tehditleri de, Türkiye'nin itibar etmemesi gereken politikalardır. Her şeyi savaş nedeni sayan bir dışpolitika olamaz. Bununla bir yere varılamaz. Yanlışlıkta bir­ leşmenin bir anlamı yoktur. Bu bakışla bakıldığında kolayca görülecektir ki, Irak'ın kuzeyinde zayıf, örgütsüz ve Irak Devletiyle de pek barışık olmayan bir toplumun bu konumunun devamında ısrar et­ mek, zaman zaman ortaya çıkabilecek belirsizlikleri ve tehditleri de göze almayı gerektirmektedir. Türkiye, kimliği belli ve kendi düzenini kurmuş güçlü bir komşuyla komşu olmaktan kork­ mayacak kadar çağdaş ve güçlü bir ülkedir. Dünyada devlet anlayışı değişmektedir. Artık, ben güç­ lü olayım, komşum zayıf kalsın anlayışı eskimiş bir yaklaşımdır. Komşudaki fakirlik sana da bulaşır. Onun için, birlikte kalkınmak ve güçlenmek hedeflenmelidir. Avrupa Birliği vizyonundaki uluslararası örgütlenmeler, bu ilkeyi de gündemlerinin ilk sıralarına almıştır. Dünyanın bir yerinde açlık, sefalet, insan onuruna yakışmayan durumlar yaşanır­ ken, sen, mutlu ve müreffeh yaşayamazsın, aç ve sefil insanların göçünü önleyemezsin. Birleşmiş Milletler ve AGİK gibi kuruluşların, artık, büyük devletlerin ulusal politikalarını dünyaya kabul ettirmelerinin aracı olmaktan çıkarılmalarının yanı sıra, bölgesel ve küresel barışın korunması için, toplumlar arasındaki ekonomik uçurumların kapatılması, dünyada hakça bir ekonomik düzen kurulması için etkin çalışmalarda bulunmalarını savunmak ve sağlamak gerekir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN- Bir dakika efendim... Mikrofonunuzu açıyorum; lütfen, konuşmanızı tamamlayın. HALİL AKYÜZ (Devamla)- Avrupa Birliği içinde, Almanya-Fransa ilişkilerini örnek alan bir yaklaşımın Ege'de de kurulması, Doğu Akdeniz birlikteliğinin, Türk-Yunan yakınlaşmasıyla Av­ rupa Birliğine güç katması ve bu ülkelerin, halklarının geleceğini güzelleştirmenin büyük şem­ siyesinde buluşması, barış için de umut olacaktır. Sayın milletvekilleri, Doğu Akdeniz'de, Avrupa Birliğine güç katacak bu birliktelikleri Yunanistan'la olan ilişkilerimiz bağlamında söylerken, Sayın Bakana hatırlatmak istiyorum. Belki, dünyada olup biten önemli olayların yanında güncelliğini kaybetmiş gibi gözüküyor; ama, kom­ şumuz Yunanistan'la olan komşuluk ilişkilerimizi mümkün olduğu kadar düzeltmekle birlikte, kom­ şumuz Yunanistan'ın, uluslararası anlaşmaları ve hukuku ihlal ederek, Batı Trakya'daki Türklere baskı yapmakta olduğunu unutmayalım ve onu takip edelim. Ayrıca, bölgemizde, İsrail ve Filistin ihtilafında, Filistinlilerle olan gönül bağlarımız, İsrail'le ise, 1948'de bölgemizde onu tanıyan ilk ülke olmamız nedeniyle, İsrail ile Filistin arasıdaki barış sürecinde yer almalıyız ve etkin olmalıyız. Bunu da, Sayın Bakanımızın takip edeceğine inanıyorum. AK Parti iktidarı, bugüne kadarki uygulamalarıyla kendine umut bağlayan yığınları hayal kırıklığına uğratmıştır. AHMET YENİ (Samsun) - Siirt ve Çorum seçimlerine bak!.. -351-