Bardakoğlu: `Cemaatler dünyevileşti`

advertisement
On5yirmi5.com
Bardakoğlu: ‘Cemaatler dünyevileşti’
Bardakoğlu:”İnsanlara maneviyat ve ahlâk önderliği yapması beklenen dini
cemaatlerin ve tarikatların her birinin ayrı bir dünyevi meşgalesi var.”
Yayın Tarihi : 24 Ocak 2015 Cumartesi (oluşturma : 10/22/2017)
Son dönemde Suriye’de IŞİD’ın katliamları, Paris’te Charli Hebdo dergisine düzenlenen saldırı
özellikle sosyal medyada ‘gerçek İslam’ın ne olduğu’ tartışmalarına yol açarken bir taraftan da
Batı’da Müslümanlara karşı ayrımcı yaklaşımlara neden olan İslamofobi tartışılıyor. İslam dünyasının
günümüz dünyasında yaşadığı sorunları İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi bünyesinde kurulan ve 2
yıllık bir geçmişi bulunan Kur’an Araştırmaları Merkezi’nin (KURAMER) Müdürü olan eski Diyanet
İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu ile merkezin Bilim Kurulu’nda yer alan eski İstanbul Müftüsü
Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı’yla Milliyetten Mert İnan’ın konuştu.İşte o konuşma...
Bardakoğlu’nun müdürlüğünü yaptığı Üsküdar’da faaliyet gösteren merkezin Bilim Kurulu’nda
Çağrıcı’nın yanı sıra sahasının tanınmış ilim adamlarından Prof. Dr. İsmail Erünsal, Hikmet Zeyveli,
Prof. Dr. Ömer Faruk Harman, Prof. Dr. Yusuf Yavuz gibi isimler bulunuyor. Prof. Dr. Bardakoğlu ile
Prof. Dr. Çağrıcı Milliyet’in sorularını yanıtladı.
Merkezin asli görevi ve çalışma alanı ne olacak?
BARDAKOĞLU: Günümüz İslâm dünyasında insanımızla din arasında, Müslüman zihinle Kuran-ı Kerim
arasında kalın perdeler oluştu. Kuran, Müslümanların İslam anlayışı üzerindeki geliştirici konumunu
önemli ölçüde yitirdi. Kuran sadece savunmacı ve tepkisel reflekslere dayanak yapılmakla kalmadı;
kimi zaman esrarlı bilgilerle ve şifrelerle dolu anlaşılmaz bir Kitap da oldu. İslam dünyası kutsal
kitabı Kuran’ı kendi çağında anlamaya yeterince eğilmedi. Özgürlükler, insan hakları, kadın, çevre,
siyaset, sosyal barış, uluslararası ilişkiler gibi konularda sorunları tartışırken söz dönüp dolaşıp İslam
ve Kuran’a geliyor. İnsanlar da haklı olarak olup bitenlerin İslam’la ve Kuran’la ilişkisini anlamak
istiyor. Dünyanın bir yerinde yaşanan şiddet ve terörün daha şokunu atlatmadan İslam ve Kuran’la
ilgili taban tabana zıt yorumlar ve ithamlar ortalıkta savrulmaya başlıyor. Bütün bunlar bize Kuran
üzerinde uzun soluklu, derinlikli ve geniş kapsamlı, bir araştırmaya çok ciddi ihtiyaç bulunduğunu
gösterdi. Sonuçta, hayırseverlerin özel amaca tahsis edilmiş mali desteğiyle bu merkez kuruldu.
‘Dini yanlış anlamak’
Bugüne kadar hangi çalışmalara imza atıldı?
ÇAĞRICI: İslam coğrafyasında ve Batı’da Kuran araştırmaları alanında yapılan eski ve yeni çalışmaları
toplayarak ihtisas kütüphanesi, elektronik veri tabanı ve arşiv oluşturmayı önceledik. On binlerce
kitap, makale ve tezi içeren hayli zengin bir veri tabanı oluşturduk.
BARDAKOĞLU: İslâm dünyasında yaşanan birçok acının temelinde dini doğru anlamama, Kuran’ı ve
Hz. Peygamber’in sünnetini doğru yorumlayamama problemi yatıyor. Aynı dinin mensupları keşke
İslam’ın özünü anlamada biraz gayretli olsalar! 1.5 milyar nüfusu ve 50’yi aşkın devleti olan İslam
dünyasındaki parçalanmışlık tarihin hiçbir döneminde bu boyutta olmadı. Dini, kutsal kitabı ve
Peygamber’i aynı olan İslam dünyası birbirini yok edecek seviyede zihni parçalanmışlık
yaşamaktadır.
ÇAĞRICI: Maalesef 21. yüzyılda Kuran ve Sünnet’in ne dediği, nasıl yorumlanması ve çağımızla nasıl
buluşturulması gerektiği üzerine kafa yoran çok az Müslüman var. 21. yüzyılda Müslümanlar olarak
İslam’ın ahlâk ve hoşgörüsünü, erdemlerini, güven ve barış mesajını yeterince özümseyemedik.
İslamiyet’in özü Kuran-ı Kerim’dir; Kur’an’dan kopuk bir İslam olamaz. Yüce Kitabımızı en doğru
biçimde anlamak ve anlatmak istiyoruz. KURAMER olarak böyle bir sorumluluğu üstlenerek yola
çıktık.
‘Keyfi seçmeler yapılıyor’
Bugünün İslam dünyasını nasıl yorumluyorsunuz?
BARDAKOĞLU: Müslümanlar bugün “Ben kutsal kitabımı ve Peygamberimin sünnetini nasıl
anlamalıyım?” sorusunu, yani dini bilgiyi ciddiye almak zorunda. Bu soruyu, ‘oryantalistlerin veya
dinde reform yapmak isteyenlerin tuzağı’ olarak gördüğümüz zaman dini korumuş olmuyoruz. Belki
bu yüce dini tarihe hapsetmiş, dini hayattan koparmış oluyoruz.
ÇAĞRICI: Pakistan, Bangladeş, Yemen, Somali ve güneyimizdeki ülkelerde uygulanan din eğitimi ve
dinî bilgi üretimi bu çağı yeterince anlamış ve yorumlamış değil. Sonuçta Müslümanların çoğu içinde
yaşadığı çağdan kopuyor, şimdiki zamanla kavgalı hale geliyor. 8, 9 veya 10. yüzyıllarda o çağların
ihtiyaçlarına, zihinsel yapılarına göre üretilmiş bilgileri eleştiri süzgecinden geçirmeden ‘İslam’ın
sabit bilgisi’ diye ortaya koymak, bunları kutsal bilgi olarak sunmak en sonunda tıkanmaya
götürüyor. Klasik kaynaklardaki bilgilerden keyfi seçmeler yapılıp şiddete meşruiyet sağlandığı da
oluyor. Ortadoğu ülkelerinde çağ ile uyumsuz din eğitimi alan kişiler, aldıkları eğitimle yaşadıkları
dünyayı uzlaştırmıyorlar. Çatışma önce zihinlerinin içinde başlıyor, sonrasında dışa yansıyor.
‘Cemaatler dünyevileşti’
BARDAKOĞLU: Gelinen noktada İslâm dünyasında üç farklı Müslüman modeli oluştu. İlki on dört
asırlık gelenekteki bilgiyi yenilemeksizin bugüne aktaran ve hayat tarzımızı buna göre oluşturmayı
öneren katı gelenekçi anlayış. İkinci grup Müslümanların tarihsel tecrübesini ve bilgi birikimini yok
sayarak Kuran ve Sünnet’in lafızlarını ilk yüzyıllardaki şekliyle anlamada ısrar eden Selefiler. Selefi
akım, kendi düşünce dünyasını hatta kavgasını desteklemek için ayet ve hadisleri bağlamından ve
gelenekten kopararak kullanıyor. Üçüncü grubu ise dini sadece vicdan boyutuyla sınırlayan, günlük
hayattaki etkisini ve görünümünü kabullenmek istemeyen seküler Müslümanlar oluşturuyor. Bu üç
akım da sorunludur. İslam dünyasında totaliter rejimler de siyasi muhalefet hareketlerine karşı
İslam’ı kendi meşruiyetleri için kullanageldiler. İnsanlara maneviyat ve ahlâk önderliği yapması
beklenen dini cemaatlerin ve tarikatların her birinin ayrı bir dünyevi meşgalesi var.
Son dönemde İslam coğrafyasında hem dış devletlerin hem iç zaafların ürettiği bir yığın sorun,
özellikle de öfke, nefret, şiddet ve terör iyice öne çıktı. Bu kadar olumsuz tablo içinde sıkışıp kalan
günümüz düz Müslüman iyice bunalmış durumda.
6 bilim dalında proje
Kur’an Araştırmaları Merkezi’nin (KURAMER) Müdürü olan eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali
Bardakoğlu, merkez hakkında şu bilgileri verdi:
“KURAMER olarak iyi yıldır devam eden çalışmalarımızın bundan sonraki sürecinde Kuran alanındaki
her türlü çalışmayı destekleyip bu konuda yetkin uzmanlar yetiştirilmesini sağlayacağız. Diğer
ülkelerde Kuran araştırmaları yürüten merkezlerle temas halindeyiz. Batı’da yapılmış akademik
çalışmalarla yüzleşme, onları değerlendirme faaliyetlerimiz de olacak. Geçmişten günümüze çok
önemli kitaplar, objektif bilgi kaynakları intikal etti. İslam’ın ilk kuşak âlimleri her şeyi kendilerinden
emin olarak açıklıkla yazıp çizdiler. İslam’ın kaynağına en yakın olan o nesillerden gelen bilgileri
asrımızla buluşturacak, günümüzün akademisyenlerinin onlardan yararlanmasına imkân
sağlayacağız. Hem ülkemizdeki hem de yurtdışındaki birinci sınıf uzmanlarla çalışmalarımızı
yürütüyoruz. Birinci aşamada altı bilim dalında başlattığımız projeler sonuçlanmaya başladı. 20152016 yılında kamuoyunun ilgisine ve bilgisine sunmaya başlayacağız. İkinci aşamada Kuran
ansiklopedisi, Kuran sözlüğü, Kuran terimleri, Kuran ve hayat, Kuran ve insan, Kuran estetiği gibi
konularında birbirini tamamlayan projeler planladık. Bu ve devamındaki çalışmalar Kuran’ı anlama ve
Kuran tefsiri çabaları için de sağlam bir bilgi tabanı inşa etmiş olacak. Karanlıkla mücadelenin yolu
hak bildiğimiz yolda yürümekten, bir mum da bizim yakmamızdan geçer.”
Mustafa Çağrıcı
‘İslam dünyası geri kaldı’
Sık sık bu çağda İslâm’ı yaşamak, Kuran’ı anlamaktan söz ediyorsunuz. Bunu biraz açar mısınız?
ÇAĞRICI: İslam’ın temeli Kuran ve sahih Sünnet’tir. Tarihsel birikim kutsal değildir. Tarihsel birikimi
tümden redetmeden ondan yararlanmak doğru noktadır. Sonuç olarak tarihsel tecrübeyi ve modern
çağdaki gerçekleri dikkate alan, Kuran ve Sünnet eksenli bir buluşmaya ihtiyaç vardır. Terör, şiddet
gibi üzücü olayları haksız olarak İslami kavramlarla meşrulaştıran hareketleri görenler, din
konularında derinlikli bilgiye de sahip olmadıkları için artık kişileri değil, Kuran’ı bile sorumlu tutma
hatasına düşebiliyorlar. Resimde görünene bakıp Kuran ve İslam hakkında zihinleri sarsılmaya
başlayalar var.
BARDAKOĞLU: İslam dünyası son asırlarda bilimde, teknolojide, askerî ve ekonomik güçte bir
sıkışma ve geri kalmışlık yaşıyor. Bu çok açık. Eğitim, sosyal adalet, adil yönetim, hesap verebilirlik,
çalışma ve üretme, şehirleşme, sağlık gibi birçok alanda gençlerimiz kendi ülkelerini gelişmiş
ülkelerle kıyaslıyor. Elbette bu sorunları din üretmedi, biz kendi ellerimizle ürettik. Bu sorunları
aşmak uzun vadeli rasyonel yollardan geçer. Fakat hali hazır manzaranın ruh hallerinde bozulmalara
ve özgüven kayıplarına yol açtığını da görmemiz gerekir. Bu olumsuz durumun daha ileriye
gitmemesi için günümüz Müslüman’ının dinle, Kuran’la yeni bir buluşması gerekiyor.”
‘HİÇ BU KADAR BÖLÜNMEDİK’
Bugün İslam dünyasında arzu ettiğimiz barış neden gerçekleşemiyor?
BARDAKOĞLU: Hıristiyanlığın yaşadığı tecrübeyi dikkatle izlememiz gerekiyor. Mezhep kavgalarının
toplumları nasıl parçaladığını görmeliyiz. Batı dünyası bu parçalanmışlığın acısını yüzyıllar boyu
çekti. Nihayet birlikte hareket etme konusunda ortak bir bilinç oluştu. İslam dünyası bunu görmeye
başlamalıdır. Tarihimizin hiçbir döneminde şimdiki kadar bölünmüşlük olmadı.
ÇAĞRICI: İslam dünyası yaşadığı sorunlarının iç ve dış kaynaklarını soğukkanlı biçimde analiz edip
onlarla yüzleşebilmelidir. Gerekiyorsa ciddi bir özeleştiri yapabilmelidir.
Din âlimlerinin hataları var
Toplumumuzda bu sağlıklı dini bilgi, Kuran’ın doğru bilgisi yeterince önemsenmiyor mu? BARDAKOĞLU: İslam dünyasında iki türlü seçme furyasıyla karşı karşıyayız. Önce ideolojik dini
gruplar on dört asırlık dini gelenek ve birikimden kendi hedeflerine uygun metinleri seçip insanları
bu yönde eğitiyorlar; bu yolla kendine meşruluk sağlıyorlar. İkinci olarak halkımız da doğrunun ne
olduğu üzerine kafa yorup bir arayışa girmekten ziyade, anlatılanlardan adeta kendi damak zevkine
göre seçki yapıyor. Bir de insanımız, işine gelen, kendi hayatına fazla dokunmayan, hep ötekini
suçlayan dini söylemlerden hoşlanıyor. Böyle bir ortamda ulemanın, toplum önderlerinin, aydınların,
ideolojik söylemden, duygusal tepkiden uzak, prensipli, ahlaklı, sorumlu ve vicdanlı davranmaları,
dinin doğru bilgisi, Kuran’ın bütüncül ilke ve mesajının ne olduğu üzerinde ciddiyetle durmaları
gerekiyor. Bu yeterince gerçekleşseydi bugünün birçok sorununu yaşamazdık.
ÇAĞRICI: Televizyonlarda din adına konuşan bazılarını izlediğimde din hakkında sıradan bilgiye sahip
kimselerin etkilenmemesi gerçekten de çok güç diye düşünüyorum. Ben, bugün yaşananların birinci
sorumlusunun dini bilgiyi temsil edenler olduğunu düşünüyorum. İslam dünyasının bir sorunu da
toplumların zihnindeki din algısını eksik, kusurlu inşa eden din alimleridir.
Bu dökümanı orjinal adreste göster
Bardakoğlu: ‘Cemaatler dünyevileşti’
Download