Nimetullah Atal 30-35 yıldır sokaklarda Kuzey Kürtleri ‘’ Biji Kürdistan ‘’ yerine ‘’ Biji Öcalan ‘’ diye haykırmaktadır. Burada ki sakatlığı millet olarak silahların tamamen sustuktan sonra hissedeceğiz. Ferhat Sağnıç: Kürdistan’ın kuzeyinde Şex Sait, Seyit Rıza ve Ağrı ulusal direniş hareketleri bölgesel hareketler niteliğindeydi. Ancak PKK hareketi tüm kuzeyi hatta diğer parçalarında etkisi altına alarak büyük bir güç ve umut verdi. PKK hareketinin diğer ulusal direniş hareketlerinden ayıran özellik sizce neydi? Nimetullah Atal: PKK’ in 30-35 yıllık mücadele gerçeği bulunmaktadır. Bu mücadele Ortadoğu’da yaşayan Kürtlere yönelik "Kürt proleter devrimci hareketi" konseptinde gelişti. Kürtlerin Ortadoğu’da vuku bulan sorunlarının Kürtlerle beraber yaşayan halkların demokratikleşmesiyle özgürlüğe ulaşacağının şiarına inandırarak gelişen bir örgüt haline geldi. Kürtler Kürdistan coğrafyası üzerinde devlet bilincinden uzak tutularak beraber yaşadıkları halkların , devletlerin demokrasisini iyileştirerek özgürlüğe kavuşacaklarına inandıran bir PKK gerçeği var. Şex Sait, Seyit Rıza , İhsan Nuri Paşa öncülüğünde geliştirilen isyanlar bölgesel bir hakaret olarak algılansa bile temel olarak Kürtlerin statüsünü Kürdistan’a dayandıran Kürtlerin özgürlüğünü ancak Kürdistan’ın özgür olmasına bağlayan bilinçle geliştirildi. PKK bunun uzağında bir politikayla hareket ederek Kürtleri sömüren devletlerin ‘ Ulus devlet ‘ yapısını koruyarak sömüren devleti yeni bir demokrasi modeline ikna etme gayreti içerisindedir. PKK için ‘’ Kürtleri sömüren , ezen , yok sayan , dilini , kültürünü yasaklayan ‘ ülkeleri demokrasiye ikna eden bir hareket olarak tanımlamamız daha doğru olacaktır. PKK’ in temel olarak politikası arasında Kürdistan mücadelesinin bulunduğunu düşünmüyorum nitekim 30-35 yıl sonra 2013 yılı itibariyle değişen ve geliştirilen konsept PKK’ in Kürdistan mücadelesinin uzağında olduğuna iyi bir örnektir. Bir yandan dağda mücadele veren gerilla kardeşlerimiz diğer yandan bu mücadeleye sokaklarda ‘’ Yaşasın halkların kardeşliği ‘’ sloganı ile karşılık veren bir gerçekliliğimiz varsa oturup nerede yanlış yapıyoruz bunu düşüneceğiz. Halkların kardeşliği Kürdistan’a özgürlükten geçecekse bunu anlamak mümkündür ; Bu kardeşlik Kürdistan’a gelince bir hinlik duygusu taşıyorsa burada samimiyet sorgulanmalıdır. 30-35 yıl sonra millet olarak ortak bir akıl gerçekleştiremiyorsak bunun aksine Kürdistan’ın her parçasında ayrılmış ve ayrıştırılmışsak PKK’nin bu noktada ciddi anlamda özeleştiri yapması da gerekir. PKK , Kürtler için sömüren ülkelerin faşist sistemden uzaklaştırılıp demokratik çoğulcu bir sistemin mücadelesini veren bir parti konumundadır. Bu noktada hakkını teslim edeceğiz; Kürdistan bilincinin uzağında bir parti olduğunun gerçeğini de Amed sokaklarında ‘’ %5 Bağımsız Kürdistan istiyoruz ‘’ diye kanaat geliştiren halkımızın gerçeğinden göreceğiz. PKK , Kürdistan’ın özgürlüğü için değil sömüren devletlerin daha demokratik olmasını savunan bir örgüttür. PKK’yi diğer ulusal direniş hareketlerinden ayıran en temel özellik olarak bunu görmekteyim. PKK’yi ulusal kurtuluş hareketi olarak görmek PKK’ye liderlik yapan Sn Abdullah Öcalan’ın 1999’dan itibaren savunduğu ve geliştirdiği demokratik cumhuriyet projesine ters düşeceğimizi belirtmek isterim. Sıkıntı ; PKK üzerinden Öcalan değerlendirmesi yapmamız aksine Öcalan üzerinden değerlendirdiğimiz PKK’dir. Öcalan’ın PKK üzerinde bitmeyen hegemonyası PKK’yi 30-35 yıldır tek bir şahsın inisiyatifine bırakıyor. Sn Abdullah Öcalan özgür düşünen ruhlar yetiştirmedi bilhassa PKK üzerinden sağladığı iktidar Kürtleri ( PKK tabanını ) kendi şahsına ciddi anlamda kutsattı kutsatmaya da devam ediyor. Pratik bir örnek verecek olursak ; Bahoz Erdal Kandil’de Kürtlerin özgürlüğünü Kürdistan’dan geçeceğine inanır PKK’ye liderlik yapan Sn Öcalan ise ; Özgürlüğü demokratik cumhuriyet’ten geçtiğine inanır. Bu noktada zamanla bazı mevzuları daha net görmemiz mümkün olacaktır. Şunu kabulleneceğiz bilhassa buna PKK tabanının artık itiraz etmemesi gerekir 30-35 yıldır sokaklarda Kuzey Kürtleri ‘’ Biji Kürdistan ‘’ yerine ‘’ Biji Öcalan ‘’ diye haykırmaktadır. Burada ki sakatlığı millet olarak silahların tamamen sustuktan sonra hissedeceğiz. Ferhat Sağnıç: Kürdler ne istiyor? Kürd aydınları ne istiyor? Nimetullah Atal: Kürtler öncelikle şuna inanmalıdır ; Kürdistan bir hakikattir bu hakikate herkesi inandırmalıyız. Kürt aydınları herkesten önce Kürdistan’ın bir hakikat olduğunu okuyucularına aktarmalıdır. Biz öncelikle Kürtleri ve daha sonra diğer halkları Kürdistan’ın hakikatine inandırırsak Kürtler federal veya özerk yönetimleri çok zorlanmadan alacaktır. Bir yalana alışmak ve alıştırmaktansa bir hakikate inanmak daha gerçekçidir. Kürt aydınları özellikle TR’de yeni yeni geliştirilen ‘ barış süreci ‘ ne hızlı ve çoşkulu bir şekilde yaklaşmaktadır. Bu çoşkuyu iyi niyetlerine bağlıyorum ; Kürt ölmesin isteği hepimizde mevcut. Kürt’ün bir tavuğunun ölmemesi hepimizin arzusu fakat yıllardır ölmemize rağmen öldürdüğümüz bir gerçek var o da Kürdistan’dır . Son derece dikkat etmeliyiz. Bir millet kendi hakikatini öldürdükten sonra başkasının hakikati ile yaşar ; çocukları böyle gelişir-yetişir. Kürtler herkese dostluk elini uzatmalıdır bizler hiç kimseye düşmanlık gözetmek zorunda değiliz. Nispeten böyle olmadığımızı tüm insanlığa da kanıtlamışız bu kanıt kırmızı çizgilerimizi değiştirmemelidir. Nedir kırmızı çizgi ? Kürdistan hakikati ve Kürtlere ait öz yönetimler olduğu gerçeğine inanıp inandıracağız kurtuluş ancak böyle olacaktır. Millet olarak şöyle bir refleks geliştireceğiz ; Kürtler ne istiyor değil siz Kürdistan’dan ne istiyorsunuz ? Kürtler ne istiyor diyenleri bu şekilde karşılamamız gerekiyor. Kültürel, Ekonomik , Siyasi gelişimler Kürdistan’da kaçınılmaz bir gerçektir. Bu gerçeği bizlere bir lütuf olarak Kürdistan’ı dört parçada sömüren devletler sunamaz. Değişen bir Ortadoğu gerçeği var. Söz konusu ülkeler bu gerçeğe ayak uydurmadıkları takdirde efendileri tarafından ayaklarının kesileceğini hepimizden iyi bilmektedirler. Kürt aydınlarına düşen bir görev daha Kürtleri birleştirmek olmalıdır. Ferhat Sağnıç: Kürdlerin asgari müşterekleri nedir? Ne olmalıdır? Nimetullah Atal: Kürtler her şeyden önce bir asgari müşterekte birleşeceklerse bunun yolu Kürt ve Kürdistan meselesini bir milli mesele olarak görecekler. Milli mesele olarak görmediğimiz takdirde herkes menfaatine yarayacak şekilde size el uzatacaktır. Başkasının menfaati değil öncelikle kendi menfaatimizi gözeteceğiz. Bahsettiğim kırmızı çizgiler Kürdistan hakikatinden geçmektedir. Tarih bizim için iyi bir tecrübedir bu tecrübeden yararlanmak gerekmektedir. Tarihte yapılan hataları kendimize tecrübe edinmezsek sömüren devletler bizi kendi menfaatlerinin içerisinde evirip çevirmeye devam edecektir. Kürtler ortak bir akıl , vizyon çerçevesinde birleşerek ‘’ Milli ‘’ düzeyde ortak hareket etmelidir. İdeolojik farklılıklar ‘’ Milli ‘’ duygunun üstüne çıkmamalı bu sebeple Kürdistan Ulusal Konferansı çok fazla gecikmeden gerçekleştirilmelidir. Ferhat Sağnıç:İslami hareketin Kürd ulusal mücadelesinin neresindeler. Nimetullah Atal: İslami harekete büyük sorumluluklar düşüyor. İslami hareketler ne yazık ki ulusal mücadelede çok pasif davrandılar. Kürdistani İslami oluşumları gerçekleştirememekle beraber başka cemaatlerin etkisi ve himayesi altına girdiler. Ümmetin bölünmemesini , ayrışmamasını , kutuplaşmamasını önemseyen Kürt İslami çevreler ‘’ Kürdistan ümmeti bölecektir ‘’ diyen Türk, Arap cemaatlere bir karşılık verememiştir. İslamiyet Kürtler dışında herkese devlet hakkı tanıyorsa söz konusu Kürtler olduğunda açıkça belirteyim ‘’ imanını satanlara ‘’ ciddi ciddi bir refleks gösterememiştir. PKK ile beraber yalnızlaştırılan Kürt İslami cemaatler devletin yönlendirmesi altına girerek PKK’nin de bu cemaatleri dışlayarak kısır ve marjinal hareketler haline geldiler. Hakkaniyeti kaçırmayacağız PKK ve devlet arasında sıkışan İslami Kürt cemaatler her şeye rağmen medreselerde Kürd dilini üzerinden eğitimlerini sürdürmüş bugüne kadar getirmiştir. Kuzey Kürdistan’da dini açıdan eğitim boşluğu yaratmadan Molla/Mela yetiştirmişlerdir. Kürt İslami cemaatler şunu sorgulamalıdır ; Türk veya Arap cemaatleri İslami kendilerine görüp değerlendirip bunu bir sıçrama tahtası olarak görüp ve hatta Arap-İslam Türk-İslam sentezine bağlıyorlarsa Kürt cemaatleri ‘’ Bizim neyimiz eksik ? ‘’ demelidir. Bu konuda İslamiyeti siyasete alet etmeden öz değerleri ile koruyan tek millet herhalde Kürtler’ dir. Sıkıntı bu dürüstlüğü takdir etmek yerine Ümmet adı altında Kürtleri öz değerlerinden uzaklaştıran özellikle Türk cemaatlerdir. Türk cemaatleri kendilerine ve devletlerine hak gördüğünü Kürtlere hak olarak görmedikçe açıkçası onların inandığı ‘’ İslam kardeşliğine ‘’ inanmak sakatlıktır. İslami değerlerini koruyan geliştiren cemaatlere Kürtlerin bir tepkisi yoktur olamazda. Kürtlerde gelişen tepki ‘’ Siz Büyük Türkistan’ı isterken hak biz hakkımız olan Kürdistan’ı istediğimizde neden batıl oluyoruz ? ‘’ tam olarak insanların vermiş olduğu tepki bu şekildedir. Türk İslami cemaatler bu soruya samimiyetle cevap vermedikleri sürece inandıkları İslam anlayışı Müslüman Kürtlere samimi gelmeyecektir. Kürtler İslamiyet son derece sadık bir millettir. ‘’ Kurt – Kurt ‘’ mantığından ziyade bu samimiyete hinlik duygusu içerenler Osmanlı’dan günümüze ‘’ Kürtlerden evliya , alim vb ‘’ çıkmaz gibi söylemlerle İslamiyet’in evrenselliğini kendilerine göre tekelleştirdiklerini görüyoruz. Osmanlı döneminde Kürtler hakkında geliştirilen uydurma hadislerle Kürt milletini zan altında bırakan zihniyet bugün bu samimiyetsizliğin pek uzağında değildir. Ortadoğu’da islam kardeşliği Kürdistan’dan geçer. Said-i Kurdi’nin kendi kaleminden yazdığı ‘’ Kürtler , Kürt milleti , Kürdistan ‘’ kelimelerinin nasıl değiştirildiğini bugün orijinal belgelerin açığa çıkmasıyla görüyoruz. Said-i Kurdi’nin felsefesinden karanlığa doğru tuttuğu ışığı kendisine ve milletine aydınlık yapanlar Said’in milletini karanlığa mahkum ediyor. Bunu kendilerine sormalı vicdanen bir muhasebesini yapmalıdırlar. PKK ve diğer Kürt grupları Kürdistani İslami cemaatlere önem vermelidir. Nitekim Abdullah Öcalan’ın son mektubundan kendisine çıkardığı bir hakikat var ‘’ Kürtler İslam’dan vazgeçmez o zaman biz İslam’a ayak uyduracağız ‘’ . PKK buna çok önem vermeli ve dikkat etmelidir. Eski hatalarına düşmemelidir. PKK üzerinden Kürtlere dayatılan ‘’ Zerdüştlük ‘’ meselesine de değinecek olursak PKK’ in üzerine bu kartla gelen devlet kısmen de olsa başarılı olmuştur. Herkesten çok PKK daha iyi biliyor ki Kürtler dini konuda çok hassas ve dikkatlidir. PKK üzerine bu şekilde gelenlere ‘’ Biz halkımızın inancına müdahale edemeyiz ‘’ karşılığını derin bir anlamda yapamamıştır. Meselenin bir diğer boyutu devlet Zerdüştlük kartı ile saldırırken Hz.Zerdüşt’e en fazla saldıranlar yine Kürtler oldu. Kürtler bu noktada çok uyanık olmalıdır. Yüz yirmi dört bin Peygamberin olduğunu söyleyen İslam büyükleri var. Hz.Zerdüşt’ün peygamber olmadığını iddia edenler varsa bunun ispati kendilerine düşer. Hz.Musa , Hz.İsa , Hz.Muhammed’e olan saygımız Hz.Zerdüşt’e de olmalıdır. Müslüman Kürtler bu tuzağa özenle dikkat etmelidir. Kürdistan kadim bir medeniyettir Kürtler mukaddes bir toplumdur. Bunu söylemek kibir değil haktır. Bunu inkar etmek fitnelik ve kibirdir aslında. Alevi , Sunni , Ezidi , Hiristiyan , Musevi Kürtlerin birliği Kürdistan üzerine olmalıdır. Ülkemiz özgür olursa dinimiz ve inancımızda özgür olacaktır. Kürtler İslamiyetten edebiyate kadar vazgeçmeyecek bir milletir. Kürtleri bu şekilde parçalamak bölmek isteyenlere yine Kürtler şöyle cevap vermelidir ‘’ Bizler Müslümanlığımızdan şüphe etmiyoruz. Müslüman olmayan Kürtlerde başımızın tacıdır ‘’ demelidir. Bu söylem karşı tarafı hüsrana uğratmaya yeterdir. Özellikle PKK kendi hatalarından ders çıkarıp Kürt milletinin gerçeklerine göre hareket etmelidir. Kürd İslami cemaatlerde herkesin divanında ‘’ kol , pençe ‘’ durmamalıdır. Dik durursak 10-20 yıl içerisinde çok şey aşacağız. Ferhat Sağnıç: Kürdlerin birlik ve beraberliklerinin sağlanması için hangi şartların oluşması lazım? Nimetullah Atal: Kürtlerin birliği çok hassas ve önemli bir meseledir. Kürtler demokrasi isterken kendi iç dinamiklerine anti-demokratik yaklaşımlar sergilemelidir. Bakur, Başur, Rojava fark etmiyor bütün parçalarda öncelikle farklılıklarımıza saygı duymayı öğreneceğiz. Demokrasi’yi önce kendimize öğretmemiz gerekiyor. Yukarıda bahsetmiş olduğum gibi Kürtlerin ortak noktası ‘’ Milli duygu ‘’ olmalıdır. İdeolojik farklılıklar bizi bir birimize düşman kılıyorsa bu zihnimizin kirli olduğunu gösterir zihnimizi bu kirlilikten arındırmayı bileceğiz. Çok kısa bir süre önce Dicle Üniversitesinde meydana gelen olaylar Kürtlere ‘’ iç barışın ‘’ şart olduğunu gösteriyor. Hizbullah’ın yanlışlarına hiç değinmeyeceğim onlar kendi yanlışlarının çok iyi farkındalar ve düzelmek gibi bir mecburiyetleri var. PKK’nin de kendisinden başka herkese olan tahammülsüzlüğü artık bitmelidir. Çok acı söylemleri görür olduk özellikle bir Kürt’ün diğer bir Kürt’e ‘’ Kürdistan sizlere mezar olacak ‘’ diye haykırması acı ve kahredici bir tablodur. Kürdistan bütün farklılığıyla Kürtlerin cennetidir. Kürtlerle beraber yaşayan diğer halklarında cenneti olmalıdır. Şair Kemal Fevzi bu noktada müthiş bir çıkış yapmıştır idama giderken ; ‘’ Cennet Kürdistan bizimdir. Ev sahibi biziz ve kim ne derse desin biz yine içeri gireceğiz, buna hiç bir güç engel olamaz, çünkü O bizimdir.... ‘’ Cennet Mekan Kemal Fevzi ‘’ bizimdir ‘’ derken Kürtleri sınıflandırarak değil bütünüyle ele aldı. Bu şiardan bilinçten uzak durmamalıyız. 30 yıldır Kuzey Kürtleri arasında var olan siyasi husumetler son bulmalıdır. Kimsenin bir diğerine ‘’ hain , işbirlikçi , ajan ‘’ demeye hakkı yoktur. Bu hakkı kendisinde görenler Arabistan’da bayrak sevdasına düşerek Misak-ı milli zırvalığına inanıyorsa ciddi ciddi bir kronik sorun var demektir. Kürdistan bütün iç dinamiğiyle herkese kucak açacak tarihsel bir medeniyete sahiptir. Bizim kurtuluşumuzun yolu sevmekten geçer ; ölmekse herkes öldürüyor zaten. Teşekkür ediyorum.