May›s 2009 SERXWEBÛN zihniyeti gelifltirerek tüketimi körüklemektedir. ‹nsanlar tüketim için yar›flan sürüler haline getirilmifltir. Bir yandan tüketim kültürü, di¤er yandan emekten ve üretimden kopuk, paran›n para kazand›rd›¤› bir rant ekonomisi kapitalizmi büyük bir krizle karfl› karfl›ya getirmifltir. Bu durumda sistemin dev medya tekelleri ve think-tank kurulufllar›, üniversiteleri, ideolog ve politikac›lar›n›n kitleleri doyuracak, ikna edecek ciddi bir argümanlar› yoktur. Belki oyalayacak k›sa vadeli fleyler bulunabilir; ancak ikna edici yeni bir ufuk sunacak bir konumlar› yoktur. Bu gerçeklik sistem içindeki insanlar›n günlük maddi tüketim kültürü içinde, ufku, dünyas› daralm›fl, psikolojisi bozulmufl, matlaflm›fl bir insanl›k durumunu ortaya ç›karmaktad›r. Buna bir yerde ideolojik kriz, zihniyet krizi de diyebiliriz. 21 tirilmifltir. Siyaset toplumla birlikte yap›lan bir ifl iken, bugün toplumun ilgisiz kald›¤› ve üstten birilerinin toplumun kaderiyle oynad›¤› bir ifl haline gelmifl durumdad›r. Toplum için en gerekli ifl olan siyaset, en asalak faaliyete dönüfltürülmüfltür. Toplum için hava ve su kadar ihtiyaç duyulan bir faaliyetin toplum taraf›ndan bu kadar gereksiz ve itibar› en düflük u¤rafl olarak görülmesi, siyasetin de derin bir krizin parças›, hatta yarat›c›s› haline geldi¤inin ifadesidir. Siyaset ile ahlak, toplumsal yaflam›n olmazsa olmaz boyutlar›d›r. Ne var ki, siyaset gibi ahlak da bitirilmifltir. Zaten toplumsal ahlak, kad›n üzerindeki erkek egemenli¤i ve art› Küresel sermayenin son finans krizi, kapitalist sistemin insanl›k aç›s›ndan nas›l bir yük haline geldi¤ini ortaya koymufltur. Kapitalist emperyalist sistem, bu krizle kapitalizmin içten yaflad›¤› büyük krizi yoksul ülkelerin ve alt toplumsal tabakalar›n üstüne y›karak aflmaya yönelmifltir. ABD’den en yoksul ülkeye kadar her yerde bu krizin en fazla alt›nda kalanlar yoksul ülkeler ve yoksul topluluklard›r. Asl›nda bu krizle bu kesimlerden aktar›lan kaynaklarla sistem krizini hafifletmeye çal›flmaktad›r. Önder Apo’nun belirtti¤i gibi, krize yönelik müdahaleler kri- ürünün gasp›yla bozulmufltur. Bugün ise kad›n bitirilme noktas›na getirilerek ahlak çökertilmifltir. Bunun hem sonucu hem de nedeni olan bölüflümdeki uçurum da ahlaks›zl›¤›n üretildi¤i batakl›k olarak en temel insanl›k durumu haline gelmifltir. Bugünkü Ortado¤u sorunlar›, sistemin dünya genelindeki çözümsüzlü¤ünün bölgeye yans›mas›d›r. Ortado¤u’nun tarihten gelen kendi sorunlar› olsa da, bunu ç›kmaz hale getiren esas olarak da iki yüz y›ld›r bölgeye giren kapitalist emperyalist sistemdir. Kapitalist sistem ideolojik, siyasi, ekonomik ve kültürel olarak insanl›¤›n ihtiyaçlar›na cevap verecek konumda olmad›¤› gibi, Ortado¤u sorunlar›n› çözmesi hiç mümkün de¤ildir. zin daha sonra daha a¤›r biçimde kendini d›fla vurmas›yla sonuçlanacakt›r. Kapitalizmin ekonomik yap›s›, siyaseti de sosyal yaflam› da kültürü de çürütmekte ve yozlaflt›rmaktad›r. Kapitalist sistem her zamankinden daha fazla asalak haline gelmifltir. Finans kapital ekonominin en büyük düflman› olarak ekonominin üstünde büyük bir yük haline gelmifltir. Bu ekonomik sistemin do¤a, insan, toplum ve kültür kayg›s› yoktur. Bu nedenle bu ekonomik sisteme alternatif bir ekonomik sistem yaratmak zorunlu hale gelmifltir. Çünkü bu ekonomik sistem do¤aya oldu¤u gibi toplumsal sorunlara da alarm verdirmektedir. Sosyal sorunlar›n a¤›rl›¤› siyasal istikrars›zl›¤a zemin olmaktad›r. Kapitalist sistem her zamankinden daha fazla asalak haline gelmifltir Siyaset toplumun her türlü sorununa çözüm bulmakt›r Sistem en büyük tahribat›n› ve bozulmay› toplum üzerinde yapmaktad›r. Bireycilik, insan› insan›n kurdu yapan, birbirinin gözünü oyan bir bozulmufl insan halini ifade eder. Bu anlamda k›flk›rt›lan bireycilik-bencilik öyle bir aflamaya gelmifltir ki, art›k bunu yaratmay› ç›karlar›na uygun bulanlar bile “bu kadar olmamal›yd›” deme noktas›na gelmifllerdir. Bir taraftan böyle bir durum geliflirken, öte yandan özü devletçili¤e dayanan milliyetçilik ve dincilik ad› alt›nda yeni yeni faflist-›rkç›l›k ve dini siyasi ekonomik amaçlar› için kullanan dinsel cemaatler geliflmektedir. Sanki bir tür toplumsall›km›fl, kendini savunmakm›fl gibi geliflen bu durumlar da sistemi asl›nda restore etme çabalar›ndan baflka bir fley de¤ildir. Yine siyaset bugün en derin kriz içindedir. Siyaset toplumun her türlü ifllerine çözüm bulmakt›r. Toplum, siyaset ve ahlakla istikrar ve bar›fl içinde yaflama imkân›na kavuflmaktad›r. Siyaset bugün toplumsal sorunlara çözüm de¤il, sorunlar›n üstünü örten ya da sorunlar› daha da içinden ç›k›lmaz hale getiren bir faaliyet haline ge-