T. B. M. M. B : 1 7. — Demirel ve Hükümeti yasa dışı işine son ver­ diği Aliağa, tpraş, İpragaz işçilerini derhal göreve çağırsalar, işçiler tüm maharetlerini aralıksız kullan­ salar bile, işyerlerinde 20 günden önce işletmelerin devreye girmesi olanaksızdır. Bu işlemlerin tamamla­ nıncaya kadar kamunun zararı bir milyarı bulacak­ tır. Belki de aşacaktır. Bunun baş sorumlusu rafineri­ lerde kanunsuz lokavt yapan ve yaptıran Başbakan Demirci'dir. 8. — Aliağa ve tpraş rafinerilerinin çalışmaması sonucu Türkiye'nin döviz kaybı yaklaşık 150 mil­ yon doları bulmaktadır. Kanunsuz lokavt devam eder­ se, bu miktar çok daha büyük bir yekuna ulaşacak­ tır. 9. — Aliağa Rafinerisi, işçi ve teknik kadrosu görev başına çağırılarak rafineriye derhal müdahale edilmezse en geç 10 gün sonra rafineride karıncaiaşma başlayacaktır. Bu takdirde Aliağa Rafinerisinin üçte birinin değişmesi gerekecektir. Teknik kadrola­ rın verdikleri bilgiye göre, rafineri karıncalaşıp, iş­ letilmez hale gelirse bu kısımların yenilenmesi 3,5 mil­ yarı aşacaktır. Bu yüzden rafineri en az bir yıl ka­ palı kalacaktır. İşçilerin öç alma niteliğindeki inadın doğuracağı döviz kaybı 600 milyon doları aşacaktır. 10. — TPAO yöneticilerinin rafineri kapatılması Sonucu ülke ciddî petrol sıkınt.sı ile karşı karşıya bı­ rakılmıştır. TPAO yöneticileri rafineriyi teknik bilgi­ si olmayan sondaj ve ziraat mühendisleri ile yönet­ mektedirler. Bu bilgisiz teknisyenler, sorumluluklarını bilmedikleri, işledikleri yanlışların farkında olmadık­ ları için hükümetin sürekli yanlışlıklar yaptırarak ken­ dilerinin kullanılmasını engeîleyememektedirler. Ekoftomiîîiizîn hayat damarı olan akaryakıt ve enerji mer­ kezlerini işletilmez hale gelmesi engeîlenememektedir. Ülke ekonomisi tam bir darboğaza sokularak sıkıştı­ rılmaktadır. 11. — TPAO işvereni işçileri bölmek, birbirlerine düşürmek İçin çeşitli bahaneler uydurmaktadır. Genel yas eyleminde çalışma dışı olan 40'a yakın işçi yerine 250 rafineri işçisini göreve çağırmıştır. TPAO yöneti­ cileri bu çağında da suç işlemişlerdir, işçilerin işbaşı yapabilmeleri için DİSK'e bağlı Petkim - İş Sendika­ sından istifa etme koşulunu ileri sürmektedirler. Gö­ rüldüğü gibi TPAO yöneticileri DİSK'i, Petkim - îş Sendikasını işçileri cezalandırmaya önermişlerdir. Bu işlemler İpraş'ta da aynı şekilde sürdürülmek­ tedir. Normal demokratik hukuk devletinin var oldu­ ğu ve işlediği toplumlarda yöneticiler bu tür işlem­ lerden kaçınırlar. Çoğulcu demokrasiye inanmış batılı — 35 10 » 11 . 1976 O : 1 iktidarlar bu tür girişimleri göze alamazlar. Baskıya, zora, teröre başvurmazlar, yasa dışı işlemlere dayana­ rak, iktidarlarını sürdüremezler. Bu girişimleri amaç­ layamazlar. örgütlenmeye yasak koyamazlar. Kural içinde onlara zorluk çıkartmazlar. Çıkartamazlar. İşçiler hayatın İçinde olanlardır. Hayatı yaşanır ha­ le getiren ve sürekli değiştirenlerdir. Hayatın içinde olan insanlar : İşçilerin sokağa aülmasma kayıtsız ka­ lamazlar. Çocuklarım bakımsızlığa, ailelerinin yokun ğa, kendilerinin işsizliğe mahkûm edilmelerine göz yumamazlar. Demirel Hükümeti işçilerin işverenlerle anlaşmaz­ lıklarını ş/imdi de polis gücü ile çözmeye yönelmiştir. Proliîo Fabrikasında işçiler ve işveren arasındaki an-! îaşmrzhk, anlaşmaya dönüş aşamasında, güvenlik kuv­ vetlerinin olaya müdahalesi ile kanlı bir düzeye ulaş­ tırılmıştır. Yakup Keser adındaki bir işçi kurşunla­ narak öldürülmüştür. Yüzlercesi yaralanmıştır. Tüm işliler zorîa adliyeye sevkedilmiştir. Yakup Keser'in kirtilleri güvenlik kuvvetlerine kanunsuz emir veren­ lerdir. İşçilerle, polisi çatıştırarak işçilerin kurşunlan­ masına neden olmuşlardır. Demürel Hükümeti, kanunsuz lokavt sonucu rafine­ riyi kapatmış ve üretimi durdurmuştur. Rafineride çalışan işçilerin işlerine son verdiğini tekrar işe alınmsüannın söz konusu olamayacağım kamuoyuna açık­ lamıştır. Buna karşın, rafineride işlerine son verildiği ilân edilen işçilerin gece yansı evleri basılmıştır. Polis zo­ ru üe rafineriye getirilmek istenmiştir. Aynı işlemler İpraş Rafinerisinde de olmuş, 120 işçi polis zoru ile rafineriye getirilerek çalışmaya zorlanmıştır. Demire! yönetiminin bu uygulaması özlemini duy-^ duğu sosyal sistemi açığa vurmaktadır. Sıkıyönetim­ siz sduyönetim, yargısız infaz, suç olmadan ceza ve ka­ nun benim kanunsuzluğunun toplumumuza egemen olma istemidir. Toplumumuza belli kafa ve ideoloji­ lerin doğrultusunda yeni bir düzenleme ve alışkanlık kabul ettirme zorlamasıdır. Demirel Hükümeti İçişleri Bakam sorumsuzlukla­ rını aşarak hukuk tanımazlığını sürdürerek yüz bin öğretmenin örgütü TÖB - DER'i kapatmıştır. İçişleri Bakanı savcılara çağrıda bulunarak TÖB - DER yö­ neticilerini kamu adına şikâyet etmiştir. Binlerce öğretmen dava açılmasını istemiştir. Demirel Hükümeti, onun İçişleri Bakam hukukun üstünlüğüne inanmamakta, yasa tanımamaktadır. İç-! Eşleri Bakanı kanunsuz buyruklannı yerine getirme­ di diye işçi sınıfından ve emekçi halkımızdan yana