2011 BİTERKEN TÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr. Doğan Cansızlar Atılım Üniversitesi Mutad olduğu üzere, yılın bitmesine sayılı günler kala yayınlanan son makro ekonomik veriler çerçevesinde Türkiye ekonomisinin mevcut durumunun kısaca irdelenmesi yerinde olacaktır. Öncelikle hemen şunu belirtelim ki; küresel krizin özellikle hemen yanı başımızda bulunan Avrupa bölgesinde yoğun olarak hissedildiği bir ortamda Türkiye ekonomisinin bundan olumsuz yönde etkilenmemesi düşünülemez. İhracat ve turizm başta olmak üzere ekonomik ilişkilerimizin diğer bölge ülkelerine kıyasla fazla olduğu Avrupa ülkelerindeki borç krizi, Türkiye ekonomisi üzerinde büyüme, istihdam, dış ticaret ve borçlanma gibi alanlarda bazı olumsuzluklara neden olmaktadır. BÜYÜME 2011 yılının ilk çeyreğinde Çin’i de geride bırakarak yüzde 11.6 gibi rekor bir seviyede gerçekleşen büyüme oranı, ikinci çeyrekte biraz yavaşlayarak yüzde 8.8 olarak gerçekleşmiştir. Sanayi üretim endeksinde Eylül ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12 oranında yüksek bir artış olması, yılın üçüncü çeyreğinde de büyümenin yüzde 6.5 - 7’ ler seviyesinde gerçekleşebileceğine işaret etmektedir. 2011 yılı tamamı için ise büyümenin ortalama yüzde 6 civarında gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Büyümenin ithalat odaklı, katma değer ve istidam yaratmayan tarafı bir yana, mevcut kriz ortamında ekonominin büyüme performansının 2011 yılı için olumlu olması sevindirici olmakla beraber, Avrupa’ da krizin giderek derinleşeceği endişesi ile birlikte söz konusu büyümenin 2012 yılında yüzde 4- 5 oranı civarında olacağı tahmin edilmektedir. İŞSİZLİK Temmuz-Ağustos-Eylül dönemini kapsayan istihdam verilerine göre, işsizlik oranı yüzde 9.2 , işsiz sayısı da 2.521 bin kişi olarak gerçekleşmiştir. Mevsimsellik etkisi ve gerçek işsiz sayısının daha yüksek olduğu gerçeği bir tarafa, resmi işsizlik oranının azalıyor olması olumlu bir gelişmedir. Ancak 2011 yılı tamamı için işsizliğin ortalama yüzde 10’ lar seviyesinde olacağı ve önümüzdeki dönemde de bu oranın altına gerilemeyeceği tahmin edilmektedir. İşsizlik maalesef halen en önemli sorunlardan birisi olmaya devam etmektedir. Bunda da en önemli faktör; katma değer, dolayısıyla yeterli istihdam yaratmayan bir büyüme modelinin varlığıdır. DIŞ TİCARET – CARİ AÇIK Makro ekonomik veriler anlamında en önemli göstergelerden birisi olan dış ticaret açığı ve büyük ölçüde bunun neden olduğu cari ya da döviz açığı maalesef uzunca bir süredir ekonominin en önemli sorunlarından birisi olmaya deyam ediyor. 2011 Eylül ayında; ihracat 10.790 milyon dolar, ithalat 21.204 milyon dolar ve dış ticaret açığı da 10.414 milyon dolar olmuştur. Eylül’ de ara malı ithalatının toplam ithalat içindeki payı yüzde 74 , ihracatın ithalatı karşılama oranı ise yüzde 50.9 olarak gerçekleşmiştir. 2011 Ocak – Eylül dokuz aylık dönemde ise; ihracat 99.502 milyon dolar, ithalat 181.661 milyon dolar ve dış ticaret açığı da 82.159 milyon dolar olmuştur. Aynı dönemde ara malı ithalatının toplam ithalat içindeki payı yüzde 71.9, ihracatın ithalatı karşılama oranı ise yüzde 54.8 olarak gerçekleşmiştir 2011 yılı sonunda ihracatın 135 milyar dolar, ithalatın 237 milyar dolar ve dış ticaret açığının da 102 milyar dolar gibi yüksek bir seviyede olması beklenmektedir. Her 100 dolarlık ihracatın içinde yaklaşık 80 dolarlık ithal malının olması maalesef sürdürülebilir değildir. Dış ticaret açığının önemli bir payının olduğu cari açık ya da döviz açığı ise giderek endişe kaynağı olmaya devam etmektedir. Cari açık ; 2011 Eylül ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 79.1 artarak 6.758 milyon dolar, 2011 Ocak – Eylül döneminde ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 107.8 oranında artarak 60.656 milyon dolar olmuştur. Milli gelirin yüzde 9.25’ ine ulaşan cari açığın, yıl sonunda toplam 75 milyar dolara ve milli gelir içindeki payının da yüz de 10 gibi çift haneli rakamlara ulaşacağı tahmin edilmektedir. Uluslar arası alanda eşik oran olarak kabul edilen cari açığın milli gelire oranının bu kadar yüksek seviyelerde olması, ekonominin en kırılgan tarafını oluşturmaktadır. DİĞER VERİLER 2011 yılı bütçesinin 1.7 milyar lira açık verdiği 2011 Ocak – Ekim dönemi performansı; vergi ve prim affından sağlanan bir defalık gelirler ve artan ithalat üzerinden alınan vergiler ile İşsizlik Fonundan aktarımlar nedeniyle de olsa olumludur. Kriz nedeniyle çoğu ülkede sorun olan kamuda mali disiplinin şu ya da bu şekilde sağlanıyor olması oldukça önemlidir. Önümüzdeki bütçe döneminde de 2/B olarak belirtilen orman vasfını kaybetmiş alanların satışından elde edilecek gelirler ile bedelli askerlik gelirleri bütçe performansına önemli ölçüde katkı sağlayacaktır. Kriz döneminde bu tür geçici tedbirler makul karşılanabilir, ancak şunu unutmamak gerekir ki, bütçede kalıcı performans kalıcı tedbirlerle mümkündür. Enflasyon cephesinde ise gelişmeler maalesef olumlu değildir. 2011 Ekim itibariyle TÜFE’ de aylık bazda yüzde 3.27 gibi yüksek oranda artışın olması ileriye yönelik enflasyon beklentilerini olumsuz yönde etkilemiştir. Bekletilen ve kamu tarafından yönlendirilen fiyat artışı ve zamlar enflasyonun yıl sonu itibariyle yüzde 9’ lar seviyesine çıkmasına neden olacaktır. Toplam borç stokunda artış devam etmektedir. 2011 Eylül itibariyle; kamu ve özel sektörün dış borçstoku 309.6 milyar dolar, toplam borç stoku ise 863.9 milyar lira olmuştur. Dış borç stokunun 202.2 milyar dolarlık kısmı özel sektöre aittir. Ancak hemen şunu ifade edelim ki, bir ülkenin dış borcu yurt dışına döviz çıkışı anlamında kamu ya da özel sektör ayrımı yapılmaksızın değerlendirilir. Önümüzdeki yıl oldukça çetin geçeceğe benzer. Bütün kesimlerin son derece dikkatli olması gereken yeni bir dönemin başlangıcında bulunuyoruz…