TBMM B:68 2 1 . 2 . 2008 0:1 EYÜP FATSA (Devamla) - Arkasından, tabii, bu süreçte Kosova diğer özerk cumhuriyetlerle be­ raber bağımsızlığını kazanamamıştır. 1998 Martında başlayan Sırp saldırıları Kosova'da had safhaya çıkmış, 1999'un Haziranına kadar devam etmiş, bu süre içerisinde 1 milyon Kosovah yerinden edilmiş, 15 bin Kosovah öldürülmüş, 4 bin Kosovah da kaybolmuş. Ancak, ardından, bütün bu kayıplardan sonra, tıpkı Saraybosna'da, Bosna'da olduğu gibi, Birleşmiş Milletler devreye girmek suretiyle, NATO gücü yet­ miş sekiz gün süren bombardımanın sonunda Kosova'daki Sırp saldırısını durdurabilmiştir. Bu süreden itibaren geçen, 8 Haziran 1999'dan itibaren geçen sürede, Kosova'nın seçilmiş bir cumhurbaşkanı, seçilmiş parlamentosu ve başbakanı olmasına rağmen Birleşmiş Milletler Kosova Misyonu tarafından yönetilmiş, ta ki... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Fatsa. Yani, böyle bir usulümüz yok. EYÜP FATSA (Devamla) - Ben teşekkür ediyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Fatsa. Gündem dışı üçüncü söz, Yardımseverler Haftası münasebetiyle söz isteyen Adana Milletvekili Sayın Muharrem Varlı'ya aittir. Buyurun Sayın Varlı. (MHP sıralarından alkışlar) Süreniz beş dakika. 3.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı 'nın, Yardımseverler Haftası 'na ilişkin gündem dışı konuşması MUHARREM VARLI (Adana) - Saym Başkan, değerli milletvekilleri; Yardımseverler Haftası nedeniyle gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, yardımseverlik inanç ve vicdani bir duygudur. İnsan kendi inancı ve vic­ dani duygularıyla hiçbir tesir altında kalmadan bir başkasına yardım eder. Bu da toplumda kendili­ ğinden sosyal adaleti meydana getirir. Zaten yüce dinimiz İslam da böyle emreder. Mensubu bulunduğumuz yüce Türk milletinin örf ve âdetleri de bu minval üzerine oluşmuştur. Bir köyde veya bir şehrin herhangi bir mahallesinde fakir, bakıma muhtaç insanlar olabilir. Bunların birçoğu kendi komşuları tarafından aç ve açıkta bırakılmaz, düşkün ve yaşlı ise de onlara bir şekilde bakılır. Değerli milletvekilleri, yüce dinimiz İslam, mal varlığı olan Müslümanlara zekat vermeyi emrediyor. Zekat vermek de sosyal adaletin ve yardımseverliğin bir göstergesidir. Tabii bir zenginin, bir fakire malından veya parasından vermesi o fakiri utanılacak duruma sokmadan yapılmalıdır. İslam dini zekat vermeyi emrederken, toplumdaki dengesizlikliği ortadan kaldırmayı, zengin veya mal varlığı olan birisinin fakir olana yardımıyla onun birçok ihtiyacının karşılanmasını hedefler. Böy­ lece, fakir insanlar zenginlerin malında gözü olmayacak, toplumsal barış sağlanacaktır. Dinimiz, varlıklı olan Müslümanların kurban kesmesini ve Allah'ın bahşettiği sağlıklı vücu­ duna karşılık fitre vermeyi de emretmiştir. Zekât, fitre ve kurban, İslam dininin Müslümanlara yardımlaşmayı geliştirmek için koymuş olduğu kurallardır. Sayın milletvekilleri, Türk milleti, İslamla şereflenmeden önce de yardımseverliği ve yardım­ laşmayı teşvik etmiştir. Bilge Kağan, yazıtlarında "Aç olanı doyurdum, açıkta olanı giydirdim." sözüyle halkını müreffeh bir toplum yaptığını ima etmektedir. Şeyh Edebali de "İnsanı yaşat ki devlet yaşa­ sın." diyerek toplumun refah düzeyinin iyileştirilmesini devletin geleceği için çok önemli saymıştır. -124-