"Hızlandırılmış Tren" Kazası

advertisement
TMH
BAŞYAZI
BİLİMİ DEVRE DIŞI BIRAKMANIN DOĞAL SONUCU;
"HIZLANDIRILMIŞ TREN" KAZASI
Devletin yeniden yapılandırılması süreci tüm hızıyla devam ediyor. AKP iktidarı bir yandan kamusal
alanın zayıflatılması, kamu çalışanlarının tasfiyesi sonucunu doğuracak yasal değişiklikleri TBMM’deki
‘mutlak hakimiyetine’ dayanarak gerçekleştirirken, bir yandan da kamusal alanda Türkiye tarihinde
eşine az rastlanır sürgün, kıyım ve kadrolaşma girişimlerini sürdürüyor.
IMF ve Dünya Bankası’nın direktifleri doğrultusunda, ülkemizin kamusal değerleri, özelleştirme adı
altında, haraç mezat satılmaya çalışıyor. Telekom, Tekel, Tüpraş’ın satılması için hukuk kurallarını hiçe
sayan siyasal iktidar, Türkiye ekonomisinin devlerini elden çıkarmak için Batılı ülkelere ikna turları
düzenliyor.
Kamu yönetimine talip olup da, kamusal alanı tasfiyeye çalışmak nasıl bir yaklaşımın ürünüdür?
Bunu anlamak zor mu? Değil elbette! Yatırım politikalarından başlayarak, kamu çalışanlarının maaşlarına varıncaya kadar ekonominin tüm hareketlerine IMF’nin yön verdiği bir ülkede kamu yönetiminde
bulunmanın handikabını yaşayan siyasal iktidarın bu durumdan rahatsız olmaması, geleceğe dönük
kaygılarımızı çoğaltıyor. Çalışanların, sabit gelirlilerin, yoksulların talepleri görmezden geliniyor ama
hükümet uygulamalarında işverenlerin ağırlığı hissediliyor. Ekonomide çizilen pembe tabloya karşın,
ülkeler arası işsizlik oranı sıralamasında birinciliği zorluyor olmamız, ekonominin kimler açısından iyiye
gittiğini açığa çıkartıyor.
Kamu çalışanlarının ekonomik, demokratik ve sosyal haklar açısından büyük sorunlar yaşadığı nasıl
aşikarsa, siyasal iktidarın kamu personel rejiminde yapmayı düşündüğü değişiklikler, sorun giderici
olmaktan bir o kadar uzaktır.
Kamu çalışanlarının büyük bölümü yoksulluk sınırının altında maaş almakta, iş güvencesi başta olmak
üzere demokratik ve sosyal haklarda gözle görülür bir kısıtlama yaşamaktadır. Çalışanların talepleri bu
doğrultudayken, siyasal iktidarın “memur” tanımını daraltma, memur sayısını azaltmaya dönük çabaları
açıktan kamusal alanın tasfiyesine dönük girişimler olarak değerlendirilmektedir.
“Kentiçi Ulaşım” konulu bu sayımızın, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı sevgili Ahmet Piriştina’ya
adanması, ölümünden doğan acıyı hafifletmez ama kentiçi ulaşıma yaptığı katkıyı İnşaat Mühendisleri
Odası adına kalıcı hale getirebilir.
Bizler açısından bir başka değerli yönü daha bulunuyor sevgili Piriştina’nın. Onun zamanında İzmir,
demokratik işleyişin hayata geçirildiği bir kent olmuştur. Yasaların ve antidemokratik kültürün sınırlarını
zorlayarak katılımcılığı hayata geçirilmiş, bilim insanlarının görüşlerine değer verilmiş, bilimsel düşünce
yol ve eylem kılavuzu yapılmıştır.
Dergimiz yayına hazırlanırken, elim bir kaza haberi hepimizi acıya boğdu. Hızlandırılmış tren” onlarca
insanımıza mezar oldu. Kaza değil aslında düpedüz cinayet demek gerekiyor. Uzmanların, bilim insanlarının bütün uyarılarına kulağını kapatan siyasi iktidar, politik şov yapmak için onlarca insanımızı bile
bile ölüme götürdü.
Ciddiyetsizliğin, kaderciliğin, cehaletin, bilimi devre dışı bırakmanın doğal bir sonucunu yaşadık; ama
bu kez faturası biraz acı oldu. Türkiye’yi yönetenler, siyasal hırsları nedeniyle doğal olmayan ölümlere,
katliamlara, afetlere alıştırmaya çalışıyorlar toplumu.
Alışmamak gerekiyor.
Yeni sayılarda buluşmak üzere.
Taner Yüzgeç
Yönetim Kurulu Başkanı
16
TMH - TÜRKÝYE MÜHENDÝSLÝK HABERLERÝ SAYI 429 - 2004/1
Download