Arınç, AB`ye demediğini bırakmadı

advertisement
On5yirmi5.com
Arınç, AB'ye demediğini bırakmadı
AB'nin Türkiye'yi 50 yıldır kapısında beklettiğini söyleyen Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınç önemli açıklamalarda bulundu...
Yayın Tarihi : 13 Ekim 2012 Cumartesi (oluşturma : 10/21/2017)
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Türkiye'nin AB macerasının 50 yılı geçtiğini belirterek, ''Niçin bizi
almak istemiyorlar, niçin 400 bin nüfuslu Malta'yı alıyorlar, şu kadar nüfuslu Güney Kıbrıs'ı alıyorlar.
Bizi niye almıyorlar, 50 tane sebep sayabiliriz, ama en başta gelen, önceleri açıkça konuştukları,
şimdi üzerini örtmeye çalıştıkları tek şey; bizim Müslüman oluşumuz'' dedi.
Arınç, İstanbul Küresel Forumu'nda, ''İslamofobi'' konulu oturumdan sonra ''Türkiye'de veya başka
bir devlette azınlıkların devlet tarafından kabul görmesi için yeter şart nedir?'' şeklindeki soru
üzerine, ''Biz Türkiye olarak farklılıklarla birlikte yaşamayı, bir arada yaşamayı en güzel şekilde
özümsemiş bir ülkeyiz. Osmanlı dönemi de Cumhuriyet dönemi de bunun örnekleriyle doludur. Arada
birtakım kötü örnekler gösterilebilir. Onlar konjonktürel olarak birilerinin tahrikleriyle meydana
gelmiş olaylardır'' diye konuştu.
İslam'a karşı düşmanlığın, İslam'a karşı nefretin tarihsel arka planı da olduğunu vurgulayan Arınç,
şöyle devam etti:
''Haçlı düşüncesinin geçmişte Müslümanlara karşı yaptıkları; ama belki farklı sebeplerden neşet
eden olaylar vardı. Bugün de Müslümanlar, bir korku verici unsur olarak gösteriliyor. 11 Eylül'ün bir
travma olduğunu söylediler, ben de katılıyorum. 11 Eylül, Amerika için de dünya için de bir
travmadır. El Kaide kaynaklı örgütleri, sadece New York'taki ikiz kule saldırısında veya Madrit'teki
metroda veya tren istasyonunda meydana gelen olayda ya da Londra'daki başka bir eylemden
bahsederek gösteriyorlar. Halbuki çelişki şurada; bu olaylardan daha sonra İslam ülkelerinde de,
halkının Müslüman olduğu ülkelerde de El Kaide'nin eylemleri oldu. İstanbul'daki, Mısır'daki eylemleri
hepimiz biliyoruz.''
Halkının Müslüman olduğu ülkelere göre bazı yerlerdeki gelişmelerin de maalesef İslamofobiyi
desteklediğini kaydeden Arınç, ''Mesela sadece El Kaide'den bahsediyoruz. Taliban da böyle bir
kuruluştur. Bunlar sadece Hristiyanlara karşı değil, kendi halkına karşı da, kendi başındaki yönetime
karşı da silah kullanıyorlar. Nijerya'ya gitmiştim, dediler ki, burada 'Boko-Haram' diye bir örgüt var,
yine kendi halkını şeriat adına öldürüyor. Somali'ye gitti arkadaşlarımız. Açlıktan kıvranan bir ülke
Somali, ama Somali'de de 'Şebab' diye bir örgüt, o da kendi halkını öldürüyor. Şimdi bunlar
siyasetlerine, söylemlerine baktığınız zaman Müslüman olarak görülüyorlar. Ama bunların varlığı da
bütün dünyada fotoğraflarıyla, eylemleriyle gösterildiğinde sanki sizler değil, akıllara o insanlar
geliyor'' diye konuştu.
Konuşmacılardan bir tanesinin laiklik konusunu doğru ifade ettiğini kaydeden Arınç, sözlerini şöyle
sürdürdü:
''Batı literatüründe laikliğin benim bildiğim 4 tane olmazsa olmaz unsuru var. Biri herkes inanabilir, o
inancının amelini yani ibadetlerini yerine getirebilir. O inancıyla ilgili örgüt kurabilir, o inancıyla ilgili
propaganda yapabilir. Türkiye böyle bir laiklik uygulamasını görmedi. Bundan sonra görecek ümit
ediyoruz, gittikçe buna doğru bir gidiş var. Ama devletin kontrolündeki ve hükmü altındaki laiklik
anlayışı yıllardır bizde de başka ülkelerde de geçerli oldu.
Düşünün ki, İslam bir ülkede iyi öğretilmiyorsa, öğretilmesinin önünde çok büyük engeller varsa,
bilinçsiz, akılsız, yetersiz birtakım insanlar İslam'ı kendilerine göre tarif edip, anlıyor ve
anlatıyorlarsa, bu insanlar İslam'ı öğrenemediği ve rejim kendilerine müsaade etmediği için de
yaşayamadıklarını yani kimliklerini rahatlıkla ortaya koyamadıklarını düşünüyorlarsa, bir yerde silaha
sarılıyorlar. Bir yerde şiddete sarılıyorlar ve bunları kendileri için meşru görmeye başlıyorlar. O
zaman Batı için 'İslamofobiye karşı da ırkçılığa, yabancı düşmanlığına karşı da şunları şunları yapman
gerekir' derken, İslam ülkelerine de 'Siz de artık kendi kendinize bir yenileme içine girin. Gerçek din
ve vicdan özgürlüğü olsun, dininiz en iyi şekilde öğretilsin ve insanlar bu şekilde şiddete yol
açabilecek ekonomik, sosyal ne varsa onlardan da uzaklaşmış olsunlar' demek lazım.''
''Türkiye'nin AB macerası da 50 yılı geçti''
Şu anda AB müzakere safahatında olan tek ülkenin Türkiye olduğunu da belirten Arınç, ''Türkiye'nin
AB macerası da 50 yılı geçti. 50 yıldan beri bizi almıyorlar. Almak da istemiyorlar. Biz de sizi kara
kaşınız için sevmedik. Biz sizinle bir sözleşme yapmıştık, biz girmek istiyoruz, kriterlere uyduğumuz
zaman bizi alacaksınız diye. Niçin bizi almak istemiyorlar, niçin 400 bin nüfuslu Malta'yı alıyorlar, şu
kadar nüfuslu Güney Kıbrıs'ı alıyorlar. Bizi niye almıyorlar, 50 tane sebep sayabiliriz ama en başta
gelen, önceleri açıkça konuştukları, şimdi üzerini örtmeye çalıştıkları tek şey; bizim Müslüman
oluşumuz. 'Bu Hristiyan birliği içinde sizin ne işiniz var?' diye başladılar. Biz onlara dedik ki, 'AB'nin
ölçütleri içerisinde farklılıklar zenginlik değil miydi? Birlik içinde yaşamayacak mıydık? Hukukun
üstünlüğünden bahsediyordunuz, siz Hristiyan kulübü müsünüz?' 'Aman aman vazgeçtik' dediler''
diye konuştu.
ABD'ye gitmek isteyen birçok kişinin, ismi Müslüman isimlerinden olması nedeniyle vize alamadığını
belirten Arınç, Avrupa'nın ise farklı olduğunu, AB'de genelde ekonomik sebeplerle yabancı
düşmanlığı yapıldığını kaydetti.
Hz. Muhammed'e hakaret olayı
''İslam dinine çeşitli şekillerde saldırılar yapıldığı ve bunun için de daha çok Hz. Muhammed'in
kullanıldığının görüldüğü, halkın buna vereceği tepkilere karşı devlet olarak ne tür çalışmalar
yapıldığı'' yönündeki soruya da Arınç, şöyle cevap verdi:
''ABD'deki bu son film olayından sonra sayın Başbakanımız konuyu gündeme getirdi. O tarihlerde
BM Genel Kurulu toplanıyordu, kendisi gidememişti. Brezilya Devlet Başkanı'yla konuştu, o bir
konuşma yapacaktı. Sayın Obama ile konuştu, ikisine de teklifi şu oldu; 'Hz. Muhammed, bizim için
de bütün dinler için de saygın bir insandır, peygamberdir. Onun şahsına yöneltilecek her küçültücü
olay bütün Müslümanları rencide eder. Bu, düşünce ve ifade özgürülüğünün kapsamına da girmez.
Ona yapılan hakarete BM'deki konuşmalarınızda lütfen işaret edin, buna karşı el ele verelim, nefret
suçlarını önleme konusunda beraber bir BM tasarısı hazırlayalım' dedi. Obama'nın yaptığı konuşmayı
biliyorum, üzüntülerini ifade etti. Bu yapılanın doğru olmadığını söyledi. Brezilya Devlet Başkanı da
konuşmasında açıkça, 'Bu İslamofobidir, hakarettir, bunların önlenmesi gerekir. Bunlar dünya barışını
zedeliyor' dedi.''
Arınç, Türkiye'nin başka ülkelerden farklı olduğunu, bu konuda bilinçli olan insanların tepkilerini de
demokrasi ve kanun sınırları içerisinde çok güzel ifade edebildiklerini kaydederek, ''Tepkilerimizi
elbette başkalarına zarar vermeden göstermemiz gerekir. Biz diğer ülkelere de yönetimlere de bunu
tavsiye ediyoruz'' diye konuştu.
AA
Bu dökümanı orjinal adreste göster
Arınç, AB'ye demediğini bırakmadı
Download