gruber widal,vı. aşı ve enfeksiyonları takiben ortaya çıkan

advertisement
GRUBER WİDAL
GRUBER-WİDAL TESTİ
Tifo
ve
paratifo
hastalıklarının
tanısında
kullanılır.
Salmonella typhi, Salmonella paratyphi A, Salmonella paratyphi
B, Salmonella paratyphi C’nin O ve H antijenlerine karşı
gelişen antikorları tespit etmek için kullanılan bir tüp
agglütinasyon testidir.
Testin yapılışı:
Tüm antijenler için ayrı sıralar halinde 8’er tüp üzeri
işaretlenerek dizilir.
O antijenleri ve H antijenlerinin inkübasyon süreleri
farklı olduğundan ayrı sporlarda hazırlanır.
Birinci tüpe 1,9 ml fizyolojik tuzlu su (serum
fizyolojik)(SF) diğer tüplere de herbirine 1,0 ml
SF pipetlenir.
Birinci tüpe 0,1 ml hasta serumu konur.
Birinci tüpteki sıvı pipet ile iyice karıştırıldıktan
sonra, birinci tüpten ikinci tüpe 1 ml aktarılır ve
karıştırılır. İkinci tüpten de üçüncü tüpe 1ml aktarılır
diğer tüplere devam edilir. Yedinci tüpten 1 ml atılır.
Sekizinci tüp kontrol olduğundan serum konmaz.
Böylece birinci tüpten itibaren 1/20, 1/40, 1/80, 1/160,
1/320, 1/640, 1/1280 sulandırımlar elde edilir.
Antijen içeren şişe iyice çalkalandıktan sonra her tüpe
bir damla damlatılır.
O antijenleri 50
o
C’de 4 saat, H antijenleri için 50
o
C’de 2 saat inkübe edilir.
İnkübasyon için benmari kullanılabilir. Su seviyesinin
tüp içeriğinin 2/3’ünü geçmesine dikkat edilmelidir.
İnkübasyon süresi sonunda tüpler agglütinasyon yönünden
incelenir.
Kontrol tüplerinde agglütinasyon olmaması gerekir
Aglütinasyon varsa bu spontan aglütinasyon olarad
değerlendirilir ve deney
geçersiz olur.
Agglütinasyon dereceleri 1+’den 4 +’e kadar
derecelendirilir. 2 + bulunan son sulandırım geçerli
titre olarak kabul edilir.
VI. AŞI VE ENFEKSİYONLARI
TAKİBEN
ORTAYA
ÇIKAN
ENSEFALOPATİLER
VE
REYE
SENDROMU
Ensefalopati enfeksiyon veya inflamasyon dışı sebeplerle
ortaya çıkan MSS disfonksiyonu halidir. Aşı ve enfeksiyonları
takiben ortaya çıkan ensefalopatilerdeki MSS disfonksiyonu
immün mekanizmalar veya metabolik bozukluklara bağlıdır. Aşı
ve enfeksiyonlar sonrası ortaya çıkan ensefalopatilerin
insidansı aşılama ve sanitasyon şartlarına bağlı olarak
coğrafi değişiklikler gösterir. İnsidans ortalama olarak
milyonda 10.5 civarındadır. Tifo ve diğer enterik
enfeksiyonları takiben ortaya çıkan ensefalopatiler genellikle
yaz aylarında ve yağışlı dönemlerde görülürler. Aşı sonrası
gelişen ensefalopatiler içinde en iyi bilineni boğmaca
aşılaması sonrası gelişen ensefalopatidir. Patojen
organizmanın tam olarak kullanıldığı aşılarda ( whole cell
Pertissuis aşısı= wP) ensefalopati riski yüksektir. Asellüler
boğmaca aşısının kullanılmaya başlanmasıyla birlikte
ensefalopati riskide hızla azalmıştır. Enfeksiyonları takiben
gelişen ensefalopatiler içinde ise en iyi bilineni Reye
sendromudur.
PATOGENEZ:
Aşı ve enfeksiyonları takiben ortaya çıkan ensefalopatilerin
patogenezi tam olarak bilinmiyor. Ensefalopatinin ortaya
çıkışı saatler veya haftalar alabilir. Patolojik incelemede
serebral ödem görülür fakat inflamasyon yoktur. Patogenezden
hipoksi, elektolit imbalansı ve endojen toksinler sorumlu
tutlmaktadır. Aşı ve enfeksiyonları takiben gelişen
ensefalopatiler genellikle subklinik gastrointestinal,
respiratuar enfeksiyonları, kızamık, boğmaca ve tifoyu takiben
ortaya çıkarlar. Aşılar içinde ise ensefalopatiye en sık sebep
olanlar: tüm hücre boğmaca aşıları, difteri-tetanoz-boğmaca
karma aşısı, tetanoz toksoid aşısı, kızamık, kabakulak ve
suçiçeği aşılarıdır.
KLİNİK:
Ensefalopati 2 yaş altı çocuklarda
24 saatten uzun süren, ve
ilaçlar veya postiktal döneme bağlı olmadan stupor dan
komaya kadar değişebilen şuur kaybına denir.
2 yaşın üstünde ise ensefalopati
24 saatten uzun süren ve aşağıdaki bulgulardan en az
ikisinin varlığına denir
ilaçlara bağlı olmadan ortaya çıkan deliryum, psikoz
veya konfüzyon hali.
ilaçlar veya postiktal döneme bağlı olmadan stupor dan
komaya kadar değişebilen şuur kaybı.
Şuur kaybıyla sonuçlanan epileptik atak.
İnfeksiyonları takiben ortaya çıkan ensefalopatiler hastalığı
takiben 2 ila 3 hafta içinde ve genellikle erken çocukluk
döneminde görülürler ( yaş ortalaması 18 ay ). Boğmaca aşısını
takiben ensefalopati genellikle 6 ay civarında görülür. Klinik
olarak ensefalopatiler ensefalitten ayırd edilemezler. Ateş ve
epileptik ataklar sık görülür. Fokal nörolojik defisitler
genellikle yoktur. Aşılamaları takiben gelişen ensefalopatiler
genellikle aşılamayı takiben 3 ila 7 gün içinde ortaya
çıkarlar. Aşı ve enfeksiyonları takiben ortaya çıkan
ensefalopatiler hırpalanmış çocuk sendromları, serebral venöz
trombozlar, febril konvülsyonlar ve ensefalitlerle karışır.
Ensefalopati tanısı diğer etyolojik faktörlerin ekarte
edilmesiyle klinik olarak konur, ayırıcı tanıda boğmaca,
difteri, şigelloz, tifo ve malarya dikkatle aranmalıdır. BOS
bulguları basınç artışı dışında tamamen normaldir, BOS da
enfeksiyon ve inflamasyonu gösteren herhangi bir bulgu yoktur,
aşıya veya geçirilmiş enfeksiyona ait antikor artışı veya
antijene rastlanmaz.
TEDAVİ:
Ensefalopatilerin tedavisi semptomatiktir. Ensefalopatilerde
aspirasyon pnemonisi, KİBAS, uygunsuz ADH salınımı, elektrolit
imbalansı, hipoksik beyin hasarı gibi komplikasyonlar sık
görülür. Hasta yoğun bakım şartlarında izlenmeli ve
ensefalopati
edilmelidir.
komplikasyonları
açısından
yakından
takip
REYE SENDROMU:
Reye sendromu akut karaciğer harabiyetini takiben ortaya çıkan
MSS disfonksiyonu halidir. Reye sendromu insidansı su çiçegi
ve influenza salgınlarının yaşandığı dönemlerde artar. Reye
sendromu bir çocukluk çağı hastalığıdır, fakat genç
erişkinlerdede görüldüğü bildirilmiştir. Birçok viral
enfeksiyonu takiben ortaya çıkabilirsede genellikle suçiçeği
ve influenza enfeksiyonlarını takiben ortaya çıkar. Viral
enfeksiyonlar sırasında salisilat kullanımının hastalığı
başlattığı veya ağırlaştırdığı fikri kabul görmüştür.
Çocuklarda salisilat kullanımının sınırlandırılmasıyla reye
sendromu insidansıda dramatik olarak düşmüştür, fakat
salisilat almayan hastalardada Reye sendromu görüldüğü
unutulmamalıdır. Kawasaki ve juvenil romatoid artrit gibi
aspirin kullanmak zorunda olan çocuklarda Reye senromu
insidansı önemli derecede yüksek bulunmuştur. Bu hastalarda
hertür mental bozukluk Reye sendromunu düşündürmelidir.
Reye sendromu bifazik bir seyir izler. İlk fazda viral bir üst
solunum yolu enfeksiyonu bulguları ve ateş görülür, bu ilk faz
birkaç gün içinde iyileşir. İyileşmeyi takiben birkaç gün
sonra şiddetli ve inatçı kusmalarla birlikte şuur
bulanıklıkları ve mental değişikliklerin görüldüğü 2. faz
başlar. Fokal nörolojik bulgular yoktur. Mental fonksiyonlar
saatler içinde bozulur. 1981 de Reye sendromunun klinik
bulguları NIH ( National Institutes of Health ) tarafından
sınıflandırılmıştır ( tablo 41 )
Tablo 41: Reye sendromu NIH sınıflaması
STAGE I
STAGE II
STAGE III
STAGE IV
STAGE
V
ŞUUR
Letarjik
Stupor
Koma
Koma
Koma
POSTÜR
Normal
Normal
Dekortike
Deserebre Flaks
AĞRIYA
Ağrıdan
Ağrıdan
CEVAP
kaçınır
kaçınır
Dekortike
Deserebre
Yok
IŞIK
REFLEKSİ
Canlı
Hafif
Hafif
Hafif
Yok
Normal
Konjuge
deviasyon
Konjuge
deviasyon
Yok
Yok
OKÜLO
SEFALİK
REFLEKS
(DOLL’S
EYE)
Reye sendromunda hepatomegali görülür, hepatomegaliye ileri
dönemlerde sarılık eklenir. Hastalarda beslenme bozukluğu,
ödem ve assit görülmez. Laboratuar tetkiklerinde
hepetosellüler hasarın varlığını gösteren SGOT, SGPT,
protrombin zamanında arış ve hiperamonemi dikkat çeker.
Hiperamonemi ile mental bozukluklar arasında korrelasyon
vardır. Normalin 5 katı ve daha yukarı düzeylerde amonemi kötü
porgnoz işaretidir. Serebral ödem nedeniyle artmış basınç
dışında BOS bulguları normaldir. 4 yaş altı vakalarda
hipoglisemi ve hipoglikoraji görülür. Reye sendromunun kesin
tanısı karaciğer biyopsisiyle konur. Karaciğer biyopsisinde
mikroveziküler steatoz görülür inflamasyon yoktur.
Elektronmikroskobik incelemede mitokondrial değişiklikler
dikkati çeker. Mikroveziküler steatoz Reye sendromu düşündürür
fakat spesifik değildir. Elektron mikroskopide karakteristik
polimorfik ve iri mitokondrilerin görülmesi krista mitokondria
larda granüllerin kaybı tanı koydurur.
Reye sendromu tanısı karakteristik klinik bulgulara
dayanılarak konur. Erken dönemde protrombin zamanındaki uzama
nedeniyle karaciğer biyopsisi kontrendikedir.
Reye sendromunda mortalite ve morbidite sıklıkla serebral
ödeme bağlıdır. Bu nedenle serebral ödemin kontrolu tedavide
ilk adım olmalıdır. Baş yukarda tutulmalıdır. Daha sonra
hiperamonemi, hiperglisemi elektrolit imbalansı gibi metabolik
anormallikler düzeltilmeye çalışılır. Burada bozukluğun % 100
değil % 80 – 90 düzeltilmesi amaçlanmalıdır bu serebral ödemi
azaltmak için yeterlidir. Bu amaçla % 10 dekstroz ve hipotonik
solusyonlarla serum osmolaritesi 305 – 310 civarında tutulmaya
çalışılır. Bu önlemler basıncı düşürmeye yetmezse mannitol,
deksametazon, entübasyon ve hiper ventilasyon uygulanır.
Hiperamonemi laktulozla kontrol edilebilir, pıhtılaşma
faktörlerinin yerine konması amacıyla taze donmuş plazma
verilebilir. İleri dönemlerde exchange transfüzyonun yüz
güldüren sonuçlar verdiğini gösteren çalışmalar mevcuttur, bu
konuda kontrollu çalışma henüz yoktur.
AŞI VE ENFEKSİYONLARI TAKİBEN GELİŞEN
ENSEFALOMYELİTLER.
Aşı veya enfeksiyonları takiben ortaya çıkan aşırı immün
cevaba bağlı olarak sinir sisteminde gelişen demyelinizasyonla
seyreden inflamatuar reaksiyonlardır. Aşı ve enfeksiyonlar
sonucu sinir sistemi dokularına karşı gelişen aşırı immün
cevap sonucu klinikte ensefalit, myelit, transvers myelit,
Sydenham koreası, optik nörit, serebellar ataksi gibi
enfeksiyon sonrası sendromları görülür. MSS ve periferik sinir
sisteminde aşı ve enfeksiyonları takiben ortaya çıkan
demyelinizasyonla seyreden inflamatuar reaksiyonların
tanımlanmasında birçok terminoloji kullanılmıştır fakat
günümüzde bu tablolar Akut Dissemine Ensefalo Myelit ( ADEM )
adı altında toplanmışlardır. ADEM lerin klinik ve
fizyopatolojik karakterleri bilinmesine rağmen etkili ve kabul
görmüş bir sistemik tedavi yaklaşımı henüz yoktur. ADEM ler
viral veya bakteriyel enfeksiyonları takiben 3 ila 15 gün
içinde ortaya çıkarlar. Genellikle döküntülü hastalıkları
takiben görülürlersede ınfluenza, mikoplazma enfeksiyonları ve
aşılamaları takibende ortaya çıkabilirler. Aşı ve
enfeksiyonları takiben ortaya çıkan demyelinizan inflamatuar
komplikasyonların :
% 90 – 96 sı ensefalit
% 3 – 4 ü myelit
% 1 – 7 si poliradikülit olarak karşımıza çıkar.
Optik nörit, serebellar ataksi, tranzvers myelit tek başlarına
veya yukardaki tabloların bir parçası olarak görülebilirler.
ADEM lerde klinik bulgular hızla ortaya çıkar: ani başlayan
epileptik ataklar ve konfgüzyon ilk bulgulardır.
EPİDEMİYOLOJİ:
İnfeksiyon ve aşıları takiben gelişen ensefalomyelitler içinde
en önemlileri
Akut dissemine ensefalomyelit ( ADEM ): beyin ve
medüllospinalisi tutan yaygın inflamatuar demyelinizan
ensefalomyelit tablosudur.
Akut hemorajik lökoansefalit ( AHEM ): hiperakut seyirli
ve nekrozlarla karakterize ensefalit tablosudur.
Post enfeksiyöz ensefalomyelit: aşı ve enfeksiyonları
takiben ortaya çıkan beyin ve medüllospinalisin
demyelinizasyonuyla giden inflamasyonudur.
Aşı sonrası gelişen ensefalitler: aşılamaları takiben
ortaya çıkan ensefalit tablosudur.
Akut serebellar ataksi: aşı ve enfeksiyonları takiben
ortaya çıkan serebellumda sınırlı demyelinizan
inflamasyondur.
Akut transvers myelit: aşı veya enfeksiyonları takiben
gelişen medüllospinalisin tüm katmanlarını tutan
demyelinizan inflamasyonudur.
Optik nörit: aşı ve enfeksiyonları takiben ortaya çıkan
optik sinirin inflamasyonudur.
İnfeksiyon sonrası gelişen ensefalomyelitler tutulan anatomik
bölgeye
bağlı
olarak
adlandırılırlar.
Bakteriyel
enfeksiyonları takiben ortaya çıkan ensefalitlerde sıklıkla
bazal ganglionların tutulumu ve Sydenham korea’sına benzer
klinik tablolar görülür. İnfeksiyon sonrası gelişen
ensefalomyelitlerin insidansı aşılama ve sanitasyona bağlı
olarak coğrafi farklılıklar gösterir. Gelişmiş ülkelerde
aşılamalara bağlı olarak post enfeksiyöz ensefalomyelitlerin
ensefalitlere oranı %33 den % 15 inmiştir. Hernekadar
aşılamalarda ensefalomyelit riski taşırsada bu risk
hiçbirzaman enfeksiyonun kendisi kadar yüksek değildir (
tablo: 42).
Tablo 42: AŞI VE ENFEKSİYONLARA BAĞLI
ENSEFALOMYELİT RİSKİ
Hastalık
İnfeksiyona bağlı
ensefalomyelit
Aşılamaya bağlı
ensefalomyelit
Kızamık
1 / 1000
Milyonda 1.2
% 100
Sample tipi aşı 1
/ 400
Kuduz
HDCV % 0
Kızamıkcık
1 / 6000
Milyonda 1 den az
Boğmaca
1 / 125
1 / 140 000
Kabakulak
1 / 6000
Milyonda 1 den az
Su çiçeği
1/ 2000
1 / 20 000
Varicella
1 / 4000
< 1 / 100 000
İnfeksiyon sonrası ensefalomyelitler genellikle üst solunum
yolları
enfeksiyonlarını,
döküntülü
çocukluk
çağı
enfeksiyonlarını ve gastrointestinal sistem enfeksiyonlarını
takiben ortaya çıkarlar.
Sık görülen ensefalomyelit sebepleri:
Viruslar:
Kızamık
Kızamıkcık
Kabakulak
Influenza
Herpes simpleks
Varicella zoster
Ebstein barr virus
Suçiçeği ( variola )
Bakteriler:
Mikoplasma pneumoniae
A gurubu Beta hemolitik streptokoklar
Camphylobacter jejuni
Aşılar:
Suçiçeği ( vaccinia )
Sample tipi kuduz aşısı
Kızamık
Oral polio aşısı
Difteri tetanoz aşısı
Tetanoz toksoid aşısı
Haemophius influenzae tip b
İnaktif Vibrio cholerae aşısı
Japon B ensefaliti aşısı
PATOGENEZ:
ADEM en iyi şekilde kızamık enfeksiyonları ve kuduz
aşılamalarıyla ortaya çıkan vakalarda gösterilmiştir. ADEM in
histopatolojik
bulgusu
perivenöz
inflamasyon
ve
demyelinizasyonlardır. AHEM de ise küçük arterioller ve venler
etrafında fibrinoid nekroz alanları, eritrositlerin
ekstravazasyonu ve yaygın doku nekrozları görülür. Kültürler
ve serolojik yöntemlerle etken gösterilemez. Ortaya çıkan
nöropatolojik tablo etkene bağlı olmaksızın hemen hemen
aynıdır. Kızamık sonrası ortaya çıkan ensefalomyelitlerde
periventriküler
mononükleer
infiltrasyon
ödem
ve
demyelinizasyon görülür. Demyelinizasyon alanlarında lipid
dolu makrofajlar dikkati çeker. Bu patolojik görünüm aşı
sonrası gelişen ensefalomyelitlerdede aynıdır. Demyelinizasyon
alanlarının
görünümü
viral
invaziv
demyelinizan
enfeksiyonlardan
( Progressif Multifokal Lökoansefalopati,
HTLV – 1 v.b.) ve multipl sklerozdan farklıdır. Beyin ve
medüllospinalis ak cevherine karşı veya Myelin Basic Protein’e
karşı artmış antikor titresi ve lenfoproliferatif cevap
görülür. Patogenezden myelin kılıfa karşı anormal olarak
gelişen sellüler ve hücresel immün cevap sorumludur. Bir
çoğunun patogenezinde MSS myelin kılıfına karşı hücresel immün
cevap vardır. Bu abartılı hücresel immün cevabın ortaya
çıkışında
genetik
predispozisyonunda
yer
aldığı
düşünülmektedir. Bu abartılı immün cevabın bir kısmı patojenle
beyin dokusu arasındaki benzerlikten kaynaklanmaktadır.
Yapılan çalışmalar Mikoplasma pneumonia antijenleriyle ile
beyin dokusu arasında immünolojik benzerlik olduğunu ve
Mikoplasma
enfeksiyonlarını
takiben
ortaya
çıkan
ensefalomyelitlerin çapraz reaksiyona bağlı olduğunu
göstermiştir. Sydenham korea’sının patogenezinde ise
demyelinizasyon değil nöronopati bulunur. Sydenham korea lı
veya akut romatizmal ateşli hastaların bir çoğunda subtalamik
bölge ve nükleus kaudatus a karşı IgG sınıfı antikorlar
vardır.
KLİNİK:
Ensefalitlerin aksine ADEM ler 1 yaş altında çok nadir
görülürler ( tablo: 43 ). İnfeksiyonları takiben ortaya çıkan
ensefalomyelitler genellikle akut başlangıçlıdırlar ve
hastalığı takiben 3 – 15 gün sonra ortaya çıkarlar.
İnfeksiyonu iyileşmesinden sonra ateş, başağrısı ve bulantıyı
takiben aniden ortaya çıkan epileptik ataklar ve konfüzyon
görülür. Nörolojik olarak klinik bulgular multifokaldir.
Demyelinizasyonun yaygınlığına bağlı olarak değişik
derecelerde motor ve sensoriel defisitler, koordinasyon
bozuklukları ortaya çıkar. ADEM ler de mortalite % 30 ları
bulabilir. Hastaların çoğu sekelsiz iyileşirken birkısmında
davranış bozuklukları, demans ve motor fonksiyon bozuklukları
kalıcı olur. ADEM ler klinik loarak monofazik seyirli
hastalıklardır, nadiren tekrarlar ve bu haliyle multipl
sklerozla karışırlar. ADEM lerin fulminan seyirli formu olan
akut hemorajik ensefalo myelitlerde ( AHEM ) mortalite çok
yüksektir. Klinik bulgular ışığında ADEM ve AHEM tablolarını
viral ensefalitlerden ayırmak güçtür. Ayrım laboratuar
bulguları ve radyolojik görüntülemeyle yapılır.
Tablo 43 : Ensefalomyelitler ve yaş
Ensefalomyelit türü
Aşı
– enfeksiyonları takiben
gelişen ensefalomyelitler
Yaş
Prodrom
1 yaş üstü
Akut serebellar ataksi
1 – 6 yaş
% 64
Akut transvers myelit
Adolesan – orta
yaş – yaşlı
% 30
Optik nörit
Genç – orta yaş
% 50
Sydenham koreası
Okul çağı
Serebellar ataksi:
Ani başlayan kusma, koordinasyon bozukluğu, trunkal ataksi ve
dizartriyle karakterizedir. Çocuklarda mutizm ve yürüyememe
ilk bulgulardır. Serebellit ya ADEM tablolarının bir
komponenti veya akut hidrosefalilerin bir komplikasyonu olarak
ortaya çıkar. Ayırıcı tanıda ilaç yen atkileri, Guillain –
Barre sendromu, benign pozisyonel vertigo, Wernicke
ensefalopatisi ve posterior fossa tümörleri yer almalıdır.
Optik nörit:
Nadir görülen post enfeksiyöz nörolojik sendromlardandır. Göz
hareketleriyle ağrı, renk ayrımında güçlük ve santral körlük
ilk bulgulardır. Saatler veya günler içinde tam körlük
gelişir. Erişkinlerin % 90 ında çocukların % 60 ında optik
nörit unilateraldir. Optik nörit genellikle 4 haftada tamamen
sekelsiz düzelir. Vakaların % 5 – 57 sinde daha sonra Multipl
Skleroz geliştiğini gösteren çalışmalar vardır. Optik nörit:
vaskülitler
(
lupus,
dev
hücreli
arteritler
)
intoksikasyonlar,
parasellar
tümörler,
granülomatöz
menenjitler ile karışır.
Sydenham korea’sı:
Sydenham korea’ sı akut romatizmal ateşi takiben vakaların %15
inde görülür. İstemsiz hareketler tik benzeri ( diskinetik ),
solucan benzeri ( atetozik ) veya şiddetli fırlama, atılma
benzeri ( ballismus ) tarzında olabilir. Prodrom döneminde
emosyonel labilite, obsessif – kompulsif semptomlar ve
hiperaktivite görülür. Başlangıç sinsidir, latent dönem
streptokoksik anjini takiben 2 hafta ila aylar boyu sürebilir.
İyileşme dönemi 6 aya dek uzayabilir. Korea’lı hastaların % 20
sinde romatizmal kardit de vardır. Ayırıcı tanıda bazal
ganglionları
tutan
diğer
hastalıklarla,
metabolik
hastalıklarla ( Wilson, organik asidemi ) serebral palsy ile,
serebral venöz trombüslerle, ilaç yan etkileriyle ve lupus ile
karışır.
TANI:
Aşı ve enfeksiyonlar sonrası gelişen ensefalomyelitlerin
tanısı ve bu ensefalomyelitlerin enfeksiyöz ensefalitlerden
ayrımı zordur. BT bulguları genellikle normaldir. Tanıda MR BT
den üstündür. MR da ak cevherde asimetrik geniş lezyonlar ve
değişik derecelerde kontrast tutulumu dikkati çeker. ADEM de
BOS da hafif lenfositik pleositoz ve protein artışı
görülebilir. AHEM de ise yoğun PNL ve eritrosit artışı dikkati
çeker, protein artmıştır BOS da Myelin Basic Proteinin varlığı
oligodendroglial hasarın ve demyelinizasyonun varlığını
gösterir ( sensitivite % 60 ). BOS da IgG artışı ve
oligoklonal bant görülmez veya kısa süreyle görülür ( multipl
sklerozda ise BOS da sürekli bir oligoklonal bant varlığı
görülür ). ADEM de MR incelemede beyin ve / veya omurilik ak
cevherde demyelinizasyonla uyumlu tutulum görülür. Bazal
ganglionlar, talamus ve kortekste lokal veya diffüz kontrast
tutulumu, beyin ve omurilikte ödem görülür. Radyolojik
görünümle klinik bulgular arasında pek korrelasyon yoktur.
Lezyonlar başta asimetrik; ilerleyen dönemlerde simetrik hal
alır. Lezyonların iyileşmesi 18 ayı bulabilir, hatta klinik
bulgular düzelirken radyolojik olarak yeni lezyonların
geliştiği görülebilir. Akut serebellar ataksi ve optik nörit
tansısında MR yer kaplayan lezyon ve vasküler patolojileri
ekarte etmek için gereklidir.
TEDAVİ:
Aşı ve enfeksiyonları takiben gelişen ensefalomyelitlerin
efektif bir tedavisi yoktur. ADEM ve AHEM tedavisi
semptomatiktir. Antiviral ilaçların tedavide yeri yoktur fakat
tedavi edilebilir bir ensefalit varlığı ekarte edilene kadar
ampirik antiviral tedavi uygulaması kabul görmüş bir
davranıştır. ADEM nedeniyle bilinç bulanıklığı ve genel durum
bozukluğu ortaya çıkan hastalar yoğun bakım şartlarında
izlenmelidir. Hastalar özellikle respiratuar, kardiak, renal
ve karaciğer fonksiyonları açısından izlenmelidir. ADEM seyri
sırasında ortaya çıkabilecek epileptik ataklar fenitoin,
barbituratlar veya benzodiazepinlerle kontrol edilebilir. Ateş
antipiretiklerle düşürülmeli, hidrasyon ve elektrolit
imbalansı gerektiği şekilde düzeltilmelidir. Primer
enfeksiyonlar ( mikoplasma, borrelia vb. ) varlığında veya
sekonder enfeksiyonların ( üriner sistem enfeksiyonları,
ventilatöre bağlı pnemoniler vb. ) varlığında tedaviye
antibiyotikler eklenmelidir. Hasta beyin ödemi ve KİBAS
bulguları açısından yakın takibe alınmalı ve gerekirse
hiperventilasyon, mannitol verilerek intrakranial basınç
düşürülmelidir. ADEM iyi bir destek tedaviyle genellikle
sekelsiz iyileşir. ADEM tedavisinde kortikosteroid kullanımı
halen tartışmalıdır. Günümüzde ADEM tedavisinde immünsüpressif
ve immünmodülatör kombinasyon tedavisi ağırlık kazanmaktadır.
Hafif klinik bulgularla seyreden ADEM vakalarının tedavisinde
kortikosteroidler önerilmemektedir. İleri derecede bilinç
bulanıklıkları olan veya klinik bulguları hızla bozulan ve
invaziv bakteriyel, viral enfeksiyonlara, toksik sebeplere
bağlı olmadığı gösterilen vakalarda kortikosteroid veya ACTH
tedavisi önerilir ( metilprednizolon 1000 mg / gün X 5 gün
veya sentetik ACTH 100 unite / gün X 10 gün ). Klinik düzelme
görülürse tedavi azaltılarak kesilir. Genel durum değişmez
veya kötüleşirse 3. günden sonra tedaviye plazmaferez eklenir
5 ila 10 plazmaferez sonrasında klinik durum değişmez veya
kötüleşirse tedaviye siklofosfamid eklenebilir. Rekürrans
halinde bu agressif tedaviye tekrar başlanmalıdır.
ENFEKSİYON HASTALIKLARI
dr aydoğan lermi, Enfeksiyon, enfeksiyon
hastalıkları, enfeksiyon uzmanı
Enfeksiyon, infectious, enfeksiyon hastalıkları, enfeksiyon
uzmanı, Enfeksiyonlu Yara, Nörolojik Hastalıklar, Kemik
İltihabı, Kronik Otit, Akciğer Hastalıkları, Orta kulak
İltihabı, Hepatit B, Hepatit C, KOAH – Kronik Obstrüktif
Akciğer Hastalığı, İdrar Yolu enfeksiyonu, Grip, Bruselloz,
Febril Nötropeni, Enfeksiyon Hastalıkları, Bulaşıcı
Hastalıklar, Anaerob Enfeksiyonlar, Aort Kapağı Hastalıkları,
Saman Nezlesi (Alerjik Rinit), Mide-Bağırsak enfeksiyonları,
HIV, AIDS, Viral Enfeksiyon, Üriner Enfeksiyon, Hepatit A,
Boğaz İltihabı, Grip, Halsizlik, İshal, Kalp Ağrısı, Göz
Ağrısı, Enterit, Bronşit, Ateş, Bakteriüri, Cilt Hastalıkları,
Karın Ağrısı, Kızamık, Tifo, Pnömoni, solunum yolu
enfeksiyonları, Beyin enfarktüsü, Sarılık, Menenjit, Kuduz
(hidrofobi), Kuduz, Lenfanjit, lenfadenit, sinüzit, Böbrek
İltihabı, nefrit, rinit, anjin, akıntı, döküntü, kaşıntı,
bulantı, kusma, ishal, kanlı ishal, kist, karaciğerde kist,
köpek kisti, kediden bulaşan, köpekten bulaşan, evcil
hayvanlardan bulaşan, yemekten bulaşan, sulardan bulaşan,
havuzdan bulaşan, cinsel yolla bulaşan, temasla bulaşan,
terlikten bulaşan, keneyle bulaşan, kene ile bulaşan, fareyle
bulaşan, kanalizasyon, fosseptik, havludan bulaşan, tuvaletten
bulaşan, kirli su, kirli sularla bulaşan, baş ağrısı, burun
akıntısı, nezle, mayasıl, hemoroit, sifiliz, bel soğukluğu,
şankr, şankroid, frengi, konjonktivit, sivilce, apse, kabuk,
içi cerahatli, irin, irinli, apse boşaltma, düşük, doğumsal,
genetik, idrarda yanma, kokulu akıntı, koyu akıntı, beyaz
akıntı, akıntı ve kaşıntı, akıntı ve yanma, akıntı ve kanama,
akıntı ve ateş, peniste akıntı, penis ucunda kaşıntı, peniste
yanma, peniste yara, vajinada yara, kanlı idrar, kanlı akıntı,
cerahatli akıntı, kanlı dışkılama, yeşil dışkılama, sulu
dışkılama, makatta yara, anüste akıntı, makatta kanama, tırnak
kırılması, tırnaklarda bozulma, mantar, mantar enfeksiyonu,
tırnak mantarı, cilt mantarı, mantar tedavisi, akıntı
tedavisi, tırnak tedavisi, adet kesilmesi, gebelik
enfeksiyonu, bebek enfeksiyonu, çocuk enfeksiyonu, cilt
enfeksiyonu, tırnak enfeksiyonu, karaciğer hastalıkları,
karaciğer enfeksiyonu, safra kesesi enfeksiyonu, kemik
enfeksiyonu, dalak enfeksiyonu, göz enfeksiyonları, göz kapağı
enfeksiyonu, cilt enfeksiyonları, döküntülü enfeksiyonlar,
tırnak enfeksiyonları, sinüzit, sinüs, göz, konjonktivit,
otit, kulak zarı, zatürre, zatürre, pnömoni, pnömoni, akciğer
enfeksiyonu, ince hastalık, tüberküloz, toplumdan bulaşan,
havadan bulaşan, öksürükle bulaşan, nefesle bulaşan, okuldan
bulaşan, parazit, bağırsak paraziti, solucan, solucan
tedavisi, parazit tedavisi, kurt tedavisi, dışkıda solucan,
dışkıda kurt, dışkıda parazit, kilo kaybı, kilo alamama,
Nörit, Nöritis, Nevrit, Nevritis, Nevralji, meningoensefalit,
ensefalo myelitler, düşük araştırması, torch, toksoplazma,
rubella, rubeola, 5. Hastalık, 6. Hastalık, kızamıkçık,
antibiyotikler, anti viraller, virüs, virus, barsak
enfeksiyonu, ishal, dizanteri, kolera, amipli dizanteri,
basili dizanteri, rota, adeno, rota virüs, adeno virüs, viral
enfeksiyonlar, mantar enfeksiyonları, memede apse, vajinada
kaşıntı akıntı, vajinada kanlı akıntı, hpv, aids nedir,
hepatit nedir, zatüre nedir, menenjit nedir, enfeksiyon nedir,
enfeksiyonu ne demek, osteomyelit, osteokondrit, zona, hsv,
zona zoster, abdomen, periton, peritonit, apandisit, nefrit,
piyelonefrit, sistit, üretrit, üretero vesikal reflu, hepato
renal sendrom, salpenjit, salpingo ooforit, pid, pelvik
inflamatuar hastalık, pelvis enfeksiyonları, jinjivit, diş
apsesi, diş enfeksiyonları, parotit, kaba kulak, rinit, rektal
apse, peri anal enfeksiyon, kemik eklem enfeksiyonları,
artrit, kemik enfeksiyonu, eklem enfeksiyonu, kronik
osteomyelit, perianal apse, ülseratif kolit, crohn, kron,
çölyak, divertikül, divertikülit, balık zehirlenmesi, gıda
intoks, gıda zehirlenmesi, gıdalar ile bulaşan enfeksiyonlar,
sulardan bulaşan enfeksiyonlar, epiglottit, özefajit, gastrit,
helikobakter pilori ,hpv aşısı, aşılar, zatüre aşısı, grip
aşısı, influenza aşısı, menenjit aşısı, çocukluk aşıları,
evlilik testleri, çocukluk çağı hastalıkları, döküntülü
enfeksiyonlar, bulaşıcı enfeksiyonlar, tatilde oluşacak
enfeksiyonlar, seyahat hastalıkları, sıtma, sivrisinekler ile
bulaşan enfeksiyonlar, kenelerden bulaşan enfeksiyonlar, kene,
sivrisinek, farelerden bulaşan enfeksiyonlar, kırım Kongo
kanamalı ateşi, ebola, ebola enfeksiyonu, ebola nedir, ebola
tedavisi, kkka, döküntü, kaşıntı, koma, yoğun bakım, yoğun
bakım enfeksiyonları, ventilatör ilişkili pnemoni, hastane
enfeksiyonları, vektör, trikomonas vajinalis, gardnerella
vajinalis, giyardiya, trişinella, e. Coli, pseudomonas, beta,
beta enfeksiyonu, boğaz enfeksiyonu, yüksek ateş boğaz ağrısı,
üşüme titreme, titreme terleme, döküntü kaşıntı, idrarda
yanma, idrar yolu enfeksiyonu, peniste yanma, idrar yaparken
yanma sızlama, idrarda koyulaşma, idrarda koku, dışkıda kötü
koku, kötü kokulu akıntı, cerahatli akıntı, şant, şant
enfeksiyonu, anal yolla bulaşan, oral yolla bulaşan, sex ile
bulaşan, sex, anal sex ile bulaşan, seks, seks ile bulaşan,
anal seks ile bulaşan, anal seks, oral seks ile bulaşan
enfeksiyon, meni ile bulaşan, vajinal salgılar ile bulaşan,
tükürükten bulaşan, kondom, kondom kullanımı, dildo ile
bulaşan enfeksiyon, dövme ile bulaşan enfeksiyonlar, vücut
deldirme, piercing, steril, steril olmayan, dezenfeksiyon,
pansuman,
TİFO
Tifo; Paratifo; Enterik Ateş;
Tifo ve paratifo hastalığı Salmonella bakterisi ile meydana
gelen sistemik enfeksiyon hastalıklarıdır. Tifoya Salmonella
typhi paratifoya ise Salmonella paratyphi neden olur.
Tifo az gelişmiş ülkelerde alt yapı kanalizasyon
sistemlerinin, temiz içme sularının olmadığı ülkelerde,
sanitasyon temizlik ve hijyen koşullarına uyulmayan yerlerde
salgınlar şeklinde görülür.
Tifo tedavi edilmez ise ölüme neden olabilir. Hastalık gıdalar
ve sular ile ağızdan bulaşır:
Kanalizasyon suları ile kirlenmiş içme ve kullanma
suları,
Pastörize edilmemiş süt ve süt ürünleri,
Tifo hastası yada tifo taşıyan kişilerin hazırladığı
gıda ve içecekler,
Uygun şeklide saklanmamış gıdalar,
Temizlik, sanitasyon ve hijyen koşullarına uyulmaması
tifo bulaşmasına yol açar.
Bakteri gıdalar ve sular ile ağızdan girdikten sonra
barsaklarda yerleşerek çoğalmaya başlar daha sonra kan yoluyla
diğer organlara giderek tüm vücutta sistemik enfeksiyona neden
olur.
Kirli suları kullanmak,
İyi bir kanalizasyon ve içme – kullanma suyu sisteminin
olmaması,
Çiğ gıda yemek,
Kirli sular ile yıkanmış meyve, sebze ve salata yemek,
Kirli sulardan yapılmış buzları kullanmak,
Sanitasyon şartlarının kötü olduğu yerlerde yaşamak
veya buralara seyahate gitmek tifo hastalığı kapma
şansını arttırır.
Tifo belirtileri nelerdir?
Hastalık mikrop vücuda girdikten 6 ila30 gün içinde başlar. En
sık görülen şikayetler:
Hastalık aşırı yorgunluk, halsizlik, baş ağrısı ve ateş
ile başlar,
Ateş ilk 3 -4 gün içinde giderek artar,
Ateş, ateş özellikle sabahları normal öğleden sonra
yükselmeye başlayan ve akşamları 39 dereceyi bulan
ateşler şeklinde görülür,
Üşüme, titreme,
Şiddetli baş ağrısı,
Kabızlık yada ishal,
Kramp tarzında karın ağrıları,
Halsizlik, bitkinlik hali,
İştahsızlık,
Vücutta pembe döküntü ( özellikle gövdede ),
Baş dönmesi,
Kas ağrıları,
Ense ve boyunda lenf bezlerinin şişmesi,
Karaciğer ve dalağın büyümesi en sık
şikayetlerdir.
görülen
Tifo teşhisi nasıl konur?
Hastanın şikayetleri ve muayene bulguları teşhise yardımcı
olur. Tifo teşhisi laboratuvar testleri ile konur.
Kan sayımı ( Hemogram),
CRP,
Sedimantasyon,
Tam idrar tahlili,
Gruber Widal serolojik testi,
Kan kültürü,
Dışkı kültürü testler ile konur.
Tifo tedavisi :
Tifo tedavisinde antibiyotikler kullanılır. Tifo tedavi
edilmeden önce oldukça bulaştırıcıdır. Hastaların bir kısmında
şikayetler geçse de hasta taşıyıcı olur ve hastalığı
bulaştırmaya devam eder. Tifo taşıyıcı hastalar hiçbir
şikayetleri olmadan hastalığı dışkı ve idrarları ile yayarlar.
Hastalığın tek kaynağı insandır. Tifo doğada başka canlıda
bulunmaz. Taşıyıcılar antibiyotik ile tedavi edilmelidirler.
Safra kesesinde taş olan taşıyıcılarda ise antibiyotik
yetersiz kalır ise ameliyat ile safra kesesinin alınması
gerekir.
Tedavi edilmeyen hastalarda tifo barsak delinmesi ve ölüme
neden olur.
Tifo dan korunma:
Tifodan korunmanın en önemli yolu iyi bir alt yapı ve
kanalizasyon sistemidir. Tifo alt yapısı olmayan kanalizasyon
sistemi olmayan veya iyi çalışmayan bölgelerde görülür. İçme
ve kullanma suyunun kanalizasyon sitemi ile bulaştığı yerlerde
salgınlar yapar. Böyle bölgelerde tifodan korunmanın iki yolu
vardır:
1- Aşılanma: tifo aşısı tifonun yoğun olduğu bölgelere
seyahat edenler için önerilmektedir. Aşı çok koruyucu
değildir ve aşı olmaya rağmen gıdalara dikkat etmek
gerekir.
2- Gıdalara karşı dikkatli olmak: tifonun görüldüğü
bölgelerde aşağıdaki önlemlere dikkat etmek hastalığın
bulaşmasını önleyebilir:
Sadece şişe suyu ve şişedeki içecekleri tüketmek,
Kaynamamış suları kullanmamak,
Buz kullanmamak,
Çiğ gıda yememek,
Gıdaların iyi piştiğinden emin olmak,
Pastörize
kullanmak,
edilmemiş
süt
ve
süt
ürünleri
Çiğ sebze ve meyve tüketmemek, meyveleri mutlaka
soyarak yemek, çiğ debze ve salata yememek,
Çiğ deniz ürünleri yememek tifodan korunmayı
sağlayabilir.
Referanslar:
1- Centers for Disease Control and Prevention (CDC)
http://www.cdc.gov/
2- World Health Organization (WHO)
http://www.who.int/
3- Public Health Agency of Canada
http://www.phac-aspc.gc.ca/
4- Bhan MK, Bahl R, Bhatnagar S. Typhoid and paratyphoid
fever. Lancet . 2005 Aug 27-Sep 2;366(9487):749-62.
5- Centers for Disease Control and Prevention website.
Available
at:
http://www.cdc.gov/ncidod/dbmd/diseaseinfo/typhoidfever_g.htm#
Getting%20vaccinated . Accessed November 18, 2009
SALMONELLA
Salmonella enteriti; Salmonelloz.
Salmonella bakterisi sular, toprak, süt ürünleri, yumurta,
hayvan dışkısı, çiğ gıdalar da yaşayabilen bir bakteridir.
Besinler ve gıdalar ile bulaşan enfeksiyon hastalığına sebep
olur. Bakteri yutulduktan 6 – 48 saat sonra barsaklara geçerek
burada iltihaplanmaya neden olur. Bulantı, kusma, kramp
tarzında karın ağrıları, ishal ve yüksek ateşe yol açar. Bu
tabloya Salmonelloz denir. Hastalık 5- 7 gün sürer ve kendi
kendine geçer. Salmonella enfeksiyonu yaşlılar ve çocuklar
için çok ciddi ve tehlikeli olabilir. Salmonella enfeksiyonu
nadiren çok ciddi komplikasyonlara yol açar:
Endokardit; ( bakterinin kalp zarlarına yerleşip kalpte
enfeksiyon yapması),
Bakteremi; (bakterinin barsaklardan kana yayılması),
Osteomyeli; (bakterinin kemiğe sıçrayıp kemik
enfeksiyonu yapması) neden olabilir.
Salmonella ve tifo hastalığı?
Salmonelloz hastalığı Salmonella bakterileri ile meydana
gelir. Bakteri barsaklara geçtikten sonra barsak duvarını
geçerek vücuda girer ve burada iltihaplanmaya neden olur.
Nadiren tüm vücutta sistemik enfeksiyona neden olur buna Tifo
denir. Hastalığa sebep olan salmonella bakterileri şunlardır:
Salmonella enteritidis,
Salmonella typhimurium,
Salmonella typhi dir.
Salmonella kimlerde görülür?
Salmonelloz herkes de ve her yaşta görülebilir. Aşağıdaki
durumlar salmonella görülme riskini arttıran durumlardır:
Et, süt, süt ürünleri, , yumurta, balık ve su
ürünlerinin pişirilmeden kullanılması,
Pastörize edilmemiş süt, yoğurt, dondurma ve süt
ürünleri kullanılması,
Sanitasyon ve hijyene dikkat edilmeden hazırlanmış
gıdaların tüketilmesi,
Kontamine suların ve buzların kullanılması,
İmmün sistemin bozuk olması
Yaşlılar,
Bebekler ve çocuklar,
Kemoterapi gören kanser hastaları,
Kortizon kullanan hastalar,
Mide asidini azaltan ilaçlar kullanan hastalar. (
salmonella mikrobu mide asidinde ölür, mide asidi
azaltan ilaç kullanan ülser, gastrit, reflü
hastalarında mikrop midede ölmeden kolayca barsağa
geçer).
Salmonella belirtileri nelerdir?
Barsak enfeksiyonu bulguları tüm hastalarda aynıdır. Benzeri
şikayetler diğer barsak enfeksiyonlarında da görülür ve
şikayetlere bakarak teşhis koymak imkansızdır. Salmonella
enfeksiyonu sırasında en sık görülen şikayetler:
Yüksek ateş,
Bulantı,
İshal,
Kramp tarında karın ağrıları,
Kusma,
Baş ağrısı dır.
Salmonella Teşhisi Nasıl Konur?
Hastanın şikayetleri ve muayene bulgularsı teşhise yardımcı
olur. Salmonelloz teşhisi laboratuar incelemeleri ve testler
ile konur. Barsak enfeksiyonu sırasında hastadan istenen
testler:
Kan sayımı,
CRP,
Sedimantasyon,
Dışkı muayenesi ve kültürü,
Gruber Widal serolojik incelemesi istenir.
Salmonella tedavisi:
Salmonella tedavisinde ana hedef hastanın şikayetlerini
gidermek ve kaybettiği su ve tuzu yerine koymaktır. Bu nedenle
basit ağrı kesici ve ateş düşürücüler kullanılır. Hastalık 57 gün içinde kendi kendine geçer.
Su ve tuz kaybı çok şiddetli olursa kaybedilen sıvı ve
tuz damardan serum ile verilebilir,
Asetaminofen ve ibuprofen gibi ağrı kesiciler ve ateş
düşürücüler hasta şikayetlerini azaltır,
Salmonelloz tedavisinde antibiyotik verilmez, hastalık
kendi kendine 5 – 7 günde geçer ancak,
Yaşlılar ve çocuklarda,
İmmün sistemi zayıf hastalarda,
Salmonella komplikasyonu gelişen hastalarda
antibiyotik kullanılır.
Salmonella dan korunma:
Salmonella doğada yaygın olarak bulunan, gıdalar ve sular ile
bulaşan
bir
enfeksiyon
hastalığıdır.
Salmonella
enfeksiyonundan korunmak için :
• Sıklıkla elerli yıkamak,
• Yemek hazırlama sırasında sanitasyon ve hijyen koşullarına
dikkat edilmesi,
• Gıdaların uygun ısı ve sürede pişirilmesi,
• Pastörize edilmemiş süt ve süt ürünleri kullanmamak,
• Gıdaların uygun şekilde buzdolabında saklanması,
• Mide asidini alan antiasit ilaçların gereksiz
kullanılmaması önerilir.
yere
Referanslar:
1. Fight BAC!
Partnership for Food Safety Education
http://www.fightbac.org/
2. US Food and Drug Administration Center for Food Safety and
Applied Nutrition
http://vm.cfsan.fda.gov/
3. Canadian Partnership for Consumer Food Safety Education
http://www.canfightbac.org/cpcfse/en/about/
4. Public Health Agency of Canada
http://www.phac-aspc.gc.ca/new_e.html/
5. Benenson A. Salmonellosis . Control of Communicable
Diseases Manual. American Public Health Association . 1996:
410-414.
6. Centers for Disease Control and Prevention (CDC). Use of a
self-assessment questionnaire for food safety education in the
home kitchen—Los Angeles County, California, 2006-2008. MMWR.
2010;59(34):1098-101.
7. Edwards BH. Salmonella and shigella species. Clin Lab Med .
1999; 19(3):469-487.
8. Heymann D. Salmonellosis. In: American Public Health
Association. Control of Communicable Diseases Manual.
2004;469-473.
9. Koningstein M, Simonsen J, Helms M, Molbak K. The
interaction between prior antimicrobial drug exposure and
resistance in human Salmonella infections. J Antimicrob
Chemother. 2010;65(8):1819-1825.
Download