KAFKAS ÜNiVERSiTESi . " EBU'L HASAN HARAKANI UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ SEYYİD EBU'L HASAN HARAKANİ VAKFI I. ULUSLARARASI HARAKANİ SEMPOZYUMU BİLDİRİLER KİTABI KARS,2012 I. Uluslararası Harakanı Sempozyumu 293 TEKKE-lVIEDRESE UZLASMASINI SAGLAMAYA KATKlSI > BAGLAMINDA EBU'L-HASAN EL-IlARAKANi VE SELÇUKLU TASAvVUF DÜŞÜNCESiNE ETKİSİ Doç. Dr. Seyfullah KARA Karabük Üniversitesi skara@karabuk.edu. tr Selçuklu sultanların sultanlarının dikkatlerini tasavvufi hayata dikkati çekecek derecede karşıtanmayan yaşamaya olan arzulan ve bunu hayata geçirmeleri, bu çekmiştir. Bu nedenle Selçuklularla süfiler sıcak ilişkiler kurulmuştur. sı1filerin tasavvufun ve mutaassıp dönemden itibaren en değildir. dini hayatı Sünni fakililer Selçuklu döneminde Sünnilikle Sünnilerin bile tasavvufa karşı nazarında arasında pek barıştınlması ilgi duymaya Gerçekten Selçuklular döneminde medreselerde ders veren fakihlerin ıyı ve bu başlaması boşuna aynı zamanda sı1fi hayat ve telakkl ile iç içe olması anlamlıdır. İslam dünyasında tarikatların bu dönemden sonra şekillenmeye başlamasının nedeni, tasavvufun söz konusu dönemde artık meşrulaştırılmış olmasıdır. Burada, tasavvufla maksadımızın zühd de derılnl tecrübe ile batını hal ve Yoksa elbette fakihlerin işaretler çoğunun zühd hayatı olmayıp, hem teorik tasavvuf anlayışı hem olarak tasavvuf olduğunu belirtmemiz gerekmektedir. hayatına fakiblerin, tasavvufun zahidane hayatına karşı sahip olduğunu olmadıklarını, onların bilmekteyiz. Bu bakımdan, tasavvufun yöntemlerine ve söylemlerine itiraz ettiklerini bilmemiz gerekir: İşte, Selçuklular döneminde bu itirazlarm ortadan kalkarak, fak.ih-süfi, anlayışın ortaya yaşayışlarının diğer çıkışında, yahut tekke-medrese uzlaşmasını sağlayan . bu dönemdeki kimi sütllerin duruşlarının, Islam'ı idraklerinin ve ifadeyle önemli tesiri şekillenmesinde ' fıkıh-tasavvuf, olmuştur. kişilerin, yılında vefat etmiş anlayışını bulunmuştur. tasavvuf düşüncesinin derinden etkileyen isimlerden biri, hicri 425, · bulunan Ebu'I-Hasan Ali b. Ahmed (Ca'fer) el-Harakaru'dir. O, her ne kadar Selçuklu Devleti kurulmadan önce damga vuran Selçukluların önemli etkilerinin olduğunu apaçık görebilmekteyiz. Selçuklular dönemi tasavvuf miladi 1033 Bu sı1fileri etkilernesi bakımından yaşamış biri olsa da, Selçuklular dönemine Selçuklu tasavvuf zihniyetine önemli tesirlerde Uluslararası Harakanı Sempozyumu I. 294 Bilindiği batını fıkirler ta şıması, ayrıca gibi, tasavvuf, bilhassa faıqlıler nedeniyle uzun süre tarafından hoş yöntemleri ve söylemleri karşılanmamJştır. Batıni kimi fikirlere mutasavvıfl~...şathiye türünden yanlış anlaşılacak ve İslam'ın nasslanyla uzlaştınlması zor olan .- söylemleri ekleıı'i.nrce, üstelik süfi olduklarıru ·iddia eden birtakım grupların her şeyi mübah gören anlayış ve yaşayışlan göstermiştir. basit mutasavvıflar arasında da ilave edilince, fak.ihlerle Bütün bu hususlar, tasavvufun ve süfilerin siyası çıkar hesaplarıyla bile zındıklıkla asırlarca şüphe suçlanarak devre baş koyu bir mücadele ile karşılanmasına dışı bırak.ılmalarına ve en neden olmuştur. Örneğin, IX. asırda Zünnün el-Mısri (ö.245/859), akılcı Mu'tezileye karşı adeta savaş açmış olmasına rağmen, zındıklıkla Sünniliğin mutaassıp edilmiştir. Aynı itharn taraftarı olan Halife el-Mütevekkil önünde kaderi . paylaşanlardan bir başka mutasavvıf da Hallac-ı olan Selçuklular döneminde, Kuşeyri, Mansür'dur (ö.309/922). Tasavvuf, çok samimi Sünni taraftarı ve müdafısi Gazzall, hatta süfilik yönü bulunmamasına ve bir kelamcı olmasına rağmen Pezdev1 gibi alimler sayesinde İslam dünyasında meşruiyet kazanmıştır. Selçuklular döneminde İslam dünyasındaki tasavvufa bakış zihniyetinin değişmesine katkıda bulunan etkili isimlerden biri, az önce belirttiğimiz etmiştir. çoktan gibi, 1033 Hor~san'a inmiş kurulmuş yılında henÜZ Selçuklu Devleti kurulmadan yedi ettiği sıralarda Ancak, onun vefat bulunuyorlardı. sonra Harakanı adını verdiğimiz Harakanı olmuştur. Selçuklular, Tuğrul ve Çağrı yıl Beylerin önce vefat liderliğinde güçlenmiş ve burada Gazneli D"evletiyle mücadele edebilecek kadar Tasavvuf düşüncelerini Harakanı'nin etkilediği olan Selçuklu Devleti'nde sultan ve diğer Az önce önemli isimler, ondan birkaç devlet adamlan tarafından yıl büyük saygıyla karşılanmışlardır. . Barakarn'nin etkilediği isimlerden meşrulaştırılınasının baş mimarlarından leelamcısı olan Ebu'I-Kasım arasında yaşanan sorunları devletinde son derece biri olan ünlü Abdülkerim b. Revazin haşmetinden saygı sanmzştım". nutlcum Bu ifadeler, tasavvufun mutasavvıf ve Selçuklular aynı zamanda el-Kuşeyri'dir. Kuşeyri ile döneminde Şafı1-Eş'ari Tuğrul Bey bir kenarda bırakacak olursak, Kuşeyri Tuğrul Bey' den sonra Selçuklu duyulan bir kişi kendisini derinden etkileyen bir isirndir. O, pirin biri, tutulmuştu; Kuşeyri otn:ıuştur. Kuşeyri'nin şunu anlatmıştır: ifade gücüm gibi büyük bir süfi bakılırsa, Harakaru, "Harakan vilayetine geldiğimde o kalmamıştı; alimirı, ifadesine hatta veliliğimden azlolundum Ebu'I-Hasan el-Harakaru gibi okur- yazar bile olmayan, fakat tasavvuftaki makamlarıyla dönemin tüm. alim ve devlet adamlannın saygınlığını kazanan bu süfiden ne denli etkilendiğini ortaya koymaktadır. I. Uluslararası Harakanı 295 Sempozyumu Kuşeyrl, Ehl-i Sünnet ilkeleriyle gerçek sililler arasındaki uyumu, "Bilin ki, mutasawıjlar tasawuf ilminin kaidelerini bidatten korumuşlar, ~evhJdin Selef ve etmişlerdir. sahih usulleri üzerine bina ~hZ-i Sünnetin üzerinde bulundukları Onlar, inançlarını yaklaşmış/ardır. yola ~ Onlarda tevlıidle koyarken, hiç kuşku Çünkü Harakaru alimleri bu ilgili ne bir muattıla, ne de müşebbihe fikirleri mevcuttur" sözleriyle ortaya yok ki, dikkate. aldığı bu süfilerden biri de Ebu'I-Hasan el-Harakaru idi. şathiyeleri şathiyeleri bol bir süfi olarak tanınmaktadır seçmişlerdir. yorumlamak cihetini Kuşeyri ve dönemin Nitekim Kuşeyri onun "La ilt1he illa Allah 'ı kalbin derinliklerinden, Muhammedün RasUlüllah 'ı da söylerim" sözünü şu şekilde yorumlamıştır: Barakarn'yi temize çıkarmaktan başka, şatahat kulağın şeriatı başkasına küçük görmek sayılır". Bu yorumla bu tür sözlerin iyi içeren dibinden "Bir kimse bu sözün zahirine bakarak onun küçük gördüğünü sanır. Ancak, gerçek öyle değildir. Çünkü hakikatte Allah 'tan yer vermeyi Hakk'a ortak yapmak, gerçekte gibi süfi şeriatı kalpte Kuşeyri, düşünüldüğünde şeriatla uyum gösterdiğini, dolayısıyla süfi telakkilerin İslamiyet'in zahirine aykırı olmadığım da vurgulamış olmakta ve böylece tekke-medrese uzlaşmasını Harakarn üzerinden sağlamaya çalışarak Selçuklu tasavvuf düşüncesine katkıda bulunmaktadır. Harakam' den etkilenenlerden biri daha var ki, bu düşüncesinin şekillenmesinde kişi, Selçuklu dönemi tasavvuf meşrulaştınlrnasında ve süfi telakkinin bu dönemde en etkili rollerden birini icra etmiştir. Bu kişi, İbn Hafif eş-Şirazi'dir. İbnu Hafif ile Barakarn'nin tanışıklıklannın otuz yılı bulduğu, birbirleriyle samimi konuştuklan ve İbn Hafifin ona gıpta ettiği anlaşılmaktadır. Nitekim onun, Harakarn ile aralarında meydana gelen bir konuşmadan bu süfi ile sık sık bir araya geldikleri ve samimi diyaloglar kurdukları İbn Haİıfin Haraleani ile .gücünü ortaya girmemiştir; koymaktadır: nereye adım anlaşılmaktadır. ilgili olarak söylediği şu sözler, onun kendisi üzerindeki etki "Otuz yıldır Şeyh Ebu '!-Hasan 'zn korkusundan gözüme uyku atsarn onun oraya benden önce ulaştığını gördüm". Bu sözler Barakarn'nin İbn Hafif i ne kad~ etkilediğini. göstermesi bakımından önemlidir. Gerçekten dilli hükümlere bağlılığıyla tanınan, hem önemli bir Şafii fakihi, hem de bir tasavvuf otoritesi olarak kabul edilen işte bu İbnu Hafif, süfilere ait her sözün ve davranışın ayet ve hadisiere uygun bir yorumunu yapmış, tasavvufun kaynağını Kur~an ve Sünnet olarak görmüştür. Böylece İbnu Hafif, süfılikle sünnlliğin uzlaştırılması zamanının geldiğine inanmış, bu yolda büyük bir adım atmış ve diğer süfi müelliflere de öncülük etmiştir. Onun uzlaşı çabaları Sünnlliğin, başka semeresini vermiş, daha kendi döneminde çeşitli süfiler tasavvufla bir ifadeyle, tekke ile medresenin aslında birbirine tezat teşkil etmediğini ispata 296 I. yönelik eserler kaleme almışlardır. Uluslararası Haraleanı Hatta bu gayretler ileriki dönemlerde devlet Sempozyumu teşkilatında akis bulmuş, vezirliğinin yanı sıra; önemli bir Şafii fakibi olan İbnu'l-Müslime, Hallac'ın idam edildiği yere gelerek q~etmiş, böylece söz konusu uzlaşıyı desteklediğine işarette bulunmuştur. .- . Aslında fbıiu Hafif in uzlaşı çabaları, · İslam'ın çizgisinden sapmış birtakım sfıfilere karşı bir tepki olarak da görülebilir. Çünkü ne olursa olsun, bu dönemde İslam'ın çizgisinden sapmış birtakım sfifiler vardır ve onlara karşı Sünni çizgide bulunan süfi temsilcileri İbnu Hafifinaçtığı çığıda sapkın yekvücut süfi olmuşlardır. teşekkülleri Durumdan rahatsız olan ve Süıınl eleştirmişler bizzat kendileri çizgide bulunan bu süfi kadrolar, onların yozlaştırdıklan ve tasavvuf kurumunu Sünnilik dışı ithamlardan kurtarmaya çalışmışlardır. Ebu'I-Hasan el-Harakaru'nin hem Ebu Said-i Ebu'l-Hayr de bizzat göıüşmesiyle doğrudan etkilediği büyük ölçüde şekillenmesindeki tarikatında ettiği tesiri ortaya Ali silsilesinde el-Harakatıi'nin de ifade etkilemiş olması, yaşadığı de Ebu Ali tasavvufi hayatla Selçuklu devlet önemlidir. Çünkü Farmedl, düşüncesinin Nakşibendiye el-Cürcani'nin, Ebu Bekir silsilesinde ise Ebu'I-Hasan halifesi olarak gösterilmiştir. Farmedl'nin, edilmiştir. diğeri Harakaru'nin Selçuklu tasavvuf koyması bakımından Ebu'I-Kasım olarak hem Selçuklu dönemi sfifilerinden bir Fadl b. Muhammed el-Farmedl'dir. Farmedi'nin, adamlarını vasıtasıyla dolaylı Harakanı vasıtasıyla tasavvufa intisap Bu durumda onun Farmedt üzerindeki tesirinin daha belirgin olduğu söylenebilir. Ebu .Ali el-Farmedi de Selçuklu devlet adamlarını etkilemiştir. Ünlü Selçuklu veziri Nizamülmülk, Ebu'I-Kasım el-Kuşeyrt, İmamu'i-Harameyn el-Cüveyıll ve Farmedt gibi ünlü alim ve mutasavvıflan her zaman huzurunda ağırlamıştır. Kaynaklar, tasavvuftarihinin_bu önemli şahsiyetleri geldiğinde, oturttuğ\ınu Nizamülmülk'ün da etkilemiş karşısına ayağa ettiği, hatalarını ve saygı kusurl~ını söylediği, rağbet göstermiştir. mutasavvıflara saygı farklı davrandığını haber göstermesinin nedenini ise, kendisini böylece fırsatını yakalamasına yardımcı olduğu şeklinde açıklamaktadır. genelde tüm sufi ve yanına kalkar, bu büyük süfiyi kendi yerine oturtur, kendisi otururdu. Ona böylesine büyük zaman zaman tenkit ve hemen kaynaklar, vezirimizin, Gazzali gibi önemli alim ve olan Ebu Ali el-Farmedt'ye daha vermektedirler. Farmedt geldiğinde o, de onun aynı Qakletmektedirler. Ancak mutasavvıflan onları ayağa kalkar~ karşılarlığını onları görerek vazgeçme Görülmektedir ki, Nizamülmülk göstermekle birlikte, Ebu Ali Farmedt'ye daha fazla Bu durum, Harakaru'nin halifesi olarak Farmerli'nin Selçuklu devlet adamlan nazarındaki itibarını ve bu itibar üzerinden onların tasavvufi düşüncelerine ne kadar derin tesirlerde bulunduğunu göstermektedir. I. Wuslararası Harakanı Sempozyumu 297 Barakfull'nin Ebu Said-i Ebu'l-Hayr üzerindeki etkisi çok büyüktür ve bu süfi yoluyla etkilediği ayrı süfilerin sayısı old?kça fazladır. Onun, Ebu Said-i Ebu'l-Hayr ile ilişkileri tamamen bir konudur. Ancak, ~ultan Tuğrul ve Çağrı Beylerin, ÜZerinde Harakanı'nin büyük etkisi olan bu· süfi şeyhini ziyaret için Meyhene'ye kadar gittiklerini, ona selam vererek huzuruna ve geniş girdikten sonra elini öptüklerini ve ayakta sultanlarının beklediklerini dikkate alırsak, ilk Selçuklu da Ebu Said yoluyla Harakam' den etkilendiklerini anlayabiliriz. Gerçekten bu iki Selçuklu beyi, Ebu Said' e o kadar büyük Şeyh, başını karşısında bir müddet eğip beklemiş sana verdik; Irak mülkünü de saygı göstermişlerdir ve sonra Tuğrul 'a'' demiş Çağrı ki, kendileri ayakta beklerken Bey' e hitaben, "Biz Horasan 'ın mülkünü ve daha sonra her iki Selçuklu I3eyi de hiç itiraz etmeksizin oradan ayrılmışlardır. Barakfull'nin Ebu Said-i Ebu'l-Hayr yoluyla hemen tamamı Selçuklularm tasavvuf düşüncesine etkilediği tesir etmiş Selçuklu dönemi slifilerinin ve bu dönemde tekke medrese uzlaşmasının sağlanmasına katkıda bulunmuşlardır. Onlar, sufilerde var olan şathiyelerin İslam'ın zahiri hükümleriyle kişiler olmadığını çelişmeyeceğini, bu şathiyelerde bulunan kişilerin asla şeriatı hafife alacak Harakani gibi büyük bir mutasavvıfın şahsında yakından müşahade etmişler ve onlardaki garip hal ve şathiyeleri İslarniyetle uzlaştırıcı bir biçimde yorumlayarak sözü edilen barışı sağlamışlardır. söylediğimiz Öyleyse bu barışın sağlanmasında şathiyeleriyle ünlü olduğunu Ebu'I-Hasan el-Harakam'nin büyük rolünün olduğu açık bir biçimde görülmektedir. Barakfull'nin söz konusu şathiyelerinin İslam'ın zahiri hükümleriyle telif edilmesi ve uzlaştırılması yankı süreci, Türkiye Selçukluları döneminde de devam bulan "sufi gayri mahluktur" sözü, Anadolu' da üç-dört kısmını başta etmiştir. yıl kalmış Nitekim, onun çok olan ve eserlerinin bir sultan I.Alaaddin Keykubat olmak üzere, bazı Anadolu meliklerine takdim eden Necmeddin Daye tarafından ele alınmıştır. Necmeddin Daye, Harakanı'nin sadece bu şathiyesiyle ; ilgili olarak bir "Risale" kaleme almıştır. O, "Risciletü '!-Aşık ile 'l-Ma 'şukı fi Şerh i Kelimeili 's-Sufi gayru MahlUIC' adını taşıyan ~ risalesinde,. Barakani'nin şathiyesinin esas itibaoyla İslam'ın zahiri hükümlerine aykırı olmadığını ispat etmeye çalışmış, böylece tekke-medrese uzlaşmasının Türkiye Selçukluları dönemindeki ayağını oluşturmuştur. Necmeddin Daye bu sözle ilgili açıklamalarını, Hz.Peygamber'e isnat ettiği "Şüphesiz Allah, Adem 'i yarattı ve onda tecelli etti" hadisiyle vuzuha kavuşturmaya çalışmakta ve yorumlarını bu çerçeveye oturtmaktadır. Onun, Mevlana ve mutasavvıflara Şems-i yöntem, idrak ve üslup Tebriz! gibi Anadolu bakımlarmdan tesiri ise sufızmine apayrı damgasını vurmuş bir konudur. Bizim, onun ele aldığımız tarafı, Selçuklular döneminde fakih-süfi, diğer ifadeyle fıkıh-tasavvuf, yahut tekke- 298 medrese I. uzlaşmasındaki etkisi ve tesir ettiği kişilerin Uluslararası Harakmız bu konuda aynadıkları Sempozyumu .rol olduğundan, ·, diğer alanlardaki etkisine d~ğinmiyoruz. Buraya kadar zilcrettiklerimizden anlaşİlmaktadır ki, Ebu'I-Hasan -e}:...Harakarıl sözünü ettiğimiz uzlaşmanın , - . arka planındaki en önemli süfilerden biridir. Sadece b'ıvyönüyle bile o, sonraki dönemlerde tasavvufa hayat veren bir katkı sunmuş, böylece tasavvuf tarihinde mutlaka zikredilmesi gereken önemli mutasavvıflardan biri olmuştur.