I M. Meclisi B : 56 re riayet edilmediği içindir ki, dış politikamız bugün Hükümetçe dahi savunulamaz hale gel­ miştir. Kıbrıs buhranı da hakikatte dış poli­ tikamızın içine düştüğü çıkmazın bir sonucu­ dur. Şimdi dış politikamızdaki bu hüzün veri­ ci durumu yaratan sebeplere değineceğiz. Dış politikamız, bugür.e kadar devam eden çok zararlı bir gelenek neticesi olarakı krisel görüşlerle idare edilmiş ve halen de edilmekte­ dir Dış p litika ile ilgili sorunlarda susmak suni bir beraberlikten bahsetmek âdeta bir yurt severlik sayılmış ve tenkid edenler de bu yanlış düşüncenin tesiri ile her zaman kötülenmiş ve birtakım ağır suçlamalara mâruz bı­ rakılmışlardır. Kişilikten, onurdan ve yurtse­ verlikten bir parça nasibi olan muhalefet hiç şüphe yok ki, iktidarın yanlış davranışını mut lâka tasvibeder mevkie düşemez. Bu sebepledir ki, dış tutumdaki temel inanç la, politika farklarının birbirinden ayırdet mek gerçeğinin kavranmamış olması, örneğ'r başta Fransa olmasına rağmen diğer NATO üyesi devletlerin dış p iitikadaki farklı tutum ve davranışları menfaatlerinin ve özel durum larmm zaruri kıldığı farklardır ki, bu devlet­ lerin dış politikalarına kişilik ve varlık k<azand^maktadır. Bu gerçeklere rağmen Türk hü­ kümetleri vaktiyle mazlum uluslara hürriyc 1 yolunda örnek olduğumuzu unutarak her olavda müttefiklerini memnun etmek düşünceli i1 o Prensiplerden ve kijilik şartlarından sapmış­ lardır. Bu tutumumuz dış itibarımız için en büyük darbe olmuştur. Yine dış poUtikamızm çıkmaza bir g'riş sebe bi olarak da genel dünya politikasının üzerine eğilmemek ve dış politikada felsefenin esas diplomasinin ise bir sonuç olduğu gerçeğinin kavranmamış olmasıdır. ö t e yandan çok partili devre girdiğimiz günden buTÜne kadar hayati bir önem taşı yan dış politika konularında muhalefetleri tef­ rik ederek tamamına veya bir kısmına b'lgi vermemek, gibi çağ dışı ve kötü bir geleneğin etkisinden kurtıtfamarrpstır. Muhterem m ili et vekil1 eri; İşte bütün bu davranırlar, d^ş politikadaki başarısızlığımızın belli başlı nedenlerindendir. 17 . 2 . 1967 O : 2 Bu tutum böyle devam ettiği sürece üzülerek belirtmek isteriz ki, Türk dış politikasının ge­ lecekteki tehlikeleri kaırmızca şunlar olacaktır; Yabancı devletlere vcıilmiş türlü vaid ve • tavizlerle bağlı bulunmanın neticesi olarak muh­ temel bir atom savaşının ilk kurbanlarından biri olmak. Bu gerçek Amerikan generalle­ rinden - biz demiyoruz, onlar ifade ediyor Bradley, tarafından açık olarak siyle belir­ tilmektedir. «Deniz aşırı ülkelerde üsler kur­ mamız gereklidir. Düşmanı kendi özgüvenllk sınırlarımız ötesinde karşılamak ve ilk darbeyi, elde edilecek üsler yardımı ile vurmak zorunluğunu bütün Amerikalıların anlaması lâzım­ dır. «Silâhlı kuvvetlerimizin ve Amerikan top­ raklarının yeni bir harbden en az kayıpla çık­ ması kanaatimize göre başka türlü olamaz. Düş­ manı can evinde"! vuracak bu üsler düşman topraklarına en yakın bölgelerde kurulmalıdır» bir Amerikan generali diyor bunu. Yine General Gaorge C. Rcinhardt da Tür­ kiye'de üsler sağlamanın önemini belirttikten îonra «Amerikan Hükümeti yakın Doğu, uzak Dbğu bölgelerindeki devletlerden, özellikle Türkiye ve İran'ı aramalıdır» diyordu. İşte Türkiye'deki Amerikan üslerinin altın­ da yatan gerçek budur. Diğer taraftan Kurtuluş Savaşının eşsiz nrestişini zedelemiş olmak dünya emperyaliz­ mine Atatürk'ün liderliğine karşı çıkmış ve ku­ ruluş savaşı vermiş bir ulus iken, çoğu AtaL ürk'ü kendine örnek edinen ülkeler blokuna, kendisi de az gelişmiş bir ülke elan Türkiye'­ nin karşı çıkmış olması vermiş olduğumuz kur­ tuluş savaşının prestijine indirilen bir darbe­ dir * Nihayet, Türkiye bir atom savacının kur­ banı olmadığı takdirde nesiller boyunca öde­ necek ağır bir borç yükü altmda edilmek gibi bir duruma düşecektir. Şöyle ki memleketin eko­ nomik kalkınmasını hedef tutmıyan d^ş yardım­ lar Türkiye'nin kalkınmasından ziyade dostla­ rımızın güvenlimi uğnına silâhlanmamız için­ dir. Başkan Truman'da 1949 yılında «karşılık\ savunma yardımı Kanunu» nu şu gerekçe *!e çıkarmıştır. «Yabancı devletlerle yapılacak Tr p.rdımlan onların iktisadi ve siyasi güvenlik­ l i n i sağlamakla beraber, aslında Amerika'nın güvenliği uğruna yapılmış yatırımlar olarak