Sorularlarisale.com "Kur’ân’ın üslûb-u hakîmânesine yemin ederim ki: Nasârâyı ve emsalini havalandırarak dalâlet derelerine atan, yalnız aklı azl ve burhanı tard ve ruhbanı taklit etmektir. Hem de İslâmiyeti daima tecellî ve inbisat-ı efkâr nisbetinde hakaiki inkişaf ettiren,.." İzah eder misiniz? "Kur’ân’ın üslûb-u hakîmânesine yemin ederim ki: Nasârâyı ve emsalini havalandırarak dalâlet derelerine atan, yalnız aklı azl ve burhanı tard ve ruhbanı taklit etmektir. Hem de İslâmiyeti daima tecellî ve inbisat-ı efkâr nisbetinde hakaiki inkişaf ettiren, yalnız İslâmiyetin hakikat üzerinde olan teessüs ve burhanla takallüdü ve akılla meşvereti ve taht-ı hakikat üstünde bulunması ve ezelden ebede müteselsil olan hikmetin desâtirine mutabakat ve muhâkâtıdır."(1) Hristiyanları ve benzerlerini haktan ayırıp batıla sürükleyen şey, aklı ve delilleri dışlayıp ruhbanlarına, yani din adamlarına delilsiz ve körü körüne tabi olmalarıdır. Oysa İslam’ı dünyaya galip ve hakim eden sır, düşünce özgürlüğü, şahıslara değil delil ve ispata dayanmak, meşveretin yani ortak aklın işletilmesidir. Evet hakiki ve şuurlu bir Müslüman insanları ve şahısları körü körüne taklit etmez akıl, delil ve meşveretin nuru ve şuuru ile hareket eder. Ama maalesef halihazırdaki Müslümanlar buna riayet etmediği için durum bilakis olmuştur. Yani bizdeki hak Avrupa’ya geçmiş, Avrupa’nın eski batıl durumu da bize intikal etmiştir. Âlem-i İslam’ın hem siyasi hem de sosyal kurutuluşu ancak ve ancak, düşünce, delil ve meşveretin işler hâle getirilmesi ile mümkündür. (1) bk. Muhakemat, Birinci Makale (Unsuru'l-Hakikat) page 1 / 1 Powered by TCPDF (www.tcpdf.org)