KÜRTÇÜLÜK Neden Kürtçülük Yapılıyor? Diyarbakır ve Urfa dolaylarında yakın çevre köylerinden şehre elden yoğurt, yumurta, yağ getirenler barajilerce (şehirli) "Kirmanç" olarak adlandırılmaktadır. Yine Doğu Beyazıt’ta kasabalılar tüm köylülere (ağalar da dâhil) “Kirmanç” demektedirler. Dr. Mustafa Aksoy cDowwall’a göre: “M.S. 7. yüzyılındaki Arap yayılması döneminde ‘Kürt’ sözcüğü göçebeleri ifade etmek için kullanılıyordu. Bu nedenle, etnik olmaktan çok sosyo-ekonomik bir anlam taşıyordu” Ayrıca McDowall’a göre “bazı Arap, Ermeni, Asurî ve Pers (ve daha sonra Türkmen) aşiretlerinin kültür ve dil olarak Kürtleşmiş olduklarına kuşku yoktur. Böylece Kürt etnik kimliği tek bir ırksal kökene işaret etmemektedir.” Ancak, henüz dünyada azınlık, etniklik, kimlik gibi kavramlar üzerinde belli bir uzlaşma sağlanamadığı halde Türkiye’de dil kavramından hareketle “etnisite” meydana getirilmeye çalışılmaktadır. Oysa aynı dili konuşanlar her zaman belli bir etnik grubu ifade etmemektedir. Mesela İngilizce konuşan Avustralyalılar, Kanadalılar, Amerikalılar, kendilerini İngiliz; Fransızca konuşan Kanada’daki Quebec’liler kendilerini Fransız; Almanca konuşan Avusturyalılar da kendilerini Alman kabul etmezler. Ayrıca Tacar’a göre dünyada 1995 yılı itibariyle 197 devlet olduğu hâlde, yeryüzünde 6000’den fazla dil konuşulmakta ve ancak bunlardan % 2’si devlet dili olarak kabul edilmektedir. Mesela İngilizce 56, Fransızca 36, Arapça 22, İspanyolca 21, Portekizce 7, Almanca 5, Çince 3 ülkenin resmi dilidir. Çin’de ise 24 M 60 TARİH MART 2010 Çinli etnik grup ve Çinli olmayan 55 etnik grup olup, ülkede 140 dil kullanılmaktadır Mehmed Niyazi ise olaya sosyolojik ve psikolojik bir yaklaşımla “milliyetin tayininde iki etken önemli rol oynar; bunlardan birisi psikolojik diğeri sosyolojiktir. Bir insan kendini hangi milletten sayıyorsa, sosyolojik bakımdan ait olup olmadığına bakılmaksızın, o insanın o millete ait olduğu kabul edilir. Napolyon, kesinlikle Fransız değildir; Korsikalıdır. Büyük bir ihtimalle Arap asıllıdır. Ama kendini Fransız kabul etmiş ömrünü Fransa’ya vermiştir... Stalin’de aslen Rus değildir, fakat kendisini Rus kabul etmiş... Oğuz Han’ın torunu “Ben Türk değilim” diyorsa, hiç kimse “Sen Türksün” diye onu zorlayamaz. Ama genellikle psikolojik boyut, yani aidiyet şuuru sosyolojik boyuta bağlı oluyor. Hiç kimsenin de Kürtlerin milliyetini tayin etme hakkı yoktur; kendileri hakkında kararı kendileri verir. Başkaları ancak tarihleri, sosyal yapıları hakkında ve benzeri hususlarda araştırma yapabilirler”. Bu anlayış ve mantık çerçevesinde söz konusu olan konuya yaklaşıldığı takdirde, konu hakkında önemli mesafeler alınacağına inanmaktayız. Aksi takdirde dayatmalarla bir yere varılması mümkün gözükmemektedir. Türkiye’de “Kürt kimliği” hakkında yapılan çalışmalar maalesef sadece dil esasına göre yapılmaktadır. Ayrıca bu yapılırken etrafı “Kırmançca” ile çevrilen ve sanki birer adacık gibi olan “Zazaca” konuşulan yerler yok sayılmıştır. Özellikle Tunceli ve çevresinde konuşulan “Dersimce”, nasıl veya neden “Zazaca ile Kırmancca”dan farklıdır? Diğer yandan “Kürtçe” “Kırmançca” karşılığında kullanılmaktadır. Mesela “Kürd”: “Kurdî, Kurdmanc”. “Kürt”: “Kurd, Kurmanc, ye Kurdî, ye Kurmancî”. “Kürtçe”: “zimane Kurmancî” (Bkz Kürtçe Sözlükler). Halaçoğlu, tarafından Osmanlı arşivleri (1453-1650) taranarak hazırlanan altı ciltlik eserde “Ekrad” ve “Kürt” kavramlarının nasıl kullanıldığı hakkında bazı örnekler: “Ekrad-ı Çorum” halkı “Türkman Taifesi”ndendir. “Ekrad- Milli”, “Ekrad Taifesinden”, “Milli, “Millili” ise “Türkmanı Ekradı Ulus Taifesinden” olarak tanımlanmış. “Milli Türkman” ise “Türkman Ekradı Taifesi” olarak zikredilmiştir. “Karaca Kürd Oymağı”, Boynuinceli Aşiretindendir” denilirken, bir başka yerde de “Karacakürd Cemaatı, Danişmentli Aşiretindendir” denilmiştir. “Kürdler” ise “Türkman Ekradı Yörükan Taifesinden” olarak tanımlanır. “Kürmanc”lar bir yerde “Yörükan Taifesinden”, olarak ifade edilirken, diğer bir yerde de “Konar-Göçer Türkman Taifesinden. Kürmanc Cemaatı, Bozulus Türkman Aşiretindendir” denmiştir. “Recebli Afşarı Ekradı”, “Recebli NEDEN KÜRTÇÜLÜK YAPILIYOR? Afşarı Torunları, Recebli Afşarı” için kullanılmıştır. Mesela “Recebli Afşarı Ekradı”, için bir yerde “Ekrad Taifesindendir” denilirken, bir başka yerde, “Recepli Ekradı Afşarı Torunları” ve “Recebli Afşarı”, “Türkman Taifesinden” olarak ifade edilmiştir. Doğulu olan ve Kırmançca bilen Ahmet Aras, yazdığı bir makalede “Diyarbakır ve Urfa dolaylarında yakın çevre köylerinden şehre elden yoğurt yumurta yağ getirenler barajilerce (şehirli) “Kirmanç” olarak adlandırılmaktadır. Yine Doğu Beyazıt’ta kasabalılar tüm köylülere (ağalar da dâhil) “Kirmanç” demektedirler... Aynı şekilde Doğu’daki “Torun” ve “Mirek”ler (secereli veya asil ağalar) tüm halka “Kirmanç” demektedirler... Yörede “Kirmanço” ise daha aşağılayıcı anlamında kullanılır” demektedir. Bitlis Beyi Şeref Han’ın “Şerefname-Kürt Tarihi” (Yazılışı 1597), adlı eserine göre de “Çemizgezek demek Kürtlük demektir. Kürtler arasında Çemişgezek deyince akla Kürt gelir” ve bura halkı “Melik Şah’ın soyundan gelir”. Diğer taraftan Şerefname Hakkâri ile Van arasında bir “Üç Ok” nahiyesinden ve “Kürt Döger” isimli bir Kürt boyundan bahseder. Bilindiği gibi “Üç Ok” ve “Döger” isimlerinin neyi anlattığı çeşitli ilmî çalışmalarla ortaya konmuştur. Bugünkü Çemişgezek halkı ise genelde Alevi olup, eski Türk kültürünün izlerini canlı bir şekilde yaşatmaktadırlar. Siverek’teki Karakeçililer kimliklerini şöyle ifade ederler: “Dilimiz Kürt, giysimiz Arap, özümüz Türk” Öcalan, “Türk-Kürt İlişkilerini” konu alan kitabında “benim meselem bir Kürtçülük icat etmek değildir. Benim ana tarafım Türk… Selçuklu tarihini inceleyin Kürt ve Türk beylikleri iç içedir. Daha başka örnekler de verebilirim. Karakoyunlular, Akkoyunlular, Artukoğulları Bir Kürt Kızı 1890-1910 Antoin Sevruguin / Myron Bement Smith Collection, Freer Gallery of Art and Arthur M. Sackler Gallery Archives, Smithsonian Institution, Washington, D.C. (Kurdistan In The Shadow Of History, Susan Meıselas) TDAV Arşivi. Kürt coğrafyası içerisindedir ve çoğu Kürt onu kendi beyi sanır ve bazı Kürt beylikleri de Türkmen boylarının beyidir. Bu kadar iç içelik vardır… Birçok Türk beyinin Mardin’de, Diyarbakır’da, Ahlat’da, Erzurum’da kurduğu beylikler var. Hepsinin içinde Kürt-Türk karışmıştır ve işin ilginç yanı, birçok Türk boyu Kürtleşmiştir. Örneğin Karakeçililer, bugün Karacadağ eteklerinde yaşıyorlar, hepsi de benden daha fazla Kürt ve hiç Türkçe bilmezler. Karakeçililer aslında bir Türkmen boyudur, buna benzer birçok boy var” diye yazar. Bu arada Ağustos 2005’de söz konusu olan Karakeçili yerleşim yerinde yaptığım saha araştırmasından hareketle, Öcalan’ın Karakeçililerin Türkçe bilmediği ifadesinin aksine Karakeçililerin bazı yaşlı bayanlar hariç herkesin Türkçe bildiğini ve nerdeyse her evde bir üniversite me- zunu olduğunu belirtmekte fayda var. Ayrıca kalabalık bir grubuyla yaptığımız sohbette Karakeçililer kimliklerini şöyle ifade ettiler: “Dilimiz Kürt, giysimiz Arap, özümüz Türk”. Sonuç olarak, Kürtler-Türkler sosyolojik ve biyolojik anlamda ayrılmaları mümkün olmayan bir sosyal yapı meydana getirmişlerdir. O halde soruyoruz: “Kürtçülük kim adına, niçin, neden yapılıyor?” Kaynaklar: 1. Davit McDowwall, Kürtler, Avesta Basın Yayın, 2000. 2. Pulat Tacar, Kültürel Haklar Dünyadaki Uygulamalar ve Türkiye İçin Bir Model Önerisi, Gündoğan Yayınları, Ankara, 1996. 3. Mehmed Niyazi, Millet ve Türk Milliyetçiliği, Ötüken Yayınları, İstanbul, 2005. 3. Yusuf Halaçoğlu, Anadolu’da Aşiretler, Cemaatler, Oymaklar (1453-1650), Türk Tarih Kurumu, 2009. 4. Ahmet Aras, “Doğu’da Feodalite Var mı?”, Ant Dergisi, Sayı 138, 1968. 5. Abdullah Öcalan, Kürt-Türk İlişkileri Üzerine Barış ve Demokrasi Konuşmaları (1988-1999), Aram Yayınları, İstanbul, 1999. TARİH MART 2010 61