International Journal of Languages` Education and

advertisement
International Journal of Languages’ Education and Teaching
ISSN: 2198 – 4999, Mannheim – GERMANY
UDES 2015 p. 742-750
THE EFFECT OF SERIES TRANSFERRED FROM NOVEL ON BALKAN COUNTRIES IN
TURKISH TEACHING AS A FOREIGN LANGUAGE
YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE ROMANDAN
UYARLANAN DİZİLERİN BALKAN COĞRAFYASINA ETKİSİ 1
Ensar KESEBİR2
ABSTRACT
Within the progress of the television and internet technology, the communication between individuals in the society become
faster. The thing, which is followed (watched) mostly among TV programs, are TV series. The series aren’t only for fun but also
they are important for cultural transfer. In the period when there was no TV or internet, novels took over the social activities
such as giving information, entertaining the readers and cultural transfer whereas in the 21. Century, novels were replaced by
TV series. In some Balkan States’ Chanelles, such As Albania, Macedonia, Serbia, Bosnia and Herzegovina, Bulgaria, Greece and
Kosovo; it is known that Turkish series are televised. Some of them are series which are adopted from Turkish Novels. This study
aims to find out the effect of Turkish series, which are adopted from Turkish Novels, in Balkan States. The participants of this
study are 25 students from Balkan who are graduated at COMU TOMER and in different faculties. The data of the study are
gained from the face to face group meeting. Proceeding from the results obtained in this study, students from the Balkan learn
Turkish faster through Turkish series. Turkish listening and speaking skills are improved. The curiosity and passion towards
learning about Turkish language, Turkish culture and Turkey is increasing. And like “Dudaktan Kalbe, Yaprak Dökümü, Aşk-ı
Memnu, Hanımın Çiftliği ve Fatmagül’ün Suçu Ne?” series aired in the Balkans, has a positive impact on its students. Students’
wishes and request to come to Turkey for studying is confirmed. Turkish TV series has had a negative impression on the
students in the Balkans. Some of Turkish TV series contain deception, betrayal and wastage so it creates a stereotype of Turkish
families. Eventually, the study has positive and negative consequences. Positive results include: To teach Turkish, Spreading of
Turkish culture in the Balkans. On the other hand, negative result is, this series misrepresent the Turkish family.
Key words: Turkish Teaching as a Foreign Language, Media, Turkish Series, Turkish Culture, Balkans.
ÖZET
Televizyon ve internet teknolojisinin ilerlemesi ile toplumlar ve bireyler arasındaki iletişim hız kazanmıştır. Televizyon
programları içerisinde en fazla takip edilen ise dizilerdir. Diziler, salt bir eğlence aracı olmanın ötesinde dil öğretimi ve kültür
aktarımında ayrıcalıklı bir konuma sahiptir. Televizyonun veya internetin olmadığı dönemde romanlar; bilgi verme, okuyucuyu
eğlendirme, kültür aktarımı gibi toplumsal faaliyetleri üstlenirken yirmi birinci yüzyıl dünyasında bu misyonu büyük ölçüden
dizilerin aldığı görülmektedir. Arnavutluk, Makedonya, Sırbistan, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Yunanistan ve Kosova gibi Balkan
ülkelerindeki kimi kanallarda Türk dizilerinin yayınlandığı bilinmektedir. Yayınlanan dizilerden bazıları ise Türk romanından
uyarlanan dizilerdir. Bu çalışma, romanlardan uyarlanan Türk dizilerinin Balkan coğrafyasındaki etkisini ortaya koymayı
amaçlamaktadır. Durum çalışması olarak yapılan çalışmanın katılımcıları, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi TÖMER’den
mezun olmuş ve şu anda ÇOMÜ’nün farklı fakültelerinde öğrenim gören 25 öğrencidir. Çalışmanın verileri odak grup
görüşmelerinden elde edilmiştir. Çalışmada elde edilen bulgulardan yola çıkarak; romanlardan uyarlanan diziler sayesinde
Balkan kökenli öğrencilerin Türkçeyi daha hızlı bir şekilde öğrendiği, özellikle Türkçe dinleme ve konuşma becerilerinin
geliştiği, Türkçeye, Türk kültürüne ve Türkiye’ye karşı meraklarının arttığı sonucuna ulaşılmıştır. Dudaktan Kalbe, Yaprak
Dökümü, Aşk-ı Memnu, Hanımın Çiftliği ve Fatmagül’ün Suçu Ne? gibi romandan uyarlanan ve Balkanlar’da yayınlanan dizilerin
Balkan kökenli gençleri olumlu yönde etkilediği ve bu gençlerin okumak için Türkiye’ye gelmek istedikleri tespit edilmiştir. Türk
dizileri Balkan kökenli öğrencilerde olumlu intibalar bıraktığı gibi olumsuz intibalar da bırakmıştır. Kimi dizilerde resmedilen
aldatma, ihanet ve israf vakaları ile Türk aile yapısı özdeşleştirilmiştir. Çalışmanın sonuçları, romandan uyarlanan dizilerin
Türkçenin öğretilmesi, Türk kültürünün Balkan coğrafyasına ihracı gibi olumlu tarafları sunmakla birlikte olumsuz yönlerini de
ortaya koymaktadır.
Anahtar Kelimeler: Yabancılara Türkçe Öğretimi, Medya, Türk Dizileri, Türk Kültürü, Balkanlar.
Bu çalışma Nevşehir Hacı Bektaşi Veli Üniversitesi tarafından düzenlenen “1. Uluslararası Dil Eğitimi
ve Öğretimi Sempozyumu’nda” sözlü bildiri olarak sunulmuştur.
2
Okutman Doktor, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, ÇOMÜ TÖMER, ensarkesebir@hotmail.com
1
YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE
ROMANDAN UYARLANAN DİZİLERİN BALKAN COĞRAFYASINA ETKİSİ
743
GİRİŞ
Roman ve hikâye gibi edebî türler, sinemanın ve televizyonun olmadığı dönemlerde toplumu
aydınlatmak, bilgilendirmek ve yönlendirmek için müstesna bir konuma sahiptirler. Sosyal
faydayı gaye edinen Ahmet Mithat, âdeta “yazı makinesi” gibi durmadan hikâye ve roman
yazar. Televizyonun olmadığı dönemde gazetelerdeki tefrikalar takip edilir. Ahmet Mithat
Efendi’nin tefrika edilen roman ve hikâyeleri tıpkı bugünün merakla beklenen, sıradaki
bölümün gelmesi için sabırsızlanılan dizileri gibidir. Sinemanın ve televizyonun toplum
hayatına dâhil olmasıyla edebiyat-medya ilişkisi artar. Sinema-edebiyat ilişkisi, Türk
medyasından çok daha önce dünya sinemasında başlar. Tolstoy’un Anna Karenina’sı, Victor
Hugo’nun Les Misérables’i ve Alexandre Dumas’ın Le Comte de Monte-Cristo’su bunlardan
birkaçıdır. Benzer bir ilişki Türk edebiyatında da görülür. Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın
Mürebbiye adlı romanı 1919 yılında aynı adla sinemaya aktarılır. Mürebbiye, Türk
sinemasının romandan uyarlanan ilk filmi olması açısından önemlidir. Ayrıca 1919-1972
yılları arasında çekilen 3100 filmin 230’dan fazlası Türk romanından uyarlanmıştır
(Scognamillo, 1973: 61-73). Türk romanı filmlere konu olduğu gibi dizilere de katkı
sağlamıştır. Türk romanlarından uyarlanan dizilerin ana dili Türkçe olmayan izleyicilere
sunduğu en önemli katkı şüphesiz ki Türkçenin öğrenilmesine zemin hazırlamasıdır.
Yabancılara Türkçe Öğretiminin Önemi
Yeni bir dil öğrenmek, global bir köy halini alan yirmi birinci yüzyıl dünyasında bir
zorunluluktur. Görsel ve yazılı basındaki teknolojik ilerlemeler, insanlar arasındaki iletişimi
arttırmakta, kültürler arasındaki engelleri ortadan kaldırmaktadır. Toplumlar arasında
köprüler kurulunca bireyin yabancı dil öğrenme ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Yabancı dil
öğrenmek ihtiyaç olmasının yanı sıra çağdaşlığın ölçütlerinden biri olarak sayılmaktadır
(Kaya, 2000: 1). Çağdaşlığın ölçütü olarak görülen yeni ve yabancı bir dil, ithal edildiği
topraklara sadece gramer kurallarını ve kelimelerini getirmez; aynı zamanda kültürel
ögelerini de getirir. Nitekim Erol Barın (1994: 55), dil öğretiminde kültürel ögelerin
aktarılmaması halinde, yabancı dil öğretiminin eksik kalacağını; çünkü dilin kültürün aynası
ve aktarıcısı olduğunu belirtir. Barın’a göre, yabancılara Türkçe öğretilirken kültürel
ögelerden bahsedilerek yabancı öğrencilerin dilin içerisine girmelerine zemin hazırlamak,
sosyal ilişkilere yer vermek gerekmektedir.
Yabancılara Türkçe Öğretiminde Balkan Coğrafyası
Türkçe, dünyanın birçok ülkesinde konuşulmaktadır. Ercilasun (1997: 57-60) bu sayının
yaklaşık 150 milyon olduğunu söyler. Türkiye Türkçesinin ise, Türkiye’nin yanı sıra Irak,
Suriye, Kıbrıs, Yunanistan, Bulgaristan, Avrupa, Amerika, Okyanusya, Arap ülkeleri, eski
Yugoslavya, Rusya ve SSCB’den ayrılmış olan Türk cumhuriyetlerde konuşulduğunu ifade
eder. Ercilasun’un 1997 yılında ifade ettiği 150 milyon rakamı bugün çoktan aşılmıştır. Çünkü
yirmi birinci yüzyılda dünyanın birçok yerinde üniversiteler, okullar, dil merkezleri
aracılığıyla yabancı dil olarak Türkçenin öğretimi yapılmaktadır. Yunus Emre Enstitüsü, 28
ülkede açtığı 36 dil merkezi (http://www.yee.org.tr/turkiye/tr/kurumsal) ile bu konuda
öncü konumdadır. Yunus Emre Enstitü, 36 dil merkezinin 11’ini Balkanlar’da açmıştır. Yunus
Emre Enstitüsü’nün Balkanlarda açtığı merkezlerden de anlaşılacağı üzere yabancı dil olarak
Türkçe öğretiminin yoğunlaştığı coğrafyaların başında Balkanlar gelmektedir. Ayrıca bölgede
International Journal of Languages’ Education and Teaching
UDES 2015
744
Ensar KESEBİR
Yunus Emre Enstitüsü’nün merkezlerinin yanı sıra Türklerin açtıkları üniversiteler de vardır.
Yunus Emre Enstitüsü ve özel üniversitelerin yanı sıra Balkanlar’daki kimi devlet
üniversitelerinde Türkoloji bölümleri bulunmakta, Türkiye’deki üniversiteler ile yapılan ikili
anlaşmalar kapsamında Türkçenin seçmeli dil olarak öğretilmesi sağlanmaktadır.3 Tüm
bunlardan yola çıkarak yabancı dil olarak Türkçe öğretiminin yapıldığı bölgelerin ilk
sıralarında Balkanların geldiğini söyleyebiliriz.
Balkanların Kendine Has Özellikleri
Yabancı dil olarak Türkçenin öğretiminde Balkanların başı çekmesinin bazı sebepleri vardır.
Her şeyden önce Balkanlar, Osmanlı için yaklaşık 550 yıl vatan toprağı olmuştur. 550 yıllık
bir ortaklığın sonucu olarak Osmanlı, Balkanları kültür, dil, din, siyasî, iktisadî ve içtimaî
açılardan etkilemiş; kültürler arası alış-verişler olmuştur. Balkanlar günümüzde dahi Türkler
için ikinci vatan gibidir. Tarihîn bize bıraktığı duygusal bağın ötesinde akrabalık bağı da
vardır. “Evlad-ı Fatihan”ların bir kısmı bugün hâlâ Kosova, Arnavutluk, Yunanistan,
Bulgaristan, Bosna Hersek ve Makedonya başta olmak üzere bölge ülkelerinde yaşamını
sürdürmeyi tercih etmiş; Türkiye’ye göçmemişlerdir. Balkanlardaki Türklerin ve akrabaların
varlığı bölgede Türkçe öğretiminin önemini bir kademe daha arttırmıştır. Bölgedeki ülkelerde
dil öğretimi komşuluk, akrabalık bağları gibi ilişkilerle yapılsa da esas manada etkili olan
medyadır.
Medya ve Dil Eğitimi
Televizyon, yazılı basın, radyo ve internet gibi geniş bir alanı bünyesinde barındıran medya,
insanların sadece haber alma ihtiyacını gidermez. Medya vesilesiyle global bir etkileşim de
sağlanır. Donald Horton ve Richard Wohl, kitlesel yayın araçları sayesinde birbirinden uzak
insanların “yakın bir arkadaş çevresi içerisindeymişçesine birbiriyle yüz yüze geldiklerini,
toplumsal benzeri (para-social) denebilecek bir etkileşim içerisinde sözel bir ilişki kurduklarını”
ifade ederler (Akt. Morley ve Robins, 2011: 178). Bu ilişkinin kurulmasında en çok payı olan
kitle iletişim araçlarından birinin televizyon olduğu söylenebilir. Alman psikanalisti ClausDieter Rath, hepimizin bir “televizyon coğrafyasında” yaşadığımızı söyler; burada asıl husus
elektronik aktarım mekânıdır; bu mekân da millî sınırları aşmıştır. Genellikle “gezegenle ilgili
sorunları oturma odamızda kendi maharetlerimiz içerisinde televizyondan izlerken
gördüğümüz gibi” (Akt. Morley ve Robins, 2011: 179) der. Oturma odamızda misafir olan
televizyon, bireylerin bilgi edinmesine, güncel olaylardan haberdar olmasına olanak sağladığı
gibi eğlendirmeyi de vazife edinmiştir. Televizyonlarda seri halinde yayınlanan ve
izleyenlerinin merak duygusunu kamçılayan diziler, bireyleri eğlendirirken aynı zamanda
kültür ve dil aktarımı da yaparlar. Dizilerin izleyicilerine doğrudan ya da dolaylı olarak
aktardığı dil ve kültür birbirini tamamlayan iki kavramdır. Nitekim Yusuf Avcı’ya göre,
yabancı dil öğretimi, kültür öğretimidir. “İnsanlar ait oldukları toplumun ve o topluma ait
kültürün kelime ve kavramlarıyla kendilerini ifade ederler. Bütün kelime ve kavramların
Örneğin Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ile Aristotales Üniversitesi arasında imzalanan anlaşma
kapsamında karşılıklı hoca değişimi yapılmaktadır. Aristotales Üniversitesi’ndeki müfredat konusunda
ise bazı sorunlar yaşanmaktadır. “Batı Trakya’daki azınlık okullarına öğretmen yetiştiren kurum, Selanik
Özel Pedagoji Akademisi’dir (SÖPA). Yunan hükümetinin müfredatından ve atadığı öğretmenlerden
rahatsız olan Türk azınlık, bu akademinin kapatılmasını yıllarca talep etmiştir. Bugün SÖPA kapatılıp
yerine Selanik’te Aristotales Üniversitesi’nin Pedagoji Fakültesi’nde Türk azınlığa yirmi kişilik kontenjan
ayrılmış; fakat azınlığın talebinin aksine Yunan-Türk ortak sınıflar oluşturulmuştur. Müfredatın ne
olacağı ve azınlık okullarına atanacak öğretmenlerin kimler olacağı ise henüz netlik kazanmamıştır”
(Kesebir, 2014: 8).
3
International Journal of Languages’ Education and Teaching
UDES 2015
YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE
ROMANDAN UYARLANAN DİZİLERİN BALKAN COĞRAFYASINA ETKİSİ
745
arkasında bir kültür geçmişi vardır. Bu sebeple öğretilen toplumun yapısı ve sosyal değerleri
dikkate alınmalıdır” (Avcı, 2002). Diziler, dilin ve kültürün aktarılmasına imkân tanıdığı gibi
izleyiciler üzerinde söz konusu dil, kültür ve mekân hakkında merak uyandırır. Barın’a göre
izleyiciler dizilerden öğrendiklerinden gördüklerinden hareket ederek daha fazlasını
öğrenmek için araştırma yapmaya başlarlar. Senaryonun güçlü olması, sahnelerin çekiciliği,
karakterleri canlandıranların sempatik tavırları, senaryonun konusu gibi ögeler izleyicilerin
diziye ve dile odaklanmalarında tesirli olabilir (Barın, 2007: 191).
ARAŞTIRMANIN AMACI
Bu araştırmanın amacı romandan uyarlanan Türk dizilerinden (Aşk-ı Memnû, Dudaktan Kalbe,
Yaprak Dökümü, Hanımın Çiftliği, Fatmagül’ün Suçu Ne?) yola çıkarak yabancılara Türkçe
öğretiminde romandan uyarlanan dizilerin rolünü tespit etmek; dizilerin dil öğretimine
öğrenci görüşlerinden hareketle katkılarını ortaya koymaktır.
ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ
Odak grup görüşmesi yapılarak var olan durum betimlenmeye çalışılmıştır.
VERİ TOPLAMA ARACI VE SÜRESİ
Balkan kökenli öğrenciler ile odak grup görüşmeleri yapılmıştır. Üç gruptaki toplam 25
öğrenciyle aşağıdaki tabloda görüldüğü üzere odak grup görüşmeleri yapılmıştır.
Gruplar:
Kişi Sayısı:
Görüşme Zamanı:
Görüşme Süresi:
1. Grup
8
4.5.2015
22
2.Grup
9
12.5.2015
21
3. Grup
8
20.5.2015
19
Görüşmede öğrencilere şu sorular sorulmuştur:
1-Dizi izliyor musunuz? Hangi Türk dizilerini izliyorsunuz?
2- Türk dizileri hakkındaki genel düşünceleriniz nelerdir?
3- Ne kadar süredir Türk dizilerini izliyorsunuz?
4- Türk dizilerinin sizin üzerinizdeki etkileri hakkında konuşacak olursak, neler demek
istersiniz?
5- Dil öğrenme sürecinizi düşünecek olursanız Türk dizileri, bu süreçte nasıl bir konumda yer
alır?
6- Türk dizilerinin Türkçe öğrenmenizdeki katkılarına değinecek olursak en önemliden
önemsize doğru bir sıralama yapacak olsanız nasıl bir sıralama yaparsınız?
7- Temel dil becerileri açısından (Okuma, konuşma, yazma, dinleme ve dil bilgisi) Türk
dizilerinin sizlere katkısı ne olmuştur?
8- Dizilerin dil öğretimine katkı sağlaması bakımından hangi içerikte sunulması gerektiğini
düşünüyorsunuz?
International Journal of Languages’ Education and Teaching
UDES 2015
746
Ensar KESEBİR
VERİ ANALİZİ
Çalışmanın verileri içerik analizi tekniğiyle incelenmiştir. Nitel araştırmalarda yaygın olarak
kullanılan içerik analizi, yazılı metinlerin bazı özelliklerini sayısal olarak belirten bir analiz
yöntemi olup materyalin nitel analizi ve istatistiksel sonuçları arasında köprü görevi
görmektedir (Bauer’den aktaran Göktaş vd., 2012: 446-447). Bu çalışmada da Türk dizilerinin
Türkçe öğrenimdeki katkıları analiz edilmiştir.
BULGULAR VE YORUMLAR
Kelime Hazinesine Olan Katkısı
Öğrencilerle yapılan odak grup görüşmesinde birçok öğrenci, dizilerin kelime öğrenimine
katkı yaptığı katkı yaptığını söylemiştir. Örneğin birinci grupta yer alan Makedonyalı öğrenci
Ö1, “dizileri izledikten sonra bilmediğim birçok kelime öğrendim” demiştir. Sırbistanlı öğrenci
Ö2 ise, günlük hayatta kullanılan isimlerin yanı sıra “Mehmet”, “Kosovalı”, “Behlül” gibi
isimlerin arkadaş çevresinde sık sık kullanılmaya başladığını ifade etmiştir. Üçüncü grupta
yer alan Bosnalı öğrenci Ö4, “Saraybosna sokaklarında ‘Sultan, Valide, Hoş Geldin, Tövbe” gibi
kelimelerin sıkça duyulmaya başladığını ifade etmiştir. İkinci grupta yer alan Yunanistanlı
öğrenci Ö5, TÖMER’e başladıktan sonra “Seksenler” dizisini izlediğini ve bu diziden Türklere
ait “şiveleri” de öğrendiğini söylemiştir. İkinci grupta yer alan Kosovalı öğrenci Ö6 ise, Türk
“Seksenler, Dudaktan Kalbe, Fatmagül’ün Suçu Ne?” gibi dizilerinde duyduğu bazı deyim ve
atasözlerinin dikkatini çektiğini belirtmiştir. Bunlardan bazıları şunlardır: “Armut dibine
düşer”, “Bir taşla iki kuş vurmak”.
Türkiye’deki Sosyal Hayatı Öğrenme
Birinci gruptaki Sırbistanlı öğrenci Ö2, “Türk dizileri sayesinde Türkiye’deki sosyal hayatı
öğrendiklerini” ifade etmiştir. Örneğin Sırbistan’da gösterilen “Ötesiz İnsanlar” dizisinde
gösterilen ve “başörtüsü” sorununu ele alan dizinin Sırbistan’ın Preşova şehrinde ilgiyle
izlendiğini söylemiştir. Üçüncü grupta yer alan Kosovalı öğrenci Ö5, Türk dizilerinden
hareketle Türkiye’de evlilik, kına gecesi, yemekler hakkında bilgi edindiklerini belirtmiştir.
Yine üçüncü gruptaki Arnavut öğrenci Ö6 da benzer ifadeler kullanmıştır.
Dizilerin Türk Aile Yapısının Olumsuz Tanıtmaları
Üçüncü grupta yer alan Yunanistanlı öğrenci Ö1, özellikle Aşk-ı Memnû gibi dizilerin aile
yapısı için tehdit oluşturduğunu şu sözlerle dile getirmiştir: “Bihter’in eşi Adnan Bey’in yeğeni
ile ilişkiye girmesi bizlerin psikolojisini bozmuştu. Para için evlenen Bihter’in ailesini bu kadar
çabuk dağıtması, ilginçti”. Aynı grupta yer alan bir diğer Yunanistanlı öğrenci Ö2, Aşk-ı Memnû
dizinin Yunanistan’da çok fazla izlendiğini, hatta bu kadar ilgi duyulmasında “Bihter”
karakterinin de etkili olduğunu ama Bihter’in yaptıklarının “hoş karşılanmadığını” ifade
etmiştir. Birinci grupta yer alan Makedonyalı öğrenci Ö1, “Türk dizilerini beğenmekle beraber
kötü yanları da var” demiş ve şöyle devam etmiştir: “Eski Türk dizileri namusa çok daha fazla
önem veriyordu. Örneğin Acı Hayat dizisinde bu böyleydi. Ama Aşk-ı Memnû ve Yaprak Dökümü
gibi dizilerde, namusa önem vermiyorlar. Makedonya’da bu durum gazetelerde dahi konuşuldu.
International Journal of Languages’ Education and Teaching
UDES 2015
YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE
ROMANDAN UYARLANAN DİZİLERİN BALKAN COĞRAFYASINA ETKİSİ
747
Türk dizilerinin namus kavramı açısından ailelere kötü örnek olduğu söylendi. Genç kızlar
istediği işi yapabilir duygusu oluştu; namus onun için önemli değil yani.” Kosovalı öğrenci Ö3 de
aynı duruma işaret ederek, Kosova’da benzer bir durum olduğunu şöyle ifade etti: “Biz de
Müslüman bir ülke olduğumuz için, Türkiye’den İslam’ı daha iyi yansıtan dizilerin gelmesi
gerektiği konuşuluyor. Kosovalıların bu dizileri izledikten sonra hayalindeki Osmanlı düşüncesi
biraz yıkıldı diyebiliriz.”
Dizilerin Türk Tarihine ve Türkiye’ye Olan Merakı Arttırması
Birinci grupta yer alan Kosovalı öğrenci Ö3, “Hangi dizileri izliyorsunuz?” sorusuna cevap
verirken şunları söylemiştir: “Yaprak Dökümü, Aşk-ı Memnu, Karadayı, Muhteşem Yüzyıl,
Hanımın Çiftliği, Dudaktan Kalbe. Erkekler tarafından her perşembe Kurtlar Vadisi
kaçırılmayan dizi, buradaki (Türkiye’deki) neredeyse bütün diziler orada da izleniyor. Türk
dizileri çok fazla rağbet görüyor. Ayrıca tarih dizleri de çok izleniyor. Bir Zamanlar Osmanlı,
Diriliş Ertuğrul. Bu diziler sayesinde Türklerin tarihini öğrenmiş oluyoruz”. Dizilerin izleyiciler
üzerinde uyandırdığı bir diğer merak dizilerde çalınan Türk şarkıları. Birinci grupta yer alan
Makedon öğrenci Ö5, Makedonya’da Türkçe şarkıların dinlenmeye başladığını, Facebook’ta
Türkçe şarkılar paylaştıklarını hatta cep telefonlarında Türkçe müziklerinin çaldığını
söylemiştir. Üçüncü grupta yer alan Yunanistanlı öğrenci Ö2, Yunanistan’da özellikle
Muhteşem Yüzyıl dizisinin çok izlendiğini ve bu diziden dolayı Türkiye’de sultanların
yaşadıkları yerleri merak ettiklerini söylemiştir. Ö2, ayrıca Yunanistan’da Muhteşem Yüzyıl
dizisinin çok ilgi çektiğini ve bu yüzden bu dizi ile alakalı şarkı bile yapıldığını söylemiştir.
Hatta Yunanistan’da gösterilen dizilerden kimi Yunanlıların Türkçe öğrendikleri ve bu sayede
işe girdikleri Yunan medyasında haber yapılmıştır. İkinci grupta yer alan Arnavut öğrenci Ö9,
Türk dizileri ile Arnavutların Türk tarihini merak ettiklerini söylemiştir. Ö6’nın Arnavut
milliyetçileri için söyledikleri ise dikkate değerdir. Ö6, Türk dizileri izledikten sonra “bazı
Arnavut milliyetçilerinin fikirleri değişti. Osmanlı bizle savaştı düşüncesi yıkılmaya, değişmeye
başladı. Daha fazla Osmanlı tarihine merak arttı.”
Eski Türkçeye Olan İlginin Artması Ya da Dedelerinin Dillerini Yeninden Kullanma
Birinci grupta yer alan Arnavut öğrenci Ö4, “Arnavutluk’ta pek çok Türk dizisi” izlendiğini
söyledikten sonra şu ilginç bilgiyi aktarmıştır: “Dedelerimizden duyduğumuz bazı Türkçe
kelimeleri dizilerde tekrar duymaya başladık. Arnavutça-Türkçe ortak kelimelerin olduğunu
öğrendik.” Benzer bir ifade ikinci grupta yer alan Makedonyalı öğrenci Ö3 tarafından da
söylenmiştir.
Dizilerin Türkçe Kurslarına Olan Katkısı
Birinci grupta yer alan Arnavut öğrenci Ö4, Türk dizilerinin Türkçe kurslarına olan ilgiyi
arttırdığını da ifade etmiştir. Benzer ifadeleri ikinci grupta yer alan Bosna Hersekli öğrenci Ö1
ve Bulgaristan’dan gelen öğrenci Ö2 de söylemiştir. Üçüncü grupta yer alan Kosovalı öğrenci
Ö3, Kosova’da “Yaprak Dökümü, Binbir Gece ve Hanımın Çiftliği dizilerinin izlenme rekorları
kırdığını” söyleyen Ö3, dizilerin Türkçe kurslarına olan ilgiyi de arttırdığını ifade etmiştir.
Üçüncü grupta yer alan Arnavut öğrenci Ö6 ise, Türk dizilerini Türkiye’de ÇOMÜ TÖMER’e
gittiği zaman izlemeye başladığını ve özellikle “dinleme” ve “konuşma” seviyesinin arttığını
söylemiştir. Benzer bir ifadeyi 2. grupta yer alan Bosnalı öğrenci Ö4 de ifade etmiş; Türk
dizilerinin Türkçe öğrenmesine yardımcı olduğunu söylemiştir. 2. grupta yer alan bir diğer
International Journal of Languages’ Education and Teaching
UDES 2015
748
Ensar KESEBİR
öğrenci Arnavut Ö9, dizilerin kurslara katılan öğrencilere arttırdığını ama bunun tek
sebebinin diziler olmadığını söylemiştir. Babasından Türkler ve Türkiye hakkında çok güzel
şeyler duyduğunu söyleyen Ö9, babasının söylediklerinden sonra Türk dizilerini izlediğini ve
Türkçe kursuna gitmeye karar verdiğini söyleniştir.
Türk Dizilerinin “Müslüman” Diziler Olduğu İçin İzlenmesi
Balkan kökenli öğrenciler, Türk dizilerinin sadece çocuklar tarafından değil; anne, baba hatta
evdeki dede ve nine tarafından da izlendiğini belirtmişlerdir. Türk dizilerinin sabah ve
öğleleyin izlendiği gibi akşam haberlerinden önce ve sonra da gösterildiği ifade edilmiştir.
Birinci grupta yer alan Sırbistanlı öğrenci Ö2, “Türk dizilerinin Müslüman diziler” olduğu için
bu kadar çok izlendiğini vurgulamıştır. Preşevo’da yaşayan ve Arnavut kökenli olan Ö4,
“dedem, babam ve ben ailecek Türk dizilerini izliyoruz; birçok kanalda başta İspanyol dizileri
var ama biz Türk dizilerini izliyoruz” demiştir. Ö4, Preşevo’da durum böyleyken Sırbistan’ın
diğer bölgelerinde ise, Türk dizilerinin gösterildiğini ama bazı grupların bu Türk dizilerinin
kaldırılması için eylemler yaptıklarını söyler. Benzer bir vurguyu yine birinci gruptaki
Yunanistanlı öğrenci Ö4 de belirtmiş, kimi Yunanlıların “Türkçe duymak isteyenlerin
Türkiye’ye gitmeleri gerektiğini” söylediklerini ifade etmiştir. Yine birinci gruptaki Arnavut
öğrenci Ö4 de, birçok dizi arasından Türk dizilerinin izlenmesinde bu dizilerin “Türkler
tarafından yapılmasının” etkili olduğunu söylemiştir.
Dizilerin Dublaj ve Alt Yazılı Olarak Verilmesi ve Bu Durumun “Dinleme”, “Konuşma”
Becerileriyle Dilbilgisine Katkısı
Arnavutluk, Yunanistan, Makedonya ve Kosova’da diziler önceleri Türkçe orijinal halleriyle
verilmiş; altyazıda ise söz konusu ülkenin ana dili kullanılmıştır. Ancak bu durum
Arnavutluk’ta, Makedonya’da ve Yunanistan’da gelen tepkiler üzerine değişmiştir. Örneğin
birinci grup yer alan Makedonyalı öğrenci Ö1, dizilerin belli bir süre sonra Arnavutça dublajlı
şekillerinin gösterildiğini ifade etmiştir. Benzer bir durumdan 3. grupta yer alan Yunanistanlı
öğrenciler Ö1 ve Ö2 de bahsetmiştir. Arnavutluk’tan gelen Ö6 da Türk dizilerinin Arnavutça
dublajlı halini izlediklerini ifade etmiştir. Kosova’dan gelen üçüncü gruptaki Ö6, Türk
dizilerini Arnavutça alt yazı ile izlediğini, dizilerde dinlediği Türkçe sayesinde “Türkçe
zamanları ve sentaksını” daha rahat öğrendiğini ifade etmiştir. İkinci gruptaki Arnavut
öğrenci Ö9 da dizilerin Türkçe grameri öğrenmesine katkı sağladığını şöyle ifade etmiştir.
“Türk dizileri grameri geliştirmemi sağladı. Eskiden “ben gitti” diyordum. Şimdi “Ben yarın
oraya gideceğim” diyorum. Dizilerdeki cümleleri kullanıyorum”. Aynı gruptaki Bosnalı öğrenci
Ö4 ise, Türk dizileri sayesinde “sokakta konuşulan Türkçeyi” öğrendiğini söylemiştir.
TÖMER’de “Nasılsınız?, Teşekkür ederim” gibi kelimeleri öğrenmişken dizilerde “Naber?
Eyvallah! Hop!” gibi kelimeleri duyduğunu söylemiştir.
TARTIŞMA VE SONUÇ
Balkan ülkelerinde -Makedonya, Kosova, Yunanistan, Bulgaristan, Bosna-Hersek, Sırbistan ve
Arnavutluk- romandan uyarlanan dizilerin Türkçe öğrenimine katkı yaptığı odak grup
görüşmeleriyle ortaya çıkmıştır.
Türkçenin kaba, zor, karışık olduğu düşünülürken bu ön yargının diziler sayesinde kırıldığı
görülmüştür. Fakat aynı dizilerin Osmanlı geleneksel yapısının yıkılmasına neden olduğu da
tespit edilmiştir. Çünkü Türk dizilerini sırf “Müslüman” diziler olduğu için izleyen birçok
Balkan kökenli öğrencinin olduğu görülmüştür.
International Journal of Languages’ Education and Teaching
UDES 2015
YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE
ROMANDAN UYARLANAN DİZİLERİN BALKAN COĞRAFYASINA ETKİSİ
749
Çalışmadan şöyle bir sonuç daha ortaya çıkmıştır: Balkan kökenli öğrenciler Aşk-ı Memnû,
Dudaktan Kalbe, Hanımın Çiftliği ve Yaprak Dökümü dizilerini izlemekle birlikte dizilerin
yazarlarını ve bu dizilere kaynaklık eden romanları okumamışlardır. Sadece bir öğrenci Aşk-ı
Memnû dizisinden hareketle Halit Ziya’nın yaşam öyküsüne baktığını ve romana göz attığını
söylemiştir.
Balkan kökenli öğrencilerin Türk dizilerini izlemeleri özellikle Türkçe konuşma ve dinleme
becerilerini geliştirmede katkı yapmıştır. Fakat dizilerin uyarlandıkları romanları tam
yansıtmaması da bir eksikliktir. Örneğin Halit Ziya, Bihter’in neden “kötü” hale geldiğini onun
psikolojisini sayfalarca anlatır. Ama dizide böyle bir durum yoktur. Bu yüzden üçüncü grupta
yer alan Yunanistanlı öğrenci Ö1 “Aşk-ı Memnû dizisi sayesinde İstanbul’un ne kadar güzel bir
yer olduğunu öğrendim. Türkçe ilk kelimelerimi bu diziden öğrendim. Ayrıca Türk kızı
Bihter’in ne kadar parayı sevdiğini ve kocasını aldattığını da öğrendim” demiştir.
Türk dizilerinin Balkan coğrafyasındaki sayısı 2007’den itibaren hızla artmıştır. Bu durum
Türkçeye olan ilgiyi de arttırmıştır. Birinci grupta yer alan Makedonyalı öğrenci Ö1’in dediği
şu sözler bu duruma işaret etmektedir: “Bazı günler günde beş farklı Türk dizisi izlemekteyiz.
Arkadaşlarım Türkiye bursları ile Çanakkale’ye geldiğimi duyunca bana çok şanslı olduğumu
söylediler. Etrafımdaki birçok öğrenci Türkçe öğrenmek istiyor. Bence bu durum ileride
Türkçenin İngilizcenin yerine geçebileceğine bir işaret.” Neticede, Balkan öğrencileri ile yapılan
odak grup görüşmeleri sonrası Türkçenin yirmi birinci yüzyıl dünyasında artık daha geniş
coğrafyada konuşulduğunu, Türkçenin bir dünya dili olma yolunda mesafe aldığını söylemek
mümkündür. Ayrıca Türkçenin Balkan coğrafyasındaki etkisinin daha kapsamlı tespit
edilebilmesi için Türk dizilerin yanı sıra Türk filmlerinin de incelenmesi bu mesele hakkında
bütünlük sağlanması açısından önemli olacaktır.
KAYNAKÇA
Barın, E. (1994). Yabancılara Türkçenin Öğretimi Metodu, Ankara Üniversitesi Tömer Dil
Dergisi, S.17, s. 53-56.
Barın, E. (2007). Yabancılara Türkçenin Öğretiminde Kısa Filmlerin Yeri, Türkiye’de Yabancı
Dil Eğitimi Ulusal Kongresi, Gazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ankara.
Göktaş, Y.; Akçay, A.; Hasançebi, F.; Bayrak, N.; Varışoğlu, B.; Baran, M.; Sözbilir, M. (2012).
Türkiye’deki Eğitim Araştırmalarında Eğilimler: Bir İçerik Analizi, Kuram ve Uygulamada
Eğitim Bilimleri – Educational Sciences; Theory & Practice – 12(1) Kış/Winter, s. 443-460.
Kaya, Z. (2000). “Yabancı Dil Öğretmenlerinin Öğrenmeyi Kolaylaştırıcılığını Ölçen Ölçme
Aracının Geliştirilmesi”, Millî Eğitim, 146, Ankara.
Kesebir, E. (2014). “Türk Hikâyesinde Azınlıklar ve Yabancılar (1923-1950)”, Çanakkale
Onsekiz Mart Üniversitesi, (Yayımlanmamış Doktora Tezi), Çanakkale.
MORLEY, D.; ROBİNS, K. (2011). Kimlik Mekânları, Küresel Medya, Elektronik Ortamlar ve
Kültürel Sınırlar, (2. Baskı), (Çev. Emrehan Zeybekoğlu), Ayrıntı Yayınları, İstanbul.
Scognamillo, G. (1973). “ Türk Sinemasında Yabancı Uyarlamalar”, Yedinci Sanat, S.9, s. 61-73.
International Journal of Languages’ Education and Teaching
UDES 2015
750
Ensar KESEBİR
Yaylagül, L. (2010). Kitle İletişim Kuramları – Egemen ve Eleştirel Yaklaşımlar, (3. Baskı),
Dipnot Yayınları, Ankara.
İnternet Kaynağı
Avcı, Y. (2002). “Türkçenin Yabancı Dil Olarak Öğretiminin Kültür ve Yöntem Boyutu”,
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, I. Uluslararası Truva - Çanakale Dil Eğitimi ve Okul
Gelişimi Sempozyumu 22-25,Haziran 2002. (http://www.turkcede.org/yeni-ogrenenlereturkce-ogretimi/64-turkcenin-yabanci-dil-olarak-ogretiminin-kultur-ve-yontemboyutu.html) (Erişim Tarihi: 20.05.15)
http://www.yee.org.tr/turkiye/tr/kurumsal (Erişim Tarihi: 10.05.15).
International Journal of Languages’ Education and Teaching
UDES 2015
Download