MÜTEVEKKÝL - ALELLAH, Ahmed b. Süleyman Dîvânü þi£ri’l-Ýmâm el-Mütevekkil£Alellåh A¼med b. Süleymân, Æa½îdetü’l-Ýmâm el-Mütevekkil ilâ Neþvân el¥imyerî, er-Risâletü’l-Mütevekkiliyye fî hetki estâri’l-Ýsmâ£îliyye, Kitâbü’l£Umde Þer¼u’r-Risâleti’l-Hâþimiyye (yazma nüshalarý ve diðer eserleri için bk. Brockelmann, GAL Suppl., I, 699; Abdullah Muhammed el-Habeþî, s. 589-591; Abdüsselâm b. Abbas el-Vecîh, s. 114-116). BÝBLÝYOGRAFYA : Abdülbâký b. Abdülmecîd el-Yemânî, TârîÅu’lYemen: el-Müsemmâ Behcetü’z-zemen fî târîÅi’l-Yemen (nþr. Mustafa Hicâzî), Beyrut 1985, tür.yer.; Yahyâ b. Hüseyin es-San‘ânî, øåyetü’lemânî fî aÅbâri’l-Æu¹ri’l-Yemânî (nþr. Saîd Abdülfettâh Âþûr), Kahire 1388/1968, s. 296-318; Brockelmann, GAL Suppl., I, 699; Ahmed Hüseyin Þerefeddin, el-Yemen £abre’t-târîÅ, Âbidîn 1384/1964, s. 210-211; Hasan Süleyman Mahmûd, TârîÅu’l-Yemeni’s-siyâsî fi’l-£a½ri’l-Ýslâmî, Baðdad 1969, s. 218, 234-236; M. Yahyâ el-Haddâd, et-TârîÅu’l-£âm li’l-Yemen, Beyrut 1407/ 1986, II, 358-368; Abdullah b. Abdülkerîm el-Cürâfî, el-Mušte¹af min TârîÅi’l-Yemen, Beyrut 1407/ 1987, s. 125-127, 175, 178-179; Ahmed b. Muhammed eþ-Þâmî, TârîÅu’l-Yemeni’l-fikrî fi’l-£a½ri’l-£Abbâsî, Beyrut 1407/1987, I, 454-473; Eymen Fuâd Seyyid, TârîÅu’l-me×âhibi’d-dîniyye fî bilâdi’l-Yemen, Kahire 1408/1988, s. 265-266; Abdullah Muhammed el-Habeþî, Me½âdirü’l-fikri’l-Ýslâmî fi’l-Yemen, Beyrut 1408/1988, s. 588591; Hüseyin Abdullah el-Ömerî, “Ahmed b. Süleymân b. Muhammed”, el-Mevsû£atü’l-Yemeniyye, Beyrut 1412/1992, I, 53; Abdüsselâm b. Abbas el-Vecîh, A£lâmü’l-müßellifîne’z-Zeydiyye, Amman 1420/1999, s. 114-116; C. L. Geddes, “Hamdanids”, EI 2 (Ýng.), III, 125; W. Madelung, “Mutarrifiyya”, a.e., VII, 772-773; a.mlf., “Zaydiyya”, a.e., XI, 480. ÿAbdülkerim Özaydýn – — MÜTEVEKKÝL - ALELLAH, Ca‘fer b. Muhammed ( ) א Ebü’l-Fazl el-Mütevekkil - Alellåh Ca‘fer b. Muhammed el-Mu‘tasým el-Hâþimî el-Abbâsî (ö. 247/861) ˜ Abbâsî halifesi (847-861). ™ Þevval 206’da (Mart 822) Baðdat yakýnlarýndaki Femüssýlh’ta doðdu. Babasý Halife Mu‘tasým - Billâh, annesi Türk asýllý bir haným olan Þücâ‘dýr. Halifeliðinden önceki hayatýna dair yeterli bilgi bulunmayan Mütevekkil’in 227 (842) yýlýnda hac emîri olarak Mekke’ye yaptýðý yolculuk dýþýnda baþþehir Sâmerrâ’dan ayrýlmadýðý anlaþýlmaktadýr. Halife Vâsik - Billâh veliaht tayin etmeden vefat edince Abbâsî tarihinde ilk de212 fa devlet erkâný yeni halifeyi seçmek için toplandý. Kadýlkudât Ýbn Ebû Duâd, Vezir Ýbnü’z-Zeyyât, Muhammed b. Abdülmelik, aralarýnda Ýnâk et-Türkî ve Vasîf’in de bulunduðu Türk kumandanlarý ile diðer devlet görevlilerinin katýldýðý toplantýda Vâsik’ýn oðlu Muhammed’in hilâfet makamýna getirilmesi kararlaþtýrýldý. Fakat küçük yaþta olmasý itirazlara yol açtý. Vasîf ve diðer Türk kumandanlarýnýn destekleri sonucu Vâsik - Billâh’ýn kardeþi Ca‘fer, Mütevekkil-Alellah lakabýyla halife ilân edildi (24 Zilhicce 232 / 11 Aðustos 847). Mütevekkil, ilk iþ olarak Vâsik - Billâh zamanýnda halifeyi kendisine karþý kýþkýrtan Vezir Ýbnü’z-Zeyyât’ý azletti. Ardýndan yolsuzlukla suçlanan bazý divan baþkanlarýyla çeþitli devlet görevlilerinin iþlerine son verdi. Büyük miktarlara ulaþan mal varlýklarýnýn müsadere edilmesini emretti. Ýlk zamanlarýnda devlet iþlerini bizzat takip eden Mütevekkil 233 (848) yýlý sonlarýnda vezirliðe Muhammed b. Fazl el-Cercerâî’yi getirdi. Bir süre sonra onun yerine Türk asýllý Ebü’l-Hasan Ýbn Hâkan’ý tayin etti (236/850). Mütevekkil, daha sonra Halife Me’mûn’un baþlatýp Mu‘tasým ve Vâsik Billâh’ýn devam ettirdiði siyasî, dinî ve fikrî politikalarda deðiþikliklere yöneldi. Otoritesini güçlendirmek için devlet içindeki nüfuzlu unsurlarla mücadeleye giriþti, halký memnun eden bir politika takip etti. Bu da yeni bir siyasî-dinî eðilimle kendini gösterdi. Bu doðrultuda önce Mu‘tezilî siyasete karþý çýkarak devletin ve toplumun gündemindeki halku’l-Kur’ân’la ilgili dinî tartýþmalarý ve Mu‘tezile’nin görüþünü benimsemeyenler üzerinde uygulanan baskýyý sona erdirdi (bk. MÝHNE). Kur’an’ýn mahlûk olduðu konusundaki tartýþmalar yasaklandý. Mihnenin tam anlamýyla ortadan kalkmasý Baþkadý Ebü’l-Velîd Muhammed’in görevinden azledilmesiyle gerçekleþti (237/ 851-52). Mütevekkil bu tarihten sonra muhafazakâr Sünnî âlimlerinin hâmisi oldu. Mihne sebebiyle tutuklu bulunanlarý serbest býraktý. Mu‘tezile’nin ileri gelenlerinden Kadýlkudât Ýbn Ebû Duâd’ý uzaklaþtýrýp yerine Yahyâ b. Eksem’i getirdi. Sünnîliðin yaygýnlaþtýrýlmasýna çalýþtý. Mihne döneminde muhalefetin âdeta öncülüðünü yapmýþ olan Ahmed b. Hanbel’e yakýnlýk gösterdi, Hanefî âlimlerini önemli görevlere getirdi. Türk kumandanlarýnýn nüfuzundan rahatsýzlýk duyan halifenin bu husustaki ilk icraatý Ýnâk et-Türkî’yi bertaraf etmek oldu. Ýnak hac dönüþü Baðdat’ta düzenlenen bir suikast sonucu öldürüldü (235/ 849). Mütevekkil ayný yýl üç oðlu Müntasýr, Mu‘tez ve Müeyyed’i sýrayla veliaht tayin etti. Bu tayindeki maksadýný etraflýca açýkladýðý uzun bir ahidnâme çýkarttý (Taberî, IX, 176-180). Siyasî ve sosyal faaliyetleri ve müslümanlara karþý davranýþlarý sebebiyle halktan gelen yoðun þikâyetler üzerine zimmîlerle ilgili sýnýrlayýcý birtakým kararlar aldý (235/850, 239/853). Öte yandan diðer Abbâsî halifeleri gibi Mütevekkil de Hz. Ali evlâdýna karþý þiddet ve baský politikasý uyguladý. Bu hususta aþýrý tavýrlarýyla dikkat çeken halife Ali b. Cehm, þair Þâmî, Ýbn Lüey, Ömer er-Ruhhacî, Vezir Ubeydullah b. Yahyâ gibi Hz. Ali ve evlâdýna karþý nefret hisleriyle dolu kiþileri önemli görevlere getirdi. Ali evlâdý aleyhinde þiir söyleyen þairlere ihsanlarda bulundu. Hz. Ali ile sürekli alay etti ve Ali evlâdýnýn her hareketinden þüphe duydu. Fedek arazisini Ali evlâdýndan geri alarak yakýnlarýndan birine iktâ etti. Hz. Ali ve evlâdýna sevgisiyle tanýnan edip Ýbnü’s-Sikkît’i iþkenceyle öldürttü (244/858). Mütevekkil döneminde Ali evlâdýna karþý gerçekleþtirilen baskýcý uygulamalardan ilki ve en önemlilerinden biri onuncu imam Ali elHâdî’nin Sâmerrâ’ya sürülerek göz hapsinde tutulmasýdýr. Ali evlâdýndan Muhammed b. Muhammed’i Rey’deki faaliyetlerinden dolayý Horasan Valisi Abdullah b. Tâhir yakalatarak hapse attýrdý ve Muhammed hapiste öldü; ayný þekilde Yahya b. Ömer el-Hüseynî tutuklanýp Baðdat’ta hapsedildi (235/849-50). 236 (850-51) yýlýnda Hz. Hüseyin’in türbesinin ve etrafýndaki yapýlarýn yýkýlmasýný, kabrin bulunduðu arazinin bahçe haline getirilmesini ve halkýn burayý ziyaret etmesine engel olunmasýný isteyen halife, ayný yýl Mýsýr Valisi Ýshak b. Yahyâ’ya emir verip Mýsýr’da bulunan Ali evlâdýnýn Medine’ye sürülmesini emretti. Daha sonra Mýsýr’daki Ali evlâdý ikinci bir sürgüne tâbi tutuldu (242/856). Ali evlâdýndan sevilen bir isim olan Kasým b. Abdullah b. Hüseyin de Medine’den Sâmerrâ’ya götürülüp zehirletilerek öldürüldü. Zeydî liderlerinden Ahmed b. Îsâ el-Hüseynî takibata uðrayýnca halifenin ölümüne kadar gizlenmek zorunda kaldý (247/ 861). Halifenin bu politikasýndan Ahmed b. Hanbel de nasibini aldý ve Ali evlâdýndan birini sakladýðý ithamýyla evi arandý. Ali evlâdýndan Muhammed b. Sâlih’in Medine yakýnlarýnda Süveyka’daki isyaný Ebü’s-Sâc kumandasýndaki birlikler tarafýndan bastýrýldý. Rey, Taberistan ve diðer bölgelerdeki küçük çaplý hareketler de önlendi. Mütevekkil’in hilâfet dönemi barýþ içinde geçmekle beraber zaman zaman sýnýr eyaletlerinde bazý isyanlar meydana gel- MÜTEVEKKÝL - ALELLAH, Ca‘fer b. Muhammed di. Bunlarýn ilki 234 (848-49) yýlýnda Azerbaycan’da Ýbn Buays tarafýndan baþlatýldý. Boða es-Sagýr bölgeye gönderilerek isyan bastýrýldý (235/849-50). Mütevekkil’i meþgul eden ayaklanmalarýn en tehlikelisi 237’de (852) Ýrmîniye’de patlak verdi. Ermeni beyleri vali ile beraberindeki askerleri öldürdüler. Ýsyanýn büyümesi üzerine Mütevekkil, Boða el-Kebîr’i büyük bir orduyla bölgeye sevketti. Boða el-Kebîr dört yýl boyunca bölgede kaldý ve karýþýklýklarý tamamen önledi. Doðu Sudan’daki Nûbe’de Beceliler 241 (855-56) yýlýnda antlaþmayý bozarak bölgedeki müslümanlara yönelik saldýrýlarýný arttýrdýlar. Muhammed b. Abdullah el-Kummî kumandasýnda gönderilen büyük bir ordu Beceliler’i aðýr zayiata uðrattý ve onlarla yeniden antlaþma yapýldý. Mütevekkil Bizans’a karþý seferleri sürdürdü. Sýnýr bölgelerindeki Ýslâm kara ordusunun gücünü anlayan Bizans, özellikle Girit’e yapýlan yardýmlarý kesmek amacýyla 238’de (853) büyük bir deniz filosuyla âni olarak Mýsýr sahillerinde Dimyat’a saldýrdý. Bu saldýrýdan sonra Mütevekkil sahillerdeki önemli merkezlere kaleler inþa edilmesini emretti. Sugur Valisi Ali b. Yahyâ 239 (853-54) yýlýndan itibaren Bizans topraklarýna seferler düzenleyip iç kýsýmlara kadar ilerledi. 241’de (855-56) iki devlet arasýnda esir mübadelesi yapýldý. Ayný yýl Bizans Suriye sýnýr hattýndaki Aynizerbâ’ya saldýrdý. Bunun üzerine Ali b. Yahyâ Þam sýnýrýndan Bizans topraklarýna girdi. Mütevekkil Bizans’a kýþ seferine de çýkýlmasýný emretti. Harekete geçen Boða el-Kebîr Orta Anadolu’daki Samâlû’yu fethetti (244/ 858). Sugur birliklerinin artan saldýrýlarý üzerine Bizans 245’te (859) esir deðiþimi istedi. Ancak bu talepten kýsa bir süre sonra Sümeysât’a saldýrdý. Bu saldýrýya karþý Ali b. Yahyâ harekete geçip Bizans hâkimiyetindeki Lü’lüe Kalesi’ni (bugün Ulukýþla yakýnlarýnda) teslim aldý. Ayný yýl Fazl b. Karin kumandasýndaki donanma Bizans’ýn Akdeniz’de faal bir ticaret limaný olan Antalya Kalesi’ni zaptetti. Deniz kuvvetlerine aðýrlýk veren Mütevekkil, donanmayý Suriye sahil þehirlerine yerleþtirip buralarda harekâta hazýrlýklý deniz birlikleri meydana getirdi. Türk kumandanlarýnýn nüfuzunu kýrmak için Mütevekkil, baþþehrini Arap unsurun aðýrlýklý olarak bulunduðu Dýmaþk’a nakletmeyi kararlaþtýrdý. Bu maksatla veziri Ubeydullah b. Yahyâ, baþmüþaviri Feth b. Hâkan el-Fârisî ve diðer görevlilerin bulunduðu kalabalýk bir heyetle Sâmerrâ’dan ayrýlýp Safer 244’te (Mayýs 858) Dýmaþk’a geldi. Baþþehrin Dýmaþk’a nakli ordudaki Türk birlikleri arasýnda huzursuzluða yol açtý. Türk askerleri Irak’a dönmek için gösteri yapmaya baþladýlar. Diðer taraftan Mütevekkil Dýmaþk’ýn iklimine uyum saðlayamadý, ordunun da yoðun baskýsý üzerine ayný yýl Sâmerrâ’ya dönmek zorunda kaldý. Türk kumandanlarý ile arasýndaki ihtilâfýn büyümesi üzerine Sâmerrâ yakýnlarýnda Ca‘feriye (Mütevekkiliye) adýný verdiði þehrin inþasýný emreden Mütevekkil kýsa süre sonra buraya taþýndý (246/860). Arap, Fars ve diðer unsurlardan oluþan yeni askerî birlikler kurdu. Bu unsurlar arasýndaki çekiþmeden faydalanarak hepsini kontrol altýnda tutmayý hedeflemekteydi. Ancak bu durum kriz dönemlerinde daha yýkýcý hizip kavgalarýný doðurdu. Mütevekkil’in Türkler’e yönelik politikasý ve veliaht tayin ettiði oðullarýna karþý hissî ve yanlýþ tutumu onun öldürülmesinin baþlýca sebebi oldu. Büyük oðlu Müntasýr’a veliaht tayininde ilk sýrayý verdiði halde daha sonra saray entrikalarýnýn tesiri ve Müntasýr’la aralarýndaki görüþ ayrýlýðýndan dolayý ikinci sýradaki Mu‘tezz’i öne almayý kararlaþtýrdý. Veliahtlýktan çekilmeyi kabul etmeyen Müntasýr Türk kumandanlarý ile iþ birliði yapma yolunu seçti. Mütevekkil, Türk kumandanlarýnýn Müntasýr’la beraber düzenlediði suikast sonucu Ca‘ferî sarayýnda öldürüldü (4 Þevval 247 / 11 Aralýk 861). Ayný gün sarayda defnedilen Mütevekkil’in yerine Müntasýr-Billâh geçti. Mütevekkil’in katli Ýslâm tarihinde bir halifeye karþý muhafýz birlikleri tarafýndan iþlenen ilk cinayettir. Onun katliyle halifelerin siyasî nüfuzlarý yanýnda mânevî nüfuzlarý da zayýflamaya baþladý. Bu olay, bir asýrdan fazla bir süredir iktidarda bulunan güçlü Abbâsî hükümdarlarýnýn hýzlý bir þekilde gerilemelerinin baþlangýcýný teþkil etmiþtir. Mütevekkil dönemi ilmî ve kültürel açýdan parlak bir devir olmuþ, önceki dönemlerde büyük geliþme gösteren tercüme hareketinin ardýndan yoðun bir telif devri baþlamýþtýr. Mütevekkil’in dinî konulardaki tartýþmalarý yasaklamasý sonucu Mu‘tezile kelâmcýlýðý ve felsefe alanýndaki çalýþmalarýn canlýlýðýný kaybetmesine karþýlýk hadis alanýndaki çalýþmalar hýzlanmýþ, pek çok muhaddis onun desteðini görmüþtür. Zünnûn el-Mýsrî, Hâtim el-Esam, Muhâsibî, Bâyezîd-i Bistâmî gibi zâhid ve sûfîler Mütevekkil zamanýnda yaþamýþtýr. Onun saray hekimleri ve nedimleri arasýnda yer alan Buhtiþû‘ b. Cebrâil, Huneyn b. Ýshak, Yuhannâ b. Mâseveyh, Ali b. Rabben etTaberî gibi þahsiyetler tercüme, tedrîs ve telif faaliyetleriyle týbbî geliþmelere önemli katkýlarda bulunmuþlardýr. Edebiyattan anlayan ve þiir yazdýðý bilinen Mütevekkil’in âlimlere, edip ve þairlere yüksek miktarlarda hediyeler verdiði kaydedilmektedir. Ýbnü’s-Sikkît, Ebû Osman el-Mâzinî, Müberred onun ihsanlarýna mazhar olanlardan bazýlarýdýr. Feth b. Hâkan el-Fârisî, Ýbrâhim b. Abbas es-Sûlî gibi üst düzey devlet görevlileri edebiyatta dönemin tanýnmýþ simalarýndandý. Câhiz ve Ýbn Kuteybe gibi çok yönlü müellifler sarayýn himayesini görmüþ, Belâzürî saray danýþmanlarý içinde yer almýþtýr. Buhtürî, Ali b. Cehm, Mervân b. Ebü’l-Cenûb, Hüseyin b. Dahhâk gibi pek çok ünlü þair Mütevekkil’in nedimleri arasýna girmiþ ve onun politikalarýný desteklemiþtir. Mûsiki ile de ilgilenen Mütevekkil mûsiki ustalarýnýn en büyük destekçisi olmuþtur. Büyük mûsiki nazariyecilerinden Ýshak el-Mevsýlî, öðrencisi Amr b. Bâne, As‘as, Ebû Haþîþe, Ýbnü’l-Hafsî ve Ahmed b. Sadaka onun nedimlerinden bazýlarýdýr. Siyasî rakiplerine karþý acýmasýz olan Mütevekkil halka âdil ve hoþgörülü davranmaya özen göstermiþ, bu konuda devlet görevlilerini uyarmýþ, halkýn menfaatine olan muamelelerde kendisine danýþýlmamasýný, halkýn aleyhine bir durum söz konusu olduðu takdirde mutlaka kendisine bildirilmesini emretmiþtir. Vergi konusunda da birtakým düzenlemeler yapmýþ, mahallî ve kamerî takvimler yerine güneþ takvimine geçerek vergi dönemini hasat mevsiminin arkasýna almýþtýr. Devlet gelirlerinin büyük bir kýsmýný oluþturan haraç vergisinin ödeme zamanýnýn hasat sonrasýna alýnmasý çiftçilere vergilerini ödeme konusunda büyük bir kolaylýk saðlamýþtýr. Mimariye yeni bir üslûp geliþtirecek kadar yakýn ilgi duyan Mütevekkil giriþtiði büyük çaptaki imar faaliyetleriyle baþþehir Sâmerrâ’yý geniþletmiþ, burada günümüze kadar ayakta kalabilen meþhur Sâmerrâ Ulucamii ile yirminin üzerinde saray ve köþk inþa ettirmiþtir. Sâmerrâ yakýnlarýnda kendi adýyla anýlan bir þehir kuran Mütevekkil, Mekke su yollarýndaki büyük çaplý ýslah çalýþmalarýnda bulunmuþ, Kâbe’nin onarýmý ve tezyinatýna önem vermiþtir. 247 (861) yýlýnda Nil’in mevsimlere göre su seviyesini ölçmek ve yýllýk su taþmalarýný hesaplamak için yeni bir mikyas (nilometre) inþa ettirmiþtir. Kaynaklarda son derece cömert bir kiþi olarak tanýtýlan Mütevekkil devlet hazinesini ölçüsüz þekilde kullanmýþ, inþa ettirdiði binalar için büyük meblaðlara ulaþan harcamalar yapmýþ, saraylarda düzenlediði muhteþem ziyafetler ve þairlere verdiði câize ve baðýþlar devlet hazinesini tü213 MÜTEVEKKÝL - ALELLAH, Ca‘fer b. Muhammed kenme noktasýna getirmiþtir. Sarayýnda içki ve eðlence meclisleri tertip etmiþ, onun döneminde sarayda oyun, eðlence ve mizah bir hayli yaygýnlaþmýþ, yakýnlarý ve halk da bu hususlarda onu takip etmiþtir. Latife ve nüktelerden hoþlanan, kendisi de nüktedan biri olan Mütevekkil nevruz merasimlerinden büyük keyif alýr, oyunculara ve halka para daðýtýrdý. Ýbnü’n-Nedîm, satranç hakkýnda ilk defa eser yazan Adlî ve Râzî’nin Mütevekkil’in huzurunda satranç oynadýklarýný kaydeder. BÝBLÝYOGRAFYA : Ýbn Habîb, el-Mu¼abber, s. 43-44; Kindî, el-Vülât ve’l-šuŠât (Guest), s. 196-203, 451, 462-468; Ebû Abdullah Muhammed b. Yezîd, TârîÅu’l-Åulefâß (nþr. M. Mutî‘ el-Hâfýz), Beyrut 1406/1986, s. 42-43; Fesevî, el-Ma£rife ve’t-târîÅ (nþr. Ekrem Ziyâ el-Ömerî), Medine 1410, I, 208-212; Belâzürî, Fütû¼ (nþr. Abdullah Enîs et-Tabbâ‘ – Ömer Enîs et-Tabbâ‘), Beyrut 1407/1987, s. 160-162, 199, 221 vd., 296 vd., 417-418, 615, 625; Ya‘kubî, TârîÅ, II, 484-492; Taberî, TârîÅ (Ebü’l-Fazl), IX, 154-234; Ýbn Abdürabbih, el-£Ýšdü’l-ferîd (nþr. Ahmed Emîn v.dðr.), Beyrut 1983, V, 122 vd.; ayrýca bk. Ýndeks; Ýbnü’l-Býtrîk, et-TârîÅu’l-mecmû£ (nþr. L. Þeyho v.dðr.), Beyrut 1909, s. 62-65; Mes‘ûdî, Mürûcü’×-×eheb (Abdülhamîd), IV, 85-128; Makdisî, el-Bedß ve’t-târîÅ VI, 120-123; Ebü’l-Ferec el-Ýsfahânî, el-E³ånî, bk. Ýndeks; a.mlf., Mešåtilü’¹-ªâlibiyyîn (nþr. Seyyid Ahmed Sakr), Beyrut, ts. (Dârü’l-ma‘rife), s. 597-635; Ebû Ali etTenûhî, Niþvârü’l-mu¼âŠara (nþr. D. S. Margoliouth), Kahire 1918-21, bk. Ýndeks; Hatîb, TârîÅu Ba³dâd, VII, 165-172; Ýbnü’l-Ýmrânî, el-Ýnbâß fî târîÅi’l-Åulefâß (nþr. Kasým es-Sâmerrâî), Leiden 1973, s. 115-120; Ýbnü’l-Cevzî, el-Munta¾am (Atâ), XI, 178-360; Ýbnü’l-Esîr, el-Kâmil, VII, 33-103; Ýbn Hallikân, Vefeyât, I, 350-356; Ebü’l-Ferec, Târih, I, 231-235; Ýbnü’t-Týktaka, el-FaÅrî, s. 237238; Ýbn Manzûr, MuÅta½aru TârîÅi Dýmaþš, VI, 85-94; Nüveyrî, Nihâyetü’l-ereb, XXII, 275-298; Zehebî, A£lâmü’n-nübelâß, Xll, 30-41; Kütübî, Fevâtü’l-Vefeyât, I, 290-292; Sübkî, ªabašåt, II, 3856; Hüseyin b. Muhammed Ýbn Vâdirân, TârîÅu’l£Abbâsiyyîn (nþr. Müncî el-Kâ‘bî), Beyrut 1993, s. 570-628; D. Sourdel, Le vizirat £abbåside de 749 à 936, Damas 1959-60, II, 270-286; a.mlf., “La politique religieuse des succèseurs d’al-Mutawakkil”, St.I, XIII (1960), s. 15-21; Hudarî, Mu¼âŠarât: £Abbâsiyye, s. 254-271; M. Shamsuddin Miah, The Reign of al-Mutawakkil, Dacca 1969; a.mlf., “Some Aspects of Revenue Administration under the Early Abbasids with Reference to al-Mutawakkil”, JPHS, XIV/3 (1966), s. 172-179; Þevký Dayf, TârîÅu’l-edeb, IV, 12-13 vd., 643, 652 vd.; Tâhir Muzaffer el-Amîd, el-£Ýmâre- tü’l-£Abbâsiyye fî Sâmerrâß fî £ahdeyi’l-Mu£ta½ým ve’l-Mütevekkil, Baðdad 1396/1976; M. Manazir Ahsan, Social Life under the Abbasids, Londan 1979, bk. Ýndeks; Cebrâil Süleyman Cebbûr, el-Mülûkü’þ-þu £arâß, Beyrut 1401/1981, s. 135137; W. Montgomery Watt, Ýslâm Düþüncesinin Teþekkül Devri (trc. Ethem Ruhi Fýðlalý), Ankara 1981, bk. Ýndeks; Nâdiye Hüsnî Sakr, Ma¹la£u’l£a½ri’l-£Abbâsiyyi’¦-¦ânî: el-Ýtticâhâtü’s-siyâsiyye ve’l-¼aŠâriyye fî Åilâfeti’l-Mütevekkil £Alellah 232-247, Cidde 1403/1983; W. Muir, The Caliphate its Rise, Decline and Fall, London 1984, s. 519-526; Sâdýk Cevdet, er-Ri¼letü’l-Mütevek- 214 kiliyye ilâ Dýmaþš, Ürdün 1985; H. Kennedy, The Prophet and the Age of the Caliphates, London 1986, s. 161-162, 164, 169-172; a.mlf., “al-Mutawakkil .Ala’llah”, EI 2 (Ýng.), VII, 777-778; Ekrem Hasan el-Ulebî, el-ƒalîfe el-Mütevekkil £Alellâh Ca£fer: Nâ½ýrü’s-Sünne, Beyrut 1407/1987; J. M. Fiey, A¼vâlü’n-na½ârâ fî Åilâfeti beni’l-£Abbâs (trc. Hüsnî Zîne), Beyrut 1990, s. 151 vd.; A. A. Vasiliev, el-£Arab ve’r-Rûm (trc. M. Abdülhâdî Þuayra), Beyrut, ts. (Dârü’l-fikri’l-Arabî), bk. Ýndeks; Gülgûn Uyar, Ehl-i Beyt: Ýslâm Tarihinde Ali - Fâtýma Evlâdý, Ýstanbul 2004, s. 301-319; N. Abbot, “Arabic Papyri of the Reign of Ca‘fer al-Mutawakkil Ala’llah”, ZDMG, XCII (1938), s. 88135; J. E. Bencheikh, “La cénacle poétique du calife al-Mutawakkil (m. 247). Contribution à l’analyse des instances de légitimation sociolittéraires”, BEO, XXIX (1977), s. 33-52; Behcet Kâmil et-Tikritî, “el-Hissü’l-.Arabî fî siyâseti’lpalîfe el-Mütevekkil .Alellah el-.Abbâsî (232-247 h.-847-861 m.)”, el-MüßerriÅu’l-£Arabî, sy. 54, Baðdad 1417/1996, s. 149-159; Christopher Melchert, “Religious Policies of the Caliphs from al-Mutawakkil to al-Muqtadir”, Islamic Law and Society, III/3, Leiden 1996, s. 320-330; S. K. Hamarneh, “al-Mutawakkil, Imam al-Shafi.ý and the Mu.tazilites (Revival of the Sunnah)”, HI, XIII /1 (2000), s. 7-31; K. V. Zetterstéen, “Mütevekkil”, ÝA, VIII, 863-864. ÿMahmut Kýrkpýnar – — MÜTEVEKKÝL - ALELLAH, Muhammed b. Ebû Bekir ( ) א Ebû Abdillâh el-Mütevekkil - Alellåh Muhammed b. Ebî Bekr el-Abbâsî (ö. 808/1406) ˜ Mýsýr Abbâsî halifesi (1362-1377, 1377-1383, 1389-1406). ™ 746’da (1345) doðdu. Cemâziyelevvel 763’te (Mart 1362) ölen babasý Mu‘tazýd Billâh’ýn ardýndan halifeliðe getirildi ve üç dönem halinde toplam kýrk yýl hilâfette kaldý. Mütevekkil 777’de (1376) hac niyetiyle Kahire’den ayrýlan Memlük Sultaný elMelikü’l-Eþref II. Þa‘bân’la birlikte bulunuyordu. Akabe’ye ulaþtýklarý sýrada yanlarýndaki bazý emîrlerin çýkardýðý karýþýklýklar ve ölüm tehditleri üzerine sultan gizlice Kahire’ye kaçtý ve bir süre sonra yakalanarak öldürüldü (DÝA, XXIX, 66-67). Bu arada Akabe’deki emîrler Mütevekkil’e sultanlýk önerdiler; ancak o bu teklifi kabul etmedi ve Kahire’ye döndüðünde öldürülmesine büyük tepki gösterdiði II. Þa‘bân’ýn yerine tahta çýkarýlmýþ olan yedi yaþýndaki oðlu el-Melikü’l-Mansûr Alâeddin Ali’ye kendi eliyle sultanlýk hil‘ati giydirdi. Dört ay sonra, II. Þa‘bân’ýn öldürülmesine tepki göstermesi ve ardýndan o sýrada yönetimi elinde tutan atabekü’l-asâkir Aynebek’in ço- cuk sultaný tahttan indirme teklifine karþý çýkýp onun rakibi Emîr Karatay et-Tâzî’yi desteklemesi gibi sebeplerle Aynebek tarafýndan makamýndan indirildi. Ayrýca Emîr Aynebek onu Kûs’a sürgüne göndermeye karar verdi ve yerine yeðeni Ebû Yahyâ Zekeriyyâ’yý Mu‘tasým-Billâh lakabýyla halife ilân etti. Ancak diðer emîrler Aynebek’in kimseye danýþmadan gerçekleþtirdiði bu emrivâkilere razý olmadý. Onlarýn tepkisi üzerine Aynebek halifeyi sürgüne göndermekten vazgeçtiyse de kararý muhalif emîrleri tatmin etmedi. Bunun üzerine Aynebek on beþ gün sonra Mütevekkil’i makamýna iade etti (20 Rebîülevvel 779 / 27 Temmuz 1377) ve artýk ona karþý çok hürmetkâr davrandý. Receb 785’te (Eylül 1383) Mütevekkil’in adý bir isyan hazýrlýðýna karýþtý. Bir grup emîrin sultaný devirip yerine Mütevekkil’i geçirmek için hazýrlandýklarýnýn duyulmasý üzerine harekete geçen Sultan Berkuk onu ve birlikte olduklarý söylenen emîrleri huzuruna çaðýrýp yüzleþtirdi. Kumandanlardan bazýlarý Mütevekkil’in Berkuk’un sultanlýðýný isteyerek onaylamadýðýný, onun sultanlýk makamýný gasbettiðine inandýðýný ve haksýz vergiler koyduðunu söylediðini ileri sürdüler. Bunlarý duyunca kýlýcýný çekerek Mütevekkil’in üzerine yürüdüðü sýrada üst rütbeli emîrler tarafýndan güçlükle sakinleþtirilen Berkuk mezhep baþkadýlarýndan onun idamý için fetva istediyse de alamadý ve kendisini halifelikten indirip Kal‘atülcebel’de hapse attýrmakla yetinmek zorunda kaldý; ardýndan yeðenlerinden Ebû Hafs Ömer’i Vâsik - Billâh lakabýyla halife ilân etti. Dört ay sonra yaptýklarýna piþman olduðunu söyleyerek Mütevekkil’den özür diledi ve onun Kal‘atülcebel’deki bir evde gözetim altýnda ailesiyle birlikte oturmasýna izin verdi (Zilkade 785 / Ocak 1384). Þevval 788’de (Kasým 1386) Halife VâsikBillâh ölünce emîrlerin ve halkýn Mütevekkil’i istemesine raðmen Berkuk, Vâsik’in kardeþi eski halife Mu‘tasým - Billâh Ebû Yahyâ Zekeriyyâ’yý çaðýrdý ve ona biat etti. 791 (1389) yýlý baþlarýnda, Halep nâibi Yelboða’nýn isyaný ve onun isyanýný bastýrmakla görevlendirildiði halde yanýnda yer alan Malatya nâibi Mintaþ’ýn direniþi büyüyünce Berkuk, Mütevekkil’i evinden aldýrarak tekrar hapse attýrdý. Ancak isyanýn giderek geniþlemesi ve isyancýlarýn Mütevekkil’in durumunu buna sebep göstermeleri Berkuk’u onunla barýþmaya zorladý ve kendisini huzuruna getirterek yaptýklarý için özür diledi. Ardýndan kaledeki evine dönen Mütevekkil yaklaþýk iki ay sonra tekrar halife ilân edilinceye kadar orada oturdu. Yelbo-