VÂSÝ‘ edilmiþtir (M. F. Abdülbâký, el-Mu£cem, “vs.” md.). Bu kullanýþlarda söz konusu kök, “ilim, rahmet, maðfiret, zenginlik ve kudret” mânalarýna gelen kelimelerle iliþki içinde bulunmaktadýr. “Sea” kavramý çeþitli hadis rivayetlerinde daha çok rýzký geniþletme ve geçimi kolaylaþtýrma baðlamýnda Allah’a izâfe edilmiþ (Wensinck, elMu£cem, VII, 209), vâsi‘ ismi Tirmizî’nin rivayet ettiði esmâ-i hüsnâ listesinde yer almýþtýr (“Du.â,”, 82). Esmâ-i hüsnâ þârihlerinin yaný sýra müfessirler de vâsi‘ ismini sözlük anlamlarý ve Kur’an’da yer aldýðý âyetler baðlamýnda açýklamaya çalýþmýþtýr. Ebû Abdullah elHalîmî, vâsii Cenâb-ý Hak’tan teþbihi nefyeden isimlerden kabul etmiþ, vâsiin Allah’ýn kudret ve ilminin taalluk alanlarýnýn enginliðini, lutuf ve merhametinin geniþliðini ortaya koyduðunu söylemiþ, dolayýsýyla vâsi‘ isminin taþýdýðý kemal anlamýnda da benzerinin bulunmadýðýna dikkat çekmiþtir. Abdülkerîm el-Kuþeyrî vâsiin “lutuf ve ihsaný çok olan” þeklindeki mânasýnýn kaydedilen muhtevalarýn en güçlüsü olduðunu kabul etmiþ ve bu arada ilâhî nimetlerin ikiye ayrýldýðýný belirtmiþtir. Birincisi fayda saðlayan ve insanlar tarafýndan algýlanabilen nimetler, ikincisi Allah’ýn kullarýndan uzaklaþtýrdýðý sýkýntý ve âfetlerdir ki bunlarýn niceliðinin bilinmesi mümkün deðildir. Aslýnda Cenâb-ý Hakk’ýn dünyada sevdiði kuluna vermediði nimetler verdiðinden fazladýr; çünkü böyle bir kul dünyadan ve nimetlerinden uzaklaþtýðý ölçüde Allah’a yakýn olur (et-Ta¼bîr, s. 64-65). Vâsi‘ isminden kulun nasibi sahip bulunduðu nimetlerin Allah’tan geldiðini bilmek, onlardan diðer yaratýklarý faydalandýrmak ve karþýlaþtýðý musibetlere katlanmaktýr. Vâsi‘ Allah’ýn alîm, ganî, habîr, hakîm, halîm, muhît, kadir, muktedir, nâfi‘ gibi isimleriyle anlam yakýnlýðý içinde bulunur. BÝBLÝYOGRAFYA : Kåmus Tercümesi, III, 447-448; Ma‘mer b. Müsennâ, Mecâzü’l-Æurßân (nþr. Fuat Sezgin), Kahire 1374-82/1954-62, I, 51; II, 28; Taberî, Câmi£u’l-beyân (nþr. Sýdký Cemîl el-Attâr), Beyrut 1415/1995, I, 706; Mâtürîdî, Teßvîlâtü’l-Æurßân (nþr. Ahmet Vanlýoðlu), Ýstanbul 2005, I, 217; IV (nþr. Mehmet Boynukalýn), Ýstanbul 2005, s. 63-64; Hattâbî, Þeßnü’d-du£âß (nþr. Ahmed Yûsuf ed-Dekkak), Dýmaþk 1404/1984, s. 72; Ebû Abdullah el-Halîmî, el-Minhâc fî þu£abi’l-îmân (nþr. Hilmî M. Fûde), Beyrut 1399/1979, I, 198; Abdülkahir el-Baðdâdî, el-Esmâß ve’½-½ýfât, Kayseri Râþid Efendi Ktp., nr. 497, vr. 235b-236a; Kuþeyrî, et-Ta¼bîr fi’t-te×kîr (nþr. Ýbrâhim Besyûnî), Kahire 1968, s. 64-65; Gazzâlî, el-Maš½adü’l-esnâ (Fazluh), s. 129-130; Fahreddin er-Râzî, Levâmi £u’l-beyyinât (nþr. Tâhâ Abdürraûf Sa‘d), Beyrut 1404/1984, s. 282284. ÿBekir Topaloðlu 548 – — VÂSÝ ALÝSÝ ˜ (bk. ALÂEDDÝN ALÝ ÇELEBÝ). – ™ — VÂSÝÆ-BÝLLÂH ( ) אא Ebû Ca‘fer el-Vâsik-Billâh Hârûn b. el-Mu‘tasým-Billâh Muhammed b. Hârûnerreþîd el-Abbâsî (ö. 232/847) ˜ Abbâsî halifesi (842-847). ™ Mu‘tasým-Billâh’ýn Rum asýllý câriyesinden 20 Þâban 196’da (6 Mayýs 812) Baðdat’ta doðdu. Ýlk hocasý olarak Hârûn b. Ziyâd’ýn adý geçmekte (Hatîb, XIV, 17), hat, kýraat ve edebiyatý bizzat amcasý Halife Me’mûn’dan öðrendiði kaydedilmektedir (Ýbnü’l-Ýmrânî, s. 111). Çocukluðunda iyi bir eðitim aldý; ahlâký, ilmi ve diðer yönleriyle Me’mûn’a benzetilerek kaynaklarda “Küçük Me’mûn” diye anýldý. Ýlk görevi, 221’de (836) baþþehrin Sâmerrâ’ya naklinden itibaren üstlendiði Baðdat valiliði (Ýbnü’l-Esîr, VI, 452) ve 223 (838) yýlýndaki Ammûriye (Amorion) seferi sýrasýnda Mu‘tasým’ýn yerine halifeliðe vekâletidir (Nüveyrî, IV, 203). 18 Rebîülevvel 227 (5 Ocak 842) tarihinde vefat eden babasý Mu‘tasým’ýn yerine onun vasiyeti gereði hilâfet makamýna geçti. Babasýndan zengin bir hazine devralan Vâsik-Billâh Mekke, Medine ve Baðdat baþta olmak üzere bütün þehirlerde halka ihsanlarda bulundu. Hilâfetinin ilk günlerinde Kays Aylân kabileleri isyan edip Dýmaþk valisinin sarayýný kuþattý. Recâ b. Eyyûb el-Hidârî, Kayslýlar’ýn kendi aralarýndaki anlaþmazlýktan faydalanýp isyaný bastýrdý ve þehirde emniyeti saðladý. Vâsik daha sonra Recâ b. Eyyûb’u, Mu‘tasým’ýn vefatýndan önce Filistin bölgesinde ayaklanan Ebû Harb el-Müberka‘ üzerine gönderdi. Ýsyaný bastýran Recâ, Müberka‘ý esir alýp Sâmerrâ’ya döndü (227/ 842). Daha sonra çoðunluðu bedevî Arap kabilelerinin yaðma ve çapulculuk hareketlerinden ibaret olan bir dizi isyan vuku buldu. 230’da (845) Hicaz bölgesinde Benî Süleym kabilesi mensuplarý, Uzeyze b. Kattâb es-Sülemî liderliðinde çarþý ve pazarlarda zorbalýða ve talana baþladýlar. Medine Valisi Muhammed b. Sâlih’in Hammâd b. Cerîr et-Taberî kumandasýnda gönderdiði askerî birliði maðlûp eden Süleymoðullarý civardaki köyleri yaðmalayarak Mekke-Medine yolunu tuttular. Hac yolunun kapan- masý ve kargaþanýn bütün Arabistan’ý etkileyecek bir durum almasý üzerine VâsikBillâh, Boða el-Kebîr kumandasýndaki büyük bir orduyu Medine’ye sevketti. Boða el-Kebîr, Þâban 230’da (Mayýs 845) Süleymoðullarý’ný Harretü Benî Süleym civarýnda yenilgiye uðrattý ve yaklaþýk 1000 kiþiyi Medine’de hapsetti. Ardýndan hac için Mekke’ye giden Boða oradan Zâtüýrk bölgesine geçti; huzursuzluk çýkaran Benî Hilâl kabilesi üzerine yürüdü ve isyancýlarý Medine’ye getirerek Süleymoðullarý’nýn esirleriyle birlikte hapse koydu. Fedek arazisini iþgal eden Fezâre ve Mürreoðullarý’na karþý gittiði sýrada Medine’de tutuklu bulunan Benî Süleym ve Benî Hilâl’e mensup esirlerin kaçma teþebbüsü, yaðmacýlýktan caný iyice yanan Medine halkýný galeyana getirdi ve çýkan çatýþmada esirlerin büyük bir kýsmý öldürüldü. Boða bu olayýn ardýndan yine karýþýklýk çýkaran Gatafân, Eþca‘, Sa‘lebe ve Kilâb b. Rebîa gibi kabileleri de itaat altýna aldý; Ramazan 231’de (Mayýs 846) Medine’ye döndü. Bu arada Vâsik-Billâh, Ýrmîniye’de çýkan isyaný bastýrmak için Hâlid b. Yezîd b. Mezyed’i büyük bir ordu ile bölgeye gönderdi. Fakat Hâlid sefer esnasýnda hastalanarak öldü ve ordusu daðýldý; ancak yerine getirilen oðlu Muhammed isyaný bastýrmaya muvaffak oldu (Ya‘kubî, II, 481-482). 231 (845-46) yýlýnda Hâricîler’den Muhammed b. Abdullah es-Sa‘lebî, etrafýndaki az sayýda insanla Diyârýrebîa’da ayaklandýysa da bu ayaklanmayý Musul Valisi Ganim b. Ebû Müslim et-Tûsî bastýrdý. Ayný yýl Ýsfahan, Cibâl ve Fars bölgelerinde Kürtler’in çýkardýðý karýþýklýða müdahale eden Vasîf etTürkî âsilerden 500 kiþiyi yakalayýp Sâmerrâ’ya getirdi. Vâsik bu baþarýsýndan dolayý Vasîf et-Türkî’ye 75.000 dinar verdi, bir kýlýç ve bir hil‘at hediye etti. Yemâme’de Benî Nümeyr b. Âmir mensuplarýnýn baþlattýðý yaðma ve çapulculuk hareketi, diðer kabilelerin de katýlýmýyla bütün bölgeyi etkileyebilecek büyük bir karýþýklýða yol açtý. Vâsik-Billâh, Medine’de bulunan Boða’yý Yemâme bölgesine yönlendirdi. 232 yýlýnýn baþlarýnda (846) Ravzatülebân’da Nümeyroðullarý ile karþýlaþan Boða el-Kebîr, baþlangýçta bineðinden düþüp ölüm tehlikesi geçirmesine raðmen daha önce Benî Nümeyr’in kollarýndan Benî Dabbe kabilesi üzerine gönderdiði süvari birliðinin yetiþmesiyle isyaný bastýrdý. Vâsik-Billâh yönetim anlayýþý, görevlendirdiði kiþiler ve tasarruflarý bakýmýndan selefleri Me’mûn ile Mu‘tasým-Billâh’ýn politikalarýný büyük ölçüde devam ettirdi. Kaynaklarda, Vâsik’ýn idaresinin Kadýlkudât Ýbn VÂSÝÆ-BÝLLÂH Ebû Duâd ile Vezir Ýbnü’z-Zeyyât Muhammed b. Abdülmelik’in etkisi altýnda þekillendiði yönünde genel bir kanaat vardýr. Bu devirde idarede etkin olan bir diðer unsur Eþnâs ve Ýnak gibi Türk kumandanlarýdýr. Ancak Vâsik döneminde bu unsurlar birbirleriyle nüfuz mücadelesine girmiþ, Vâsik, baþkadý ile vezirin tahrikleri sonucu 229 (843) yýlýnda aralarýnda Ýnak’ýn kâtiplerinin de bulunduðu bir grup görevliyi cezalandýrmýþtýr. Vâsik-Billâh’ýn hilâfeti döneminde Türkler askerî sahanýn yaný sýra idarî alanda da önemli mesafe katettiler. Türk kumandanlara büyük yetkiler tanýyan Vâsik 228’de (842) Eþnâs’a hil‘at giydirip sultanlýk unvaný verdi. Eþnâs 230 (844) yýlýnda öldüðünde hem Abbâsî ordusunun baþkumandaný hem de Mýsýr valisiydi. Halifenin hâcibi Ýnak et-Türkî Yemen, Horasan ve Sind valiliðinin yaný sýra Eþnâs’ýn ölümü üzerine baþkumandanlýkla Mýsýr valiliði görevlerini de üstlendi. Kendisinden önceki mihne uygulamalarýný tasvip etmediði þeklinde rivayetler bulunmasýna raðmen Vâsik, hilâfetinin üçüncü yýlýnda çeþitli bölgelere mektup göndererek muhaddis ve fakihlerin halku’l-Kur’ân konusunda imtihan edilmelerini emretti. Kaynaklarýn, genellikle Kadýlkudât Ýbn Ebû Duâd’ýn etkisine baðladýklarý bu süreçte pek çok kimse sorgulandý. Ýmam Þâfiî’nin talebesi Ebû Ya‘kub Yûsuf el-Büveytî, Nuaym b. Hammâd, Ali b. Medînî ve Ahmed b. Nasr el-Huzâî bunlarýn öne çýkanlarýdýr. Ahmed b. Hanbel de Vâsik’ýn ölümüne kadar derslerine ara vermek zorunda kaldý. 231 (845) yýlýnda Bizans ile varýlan anlaþma üzerine Tarsus yakýnlarýndaki Göksu nehri civarýnda gerçekleþtirilen esir deðiþimi bu imtihanlarýn âlimler ve devlet adamlarýyla sýnýrlý kalmadýðýný göstermektedir. Vâsik-Billâh, esir deðiþimi için görevlendirdiði kumandanlara müslüman esirlerin halku’l-Kur’ân ve rü’yetullah konularýnda imtihan edilmesini, olumlu cevap verenlerin kurtarýlarak kendilerine 1’er dinar verilmesini, kabul etmeyenlerin Bizanslýlar’ýn elinde býrakýlmasýný emretti. Ayrýca Anadolu’daki sýnýr bölgelerinde görev yapan bir grup kumandanýn sorgulanarak halku’l-Kur’ân’ý kabul etmemeleri durumunda boyunlarýnýn vurulmasýný istedi. Dedesi Abbâsî ihtilâlinin önemli propagandacýlarýndan olan muhaddis Ahmed b. Nasr el-Huzâî, Vâsik döneminde mihne uygulamalarýna þiddetle karþý çýktý ve Baðdat halkýnýn tertiplediði bir isyanýn liderliðini kabul etti. Ýsyan planýnýn ortaya çýkmasý üzerine sorgulamayý bizzat yapan Vâsik, isyan hazýrlýðýndan hiç bahsetmeden Ah- med b. Nasr ile kelâm konusunda tartýþmaya girdi ve aldýðý cevaplar yüzünden hiddetlenip onu bizzat öldürdü. Ancak bu olayýn ardýndan Vâsik’ýn piþmanlýk duyduðu ve mihne uygulamalarýna son verdiði kaydedilmektedir. Ayrýca huzurunda Ebû Abdurrahman Abdullah b. Muhammed elEzdî’nin Ýbn Ebû Duâd ile yaptýðý kelâm tartýþmasýnýn halifenin mihne uygulamalarýna son vermesinde etkili olduðu belirtilmektedir (Süyûtî, s. 341-342). 842 yýlýnda Bizans Ýmparatoru Theophilos ölmüþ, yerine geçirilen oðlu III. Mikhail küçük yaþta olduðundan annesi Theodora idareyi eline almýþtý. Bizans sarayýnda güçlü bir hükümdarýn bulunmadýðý için Vâsik döneminde Abbâsî-Bizans iliþkileri nisbeten sakin geçti. Bazý Bizans kaynaklarýnda 227’de (842) müslümanlarýn Bizans’a karþý bir deniz seferi düzenlediði kaydedilmekle birlikte bu rivayet Ýslâm kaynaklarýnda yer almamaktadýr. 231 (845) yýlýnda Bizans üzerine kýþ seferine çýkan Sugur bölge valisi Ahmed b. Saîd elBâhilî, çok miktarda ganimet elde etmiþ olmasýna raðmen sert hava þartlarý yüzünden büyük kayýplar verildiði için Vâsik tarafýndan baþarýsýz bulunarak azledildi. Vâsik-Billâh devrinde Aðlebîler’in yürüttüðü faaliyetler çerçevesinde 228-232 (842847) yýllarýnda Fazl b. Ca‘fer ve Ýbn Berber (Abbas b. Fazl) kumandasýndaki müslüman ordularý Sicilya’da Messina, Napoli, Meskân, Þerrâ ve Lentini þehirlerini ele geçirdi. Müslümanlar ayný dönemde Ýtalya’nýn Bârî (227/841) ve Misenatium (231/846) þehirlerini zaptettilerse de burada tutunamayarak Sicilya’ya çekilmek zorunda kaldýlar. Vâsik-Billâh 23 Zilhicce 232 (10 Aðustos 847) tarihinde Sâmerrâ’da vefat etti ve kendisinin yaptýrdýðý, Abbâsî saray mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan Hârûniye Sarayý’na defnedildi. Hilâfeti boyunca Ebû Tâliboðullarý ailesine büyük ihsanlarda bulunan ve Ali evlâdýyla da iyi geçinmeye gayret eden Vâsik veliaht býrakmadý. Yerine kardeþi Ca‘fer, Mütevekkil-Alellah lakabýyla halife ilân edildi. Oðlu Muhammed daha sonra Mühtedî-Billâh lakabýyla halifelik yaptý. Tüccarlar için büyük kolaylýklar saðlayan ve deniz ticaretinden alýnan vergilerde indirim yapan Vâsik-Billâh yumuþak huylu, zeki ve basîretli bir hükümdar olarak tanýnmaktadýr. Ýlmî yönden Abbâsî halifelerinin önde gelenlerinden, ayný zamanda iyi bir þair-bestekâr ve kendisinden en çok þiir rivayet edilen Abbâsî halifesidir. 100’den fazla bestesi olan Vâsik ud çalma konusunda da mahirdi. Beytülhikme baþta olmak üzere Baðdat merkezli tercümeler ve ilmî faaliyetler Vâsik-Billâh döneminde de devam etmiþtir. Hilâfeti süresince felsefe ve týp gibi ilimlerin yaný sýra ilâhiyat ilimlerine dair münazaralarýn yapýldýðý ilmî meclisler düzenlenmiþ, halife bu meclislere bizzat katýlmýþtýr. Tanýnmýþ mûsikiþinas Ýshak el-Mevsýlî ile yakýn dostluk kurmuþ, sarayýnda þiir ve mûsiki meclisleri düzenlemiþtir. Sellâm et-Tercümân’ý Çin Seddi’yle ilgili araþtýrmalar yapmak üzere Orta Asya’ya, içinde astronom ve matematikçi Muhammed b. Mûsâ el-Hârizmî’nin bulunduðu bir heyeti de Ashâb-ý Kehf’e dair bilgi toplamak amacýyla Anadolu’ya göndermiþtir (Ýbn Hurdâzbih, s. 106, 162-170). 227 (842) yýlýnda Mina’daki Mescid-i Hayf’ý imar ettirmiþtir. BÝBLÝYOGRAFYA : Halîfe b. Hayyât, Târîh (trc. Abdulhalik Bakýr), Ankara 2001, s. 569-571; Belâzürî, Fütûh (Fayda), s. 426; Ya‘kubî, TârîÅ, II, 479-483; Ýbn Hurdâzbih, el-Mesâlik ve’l-memâlik, s. 106, 162-170; Taberî, TârîÅ (Ebü’l-Fazl), IX, 123-154; Ýbn Abdürabbih, el-£Ýšdü’l-ferîd, V, 121-122; Mes‘ûdî, Mürûcü’×-×eheb (Abdülhamîd), IV, 65-84; Ýbn Cülcül, ªabašåtü’l-e¹ýbbâß (nþr. Fuâd Seyyid), Kahire 1955, bk. Ýndeks; Ýbn Miskeveyh, Tecâribü’lümem (nþr. Ebü’l-Kasým Ýmâmî), Tahran 1418/ 1997, IV, 277-286; Hatîb, TârîÅu Ba³dâd, XIV, 15-21; Ýbnü’l-Ýmrânî, el-Ýnbâß fî târîÅi’l-Åulefâß (nþr. Kasým es-Sâmerrâî), Leiden 1973, s. 111114; Ýbnü’l-Cevzî, el-Munta¾am, Beyrut 1993, XI, 184-188; Ýbnü’l-Esîr, el-Kâmil, VI, 452, 528-530; VII, 5-33; Ýbn Ebû Usaybia, £Uyûnü’l-enbâß, bk. Ýndeks; Ýbn Hallikân, Vefeyât, bk. Ýndeks; Nüveyrî, Nihâyetü’l-ereb, IV, 201-203; Zehebî, A£lâmü’n-nübelâß, X, 306-314; Süyûtî, TârîÅu’l-Åulefâß (nþr. M. Muhyiddin Abdülhamîd), Kahire 1371/ 1952, s. 340-346; Hakký Dursun Yýldýz, Ýslâmiyet ve Türkler, Ýstanbul 1980, s. 104-105, 149-151, 170-185; a.mlf., “Vâsýk Bi’llâh”, ÝA, XIII, 217219; Cebrâil Süleyman Cebbûr, el-Mülûkü’þ-þu£arâß, Beyrut 1401/1981, s. 132-134; Abdülazîz Muhammed el-Lümeylim, el-£Alâša beyne’l-£Aleviyyîn ve’l-£Abbâsiyyîn, Beyrut 1993, s. 221-224; M. Seyyid el-Vekîl, el-£A½rü’×-×ehebî li’d-devleti’l£Abbâsiyye, Dýmaþk 1418/1998, s. 490-516; Fârûk Ömer, el-ƒilâfetü’l-£Abbâsiyye, Amman 1998, I, 280-284; Casim Avcý, Ýslâm-Bizans Ýliþkileri, Ýstanbul 2003, s. 101-102; Kadir Kan, Abbâsî Halifesi Vâsik ve Dönemi (227-232/842-847) (yüksek lisans tezi, 2003), UÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü; Abdülazîz ed-Dûrî, el-£A½rü’l-£Abbâsiyyü’levvel, Beyrut 2006, s. 280-281; Gülgûn Uyar, Ehl-i Beyt: Ýslâm Tarihinde Ali-Fâtýma Evlâdý, Ýstanbul 2008, s. 335-336; Abdülmüteâl es-Saîdî, elMüceddidûn fi’l-Ýslâm, Kahire, ts. (Mektebetü’lâdâb), s. 124-130; Tayeb el-Hibrî, “The Image of Caliph al-Wathiq: A Riddle of Religious and Historical Significance”, Quaderni di Studi Arabia, XIX, Venezia 2001, s. 41-60; K. V. Zetterstéen – [C. E. Bosworth – E. van Donzel], “al-Wathik Bi’llah”, EI 2 (Ýng.), XI, 178; Hayrettin Yücesoy, “Mihne”, DÝA, XXX, 25-26. ÿKadir Kan 549