Slayt 1 - FİNANSEKOL Prof. Dr. Yıldırım Beyazıt Önal

advertisement
FİNANSAL
SERBESTLEŞME VE
FİNANSAL KRİZLER 5
Prof. Dr. Yıldırım Beyazıt ÖNAL
7. HAFTA
GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERE YÖNELİK
ULUSLAR ARASI FON HAREKETLERİ
• 4.7. Yabancı Direkt Yatırımların Gelişiminde ve Sağlıklı
İşleyişinde Uluslar arası Kuruluşların Rolü
• Yabancı direkt yatırımların hacmi dikkate alındığında,
bunların dünya ticaretinde ve ekonomisinde ağırlığı ortaya
çıkmaktadır. Konun bu ağırlığı nedeniyle birçok uluslar arası
kurum bu konuda politikalar belirlemekte ve yatırım yapan
kişi ve tarafların haklarını korumaya çalışmaktadır. GATT,
Çok Taraflı Yatırım Garantisi Kurumu-MIGA, Uluslar arası
Yatırım Anlaşmaları Çözüm Merkezi-ICSID Dünya Bankası
bünyesinde bulunmaktadır. Uluslar arası kuruluşların
yanında bölgesel kuruluşlar ve anlaşmalar da yine direkt
yatırımlar konusunda hükümler getirmekte ve esas olarak
yatırımcı kurumların yatırım güvenliklerini sağlamaya
çalışmaktadır. NAFTA, APEC ve OECD’nin faaliyetlerini bu
çerçevede belirtmek gerekir. OECD’nin sermaye
hareketlerinin serbestleştirilmesi konusundaki düzenlemeleri
ve uluslar arası yatırımlar ve çokuluslu şirketler konusundaki
komisyonu ve üye ülkeler arasında direkt yatırımların
liberalizasyonunu içermektedir.
GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERE YÖNELİK
ULUSLAR ARASI FON HAREKETLERİ
• Uluslar arası, bölgesel ve ülkeler arasındaki ikili
anlaşmalar şeklindeki düzenlemeler, yabancı
direkt yatırımların artması ve mevcutlarının etkin
faaliyet göstermesi açısından hayati öneme
sahiptir.
• 4.8. Genel Olarak Yabancı Yatırımların Olumlu
ve Olumsuz Yönleri
• Yabancı yatırımlar, gelişmekte olan ülkelerin
kalkınması ve büyümesi sürecinde çok önemli rol
oynayabilecek bir güce sahip olmakla birlikte, etkin
yönetilmemeleri halinde, ilgili ülkelerin ekonomik
dengeleri üzerinde bozucu etkilerde bulunabilirler.
Yabancı yatırımların yöneldikleri ülke ekonomileri
üzerindeki etkileri genellikle bu fonların vade
yapıları ile bağlantılı bulunmaktadır.
GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERE YÖNELİK
ULUSLAR ARASI FON HAREKETLERİ
• A.Yabancı Yatırımlardan Sağlanabilecek Faydalar:
1. Yatırımlar için ilave kaynak yaratmaktadır.
2. Ulusal piyasaların serbest piyasa mekanizması
çerçevesinde yeniden dizaynı.
3. Yabancı yatırımlar ilgili ülkelere teknoloji ve bilgi birikimi
getirmektedir.
4. Uluslar arası piyasalara giriş imkanlarında artışlar ve
böylece uluslar arası sistemin bir üyesi olma imkanı.
5. Ulusal istihdam ve gelir seviyesinde artış.
6. Ülke insanının bilgi birikiminin gerek yönetici ve gerekse
çalışan düzeyinde artışı.
7. Gerek şirketler ve gerekse bireylerin finansman talebinin
karşılanmasına katkı.
8. Mali piyasaların gelişmesi, piyasaların derinliğinin artması
ve kullanılan finansal aracıların ve finansal tekniklerin
çeşitlenmesi.
GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERE YÖNELİK
ULUSLAR ARASI FON HAREKETLERİ
• B.Yabancı Yatırımların Ülke Ekonomileri Üzerinde
Yaratabileceği Olumsuz Etkiler:
1. Döviz kurlarında yaşanan aşırı değerlenmeler.
2. Uluslar arası piyasalarda yaşanan dalgalanmalara ve hatta
krizlere daha fazla duyarlı olmak.
3. Ulusal ekonomi politikalarının etkinliğinin azalması.
4. Mali piyasalarda –özellikle borsalarda– aşırı fiyat artışları
ve dalgalanmaları.
5. Genel fiyat düzeyinde yükselmeler.
6. Ulusal şirketlerin yabancı şirketlere karşı cephe alıcı
faaliyetlere girmesi.
• Yukarıdaki maddelerden de görüldüğü gibi yabancı
yatırımlardan sağlanacak faydaların büyük bir çoğunluğu
direkt yatırımlardan kaynaklanırken, bu yatırımların ülke
ekonomileri üzerinde yaratabileceği olumsuzlukların
büyük bir çoğunluğu da kısa vadeli fonlar ve kısa vadeli
portföy yatırımlarıyla ilgilidir.
GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERE YÖNELİK
ULUSLAR ARASI FON HAREKETLERİ
• 4.9.Yabancı Yatırımların Etkin Yönetiminde
Kullanılabilecek Araçlar
• Yirmi yıldan fazla bir süredir özellikle direkt yatırımlar
şeklindeki yabancı yatırımları çekme konusunda ve bunları
yönetme konusunda oldukça başarılı olmuş olan Doğu
Asya ülkelerinin bu konudaki öncelikleri şu şekilde
özetlenebilir:
1. Kapsamlı bir büyüme hızını yakalamak için ulusal tasarruf ve
yatırım oranlarının teşviki,
2. Yüksek büyüme hızının sürdürülmesinde çok önemli bir rolü
bulunan ihracatın teşviki,
3. Makro ekonomik istikrarın sürdürülmesi ve enflasyonun kontrol
altına alınması,
4. Büyümeye katkı sağlanması bakımından yabancı yatırımların
teşvik edilmesi,
5. Finansal sektörün güçlendirilmesi ve sermaye piyasalarının
gelişiminin sağlanması,
6. Cari işlemler ve sermaye hareketlerinin liberalizasyonuna devam
edilmesi.
GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERE YÖNELİK
ULUSLAR ARASI FON HAREKETLERİ
• Kamusal otoriteler yabancı sermaye hareketlerini
yönetebilmek için doğrudan ve dolaylı araçlar kullanırlar.
• Doğrudan araçlar;
• Yabancı sermaye hareketlerine belirli sınırlamalar
getirilmesi ve işlemlerin izne tabi olması,
• Döviz kurları ve faiz oranları üzerinde sınırlamalar
getirilmesi,
• Yabancıların yatırım yapabilecekleri aktiflere sınırlamalar
getirilmesi,
• Bankaların yurtdışı işlemlerine ve yabancılarla yaptıkları
yurtiçi işlemlerine yüksek munzam karşılıklar getirilmesi,
• Bankaların ve diğer mali kurumların döviz açık pozisyon
bulundurmalarına sınırlamalar getirilmesi,
• Kısa vadeli yurtdışı borçlanmalara sınırlamalar
getirilmesi ve bu borçlanmalar üzerine vergiler konması,
• Spekülatif nitelik taşıyan işlemlere sınırlamalar
getirilmesi.
GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERE YÖNELİK
ULUSLAR ARASI FON HAREKETLERİ
• Dolaylı araçlar;
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Ulusal ve uluslar arası ticaretin ve sınır ötesi sermaye hareketlerinin
liberalizasyonu,
Döviz kurlarına ve faiz oranlarına müdahalelerden kaçınılması,
Kamunun ekonomik faaliyetlerden tamamen çekilmesi, mali
politikalardan çok para politikalarına öncelik verilmesi,
Uluslar arası yatırımcılar açısından uygun bir yatırım ortamının
yaratılması,
Ulusal tasarrufların artışının ve bu fonların mali araçlara yatırılmasının
teşviki,
Mali piyasaların yasal ve teknik altyapısının çok iyi oluşturulmuş
olması,
Mali piyasalarla ilgili öngörülü düzenleme ve gözetim sisteminin
oluşturulmuş olması,
Piyasalarla ilgili bilgilerin şeffaf olması ve kamuyu aydınlatma
çalışmalarının etkin olması,
Hukuk sisteminin etkinliği ve özellikle iflasla ilgili prosedürlerin
hızlandırılması,
Piyasa katılımcılarının karşılaştıkları risklerin yönetimini sağlayacak
mali araçların gelişiminin teşviki ve bu konudaki ikinci el piyasaların
organizasyonu.
SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER
• Ek 1. Finansal Krizler
• Kriz; herhangi bir mal, hizmet, faktör veya döviz
piyasasındaki fiyat veya miktarlarda kabul edilebilir
bir değişme sınırının dışında gerçekleşen
dalgalanmalardır.
• Krizler “Belirsizliklerin artması ve genelleşmesi,
düzenlemelerin bozulmasıyla tehlike ve şansların
büyümesi sonucu ortaya çıkar” şeklinde
tanımlanmaktadır.
• Kriz Çince'de iki sembolle yazılmaktadır; tehlike ve
fırsat kavramlarını içerir, bir krizle iyi başa çıkılırsa
ortaya fırsatlar çıkar, iyi başa çıkılmazsa tehlikeler
doğar".
SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER
• Latince ve Yunanca'dan türeyen kriz sözcüğünün,
günümüz ekonomi ve politika alanındaki yaygın
anlamı ikili olarak verilmektedir. Kriz sözcüğü, bir
yönü ile, dışsal bir faktöre bağlı, beklenmedik bir
zamanda ortaya çıkan sancılı bir dönem olarak
anlaşılmaktadır. Aynı sözcük, ikinci anlamı
çerçevesinde ise, bazı çevreler veya kesimler için
yeniden yapılanma yolunda bir fırsat, bir olanak
olarak anlaşılmaktadır. Dikkatlice bakıldığında, bu
iki farklı yorumun birbirini tamamlayıcı nitelikte
olduğu ve yaşanan ekonomik ve politik bunalımın,
bir kesim için gerçek anlamda bunalım ve çöküş
olduğu halde, diğer kesimler için, eskiye oranla
daha güçlü yeni bir yapılanma ile içinden
çıkılabilecek bir olanak olduğu anlaşılır.
SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER
• Bir finansal krizin iki temel öğesinden söz edilebilir:
Döviz kurunun özünde varolan volatilite
(değişkenlik) ve finansal piyasaların farklı yapıları.
Bu yüzden, finansal piyasalar şu özellikleriyle
diğer piyasaların birçoğundan ayrılırlar: (i) işlem
maliyetleri daha düşüktür ya da ayarlanma hızı
daha yüksektir; (ii) piyasada beklentiler,
dedikodular, söylentiler; kredibilite ve fiyatları
etkiler; (iii) hem ödünç alanlar ile verenler hem de
finansal piyasa katılımcıları ile yetkili kurumlar
arasında bilgi asimetrisi yaygındır; (iv) ahlaki
çöküntü yüksektir (v) hiçbir şey finansal aracılığı
ikame edemez. Finansal krizlerin hafifletilmesinde
yapılabilecek şey, ahlaki çöküntüyü ve asimetrik
bilgiyi sınırlamaktır.
SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER
• Mishkin (1996)'e göre finansal krizlerin temel nedenini
asimetrik bilgi oluşturmaktadır. Asimetrik bilgi,
finansal sözleşmelerde bir tarafın diğer tarafa kıyasla
daha az (doğru) bilgiye sahip olması olarak
tanımlanmakta ve finansal sistemin etkin çalışmasına
engel olmaktadır. Asimetrik bilginin hatalı seçim
(adverse selection) ve ahlaki çöküntü (moral hazard)
olmak üzere iki önemli sonucu vardır. Örneğin; riski
seven bir kişi geri ödeyemeyeceği bir borcu alıp geri
ödemezse, kredi kurumu daha sonra kredi riski daha
düşük olan kredi taleplerini bile karşılamayabilir. İşte
bu bir (adverse selection) hatalı seçimdir.
• Ahlaki çöküntü, borç verenle yatırım yapan arasındaki
ilişkiden kaynaklanır. Bir yatırımcı borç alarak yüksek
riskli projelere yatırım yapabilir. İş başarılı olursa
yatırımcı kazanır ve borcunu öder. İş başarısız olursa
borç verenin parası geri ödenmez ve zarara uğrar. Bu
gelişme ahlaki çöküntü olarak ifade edilmektedir.
SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER
• EK 2. Ekonomik Krizler
• Ekonomik kriz, toplumların ekonomik yapısı
ve ilişkilerinden kaynaklanan kriz şeklinde
kabul edilmektedir. Bu nedenle, uygulanan
ekonomik modelin bütününden kaynaklanan
krizden söz edilebildiği gibi, ekonomik
modeli oluşturan çeşitli ekonomik
mekanizmalardan kaynaklanan krizlerden
de söz edilebilmektedir.
SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER
• Ekonomik krizler; herhangi bir mal, hizmet, üretim faktörü
veya döviz piyasasındaki fiyat ve miktarlarda, kabul edilebilir
bir değişim sınırının ötesinde gerçekleşen şiddetli
dalgalanmalar olarak tanımlanabilir. Belli başlı makro
ekonomik kriz türleri, Şekil 4.1'de olduğu gibi reel sektör
krizleri ve finansal krizler olmak üzere iki ana başlık altında
toplanabilir. Reel krizler; mal-hizmet ve işgücü piyasalarındaki
miktarlarda yani üretimde ve/veya istihdamda ciddi
daralmalar (durgunluk işsizlik krizi) biçiminde ortaya çıkar.
Mal ve hizmet piyasalarındaki genel fiyat düzeyinin sürekli
artışları ise, bilindiği üzere, enflasyon olarak adlandırılır.
Enflasyonist baskı veya şokları yaratan etkenlerin arasında;
para arzı genişlemesi tarafından takip edilen sürekli ve
yüksek kamu kesimi açıkları, ithal girdi fiyatlarında artışlar
yaratarak üretimi olumsuz etkileyen sürekli döviz kuru artışları
ve ekonomik birimlerin yüksek enflasyon bekleyişleri gibi
geçici olmayan çeşitli etkenlerin yanı sıra, ülkedeki uzun
süreli politik istikrarsızlık ve hükümetin enflasyonu düşürme
konusundaki istek, kararlılık ve becerisine kamuoyunca
yeterince güven duyulmaması gibi etkenler sayılabilir.
Şekil 4.1. Temel Makro Ekonomik Krizlerin Sınıflandırılması
Ekonomik Krizler
Reel Sektör Krizleri
Mal ve Hizmet
Piyasalarında Kriz
Enflasyon
Krizi
Finansal Krizler
İşgücü Piyasasında İşsizlik Krizi
Durgunluk
Krizi
Bankacılık
Krizi
Döviz Krizi
(CurrencyCrisis
is)
Ödemeler Dengesi Krizi
(Balance of Payments
Crisis)
Borsa
Krizi
Döviz Kuru Krizi
(Exchange Rate Crisis)
Açıklama : Bu çalışmada , döviz krizleri, Kibritçioğlu(2000) tarafından önerilen isimlendirmeye uygun biçimde,
SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER
• Şekil 4.1'de görüldüğü üzere, Finansal
krizler; döviz ve hisse senedi piyasaları gibi
finans piyasalarındaki şiddetli fiyat
dalgalanmaları veya bankacılık sisteminde
bankalara geri dönmeyen (batık) kredilerin
aşırı derecede artması sonucunda yaşanan
ciddi ekonomik sorunlar olarak kabul
edilebilir.
SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER
• EK.3. Gelişmiş ve Gelişmekte Olan
Ülkelerde Finansal Krizler
• Finansal istikrarsızlığın ortaya çıkışı ve
yayılmasını Mishkin (1997; 2001) finansal
istikrarsızlıkların ortaya çıkışının nedenleri,
biçimi ve yayılması bakımından gelişmiş
ülkeler ile yükselen ekonomilerdeki
benzerliklerini ve farklılıklarını ortaya
koymaktadır.
SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER
• Finansal krizlere görünürde yol açan
faktörler başlıca dört kategoride
toplanabilir:
• (i)Faiz oranlarının artması,
• (ii)banka bilançolarının bozulması,
• (iii)borsa endeksinin düşüşü,
• (iv)belirsizliklerde fazlalaşma.
• Bu dört temel neden hem gelişmiş hem de
gelişmekte olan ülkeler için geçerlidir. Ayrıca
faiz oranlarındaki artış, banka bilançolarını
zayıflatmış ve ahlaki rizikoyu arttırmıştır.
SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER
• Kriz, hatalı seçim (adverse selection) ve
ahlaki çöküntü (moral hazard) problemlerinin
ortaya çıktığı mali piyasalarda meydana
gelen bozulma olarak tanımlamaktadır.
• Aynı zamanda bu bozulma sonucunda mali
piyasalar, verimli alanlara yatırım
yapabilecek yatırımcıya fon sağlama
konusunda yetersiz kalabilmektedir. Bu
durum, etkin bir şekilde çalışan finansal
piyasaların yetersizliğine ve dolayısıyla
ekonomik büyümenin gerilemesine ve hatta
küçülmesine neden olmaktadır.
Şekil 4.2. Gelişmekte Olan Ekonomilerde Finansal Krizlerin İzlediği Yol
Finansal
krizlere
ilk etkiler
Faiz
oranlarının
artması
Banka
Borsa
bilançolarının endeksinin
bozulması
düşüşü
Hatalı seçim ve ahlaki çöküntü artışı
Döviz krizinin oluşması
Hatalı seçim ve ahlaki çöküntü artışı
Ekonominin daralması
Bankacılık krizi
Hatalı seçim ve ahlaki çöküntü artışı
Ekonominin daralması
Belirsizliklerde
fazlalaşma
SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER
• Bu dört temel etken finansal istikrarsızlığın
yayılması konusunda sanayileşmiş ve
gelişmekte olan ekonomilerde farklı yayılma
mekanizmaları harekete geçiren kurumsal
farklılıklara sahiptirler.
• Finansal bir krizin nasıl oluştuğunu ve
ekonomik hayatı nasıl etkilediğini
anlayabilmek için finansal krizlerin
artmasına neden olan faktörleri incelemek
gerekmektedir.
SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER
• Asimetrik bilgi sorunlarının ve dolayısıyla bir
finansal krizin büyümesine neden olan dört
faktör bulunmaktadır. Bunlar:
• 1.Mali sektör firmalarının bilançolarının
bozulması,
• 2.Faiz hadlerinde artışlar,
• 3.Belirsizliklerin artması,
• 4.Varlık fiyatlarındaki değişimlerden ötürü
mali olmayan bilançoların bozulması olarak
sayılabilir.
SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER
• Bankacılık Krizleri ve Krizlere Karşı Politika
Önerileri
• Bir ülkede mali sistem fon aktarma rolünü gereği
gibi yerine getiremezse ekonomi etkin bir şekilde
çalışamaz ve ekonomik büyüme önemli ölçüde
zarar görür.
• Bankacılık krizleri, sadece bankalarla sınırlı
kalmayan bir özelliğe sahip olmaları nedeniyle
önemlidir. Bu sistemde meydana gelen kriz
yatırımların finansmanını engelleyerek yaşayabilir
firmaların da iflas etmesine; iç finansal kurumlara
olan güvenin sarsılması nedeniyle tasarrufların
azalmasına ve dışarıya sermaye kaçışına neden
olabilir.
SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER
• Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin
finansal yapısında temel iki farklılık
bulunmaktadır. Gelişmiş ülkelerde
enflasyon düşük ve bunun sonucu olarak da
bankaların aktifinde uzun vadeli ve sabit
faizli borç sözleşmeleri bulunmaktadır.
Ayrıca yabancı para cinsinden borçlanma
oldukça azdır. Buna karşın gelişmekte olan
ülkelerde enflasyon yüksek ve değişken
olduğundan, vadeler kısalmakta, yabancı
para cinsinden borçlanma önemli hale
gelmektedir. Bu yapı krizin gelişmiş ve
gelişmekte olan ülkelerde farklı şekillerde
ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER
• Bankacılığın değişik modelleri
• Genel olarak bankacılığın ABD tipi ve Asya tipi
olmak üzere iki değişik modelinden söz edilebilir.
ABD modelinde menkul kıymetler piyasası
önemini korurken şirketlerin borç/sermaye oranı
düşüktür. Burada hükümet bankaların kredi
politikalarıyla ilgilenmemektedir. Buna karşılık
Asya modeli bankacılıkta menkul kıymetler
piyasasının çok önemi bulunamamakta, şirketlerin
borç/sermaye oranları yüksek olmaktadır. Asya
modeli bankacılık hükümetlerin bankacılık
kesimine müdahalesinin ve finansal baskılarının
olduğu ve kredi politikalarında aktif olarak etkili
yaklaşımlarının bulunduğu bir bankacılık modeli
olarak karşımıza çıkmaktadır.
SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER
• Modellerin farklı olması, bankacılık
kesimindeki krizleri de etkilemektedir. Asya
modelinde bankacılar, hükümetlerin
teşvikleri veya emirleri doğrultusunda özel
sektörün verimli olmayan yatırımlarını da
finanse edebilmekte, büyüme oranlarında bir
düşme meydana geldiğinde sistem çok
büyük bir değersiz alacak problemiyle karşı
karşıya kalmaktadır. Bu bağlamda, krizin
etkileri, bankacılık kesiminin ekonomideki
ağırlığına göre farklı düzeylerde
hissedilecektir.
SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER
• Kriz ve Liberalizasyon-Globalizasyon
• Hükümetler, merkezi planlamanın uygulamada
başarısız olmasından sonra piyasalara olan
müdahaleci düzenlemeleri kaldırmaya başlamıştır.
Liberalizasyon ekonomik büyümenin bir şartı
olarak ortaya çıkmıştır. Mali sistem
serbestleştikçe, mali kurumların riskli işlemler
nedeniyle zarar uğrama ihtimalleri de artmıştır.
• Globalizasyonla birlikte sermayenin uluslar arası
dolaşımına konulan kısıtlamalar kaldırılmıştır. Bu
da iç finansal sistemi dışarıdan gelen etkilere açık
hale getirmiştir. Globalizasyonla birlikte, özel
sermayenin ülkeler arasındaki dolaşımı, büyük
ölçüde bankacılık sistemi aracılığıyla artmıştır. Bu
durum bankacılık kesimini de uluslar arası
krizlerden etkilenir hale getirmiştir.
SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER
• Krizde Gelişmiş Gelişmekte Olan Ülke Ayrımı
• 1980 yılından beri (2008 yılına kadar) dünya
bankacılık sisteminde 67 kriz olduğu, bunun
52’sinin gelişmekte olan, 15’inin de gelişmiş
ülkelerde ortaya çıktığı ifade edilmektedir.
• Gelişmekte olan ülkelerde iç finansal sistemde
meydana gelen bir kriz, döviz kurunu, ödemeler
dengesini ve dış borçları etkilemektedir. Öte
yandan sermaye hareketlerindeki dalgalanmalar
ve döviz kurunda meydana gelen dalgalanmalar
da iç finansal sistemi etkileyebilmektedir.
• Gelişmiş ülkelerde ise, döviz kurundaki
dalgalanmalar iç finansal sistemi iç finansal
sistemde meydana gelen dalgalanmalar da döviz
piyasasını etkilememektedir.
SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER
• Kriz Neden Olmaktadır?
• Her kriz kendine has özellikler taşımakla
beraber krizlerin bazı ortak özellikleri de
bulunmaktadır. Asya krizi dikkate alınarak
kriz nedenleri şu şekilde özetlenebilir:
• Yabancı yatırımın şekli: doğrudan
yatırımların fazla olması ülke ekonomilerini
olumsuz etkilememektedir. Ancak yabancı
sermaye girişleri kısa süreli ve portföy
yatırımları şeklinde olduğunda bu tür
sermaye ülkeden çok hızlı çıkabildiği için
krizlere neden olabilmektedir.
SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER
• Hükümetlerin politikası ve makro ekonomik
değişkenler: kriz hükümetlerin yatırımcıların
güvenini kaybedecek makro ekonomik
politikalar izlemesinden kaynaklanmaktadır.
• Bankaların yapısı: toplanan fon ve kullandırılan
krediler arasında vade uyumsuzluklarının
olması, Kredi riskinin olması.
• Enformasyon (bilgi) eksikliği: Enformasyon
eksikliği finansal sistemin etkin çalışmasını
önlemektedir. Bu da krize yol açabilmektedir.
Asimetrik bilgi iki sonuca neden olur. Bunlar;
ters seçim ve ahlaki rizikodur.
• Ahlaki riziko: Aşırı yatırım, aşırı dış borçlanma
ve aşırı ödemeler dengesi açığı gibi unsurlar
ahlaki rizikonun varlığı halinde ortaya
çıkmaktadır.
SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER
• Enformasyon eksikliği çerçevesinde
krizin açıklanması: Finansal istikrarsızlığın
bir sonucu olarak yatırımların ve
harcamaların finansmanı yapılamamakta ve
ekonomi daralmaktadır. Asimetrik bilgi
probleminin varlığı halinde finansal
istikrarsızlığa:
• i.)faiz oranlarındaki artış,
• ii.)belirsizlikteki artış,
• iii.)Varlıkların fiyatlarındaki değişmeler ve
• iv.)bankacılık sektöründe meydana gelen
problemler neden olabilir.
Download