FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 5 Prof. Dr. Yıldırım Beyazıt ÖNAL 7. HAFTA GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERE YÖNELİK ULUSLAR ARASI FON HAREKETLERİ • 4.7. Yabancı Direkt Yatırımların Gelişiminde ve Sağlıklı İşleyişinde Uluslar arası Kuruluşların Rolü • Yabancı direkt yatırımların hacmi dikkate alındığında, bunların dünya ticaretinde ve ekonomisinde ağırlığı ortaya çıkmaktadır. Konun bu ağırlığı nedeniyle birçok uluslar arası kurum bu konuda politikalar belirlemekte ve yatırım yapan kişi ve tarafların haklarını korumaya çalışmaktadır. GATT, Çok Taraflı Yatırım Garantisi Kurumu-MIGA, Uluslar arası Yatırım Anlaşmaları Çözüm Merkezi-ICSID Dünya Bankası bünyesinde bulunmaktadır. Uluslar arası kuruluşların yanında bölgesel kuruluşlar ve anlaşmalar da yine direkt yatırımlar konusunda hükümler getirmekte ve esas olarak yatırımcı kurumların yatırım güvenliklerini sağlamaya çalışmaktadır. NAFTA, APEC ve OECD’nin faaliyetlerini bu çerçevede belirtmek gerekir. OECD’nin sermaye hareketlerinin serbestleştirilmesi konusundaki düzenlemeleri ve uluslar arası yatırımlar ve çokuluslu şirketler konusundaki komisyonu ve üye ülkeler arasında direkt yatırımların liberalizasyonunu içermektedir. GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERE YÖNELİK ULUSLAR ARASI FON HAREKETLERİ • Uluslar arası, bölgesel ve ülkeler arasındaki ikili anlaşmalar şeklindeki düzenlemeler, yabancı direkt yatırımların artması ve mevcutlarının etkin faaliyet göstermesi açısından hayati öneme sahiptir. • 4.8. Genel Olarak Yabancı Yatırımların Olumlu ve Olumsuz Yönleri • Yabancı yatırımlar, gelişmekte olan ülkelerin kalkınması ve büyümesi sürecinde çok önemli rol oynayabilecek bir güce sahip olmakla birlikte, etkin yönetilmemeleri halinde, ilgili ülkelerin ekonomik dengeleri üzerinde bozucu etkilerde bulunabilirler. Yabancı yatırımların yöneldikleri ülke ekonomileri üzerindeki etkileri genellikle bu fonların vade yapıları ile bağlantılı bulunmaktadır. GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERE YÖNELİK ULUSLAR ARASI FON HAREKETLERİ • A.Yabancı Yatırımlardan Sağlanabilecek Faydalar: 1. Yatırımlar için ilave kaynak yaratmaktadır. 2. Ulusal piyasaların serbest piyasa mekanizması çerçevesinde yeniden dizaynı. 3. Yabancı yatırımlar ilgili ülkelere teknoloji ve bilgi birikimi getirmektedir. 4. Uluslar arası piyasalara giriş imkanlarında artışlar ve böylece uluslar arası sistemin bir üyesi olma imkanı. 5. Ulusal istihdam ve gelir seviyesinde artış. 6. Ülke insanının bilgi birikiminin gerek yönetici ve gerekse çalışan düzeyinde artışı. 7. Gerek şirketler ve gerekse bireylerin finansman talebinin karşılanmasına katkı. 8. Mali piyasaların gelişmesi, piyasaların derinliğinin artması ve kullanılan finansal aracıların ve finansal tekniklerin çeşitlenmesi. GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERE YÖNELİK ULUSLAR ARASI FON HAREKETLERİ • B.Yabancı Yatırımların Ülke Ekonomileri Üzerinde Yaratabileceği Olumsuz Etkiler: 1. Döviz kurlarında yaşanan aşırı değerlenmeler. 2. Uluslar arası piyasalarda yaşanan dalgalanmalara ve hatta krizlere daha fazla duyarlı olmak. 3. Ulusal ekonomi politikalarının etkinliğinin azalması. 4. Mali piyasalarda –özellikle borsalarda– aşırı fiyat artışları ve dalgalanmaları. 5. Genel fiyat düzeyinde yükselmeler. 6. Ulusal şirketlerin yabancı şirketlere karşı cephe alıcı faaliyetlere girmesi. • Yukarıdaki maddelerden de görüldüğü gibi yabancı yatırımlardan sağlanacak faydaların büyük bir çoğunluğu direkt yatırımlardan kaynaklanırken, bu yatırımların ülke ekonomileri üzerinde yaratabileceği olumsuzlukların büyük bir çoğunluğu da kısa vadeli fonlar ve kısa vadeli portföy yatırımlarıyla ilgilidir. GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERE YÖNELİK ULUSLAR ARASI FON HAREKETLERİ • 4.9.Yabancı Yatırımların Etkin Yönetiminde Kullanılabilecek Araçlar • Yirmi yıldan fazla bir süredir özellikle direkt yatırımlar şeklindeki yabancı yatırımları çekme konusunda ve bunları yönetme konusunda oldukça başarılı olmuş olan Doğu Asya ülkelerinin bu konudaki öncelikleri şu şekilde özetlenebilir: 1. Kapsamlı bir büyüme hızını yakalamak için ulusal tasarruf ve yatırım oranlarının teşviki, 2. Yüksek büyüme hızının sürdürülmesinde çok önemli bir rolü bulunan ihracatın teşviki, 3. Makro ekonomik istikrarın sürdürülmesi ve enflasyonun kontrol altına alınması, 4. Büyümeye katkı sağlanması bakımından yabancı yatırımların teşvik edilmesi, 5. Finansal sektörün güçlendirilmesi ve sermaye piyasalarının gelişiminin sağlanması, 6. Cari işlemler ve sermaye hareketlerinin liberalizasyonuna devam edilmesi. GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERE YÖNELİK ULUSLAR ARASI FON HAREKETLERİ • Kamusal otoriteler yabancı sermaye hareketlerini yönetebilmek için doğrudan ve dolaylı araçlar kullanırlar. • Doğrudan araçlar; • Yabancı sermaye hareketlerine belirli sınırlamalar getirilmesi ve işlemlerin izne tabi olması, • Döviz kurları ve faiz oranları üzerinde sınırlamalar getirilmesi, • Yabancıların yatırım yapabilecekleri aktiflere sınırlamalar getirilmesi, • Bankaların yurtdışı işlemlerine ve yabancılarla yaptıkları yurtiçi işlemlerine yüksek munzam karşılıklar getirilmesi, • Bankaların ve diğer mali kurumların döviz açık pozisyon bulundurmalarına sınırlamalar getirilmesi, • Kısa vadeli yurtdışı borçlanmalara sınırlamalar getirilmesi ve bu borçlanmalar üzerine vergiler konması, • Spekülatif nitelik taşıyan işlemlere sınırlamalar getirilmesi. GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERE YÖNELİK ULUSLAR ARASI FON HAREKETLERİ • Dolaylı araçlar; • • • • • • • • • • Ulusal ve uluslar arası ticaretin ve sınır ötesi sermaye hareketlerinin liberalizasyonu, Döviz kurlarına ve faiz oranlarına müdahalelerden kaçınılması, Kamunun ekonomik faaliyetlerden tamamen çekilmesi, mali politikalardan çok para politikalarına öncelik verilmesi, Uluslar arası yatırımcılar açısından uygun bir yatırım ortamının yaratılması, Ulusal tasarrufların artışının ve bu fonların mali araçlara yatırılmasının teşviki, Mali piyasaların yasal ve teknik altyapısının çok iyi oluşturulmuş olması, Mali piyasalarla ilgili öngörülü düzenleme ve gözetim sisteminin oluşturulmuş olması, Piyasalarla ilgili bilgilerin şeffaf olması ve kamuyu aydınlatma çalışmalarının etkin olması, Hukuk sisteminin etkinliği ve özellikle iflasla ilgili prosedürlerin hızlandırılması, Piyasa katılımcılarının karşılaştıkları risklerin yönetimini sağlayacak mali araçların gelişiminin teşviki ve bu konudaki ikinci el piyasaların organizasyonu. SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER • Ek 1. Finansal Krizler • Kriz; herhangi bir mal, hizmet, faktör veya döviz piyasasındaki fiyat veya miktarlarda kabul edilebilir bir değişme sınırının dışında gerçekleşen dalgalanmalardır. • Krizler “Belirsizliklerin artması ve genelleşmesi, düzenlemelerin bozulmasıyla tehlike ve şansların büyümesi sonucu ortaya çıkar” şeklinde tanımlanmaktadır. • Kriz Çince'de iki sembolle yazılmaktadır; tehlike ve fırsat kavramlarını içerir, bir krizle iyi başa çıkılırsa ortaya fırsatlar çıkar, iyi başa çıkılmazsa tehlikeler doğar". SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER • Latince ve Yunanca'dan türeyen kriz sözcüğünün, günümüz ekonomi ve politika alanındaki yaygın anlamı ikili olarak verilmektedir. Kriz sözcüğü, bir yönü ile, dışsal bir faktöre bağlı, beklenmedik bir zamanda ortaya çıkan sancılı bir dönem olarak anlaşılmaktadır. Aynı sözcük, ikinci anlamı çerçevesinde ise, bazı çevreler veya kesimler için yeniden yapılanma yolunda bir fırsat, bir olanak olarak anlaşılmaktadır. Dikkatlice bakıldığında, bu iki farklı yorumun birbirini tamamlayıcı nitelikte olduğu ve yaşanan ekonomik ve politik bunalımın, bir kesim için gerçek anlamda bunalım ve çöküş olduğu halde, diğer kesimler için, eskiye oranla daha güçlü yeni bir yapılanma ile içinden çıkılabilecek bir olanak olduğu anlaşılır. SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER • Bir finansal krizin iki temel öğesinden söz edilebilir: Döviz kurunun özünde varolan volatilite (değişkenlik) ve finansal piyasaların farklı yapıları. Bu yüzden, finansal piyasalar şu özellikleriyle diğer piyasaların birçoğundan ayrılırlar: (i) işlem maliyetleri daha düşüktür ya da ayarlanma hızı daha yüksektir; (ii) piyasada beklentiler, dedikodular, söylentiler; kredibilite ve fiyatları etkiler; (iii) hem ödünç alanlar ile verenler hem de finansal piyasa katılımcıları ile yetkili kurumlar arasında bilgi asimetrisi yaygındır; (iv) ahlaki çöküntü yüksektir (v) hiçbir şey finansal aracılığı ikame edemez. Finansal krizlerin hafifletilmesinde yapılabilecek şey, ahlaki çöküntüyü ve asimetrik bilgiyi sınırlamaktır. SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER • Mishkin (1996)'e göre finansal krizlerin temel nedenini asimetrik bilgi oluşturmaktadır. Asimetrik bilgi, finansal sözleşmelerde bir tarafın diğer tarafa kıyasla daha az (doğru) bilgiye sahip olması olarak tanımlanmakta ve finansal sistemin etkin çalışmasına engel olmaktadır. Asimetrik bilginin hatalı seçim (adverse selection) ve ahlaki çöküntü (moral hazard) olmak üzere iki önemli sonucu vardır. Örneğin; riski seven bir kişi geri ödeyemeyeceği bir borcu alıp geri ödemezse, kredi kurumu daha sonra kredi riski daha düşük olan kredi taleplerini bile karşılamayabilir. İşte bu bir (adverse selection) hatalı seçimdir. • Ahlaki çöküntü, borç verenle yatırım yapan arasındaki ilişkiden kaynaklanır. Bir yatırımcı borç alarak yüksek riskli projelere yatırım yapabilir. İş başarılı olursa yatırımcı kazanır ve borcunu öder. İş başarısız olursa borç verenin parası geri ödenmez ve zarara uğrar. Bu gelişme ahlaki çöküntü olarak ifade edilmektedir. SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER • EK 2. Ekonomik Krizler • Ekonomik kriz, toplumların ekonomik yapısı ve ilişkilerinden kaynaklanan kriz şeklinde kabul edilmektedir. Bu nedenle, uygulanan ekonomik modelin bütününden kaynaklanan krizden söz edilebildiği gibi, ekonomik modeli oluşturan çeşitli ekonomik mekanizmalardan kaynaklanan krizlerden de söz edilebilmektedir. SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER • Ekonomik krizler; herhangi bir mal, hizmet, üretim faktörü veya döviz piyasasındaki fiyat ve miktarlarda, kabul edilebilir bir değişim sınırının ötesinde gerçekleşen şiddetli dalgalanmalar olarak tanımlanabilir. Belli başlı makro ekonomik kriz türleri, Şekil 4.1'de olduğu gibi reel sektör krizleri ve finansal krizler olmak üzere iki ana başlık altında toplanabilir. Reel krizler; mal-hizmet ve işgücü piyasalarındaki miktarlarda yani üretimde ve/veya istihdamda ciddi daralmalar (durgunluk işsizlik krizi) biçiminde ortaya çıkar. Mal ve hizmet piyasalarındaki genel fiyat düzeyinin sürekli artışları ise, bilindiği üzere, enflasyon olarak adlandırılır. Enflasyonist baskı veya şokları yaratan etkenlerin arasında; para arzı genişlemesi tarafından takip edilen sürekli ve yüksek kamu kesimi açıkları, ithal girdi fiyatlarında artışlar yaratarak üretimi olumsuz etkileyen sürekli döviz kuru artışları ve ekonomik birimlerin yüksek enflasyon bekleyişleri gibi geçici olmayan çeşitli etkenlerin yanı sıra, ülkedeki uzun süreli politik istikrarsızlık ve hükümetin enflasyonu düşürme konusundaki istek, kararlılık ve becerisine kamuoyunca yeterince güven duyulmaması gibi etkenler sayılabilir. Şekil 4.1. Temel Makro Ekonomik Krizlerin Sınıflandırılması Ekonomik Krizler Reel Sektör Krizleri Mal ve Hizmet Piyasalarında Kriz Enflasyon Krizi Finansal Krizler İşgücü Piyasasında İşsizlik Krizi Durgunluk Krizi Bankacılık Krizi Döviz Krizi (CurrencyCrisis is) Ödemeler Dengesi Krizi (Balance of Payments Crisis) Borsa Krizi Döviz Kuru Krizi (Exchange Rate Crisis) Açıklama : Bu çalışmada , döviz krizleri, Kibritçioğlu(2000) tarafından önerilen isimlendirmeye uygun biçimde, SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER • Şekil 4.1'de görüldüğü üzere, Finansal krizler; döviz ve hisse senedi piyasaları gibi finans piyasalarındaki şiddetli fiyat dalgalanmaları veya bankacılık sisteminde bankalara geri dönmeyen (batık) kredilerin aşırı derecede artması sonucunda yaşanan ciddi ekonomik sorunlar olarak kabul edilebilir. SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER • EK.3. Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkelerde Finansal Krizler • Finansal istikrarsızlığın ortaya çıkışı ve yayılmasını Mishkin (1997; 2001) finansal istikrarsızlıkların ortaya çıkışının nedenleri, biçimi ve yayılması bakımından gelişmiş ülkeler ile yükselen ekonomilerdeki benzerliklerini ve farklılıklarını ortaya koymaktadır. SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER • Finansal krizlere görünürde yol açan faktörler başlıca dört kategoride toplanabilir: • (i)Faiz oranlarının artması, • (ii)banka bilançolarının bozulması, • (iii)borsa endeksinin düşüşü, • (iv)belirsizliklerde fazlalaşma. • Bu dört temel neden hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler için geçerlidir. Ayrıca faiz oranlarındaki artış, banka bilançolarını zayıflatmış ve ahlaki rizikoyu arttırmıştır. SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER • Kriz, hatalı seçim (adverse selection) ve ahlaki çöküntü (moral hazard) problemlerinin ortaya çıktığı mali piyasalarda meydana gelen bozulma olarak tanımlamaktadır. • Aynı zamanda bu bozulma sonucunda mali piyasalar, verimli alanlara yatırım yapabilecek yatırımcıya fon sağlama konusunda yetersiz kalabilmektedir. Bu durum, etkin bir şekilde çalışan finansal piyasaların yetersizliğine ve dolayısıyla ekonomik büyümenin gerilemesine ve hatta küçülmesine neden olmaktadır. Şekil 4.2. Gelişmekte Olan Ekonomilerde Finansal Krizlerin İzlediği Yol Finansal krizlere ilk etkiler Faiz oranlarının artması Banka Borsa bilançolarının endeksinin bozulması düşüşü Hatalı seçim ve ahlaki çöküntü artışı Döviz krizinin oluşması Hatalı seçim ve ahlaki çöküntü artışı Ekonominin daralması Bankacılık krizi Hatalı seçim ve ahlaki çöküntü artışı Ekonominin daralması Belirsizliklerde fazlalaşma SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER • Bu dört temel etken finansal istikrarsızlığın yayılması konusunda sanayileşmiş ve gelişmekte olan ekonomilerde farklı yayılma mekanizmaları harekete geçiren kurumsal farklılıklara sahiptirler. • Finansal bir krizin nasıl oluştuğunu ve ekonomik hayatı nasıl etkilediğini anlayabilmek için finansal krizlerin artmasına neden olan faktörleri incelemek gerekmektedir. SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER • Asimetrik bilgi sorunlarının ve dolayısıyla bir finansal krizin büyümesine neden olan dört faktör bulunmaktadır. Bunlar: • 1.Mali sektör firmalarının bilançolarının bozulması, • 2.Faiz hadlerinde artışlar, • 3.Belirsizliklerin artması, • 4.Varlık fiyatlarındaki değişimlerden ötürü mali olmayan bilançoların bozulması olarak sayılabilir. SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER • Bankacılık Krizleri ve Krizlere Karşı Politika Önerileri • Bir ülkede mali sistem fon aktarma rolünü gereği gibi yerine getiremezse ekonomi etkin bir şekilde çalışamaz ve ekonomik büyüme önemli ölçüde zarar görür. • Bankacılık krizleri, sadece bankalarla sınırlı kalmayan bir özelliğe sahip olmaları nedeniyle önemlidir. Bu sistemde meydana gelen kriz yatırımların finansmanını engelleyerek yaşayabilir firmaların da iflas etmesine; iç finansal kurumlara olan güvenin sarsılması nedeniyle tasarrufların azalmasına ve dışarıya sermaye kaçışına neden olabilir. SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER • Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin finansal yapısında temel iki farklılık bulunmaktadır. Gelişmiş ülkelerde enflasyon düşük ve bunun sonucu olarak da bankaların aktifinde uzun vadeli ve sabit faizli borç sözleşmeleri bulunmaktadır. Ayrıca yabancı para cinsinden borçlanma oldukça azdır. Buna karşın gelişmekte olan ülkelerde enflasyon yüksek ve değişken olduğundan, vadeler kısalmakta, yabancı para cinsinden borçlanma önemli hale gelmektedir. Bu yapı krizin gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde farklı şekillerde ortaya çıkmasına neden olmaktadır. SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER • Bankacılığın değişik modelleri • Genel olarak bankacılığın ABD tipi ve Asya tipi olmak üzere iki değişik modelinden söz edilebilir. ABD modelinde menkul kıymetler piyasası önemini korurken şirketlerin borç/sermaye oranı düşüktür. Burada hükümet bankaların kredi politikalarıyla ilgilenmemektedir. Buna karşılık Asya modeli bankacılıkta menkul kıymetler piyasasının çok önemi bulunamamakta, şirketlerin borç/sermaye oranları yüksek olmaktadır. Asya modeli bankacılık hükümetlerin bankacılık kesimine müdahalesinin ve finansal baskılarının olduğu ve kredi politikalarında aktif olarak etkili yaklaşımlarının bulunduğu bir bankacılık modeli olarak karşımıza çıkmaktadır. SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER • Modellerin farklı olması, bankacılık kesimindeki krizleri de etkilemektedir. Asya modelinde bankacılar, hükümetlerin teşvikleri veya emirleri doğrultusunda özel sektörün verimli olmayan yatırımlarını da finanse edebilmekte, büyüme oranlarında bir düşme meydana geldiğinde sistem çok büyük bir değersiz alacak problemiyle karşı karşıya kalmaktadır. Bu bağlamda, krizin etkileri, bankacılık kesiminin ekonomideki ağırlığına göre farklı düzeylerde hissedilecektir. SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER • Kriz ve Liberalizasyon-Globalizasyon • Hükümetler, merkezi planlamanın uygulamada başarısız olmasından sonra piyasalara olan müdahaleci düzenlemeleri kaldırmaya başlamıştır. Liberalizasyon ekonomik büyümenin bir şartı olarak ortaya çıkmıştır. Mali sistem serbestleştikçe, mali kurumların riskli işlemler nedeniyle zarar uğrama ihtimalleri de artmıştır. • Globalizasyonla birlikte sermayenin uluslar arası dolaşımına konulan kısıtlamalar kaldırılmıştır. Bu da iç finansal sistemi dışarıdan gelen etkilere açık hale getirmiştir. Globalizasyonla birlikte, özel sermayenin ülkeler arasındaki dolaşımı, büyük ölçüde bankacılık sistemi aracılığıyla artmıştır. Bu durum bankacılık kesimini de uluslar arası krizlerden etkilenir hale getirmiştir. SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER • Krizde Gelişmiş Gelişmekte Olan Ülke Ayrımı • 1980 yılından beri (2008 yılına kadar) dünya bankacılık sisteminde 67 kriz olduğu, bunun 52’sinin gelişmekte olan, 15’inin de gelişmiş ülkelerde ortaya çıktığı ifade edilmektedir. • Gelişmekte olan ülkelerde iç finansal sistemde meydana gelen bir kriz, döviz kurunu, ödemeler dengesini ve dış borçları etkilemektedir. Öte yandan sermaye hareketlerindeki dalgalanmalar ve döviz kurunda meydana gelen dalgalanmalar da iç finansal sistemi etkileyebilmektedir. • Gelişmiş ülkelerde ise, döviz kurundaki dalgalanmalar iç finansal sistemi iç finansal sistemde meydana gelen dalgalanmalar da döviz piyasasını etkilememektedir. SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER • Kriz Neden Olmaktadır? • Her kriz kendine has özellikler taşımakla beraber krizlerin bazı ortak özellikleri de bulunmaktadır. Asya krizi dikkate alınarak kriz nedenleri şu şekilde özetlenebilir: • Yabancı yatırımın şekli: doğrudan yatırımların fazla olması ülke ekonomilerini olumsuz etkilememektedir. Ancak yabancı sermaye girişleri kısa süreli ve portföy yatırımları şeklinde olduğunda bu tür sermaye ülkeden çok hızlı çıkabildiği için krizlere neden olabilmektedir. SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER • Hükümetlerin politikası ve makro ekonomik değişkenler: kriz hükümetlerin yatırımcıların güvenini kaybedecek makro ekonomik politikalar izlemesinden kaynaklanmaktadır. • Bankaların yapısı: toplanan fon ve kullandırılan krediler arasında vade uyumsuzluklarının olması, Kredi riskinin olması. • Enformasyon (bilgi) eksikliği: Enformasyon eksikliği finansal sistemin etkin çalışmasını önlemektedir. Bu da krize yol açabilmektedir. Asimetrik bilgi iki sonuca neden olur. Bunlar; ters seçim ve ahlaki rizikodur. • Ahlaki riziko: Aşırı yatırım, aşırı dış borçlanma ve aşırı ödemeler dengesi açığı gibi unsurlar ahlaki rizikonun varlığı halinde ortaya çıkmaktadır. SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER • Enformasyon eksikliği çerçevesinde krizin açıklanması: Finansal istikrarsızlığın bir sonucu olarak yatırımların ve harcamaların finansmanı yapılamamakta ve ekonomi daralmaktadır. Asimetrik bilgi probleminin varlığı halinde finansal istikrarsızlığa: • i.)faiz oranlarındaki artış, • ii.)belirsizlikteki artış, • iii.)Varlıkların fiyatlarındaki değişmeler ve • iv.)bankacılık sektöründe meydana gelen problemler neden olabilir.