i Yazan: Mllhanıml'ıl TALBİ ç~v.: D •..Mehmet ŞIMŞEK Bidratla,. konusu, sadece İsırım hukukunun gelişim tarihini öğrenm~ bakımından değil, aynı zamanda -ve belki de özellikle- İslam medeniyetine tam bil' vukuf için de, dopdolu ve en zengin sahalardan biridir. Büyük İslam araştırıcm Goldziher, Muhammedanische 5tudien ı adlı eserinde, İslam'ın ilk devirlerinden başlamak ü.zere zengin ve doyurucu bil' araştırma mahsulü olan bir böliimii bu konuya tahsis etmiştir. Mes'ele esaslı hir şekilde tedkik edilmiş değildir; ne de -işaret etmı~k gerekir- aşağıdaki satırlarda lıalledileeektir. Bu yazının gayesi, rlaha hirçok titiz araştırmalar isteyen bir konunun vuzfıha kavu,şmasınıla, yeni ve mütevazi hir katkıda bulUnmaktan başka hir şey değildir. J.Sehacht'ın "İsI£lm hukuk sisteminin doğuşu aşağı yuk'irı birinci Hieri asra rastlar~" fikrine iştirak etmek mümkündür. Bununla heraber LIU başlangıç ve doğuş devri, çok ilginç olduğu kadar da az tanınan bir hazırlık ve gelişıne devresine takaddüm ettirildi. Bu devre sahabiler, tiibirin ve tebe<u.'t-tabi<in devri idi. Bu devir, bütün zamanların en faziletlisi «asr-ı sa<adet) olduğunu açıklayan hadisle kudsilcştirilmiş olup, çoğunlukla, saf ta<zim veya aşırı bağlılığın değiştirici mereeğinde bir daha canlı hakikatı içerisinde hizim için algılanamaz bir şekilde gözüınüzden kaçıyol'. Bu devir, bid<atlar fikrinin doğduğu değil, fakat tertip edildiği devirdir. Tıpkı gerçek diisturlarını hir sonraki yüzyılda bulacak • Bu tercüme Muhammed Talbi'niu Sıudia Islamira (XII, 1960) da yayınlauan "Les bida'" adlı makalesinden yapılmıştır. Tenkid erlilmeğe değer bazı hususlar olmasma rağmen, çağdaş Arab düşüncesiıu tanıma bakımından, bu makalenin tercümesini uygun gördük. (Çeviren). 1 C.II, 5.22 ve di.; Fransızcaya lerc.: L.Bercher, Eındes sur la 1'radiıian islamique, Paris 1952, 55.25-30; Bousquet tarafmdan tcrcümede de bu konuya yer verilmişti. BEA 1952, no.l0, sS.131-35'de yapılan kısmi 2 Esqııissc d'ıme HisloiYe dil dmiı mus.,lman, ing.den fr.ya terc., J.ve F.ATin, Paris 1953, 8.19. 44.(j MEHMET ~İMŞEK olan hütün diğer hüyük fıkıh ilkeleri gibi. Bıt fikrin haşlangıcı hakkında hiçhir kesinlik yoktur tabii. Bu demek değildir ki hu konuda bizim hilgimiil aildır. Hatta bu bilgilerin çokluğu insanı şüpheye düşürüyor. Aslında Sünnet'i müdaraa edenlerin gerçek jestleri olan tabaqiit kitaplarını dolduran sahiibi'ler ve onlardan sonraki ilk iki neslin biografileri ne onların devri hakkında ne de hayatlarını naklettiklerini iddia ettikleri şahıslar hakkında mutlak doğru olan hir şcy öğretiyorlar. Her cins ve her fikirde çeşitli fıkıh kitapları tarafından aynı şahıslara atfedilen hadiseler ve sözlcr de artık itimada şayan değildir. Böylece,eğer hiz, fıkıh kitaplarının bize teklif ettiği şeyden istifade etme yolunu bulamazsak, bu tip mü. şahedelcrin bizi cehiiletin verdiği tevekküle ve güçsüzlük itirafına sürüklemesi mantıki ve mukadderdi •.. Bunun için, aşırı ifrata düşmerneğe ve İslamın birinci asrına atfedilen herşeyi -sadece pek muhtemel değilşüphesiz, müsebbip dindarlarının gözümüzden kaçmadığı, yaygın bir desisenin sonucu olarak telakki etmemeğe mecburuz. Elbette uydurma olanlar pek çoktur. Fakat onlar arasında bazı doğru bilgilerin muhafaza edildiği de muhakkaktır. Her türlü tenkid mümkün olduğuna göre, ihti. mal süzgecinden geçirerek doğru olanlarını bulabiliriz. Münferiden zaptedilmiş olan ve ilk üç neslin tanınmış müslümanlarına atfedilen helli olaylar sadece emniyetsizlik telkin ediyor. Buna mukabil, bu meşhurlann biografilerinin muhtevasından edinilen müşterek intibii, devirlerinin seçkinler zümresini teşkil eden muhitin beyanlarının oldukça doğru olma şansına sahip olduğudur. Onlar arasında da bü. yük bir huzursuzluk olduğu kuvvetle muhtemeldir. Onların bir kısmı çok mühim iki büyük sosyal değişime tanık oldular: İslamın doğuşu ve Emevnerin iktidara gelişi. İslam, Arap toplumunun o ilamana kadar maruz kaldığı ilk şok ve gördüğü ilk yenilik oldu>. Bu ilk kuvvetli şokun tesirleri hafiflemeğe yüz tuttuğu bir sırada, bir manada çok derin, yeni bir sosyal değişim başladı. Daha önce aIt-üst olan ve ferdin çevresi ilc ilişkilerini tanzim eden değerlerin yeniden değişmesi söz konusu idi. Fetihlerin sonUcu olarak, köklü değişim ve süratIi şehirleşme ile birlikte kabile teşkilatları da parçalanıyordu. Evvelee değişmez olarak kahul edilen gelenekler, farklı ve daha mütekilmil diğer medeniyetlerle temas neticesi, hızla değişiyordu. Anarşinin yerini güçlü hir merkezi idare alıyordu. Eğer hüviyet belirtilmeden ferdi tavsifler yapılsaydı, İslama samimi olarak bağlanmış ve birinci asrın ortalarına kadar veya daha fazla 3 Krş. J.Schnch!, <ı.g.c., s.17. Bİo'ATLAR yaşamış olan büyük sahabiler kendilerini teşhis edemedikleri gibi yaşadıkları çevreyi bile tanıyamazlardı. Teşrici faaliyeti ile eemiyete kesin telakki edilen şekli vermiş ve onu teşkilatlandırmış olan Peygamber'in ve atalarının sünnetine sımsıkı bağlı gerçek müslümanların asrın yaşa)'Işını beğenmemeden ileri gelen öfkeleri azamiye çıkmış olabilir. Bu hoşnutsuzluğun, Selefin meşru kabul edemediği yeni (muhdaı) olan herşeyi kesin ve genel bir mahkum ediş şeklinde helirmesi eşyanın tabiatındandır. O halde, sunuş ve tabirlerine uygun bir şekilde uydurulmuş olsalar bile, en meşhur ashab ve tabiCinin ağzından söylenen bütün takbihler yerinde vc doğrudur. Nitekim sayısız tarihi söz gibi onların takbihleri de gerçeği temsil eden birkaç doğrunun yansımasından başka bir şey değildir. Bir Ebi'ı cl-Derda (öL.31/651-52) "cemaade kılınan namazdan başka Peygamber devrini hatırlatan hiçbir şeyolmadığını" öfke ile karışık bir 4 üzüntü içinde itiraf etmekten kendini alamıyordu • Bir ~asan el-Başrl (öL.110/729-30)yi hayrete düşüren ve namazı bitirdikten sonra gözyaşına garkeden şeyonun zamanında "bir muhflCir camiin kapısından içeri girmiş olsaydı Rasulul1ah'ın zamanında yaşayanların geleneklerine benzer hiçbir şey göremeyeceğis" idi. Bu ve buna benzer karşı koyuşlar, bir taraftan bidcatlar konusundaki umdeleri hazırlarken, bir taraftan da kuvveden fiile çıkacak olan yeni hayat tarzı (bidCatIar) nın takbihini gerektiriyordu. Fakat devrin özel şartlarının tesiri ile yaygınlaşan anlayışın tahii mey li sonucu "yeni", İslamın birinci asrı ortalarındanberi, "tasvib edilemez"e eş bir manada kullanılmağa başlamıştı bile. Daha sonra da, yukarda zikredilen sebepten dolayı, birçok yönde kollara ayrılarak yayılmıştır. Ebu el-Derda, ve ~asan el-Başrl modellerinde gördüğümüz dindar kimselerin hoşnutsuzlukları sadece devirlerine mahsus ve sözde kalmıyordu. Onlar bu karşı koyuşlarını olumlu örnek yaşayışları ile de kuvvetlendiriyorlardı. Onlar, günlük yaşantılarının en ince teferrnatına varıncaya kadar, yeni düşünce ve yaşama tarzını reddediyor ve Peygamber'in çizdiği yolda yürürneğe büyük özen gösteriyorlardı. Böylece, onların önder olduğu ve daha sonra devamlı örnek alınan, yeni hir islami hayat tarzı hazırlanıyor ve ortaya çıkarılmaya çalışılıyordu. Yabancı geleneklerin ani müdahalesi sonUcu, cemiyetin gözle görülür ve hızlı değişimi, tekamülün telaşlandırıcı ve şuurlandırıeı tesiri ile, şaşkınlığı acıya dö4 el.Tur~uşl, Kiı"b e/.haı,,,d4ve 5 Ayw yer. el.bida, 'neşr. M.Talbi, Tunus 1959, s.37. Ml'ınIET ŞhlŞEK nüştiirmiiştü: Bu telaş sonucu, hdli ve denenmiş yollardan geriye (1önüş şeklinde, hu gidişi islah edici hir kıstasııı aranması hareketi, İslam topluınunda devamlı görüleerk bir reaksiyon halinele yeniden doğmuşoldu. Bizzat Peygamber tarafından teşkilatlandırılmış olan Medillf~ şehri, kısa zamanda, arzu edilen hir model olarak kahul edilmiş ve onun çevresi, değişim halindı~ki bır dünya üzerinde, muhafaza edilnwsi gı'rekli hir idealolarak gönüllcre yerleşmişti. Hemen hemen her YCJ"(I'~ güriilen dini yaşriiıtıdan uzak hayatııı orada da izlı~rine rastlanmasma rağmı:n, genel manıi<la, sosyal değişiklikler orada daha az hissedilrr.işıi. Doğru sözlülük ve düriist yaşantılarıilm halk üzerinde oluşturıluğııniifuz ile, en meşhiırlarınm Sa(id İbn d-Müs(~yyeh (öL,95/713--14) olduğu Peygamber öğretisinin emin kişileri olan fakihlerin, Peygamber zamanına hür'ıneten geleneklere bağlılık ve bilhassa "yeni"ye, kısa zamanda, "sınırsız başıboşluk" teşhisi konması ile de yeni olan herş(~ydı~n nefret fikrinin orada (Mı~dint') gelişmesine hü,yük katkıları olmuştu. Böyleel' Mı~dine, kısa zamanda, örnek bir şehir ve hadiste6 de Iletirtildiği gihi Sünnet'in ve dıştan geleeı~k kötülüklerden korunmuş islami hayatın ideal sığınağı (dur el-sünne) olmuştu. Bu mukadeles şehrin sakinlerinin amelleri, bu şekilde,' 'İslam hukukunun temel prensip ve ölı;iiJcri olmağa hak kazanııııştı? Netice olarak, bid(al fikrinin doğuşunda müslümanlann ilk üç nesIinin yaşadığı devir ö;t,ellikle dıeınmiyet kazanılı ve hir temel atma V(~ mayalanma devri oldu. Bu deyirdı~ hiçbir fıkıh teorisi tam manasıyle tan~im edilmedi. Fakat İslam'a yön vef(~n bü'yiik mükellefiyetlı~r-ki unlardan birisi de bjd(atlardan nefret etmekti -o devirde oluşmuştu. Yeni olana karşı genel lıoşmltsuzluğa işaret etmek için hirlikte kullanılan Yı: netice olarak da kin ve düşmanlık ile cş manada telakki cdilen bidCat 've nıu~ıda! kelimeleri, özellikle bu devirden itibfıren, onları çok korkunç gösterecek pcjoratif mamUar almağa haşlamıştır. Bid(at kavramının açıklık kazanması ve dini temCllerine oturtutarak tarif edilmesi soııı'aki iki asra hırakılmıştır. Özet olarak diyebiliriz ki, birinci asır fikrin p>;ikolojik hazırlaııış. y~ninin hfılisfu).e fakat ~ade bi~' (hIle taklıih edili~ ve bütün Cıiri;larkimse6 B~ari.ıcıişaııı, no.6, 16; F"cja'i.l el-med;"e, no.l; Tirmi~i, II, s.ll_ m,',zi,'vales a"toıı •. il" •.iıc de ıu,ilik, in d-AlI1950, fask.2, "".~77-1.35. i Bıı konu,la hak: B.Bnınsclı"ig, Polemi'l"e, il"/Ils BİD'ATLAR 4,49 ler tarafından, samimi ve heyecanlı hir şekilde, ittifakla reddediliş devri oldu. İkinci asır, "drir el-İsltlm"ı gittikçe artan yeniliklerin hüeumla~ nua karşı koruyabilecek kitapların telif edildiği asır oldu. Savunma si!;~ teminin mucid kurmayları, hii,tün sahalarda büyük tesirleri olan hadısçikr oldular. Bazı istisnalar dışında, küçük kabilelere mensuh olanlar, o zamana kadar görülmemiş her şeyi kesinlikle reddeden kimselı:r olup, yeni fikirlere inatla kapalı, muhitleri ve yetişme tarzları icabı, katılığa ve taassuba müsiıit idiler. Onların l~alk üzerindeki tesirleri sınırsız oldu. Onların Int başarılarında, hayata sadece yön veren değil aynı zamanda onu kuşatan, İslam'ın fevkaUıde tesiri oldu. Böylece İslam huküku, mükemmel örf ve ııdetleriıı sistemleştirilmesi yerine, "ona muha'lefet eden dini bir ideaP" adına, uygulamaya ve zamana karşı bir müddeleye doğru yöneliyordu. Bu mücadelenin en ınühim yönlerinden hirisi, ııygulamaya karşı muhiHefet sistemiııin başta gelen etkeni olan bidCatlar doktrininin ikinci aSli'da ortaya çıkışı şeklinde tezahiir etti. Bıı doktr.in daha sonra, cemiyetin peşpeşe geçirdiği istihiilelerle, her şeyi geçmişle ıleğcrlendiren şüphe kaynağı oldu. Hadislerin bize ne Peygamber ilc, ne onUn öğretisi ile ve ne de genellikle muhaddislerin biJli ikna etmek istedikleri bütün hiidiselerle ilgili çok kesin şeyler öğretmediği biliniyor. Buna mukabil, onları hızla çoğaldıkları devirde araştıralım: O Jlamanlar kasıtsız ve dolayısiyle de hile ve (lı~siseden masun ve az çok şuurlu olan hadisçilerin şehildetieri, İslam'ın içinden çıkmış, bazan da birbirleri ile çelişik ve tamamen muhalif.olan mezheplerin görüşleri yanında kıymetli hir kaynak oluyor. Onların hize ıılaştırdıkları haberlerin hirbirine uygunluğu, cemiyetitanınmaz hiilc getiren ü:"nfıır yenilikl(~re karşı, hadi::lerin oluşturduğu kuvvetli tesir ilc, her yerde nasıl kaleler olu~turduğıınu gösteriyor. Bu hadisleristisnasız bütün sahalara yayılıyor, fakat lııtnunla berabı~r, dinı emir ve ihiidetle ilgili konularda en hüyük hassasiyeti gösteriyor. B.~smeleyi yüksek sesle okuyarak namazına başlayan oğlunu işiten dindar sahahl "yeni olanlar ((ıada!) uan sakınJllız9" hadisini tekrarlıyordu. Bu yenil.~rin en I?cnel takbihi, İslam'ın en hüyük otoritesi olan Peygamber'e nishetle, Ayşe'nin ağzınılan naklediliyor: "Kim davaımza (dili jondan olmayan bir şey sokarsa o merduddıır {kabuledilmeZlO)". Böylece mu/zdis (müceddid, ye8 J.Sehaeht, a.~.c., s.23. 9 Tirmig" I, s.S1. ıu Miisliın, LV, s.169; Elıfı D,ıvııd, ll, s.Hı'!; ımııu ~öyle dc aıılayalıiliriz; Dinilen olmayıp da ona sokulaıı her şey alılillağa (reddedilıııcğe) ınüstelıaktır. MEHMET ŞiMŞEK 450 nileyici), boykot şeklinde bir afarozla cezalandırılmış oluyordu. Enes (Hz.) Muhammed'in kesin olarak şöyle dediğini rivayet ediyor: "BidCat ehli yaradılış itibariyle ve yaratılanlar arasında en müfsid yaratıklardırll." Misaller çoğaltılabilir. Bu hadislerden bir tanesi sınırsız bir kay. nak olarak tanınma şansına sahip oldu -Fas'ta Karaviyyin Üniversitesinde derslere bu hadis okunarak başlanıyor*- ve münakaşasız her yeniliğin takbihinde de temeloldu. Mütevatir hadis kategorisine sokularak şüphelenilmesi imkansız birçok değişik isnadlarla ve küçük söyleniş fark. ları ile bize kadar ulaşan bu hadis, politik veya başka konularda, birbirinden kopmuş veya birbirine zıd görüş sahiplerinin sıralamasını yapıyorlZ• Onun en kesin ve sert rivayetinde Peygamber şöyle diyor: "AIlah'ın doğru yola getirdiği kimseyi hiç kimse saptıramaz; Allah'ın sap. tırdığı kimseyi de hiç kimse hidayete erdiremez. Muhakkak ki sözlerin en doğrusu (aşdaq el-1).adiı) Allah'ın Kitabı'dır; yolların en iyisi Muhammed'in yoludur; en kötü şeyler yeniliklerde (mul:ıdatat) dir, her yenilik (mu1).daı) bir bidCat, her bidCat bir dalalet, her dalalet Cehennemdedir13." Nisbeten gecikmiş bir tanzimi gösteren, mantıki ve kesin üshlbu ile, bu hadis, bidCat mes'elesinde sosyal muhafazakarlık taraftarlarının ve muhaddislerin, hiç şüphesiz, kesin fikirlerini yansıtıyor. İslam'ı ve müslümanları (geleneklerin dışına) sürükleyen sapmalara karşı mücadele en kıymetli silahını bu hadiste buluyordu. İslam ümmetinin hatada birleşmeyeceğini beyan eden hadisjl4 bidCat hadisinin karşısına çıkararak, sadece icmaC bahanesi ile ondan kurtulmak için bile olsa, temayülü ne olursa olsun hiçbir kitap yoktur ki, çeşitli rivfıyetlerinden birisinde bu hadise atıf yapmamış olsun. Savunma sisteminin oluşması, bidcaı icad etmekten kaçınmayı tavsiye ve bu tavsiyeye karşı olanları ebedi lanete mahkıim eden hadislerI s muhtevasında, taklit ve itaate müteaddit çağrılarla tamamlanmıştı. "BidCat çıkarma taklit et (ittebi' ve Iii tebdediC)16" diyen bir hadisin kafiII Tur~uşi, a.g.e., 6.33. • FaQıl İbn 'Aşur'un sohbetinden. 12 Bak: Goldziher, a.g.e., 85.26-27. 13 el-Nesa'i, I, s.143: Ebu Davud, 1,8.169 ve Il, 6.261: Danıni, 6.26: Tirmidi, ll, 8.113; İbn Mace, s.5: İbn Va<,l<,la~, el-Bida' ve el'rıeh:)' 'anhii, bab kun ınul.ıda! bid'n, 66.23-24; Tur~uşi, a.g.e., 8.32. 14 Bak: Mul,ammed İbn Mnl,aınmed c\.!!adiıııi. C/-Beriqa ol-M,ı/.ıummedin'c, I, 6.115. 15 Ebu Davud, I, 8.202, Il, •. 262. 16 Dıiriıni, 56.19, 22-23. 451 BİD'ATLAR yeleri ve kısalığı sloganları hatırlatıyor. İsliım ümmetinin parçalanması, zulüm ve dehşet saçan sivil harbler ve sapıklıklarla dolu siyasi karışıklıklar gibi İslam cemaatinin marUz kaldığı üzücü olayları hep hidcatlar hanesine yazan ve mücizemsi karakterleri ile zihinleri çok etkileyen bu nasihatler (post erentum) başka taraftan geliyordu. Peygamber'e maledilen şu sözde: "Yahudilcr yetmişbir veya yetmişiki, Hristiyanlar yetmişiki veya yetmişüç [ırkaya ayrıldılar; benim ümmetim yetmişüç [ırkaya ayrılacakl7" denilmektedir. Peygamher'in diğer bir ihbar ve ihtarmda: "Siz öncekilerin yolunu (sünnet) eksiksiz takibedeceksiniz. Onlar bir kertenkele dcliğine girseler bile siz onları takibedeceksiniz". Jlristiyan veya Yahudileri ima edip etmediği sorulunca, Peygamber sesini yükselterek: "ya kim olaeaktıpR" diye cevap verdi. Böylece, dünyanın tefessühü, Hristiyan ve Yahudi misaııeri ile müşahhaslaşmış, insan cemiyetinin evrimine yazılmış ve daha önceden keşfedilmiş mukadder bir gidişe tabi oluyordu. İslam kader çemberinin dışına çıkamıyordu. Bir hadis "İslam garih geldi ve başlangıçta olduğu gibi garib gidecektir diyordu. En mesut olanlar gariblerdir. Bunların kim oldukları RasuluIlah'a sorulunca: -Herkesin tefessüh ettiği ortamda iyi olarak kalacak olanlardır; başka bir rivayette: Onlar kabilelerinin kendilerini sürüp çıkardıkları kimselerdir; diğer bir rivayette: Bunlar hayır ehli olup şerir ve müfsit olanlar içinde çok azdırlar; onlara itaat edecek olanlar, sayı bakımından, onlan dinleyenleri geçeeeklerdirI9." Böylece, bu hadislerin çağdaşlarından sonraki devreye ait bir düşüşün metafizik bilgisi, düşünceleri zorla etkisi altma alıyor ve halen bugün de devam eden tahripkar tesirlerini görmekten de çok uzakta bulunuyordu. Müşterek bozulma ortammda, sadece, kendisini bidcatlardan korumuş ve hayalmeyal görünen bir geçmişin eteğine yapışmış olan bir azmlık kurtulmuş olacak. Bu şekilde (Hz.) Müsa'nın değişik, meşhur ve münzevi kompleksi, bir topluluğun her mertcbesinde olanlara, genel olarak emrediImiş bulunuyor ve tarihin akışı içinde zorlanan ve bidcadarın tchdit ettiği düzenin yardımına geliyordu. Tehdit her'in edilen (le doğru düzen olarak sünnet düzeni i~aret ettiği idi. Kavram 17 l'ur~uşi, a.g.c., 5.26. lB Bu!)ari, lelişam, no.11; İbn Miice, 5.296; Tur~uşi, aynı yer. 19 MüsJiın, I, 8.90; İbn Macc, ll, 5•. 218-9; Tirmigi, II, 88.52, (ı5-6; Turtuşi, a.g.c., 8.25. 20 a.g.c., s.15. yeni değildi. gibiın, eski hir Arab ıo,ı; Goldzi- mefhumunun ta- İbn VaMal,ı, a.g.e., 55. 452 :\IEIIMET dili söz konusudur. vimlerin Eski Arablar inançlarında ret ile bağlı idiler. onun adı altında zihinleri huru edilen doğrulayarak mez olarak onun muhafaza restlik ve cahiliyye miyeti devam istenmeyen üst etmediler; kukunu, devriııin ediyordu. hadisleric eskinin birine ayrılmaz temel üzerine tif iki m~nzara gerekeni şekilde arzediyorlardı: öğretirken, dislerin diğeri Diğer oluyordu. ayııı realitenin takibedilecek şehir kolay ol- diğeri tarzlarıudan muhafaza el-Nediın'in Peyha- uyulacak mo- yayılmış bu tür Fihrist'inde22 tab el-sünerı adında otuzsekizden fazla kitap zikrediliyor; bunlara tub epal el-NeblP vı~ya KutubfaeJaCil el-ŞalJabe24 başlığı taşıyan bütün 21 Kur'an, XVllj77; XXXIlllII:!; XXXV 143; VIII 138; XV /13; XVIII 155. 22 Kalıire baskısı 1348/1929-30, ss.256, :n5-30. bir pozi- edecekleri, kendisiue Halk arasmda İbn değişmez ediyord u. öğretilerek, zikredilmektedir. Onlar, bir- iki yüzü. Birisi kaçııııl mas) nasıl 2'1 Aynı eser, s.326. hu- (fiCiI), söz- yolu tavsiye ait davramş 23 Ayııı eser, s.327. ve da alt- taraftan, biri negatif olanları kabarıktır. haki. bidCat ve Sünnet Böylece, geçmişe oldukça ve ki putpe- uydurmak yani onun hareketleri uygun sayısı değiş- İslam'ın alışkanlıkları model, del, siiııen kitaplarında kitaplarııı değişmez- eski gdeneklerin onlara aynı idealden kuvvetle de- kalıLma Fakat Muhakkak uyulacak herkese (adet) ınüşrik muhtev!, davranışlarıua desteğinde Kur' an'da Sünneti yeni bir model ve yeni bir d üzen alı- (taqrir). istenen, ve geLirdiklf~ri) bezdirici de huradadır. bağlı (iki kavram) oturtulmak Kendisine gamber'in takibeden doğrulayarak, tasdikieri değişmez mirası değildi. almıştı. (İslam'ın yolu ve Siiiınet'i, ve sükı1tla zu- eski ve kazanılmış yerini Za- devamlılığının kazanmıştı. ataların onlar işte esas mes'cle Peygamber'in Allah'ın Böylece, yerini çizgisini Fakat hisse,lilmedikr d u. Her hal-ü.karda yordu: onun Bu durum sünnf~ti tabirinden ayet da) kuvvet edilen şeyartık mütenasip leri (qavl) daha mirası olarak ataların Birçok olup, değiştirmişti. şeklinde, Sünnetip. eski kavramınn.a (ve hatta Peygamber'inin ediyorlardı. olduğu bitml~ktedir2ı. yeni hir mana dökülmüştü. lik fikri korunmıı~ rekabet muhalif ayıu gay. onlar için mukaddes almış ve telakkilcri Sünneti'ne kabul (gelenek) diğer bazı ka- gösterdikleri özelliği ve ilahi takdirin bahsedilmektedir. ğişmediğini geleneklerine, İslıhn'a tesiri altına mesajın olarak yerde sünneti doğuş halindeki Allah'ın vazgeçilmez birçok Atalarının ilahi olarak, atalarının klan ve ocağın uli'tlıiyetiııe kısa zamanda man içerisinde ŞİMŞEK XLVIlI/23; aynı şekilde: KiKnmuIV 126; 4.33 nİo'ATLAR ı:s(~rlerini (i" eklenwk haddisierin bütün şabibJer Jan uzakla~ılamayacak Peygamber'in siplcr Oraua değil, konularını hayatını aynı olan, öğretip sadece günlük i\-Hılik'in ,11Ut'll[!a'l, diğer bütün hayatııı içiııe düşın(~ksizin yaratılmışların onu müuafaa ta1İmatlar, adalı el-nildılJ, zamanda muhtev) olur. da bill (atların bir model örnek şey yapmıyorlar. emirler yerind" ve hadi;; kitapları yoluıı. eıı mükemmeli, etmekt'~n ahlaki adalı el-ekl bir dini (idab el.libfis H cn incc teferruatını başka düstıırlar, te~kiI e(Ien pren- ue zikrerliliyor. Aynı kaynaktan bir şckilrle kolma gdeıı tehlikesindeki mücadele kadrosunda bir dayamşma bazı (Siinncl'in gayretleri şöylc yaşatmak ihtiyaçları için, sünnetin tehlikdi vı' Y')- el-bida() el-sünne) iı;in başlatılmış en llIakbulü olarak müdafileri telakki arasında sıkı :Uısırlı Esed İbn Mfısa (öI.212jH27-28), aslanl25) ile meşhur (iIJyti' Amellerin karşı bCJuer kiıapıar, yoket mek (imfite yer alıyordu. kurulmuştu. sapıklıklara hu vc buna hid (atları Sünnet'i cdil'~n bu mücadelenin d-sünne hlitiin geliş me gösteren adını sünnetin almış, !Jalq el-Qıır'ıln sıkı bir şekil(!c Kayravanlı Esed İbn mes'clesi uygulanması d-Furat Escı! gibi lehindeki (öI.214j82Y-3pÖ)a ya7.lyordu: ".Ey kardeşim, rilerinin lerdir. AlIah'ııı hilmiş ol ki hen i sana yazmaya saııa ikram Bu kabiliyetll'r: karşı hücuJll Ilct'iıı tesbit ıııahcuh YC etti hatalarını kardeşim!, mahcub namaz, gayretinden dolayı Hasulullah'ın ikame etmek Ya7.alıın tamameıı kuvvetleııdirdi. gücü verdi. hac seni bf~kleyen ilahi sünnetini diriltnwk için ortaya konmuş V(~ doğru alıcının ve sahiptir. kendilerine takbihi sayesindı~, Onlara (elıl-i ve SÜIl- Allah onları bid(at) karşı karşı tenkidlerini esir- Böyl,~ce, Allah onları hi,l(atdaha mükafattan Allah'ın çaha itibariyle hir çağdaşı olına şanslıla iyi ahlak, bir duruma ve ciiıa(!daıı şcy, heııışı~h- ile ilgili rivayet- ehli'ILin ve onlara etti ve aşağılık oruç, adaıet, bid(at Senin ~ayretin açığa çıkarman için Allah sana yetı'rli zorlayan kahiliyetler karşı esirgemediğin ve elıl-i sünneti ları ilc birlikte olduğu başkalarına ikazlarını ve açığa çıkarılması. galip gelmen, gememen etmiş tarafından Meşhur düşiirdü. değerli O halde, kabul ,lolayı Kitabmdaki lliemH,Uıı ol. dÜsturları nı' güzel bir netice! ııaklc,lilı~n fakihlcr ey ,~deceğin .. 27 hu mektup arasındaki kar~ı- 25 İhn el-'Imiid, "edeniı cl-d,dıeb, Kahi •.c 1350/1931-32, II, 5.27. 26 c1-MiHiki, Ri)"ad el-niif.,s, H.Mones ııcşr., Kalıirc 1951, I, .s.I72-H'}. 27 İlııı Vac.lc;lalı,a.;;.c., ".5-6; raı.li, T{jri~ el-'ııle/1/ii', ııo.1136. 11>11 Va'J,.IMı (200-2H7 /315-16-900) ilc il:;ili IJak: 11>11 cl.Fa- 454 1I1EHlIIET lıkl. ya7.lşmalar ııim Ortaçağdaki (öI.196? /811-12?) usüle aykırı Malik28 Dar el.1s/{im'1Il değişik ŞİMŞEK değildir. ile devamlı hölgeleri Afrika kadısı İbn Gil- mektuplaşıyordu. bidcatlara karşı birle~ik Böylece bir cephe oluş- turuyordu. Dini vc dünyevi Tıllll a kesin lanması, istikamet ve tayininde aynı şekilde, çıkmatiıııa (liye kitapları ve savunma çetin da sebep oldu. ııun (öL.240 /851-55)'un Jikj29 ,-c Clyad30'a ıbn anlattığı olan tiüncn kitapla- yaşa ma idealinin roloynayan ve taarruzları Bununla (öI.l85? bir mektuba malumatın kitapların bidCatlara başlamıştı. top- bu müdafaa muhtevi beraber, da erken Ferrıi~ gönderilen uygun mühim münakaşa telif etme fikri daha 333/944-45)'a eserleri d ond ıırul muş Sünnet'e belirginleşmcsi gayreti, ortaya "larak karşı red- Bu konuda, /801-2?) tarafından dayanarak Ebu doğruluğundan Sehel-Ma- el-cArah (öl. şüphclenmek ci,ldi sebebler bulamıyoruz. Bu mektuba görc İbn Fcrru~ mini bidca1.lara karşı mücadeleııin hi7.lIletine hasrctmcsini i~'in Malik'e teklif kale- ediyor- ıl ii: "Cilıiııe Ft~rrıı~'un onlara lbıı I:lammud, gönderdiği söylediğini bidcadlaTln anlattı. diye sadcce, kcndini özet olarak, hir alim tarafından nin (onlara karşı) yoktur. (bidCatçllara) sından ve onlara karşı tuğyan etmektcn başka teşvik lerdir'!. edileceklerdir. Malik'in da yazmaktan nasihatları bu lIles'elede dinlenmcıli. -ki ulviliğine görüşleri Böylc dc aynı dair şckilde a.:;.~., ı, s.1l4. :ıO (Iya~J. a.ı;.e., 129a. :ll Elıü el-'Aralı, el-Tabaqaı, Ben Chem.h neşr., Cezayir llJl 5, •. 36. beis yapılmaonlar çok hale getirilecek Eğer Sel~nıin bidcadar hıına bi- bir kimsehiçbir Öyle olunca, onlar muannid Red- olarak veya aynı yola daha 28 (Iyıi~I, ı11edririk, eiyazma, Tunus 110.6509, vr.ll ia. 29 d-Maliki, tam bazı hatıHar korkarım. inanı- verdi. savunmasl1lda !Hudevvene'sinde (202-2.'56/817-869-70) hu konuda diye cevap hitiibcderken biı' şey yapmayacaklar Kısaca, için, yazmıştı. ulaştırılabilir. ve fikrini İbn aldığım ona, mcmlekettc reddetmck kelam korkarım, açık verilmesinden kaçııısaydı o~11l Muhammed İbn Ferrıi!! eğer bu vazifenin gayctiine takınmasında Aksi takdirdc Malik'dcn ile ilgili ileri sürülen len gcrçek tavır o (Schnunrnun çürüterck ilc, birkaç telef etmenden her münakaşa cl-cArab, gözü önünde Hakikatcn, gayesi mektubunda bcnce, Ebıi herkesin ve onları uyarma "Malik yorsan, bana çoğaldığını hcmşehrilerini anlatıyor mektuhıı konusun- belirti yok- davranmazılı. Bİn'ATLAR 455 <Iya~, başka bir Kayravanlı Ebfı Zekeriyya Yal~ya İbn <A"n (öI.Z98/ 910-11)'a Kiıab fi el-redd <ala ehl el-bida<32 kitabını isnad ettiği gibi, ona da Kitiib el-redd <alii ehl el-bitiao3'ı malediyor. Eğer bu kitaplara kaybolmuş gö;>;üylebakılabilirsc, EndüIiislü Mul~ammed İbn VaQQ.al:ıcl-Qurtubi (ZOO ?-Z87 1815-16 ?-900)'nin, muhtevası hadis meemualarım hatırlatan, Kitiib el-hida <ve el-nehy <lm1ıii'sıbizı, kadar ulaşmışt.ır n: muhtevası doğrulamaktadır ki hid(atlara hasrı,dilen eserlı'r henüz keııdileriııe has tertip ve düzene ka"ıışmıış değildi. Daha sonra bıı hareket t.arzı, gitt.ikçe fıkıh tarafıııdan benimseıweek ve onıı, ilerde hirkaç örneğini verrneğe çalışacağımız, Ilir değişim takip cılccek. Fakat artık bi:!:,bid<atlara karşı hücum işaretini müslüman batı vermediğine gön." müdıdelenin hızla maksimıım noktasına geldiğini tesbit e«chiliyoruz. Bu mücadele sadece yazı ile sürdüriilmemişti. Orada şiddet rol oynuyordu ve yalınzca hanbelllerin işi de değildi. Sel:ıntln'un hayatını yazanlar, onu bilhassa, Kayravan camiinden bid<at e/ılini ilk defa kovan kimse olarak tanıtırlar34• Ondan önce Esed (İbn Mtısa), Ahirette rü'yetullah konusunda geçmişi olmayan fikirleri savunan bir mübtedi< (bid(atçı) üzerinde aynı şeyi yapmaktan çckinmiyordu35• Bu iki meşhur fakih ve diğer birçokları, höylece Sünnet'e karşı görevlerini yerine getiriyorlardı. Bundan dolayı Se~ıııln rüyada Peygamber'in, başkalarının defnederken dikkatlerini çeken ve onun yorulmak bilmez faaliyetlerinin sembolü vüeudunu haber verirken görüldü36; bu olay ile il.ıyô< el-sünne lehine dikkatimiz çekiliyor. Sünnetin yeniden canlandırılmasına dair bu devamlı çaha eanlı hidler ve modeller tarafından tanzim ve iera ediliyordu. şa- "Bir gün Behlfıl, küçük parmağını avucu ile saklar halde arkadaşları ilc karşılaştı. Arkadaşlarından birisinin üzerine eğildi ve ona alçak sesle birşeyler dedi. Arkadaşı oradan ayrıldı, sonra geri döndü ve Behltll ile bir köşede konuştu. O zaman Behlfıl avucumı açarak şöyle dedi: Allah'a şükürler olsun ki beni İslam' a bid<at sokan( mübtedi()lardan eylemedi. Sonra arkadaşına dönerek ona: Benimle aranda geçeni onlara haber ver dedi. O zaman arkadaşı şunu anlattı: Behlı1l beni <Abd Allah İbn Ferrfıh'a, 32 clya9, a.g.e., 110.6510, vl'.24a. 33 Ayın eser, no.3241, vr.l05a. :l4 Ebi, el.cArah, a.g.c., s.102; e1-Mf,Jiki, a.ır.c., I, ",.249, 2i6. 35 Ebi, cl.'Arab, u.g.c., s.82. 36 cl-MilliLi, [l.g.c., 5.289. 456 ~IEIDn:T ~blŞEK l1t'rhangi bir sipariş alındığınua, selefdı'n birinin küçük parnıağıııa hi r iplik bağlaımı a1ı~kanlığının olup olmadığını sormağa gönderui. Ben dc 'Ahd Allah İlm Fcrrug'u bularak Im konuyu sordum. O bana: Evet (Abd Allah İhn (Ömer böyle hareket edı~rdi dedi. Hazır olanlara bu bilginin (~vrilnıesinden sonra, Behlill şöyle dedi: Hanımım bana bir sipariş verdi; l)('n de onu hatırlamak için küçi~k parmağıına bir iplik bağladım. Sonra hid(at icau etmektf'n korktum. İbn (Ömer'in de böyle yaptığını öğrenince AlJ:ıh'a ~ükrcttim, ı:ira ben bid'at çıkarmauım37• llöyl(~ce her yeni şey, çok önemsiz de olsa, Lir bidCat idi. Çok taneli uı:un teshih onlardan biri idi3s; gdeneklerc uygun olmayan IJöyIc bir teshih ile tesbih etme şekli de bir başka hidCut idi. !falq d-Qur'an nıes'elesi üzerinde ısrarla durmak ve bu konuya tahsis edilmiş sayısız eserin muhlevi'ısıııı nazar-ı dikkate almaksızın buna inanmak da hir başkası. Netiet: olarak, müslümanca davranma tarzlarını en ince tefernıatına kadar kesin olarak toplayan yegane kaynak Sünnet'in açık bir şekilde ihtiv;ı etmediği herşey hidCattıl'. Başlangıçtanberi hadis ricalinin temsil ettiği IllI temayül, müslüman dindarların gönüllerinde yerleşıniş en köklü, en sürekli ve en güçlü bir tem;ıyül olarak kalacaktır. V. ve VI. lXI. ve XII. asırlarda Tur!uşı bazı ibiidetlel'de ciddi şekil değişikliklerini açıklamakla kalmayacak, ayııı şekilde o, böyle bir gayretle, belki daha da fazla, SiinIlet'e muhalif olarak, yemeğe etle başlayıp tatlı ilc hitirıneğe39, hazı su içme durumlaıına4o, hiçhir geleneği olmadan sarılan bazı sarık şekillerine4\ karşı çıkacak. IX./XV. asırda el-Vanşarisi42, sandalye43, ma~a4S ve evleri süsleyen mobilyaların45 da dahilolduğu, tasvib edilemez bidcatlan mecmuasında toplayacak. Yakın bir g(~çmiştc, Vehhiibilik çatal, hıçak, matlıaa, kahve ve tütiinü caiz olmayan bidcatlar olarak rastgele mahkum etti. Böylece, Sünnet'in toplanması esntısında hadb ehli tarafından verile)) şc\'k ve hey(~can, yer ve zammı mümkün kıldığı nishette, değişik hız :;7 Ebü el.cAraL, a.;r.e., ~.5~. 38 İlın Vaı.!,.l"ı.ı,a.~.c., 5.12. :,,1 Ayııı eser, s.143. 4.0 Aynı yer. ,ır Aynı eser. 5.65. .12 d-Vanşarisı. el-J1ii.slrıbs('1J min d.bi-da,< n'.4ayri/ıi., H.Pcrc"'i'in t.:l-mi<yar ha", Cezayir 19.16. ,ı3 Aynı eser, 110.:;1 . .ll AYJ11 ~~CJ'~ nu.hU. ,15 Aynı c,cr, ııo.ll ı. d-mu(rib~(lcn ikti- nİn'ATL \H ve etkinlikte asırlar boyunca tesirini hisseti irdi. Eğer, OJla yön ,ert'll inanç sistemi içindeki yerin(~ daha nd olarak oturtulmağa çalışılınasaydı, onların temsil ettiği ve bid (atlar doktrininin kt'lidisine hağlı olduğu en itham edici, en sert ve, hir manada, f'n makul temtıyülün zuhuru halfı kısmen anlaşılamaz olarak kalacaktı. Bu inançlar arasında, gittikçe hızlanan hir düşii~ü zirvesin(~ çıkaran bir cemiyetin devamlı ve kaçınılmaz zayıfjamasına dair, daha önce de bdirtilcıı inanç yanında, Kıyameli (I'Heure) hüzünle lwkleyişc özel hir y(~r ayırmak gerekeeı~kti. En azından ilk iki asır boyunca, hlam cemtıatl, kainatııı bir anda alt-üst olacağı "mü'ıninler için korkusuz, kafirIer için müthiş gün41," ün bekleyişi içiIld,~ yaşadı. Bid CatlarIa ilgili her kitapta bulunan meşhur hir hadisLe sanki Peygamber'e, gelişiyle de\"irlerin kapanı~ı, işaret parmağıyla orta parınağın birbirinden ayrılışı gibi ayrılmıştır, dedirıiliyol". Ka 'h tarafından rivayet (~dikn bir diğ.'r hadis çok daha kesin açıklıyordu: "40 yılında çocuklarla kadınlar haştan çıkacaklar. 179 yılına gelince, o devinIl' hayatta olan kimse hincğini ve kılıcını hazırlasın ve hieret etsin!47" Hepsini sayanuyacağınıız ve zikrcdemiyeceğimiz diğer inançlar da hu meseleye karıştılar ve ht~r harekete muhalif hir multit yaratmağa muvaffak oldu/ar. Dünya fanı değil midir? "Sadece Allah kalıcıdır." O zamandanberi makul tutum, en azından seçkinler nezdinde, Kı)'üınetin (lafin des IC1IljJS) aHimeti ve cemiyetin lıozulma selH'bi (olduğu kabul edilen), hid'atIardan kaçınrmı ve harikulade [LUI bekleyi~ içinde herşeyi durdunııa çabasından ibaret değil mi idi? Bundan dolayı, bÖYlf~ bir muhit içinde hazırlanıııı~ ve hadısçi çoğunluğun doktrini olan en kesin şekliyle hid'atlar doktrini, Jıir Kıy.ımet yaklaştı haycısı içinık e(~miydin taışlaşrnanııdaıı farklı Iıir göriilijim arzetmiyordıı4~. Tarihi gelişiıııiııi takih *** dmeğe r;aIışlığıınız zafer kazanmış olsaydı, muhtemelen, İslam litm dünyasmı muazzcb eden (üstün gelme) 46 Bu konuda 47 tbn Va~~aIJ, bak: 48 H.Brunschvig, katılaşması temeline ıle la Deerıılenee siıını international P.Casauova, a.g.e., ilerleme dans Classicisnıc (i'lıis/oire Crunebanm, Be",onneşr., diği 35.sayfa. "I eğiliııı i anı olmayacaktı. mücadel.:sinıl.:, ~üphcsiz hir İs\ıu lafin du monde, Paris 1911-13. 5.6,1. Bid'atkrıvramı dayalı Mohammed bu birinei m"dcniyeli ve selefi taklid fikrinin ct Dedin de la CiviHsal-ioTl Paris etme fikrini reddediliş en.!ture) şeklini doi\uran dans I'Histoire musulmane, organise 1957, 'ö.29-51 ye özellikle ve İslam dalıa önee gösterdi. de rlslanı, ACles rı" Symp"- par H..Bnınschvj~ Iıid'aılara ccmiyeıinin Brık; Prublem" iki para~rafııı et: C.E. Von tahsi, edil- 458 görii~ en güçlü taraflardan t.arafmdan karşı İslam'ııı sürılürii.lcn manevi dar !ıir çerçeveye müeadelı~ daha sahalardan bu durum t.ezililer t.arafmclan oturtuMuğu zaten teıneııeri Sünnet. ,le hedef Kur'an'a muhalif eldi, Sünnet.'in Kur'an'ı ve ittifaklara aldı: birçok doktrininin ihtiyaçlara da kendi (Ien gelen t,~nkidlere karşı !./a.diı (fes ıradiıions divergenıes)'ini kuymak içindir zıtlıklar ki İbn Iıklan gidermeye, 1;£) zincirlerin Yani, ördüğü daha onları zahiri hayatın sonra gelişecek uzlaştırmaya ortaya Buna karşı gelişimi bid'aı ağını kaldırmak Mıı~ıelif Qutcybe, Sünnet karşı el. Cı-Na?-- düşmanlarına Hadislerin sahte isteyenlere olarak Bu yön- tenkid- olan usi'ıııı~ri kullanarak, çalıştı. üzerinden çık. hadis prensip oluyordu. zıd- (ra- dayandığı (naqd el.rical) de aynı endişeden tenkidi tabii olarak O, bu kit.abında ?-am49, EMı Hu!!eyl el.( AllafSo ve Cal.ıi?- gibi Sünnet lerini de esirgemeden, konusu durum- bile oldu. t.e'lif etti. üzerine münakaşa bir kalpazanlık aralarında siraMu'. ve şüpheli (ıexte reıBe) nesh edebileceğini Bazan değişik cepheye mani olmuyordu. bid'atlar söylenenler ehli bu görüşe Mücadele Doğruluklarını güçsüz olarak ye hadis şeklindeki yayıldı. tarafından Hadisler, ve sadeec tılar. koydular. hapsedilmesi mücadele ye hadisler. lara göre söylendiler ortaya gruhlaşına yürütülen yine de yenildi geniş sahaya gelen münakaşaeılar yel. etti, yaptıkları birisi uldu; fakat doğmuştu. ipoteğini ve onun en güçIii eepheyi kurma arzusu. Diğer doğruyu taraft.an, hulma dan .ınların dise karşı dolayı ecirleri (~ günahı delillerin Hipot.ez Cehennem bir Sünııet. ekşilmeksizin ..:.ı") rla onların tirSI." harlisi daha önee benzeri takib fena (.)jJ) yükleneceği ettirildi. olmadığı ve kim hald." bir şekilde, Ramazan Selef'in ayında olarak ve söyle. bundan ecri de unların yol tc'sis ederse gibi, bu yola gidenINin hiçbir şey eksiltmeden Aynı diğer bir ha- -..:.ı.... 0'") edenlerin Bu, en azın- daıalettir şartlı ;i.;....... gibi, bu yolu günahlarııltlan zaferi, bid'at hadisine (~_ onun günahını muhalefet "Her ihd as ederse ona verilecek; da sıçradı. oldu. Bir hadis konulan: mahkumdur" hasene sahasına belki de onların bir başar;sı olarak ateşine mükafatlandırılacağı ••• ;i.;.•••• rj-" hadisçilecin krit.iği) şeklinde, gösterdiği çıkarıldı. her dalalet. nen "Kim bu münakaşa (hadb ona yüklenecek yolu araştırıldı teradh namazı 49 Bnınschvip;, a.g.e., 55.21-53. 50 Aynı e,er, 55.53 HI. 51 Mii,Jim, V., 5.287; e1-i'iesa'i, I, s.229; ıbn Ma!:", 5.18; el-Darimi, s.70. ve ihdas Bİn'ATJ,AR etmekten rivayet memnun olan ve "işte en güzel edilen Ömer kötü (seyyi'e) mıdoğd misalinden bid' at arasında u. Her ne kadar lar d oktrinini 459 tanzim bid'at52" bir ayırım deliilere yapıldı çıktı. devrinden ijnee hiçbir şekilde kavramı ilc, farkında olmadan, tekim Her hill'ü-kilrda İslam toplumuna Cal)i~22 gibi bazı ne olursa devamlı mu'teziIiler halinde her yenilik beraber de bir t.erakki getiriyordu. hakkına değil ahirette de amelIerinin mükiifatını bir gereği teşvik bile edilmiştir. anlayışında, olarak, bu tarzda mek, genel hatlarıyla, onların mu'teziIi rolü kı'sin ların içine aktarılması ması, doğmak üzere aynı zamanda yiz. Hanefi fakat tamamen u. tasdik hasene kavramı Kalem münakaşaları, hukukunun faaliyetten olarak, hat:La teşvik beraber, sayısız genellikle ve anlayışa Ehl.i özellikle bazı yararlanmasını istişltllp54 nın, iııtae ettiğini istisna Sünnet Ömer'(, uyuyor. iki hüyük sünni ve Cemd'at Öyle bid'at. kısma ayrılgelemc. az çok isteyerek, kabul halk ya.arı. etmeye meebu. rağmen, tarafından hayret ÇÖZ' mezheplerinde hid'atları zikrcdilebilmesine atfedilen yoluyla görmezlikten bazı iyi ve faydalı etmeyi muhtevasımn beraher, aslında ümidi durgun görüş ü yerine oldukça Bununla ve hatta veya ve ince ayrıntılar bağlıdır. doğİnsa- görmek bir d ünya iyi ve fena olarak İslam ve Maliki mantıki etmeyi ruz. Bununla görüş olmalarına ve onların olan görünen isti~ısdnı görmek daha sahiptir mantık! ve hareketli olu- aynı şe- görünüyor. halindeki bidCot ha.~en.e kavramı, geliş mc halinde kaim oldu. Problemleri olunca, Çözülme cemiyetin koyuyor, işi tamamlama dünyada bir cemiyet ortaya Ni. Her mümkün itibariyle, başladığı sadece ilc onu yapmağa tdakkisinİn ayrılması bir zillet olması bir baş- atmışlardı. mümkün Peygamber'in hadis kavramı. ortaya hir islah noğlu, olan (progres) bidCut imkanlılı O halde, başvurulan onun neticesi bu kavramı olarak çok er- bir usfıle rastlanJllıyor. Terakki şekilde, hid 'at. Ş üplıcsiz otoritesinI' hiiyle inanç muhtevasından mukadder kilde bidCat hasene rusu, giriyordu: olsun, kesin ve ist.isnasız bozulması yordu; Selef'in ve ve bir bid' at ha.~ene kav,'a. tesiri altında ken ort.aya BidCat hasene hağırdığı Böylece iyi (hasene) zıt. i~e de, bu ka vra m gı,nel olarak, eden aynı seheblerin toplanması ka kavram diyıı hayretle pay çıkarılıyordu. ifadesi55 bid'at reddedildi. etrafıııda 52 Malik, el-M"uvııııa', I, S.214. 53 el-lfaj'avan, I, ss.86-87, A.Harun ııeşr" Kalıirc B57 /19.~9. 54 İstil.ıslin ve İstiş!iiı, koııusunda hak: E.Tyan, il1€ı/lodo/"gie eı .ources diLdroit musıı/mıııı, in SI., X, sS.79-ııı. 55 Bak: Tıır~uşi, a.g.e., ss.43-49; el-Şii~ıl)i, eı-ı'ıi~am, I, sd53 vd.; ıbn Asakir, Tea)'in kedibel-müfteri fima nusibe ilü el-1müm el-Eş<ari, Şam 1347, ss. 97-98. ~60 toplandı. hiıl'atı Her :r.amanki dalıiletle itham lerle karıştırılmışYe ilk büyük gihi, -mu htemelen eıleıi haıli~ten hir haılis bu konuda Dört Halife dışında ne son verdi. Peygamber'in din'İn yoıunu tavsiye nct'in müdafaa hattmda açılmış henim ılediği O, el.Şatıhi gibi hir sünni Ciimi'inin mihnlbıııı oldıığunıı açıkladı; şartların olduğunu sı, mezhchi tarafından de 'flemscu siislı:nwnin baua gözönünde ne olursa olsun, kesin neticeye yapma ve Hulefii.yi rivayet ediliyor. /ıl/seneden hoşuna herşeye rağmen bir fakihten gerek. daha meşrfı'iyetiBöylece, oldu. için, Sün- Bu sebeblı~, ve açıklamağa ~:artlarıu çok, şartlara Vaıışarisı Ebfı Medyen iyi n: mcıııdilh Böylece Raşi. hiç hir i7. hulun- reddedildi gitmek ki onu, hunu tutmak hağladı için bid(at j(ti~iim'ında öyle gdiyor için, lJf~r siinııetiıni bid(at Emiri'nin olması ait olan hazı rivayet- olan gedik kapatılmış İLn Vağ~al.ı, Tur~fışi Ye Ehfı Şame'de muyor. tesirli mes'eleyi kalanlar "Size ederİm56." daha daha sonraya hir birl(at zorlayun zorlama- başYlırmayl gl'rt:ktiriyor. 56 EI,,! Dlh'nd, a.g.c., :-:.27. r, '.H,9 \'e H, -.261; TUl'tıiŞi, n.g.e., 5.32; aynı şekilde bak: Cııldziher,