B : 68 7 . 6 .1948 nacia ki Bakanlık kuruluncaya kadar kendileri Ekonomi Bakanı idiler. Birgün olsun iş yerle­ rinin sıhhî durumlarını ele almamışlar, teftiş et­ memişlerdir. İş Kanununun bu hususa ait hü­ kümlerinde bir noksanlık yoktur. O yeni ku­ rulacak müesseselerin şeraiti fenniyelerini en ince noktasına kadar, kapalı, ayık yaşıyacakları yerleri bile tesbit etmiştir. .Fakat iş kitaba gir­ miş, kaleme girmiş, işçi kendi derdine dal­ mıştır. En yüksek olan bu Karabük, Zongul­ dak ve diğer Devlet İktisadi Teşekküllerinde dahi sıhhi durumun, taım bulunmadığı ayık­ tır. Yalnız göğsümüzü kabartan buradaki vazi­ yeti diğer teşekküllerde tamam olarak şimdiye kadar görememişizdir. Karabük 'te Hattâ Mikrodiyografi mi ne diyorlar doktor olmadığım için bilmiyorum, bu âletlerin hepsi mütekâmil vaziyettedir. İşçi, sıhhatini, bünyesini, ka­ fasını, kolunu, tecrübesi nazarı dikkate alına­ rak kendisinin yerleştirilmesi icabeden yere yer­ leştirilmesi için esaslı bir incelemeden geçerek sen şu işi sen bu işi yapabilirsin diye doktorlar hassasiyetle üzerinde durarak kendilerine vere­ ceği vesika ile işbaşına geçmeleri lâzımdır. Fa­ kat bunları, bırakınız hususi teşebbüslerde Dev­ let İktisadi Teşekküllerinde bile görmek bize nasıp olmadı. İnşallah bundan sonra Hükümet in alacağı esaslı tedbirlerle buna muvaffak oluruz ve hattâ çiftçinin çift aletlerinin dahi ağaçlardan ormanlardan değil demir ve çelikten meydana gelmesine saik olacak Türk işçisinin sağlamasına azmetmiş olduğumuz zaman bunla­ rı görmüş olacağız. Arkadaşlar; topyekûn işçi denilen şey Baka­ nın beyan buyurduğu işçi sağlığı denen şey hiç korunmamış ve şimdiye kadar nizamnamesi hiç tatbik edilmemiştir. İşte (Demin biraz bahset­ tiğim gibi) Beykoz Cam Fabrikası, Süleyman Yiğit Cam Fabrikası, Simon'uu Pirinç Döküm­ hanesi sıhhi durumları bir facia ifade ettikten başka arkadaşlar kalafat yerleri o tarihî İstan­ bul'un yüksek hayatını yaşıyan memleketin içe­ risindeki bu yerleri bir defa İstanbul'u teşrif ettiğiniz zaman millet ve memleket derdi olarak görünüz. Ben burada ifade edemiyorum. Arkadaşlar; Çakmakçılar Yokuşu ve Valide Hanı ve diğer yerlerde kurunu ûladan kalma binaların altında havasız, susuz, gıdasız istirahatsiz ücreti belirsiz, çalışma saati gayrimuayyen ve en nihayet bunun dışında her türlü ihti- Ö : İ yacatı orada defetmek suretiyle orasının bir sinek yuvası halini aldığını görürseniz, bura­ daki Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığının, bu­ radaki alâkadaı* diğer bakanlıkların, hattâ ida­ ri makamat ve belediyenin ilgi derecelerini tak­ dir buyururusunuz. Hepimiz işçi olduğumuza göre bir işçinin bulması lâzımgelen şartların orada asla mevcut olmadığına şahit olursunuz. fUı paviyonlar böyle olduktan başka her yeri de böyledir. Zaten lıenim söylememe hacet kalmadan Sayın Bakan vaziyeti açıkladılar. Sonra, verem, nevrit, zatürrie, zatülcenp gibi hastalıklar meslek hastalıklarından addedilmemiştir. l.r>lf>(i sayılı Nizamname, bu gibi hastalıkların meslek hastalığı meyan ma alına­ bilmesi için Sağlık ve Sosyal Yardım ve Ça­ lışma Bakanlıklarının tetkikine lüzum olduğunu sÖylemişse de bu Nizamnameye tasrih mahiye­ tinde hiçbir şey ilâve edilmemiştir. Fakat arka­ daşlar, sunu açık söyliyeyim ki, Zonguldak ve Karabük gibi memleketin sanayiinin yegâne yükselme kaynağı ve merkezi haline getirilen sanayi bölgeleri ve hattâ istikbalin sanayi mih­ rakı mhaiyetini alan o yerlerde, demin arzettiğim IBOO derecei hararet karşısında, açık saha­ da dökecek teri kalmıyan vatandasın az zaman zarfında almış olduğu hastalık nevrit, zatür­ rie, zatülcenp, veremdir. Bunları meslek hasta­ lığı olarak kabul etmemek akıl kârı değildir. Bu hastalıkları aldıktan sonra işçi köyceğizine gitmekte ve bir daha dönememektedir. Onu artık bulamazsınız. O bölgelerde verem hasta­ lığı çoktur. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakaldı­ ğının Karabük'te, Keltepe ki ben ona Cîültepe diyorum, birer sanatoryum veya verem hasta­ nesi kurulması için teşebbüse geçmesi yerinde olur. Sonra; Nazilli havalisinde de bu gibi iş­ çi sanatoryumları açılması lâzımdır. Çünkü bu muhitler devamlı işçi hastalığına mâruz iş yer­ lerinin bulunduğu yerlerdir. Bu civar köylerden beş on kurıışcağız kazanmak maksadiyla gelen­ ler bir müddet sonra hastalanmaktadırlar. Ora­ larda zatürrie, zatülcenp ve verem gibi ciğer hastalıkları sık sık vukua gelmektedir. Arkadaşlar; memlekette verem çoktur diye mütemadiyen şikâyet ediyoruz. Fakat bu hasta­ lığın işçilerin bakımsızlığından, sıhhi durum hırının bozukluğundan ileri gelmekte olduğunu hiç hesaba katmıyoruz. Binaenaleyh bunun gi­ bi. isten mütevellit hastalıkları derhal meslek 114