t : 32 12 . 7 se, mensub olduğu müdafaai hukuk 'heyetlerini doğ­ rudan doğruya irşad ederelk, takviye kıtaaltı vücuda gıetirerelk eelbhelere gönderirse, sonra Kasitamonide, Ktonyada, ce'bhe gerilerinde kıtaatı munıtazaıma teşek­ kül eder. Bu kıtaatı muntazama burada çalışırsa, emin olunuz ki, vaziyette 'hiç Ibir tehlike yoktur. Bina­ enaleyh bugün cebirelerin gerisinde kıtaat teşkil et­ mek şartiyle vazife yapılmış olur. Bu, yalnız Hükü­ metin işi değildir. 'Hepimizin işidir. Biz irşat edipde halikı 'seferberliğe teşvik etmezsek, asker göndermezselk ve halkta güle güle sevine sevine 'askere gelmezse vaziyet yine tehlikelidir. Binaenaleyh hepimize düşen vazife bu günkü tehlike karşısında, bilhassa alâkadar olan zevatın memleket içine dağılarak teşkilâtı esasiyeyi kuvvetlendi rmiesidir. Bu teşkilâtı muntazama kuv­ vetlenmezse, cepihe gerilerinde Ikıtaatı muntazama teş­ kil etmezse, bizim burada koparacağımız feryattan ıfali'db yoktur. Onun için cepihe 'gerisinde teşkilât yapa­ cağız kabiliyetli arkadaşlarıımız hemen vazife başına koşimalı. Kasitamoni'de, Ankara'da Konya'da teşkilâ­ tı munitaza'maya başlamalıdır. Vakit geçiyor. Binaena­ leyh bir an evveii Hükümetimizden rica ederim, istir­ ham ederim, hu teşkilâtı muntazalmayı derhal canlan'dmsın, derhal esaslandırsın, derhal işe başlasın. 'Sonra efendiler; düşman dehşetli propaganda ya­ pıyor. Güya Yunanlılar girdiği yerde hiç !bir şey yap­ mıyorlar, Yunanlılar hiç bir şeye dbkunmuıyoirlarmış. Yalınız kuvayi milliye rüesasınn arıyorlarmış, yanlış zalbkanı öMürüyorlarmış ve padişah tarafından 'gönde­ rilen bir kuvvet diye telakki ediliyormuş JBu telakki ne kadar fenadır. Yunan geliyor, amma kuvayi miMiye için geliyor. Başkası için değil, bu telakki efendi­ ler, ne kadar mülhim bir telakkidir. Binaenaleyh 'bu gi­ bi propagandalara karşı yapılacak mühim propagan­ dalar vardır. Düşman Giresun muharebesinde tulttuğunun hepsini öldürmüştür ve makineli tüfek ateşiyle öl­ dürmüştür. Balıkesire gelmiş, efradın bir kısmını af­ fetmiş, yalnız zabitanı öldüreceğiz, bizi padişah göndbrd!i diyorlar. Zabitanı öldürmeye geldik diyorlar ve kesiyorlar, asıyorlar. 'Binaenaleyh düşman yalnız ku­ vayi milliye için gelmiş değildir. Bütün ananaıtımızı, mukadldes atımızı çiğneyerek, ezerek harap ederek ge­ liyor. Bu itibarla, yapılan propagandalar ile ıbir çok şeyler gayıp ediyoruz. En mühim şey, kıtaattı muntazamadan evvel, propagandaya ehemmiyet vermektıir. Harici siyaset ne âlemde, ne düşünüyoruz? Kuş ada­ sında İtalyanlarla Yunanlılar çarpışıyor. Hepsimden bihaber kalıyoruz. Çünkü siyasette rol yapacak olan propaganda heyeti iş görmüyor. Onun için kıtaatı mun­ tazama ile beraber en mühim yapılacaik iş, siyaseti — 281 1336 C : 3 dahiliyeyi tedvir edecek olan propaganda heyetini der­ hal işe başlatmalktır. Efendiler şunu açıkça söylemeli­ dir ki, millet her vakit harpetmeye amadedir. Ve mi­ lat her vakit harpeder. Ne vakit 'başında kendisini id!are edecek bir kimse, bir adam bulursa, ne vakit kalbi mOllet vatan aşkiyle çarpar fedai Ibir kardeş (bulunursa (Alkışlar.) Edip Beyin maiyetindeki kuvvetler altı ıbin karşısında harpetmiş ve düşman kıtaatını yaranıştır. Bu Edip Bey kuvvetinden olan adamlar kaçmadılar. Edip Beyi Uşak'ta buldular, etrafımda toplandılar. Çünkü Edip Beyi seviyorlardı. 'Bu gün Bursa ahalisi müda­ faa edecek kabiliyet gösterilmelidir ve müda­ faa ederdi. Fakat Bursa ahalisinin hamıiyetini tahrik edecek bir reis yoktu. Efendiler, eğer Bursa'da rüesa vazifesini yapsaydı, fedakârlık yapsalar idi ve ölmeye azmetmiş [bulun­ salardı ve bu işe başladığı zaman herkes gibi bu işin karşısında ölüm olduğu kanaatini taşısalar idi, Bursa ahalisi mukavemet; ederdi. Binaenaleyh Hükümeti merkeziyede kabahat yoktur, kabahat şahıslardadır. Bir kuman'dan çıkıyor, vaziyete hâkim oluyor, memleketli kurtarıyor. Bir kurnandan kaçıyor. Kabahati şahıslar­ da arayalım, millette kabahat yoktur. Propagandamı­ zı iyi yaparsak, iyi adamlara ehemmiyet verirsek, emin olunuz vaziyet lehimizdedir. Fakat böyle palavracı adamlara kıymet verirsek, dört yüz bin lirayı sarfederler ve beş paralık kuvvet çıkarmazlarsa o vakit işte memleketin bağırmaya hakkı vardır. Binaenaleyh me­ suliyet doğrudan doğruya rüesayı hükümettedir, millet­ te değildir. Bu itibarla hemen Müdafaai Milliye Teş­ kilâtına başlamalı. Propaganda ayetimiz de işbaşına geçmelidir. MAHMUT CELÂL BEY (Saruhan) — Reis Be­ yefendi; bendeniz Bursa hakkında bazı malûmat ver­ mek isterim. Eğer imkân varsa sözü bendenize veriniz. REÎSÎSANÎ BEY — Efendim, zatı âlinizden ev­ vel söz isteyen beş zat vardır. Heyeti Vekile, Nizamnamei Dahilî mucibince her vakit söyleyebilirler, h-, met Beyefendi; Celâl Beyefendi Bursa hakkında bazı malûmat vermek işitiyorlar. Muvafakat eder iseniz sö­ zü kendilerine terkedelim. ERKÂNI HARBÎYE REİSİ ÎSMET BEY (Edir­ ne) — Peki efendim. REFÎK BEY (Konya) — Cami Beyefendi izahat ita buyurdular. Tabiî biz de kendi noktai nazarımızı beyan edeceğiz. REÎStSANİ BEY — Peki efendim. Söz alan ze­ vat müsaade ederler mi? (Edilir sesleri) MAHMUT CELÂL BEY (Saruhan) — Bendeniz bu vukuatın cereyan ettiği esnada, muharebe olduğu