kontınas dergı sayı--9

advertisement
Kadýn ve Ýþlevsel Üroloji Bülteni
STRES TİP İDRAR KAÇIRMADA KÖK HÜCRE TEDAVİSİ
Dr. Volkan İzol, Dr. Mutlu Değer
Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı, Adana
Stres üriner inkontinans (STİK) anlamlı sayıda kadının yaşam kalitesini etkileyen önemli bir klinik durumdur.
Tedavisinde davranış tedavisi, pelvik taban egzersizleri, vaginal aletler, farmakolojik tedavi ve cerrahi yöntemler uygulanmaktadır. Son yıllarda, STİK’tan korunma ve tedavisi ile ilgili yapılan araştırmalarda kök hücre ve
derivelerinin kullanımı gündeme gelmiştir. Kök hücreler genel olarak embriyonik ve erişkin olmak üzere 2
gruptan oluşur. Embriyonik hücrelerin kullanımları immünolojik ve tümörojenik etkilerinden dolayı sınırlandırılmıştır.
Erişkin tip hücreler ise kemik iliği, kas dokusu, yağ dokusu, kord kanı ve idrardan otolog transplantasyon için elde
edilebilir. Kullanılan hücre tipi, kaynağı, uygulama yolu, etki mekanizması, zedelenme sonrası uygulama dozu ve
zamanlanması klinik ve preklinik birçok çalışmanın konusu olmuştur. Bu derlemede, gelecekte STİK tedavisi için umut
veren kök hücre tedavisini anlatacağız.
Anahtar kelimeler: Stres üriner inkontinans; kök hücre; kemik iliği; kas; yağ
GİRİŞ
Stres tip idrar kaçırma (STİK) hayatı tehdit etmeyen,
sıklıkla kadınlarda görülen, kişinin günlük iş, ev hayatını,
sosyal aktivitelerini, yaşam kalitesi ve aile ilişkilerini
etkileyen ciddi medikal ve sosyal bir durumdur.1
Kadınlarda tüm yaş grupları değerlendirildiğinde
prevalansı yaklaşık %20 iken, 60 yaş üzerinde bu oran
%35 civarındadır.2,3
STİK’in fizyopatolojisi henüz net olarak açıklanamasa da
multifaktöryel olduğu, farklı anatomik yapıların rol
oynadığı ve sfinkterik birimin en önemli faktör olduğu
gösterilmiştir.4 Sfinkterik birim üretral çizgili sfinkter, düz
kas lifleri, nöronal innervasyonlar, vasküler pleksus,
submukoza ve epitelden oluşmaktadır.
Kadın
üretrasında proksimal, orta ve distal olmak üzere 3
bölüm vardır. Mesane boynuna uzanan detrüsor lifleri
proksimal üretrayı oluşturur. Orta üretra dışta çizgili ve
içte düz kas liflerini içerir ve bu yapı rabdosfinkter olarak
da bilinen eksternal üretral sfinkteri oluşturur.5 Distal
üretrada ise sadece düz kas lifleri bulunmaktadır. Sfinkterik birim veya üretrada atrofi, bağ dokudaki
değişiklikler, periüretral ve submukozal dokuların
kanlanması ve nöronal aktivitelerdeki değişiklikler STİK
gelişimine neden olabilmektedir. Ayrıca obstetrik
hikaye, doğum sayısı, kronik öksürük (astım, kronik
bronşit), obesite, ileri yaş ve pelvik cerrahi öyküsü STİK
için bildirilmiş risk faktörleridir.6,7
STİK’in güncel tedavisinde davranış tedavisi, pelvik
taban egzersizleri, vaginal aletler, farmakolojik tedavi ve
cerrahi yöntemler uygulanmaktadır. Farmakoterapinin
etkinliği genelde tatmin edici değildir.8 Mid-üretral askı
ve mesane süspansiyonu ameliyatları uzun dönemde
kontinansı sağlamakta etkin olsa da postoperatif işeme
zorluğu ve kullanılan materyale bağlı komplikasyonlar
göz ardı edilmemelidir.9 Üretral enjeksiyon minimal
morbiditeyle yapılmakla birlikte uzun dönemde kronik
inflamatuar cevaba, yabancı cisim reaksiyonuna,
periüretral abselere, mesane erozyonuna, mesane çıkım
darlığına ve pulmoner emboliye sebep olabilmektedir.10
Sonuç olarak STİK tedavisinde uzun dönem başarı
sağlayacak yeni yöntemlerin geliştirilmesi zorunluluk
haline gelmiştir. Son yıllarda farklı hastalıkların
tedavisinde kök hücre uygulanması ile ilgili çok sayıda
klinik ve preklinik çalışma yapılmış, umut verici ilerlemeler olmuştur.11 STİK’de de rabdosfinkterin rejenarasyonu
için embriyonik ve otolog erişkin kök hücrelerinin
kullanımı yazarların dikkatini çekmiş bu konu hakkında
artan sayıda araştırma yapılmaktadır. Embriyonik kök
hücrelerin kullanımı tümörojenik etkisi, etik kaygılar ve
idari düzenlemelerden dolayı sınırlandırılmıştır.12 Bu
durumda da kemik iliği, kas dokusu, yağ dokusu gibi
otolog erişkin kaynaklı kök hücrelerin izolasyonu ve
kullanımı çok önem kazanmıştır.13-17 Bu yazıda, STİK’de
kök hücre tedavisi ile ilgili literatürde bulunan makaleler
geçmişten günümüze değerlendirildi.
Stres Üriner İnkontinans Tedavisinde Kök Hücre Kullanımı
Kök hücrelerin en temel iki özeliği yenilenme kabiliyetlerinin
olması
ve
farklı
hücre
tiplerine
farklılaşabilmesidir. Bu farklılaşmada lokal hücresel
çevrenin etkisi çok önemlidir. Genel olarak kök hücreler
embriyonik ve erişkin olmak üzere 2 gruptan oluşur.
Embriyonik Kök Hücreler
Bu hücreler blastositlerden kaynaklanır ve totipotent
hücrelerdir. Sınırsız çoğalma ve her üç germ yaprağına
(endoderm, ektoderm ve mezoderm) farklılaşma kabiliyetleri vardır. Bu hücrelerin teorik olarak doku tamirinde
kullanımı her ne kadar mümkün olsa da etik, politik,
immünolojik ve tümörojenik etkilerinden dolayı
kullanımları sınırlandırılmıştır.18 Bu kaygılardan korunmak içinde STİK’in hücre bazlı tedavilerinde otolog
erişkin kök hücrelerine odaklanılmıştır.
Erişkin Kök Hücreler
Erişkin kök hücreler pluripotent veya multipotent
hücreler olup birçok doku ve organdan kaynaklanabilirler. Postnatal dönemde bu hücreler normal hücre
döngüsünde, büyümesinde, idamesinde ve tamirinde
rol oynarlar.19 STİK için bu hücreler iskelet kası, yağ doku,
∼ 10 ∼
Kadýn ve Ýþlevsel Üroloji Bülteni
kemik iliği, kord kanı ve idrardan otolog transplantasyon
için elde edilebilir. Bununla birlikte kemik iliği ve
korddan elde edilen hücreler zayıf immünojenik
özelliklerinden dolayı allogenik uygulamalarda da
kullanılabilir.20,21 Tüm bu izole edilen erişkin kök hücreler
transplantasyon öncesinde doku kültüründe çoğaltılır.
Erişkin kök hücrelerin insanda kullanımı tam olarak
değerlendirilemediğinden dolayı güvenilirliği hakkında
endişeler devam etmektedir. Bununla birlikte
farklılaşma, bölünme ve tümörojenik yetenekleri kısıtlı
olduğundan embriyonik hücrelerden daha fazla güvenilirdirler. Bu inanış özellikle 40 yılı aşkın süredir hemopoetik sistemde kök hücrelerin kullanımıyla desteklenmektedir. Ancak bu hücrelerinde güvenilirliği hakkında
kaygılar 3 noktada yoğunlaşmaktadır. Birincisi, bazı
kanser tiplerini tetikleyen kök hücreler ile bu hücrelerin
benzer olduğu, ikincisi bu hücrelerin tümör etrafındaki
anjiyogenezde rol oynaması, üçüncüsü ise zayıf
immünojenik olmasından dolayı kanser oluşumuna
neden olabileceğidir.18,20 Bir başka şüphe de in vitro
ortamda çoğaltılırken genetik mutasyonlara uğramaları
ve spontan tümör gelişimine yol açabilmeleridir.
Erişkin Kök Hücre Kaynakları
Erişkin kök hücreleri farklı doku ve organlardan elde
edilebilir. Köken aldığı dokuya göre kök hücreleri farklı
şeklide davranabilir ve bu da tedavi edici özelliğini
etkileyebilir. Kas kaynaklı kök hücreler (KKKH) doku
kültüründe çoğaltmadan ziyade direk iskelet kasından
biyopsi ile elde edilebilmektedir.22 Bu dokunun
kullanıma hazır hale gelmesi yaklaşık 6 hafta sürmektedir. Ayrıca kas spesimenlerinin 24-60 ay gibi uzun
dönem dondurulması sonrası bile satelit hücrelerin
başarıyla izole edildiği bildirilmiştir.23 Yağ doku kaynaklı
kök hücreler (YDKKH) yağ dokusundan elde edilirler.24
İzolasyonları ve çoğaltılmaları diğerlerine göre kısmen
daha kolaydır. Kas ve yağ dokudan elde edilen kök
hücreler immünojenik proteinler içermektedir ve
genelde otolog transplantta kullanılırlar. Kemik iliği ise
hemopoetik ve mezenkimal hücrelerden oluşan heterojen bir yapı içermektedir. Kemik iliği kaynaklı kök
hücrelerin (KİKKH) izole edilip, kültür ile çoğaltılması
kolay olmakla birlikte hücrelerin elde edilmesi ağrılı ve
invaziv bir işlem olan aspirasyonla yapılır. Bundan dolayı
da STİK tedavisinde kullanımı diğer kök hücrelere göre
daha azdır. Preklinik ve klinik çalışmalarda bu üç doku sık
olarak kullanılmaktaysa da kord kanı ve idrar diğer
kullanılan kaynaklardandır.25,26 Kemik iliği ve kord kanı
kök hücreleri zayıf immünojenik olduklarından allojenik
transplantta kullanılabilirler.
Preklinik Hayvan Çalışmaları
Farklı doku tiplerinden elde edilen erişkin kök hücreleri
hayvan modelleri kullanılarak STİK tedavisinde
değerlendirilmiştir. Bu hayvan modelleri fare ve daha
büyük hayvanlar özelliklede tavşan ve domuz
kullanılarak yapılmıştır.27-31
Kas Kaynaklı Kök Hücreler
İskelet kas biyopsilerinden izolasyon işlemlerine bağlı
kalınarak farklı hücre popülasyonları elde edilebilir. Bu
hücre popülâsyonları myoblastlar, satellit hücreler, kas
progenitör hücreler, kastan türemiş hücreler ve
KKKH’lerdir. Bu hücrelerin, geri dönüşümsüz üretral
hasar ve ya üretral denervasyonun yapıldığı hayvan
çalışmalarında, periüretral enjeksiyonu sonucunda bu
hücrelerin iyileşme sürecine önemli katkıları olduğu
bildirilmiş ve bu katkılar histolojik ve immunohistokimyasal bulgularla da gösterilmiştir. Fonksiyonel testler de
ürodinamik ölçümler ve üretral kontraksiyonlardaki
iyileşmeyi pekiştirmiştir. Üretranın kas liflerinin, kan
damarlarının ve periferal sinirlerinin senkronize olarak
yeniden oluşturulması için KKKH’leri katkıda
bulunmaktadır. Bir hayvan çalışmasında, hasarlanmış
periferal sinir ve vasküler hücrelerin KKKH’ler tarafından
yeniden
tasarlandığı
ve
nörojenik
mesane
bozukluğunda iyileşme sağladığı bildirilmiştir.32
Pudendal sinirin izole edildiği fare modellerinde
KKKH’lerin fibrin yapıştırıcısı benzer madde ile transplantasyonun üretral sfinkter fonksiyonlarını düzelttiği
bildirilmiştir.33 KKKH-fibrin grubu sızıntı nokta basıncını
kontrol değerlerine getirmenin yanında KKKH’lerin sağ
kalımı, kas/kollajen oranını ve mikrodamarsal
yoğunluğu da artırdığı saptanmıştır. Bu sonuçlar sonrası
KKKH’lerin hareketlerini kolaylaştırmak için fibrinin
yararlı bir madde olabileceğini önerildi.
Yağ Doku Kaynaklı Kök Hücreler
YDKKH’ler yağ dokudan kolayca izole edilebilirler ve
adipojenik, kondrojenik, osteojenik, miyojenik ve
nörojenik hücrelerin dahil olduğu bir çok hücre tipine
farklılaşabilirler.20,24 Alt üriner sisteme enjekte edilen
hücreler 12 hafta kadar canlılıklarını sürdürürler ve
“bulking” ajanlar gibi davranarak üretral fonksiyonu
iyileştirirler.27-31 Bu kök hücreler direkt olarak kas
hücrelerine farklılaşarak veya indirekt olarak doğal
(endojen) kök hücrelere parakrin etki yaparlar. Bir
çalışmada YDKKH’lerden farklılaşan myoblastlar
farelerde vajinal balon dilatasyon sonrası STİK tedavisi
için kullanılmıştır.33 5-azasitidinin YDKKH’lerin myoblastlara farklılaşmasını başarılı bir şekilde indüklediği ve bu
yöntemin
STİK
tedavisinde
kullanılabileceği
önerilmiştir.34 Son çalışmalarda inkontinan farede
periüretral enjekte edilen YDKKH’lerin düz kasa
farklılaştığı ve üretral fonksiyonu iyileştirdiği
gösterilmiştir.35,36 Fakat bu çalışmaların sadece birinde
mesane aktivitesi ve işeme fonksiyonu ölçülmüş, üretral
fonksiyon ve kaçırma basıncı bildirilmemiştir.
YDKKH’lerin etkileri kolaylaştırmak için büyüme faktörü
kullanılması farklı bir yaklaşımdır. Kontrollü salınan sinir
büyüme faktörüyle (SBF) beraber YDKKH’lerinin periüretral enjeksiyonu STİK tedavisinde kullanılmış. Sonuç
olarak SBF’ünün YDKKH’lerinin canlılığını ve kaçırma
basıncını iyileştirdiği bildirilmiştir.37
Kemik İliği Kaynaklı Kök Hücreler
KİKKH’lerin miyojenik farklılaşması, düz ve çizgili kas
∼ 11 ∼
Kadýn ve Ýþlevsel Üroloji Bülteni
antijenlerine ekspresyonları in vitro olarak çalışılmıştır.
KİKKH’lerinin düz ve çizgili kasa farklılaşmasını gösteren
desmin, aktin ve miyozin ağır zinciri için farklılaşmış
hücreler pozitif olarak işaretlenmiştir.38 Bir başka
çalışmada, farelerde hasarlanmış üretral sfinktere
(üretrolizis ve kardiyotoksin ile) KİKKH’lerinin otolog
transplantasyonu kullanılmış ve KİKKH’lerinin çizgili
kasa ve periferal sinir hücrelere farklılaştığı ancak düz
kasa farklılaşmadığı bildirilmiştir.39 Hücre enjeksiyonunu
takiben 13. haftada kontrol ve KİKKH grubu arasında
kaçırma basınçları açısından fark olmadığı gösterilmiş.
Bu çalışmada gözlem diğer çalışmalardan farklıdır;
çünkü hasarlanmış modelde hasar sonrası hücre enjeksiyonunun zamanı ve sonuç ölçümlerinin zamanı
farklıymış. Bilateral pudental sinirin kesildiği fare
çalışmalarında, KİKKH’lerin periüretral enjeksiyonu
üretral fonksiyonu iyileştirdiği ve buda hücre enjeksiyonu sonrası 1. aydaki kaçırma ve üretral kapanma
basıncının ölçülmesi ile belirlenmiştir.40 Enjekte edilen
hücreler bulundukları yerde dorsolateral kas
oluşturduğu ve bunların üretral lümene baskı yaparak
STİK iyileştirildiği gösterilmiştir. Bu hücreler aynı
zamanda düz kas aktin, vimentin ve dezmin için pozitif
olarak işaretlenmiştir. Diğer çalışmalarda da
KİKKH’lerinin transplantasyonu ile üretral sfinkter fonksiyonun iyileştirildiği bildirilmiştir.41,42 Başka bir yaklaşım
da bilateral siyatik sinirin kesildiği fare çalışmalarında
KİKKH’leri ile mid-üretral askının kombine kullanımıdır.43
KİKKH’leri ve askı uygulanan grup ile sadece askı grubu
karşılaştırıldığında ikinci grupta daha iyi fonksiyonel
sonuçlar olmasına rağmen, 12 hafta sonra ilk grupta
ligaman benzeri oluşum ve kollojen matriksin daha fazla
olduğu gösterilmiştir. Umblikal kord kanı ve idrardan
elde edilen diğer erişkin kök hücrelerin STİK
tedavisindeki etkinliği KİKKH’leri ve YDKKH’lerinki ile
benzerdir.25,26
Uygulama Yolu
Çoğu çalışmada kök hücreler üretra içine veya periüretral alana enjeksiyonla lokal olarak uygulanmıştır. Kök
hücrelerinin intravenöz uygulaması da araştırılmıştır.
Uyarılmış doğum hasarı oluşturulan fare modelinde
intravenöz uygulanan mezenkimal KİKKH’lerin üretra,
vajina, rektum ve levator ani kasına gittiğini
bildirilmiştir.44 Kök hücreleri dolaşım sistemiyle dolaşır,
immün hücrelerin ve lenfositlerin hasar alanına gidişine
benzer bir şekilde sitokin veya spesifik faktörler
salgılanan alana doğru göç eder. Kök hücrelerden
salgılanan parakrin faktörlerin doku onarımı ve rejenerasyonun da rol oynayıp oynamadığı, işaretli hücrelerin
intravenöz enjeksiyonu sonrası görüntülenmesi ile takip
edilmiştir.45 Enjekte edilen KKKH’lerin tercihen üretra,
dalak ve vajinal hasarlanmanın olduğu alana hareket
ettiği izlenmiştir. Fonksiyonel çalışmalarda kök
hücrelerin enjeksiyonu sonrası kaçırma basınçlarının
kontrol değerlere geldiğini göstermiştir. Yine farklı
çalışmalarda doku iyileşmesinde parakrin faktörlerinin
önemli bir oynadığı saptanmıştır.
İnsanlarda Klinik Çalışmalar
Çeşitli
hastalıkların
tedavisinde
kök
hücre
kullanımındaki gelişmelere rağmen STİK ile ilgili
çalışmalar sınırlı sayıdadır.27-32 Bu çalışmalarda otolog
kondroblast, myoblast, KKKH, YDKKH ve kord kanı kök
hücreleri kullanılmıştır. Ne yazık ki bu klinik çalışmalarda
elde edilen sonuçlar hayvan çalışmalarından daha kötü
olarak bildirilmiştir. Bazılarında orta derece etkinlik
izlenirken bazılarında 8-9 ay sonra başlayan geç etki
görülmüştür. Yapılan prospektif bir çalışmada dirençli
STİK’ı olan 12 bayan hastaya otolog KKKH intrasfinkterik
olarak enjekte edilmiş.46 Tedavi sonrası 12. ayda 3 hasta
kuru, 7 hasta da ped testinde düzelme ve 2 hastada
kötüleşme bildirilmiştir. Yine kord hücrelerin üretral
submukozaya
enjekte
edildiği
39
hastada
“bulking”ajanlar ile yapılan tedaviye benzer sonuçlar
saptanmıştır.47 Halen devam etmekte randomize bir
çalışmada otolog KKKH’ler üretral sfinktere enjekte
edilmiş 29 hastanın sonuçları bildirilmiş. farklı dozlar
kullanılmış ve doz bağımlı etkide araştırılmış. Sonuç
olarak ta idrar kaçırma ve stres inkontinans olaylarında
azalma izlenmiş ve ciddi yan etki bildirilmemiştir.48
Mesane ekstrofi-epispadiası olan 7 erkek, 1 kadın
hastaya otolog myoblast enjeksiyonu yapılmış, erkekelerde anlamlı iyileşme ve 5’inde kuruluk izlenirken, kadın
hastada sadece ürodinamik iyileşme görülmüştür.49
SONUÇ
Sonuç olarak tüm bu verilerin doğrulanabilmesi için
uzun dönem takip süreli, kesin kriterleri olan ve fazla
hasta sayılı klinik çalışmalara ihtiyaç vardır. Ayrıca kök
hücrenin
kaynağını,
izolasyonundaki
ve
sınıflandırılmasındaki etkin yöntemi, mikro çevrenin
etkisini, doku rejenerasyonunu hangi mekanizmayla
tetiklediğini, nasıl canlı kaldığı, başka organlara göç edip
etmediğini ve uzun dönem güvenilirliğini belirlemek
yakın gelecekte yapılacak olan çalışmaların tetikleyicisi
olacaktır.
KAYNAKLAR
1. Nygaard IE, Heit M. Stress urinary incontinence. Obstet
Gynecol 104: 607–620, 2004
2. Holroyd-Leduc JM, Straus SE. Management of urinary
incontinence in women: scientific review. JAMA 291(8):
986–995, 2004
3. Brown JS, Nyberg LM, Kusek JW, Burgio KL, Diokno AC,
et al. National Institute of Diabetes and Digestive Kidney
Diseases International Research Working Group on
Bladder Dysfunction, Proceedings of the National
Institute of Diabetes and Digestive and Kidney Diseases
International Symposium onEpidemiologic Issues in
Urinary Incontinence in Women, Am J Obstet Gynecol
188(6): 77–88, 2003
4. Delancey JO. Why do women have stress urinary
incontinence? Neurourol Urodyn 29: 13–17, 2010
5. Macura KJ, Genadry RR. Female urinary incontinence:
pathophysiology, methods of evaluation and role of MR
imaging. Abdom Imaging 33: 371–380, 2008
6. Thom DH, van den Eeden SK, Brown JS. Evaluation of
∼ 12 ∼
Kadýn ve Ýþlevsel Üroloji Bülteni
parturition and other reproductive variables as risk
factors for urinary incontinence in later life. Obstet
Gynecol 90(6): 983–989, 1997
7. Meyer S, Schreyer A, De Grandi P, Hohlfeld P. The
effects of birth on urinary continence mechanisms and
other pelvic floor characteristics. Obstet Gynecol 92:
613–618, 1998
8. Rogers RG. What’s best in the treatment of stress
urinary incontinence? N Engl J Med 362: 2124–2125, 2010
9. Chermansky CJ, Winters JC. Complications of vaginal
mesh surgery. Curr Opin Urol 22: 287–291, 2012.
10. Kirchin V, Page T, Keegan PE, Atiemo K, Cody JD, et al.
Urethral injection therapy for urinary incontinence in
women. Cochrane Database Syst Rev 2: CD003881, 2012
11. Caruso DJ, Gomez CS, Gousse AE. Medical management of stress urinary incontinence: is there a future?
Curr Urol Rep 10: 401–407, 2009
12. Edwards RG. A burgeoning science of embryological
genetics demands a modern ethics. Reprod Biomed
Online 15(Suppl 1): 34–40, 2007
13. Furuta A, Jankowski RJ, Pruchnic R, Yoshimura N,
Chancellor MB. The potential of muscle-derived stem
cells for stress urinary incontinence. Expert Opin Biol
Ther 7: 1483–1486, 2007
14. Bajada S, Mazakova I, Richardson JB, Ashammakhi N.
Updates on stem cells and their applications in regenerative medicine. J Tissue Eng Regen Med 169–183, 2008
15. Stangel-Wójcikiewicz K, Malgorzata S, Nikolavsky D,
Chancellor MB. Cellular therapy for treatment of stress
urinary incontinence. Curr Stem Cell Res Ther 5: 57–62, 2010
16. Taha MF, Hedayati V. Isolation, identification and
multipotential differentiation of mouse adipose tissuederived stem cells. Tissue Cell 42: 211–216, 2010
17. Schaffler A, Büchler C. Concise review: adipose
tissue-derived stromal cells—basic and clinical implications for novel stem-cell-based therapies. Stem Cells 25:
818–827, 2007
18. Fong CY, Gauthaman K, Bongso A. Teratomas from
pluripotent stem cells: a clinical hurdle. J Cell Biochem
111: 769–781, 2010
19. Ho CP, Bhatia NN. Development of stem cell therapy
for stress urinary incontinence. Curr Opin Obstet
Gynecol 24(5): 311-317, 2012
20. Rodriguez R, Garcı´a-Castro J, Trigueros C, García
Arranz M, Menéndez P. Multipotent mesenchymal
stromal cells: clinical applications and cancer modeling.
Adv Exp Med Biol 741: 187–205, 2012
21. Wagner JE, Gluckman E. Umbilical cord blood
transplantation: the first 20 years. Semin Hematol 47: 3–12,
2010
22. Sharifiaghdas F, Taheri M, Moghadasali R. Isolation of
human adult stem cells from muscle biopsy for future
treatment of urinary incontinence. Urol J 8: 54–59, 2011
23. Sumino Y, Hirata Y, Hanada M, Akita Y, Sato F, et al.
Long-term cryopreservation of pyramidalis muscle
specimens as a source of striated muscle stem cells for
treatment of postprostatectomy stress urinary incontinence. Prostate 71: 1225–1230, 2011
24. Roche R, Festy F, Fritel X. Stem cells for stress urinary
incontinence: the adipose promise. J Cell Mol Med 14:
135–142, 2010
25. Lim JJ, Jang JB, Kim JY, Moon SH, Lee CN, Lee KJ.
Human umbilical cord blood mononuclear cell transplantation in rats with intrinsic sphincter deficiency. J
Korean Med Sci 25: 663–670, 2010
26. Wu S, Bharadwaj S, Hodges SJ, Atala A, Zhang Y.
Implantation of autologous urine derived stem cells
expressing vascular endothelial growth factor for potential use in genitourinary reconstruction. J Urol 186:
640–647, 2011
27. Wang HJ, Chuang YC, Chancellor MB. Development
of cellular therapy for the treatment of stress urinary
incontinence. Int Urogynecol J 22: 1075–1083, 2011
28. Nikolavasky D, Stangel-Wójcikiewicz K, Stec M, Chancellor MB. Stem cell therapy: a future treatment of stress
urinary incontinence. Semin Reprod Med 29: 61–70, 2011
29. Staack A, Rodriguez LV. Stem cells for the treatment
of urinary incontinence. Curr Urol Rep 12: 41–46, 2011
30. Goldman HB, Sievert KD, Damaser MS. Will we ever
use stem cells for the treatment of SUI? Neurourol
Urodyn 31: 386–389, 2012
31. Lin CS, Lue TF. Stem cell therapy for stress urinary
incontinence: a critical review. Stem Cells Dev 21: 834843, 2012
32. Nitta M, Tamaki T, Tono K, Okada Y, Masuda M, et al.
Reconstitution of experimental neurogenic bladder
dysfunction using skeletal muscle-derived multipotent
stem cells. Transplantation 89: 1043–1049, 2010
33. Fu Q, Song XF, Liao GL, Deng CL, Cui L. Myoblasts
differentiated from adipose-derived stem cells to treat
stress urinary incontinence. Urology 75: 718–723, 2010
34. Wu G, Zheng X, Jiang Z, Wang J, Song Y. Induced
differentiation of adipose-derived stromal cells into
myoblasts. J Huazhong Univ Sci Technolog Med Sci 30:
285–290, 2010
35. Kajbafzadeh AM, Elmi A, Payabvash S, Salmasi AH,
Saeedi P, et al. Transurethral autologous myoblast
injection for treatment of urinary incontinence in
children with classic bladder exstrophy. J Urol 180(3):
1098–1105, 2008
36. Oshima H, Payne TR, Urish KL, Sakai T, Ling Y, et al.
Differential myocardial infarct repair with muscle stem
cells compared to myoblasts, Mol Ther 12(6): 11301141, 2005
37. Zhao W, Zhang C, Jin C, Zhang Z, Kong D, et al. Periurethral injection of autologous adipose derived stem
cells with controlled-release nerve growth factor for the
treatment of stress urinary incontinence in a rat model.
Eur Urol 59: 155–163, 2011
38. Drost AC, Weng S, Feil G, Schäfer J, Baumann S, et al.
In vitro myogenic differentiation of human bone
marrow-derived mesenchymal stem cells as a potential
treatment for urethral sphincter muscle repair. Ann N Y
Acad Sci 1176: 135–143, 2009
39. Kinebuchi Y, Aizawa N, Imamura T, Ishizuka O, Igawa
Y, et al. Autologous bone-marrow-derived mesenchymal stem cell transplantation into injured rat urethral
sphincter. Int J Urol 17: 359–368, 2010
∼ 13 ∼
Kadýn ve Ýþlevsel Üroloji Bülteni
40. Kim SO, Na HS, Kwon D, Joo SY, Kim HS, et al. Bonemarrow-derived mesenchymal stem cell transplantation
enhances closing pressure and leak point pressure in a
female urinary incontinence rat model. Urol Int 86:
110–116, 2011
41. Corcos J, Loutochin O, Campeau L, Eliopoulos N,
Bouchentouf M, et al. Bone marrow mesenchymal
stromal cell therapy for external urethral sphincter
restoration in a rat model of stres urinary incontinence.
Neurourol Urodyn 30: 447–455, 2011
42. Imamura T, Loutochin O, Campeau L, Eliopoulos N,
Bouchentouf M, et al. Implantation of autologous
bonemarrow-derived cells reconstructs functional
urethral sphincters in rabbits. Tissue Eng Part A 17:
1069–1081, 2011
43. Zou XH, Zhi YL, Chen X, Jin HM, Wang LL, et al.
Mesenchymal stem cell seeded knitted silk sling for the
treatment of stress urinary incontinence. Biomaterials
31: 4872–4879, 2010
44. Cruz M, Dissaranan C, Cotleur A, Kiedrowski M, Penn
M, et al. Pelvic organ distribution of mesenchymal stem
cells injected intravenously after simulated childbirth
injury in female rats. Obstet Gynecol Int 61: 29-46, 2012
45. Dissaranan C, Cruz M, Gill B. Inravenous mesenchymal stem cells home to the urethra and facilitate recovery from stress urinary incontinence after childbirth
injury via local secretion of paracrine factors. J Urol 185:
73, 2011
46. Sebe P, Doucet C, Cornu JN, Ciofu C, Costa P, et al.
Intrasphincteric injections of autologous muscular cells
in women with refractory stress urinary incontinence: a
prospective study. Int Urogynecol J 22: 183–189, 2011
47. Carr LK, Robert M, Kultgen PL, Herschorn S, Birch C,
et al. Autologous muscle derived cell therapy for stress
urinary incontinence: a prospective, dose ranging study.
J Urol.189(2): 595-601, 2013
48. Elmi A, Kajbafzadeh AM, Tourchi A, Talab SS, Esfahani
SA. Safety, efficacy and health related quality of life of
autologous myoblast transplantation for treatment of
urinary incontinence in children with bladder
exstrophy-epispadias complex. J Urol 186: 2021–2026,
2011
∼ 14 ∼
Download