Kadýn ve Ýþlevsel Üroloji Bülteni STRES TİP İDRAR KAÇIRMADA KÖK HÜCRE TEDAVİSİ Dr. Volkan İzol, Dr. Mutlu Değer Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı, Adana Stres üriner inkontinans (STİK) anlamlı sayıda kadının yaşam kalitesini etkileyen önemli bir klinik durumdur. Tedavisinde davranış tedavisi, pelvik taban egzersizleri, vaginal aletler, farmakolojik tedavi ve cerrahi yöntemler uygulanmaktadır. Son yıllarda, STİK’tan korunma ve tedavisi ile ilgili yapılan araştırmalarda kök hücre ve derivelerinin kullanımı gündeme gelmiştir. Kök hücreler genel olarak embriyonik ve erişkin olmak üzere 2 gruptan oluşur. Embriyonik hücrelerin kullanımları immünolojik ve tümörojenik etkilerinden dolayı sınırlandırılmıştır. Erişkin tip hücreler ise kemik iliği, kas dokusu, yağ dokusu, kord kanı ve idrardan otolog transplantasyon için elde edilebilir. Kullanılan hücre tipi, kaynağı, uygulama yolu, etki mekanizması, zedelenme sonrası uygulama dozu ve zamanlanması klinik ve preklinik birçok çalışmanın konusu olmuştur. Bu derlemede, gelecekte STİK tedavisi için umut veren kök hücre tedavisini anlatacağız. Anahtar kelimeler: Stres üriner inkontinans; kök hücre; kemik iliği; kas; yağ GİRİŞ Stres tip idrar kaçırma (STİK) hayatı tehdit etmeyen, sıklıkla kadınlarda görülen, kişinin günlük iş, ev hayatını, sosyal aktivitelerini, yaşam kalitesi ve aile ilişkilerini etkileyen ciddi medikal ve sosyal bir durumdur.1 Kadınlarda tüm yaş grupları değerlendirildiğinde prevalansı yaklaşık %20 iken, 60 yaş üzerinde bu oran %35 civarındadır.2,3 STİK’in fizyopatolojisi henüz net olarak açıklanamasa da multifaktöryel olduğu, farklı anatomik yapıların rol oynadığı ve sfinkterik birimin en önemli faktör olduğu gösterilmiştir.4 Sfinkterik birim üretral çizgili sfinkter, düz kas lifleri, nöronal innervasyonlar, vasküler pleksus, submukoza ve epitelden oluşmaktadır. Kadın üretrasında proksimal, orta ve distal olmak üzere 3 bölüm vardır. Mesane boynuna uzanan detrüsor lifleri proksimal üretrayı oluşturur. Orta üretra dışta çizgili ve içte düz kas liflerini içerir ve bu yapı rabdosfinkter olarak da bilinen eksternal üretral sfinkteri oluşturur.5 Distal üretrada ise sadece düz kas lifleri bulunmaktadır. Sfinkterik birim veya üretrada atrofi, bağ dokudaki değişiklikler, periüretral ve submukozal dokuların kanlanması ve nöronal aktivitelerdeki değişiklikler STİK gelişimine neden olabilmektedir. Ayrıca obstetrik hikaye, doğum sayısı, kronik öksürük (astım, kronik bronşit), obesite, ileri yaş ve pelvik cerrahi öyküsü STİK için bildirilmiş risk faktörleridir.6,7 STİK’in güncel tedavisinde davranış tedavisi, pelvik taban egzersizleri, vaginal aletler, farmakolojik tedavi ve cerrahi yöntemler uygulanmaktadır. Farmakoterapinin etkinliği genelde tatmin edici değildir.8 Mid-üretral askı ve mesane süspansiyonu ameliyatları uzun dönemde kontinansı sağlamakta etkin olsa da postoperatif işeme zorluğu ve kullanılan materyale bağlı komplikasyonlar göz ardı edilmemelidir.9 Üretral enjeksiyon minimal morbiditeyle yapılmakla birlikte uzun dönemde kronik inflamatuar cevaba, yabancı cisim reaksiyonuna, periüretral abselere, mesane erozyonuna, mesane çıkım darlığına ve pulmoner emboliye sebep olabilmektedir.10 Sonuç olarak STİK tedavisinde uzun dönem başarı sağlayacak yeni yöntemlerin geliştirilmesi zorunluluk haline gelmiştir. Son yıllarda farklı hastalıkların tedavisinde kök hücre uygulanması ile ilgili çok sayıda klinik ve preklinik çalışma yapılmış, umut verici ilerlemeler olmuştur.11 STİK’de de rabdosfinkterin rejenarasyonu için embriyonik ve otolog erişkin kök hücrelerinin kullanımı yazarların dikkatini çekmiş bu konu hakkında artan sayıda araştırma yapılmaktadır. Embriyonik kök hücrelerin kullanımı tümörojenik etkisi, etik kaygılar ve idari düzenlemelerden dolayı sınırlandırılmıştır.12 Bu durumda da kemik iliği, kas dokusu, yağ dokusu gibi otolog erişkin kaynaklı kök hücrelerin izolasyonu ve kullanımı çok önem kazanmıştır.13-17 Bu yazıda, STİK’de kök hücre tedavisi ile ilgili literatürde bulunan makaleler geçmişten günümüze değerlendirildi. Stres Üriner İnkontinans Tedavisinde Kök Hücre Kullanımı Kök hücrelerin en temel iki özeliği yenilenme kabiliyetlerinin olması ve farklı hücre tiplerine farklılaşabilmesidir. Bu farklılaşmada lokal hücresel çevrenin etkisi çok önemlidir. Genel olarak kök hücreler embriyonik ve erişkin olmak üzere 2 gruptan oluşur. Embriyonik Kök Hücreler Bu hücreler blastositlerden kaynaklanır ve totipotent hücrelerdir. Sınırsız çoğalma ve her üç germ yaprağına (endoderm, ektoderm ve mezoderm) farklılaşma kabiliyetleri vardır. Bu hücrelerin teorik olarak doku tamirinde kullanımı her ne kadar mümkün olsa da etik, politik, immünolojik ve tümörojenik etkilerinden dolayı kullanımları sınırlandırılmıştır.18 Bu kaygılardan korunmak içinde STİK’in hücre bazlı tedavilerinde otolog erişkin kök hücrelerine odaklanılmıştır. Erişkin Kök Hücreler Erişkin kök hücreler pluripotent veya multipotent hücreler olup birçok doku ve organdan kaynaklanabilirler. Postnatal dönemde bu hücreler normal hücre döngüsünde, büyümesinde, idamesinde ve tamirinde rol oynarlar.19 STİK için bu hücreler iskelet kası, yağ doku, ∼ 10 ∼ Kadýn ve Ýþlevsel Üroloji Bülteni kemik iliği, kord kanı ve idrardan otolog transplantasyon için elde edilebilir. Bununla birlikte kemik iliği ve korddan elde edilen hücreler zayıf immünojenik özelliklerinden dolayı allogenik uygulamalarda da kullanılabilir.20,21 Tüm bu izole edilen erişkin kök hücreler transplantasyon öncesinde doku kültüründe çoğaltılır. Erişkin kök hücrelerin insanda kullanımı tam olarak değerlendirilemediğinden dolayı güvenilirliği hakkında endişeler devam etmektedir. Bununla birlikte farklılaşma, bölünme ve tümörojenik yetenekleri kısıtlı olduğundan embriyonik hücrelerden daha fazla güvenilirdirler. Bu inanış özellikle 40 yılı aşkın süredir hemopoetik sistemde kök hücrelerin kullanımıyla desteklenmektedir. Ancak bu hücrelerinde güvenilirliği hakkında kaygılar 3 noktada yoğunlaşmaktadır. Birincisi, bazı kanser tiplerini tetikleyen kök hücreler ile bu hücrelerin benzer olduğu, ikincisi bu hücrelerin tümör etrafındaki anjiyogenezde rol oynaması, üçüncüsü ise zayıf immünojenik olmasından dolayı kanser oluşumuna neden olabileceğidir.18,20 Bir başka şüphe de in vitro ortamda çoğaltılırken genetik mutasyonlara uğramaları ve spontan tümör gelişimine yol açabilmeleridir. Erişkin Kök Hücre Kaynakları Erişkin kök hücreleri farklı doku ve organlardan elde edilebilir. Köken aldığı dokuya göre kök hücreleri farklı şeklide davranabilir ve bu da tedavi edici özelliğini etkileyebilir. Kas kaynaklı kök hücreler (KKKH) doku kültüründe çoğaltmadan ziyade direk iskelet kasından biyopsi ile elde edilebilmektedir.22 Bu dokunun kullanıma hazır hale gelmesi yaklaşık 6 hafta sürmektedir. Ayrıca kas spesimenlerinin 24-60 ay gibi uzun dönem dondurulması sonrası bile satelit hücrelerin başarıyla izole edildiği bildirilmiştir.23 Yağ doku kaynaklı kök hücreler (YDKKH) yağ dokusundan elde edilirler.24 İzolasyonları ve çoğaltılmaları diğerlerine göre kısmen daha kolaydır. Kas ve yağ dokudan elde edilen kök hücreler immünojenik proteinler içermektedir ve genelde otolog transplantta kullanılırlar. Kemik iliği ise hemopoetik ve mezenkimal hücrelerden oluşan heterojen bir yapı içermektedir. Kemik iliği kaynaklı kök hücrelerin (KİKKH) izole edilip, kültür ile çoğaltılması kolay olmakla birlikte hücrelerin elde edilmesi ağrılı ve invaziv bir işlem olan aspirasyonla yapılır. Bundan dolayı da STİK tedavisinde kullanımı diğer kök hücrelere göre daha azdır. Preklinik ve klinik çalışmalarda bu üç doku sık olarak kullanılmaktaysa da kord kanı ve idrar diğer kullanılan kaynaklardandır.25,26 Kemik iliği ve kord kanı kök hücreleri zayıf immünojenik olduklarından allojenik transplantta kullanılabilirler. Preklinik Hayvan Çalışmaları Farklı doku tiplerinden elde edilen erişkin kök hücreleri hayvan modelleri kullanılarak STİK tedavisinde değerlendirilmiştir. Bu hayvan modelleri fare ve daha büyük hayvanlar özelliklede tavşan ve domuz kullanılarak yapılmıştır.27-31 Kas Kaynaklı Kök Hücreler İskelet kas biyopsilerinden izolasyon işlemlerine bağlı kalınarak farklı hücre popülasyonları elde edilebilir. Bu hücre popülâsyonları myoblastlar, satellit hücreler, kas progenitör hücreler, kastan türemiş hücreler ve KKKH’lerdir. Bu hücrelerin, geri dönüşümsüz üretral hasar ve ya üretral denervasyonun yapıldığı hayvan çalışmalarında, periüretral enjeksiyonu sonucunda bu hücrelerin iyileşme sürecine önemli katkıları olduğu bildirilmiş ve bu katkılar histolojik ve immunohistokimyasal bulgularla da gösterilmiştir. Fonksiyonel testler de ürodinamik ölçümler ve üretral kontraksiyonlardaki iyileşmeyi pekiştirmiştir. Üretranın kas liflerinin, kan damarlarının ve periferal sinirlerinin senkronize olarak yeniden oluşturulması için KKKH’leri katkıda bulunmaktadır. Bir hayvan çalışmasında, hasarlanmış periferal sinir ve vasküler hücrelerin KKKH’ler tarafından yeniden tasarlandığı ve nörojenik mesane bozukluğunda iyileşme sağladığı bildirilmiştir.32 Pudendal sinirin izole edildiği fare modellerinde KKKH’lerin fibrin yapıştırıcısı benzer madde ile transplantasyonun üretral sfinkter fonksiyonlarını düzelttiği bildirilmiştir.33 KKKH-fibrin grubu sızıntı nokta basıncını kontrol değerlerine getirmenin yanında KKKH’lerin sağ kalımı, kas/kollajen oranını ve mikrodamarsal yoğunluğu da artırdığı saptanmıştır. Bu sonuçlar sonrası KKKH’lerin hareketlerini kolaylaştırmak için fibrinin yararlı bir madde olabileceğini önerildi. Yağ Doku Kaynaklı Kök Hücreler YDKKH’ler yağ dokudan kolayca izole edilebilirler ve adipojenik, kondrojenik, osteojenik, miyojenik ve nörojenik hücrelerin dahil olduğu bir çok hücre tipine farklılaşabilirler.20,24 Alt üriner sisteme enjekte edilen hücreler 12 hafta kadar canlılıklarını sürdürürler ve “bulking” ajanlar gibi davranarak üretral fonksiyonu iyileştirirler.27-31 Bu kök hücreler direkt olarak kas hücrelerine farklılaşarak veya indirekt olarak doğal (endojen) kök hücrelere parakrin etki yaparlar. Bir çalışmada YDKKH’lerden farklılaşan myoblastlar farelerde vajinal balon dilatasyon sonrası STİK tedavisi için kullanılmıştır.33 5-azasitidinin YDKKH’lerin myoblastlara farklılaşmasını başarılı bir şekilde indüklediği ve bu yöntemin STİK tedavisinde kullanılabileceği önerilmiştir.34 Son çalışmalarda inkontinan farede periüretral enjekte edilen YDKKH’lerin düz kasa farklılaştığı ve üretral fonksiyonu iyileştirdiği gösterilmiştir.35,36 Fakat bu çalışmaların sadece birinde mesane aktivitesi ve işeme fonksiyonu ölçülmüş, üretral fonksiyon ve kaçırma basıncı bildirilmemiştir. YDKKH’lerin etkileri kolaylaştırmak için büyüme faktörü kullanılması farklı bir yaklaşımdır. Kontrollü salınan sinir büyüme faktörüyle (SBF) beraber YDKKH’lerinin periüretral enjeksiyonu STİK tedavisinde kullanılmış. Sonuç olarak SBF’ünün YDKKH’lerinin canlılığını ve kaçırma basıncını iyileştirdiği bildirilmiştir.37 Kemik İliği Kaynaklı Kök Hücreler KİKKH’lerin miyojenik farklılaşması, düz ve çizgili kas ∼ 11 ∼ Kadýn ve Ýþlevsel Üroloji Bülteni antijenlerine ekspresyonları in vitro olarak çalışılmıştır. KİKKH’lerinin düz ve çizgili kasa farklılaşmasını gösteren desmin, aktin ve miyozin ağır zinciri için farklılaşmış hücreler pozitif olarak işaretlenmiştir.38 Bir başka çalışmada, farelerde hasarlanmış üretral sfinktere (üretrolizis ve kardiyotoksin ile) KİKKH’lerinin otolog transplantasyonu kullanılmış ve KİKKH’lerinin çizgili kasa ve periferal sinir hücrelere farklılaştığı ancak düz kasa farklılaşmadığı bildirilmiştir.39 Hücre enjeksiyonunu takiben 13. haftada kontrol ve KİKKH grubu arasında kaçırma basınçları açısından fark olmadığı gösterilmiş. Bu çalışmada gözlem diğer çalışmalardan farklıdır; çünkü hasarlanmış modelde hasar sonrası hücre enjeksiyonunun zamanı ve sonuç ölçümlerinin zamanı farklıymış. Bilateral pudental sinirin kesildiği fare çalışmalarında, KİKKH’lerin periüretral enjeksiyonu üretral fonksiyonu iyileştirdiği ve buda hücre enjeksiyonu sonrası 1. aydaki kaçırma ve üretral kapanma basıncının ölçülmesi ile belirlenmiştir.40 Enjekte edilen hücreler bulundukları yerde dorsolateral kas oluşturduğu ve bunların üretral lümene baskı yaparak STİK iyileştirildiği gösterilmiştir. Bu hücreler aynı zamanda düz kas aktin, vimentin ve dezmin için pozitif olarak işaretlenmiştir. Diğer çalışmalarda da KİKKH’lerinin transplantasyonu ile üretral sfinkter fonksiyonun iyileştirildiği bildirilmiştir.41,42 Başka bir yaklaşım da bilateral siyatik sinirin kesildiği fare çalışmalarında KİKKH’leri ile mid-üretral askının kombine kullanımıdır.43 KİKKH’leri ve askı uygulanan grup ile sadece askı grubu karşılaştırıldığında ikinci grupta daha iyi fonksiyonel sonuçlar olmasına rağmen, 12 hafta sonra ilk grupta ligaman benzeri oluşum ve kollojen matriksin daha fazla olduğu gösterilmiştir. Umblikal kord kanı ve idrardan elde edilen diğer erişkin kök hücrelerin STİK tedavisindeki etkinliği KİKKH’leri ve YDKKH’lerinki ile benzerdir.25,26 Uygulama Yolu Çoğu çalışmada kök hücreler üretra içine veya periüretral alana enjeksiyonla lokal olarak uygulanmıştır. Kök hücrelerinin intravenöz uygulaması da araştırılmıştır. Uyarılmış doğum hasarı oluşturulan fare modelinde intravenöz uygulanan mezenkimal KİKKH’lerin üretra, vajina, rektum ve levator ani kasına gittiğini bildirilmiştir.44 Kök hücreleri dolaşım sistemiyle dolaşır, immün hücrelerin ve lenfositlerin hasar alanına gidişine benzer bir şekilde sitokin veya spesifik faktörler salgılanan alana doğru göç eder. Kök hücrelerden salgılanan parakrin faktörlerin doku onarımı ve rejenerasyonun da rol oynayıp oynamadığı, işaretli hücrelerin intravenöz enjeksiyonu sonrası görüntülenmesi ile takip edilmiştir.45 Enjekte edilen KKKH’lerin tercihen üretra, dalak ve vajinal hasarlanmanın olduğu alana hareket ettiği izlenmiştir. Fonksiyonel çalışmalarda kök hücrelerin enjeksiyonu sonrası kaçırma basınçlarının kontrol değerlere geldiğini göstermiştir. Yine farklı çalışmalarda doku iyileşmesinde parakrin faktörlerinin önemli bir oynadığı saptanmıştır. İnsanlarda Klinik Çalışmalar Çeşitli hastalıkların tedavisinde kök hücre kullanımındaki gelişmelere rağmen STİK ile ilgili çalışmalar sınırlı sayıdadır.27-32 Bu çalışmalarda otolog kondroblast, myoblast, KKKH, YDKKH ve kord kanı kök hücreleri kullanılmıştır. Ne yazık ki bu klinik çalışmalarda elde edilen sonuçlar hayvan çalışmalarından daha kötü olarak bildirilmiştir. Bazılarında orta derece etkinlik izlenirken bazılarında 8-9 ay sonra başlayan geç etki görülmüştür. Yapılan prospektif bir çalışmada dirençli STİK’ı olan 12 bayan hastaya otolog KKKH intrasfinkterik olarak enjekte edilmiş.46 Tedavi sonrası 12. ayda 3 hasta kuru, 7 hasta da ped testinde düzelme ve 2 hastada kötüleşme bildirilmiştir. Yine kord hücrelerin üretral submukozaya enjekte edildiği 39 hastada “bulking”ajanlar ile yapılan tedaviye benzer sonuçlar saptanmıştır.47 Halen devam etmekte randomize bir çalışmada otolog KKKH’ler üretral sfinktere enjekte edilmiş 29 hastanın sonuçları bildirilmiş. farklı dozlar kullanılmış ve doz bağımlı etkide araştırılmış. Sonuç olarak ta idrar kaçırma ve stres inkontinans olaylarında azalma izlenmiş ve ciddi yan etki bildirilmemiştir.48 Mesane ekstrofi-epispadiası olan 7 erkek, 1 kadın hastaya otolog myoblast enjeksiyonu yapılmış, erkekelerde anlamlı iyileşme ve 5’inde kuruluk izlenirken, kadın hastada sadece ürodinamik iyileşme görülmüştür.49 SONUÇ Sonuç olarak tüm bu verilerin doğrulanabilmesi için uzun dönem takip süreli, kesin kriterleri olan ve fazla hasta sayılı klinik çalışmalara ihtiyaç vardır. Ayrıca kök hücrenin kaynağını, izolasyonundaki ve sınıflandırılmasındaki etkin yöntemi, mikro çevrenin etkisini, doku rejenerasyonunu hangi mekanizmayla tetiklediğini, nasıl canlı kaldığı, başka organlara göç edip etmediğini ve uzun dönem güvenilirliğini belirlemek yakın gelecekte yapılacak olan çalışmaların tetikleyicisi olacaktır. KAYNAKLAR 1. Nygaard IE, Heit M. Stress urinary incontinence. Obstet Gynecol 104: 607–620, 2004 2. Holroyd-Leduc JM, Straus SE. Management of urinary incontinence in women: scientific review. JAMA 291(8): 986–995, 2004 3. Brown JS, Nyberg LM, Kusek JW, Burgio KL, Diokno AC, et al. National Institute of Diabetes and Digestive Kidney Diseases International Research Working Group on Bladder Dysfunction, Proceedings of the National Institute of Diabetes and Digestive and Kidney Diseases International Symposium onEpidemiologic Issues in Urinary Incontinence in Women, Am J Obstet Gynecol 188(6): 77–88, 2003 4. Delancey JO. Why do women have stress urinary incontinence? Neurourol Urodyn 29: 13–17, 2010 5. Macura KJ, Genadry RR. Female urinary incontinence: pathophysiology, methods of evaluation and role of MR imaging. Abdom Imaging 33: 371–380, 2008 6. Thom DH, van den Eeden SK, Brown JS. Evaluation of ∼ 12 ∼ Kadýn ve Ýþlevsel Üroloji Bülteni parturition and other reproductive variables as risk factors for urinary incontinence in later life. Obstet Gynecol 90(6): 983–989, 1997 7. Meyer S, Schreyer A, De Grandi P, Hohlfeld P. The effects of birth on urinary continence mechanisms and other pelvic floor characteristics. Obstet Gynecol 92: 613–618, 1998 8. Rogers RG. What’s best in the treatment of stress urinary incontinence? N Engl J Med 362: 2124–2125, 2010 9. Chermansky CJ, Winters JC. Complications of vaginal mesh surgery. Curr Opin Urol 22: 287–291, 2012. 10. Kirchin V, Page T, Keegan PE, Atiemo K, Cody JD, et al. Urethral injection therapy for urinary incontinence in women. Cochrane Database Syst Rev 2: CD003881, 2012 11. Caruso DJ, Gomez CS, Gousse AE. Medical management of stress urinary incontinence: is there a future? Curr Urol Rep 10: 401–407, 2009 12. Edwards RG. A burgeoning science of embryological genetics demands a modern ethics. Reprod Biomed Online 15(Suppl 1): 34–40, 2007 13. Furuta A, Jankowski RJ, Pruchnic R, Yoshimura N, Chancellor MB. The potential of muscle-derived stem cells for stress urinary incontinence. Expert Opin Biol Ther 7: 1483–1486, 2007 14. Bajada S, Mazakova I, Richardson JB, Ashammakhi N. Updates on stem cells and their applications in regenerative medicine. J Tissue Eng Regen Med 169–183, 2008 15. Stangel-Wójcikiewicz K, Malgorzata S, Nikolavsky D, Chancellor MB. Cellular therapy for treatment of stress urinary incontinence. Curr Stem Cell Res Ther 5: 57–62, 2010 16. Taha MF, Hedayati V. Isolation, identification and multipotential differentiation of mouse adipose tissuederived stem cells. Tissue Cell 42: 211–216, 2010 17. Schaffler A, Büchler C. Concise review: adipose tissue-derived stromal cells—basic and clinical implications for novel stem-cell-based therapies. Stem Cells 25: 818–827, 2007 18. Fong CY, Gauthaman K, Bongso A. Teratomas from pluripotent stem cells: a clinical hurdle. J Cell Biochem 111: 769–781, 2010 19. Ho CP, Bhatia NN. Development of stem cell therapy for stress urinary incontinence. Curr Opin Obstet Gynecol 24(5): 311-317, 2012 20. Rodriguez R, Garcı´a-Castro J, Trigueros C, García Arranz M, Menéndez P. Multipotent mesenchymal stromal cells: clinical applications and cancer modeling. Adv Exp Med Biol 741: 187–205, 2012 21. Wagner JE, Gluckman E. Umbilical cord blood transplantation: the first 20 years. Semin Hematol 47: 3–12, 2010 22. Sharifiaghdas F, Taheri M, Moghadasali R. Isolation of human adult stem cells from muscle biopsy for future treatment of urinary incontinence. Urol J 8: 54–59, 2011 23. Sumino Y, Hirata Y, Hanada M, Akita Y, Sato F, et al. Long-term cryopreservation of pyramidalis muscle specimens as a source of striated muscle stem cells for treatment of postprostatectomy stress urinary incontinence. Prostate 71: 1225–1230, 2011 24. Roche R, Festy F, Fritel X. Stem cells for stress urinary incontinence: the adipose promise. J Cell Mol Med 14: 135–142, 2010 25. Lim JJ, Jang JB, Kim JY, Moon SH, Lee CN, Lee KJ. Human umbilical cord blood mononuclear cell transplantation in rats with intrinsic sphincter deficiency. J Korean Med Sci 25: 663–670, 2010 26. Wu S, Bharadwaj S, Hodges SJ, Atala A, Zhang Y. Implantation of autologous urine derived stem cells expressing vascular endothelial growth factor for potential use in genitourinary reconstruction. J Urol 186: 640–647, 2011 27. Wang HJ, Chuang YC, Chancellor MB. Development of cellular therapy for the treatment of stress urinary incontinence. Int Urogynecol J 22: 1075–1083, 2011 28. Nikolavasky D, Stangel-Wójcikiewicz K, Stec M, Chancellor MB. Stem cell therapy: a future treatment of stress urinary incontinence. Semin Reprod Med 29: 61–70, 2011 29. Staack A, Rodriguez LV. Stem cells for the treatment of urinary incontinence. Curr Urol Rep 12: 41–46, 2011 30. Goldman HB, Sievert KD, Damaser MS. Will we ever use stem cells for the treatment of SUI? Neurourol Urodyn 31: 386–389, 2012 31. Lin CS, Lue TF. Stem cell therapy for stress urinary incontinence: a critical review. Stem Cells Dev 21: 834843, 2012 32. Nitta M, Tamaki T, Tono K, Okada Y, Masuda M, et al. Reconstitution of experimental neurogenic bladder dysfunction using skeletal muscle-derived multipotent stem cells. Transplantation 89: 1043–1049, 2010 33. Fu Q, Song XF, Liao GL, Deng CL, Cui L. Myoblasts differentiated from adipose-derived stem cells to treat stress urinary incontinence. Urology 75: 718–723, 2010 34. Wu G, Zheng X, Jiang Z, Wang J, Song Y. Induced differentiation of adipose-derived stromal cells into myoblasts. J Huazhong Univ Sci Technolog Med Sci 30: 285–290, 2010 35. Kajbafzadeh AM, Elmi A, Payabvash S, Salmasi AH, Saeedi P, et al. Transurethral autologous myoblast injection for treatment of urinary incontinence in children with classic bladder exstrophy. J Urol 180(3): 1098–1105, 2008 36. Oshima H, Payne TR, Urish KL, Sakai T, Ling Y, et al. Differential myocardial infarct repair with muscle stem cells compared to myoblasts, Mol Ther 12(6): 11301141, 2005 37. Zhao W, Zhang C, Jin C, Zhang Z, Kong D, et al. Periurethral injection of autologous adipose derived stem cells with controlled-release nerve growth factor for the treatment of stress urinary incontinence in a rat model. Eur Urol 59: 155–163, 2011 38. Drost AC, Weng S, Feil G, Schäfer J, Baumann S, et al. In vitro myogenic differentiation of human bone marrow-derived mesenchymal stem cells as a potential treatment for urethral sphincter muscle repair. Ann N Y Acad Sci 1176: 135–143, 2009 39. Kinebuchi Y, Aizawa N, Imamura T, Ishizuka O, Igawa Y, et al. Autologous bone-marrow-derived mesenchymal stem cell transplantation into injured rat urethral sphincter. Int J Urol 17: 359–368, 2010 ∼ 13 ∼ Kadýn ve Ýþlevsel Üroloji Bülteni 40. Kim SO, Na HS, Kwon D, Joo SY, Kim HS, et al. Bonemarrow-derived mesenchymal stem cell transplantation enhances closing pressure and leak point pressure in a female urinary incontinence rat model. Urol Int 86: 110–116, 2011 41. Corcos J, Loutochin O, Campeau L, Eliopoulos N, Bouchentouf M, et al. Bone marrow mesenchymal stromal cell therapy for external urethral sphincter restoration in a rat model of stres urinary incontinence. Neurourol Urodyn 30: 447–455, 2011 42. Imamura T, Loutochin O, Campeau L, Eliopoulos N, Bouchentouf M, et al. Implantation of autologous bonemarrow-derived cells reconstructs functional urethral sphincters in rabbits. Tissue Eng Part A 17: 1069–1081, 2011 43. Zou XH, Zhi YL, Chen X, Jin HM, Wang LL, et al. Mesenchymal stem cell seeded knitted silk sling for the treatment of stress urinary incontinence. Biomaterials 31: 4872–4879, 2010 44. Cruz M, Dissaranan C, Cotleur A, Kiedrowski M, Penn M, et al. Pelvic organ distribution of mesenchymal stem cells injected intravenously after simulated childbirth injury in female rats. Obstet Gynecol Int 61: 29-46, 2012 45. Dissaranan C, Cruz M, Gill B. Inravenous mesenchymal stem cells home to the urethra and facilitate recovery from stress urinary incontinence after childbirth injury via local secretion of paracrine factors. J Urol 185: 73, 2011 46. Sebe P, Doucet C, Cornu JN, Ciofu C, Costa P, et al. Intrasphincteric injections of autologous muscular cells in women with refractory stress urinary incontinence: a prospective study. Int Urogynecol J 22: 183–189, 2011 47. Carr LK, Robert M, Kultgen PL, Herschorn S, Birch C, et al. Autologous muscle derived cell therapy for stress urinary incontinence: a prospective, dose ranging study. J Urol.189(2): 595-601, 2013 48. Elmi A, Kajbafzadeh AM, Tourchi A, Talab SS, Esfahani SA. Safety, efficacy and health related quality of life of autologous myoblast transplantation for treatment of urinary incontinence in children with bladder exstrophy-epispadias complex. J Urol 186: 2021–2026, 2011 ∼ 14 ∼