O. Ssnatosu B : 75 bağdaşmadığı için, bunun üstüne fasla

advertisement
O. Ssnatosu
B : 75
bağdaşmadığı için, bunun üstüne fasla koya­
cak ve araya oyun da girebilecek. Yani rüşvet
de girebilecek buna; açıkçasını söyleyeyim. Bi­
nasının kıymetini verecek, şu kadar diyecek,
sonra şikâyet edecekler, senin binanın takdiri
bu kadar değildir, diyecekler. Hülâsa, Türkiye
bu kanunla bir çekişmenin içerisine girecek.
Çünkü bu kanun içtimai nizamı, ahengi kuraca­
ğı yerde, bir ahenksizlik getirecektir.
Bu vergi alınmayacak mı? Alınacak. Ben
yaşlı insanlarla konuştum. Diyorlar ki; «Biz
vergi verelim; doğru, ama gelirimize göre vere­
lim. Hatta zeytinden de, portakaldan da alınsın.
Bizim pamuğumuz gittiği vakit çiğitini alsın
Hükümet, o kâfi ona.» Şimdi, Maliyeci arkadaş­
larımız alınmasın, «Sosyal devlet olalım» der­
ken, sosyal bünye incelenmiyor. Sosyal bünyeyi
incelemeden getirilen kanunlarda da kopukluk
oluyor.
Farz edelim, filân bölgede kuraklık oldu, bu
sene mahsul olmadı. Ne olacak? Aynı miktar
vergiyi verecek. Ama, yerine göre bir vergi al­
mayı düşünseydiniz; düşünülseydi ve bu haki­
katen tatbikat sahasına konsa idi seve seve va­
tandaş bunu verecekti. Meselâ, Toprak Mahsul­
leri Ofisi almıyor mu buğdayını? Diğer taraf­
tan kim alıyor? Muayyen fabrikatörler alıyor.
O halde Toprak Mahsulleri Ofisine buğdayını
götürürken; yerine göre sen vatandaşıma, şu
kadar ver dersen; fabrikalar da bu buğda­
yı alırken şu kadar vergi almayı düşünürsen,
mükemmelen bu vatandaş bunu seve seve verir
ve bunu da arzuluyor. Ama, şimdi Maliyecile­
rimiz der ki, «Bu olmayacaktır.» Halbuki va­
tandaşın, halkın, milletimin gönlünden kopan
bu; benden alsın diyor bunu.
Meselâ Ege bölgesinde zeytinyağı var ve bu­
nun da kooperatifleri var; meselâ Tariş var.
Müstahsil mahsulünü buraya satmıyor mu? Sa­
tıyor. Peki bu kooperatife malını verirken aca­
ba buradan alınamaz mı? Alınır diyor; gün gör­
müş, tecrübeli insan bunu bana anlatıyor. «Yo­
rulmasın köylü; böyle bir sistem kursanız, böy­
le düşünseniz olmaz mı?» diyor.
Meselâ pamuk sahasında Çuko - Birlik var.
Bu Çuko - Birlik malûm, Türkiye'de pamuğu
alanlar da malûm. Devlet de ihracatın içerisin­
dedir. Müstahsil tarladan mahsulünü kaldırır­
ken bunlara vergi konamaz mı; su kadar vergi
13 . 7 . 1972
O :1
ver denemez mi? O saman Devlet onunla ihtilâ­
fa da girmez. Senin tarlanın kıymeti şu kadar­
dır, beriki bu kadardır falan da demez. Bun­
lar aşağı - yukarı kabullenilmeyecek şeyler;
a,ma bunlar belki biraz tetkik ve araştırına mah­
sulü olan hususlar. Bunları pek kolayca yap­
maya da yanaşmayacaklardır. Elbette, senin
arazinin değeri de şu kadardır, binanın değeri
şu kadardır, bildir, diyeceklerdir, ondan son­
ra dolayısıyle bu kanunu yürürlüğe koyacak­
lardır,
Zaten dediğim gibi, bu kanunun aksak tara­
fı olmamış olsaydı, iyice tetkik edilmiş olsaydı,
araş lırıls aydı daha tatbik edilmeden yeni bir
adil tasarısı ile gelinmezdi, Tadil tasarısı ile
birlikte gelen bir kanunun mutlaka noksan ta­
rafı var demektir. Çünkü vaktiyle iyi hazırlan­
mamış, Türkiye'nin bünyesi tetkik edilmemiş
ve nazarî olarak bunu koymuşlardır.
Beyefendiler, kim ne derse desin, Türkiye'­
nin bir tane sosyologu vardır, o da Ziya Grökalp Beydir. Atatürk de felsefesini ona göre
kurmuştur; bunu bilmek lâzım. Diyor ki; «Bir
memleketin vergi sistemleri, yani iktisat sistemeri de diğer memleketlerin bünyelerinde uygu­
lanamaz.» Misalini gösteriyor: Sanayileşmiş
İngiltere'ye- göre Adam Smith liberalizmi koy­
du. Bunu Almanya da kendi bünyesine tatbik
etti, fakat baktı, Amerika berbat oldu, kaldırdı.
Bilâhara kendi iktisatçıları kendi millî bünye­
lerine göre kanun koydular diyor. Kültür me­
selesinde de öyle.
Şimdi, Türkiye'nin maliyecisi, Türkiye'nin
iktisatçısı Türkiye'nin millî ve içtimaî meselele­
rine göre kanun getirmediği müddetçe, bu Dev­
letle halkı bağdaştıramayacaksınız, halkı sizden
koparacaksınız, halkı Devlete düşman yapacak­
sınız. Kopukluk var... Avrupa'ya gidiyorsunuz;
maliyecilerin hepsi gitmiş görmüştür, Devlet,
halkın mütemmimi. Yine Hükümet - halk - mü­
nevver kucaklaşmış. Neden kucaklaşmış? içti­
maî bünye ile ahenkli bir kanun getirmişler ve
birbirlerine yardımcı olmuşlar. Birbirlerini şi­
kâyet ortadan kalkmış ve bu suretle ahenkli
bir Devlet nizamına girmişler. Siz bu ahenkli
Devlet nizamını getiremediğiniz müddetçe ka­
nunlar da içtimaî bünyemize uygun olmadığı
müddetçe, bu huzursuzluk devam edecek, çekiş­
meler olacaktır.
219 —
Download