EKEV AKADEMİ DERGİSİ Yıl: 13 Sayı: 39 (Bahar 2 0 0 9 ) - - - - - - - 97 ''en-NEBİYYU'L-UMMİ'' KAVRAMINA ETİMOLOJİK BİR YAKLAŞlM -Evrensel PeygamberMustafa KAYA (*) Özet Ümmflik, Hz. Muhammed'in Kur'an'da yer verilen belirgin niteliklerinden biridir. Kelime art arda gelen iki ayette geçmekte ve her ikisinde de "en-Nebiyyu'l-Ummf" şek­ linde, "Nebf" lajzıyla beraber kullanılmaktadır. Bu kavram, çeşitli şekillerde anlamlandırılmış ve yorumlanmıştır. Makalemizde; bütün bu anlamlar ve yorumlar özetlenecek, salt etimalajik bir bakış açısıyla yapılan anlamlandırma ön plana çıkarılacak ~e bu okunıayı destekleyen Kur'anf bağlam, aynı ayetlerdeki diğer ifadeler yardımıyla değerlen­ dirilecektir. İslam 'ın evrensel bir din ve Hz. Muhammed'in evrensel bir peygamber oluşu Kur' an-ı Kerfm 'de birçok defa vurgulanmıştır. Çalışmamızda, söz konusu kavramı bu bağlamıyla gözler önüne sermeyi denedik. Allahtar Kelime/er: Okuma-yazma bilmeyen Nebf, Evrensel Peygamber, Ünımf. All EtymologicalApproach to the Collcept of "all-Nab1: al-Ummr" -The UlliversalProphetAbstract "al-Ummr" is one of the distinctive clıaracteristics of the Prophet Mo hammad with which he was attributed to in the Holy Koran. The word takes place in two successive verses together with the word "an-Nabr" in an adjectiveform as "an-Nabr al-Ummr". This concept have been variously explained and interpreted. In our article, all these meanings and interpretations will be briejiy summarized, in the meantime, the explanation which has been based merely on an etymological perspective will be brought to fare and the Koranic cantext that supporting to this decipher will be evaluated through the other statements in the above mentioned two verses. It has been many times emphasized in the Koran that the Islam is a universal re ligian and the Prophet Molıammad is a universal proplıet. In our study, we attempted to reveal the above cited concept within this context. Key Words: Unlettered Proplıet, Universal Prophet, al-Ummr. *) Okt. Dr., Atatürk Üniversitesi İliihiyat Fakültesi Arap Dili ve Beliigati Anabilim Dalı. (e-posta: kayarnus@atauni.edu.tr) -----------------~-----.-.-.-·------·c-~.:-=--~-'-'--'-.----- 98 1Dr. Mustafa KAYA - - - - - - - - E K E V AKADEMİDERGİSİ Giriş Allah Teala'run, Kur'an-ı Kerim'de Hz. Muhammed'den bahsederken kullandı­ ğı belirleyici genel niteliklerden birisi de ;)'Jı "el-Uınm1"dir. Üınm1lik, ayetlerde Hz. Peygamber'in neblliği bağlaırunda, o Neb!nin bir özelliği olarak verilmektedir. Makalemizde kelimeyi, Kur'an'da geçen çoğulu ve ayetlerde birlikte kullanılan öteki ifadeler eşliğinde açıklamaya çalışacak ve kavraırun geçtiği ayetlere getirilen yorumları kısaca sıralayacağız. Bu yorumların bütününü detaylıca bu yazının sınırları içerisine almaıruz mümkün değildi. Mamafih, konuyu bu genişlikte ele alan çalışmalar mevcuttur (Kavram ve ilgili ayetlere getirilen yorumlar hakkında geniş bilgi için bkz. 'Abdussabı1r Şahin, 1973: 199 vd.; Goldfeld, 1980: 57, 58-67; Önkal, 1986: 249-262; Soysaldı ve Şimşek, 2003: 85-102; Yörük ve Şık, 2004: 173-190; Hıdır, 2006: 155-165; Şen, 2006: 203-218; el-Cabir!, 2006: 77-98; Şenocak, 2008: 12-21). Dolayısıyla bu yorumlardan, yaygın biçimde bilinen ve kabul gören "okuma-yavna bilmeyen Nebf" (Çetin, 1986: 105) yorumu dışında, dikkat çekici, ancak ihmal edilmiş olduğunu düşündüğümüz farklı bir yaklaşımı aktarrnayı uygun gördük. Bunu yaparken mealierde ve tefsirlerde detaylı biçimde açıklamaları yapılan, içerisinde bu kavraırun da yer aldığı ayetleri, onların geleneksel-kabul görmüş yorumunu yok sayarak, yeniden anIarnlandırmaya kalkışmarruz söz konusu değildir. Amaç, bu ayetlere getirilen bütün açık­ lamaları ve yorumları, konuyu genişçe inceleyen kaynaklara göndermelerde bulunarak derli toplu ve özet bir biçimde vermek, aynca ayni kaynaklarda ihmal edildiğini düşün­ düğümüz bir yaklaşımı ön plana çıkararak okuyucuya farklı bir bakış açısı sunmaktır. Bu farklı bakış. açısı; yaygın biçimde bilinen veya bilinmeyen, genel kabul görmüş ya da görmemiş ve geleneksel ya da modern oluşu bir kenara, salt etimolojik bir yaklaşım olarak karşırnızda durmaktadır. Söz konusu yaklaşım, kavraırun biricik yorumu kabul edilerneyeceği gibi, Kur'an'daki ve dolaylı da olsa Arap dilindeki anlam zenginliğini, çeşitliliğini ve Kur'an mesajının zamanlar ve mekanlar üstü tabiatını göstermesi bakı­ rnından manidardır. Hz. Muhammed'in mesajının evrenselliği ve onun bütün insanlığa gönderilen bir peygamber oluşu, Kur'an'da birçok yerde vurgulanmıştır (bkz. Bakara-2, 185; Nisa-4, 105, 170; A'raf-7, 158; İbrah!rn-14, 1; Enbiya-21, 106; Hac-22, 49; Furkan-25, 1; Kalem-68, 51-52 vb.). Diğer taraftan, gerek Hz. Peygamber'in kendi ifadelerinden, gerekse farklı inanışiara ait kutsal metinlerdeki açıklamalardan yola çıkarak, onun; beklenen evrensel bir peygamber olduğuna ilişkin birçok delil ortaya konmuştur (Hz. Peygamber'in risaletinin evrenselliği hakkında geniş bilgi ve deliller için bkz. İbn Teyrniyye, 1414: 1, 98-449; Aktepe, 1997; Bulut, 2004:9, 121-143). "en-Nebiyyu'l-Uınm1" kavraırunın bu bağlamda, geçtiği ayetlerin anlam bütünlüğüne de riayet edilerek okunması, makalemizdeki yaklaşı­ mı yansıtması bakırnından önemlidir. I) Konu hakkında müstakil bir kitap şeklinde yazılan, bilinen en erken çalışma (Özsoy, 2003: 6) Ebu'IVelid el-Bacl'nin (öl. 474/1081) Tahkrku'l-Mezheb adlı eseridir. Esere h1ikim görüş; Hz. Peygamber'in okuma-yazma bildiği ve bunu ileri sürenin tekfir edilerneyeceği şeklindedir. Krş. el-Bac!, 1983. "en-NEBİYYU'L-UMMi" KAVRAMINA ETİMOLOJİK BİR YAKLAŞIM -Evrensel Peygamber- - - - 99 Sözlük anlamı itibanyla ~~ kelimesi t;flı 'haber, haber vermek' veya öjWJı-ö:;:ıı 'yükseklik, yerden yüksekte bulunma' kökünden (İbn Manzfir, 1988: XIV, 8-9," (,;'' mad.; Yavuz, 2007: XXXIV, 257) gelmektedir. ~~~ jt'ıı ise; r~ı 'ana, asıl, temel, önder' veya 'anq, topluluk, halk, kabilenin bir kıs~ı' kelimelerinden (İbn Manzfir, 1988: I, 215- 218, "ri" road.) türemiş bir isimdir. Bu durumdasıfat tamlamasının ilk anlamlan; 'anaya · ait, anneli, anaya yakışır, asla ait ya da topluma ve halka mensup haberci, yüksekte yer alan kimse' şeklinde olmaktadır. Anlam genişlemesi, kayması vb. anlam olaylan sonucunda "el-Urnmi" kelimesi, sonradan birtakım başka anlamlarla da karşılaruruştır (krş. Steingass, 1989: 79). Bu durum, beraberinde ileride açıklanacak farklı anlamlandırmalan ve yorumlan getirmiştir. 1. Kelime ve Çoğulunun Kur'an'da Geçtiği Yerler Kur'an'da -.;ı.ıı "el-Urnmi" ve çoğulu .:.ı;;"ıı "el~Ummiyyfin"un geçtiği ayet sayısı altıdır. İki yerde tekil, dört yerde ise çoğul şekliyle yer almıştır. Art arda gelen iki ayette tekillafızla ve Hz. Muhammed'in bir sıfatı olarak kullanılmıştır. Bunlar; ''ı:~:- ._j Jr---r.J'-...r-'-1)-Jr ·~-iı., "'t ı.,_!"\1( .,--:,, ~r . ''J.:..ç.\;'.K;,~k...; .Jı"~ı~ ~ı-J ·~ıı: •:-: .Jı r...-.J. _ ..) -<.?-...,. ı..r .r-J' ÜJ"i'!.,j!. ·--, :~.~ • :·ı;,.. :,.; .f J-:::..~t.- .. " • ,,_ iı , :i;,. ,._ :_ .--: 1 ".r'Jı-~- ;,-,i, ~ ı.-.:... ,j!'fJU ~ ...::...\.) ..F' · -"""~') rr"! ı-+-" t::::""lJ ~"""" r:-- r~J ::::--..,.,.,., r:- ...r-..,.J .:~ ı;r J -.-- - ..:ı~ı r .. , ',. , J 1 - .--. .. , ~) ..... Jfı ı.?::iJı J;ııı.,...,;ıJ ·J~J ( , , .. .,. l .... !. ,..:. .. J J ...... J J~ ..... •)J.J') ==-...;• • -· ~ı ;_Sı~ ':1 </"J -·~ı-J,...::ın:.:..ıı •,,;•!..! <.?..Jı ---J~r ~ J .,;.u..o ~·<:-·lı ·- ~ı' 8ıı:7f ı;·,~ -- ~'"""'~-.Jıı J' T"J~:ı.l' 't< -...r :, ·::.:·<:-i:ı: ' ~- ..,;OC .Jıı.. '.,..·.· .Jı --~, • ~, .ı ' -- .Jıı.. ı ~ ti •'-').ı.:;:;~ Y;J-- '), :u-Y-<.f, ı.l' '..p;"' -..T"'J),: ~ "Onlar ki yanlarındaki Tevrat ve İncil'de (vasıfları) yazılı Peygambere, o ümmz Nebz'ye tabi olurlar. O Peygamber ki kendilerine meşru şeyleri emreder, kötülükleri yasaklar, kendilerine güzel ve hoş şeyleri mübah, murdar şeyleri ise haram kılar, üzerlerindeki ağırlıkları, sırtlarındaki zincirleri kaldırıp atar. Ona iman eden, onu destekleyen, ona yardımcı olan ve onunla beraber indiri/en nflra tabi olanlar var ya, işte jelaha erenler onlardır. De ki: Ey insanlar! Ben sizin hepinize Allalı tarafindan gönderilen Peygamberim. O ki, göklerin ve yerin hakimiyeti O'na aittir. O'ndan başka ilah yoktur. Hayatı veren de, ölümü yaratan da O'dur. Öyleyse siz de Allalı'a ve O'nun bütün kelimelerini tasdik eden Peygambere, o ümmz Nebf'ye inanın. Ona tabi olun ki doğru yolu bulasınız. " (A 'ril.f-7, 157-158). "el-Urnmi"nin çoğulu ise sırasıyla şu ayetlerde geçmektedir: 0Yftr-'~--:·1~- ~ t • . .ı:L ~~~ ::,.-··v---..r--" ± :,.ili 'ı:-: .0.r--<':r~Jı.~_ ~l~ ~·ı · ' ~ı- • ·ı::f ~ı ._,ı:s:j, ~-- · - ~ .~ ~~~ ~ ~ .ı.t ~: .J""""". .r-o~J .0~~~J11~~r~~~J)~8~ıJR~,4~ı~ "İçlerinde birtakım ümmüer vardır ki, Kitab'ı (Tevra~ı) bilmezler. Bütün bildikleri kulaktan do/ma şeylerdir. Onlar sadece zan ve talıminde bulunuyorlar. Elleriyle (belli ·.··-::-;-;-;:;,.- 100 1Dr. Mustafa KAYA - - - - - - - - - E K E V AKADEMİ DERCİSİ bir) Kitap yazıp sonra onu az bir bedel karşılığında satmak için «Bu Allalı katındandır» diyenlere yazıklar olsun! Elleriyle yazdıklarından ve kazandıklarından ötürü vay hti.line onların!" (Bakara-2, 78-79). .... .. t • .. .. tt _, ... 1 • :W ı_,.:Lı 0~ ~ll ~':/IJ y~l lfJI - • J .. - ~;il! j(ı ~~ .;J ~ ~J ~~\,. .. t 2..J:.ı • ,, Jö.' , ... :!J_;..b- .:ı~ 'illı-J t~;dı~ ~ı' ı' ::ı:::.ı . - ı.:.f~! (i-: yy ~) J ·- ., : ~ "Eğer seninle tartışmaya girerlerse de ki: «Bana uyanlarla birlikte ben kendimi teslim ettim.» Ehl-i kitaba ve ümmflere de: «Siz de Allalı'a teslim oldunuz mu?» de. Eğer teslim oldularsa doğru yolu buldular demektir. Yok eğer yüz çevirdilerse sana düşen, yalnızca duyurmaktır. Allah kullarını çok iyi görmektedir." (Al-i 'İmran-3, 20) .. Allalı'a 1 ... ~u ,-·. . . . . J .. ş .. .... ~ .. J .. 9- -=--~ı.. ':1! :!.Qı ~~_;; ' ' .. , , .. !.. • )1 ;t;ı:;~ı .ı..:..ot; .:ıı ll . . . , , .... ,.. '$; J .. .:.r ~J :!.Q! ~~_;;;\k+. • • .. ........: :ı t • ... ..,_.ı; .:ıı .:.r y~ı y.ı .XJ ..,. .. ı.. '.~>ı~:·•: ::.....L(iı.iıı i~~~-~--·;-_~--~, .r-:. rJ .- - ı.r y ~J ..r-: ıJ.:::A :t.dç_--·lıJij".t:!.tJ~ ...ı-->' r-"-' : - ~ - ., "Ehl-i kitaptan öylesi vardır ki, ona yükler/e mal emanet bıraksan, onu sana noksansız iade eder. Fakat onlardan öylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet bıraksan, tepesine dikilip durmazsan onu sana iade etmez. Bu da onların; «Ümmfler hakkında bize (düşen) herhangi bir yol (sorumluluk) yoktur» demelerindendir. Allah adına bile bile yalan söylüyorlar." (Al-i 'İmran-3, 75). 'ı•i ~ •. 1Y1t.S' ~ı'~J ~ı' &'i::--Jr-;-•. <--.';.J-, .ubi. :i~ \!: ".! ~ r; ıJ.:::A ~ ~~, ~ ~. (,Ş_.ıiı "r ..r_ J ~ı.:sj,;. . _ ___ ır;--_,...,~ J' • -~~~.;.! "Çünkü ümmflere içlerinden, kendilerine ayetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara Kitab'ı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderen O'dur. Kuşkusuz onlar önceden apaçık bir sapıklık içindeydiler." (Cum'a-62, 2). Kelimenin geçtiği ayetleri işin başında sunarak, bütüncül bir değerlendirmeye imkan vermek istedile İleride, ilgili ayetlere yer yer göndermelerde bulunulacaktır. · 2. "en-Nebiyyu'l-Ummi" Kavramına Getirilen Yor_umlar Kelimenin tekil formunun kullanıldığı iki.ayette geçen "en-Nebiyyu'l-Urnrrıl" kavrakaynaklarda kısaca şu şekillerde izah edilmiştir: mı, çeşitli a) fıtratı "el-Uınm1", "Umm" köküne nisbetle annesinden doğduğu hal üzere devam etmiş, ve yaratılıştan getirdiği saflığı kaybetmemiş, değişikliğe ve bozulmaya uğramamış olmayı anlatmaktadır. b) "el-Ummet" köküne nisbetle Arap ümmetine, milletine mensup mektedir. c) Ummu'l-Kura'ya nisbetle Mekkeli olmayı olmayı ifade et- anlatmaktadır. Bu üç ifadeden hareketle; annesinden doğduğu hal üzere kaldığı ve o çağda ve coğraf­ yada yaşayan Arap halkının büyük kısmının okuma-yazma bilmeyenlerden teşekkülünün tabii bir sonucu olarak, N ebi' nin, onların içinden çıkan, kendileri gibi okuma-yazma bilmeyen, yaşadığı toplumu yansıtan ve temsil eden bir birey olduğu öngörüsüne ulaşılrnış- "en-NEBİYYU'L-UMMl" KAVRAMINA ETİMOLOJİK BİR YAKLAŞIM -Evrensel Peygamber- - - - -101 tır. Böylece, sıfat tamlamasına 'okuma-yavna bilmeyen Nebf' anlamı yüklenmiştir (ezZeccac, 1988: I, 159; II, 381; er-Ragıb, 1992: 87; ez-Zemahşeıi, t.y.: IV, 96; el-Kurtub!, 1372: VII, 298; Fahrudd!n er-Razı, t.y.: XV, 23; Yazır, 1979: IV, 2297-2298). İbn Manzfir ilk defa ez-Zeccac'da rastlanan bu yorumu destekler mahiyette; ümmiliğin Arap Yarıma­ dasındakj Arap halkları arasında yaygın bilinen şeklinin bu olduğunu belirterek, kelimeye ilk önce yukarıdaki anlamı vermiştir (1988: I, 215). Bu bağlamda, ümm1lik bir eksikIikken Hz. Peygamber için bir üstüqlük ve mucize olmaktadır (Fahrudd!n er-Raz!, t.y.: XV, 23). Allah Terua, son elçisini bir hikmete binaen ümm1 bir insan olarak seçmiş, onun toplumunu da felsefi doktrinlerden, derin teolojik çekişmelerle tahrife uğramış dinlerden beslenmemiş, basit bir yaşayışa sahip bir toplum olmasından dolayı, vahyin ilk muhatapları olarak tercih etmiştir. Sonuçta bu çekirdek nesil ve önderi, ilah! vahyi bütün insanlığa başka öğretilerle karıştırmadan ulaştırabilmiştir (Soysaldı ve Şimşek, 2003: 93). Vahyin bu ilk muhataplarının ümm1 oluşundan yola çıkan eş-Şatıbi, onlara indirilen şeriatın da ümm1 ve onlann anlayabilecekleri bir hitap düzeyine sahip ~lduğu sonucuna varmıştır. Ona göre, iHl.h'i tekiitin kavranabilmesi için belli seviyede bilgi birikimi ya da eğitim gerekmez. Aksi takdirde Kur' an, o ümm1 toplum için mucize olmaktan çok bilinmeyen, anlaşılınayan bir kitap olurdu (eş-Şatıbi, ty: II, 69-71). Bu yaklaşım (değerlendirmeler için bkz. Aygün, 2007: 157-168), ümm1liğe ilişkin yorumların ulaştığı noktayı göstermesi bakımından önemlidir. Kavramın geleneksel ve genel kabul gören yorumu yukarıdaki gibidir. Kısaca aktarmaya çalıştığımız yorum sadedinde, kelimenin çoğulundan, başka ayetlerden ve hadislerden yola çıkarak, zaman içerisinde çeşitli deliller ileri sürülmüş, Hz. Muhammed'in okuma-yazma bilip bilmediği ve sonradan bunu öğrenip öğrenmediği tartışılmıştır. Yaygın kanaat onun okuma-yazma bilmediği yönündedir (Önkal, 1986: 249-262; Soysaldı ve Şimşek, 2003: 85-102; Yörük ve Şık, 2004: 173-190; Şen, 2006: 203-218). Kavramın, vahyin kaynağını tartışmalı hale getirmek amacına matuf İslam dışı yorum ve girişimleri hertaraf etmek için İslam alimlerince bir dayanak kabul edilmesi ve Kur'an'ın kaynağı probleminin yaşanınaması adına bu meselenin arkasına sığınılması~ "el-Umm1" kelimesinin "okuma-yavna bilmeyen" anlamı ile kabul görmesine, diğer anlamlarının ise göz ardı edilmesine (Yörük ve Şık, 2004: 187-188) neden olmuş ve böylece lafız, zaman içerisinde bir anlam daralmasına uğramıştır, diyebiliriz. Kavrama getirilen ikinci yorum, "el-Umm1"nin "el-Ummet" kelimesinden türediğini varsayarak yapılan anlamlandırmadır. Tarihe bakıldığında görülecektir ki; toplumsal açı­ dan kendini beğenmişlik ve aşın övgüler, her milletin, kendisini en üstün ve an ırk kabul etmesine ve insanlığı ayrıma tabi tutmasına neden olmuştur. Mesela İbraruler, insanlığı ı:Pıı;ı• " ;_,i;Jews-Yahudiler" ve 0"1'- "~i--Gentile2-Yahudi olmayanlar" (Özsoy ve Güler, 1997: 570; Besalel, 2001: I, 191-192; Adam, 2002: 26; Hıdır, 2006: 160) şeklinde ayınnıştır. Antik Yunan'da yaşayanlar, kendilerinden olmayanları, B6.Q~UQOL "Barba2) Gentile: Yunanca "genos": aile, soy, kabile ve Latince aynı anlarndaki "gens" kökiindendir. "Gens" Arapça ve Türkçedeki cins- _,...:.:1:-l ile aynıdır. Bk. http://tr.wikipedia.org/wiki/Gentile; http:// jewishencyclopedia.com/view.jsp?artid=l42&1etter=G&search=Gentile#523.http://www.studylight. org/enc/isb/view.cgi?number=T3864. 102 1Dr. Mustafa KAYA - - - - - - - - - E K E V AKADEMİ DERCİSİ rous-Barbar" (http://en.wikipedia.org/wiki/Barbarian, 2009), Hintliler, "Mleccha" (http:// en.wikipedia.org/wiki/Mlechcha, 2009) şeklinde nitelerken, Araplar; "Arap-Acem" aynınma gitmiştir (http://ar.wikipedia.org/wiki/ %D8%B9%D8%AC%D9%85, 2009). İştikaki açıdan bakıldığında, ihranilerin beşeri tabi tuttuklan yukandaki aynında ge- çen l'"'i "milletler" anlamındaki Gentile 3 "Yahudi olıİıayanlar" ifadesinden yola çıkarak ;}~ı lafzına ulaşılabilir. Bu durumda "el-Ummf"nin kelime anlamı; "İsrail oğullarından/ Ehl-i kitaptan olmayan" ("Ehl-i kitap" kavramı hakkında bkz. Kaya, 1994: X, 516-519) haline dönüşebilmektedir. Zira Arapçada nisbet ifadesi çoğullardan yapılamaz. Mesela "kabilelere ait" demek için ~l,j değil ;», ,"mescitlere ait" demek için ~~t.:....A değil ~~ şeklinde tekilinin kullanılması gerekmektedir (Sibeveyh, 1316: II, 88; İbnu's-Ser­ r1ic, 1988: ill, 70). Bu durumda, l'"'i "Yahudi olmayan milletler" kelimesinin ~~biçiminde bir nisbet ismi değil, tf "ümmet, millet" şeklindeki tekilinden elde edilen ~~ "ümmf, millete/ınilletlere mensup, ait" şeklindeki nisbet ismi kullanılabilir. Bu da ~~i ~ı ifadesinin "İsrail oğullarından (Ehl-i kitaptan) olmayan N ebi" şeklinde anlaşılınasını mümkün kılar. Burada geçen "el-Ummf", tekil formunda çoğul anlam ifade etmektedir. Mahmud el-'Akkad, başlangıçta "Ehl-i kitaptan olmama, Kitap'z bi/meme" şeklinde anlaşılan "el-Ummiyyfin" kelimesinin karşıtıyla birlikte, zaman içerisinde istiare yoluyla "Kitap' ı okuyan ve okuyamayan" anlarnlanna kaydığını, "el-Ummi"nin de yine öncelikle "Kitap' ı bilmeyen", sonrasında ise istiiire ve tağllb yoluyla "kitabeti bilmeyen" anlamında kullanılmaya başlandığını bazı deliller yardımıyla öne sürmektedir (1986: VI, 199-200). elCabirf de bu yorum sadedinde; "el-Ummf"nin aslen Arapça değil, mu'arreb bir kelime ve tamamen Kur'iini bir ıstılah olarak İslam sonrası kullanıldığını ve İslam öncesi herhangi bir şiirde "okuma-yazma bilmeyen" anlamıyla yer almamasının bir delil sayılabileceğini belirtmiştir (2006: 94). Bu yoruma göre kelimenin ilk anlamı "okuma-yazma bilmeyen" değil "Kitap'z bilmeyen ve anlamayan" olmaktadır. Zamanla anlam kayması meydana gelmiştir. el-Ferra tarafından yapıldığı belirtilen (el-Ragıb, 1992: 87) bu anlamlandırma, el-Ferra'nın, birinci görüşü ileri süren ez-ZecGiic'tan daha önce yaşamış olması itibarıyla, kaynaklarda yer alan en erken anlarnlandırmadır. Araplann, Yahudilerin insanoğluna yönelik Gentile/Jews "Umem-Yehfid" aynrnın­ dan haberdar ve kitahllik-ümmflik ikilernesi içerisinde bir kimlik algılamasına sahip olduklannı söyleyebiliriz. Toplumsal bilinç, kendini ötekilerden ayınp tanımlama ile inşa edilir. Öte yandan siyasi kimlik arayışının dini bağlantısından söz etmek de mümkündür. Araplann, nübüvvetin; vahyin ya da bu inancın olgusal varlığından, çevrelerindeki Kitap ehli ile ilişkileri nedeniyle haberdar olmalan ve bu kimliğe, karşı bir kimlik oluşturma­ lan söz konusudur. Bu karşı kimlik aynı zamanda Yahudilerin ortaya koyduğu "UmemYehiid" aynrnının da bir sonucudur. Araplar, bir yandan İsrail oğullanna veya Kitap ehli3) Gerek klasik Rabbant anlayışta ve gerekse modem Ortodokslukta, İsrail oğullan seçilmiş bir halktır. Duakitabı Siddur'agöre, bu seçilmişlik ve 'ıl "goy/gentile" (ümml, yabancı) olmama Rab Yehova'ya şükrü gerektiren bir durumdur (Adam, 2002: 26, 64). "en-NEBİYYU'L-UMMf" KAVRAMINA ETİMOLOJİK BİR YAKLAŞIM -Evrensel Peı;gamber- --- 103 ne, karşı kimlikle cevap verirken, diğer taraftan da onların kitaplı bir toplum olmalarını, Hz. İsmail'den sonra o döneme kadar henüz içlerinden bir peygamber gelmemiş İsmail oğullarına, yani kendilerine bir üstünlük vesilesi görmekte ve içten içe bu karşı topluma özenınektedir (Erken dönem Araplarının nübüvvet anlayışı hakkında bilgi için bkz. Balcı, 2006: 111-134). Bu özenti ve beklenti Kur'an'da şu şekilde ifade edilmiştir: "Onlar 'şayet kJndilerine bir uyarıcı (peygamber) gelirse, her milletten daha çok doğru yolda olacaklar' diye bütün güçleriyle Allah'a yemin ediyorlardı. Ancak uyarıcı gelince, onlara Hak'tan uzaklaşmaktan başka katkı sağlamadı" (Fatır-35, 42). İşte Kur'an'ın nüzulü ve kanaatimizce özellikle "en-Nebiyyu'l-Uınnll" çıkışı, hem o dönemin Arap toplumu nezdinde olumsuz bir anlam, bir eziklik ifadesi kabul edilen üınnllliğe yeni bir anlam ve değer kazandırmış, hem de siyası, sosyal ve dilli düzlemde İsrail oğullannın İsmail oğul­ lanna karşı üstünlüğünü sona erdirmiştir. (Ümınlliği kimlik ve kitap ilişkisi bağlamında ele alan detaylı değerlendirmeler için bkz. Türcan, 2007). Böylece İsmail oğulları da artık kutsal bir kitabın muhatapları olmuştur. Gerek Yahudiliğe, gerekse Kur' an' da kelimenin geçtiği yerlere baktığliDlzda bu ikinci yorumu ihsas eden ifadelere rastlanır. Her ne kadar Yahud'iler, önce veya sonra Hz. Musa gibi " ...RABBİN yüz yüze bildiği..." (Tesniye, 34/10-12, 215) bir peygamberin gelmedi ği inancına sahip olsalar da, Yahudllikte peygamberler silsilesi Hz. Musa'da bitmemiştir ve dünyanın sonuna kadar onun halefi olacak bir Nebi bulunacaktır (Kutluay, 2004: 287). Ayrıca kutsal kitaplannda "Allahın RAB senin için aranızdan kardeşlerinden benim gibi bir peygamber çıkaracak; onu dinleyeceksin ... Onlar için kardeşleri arasından senin gibi bir peygamber çıkaracağım ve sözlerimi onun ağzına koyacağım ve ona emredeceğim her şeyi onlara söyleyecek..." (Tesniye, 18115-19, 196) ve "Ve dedi: RAB Sina'dan geldi, ve onlara Seir 'den doğdu, Paran dağından parladı" (Tesniye, 33/2, 213) şeklinde geçen ifadelerden, bahsi geçen peygamberin Hz. Muhammed ve Paran dağının ise Mekke olduğu tespiti yapılmış, "kardeşlerinden benim gibi bir peygamber" ifadesi, İsmail oğul­ lanndan Hz. Musa gibi müstakil bir şeriat getirecek peygamber, yani Hz. Muhammed şeklinde yorumlanmıştır. (Geniş bilgi için bkz. Bozdağ, 1991: 69-70; Aktepe, 1997: 3234). 163-170. ayetleri Medine'ye hicretten sonra vahyolunan ve 157-158. ayetlerinde "Üınnll Nebi" kavramının geçtiği A 'rM Suresi, oldukça tefernıatlı bir şekilde Yahudi mil- letinin tarihine tahsis edilmiştir (Harnidullah, 2003: I, 556). Yahudilere tahsis ediLııiş bir surede, kanaatimizce "el-Uınnll" gibi, o toplumu ilgilendiren kelime ve kavrarnların varlığı tabildir. Kelimenin çoğulunun . ~~~~:~ •. (".'' ..,-ı.;ı • :ı:;. geçen, ... ;:_,~ı . . r-o--:J r;- j!J ... ı;ı=1 ., " "' geçtiği , .ı!: • ~! .r- 1*-1 ayetlere dönersek, mesela Cum'a/2. ayette l. .. • " l • < "-:ıı . ..:..;.; _, ifa.desının, ... " ... o ır; cJ::::-0 ı1. <,?..uı r , Allah ki, okuma yazma bilmeyenlere... kendilerinden bir peygamber gönderdi..." anlarr.ının yanı sıra "O Allah ki, İsrail oğullarmdan olmayanlara ayetlerini okuyan, onları temizleyen ve Kitô.b'ı öğreten kendilerinden bir peygamber gönderdi..." biçiminde anlaşılması mümkündür. AI-i 'İrnran/20. ayette öncesiyle bu anlamı kuvvetlendiren bir ifade daha vardır: ... ~~~~ ı.,..ı:ş:iı ı) Y-~ Ji:, ... Yani "Kitap verileniere (Ehl-i ki- i 104 /Dr. Mustafa KAYA - - - - - - - - - EKEV AKADEMİ DERCİSİ taba) ve onların dışındakilere (Ümmflere) de ki..." anlamı uygun düşmektedir. Yine AI-i 'İmrfuı suresi 75. ayetteki; J $ :.;3 ı)u r-t~ :!.!!; ... ~~~ ~j ~~~ifadesinden"... kendi millelimizden ve dinimizden olmayanlara (Ümmflere) karşı sorumluluğumuz yoktur" anlamı çıkarılabilir. ... yı;şjı ~_;.t; ~ ~;.1 ~) şeklinde Bakara/78'de geçen "İç­ lerinde birtakım ümmfler vardır ki, Kitab'ı (Tevrat'ı) bilmez/er..." ifadesi ve devamı de aynı mahiyettedir. Görüldüğü gibi "ümmller" lafzı, semantik açıdan "Kitap" kelimesiyle -iki yerde ~-~ "bilmek öğretmek" fiilieri de dahil- ortak bir anlam alanı içerisinde geçmektedir. Kısaca aktarmaya çalıştığımız bu ikinci yoruma göre; "~:;ıı :;ıı" (Arap Peygamber) ile ":;l.yı :;ıı" (Üınınl Peygamber) arasında büyük bir ani~ fai-kı yoktur. Her ikisi de "İsrail oğullarzndan!Ehl-i kitaptan olmayan, daha önce onlarm Kitaplarını okumayan ve bilmeyen İsmail oğullarmdan yabancı bir peygamber" demektir ve "Sen daha önce bir kitaptan okumuş ve elinle de onu yazmış deği/din. Öyle olsaydı, batı! söze uyanlar şüpheye düşer/erdi"(' Ankebfit-29, 48) mealindeki ayet, Peygamberin bu yönünü anlatmaktadır (el-'Akkad, 1986: VI, 199-203; el-Cabiıi, 2006: 82-92). Yukanda verilen altı ayeti, bu görüşe uygun anlamıyla yeniden okumak, sanınz bir fikir verecektir. ;.r J+ Getirilen bir diğer yorum ise, makalemizde ön plana çıkarmaya çalıştığımız, kaynaklarda fazlaca görmediğimiz bir yorumdur. Kavrama yönelik bu bakış açısı, ikinci yorumdan hareketle şekillenmiştir. "el-Ummi" lafzının "Evrensel" anlamına gelebileceğini söylemekle yetinen Gilchrist'in, başka kimselerce de dile getirilip getirilmediğini tespit edemediğimiz bu düşüncesi (Gilchrist, 1986: 94-95; http://www.answering-islam.org/Gilchrist/Voll/3a.html, 2009) tarafımızdan biraz daha geliştirilmiştir. Gilchrist, Reissner'in konuya yaklaşımından esinlenerek bu anlamı verdiğini belirtmektedir. Reissner, ikinci görüş paralelinde konuyu ele aldığı makalesinde kısaca şunlan vurgulamaktadır: Hz. Muhammed'in Mekke'nin zenginleriyle yaşadığı hayal kınklığı nedeniyle, kendi dışındakileri küçük gören sorumsuz sermayeye karşı tedirginliği gittikçe artıyordu. Bu yüzden bunlara ve nerede ve kim olursa olsun destekçilerine dikkat çekilmeliydi. O dönemdeki bu ayncalıklı sınıf, Mekkeli zenginler ve Ehl-i kitaptan -Reissner'in yerel bir İsimlendirme kabul ettiği- İsrail oğullanydı. Hz. Muhammed "ümmi"yi; ticareti ve ticaıi ilişkileri bilıneyen, entelektüel bilgi birikimine sahip alınayandan daha ziyade Allah'ın mesajının özünü ve esasını anlamakla yetinen saf, orijinal bir karakter olarak kabul ediyordu. Öyleyse o, çokbilıniş ve servet sahibi imtiyazlı azınlığa karşı, ümmi kabul ettiği bu çoğunluğa öncülük etmeliydi. Mükemmel Müslüman tutumuna örnek olarak da çoğunlu­ ğun atası kabul edilen Hz. İbrahim'i seçmişti4 • İşte bu yüzden onun mesajı, bu zengin ve imtiyazlı azınlığın dışında kalan Arap olsun olmasın, tektanncı veya putperest, okumayazma bilen veya bilıneyen ve bedevi ya da yerleşik hayat süren çoğunluğu, üınınlleri adres aldı. Böylece o, "el-Uınınl" yani herkesçe kabul gören "popular" bir peygamber oluyordu (Reissner, 1949: 276-278). Bu ifadelerden ilham alan Gilchrist ise "el-Uınınl"nin evrensel "universal" anlamına gelebileceğini söylemiştir. Böylece Hz. Peygamber, sa4) "Hz. İbrahim" tercihi, aynı zamanda Yahudiler ve Hıristiyanlar arasındaki ihtilafları terk etmeyi sağlayacak bir davet anlarru da içermektedir (Ebu Zeyd, 2007: 282). "en-NEBİYYU'L-UMM[" KAVRAMINA ETİMOLOJİK BİR YAKLAŞIM -Evrensel Peygamber- - - - 105 dece kendi döneminde değil, her dönemde başkasını küçük gören, ayncalıklı ve zengin azınlığın dışında kalan bu çoğunluğun "el-Ummiyyfin" nebisi olmaktadır. Bütün bu görüşleri bir kenara bırakır ve kelimenin yalnızca etimolojik köküne (.;ı.ıı) ve (}'Jı :,fJı) kavramının geçtiği iki ayete bakarsak, "Evrensel Peygamber" anlamının uygun duştüğünü görürüz. Arap dilinin bir gereği olarak çoğul kelimelerden nisbet ismi yapılamayacağını, tekilinin alınıp nisbet ismi yapıldıktan sonra yeni ofuşan bu kelimeden düzenli çoğulunun elde edilmesi gerektiğini daha önce vurgulamıştık. Bu durumda "elUmem"in nisbet ismi Kur'an'da geçen şekliyle "el-Ummiyyfin" olmaktadır. Yine "elUmmi"nin tekil formunda çoğul anlam banndıran bir kelime olarak, 'bir millete, halka değil millet/ere, halkiara ait' anlamına gelmesi potansiyel olarak münıkündür. Bu yüzden "en-Nebiyyu'l-Ummi" kavramında geçen kelime, tekil bir isme çoğul sıfat getirilemeyeceği için, Iafzen tekil ancak manen çoğul anlam taşıyor olabilir. Bu ihtimal doğrultusunda, kavrarnın geçtiği iki ayete bir kez daha dönersek, bağlarnın bu anlamiandırmaya aykın olmadığını görürüz: "Onlar ki yanlarındaki Tevrat ve İncWde (vasıfları) yazılı Resılle, (böylece artık sadece Yalıudfve onların devamıniteliğindeki Hıristiyanları değil, onların dışındaki bütün halkları muhatap kabul eden) o evrensel Peygambere tabi olurlar... Ona iman eden, onu destekleyen, ona yardımcı olan ve onunla beraber indiri/en niira tabi olanlar var ya, iştefeltilıa erenler onlardır. De ki: Ey insanlar! Ben sizin hepinize Allah tarafindan gönderilen bir elçiyim ... Öyleyse siz de Allalı'a ve O'nun bütün kelimelerini tasdik eden Resflle, o evrensel Peygambere inanın. Ona tabi olun ki doğru yolu bulası­ mz." (A'ril.f-7, 157-158). Kanaatimizce, Allah Teaiii İsrail oğullannın, bir yonıma göre onlann şahsında zengin tarih boyunca sergiledikleri; başkalannı küçük gören, kendilerini ayncalıklı ve seçkin kabul eden, yaratıcının yalnızca kendilerini muhatap kabul ettiğine inanan tekelci milli ve dini inanışlanna, onlann kendi ıstılahlannı ve dilini kullanarak karşılık v·ermiştir. İlk ayette, aslında böyle bir elçinin Yahudi ve Hıristiyanlarca beklendiğini, buna ihtiyaç hissedildiğini vurgulayarak evrenselliğin ve bütünleştiriciliğin İsrail oğullan tarafına dikkat çekmiş, ikinci ayette ise insanlığın bütün kelimelerini (şeriatlannı ve kutsallannı) tasdik makarnındaki Peygamberin herkesi kuşatan davetini bizzat yinelemesini ondan istemiştir. Böylece, Hz. Muharnıııed'in Kur'an'da müteaddit defalar değinilen evrenselliğini tek başlıktavetek bir kavramla sembolleştirmiştir: "en-Nebiyyu'l-Ummi" ... ve imtiyazlı azınlığın Sonuç "el-Ummi" ve çoğulunun geçtiği ayetler dışında kalan diğerayetlereve hadisiere genel olarak bakıldığında, Hz. Peygamber'in peygamberlik gelmeden önce bir kitabı okumadığı ve yazmadığı açık bir biçimde görülmektedir. Bu, onun en azından nübüvvetine kadar okuma-yazma bilmediği şeklinde yorumlanmıştır. Daha sonra bunu öğrenip öğren­ mediği ise tartışmalı bir konudur. Hz. Peygamber, okuma-yazmayı sonradan öğrenmiş olsa dahi gelinen noktada bu durum, Kur'an'ın mucizeliğine ve Hz. Peygamber'in mesajının evrenselliğine bir hal el getirmemiştir. "el-Ummi"nin hem "el-Umm", hem de "el-Ummet" kökünden gelebilme İnıkanının yanı sıra Bakara-2, 78-79, AI-i 'İmran-3, 20 ve 75, Cum'a-62, 2. ayetlerde geçen kelime- 106 1Dr. Mustafa KAYA - - - - - - - - - E K E V AKADEMİ DERCİSİ bilmeyenler" biçiminde anlaşılması­ formuyla kelimenin zaman içerisinde anlam genişlemesi, daralması ve kayması gibi bazı anlam olayıanna maruz kaldığını ve çok anlamlı bir yapı arz ettiğini göstermektedir. "en-Nebiyyu'l-Urnınl" kavramının da bu geniş çerçeveden, salt etimolojik bir bakış açısıyla yorumlanması, Kur' an' ın anlam zenginliğine ve zamanlar-mekanlar üstü tabiatma bir göndermedir. Bu bağlamda, İslfunl mirası ve Kur'an'ın anlam bütünlüğünü de gözeterek, A'ril.f-7, 157-158. ayetlerde geçen kavramı üç şekilde yorumlayabiliriz: nin çoğulunun, bağlarm gereği, sırf "okuma-yavna nın uygunsuzluğu; tekil/çoğul İlki; Hz. Peygamber'in bir meziyeti ve mucizesi sadedinde, yaygın biçimde bilinen ve genel kabul gören şekliyle, "okuma-yavna bilmeyen Peygamber"dir. İkincisi; insanoğlunun kendi milleti ve dini dışında kalanlan "ötekiler" diye adlandırmasının tabi! bir sonucu olarak, başlangıçta İsrail oğullannın yaptığı "kendilerinden olan-olmayan (Jews/Gentile)" aynmının, zamanla Araplar nezdinde ve Kur'an ayetlerinde "Ehl:i kitap ve Ürnınl" biçiminde ifadesini bulmasıyla oluşan karşıtlıktan doğan "Tevrat ve İncil'de belirtilen İsrail oğullarının kardeşleri arasmdan (İsmail oğulları) gönderilen onların dı­ şmda bir peygamber" anlayışıdır. Sonuncusu ise; ikinci yorumla aynı tespitlerden yola çıkan, ancak Arap dil yapısının bir gereği olarak tekil formunda çoğul (bir millete değil milletiere ait) anlam içeren "el-Urnınl"yi; sadece Ehl-i kitabı değil, onlann dışında kalanlan da muhatap kabul eden "Evrensel Peygamber" şeklinde anlamlandıran yaklaşımdır. Bu yorumlar, bilimsel tutarlılığa sahip olması kaydıyla ileride başkalan tarafından belki daha da genişletilebilir. Bizim bu yaklaşımlardan birisini yegane kabul edip diğerlerini yok saymamız mümkün değildir. Amacımız, dilin tabiatından kaynaklanan farklılığı ve çeşitliliği okuyucuya hissettirmekten ibarettir. Kaynakça 'Abdussabfir Şahln (1973), "Hz. Muhamıned Okuma ve Yazma Biliyor muydu?", çev. :rayyar Altıkulaç, Diyanet Dergisi, XII/4, 199 vd., Ankara. Adam, Baki (2002), Yahudilik ve Hıristiyanlık Açısından Diğer Dinler, İstanbul. el-'Akkad, 'Abbas Mahmud (1986), "el-İsİam, Da've 'Alemiyye", el-Mecmu'atu'lKiimile li-Mu'ellefiiti'l- 'Akktid, el-İsliimiyyiit-2, VI, 1-219, Beyrut. Aktepe, Orhan (1997), Hz. Muhammed'in Risaletinin Lisans Tezi, Erzurum. Evrenselliği, Basılınamış Yüksek Ay gün, Abdullah (2007), "Şatıbl'nin Kur'an 'ın Ümınlliği ve İlınlTefsir Görüşleri Üzerine Bir Değerlendirme", Usulİslam Araştırmaları, 7, 157-168, Adapazan. el-Bad, Ebu'l-Velid Suleyman b. Halef (1983), Tahkrku'l-Mezheb, nşr. Ebu' Abdirrahman b. 'Ukeyl ez-Zahiri, Riyad. Balcı, İsrafil (2006), "Erken Dönem Arap Kültüründe Peygamberlik Tasavvuru", EKEV Akademi Dergisi, 29, 111-134. Besalel, Yusuf (200 1), Yahudilik Ansiklopedisi, I-ID, İstanbul. "en-NEBİYYU'L-UMMf" KAVRAMINA ETİMOLOJİK BİR YAKLAŞIM -Evrensel Peygamber- --- 107 Bozdağ, Bekir (1991), İllihf Basılmamış Dinlerin Kutsal Kitaplarında Peygamberlik Anlayışı, Yüksek Lisans Tezi, Bursa. Bulut, Halil İbrahim (2004), "İseviyye Mezhebi ve Hz. Muhammed'in Risaletinin Evrenselliği Tartışmalannın Başlaması", Sakarya Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Dergisi, 9, 121-143. el-Cabir1,Muhammed 'Abid(2006)~ "en-Nebiyyu'l-UınmlHelKaneYekra'veYektub ... ", Medhal ile'l-Kur'ani'l-Kerfm, el-Cuz'u'l-Evvelfi't-Ta'rfjbi'l-Kur'an, 7798, Beyrut. Çetin, Nihad M. (1986), "Üınml", İslam Ansiklopedisi, XIII, 104-106, İstanbul. Ebfi Zeyd, Nasr Hilmid (2007), "Hıristiyan Teolojisi Perspektifinden Kuran'ın Okunuşu · ve Bunun İslam Kelam'ının Gelişmesine Etkisi", çev. Sadık Kılıç, Atatürk Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Dergisi, 28, 271-303. Fahruddin er-Razi, (t.y.), et-Tejsfru'l-Kebfr, I-XXXII, Tahran. Gilchrist, John (1986), Mulıammad and tlıe Religion of Islam, Benoni. Goldfeld, Isaiah (1980), "The Illiterate Prophet (Nab1 Uillll1İ), An Inquiry into the Development of a Dogma in Islamic Tradition", Der Islam, 57, 58-67. Hamidullah, Muhammed (2003), İslam Peygamberi, I-II, çev. Salih Tuğ, Ankara. Hıdır, Özcan (2006), Yahudi Kültürü ve Hadisler, İstanbul. İbn Manzfir, Cemaluddin Muhammed (1408/1988), Lisanu'l- 'Arab, I-XVIII, nşr. 'All Şin, Beyrut. İbn Teymiyye, Ahmed b. 'Abdulhalim (1414), el-Cevabu's-Sahflı li-Men Bedde/e Dfne'l- Mesfh, I-IV, nşr. 'Ali b. Hasan b. Nasr v.dğr., Riyad. İbnu's-Serrac, Ebfi Bekr Muhammed b. Sehl (1988), el-Usul fi'n-Nahv, I-ID, nşr. 'Abdulhuseyn el-Fetell, Beyrut. Kaya, Remzi (1994), "Ehl-i Kitap", Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, X, 516519, İstanbul. Kitab-ı Mukaddes (1997), "Tesniye", İstanbul. el-Kurtubi, Ebfr 'Abdillah Muhammed b. Ahmed (1372/1955), el-Cami' li-Ahkfimi'lKur'an, I-XX, nşr. Ahmed 'Abdul'allm el-Berdfrm, Kahire. Kutluay, Yaşar (2004), İs/{iln ve Yahudi Mez/ıepleri, İstanbul. Önkal, Ahmet (1986), "Hz. Peygamber'in Ümmiliği", Selçuk Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Dergisi, 2, 249-262. Özsoy, Abdulvahap (2003), Ebu'l-Velfd el-Bacf'nin Tahkrku'l-Mezheb Adlı Kitabı Çerçevesinde Hz. Peygamber'in Ümmfliği Meselesi, Basılmamış Yüksek Lisans Seminer Çalışması, Erzurum. Özsoy, Ömer-Güler, hharni (1997), Konularına Göre Kur'an, Ankara. 108 1Dr. Mustafa KAYA - - - - - - - - - E K E V AKADEMİ DERCİSİ er-Ragıb el-İsfahani (1412/1992), Mufredatu Elfazi' l-Kur' an, nşr. Safvan 'Adnan Daviidi, Dimaşk-Beyrut. Reissner, H. G. (1949), "The Ummi Prophet and the Banu !srail of the Qur'an ",Muslim World, 39,276-281. Sibeveyh, Ebii Bişr 'Amr (1316), el-Kitab, I-II, Bulak. Soysaldı, Mehmet-Şimşek, Songül (2003), "Kur'an'da Ümmi Kavramının Sernantİk Analizi ve Bu Bağlamda Hz. Peygamber'in Ümmiliği Meselesi", EKEV Akademi Dergisi, 16,85-102. Steingass, F. (1989), A Learner's Arabic-English Dictionary, Beirut. eş-Şatıbi, Ebii İshak (t.y.), el-Muvafaktit, I-IV, nşr. 'Abdullah Tıraz, Beyrut. Şen, Ziya (2006), "Kur'an'da Ümmi Kavramı ve İlimler Dergisi, 2, 203-218. Hz. Peygamber'in Ümmiliği", İslam! Şenocak, İhsan (2008), "Risaletin Büyük Şahidi Ümmilik", İnkişaj, 9, 12-21. Türcan, Selim (2007), İlk Dönem Kur'an Tasavvuru ve Dönüşümü -Kimlik ve Kitab ilişkisi Bağlamında-, Basılmamış Doktora Tezi, Ankara. Yavuz, Yusuf Şevki (2007), "Peygamber", Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, XXXIV, 257-262, İstanbul. Yazır, Elmalılı M. Harndi (1979), Hak Dini Kur'an Dili, I-X, İstanbul. Yörük, İsmail-Şık, İsmail (2004), "Kelfun Açısından Hz. Peygamberin Ümmiliği", Dinf Araştırmalar Dergisi, 19, 173-190. ez-Zeccac, Ebii İshak İbrahim (1988), Me'ani'l-Kur'an ve İ'rabuh, nşr. 'Abdulcelil 'Abduh Şelebi, I-V, Beyrut. ez-Zemahşeri, Ebu'I-Kasım Carullah Mahmud b. 'ümer (t.y.), el-Keşşaf, I-IV, Beyrut. http://jewishencyclopedia.com/view.jsp?artid= 142&1etter=G&search=Gentile#523, (20. 02. 2009). http:// tr.wikipedia.org/wiki/Gentile (20. 02. 2009). http://www.studylight.org/enc/isb/view.cgi?number=T3864 (20. 02. 2009). http://ar.wikipedia.org/wiki/%D8%B9%D8%AC%D9%85 (20. 02. 2009). http://en.wikipedia.org/wiki/Barbarian (20. 02. 2009). http://en.wikipedia.org/wiki/Mlechcha (20. 02. 2009). http://www.answering-islam.org/Gilchrist!Voll/3a.htrnl (25.02.2009).