TBMM B: 51 29 .1 . 2009 O: 1 Diğer bir yan, Antalya Demre'de Noel Baba heykelini kaldırma çalışması. Ne alaka şimdi? Noel Baba dünyaca bilinen birisi. Onun yerine paçalı, sıvalı, pantolonlu, çocuklu, balıklı bir Noel Amca heykeli yapılıyor. Biliyoruz işte, dünya, kırmızı renkte, yakaları beyaz kürklü kıyafetli, uzun sakallı, beyaz sakallı, geyiklerin kızağını çektiği bir Noel Baba'yı tanıyor. Ya ille bir baba hasleti varsa bunun da kolayı var. Benim önerim size: Alın bu yeni yaptığınız Noel amca heykelinin elindeki balığı, eline 99'luk tespih verin; o sakal da çok entel olmuş, onu biraz da uzatın, zındık mı olur, başka türlü mü olur; adını da koyarsınız, "Ak Baba" mı olur, ne olursa olur, ille bir ihtiyaç varsa... Kültüre ve tarihe saygı nedeniyle bunu söylüyorum. Ben bunu tiye almak noktasında değil ama saygı gereği bunu söylüyorum. Şimdi, bütün bunlar bir yana, İkizdere'yle ilgili gerçekten muhteşem bir mücadele vermişler, kutluyorum. Alliona'daki suç duyurusu yine Kültür ve Turizm Bakanlığına. Bakıyoruz, bir de biliyorsunuz, 2010 Kültür Başkenti olacak İstanbul. Biraz da İstanbul'a geleyim. 2010 Avrupa Kültür Başkenti olmak çok önemli bir şey çünkü tarih boyunca farklı kültürleri bir arada yaşatan İstanbul'un kültürünü yaşatma hedefi var. Bunun Danışma Koordinasyon Kurulunda Sayın Bakan var, Hayati Yazıcı ve Kadir Topbaş var. Kadir Topbaş bir mimar, Büyükşehir Belediye Başkanı. Danışma Kurulunda Beyoğlu Belediye Başkanı -Topbaş eski Belediye Başkanı Beyoğlu'nun- Ahmet Misbah Demircan var. Şimdi ben bunları niye anlattım size, geleceğim ona, çok basit bir örneklemeden yola çıkacağım. Şimdi, bir yapı var İstanbul'da ve bu yapı TRT'de iki belgesel konusu olmuş, İZ TV onu çekmiş. Onun ötesinde, en önemli sivil mimari anıt ilan edilmiş, yapısal tarih örneği yapılmış, kamuoyunun ilgi gösterdiği yerde birçok film çevrilmiş ve bu yapının önünde... Yapı da şu, ve bu birinci derece tarihî yapının önünde şu da AKP'nin icraatı: Kazmalar ve buldozerler! Şimdi, bu şekilde, bu kafayla 2010 Kültür Başkenti olur mu İstanbul? Reha Çamuroğlu nerede burada? O binada uzun yıllar yaşamış. Biraz sorulursa bu konuda bilgi verecektir ama enteresan olan, benim söyleyeceğim başka bir şey, bu kültür politikaları karşısında Hükümetin anlayışı. Bakın, 1 numaralı Anıtlar Kurulu 1993 senesinde diyor ki: "Bu birinci derece sit alanıdır." ve uzun yıllar inşaat izni alamıyor kimse burada. Geliyor 2 numaralı Anıtlar Kuruluna 2007'de, 1 no.lu Anıtlar Kurulunun kararını kaldırıyor, diyor ki: "İnşaat yapabilirsiniz." Beyoğlu Belediyesi ne yapıyor? Bu Anıtlar Kurulunun verdiği karar üzerine "İnşaat yapın." diyor. Şimdi, siz tarihi, kültürü bu şekilde koruyacağınızı sanıyorsanız, anıt ve sit kavramları kentsel estetik kurallarıyla uyumsuz, çirkin yapılaşmaların, tarihin önüne beton dikmenin neye mal olacağını görmek gerekiyor özelikle bu tür seçim dönemlerinde bu kentsel sit alanlarında yapılan çalışmalar nedeniyle. Şimdi, buradan şuna biz şeye gelmek istiyoruz, doğanın korunmasıyla ilgili olarak 2010 Kültür Başkenti olan böyle bir yaklaşımda şunu sormak istiyoruz: Evet, anıtlarımızı koruyalım, tarihimizi koruyalım, kültürlerimizi de koruyalım. Bu yasayla nasıl koruyacağız söyler misiniz? Bunun arkasından kara yollan özelleştirme yasası gelecek, ormanları tesis yapacağız. Bunun arkasından bu yasayla boğaz köprülerinin ikisini satacağız Yap-İşlet-Devret Yasası'na istinaden. Yap-işlet-devret, ismi üstünde, yap, ondan sonra işlet, devrettir. Biz yapılanı sat, devret noktasında bir yasa getireceğiz. Şimdi, Hükümetin temel politikası, EPDK ve enerji piyasalarıyla ilgili çıkarılan son yasalar, arkasından gelecek olan 2/B Yasası, bütün bunlar doğanın, tarihin, sit alanlarının hepsine kazma vurulması anlamına gelmiyor mu? Şimdi Hükümetin politikası bir taraftan yap-işlet-devret, bir taraftan... (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Buyurun Sayın Kaplan. -930-