T.C. GAZĐ ÜNĐVERSĐTESĐ SOSYAL BĐLĐMLER ENSTĐTÜSÜ ĐŞLETME ANABĐLĐM DALI FĐNANSMAN BĐLĐM DALI “CARĐ AÇIĞIN FĐNANSMANINDA TÜRKĐYE UYGULAMASININ DEĞERLENDĐRĐLMESĐ” YÜKSEK LĐSANS TEZĐ Hazırlayan Nazan YILMAZ Tez Danışmanı Prof. Dr. Nevzat AYPEK Ankara – 2009 T.C. GAZĐ ÜNĐVERSĐTESĐ SOSYAL BĐLĐMLER ENSTĐTÜSÜ ĐŞLETME ANABĐLĐM DALI FĐNANSMAN BĐLĐM DALI “CARĐ AÇIĞIN FĐNANSMANINDA TÜRKĐYE UYGULAMASININ DEĞERLENDĐRĐLMESĐ” YÜKSEK LĐSANS TEZĐ Hazırlayan Nazan YILMAZ Tez Danışmanı Prof. Dr. Nevzat AYPEK Ankara – 2009 ONAY Nazan Yılmaz tarafından hazırlanan “Cari Açığın Finansmanında Türkiye Uygulamasının Değerlendirilmesi” adlı çalışma 25.09.2009 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği ile başarılı bulunarak jürimiz tarafından Đşletme anabilim dalı Finansman bilim dalında YÜKSEK LĐSANS TEZĐ olarak kabul edilmiştir. …………………………………............. Prof. Dr. Nevzat AYPEK (Başkan) …………………………………............. Doç. Dr. Kürşat YALÇINER …………………………………............. Yrd. Doç. Dr. Cihan TANRIÖVEN ÖNSÖZ Bu çalışmada Türkiye’de ve diğer ülke ekonomilerinde temel göstergelerden biri olan cari açık konusu ele alınmıştır. Tez konusu olarak seçilen “Cari Açığın Finansmanında Türkiye Uygulamalarının Değerlendirilmesi“ konusu son yıllarda uluslararasılaşma ve ekonomik piyasaların bu uluslararasılaşmadan çok hızlı etkilenmesiyle beraber çok büyük bir önem kazanmıştır. Hemen hemen bütün ülke ekonomilerinin temel sorunu olan “Cari Açık” Türkiye’de de para otoriteleri ve ekonomistler tarafından sıkça üzerinde tartışılan çok önemli bir konu haline gelmiştir. Bu nokta da ülkelerin para ve mali politikalarına yön vermelerinde temel kavramlardan biri olan cari açığın detaylı analizi ve bu konuda en büyük sorun olan cari açığın finansmanına ışık tutabilecek bir çalışma gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Bu çalışmanın hazırlanmasında emeği geçen, katkısı olan pek çok kurum ve kişi bulunmaktadır. Bu bağlamda, öncelikle bu çalışmanın tüm aşamalarında bilgi, deneyim ve becerilerinden yararlandığım, desteğini benden esirgemeyen saygı değer danışman hocam Prof. Dr. Nevzat Aypek’e teşekkürü borç bilir ve her daim yanımda olan aileme sonsuz sevgi ve saygılarımı sunarım. Faydalı bir çalışma olması dileğiyle. Nazan YILMAZ ii ĐÇĐNDEKĐLER ÖNSÖZ ........................................................................................................... i ĐÇĐNDEKĐLER ................................................................................................ ii KISALTMALAR DĐZĐNĐ.................................................................................. v TABLO VE ŞEKĐLLER DĐZĐNĐ...................................................................... vi GĐRĐŞ ............................................................................................................. 1 BĐRĐNCĐ BÖLÜM ÖDEMELER BĐLANÇOSU 1.1. ÖDEMELER BĐLANÇOSU TANIM VE KAPSAMI ................................... 4 1.2. ÖDEMELER BĐLANÇOSUNDA KAYIT ĐLKELERĐ................................... 7 1.2.1. Çift Kayıt Đlkesi (Standart Muhasebe Sistemi) .................................. 7 1.2.2. Đşlemlerin Kayıt Zamanı (Mülkiyet Değişimi)....................................10 1.2.3. Piyasa Fiyatı (Piyasa Değeri) ..........................................................10 1.3. ÖDEMELER BĐLANÇOSUNDA ĐŞLEM ÇEŞĐTLERĐ ..............................11 1.3.1. Değişmeler (Exchange) ...................................................................11 1.3.2. Karşılıksız Transferler......................................................................11 1.3.3. Ülke Sınırındaki Değişiklikler ve Göç...............................................11 1.3.4. Değer Değişikliği .............................................................................12 1.3.5. Alacak ve Yükümlülüklerin Yeniden Sınıflandırılması......................12 1.4. ÖDEMELER BĐLANÇOSUNUN ANA HESAP GRUPLARI.....................13 1.4.1. Cari Đşlemler Hesabı ........................................................................14 1.4.1.1. Mal Ticareti Hesabı ...................................................................15 1.4.1.2. Hizmet Ticareti Hesabı..............................................................15 1.4.1.3.Karşılıksız Transferler Hesabı....................................................17 1.4.2. Sermaye ve Finans Hesabı .............................................................17 1.4.2.1. Sermaye Hesabı .......................................................................18 1.4.2.2. Finans Hesabı...........................................................................19 1.4.3. Resmi Rezerv Hesabı......................................................................21 iii 1.4.4. Net Hata ve Noksan Hesabı ............................................................23 1.5. ÖDEMELER BĐLANÇOSUNUN ŞEMATĐK YAPISI ................................24 1.6.ÖDEMELER DENGESĐ TÜRKĐYE UYGULAMASINA GÖRE AYRINTILI SUNUM KALEMLERĐ....................................................................................26 ĐKĐNCĐ BÖLÜM CARĐ ĐŞLEMLER DENGESĐ 2.1.CARĐ ĐŞLEMLER DENGESĐNĐN TANIMI ................................................31 2.2. CARĐ ĐŞLEMLER DENGESĐNĐN ÜLKE EKONOMĐLERĐNDEKĐ YERĐ VE ÖNEMĐ ..........................................................................................................35 2.3. CARĐ ĐŞLEMLER DENGESĐNĐ ETKĐLEYEN FAKTÖRLER ....................37 2.3.1. Ticaret Hadleri .................................................................................37 2.3.2. Mali Politikalar .................................................................................38 2.3.3. Reel Döviz Kurları ...........................................................................39 2.3.4. Đç Ticaret Hadleri ve Servet Etkileri .................................................40 2.4.CARĐ AÇIK ..............................................................................................41 2.4.1. Cari Açığı Oluşturan Nedenler.........................................................43 2.4.1.1. Yapısal Nedenler ......................................................................43 2.4.1.2. Đktisadi Dalgalanma...................................................................45 2.4.1.3. Geçici Faktörler.........................................................................45 2.4.1.4. Döviz Spekülasyonu ve Mali Krizler ..........................................46 2.4.2. Cari Açığa Karşı Uygulanacak Tedbirler..........................................46 2.4.2.1. Kısa Vadeli Tedbirler................................................................47 2.4.2.2. Uzun Vadeli Tedbirler ...............................................................48 2.4.3. Cari Açığın Sürdürülebilirliği ............................................................49 2.4.3.1. Cari Açığın Sürdürülebilirliğini Etkileyen Faktörler ....................52 2.4.4. Cari Đşlemler Açığına Đlişkin Tartışmalar ..........................................57 2.4.5. Cari Açığın Finansmanı ...................................................................61 2.4.5.1. Doğrudan Denetimler................................................................62 iv 2.4.5.2. Devalüasyon .............................................................................63 2.4.5.3. Merkez Bankası Müdahaleleri...................................................64 2.4.5.4.Sermaye Ve Finans Hesabının Etkisi.........................................65 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM CARĐ AÇIĞIN FĐNANSMANINDA TÜRKĐYE UYGULAMASI 3.1. 2000 – 2007 YILLARI ARASINDA TÜRKĐYE’NĐN ÖDEMELER BĐLANÇOSU ANALĐZĐ...................................................................................77 3.2. 2008 YILI TÜRKĐYE ÖDEMELER BĐLANÇOSU ANALĐZĐ ......................90 3.2.1. Genel Görünüm ...............................................................................90 3.2.2. Cari Đşlemler Hesabı ........................................................................93 3.2.2.1. Mal Đhracatı ...............................................................................93 3.2.2.2. Mal Đthalatı ................................................................................95 3.2.2.3. Hizmetler Hesabı ......................................................................97 3.2.2.4. Gelir Hesabı ..............................................................................98 3.2.2.5. Cari Transferler Hesabı.............................................................98 3.2.3. Sermaye ve Finans Hesabı .............................................................99 3.2.3.1. Doğrudan Yatırımlar..................................................................99 3.2.3.2. Portföy Yatırımları ...................................................................101 3.2.3.3. Diğer Yatırımlar.......................................................................102 SONUÇ.......................................................................................................106 KAYNAKÇA ...............................................................................................108 ÖZET ..........................................................................................................113 ABSTRACT ................................................................................................114 v KISALTMALAR DĐZĐNĐ AB Avrupa Birliği a.g.e. Adı Geçen Eser a.g.r. Adı Geçen Rapor ABD Amerika Birleşik Devletleri Cif Sigorta ve Navlun Dahil Mal Bedeli DĐBS Devlet Đç Borçlanma Senedi Fob Sigorta ve Navlun Hariç Mal Bedeli GOÜ Gelişmekte Olan Ülkeler GSMH Gayri Safi Milli Hasıla GSYĐH Gayri Safi Yurtiçi Hasıla ĐMF Uluslararası Para Fonu ĐMKB Đstanbul Menkul Kıymetler Borsası OECD Ekonomik Đşbirliği ve Kalkınma Örgütü TCMB Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası TÜĐK Türkiye Đstatistik Kurumu vi TABLO VE ŞEKĐLLER DĐZĐNĐ Şekil 1. “Ödemeler Bilançosu Şematik Görünümü” Şekil 2. “ABD, Japonya, Đngiltere ve Fransa’nın 2001 Yılı Ödemeler Bilançosu Özeti” Şekil 3. “Tayland’ın 1996 - 1998 Tarihlerine Ait Ödemeler Bilançosu Özeti” Şekil 4. “Türkiye’nin 2000 – 2003 Yılları Ödemeler Bilançosu” Şekil 5. “Türkiye’nin 2004 – 2007 Yılları Ödemeler Bilançosu” Şekil 6. “2003 – 2008 Yılları Arası Türkiye Mal Đthalat ve Mal Đhracatının Grafiksel Görünümü” Şekil 7. “Türkiye 2004 – 2008 Yılları Arası Hizmetler Dengesi Hesabı’nın Grafiksel Görünümü” Şekil 8. “Türkiye 2004 – 2008 Yılları Arası Cari Transferler Hesabı’nın Grafiksel Görünümü “ Şekil 9. “Türkiye’de 2005 – 2008 Yılları Arası Gerçekleşen Doğrudan Yatırımların Grafiksel Görünümü” Şekil 10. “Türkiye’de 2003 – 2008 Yılları Arasında Gerçekleşen Doğrudan ve Portföy Yatırımlarının Karşılaştırmalı Grafiği” Şekil 11. “Türkiye’nin 2004 – 2008 Yılları Arasında Cari Đşlemler Hesabı ve Finansmanı” vii Şekil 12. “Türkiye’nin 2008 Yılı Cari Đşlemler Açığına ve Finansmanına Đlişkin Oranlar Tablosu” GĐRĐŞ Günümüz dünyasında ülke ekonomileri birbirinden bağımsız olarak düşünülemez hale gelmiştir, tüm ülkeler birbirleriyle sürekli ekonomik ilişki içerisindedirler. Dolayısıyla, ülkelerinde aynı firmalar gibi hesap kalemlerini kontrol altına almaları ve analiz etmeleri kaçınılmaz bir sonuç olmuştur. Bu noktada karşımıza “Ödemeler Bilançosu” kavramı çıkmaktadır. Ödemeler Bilançosu; genel olarak bir ülkenin belirli bir dönemde yurt dışıyla yapmış olduğu tüm ekonomik işlemlerin gösterildiği bir tablodur. Ödemeler bilançosunda ülkelerin ithalat, ihracat, turizm gelirleri, sermaye hareketleri vb. gibi diğer ülkelerle yapmış olduğu tüm işlemlerin ayrıntılı hesabı tutulmaktadır. Ödemeler bilançosunun en önemli alt hesaplardan birisi Cari Đşlemler Hesabıdır. Cari Đşlemler Hesabı genel olarak mal-hizmet ithalatı ile malhizmet ihracatını gösteren alt hesap grubudur. Cari işlemler hesabın da alacak toplamının, borç toplamından fazla olması durumunda ise cari işlemler hesabı açık vermektedir. Daha net bir ifade ile “cari açık” oluşmaktadır. Cari açık günümüzde ülke ekonomilerinin başlıca göstergelerinden sayılmaktadır. Özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde yüksek cari açık rakamları ülke içerisinde ve uluslararası ekonomik ilişkilerde olumsuz bir hava yaratmaktadır. Diğer taraftan gelişmekte olan ülkelerin cari açık rakamlarının oldukça yüksek olması da kaçınılmaz bir durumdur. Çünkü artan tüketim harcamaları iç piyasadan karşılanamamakta ve dışa bağımlı ekonomiler oluşmaktadır. Bu durum ise sık aralıklarla yaşanan ekonomik krizlere neden olmaktadır. Bu noktada ülkelerin kendilerini dışa bağımlılıktan korumak ve ekonomik krizlerin yaşanmasını engellemek amacıyla bu soruna ilişkin bazı 2 çözüm yolları bulmaları gerekmektedir. Bu çözümlerden en önemli olanı ise cari açığın finansmanıdır. Bu çalışmada cari açığın finansmanı konusunda; açığın ne şekilde finanse edileceği Türkiye ve Dünya’dan örnekler verilerek anlatılmaya çalışılmış, konuya çeşitli çözüm önerileri getirilmiştir. Türkiye’nin son yıllarda karşı karşıya kaldığı yüksek cari açık rakamları, cari açığın sebepleri ve ne şekilde finanse edilmeye çalışıldığı analiz edilmiştir. Çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Đlk bölümde ödemeler bilançosu detaylı olarak incelenmiştir. Ödemeler bilançosunun tanım ve kapsamı, ödemeler bilançosunda işlem çeşitleri, ödemeler bilançosunda kayıt ilkeleri bu bölümün temel hatlarını oluşturmaktadır. Ayrıca bu bölümde ödemeler bilançosunun alt hesap grupları olan “Cari Đşlemler Hesabı”, “Sermaye ve Finans Hesabı”, “Rezerv Hesabı”, “ Net Hata Noksan Hesabı” ele alınmıştır. Đkinci bölüm ise tamamen cari işlemler hesabı ve cari açık konusu üzerine odaklanan bir bölümdür. Burada cari işlemler hesabı ve alt hesapları, cari açığı oluşturan sebepler ve cari açığın oluşturduğu ekonomik ve sosyal etkiler üzerinde durulmuştur. Ayrıca cari açığın finansmanı ve finansmanında kullanılan kaynaklar incelenmiştir. Cari işlemler hesabı ile sermaye ve finans hesabı arasında ki ilişki, yüksek cari açık ve sürdürülebilirliğine değinilmiştir. Bu bölüm cari açık finansmanına çözüm önerileri sunularak sonlandırılmıştır. . Üçüncü ve son bölümde ise Türkiye’nin yıllar itibariyle cari açık sorunu ele alınmış bu konuyla ilgili uygulanan politikalar ve bu politikaların etkinliği tartışılmıştır. Ayrıca konuyla ilgili istatistiki veriler kullanılarak ve diğer ülke ekonomilerinden örnekler verilerek karşılaştırmalı analiz yoluna gidilmiştir. Türkiye’nin ekonomik şartları göz önünde bulundurularak, yabancı sermaye girişine değinilmiştir. Son olarak ise, Türkiye’nin 2000 yılından 3 günümüze ödemeler bilançosu hareketleri incelenmiş, cari açık sorununa çözüm önerileri getirilmiştir. BĐRĐNCĐ BÖLÜM ÖDEMELER BĐLANÇOSU Ödemeler bilançosu istatistiklerinin derlenmesine ilişkin uluslararası standartlar Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) üye ülkelerine yol gösterici olarak hazırladığı “Ödemeler Dengesi El Kitabı” nda yer almakta olup, söz konusu standartlar ödemeler dengesi istatistiklerinin karşılaştırılabilirliğini sağlamaktadır. Halen bu el kitaplarının beşinci versiyonu uygulanmakta olup, altıncı versiyonu üzerinde çalışmalar devam etmektedir. Bu metinde yer alan tanım, kayıt ve sınıflama bilgileri beşinci el kitabı temel alınarak hazırlanmıştır.1 1.1. ÖDEMELER BĐLANÇOSU TANIM VE KAPSAMI Ödemeler bilançosu dar ve geniş anlamda olmak üzere iki şekilde tanımlanabilir. Ödemeler bilançosu genellikle bir yıl içinde bir ülkenin yerlileri ile yabancılar arasında yapılan ödemelerin sistematik bir şekilde tutulduğu belgelerdir. Bu dar anlamda ödemeler bilançosunun tanımıdır. IMF ödemeler bilançosunu geniş anlamda tanımlamıştır. IMF’ ye göre ödemeler bilançosu, belirli bir süre içinde bir ekonominin yerlileri ile yabancılar arasında meydana gelen ekonomik akımlara bağlı değerlerin, transfer ödemelerinin ve rezervlerde meydana gelen değişikliklerin sistematik ve muhasebe kayıtlarına uygun olarak belirlendiği istatistiki bir belgedir. 2 Ödemeler dengesi tanımında iki önemli temel kavram vardır. Bunlar ; “ekonomi” ve “yerleşiklik”tir. Ekonomi sözcüğü ile bir ülke (Türkiye , 1 2 TCMB, “Ödemeler Dengesi Đstatistikleri Tanım Ve Türkiye Uygulaması Raporu”, 2008, Sayfa 4. Karluk, Rıdvan: “ Uluslararası Ekonomi” , Beta Yayınları, 7. Basım, Đstanbul, 2003 Sayfa 439. 5 Almanya), herhangi bir federal devlet (ABD), bir şehir (Hong Kong) veya bir ekonomik birlik veya bölgesel bir ekonomik grup (Avrupa Birliği) ifade edilmektedir. Diğer tanım olan yerleşiklik (mukim), tanımdaki ifadesi ile ülkenin yerlileri, bir yıldan fazla süre içinde bir ülkede devamlı ve düzenli olarak ikamet edenlerdir. Almanya’da çalışan Türk vatandaşları, Türkiye’nin değil, Almanya’nın yerleşiğidirler. Bir ekonomi de yerleşikler kavramına dört önemli grup girmektedir. Bunlar 3 ; - Kişiler, - Merkezi ve mahalli hükümetler, bakanlıklar ve bunlara bağlı birimler; bir ülkenin yurt dışındaki sivil ve askeri diplomatik misyonları, o ekonominin toprakları dışındaki yerleşikleri olarak kabul edilir. Bu bakımdan burada çalışan personel asıl ülkenin yerleşiği sayılır. - Kar dışı kuruluşlar; üniversite, hastane, vakıf gibi sosyal, sağlık, eğitim, kültür ve diğer faaliyetlerle uğraşan kuruluşlardır. - Đşletmeler; bir ülkenin toprakları üzerinde kurulmuş mal ve hizmet üretimi yapan, kira, patent hakkı gibi veya hükümet tarafından basılan kıymetli evrak benzeri işlemlerle uğraşan gerçek veya tüzel kişilerdir. Özel kamu veya karma nitelikte olabilirler. Ödemeler Dengesi istatistikleri aylık, üçer aylık, yıllık gibi belli bir dönem aralığında yurt dışında yerleşik kişilerle gerçekleştirilen ekonomik akımları ölçmektedir. Bu istatistikler yayınlanırken kullanılan hesap birimi, ekonominin kendi para birimi veya uluslararası piyasalarda geçerliliği olan 3 Karluk Rıdvan , a.g.e. , Sayfa 440. 6 başka bir para birimi olmaktadır. Para birimi seçiminde seçilen para biriminin, diğer para birimlerine göre istikrarlı olmasına dikkat edilir. 4 Ödemeler Bilançosu, ülkelerin belirli bir dönem içindeki dış ekonomik ve mali ilişkilerinin durumunu gözler önüne sermektedir. Ülkenin mal, hizmet ve sermaye akımları gibi işlemler dolayısıyla dış dünyadan sağladığı gelirlerin dışarıya yaptığı ödemelere eşit olup olmadığını ortaya koyar. Bir ülkenin ödemeler bilançosundaki denge ya da dengesizlik, o ülkenin uluslararası ödeme gücündeki iyileşme ya da bozulmaları yansıtır, dolayısıyla çoğu kez o ülkenin uluslararası alandaki ekonomik ve mali itibarının bir göstergesi olarak yorumlanır. Ödemeler Bilançosu uygulanan ekonomik ve mali politikaların bir sonucudur. O bakımdan hükümetlerin ekonomik politika uygulamalarında ki başarılarının ya da başarısızlıklarının bir göstergesi olarak değerlendirilmesi doğaldır.5 Ödemeler bilançosu muhasebe anlamındaki bilanço kavramından farklıdır. Ödemeler bilançosu, ülkenin belirli bir andaki toplam borç ve alacaklarını değil, ülkenin bir yıl içerisindeki diğer ülkelerle yapmış olduğu ekonomik işlemlerin ne yönde değiştiğini gösterir. Bu açıdan firmaların bilançoları yerine daha çok kar-zarar tablosuna benzerler. Ödemeler bilançosu tüm ülkeler açısından önemlidir ve önemini artıran çeşitli faktörler vardır. 6 Bunlardan birincisi, ödemeler bilançosu, bir ülke parasının arz ve talebi ile ilgili ayrıntılı bilgi sağlar. Örneğin, eğer bir ülke, ihraç ettiğinden daha fazlasını ithal ederse (diğer şeyler sabit kalmak kaydıyla) döviz piyasasında ulusal para arzının, talebini geçme ihtimali vardır. Bu durumda ülkenin parası diğer paralar karşısında değer kaybı baskısı altına girebilir. Tersi durumda ise ülke ithal ettiğinden daha fazla ihraç eder, o zaman da para birimi değer kazanabilir. 4 TCMB, a.g.r. ,Sayfa 1. Seyidoğlu Halil, “ Uluslararası Đktisat- Teori, Politika Ve Uygulama” , Đstanbul, 2003, Sayfa 395. 6 Yalçıner Kürşat “ Uluslararası Finansman” , Gazi Kitapevi, Ankara, 2008, Sayfa 127. 5 7 Đkincisi, bir ülkenin ödemeler bilançosu verileri, o ülkenin bir iş ortağı olarak dünyanın geri kalanıyla olan iş potansiyeline işaret edebilir. Eğer bir ülke önemli ödemeler bilançosu zorluklarıyla boğuşuyorsa, o ülke dış dünyadan olan ithalatını artıramayabilir. Onun yerine, ülke ithalatı kısıtlamak için önlemler alınmasını teşvik ediyor ve ödemeler bilançosu durumunu iyileştirebilmek için sermaye akışını engelliyor olabilir. Öte yandan, önemli derecede ödemeler bilançosu fazlası yaşayan bir ülke daha çok, ithalatını artırmaya, yabancı girişimciler için piyasa imkanları yaratmaya ve daha az olarak da döviz kuru kısıtlamaları teşvik etmeye eğilimlidir. Üçüncüsü, ödemeler bilançosu verileri, uluslararası ekonomik rekabet ortamında ülkenin performansını değerlendirmek için kullanılabilir. Örneğin, bir ülke yıldan yıla ticari açık veriyorsa, bu ülke endüstrisinin uluslar arası rekabetten yoksun olduğuna işaret edebilir. 1.2. ÖDEMELER BĐLANÇOSUNDA KAYIT ĐLKELERĐ 1.2.1. Çift Kayıt Đlkesi (Standart Muhasebe Sistemi) Ödemeler bilançosunda işlemlerin kaydedilmesinde standart muhasebe sistemi kullanılmaktadır. Bu sistemde ana kural her bir işlemin eşit değerde iki ayrı kaleme iki kayıt olarak kaydedilmesidir. Bu kayıtlardan biri pozitif (+) işaretle gösterilen alacak kaydı, diğeri ise negatif (-) işaretle gösterilen borç kaydıdır. Dolayısıyla ödemeler bilançosu kayıtlarında her bir ekonomik işlemin bir alacak bir de borç olmak üzere iki kaydı gerekmektedir. Kural olarak bütün pozitif değerlerin toplamı ile bütün negatif değerlerin toplamının eşit olması gerekmektedir. Böyle bir durumda net toplamın sıfır değerinde olması kaçınılmazdır. Ödemeler bilançosunda; 8 Alacak (+) Kayıtlar: - Cari işlemlerde, reel kaynak (mal ve hizmet) ihracını - Sermaye işlemlerinde, yükümlülük artışını veya varlık azalışını Borç (-) Kayıtlar: - Cari işlemlerde, reel kaynak(mal ve hizmet) ithalini - Sermaye işlemlerinde, yükümlülük azalışını veya varlık artışını gösterir.7 Ödemeler bilançosunda çoğu işlemler, genellikle bir ekonominin yerleşikleri ile yerleşiği olmayanlar arasında ki değişimden elde edilen veya diğerine sağlanan ekonomik değerlerin transferini içerir. Diğer bir deyişle, dışarıya verilen bir ekonomik değer karşılığında, ona eşit değerde başka bir değer elde edilir. Örneğin, mal ihracı ile diğer ekonomiye reel kaynak transferi yapılmakta (+) buna karşılık elde edilen mal bedeli mali kaynakları eşit değerde (-) artırmaktadır. Đşlemler herhangi bir değişimden doğmuyorsa ( tek taraflı bir işlem) girişler dengeyi sağlamak için ya karşılık kalemleri ya da karşılıksız transfer olarak kabul edilir ve karşı kayıtları yapılır.8 Aşağıda çift kayıt işlemlerine ilişkin çeşitli örnekler verilmiştir 9 Örnek 1 : Đhracat mal bedeli olarak ihracatçının yurtiçinde yerleşik bir banka nezdindeki döviz tevdiat hesabına yurtdışında yerleşik ithalatçı tarafından yurtdışından transfer edilen 100 birimlik tutarın kaydı aşağıdaki gibi yapılır. 7 TCMB, a.g.r. , Sayfa 3,4 . Karluk, Rıdvan , a.g.e. , Sayfa 442. 9 TCMB, a.g.r., Sayfa 3,4. 8 9 Hesap Adı Borç Cari Đşlemler Hesabı 100 Alacak - Đhracat Sermaye ve Finans Hesabı 100 - Diğer yatırımlar / Varlıklar/ Bankaların Döviz Varlıkları Örnek 2: Yurt dışında yerleşik bankalardan yurtiçinde yerleşik bir bankanın sağladığı 100 birim tutarında ki sendikasyon kredisi kullanımı aşağıdaki şekilde ödemeler bilançosuna kaydedilir. Hesap Adı Borç Sermaye ve Finans Hesabı 100 Alacak - Diğer Yatırımlar / Varlıklar / Bankaların Döviz Varlıkları Sermaye ve Finans Hesabı 100 -Diğer Yatırımlar / Yükümlülükler/Krediler Örnek 3: Nakit ödeme içermeyen bazı işlemler de ödemeler bilançosu kayıtlarına alınmaktadır. Örneğin, yurtiçinde yerleşik bir ithalatçının yurt dışında yerleşik ihracatçıdan 100 birim tutarındaki malın bedelini fiili ithalden sonraki vade de ödemek üzere mal alımı yapmasına ilişkin kayıtlar aşağıdadır. a) Malın ithalinde; Hesap Adı Borç Cari Đşlemler Hesabı 100 Alacak -Mallar Sermaye ve Finans Hesabı -Diğer Yatırımlar / Yükümlülükler / Ticari Krediler 100 10 b) Vadede ihracatçıya malın bedelinin ödenmesinde; Hesap Adı Borç Sermaye ve Finans Hesabı 100 Alacak -Diğer Yatırımlar / Varlıklar / Bankalar / Döviz Varlıkları Sermaye ve Finans Hesabı 100 -Diğer Yatırımlar / Yükümlülükler / Ticari Krediler 1.2.2. Đşlemlerin Kayıt Zamanı (Mülkiyet Değişimi) Ticari ilişkilerde sözleşmeye bağlılık esastır. Malın veya hizmetin teslim tarihi ve bunlar için yapılacak ödemenin sözleşmede belirtilmesi ve bu tarihte yapılması gerekir. Ödemeler bilançosunda çift kayıt ilkesi çerçevesinde işlemlerin kayıt zamanı; malın mülkiyetinin değişim anıdır. Her iki tarafında aynı tarihte kayıt yapmaları en uygun olanıdır. 1.2.3. Piyasa Fiyatı (Piyasa Değeri) Ekonomik işlemlerin değerlendirilmesinde piyasa fiyatı kullanılmaktadır. Piyasa fiyatı, işlemin gerçekleştiği ve alıcı ile satıcının almaya ve satmaya razı oldukları fiyat olarak tanımlanabilir. Söz konusu fiyat monopol veya daha değişik bir piyasada oluşabilir. Önemli olan, alıcı ve satıcının birbirlerinden bağımsız taraflar olmasıdır. 11 1.3. ÖDEMELER BĐLANÇOSUNDA ĐŞLEM ÇEŞĐTLERĐ Ödemeler bilançosunda sadece “ödemeler” kelimesi yer almasına rağmen, ödemeler bilançosu sadece ödemelere ilişkin işlemleri değil, aşağıda yer alan tüm işlemleri kapsamaktadır. 10 Bunlar: 1.3.1. Değişmeler (Exchange) Ödemeler bilançosunda ki en önemli ve hacimce en büyük olan işlem çeşididir. Değişim, başkalarına sağlanan ekonomik bir değer karşılığında, karşı taraftan o ekonomik değere eşit bir değerin elde edilmesidir. Mal ve hizmet ithali karşılığında mal ve hizmet veya mali bir değer ihracı, mali bir değer ihraç veya ithali karşılığında yine bir mali değer değişimi bu kapsamdadır. 1.3.2. Karşılıksız Transferler Karşılık beklenmeden yapılırlar. Hibeler, bir yıldan uzun süre yurt dışında ikamet eden işçilerin tasarruflarından ülkelerine gönderdikleri tutarlar bu gruba girer. 1.3.3. Ülke Sınırındaki Değişiklikler ve Göç Toprak ekonominin değişikliği kazandığı sonucunda net bir ekonominin kaybettiği, diğer değerlerin transferlerini yansıtan karşılık kayıtlarının, ödemeler bilançosuna girmesi gerekir. Aynı durum, göç için de söz konusudur. Her iki durumda da, yerleşik statüsü değişen kişi ve kurumların varlık ve yükümlülükleri yeni ekonominin varlık ve yükümlülüğü şekline dönüşür. 10 Karluk Rıdvan, a.g.e. , Sayfa 441. 12 1.3.4. Değer Değişikliği Reel kaynaklar ve mali kalemlerin değerleri zaman içinde değişebilir. Bu değişiklikler, fiyatlar ve döviz kurlarında meydana gelen değişmelerden dolayı aynı anda veya ayrı zamanlarda meydana gelebilir. Değişmeler sonucunda meydana gelen farkların ödemeler bilançosundan arındırılması gerekir. 1.3.5. Alacak ve Yükümlülüklerin Yeniden Sınıflandırılması Ekonomide zaman içinde meydana gelen değişiklikler sonucunda mali kalemlerin yeniden sınıflandırılması gereği ortaya çıkabilir. Yurt dışında bir şirkette hisse sahibi (portföy yatırımı) olan özel veya tüzel kişinin bu şirketin yönetimini ele geçirme amacı ile söz konusu kuruluşun hisselerinin büyük bir bölümünü satın alması sonucunda, önceden kayıtlara “portföy yatırımı” olarak geçmiş olan yatırım “ doğrudan yatırım” şekline dönüşür. değişikliğin, ödemeler bilançosuna yansıtılarak yeniden Bu sınıflandırma yapılması gerekir. Yeniden sınıflandırma, Türkiye için 1984 yılı ödemeler bilançosunda yapılmıştır. 1983 yılı sonuna kadar resmi rezerv niteliğinde olan ticari bankaların serbest döviz mevcutları, 1984 yılında alınan yeni ekonomik önlemler ile birlikte bu niteliğini yitirmiş ve bankalar rezervlerini serbestçe kullanabilir duruma gelmişlerdir. Bunun sonucunda bankalar rezervi, yeniden sınıflandırarak, ödemeler bilançosunda resmi rezervlerden arındırılmış sermaye hareketlerinin bir alt kalemi olan kısa vadeli varlıklar bölümünde gösterilmeye başlanmıştır. 13 1.4. ÖDEMELER BĐLANÇOSUNUN ANA HESAP GRUPLARI Bir yılda bir ülkede ki yerleşiklerle yabancılar arasında çok çeşitli ve sayıca binlere, on binlere varan iktisadi işlemler yapılır. Bunları ödemeler bilançosunda tek tek göstermek hem zordur, hem de fazla faydalı değildir. Bu nedenle bir ülkenin ödemeler bilançosu düzenlenirken tabloda yer alacak işlemler sınıflandırılır ve birbirinin aynı ya da benzeri işlemler bir araya getirilerek ayrı bölümler oluşturulur.11 Ödemeler bilançosunda uluslararası ekonomik işlemler yer alır. Bu işlemlerin bir kısmı geleneksel olarak ekonomik işlemlerin içerisinde yer alan mal ve hizmet ticareti biçiminde gerçekleşebileceği gibi, bir kısmı da, günümüzde önemi giderek artan, sermaye hareketleri biçiminde gerçekleşmektedir. Uluslararası ekonomik ilişkiler ödemeler bilançosuna gelişi güzel değil, birbirlerine olan benzerliklerine ve ekonomik etkilerine göre gruplandırılmış olarak kaydedilirler. Bu temel hesap grupları şunlardır; - Cari Đşlemler Hesabı - Sermaye ve Finans Hesabı - Resmi Rezerv Hesabı - Net Hata ve Noksan Hesabı Ödemeler Bilançosu daha önce değindiğimiz üzere bir tür kar-zarar tablosuna benzemektedir. Dolayısıyla, borç ve alacak kısımlarının genel muhasebe anlamında birbirine eşit olması gerekeceğinden, noksan kalan kısım için ”Net Hata ve Noksan Hesabı” adını taşıyan hesap eklenmiştir. 11 Kaya Salih, “Güncel Đthalat,Đhracat Ve kambiyo Đşlemleri” Beta Yayınları, Đstanbul, 2008,Sayfa 48. 14 Bu bölümde sırası ile Cari Đşlemler Hesabı, Sermaye ve Finans Hesabı, Resmi Rezerv Hesabı ile Net Hata ve Noksan Hesabı, detaylı olarak incelenecektir. 1.4.1. Cari Đşlemler Hesabı Cari işlemler hesabı bir ekonominin makro ekonomik performansı ile o ekonominin diğer ekonomilerle olan ilişkileri arasındaki karşılıklı bağlantıyı ve bu karşılıklı ilişkinin zaman içerisinde nasıl değiştiğini yansıtmaktadır. 12 Cari işlemler hesabında her şeyden önce ülkenin dış alemle gerçekleştirdiği mal işlemleri yer alır. Bu bağlamda cari hesapta mal ihracatı pozitif, mal ithalatı ise negatif işaretle gösterilir. Mal işlemlerinin toplamına, “Ticaret Dengesi” denilmektedir. Cari işlemler hesabı, ödemeler bilançosunun başta gelen ve en önemli bölümüdür. Bu bölümde kendi içinde mallar, hizmetler ve karşılıksız transferler alt bölümlerine ayrılır. Mallar ya da dış ticaret alt bölümünde bir yıl içinde yapılan ithalat ve ihracat işlemleri yer alır. Hizmetler ya da görünmeyenler başlığını taşıyan öteki alt bölümde ise, yabancılara yapılan ve yabancıların yaptıkları hizmetlere ilişkin işlemler gösterilir. Bunlar ulaştırma, turizm, sigortacılık, bankacılık gibi hizmetlerdir. Uluslararası yatırımlardan sağlanan karların ve borçlanmalardan doğan faizlerin transferleriyle ilgili işlemler ise karşılıksız transferler hesabına girer.13 Cari işlemler hesabına kaydedilen işlemlerin tamamı kendi aralarında üç alt bölüme ayrılırlar. Bunlar; “Mal Ticareti Hesabı”, “Hizmet Ticareti Hesabı” ve “Karşılıksız Transferler Hesabı”dır. 12 13 Yalçıner Kürşat , a.g.e., Sayfa 132. Kaya Salih, a.g.e. , Sayfa 48. 15 1.4.1.1. Mal Ticareti Hesabı14 Mal ticareti yerine bazen “Görünür Ticaret” (Visible Trade) deyimi kullanılır. Mal ithalat ve ihracatı çoğu ülkelerin uluslararası ekonomik işlemleri içinde en büyük yeri tutar (genellikle 1/2 ile 2/3 arasında). Ayrıca mal ticareti reel ekonomideki gelişmelerin en somut bir göstergesidir. Çünkü ülke ekonomisinde üretim, teknoloji, verimlilik vb. gibi alanlarda gerçekleşen uzun dönemli gelişmelerin bir sonucu olarak düşünülebilir. Mal ihracatı ülkeye döviz kazandıran başlıca işlemdir. Kayıt tekniği açısından alacaklı bir işlem olarak aktif kısmına kaydedilir (başka bir hesabın, örneğin döviz hesabının, pasif yanına düşürülen borçlu kayıtla denkleştirilir). Bunun tersine, mal ithalatı yabancılar lehine alacak hakkı doğurması dolayısıyla borçlu bir işlem olarak kaydedilir. Toplam mal ithalatı ile toplam mal ihracatı arasındaki farka “Dış Ticaret Bilançosu” adı verilir. Bu kavram dış ödemeler bilançosu ile karıştırılmamalıdır. Ödemeler bilançosu ülkenin tüm uluslararası gelir ve giderlerini, dış ticaret bilançosu ise yalnızca dar anlamda mal ithal ve ihracını kapsar. 1.4.1.2. Hizmet Ticareti Hesabı 15 Ülkenin hizmet ithali ve ihracından kaynaklanan ödeme akımları da cari işlemler bilançosunun hizmetler bölümünde yer alır. Hizmet ithal ve ihracatına “Görünmez Ticaret” (Invisible Trade) de denir. Uluslararası hizmetler hesabının kapsamı aşağıdaki şekildedir; 14 Seyidoğlu Halil, a.g.e. , Sayfa402. Ağaslan Erkan, “Türkiye’de Cari Açıkların Boyutları Ve sürdürülebilirliği”, Gazi Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2008, Sayfa 7. 15 16 a) Dış Turizm; Yabancı turistlerin ülkede yaptıkları harcamaları belirtir. Yabancı turistler gezi, otel, yiyecek, müze ziyaretleri, hediyelik eşya gibi dış hizmetleri karşılamak amacıyla dövizle ödemede bulunurlar. Bu kaynaktan sağlanan gelirler, ele alınan ülkenin mal ihracatı gibi işlem görür. b) Uluslararası Taşımacılık; Kara, deniz ve hava yolu araçlarıyla yabancı ülkelere yolcu ve yük taşımacılığından kazanılan dövizler veya yabancılara yaptırılan taşımacılık işlemleri dolayısıyla ödenen dövizler bu grupta yer almaktadır. c) Uluslararası Bankacılık ve Sigortacılık; Ulusal banka ve sigorta şirketlerinin uluslararası faaliyetlerinden kazandıkları dövizler veya bu hizmetler için yabancı kuruluşlara yapılan ödemeler bu kapsamda yer alır. d) Yatırım Geliri Hesabı; Yurtiçindeki yabancı sermaye şirketlerinin faaliyetlerinden kazanıp yurt dışına transfer ettikleri karlar, ülkedeki uzun ve kısa süreli sermaye yatırımlarının geliri olarak (faiz ve temettü) dışarıya gönderilen paralar ve resmi dış borç faizleri bu grupta yer alır. e) Yurtdışı Đşçi Gelirleri; Yurtdışında çalışan işçilerin anayurda gönderdikleri paralar da emek hizmetleri ihraç etmenin karşılığıdır. Dolayısıyla işçi gelirleri alacaklı işlem olarak cari işlemlerin hizmetler hesabı bölümünde gösterilirler. f) Yurtdışı Resmi Hizmetler; Yurtdışında ülkeyi temsil eden elçilik veya konsolosluk görevlilerinin ücret ve maaşları, devlete ait bina ve arazilerin bakım ve onarımı, dışarıdaki askeri birlik ve görevlilerinin harcamaları gibi resmi harcamalar ise bu grupta toplanmaktadır. 17 1.4.1.3.Karşılıksız Transferler Hesabı Cari işlemler hesabının sonuncu hesabı karşılıksız transferlerdir. Bu hesap “Tek Taraflı Transferler Hesabı” olarak da bilinir ve geri ödemesi olmayan transferleri içerir. Ödemeler bilançosundaki diğer hesapların aksine, tek taraflı transferler sadece tek yönlü akıma sahiptir, telafi edilmiş akımlar yoktur. 16 Hükümetlerin yabancı ülkelere yaptıkları bağış niteliğindeki kalkınma kredileri, afetlere uğrayanlara kamu kuruluşlarının verdikleri gıda ve ilaç gibi ayni yardımlar, eğitim, sağlık, kültür ve dini nitelik taşıyan ve ticari amaç gütmeyen uluslar arası kuruluşlara ödenen aidatlar ile bu tipteki uluslararası kuruluşların (Unesco gibi) bütçelerine yapılan katkılarda bu gruba girer. Karşılıksız transferler, transferlerde bulunan ülke açısından borç olduğundan, hesabın borçlu tarafına kaydedilir. Borç kaydı, cari işlemler hesabına aynı miktar alacak kaydı düşülerek denkleştirilir. Transfer para olarak yapılmışsa, karşılıksız transferler hesabının ise alacaklı yanına kaydedilir. hesabının borçlu, sermaye 17 1.4.2. Sermaye ve Finans Hesabı Uluslararası ekonomik işlemlerin öteki grubunu da sermaye ithali ve ihracı oluşturur. Sermaye işlemleri, genelde bir ülkede yerleşik kişi ve kuruluşların yabancı bir ülkede yaptıkları fiziki yatırımlarla (üretim tesisleri, bina, arazi vs.) , sınır ötesine aktarılan mali fonlardan (yabancı tahvil, hisse senedi, hazine bonosu, vs. alım satımı, yabancı ülke bankalarında vadeli hesap açtırılması gibi) oluşur. 16 17 Yalçıner Kürşat, a.g.e. , Sayfa 137. Karluk, Rıdvan, a.g.e. , Sayfa 449. 18 Ödemeler bilançosu açısından, yurtdışından ülkeye sermaye girişi bir alacak işlemi, ülkeden sermaye çıkışı da bir borç işlemidir. Dikkat edilirse bu özellik mal ve hizmet akımlarında ki durumun tersinedir. Bununla birlikte, her iki işlem grubunun dayandığı düşünce birbirinden farklı değildir. Gerek mal ve hizmet ihracatı, gerekse yabancı sermaye girişi ülkeye döviz kazandırmakta ya da dış dünya üzerinde bir alacak hakkı doğurmaktadır. Bunun tersine mal ithali ve sermaye ihracı da ülkeden döviz çıkışına ya da yabancılara karşı borçlanılmasına yol açmaktadır.18 Sermaye ve finans hesabı genel olarak sermaye ihracat ve ithalatının izlendiği ödemeler bilançosu hesabıdır. “Sermaye Hesabı” ve “Finans Hesabı” olmak üzere iki başlık altında incelenirler. 1.4.2.1. Sermaye Hesabı Sermaye hesabı bölümünde, sermaye transferleri (borcun bağışlanması, göçmen transferleri gibi) üretilmeyen, finansal olmayan varlıklar (kara parçası gibi üretilemeyen varlıkların alım/satımı ile patent yayımlama hakkı gibi maddi olmayan varlıklar) sınıflandırılmaktadır. 2007 yılı verilerine göre; bir başka ülkeden ülkemize göç eden kişilerin yurt dışında ki varlıklarının ülkemize aktarımına ilişkin herhangi bir tutar gerçekleşmemiştir. 19 Bu hesap ülkemizdeki ödemeler bilançosunda belirli bir paya sahip olmamakla beraber göçmen transferi gerçekleşen ülkelerde önemli bir yer tutmaktadır. 18 19 Seyidoğlu Halil, a.g.e. , Sayfa 406. Yalçıner Kürşat, a.g.e. , Sayfa141. 19 1.4.2.2. Finans Hesabı Finans hesapları bölümünde, önemi sürekli artan ve uluslararası ekonomik işlemler arasında en önemli yere sahip olan uluslararası sermaye hareketleri izlenir. Sermaye hareketleri, günümüzde önemini hızla artırarak, uluslararası ekonomik işlemlerin bir diğer türü olan ve cari işlemler hesabında izlenen uluslararası mal hareketlerinden daha önemli bir konuma kavuşmuştur. Finans Hesapları; “Doğrudan Yatırımlar”, “Portföy Yatırımları” ve “Diğer Yatırımlar” olarak gruplandırılırlar. Bu üç hesabın ayrıntıları aşağıda yer almaktadır20: a) Doğrudan Yatırımlar; Bir ekonomide yerleşik bir kuruluşun bir başka ekonomide yerleşik bir şirkette uzun vadeli ve kalıcı yatırım yapmak, yönetiminde söz sahibi olmak amacıyla, şirket hisselerinin yüzde 10’unu aşan miktarda yaptığı yatırımdır. Doğrudan yatırımlar uzun vadeli yatırımlardır. Yatırımın yapıldığı ülke açısından kalıcı sermayedir. i. Yurtdışında Doğrudan Yatırımlar; yurtiçinde yerleşik kişilerin, yurtdışında yerleşik bir şirket kurmak, kurulmuş bir şirkete ortak olmak, şube açmak yoluyla doğrudan yatırım amacıyla yaptıkları yatırımlar ile bu yatırımların tasfiyesi ve yurtdışında gayrimenkul alımları bu kalemde izlenmektedir. Bu veriler işlem bazında, yatırımın yapıldığı ülke, sektör ve kuruluş bilgilerini de içerir şekilde banka raporlarından elde edilmektedir. ii. Yurtiçinde Doğrudan Yatırımlar; üç başlık altında incelenir. -Sermaye; yurtdışında yerleşik kişilerin, Türkiye’de yerleşik bir şirket kurmak, kurulmuş bir şirkete ortak olmak, şube açma yoluyla doğrudan yatırım amacıyla Türkiye’ye getirdikleri sermaye tutarları ile karların 20 TCMB, a.g.r. , Sayfa 19. 20 sermayeye katılımı “ sermaye” kalemini oluşturmaktadır. Bu veriler; banka raporları, “Doğrudan Yatırım Anketi”, Hazine Müsteşarlığı kayıtlarından sağlanan nakdi ve ayni sermayeye ilişkin aylık veriler ile ĐMKB günlük bültenleri ve basına yansıyan haberlerden derlenmektedir. -Diğer Sermaye; doğrudan yatırım yapan kuruluşun yatırım yaptığı kuruluşa sağladığı kredilerin kullanımları ile geri ödemelerinden oluşmaktadır. Veri kaynağı, özel sektörün yurtdışından kullandığı kredilerin kredi bazında ayrıntısına ilişkin banka raporlarıdır. -Gayrimenkul; yurtdışında yerleşik kişilerin Türkiye’de alım satımını yaptıkları gayri menkul bedellerini göstermektedir. Veri kaynağı, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’nün alım satımı yapılan gayrimenkullerin ülke ayrımında sayılarına ilişkin kayıtları ile TÜĐK tarafından gerçekleştirilen “Ziyaretçiler Gelir Anketi” çerçevesinde hesaplanan birim fiyatlardır. b)Portföy Yatırımları; portföy yatırımları hazine bonosu, hisse senedi, devlet ve özel sektör tahvili gibi menkul kıymetlere yapılan yatırımlardır. Portföy yatırımlarının önemi hızla artmaktadır. Varlıklar ve yükümlülükler olmak üzere 2 ye ayrılırlar. i.Varlıklar; bu kalem yurtiçinde yerleşik kişilerin yurtdışında alım satımını yaptıkları menkul kıymetleri kapsamaktadır. ii.Yükümlülükler; yurtdışında yerleşik kişilerin yurtiçi borsalarda alım satımını yaptıkları hisse ve devlet iç borçlanma senetleri ( DĐBS), yurtiçinde yerleşik kişilerin yurtdışı piyasalarda borçlanmalar bu kalemde izlenmektedir. tahvil ihracı yoluyla sağladığı 21 c)Diğer yatırımlar; doğrudan yatırım ve portföy yatırımları dışında kalan tüm finansal işlemleri içermektedir. Portföy yatırımları gibi varlıklar ve yükümlülükler olmak üzere 2 ye ayrılır. i.Varlıklar; yurtiçinde yerleşik kişilerin yurtdışında yerleşik kişilere açtığı ticari ve nakit krediler, bankaların yurtdışı muhabirleri nezdindeki döviz varlıkları bu kalemde izlenmektedir. Varlıklar kalemini; - Ticari Krediler, - Krediler, - Bankaların Döviz Varlıkları - Diğer Varlıklar oluşturmaktadır. ii.Yükümlülükler; yurtiçinde yerleşik kişilerin yurtdışında yerleşik kişilerden sağladığı ticari ve nakit krediler ile TCMB ile bankalar nezdinde yurtdışı yerleşik kişiler adına açılan döviz hesapları bu kalemde izlenir. Yükümlülükler kalemini; - Ticari Krediler - Krediler - Mevduatlar - Diğer Yükümlülükler oluşturmaktadır. 1.4.3. Resmi Rezerv Hesabı Ödemeler bilançosunun üçüncü bölümünde rezerv hareketleri yer alır. Bu bölüm ülkelerin dış rezervlerini oluşturan parasal altın ve döviz stoklarında bir yıl içinde meydana gelen değişimleri gösterir. 21 Kaya Salih, a.g.e. , Sayfa 51. 21 22 Bu hesapta merkez bankasının finansal piyasalara yapmış olduğu müdahalelerin sonucunda ülkenin sahip olduğu resmi rezervlerinde ki değişmeler görülür. Rezerv olarak kabul edilen varlıklar belirli özelliklere sahip olmalıdır. Öncelikle varlıkların uluslar arası para sistemi içinde tanınıyor ve bu sistem içinde kullanılıyor olması gerekir. Bir varlığın rezerv sayılabilmesi için genel ve ortak kıstas, milli para cinsinden olmaması, ya yabancı para cinsinden ya da uluslararası standartta altın olmasıdır. 22 Uluslararası rezervler cari işlemler ve sermaye işlemlerinin yani otonom işlemlerin doğurduğu dengesizlikler dolayısıyla, söz konusu ülkenin uluslararası rezervlerini oluşturan altın, döviz ve uluslararası para fonu (IMF) kaynaklarının stoklarında bir yıl içinde meydana gelen değişmeler gösterilir.23 Uluslararası rezervleri, ülkelerin karşılaşabileceği finansal krizlerin önlenmesinde, makro ekonomik politika hedeflerine ulaşmada ve döviz kuru rejimi ve para politikalarını sürdürmede önemli bir manevra gücü sağlayabilmektedir. Tarihsel olarak merkez bankaları, yerel paranın sabit kurdan yabancı paraya çevrilebilmesini garanti etmek amacıyla döviz rezervi tutmuşlardır. Süreç içinde sabit kur sistemi, gelişmeler çerçevesinde esnek ve dalgalı kur rejimi aşamalarından geçerek yaygın olarak serbest dalgalı kur rejimi uygulamalarına dönüşmüştür. Sabit kur rejimlerinden dalgalı kur rejimlerine olan yönelmeye rağmen, döviz rezerv miktarında bir azalma gözlenmemiştir. Özellikle gelişmekte olan ülkeler (GOÜ) , ekonomilerini iç ve dış şoklara karşı korumak, dış borç ödemelerini gerçekleştirebilmek, uluslararası finans çevreleri ve piyasalarda ülkeye duyulan güvenin 22 Yaman Bülent, “Uluslar rası Rezervler, Türkiye Đçin Rezerv Yeterliliği Ve Optimum Rezerv Seviyesi Uygulaması” T.C.M.B. Uzmanlık Tezi, Ankara, 2003, Sayfa 6. 23 Berber Metin, “Đktisadi Büyüme ve Kalkınma, Derya Kitabevi, Trabzon, 2001, Sayfa 314. 23 arttırılması amaçları ile artan miktarda döviz rezervi tutma eğiliminde olmuşlardır.24 1.4.4. Net Hata ve Noksan Hesabı Net hata ve noksan hesabı, ödemeler bilançosunu denkleştirmek amacıyla kullanılan bir hesaptır. Diğer adı “Đstatistik Farklar” olan bu hesap tek bir kalemden oluşan bir kayıttan ibarettir. Ödemeler bilançosu, çift kayıt sistemine göre tutulduğu için, bilançonun toplam borç ve alacaklarının mutlaka birbirlerine eşit olması gerekir. Bu durum, ödemeler bilançosunun her zaman dengede olması sonucunu doğurur. Fakat ödemeler bilançosuna ilişkin kalemlere ait bilgilerin toplanmasında bazı noksanlıklar, hatalar ve unutmalar ortaya çıkar. Genel olarak net hata ve noksan hesabı, bilançoya kayıt edilmesi gereken bilgilerin eksik olması dolayısıyla aslında olmayan sermaye akımlarını gösterir. Dolayısıyla net hata ve noksan hesabındaki pozitif bir değer, ülkeye kaydedilmemiş sermaye girişinin olduğunun göstergesidir. Diğer bir deyişle bu durum ülkenin menkul değerlerinin yabancılara satışı anlamına gelmektedir. 25 Net hata ve noksan, ödemeler bilançosu açısından istenmeyen bir durumdur. Ödemeler bilançosu sonuçta pek çok kaynaktan toplanan istatistikler birleştirildiğinde herhangi bir nakit para dengesi gibi dengede olmalıdır. Diğer bir ifadeyle sıfır olmalıdır. Net hata ve noksan birçok etkisiz işlemi içerir ancak son dengenin sıfır olabilmesi için bu hesaba ihtiyaç duyulur. Net hata ve noksan hesabı genellikle sermaye ve finans hesabı için ayrılmıştır çünkü; cari işlemler hesabında ki işlemler daha güvenilir izlenir. 26 24 Yalçıner Kürşat, a.g.e., Sayfa 147. Karluk Rıdvan, a.g.e. Sayfa 452. 26 Yalçıner Kürşat, a.g.e., Sayfa 151. 25 24 Ödemeler bilançosunun otonom veya çizgi üstü işlemlerinin net bakiyesi ile denkleştirici ya da çizgi altı işlemlerinin ters yönlü bakiyesi birbirine eşit olmalıdır. Bu hesap da ödemeler bilançosu muhasebe kayıtları anlamında denkleştirmek amacı ile kullanılır. 1.5. ÖDEMELER BĐLANÇOSUNUN ŞEMATĐK YAPISI Bilindiği üzere ödemeler bilançosu bir ülkenin tüm ekonomik işlemlerini göstermektedir. Dolayısıyla böyle bir bilançoda çok fazla hesap grubu yer almaktadır. Bu kadar fazla hesabın yer aldığı bir bilançonun analizi ve anlaşılabilirliği ise oldukça güçtür. Dolayısıyla bazen Ödemeler bilançosunun özet şekli kullanılmaktadır. Zaten ödemeler bilançosunda en çok dikkat çeken hususlar olan; cari işlemler hesabı, sermaye ve finans hesabı, dış ticaret dengesi gibi alt hesaplara özet bilançodan kolaylıkla ulaşılabilir. Ödemeler bilançosunun şematik görünümü Şekil 1. ’de yer almaktadır. 25 Şekil 1. “ Ödemeler Bilançosu Şematik Görünümü” 26 1.6.ÖDEMELER DENGESĐ TÜRKĐYE UYGULAMASINA GÖRE AYRINTILI SUNUM KALEMLERĐ I. CARĐ ĐŞLEMLER HESABI A. DIŞ TĐCARET DENGESĐ 1. Genel Mal Ticareti 1.1. ihracat (f.o.b.) 1.1.1. ihracat f.o.b. 1.1.2. Bavul Ticareti 1.1.3. Uyarlama: Diğer Mallar 1.2. Đthalat f.o.b. 1.2.1. Đthalat c.i.f. 1.2.2. Uyarlama: Navlun ve Sigorta 1.2.3. Uyarlama: Diğer Mallar 2. Parasal Olmayan Altın 3. Limanlarda Sağlanan Mallar B. HĐZMETLER DENGESĐ 1. Taşımacılık 1.1. Navlun 1.2. Diğer Taşımacılık 2. Turizm 3. Đnşaat Hizmetleri 4. Sigorta Hizmetleri 5. Finansal Hizmetler 6. Diğer Ticari Hizmetler 7. Resmi Hizmetler 8. Diğer Hizmetler 27 C. GELĐR DENGESĐ 1. Ücret Ödemeleri 2. Yatırım Geliri 2.1. Doğrudan Yatırımlar 2.2. Portföy Yatırımları 2.3. Diğer Yatırımlar 2.3.1. Faiz Geliri 2.3.2. Faiz Gideri 2.3.2.1. Uzun Vade 2.3.2.1.1. Merkez Bankası 2.3.2.1.2. Genel Hükümet 2.3.2.1.3. Bankalar 2.3.2.1.4. Diğer Sektörler 2.3.2.2. Kısa Vade D. CARĐ TRANSFERLER 1. Genel Hükümet 2. Diğer Sektörler 2.1. Đşçi Gelirleri 2.2. Diğer Transferler II. SERMAYE VE FĐNANS HESAPLARI A. SERMAYE HESABI 1. Göçmen Transferleri B. FĐNANS HESAPLARI 1. Doğrudan Yatırımlar 28 1.1. Yurtdışında 1.2. Yurtiçinde 1.2.1. Sermaye 1.2.2. Diğer Sermaye (Net) 1.2.3. Gayrimenkul (Net) 2. Portföy Yatırımları 2.1. Varlıklar 2.1.1. Genel Hükümet 2.1.2. Bankalar 2.1.3. Diğer Sektörler 2.2. Yükümlülükler 2.2.1. Hisse Senetleri 2.2.2. Borç Senetleri 2.2.2.1. Merkez Bankası 2.2.2.2. Genel Hükümet 2.2.2.2.1. Yurtiçi 2.2.2.2.2. Yurtdışı 2.2.2.2.2.1. Borçlanma 2.2.2.2.2.2. Geri Ödeme 2.2.2.3. Bankalar 3. Diğer Yatırımlar 3.1. Varlıklar 3.1.1. Ticari Krediler 3.1.1.1. Verilen Krediler 3.1.1.2. Geri Ödeme 3.1.2. Krediler 3.1.2.1. Merkez Bankası 3.1.2.2. Bankalar 3.1.3. Bankaların Döviz Varlıkları 3.1.4. Diğer Varlıklar 3.1.4.1. Merkez Bankası 29 3.1.4.2. Diğer Sektörler 3.2. Yükümlülükler 3.2.1. Ticari Krediler 3.2.1.1. Uzun Vade 3.2.1.1.1. Kullanım 3.2.1.1.2. Geri Ödeme 3.2.1.2. Kısa Vade 3.2.1.2.1. Kullanım 3.2.1.2.2. Geri Ödeme 3.2.2. Krediler 3.2.2.1. Merkez Bankası 3.2.2.1.1. Uluslararası Para Fonu Kredileri 3.2.2.1.1.1. Kullanım 3.2.2.1.1.2. Geri Ödeme 3.2.2.1.2. Uzun Vade 3.2.2.1.2.1. Kullanım 3.2.2.1.2.2. Geri Ödeme 3.2.2.1.3. Kısa Vade 3.2.2.2. Genel Hükümet 3.2.2.2.1. Uluslararası Para Fonu Kredileri 3.2.2.2.1.1. Kullanım 3.2.2.2.1.2. Geri Ödeme 3.2.2.2.2. Uzun Vade 3.2.2.2.2.1. Kullanım 3.2.2.2.2.2. Geri Ödeme 3.2.2.2.3. Kısa Vade 3.2.2.3. Bankalar 3.2.2.3.1. Uzun Vade 3.2.2.3.1.1. Kullanım 3.2.2.3.1.2. Geri Ödeme 3.2.2.3.2. Kısa Vade 3.2.2.4. Diğer Sektörler 30 3.2.2.4.1. Uzun Vade 3.2.2.4.1.1. Kullanım 3.2.2.4.1.2. Geri Ödeme 3.2.2.4.2. Kısa Vade 3.2.3. Mevduatlar 3.2.3.1. Merkez Bankası 3.2.3.1.1. Uzun Vade 3.2.3.1.2. Kısa Vade 3.2.3.2. Bankalar 3.2.3.2.1. Uzun Vade 3.2.3.2.2. Kısa Vade 3.2.4. Diğer Yükümlülükler 4. Rezerv Varlıklar 4.1. Uluslararası Para Fonu Nezdindeki Varlıklar 4.2. Resmi Rezervler 4.2.1. Döviz Varlıkları 4.2.2. Menkul Kıymetler III. NET HATA VE NOKSAN ĐKĐNCĐ BÖLÜM CARĐ ĐŞLEMLER DENGESĐ 2.1.CARĐ ĐŞLEMLER DENGESĐNĐN TANIMI Cari işlemlerin alacaklı ve borçlu kısımları toplamı arasındaki farka “Cari Đşlemler Bilançosu” (Current Transactions Balance) adı verilir. Đki taraf toplamının birbirine eşit olması cari işlemler bilançosunun dengede olmasını, alacaklı kısım toplamının borçlu kısımdan büyük olması cari işlemler bilançosunun fazla vermesini, tersi de cari işlemler açığını ifade eder.27 Daha geniş olarak cari işlemler dengesi iki şekilde tanımlanabilmektedir 28 : Bunlardan ilkinde cari işlemler dengesi, ödemeler bilançosu kayıtlarından elde edildiği şekilde net mal ve hizmet ihracatı ile karşılıksız transferler dengesinin toplamından oluşmaktadır. Mal ticaretinden kaynaklanan net ihracata transit ticaret gelirleri, navlun sigorta ve taşımacılık gibi ticaretin gerçekleşmesini temin edici çeşitli hizmet gelirleri de dahil edilmektedir. Hizmetler dengesinde ise ülkenin turizm gelir ve harcamaları, yabancı yatırım gelirleri ve ülkenin dış borçluluk konumuna bağlı olarak dış borç faiz ödemeleri veya gelirleri dahil edilmektedir. Cari işlemler dengesinin elde edilmesindeki ikinci yöntem ise milli gelir hesaplarının kullanılmasıdır. Bu yöntemle milli gelir hesapları, cari işlemler dengesi ve sermaye akımları arasındaki etkileşim gösterilebilmektedir. Gayrisafi milli hasıla (GSMH) özel tüketim harcamaları (C ) , özel yatırım harcamaları (I), hükümetin cari harcamaları ( G) ve net mal ve hizmet ihracatı ile net faktör gelirlerinin ( X – M) toplamından oluşmaktadır; ►►GSMH : C + I+ (X –m) 27 28 Seyidoğlu Halil, a.g.e. , Sayfa 404. Yalçıner Kürşat , a.g.e. , Sayfa 138. 32 Milli gelir hesaplarındaki ikinci temel eşitlik, elde edilen gelirin ne yapılabileceğine yönelik ilişkiyi belirlemektedir.Milli geliri: harcanabilir ( C ) , tasarruf edilebilir (S ), vergi olarak hükümete aktarılabilir ( T ) ya da yurtdışına transfer edilebilir ( TR ) şeklinde ayıracak olursak; ►►GSMH : C + S + T + TR GSMH için oluşturulan iki ifade birbirine eşitlenip, gerekli sadeleştirmeler yapılarak meydana gelen ifade yeniden düzenlendiğinde aşağıdaki eşitliğe ulaşılır: ►►X – M – TR : ( S – I ) + ( T –G) Bu eşitliğin sol tarafı cari işlemler dengesini vermektedir. Başka bir ifadeyle cari işlemler dengesi, özel tasarrufların özel yatırımlardan farkı ve hükümetin harcamaları ile vergi gelirleri arasındaki farktan oluşmaktadır. Örneğin, yurtiçi özel yatırımlar yurtiçi tasarruflarla karşılanamıyorsa ve hükümetin bütçe açığı bulunmaktaysa o ülkenin cari işlemler hesabı açık vermektedir. Son olarak, ülkenin cari işlemler dengesi ile net sermaye akımları arasındaki ilişkiyi ortaya koymak amacıyla yeni bir eşitliğe ihtiyaç vardır. Tasarruf edilen her para yurtiçinde fiziki yatırım yapmak, hükümetin bütçe açığını finanse etmek için çıkardığı borç senetlerini satın almak ya da yurt dışında herhangi bir varlık satın almak (FA) suretiyle kullanılabilir. ►►S : I + ( G – T ) + FA Yukarıdaki ifade yeniden düzenlendiğinde aşağıdaki eşitliğe ulaşılır; ►►FA : ( S – I ) + ( T – G ) : X – M – Tr 33 Bu eşitlik, yurtiçi yatırımlarını finanse edebileceğinden daha yüksek miktarda tasarruf eden ve bu farktan daha küçük miktarda bütçe açığı bulunan bir ülkenin yabancı varlık stoğunu arttıracağı şeklinde açıklanabilir. Bu durum yurtdışına sermaye çıkışı olarak da nitelendirilebilir. Dikkat edilmesi gereken bir diğer konu da yurtdışına sermaye çıkışının cari işlemler fazlasıyla mümkün olabildiğidir. Alt bilançolar açısından ele alacak olursak, cari işlemler dengesi net mal ve hizmetler bilançosu ile karşılıksız transferler bilançosu toplamına eşittir. Daha da ayrıntıya inilecek olursa cari işlemler bilançosu dış ticaret bilançosu ile uluslararası hizmetler bilançosu ve karşılıksız transferler bilançolarını kapsar. Bu noktada cari işlemler bilançosu ile dış ticaret bilançosunun ayrımına varılmalıdır. Dış Ticaret Dengesi 29 ; genel olarak mal ihracatı ile mal ithalatı arasında ki eşitliktir. Bir ülkede ihracat (X), ithalata (M) eşitse, dış ticaret dengededir. Đhracat ithalattan fazla ise (X>M) dış ticaret fazla, aksine ithalat ihracattan büyükse (M>X) dış ticaret açık veriyor demektir. Eğer dış ticaret açık veriyor ise, dış ticaret açığının hangi kalemden kaynaklandığının bilinmesi, ekonominin niteliği hakkında bilgi sahibi olunmasını sağlar. Büyük ölçüde yatırım malı ithal eden ve bu yüzden dış ticaret bilançosu açık veren bir ülke, gelişmekte olan ülkedir (GOÜ). Eğer ülkenin dış ticareti büyük ölçüde petrol ihracatından sağladığı gelirler dolayısıyla fazla ile kapanıyorsa, bu ülke petrol ihracatçısıdır. Đhracatının büyük bir bölümünü oluşturan mallar sınai nitelik taşıyorsa, o ülke gelişmiş veya sanayileşmiş bir ülke olarak nitelendirilebilir. Đhraç ürünleri tarım veya hayvancılık ile madenlerden oluşuyorsa, o ülkenin genel olarak sanayileşmemiş bir ekonomiye sahip olduğu kabul edilir. 29 Karluk Rıdvan, a.g.e. , Sayfa 454. 34 Ayrıca toplam ihracat içinde birkaç sayılı mal, örneğin bakır önemli bir yere sahip ise, o ülke ekonomisi büyük ölçüde bir veya birkaç sayılı malın üretim ve ihracatına aşırı bağımlı bir yapıya sahiptir denebilir. Benzer bir yorum, ithalat için de yapılabilir. Bir ülkenin ithalatında sanayi ürünleri önemli bir yer tutuyorsa, büyük bir olasılıkla bu ülkenin gelişme yolunda olan bir ülke olduğu, eğer ithalatında tarım ürünleri önemliyse bu ürünler bakımından yetersiz bulunduğu, eğer ithalat için de ilkel maddeler hakimse, bu maddeler yönünden ülkenin dışa bağımlı olduğu söylenebilir. Cari işlem hareketleri dinamik bir makro ekonomi konusudur. Cari işlem fazlaları ya da açıkları bir ülkenin dünyanın geri kalanına karşı alacaklarını veya borçlarını temsil eder ve bu yüzden hane halklarının, firmaların ve kamunun dönemler arası gelir seçimlerini de göstermektedir. Đhracat ve ithalatın statik dengesini gösteren tek dönemli cari işlemler teorisi, tek dönemli tasarruf ya da yatırım teorisi ile çok yakından ilişkilidir. Çünkü cari işlem dengesizlikleri dönemler arası tercihlere, açık ve fazlaları sınırlayabilen gelecekle ilgili beklentilere yansır ve bu beklentiler cari işlemlerin yurtiçi denge yönünden tanımlanmasında çok önemli bir rol oynar. Bir ülkenin bir dönemdeki cari işlemler dengesi, o ülkenin net dış varlıklarındaki değişmeleri temsil eder. Eğer ülke cari işlemler fazlası veriyorsa borç veren konumunda, cari işlemler açığı veriyorsa borçlanan konumundadır. Net ihracat fazlası olan ülke, bu fazlaya eşit olacak şekilde net dış varlık elde ediyordur. Çünkü yabancılara, onlardan satın alınandan daha fazla satmaktadır. Net dış ticaret açığı veren ülke ise bu açık kadar yurtdışından borçlanmaktadır. 35 2.2. CARĐ ĐŞLEMLER DENGESĐNĐN ÜLKE EKONOMĐLERĐNDEKĐ YERĐ VE ÖNEMĐ Bir ülkenin cari işlemler hesabı, ülkenin ithalat, uluslararası hizmetlerden doğan gelir ve giderleri ile sermaye transferi niteliği taşıyanların dışında kalan özel karşılıksız transfer ödemelerini kapsar. Cari işlemler hesabında yer alan kalemler, dış alem gelir ve giderlerini doğrudan doğruya etkilediği için, bu hesabın ülkenin ulusal geliri üzerinde önemli bir rolü vardır. Bilindiği gibi ihracat, navlun ve sigorta gelirleri, yabancı turistlerin bozdurdukları dövizler, hizmet gelirleri, dış yatırımlardan gelen gelirler döviz getirici; ithalat, navlun ve sigorta giderleri, dış seyahat harcamaları, yabancı sermaye kuruluşlarının kazançlarının transferi, dış borç faiz ödemeleri gibi kalemler döviz götürücü niteliktedir. Cari işlemler hesabında yer alan bu kalemlerden aktif olanlar pasiflere eşitse, cari işlemler hesabı dengede, aktifler pasiflerden daha büyükse cari işlemler hesabı fazla, tersi bir durumda ise hesabın açık verdiği anlaşılır.30 Cari işlemler dengesinin en önemli özelliği, uluslararası ekonomik ilişkiler ile milli gelir arasında doğrudan bağlantı kurmasıdır. Dış ticaret fazlası olduğu durumlarda, ekonomide toplam harcama genişlemekte ve istihdam düzeyi artmaktadır. Buna karşın, dış ticaret açığı olduğu durumlarda ise toplam talep azalmakta ve istihdam düzeyi düşmektedir. Bir ülkenin belirli bir zaman dilimi içerisindeki cari işlemler dengesi, yerleşiklerin yabancı ülkelerin gelir ve üretimleri üzerindeki haklarındaki artış ile yabancıların yurtiçi gelir veya üretim üzerinde sahip oldukları haklarındaki artış arasındaki fark olarak tanımlanabilir. 30 31 Dolayısı ile bir ülkenin sadece Karluk Rıdvan, a.g.e., Sayfa 454. Obstfeld, M., Rogoff, K.; “The Intertemporal Approach To The Current Account”, National Breau Economic Research, 1994, Working Paper, No: 4893. , Sayfa 194. 31 36 dış ticaret bilânçosuna bakmak suretiyle ülkenin uluslararası ekonomik ilişkilerinin ne düzeyde olduğunu yorumlamak yanıltıcı olacaktır. Bir kere dış ticaret açıkları yüksek olan bir ülkede görünmeyenler kaleminin fazla vermesi cari açığın tutarını aşağı çekecektir. Türkiye’de de bu durum söz konusudur. Bunun yanında karşılıksız transfer hesabının da fazla vermesi yine dış ticaret açıklarının cari açığa daha az yansımasına neden olacaktır. Yurtdışında çalışan Türk vatandaşların Türkiye’ye gönderdikleri dövizler bu konuda en güzel örnektir. Cari Đşlemler Dengesi içinde dış ticaret dengesi (ihracat–ithalat), turizm gelir gider dengesi, yurt dışı müteahhitlik hizmetleri, yurtdışından işçi dövizleri ve faiz ödemeleri ile kar transferleri kalemleri bulunur. Dolayısıyla cari işlemler dengesi esasen ekonominin reel kesiminin mal ticareti ve üretici faktörlerinin döviz gelir ve giderlerinin dengesini vermektedir. Kamuoyunda daha çok kullanılmakta olan dış ticaret açığı kavramından daha geniş bir tanımlama içermekte olduğundan, bir ülkenin döviz açığının belirlenmesinde de önemli bir gösterge olarak değerlendirilmektedir. Uzun dönemde cari işlemler hesabının dengeye gelebileceği söylenemez. Bunun sebebi, dünyada bazı ülkelerin sermaye ihracatçısı, diğer bazılarının ise sermaye ithalatçısı olmalarıdır. Günümüzde özellikle gelişmekte olan ülkelerde ödemeler bilançosunun cari işlemlerinin dış ekonomik yardım ve sermaye akımlarının sağlamış olduğu finansman imkanı oranında açık vermesi normaldir. Cari işlemler hesabındaki fazlalık iki şekilde ortaya çıkabilir. Dış ticaret fazlalığı uluslararası hizmetlerden doğan giderler ile transfer giderlerinden büyük olur. Dış ticaret açığı cari işlemleri oluşturan diğer kalemlerden sağlanan gelirlerden daha küçük olur. 37 2.3. CARĐ ĐŞLEMLER DENGESĐNĐ ETKĐLEYEN FAKTÖRLER Dış ticaret hadleri, ülke ekonomisinde uygulanan mali politikalar, döviz kurları ve servet etkileri cari işlemler dengesini etkileyen başlıca faktörlerdir. Bu faktörlerin ayrıntılı sunumu aşağıda yer almaktadır. 2.3.1. Ticaret Hadleri Đhraç mallarının ithal mallarıyla değişim oranına ekonomi literatüründe ticaret hadleri adı verilmektedir. Dış ticaret hadleri, bir ülkenin sattığı ve satın aldığı malların fiyatlarındaki değişmeler dolayısıyla dış ticaretten kazançlı ya da zararlı çıktığını göstermeye yarayan bir kavramdır. Dış ticaret kazançlarını farklı yönlerden ölçmek için geliştirilmiş olan farklı dış ticaret hadleri tanımlamaları vardır. Bu tanımlamalar; ihracat fiyatlarının ithalat fiyatlarına oranı olarak tanımlanan net dış ticaret hadleri, ithalat hacim endeksinin ihracat hacim endeksine oranı olarak tanımlanan gayri safi değişim ticaret hadleri, net dış ticaret hadleri ile ihracat hacim endeksinin çarpımı olarak tanımlanan gelir ticaret hadleri ve net dış ticaret hadlerinin verimlilik endeksi ile çarpımı olarak tanımlanan faktör ticaret hadleridir. Dış ticaret hadleri tanımlamaları içerisinde en çok kullanılan net dış ticaret haddidir. Net dış ticaret hadleri kavramı, ihracat fiyatlarının ithalat fiyatlarına oranını ifade eder. Dış ticaret hadleri birkaç değişik şekilde tanımlanmaktadır. Đthalat ve ihracatın hacim indekslerinin birbirine oranı, gayri safi değişim dış ticaret hadleri biçiminde anılırken, net dış ticaret hadleri ile ihracat hacim indeksinin çarpımı sonucu bulunan oran gelir ticaret hadlerini gösterir. Bunun yanında ithalat ve ihracat kesimindeki verimlilik değişmelerini yansıtan faktör ticaret hadleri de zaman zaman kullanılabilmektedir. 38 Ticaret hadlerindeki değişmelerin harcama, tasarruf ve cari işlemler dengesi üzerindeki etkilerinin incelenmesi uzun bir geçmişe sahiptir. Dış ticaret hadlerindeki geçici bir bozulma, reel gelirde bir bozulma ve reel faiz oranlarında bir değişme olmak üzere iki etki yaratır. Harcamalardaki düşüş, reel gelirdeki bir düşüşün fonksiyonu olduğu için reel gelirde bir düşüş negatif doğrudan etkiye ve refah etkisine ve bu yüzden de ticaret bilançosunda bir kötüleşmeye neden olur. Dış ticaret hadlerindeki kalıcı bir bozulma durumunda tüketim ve gelirde aynı oranda azalma meydana gelir ve bunun neticesi tasarruf oranında belirsiz bir etkiye sahip olur. Ticaret hadleri, cari işlemlerdeki kısa dönem dalgalanmalarda önemli bir belirleyicidir. Özellikle ticaret hadlerindeki değişmeler düşük sıklıkta cari işlem değişmelerini birkaç nedenden etkileyebilir. Ticaret hadlerinde daha fazla dalgalanmalarla yüz yüze olan bir ekonomideki yatırımcılar, değişen gelir akımları karşısında tüketim akımlarını düzgünleştirmek için önlem olarak daha fazla tasarruf edebilirler. Bununla birlikte ticaret hadleri değişimlerinin yatırım ve bu yüzden cari işlemler üzerindeki etkisi daha az açıktır. Ticaret hadlerinde daha fazla dalgalanma olan ülkeler uluslararası sermaye için daha az ilgi çekici olabilirler. 2.3.2. Mali Politikalar Kamu harcamalarında bir artış yurtiçi yatırım – tasarruf dengesini değiştirerek, tasarruflar için aşırı dış talebi teşvik edecektir. Tasarruflar için yurtiçi talepteki artış dış sermaye akımı yoluyla karşılanmak zorundadır, ancak bu sermaye transferinin gerçekleşmesi için tek yol yerli paranın değer kazanmasıyla cari işlemlerin açık vermesidir 39 Kamu açıklarının birçok etkisi vardır. Ancak bu etkilerin hepsi bir ilk etkiyi takip eder; kamu açıkları ulusal tasarrufu azaltır. Ulusal tasarruf, özel tasarruf ve kamu tasarruflarının toplamıdır. Kamu bütçe açığı verdiği zaman kamu tasarrufu negatiftir ve bu ulusal tasarrufları azaltır. Ulusal tasarruflar net yatırım ve net ihracatın toplamına eşittir. Kamu açıkları ulusal tasarrufu azatlığı zaman; yatırımı, net ihracatı ya da her ikisini birden azaltmalıdır. Yatırım ve net ihracattaki toplam düşüş açıkça ulusal tasarruftaki düşüşe karşılık gelmelidir, eğer özel tasarruflar ve ulusal yatırım düzeyi değişmiyorsa, kamu harcamalarında bir artış sonuçta, kamu gelirleriyle karşılanmadığı sürece, cari işlemler bilançosunda aynı boyutta bir açığa neden olacaktır. 2.3.3. Reel Döviz Kurları Reel döviz kuru, aynı para ile ölçülmüş yurtdışı fiyatların yurtiçi fiyatlara oranıdır. Diğer bir ifadeyle reel döviz kuru, nominal döviz kurlarının zaman içerisinde oluşulan yurtdışı enflasyon oranı ile yurtiçi enflasyon oranına göre düzeltilmesinden elde edilen kurdur. Reel döviz kuru bir ülkenin dış ticaretteki rekabet gücünü ölçer. Buna göre temel kabul edilen bir döneme göre geçen zaman içinde ülkedeki göreceli enflasyon oranının dış ülkelerden daha yüksek olması durumunda, reel döviz kurları nominal döviz kurlarının altına düşmüş olacaktır. Ulusal paranın yapay olarak aşırı değerlenmesi demek olan bu durum, diğer taraftan ülkenin uluslararası piyasalardaki rekabet gücünün de azalmasına neden olur. Tersine, yurtiçi enflasyon hızı dış dünyadan daha düşükse, o takdirde reel kur nominal kurdan daha yüksektir; ulusal paranın eksik değerlendiği bu durumda da ülkenin dış rekabet gücünde artış sağlanır. 40 Yani reel döviz kurunda bir yükselme ya da ulusal paranın reel olarak değer kaybetmesi, yurtdışı malların yurtiçi mallara göre pahalılaştığı anlamına gelmektedir. Bu durum, insanların harcamalarının bir hem yurtiçindeki hem de yurtdışındaki bölümünü yurtiçinde üretilmiş mallara kaydırmalarını ifade edecektir. Bu, çoğunlukla, yurtiçi mallarının rekabet gücünde artış olarak tanımlanmaktadır. Tersine, ulusal paranın reel olarak değer kazanması yurtiçi mallarının görece daha pahalı hale geldiği ya da rekabet gücünü kaybettiği anlamına gelecektir. 2.3.4. Đç Ticaret Hadleri ve Servet Etkileri 32 Ticaret hadlerindeki yani reel döviz kurundaki değişmeler üç farklı servet transferi yaratabilir. Đlki, çıktı ve fiyat düzeyi artmakta olan bir ülkede görülen reel gelir ya da çıktı/harcama oranı değişmesinden ileri gelmektedir. Bu durumda yurtiçi paranın reel değerini kaybetmesi, yurtiçi reel geliri azaltırken, yabancı reel geliri artırır. Yurtiçi toplam harcama azaldığı için ülkenin cari işlemler hesabının ülke lehine dönmesi olası bir durumdur. Döviz kurunun neden olduğu bir diğer transfer, uluslararası borçlu ya da alacaklı pozisyonlarından kaynaklanabilir. Ev sahibi ülke net borçlu olsun, bu durumda yabancı malların göreli fiyatlarında ya da döviz kurunda bir artış, ülkenin borcunun reel değerini artırır. Yabancıların serveti yükselir ve toplam harcamalar artar. Yurtiçi yerleşikler ise harcamalarını azaltır. Ev sahibi ülkenin cari işlemler bilançosu ülke lehine döner. Ticaret hadlerinin üçüncü etkisi, üretim düzeylerinin yurtiçi ve yabancı her iki malın göreli fiyatına bağlı olduğunu kabul edersek kendini gösterir. Döviz kurunun artması yabancı çıktıyı artırıp, yurtiçi çıktıyı azaltır ve yurtiçi cari işlemler bilançosunun ülke aleyhine dönmesi beklenir. 32 Sezer Aslı Emek, “Türkiye Ekonomisinde Cari açık Ve Etkileri” Gazi Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2007, Sayfa 43,44. 41 Faiz oranlarının cari işlemler dengesi üzerindeki etkilerini belirtecek olursak; faizlerdeki değişmelerin cari işlemler dengesi üzerinde bir doğrudan, bir de dolaylı etkisi vardır. Doğrudan etki uluslararası borç servis ödemelerinden kaynaklanırken, dolaylı etki faiz gelirlerinin her iki ülkede toplam harcamaları değiştirmesinden ortaya çıkar. Ev sahibi ülke net borçlu ise, yüksek faiz oranı bir yandan daha fazla faiz ödemesine yol açarken; diğer yandan kullanılabilir geliri ve toplam harcamayı azaltacaktır. Birinci etki cari işlemler bilançosunu kötüleştirirken, ikinci etki düzeltecektir. 2.4.CARĐ AÇIK Cari işlemler bilançosunda borçlu kısmın toplamının alacaklı kısmın toplamından daha büyük olduğu durumdur. Cari işlemler açığı, bilindiği gibi, bir ekonominin dış dünya ile döviz işlemlerinin dengesini vermekte ve özet olarak mal ve hizmet ticareti ile işçi dövizleri, dış borç faiz ödemeleri gibi faktör gelir-gider kalemlerinden oluşmaktadır. Cari açık, milli gelir muhasebe sisteminde de yurt içinde gerçekleşen tasarruf-yatırım açığını vermektedir. Ayrıca cari açık, krizlerin temel göstergelerinden biri olarak kabul edilmektedir. Cari açık bir ülkenin diğer ülkelerle yaptığı ödemeler ile dış kaynaklardan sağladığı gelir arasındaki fark olarak da ifade edilebilir. Cari işlemler bir ekonominin dış dünya ile döviz işlemlerinin dengesini vermekte ve özet olarak mal ve hizmet ticareti ile işçi dövizleri, dış borç faiz ödemeleri gibi gelir-gider kalemlerinden oluşmaktadır ve ekonomik eğilimlerdeki değişimlerin habercisidir.33 33 Afşar Bilge, “Türkiye’de Cari Açık Ve Finansmanı” , Konya Ticaret Odası, Konya, Aralık 2006. 42 Cari açık kimi ekonomistlere göre dışa bağımlılığın simgesi, kimilerine göre ise ekonominin darbe beklenen noktası olarak algılanmaktadır. Cari açık kamu oyunda ödemeler bilançosu genel dengesinden daha fazla ilgi çekmektedir. Düzenli olarak açıklanan rakamlar sonrasında çeşitli çevreler görüşlerini halka ulaştırırlar. Bu konudaki genel kanı cari açığın ülke ekonomisi için kötü olduğu yönündedir. Cari açıktan hareketle uygulanan ekonomik politikaların tamamı eleştiriye maruz kalabilir. Cari açık ekonominin kötüye gittiğinin bir göstergesi olarak da yorumlanabilir. Bir ülkede ithalat ihracatı geçerse o ülke ticaret açığı ile karşılaşır. Yabancı yatırımcılar bu açığı, ülkeye net sermaye akışı ile finanse ettiği müddetçe bu durum ekonomik bir problem yaratmaz. Örneğin ABD halkı ürettiğinden daha fazlasını tüketmektedir ve meydana gelen bu açık yurtdışından yapılan sermaye hareketleriyle karşılanmaktadır. Döviz kuru anlamında cari açık, o ülke parasının değerinin azalmasına yönelik bir baskı yaparken ( ithalat malı almak için yabancı paraya olan fazla ihtiyaç), sermaye hareketleri hesabı fazla ise ülke parasının değerinin artması yönünde bir baskı yapar. Eğer bütçe sonucu sıfıra yakınsa bu iki etki birbirini yok eder. Ekonomik gelişme de bazen cari hesap açığına sebep olur. Eğer ülke ticari ortaklarından daha hızlı gelişiyorsa dış büyümesini daha çok ithalat yaparak sürdürmek eğilimindedir. Çünkü diğer ülkeler aynı gelişme oranına sahip olmadığından ihracat talebi ithalat kadar hızlı gelişmez. Yüksek ekonomik gelişme aynı zamanda yatırımları da ülkeye çeker. Bu sermaye akışı doğal olarak cari hesap açığının finanse edilmesini sağlar. Fakat yüksek cari hesap dengesizlikleri, pozitif veya negatif, politik olarak kötü algılanabilir. Cari açık üç şekilde oluşabilmektedir. Bunlar 34 34 Karluk Rıdvan, a.g.e., Sayfa 455. 43 - Cari açık; ülkenin dış ticareti açık verdiği için meydana gelmiştir. Dolayısıyla ekonominin dış ticaret dengesinde noksanlık vardır ve bu noksanlık hizmet gelirleri veya ülkenin dışarıdan sağladığı transferlerle karşılanamamaktadır. - Cari açık; ülkenin dış ticareti dengede olduğu halde uluslararası hizmet ödemeleri, dışarıya yapılan transferler, dışarıdan sağlanan hizmet gelirleri ile dışarıdan elde edilen transferlerden çok olduğu için ortaya çıkmıştır. Bu durumda dış açığın hangi kalem veya kalemlerden doğduğunu bilmek gerekir. Açık, uluslararası hizmet ödemelerinden veya karşılıksız transferlerden kaynaklanabilir. Cari açık karşılıksız transferlerden dolayı ortaya çıkıyorsa, bu durumda iki şık söz konusudur; ülke ya yabancılara yardım yapmakta ya da ülkeden dışarıya sermaye ve faiz ödemeleri yapılmaktadır. - Cari açık; ülkenin hizmet gelir ve giderleri ile özel karşılıksız transfer kalemlerinde denge sağlandığı halde, dış ticaretin açık vermiş olmasından doğabilir. 2.4.1. Cari Açığı Oluşturan Nedenler Cari açığı doğuran faktörler; “Yapısal Nedenler”, “Đktisadi Dalgalanma”, “Geçici Nedenler” ve “Döviz Spekülasyonu” gibi bazı genel gruplara ayrılabilir. Bu nedenler daha detaylı olarak açıklanacak olursa;35 2.4.1.1. Yapısal Nedenler Bu etkenler ekonominin bünyesinden kaynaklanırlar. Bir bölümü enflasyon ve ona bağlı olarak ulusal paranın aşırı değerlenmesiyle ilgilidir. Ulusal ekonomide uygulanan harcama genişletici politikalar (tüketim ve yatırım harcamalarının artması), hem ihraç mallarına, hem de ithal mallarına 35 Seyidoğlu Halil, a.g.e. , Sayfa 418. 44 olan iç talebin yükselmesine neden olur. Bu da cari işlemler hesabının açık vermesine yol açar veya mevcut açıkları daha da büyütür. Ayrıca içeride fiyatlar artarken merkez bankası müdahaleleriyle kurların yeterince yükselmesine izin verilmemesi, ulusal paranın aşırı değerlenmesiyle sonuçlanır. Aşırı değerlenme ise yabancı para cinsinden ihracatı pahalılaştırdığından ihracat gelirlerini azaltıcı, ulusal para cinsinden yabancı malları göreceli olarak ucuzlattığından da ithalat talebini uyarıcı etki doğurur. Kalkınma hızı da dış dengeyi etkiler. Az gelişmiş ülkeler genellikle, yeterli bir kalkınma hızını gerçekleştirebilmek için, önemli hacimlerde makine, donatım ve ara malları ithal etmek zorundadırlar. Oysa bu ülkelerin döviz gelirleri, genellikle ihtiyaçlarına oranla oldukça sınırlıdır. Dolayısıyla kalkınma hızının göreceli olarak yükseltilmesi dış ödeme açıklarının ve dış borçların büyümesine yol açabilir. Ekonomik verimlilikteki değişmelerde önemli bir etkendir. Teknolojideki gerilik ve ekonomi yönetimindeki yanlışlıklar, uluslararası rekabeti güçleştirerek ihracat gelirlerinin düşmesine neden olur. Teknolojik gelişme hızı yüksek ve üretim yönetiminde çağdaş yöntemleri uygulayan ülkeler ise, dış rekabet güçlerini yükselterek dış denge durumlarını olumlu yönde etkilemeyi başarabilirler. Bazı kritik hammaddeler yönünden aşırı derecede dışa bağımlı olunması da bir başka etkendir. Bu gibi ülkeler, kendi denetimleri dışında dünya hammadde fiyatlarında ortaya çıkabilecek artışlardan şiddetle etkilenirler. Dünya enerji buhranı sırasında petrol ithalatçısı durumundaki az gelişmiş ülkelerin büyük dış açık ve dış borç sorunlarına saplanmaları bunun açık bir örneğidir. Halkın tercihlerindeki kaymalarda bu grupta ele alınabilir. Tercihlerde yabancı mallar yönünde bir değişiklik olursa, dış denge bundan olumsuz yönde etkilenir. 45 2.4.1.2. Đktisadi Dalgalanma Đktisadi dalgalanmalar, ilgili ülkelerin dış denge durumları bakımından önemli sonuçlar doğurabilir. Ulusal ekonomiden kaynaklanan bir dalgalanmanın genişleme aşamasında gelir ve harcamalar artıp fiyatlar yükseleceğinden cari işlemler hesabı açık verir. Daralma aşamasına girildiğinde, bu faktörler de tersine bir gelişme görülür ve bir dış fazlalık ortaya çıkar. Eğer dalgalanma boyunca görülen bu açık ve fazlalar birbirine eşitlenmiyorsa ülke cari açık sorunu içine sürüklenebilir. Bir ülkenin cari işlemler hesabı, yabancı ülkelerdeki dalgalanmalardan da etkilenebilir. Şöyle ki, karşı ülkenin yüksek konjonktür içinde bulunması, onun ticaret ortağının cari işlemler denge durumunu olumlu, karşı ülkenin durgunluk veya gerileme içinde bulunması ise olumsuz yönde etkiler. Kuşkusuz iki ülkenin, konjonktürün aynı veya değişik aşamalarından geçmeleri her birinin cari işlemler hesabını farklı şekillerde etkileyecektir. 2.4.1.3. Geçici Faktörler Cari dengeyi bozan bir grup gelişme de geçici (arızi, occasional) faktörler şeklinde nitelendirilebilir. Bunlar beklenmedik şekilde ortaya çıkan ve ilgili ülkelerin denetimleri dışında kalan olay,durum veya faktörlerdir. Bir kısmı kendi kendini giderici nitelikte (reversable) olup, anormal koşullar ortadan kalkınca dış denge üzerinde ki baskılar da yok olur. Diğerleri ise daha köklü etki yaparlar. Bunlar hem dolaysız hem de dolaylı yönden cari açıkların artmasına neden olabilirler. Dünya hammadde fiyatlarında ki yükselme bu grupta düşünülebilir. Petrol fiyatlarındaki şiddetli artışlar , ithalatçı ülkelerin dışalım giderlerini doğrudan ve dolaylı yoldan yükseltir. 46 Ayrıca bir yıl kötü hava koşulları, su baskını, kuraklık vs. gibi nedenlerle ihracatın azalması veya ithalatın beklenmedik bir şekilde artması da geçici faktörler arasında belirtilebilir. Bu koşullar düzelince dış denge üzerinde ki olumsuzluklar da ortadan kalkar. 2.4.1.4. Döviz Spekülasyonu ve Mali Krizler Spekülatif amaçlı, kısa süreli sermayenin ülkeye giriş ve çıkışları da cari dengeyi ciddi olarak etkiler. Örneğin, ulusal parada değer kaybının beklendiği durumlarda yoğun biçimde döviz satın alınması, veya dışarıdaki yüksek faiz oranlarından yararlanmak için fonların kitleler halinde yurtdışına ihraç edilmesi, dış açık sorununun boyutlarını büyütür. Son yıllarda mali küreselleşme ile birlikte mali krizlerde sık sık ortaya çıkmaya başlamıştır. Bunun önemli bir nedeni, kısa süreli sermaye akımlarının faiz ve kur değişmesi olasılıklarına anında ve şiddetli biçimde tepkide bulunmasıdır. Özellikle yaşanan bütçe açıklarının yüksek faiz politikası izlenerek kısa süreli borçlanma ile karşılanması, bu ülkeleri mali krizlere karşı açık bir durumda bırakır. Uygulanan aşırı değerlenmiş kur politikası ve bankacılık kesimindeki denetim ve düzenleme eksiklikleri, ülkeden kısa süreli sermaye çıkışının bir mali krize dönüşmesini kolaylaştırmaktadır. 2.4.2. Cari Açığa Karşı Uygulanacak Tedbirler Cari işlemler dengesini sağlamaya yönelik tedbirleri uzun vadeli ve kısa vadeli tedbirler olarak ikiye ayırmak mümkündür. Bu şekilde bir ayrıma gidilmesinin sebebi her iki tedbirinde Alınabilecek tedbirler şu şekilde sıralanabilir; farklı sonuçlar doğurmasıdır. 47 2.4.2.1. Kısa Vadeli Tedbirler Cari işlemler hesabının açık vermesi durumunda uygulanacak kısa vadeli tedbirler genel olarak iki tanedir. Bunlar ; kısa vadeli sermaye akımlarına karşı tedbirler ve iç talebi azaltmaya yönelik tedbirlerdir. Bu tedbirler açıklanacak olursa; a) Đç Talebi Azaltmaya Yönelik Tedbirler Đç talepte meydana gelen bir artış, cari açık rakamlarını arttıran en önemli nedenlerin başında gelmektedir. Daha önce milli gelir hesaplarında belirttiğimiz üzere cari açık özel kesim ile kamu kesiminin tasarrufları ile yatırımları arasındaki dengesizlikten meydana gelmektedir. Yatırımların tasarrufları aşması durumunda cari açık meydana gelmektedir, bu durumun önlenmesi için ya tasarrufların arttırılması ya da diğer bir yol olan yatırımların azaltılması gerekmektedir. Bu noktada iç talepteki artışı önlemek ya da oluşan talebi azaltmak amacıyla bazı maliye politikası tedbirleri uygulanmaktadır. Kısa vadeli maliye politikası araçlarının nihai hedefi iç talepte yaşanan genişlemenin önüne geçilmesidir. Maliye politikaları karar verip uygulamaya konması göreli olarak uzun zaman alan politikalardır; uygulamaya konduklarında ise etkileri çok çabuk görünür. b) Kısa Vadeli Sermaye Akımlarına Karşı Tedbirler Cari açığın finansmanında kısa vadeli portföy yatırımlarından faydalanmaktan ziyade uzun vadeli doğrudan yatırımlardan faydalanmak gerekmektedir. Burada doğrudan yatırımlar ile finanse edilebilme yolunun seçilebilmesi için bir takım yapısal sorunların çözümü gereklidir. 48 Burada ise kısa vadeli olarak uygulanabilecek ve amaç olarak kısa vadeli sermaye yatırımlarının ülkeye girişini azaltabilecek bir takım tedbirlere yer verilecektir. Bilindiği gibi kısa vadeli sermaye akımlarının en önemli sakıncası cari açığın sürdürülemez olarak algılandığı durumlarda ekonomiyi finansal krizlere sürüklemesidir. Burada sermaye hareketlerinin denetlendiği bir durumda iktisadi büyüme, ekonomiyi finansal krizlere sürükleyen aşırı sermaye girişine gereksinim duymadan sağlanacak; cari açığın “sürdürülemez” olduğu algılamaları ve ekonomiyi finansal bir krize sürükleyen boyutta çalkantılar muhtemelen gerçekleşmeyecektir 2.4.2.2. Uzun Vadeli Tedbirler Kısa vadede uygulanacak tedbirlerin etkisi sınırlı olmakla beraber, bu tedbirlerin faydası ağırlıklı olarak iç talepte yaşanan artışların önüne geçebilmektir. Uzun vadede uygulanacak tedbirler ise daha çok cari açığa neden olan yapısal sorunların çözümüne yönelik olarak ele alınabilir. Bu tedbirler uzun süreli etki göstermekle beraber uygulama açısından zorluklara sahiptir. a) Hizmetler Sektörüne Yönelik Tedbirler Genel olarak bir ülke ekonomisine bakıldığında hizmetler sektörünün hem istihdamda sahip olduğu büyük pay, hem de cari dengeye olan katkısı açısından büyük öneme sahip olduğu görülür. Hizmet sektörünün taşıdığı bu önemden dolayı ve yaşanan liberalizasyon sürecinde ülkeler bu durumu lehlerine kullanmalıdırlar. Burada ülkeler hizmet ticaretindeki paylarını arttırmalıdırlar. Hizmetler hesabında yaşanacak artışın cari açık üzerinde ki azaltıcı etkisi ise kaçınılmaz olacaktır. 49 b) Đhracata Yönelik Tedbirler Bilindiği üzere cari açığın oluşmasında ki en büyük kalemler mal ihracatı ve mal ithalatı kalemleridir. Burada cari açığın oluşmamasına ilişkin tedbirler uygulayan bir ülkenin ithalat tutarını azaltırken ihracat tutarını da arttırması oldukça önemli ve gereklidir. Bunun için en etkin yol ihracata uygulanacak teşviklerdir. Bu teşviklerin bir kısmı vergisel teşvikler biçiminde olduğu gibi, bir kısmı da kamu harcamaları araçları ile yapılabilmektedir. Đhracatın artmasına bağlı olarak üretim ve istihdam düzeyi de artacak ve dış borç düzeyi buna bağlı olarak azalacaktır.Yine Đhracattaki artışa bağlı olarak ülkenin dışarıya olan bağımlılığın da azalma meydana gelecek bu ise cari işlemler açığının azalmasını sağlayacaktır. 2.4.3. Cari Açığın Sürdürülebilirliği Cari işlem açıklarının uzun yıllar devam ettiği ekonomilerde, bu durum hükümet ve ekonomistler tarafından endişeyle karşılanmaktadır. Cari işlemler açığının gayrısafi milli hasılaya oranı hangi düzeye ulaştığında uygulanmakta olan politikalarda bir değişikliğe ihtiyaç duyulmaktadır? Đktisatçılar arasında uzlaşma sonucu belirlenecek bir oran her ülke için geçerli olabilir mi? Bu gibi sorulara yanıt verebilmek için öncelikle sürdürülebilirlik kavramının tanımlanması gerekmektedir. Diğer bir ifadeyle, ülkenin mevcut borçlarını ödeyebilme gücünün var olup olmaması, doğrudan cari işlemler açığının sürdürülebilirliği konusunda bir karara varılmasını etkilemektedir. Bu nokta da öncelikle sürdürülebilirlik kavramı üzerinde durulacak daha sonra ise cari açığın sürdürülebilirliğini etkileyen faktörler tek tek incelenecektir. 50 Sürdürülebilirlik Kavramı 36 Ekonomi politikalarında karar verici konumunda bulunanlar, cari işlemler dengesinin ve diğer bir çok değişkenin gelecekte izleyeceği yolun uygulanmakta olan politikalarda bir değişikliği gerektirip gerektirmediği konusunda bilgiye ihtiyaç duyar. Politika yapıcının temel problemi, bir dizi sürdürülebilir nitelikte ekonomi politikası üzerinde karar kılmaktır. Bazı ekonomistler sürdürülebilirlik tanımının ülkenin ödeme gücü ile ilişkili olduğunu ileri sürmüşlerdir. Buna göre, bir ülkenin gelecekteki dış ticaret fazlalarının şimdiki değeri ülkenin dış borcunun cari değerine eşitse o ülkenin ödeme gücü bulunmaktadır. Mevcut politika uygulamasının belli olmayan bir tarihe kadar sürmesi eğer ülkenin ödeme gücünü azaltmıyorsa, bir başka ifadeyle, ülkenin bütçe kısıtını ihlal etmiyorsa ülkede uygulanmakta olan politika ve cari işlemler açığı sürdürülebilirdir. Mevcut politika uygulamasını önemli ölçüde değiştirmeyi gerektirecek ya da bir krize yol açabilecek dengesizliklerin varlığı durumunda cari işlemler dengesi sürdürülemez hale gelmektedir. Politikalarda değişiklik yaşanması veya bir krizin baş göstermesi dahili ya da harici bir şok tarafından tetiklenebilir. Burada cari işlemlerin sürdürülebilirliği için yeterli koşulun, ülkenin dış borç yükümlülüklerinin gayrısafi milli hasılaya oranının istikrar kazanması olduğu görülmrktedir. Bir ülkenin sonsuza kadar uzanan bir gelecekteki cari işlemler dengelerinin iskonto edilmiş toplamını cari dönemdeki dış borç stokuna eşit kılan herhangi bir cari işlemler projeksiyonu tanım gereği sürdürülebilir olmaktadır. Cari işlemler hesabının hem özel hem de kamu sektörünün tasarruf ve yatırım kararları arasındaki ilişki ve yabancı yatırımcıların borç verme isteğiyle belirlenmesi nedeniyle ileriki dönemlerde gerçekleşmesi olası akımların doğru şekilde tahmin edilmesi mümkün değildir. Bundan ötürü, artış 36 Ferretti, G. M. M., Razın, A.; “Sustainability Of Persistent Current Account Deficits”, National Bureau Of Economic Research, 1996, Working Paper No:5467. Sayfa 12. 51 göstermeyen bir “Dış Borç / GSMH” oranının pratik olarak sürdürülebilirlik için yeterli bir koşul oluşturmaz. Böyle bir durumda, söz konusu oran büyümedikçe ülke borçlarını ödeme gücüne sahip olacaktır. Ekonomik birimler tarafından mevcut politikaların uygulanmaya devam edilmesi durumunda cari işlem açıklarının sürdürülemez hale geleceği düşünülmeye başlandığında bir politika değişikliğine gereksinim vardır. Cari işlemler açıklarının ne kadar aşırı, bir başka ifadeyle sürdürülemezliğe ne kadar yakın olduğu konusu, politika yapıcıları ve diğer ekonomik birimler açısından önem teşkil etmektedir. Mevcut durumun sürdürülebilir olup olmadığı ve eğer giderek bozulan bir yapı mevcutsa, ne tür bir düzeltme yapılması gerektiği üzerine özellikle politika yapıcılar tarafından yapılmış çalışmalar bulunmaktadır. Örneğin, IMF bir ülkenin cari işlemleri ve reel döviz kuru pozisyonunu değerlendirmek amacıyla ağırlıklı olarak “ Yapısal Cari Đşlemler Dengesi” yaklaşımını kullanmaktadır. Bu yaklaşımda döviz kurlarının “uygun” olarak nitelendirilen cari işlemler pozisyonları (dış denge) ve ülkenin potansiyel üretimiyle (iç denge) tutarlı olup olmadığı sorgulanmaktadır. IMF’nin kullanmakta olduğu makroekonomik denge yaklaşımı ülkenin cari işlemlerini milli gelir hesaplarıyla ilişkilendirmektedir. IMF’nin yaklaşımın da çeşitli aşamalar bulunmaktadır. Birinci aşama, yapısal cari işlemler dengesini tahmin etmektir. Yapısal cari işlemler dengesi tüm ülkelerin potansiyel üretim düzeylerinde faaliyet gösterdiği ve döviz kurundaki geçmişte gerçekleşen tüm gecikmeli etkilerin tamamen gerçekleştiği bir durumda mevcut döviz kurlarının belirlediği cari işlemler dengesidir. Đkinci aşama her bir ülkenin orta vadede normal olarak nitelendirilebilecek denge tasarruf-yatırım pozisyonunu tahmin etmektir. Söz konusu sürdürülebilir tasarruf-yatırım farkı, ülkenin ve ticaret ortaklarının düşük enflasyon ortamında ve uygun kapasite kullanım oranlarıyla faaliyet gösterdiği varsayımına dayanmaktadır. 52 Sürdürülebilirlik kavramında özellikle açığın büyüklüğü bazı ölçütlerle değerlendirilmelidir. Cari açık toplam ithalat veya GSMH ile kıyaslanabilir. Örneğin, gelişmekte olan ülkelerde cari hesap açığının GSMH oranının %5 hatta % 8’ e kadar çıktığını görmek mümkündür.37 2.4.3.1. Cari Açığın Sürdürülebilirliğini Etkileyen Faktörler Cari işlemler açığı sürdürülebilirliği kavramında; yabancılar gayrisafi yurtiçi hasıla oranı olarak cari açığı hangi sınıra kadar finanse etmek istiyorlarsa, o sınır sürdürülebilir cari açık oranını belirlemektedir. Sürdürülebilir cari açığın sınırının üzerinde bir cari açık oranının bulunması durumunda cari açık sürdürülemez olmaktadır. Cari işlemler hesabının sürdürülebilirliği; tüketim ve yatırım harcamalarının, cari denge ve uluslararası yatırım tarafından daha az etkilenmesi durumudur. Cari açık, döviz kurunda ve/veya faiz oranında bir artığı gerektiriyorsa ya da bu yönde bir beklenti yaratmışsa, cari açık sürdürülemez olurken; cari açık, bir bölümü borçlanma ile yapılan yatırımın ve tüketimin kısılması gereğini ortaya çıkarıyorsa, cari açık sürdürülebilir olmaktadır. Bir ülkenin dış yükümlülüklerini yerine getirip getiremeyeceği ve cari işlemler açığının ne kadar sürdürülebileceği çeşitli kriterlerle ölçülebilmektedir. Fakat cari açığın sürdürülebilir olup olmadığını belirleyen temel bir kural bulunmamaktadır. “Cari Açığın Büyüklüğü”, “Sermaye ve Finans Hesabının Yapısı”, “Yatırım / Tasarruf Oranı” gibi kavramlar cari açığın sürdürülebilirliğini etkileyen başlıca unsurlardır. Bu unsurların detaylı sunumu aşağıda yer almaktadır; a) Cari Açığın Büyüklüğü Cari Đşlemler Açığı / Gayrisafi Milli Hasıla olarak ifade edilen cari işlemler açığının hacmi sürdürülebilirliği etkilemektedir. Bu oranın yurtiçi 37 Yalçıner Kürşat, a.g.e. , Sayfa 155. 53 tüketimden kaynaklanarak ani bir artış göstermesi, ülkelerin risk primini arttırmakta ve gelecekteki sermaye girişini engelleyebilmektedir. Bu durumda cari işlemler açığı ekonomiyi olumsuz etkilemektedir. Bir ülke parasının hızlı ve % 25’i bulan reel değerlemesi ve Cari Đşlemler Açığı/ Gayrisafi Milli Hasıla Oranının %4’ü bulması durumunda cari açık sürdürülebilir olmaktan çıkmaktadır. Bir ülkenin cari açık oranı bu oranları aştığı sürece ülke krize açık hale gelmektedir. Bu duruma örnek olarak 2000’li yılların başında Cari Açık / GSMH oranının %4,2’ye ulaştığı ABD ekonomisinde olumlu beklentilerin olumsuz hale dönüşmesiyle hisse senedi fiyatlarında ve borsa yatırımlarında düşüş meydana gelmiştir. Bunun sonucunda da ABD ekonomisinin itici gücü olan tüketici talebi ve yatırımlar düşmüştür. b) Sermaye ve Finans Hesabının Yapısı Sermaye hareketlerinin serbestlik derecesi ve vade yapısı sermaye hareketlerinin sürdürülebilirliğini etkilemektedir. Bir ülkede sermaye hareketlerinde serbestlik derecesi arttıkça, ülkenin olumsuz dış şoklarla karşı karşıya gelme riski artmaktadır. Ülkeye sermaye girişi olduğu sürece ithalat yapılabilmekte ve dış açık finanse edilmektedir. Dış açığı finanse edebilecek sermaye sağlanamaz ise ithalat ve ekonomi daralma sürecine girmektedir. 38 Sermaye hareketlerinin vade yapısı da sürdürülebilirliği etkilemektedir. Sermaye hareketlerinin uzun vadeli ve doğrudan yatırımlar şeklinde olması sürdürülebilirliği arttırırken, sermaye hareketlerinin kısa vadeli olması sürdürülebilirliği olumsuz etkilemektedir. 39 Cari açıkların kısa vadeli (spekülatif nitelikli) sermaye hareketleri ile finanse edilmesi durumunda borçların ödenebilmesi ve sürdürebilirlik olumsuz etkilenmektedir. Ancak dış 38 Timur, Y. ,”Cari Đşlemler Ve Bütçe Açığı Arasındaki Nedensellik Đlişkisi: Teori ve Uygulama” ,Erciyes Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi, Kayseri, 2005, Sayfa 16. 39 Yücel, F. Ve Yanar, R. ,” Türkiye’de Cari Açık Sürdürülebilir Mi? Zaman Serileri Perspektifinden Bir Bakış”, Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Adana, 2005, Cilt 14, Sayı 2. 54 ticaret açıkları büyük miktarda sermaye malı ithalatı ile gerçekleşen doğrudan yabancı sermaye hareketleri tarafından gerçekleşiyorsa, cari açıktaki artış risk olarak algılanmaktadır. Bu durumda uzun vadeli ve yatırıma yönelik yabancı sermaye ile kısa vadeli ve anlık tüketime yönelik yabancı sermaye aynı özelliğe sahip olmaktadır. c)Yatırım / Tasarruf Oranı Cari açığın sürdürülebilirliğinde yatırım/tasarruf oranı önem taşımaktadır. “Yatırım/Tasarruf” oranında, yatırımların tasarruflardan büyük olması durumunda yatırımlar büyümeyi arttırmaktadır. Ekonomik büyüme dolayısıyla ekonomiye olan güven artmaktadır. Ekonomiye güvenin artması sermaye girişlerini teşvik ederek, cari işlemler açığını finanse edilebilmektedir. Bu durumda ekonomik büyüme gerçekleştiğinde cari açık sürdürülebilir olmaktadır. Cari açık yurtiçi yerleşiklerin tasarrufları ve yatırımları arasındaki farka eşit olmaktadır. Tasarruflar ve yatırımlar arasındaki fark ancak yurtdışından borçlanarak kapatılabilmektedir. Yurtdışından gelen kaynak, ticaret amacıyla yapılan üretim kapasitesini arttırmaya yönelik yatırımlara yöneliyorsa ileride borç ödeyebilme kolaylaşacağından sürdürülebilirliği olumlu etkilemektedir. Yurtdışından gelen kaynak, ihraç mallarına yönelik üretime değil de, örneğin gayrimenkul alımı gibi alanlara yönelirse, ileride üretimi arttırıcı sermaye stoğuna katkıda bulunulmadığından sürdürülebilirlik olumsuz etkilenmektedir. Yatırım artışı ile birlikte gelecek üretim ve milli gelir artışı, dış borçluluğu arttırmadan sürdürülebilirliği sağlayabilmektedir. 55 d) Ülke Ekonomisinin Dışa Açıklık Durumu Ülkenin dışa açıklığı cari açığın sürdürülebilirliği açısından önem taşımaktadır. Đhracat ve /veya ithalatın gayrisafi milli hasıla ya da gayrisafi yurtiçi hasıla içindeki payı dışa açıklık ölçütü olarak belirlenmektedir. Dış ticaretin milli gelir içindeki payı dışa açıklığı ölçmede kullanılabilmektedir. Dış ticaretin milli gelir içindeki payı ne kadar yüksekse ticaretin önündeki kısıtlamalar o kadar az olmaktadır. Đhracat sektörünün büyüklüğü sürdürülebilirliği etkilemektedir. Bu durum dış borçlanmanın daha kolay yapılmasını ve ihracatın hacmini arttırarak, ihracatta dışa bağımlılığı arttırmakla birlikte ekonomideki üretkenliği arttırması açısından sürdürülebilirliği belirlemektedir. e) Uygulanan Döviz Kuru Politikaları Bir ülkenin diğer ülkelere göre rekabet gücünü gösteren ölçütlerden biri reel döviz kurudur. Reel döviz kuru ekonomik birimlerin üretim ve tüketim kararlarının yurtiçinde ve yurtdışında üretilen mallar arasındaki dağılımı etkileyerek cari işlemler dengesi üzerinde belirleyici rol oynamaktadır.40 Cari işlemler hesabı açığı, sabit kur rejiminde veya kapalı ekonomide bu açığı sürdürebilecek düzeyde rezerv yoksa ülke için sorun yaratmaktadır. Cari işlemler hesabı açığının sorun yaratmaması için ülke rezervleri ölçüsünde açık vermelidir. Aksi taktirde açık sürdürülemez olmaktadır. Ülkeye güvenin az olduğu, kırılgan bir ekonomide cari işlemler hesabı açığını finanse edebilmek için sermaye hareketleri gerçekleşmemektedir. Bu durumda cari açık sürdürülemez olmaktadır. Ayrıca ülkede uygulanan faiz 40 Babaoğlu, B. , “Türkiye’de Cari Đşlemler Dengesi Sürdürülebilirliği”, Uzmanlık Ve Yeterlilik Tezi, T.C.M.B. Đstatistik Genel Müdürlüğü, Ankara,2005, Sayfa 47. 56 politikası dolayısıyla kur etkilenebilmektedir. Yüksek faiz oranları sermaye girişini özendirerek döviz arzını beslemekte ve döviz kurunun düşmesine yol açmaktadır. Bu durum yerli paranın değer kazanmasını sağlamakta, ithalatı özendirip, ihracatı caydırarak dış ticaret açığının artmasına ve cari açığın artmasına neden olmaktadır. Yüksek faiz dolayısıyla ortaya çıkan döviz arzının artmasıyla bu açık finanse edilebilmektedir. Döviz fiyatının değişmesi ihracatı azaltarak ekonominin büyümesini yavaşlatırsa ekonomide resesyon oluşmaktadır.41 f) Ekonomik Gelişmişlik Düzeyi Cari açık ile ülkelerin ekonomik gelişmişlik düzeyi arasında ilişki bulunmaktadır. Ancak burada gelişmişliğin kaynağı ve niteliği önem taşımaktadır. Cari açığın ortaya çıkmasının nedenlerinden biri gelişmenin yarattığı talep artışından kaynaklanabilmesidir. Bu durumda gelişmişlik hızlı bir ithalat artığı gerçekleştiriyorsa sürdürülebilir cari açık gerçekleştirebilmek için; yatırım ve tüketim azaltılmalı yani iç talep azaltılmalıdır. Diğer taraftan ihracata dayalı bir gelişme gerçekleştiriyorsa cari açık oranı sürdürülebilir olmaktadır. Cari açık yatırımlardaki artış ya da tasarruflardaki azalış nedeniyle meydana gelmektedir. Ekonomik gelişme dolayısıyla ekonomiye güven artarak daha yüksek kar beklentisi ortaya çıkabilmektedir. Bu durum yatırımları arttırıp, tasarrufları geçici olarak düşürmektedir. Tasarrufların düşmesi sonucu ortaya çıkan tasarruf açığı ulusal kaynaklarla giderilemediği sürece cari işlemler açığı ortaya çıkmaktadır. 41 Berksoy, T.ve Saltoğlu, B. “Türkiye Ekonomisinde Sermaye Hareketleri”, Đstanbul Ticaret Odası, Yayın No: 1998-58, 1998, Đstanbul. 57 Kalkınma sürecinin başında bulunan ülkeler katma değeri ve fiyatı yüksek makine ve teçhizat gibi ürünleri ithal etmek zorunda kalırken, ihracatları düşük fiyatlı hammadde ürünlerinden oluşabilmektedir. Bunun sonucunda ise dış ticaret açığı ve cari işlemler açığı ortaya çıkmaktadır. Bu açığı finanse edebilen ülkeler kalkınma sürecinde ileri aşamalara gelerek katma değeri yüksek ürünler ihraç edebilmektedir. Bu açığı finanse edemeyenler ise düşük büyüme oranları ile kalkınma sürecini uzatmaktadır. 2.4.4. Cari Đşlemler Açığına Đlişkin Tartışmalar Cari hesabın en önemli bileşeni olan ticaret bilançosu bütün ülkelerin medyasında en fazla dikkati çeken husustur. Aylık ticaret rakamları açıklandığında çok tartışılır. Genellikle söylenen, cari hesap açığının kötü olduğudur. Ancak bu değerlendirme çoğunlukla yanlış olan ekonomik tartışmalara dayanmaktadır. Bu tartışmalar;42 - Cari Đşlemler Hesap Açığı; Sermaye Hareketleri Hesap Fazlasıyla Dengelenebilir mi? Cari Đşlemler Hesabı ülkenin ödemeler dengesinin sadece bir bileşenidir. Cari Đşlemler Hesap açığı toplam denge açığı ile karıştırılmamalıdır. Cari Đşlemler açığı, Sermaye Hareketleri Hesabındaki fazlayla dengelenmelidir. Elbette belirlenen bir süre için ( çeyrek ya da tam yıl) Cari açık resmi yedeklerle dengelenebilir. Fakat “Rezervler” çabucak tükeneceği için bu geçici bir çözüm olabilir. Dengenin sağlanabilmesi için cari açık, sermaye hareketleri fazlasıyla finanse edilmelidir. Bu durum 90’lı yılların ortalarında ABD’de olmuştur. Şekil 2.1. IMF ’nin hesapladığı bazı ülkelere ait rakamları vermektedir. 42 Solnik Bruno, Dennis Mcleavey, “International Investments” , Pearson Education, Fifth Edition, 2004, Sayfa 35-37. 58 CARĐ ĐŞLEMLER HESABI SERMAYE HAREKETLERĐ HESABI GENEL DENGE ABD JAPONYA ĐNGĐLTERE FRANSA -417 89 -29 21 422 -49 25 -27 5 40 -4 -6 Şekil 2. “ABD, Japonya,Đngiltere ve Fransa’nın 2001 Yılı Ödemeler Bilançosu Özeti” (Milyar ABD Doları) ABD’nin 417 milyar dolarlık cari açığı, 424 milyar dolarlık ticaret açığından kaynaklanmaktadır. Fakat yabancı yatırımcılar ABD’ de büyük yatırımlar yapmaktadırlar. Đyi yatırım imkanları, kuvvetli para birimine sahip olması ve ülkedeki istikrar yatırımcıları çekmektedir. Yatırımların büyük bir bölümü hazine bonolarına ve diğer vadeli tahvillere (yaklaşık 400 milyar dolar) yapılmaktayken, doğrudan ve varlık portföy yatırımları bilançosu hemen hemen sıfırdır. ABD genel bilançosu dengeye yakındır ( 5 milyar $). Bu da yedeklerde küçük bir artışa neden olmaktadır. Eğer bir ülkede cari işlemler açığı varsa aynı zamanda sermaye hareketleri hesabı fazlası da olmalıdır (ya da tersi). -Cari Açık Ekonominin Kötüye Gittiğin Bir Göstergesi Midir? Bir ülkede ithalat ihracatı geçerse o ülke ticaret açığı ile karşılaşır. Yabancı yatırımcılar bu açığı, ülkeye net sermaye akışı ile finanse ettiği müddetçe bu durum ekonomik bir problem yaratmaz. Aslında ABD halkı ürettiğinden daha çok tüketmektedir (cari açık) ve meydana gelen bu açık yurtdışından yapılan mali akışla karşılanmaktadır. Döviz kuru anlamında cari ticaret açığı o ülkenin parasının değerinin azalmasına yönelik bir baskı 59 yaparken (ithal malı almak için yabancı paraya olan fazla ihtiyaç), sermaye hareketleri hesabı fazlası ise ülke parasının değerinin artması yönünde bir baskı yapar (menkul kıymet almak için kullanılan yabancı para fazlalığı). Eğer bütçe sonucu sıfıra yakınsa bu iki etki birbirini nötrler. Ekonomik gelişme de bazen, cari hesap açığına sebep olur. Eğer ülke ticari ortaklarından daha hızlı gelişiyorsa dış büyümesini daha çok ithalat yaparak sürdürmek eğilimindedir. Çünkü diğer ülkeler aynı gelişme oranına sahip olamadığından ihracat talebi ithalat kadar hızlı gelişmez. Yüksek ekonomik gelişme aynı zamanda yatırımcıları da ülkeye çeker. Bu sermaye akışı doğal olarak cari hesap açığının finanse edilmesini sağlar. Diğer önemli ülkelerden ekonomik gelişme farklılığı ABD’nin 90’lı yıllardaki ticaret açığının sebebini bir ölçüde açıklar. Aynı zamanda bu durum Japonya’nın 90’lı yıllardaki ithalat ihtiyacının azalmasına sebep olan büyük ekonomik durgunluk dönemindeki ticaret fazlasının sebebini de bir ölçüde açıklar. Bu durumda yüksek cari açık iyiden ziyade kötü bir sinyal olabilir. Büyük cari hesap dengesizlikleri sosyal etkilere de sebep olabilir. ABD sendikaları serbest ticaretin ABD iş gücünü kötü etkilediğini göstermek için devamlı cari hesap açığına dikkat çektiler. ABD düzenli olarak politik nedenlerle bazı yabancı ürünlere gümrük tarifesi uyguladı. Benzer şekilde yüksek cari hesap fazlasına sahip ülkeler gümrük tarifelerinin hedefi oldu ve yüksek cari hesap açığı bulunan ülkeler tarafından benzer koruyucu önlemler alındı. Özetlemek gerekirse cari hesap açığı yabancılar tarafından yatırım akışı ile dengelenmek istendiği sürece ekonomik anlamda kötü bir sinyal değildir. Fakat yüksek cari hesap dengesizlikleri, pozitif veya negatif, politik olarak kötü algılanabilir. 60 - Yüksek Cari Hesap Açığı Sürdürülebilir Mi? Öncelikle açığın büyüklüğünü bazı ölçütlerle değerlendirmeliyiz. Bu açık toplam ithalat veya gayri safi milli hasıla ile kıyaslanabilir. Örneğin ABD’nin ticaret açığı (cari hesap) 2001 yılında toplam ithalatın yaklaşık %40’ı idi; bu rakam çok yüksektir. Bu rakam ABD; GSMH’nın %4’ünü teşkil eder. Bu oran daha makul görünse de diğer ülkelerle kıyaslandığında çok yüksektir. Örneğin Japonya, Đngiltere ve Fransa’da bu oran yaklaşık %2’dir. Gelişmekte olan ülkelerde cari hesap açığının GSMH oranının %5 hatta %8’e kadar çıktığını görmek anormal değildir. Yüksek Cari Hesap açığı yabancılar tarafından finanse edildiği sürece sürdürülebilir. Cazip yatırım fırsatları ve tutarlı yatırım ortamı yaratıldığı müddetçe bu durum ekstra mali akış sağlayabilir. Aynı durum şirketler içinde geçerlidir. Dışarıdan finanse edilme konusu büyümekte olan şirketler için normaldir. Fakat şirketlerde olduğu gibi ülkeler içinde dışarıdan finanse kriz riskini arttırır. Yabancı yatırımcılar finansman akışını azalttıklarında veya yatırılan sermayeyi kendi ülkelerine götürmenin yollarını aradıklarında ticaret açığı artar ve bazı düzeltmeler (müdahale) gerekebilir. 90’lı yılların başlarında gelişen Doğu Asya ülkelerinin hepsinin ABD, Japonya ve Avrupa kaynaklı büyük yatırım akışları ile dengelenen yüksek ve sürdürülebilir Cari Hesap açığı vardı. Şekil 2.2.‘de gösterildiği gibi Tayland’ ın 1996’da cari açığı 14,7 milyar $’dı (GSMH oranı %10). Bu durum yüksek sermaye akışı ile dengelenmişti ve toplam bütçe pozitif çıkmıştı. 1996 ‘da Tayland parası (Baht) değerini korudu ve yaklaşık 1$ = 25 Baht idi. Fakat 1997 yılında yabacı yatırımcılar sermayenin üretim alanına yatırılmadığından endişelenmeye başladılar, Tayland bankaları uygun risk kontrolü yapmadan aşırı büyüdüler, yasal düzenlemeler yeterince hızlı gelişmemişti. Yatırım ortamındaki bu bozulma yabancı sermayenin hızla çekilmesine ve negatif mali akışa neden oldu. Genel bütçe 1997’de çok büyük bir açık verdi ve Baht devalüe edilerek 1$=40 Baht düzeyine çıktı. Mali kriz aynı zamanda borsayı 61 ve gayrimenkul piyasasını etkiledi ve büyük bir ekonomik durgunluk oldu. Baht’ın devalüe edilmesi nedeni ile artan fiyatların etkisi neticesinde ithalat durdu. Uluslararası piyasa da ise daha yarışabilir (rekabet edebilir) hale gelindi ve ihracat arttı. 1998‘e gelindiğinde Cari Đşlemler Hesabı 14 milyar $ fazla verdi bu da Sermaye Hareketleri Hesap açığının giderilmesine yardımcı oldu. Fakat bu durum ülke için çok sancılı oldu. 1996 1997 1998 Cari Đşlemler Hesabı -14,7 -3,0 14,2 Sermaye ve Finans Hesabı 16,9 -15,2 -16,9 Genel Denge 2,2 -18,2 -2,7 Şekil 3. “Tayland’ın 1996 - 1998 Tarihlerine Ait Ödemeler Bilançosu Özeti” (Milyar ABD Doları) 2.4.5. Cari Açığın Finansmanı Cari açık ekonominin temel göstergelerinden sayılmakta ve cari işlemler hesabının açık vermesi ülke ekonomilerinde en çok yankı uyandıran konuların başında gelmektedir. Genel olarak cari işlemler hesabının açık vermesi istenmeyen bir durumdur. Ancak gelişmekte olan ülkelerin pek çoğunda bu durum kaçınılmazdır. Daha önce ki bölümlerde belirtildiği üzere cari işlemler hesabının açık vermesinin pek çok nedeni vardır, diğer taraftan cari açığın finansmanında da literatürde pek çok çözüm göze çarpmaktadır. Ancak burada önemli olan cari açığın kısa vadeli olarak çözümü değil uzun vadede ve kalıcı olarak çözümlenmesidir. 62 Pek çok kaynak cari açığın finansmanına ilişkin çeşitli çözümlerde bulunmuşsa da genel kanı cari açığın sermaye hareketleri hesabında ki fazla ile kapatılması (finanse edilmesi) şeklindedir. Ancak günümüz ekonomilerinde bu finansman şeklinin de uzun vadede kalıcı olmadığı dikkat çekmekte, ülkeler cari açığın finansmanına ilişkin daha farklı ve kalıcı çözümler aramaktadır. Bu bölümde cari açığın finansmanı konusunda çözüm önerisi olarak getirilmiş tüm yollar ayrı ayrı analiz edilecek ve farklı çözüm önerileri getirilmeye çalışılacaktır. Cari açığın finansmanın da kullanılan yollar aşağıda ki gibi sıralanabilir. 2.4.5.1. Doğrudan Denetimler Cari işlemler açıklarını gidermenin yollarından ilki ticari ve mali yönden denetimlerin getirilmesidir. Cari işlemlerle ilgili mali denetimler yanında uluslararası mal ve hizmet hareketlerine ticari yönden de denetim yapılabilir. Merkez bankasının en önemli fonksiyonlarından birisi olan yurt dışına satılan mal ve hizmetlerin döviz karşılığının süresi içerisinde (mevcut durumda 90 gündür, mücbir sebeplerle bu süre 180 güne uzayabilmektedir) yurda getirilerek bir bankaya satılması zorunludur. Yurtdışından getirilen mal ya da hizmetlerin karşılığı dövizlerinde süresi içerisinde (konusuna göre değişebilmektedir) yurtdışına transferi gerekmektedir. Bu işlemlerin takibine kambiyo denetimi denilmektedir. 43 Mali denetimlere en iyi örnek, ithal mallardan alınan farklı gümrük vergileri ile ihracata uygulanan vergi iadesidir (sübvansiyon). Ekonomik birliklerde gümrük uygulamaları neticesinde (gümrük vergilerinin kaldırılması) bu ülkelerin kendi aralarında yaptıkları ithalat işlemlerinde gümrük vergisi yerine değişen vergi uygulamaları kendini göstermektedir. 43 Kaya Salih, a.g.e. ,Sayfa 64-65. 63 Bu ve benzeri denetimlerin cari açık üzerindeki olumlu etkileri kaçınılmazdır. Doğrudan denetimler cari açığı finanse etmekten daha çok cari açığı önleyici tedbirler arasında sayılabilirler. Bu yönüyle daha kalıcı ve etkili bir çözüm olarak görülmektedirler. Ancak günümüz ekonomilerinde sınırlar kalkmakta, bu gibi denetimlerin uygulanabilirliği zorlaşmaktadır. 2.4.5.2. Devalüasyon44 Devalüasyon; ulusal paranın, uluslararası paralar karşısında değer kaybetmesi olarak tanımlanmaktadır. Ulusal paranın döviz karşısında değer kaybı yabancı mal ve hizmetlerin fiyat seviyesinde bir artış olarak kendini gösterecektir. Bir mal ya da hizmete olan talep (diğer koşullarla birlikte) o malın fiyatı ile ilgili olduğundan, bu mal ya da hizmete olan talebi kısacak bir netice vermesi beklenir. Böylelikle döviz çıkışlarında göreceli bir azalma ve cari açıkta bir azalma beklenir. Đhracat genel tanımı ile döviz girdileri bağlamında ise, ulusal mal ya da hizmetlerin fiyatı yabancı mal ya da hizmetlere oranla göreceli olarak azalacaktır. Buradan hareketle bu mal ya da hizmetlerin satışı artacak ve genel ekonomiye döviz girdilerinde artış olarak yansıyacaktır. Bununla birlikte devalüasyonun kendisinden beklenen sonucu verebilmesi pek çok etkene bağlıdır. Bunların başında, devalüasyon yapan ülkenin mal ve hizmetlerine yönelen dış talebin fiyat değişmelerine karşı duyarlı olması, başka bir deyişle, fiyatlar düşünce artması gerekir (burada sanayi ve teknoloji yoğunlukta ithalata bağlı/bağımlı ülkeler bazında devalüasyonun çok olumsuz etkilerinin de olacağı not edilmelidir). 44 Kaya Salih, a.g.e. , Sayfa 64. 64 Diğer yandan, serbest kur politikası yoluyla, kurun piyasa koşullarına göre her an değişebildiği ekonomilerde devalüasyondan bahsetmek olanaklı gözükmemektedir. Cari açığın giderilmesinde bu iki önlemden hangisine başvurulacağı hükümetlerin kararıdır. Ancak hem devalüasyon hem de doğrudan denetimlerin önemli sakıncalar içerdiği görülmektedir. Belirtildiği üzere ithalatın ülke ekonomisine katkıları ve kaçınılmazlığı ithalata uygulanan kısıtlamaların uygulanmasını imkansız kılabilmektedir. Ayrıca her iki yöntemin kamuoyunda yarattığı olumsuz havadan dolayı hükümetler bu yollara başvurmaktan kaçınmaktadırlar. 2.4.5.3. Merkez Bankası Müdahaleleri Cari açığın finansmanında izlenecek bir diğer yol ise merkez bankalarının uyguladığı politikalardır. Bu noktada merkez bankasının dövize müdahalesi gerekmektedir. Bu müdahale şu şekilde gerçekleşir; Cari açık veren ülkelerin finansal piyasalarında döviz çok yabancı para ise daha azdır. Dolayısıyla ulusal para daha değerlidir. Böyle bir durumda cari açıkla müdahale için merkez bankasının dövize müdahalesi alış yönlü olmalıdır. Merkez bankasının piyasadan fazlaca döviz alması sonucunda döviz azalacak dövize olan talebin artmasıyla yerli paranın değeri düşecektir. Bu da diğer önlemlerde olduğu gibi ithalatın daha pahalı hale gelmesi dolayısıyla azalmasına ve tam tersi etkiyle de ihracatın artmasına ve cari açığın boyutlarının daralmasına yol açacaktır. Merkez bankası döviz alışlarını açık piyasa işlemleri ile gerçekleştirdiği durumda etkinin daha hızlı olduğu gözlenir. Merkez bankasının bu şekilde bir 65 müdahalesi ise merkez bankasının gücüne daha net bir ifade ile sahip olduğu rezerv toplamına bağlıdır. Ülkelerin merkez bankalarının bu yolu seçebilmeleri için güçlü ve büyük bir rezerv birikimine sahip olmaları gerekmektedir. Ancak bu durum gelişmekte olan ülkeler için pek de olası değildir. Çünkü gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerinin daha kırılgan olduğu ve rezerv toplamlarının da çok fazla olmadığı bilinmektedir. Cari açığın finansmanında yukarıda sayılan yollar uygulanabilmekte, ancak günümüz ekonomisinde sınırların kalmamasıyla birlikte sermaye hareketlerinin hacmi her geçen büyümekte ve cari açığın finansmanında ki önemi daha da artmaktadır. Dolayısıyla cari açığın finansmanında uygulanan en etkin ve önemli yollardan biri olan sermaye hareketleri bu bölümde ayrıntılı olarak incelenmiştir. 2.4.5.4.Sermaye ve Finans Hesabının Etkisi Uluslararası finansal piyasalarda sınırların kalkmasıyla sermaye hareketleri daha hızlı ve denetimden daha uzak bir hale gelmiştir. Günümüzde ülkeler ödemeler bilançolarında oluşan cari açığın finansmanında en çok sermaye hareketlerinden yararlanmaktadırlar. Daha önce de belirttiğimiz üzere cari açığı olan bir ülkenin sermaye hareketleri fazlası vermesi halinde cari açığı finanse edilmiş olmaktadır. Ancak burada dikkate dilmesi gereken konu ülkeye giren sermayenin kısa vadeliden ziyade uzun vadeli ve doğrudan yatırımlar şeklinde olmasıdır. Böyle bir durumda cari açığın finansmanı sorunu daha sağlıklı bir şekilde çözümlenmiş olacaktır. Ülkeye giren sermayenin ekonomi üzerinde kaçınılmaz etkileri bulunmaktadır. Burada sermaye hareketlerinin oluşturduğu etkiler makro ekonomik etkiler ve mikro ekonomik etkiler olarak incelenebilir. Bu etkiler doğrudan ve dolaylı olarak cari açığı etkilemektedir. Örneğin döviz kuru üzerinde oluşacak bir etki dolaylı olarak cari açığı da etkilemektedir. Diğer 66 taraftan sermaye hareketlerinin cari açığa doğrudan etkisi de bulunmaktadır. Bu etkiler sırası ile incelenecek olursa; a) Finansal Piyasalar Üzerindeki Etkiler Sermaye hareketleri yatırım yapılan ülkenin kalkınmasına ve sermaye piyasalarının gelişimine katkıda bulunmakla birlikte, ülke ekonomisini olumsuz etkileyen riskleri de beraberinde getirmektedir. Uluslararası sermaye girişinin fazla olması, yurtiçi menkul kıymet ve gayrimenkul fiyatlarının aşırı derecede artış göstermesini sağlamaktadır.45 Sermaye piyasalarında yabancıların payının artması, finansal piyasaların küresel değişmelerden daha fazla etkilenmesini sağlayarak, küresel düzeyde oluşacak bir gelişmeden ülkenin daha fazla etkilenmesini sağlamaktadır. Sermaye girişinin kısa vadeli ve yüksek miktarda gerçekleşmesi dolayısıyla ulusal finans piyasalarındaki mali araçların özgün gelişimi engellenmektedir. Finansal piyasası gelişmemiş bir ülkede, sermaye girişinin spekülatif nitelikte olması, faiz farkının yarattığı kısa dönem karlılığı değerlendirmeye yönelik olduğundan, menkul kıymetler üzerinde yapay dalgalanmalar suni fiyat artışları yaratmaktadır. b) Döviz Kuru Üzerindeki Etkiler Sermaye hareketlerinin ekonomi üzerindeki etkilerini değerlendirmede ülkede uygulanan kur rejimi önemlidir. Sermaye hareketlerinin gerçekleştiği 45 Berksoy, T.ve Saltoğlu, B. , “Türkiye Ekonomisinde Sermaye Hareketleri” , Đstanbul Ticaret Odası, Yayın No: 1998-58, Đstanbul. 67 ülkede döviz kuru sisteminin esnek kur sitemi olması halinde, sermaye girişleri döviz kurunda ulusal paranın değer kazanmasına yol açarken, sabit kur sisteminin olduğu durumda sermaye hareketleri doğrudan uluslararası rezervlerin artmasına yol açmaktadır.46 Ülkeye sermaye girişi gerçekleştiğinde ülkede likidite artmaktadır. Bu durum nominal faiz oranlarını düşürerek, yurtiçi harcamaları arttırmaktadır. Yurtiçi harcamalar dış ticarete konu olan mallara yöneliyorsa, dış ticaret açığı artmaktadır. Yurtiçi harcamalar dış ticarete konu olmayan mallara yöneliyorsa, bu tür malların talepleri ve fiyatları artarak, reel döviz kuru değer kazanmaktadır. Dış ticarete konu olmayan mal fiyatlarındaki artış esnek kur sisteminde reel kurun değer kazanmasına, sabit kur sisteminde ise nominal kurun değer kazanmasına neden olmaktadır. esnek kur sisteminde ülkeye sermaye girişinin gerçekleşmesi sonucunda ulusal para değer kazanmaktadır. Bu durum ihracatı pahalı hale getirerek ihracatçı sektörlerin rekabet gücünü azaltmakta, ithalatın ucuzlaması dolayısıyla da ekonominin ithalata bağımlılığı artarak, ekonomi üzerinde olumsuz etki yaratmaktadır. Ülkeye giren sermayenin vadesi reel döviz kurunu etkilemektedir. Kısa vadeli sermaye hareketleri makroekonomik olumsuzluklara karşı yüksek duyarlılığa sahip olduklarından, uzun vadeli sermaye hareketlerinden daha istikrarsızdır. Kısa vadeli sermaye hareketleri gerçekleşen ülkede herhangi bir siyasi ya da ekonomik olumsuzluk durumunda faiz oranları artsa dahi, ülke kısa vadeli sermaye çıkışını önleyemez. Bu durumda döviz kurunun istikrarı, ilgili ülkenin yeterli döviz rezervine sahip olup olmamasına bağlı olmaktadır. Ülkenin yeterli rezerve sahip olmaması durumunda reel döviz kuru değer kazanarak, ekonomide olumsuz etki yaratabilmektedir. 46 Yeldan, E., “Az Gelişmiş Ülkelere Yönelik Kısa Vadeli Sermaye Akımlarının Makroekonomik Etkileri Üzerine Gözlemler”, Đktisat Dergisi, Ekim-Kasım 1996, Sayfa 49-57. 68 Ülkede kısa vadeli sermaye hareketlerinin fayda maliyet dengesini iyileştiren politik reformların ve kurumsal değişikliklerin yapılması ülkeye uzun vadeli sermaye girişini arttırmaktadır. Bu durum reel döviz kuru üzerinde istikrar sağlayarak ülke ekonomisini olumlu etkilemektedir. 47 c)Mikro Ekonomik Etkenler Uluslararası sermaye hareketleri dolayısıyla işletmelerin yapıları, yönetim anlayışları, üretim biçimleri tamamen değişebilmektedir. 48 Yabancı firmalar yatırım yaparken gelişmiş işletme tekniklerini kullandıkları için yatırım yapılan ülkenin kaynak kullanımı ve verimliliğini arttırmaktadır Uluslararası sermaye hareketleri ülkeler arasında teknoloji transferi sağlayarak, o ülkedeki teknolojinin gelişmesine ve ülkeler arasında bilgi transferinin gerçekleşmesine neden olmaktadır. Bu durum ülkenin ihracat imkanını arttırarak ülke ekonomisini olumlu etkilemektedir. Uluslararası sermaye hareketleri gelişmiş ülkelerden, gelişmekte olan ülkelere doğru gerçekleşebilmektedir. Bu durumda gelişmekte olan ülkelerde finansal maliyetlerin yüksekliği, yönetimsel ve kültürel farklılıkların bulunması ve nitelikli işgücünün bulunamayışı gibi sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Bu tür mikro ekonomik etkenler ülkeye sermaye girişini engelleyebilmektedir. d) Ekonomik Đstikrar Üzerindeki Etkiler Ulusal ya da uluslararası fon arz edenlerin amacı belirli risk düzeyinde ellerinde bulunan finansal kaynaklardan en yüksek oranda gelir sağlamak, 47 Đnandım, ā., “Kısa Vadeli Sermaye Hareketleri ve Reel Döviz Kuru Etkileşimi”, Uzmanlık ve Yeterlilik Tezi, T.C.M.B. Piyasalar Genel Müdürlüğü, Ankara, 2005, Sayfa 99. 48 Tağraf, H. , (2002). Küreselleşme Süreci ve Çok Uluslu Đşletmelerin Küreselleşme Sürecine Etkisi, C.Ü. Đktisadi ve Đdari Bilimler Dergisi, Cilt 3, Sayı 2. ,2002. 69 fon talep edenlerin amacı da bu fonları en düşük maliyetle elde edebilmektir.49 Bu amaçla uluslararası sermaye hareketleri gerçekleşmektedir. Bir ülkeye sermaye hareketlerinin gerçekleşebilmesi için o ülke ekonomisinin istikrarlı olması gerekmektedir. Ülkedeki belirsizliklerin çok fazla olması hem ülke ekonomisinde bulunan yatırımcılar hem de yabancı yatırımcılar için tercih edilmeyen bir durumdur. Ülkeye sermaye girişi sabit kur sisteminde dış ticarete konu olmayan malların göreli fiyatlarındaki artış sonucunda enflasyonist etki yaratmaktadır. Bu durum ekonomik istikrarı olumsuz etkilemektedir. Ülkedeki genel fiyat seviyesindeki hızlı yükselişler ve belirsizlikler ilgili ülkenin para biriminin yabancı para birimleri karşısında uzun dönemli olarak değerinin tahmin edilememesini sağlamaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde meydana gelen sermaye hareketlerinin kısa vadeli olması dolayısıyla sermaye hareketleri ülkede ekonomi üzerinde olumsuz etki yaratmaktadır. Kısa vadeli uluslararası sermaye hareketlerinin gelişmekte olan ülkelere doğru hızla artmış olmasına karşılık, kaynak kullanımında etkinlik ve verimlilik artışının temel koşulu olan istikrar ortamına katkıda bulunmadığı, tersine, istikrarsızlığı besleyen etkiler yarattığı ileri sürülmektedir. Bu durumda gelişmekte olan ülkelere sermaye hareketleri yüksek faiz ile birlikte ulusal parayı değerlendirerek ithalatı arttırıp cari açıklara, kamu açıklarına, enflasyon oranındaki artışa yol açmakta ve ekonomik büyüme oranında etkili olmaktadır.50 49 Delice, G., Uluslararası Finansal Sermaye Akımlarını Belirleyen Faktörler, Ankara Üniversitei Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt 39, Sayı:9, Ankara, 2002, Sayfa 9-51. 50 Tarı, R. ve Bozkurt, H. ,” Türkiye’de Đstikrarsız Büyümenin VAR Modelleri Đle Analizi” , Đstanbul Üniversitesi Đktisat Fakültesi Ekonomi Ekonometri ve Đstatistik Dergisi, Sayı 4, Đstanbul , 2006, Sayfa 28. 70 Sermaye hareketlerindeki olumsuz etkiyi engelleyebilmek, hızlı ekonomik gelişmeyi sağlayabilmek amacıyla ülkeler uzun süreli ekonomik istikrar programı uygulamalıdır. e) Cari Đşlemler Dengesi Üzerindeki Etkisi Sermaye hareketleri, cari işlemler hesabının finansmanı olması dolayısıyla, sermaye hareketleri ve cari işlemler hesabı arasında ilişki bulunmaktadır. Ödemeler dengesinde cari açık olan bir ülkenin sermaye hareketlerinde fazla bulunmaktadır. Cari işlemler açığı veren bir ülke yabancı tasarrufları ithal etmek istiyor demektir. Ülkedeki tasarruf açığı yurtiçi faizleri yükselterek, yurtdışından sermayenin yurtiçine gelmesini sağlamaktadır. Bu durumda sermaye hareketleri fazla vermektedir Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde bir taraftan cari açıkların kapatılması, diğer taraftan şoklara karşı korunmak amacıyla merkez bankalarının rezervlerini yüksek tutma gereği daha fazla sermaye girişini zorunlu hale getirmektedir. Ülkeye sermaye girişinin gerçekleşmesiyle reel döviz kuru düşer dolayısıyla ithalat artar, ihracat azalır. Net ihracatın azalmasıyla dış ticaret açığı ve cari işlemler hesabı açığı oluşmaktadır. Cari işlemler hesabı ve sermaye hareketleri arasındaki uygun denge ülkelerin özel faktörlerine bağlı olmaktadır. Bu özel faktörler ise; ülkelerin borç servis kapasiteleri anlayışının ne olduğu ve sermaye girişlerinin ülkedeki tüketimi mi yoksa yatırımları mı finanse ettiğidir. Sermaye hareketlerinin yatırımları finanse etmesi dolayısıyla yatırımların gayri safi milli hasıla içindeki payının sermaye hareketlerinin payıyla birlikte gitmesi ekonomiler için yaralı olmaktadır. 71 Sermaye hareketlerinin fazla olduğu dönemlerde ülke ekonomisi büyüyebilmektedir. Bu büyümeyle beraber ulusal paranın değer kazanması ithalatın artmasına yol açmaktadır. Đhracatın büyüme hızı ithalatın büyüme hızından daha yavaş ise cari işlemler dengesi sürdürülemez olmaktadır. Cari işlemler hesabı açığının meydana gelmesinde ulusal tasarrufların düşmesi ve ulusal yatırımların artması gibi iki önemli etken bulunmaktadır Sermaye hareketleri ilk aşamada cari açığı arttırarak tasarruf oranlarının azalmasına yol açmaktadır. Bunun sonucu olarak tüketim harcamaları artış göstermektedir. Sermaye hareketleri ile birlikte cari işlemler hesabı açığındaki artış sonucunda cari işlemler hesabı açığı sermaye hareketleri ile kapatılırken, sermaye hareketi büyümeyi finanse edebilmektedir. Kısa vadeli sermaye hareketi dolayısıyla ekonomik büyümenin sağlanması ile cari açıkların kapatılması sürekli olmamaktadır Kısa vadeli sermaye hareketleri ulusal paranın değer kazanmasına ve ithalatın artmasına yol açarak dış denge üzerine etkili olmakta dolayısıyla cari açıklara sebep olmaktadır. Cari işlemler hesabı açığının uzun vadeli sermaye ile finanse edilmesi cari işlemler dengesinin sürdürülebilirliğini arttırırken, kısa vadeli sermaye ile finanse edilmesi sürdürülebilirliği olumsuz etkilemektedir Gerçekte ekonomideki cari açık endişe kaynağı olmayabilir, ekonomideki ani sermaye girişi ve ani sermaye çıkışı karşısındaki kırılganlıklar temel endişe kaynağı olmaktadır Sermaye hareketlerinin serbest olduğu ülkelerde cari işlemler hesabı ve sermaye hareketleri arasında ilişki bulunmayabilir. Cari işlemler hesabının fazla verdiği dönemlerde sermaye hareketleri de fazla verebilmektedir. Ülkede yüksek faiz bulunması durumunda ülkeye sermaye girişi gerçekleşerek sermaye hareketleri fazla verebilmektedir. O anda o ülkede cari işlem fazlası olabilmektedir. 72 Cari açığın finansmanına ilişkin derlenen bu bilgiler özetlenecek olursa; Cari açıkta esas olan açığın nasıl ve ne şekilde finanse edileceğinin yanı sıra bu finansenin uzun vadede sürdürülüp sürdürülemeyeceğidir. Özelleştirme ve doğrudan yabancı sermaye girişi ile cari açık sorunu kolayca fakat kısa vadede çözülebilir. Önemli olan uzun vadeli ve kalıcı çözümler bulabilmek olmalıdır. Ekonominin kırılganlığının azalması ve uluslar arası piyasalarda risk algılamasının iyiye doğru gitmesi ile cari açığın finansmanı daha da sağlıklı yapılabilmektedir. Güçlü bütçe, yüksek faiz dışı fazla ve düşen kamu borçluluk oranı ile ekonomideki kırılganlıklar azalacak ve böylece yabancı sermaye ve yatırımcının ülke ekonomisine çekilmesi kolaylaşacaktır. Cari açık, arzu edilen şekilde ve kalıcı, uzun vadeli sermaye ile finanse edilemediği için kısa vadeli spekülatif sermayeden faydalanmak zorunda kalınmakta ve problemler yaşanmaktadır. Zira yurtdışından gelen kısa vadeli yabancı sermaye ekonomide büyüme olduğu sürece kazanç ve getiri elde edebilmektedir. Dolayısıyla büyümede herhangi bir duraklama yaşanması halinde yabancı sermaye arzu ettiği getiriyi sağlayamamakta ve çok kolay bir şekilde ulusal ekonomiyi terk edebilmektedir. Büyüme hızı ise ekonominin kalitesi ile doğru orantılı bir şekilde artmaktadır. Böylece ekonomide kalite ne kadar attırılırsa yabancı sermayenin ülkeyi terk etme olasılığı da o derece azalacaktır. Ülkeye giren yabancı sermaye, ekonomide reel anlamda yeni bir yatırım ortaya çıkarmalıdır. Söz konusu olan eskiden yapılmış yatırımların ve işletmelerin yurt dışındakilere doğru el değiştirmesi ekonomide ek bir yatırım yaratmamaktadır. Yeni yatırımlar yapmaya yönelik doğrudan yabancı sermaye yatırımları olabildiğince güçlendirilmeli ve arttırılmalıdır. Fakat günümüzde yabancıların ilgisi halen mevcut olan şirketlerin alınması yönündedir. Bu alımlar da daha çok özelleştirme ve bankacılık alanlarında 73 olmaktadır. Sonuç olarak doğrudan yabancı sermaye akımlarına güvenerek cari açığı finanse etmek ya da etmeye çalışmak uzun vadede olumlu getiriler sağlamayacaktır. Özelleştirme gelirleri ile cari açık finansmanına gelince; ekonomide bütçe açıkları ve cari açık söz konusu olduğu sürece, kamu sektörünün elindeki işletmeleri ve varlıkları satarak bütçe açıklarını finanse etmeye çalışması uzun süreli sürdürülebilir bir yöntem olamaz. Çünkü kamunun satacağı varlıklar azalıp cari açık devam ettiği sürece finansman tekrar tekrar sorun olacaktır. Bu yüzden kalıcı ve istikrarlı çözüm cari açığı olabildiğince düşürmektir. Yani bir anlamda ihracatın ithalatı karşılama oran ve seviyesini olabildiğince yükseltmek ve yurt içi tasarrufu yükseltmektir. Söz konusu olan yurt içi tasarruf açığı kamu ve özel sektörün tasarruf toplamlarından oluşmaktadır. Kamu ve özel sektörün tasarruf oluşturabilmesi için gelirlerin artması ya da harcamaların azalması gerekmektedir. Kamunun verdiği tasarruf açıkları, daha çok yüksek reel faiz aracılığı ile özel sektör tasarruflarının artırılması yoluyla giderilmektedir. Fakat 2006 yılı için böyle bir yola başvurmak pek olanaklı olmamıştır. Çünkü özel kesim artık yatırımlarını hızlandırmış, tüketimi artırmış dolayısıyla da tasarrufunu azaltmıştır. Sonuç itibariyle yurt içi tasarrufu artırmak için kamu ve özel sektör tasarrufunu arttırmak gerekmektedir. Bu da kısa ve uzun vadede kamu tasarruf açığını düşürmekle mümkün olabilmektedir. Çünkü özel kesim tasarrufunun artması gelebilmektedir. reel faiz oranlarının artması anlamına da 74 Belirlenen bu finansman yollarından sonra Türkiye gibi gelişmekte olan ve cari açık sorunu yaşayan ülkelere yol göstermek amacıyla aşağıdaki öneriler getirilebilir51: 1. Yüksek faiz hem enflasyonu hem cari açığı yükseltir, bu nedenden dolayı en etkili çözümlerden biri faiz indirimine gitmektir. 2. Kurun yükselmesi halinde, yerli para değerini kaybeder, ithalat pahalılaşırken, ihracat ucuzlar dolayısıyla cari açık kapanır. Bunun için de Kur artışına izin vermek gerekir. 3. Daha sıkı bir maliye politikasına karşılık daha gevşek bir para politikası uygulamak, 4. Yabancı parayla borçlanma ile yerli parayla borçlanma arasındaki farkı daraltmak, 5. Đç talebi düşürürken, büyümeyi ihracat üzerine yapılandırmak, 6. Enerjide tasarrufa gitmek, alternatif kaynakları devreye almak, 7. Rekabet gücünü artırmak, katma değeri yüksek ihracat modeline geçmek, tarım reformu ile gıda arzını artırmak, iç fiyatlarını düşürmek gerekmektedir. 51 Hatısaru Songül, Milliyet Gazetesi, 30.7.2008. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM CARĐ AÇIĞIN FĐNANSMANINDA TÜRKĐYE UYGULAMASI Çalışmanın ilk iki bölümünde ödemeler bilançosu ve cari işlemler dengesi konuları üzerinde durulmuştur. Bu bölümde ise ilk iki bölümde ele alınan konular Türkiye ekonomisi bağlamında değerlendirilecektir. Böylece Türkiye ekonomisinin ödemeler bilançosu incelenirken, cari işlemler dengesi analiz edilecek ve cari açık problemine çeşitli çözümler getirilmeye çalışılacaktır. Günümüz dünyasında ödemeler bilançosunun incelenmesinde sadece Türkiye ekonomisinin değerlendirilmesinin konuyu tam olarak aydınlatamayacağı düşüncesiyle diğer ülke ödemeler bilançolarına yer verilecek, benzerlikler ve farklılıklar ortaya konulacaktır. Türkiye ekonomisinde tüm sosyal, siyasal ve ekonomik boyutlu sorunların temelinde finansal kaynak sorunlarının yattığı görüşü yaygın bir düşüncedir. Buna göre, iç tasarrufların kalkınmanın finansmanında kullanılacak fonları sağlayabilecek düzeyde olmaması kaynak sorununu arttırmaktadır. 52 Bu sorun dış kaynaklara yönelmeyi ve dolayısıyla ülkenin dışa bağımlı bir ekonomisinin oluşmasını da beraberinde getirmektedir. Türkiye ekonomisin de Đkinci Dünya Savaşı’ndan itibaren yaşanan dış finansman ihtiyacı ekonomik liberalleşme, teknolojik gelişmeler, piyasaların küreselleşmesi vb. gibi nedenlerden dolayı 2000’li yıllardan itibaren daha da önemli bir hal almıştır. 52 Bal Harun, “Uluslararası Finansman, Dış Borç Yönetimi Ve Türkiye” , Türkiye Bankalar Birliği, Đstanbul , 2001, Sayfa 199. 76 Cari açık, Türkiye ekonomisinde her zaman büyük bir sorun olmuş, yıllardır uygulanan politikaların başarısızlığı nedeniyle de büyüyerek devam etmiştir. Cari açığın giderek daha da ciddileşen bir sorun olması ve 2000’li yıllardan bu yana giderek artan cari açığın öncelikli olarak nereden kaynaklandığını bulmak ve çözümleri bu yönde üretmek esas olmalıdır. Bir ülkenin, döviz gelir ve giderlerinin izlendiği hesap olan cari işlemlerin eksi vermesi; ithalatın ihracattan fazla olması, üretilenden çok harcanması, ülke ulusal parasının gerekenden değerli olması ve ülkeye giren sıcak paranın döviz kurlarını aşağıya çekmesi anlamına gelmektedir. Türkiye ekonomisinde böylesine sorun teşkil eden cari açığı ortaya çıkaran ilk neden; iç tasarrufların yatırımlara yetmemesidir. Yüksek büyüme için gerekli tasarruf yapılamadığı takdirde cari işlemler açığı artmaktadır. Bunun için en iyi çözüm iç tasarrufları artırmak olacaktır. Đç tasarruf için ise faizlerin makul bir düzeyde kalması, sıkı bir bütçe uygulaması ve iç talebin azaltılması gerekli olmaktadır. Cari açık artışında ikinci neden ise; yerli para YTL' nin zaman zaman aşırı değerli hale gelmesidir. Aşırı değerlenen ulusal para, ithalatın ihracattan daha fazla artması ve ticaret açığının büyümesi sonucunu doğurur. Türkiye'de de 2001 yılı sonundan itibaren ulusal para sürekli değer kazanan bir süreç yaşamıştır. Türkiye ekonomisi genel olarak mal ve hizmet ithalatının her zaman için ihracatından fazla olduğu bir yapıya sahip olmuştur. Özellikle ara malları üretiminde ithalata bağımlı olunması bu dengesizliğe neden olmaktadır. Ayrıca ithal enerjiye olan bağımlılık dış ticarette yükü arttırmaktadır. Cari açığın sürekli olarak dış kaynaklarca finanse edilmesi cari açığı azaltmak yerine artırabilir de. Yani cari açık dış kaynaklarca finanse edilmediği takdirde belli bir süre sonunda azalma eğilimine girer ve ortadan kalkar. Fakat Türkiye gibi dış kaynaklara bağımlılığı hayli yüksek olan bir 77 ulusal ekonomide bu çok fazla mümkün olamamaktadır. Dış ticaret dengesizliğinin artması, ihracatın ithalatı karşılamaktan giderek uzaklaştığını göstermektedir. Geçtiğimiz yıllarda OECD tarafından açıklanan rapora göre Türkiye 23 milyar dolarlık cari işlemler açığı ile 2005 yılında OECD'nin cari açık veren yedinci ülkesi olmuştur. Cari işlemler açığının GSYĐH'ye oranında ise Türkiye 2005 yılında %6.4 ile 30 ülke arasında sekizinci olmuştur. OECD'nin belirlemelerine göre 2005 yılında en yüksek cari işlemler açığını 804.9 milyar dolarla Amerika vermiştir. Amerika'yı 85.7 milyar dolarlık cari açıkla Đspanya, 57.9 milyar dolarla ise Đngiltere izlemiştir. Yine aynı rapora göre en yüksek cari işlemler fazlasını ise163.9 milyar dolar ile Japonya vermiştir.53 Bu nokta da konunun daha iyi anlaşılabilmesi amacıyla Türkiye’nin 2000 yılından 2008 yılı sonuna kadar gerçekleşen ödemeler bilançoları ve açıklamalarına bu bölümde yer verilecektir. Ayrıca 2008 yılının ödemeler bilançosu ile cari işlemler hesabının ayrıntılı analizi yapılarak mevcut durum ortaya konacak ve uygulanabilecek çözümlere değinilecektir. 3.1. 2000 – 2007 YILLARI ARASINDA TÜRKĐYE’NĐN ÖDEMELER BĐLANÇOSU ANALĐZĐ Bu bölümde Türkiye’nin 2000 yılı ile 2007 yılları arasında ki ödemeler bilançosunun özellikle cari işlemler hesabı üzerinden analizi yapılmıştır. 2008 yılının daha detaylı incelenmesi ise bir sonraki bölüme bırakılmıştır. 2000’li incelenmesinde yıllarda Türkiye’nin Türkiye’de ve ödemeler dünyada bilançosu yaşanan krizler kalemlerinin etkin rol 53. Afşar Bilge, “Türkiye’de Cari Açık Ve Finansmanı” , Konya Ticaret Odası, Konya, Aralık 2006. 78 oynamıştır.Yaşanan krizlerin net yansımaları ödemeler bilançosu kalemlerinde görülmüş ve bu doğrultuda yorumlanmıştır. Bu konunun daha anlaşılabilir kılınacağı düşünülerek Türkiye’nin baz alınan yıllarına ilişkin ödemeler bilançosu özet görünümleri aşağıdaki şekillerde yer almaktadır. 79 ÖDEMELER BĐLANÇOSU 2000 2001 2002 2003 -9,819 3,390 -1,522 -6,808 -22,410 -4,543 -15,495 -21,856 1.1.1. Mal Đhracatı 31,702 34,373 36,059 46,878 1.1.2. Mal Đthalatı -54,112 -38,916 -51,554 -68,734 1.2. Hizmetler Hesabı 11,368 9,130 7,879 8,936 1.2.1.Turizm 7,636 8,090 8,479 9,676 1.2.2.Diğer Hizmetler(Net) 3,732 1,040 -0,600 -0,740 -4,002 -5,000 -4,554 -5,428 1.3.1. Doğrudan 0,89 0,686 -0,108 -0,440 1.3.2. Portföy -4,34 -1,328 -0,835 -1,207 1.3.3. Diğer -3,657 -4,358 -3,633 -3,953 - Faiz Geliri 1,168 1,139 0,784 0,634 - Faiz Gideri -4,825 -5,497 -4,417 -4,587 5,225 3,803 3,490 3,618 12,607 -1,274 1,373 1,587 0,112 2,769 0,863 0,79 2.1.1. Yurtiçi 1,707 3,288 2.1.2.Yurtdışı -1,029 -0,604 1,022 -4,515 -0,593 2,287 2.2.1. Varlıklar -0,593 -0,788 -2,096 -1,670 2.2.2. Yükümlülükler 1,615 -3,727 1,503 3,957 2.3. Diğer Yatırımlar 11,827 -2,222 7,256 3,268 2.3.1. Varlıklar -1,913 -0,156 -0,777 -0,911 2.3.2.Yükümlülükler 13,740 -2,066 8,033 4,179 3.Net Hata ve Noksan Hesabı 2,788 -2,116 0,149 5,221 4. Rezerv Hareketleri Hesabı 2,997 2,694 -5,559 -3,328 1.Cari Đşlemler Hesabı 1.1. Dış Ticaret Dengesi 1.3. Yatırım Geliri Hesabı 1.4. Cari Transferler 2. Sermaye ve Finans Hesabı 2.1. Doğrudan Yatırımlar 2.2. Portföy Yatırımları Şekil 4.”Türkiye’nin 2000 – 2003 Yılları Ödemeler Bilançosu” (Milyar ABD Doları) Kaynak: TCMB. 80 ÖDEMELER BĐLANÇOSU 2004 2005 2006 2007 -15,6 -22,9 -32,2 - 38,0 -23,9 -32,6 -41,3 -47,5 1.1.1. Mal Đhracatı 67,0 76,6 91,9 113,2 1.1.2. Mal Đthalatı -90,9 -109,2 -133,3 -160,7 1.2. Hizmetler Hesabı 12,8 14,0 13,8 14,1 1.2.1.Turizm(Net) 13,4 15,3 14,1 15,2 1.2.2.Diğer Hizmetler(Net) -0,6 -1,3 -0,3 -1,2 -5,6 -5,7 -6,7 -6,9 1.3.1. Doğrudan -0,8 -0,8 -1,0 -1,8 1.3.2. Portföy -1,2 -0,9 -0,7 0,4 1.3.3. Diğer -3,6 -4,0 -4,9 -5,3 - Faiz Geliri 0,7 1,0 1,5 2,2 - Faiz Gideri -4,3 -5,0 -6,3 -7,4 1,1 1,5 1,9 2,2 13,1 20,6 32,2 38,2 1,9 8,6 19,0 19,8 2.1.1. Yurt Đçi 2,8 9,7 19,9 21,9 2.1.2.Yurt Dışı -0,9 -1,0 -0,9 -2,1 8,0 13,7 7,4 0,7 2.2.1. Varlıklar -1,4 -1,0 -4,0 -2,1 2.2.2. Yükümlülükler 9,4 14,7 11,4 2,8 2.3. Diğer Yatırımlar 4,0 16,1 11,9 25,7 2.3.1. Varlıklar -7,0 0,5 -13,4 -4,8 2.3.2.Yükümlülükler 11,0 15,6 25,4 30,5 3.Net Hata ve Noksan Hesabı 2,3 2,0 -0,1 -0,4 -0,8 -17,8 -0,1 -8,0 1.Cari Đşlemler Hesabı 1.1. Dış Ticaret Dengesi 1.3. Yatırım Geliri Hesabı 1.4. Cari Transferler 2. Sermaye ve Finans Hesabı 2.1. Doğrudan Yatırımlar 2.2. Portföy Yatırımları 4. Rezerv Hareketleri Hesabı (- artış) Şekil 5. “ Türkiye’nin 2004 – 2007 Yılları Ödemeler Bilançosu” (Milyar ABD Doları) Kaynak : TCMB. 81 Türkiye’nin 2000 yılından günümüze kadar olan ödemeler bilançosunun incelenmesinde ilk dikkat edilecek husus, Türkiye’nin bu dönemde iki önemli ekonomik kriz geçirmiş olmasıdır. Bunlardan ilki Kasım 2000 krizi, diğeri ise Şubat 2001 krizidir. Dolayısıyla ödemeler bilançosunun incelenmesinde ilk olarak bu iki yılın ayrı bir değerlendirilmesi yapılacak daha sonra ise diğer yıllar incelenecektir. 2008 yılının ödemeler bilançosu incelenmesi ise ayrı bir başlık altında, son olarak gerçekleştirilecektir. Gelişmekte olan ülkelerin neredeyse tamamında yaşanan sorunların en önemlilerinden olan ekonomik krizler Türkiye ekonomisinde de yaşanmıştır. 2000 ve 2001 yıllarında yaşanan krizler birbirinin devamı olmaları niteliğini taşımakta ve bu krizlerin ortaya çıkmasında pek çok sebep bulunmaktadır. Şubat 2001 krizine yol açan sebepleri; cari işlemler açığı, TL’nin aşırı değerlenmesi ve sermayenin kısıtlı olduğu mali sektör olarak özetlenebilir. Diğer taraftan Türkiye’nin yeterli donanımı olmadığı halde fazla liberalleşmesi de krizi tetikleyen faktör olmuştur. TCMB’ye göre 1998 yılı Ağustos ayında Rusya’da meydana gelen ekonomik kriz dolayısıyla dış talepte ve 1999 yılı Ağustos ayında Türkiye’de gerçekleşen deprem dolayısıyla iç talepte daralma meydana gelmiştir. 1999 yılının son zamanlarında ise uygulamaya konulan kapsamlı istikrar programının oluşturduğu olumlu beklentiler ve gelişmeler sonucunda 2000 yılında Türkiye ekonomisi canlanma sürecine girmiştir. 2000 yılının ödemeler bilançosu kalemlerine bakıldığında; ihracatta da, ithalatta da bir önceki yıla göre artış gözlenmiştir. Bu artış oranı ihracatta %6,5 olmasına karşın ithalatta %35 oranında olmuştur. Bu durum dış ticaret açığının bir önceki yıla göre %115,6 oranında artışa sebep olmuştur. Yine 2000 yılında turizm gelirleri arttığı için hizmetler dengesinde artış gözlenmiştir. 82 Diğer taraftan sermaye ve finans hesabında portföy yatırımları artarken diğer yatırımlar azalma göstermiştir. Sonuç olarak 2000 yılında gerçekleşen cari işlemler hesabı açığı 9,8 milyar $ ile, 1999 yılında ki cari işlemler hesabı açığından %635,25 oranında daha fazla olmuştur. 2001 yılında ise krizin etkisiyle ithalat bir önceki yıla göre %27,7 oranında azalırken, ihracat bir önceki yıla göre %11,89 oranında artmıştır. Bu durum dış ticaret açığında azalmayı beraberinde getirmiştir. Bu dönemde sermaye ve finans hesabında da önemli boyutlarda azalmalar olduğu görülmektedir. Özellikle Portföy yatırımların da bir önceki yıla göre %60 oranında azalma dikkat çekmektedir. Ayrıca inşaat hizmetlerinin bir önceki yıla göre %32,5 oranında azalmasıyla hizmetler dengesi bir önceki yıla göre %19,6 oranında, işçi gelirlerinin bir önceki yıla göre %39 oranında azalmasıyla cari transferler %37,3 oranında azalmıştır. 2001 yılında cari işlemler hesabında yaşanan bu gelişmeler sonucunda cari işlemler hesabı 3,390 milyar dolar fazla vermiştir. Aşağıda 2000 ve 2001 yıllarında gerçekleşen cari işlemler hesabı ve dış ticaret açığının GSMH’ ye oranları yer almaktadır (Milyar ABD Doları olarak). Yıllar Dış Ticaret Açığı / GSMH Cari Đşlemler Hesabı / GSMH 2000 10,9 4,9 2001 2,6 2,3 Tablo’da da görüldüğü üzere 2000 yılında dış ticaret açığının milli gelire oranı 10,9 olarak gerçekleşmiştir. Diğer taraftan cari işlemler hesabının GSMH ye oranı ise %4,9 olmuştur. Bu durum daha önce belirtilen cari işlemler hesabının milli gelire oranının %4 ü geçmesi durumunda cari 83 işlemler açığının sürdürülemeyeceğini göstermektedir. 2000 yılında bu gelişmelerle yabancı yatırımcılar portföy yatırımlarını çekmiştir. Ayrıca 2000 yılında uygulamaya konulan Enflasyonla Mücadele Programı Şubat 2001’de terkedilmiştir. Daha sonra ki 2001 yılında ise cari işlemler hesabının gerilediği ve milli gelire oranının %2,3 olduğu görülmektedir. Türkiye’de Şubat 2001 krizine ise yüksek reel faiz, yüksek devalüasyon neden olmuştur. Dövize olan talep artmıştır. Bu dönemde reel faizin artmasıyla borç maliyetinde artış olmuştur. Ayrıca 2001 yılında dış kaynak girişleri azalırken, merkez bankası da sıkı para ve maliye politikası uygulayarak rezervlerinin azalmasının önüne geçmeye çalışmıştır. Türkiye’de gerçekleşen 2000 ve 2001 krizleri ekonomide önemli ölçüde olumsuz etki yaratmıştır. Bu olumsuz etkileri azaltmak için çeşitli önlemler alınmıştır. Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizlerinin etkisiyle Mayıs 2001 tarihinde “Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı” başlatılmıştır. Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı’nın amacı temel olarak sürdürülemez boyutlara gelen kamu iç borç dinamiğini kırarak yapısal sorunları ortadan kaldırmak olmuştur. Programın temel hedefleri ise; - Kamu finansman sorununun temelli olarak çözülmesi ve bunun için gereken yapısal reformların gerçekleştirilmesi, - Bu amaç için yasal düzenlemelerin belirlenen takvimden sapılmadan gerçekleştirilmesi, - Sosyal dayanışmayı güçlendirecek düzenlemeler yapılması, - Reel ekonomiye ilişkin önlemler alınmasıdır. 84 Fakat alınan bu önlemlere rağmen Türkiye cari işlemler hesabı ile ilgili hedefine ulaşamamıştır. 2000 ve 2001 yıllarında yaşanan krizlerin etkisi bu yıllardan sonra da devam etmiştir. Özellikle 2001 krizinin etkisiyle Türkiye 20 Şubat 2001 tarihinde dalgalı kura geçtiğini açıklamıştır. 2001 yılından sonra yaşanan; ABD’nin Irak’ı işgali, petrol fiyatlarında ki artış, Türkiye’nin AB’ye üyelik süreci vb gibi nedenlerden dolayı Türkiye ekonomisinde çeşitli gelişmeler yaşanmıştır. 2002 yılına bakıldığında varil başına ortalama ham petrol fiyatının 23,4 $ olduğu görülmektedir. Bu dönemde toplam ihracat bir önceki yıla göre %16,7 oranında artarak 36,059 milyar dolar, toplam ithalat ise % 25 oranında artarak 51,554 milyar dolar olmuştur. Dış ticaret açığının ise %95 oranında artış göstererek 15,495 milyar dolar olduğu görülmektedir. Doğrudan yatırımlar ve portföy yatırımları ise bir önceki yıla göre azalırken, diğer yatırımlar kriz yılına göre artış göstermiştir. Bu gelişmeler ışığında 2001 yılında fazla veren cari işlemler hesabı 2002 yılında 1,522 milyar dolar açık vermiştir. Türkiye ekonomisinde 2003 yılında TCMB’nın fiyat istikrarına odaklı para politikası uygulaması ve hükümetin mali disiplini sayesinde enflasyon kontrol altına alınmıştır.54 2003 yılında petrol fiyatlarındaki artış devam etmiş ve varil başına ham petrol fiyatı 26,9 $ seviyesine yükselmiştir. Petrol fiyatlarındaki bu artış Türkiye’nin ithal ettiği petrole ödemek zorunda kaldığı rakamı da arttırmıştır. Bu dönemde ithalat üzerindeki kısıtlamaların azaltıldığı görülmektedir. Bu dönemde toplam mal ihracatı 46,878 milyar dolar, toplam mal ithalatı ise 68,734 milyar dolar, dış ticaret açığı ise 21,856 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu dönemin en önemli gelişmesi ise 54 Şahin, H., “Türkiye Ekonomisi, Tarihsel GeliĂimi ve Bugünkü Durumu”, Ezgi Kitabevi., Bursa, 2007, Sayfa 414. 85 ABD’nin Irak’a saldırmasıyla birlikte doğrudan yatırımlar, portföy yatırımları, diğer yatırımlar bir önceki yıla göre azalmıştır. 2003 yılında ödemeler bilançosunda değişime gidilmiş ve yurtdışında yaşayan Türk işçilerin Türkiye’de yaptıkları seyahat ve dinlenme amaçlı harcamalar turizm gelirleri olarak kaydedilmeye başlamıştır. Bu durum ödemeler bilançosunda işçi gelirlerinde azalmaya, diğer taraftansa turizm gelirlerinde de artışa sebep olmuştur. Bu gelişmeler neticesinde cari işlemler hesabı açığı bir önceki yıla göre %429 oranında artmış ve 6,808 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir Türkiye’de 05.06.2003 tarihinde 4875 sayılı “Doğrudan Yabancı Sermaye Kanunu” çıkarılmıştır. Bu kanunla beraber yabancı yatırımcıların önceden izin alma zorunluluğu kaldırılarak, yerli ve yabancı yatırımcılar arasında teşviklerden yararlanma konusunda fark kalmaması sağlanmaya çalışılmıştır. 2004 yılında ABD’nin Irak’ı işgali devam etmiş ve bu durum petrol fiyatlarına %28,2 oranında artış olarak yansımıştır. Petrol fiyatlarındaki artış nedeniyle Türkiye’nin ithal ettiği petrole ödemek zorunda kaldığı ek fatura 2004 yılında gerçekleşen cari işlemler açığının %12,6’sını oluşturmuştur. Yine ithalat ve ihracat rakamlarına bakacak olursak; 2004 yılında toplam 67,0 milyar dolar değerinde mal ihracatı ve 90,9 milyar dolar değerinde mal ithalatı olmuştur. , dış ticaret açığının da bir önceki yıla göre %70 oranında artış gösterdiğini görmekteyiz 2004 yılında cari işlemler hesabı açığı bir önceki yıla göre %96 oranında artış gerçekleşmiştir. göstererek 15,6 milyar dolar olarak Görüldüğü gibi cari işlemler hesabındaki açık büyüyerek devam etmektedir. Diğer taraftan, 2004 yılında olumlu sinyaller veren makroekonomik göstergeler, ve Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinde atılan olumlu adımlar, ödemeler bilançosunda; portföy yatırımlarına bir önceki yıla göre %225,5 86 oranında artış olarak yansımış ve portföy yatırımları 8,0 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Banka kredileri ve diğer sektör kredilerinin kullanımının artış göstermesi dolayısıyla krediler alt kalemi artış göstermiştir. Bu dönemde doğrudan yatırım teşvikleri devam ederek doğrudan yatırımlar bir önceki yıla göre %60,1 oranında artış göstermiştir. Doğrudan yatırımların artışında şirket birleşmeleri ve özelleştirme programından kaynaklanan ödemelerin devam etmesi etkili olmuştur. Ekonomideki beklentilerin olumlu yönde olması dolayısıyla bu dönemde 13,069 milyar dolar kısa vadeli sermaye girişi gerçekleşmiştir. 2005 yılına bakıldığında ise daha bulanık bir tablo görülmektedir. Irak’ta yaşanan siyasi ve ekonomik belirsizlikler, Rusya’nın doğalgaz satışıyla ilgili yaşanan sıkıntılar neticesinde petrol fiyatlarında %45,2 oranında artış gerçekleşmiş ve 2005 yılı ortalama ham petrol varil fiyatı 34,5 $ olmuştur. Cari işlemler hesabının toplam mal ihracat kalemi 76,6 milyar dolar, toplam mal ithalatı kalemi ise 109,2 milyar dolar olmuştur. 2005 yılında ihracatta ki artış verimlilik artışlarının sağladığı dış rekabet avantajı, güçlü iç talep ve artan ihracat fiyatlarının belirleyiciliğinden kaynaklanırken, ithalatın artış göstermesinde temel neden ise YTL’nin değerli olması olmuştur. Bu durum sonucunda hizmetler hesabını inşaat hizmetleri kalemi arttırmıştır. 2005 yılında cari işlemler hesabı açığının büyümesi devam etmiş ve 2005 yılı cari açık rakamı 22,9 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. 2005 yılında sermaye ve finans hesabına bakıldığında; doğrudan yatırımların bir önceki yıla göre %347 oranında artış gösterdiği ve 8,6 milyar dolar rakamına ulaştığı görülmektedir. Sermaye ve finans hesabının geneline bakıldığında ise bir önceki yıla göre %51,65 oranında artış elde edilerek, 20,6 milyar dolarlık net sermaye girişi gözlenmiştir. 2006 yılında doğrudan yatırım teşvikleri devam etmiş bu durum doğrudan yatırımların bir önceki yıla göre %112,6 oranında artış göstererek 87 19,065 milyar dolara ulaşmasına imkan vermiştir. Hisse senedi yatırımların da ise bir önceki yıla göre azalma olmuş bu durum portföy yatırımlarını %45,1 oranında azaltarak; 7,4 milyar dolarlık portföy yatırımları hesabının oluşmasına neden olmuştur. Sermaye ve finans hesabının 2006 yılında bir önceki yıla göre %58 oranında artış gösterdiği ve 32,2 milyar dolar olarak gerçekleştiği yine tablodan görülmektedir. 2007 yılına gelindiğinde ise ABD kaynaklı mali krizin etkileri ve yükselen petrol fiyatları dolayısıyla ekonomide ki belirsizlikler ve kötü hava devam etmiştir. Bu dönemde petrol fiyatları bir önceki yıla göre %13,3 oranında artış göstererek 68,1 $ olarak gerçekleşmiştir. Bu dönemde bir önceki yıla göre, toplam mal ihracatı %12,3 oranında artış göstererek 113,2 milyar dolar, toplam mal ithalatı ise %9 oranında artış göstererek 160,7 milyar dolar, dış ticaret açığı %1,9 oranında artış göstererek 47,5 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. 21,873 milyar dolar yabancı sermaye yatırımı gerçekleşmiştir. Bu yatırımının 2,952 milyar doları yabancılara gayrimenkul satışından sağlanmıştır. Yabancılara banka satışlarının gerçekleşmesi yabancı sermaye girişinin yüksek olmasında etkili olmuştur. Bu dönemde portföy yatırımları bir önceki yıla göre %90 oranında azalarak 717 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Ayrıca Merkez Bankasının faizleri indirmesiyle 3,504 milyar dolar kısa vadeli sermaye çıkışı gerçekleşmiştir. Đncelendiği üzere Türkiye her geçen gün artan ve finansmanında zorlukların devam etmekte olduğu cari işlemler hesabı açığı problemi ile karşı karşıyadır. Bu problemin çözümünde etkin olarak rol oynayan doğrudan yabancı sermaye gözlemlenmektedir. girişinde de son yıllarda gerileme olduğu 88 Doğrudan sermaye girişi; özelleştirme, birleşme ve hisse alımı yoluyla olmaktadır. Ancak yatırım ve istihdam yaratan girişler, toplam girişin %10’u kadardır. Bu ise cari işlemler hesabı açıklarının kalıcı değil de geçici olarak çözümlendiğinin en belirgin göstergesi olmaktadır. Dünyada yaşanan ekonomik krizlerin ve Türkiye’de ki ekonomik ve politik belirsizlik ortamının doğrudan yabancı sermaye girişlerinde önümüzde ki yıllarda azalmaya yol açacağı öngörülmektedir. Bu durum Türkiye’nin cari işlemler açığının sonsuza kadar finanse edilemeyeceğinin en belirgin örneğidir. 2000-2007 yıllarında Türkiye’nin ödemeler bilançosunda yukarıda sıralanan gelişmeler yaşanmıştır. Türkiye ekonomisi genel olarak mal ve hizmet ithalatının her zaman için ihracatından fazla olduğu bir yapıya sahip olmuştur. Özellikle ara malları üretiminde ithalata bağımlı olunması bu dengesizliğe neden olmaktadır. Ayrıca ithal enerjiye olan bağımlılık dış ticarette yükü artırmaktadır. Genel olarak bakıldığında Türkiye’nin yıllardır süregelen kronik bir cari işlemler hesabı açığı sorunu olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu noktada pek çok kesimin aklına ABD’nin de yüksek cari işlemler hesabı açığı ile karşı karşıya olduğu gelmektedir. Ancak küresel ekonominin başrol oyuncusu olan Amerika da oldukça ciddi oranda cari açığa sahip olmasına rağmen bu ABD’de Türkiye de olduğu kadar sorun olmamaktadır. Bu durumun nedenlerini aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür; 1. Amerika, kendi parası ile borçlanmaktadır. 2. Amerika özel kesime ve mali piyasalara değil devletlere yani merkez bankalarına borçlanmaktadır. Böylece dünyada likiditenin reel üretim miktarından hızlı artmasına neden olmaktadır ve dış açığını finanse edebilmektedir. 89 3. Dünyanın en büyük ekonomisi olan Amerika ekonomisi ürettiğinden fazla harcama yapmaktadır. Dolayısı ile diğer ülkeler açısından büyük bir ihracat pazarı söz konusudur. ABD'nin dış açık yaratması diğer ülkelere hızlı ihracat artışı ve dış ticaret fazlası verme olanağı sunmaktadır. 4. ABD' nin dış açığını finansman biçimi dünyada likiditeyi artırır ve dolayısıyla faizleri düşürür. Uluslararası mali piyasalarda kaynak bollaşmasını sağlar. Böylece üçüncü ülkelerin dış açıklarına finansman bulmalarını kolaylaşır. 5. ABD gibi ülkeler cari açık verince Türkiye gibi yapısal sorunları olan ve sanayileşmesini henüz tamamlayamamış ülkeler ihracata yönelir. 6. Son olarak Amerika, Euro'ya rağmen hala uluslararası arenada son derece geçerli olan bir rezerv paraya sahiptir. 90 3.2. 2008 YILI TÜRKĐYE ÖDEMELER BĐLANÇOSU ANALĐZĐ 3.2.1. Genel Görünüm 2008 yılı tüm ülke ekonomileri için oldukça zor bir yıl olarak geçmiştir. ABD kaynaklı Mortgage krizi başta gelişmekte olan ülkeler olmak üzere tüm ülkelerin ekonomilerini olumsuz yönde etkilemiş ve Türkiye ekonomisi de bu etkilenmeden kaçınamamıştır. Yaşanan bu küresel kriz özellikle yılın son çeyreğinde Türkiye’de daha belirgin bir şekilde hissedilmiştir. Đç ve dış talepte Eylül 2008’den itibaren gerilemeler oldukça büyük boyutlarda yaşanmıştır. Đç ve dış talepte ki gerilemeler cari işlemler hesabında ki açığı azaltma yönünde etki yaratmış ve 2008 yılı cari işlemler hesabı 41,4 milyar ABD doları açık vermiştir. Cari işlemler hesabının en önemli kalemlerinden olan ihracatta; 2008 yılının ilk dokuz aylık döneminde yüzde 37,8 büyüme olmasına karşın, ihracat yılın son çeyreğinde yüzde 13,4 azalmıştır. Đthalat kalemin de ise; yılın ilk dokuz aylık döneminde yüzde 34,4 büyüme gerçekleşirken, yılın son çeyreğinde yüzde 20,9 düşüş gözlenmiştir. Diğer taraftan sermaye ve finans hesabında ise genel olarak şu gelişmeler yaşanmıştır; 2008 yılının son üç aylık döneminde, finansal piyasalarda tedirginlik artmış ve uluslararası kredi piyasaları küçülmeye başlamıştır. Bu durum, Türkiye’ye olan sermaye akımlarını yavaşlatırken, net çıkışların yaşanmasına da sebep olmuştur. Yılın tamamında ise, 2007 yılında tarihi yüksek seviyelere ulaşan doğrudan yatırım girişleri, 2008 yılında yavaşlayarak net 15,1 milyar ABD doları olarak gerçekleşmiştir. 91 2007 yılı sonunda 76,4 milyar ABD doları olan merkez bankası rezervi ise, 2008 yılı sonunda 74,2 milyar ABD dolarına gerilemiştir. 2008 yılı ödemeler bilançosu rakamsal olarak aşağıdaki gibi gerçekleşmiştir. 92 93 Ödemeler bilançosunun ana hesap gruplarının incelenmesine bu bölümde yer verilecektir. Sırası ile 2008 yılına ait; - Cari Đşlemler Hesabı, - Sermaye ve Finans Hesabı, - Resmi Rezerv Hesabı incelenecektir. 3.2.2. Cari Đşlemler Hesabı Ekim – Aralık Döneminde (yılın son çeyreğinde) cari işlemler açığı geçen yılın aynı dönemine göre büyük oranda gerilemiştir. Ağustos ayında yıllık bazda 48,9 milyar ABD dolarına ulaşan cari işlemler açığı yıl sonunda 41,4 milyar ABD doları olarak gerçekleşmiştir. Yıl genelinde ihracatın miktar olarak büyüme oranı ithalatın üzerinde olmuştur. Ayrıca turizm gelirlerindeki artış ile birlikte, yılın ikinci ve üçüncü çeyreğinde net ihracatın büyümeye katkısı pozitif olmuştur. Cari işlemler açığı ve finansman yapısına ilişkin göstergeler 2008 yılında olumsuz bir hal almıştır. Đhracatın kısa vadeli dış borç stokunu karşılama oranı azalmıştır. 3.2.2.1. Mal Đhracatı 2008 yılının ilk üç çeyreğinde yüzde 37,8 büyüyen ihracat yılın son çeyreğinde yüzde 13,4 azalmış ve milyar ABD doları olarak gerçekleşmiştir. Đhracatın son yıllardaki büyümesine en önemli katkıyı sağlayan verimlilik artışlarının 2008 yılında yavaşladığı gözlenmiştir. Diğer taraftan ihracatın gerilemesine sebep olan en önemli faktör; küresel krizin etkisiyle gelişmiş ülkelerin ithalat talebini kısması olmuştur. 94 Mal ihracatı sektörler bazında incelendiğinde ise; Türkiye’de ihracatın belirleyici sektörü olan motorlu kara taşıtları ihracatı, küresel ekonomideki durgunluktan en olumsuz etkilenen sektörlerden biri olmuştur. Gerek iç gerekse dış talepteki daralma göz önüne alındığında sektör büyük kayba uğramıştır. Ana metal ihracatında ise yılın ilk dokuz ayında ana metal sektörü ihracatı ABD doları cinsinden yüzde 105,4 gibi yüksek bir oranda artmasına karşın son çeyrekte büyük oranda gerilemiştir. Tekstil ve giyim sektörü ihracatı ise 2008 yılının ikinci çeyreğinden itibaren belirgin bir şekilde yavaşlamaktadır. Çin ve Hindistan gibi ülkelerin tekstil ve giyim ihracatında küresel düzeyde pazar paylarını artırması, Türkiye’de söz konusu sektörlerin performansını daha da olumsuz etkilemiştir. Temel girdilerden olan ham petrol ve ana metal fiyatlarının düşüşlerine paralel olarak, ithalat ve ihracat fiyatları da düşmüştür. Ancak bu düşüş ithalat ve ihracat kalemlerine farklı oranlarda yansımıştır. Đthalat fiyatları yılın son çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 15,1, ihracat fiyatları ise yüzde 18 gerilemiştir. Bu durumda dış ticaret hadlerinde ithalat lehine gelişme bu dönemde devam etmiştir. 2008 yılında ihracatın yapıldığı ülkelerin paylarında da değişmeler gözlenmiştir. Küresel krizden etkilenen AB ülkelerinin ithalatlarını azaltmaları sonucunda 2007 yılında Türkiye’nin toplam ihracatı içinde %58’lik paya sahip olan AB’nin payı 2008 yılında %41’lere kadar gerilemiştir. Diğer taraftan, Doğu Asya ülkelerinin payının arttığı gözlenmiştir. Türkiye ihracatı içindeki payı en fazla artan ülkeler Đsviçre, Irak ve Birleşik Arap Emirlikleri olurken, payı en fazla düşen ülkeler ise Đngiltere ve Đtalya olmuştur. 95 3.2.2.2. Mal Đthalatı 2008 yılında ihracatta yaşanan düşüş ithalatta da gözlenmiştir. Toplam ithalatı düşüren temel neden ara malı ithalatında ki düşüştür. 2008 yılında ara malı ithalatı 2007 yılına göre, reel olarak yüzde 24,8 oranında düşmüştür. Ara malı ithalatında yaşanan düşüşün bir benzeri de tüketim ve sermaye malı ithalatında da olmuştur. Mal ithalatı kalemlerinin sektörlere göre dağılımında ise şu gelişmeler göze çarpmaktadır; ithalattaki düşüşte en önemli payı ana metal sanayi ve kara taşıtları oluşturmaktadır, ayrıca yatırımlardaki düşüşe bağlı olarak makine-teçhizat ithalatının da toplam ithalattaki gerilemede etkisi olmuştur. Diğer taraftan Đthalat artış oranına pozitif katkı sağlayan kalemlerde olmuştur. Bunların başlıcaları; tarım ve hayvancılık, gıda ve ithalatı artış eğilimini sürdüren giyim eşyasıdır. Sanayi sektörüne bakıldığında ise, sanayi ile ilgili taşımacılık, araç ve gereçleri ithalatındaki gerilemenin yıl sonunda da devam ettiği gözlenmiştir. Motorlu kara taşıtları ihracatında yaşanan gerilemeye paralel olarak bu araçların aksam ve parçalarının ithalatında da aynı dönem ve oranda, belirgin bir şekilde gerileme yaşanmıştır. Söz konusu gelişme önümüzdeki dönemde sektör ihracatına ilişkin olumsuz beklentileri teyit etmektedir. Sektör analizlerine değinilecek olursa yukarıda sıralanan sektörlerde yaşanan düşüşlerin yanında bazı sektörlerde aksi durum gerçekleşmiş ve ithalatta artış yaşanmıştır. Bu sektörler sırasıyla; giyim, tütün ve tarım ürünleri sektörleridir. Đthalatın gerçekleştiği ülkelere değinilecek olursa; AB ülkelerinden yapılan ithalatın payı 2007 yılından bu yana gerileme eğilimindedir. 2008 96 yılının son çeyreğinde de söz konusu gerileme devam etmiştir. Bu dönemde ayrıca Đsviçre’den, Japonya ve Irak’tan yapılan ithalatın payında da belirgin gerileme, Rusya, ABD, Çin ve Cezayir’den yapılan ithalatın payında ise artışlar gözlenmiştir. AB’den yapılan ithalatın payındaki gerilemeyle birlikte, 2008 yılının ilk dokuz ayında euro cinsinden yapılan ithalatın payı tarihsel en düşük seviyesine gerilemiş, yılın son çeyreğinde ise ham petrol ve diğer emtia fiyatlarındaki düşüşe bağlı olarak ABD doları cinsinden ithalatın payı gerilerken, euro cinsinden yapılan ithalatın payı yeniden artmıştır. Đthalatta yaşanan gelişmeler yukarıda sıralanmıştır. Bu çerçeve de yurt içinde yaşanan talebin azalmasıyla ithalat rakamları gerilemiş, bu durum ise cari açığı azaltıcı yönde etki yapmıştır. Şekil 6. “2003 – 2008 Yılları Arası Türkiye mal ithalat ve mal ihracatının Grafiksel Görünümü” ( Milyar ABD Doları) 97 3.2.2.3. Hizmetler Hesabı Hizmetler hesabının alt kalemlerinin ayrıntılı incelenmesinde; turizm gelirlerinde 2007 yılından bu yana yaşanan artış eğilimi 2008 yılında da devam etmiştir. Bu kalemde yaşanan yüzde 18,5 puanlık artışın yüzde 13,6 puanını ziyaretçi sayısında ki artış, 4,9 puanını ise kişi başı ortalama harcamalarda ki artış oluşturmuştur. Ayrıca, turizm giderlerin de de %7,6 oranın da bir artış yaşanmış, gelir gider durumunun sonucunda net turizm gelirleri hesabında %20,9 oranında artış olmuştur. Diğer taraftan 2008 yılında taşımacılık, inşaat ve sigorta gelirleri artış göstermiş, mal ticareti nedeniyle ödenen komisyon ve benzeri giderleri içeren diğer ticari hizmet giderlerindeki artış hızlanmıştır. Bu gelişmelere bağlı olarak, hizmetler hesabı fazlası yılın tamamında yüzde 30, artarak cari işlemler açığındaki genişlemeyi sınırlandırmıştır. Şekil 7. “Türkiye 2004 – 2008 Yılları Arası Hizmetler Dengesi Hesabı’nın Grafiksel Görünümü” ( Milyar ABD Doları) 98 3.2.2.4. Gelir Hesabı 2008 yılında, faiz ödemelerinde ve yurt dışına kar transferlerinde artış yaşanmıştır. Bunun sebebi; özel sektörün uzun vadeli borçlanması ve son yıllarda yüksek seyreden doğrudan yatırım girişleridir. Aynı dönemde Portföy yatırım gelirinde de artış olmuş ancak giderleri karşılayacak boyutlara taşınamadığı için gelir hesabı açığı 2007 yılına göre genişlemiştir. 3.2.2.5. Cari Transferler Hesabı 2008 yılında cari transferler hesabında yüzde 10 gerileme olmuştur. Bu dönemde işçi gelirleri yüzde 9,5 artarken, genel hükümet transferleri aynı oranda gerilemiş, yurt dışında yerleşik kişilerle gerçekleştirilen diğer sigorta ve reasürans işlemlerini kapsayan diğer transferler ise açık vermiştir. Şekil 8. “ Türkiye 2004 – 2008 Yılları Arası Cari Transferler Hesabı’nın Grafiksel Görünümü “( Milyon ABD Doları) 99 3.2.3. Sermaye ve Finans Hesabı Küresel krizin derinleşmesiyle beraber, finansal piyasalarda tedirginlik durumu oluşmuş ve netice de uluslar arası kredi piyasalarında daralma gözlenmiştir. Buna bağlı olarak, Türkiye’de de sermaye akımları yavaşlamıştır. Ekonomik krizin etkilerinin daha da belirgin bir hal aldığı EkimAralık döneminde net çıkışlar gözlenmiştir. Yılın tamamı ele alındığında ise, cari işlemler ile net hata ve noksan kalemlerinin toplamından oluşan dış finansman ihtiyacı 36,5 milyar ABD doları olarak gerçekleşmiştir. Rezerv değişimleri ve IMF kredileri hariç tutulduğunda, bu dönemdeki net sermaye girişi 42,8 milyar ABD doları olmuştur. Finansman yapısında doğrudan yatırımlar ve özel sektörün kullandığı uzun vadeli krediler belirleyici olmuştur. Bu gelişmelere bağlı olarak, resmi rezervler 1,1 milyar ABD doları azalmıştır. Net hata ve noksan kalemi yılın son çeyreğinde 12,5 milyar ABD doları pozitif bakiye vermiştir. Böylece yılın tamamında söz konusu kalemde 4,9 milyar ABD doları giriş gözlenmiştir. 3.2.3.1. Doğrudan Yatırımlar 2008 yılında net olarak 15,1 milyar ABD doları doğrudan yatırım gerçekleşmiştir. Bu rakamın 17,7 milyar ABD doları yurt içine, 2,6 milyar ABD doları yurt dışına olmuştur. Ancak bu rakama rağmen 2008 yılında finansman imkanlarında daralma gözlenmiş, yine de aylık ortalama 1 milyar ABD dolarının üzerinde doğrudan yatırım gerçekleşmesi kayda değer bir gelişme olarak değerlendirilmiştir. Bankacılık sektörünün doğrudan yatırımlar içinde en büyük paya sahip olması durumu 2007 yılının ardından 2008 yılında da devam etmiştir. 100 Dolayısıyla doğrudan yatırımlarda en büyük pay hizmetler sektörünün olmuştur. Hizmetler sektörü 2008 yılında gayrimenkul ve diğer sermaye dâhil toplam doğrudan yatırımların yüzde 56,6’sını oluşturmuştur. Diğer taraftan, başta ana metal, gıda-tütün, elektrik üretimi ve dağıtımı sektörlerine yapılan doğrudan yatırımlar sayesinde, imalat sanayine yapılan yatırımlar doğrudan yatırımların yüzde 22,3’ünü oluşturmuştur. Son yıllarda, yabancıların yurt içinde gayrimenkul alımları da doğrudan yatırımlarda önemli yer tutmaktadır. 2006 ve 2007 yılında olduğu gibi 2008 yılında da gayrimenkul alımları kanalıyla 2,9 milyar ABD doları tutarında doğrudan sermaye girişi gerçekleşmiştir.55 Son dönemlerde küresel gelişmelerin yarattığı belirsizlik, doğrudan yatırım girişlerinin sürdürülebilirliği kaygılarını artırmıştır. Sıfırdan yatırımların toplam doğrudan yatırımlar içindeki payının halen çok düşük düzeyde olması, söz konusu kaygıları artırmaktadır. Bu noktada Türkiye’nin AB’ye tam üyelik sürecinin gerektirdiği yapısal reformların gerçekleştirmesi, istihdam yaratacak olan doğrudan yatırımların devamlılığı açısından önem taşımaktadır. Gerçekleşen doğrudan yatırımların yıllar itibariyle grafiksel görünümü Şekil 9’da yer almaktadır. Ülkeye giren ve ülkenin diğer ülkelere yapmış olduğu doğrudan yatırım tutarlarına grafikten kolayca ulaşmak mümkündür. 55 TCMB “Ödemeler Dengesi Raporu 2008-IV”, Ankara, 2008, Sayfa 20. 101 Şekil 9 . “Türkiye’de 2005 – 2008 Yılları Arası Gerçekleşen Doğrudan Yatırımların Grafiksel Görünümü” ( Milyar ABD Doları) 3.2.3.2. Portföy Yatırımları 2008 yılının Ağustos ayından itibaren uluslararası kredi piyasalarında risk algılamaları artmış, söz konusu gelişme gelişmekte olan ülkeleri hem portföy hem de kredi kanalından olumsuz etkileyerek risk primlerinin yükselmesine ve küresel sermayeye erişimlerinin zorlaşmasına neden olmuştur. Bu gelişmelere bağlı olarak, Türkiye’den de portföy kaynaklı sermayede çıkış derinleşmesiyle gözlenmiştir. Ekim ayında küresel finansal krizin yurtdışı yerleşikler devlet iç borçlanma senedi ve hisse senedi satışlarını artırmışlar ve yılın son çeyreğinde genel olarak satış eğilimi göstermişlerdir. Böylece, yurtdışı yerleşikler yılın tamamında 4,8 milyar ABD doları devlet iç borçlanma senedi satışı gerçekleştirmiştir. Öte yandan, OcakTemmuz döneminde yabancıların 3,4 milyar ABD doları hisse senedi alımı Ağustos ayından itibaren gözlenen satışlarını telafi etmiş ve yılın tamamında yurt dışı yerleşikler net 0,7 milyar ABD doları hisse senedi almışlardır. Yurtdışı yerleşiklerin hisse senedi ve DĐBS satışları 2009 yılı OcakŞubat döneminde de devam etmiştir. Yılın ilk altı haftasında yabancıların 0,1 102 milyar ABD doları hisse senedi, 0,8 milyar ABD doları DĐBS sattıkları gözlenmiştir. Şekil 10. “Türkiye’de 2003 – 2008 Yılları Arasında Gerçekleşen Doğrudan Ve Portföy Yatırımlarının Karşılaştırmalı Grafiği” (Milyar ABD Doları) 3.2.3.3. Diğer Yatırımlar Özel sektör kaynaklı uzun vadeli kredi kullanımındaki artış 2008 yılının ilk yarısında da devam etmiş, yılın üçüncü çeyreğinden itibaren yavaşlayarak, son çeyrekte uluslararası kredi piyasalarındaki daralmayla birlikte net geri ödemeye dönmüştür. 2008 yılının tamamında ise uzun vadeli sermaye akımları portföy ve doğrudan yatırım dışındaki sermaye girişlerinin yüzde 64,1’ini oluşturmuştur. Diğer taraftan, yılın ikinci ve üçüncü çeyreğinde artan kısa vadeli sermayede son çeyrekte çıkış gözlenmiştir. 103 Yılın son çeyreğinde uluslararası kredi piyasalarındaki daralma, OcakEylül döneminde aylık ortalama 2,5 milyar ABD doları olan özel sektörün uzun vadeli kredi kullanımını olumsuz etkilemiştir. Eylül ayı itibarıyla yıllık bazda 30 milyar ABD dolarına ulaşan özel sektörün uzun vadeli kredi kullanımı, Aralık ayı itibarıyla net 22,4 milyar ABD dolarına gerilemiştir. Öte yandan, özel sektör yılın tamamında net 1 milyar ABD doları kısa vadeli dış kredi kullanmıştır. Bankaların ise bu dönemde uzun vadeli kredi kullanımları azalarak net 0,6 milyar ABD doları olurken, kısa vadeli borçlanmaları hızlanarak net 2,4 milyar ABD doları düzeyine çıkmıştır. Uzun vadeli borçların daha ziyade büyük ve ihracatçı firmalar tarafından alınmasına karşın, özel sektör dış borç stokundaki hızlı artış dikkat çekmektedir. 2006 yılı sonunda 59,9 milyar ABD doları olan bankacılık dışı özel sektörün uzun vadeli dış borç stoku, 2008 yılı sonunda 109,6 milyar ABD dolarına yükselmiştir. Şekil 11. “Türkiye’nin 2004 – 2008 Yılları Arasında Cari Đşlemler Hesabı ve Finansmanı” (Milyar ABD Doları) 104 Oranlar 2008 Yılı Đhracatın ithalatı karşılama oranı 0,73 Toplam mal ihracatı / Kısa vadeli dış borç stoku 2,50 Toplam mal ihracatı / Dış borç servisi 2,67 Turizm gelirleri/ Dış ticaret açığı 0,32 MB rezervleri / Kısa vadeli dış borç stoku 1,32 MB rezervleri / Toplam dış borç stoku 0,29 MB rezervleri / Finansman ihtiyacı 2,03 MB rezervleri / Cari açık 1,79 Şekil 12. “Türkiye’nin 2008 yılı Cari Đşlemler Açığına Ve Finansmanına Đlişkin Oranlar Tablosu” Kaynak: TCMB, TÜĐK. Sonuç olarak Türkiye’nin 2008 yılı Ödemeler Bilançosu Hesabı incelendiğinde tablonun olumlu bir gidişat sergilemediği görülmektedir. Geçmiş yıllara göre cari işlemler hesabında yaşanan açıklarda büyük bir düşüş gözlenmiş olsa da bu düşüşün uygulanan ekonomik politikalardan ziyade yaşanan küresel ekonomik krizden kaynaklandığı açıktır. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde yaşanan bu tür krizler cari işlemler hesabında olumlu bir etki yaratıyormuş gibi gözükse de, aslında ekonomiyi sekteye uğratmaktan ziyade yararı bulunmamaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken husus, cari açığa neden olan temel faktörün dövizin ucuz olmasıdır. Diğer bir ifadeyle, ulusal para YTL; dolar, euro gibi yabancı paralar karşısında daha değerli durumdadır. Bu durum da kendi doğal sonucunu oluşturmakta ve ithalatın ucuz, ihracatın pahalı 105 olmasına yol açmaktadır. Böyle bir durumda cari işlemler hesabında ki açığın ekonomik krizler dışında daralmasının pek de imkanı yoktur. Ancak uygulanacak bazı tedbirlerle bu açığın önüne geçilmesi ve hatta kalıcı olarak giderilmesi kuvvetle muhtemeldir. Bu tedbirler ise daha önce bu çalışmanın ikinci bölümünde belirttiğimiz üzere cari işlemler hesabının finansmanı yoludur. Bu noktada Türkiye; kur artışına izin vermeli, faizlerde indirime gitmeli, iç talebi düşürerek büyümeyi ihracat üzerine yapılandırmalıdır. Bu tedbirlerin alınması durumunda cari işlemler hesabında ülke lehine durumların gelişeceği öngörülmektedir. Son dönemlerde, özellikle 2008 yılından itibaren Türkiye’nin faiz indirimi yoluna giderek cari açık rakamlarını azaltma ve istihdamı arttırma politikasına yöneldiği görülmektedir. Ancak, makro ekonomik kavramlarda alınan tedbirlerin ve uygulanan politikaların kısa vadeden ziyade uzun vadede sonuç verdi bilinmektedir. Türkiye’nin izlediği faiz indirimi politikasının uzun vadede cari açığı azaltıcı yönde etki yapması kaçınılmazdır. 106 SONUÇ Bu çalışmaya ekonominin temel göstergelerinden olan cari işlemler dengesi temel oluşturmuştur. Çalışmanın kavramsal çerçevesinin oluşturulması adına Ödemeler Bilançosu ve alt kalemleri ayrıntılı olarak incelenmiştir. Alt kalemlerden çalışmaya temel oluşturan Cari Đşlemler Hesabı’nın detaylı analizine yer verilmiştir. Cari açık kavramı, cari açığı oluşturan faktörler ve özellikle cari açığın finansmanına ilişkin konular ele alınmıştır. Daha sonra ise, ele alınan konular Türkiye uygulamasında değerlendirilmiştir. Türkiye uygulamasında 2000 yılından 2008 yılının sonuna kadar olan dönem ele alınmıştır. Ülkenin yaşadığı ekonomik krizler ve 2008 yılında yaşanan küresel kriz dikkate alınarak analizler gerçekleştirilmiştir. Mevcut durumdan şu sonuçlar çıkarılmıştır; Türkiye’nin yıllardır süregelen ve kronikleşen bir cari işlemler açığı sorunu bulunmaktadır. Bu sorun 2000’li yıllarda finansal piyasaların uluslararasılaşmasıyla daha da önemli boyutlara taşınmıştır. Türkiye mevcut durumda sahip olduğu cari işlemler açığını; sermaye ve finans hesabında ki fazlayla dengelemeye çalışmaktadır. Ancak sermaye ve finans hesabının yapısının bu finansman şekline pek de uygun olmadığı tespit edilmiştir. Türkiye’ye gelen yabancı sermayenin kısa vadeli ağırlıklı olduğu dikkat çekmektedir. Bu durum da cari açığın kalıcı olarak değil de geçici bir yolla finanse edildiğinin en belirgin göstergesidir. Yatırımlar genel olarak portföy yatırımları şeklinde gerçekleşmekte, doğrudan yatırımların payı daha az olmaktadır. Bu nokta da Türkiye’nin cari açığına çözüm getirmeyi hedeflediği bir dönemde izleyeceği en uygun politika, portföy yatırımlarını daha kalıcı ve istihdam etkisi yüksek olan doğrudan yatırımlara dönüştürmeyi 107 başarabilmesidir. Ancak bu ise oldukça zordur. Çünkü yatırımcılar her zaman için yüksek kazanç beklentisi ve az risk almak kaydıyla hareket etmektedirler. Ancak Türkiye’nin uluslararası piyasalarda sahip olduğu risk seviyesi oldukça yüksektir. Yaşanan politik belirsizlikler, AB’ ye giriş sürecinde ki karamsar hava ve mevcut ekonomik sıkıntılar risk seviyesini yükseltmekte, bu durumda ise uluslararası yatırımcılar katlanmış oldukları risklere karşı daha yüksek getiri beklentisi içine girmektedirler. Bu durum ülke de faiz oranlarının artmasına, kurun düşerek; YTL’nin daha değerli hale gelmesine neden olmaktadır. YTL’nin daha değerli olduğu bir ortamda ise ithalatın artıp, ihracatın azalarak cari açığın önüne geçilememesi kaçınılmaz bir durum olmaktadır. Bu bilgiler ışığında, Türkiye’nin cari açık sorununu çözmesi oldukça zor gibi gözükse de uygulanabilecek bazı ekonomik ve politik kararlarla cari açığın önüne geçilerek finansmanı sağlanabilir. Bu tedbirler çalışma da şu şekilde sıralanmıştır; Türkiye daha sıkı bir maliye politikasını uygulamaya koyarken, para politikasını daha esnek bir hale getirmelidir. Talebi kontrol altına almak amacıyla ÖTV, KDV vergi artırımına gitmelidir. Kamu harcamalarında azalma sağlamalı, tasarruf etkisi yaratılmalıdır. Yüksek faizin cari açığı arttırdığı öngörüldüğünde faizleri düşürerek cari açığa çözüm getirilmelidir. Kur artışı sağlanmalı YTL’nin değerinin düşürülmesi yoluyla ithalat pahalı, ihracat ucuz kılınarak cari açık daraltılmalıdır. 108 KAYNAKÇA AFŞAR Bilge, “Türkiye’de Cari Açık ve Finansmanı” , Konya Ticaret Odası, Konya, Aralık 2006. AĞASLAN Erkan, “Türkiye’de Cari Açıkların Boyutları ve Sürdürülebilirliği”, Gazi Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2008. AKSOY Ahmet, “Türkiye’nin Dış Finansman Đmkanları ve Bu Đmkanlardan Özel Kuruluşların Yararlanmasını Etkileyen Faktörler” Gazi Üniversitesi Doktora Tezi, Ankara 1983. ALP Ali, “Uluslararası Mali Piyasalardaki Gelişmeler ve Türkiye” , ĐMKB, Ankara 2002. ALTONOK Serdar, ÇETĐNKAYA Murat, “Devalüasyon ve Türkiye’de Devalüasyon Uygulamaları ve Sonuçları”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı:9, Konya, 2003 ATAÇ Beyhan, “1999 Maliye Politikası”, Anadolu Üniversitesi Eğitim-Sağlık ve Bilimsel Araştırma Vakfı Yayınları, Eskişehir, 1999. ATAMAN Ümit, SUMER Haluk, “Dış Ticaret Đşlemleri ve Muhasebesi”, Yeni Mevzuata Göre Düzenlenmiş 6. Baskı, Alfa, Đstanbul, 1998. AYGÜN, Sinan; “Cari Açıklar Tarihi Raporu”, Ankara Ticaret Odası, Ankara 2005. BABAOĞLU Barış , Uzmanlık ve Ankara,2005. “Türkiye’de Cari Đşlemler Dengesi Sürdürülebilirliği”, Yeterlilik Tezi, T.C.M.B. Đstatistik Genel Müdürlüğü, 109 BAL Harun, “Uluslararası Finansman, Dış Borç Yönetimi ve Türkiye” , Türkiye Bankalar Birliği, Đstanbul , 2001. BERKSOY Taner, SALTOĞLU Burak, “Türkiye Ekonomisinde Sermaye Hareketleri”, Đstanbul Ticaret Odası, Yayın No: 1998-58, 1998, Đstanbul. BERBER Metin, “Đktisadi Büyüme ve Kalkınma, Derya Kitabevi, Trabzon, 2001. CAN MUTLU Esin,” Uluslararası Đşletmecilik”, Đstanbul, Marmara Üniversitesi, Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş: 1. Basım, Đstanbul , 1999. CELASUN Merih; “Gelişen Ekonomilerin Dış Kaynak Kullanımı, Finansal Krizler ve Türkiye Örneği”, Doğu Batı: Düşünce Dergisi (Ekonoımi), KasımAralık-Ocak, Ankara,2001 DELĐCE Güven, “Uluslararası Finansal Sermaye Akımlarını Belirleyen Faktörler”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt 39, Sayı:9, Ankara, 2002. DĐNLER Zeynel; “Đktisada Giriş”, Gözden Geçirilmiş Yedinci Basım, Ekin Kitapevi, Bursa, Ekim 2001. EĞĐLMEZ Mahfi, “2006’dan 2007’ye Türkiye Ekonomisi”,Radikal,31.12.2006. Ferretti G. M. M., Razın A.; “Sustainability Of Persistent Current Account Deficits”, National Bureau Of Economic Research, 1996, Working Paper No:5467. ĐNANDIM Şeyda, “Kısa Vadeli Sermaye Hareketleri ve Reel Döviz Kuru Etkileşimi”, Uzmanlık ve Yeterlilik Tezi, T.C.M.B. Piyasalar Genel Müdürlüğü, Ankara, 2005. 110 ĐYĐBOZKURT M. Erol, “Dış Ticaret-Teori ve Politika”, T.C. Trabzon Đktisadi ve Ticari Bilimler Akademisi, Yayın No:6, Trabzon, Đkinci Baskı, 1982 KARLUK Rıdvan, “ Uluslararası Ekonomi” , Beta Yayınları, 7. Basım, Đstanbul, 2003. KARLUK Rıdvan, “Türkiye Ekonomisi, Tarihsel Gelişim Yapısal ve Sosyal Değişim” Gözden Geçirilmiş 6. Baskı, Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş. Đstanbul, Nisan 1999. KAYA Salih, “Güncel Đthalat,Đhracat ve Kambiyo Đşlemleri” Beta Yayınları, Đstanbul, 2008. KAZGAN Gülten, “Ekonomide Dışa Açık Büyüme”, Son Gelişme ve Rakamlarla Güncelleştirilmiş 2. Basım , Altın Kitaplar Yayınevi, Bilimsel Sorunlar Dizisi, 1988. KUMCU Ercan; “Yüksek Cari Açıkla Sürdürülebilir Büyüme”, Hürriyet, 13.01.2005. KUMCU Ercan; “Cari Açıkta Hiç Kimsenin B Planı Yok”,Hürriyet,11.03.2005. OBSFELD Maurice, ROGOFF Kenneth; “Foundations Of International Macroeconomics”, The Mıt Press, Cambridge, Massachusetts,1996 OBSFELD Maurice, ROGOFF Kenneth, “The Intertemporal Approach To The Current Account”, National Breau Economic Research, 1994, Working Paper, No: 4893. ÖZATAY Fatih, “Cari Đşlemler Dengesine Đlişkin Đki Yapısal Sorun ve Mikro Reform Gereği” , Uluslararası Ekonomi Ve Dış Ticaret ve Politikaları, 2006 111 PARASIZ Đlker, “Đktisada Giriş, Prensipler ve Politika”, Ezgi Kitabevi, Gözden Geçirilmiş 8. Basım, Bursa , 2006. SABIR Hasan, “Dünya Siyasetinde Küresel Rekabet Sistemi ve Politikalar”, Derin Yayınlar, Đstanbul , 2002. SEYĐDOĞLU Halil, “ Uluslararası Đktisat - Teori, Politika ve Uygulama” , Đstanbul, 2003. SEYĐDOĞLU Halil, “Uluslararası Đktisat”, Gizem Yayınları, Đstanbul, 2001. SEZER Aslı Emek, “Türkiye Ekonomisinde Cari Açık ve Etkileri” Gazi Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2007. SOLNĐK Bruno, DENNĐS Mcleavey, “International Investments” , Pearson Education, Fifth Edition, 2004. ŞAHĐN Hüseyin “Türkiye Ekonomisi, Tarihsel Gelişimi ve Bugünkü Durumu”, Ezgi Kitabevi., Bursa, 2007. TAĞRAF Hasan , Küreselleşme Süreci ve Çok Uluslu Đşletmelerin Küreselleşme Sürecine Etkisi, C.Ü. Đktisadi Ve Đdari Bilimler Dergisi, Cilt 3, Sayı 2. ,2002. TARI Recep, BOZKURT Hilal ,” Türkiye’de Đstikrarsız Büyümenin Var Modelleri Đle Analizi” , Đstanbul Üniversitesi Đktisat Fakültesi Ekonomi Ekonometri ve Đstatistik Dergisi, Sayı 4, Đstanbul , 2006. T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Ödemeler Bilançosu, Ankara, 1997 112 T.C.M.B. , “T.C Merkez Bankası Đstatistik Genel Müdürlüğü, Ödemeler Dengesi Đstatistikleri Tanım ve Đlkeleri Đle Türkiye Uygulaması Raporu”, Ankara, 2008 : Http://Www.Tcmb.Gov.Tr/Odemedenge/Odeme.Pdf T.C.M.B. , “Ödemeler Dengesi Metodolojisi ve Türkiye Uygulaması” Http://Www.Tcmb.Gov.Tr/Yeni/Đletisimgm/Odemeler_Dengesi.Htm TĐMUR Yasemin ,”Cari Đşlemler ve Bütçe Açığı Arasındaki Nedensellik Đlişkisi: Teori ve Uygulama” ,Erciyes Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi, Kayseri, 2005, TĐRYAKĐ Tolga, “Cari Đşlemler Hesabına Teorik Yaklaşımlar, Sürdürülebilirlik ve Türkiye Örneği”, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Araştırma Yayınları, Ankara, 2002 YALÇINER Kürşat “ Uluslararası Finansman” , Gazi Kitapevi, Ankara, 2008, Sayfa 127. YAMAN Bülent, “Uluslararası Rezervler, Türkiye Đçin Rezerv Yeterliliği ve Optimum Rezerv Seviyesi Uygulaması” T.C.M.B. Uzmanlık Tezi, Ankara, 2003. YELDAN, Erinç, “Az Gelişmiş Ülkelere Yönelik Kısa Vadeli Sermaye Akımlarının Makroekonomik Etkileri Üzerine Gözlemler”, Đktisat Dergisi, EkimKasım 1996. YÜCEL Fatih, YANAR Rüstem ,” Türkiye’de Cari Açık Sürdürülebilir Mi? Zaman Serileri Perspektifinden Bir Bakış”, Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Adana, 2005, Cilt 14, Sayı 2. 113 ÖZET Yılmaz Nazan, “Cari Açığın Finansmanında Türkiye Uygulamasının Değerlendirilmesi” Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Finansman bilim dalı, yüksek lisans tezi, Ankara, 2009. Cari açık kavramı son yıllarda tüm ülke ekonomilerinin üzerinde en çok tartıştıkları konuların başında gelmektedir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde cari açık kavramının öneminin daha çok olduğunu görmekteyiz. Cari açık kavramı ödemeler bilançosunda sadece cari işlemler hesabının bir sonucu olmasına rağmen ödemeler bilançosundan daha fazla dikkat çekmektedir. Dolayısıyla bu çalışmada sadece cari işlemler hesabına değinilmemiş ve ödemeler bilançosu tam olarak incelenmiştir. Çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Đlk bölümde ödemeler bilançosu ve alt kalemleri analiz edilmiştir. Đkinci bölümde cari işlemler dengesi ile beraber cari açık incelenmiş ve cari açığın ne şekilde finanse edileceği konusunda bazı önermeler sunulmuştur. Üçüncü ve son bölüm ise Türkiye’nin cari açık sorunu üzerine kurulmuştur. Sonuç olarak ise Türkiye’nin cari açık sorununa ilişkin çözüm önerileri getirilmiştir. Bu çözüm önerileri sırasıyla; diğer ülkelerden elde edilen sermayenin kısa vadeli değil de uzun vadeli hale getirilebilmesi, elde edilen yatırımların istihdamı arttırıcı etkisinin oluşturulması, yatırımcılara karşı güven ortamının sağlanması, iç talebin daraltılmasıdır. Bu çalışmanın amacı, ülkemizde ki mevcut cari açığı oluşturan faktörlerin tespiti ve cari açığın giderilmesine ilişkin çözüm önerileri getirebilmektir. Anahtar Sözcükler 1.Ödemeler Bilançosu 2.Cari Đşlemler Hesabı 3.Cari Đşlemler Dengesi 4.Cari Açık 5.Sermaye ve Finans Hesabı 114 ABSTRACT Yılmaz Nazan “Current Deficit Financing Evaluation of Turkey Application”, Gazi University, Social Sciences Institute, M. Sc. Thesis in Financing Program, Ankara, 2009. The current deficit in recent years the concept all over the country's economy is among the issues most discussed. Especially in developing countries, current deficit, that we see more of the importance of the concept. Current deficit is only the result of balance of payments, but it draws more attention than balance of payments. By implication in this study, not only working about current account and balance of payments was examined fully. This study, consists of three parts. In the first part, balance of paymets and its sub-accounts were analyzed. In the second section balance of current proccess was eaminated with current deficit and some suggestions was put forward about how to finance the current deficit. th third and last part is based on Turkey's current deficit problem. As a result, some solutions has been brought about Turkey's current deficit problem. These solutions are respectively; obtained from other countries rather than short-term capital can be made long-term, effect of increased investment resulting in employment creation, ensuring secure environment for investors, collapse of domestic demand. The purpose of this study; available in our country that created the current deficit is determined by factors and sggestions regarding the solution to the current deficit is to resolve. Key Words 1. Balance of Payments 2. Current Account 3. Balance of Current Process 4. Current Deficit 5. Capital and Financial Account