cari açığın f - Gazi Üniversitesi Açık Arşiv

advertisement
T.C.
GAZĐ ÜNĐVERSĐTESĐ
SOSYAL BĐLĐMLER ENSTĐTÜSÜ
ĐŞLETME ANABĐLĐM DALI
FĐNANSMAN BĐLĐM DALI
“CARĐ AÇIĞIN FĐNANSMANINDA TÜRKĐYE UYGULAMASININ
DEĞERLENDĐRĐLMESĐ”
YÜKSEK LĐSANS TEZĐ
Hazırlayan
Nazan YILMAZ
Tez Danışmanı
Prof. Dr. Nevzat AYPEK
Ankara – 2009
T.C.
GAZĐ ÜNĐVERSĐTESĐ
SOSYAL BĐLĐMLER ENSTĐTÜSÜ
ĐŞLETME ANABĐLĐM DALI
FĐNANSMAN BĐLĐM DALI
“CARĐ AÇIĞIN FĐNANSMANINDA TÜRKĐYE UYGULAMASININ
DEĞERLENDĐRĐLMESĐ”
YÜKSEK LĐSANS TEZĐ
Hazırlayan
Nazan YILMAZ
Tez Danışmanı
Prof. Dr. Nevzat AYPEK
Ankara – 2009
ONAY
Nazan Yılmaz tarafından hazırlanan “Cari Açığın Finansmanında Türkiye
Uygulamasının Değerlendirilmesi” adlı çalışma 25.09.2009 tarihinde
yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği ile başarılı bulunarak jürimiz
tarafından Đşletme anabilim dalı Finansman bilim dalında YÜKSEK
LĐSANS TEZĐ olarak kabul edilmiştir.
………………………………….............
Prof. Dr. Nevzat AYPEK (Başkan)
………………………………….............
Doç. Dr. Kürşat YALÇINER
………………………………….............
Yrd. Doç. Dr. Cihan TANRIÖVEN
ÖNSÖZ
Bu çalışmada Türkiye’de ve diğer ülke ekonomilerinde temel
göstergelerden biri olan cari açık konusu ele alınmıştır.
Tez konusu olarak seçilen “Cari Açığın Finansmanında Türkiye
Uygulamalarının Değerlendirilmesi“ konusu son yıllarda uluslararasılaşma ve
ekonomik piyasaların bu uluslararasılaşmadan çok hızlı etkilenmesiyle
beraber çok büyük bir önem kazanmıştır. Hemen hemen bütün ülke
ekonomilerinin temel sorunu olan “Cari Açık” Türkiye’de de para otoriteleri ve
ekonomistler tarafından sıkça üzerinde tartışılan çok önemli bir konu haline
gelmiştir.
Bu nokta da ülkelerin para ve mali politikalarına yön vermelerinde
temel kavramlardan biri olan cari açığın detaylı analizi ve bu konuda en
büyük sorun olan cari açığın finansmanına ışık tutabilecek bir çalışma
gerçekleştirilmeye çalışılmıştır.
Bu çalışmanın hazırlanmasında emeği geçen, katkısı olan pek çok
kurum ve kişi bulunmaktadır. Bu bağlamda, öncelikle bu çalışmanın tüm
aşamalarında bilgi, deneyim ve becerilerinden yararlandığım,
desteğini
benden esirgemeyen saygı değer danışman hocam Prof. Dr. Nevzat Aypek’e
teşekkürü borç bilir ve her daim yanımda olan aileme sonsuz sevgi ve
saygılarımı sunarım.
Faydalı bir çalışma olması dileğiyle.
Nazan YILMAZ
ii
ĐÇĐNDEKĐLER
ÖNSÖZ ........................................................................................................... i
ĐÇĐNDEKĐLER ................................................................................................ ii
KISALTMALAR DĐZĐNĐ.................................................................................. v
TABLO VE ŞEKĐLLER DĐZĐNĐ...................................................................... vi
GĐRĐŞ ............................................................................................................. 1
BĐRĐNCĐ BÖLÜM
ÖDEMELER BĐLANÇOSU
1.1. ÖDEMELER BĐLANÇOSU TANIM VE KAPSAMI ................................... 4
1.2. ÖDEMELER BĐLANÇOSUNDA KAYIT ĐLKELERĐ................................... 7
1.2.1. Çift Kayıt Đlkesi (Standart Muhasebe Sistemi) .................................. 7
1.2.2. Đşlemlerin Kayıt Zamanı (Mülkiyet Değişimi)....................................10
1.2.3. Piyasa Fiyatı (Piyasa Değeri) ..........................................................10
1.3. ÖDEMELER BĐLANÇOSUNDA ĐŞLEM ÇEŞĐTLERĐ ..............................11
1.3.1. Değişmeler (Exchange) ...................................................................11
1.3.2. Karşılıksız Transferler......................................................................11
1.3.3. Ülke Sınırındaki Değişiklikler ve Göç...............................................11
1.3.4. Değer Değişikliği .............................................................................12
1.3.5. Alacak ve Yükümlülüklerin Yeniden Sınıflandırılması......................12
1.4. ÖDEMELER BĐLANÇOSUNUN ANA HESAP GRUPLARI.....................13
1.4.1. Cari Đşlemler Hesabı ........................................................................14
1.4.1.1. Mal Ticareti Hesabı ...................................................................15
1.4.1.2. Hizmet Ticareti Hesabı..............................................................15
1.4.1.3.Karşılıksız Transferler Hesabı....................................................17
1.4.2. Sermaye ve Finans Hesabı .............................................................17
1.4.2.1. Sermaye Hesabı .......................................................................18
1.4.2.2. Finans Hesabı...........................................................................19
1.4.3. Resmi Rezerv Hesabı......................................................................21
iii
1.4.4. Net Hata ve Noksan Hesabı ............................................................23
1.5. ÖDEMELER BĐLANÇOSUNUN ŞEMATĐK YAPISI ................................24
1.6.ÖDEMELER DENGESĐ TÜRKĐYE UYGULAMASINA GÖRE AYRINTILI
SUNUM KALEMLERĐ....................................................................................26
ĐKĐNCĐ BÖLÜM
CARĐ ĐŞLEMLER DENGESĐ
2.1.CARĐ ĐŞLEMLER DENGESĐNĐN TANIMI ................................................31
2.2. CARĐ ĐŞLEMLER DENGESĐNĐN ÜLKE EKONOMĐLERĐNDEKĐ YERĐ VE
ÖNEMĐ ..........................................................................................................35
2.3. CARĐ ĐŞLEMLER DENGESĐNĐ ETKĐLEYEN FAKTÖRLER ....................37
2.3.1. Ticaret Hadleri .................................................................................37
2.3.2. Mali Politikalar .................................................................................38
2.3.3. Reel Döviz Kurları ...........................................................................39
2.3.4. Đç Ticaret Hadleri ve Servet Etkileri .................................................40
2.4.CARĐ AÇIK ..............................................................................................41
2.4.1. Cari Açığı Oluşturan Nedenler.........................................................43
2.4.1.1. Yapısal Nedenler ......................................................................43
2.4.1.2. Đktisadi Dalgalanma...................................................................45
2.4.1.3. Geçici Faktörler.........................................................................45
2.4.1.4. Döviz Spekülasyonu ve Mali Krizler ..........................................46
2.4.2. Cari Açığa Karşı Uygulanacak Tedbirler..........................................46
2.4.2.1. Kısa Vadeli Tedbirler................................................................47
2.4.2.2. Uzun Vadeli Tedbirler ...............................................................48
2.4.3. Cari Açığın Sürdürülebilirliği ............................................................49
2.4.3.1. Cari Açığın Sürdürülebilirliğini Etkileyen Faktörler ....................52
2.4.4. Cari Đşlemler Açığına Đlişkin Tartışmalar ..........................................57
2.4.5. Cari Açığın Finansmanı ...................................................................61
2.4.5.1. Doğrudan Denetimler................................................................62
iv
2.4.5.2. Devalüasyon .............................................................................63
2.4.5.3. Merkez Bankası Müdahaleleri...................................................64
2.4.5.4.Sermaye Ve Finans Hesabının Etkisi.........................................65
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
CARĐ AÇIĞIN FĐNANSMANINDA TÜRKĐYE UYGULAMASI
3.1. 2000 – 2007 YILLARI ARASINDA TÜRKĐYE’NĐN ÖDEMELER
BĐLANÇOSU ANALĐZĐ...................................................................................77
3.2. 2008 YILI TÜRKĐYE ÖDEMELER BĐLANÇOSU ANALĐZĐ ......................90
3.2.1. Genel Görünüm ...............................................................................90
3.2.2. Cari Đşlemler Hesabı ........................................................................93
3.2.2.1. Mal Đhracatı ...............................................................................93
3.2.2.2. Mal Đthalatı ................................................................................95
3.2.2.3. Hizmetler Hesabı ......................................................................97
3.2.2.4. Gelir Hesabı ..............................................................................98
3.2.2.5. Cari Transferler Hesabı.............................................................98
3.2.3. Sermaye ve Finans Hesabı .............................................................99
3.2.3.1. Doğrudan Yatırımlar..................................................................99
3.2.3.2. Portföy Yatırımları ...................................................................101
3.2.3.3. Diğer Yatırımlar.......................................................................102
SONUÇ.......................................................................................................106
KAYNAKÇA ...............................................................................................108
ÖZET ..........................................................................................................113
ABSTRACT ................................................................................................114
v
KISALTMALAR DĐZĐNĐ
AB
Avrupa Birliği
a.g.e.
Adı Geçen Eser
a.g.r.
Adı Geçen Rapor
ABD
Amerika Birleşik Devletleri
Cif
Sigorta ve Navlun Dahil Mal Bedeli
DĐBS
Devlet Đç Borçlanma Senedi
Fob
Sigorta ve Navlun Hariç Mal Bedeli
GOÜ
Gelişmekte Olan Ülkeler
GSMH
Gayri Safi Milli Hasıla
GSYĐH
Gayri Safi Yurtiçi Hasıla
ĐMF
Uluslararası Para Fonu
ĐMKB
Đstanbul Menkul Kıymetler Borsası
OECD
Ekonomik Đşbirliği ve Kalkınma Örgütü
TCMB
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
TÜĐK
Türkiye Đstatistik Kurumu
vi
TABLO VE ŞEKĐLLER DĐZĐNĐ
Şekil 1.
“Ödemeler Bilançosu Şematik Görünümü”
Şekil 2.
“ABD, Japonya, Đngiltere ve Fransa’nın 2001 Yılı Ödemeler
Bilançosu Özeti”
Şekil 3.
“Tayland’ın 1996 - 1998
Tarihlerine Ait Ödemeler Bilançosu
Özeti”
Şekil 4.
“Türkiye’nin 2000 – 2003 Yılları Ödemeler Bilançosu”
Şekil 5.
“Türkiye’nin 2004 – 2007 Yılları Ödemeler Bilançosu”
Şekil 6.
“2003 – 2008 Yılları Arası Türkiye Mal Đthalat ve Mal Đhracatının
Grafiksel Görünümü”
Şekil 7.
“Türkiye 2004
– 2008 Yılları Arası
Hizmetler Dengesi
Hesabı’nın Grafiksel Görünümü”
Şekil 8.
“Türkiye 2004 – 2008 Yılları Arası Cari Transferler Hesabı’nın
Grafiksel Görünümü “
Şekil 9.
“Türkiye’de 2005 – 2008 Yılları Arası Gerçekleşen Doğrudan
Yatırımların Grafiksel Görünümü”
Şekil 10.
“Türkiye’de
2003 – 2008 Yılları
Arasında Gerçekleşen
Doğrudan ve Portföy Yatırımlarının Karşılaştırmalı Grafiği”
Şekil 11.
“Türkiye’nin 2004 – 2008 Yılları Arasında Cari Đşlemler Hesabı
ve Finansmanı”
vii
Şekil 12.
“Türkiye’nin 2008 Yılı Cari Đşlemler Açığına ve Finansmanına
Đlişkin Oranlar Tablosu”
GĐRĐŞ
Günümüz dünyasında ülke ekonomileri birbirinden bağımsız olarak
düşünülemez hale gelmiştir, tüm ülkeler birbirleriyle sürekli ekonomik ilişki
içerisindedirler. Dolayısıyla, ülkelerinde aynı firmalar gibi hesap kalemlerini
kontrol altına almaları ve analiz etmeleri kaçınılmaz bir sonuç olmuştur. Bu
noktada karşımıza “Ödemeler Bilançosu” kavramı çıkmaktadır. Ödemeler
Bilançosu; genel olarak bir ülkenin belirli bir dönemde yurt dışıyla yapmış
olduğu tüm
ekonomik işlemlerin gösterildiği bir tablodur. Ödemeler
bilançosunda ülkelerin ithalat, ihracat, turizm gelirleri, sermaye hareketleri vb.
gibi
diğer
ülkelerle
yapmış
olduğu
tüm
işlemlerin
ayrıntılı
hesabı
tutulmaktadır.
Ödemeler bilançosunun en önemli alt hesaplardan birisi Cari Đşlemler
Hesabıdır. Cari Đşlemler Hesabı genel olarak mal-hizmet ithalatı ile malhizmet ihracatını gösteren alt hesap grubudur. Cari işlemler hesabın da
alacak toplamının, borç toplamından fazla olması durumunda ise cari işlemler
hesabı açık vermektedir. Daha net bir ifade ile “cari açık” oluşmaktadır.
Cari açık günümüzde ülke ekonomilerinin başlıca göstergelerinden
sayılmaktadır. Özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde yüksek cari
açık rakamları ülke içerisinde ve uluslararası ekonomik ilişkilerde olumsuz bir
hava yaratmaktadır. Diğer taraftan gelişmekte olan ülkelerin cari açık
rakamlarının oldukça yüksek olması da kaçınılmaz bir durumdur. Çünkü
artan tüketim harcamaları iç piyasadan karşılanamamakta ve dışa bağımlı
ekonomiler oluşmaktadır. Bu durum ise sık aralıklarla yaşanan ekonomik
krizlere neden olmaktadır.
Bu noktada ülkelerin kendilerini dışa bağımlılıktan korumak ve
ekonomik krizlerin yaşanmasını engellemek amacıyla bu soruna ilişkin bazı
2
çözüm yolları bulmaları gerekmektedir. Bu çözümlerden en önemli olanı ise
cari açığın finansmanıdır.
Bu çalışmada cari açığın finansmanı konusunda; açığın ne şekilde
finanse edileceği Türkiye ve Dünya’dan örnekler verilerek anlatılmaya
çalışılmış, konuya çeşitli çözüm önerileri getirilmiştir. Türkiye’nin son yıllarda
karşı karşıya kaldığı yüksek cari açık rakamları, cari açığın sebepleri ve ne
şekilde finanse edilmeye çalışıldığı analiz edilmiştir.
Çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Đlk bölümde ödemeler bilançosu
detaylı olarak incelenmiştir. Ödemeler bilançosunun tanım ve kapsamı,
ödemeler bilançosunda işlem çeşitleri, ödemeler bilançosunda kayıt ilkeleri
bu bölümün temel hatlarını oluşturmaktadır. Ayrıca bu bölümde ödemeler
bilançosunun alt hesap grupları olan “Cari Đşlemler Hesabı”, “Sermaye ve
Finans Hesabı”, “Rezerv Hesabı”, “ Net Hata Noksan Hesabı” ele alınmıştır.
Đkinci bölüm ise tamamen cari işlemler hesabı ve cari açık konusu
üzerine odaklanan bir bölümdür.
Burada cari işlemler hesabı ve alt
hesapları, cari açığı oluşturan sebepler ve cari açığın oluşturduğu ekonomik
ve sosyal etkiler üzerinde durulmuştur. Ayrıca cari açığın finansmanı ve
finansmanında kullanılan kaynaklar incelenmiştir. Cari işlemler hesabı ile
sermaye ve finans hesabı arasında ki ilişki, yüksek cari açık ve
sürdürülebilirliğine değinilmiştir. Bu bölüm cari açık finansmanına çözüm
önerileri sunularak sonlandırılmıştır.
.
Üçüncü ve son bölümde ise Türkiye’nin yıllar itibariyle cari açık sorunu
ele alınmış bu konuyla ilgili uygulanan politikalar ve bu politikaların etkinliği
tartışılmıştır. Ayrıca konuyla ilgili istatistiki veriler kullanılarak ve diğer ülke
ekonomilerinden örnekler verilerek karşılaştırmalı analiz yoluna gidilmiştir.
Türkiye’nin ekonomik şartları göz önünde bulundurularak, yabancı
sermaye girişine değinilmiştir.
Son olarak ise,
Türkiye’nin 2000 yılından
3
günümüze ödemeler bilançosu hareketleri incelenmiş, cari açık sorununa
çözüm önerileri getirilmiştir.
BĐRĐNCĐ BÖLÜM
ÖDEMELER BĐLANÇOSU
Ödemeler bilançosu istatistiklerinin derlenmesine ilişkin uluslararası
standartlar Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) üye ülkelerine yol gösterici
olarak hazırladığı “Ödemeler Dengesi El Kitabı” nda yer almakta olup, söz
konusu standartlar ödemeler dengesi istatistiklerinin karşılaştırılabilirliğini
sağlamaktadır.
Halen bu el kitaplarının beşinci versiyonu uygulanmakta olup, altıncı
versiyonu üzerinde çalışmalar devam etmektedir. Bu metinde yer alan tanım,
kayıt ve sınıflama bilgileri beşinci el kitabı temel alınarak hazırlanmıştır.1
1.1. ÖDEMELER BĐLANÇOSU TANIM VE KAPSAMI
Ödemeler bilançosu dar ve geniş anlamda olmak üzere iki şekilde
tanımlanabilir. Ödemeler bilançosu genellikle bir yıl içinde bir ülkenin yerlileri
ile yabancılar arasında yapılan ödemelerin sistematik bir şekilde tutulduğu
belgelerdir. Bu dar anlamda ödemeler bilançosunun tanımıdır. IMF ödemeler
bilançosunu geniş anlamda tanımlamıştır. IMF’ ye göre ödemeler bilançosu,
belirli bir süre içinde bir ekonominin yerlileri ile yabancılar arasında meydana
gelen ekonomik akımlara bağlı değerlerin, transfer ödemelerinin ve
rezervlerde meydana gelen değişikliklerin sistematik ve muhasebe kayıtlarına
uygun olarak belirlendiği istatistiki bir belgedir. 2
Ödemeler dengesi tanımında iki önemli temel kavram vardır. Bunlar ;
“ekonomi” ve “yerleşiklik”tir. Ekonomi sözcüğü ile bir ülke (Türkiye ,
1
2
TCMB, “Ödemeler Dengesi Đstatistikleri Tanım Ve Türkiye Uygulaması Raporu”, 2008, Sayfa 4.
Karluk, Rıdvan: “ Uluslararası Ekonomi” , Beta Yayınları, 7. Basım, Đstanbul, 2003 Sayfa 439.
5
Almanya), herhangi bir federal devlet (ABD), bir şehir (Hong Kong) veya bir
ekonomik birlik veya bölgesel bir ekonomik grup (Avrupa Birliği) ifade
edilmektedir. Diğer tanım olan yerleşiklik (mukim), tanımdaki ifadesi ile
ülkenin yerlileri, bir yıldan fazla süre içinde bir ülkede devamlı ve düzenli
olarak ikamet edenlerdir. Almanya’da çalışan Türk vatandaşları, Türkiye’nin
değil, Almanya’nın yerleşiğidirler. Bir ekonomi de yerleşikler kavramına dört
önemli grup girmektedir. Bunlar 3 ;
-
Kişiler,
-
Merkezi ve mahalli hükümetler, bakanlıklar ve bunlara bağlı
birimler; bir ülkenin yurt dışındaki sivil ve askeri diplomatik
misyonları, o ekonominin toprakları dışındaki yerleşikleri olarak
kabul edilir. Bu bakımdan burada çalışan personel asıl ülkenin
yerleşiği sayılır.
-
Kar dışı kuruluşlar; üniversite, hastane, vakıf gibi sosyal, sağlık,
eğitim, kültür ve diğer faaliyetlerle uğraşan kuruluşlardır.
-
Đşletmeler; bir ülkenin toprakları üzerinde kurulmuş mal ve hizmet
üretimi yapan, kira, patent hakkı gibi veya hükümet tarafından
basılan kıymetli evrak benzeri işlemlerle uğraşan gerçek veya tüzel
kişilerdir. Özel kamu veya karma nitelikte olabilirler.
Ödemeler Dengesi istatistikleri aylık, üçer aylık, yıllık gibi belli bir
dönem aralığında yurt dışında yerleşik kişilerle gerçekleştirilen ekonomik
akımları ölçmektedir. Bu istatistikler yayınlanırken kullanılan hesap birimi,
ekonominin kendi para birimi veya uluslararası piyasalarda geçerliliği olan
3
Karluk Rıdvan , a.g.e. , Sayfa 440.
6
başka bir para birimi olmaktadır. Para birimi seçiminde seçilen para biriminin,
diğer para birimlerine göre istikrarlı olmasına dikkat edilir. 4
Ödemeler Bilançosu, ülkelerin belirli bir dönem içindeki dış ekonomik
ve mali ilişkilerinin durumunu gözler önüne sermektedir. Ülkenin mal, hizmet
ve sermaye akımları gibi işlemler dolayısıyla dış dünyadan sağladığı gelirlerin
dışarıya yaptığı ödemelere eşit olup olmadığını ortaya koyar. Bir ülkenin
ödemeler bilançosundaki denge ya da dengesizlik, o ülkenin uluslararası
ödeme gücündeki iyileşme ya da bozulmaları yansıtır, dolayısıyla çoğu kez o
ülkenin uluslararası alandaki ekonomik ve mali itibarının bir göstergesi olarak
yorumlanır. Ödemeler Bilançosu uygulanan ekonomik ve mali politikaların bir
sonucudur. O bakımdan hükümetlerin ekonomik politika uygulamalarında ki
başarılarının ya da başarısızlıklarının bir göstergesi olarak değerlendirilmesi
doğaldır.5
Ödemeler bilançosu muhasebe anlamındaki bilanço kavramından
farklıdır. Ödemeler bilançosu, ülkenin belirli bir andaki toplam borç ve
alacaklarını değil, ülkenin bir yıl içerisindeki diğer ülkelerle yapmış olduğu
ekonomik işlemlerin ne yönde değiştiğini gösterir. Bu açıdan firmaların
bilançoları yerine daha çok kar-zarar tablosuna benzerler.
Ödemeler bilançosu tüm ülkeler açısından önemlidir ve önemini artıran
çeşitli faktörler vardır. 6 Bunlardan birincisi, ödemeler bilançosu, bir ülke
parasının arz ve talebi ile ilgili ayrıntılı bilgi sağlar. Örneğin, eğer bir ülke,
ihraç ettiğinden daha fazlasını ithal ederse (diğer şeyler sabit kalmak
kaydıyla) döviz piyasasında ulusal para arzının, talebini geçme ihtimali vardır.
Bu durumda ülkenin parası diğer paralar karşısında değer kaybı baskısı
altına girebilir. Tersi durumda ise ülke ithal ettiğinden daha fazla ihraç eder, o
zaman da para birimi değer kazanabilir.
4
TCMB, a.g.r. ,Sayfa 1.
Seyidoğlu Halil, “ Uluslararası Đktisat- Teori, Politika Ve Uygulama” , Đstanbul, 2003, Sayfa 395.
6
Yalçıner Kürşat “ Uluslararası Finansman” , Gazi Kitapevi, Ankara, 2008, Sayfa 127.
5
7
Đkincisi, bir ülkenin ödemeler bilançosu verileri, o ülkenin bir iş ortağı
olarak dünyanın geri kalanıyla olan iş potansiyeline işaret edebilir. Eğer bir
ülke önemli ödemeler bilançosu zorluklarıyla boğuşuyorsa, o ülke dış
dünyadan olan ithalatını artıramayabilir. Onun yerine, ülke ithalatı kısıtlamak
için önlemler alınmasını teşvik ediyor ve ödemeler bilançosu durumunu
iyileştirebilmek için sermaye akışını engelliyor olabilir.
Öte yandan, önemli derecede ödemeler bilançosu fazlası yaşayan bir
ülke daha çok, ithalatını artırmaya, yabancı girişimciler için piyasa imkanları
yaratmaya ve daha az olarak da döviz kuru kısıtlamaları teşvik etmeye
eğilimlidir.
Üçüncüsü, ödemeler bilançosu verileri, uluslararası ekonomik rekabet
ortamında ülkenin performansını değerlendirmek için kullanılabilir. Örneğin,
bir ülke yıldan yıla ticari açık veriyorsa, bu ülke endüstrisinin uluslar arası
rekabetten yoksun olduğuna işaret edebilir.
1.2. ÖDEMELER BĐLANÇOSUNDA KAYIT ĐLKELERĐ
1.2.1. Çift Kayıt Đlkesi (Standart Muhasebe Sistemi)
Ödemeler
bilançosunda
işlemlerin
kaydedilmesinde
standart
muhasebe sistemi kullanılmaktadır. Bu sistemde ana kural her bir işlemin eşit
değerde iki ayrı kaleme iki kayıt olarak kaydedilmesidir. Bu kayıtlardan biri
pozitif (+) işaretle gösterilen alacak kaydı, diğeri ise negatif (-) işaretle
gösterilen borç kaydıdır. Dolayısıyla ödemeler bilançosu kayıtlarında her bir
ekonomik işlemin bir alacak bir de borç olmak üzere iki kaydı gerekmektedir.
Kural olarak bütün pozitif değerlerin toplamı ile bütün negatif değerlerin
toplamının eşit olması gerekmektedir. Böyle bir durumda net toplamın sıfır
değerinde olması kaçınılmazdır. Ödemeler bilançosunda;
8
Alacak (+) Kayıtlar:
-
Cari işlemlerde, reel kaynak (mal ve hizmet) ihracını
-
Sermaye işlemlerinde, yükümlülük artışını veya varlık azalışını
Borç (-) Kayıtlar:
-
Cari işlemlerde, reel kaynak(mal ve hizmet) ithalini
-
Sermaye işlemlerinde, yükümlülük azalışını veya varlık artışını
gösterir.7
Ödemeler bilançosunda çoğu işlemler, genellikle bir ekonominin
yerleşikleri ile yerleşiği olmayanlar arasında ki değişimden elde edilen veya
diğerine sağlanan ekonomik değerlerin transferini içerir. Diğer bir deyişle,
dışarıya verilen bir ekonomik değer karşılığında, ona eşit değerde başka bir
değer elde edilir. Örneğin,
mal ihracı ile diğer ekonomiye reel kaynak
transferi yapılmakta (+) buna karşılık elde edilen mal bedeli mali kaynakları
eşit değerde (-) artırmaktadır. Đşlemler herhangi bir değişimden doğmuyorsa (
tek taraflı bir işlem) girişler dengeyi sağlamak için ya karşılık kalemleri ya da
karşılıksız transfer olarak kabul edilir ve karşı kayıtları yapılır.8
Aşağıda çift kayıt işlemlerine ilişkin çeşitli örnekler verilmiştir 9
Örnek 1 : Đhracat mal bedeli olarak ihracatçının yurtiçinde yerleşik bir
banka nezdindeki döviz tevdiat hesabına yurtdışında yerleşik ithalatçı
tarafından yurtdışından transfer edilen 100 birimlik tutarın kaydı aşağıdaki
gibi yapılır.
7
TCMB, a.g.r. , Sayfa 3,4 .
Karluk, Rıdvan , a.g.e. , Sayfa 442.
9
TCMB, a.g.r., Sayfa 3,4.
8
9
Hesap Adı
Borç
Cari Đşlemler Hesabı
100
Alacak
- Đhracat
Sermaye ve Finans Hesabı
100
- Diğer yatırımlar / Varlıklar/ Bankaların Döviz Varlıkları
Örnek 2: Yurt dışında yerleşik bankalardan yurtiçinde yerleşik bir
bankanın sağladığı 100 birim tutarında ki sendikasyon kredisi kullanımı
aşağıdaki şekilde ödemeler bilançosuna kaydedilir.
Hesap Adı
Borç
Sermaye ve Finans Hesabı
100
Alacak
- Diğer Yatırımlar / Varlıklar / Bankaların Döviz
Varlıkları
Sermaye ve Finans Hesabı
100
-Diğer Yatırımlar / Yükümlülükler/Krediler
Örnek 3: Nakit ödeme içermeyen bazı işlemler de ödemeler bilançosu
kayıtlarına alınmaktadır. Örneğin, yurtiçinde yerleşik bir ithalatçının yurt
dışında yerleşik ihracatçıdan 100 birim tutarındaki malın bedelini fiili ithalden
sonraki vade de ödemek üzere mal alımı yapmasına ilişkin kayıtlar
aşağıdadır.
a) Malın ithalinde;
Hesap Adı
Borç
Cari Đşlemler Hesabı
100
Alacak
-Mallar
Sermaye ve Finans Hesabı
-Diğer Yatırımlar / Yükümlülükler / Ticari Krediler
100
10
b) Vadede ihracatçıya malın bedelinin ödenmesinde;
Hesap Adı
Borç
Sermaye ve Finans Hesabı
100
Alacak
-Diğer Yatırımlar / Varlıklar / Bankalar / Döviz
Varlıkları
Sermaye ve Finans Hesabı
100
-Diğer Yatırımlar / Yükümlülükler / Ticari Krediler
1.2.2. Đşlemlerin Kayıt Zamanı (Mülkiyet Değişimi)
Ticari ilişkilerde sözleşmeye bağlılık esastır. Malın veya hizmetin
teslim tarihi ve bunlar için yapılacak ödemenin sözleşmede belirtilmesi ve bu
tarihte
yapılması
gerekir.
Ödemeler
bilançosunda
çift
kayıt
ilkesi
çerçevesinde işlemlerin kayıt zamanı; malın mülkiyetinin değişim anıdır. Her
iki tarafında aynı tarihte kayıt yapmaları en uygun olanıdır.
1.2.3. Piyasa Fiyatı (Piyasa Değeri)
Ekonomik
işlemlerin
değerlendirilmesinde
piyasa
fiyatı
kullanılmaktadır. Piyasa fiyatı, işlemin gerçekleştiği ve alıcı ile satıcının
almaya ve satmaya razı oldukları fiyat olarak tanımlanabilir. Söz konusu fiyat
monopol veya daha değişik bir piyasada oluşabilir. Önemli olan, alıcı ve
satıcının birbirlerinden bağımsız taraflar olmasıdır.
11
1.3. ÖDEMELER BĐLANÇOSUNDA ĐŞLEM ÇEŞĐTLERĐ
Ödemeler bilançosunda sadece “ödemeler” kelimesi yer almasına
rağmen, ödemeler bilançosu sadece ödemelere ilişkin işlemleri değil,
aşağıda yer alan tüm işlemleri kapsamaktadır. 10 Bunlar:
1.3.1. Değişmeler (Exchange)
Ödemeler bilançosunda ki en önemli ve hacimce en büyük olan işlem
çeşididir. Değişim, başkalarına sağlanan ekonomik bir değer karşılığında,
karşı taraftan o ekonomik değere eşit bir değerin elde edilmesidir. Mal ve
hizmet ithali karşılığında mal ve hizmet veya mali bir değer ihracı, mali bir
değer ihraç veya ithali karşılığında yine bir mali değer değişimi bu
kapsamdadır.
1.3.2. Karşılıksız Transferler
Karşılık beklenmeden yapılırlar. Hibeler, bir yıldan uzun süre yurt
dışında ikamet eden işçilerin tasarruflarından ülkelerine gönderdikleri tutarlar
bu gruba girer.
1.3.3. Ülke Sınırındaki Değişiklikler ve Göç
Toprak
ekonominin
değişikliği
kazandığı
sonucunda
net
bir ekonominin kaybettiği, diğer
değerlerin
transferlerini
yansıtan
karşılık
kayıtlarının, ödemeler bilançosuna girmesi gerekir. Aynı durum, göç için de
söz konusudur. Her iki durumda da, yerleşik statüsü değişen kişi ve
kurumların varlık ve yükümlülükleri yeni ekonominin varlık ve yükümlülüğü
şekline dönüşür.
10
Karluk Rıdvan, a.g.e. , Sayfa 441.
12
1.3.4. Değer Değişikliği
Reel kaynaklar ve mali kalemlerin değerleri zaman içinde değişebilir.
Bu değişiklikler, fiyatlar ve döviz kurlarında meydana gelen değişmelerden
dolayı aynı anda veya ayrı zamanlarda meydana gelebilir. Değişmeler
sonucunda meydana gelen farkların ödemeler bilançosundan arındırılması
gerekir.
1.3.5. Alacak ve Yükümlülüklerin Yeniden Sınıflandırılması
Ekonomide zaman içinde meydana gelen değişiklikler sonucunda mali
kalemlerin yeniden sınıflandırılması gereği ortaya çıkabilir. Yurt dışında bir
şirkette hisse sahibi (portföy yatırımı) olan özel veya tüzel kişinin bu şirketin
yönetimini ele geçirme amacı ile söz konusu kuruluşun hisselerinin büyük bir
bölümünü satın alması sonucunda, önceden kayıtlara “portföy yatırımı”
olarak geçmiş olan yatırım “ doğrudan yatırım” şekline dönüşür.
değişikliğin,
ödemeler
bilançosuna
yansıtılarak
yeniden
Bu
sınıflandırma
yapılması gerekir.
Yeniden sınıflandırma, Türkiye için 1984 yılı ödemeler bilançosunda
yapılmıştır. 1983 yılı sonuna kadar resmi rezerv niteliğinde olan ticari
bankaların serbest döviz mevcutları, 1984 yılında alınan yeni ekonomik
önlemler ile birlikte bu niteliğini yitirmiş ve bankalar rezervlerini serbestçe
kullanabilir duruma gelmişlerdir. Bunun sonucunda bankalar rezervi, yeniden
sınıflandırarak, ödemeler bilançosunda resmi rezervlerden arındırılmış
sermaye hareketlerinin bir alt kalemi olan kısa vadeli varlıklar bölümünde
gösterilmeye başlanmıştır.
13
1.4. ÖDEMELER BĐLANÇOSUNUN ANA HESAP GRUPLARI
Bir yılda bir ülkede ki yerleşiklerle yabancılar arasında çok çeşitli ve
sayıca binlere, on binlere varan iktisadi işlemler yapılır. Bunları ödemeler
bilançosunda tek tek göstermek hem zordur, hem de fazla faydalı değildir. Bu
nedenle bir ülkenin ödemeler bilançosu düzenlenirken tabloda yer alacak
işlemler sınıflandırılır ve birbirinin aynı ya da benzeri işlemler bir araya
getirilerek ayrı bölümler oluşturulur.11
Ödemeler bilançosunda uluslararası ekonomik işlemler yer alır. Bu
işlemlerin bir kısmı geleneksel olarak ekonomik işlemlerin içerisinde yer alan
mal ve hizmet ticareti biçiminde gerçekleşebileceği gibi, bir kısmı da,
günümüzde
önemi
giderek
artan,
sermaye
hareketleri
biçiminde
gerçekleşmektedir.
Uluslararası ekonomik ilişkiler ödemeler bilançosuna gelişi güzel değil,
birbirlerine olan benzerliklerine ve ekonomik etkilerine göre gruplandırılmış
olarak kaydedilirler. Bu temel hesap grupları şunlardır;
- Cari Đşlemler Hesabı
- Sermaye ve Finans Hesabı
- Resmi Rezerv Hesabı
- Net Hata ve Noksan Hesabı
Ödemeler Bilançosu daha önce değindiğimiz üzere bir tür kar-zarar
tablosuna benzemektedir. Dolayısıyla,
borç ve alacak kısımlarının genel
muhasebe anlamında birbirine eşit olması gerekeceğinden, noksan kalan
kısım için ”Net Hata ve Noksan Hesabı” adını taşıyan hesap eklenmiştir.
11
Kaya Salih, “Güncel Đthalat,Đhracat Ve kambiyo Đşlemleri” Beta Yayınları, Đstanbul, 2008,Sayfa 48.
14
Bu bölümde sırası ile Cari Đşlemler Hesabı, Sermaye ve Finans
Hesabı, Resmi Rezerv Hesabı ile Net Hata ve Noksan Hesabı, detaylı olarak
incelenecektir.
1.4.1. Cari Đşlemler Hesabı
Cari işlemler hesabı bir ekonominin makro ekonomik performansı ile o
ekonominin diğer ekonomilerle olan ilişkileri arasındaki karşılıklı bağlantıyı ve
bu karşılıklı ilişkinin zaman içerisinde nasıl değiştiğini yansıtmaktadır. 12
Cari işlemler hesabında her şeyden önce ülkenin dış alemle
gerçekleştirdiği mal işlemleri yer alır. Bu bağlamda cari hesapta mal ihracatı
pozitif, mal ithalatı ise negatif işaretle gösterilir. Mal işlemlerinin toplamına,
“Ticaret Dengesi” denilmektedir.
Cari işlemler hesabı, ödemeler bilançosunun başta gelen ve en önemli
bölümüdür.
Bu bölümde kendi içinde mallar, hizmetler ve karşılıksız
transferler alt bölümlerine ayrılır. Mallar ya da dış ticaret alt bölümünde bir yıl
içinde yapılan ithalat ve ihracat işlemleri yer alır. Hizmetler ya da
görünmeyenler başlığını taşıyan öteki alt bölümde ise, yabancılara yapılan ve
yabancıların yaptıkları hizmetlere ilişkin işlemler gösterilir. Bunlar ulaştırma,
turizm, sigortacılık, bankacılık gibi hizmetlerdir. Uluslararası yatırımlardan
sağlanan karların ve borçlanmalardan doğan faizlerin transferleriyle ilgili
işlemler ise karşılıksız transferler hesabına girer.13
Cari işlemler hesabına kaydedilen işlemlerin tamamı kendi aralarında
üç alt bölüme ayrılırlar. Bunlar; “Mal Ticareti Hesabı”, “Hizmet Ticareti
Hesabı” ve “Karşılıksız Transferler Hesabı”dır.
12
13
Yalçıner Kürşat , a.g.e., Sayfa 132.
Kaya Salih, a.g.e. , Sayfa 48.
15
1.4.1.1. Mal Ticareti Hesabı14
Mal ticareti yerine bazen “Görünür Ticaret” (Visible Trade) deyimi
kullanılır. Mal ithalat ve ihracatı çoğu ülkelerin uluslararası ekonomik işlemleri
içinde en büyük yeri tutar (genellikle 1/2 ile 2/3 arasında). Ayrıca mal ticareti
reel ekonomideki gelişmelerin en somut bir göstergesidir. Çünkü ülke
ekonomisinde üretim, teknoloji, verimlilik vb. gibi alanlarda gerçekleşen uzun
dönemli gelişmelerin bir sonucu olarak düşünülebilir.
Mal ihracatı ülkeye döviz kazandıran başlıca işlemdir. Kayıt tekniği
açısından alacaklı bir işlem olarak aktif kısmına kaydedilir (başka bir hesabın,
örneğin döviz hesabının, pasif yanına düşürülen borçlu kayıtla denkleştirilir).
Bunun tersine, mal ithalatı yabancılar lehine alacak hakkı doğurması
dolayısıyla borçlu bir işlem olarak kaydedilir.
Toplam mal ithalatı ile toplam mal ihracatı arasındaki farka “Dış Ticaret
Bilançosu”
adı
verilir.
Bu
kavram
dış
ödemeler
bilançosu
ile
karıştırılmamalıdır. Ödemeler bilançosu ülkenin tüm uluslararası gelir ve
giderlerini, dış ticaret bilançosu ise yalnızca dar anlamda mal ithal ve ihracını
kapsar.
1.4.1.2. Hizmet Ticareti Hesabı 15
Ülkenin hizmet ithali ve ihracından kaynaklanan ödeme akımları da
cari işlemler bilançosunun hizmetler bölümünde yer alır. Hizmet ithal ve
ihracatına “Görünmez Ticaret” (Invisible Trade) de denir. Uluslararası
hizmetler hesabının kapsamı aşağıdaki şekildedir;
14
Seyidoğlu Halil, a.g.e. , Sayfa402.
Ağaslan Erkan, “Türkiye’de Cari Açıkların Boyutları Ve sürdürülebilirliği”, Gazi Üniversitesi
Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2008, Sayfa 7.
15
16
a) Dış Turizm; Yabancı turistlerin ülkede yaptıkları harcamaları belirtir.
Yabancı turistler gezi, otel, yiyecek, müze ziyaretleri, hediyelik eşya gibi dış
hizmetleri karşılamak amacıyla dövizle ödemede bulunurlar. Bu kaynaktan
sağlanan gelirler, ele alınan ülkenin mal ihracatı gibi işlem görür.
b) Uluslararası Taşımacılık; Kara, deniz ve hava yolu araçlarıyla
yabancı ülkelere yolcu ve yük taşımacılığından kazanılan dövizler veya
yabancılara yaptırılan taşımacılık işlemleri dolayısıyla ödenen dövizler bu
grupta yer almaktadır.
c) Uluslararası Bankacılık ve Sigortacılık; Ulusal banka ve sigorta
şirketlerinin uluslararası faaliyetlerinden kazandıkları dövizler veya bu
hizmetler için yabancı kuruluşlara yapılan ödemeler bu kapsamda yer alır.
d) Yatırım Geliri Hesabı; Yurtiçindeki yabancı sermaye şirketlerinin
faaliyetlerinden kazanıp yurt dışına transfer ettikleri karlar, ülkedeki uzun ve
kısa süreli sermaye yatırımlarının geliri olarak (faiz ve temettü) dışarıya
gönderilen paralar ve resmi dış borç faizleri bu grupta yer alır.
e) Yurtdışı Đşçi Gelirleri; Yurtdışında çalışan işçilerin anayurda
gönderdikleri paralar da emek hizmetleri ihraç etmenin karşılığıdır.
Dolayısıyla işçi gelirleri alacaklı işlem olarak cari işlemlerin hizmetler hesabı
bölümünde gösterilirler.
f) Yurtdışı Resmi Hizmetler; Yurtdışında ülkeyi temsil eden elçilik
veya konsolosluk görevlilerinin ücret ve maaşları, devlete ait bina ve
arazilerin bakım ve onarımı, dışarıdaki askeri birlik ve görevlilerinin
harcamaları gibi resmi harcamalar ise bu grupta toplanmaktadır.
17
1.4.1.3.Karşılıksız Transferler Hesabı
Cari işlemler hesabının sonuncu hesabı karşılıksız transferlerdir. Bu
hesap “Tek Taraflı Transferler Hesabı” olarak da bilinir ve geri ödemesi
olmayan transferleri içerir. Ödemeler bilançosundaki diğer hesapların aksine,
tek taraflı transferler sadece tek yönlü akıma sahiptir, telafi edilmiş akımlar
yoktur. 16
Hükümetlerin yabancı ülkelere yaptıkları bağış niteliğindeki kalkınma
kredileri, afetlere uğrayanlara kamu kuruluşlarının verdikleri gıda ve ilaç gibi
ayni yardımlar, eğitim, sağlık, kültür ve dini nitelik taşıyan ve ticari amaç
gütmeyen uluslar arası kuruluşlara ödenen aidatlar ile bu tipteki uluslararası
kuruluşların (Unesco gibi) bütçelerine yapılan katkılarda bu gruba girer.
Karşılıksız transferler, transferlerde bulunan ülke açısından borç
olduğundan, hesabın borçlu tarafına kaydedilir. Borç kaydı, cari işlemler
hesabına aynı miktar alacak kaydı düşülerek denkleştirilir. Transfer para
olarak
yapılmışsa,
karşılıksız
transferler
hesabının ise alacaklı yanına kaydedilir.
hesabının
borçlu,
sermaye
17
1.4.2. Sermaye ve Finans Hesabı
Uluslararası ekonomik işlemlerin öteki grubunu da sermaye ithali ve
ihracı oluşturur. Sermaye işlemleri, genelde bir ülkede yerleşik kişi ve
kuruluşların yabancı bir ülkede yaptıkları fiziki yatırımlarla (üretim tesisleri,
bina, arazi vs.) , sınır ötesine aktarılan mali fonlardan (yabancı tahvil, hisse
senedi, hazine bonosu, vs. alım satımı, yabancı ülke bankalarında vadeli
hesap açtırılması gibi) oluşur.
16
17
Yalçıner Kürşat, a.g.e. , Sayfa 137.
Karluk, Rıdvan, a.g.e. , Sayfa 449.
18
Ödemeler bilançosu açısından, yurtdışından ülkeye sermaye girişi bir
alacak işlemi, ülkeden sermaye çıkışı da bir borç işlemidir. Dikkat edilirse bu
özellik mal ve hizmet akımlarında ki durumun tersinedir. Bununla birlikte, her
iki işlem grubunun dayandığı düşünce birbirinden farklı değildir. Gerek mal ve
hizmet ihracatı, gerekse yabancı sermaye girişi ülkeye döviz kazandırmakta
ya da dış dünya üzerinde bir alacak hakkı doğurmaktadır. Bunun tersine mal
ithali ve sermaye ihracı da ülkeden döviz çıkışına ya da yabancılara karşı
borçlanılmasına yol açmaktadır.18
Sermaye ve finans hesabı genel olarak sermaye ihracat ve ithalatının
izlendiği ödemeler bilançosu hesabıdır. “Sermaye Hesabı” ve “Finans
Hesabı” olmak üzere iki başlık altında incelenirler.
1.4.2.1. Sermaye Hesabı
Sermaye
hesabı
bölümünde,
sermaye
transferleri
(borcun
bağışlanması, göçmen transferleri gibi) üretilmeyen, finansal olmayan
varlıklar (kara parçası gibi üretilemeyen varlıkların alım/satımı ile patent
yayımlama hakkı gibi maddi olmayan varlıklar) sınıflandırılmaktadır. 2007 yılı
verilerine göre; bir başka ülkeden ülkemize göç eden kişilerin yurt dışında ki
varlıklarının ülkemize aktarımına ilişkin herhangi bir tutar gerçekleşmemiştir.
19
Bu hesap ülkemizdeki ödemeler bilançosunda belirli bir paya sahip
olmamakla beraber göçmen transferi gerçekleşen ülkelerde önemli bir yer
tutmaktadır.
18
19
Seyidoğlu Halil, a.g.e. , Sayfa 406.
Yalçıner Kürşat, a.g.e. , Sayfa141.
19
1.4.2.2. Finans Hesabı
Finans hesapları bölümünde, önemi sürekli artan ve uluslararası
ekonomik işlemler arasında en önemli yere sahip olan uluslararası sermaye
hareketleri izlenir. Sermaye hareketleri, günümüzde önemini hızla artırarak,
uluslararası ekonomik işlemlerin bir diğer türü olan ve cari işlemler hesabında
izlenen
uluslararası
mal
hareketlerinden
daha
önemli
bir
konuma
kavuşmuştur. Finans Hesapları; “Doğrudan Yatırımlar”, “Portföy Yatırımları”
ve “Diğer Yatırımlar” olarak gruplandırılırlar. Bu üç hesabın ayrıntıları aşağıda
yer almaktadır20:
a) Doğrudan Yatırımlar;
Bir ekonomide yerleşik bir kuruluşun bir
başka ekonomide yerleşik bir şirkette uzun vadeli ve kalıcı yatırım yapmak,
yönetiminde söz sahibi olmak amacıyla, şirket hisselerinin yüzde 10’unu aşan
miktarda yaptığı yatırımdır. Doğrudan yatırımlar uzun vadeli yatırımlardır.
Yatırımın yapıldığı ülke açısından kalıcı sermayedir.
i. Yurtdışında Doğrudan Yatırımlar;
yurtiçinde yerleşik kişilerin,
yurtdışında yerleşik bir şirket kurmak, kurulmuş bir şirkete ortak olmak, şube
açmak yoluyla doğrudan yatırım amacıyla yaptıkları yatırımlar ile bu
yatırımların tasfiyesi ve yurtdışında gayrimenkul alımları bu kalemde
izlenmektedir. Bu veriler işlem bazında, yatırımın yapıldığı ülke, sektör ve
kuruluş bilgilerini de içerir şekilde banka raporlarından elde edilmektedir.
ii. Yurtiçinde Doğrudan Yatırımlar; üç başlık altında incelenir.
-Sermaye; yurtdışında yerleşik kişilerin, Türkiye’de yerleşik bir şirket
kurmak, kurulmuş bir şirkete ortak olmak, şube açma yoluyla doğrudan
yatırım amacıyla Türkiye’ye getirdikleri sermaye tutarları ile karların
20
TCMB, a.g.r. , Sayfa 19.
20
sermayeye katılımı “ sermaye” kalemini oluşturmaktadır. Bu veriler; banka
raporları, “Doğrudan Yatırım Anketi”, Hazine Müsteşarlığı kayıtlarından
sağlanan nakdi ve ayni sermayeye ilişkin aylık veriler ile ĐMKB günlük
bültenleri ve basına yansıyan haberlerden derlenmektedir.
-Diğer Sermaye; doğrudan yatırım yapan kuruluşun yatırım yaptığı
kuruluşa sağladığı kredilerin kullanımları ile geri ödemelerinden oluşmaktadır.
Veri kaynağı, özel sektörün yurtdışından kullandığı kredilerin kredi bazında
ayrıntısına ilişkin banka raporlarıdır.
-Gayrimenkul; yurtdışında yerleşik kişilerin Türkiye’de alım satımını
yaptıkları gayri menkul bedellerini göstermektedir. Veri kaynağı, Tapu
Kadastro Genel Müdürlüğü’nün alım satımı yapılan gayrimenkullerin ülke
ayrımında sayılarına ilişkin kayıtları ile TÜĐK tarafından gerçekleştirilen
“Ziyaretçiler Gelir Anketi” çerçevesinde hesaplanan birim fiyatlardır.
b)Portföy Yatırımları; portföy yatırımları hazine bonosu, hisse senedi,
devlet ve özel sektör tahvili gibi menkul kıymetlere yapılan yatırımlardır.
Portföy yatırımlarının önemi hızla artmaktadır.
Varlıklar ve yükümlülükler
olmak üzere 2 ye ayrılırlar.
i.Varlıklar;
bu kalem yurtiçinde yerleşik kişilerin yurtdışında alım
satımını yaptıkları menkul kıymetleri kapsamaktadır.
ii.Yükümlülükler; yurtdışında yerleşik kişilerin yurtiçi borsalarda alım
satımını yaptıkları hisse ve devlet iç borçlanma senetleri ( DĐBS), yurtiçinde
yerleşik
kişilerin
yurtdışı
piyasalarda
borçlanmalar bu kalemde izlenmektedir.
tahvil
ihracı
yoluyla
sağladığı
21
c)Diğer yatırımlar; doğrudan yatırım ve portföy yatırımları dışında
kalan tüm finansal işlemleri içermektedir. Portföy yatırımları gibi varlıklar ve
yükümlülükler olmak üzere 2 ye ayrılır.
i.Varlıklar; yurtiçinde yerleşik kişilerin yurtdışında yerleşik kişilere
açtığı ticari ve nakit krediler, bankaların yurtdışı muhabirleri nezdindeki döviz
varlıkları bu kalemde izlenmektedir. Varlıklar kalemini;
- Ticari Krediler,
- Krediler,
- Bankaların Döviz Varlıkları
- Diğer Varlıklar oluşturmaktadır.
ii.Yükümlülükler; yurtiçinde yerleşik kişilerin yurtdışında yerleşik
kişilerden sağladığı ticari ve nakit krediler ile TCMB ile bankalar nezdinde
yurtdışı yerleşik kişiler adına açılan döviz hesapları bu kalemde izlenir.
Yükümlülükler kalemini;
-
Ticari Krediler
-
Krediler
-
Mevduatlar
-
Diğer Yükümlülükler oluşturmaktadır.
1.4.3. Resmi Rezerv Hesabı
Ödemeler bilançosunun üçüncü bölümünde rezerv hareketleri yer alır.
Bu bölüm ülkelerin dış rezervlerini oluşturan parasal altın ve döviz stoklarında
bir yıl içinde meydana gelen değişimleri gösterir.
21
Kaya Salih, a.g.e. , Sayfa 51.
21
22
Bu hesapta merkez bankasının finansal piyasalara yapmış olduğu
müdahalelerin sonucunda ülkenin sahip olduğu resmi rezervlerinde ki
değişmeler görülür.
Rezerv olarak kabul edilen varlıklar belirli özelliklere sahip olmalıdır.
Öncelikle varlıkların uluslar arası para sistemi içinde tanınıyor ve bu sistem
içinde kullanılıyor olması gerekir. Bir varlığın rezerv sayılabilmesi için genel
ve ortak kıstas, milli para cinsinden olmaması, ya yabancı para cinsinden ya
da uluslararası standartta altın olmasıdır. 22
Uluslararası rezervler cari işlemler ve sermaye işlemlerinin yani
otonom işlemlerin doğurduğu dengesizlikler dolayısıyla, söz konusu ülkenin
uluslararası rezervlerini oluşturan altın, döviz ve uluslararası para fonu (IMF)
kaynaklarının stoklarında bir yıl içinde meydana gelen değişmeler gösterilir.23
Uluslararası rezervleri, ülkelerin karşılaşabileceği finansal krizlerin
önlenmesinde, makro ekonomik politika hedeflerine ulaşmada ve döviz kuru
rejimi
ve
para
politikalarını
sürdürmede
önemli
bir manevra
gücü
sağlayabilmektedir. Tarihsel olarak merkez bankaları, yerel paranın sabit
kurdan yabancı paraya çevrilebilmesini garanti etmek amacıyla döviz rezervi
tutmuşlardır. Süreç içinde sabit kur sistemi, gelişmeler çerçevesinde esnek
ve dalgalı kur rejimi aşamalarından geçerek yaygın olarak serbest dalgalı kur
rejimi uygulamalarına dönüşmüştür. Sabit kur rejimlerinden dalgalı kur
rejimlerine olan yönelmeye rağmen, döviz rezerv miktarında bir azalma
gözlenmemiştir. Özellikle gelişmekte olan ülkeler (GOÜ) , ekonomilerini iç ve
dış şoklara karşı korumak, dış borç ödemelerini gerçekleştirebilmek,
uluslararası finans çevreleri ve piyasalarda ülkeye duyulan güvenin
22
Yaman Bülent, “Uluslar rası Rezervler, Türkiye Đçin Rezerv Yeterliliği Ve Optimum Rezerv
Seviyesi Uygulaması” T.C.M.B. Uzmanlık Tezi, Ankara, 2003, Sayfa 6.
23
Berber Metin, “Đktisadi Büyüme ve Kalkınma, Derya Kitabevi, Trabzon, 2001, Sayfa 314.
23
arttırılması amaçları ile artan miktarda döviz rezervi tutma eğiliminde
olmuşlardır.24
1.4.4. Net Hata ve Noksan Hesabı
Net hata ve noksan hesabı, ödemeler bilançosunu denkleştirmek
amacıyla kullanılan bir hesaptır. Diğer adı “Đstatistik Farklar” olan bu hesap
tek bir kalemden oluşan bir kayıttan ibarettir.
Ödemeler bilançosu, çift kayıt sistemine göre tutulduğu için,
bilançonun toplam borç ve alacaklarının mutlaka birbirlerine eşit olması
gerekir. Bu durum, ödemeler bilançosunun her zaman dengede olması
sonucunu doğurur. Fakat ödemeler bilançosuna ilişkin kalemlere ait bilgilerin
toplanmasında bazı noksanlıklar, hatalar ve unutmalar ortaya çıkar. Genel
olarak net hata ve noksan hesabı, bilançoya kayıt edilmesi gereken bilgilerin
eksik olması dolayısıyla aslında olmayan sermaye akımlarını gösterir.
Dolayısıyla net hata ve noksan hesabındaki pozitif bir değer, ülkeye
kaydedilmemiş sermaye girişinin olduğunun göstergesidir. Diğer bir deyişle
bu
durum
ülkenin
menkul
değerlerinin
yabancılara satışı
anlamına
gelmektedir. 25
Net hata ve noksan, ödemeler bilançosu açısından istenmeyen bir
durumdur. Ödemeler bilançosu sonuçta pek çok kaynaktan toplanan
istatistikler birleştirildiğinde herhangi bir nakit para dengesi gibi dengede
olmalıdır. Diğer bir ifadeyle sıfır olmalıdır. Net hata ve noksan birçok etkisiz
işlemi içerir ancak son dengenin sıfır olabilmesi için bu hesaba ihtiyaç
duyulur. Net hata ve noksan hesabı genellikle sermaye ve finans hesabı için
ayrılmıştır çünkü; cari işlemler hesabında ki işlemler daha güvenilir izlenir. 26
24
Yalçıner Kürşat, a.g.e., Sayfa 147.
Karluk Rıdvan, a.g.e. Sayfa 452.
26
Yalçıner Kürşat, a.g.e., Sayfa 151.
25
24
Ödemeler bilançosunun otonom veya çizgi üstü işlemlerinin net
bakiyesi ile denkleştirici ya da çizgi altı işlemlerinin ters yönlü bakiyesi
birbirine eşit olmalıdır. Bu hesap da ödemeler bilançosu muhasebe kayıtları
anlamında denkleştirmek amacı ile kullanılır.
1.5. ÖDEMELER BĐLANÇOSUNUN ŞEMATĐK YAPISI
Bilindiği üzere ödemeler bilançosu bir ülkenin tüm ekonomik işlemlerini
göstermektedir. Dolayısıyla böyle bir bilançoda çok fazla hesap grubu yer
almaktadır. Bu kadar fazla hesabın yer aldığı bir bilançonun analizi ve
anlaşılabilirliği ise oldukça güçtür. Dolayısıyla bazen Ödemeler bilançosunun
özet şekli kullanılmaktadır. Zaten ödemeler bilançosunda en çok dikkat çeken
hususlar olan; cari işlemler hesabı, sermaye ve finans hesabı, dış ticaret
dengesi gibi alt hesaplara özet bilançodan kolaylıkla ulaşılabilir. Ödemeler
bilançosunun şematik görünümü Şekil 1. ’de yer almaktadır.
25
Şekil 1.
“ Ödemeler Bilançosu Şematik Görünümü”
26
1.6.ÖDEMELER DENGESĐ TÜRKĐYE UYGULAMASINA GÖRE AYRINTILI
SUNUM KALEMLERĐ
I. CARĐ ĐŞLEMLER HESABI
A. DIŞ TĐCARET DENGESĐ
1. Genel Mal Ticareti
1.1. ihracat (f.o.b.)
1.1.1. ihracat f.o.b.
1.1.2. Bavul Ticareti
1.1.3. Uyarlama: Diğer Mallar
1.2. Đthalat f.o.b.
1.2.1. Đthalat c.i.f.
1.2.2. Uyarlama: Navlun ve Sigorta
1.2.3. Uyarlama: Diğer Mallar
2. Parasal Olmayan Altın
3. Limanlarda Sağlanan Mallar
B. HĐZMETLER DENGESĐ
1. Taşımacılık
1.1. Navlun
1.2. Diğer Taşımacılık
2. Turizm
3. Đnşaat Hizmetleri
4. Sigorta Hizmetleri
5. Finansal Hizmetler
6. Diğer Ticari Hizmetler
7. Resmi Hizmetler
8. Diğer Hizmetler
27
C. GELĐR DENGESĐ
1. Ücret Ödemeleri
2. Yatırım Geliri
2.1. Doğrudan Yatırımlar
2.2. Portföy Yatırımları
2.3. Diğer Yatırımlar
2.3.1. Faiz Geliri
2.3.2. Faiz Gideri
2.3.2.1. Uzun Vade
2.3.2.1.1. Merkez Bankası
2.3.2.1.2. Genel Hükümet
2.3.2.1.3. Bankalar
2.3.2.1.4. Diğer Sektörler
2.3.2.2. Kısa Vade
D. CARĐ TRANSFERLER
1. Genel Hükümet
2. Diğer Sektörler
2.1. Đşçi Gelirleri
2.2. Diğer Transferler
II. SERMAYE VE FĐNANS HESAPLARI
A. SERMAYE HESABI
1. Göçmen Transferleri
B. FĐNANS HESAPLARI
1. Doğrudan Yatırımlar
28
1.1. Yurtdışında
1.2. Yurtiçinde
1.2.1. Sermaye
1.2.2. Diğer Sermaye (Net)
1.2.3. Gayrimenkul (Net)
2. Portföy Yatırımları
2.1. Varlıklar
2.1.1. Genel Hükümet
2.1.2. Bankalar
2.1.3. Diğer Sektörler
2.2. Yükümlülükler
2.2.1. Hisse Senetleri
2.2.2. Borç Senetleri
2.2.2.1. Merkez Bankası
2.2.2.2. Genel Hükümet
2.2.2.2.1. Yurtiçi
2.2.2.2.2. Yurtdışı
2.2.2.2.2.1. Borçlanma
2.2.2.2.2.2. Geri Ödeme
2.2.2.3. Bankalar
3. Diğer Yatırımlar
3.1. Varlıklar
3.1.1. Ticari Krediler
3.1.1.1. Verilen Krediler
3.1.1.2. Geri Ödeme
3.1.2. Krediler
3.1.2.1. Merkez Bankası
3.1.2.2. Bankalar
3.1.3. Bankaların Döviz Varlıkları
3.1.4. Diğer Varlıklar
3.1.4.1. Merkez Bankası
29
3.1.4.2. Diğer Sektörler
3.2. Yükümlülükler
3.2.1. Ticari Krediler
3.2.1.1. Uzun Vade
3.2.1.1.1. Kullanım
3.2.1.1.2. Geri Ödeme
3.2.1.2. Kısa Vade
3.2.1.2.1. Kullanım
3.2.1.2.2. Geri Ödeme
3.2.2. Krediler
3.2.2.1. Merkez Bankası
3.2.2.1.1. Uluslararası Para Fonu Kredileri
3.2.2.1.1.1. Kullanım
3.2.2.1.1.2. Geri Ödeme
3.2.2.1.2. Uzun Vade
3.2.2.1.2.1. Kullanım
3.2.2.1.2.2. Geri Ödeme
3.2.2.1.3. Kısa Vade
3.2.2.2. Genel Hükümet
3.2.2.2.1. Uluslararası Para Fonu Kredileri
3.2.2.2.1.1. Kullanım
3.2.2.2.1.2. Geri Ödeme
3.2.2.2.2. Uzun Vade
3.2.2.2.2.1. Kullanım
3.2.2.2.2.2. Geri Ödeme
3.2.2.2.3. Kısa Vade
3.2.2.3. Bankalar
3.2.2.3.1. Uzun Vade
3.2.2.3.1.1. Kullanım
3.2.2.3.1.2. Geri Ödeme
3.2.2.3.2. Kısa Vade
3.2.2.4. Diğer Sektörler
30
3.2.2.4.1. Uzun Vade
3.2.2.4.1.1. Kullanım
3.2.2.4.1.2. Geri Ödeme
3.2.2.4.2. Kısa Vade
3.2.3. Mevduatlar
3.2.3.1. Merkez Bankası
3.2.3.1.1. Uzun Vade
3.2.3.1.2. Kısa Vade
3.2.3.2. Bankalar
3.2.3.2.1. Uzun Vade
3.2.3.2.2. Kısa Vade
3.2.4. Diğer Yükümlülükler
4. Rezerv Varlıklar
4.1. Uluslararası Para Fonu Nezdindeki Varlıklar
4.2. Resmi Rezervler
4.2.1. Döviz Varlıkları
4.2.2. Menkul Kıymetler
III. NET HATA VE NOKSAN
ĐKĐNCĐ BÖLÜM
CARĐ ĐŞLEMLER DENGESĐ
2.1.CARĐ ĐŞLEMLER DENGESĐNĐN TANIMI
Cari işlemlerin alacaklı ve borçlu kısımları toplamı arasındaki farka
“Cari Đşlemler Bilançosu” (Current Transactions Balance) adı verilir. Đki taraf
toplamının birbirine eşit olması cari işlemler bilançosunun dengede olmasını,
alacaklı kısım toplamının borçlu kısımdan büyük olması cari işlemler
bilançosunun fazla vermesini, tersi de cari işlemler açığını ifade eder.27
Daha
geniş
olarak
cari
işlemler
dengesi
iki
şekilde
tanımlanabilmektedir 28 : Bunlardan ilkinde cari işlemler dengesi, ödemeler
bilançosu kayıtlarından elde edildiği şekilde net mal ve hizmet ihracatı ile
karşılıksız transferler dengesinin toplamından oluşmaktadır. Mal ticaretinden
kaynaklanan net ihracata transit ticaret gelirleri, navlun sigorta ve taşımacılık
gibi ticaretin gerçekleşmesini temin edici çeşitli hizmet gelirleri de dahil
edilmektedir. Hizmetler dengesinde ise ülkenin turizm gelir ve harcamaları,
yabancı yatırım gelirleri ve ülkenin dış borçluluk konumuna bağlı olarak dış
borç faiz ödemeleri veya gelirleri dahil edilmektedir.
Cari işlemler dengesinin elde edilmesindeki ikinci yöntem ise milli gelir
hesaplarının kullanılmasıdır. Bu yöntemle milli gelir hesapları, cari işlemler
dengesi ve sermaye akımları arasındaki etkileşim gösterilebilmektedir.
Gayrisafi milli hasıla (GSMH) özel tüketim harcamaları (C ) , özel yatırım
harcamaları (I), hükümetin cari harcamaları ( G) ve net mal ve hizmet ihracatı
ile net faktör gelirlerinin ( X – M) toplamından oluşmaktadır;
►►GSMH : C + I+ (X –m)
27
28
Seyidoğlu Halil, a.g.e. , Sayfa 404.
Yalçıner Kürşat , a.g.e. , Sayfa 138.
32
Milli gelir hesaplarındaki ikinci temel eşitlik, elde edilen gelirin ne
yapılabileceğine yönelik ilişkiyi belirlemektedir.Milli geliri: harcanabilir ( C ) ,
tasarruf edilebilir (S ), vergi olarak hükümete aktarılabilir ( T ) ya da yurtdışına
transfer edilebilir ( TR ) şeklinde ayıracak olursak;
►►GSMH : C + S + T + TR
GSMH
için
oluşturulan
iki
ifade
birbirine
eşitlenip,
gerekli
sadeleştirmeler yapılarak meydana gelen ifade yeniden düzenlendiğinde
aşağıdaki eşitliğe ulaşılır:
►►X – M – TR : ( S – I ) + ( T –G)
Bu eşitliğin sol tarafı cari işlemler dengesini vermektedir. Başka bir
ifadeyle cari işlemler dengesi, özel tasarrufların özel yatırımlardan farkı ve
hükümetin harcamaları ile vergi gelirleri arasındaki farktan oluşmaktadır.
Örneğin, yurtiçi özel yatırımlar yurtiçi tasarruflarla karşılanamıyorsa ve
hükümetin bütçe açığı bulunmaktaysa o ülkenin cari işlemler hesabı açık
vermektedir.
Son olarak, ülkenin cari işlemler dengesi ile net sermaye akımları
arasındaki ilişkiyi ortaya koymak amacıyla yeni bir eşitliğe ihtiyaç vardır.
Tasarruf edilen her para yurtiçinde fiziki yatırım yapmak, hükümetin bütçe
açığını finanse etmek için çıkardığı borç senetlerini satın almak ya da yurt
dışında herhangi bir varlık satın almak (FA) suretiyle kullanılabilir.
►►S : I + ( G – T ) + FA
Yukarıdaki ifade yeniden düzenlendiğinde aşağıdaki eşitliğe ulaşılır;
►►FA : ( S – I ) + ( T – G ) : X – M – Tr
33
Bu eşitlik, yurtiçi yatırımlarını finanse edebileceğinden daha yüksek
miktarda tasarruf eden ve bu farktan daha küçük miktarda bütçe açığı
bulunan bir ülkenin yabancı varlık stoğunu arttıracağı şeklinde açıklanabilir.
Bu durum yurtdışına sermaye çıkışı olarak da nitelendirilebilir. Dikkat
edilmesi gereken bir diğer konu da yurtdışına sermaye çıkışının cari işlemler
fazlasıyla mümkün olabildiğidir.
Alt bilançolar açısından ele alacak olursak, cari işlemler dengesi net
mal ve hizmetler bilançosu ile karşılıksız transferler bilançosu toplamına
eşittir. Daha da ayrıntıya inilecek olursa cari işlemler bilançosu dış ticaret
bilançosu ile uluslararası hizmetler bilançosu ve karşılıksız transferler
bilançolarını kapsar. Bu noktada cari işlemler bilançosu ile dış ticaret
bilançosunun ayrımına varılmalıdır.
Dış Ticaret Dengesi
29
;
genel olarak mal ihracatı ile mal ithalatı
arasında ki eşitliktir. Bir ülkede ihracat (X), ithalata (M) eşitse, dış ticaret
dengededir. Đhracat ithalattan fazla ise (X>M) dış ticaret fazla, aksine ithalat
ihracattan büyükse (M>X) dış ticaret açık veriyor demektir. Eğer dış ticaret
açık veriyor ise, dış ticaret açığının hangi kalemden kaynaklandığının
bilinmesi, ekonominin niteliği hakkında bilgi sahibi olunmasını sağlar.
Büyük ölçüde yatırım malı ithal eden ve bu yüzden dış ticaret
bilançosu açık veren bir ülke, gelişmekte olan ülkedir (GOÜ). Eğer ülkenin
dış ticareti büyük ölçüde petrol ihracatından sağladığı gelirler dolayısıyla
fazla ile kapanıyorsa, bu ülke petrol ihracatçısıdır. Đhracatının büyük bir
bölümünü oluşturan mallar sınai nitelik taşıyorsa, o ülke gelişmiş veya
sanayileşmiş bir ülke olarak nitelendirilebilir.
Đhraç ürünleri tarım veya hayvancılık ile madenlerden oluşuyorsa, o
ülkenin genel olarak sanayileşmemiş bir ekonomiye sahip olduğu kabul edilir.
29
Karluk Rıdvan, a.g.e. , Sayfa 454.
34
Ayrıca toplam ihracat içinde birkaç sayılı mal, örneğin bakır önemli bir
yere sahip ise, o ülke ekonomisi büyük ölçüde bir veya birkaç sayılı malın
üretim ve ihracatına aşırı bağımlı bir yapıya sahiptir denebilir. Benzer bir
yorum, ithalat için de yapılabilir. Bir ülkenin ithalatında sanayi ürünleri önemli
bir yer tutuyorsa, büyük bir olasılıkla bu ülkenin gelişme yolunda olan bir ülke
olduğu, eğer ithalatında tarım ürünleri önemliyse bu ürünler bakımından
yetersiz bulunduğu, eğer ithalat için de ilkel maddeler hakimse, bu maddeler
yönünden ülkenin dışa bağımlı olduğu söylenebilir.
Cari işlem hareketleri dinamik bir makro ekonomi konusudur. Cari
işlem fazlaları ya da açıkları bir ülkenin dünyanın geri kalanına karşı
alacaklarını veya borçlarını temsil eder ve bu yüzden hane halklarının,
firmaların ve kamunun dönemler arası gelir seçimlerini de göstermektedir.
Đhracat ve ithalatın statik dengesini gösteren tek dönemli cari işlemler teorisi,
tek dönemli tasarruf ya da yatırım teorisi ile çok yakından ilişkilidir. Çünkü
cari işlem dengesizlikleri dönemler arası tercihlere, açık ve fazlaları
sınırlayabilen gelecekle ilgili beklentilere yansır ve bu beklentiler cari
işlemlerin yurtiçi denge yönünden tanımlanmasında çok önemli bir rol oynar.
Bir ülkenin bir dönemdeki cari işlemler dengesi, o ülkenin net dış
varlıklarındaki değişmeleri temsil eder. Eğer ülke cari işlemler fazlası
veriyorsa borç veren konumunda, cari işlemler açığı veriyorsa borçlanan
konumundadır. Net ihracat fazlası olan ülke, bu fazlaya eşit olacak şekilde
net dış varlık elde ediyordur. Çünkü yabancılara, onlardan satın alınandan
daha fazla satmaktadır. Net dış ticaret açığı veren ülke ise bu açık kadar
yurtdışından borçlanmaktadır.
35
2.2. CARĐ ĐŞLEMLER DENGESĐNĐN ÜLKE EKONOMĐLERĐNDEKĐ YERĐ VE
ÖNEMĐ
Bir
ülkenin
cari
işlemler
hesabı,
ülkenin
ithalat,
uluslararası
hizmetlerden doğan gelir ve giderleri ile sermaye transferi niteliği taşıyanların
dışında kalan özel karşılıksız transfer ödemelerini kapsar. Cari işlemler
hesabında yer alan kalemler, dış alem gelir ve giderlerini doğrudan doğruya
etkilediği için, bu hesabın ülkenin ulusal geliri üzerinde önemli bir rolü vardır.
Bilindiği gibi ihracat, navlun ve sigorta gelirleri, yabancı turistlerin
bozdurdukları dövizler, hizmet gelirleri, dış yatırımlardan gelen gelirler döviz
getirici; ithalat, navlun ve sigorta giderleri, dış seyahat harcamaları, yabancı
sermaye kuruluşlarının kazançlarının transferi, dış borç faiz ödemeleri gibi
kalemler döviz götürücü niteliktedir. Cari işlemler hesabında yer alan bu
kalemlerden aktif olanlar pasiflere eşitse, cari işlemler hesabı dengede,
aktifler pasiflerden daha büyükse cari işlemler hesabı fazla, tersi bir durumda
ise hesabın açık verdiği anlaşılır.30
Cari işlemler dengesinin en önemli özelliği, uluslararası ekonomik
ilişkiler ile milli gelir arasında doğrudan bağlantı kurmasıdır. Dış ticaret fazlası
olduğu durumlarda, ekonomide toplam harcama genişlemekte ve istihdam
düzeyi artmaktadır. Buna karşın, dış ticaret açığı olduğu durumlarda ise
toplam talep azalmakta ve istihdam düzeyi düşmektedir.
Bir ülkenin belirli bir zaman dilimi içerisindeki cari işlemler dengesi,
yerleşiklerin yabancı ülkelerin gelir ve üretimleri üzerindeki haklarındaki artış
ile yabancıların yurtiçi gelir veya üretim üzerinde sahip oldukları haklarındaki
artış arasındaki fark olarak tanımlanabilir.
30
31
Dolayısı ile bir ülkenin sadece
Karluk Rıdvan, a.g.e., Sayfa 454.
Obstfeld, M., Rogoff, K.; “The Intertemporal Approach To The Current Account”, National Breau
Economic Research, 1994, Working Paper, No: 4893. , Sayfa 194.
31
36
dış ticaret bilânçosuna bakmak suretiyle ülkenin uluslararası ekonomik
ilişkilerinin ne düzeyde olduğunu yorumlamak yanıltıcı olacaktır.
Bir kere dış ticaret açıkları yüksek olan bir ülkede görünmeyenler
kaleminin fazla vermesi cari açığın tutarını aşağı çekecektir. Türkiye’de de bu
durum söz konusudur. Bunun yanında karşılıksız transfer hesabının da fazla
vermesi yine dış ticaret açıklarının cari açığa daha az yansımasına neden
olacaktır. Yurtdışında çalışan Türk vatandaşların Türkiye’ye gönderdikleri
dövizler bu konuda en güzel örnektir.
Cari Đşlemler Dengesi içinde dış ticaret dengesi (ihracat–ithalat), turizm
gelir gider dengesi, yurt dışı müteahhitlik hizmetleri, yurtdışından işçi dövizleri
ve faiz ödemeleri ile kar transferleri kalemleri bulunur. Dolayısıyla cari
işlemler dengesi esasen ekonominin reel kesiminin mal ticareti ve üretici
faktörlerinin döviz gelir ve giderlerinin dengesini vermektedir. Kamuoyunda
daha çok kullanılmakta olan dış ticaret açığı kavramından daha geniş bir
tanımlama içermekte olduğundan, bir ülkenin döviz açığının belirlenmesinde
de önemli bir gösterge olarak değerlendirilmektedir.
Uzun
dönemde
cari
işlemler
hesabının
dengeye
gelebileceği
söylenemez. Bunun sebebi, dünyada bazı ülkelerin sermaye ihracatçısı,
diğer bazılarının ise sermaye ithalatçısı olmalarıdır. Günümüzde özellikle
gelişmekte olan ülkelerde ödemeler bilançosunun cari işlemlerinin dış
ekonomik yardım ve sermaye akımlarının sağlamış olduğu finansman imkanı
oranında açık vermesi normaldir. Cari işlemler hesabındaki fazlalık iki şekilde
ortaya çıkabilir. Dış ticaret fazlalığı uluslararası hizmetlerden doğan giderler
ile transfer giderlerinden büyük olur. Dış ticaret açığı cari işlemleri oluşturan
diğer kalemlerden sağlanan gelirlerden daha küçük olur.
37
2.3. CARĐ ĐŞLEMLER DENGESĐNĐ ETKĐLEYEN FAKTÖRLER
Dış ticaret hadleri, ülke ekonomisinde uygulanan mali politikalar, döviz
kurları ve servet etkileri cari işlemler dengesini etkileyen başlıca faktörlerdir.
Bu faktörlerin ayrıntılı sunumu aşağıda yer almaktadır.
2.3.1. Ticaret Hadleri
Đhraç mallarının ithal mallarıyla değişim oranına ekonomi literatüründe
ticaret hadleri adı verilmektedir. Dış ticaret hadleri, bir ülkenin sattığı ve satın
aldığı malların fiyatlarındaki değişmeler dolayısıyla dış ticaretten kazançlı ya
da zararlı çıktığını göstermeye yarayan bir kavramdır.
Dış ticaret kazançlarını farklı yönlerden ölçmek için geliştirilmiş olan
farklı dış ticaret hadleri tanımlamaları vardır. Bu tanımlamalar; ihracat
fiyatlarının ithalat fiyatlarına oranı olarak tanımlanan net dış ticaret hadleri,
ithalat hacim endeksinin ihracat hacim endeksine oranı olarak tanımlanan
gayri safi değişim ticaret hadleri, net dış ticaret hadleri ile ihracat hacim
endeksinin çarpımı olarak tanımlanan gelir ticaret hadleri ve net dış ticaret
hadlerinin verimlilik endeksi ile çarpımı olarak tanımlanan faktör ticaret
hadleridir. Dış ticaret hadleri tanımlamaları içerisinde en çok kullanılan net
dış ticaret haddidir.
Net dış ticaret hadleri kavramı, ihracat fiyatlarının ithalat fiyatlarına
oranını ifade eder. Dış ticaret hadleri birkaç değişik şekilde tanımlanmaktadır.
Đthalat ve ihracatın hacim indekslerinin birbirine oranı, gayri safi değişim dış
ticaret hadleri biçiminde anılırken, net dış ticaret hadleri ile ihracat hacim
indeksinin çarpımı sonucu bulunan oran gelir ticaret hadlerini gösterir. Bunun
yanında ithalat ve ihracat kesimindeki verimlilik değişmelerini yansıtan faktör
ticaret hadleri de zaman zaman kullanılabilmektedir.
38
Ticaret hadlerindeki değişmelerin harcama, tasarruf ve cari işlemler
dengesi üzerindeki etkilerinin incelenmesi uzun bir geçmişe sahiptir. Dış
ticaret hadlerindeki geçici bir bozulma, reel gelirde bir bozulma ve reel faiz
oranlarında bir değişme olmak üzere iki etki yaratır. Harcamalardaki düşüş,
reel gelirdeki bir düşüşün fonksiyonu olduğu için reel gelirde bir düşüş negatif
doğrudan etkiye ve refah etkisine ve bu yüzden de ticaret bilançosunda bir
kötüleşmeye neden olur.
Dış ticaret hadlerindeki kalıcı bir bozulma durumunda tüketim ve
gelirde aynı oranda azalma meydana gelir ve bunun neticesi tasarruf
oranında belirsiz bir etkiye sahip olur.
Ticaret hadleri, cari işlemlerdeki kısa dönem dalgalanmalarda önemli
bir belirleyicidir. Özellikle ticaret hadlerindeki değişmeler düşük sıklıkta cari
işlem değişmelerini birkaç nedenden etkileyebilir. Ticaret hadlerinde daha
fazla dalgalanmalarla yüz yüze olan bir ekonomideki yatırımcılar, değişen
gelir akımları karşısında tüketim akımlarını düzgünleştirmek için önlem olarak
daha fazla tasarruf edebilirler. Bununla birlikte ticaret hadleri değişimlerinin
yatırım ve bu yüzden cari işlemler üzerindeki etkisi daha az açıktır. Ticaret
hadlerinde daha fazla dalgalanma olan ülkeler uluslararası sermaye için daha
az ilgi çekici olabilirler.
2.3.2. Mali Politikalar
Kamu harcamalarında bir artış yurtiçi yatırım – tasarruf dengesini
değiştirerek, tasarruflar için aşırı dış talebi teşvik edecektir.
Tasarruflar için
yurtiçi talepteki artış dış sermaye akımı yoluyla karşılanmak zorundadır,
ancak bu sermaye transferinin gerçekleşmesi için tek yol yerli paranın değer
kazanmasıyla cari işlemlerin açık vermesidir
39
Kamu açıklarının birçok etkisi vardır. Ancak bu etkilerin hepsi bir ilk
etkiyi takip eder; kamu açıkları ulusal tasarrufu azaltır. Ulusal tasarruf, özel
tasarruf ve kamu tasarruflarının toplamıdır. Kamu bütçe açığı verdiği zaman
kamu tasarrufu negatiftir ve bu ulusal tasarrufları azaltır.
Ulusal tasarruflar net yatırım ve net ihracatın toplamına eşittir. Kamu
açıkları ulusal tasarrufu azatlığı zaman; yatırımı, net ihracatı ya da her ikisini
birden azaltmalıdır. Yatırım ve net ihracattaki toplam düşüş açıkça ulusal
tasarruftaki düşüşe karşılık gelmelidir, eğer özel tasarruflar ve ulusal yatırım
düzeyi değişmiyorsa, kamu harcamalarında bir artış sonuçta, kamu
gelirleriyle karşılanmadığı sürece, cari işlemler bilançosunda aynı boyutta bir
açığa neden olacaktır.
2.3.3. Reel Döviz Kurları
Reel döviz kuru, aynı para ile ölçülmüş yurtdışı fiyatların yurtiçi
fiyatlara oranıdır. Diğer bir ifadeyle reel döviz kuru, nominal döviz kurlarının
zaman içerisinde oluşulan yurtdışı enflasyon oranı ile yurtiçi enflasyon
oranına göre düzeltilmesinden elde edilen kurdur. Reel döviz kuru bir ülkenin
dış ticaretteki rekabet gücünü ölçer.
Buna göre temel kabul edilen bir döneme göre geçen zaman içinde
ülkedeki göreceli enflasyon oranının dış ülkelerden daha yüksek olması
durumunda, reel döviz kurları nominal döviz kurlarının altına düşmüş
olacaktır. Ulusal paranın yapay olarak aşırı değerlenmesi demek olan bu
durum, diğer taraftan ülkenin uluslararası piyasalardaki rekabet gücünün de
azalmasına neden olur. Tersine, yurtiçi enflasyon hızı dış dünyadan daha
düşükse, o takdirde reel kur nominal kurdan daha yüksektir; ulusal paranın
eksik değerlendiği bu durumda da ülkenin dış rekabet gücünde artış sağlanır.
40
Yani reel döviz kurunda bir yükselme ya da ulusal paranın reel olarak
değer kaybetmesi, yurtdışı malların yurtiçi mallara göre pahalılaştığı
anlamına gelmektedir. Bu durum,
insanların
harcamalarının
bir
hem yurtiçindeki hem de yurtdışındaki
bölümünü
yurtiçinde
üretilmiş
mallara
kaydırmalarını ifade edecektir. Bu, çoğunlukla, yurtiçi mallarının rekabet
gücünde artış olarak tanımlanmaktadır. Tersine, ulusal paranın reel olarak
değer kazanması yurtiçi mallarının görece daha pahalı hale geldiği ya da
rekabet gücünü kaybettiği anlamına gelecektir.
2.3.4. Đç Ticaret Hadleri ve Servet Etkileri 32
Ticaret hadlerindeki yani reel döviz kurundaki değişmeler üç farklı
servet transferi yaratabilir. Đlki, çıktı ve fiyat düzeyi artmakta olan bir ülkede
görülen reel gelir ya da çıktı/harcama oranı değişmesinden ileri gelmektedir.
Bu durumda yurtiçi paranın reel değerini kaybetmesi, yurtiçi reel geliri
azaltırken, yabancı reel geliri artırır. Yurtiçi toplam harcama azaldığı için
ülkenin cari işlemler hesabının ülke lehine dönmesi olası bir durumdur.
Döviz kurunun neden olduğu bir diğer transfer, uluslararası borçlu ya
da alacaklı pozisyonlarından kaynaklanabilir. Ev sahibi ülke net borçlu olsun,
bu durumda yabancı malların göreli fiyatlarında ya da döviz kurunda bir artış,
ülkenin borcunun reel değerini artırır. Yabancıların serveti yükselir ve toplam
harcamalar artar. Yurtiçi yerleşikler ise harcamalarını azaltır. Ev sahibi
ülkenin cari işlemler bilançosu ülke lehine döner.
Ticaret hadlerinin üçüncü etkisi, üretim düzeylerinin yurtiçi ve yabancı
her iki malın göreli fiyatına bağlı olduğunu kabul edersek kendini gösterir.
Döviz kurunun artması yabancı çıktıyı artırıp, yurtiçi çıktıyı azaltır ve yurtiçi
cari işlemler bilançosunun ülke aleyhine dönmesi beklenir.
32
Sezer Aslı Emek, “Türkiye Ekonomisinde Cari açık Ve Etkileri” Gazi Üniversitesi, Yüksek Lisans
Tezi, Ankara, 2007, Sayfa 43,44.
41
Faiz oranlarının cari işlemler dengesi üzerindeki etkilerini belirtecek
olursak; faizlerdeki değişmelerin cari işlemler dengesi üzerinde bir doğrudan,
bir de dolaylı etkisi vardır. Doğrudan etki uluslararası borç servis
ödemelerinden kaynaklanırken, dolaylı etki faiz gelirlerinin her iki ülkede
toplam harcamaları değiştirmesinden ortaya çıkar. Ev sahibi ülke net borçlu
ise, yüksek faiz oranı bir yandan daha fazla faiz ödemesine yol açarken;
diğer yandan kullanılabilir geliri ve toplam harcamayı azaltacaktır. Birinci etki
cari işlemler bilançosunu kötüleştirirken, ikinci etki düzeltecektir.
2.4.CARĐ AÇIK
Cari işlemler bilançosunda borçlu kısmın toplamının alacaklı kısmın
toplamından daha büyük olduğu durumdur.
Cari işlemler açığı, bilindiği gibi, bir ekonominin dış dünya ile döviz
işlemlerinin dengesini vermekte ve özet olarak mal ve hizmet ticareti ile işçi
dövizleri, dış borç faiz ödemeleri gibi faktör gelir-gider kalemlerinden
oluşmaktadır. Cari açık, milli gelir muhasebe sisteminde de yurt içinde
gerçekleşen tasarruf-yatırım açığını vermektedir. Ayrıca cari açık, krizlerin
temel göstergelerinden biri olarak kabul edilmektedir.
Cari açık bir ülkenin diğer ülkelerle yaptığı ödemeler ile dış
kaynaklardan sağladığı gelir arasındaki fark olarak da ifade edilebilir.
Cari işlemler bir ekonominin dış dünya ile döviz işlemlerinin dengesini
vermekte ve özet olarak mal ve hizmet ticareti ile işçi dövizleri, dış borç faiz
ödemeleri
gibi
gelir-gider
kalemlerinden
oluşmaktadır
ve
ekonomik
eğilimlerdeki değişimlerin habercisidir.33
33
Afşar Bilge, “Türkiye’de Cari Açık Ve Finansmanı” , Konya Ticaret Odası, Konya, Aralık 2006.
42
Cari açık kimi ekonomistlere göre dışa bağımlılığın simgesi, kimilerine
göre ise ekonominin darbe beklenen noktası olarak algılanmaktadır. Cari açık
kamu oyunda ödemeler bilançosu genel dengesinden daha fazla ilgi
çekmektedir. Düzenli olarak açıklanan rakamlar sonrasında çeşitli çevreler
görüşlerini halka ulaştırırlar. Bu konudaki genel kanı cari açığın ülke
ekonomisi için kötü olduğu yönündedir. Cari açıktan hareketle uygulanan
ekonomik politikaların tamamı eleştiriye maruz kalabilir.
Cari açık ekonominin kötüye gittiğinin bir göstergesi olarak da
yorumlanabilir. Bir ülkede ithalat ihracatı geçerse o ülke ticaret açığı ile
karşılaşır. Yabancı yatırımcılar bu açığı, ülkeye net sermaye akışı ile finanse
ettiği müddetçe bu durum ekonomik bir problem yaratmaz. Örneğin ABD
halkı ürettiğinden daha fazlasını tüketmektedir ve meydana gelen bu açık
yurtdışından yapılan sermaye hareketleriyle karşılanmaktadır. Döviz kuru
anlamında cari açık, o ülke parasının değerinin azalmasına yönelik bir baskı
yaparken ( ithalat malı almak için yabancı paraya olan fazla ihtiyaç), sermaye
hareketleri hesabı fazla ise ülke parasının değerinin artması yönünde bir
baskı yapar. Eğer bütçe sonucu sıfıra yakınsa bu iki etki birbirini yok eder.
Ekonomik gelişme de bazen cari hesap açığına sebep olur. Eğer ülke
ticari ortaklarından daha hızlı gelişiyorsa dış büyümesini daha çok ithalat
yaparak sürdürmek eğilimindedir. Çünkü diğer ülkeler aynı gelişme oranına
sahip olmadığından ihracat talebi ithalat kadar hızlı gelişmez. Yüksek
ekonomik gelişme aynı zamanda yatırımları da ülkeye çeker. Bu sermaye
akışı doğal olarak cari hesap açığının finanse edilmesini sağlar. Fakat yüksek
cari hesap dengesizlikleri, pozitif veya negatif, politik olarak kötü algılanabilir.
Cari açık üç şekilde oluşabilmektedir. Bunlar 34
34
Karluk Rıdvan, a.g.e., Sayfa 455.
43
- Cari açık; ülkenin dış ticareti açık verdiği için meydana gelmiştir. Dolayısıyla
ekonominin dış ticaret dengesinde noksanlık vardır ve bu noksanlık hizmet
gelirleri veya ülkenin dışarıdan sağladığı transferlerle karşılanamamaktadır.
- Cari açık; ülkenin dış ticareti dengede olduğu halde uluslararası hizmet
ödemeleri, dışarıya yapılan transferler, dışarıdan sağlanan hizmet gelirleri ile
dışarıdan elde edilen transferlerden çok olduğu için ortaya çıkmıştır. Bu
durumda dış açığın hangi kalem veya kalemlerden doğduğunu bilmek
gerekir.
Açık,
uluslararası
hizmet
ödemelerinden
veya
karşılıksız
transferlerden kaynaklanabilir. Cari açık karşılıksız transferlerden dolayı
ortaya çıkıyorsa, bu durumda iki şık söz konusudur; ülke ya yabancılara
yardım yapmakta ya da ülkeden dışarıya sermaye ve faiz ödemeleri
yapılmaktadır.
- Cari açık; ülkenin hizmet gelir ve giderleri ile özel karşılıksız transfer
kalemlerinde denge sağlandığı halde, dış ticaretin açık vermiş olmasından
doğabilir.
2.4.1. Cari Açığı Oluşturan Nedenler
Cari
açığı
doğuran
faktörler;
“Yapısal
Nedenler”,
“Đktisadi
Dalgalanma”, “Geçici Nedenler” ve “Döviz Spekülasyonu” gibi bazı genel
gruplara ayrılabilir. Bu nedenler daha detaylı olarak açıklanacak olursa;35
2.4.1.1. Yapısal Nedenler
Bu etkenler ekonominin bünyesinden kaynaklanırlar. Bir bölümü
enflasyon ve ona bağlı olarak ulusal paranın aşırı değerlenmesiyle ilgilidir.
Ulusal ekonomide uygulanan harcama genişletici politikalar (tüketim ve
yatırım harcamalarının artması), hem ihraç mallarına, hem de ithal mallarına
35
Seyidoğlu Halil, a.g.e. , Sayfa 418.
44
olan iç talebin yükselmesine neden olur. Bu da cari işlemler hesabının açık
vermesine yol açar veya mevcut açıkları daha da büyütür. Ayrıca içeride
fiyatlar
artarken
merkez
bankası
müdahaleleriyle
kurların
yeterince
yükselmesine izin verilmemesi, ulusal paranın aşırı değerlenmesiyle
sonuçlanır.
Aşırı
değerlenme
ise
yabancı
para
cinsinden
ihracatı
pahalılaştırdığından ihracat gelirlerini azaltıcı, ulusal para cinsinden yabancı
malları göreceli olarak ucuzlattığından da ithalat talebini uyarıcı etki doğurur.
Kalkınma hızı da dış dengeyi etkiler. Az gelişmiş ülkeler genellikle,
yeterli bir kalkınma hızını gerçekleştirebilmek için, önemli hacimlerde makine,
donatım ve ara malları ithal etmek zorundadırlar. Oysa bu ülkelerin döviz
gelirleri, genellikle ihtiyaçlarına oranla oldukça sınırlıdır. Dolayısıyla kalkınma
hızının göreceli olarak yükseltilmesi dış ödeme açıklarının ve dış borçların
büyümesine yol açabilir.
Ekonomik verimlilikteki değişmelerde önemli bir etkendir. Teknolojideki
gerilik
ve
ekonomi
yönetimindeki
yanlışlıklar,
uluslararası
rekabeti
güçleştirerek ihracat gelirlerinin düşmesine neden olur. Teknolojik gelişme
hızı yüksek ve üretim yönetiminde çağdaş yöntemleri uygulayan ülkeler ise,
dış rekabet güçlerini yükselterek dış denge durumlarını olumlu yönde
etkilemeyi başarabilirler.
Bazı kritik hammaddeler yönünden aşırı derecede dışa bağımlı
olunması da bir başka etkendir. Bu gibi ülkeler, kendi denetimleri dışında
dünya hammadde fiyatlarında ortaya çıkabilecek artışlardan şiddetle
etkilenirler. Dünya enerji buhranı sırasında petrol ithalatçısı durumundaki az
gelişmiş ülkelerin büyük dış açık ve dış borç sorunlarına saplanmaları bunun
açık bir örneğidir.
Halkın tercihlerindeki kaymalarda bu grupta ele alınabilir. Tercihlerde
yabancı mallar yönünde bir değişiklik olursa, dış denge bundan olumsuz
yönde etkilenir.
45
2.4.1.2. Đktisadi Dalgalanma
Đktisadi dalgalanmalar, ilgili ülkelerin dış denge durumları bakımından
önemli
sonuçlar
doğurabilir.
Ulusal
ekonomiden
kaynaklanan
bir
dalgalanmanın genişleme aşamasında gelir ve harcamalar artıp fiyatlar
yükseleceğinden cari işlemler hesabı açık verir. Daralma aşamasına
girildiğinde, bu faktörler de tersine bir gelişme görülür ve bir dış fazlalık
ortaya çıkar. Eğer dalgalanma boyunca görülen bu açık ve fazlalar birbirine
eşitlenmiyorsa ülke cari açık sorunu içine sürüklenebilir.
Bir ülkenin cari işlemler hesabı, yabancı ülkelerdeki dalgalanmalardan
da etkilenebilir. Şöyle ki, karşı ülkenin yüksek konjonktür içinde bulunması,
onun ticaret ortağının cari işlemler denge durumunu olumlu, karşı ülkenin
durgunluk veya gerileme içinde bulunması ise olumsuz yönde etkiler.
Kuşkusuz iki ülkenin, konjonktürün aynı veya değişik aşamalarından
geçmeleri her birinin cari işlemler hesabını farklı şekillerde etkileyecektir.
2.4.1.3. Geçici Faktörler
Cari dengeyi bozan bir grup gelişme de geçici (arızi, occasional)
faktörler şeklinde nitelendirilebilir. Bunlar beklenmedik şekilde ortaya çıkan ve
ilgili ülkelerin denetimleri dışında kalan olay,durum veya faktörlerdir.
Bir kısmı kendi kendini giderici nitelikte (reversable) olup, anormal
koşullar ortadan kalkınca dış denge üzerinde ki baskılar da yok olur. Diğerleri
ise daha köklü etki yaparlar. Bunlar hem dolaysız hem de dolaylı yönden cari
açıkların artmasına neden olabilirler. Dünya hammadde fiyatlarında ki
yükselme bu grupta düşünülebilir. Petrol fiyatlarındaki şiddetli artışlar ,
ithalatçı ülkelerin dışalım giderlerini doğrudan ve dolaylı yoldan yükseltir.
46
Ayrıca bir yıl kötü hava koşulları, su baskını, kuraklık vs. gibi
nedenlerle ihracatın azalması veya ithalatın beklenmedik bir şekilde artması
da geçici faktörler arasında belirtilebilir. Bu koşullar düzelince dış denge
üzerinde ki olumsuzluklar da ortadan kalkar.
2.4.1.4. Döviz Spekülasyonu ve Mali Krizler
Spekülatif amaçlı, kısa süreli sermayenin ülkeye giriş ve çıkışları da
cari dengeyi ciddi olarak etkiler. Örneğin, ulusal parada değer kaybının
beklendiği durumlarda yoğun biçimde döviz satın alınması, veya dışarıdaki
yüksek faiz oranlarından yararlanmak için fonların kitleler halinde yurtdışına
ihraç edilmesi, dış açık sorununun boyutlarını büyütür.
Son yıllarda mali küreselleşme ile birlikte mali krizlerde sık sık ortaya
çıkmaya başlamıştır. Bunun önemli bir nedeni, kısa süreli sermaye
akımlarının faiz ve kur değişmesi olasılıklarına anında ve şiddetli biçimde
tepkide bulunmasıdır. Özellikle yaşanan bütçe açıklarının yüksek faiz
politikası izlenerek kısa süreli borçlanma ile karşılanması, bu ülkeleri mali
krizlere karşı açık bir durumda bırakır. Uygulanan aşırı değerlenmiş kur
politikası ve bankacılık kesimindeki denetim ve düzenleme eksiklikleri,
ülkeden
kısa
süreli
sermaye
çıkışının
bir
mali
krize
dönüşmesini
kolaylaştırmaktadır.
2.4.2. Cari Açığa Karşı Uygulanacak Tedbirler
Cari işlemler dengesini sağlamaya yönelik tedbirleri uzun vadeli ve
kısa vadeli tedbirler olarak ikiye ayırmak mümkündür. Bu şekilde bir ayrıma
gidilmesinin
sebebi
her
iki
tedbirinde
Alınabilecek tedbirler şu şekilde sıralanabilir;
farklı
sonuçlar
doğurmasıdır.
47
2.4.2.1. Kısa Vadeli Tedbirler
Cari işlemler hesabının açık vermesi durumunda uygulanacak kısa
vadeli tedbirler genel olarak iki tanedir. Bunlar ; kısa vadeli sermaye
akımlarına karşı tedbirler ve iç talebi azaltmaya
yönelik tedbirlerdir. Bu
tedbirler açıklanacak olursa;
a) Đç Talebi Azaltmaya Yönelik Tedbirler
Đç talepte meydana gelen bir artış, cari açık rakamlarını arttıran en
önemli nedenlerin başında gelmektedir. Daha önce milli gelir hesaplarında
belirttiğimiz üzere cari açık özel kesim ile kamu kesiminin tasarrufları ile
yatırımları arasındaki dengesizlikten meydana gelmektedir. Yatırımların
tasarrufları aşması durumunda cari açık meydana gelmektedir, bu durumun
önlenmesi için ya tasarrufların arttırılması ya da diğer bir yol olan yatırımların
azaltılması gerekmektedir. Bu noktada iç talepteki artışı önlemek ya da
oluşan
talebi
azaltmak
amacıyla
bazı
maliye
politikası
tedbirleri
uygulanmaktadır.
Kısa vadeli maliye politikası araçlarının nihai hedefi iç talepte yaşanan
genişlemenin önüne geçilmesidir. Maliye politikaları karar verip uygulamaya
konması
göreli
olarak
uzun
zaman
alan
politikalardır;
uygulamaya
konduklarında ise etkileri çok çabuk görünür.
b) Kısa Vadeli Sermaye Akımlarına Karşı Tedbirler
Cari
açığın finansmanında kısa
vadeli
portföy yatırımlarından
faydalanmaktan ziyade uzun vadeli doğrudan yatırımlardan faydalanmak
gerekmektedir. Burada doğrudan yatırımlar ile finanse edilebilme yolunun
seçilebilmesi için bir takım yapısal sorunların çözümü gereklidir.
48
Burada ise kısa vadeli olarak uygulanabilecek ve amaç olarak kısa
vadeli sermaye yatırımlarının ülkeye girişini azaltabilecek bir takım tedbirlere
yer verilecektir. Bilindiği gibi kısa vadeli sermaye akımlarının en önemli
sakıncası cari açığın sürdürülemez olarak algılandığı durumlarda ekonomiyi
finansal krizlere sürüklemesidir. Burada sermaye hareketlerinin denetlendiği
bir durumda iktisadi büyüme, ekonomiyi finansal krizlere sürükleyen aşırı
sermaye
girişine
gereksinim
duymadan
sağlanacak;
cari
açığın
“sürdürülemez” olduğu algılamaları ve ekonomiyi finansal bir krize sürükleyen
boyutta çalkantılar muhtemelen gerçekleşmeyecektir
2.4.2.2. Uzun Vadeli Tedbirler
Kısa vadede uygulanacak tedbirlerin etkisi sınırlı olmakla beraber, bu
tedbirlerin faydası ağırlıklı olarak iç talepte yaşanan artışların önüne
geçebilmektir. Uzun vadede uygulanacak tedbirler ise daha çok cari açığa
neden olan yapısal sorunların çözümüne yönelik olarak ele alınabilir. Bu
tedbirler uzun süreli etki göstermekle beraber uygulama açısından zorluklara
sahiptir.
a) Hizmetler Sektörüne Yönelik Tedbirler
Genel olarak bir ülke ekonomisine bakıldığında hizmetler sektörünün
hem istihdamda sahip olduğu büyük pay, hem de cari dengeye olan katkısı
açısından büyük öneme sahip olduğu görülür. Hizmet sektörünün taşıdığı bu
önemden dolayı ve yaşanan liberalizasyon sürecinde ülkeler bu durumu
lehlerine kullanmalıdırlar.
Burada ülkeler hizmet ticaretindeki paylarını
arttırmalıdırlar. Hizmetler hesabında yaşanacak artışın cari açık üzerinde ki
azaltıcı etkisi ise kaçınılmaz olacaktır.
49
b) Đhracata Yönelik Tedbirler
Bilindiği üzere cari açığın oluşmasında ki en büyük kalemler mal
ihracatı ve mal ithalatı kalemleridir. Burada cari açığın oluşmamasına ilişkin
tedbirler uygulayan bir ülkenin ithalat tutarını azaltırken ihracat tutarını da
arttırması oldukça önemli ve gereklidir.
Bunun için en etkin yol ihracata
uygulanacak teşviklerdir. Bu teşviklerin bir kısmı vergisel teşvikler biçiminde
olduğu gibi, bir kısmı da kamu harcamaları araçları ile yapılabilmektedir.
Đhracatın artmasına bağlı olarak üretim ve istihdam düzeyi de artacak
ve dış borç düzeyi buna bağlı olarak azalacaktır.Yine Đhracattaki artışa bağlı
olarak ülkenin dışarıya olan bağımlılığın da azalma meydana gelecek bu ise
cari işlemler açığının azalmasını sağlayacaktır.
2.4.3. Cari Açığın Sürdürülebilirliği
Cari işlem açıklarının uzun yıllar devam ettiği ekonomilerde, bu durum
hükümet ve ekonomistler tarafından endişeyle karşılanmaktadır. Cari işlemler
açığının gayrısafi milli hasılaya oranı hangi düzeye ulaştığında uygulanmakta
olan politikalarda bir değişikliğe ihtiyaç duyulmaktadır? Đktisatçılar arasında
uzlaşma sonucu belirlenecek bir oran her ülke için geçerli olabilir mi? Bu gibi
sorulara
yanıt
verebilmek
için
öncelikle
sürdürülebilirlik
kavramının
tanımlanması gerekmektedir. Diğer bir ifadeyle, ülkenin mevcut borçlarını
ödeyebilme gücünün var olup olmaması, doğrudan cari işlemler açığının
sürdürülebilirliği konusunda bir karara varılmasını etkilemektedir. Bu nokta da
öncelikle sürdürülebilirlik kavramı üzerinde durulacak daha sonra ise cari
açığın sürdürülebilirliğini etkileyen faktörler tek tek incelenecektir.
50
Sürdürülebilirlik
Kavramı
36
Ekonomi
politikalarında
karar
verici
konumunda bulunanlar, cari işlemler dengesinin ve diğer bir çok değişkenin
gelecekte izleyeceği yolun uygulanmakta olan politikalarda bir değişikliği
gerektirip gerektirmediği konusunda bilgiye ihtiyaç duyar. Politika yapıcının
temel problemi, bir dizi sürdürülebilir nitelikte ekonomi politikası üzerinde
karar kılmaktır. Bazı ekonomistler sürdürülebilirlik tanımının ülkenin ödeme
gücü ile ilişkili olduğunu ileri sürmüşlerdir. Buna göre, bir ülkenin gelecekteki
dış ticaret fazlalarının şimdiki değeri ülkenin dış borcunun cari değerine
eşitse o ülkenin ödeme gücü bulunmaktadır.
Mevcut politika uygulamasının belli olmayan bir tarihe kadar sürmesi
eğer ülkenin ödeme gücünü azaltmıyorsa, bir başka ifadeyle, ülkenin bütçe
kısıtını ihlal etmiyorsa ülkede uygulanmakta olan politika ve cari işlemler
açığı
sürdürülebilirdir.
Mevcut
politika
uygulamasını
önemli
ölçüde
değiştirmeyi gerektirecek ya da bir krize yol açabilecek dengesizliklerin varlığı
durumunda cari işlemler dengesi sürdürülemez hale gelmektedir.
Politikalarda değişiklik yaşanması veya bir krizin baş göstermesi dahili
ya da harici bir şok tarafından tetiklenebilir. Burada cari işlemlerin
sürdürülebilirliği için yeterli koşulun, ülkenin dış borç yükümlülüklerinin
gayrısafi milli hasılaya oranının istikrar kazanması olduğu görülmrktedir.
Bir ülkenin sonsuza kadar uzanan bir gelecekteki cari işlemler
dengelerinin iskonto edilmiş toplamını cari dönemdeki dış borç stokuna eşit
kılan herhangi bir cari işlemler projeksiyonu tanım gereği sürdürülebilir
olmaktadır. Cari işlemler hesabının hem özel hem de kamu sektörünün
tasarruf ve yatırım kararları arasındaki ilişki ve yabancı yatırımcıların borç
verme isteğiyle belirlenmesi nedeniyle ileriki dönemlerde gerçekleşmesi olası
akımların doğru şekilde tahmin edilmesi mümkün değildir. Bundan ötürü, artış
36
Ferretti, G. M. M., Razın, A.; “Sustainability Of Persistent Current Account Deficits”, National
Bureau Of Economic Research, 1996, Working Paper No:5467. Sayfa 12.
51
göstermeyen bir “Dış Borç / GSMH” oranının pratik olarak sürdürülebilirlik
için yeterli bir koşul oluşturmaz. Böyle bir durumda, söz konusu oran
büyümedikçe ülke borçlarını ödeme gücüne sahip olacaktır.
Ekonomik birimler tarafından mevcut politikaların uygulanmaya devam
edilmesi durumunda cari işlem açıklarının sürdürülemez hale geleceği
düşünülmeye başlandığında bir politika değişikliğine gereksinim vardır.
Cari
işlemler
açıklarının
ne
kadar
aşırı,
bir
başka
ifadeyle
sürdürülemezliğe ne kadar yakın olduğu konusu, politika yapıcıları ve diğer
ekonomik birimler açısından önem teşkil etmektedir. Mevcut durumun
sürdürülebilir olup olmadığı ve eğer giderek bozulan bir yapı mevcutsa, ne tür
bir düzeltme yapılması gerektiği üzerine özellikle politika yapıcılar tarafından
yapılmış çalışmalar bulunmaktadır. Örneğin, IMF bir ülkenin cari işlemleri ve
reel döviz kuru pozisyonunu değerlendirmek amacıyla ağırlıklı olarak “
Yapısal Cari Đşlemler Dengesi” yaklaşımını kullanmaktadır. Bu yaklaşımda
döviz kurlarının “uygun” olarak nitelendirilen cari işlemler pozisyonları (dış
denge) ve ülkenin potansiyel üretimiyle (iç denge) tutarlı olup olmadığı
sorgulanmaktadır. IMF’nin kullanmakta olduğu makroekonomik denge
yaklaşımı ülkenin cari işlemlerini milli gelir hesaplarıyla ilişkilendirmektedir.
IMF’nin yaklaşımın da çeşitli aşamalar bulunmaktadır. Birinci aşama, yapısal
cari işlemler dengesini tahmin etmektir. Yapısal cari işlemler dengesi tüm
ülkelerin potansiyel üretim düzeylerinde faaliyet gösterdiği ve döviz kurundaki
geçmişte gerçekleşen tüm gecikmeli etkilerin tamamen gerçekleştiği bir
durumda mevcut döviz kurlarının belirlediği cari işlemler dengesidir. Đkinci
aşama her bir ülkenin orta vadede normal olarak nitelendirilebilecek denge
tasarruf-yatırım pozisyonunu tahmin etmektir. Söz konusu sürdürülebilir
tasarruf-yatırım farkı, ülkenin ve ticaret ortaklarının düşük enflasyon
ortamında ve uygun kapasite kullanım oranlarıyla faaliyet gösterdiği
varsayımına dayanmaktadır.
52
Sürdürülebilirlik kavramında özellikle açığın büyüklüğü bazı ölçütlerle
değerlendirilmelidir. Cari açık toplam ithalat veya GSMH ile kıyaslanabilir.
Örneğin, gelişmekte olan ülkelerde cari hesap açığının GSMH oranının %5
hatta % 8’ e kadar çıktığını görmek mümkündür.37
2.4.3.1. Cari Açığın Sürdürülebilirliğini Etkileyen Faktörler
Cari işlemler açığı sürdürülebilirliği kavramında; yabancılar gayrisafi
yurtiçi hasıla oranı olarak cari açığı hangi sınıra kadar finanse etmek
istiyorlarsa,
o
sınır
sürdürülebilir
cari
açık
oranını
belirlemektedir.
Sürdürülebilir cari açığın sınırının üzerinde bir cari açık oranının bulunması
durumunda cari açık sürdürülemez olmaktadır. Cari işlemler hesabının
sürdürülebilirliği;
tüketim
ve
yatırım
harcamalarının,
cari
denge
ve
uluslararası yatırım tarafından daha az etkilenmesi durumudur. Cari açık,
döviz kurunda ve/veya faiz oranında bir artığı gerektiriyorsa ya da bu yönde
bir beklenti yaratmışsa, cari açık sürdürülemez olurken; cari açık, bir bölümü
borçlanma ile yapılan yatırımın ve tüketimin kısılması gereğini ortaya
çıkarıyorsa,
cari
açık
sürdürülebilir
olmaktadır.
Bir
ülkenin
dış
yükümlülüklerini yerine getirip getiremeyeceği ve cari işlemler açığının ne
kadar sürdürülebileceği çeşitli kriterlerle ölçülebilmektedir. Fakat cari açığın
sürdürülebilir olup olmadığını belirleyen temel bir kural bulunmamaktadır.
“Cari Açığın Büyüklüğü”, “Sermaye ve Finans Hesabının Yapısı”, “Yatırım /
Tasarruf Oranı” gibi kavramlar cari açığın sürdürülebilirliğini etkileyen başlıca
unsurlardır. Bu unsurların detaylı sunumu aşağıda yer almaktadır;
a) Cari Açığın Büyüklüğü
Cari Đşlemler Açığı / Gayrisafi Milli Hasıla olarak ifade edilen cari
işlemler açığının hacmi sürdürülebilirliği etkilemektedir. Bu oranın yurtiçi
37
Yalçıner Kürşat, a.g.e. , Sayfa 155.
53
tüketimden kaynaklanarak ani bir artış göstermesi, ülkelerin risk primini
arttırmakta ve gelecekteki sermaye girişini engelleyebilmektedir. Bu durumda
cari işlemler açığı ekonomiyi olumsuz etkilemektedir. Bir ülke parasının hızlı
ve % 25’i bulan reel değerlemesi ve Cari Đşlemler Açığı/ Gayrisafi Milli Hasıla
Oranının %4’ü bulması durumunda cari açık sürdürülebilir olmaktan
çıkmaktadır. Bir ülkenin cari açık oranı bu oranları aştığı sürece ülke krize
açık hale gelmektedir. Bu duruma örnek olarak 2000’li yılların başında Cari
Açık / GSMH oranının %4,2’ye ulaştığı ABD ekonomisinde olumlu
beklentilerin olumsuz hale dönüşmesiyle hisse senedi fiyatlarında ve borsa
yatırımlarında düşüş meydana gelmiştir. Bunun sonucunda da ABD
ekonomisinin itici gücü olan tüketici talebi ve yatırımlar düşmüştür.
b) Sermaye ve Finans Hesabının Yapısı
Sermaye hareketlerinin serbestlik derecesi ve vade yapısı sermaye
hareketlerinin
sürdürülebilirliğini
etkilemektedir.
Bir
ülkede
sermaye
hareketlerinde serbestlik derecesi arttıkça, ülkenin olumsuz dış şoklarla karşı
karşıya gelme riski artmaktadır. Ülkeye sermaye girişi olduğu sürece ithalat
yapılabilmekte ve dış açık finanse edilmektedir. Dış açığı finanse edebilecek
sermaye sağlanamaz ise ithalat ve ekonomi daralma sürecine girmektedir. 38
Sermaye hareketlerinin vade yapısı da sürdürülebilirliği etkilemektedir.
Sermaye hareketlerinin uzun vadeli ve doğrudan yatırımlar şeklinde olması
sürdürülebilirliği arttırırken, sermaye hareketlerinin kısa vadeli olması
sürdürülebilirliği olumsuz etkilemektedir.
39
Cari
açıkların kısa vadeli
(spekülatif nitelikli) sermaye hareketleri ile finanse edilmesi durumunda
borçların ödenebilmesi ve sürdürebilirlik olumsuz etkilenmektedir. Ancak dış
38
Timur, Y. ,”Cari Đşlemler Ve Bütçe Açığı Arasındaki Nedensellik Đlişkisi: Teori ve
Uygulama” ,Erciyes Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi, Kayseri, 2005, Sayfa 16.
39
Yücel, F. Ve Yanar, R. ,” Türkiye’de Cari Açık Sürdürülebilir Mi? Zaman Serileri Perspektifinden
Bir Bakış”, Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Adana, 2005, Cilt 14, Sayı 2.
54
ticaret açıkları büyük miktarda sermaye malı ithalatı ile gerçekleşen doğrudan
yabancı sermaye hareketleri tarafından gerçekleşiyorsa, cari açıktaki artış
risk olarak algılanmaktadır. Bu durumda uzun vadeli ve yatırıma yönelik
yabancı sermaye ile kısa vadeli ve anlık tüketime yönelik yabancı sermaye
aynı özelliğe sahip olmaktadır.
c)Yatırım / Tasarruf Oranı
Cari
açığın
sürdürülebilirliğinde
yatırım/tasarruf
oranı
önem
taşımaktadır. “Yatırım/Tasarruf” oranında, yatırımların tasarruflardan büyük
olması durumunda yatırımlar büyümeyi arttırmaktadır.
Ekonomik büyüme dolayısıyla ekonomiye olan güven artmaktadır.
Ekonomiye güvenin artması sermaye girişlerini teşvik ederek, cari işlemler
açığını
finanse
edilebilmektedir.
Bu
durumda
ekonomik
büyüme
gerçekleştiğinde cari açık sürdürülebilir olmaktadır.
Cari açık yurtiçi yerleşiklerin tasarrufları ve yatırımları arasındaki farka
eşit olmaktadır. Tasarruflar ve yatırımlar arasındaki fark ancak yurtdışından
borçlanarak kapatılabilmektedir. Yurtdışından gelen kaynak, ticaret amacıyla
yapılan üretim kapasitesini arttırmaya yönelik yatırımlara yöneliyorsa ileride
borç ödeyebilme kolaylaşacağından sürdürülebilirliği olumlu etkilemektedir.
Yurtdışından gelen kaynak, ihraç mallarına yönelik üretime değil de, örneğin
gayrimenkul alımı gibi alanlara yönelirse, ileride üretimi arttırıcı sermaye
stoğuna katkıda bulunulmadığından sürdürülebilirlik olumsuz etkilenmektedir.
Yatırım artışı ile birlikte gelecek üretim ve milli gelir artışı, dış borçluluğu
arttırmadan sürdürülebilirliği sağlayabilmektedir.
55
d) Ülke Ekonomisinin Dışa Açıklık Durumu
Ülkenin dışa açıklığı cari açığın sürdürülebilirliği açısından önem
taşımaktadır. Đhracat ve /veya ithalatın gayrisafi milli hasıla ya da gayrisafi
yurtiçi hasıla içindeki payı dışa açıklık ölçütü olarak belirlenmektedir. Dış
ticaretin milli gelir içindeki payı dışa açıklığı ölçmede kullanılabilmektedir. Dış
ticaretin milli gelir içindeki payı ne kadar yüksekse ticaretin önündeki
kısıtlamalar
o
kadar
az
olmaktadır.
Đhracat
sektörünün
büyüklüğü
sürdürülebilirliği etkilemektedir. Bu durum dış borçlanmanın daha kolay
yapılmasını ve ihracatın hacmini arttırarak, ihracatta dışa bağımlılığı
arttırmakla
birlikte
ekonomideki
üretkenliği
arttırması
açısından
sürdürülebilirliği belirlemektedir.
e) Uygulanan Döviz Kuru Politikaları
Bir ülkenin diğer ülkelere göre rekabet gücünü gösteren ölçütlerden
biri reel döviz kurudur. Reel döviz kuru ekonomik birimlerin üretim ve tüketim
kararlarının yurtiçinde ve yurtdışında üretilen mallar arasındaki dağılımı
etkileyerek cari işlemler dengesi üzerinde belirleyici rol oynamaktadır.40
Cari işlemler hesabı açığı, sabit kur rejiminde veya kapalı ekonomide
bu açığı sürdürebilecek düzeyde rezerv yoksa ülke için sorun yaratmaktadır.
Cari işlemler hesabı açığının sorun yaratmaması için ülke rezervleri
ölçüsünde açık vermelidir. Aksi taktirde açık sürdürülemez olmaktadır.
Ülkeye güvenin az olduğu, kırılgan bir ekonomide cari işlemler hesabı
açığını finanse edebilmek için sermaye hareketleri gerçekleşmemektedir. Bu
durumda cari açık sürdürülemez olmaktadır. Ayrıca ülkede uygulanan faiz
40
Babaoğlu, B. , “Türkiye’de Cari Đşlemler Dengesi Sürdürülebilirliği”, Uzmanlık Ve Yeterlilik Tezi,
T.C.M.B. Đstatistik Genel Müdürlüğü, Ankara,2005, Sayfa 47.
56
politikası dolayısıyla kur etkilenebilmektedir. Yüksek faiz oranları sermaye
girişini özendirerek döviz arzını beslemekte ve döviz kurunun düşmesine yol
açmaktadır. Bu durum yerli paranın değer kazanmasını sağlamakta, ithalatı
özendirip, ihracatı caydırarak dış ticaret açığının artmasına ve cari açığın
artmasına neden olmaktadır. Yüksek faiz dolayısıyla ortaya çıkan döviz
arzının artmasıyla bu açık finanse edilebilmektedir. Döviz fiyatının değişmesi
ihracatı azaltarak ekonominin büyümesini yavaşlatırsa ekonomide resesyon
oluşmaktadır.41
f) Ekonomik Gelişmişlik Düzeyi
Cari açık ile ülkelerin ekonomik gelişmişlik düzeyi arasında ilişki
bulunmaktadır. Ancak burada gelişmişliğin kaynağı ve niteliği önem
taşımaktadır. Cari açığın ortaya çıkmasının nedenlerinden biri gelişmenin
yarattığı talep artışından kaynaklanabilmesidir. Bu durumda gelişmişlik hızlı
bir ithalat artığı gerçekleştiriyorsa sürdürülebilir cari açık gerçekleştirebilmek
için; yatırım ve tüketim azaltılmalı yani iç talep azaltılmalıdır. Diğer taraftan
ihracata dayalı bir gelişme gerçekleştiriyorsa cari açık oranı sürdürülebilir
olmaktadır.
Cari açık yatırımlardaki artış ya da tasarruflardaki azalış nedeniyle
meydana gelmektedir. Ekonomik gelişme dolayısıyla ekonomiye güven
artarak daha yüksek kar beklentisi ortaya çıkabilmektedir. Bu durum
yatırımları arttırıp, tasarrufları geçici olarak düşürmektedir. Tasarrufların
düşmesi sonucu ortaya çıkan tasarruf açığı ulusal kaynaklarla giderilemediği
sürece cari işlemler açığı ortaya çıkmaktadır.
41
Berksoy, T.ve Saltoğlu, B. “Türkiye Ekonomisinde Sermaye Hareketleri”, Đstanbul Ticaret Odası,
Yayın No: 1998-58, 1998, Đstanbul.
57
Kalkınma sürecinin başında bulunan ülkeler katma değeri ve fiyatı
yüksek makine ve teçhizat gibi ürünleri ithal etmek zorunda kalırken,
ihracatları düşük fiyatlı hammadde ürünlerinden oluşabilmektedir. Bunun
sonucunda ise dış ticaret açığı ve cari işlemler açığı ortaya çıkmaktadır. Bu
açığı finanse edebilen ülkeler kalkınma sürecinde ileri aşamalara gelerek
katma değeri yüksek ürünler ihraç edebilmektedir. Bu açığı finanse
edemeyenler ise düşük büyüme oranları ile kalkınma sürecini uzatmaktadır.
2.4.4. Cari Đşlemler Açığına Đlişkin Tartışmalar
Cari hesabın en önemli bileşeni olan ticaret bilançosu bütün ülkelerin
medyasında en fazla dikkati çeken husustur. Aylık ticaret rakamları
açıklandığında çok tartışılır. Genellikle söylenen, cari hesap açığının kötü
olduğudur. Ancak bu değerlendirme çoğunlukla yanlış olan ekonomik
tartışmalara dayanmaktadır. Bu tartışmalar;42
- Cari Đşlemler Hesap Açığı; Sermaye Hareketleri Hesap Fazlasıyla
Dengelenebilir mi?
Cari Đşlemler Hesabı ülkenin ödemeler dengesinin sadece bir
bileşenidir.
Cari
Đşlemler
Hesap
açığı
toplam
denge
açığı
ile
karıştırılmamalıdır. Cari Đşlemler açığı, Sermaye Hareketleri Hesabındaki
fazlayla dengelenmelidir. Elbette belirlenen bir süre için ( çeyrek ya da tam
yıl) Cari
açık resmi yedeklerle dengelenebilir. Fakat “Rezervler” çabucak
tükeneceği için bu geçici bir çözüm olabilir. Dengenin sağlanabilmesi için cari
açık, sermaye hareketleri fazlasıyla finanse edilmelidir. Bu durum 90’lı yılların
ortalarında ABD’de olmuştur. Şekil 2.1.
IMF ’nin hesapladığı bazı ülkelere
ait rakamları vermektedir.
42
Solnik Bruno, Dennis Mcleavey, “International Investments” , Pearson Education, Fifth Edition,
2004, Sayfa 35-37.
58
CARĐ ĐŞLEMLER HESABI
SERMAYE HAREKETLERĐ
HESABI
GENEL DENGE
ABD
JAPONYA
ĐNGĐLTERE
FRANSA
-417
89
-29
21
422
-49
25
-27
5
40
-4
-6
Şekil 2.
“ABD, Japonya,Đngiltere ve Fransa’nın 2001 Yılı Ödemeler Bilançosu Özeti”
(Milyar ABD Doları)
ABD’nin 417 milyar dolarlık
cari açığı, 424 milyar dolarlık ticaret
açığından kaynaklanmaktadır. Fakat yabancı yatırımcılar ABD’ de büyük
yatırımlar yapmaktadırlar. Đyi yatırım imkanları, kuvvetli para birimine sahip
olması ve ülkedeki istikrar yatırımcıları çekmektedir. Yatırımların büyük bir
bölümü hazine bonolarına ve diğer vadeli tahvillere (yaklaşık 400 milyar
dolar) yapılmaktayken, doğrudan ve varlık portföy yatırımları bilançosu
hemen hemen sıfırdır. ABD genel bilançosu dengeye yakındır ( 5 milyar $).
Bu da yedeklerde küçük bir artışa neden olmaktadır. Eğer bir ülkede cari
işlemler açığı varsa aynı zamanda sermaye hareketleri hesabı fazlası da
olmalıdır (ya da tersi).
-Cari Açık Ekonominin Kötüye Gittiğin Bir Göstergesi Midir?
Bir ülkede ithalat ihracatı geçerse o ülke ticaret açığı ile karşılaşır.
Yabancı yatırımcılar bu açığı, ülkeye net sermaye akışı ile finanse ettiği
müddetçe bu durum ekonomik bir problem yaratmaz. Aslında ABD halkı
ürettiğinden daha çok tüketmektedir (cari açık) ve meydana gelen bu açık
yurtdışından yapılan mali akışla karşılanmaktadır. Döviz kuru anlamında cari
ticaret açığı o ülkenin parasının değerinin azalmasına yönelik bir baskı
59
yaparken (ithal malı almak için yabancı paraya olan fazla ihtiyaç), sermaye
hareketleri hesabı fazlası ise ülke parasının değerinin artması yönünde bir
baskı yapar (menkul kıymet almak için kullanılan yabancı para fazlalığı). Eğer
bütçe sonucu sıfıra yakınsa bu iki etki birbirini nötrler.
Ekonomik gelişme de bazen, cari hesap açığına sebep olur. Eğer ülke
ticari ortaklarından daha hızlı gelişiyorsa dış büyümesini daha çok ithalat
yaparak sürdürmek eğilimindedir. Çünkü diğer ülkeler aynı gelişme oranına
sahip olamadığından ihracat talebi ithalat kadar hızlı gelişmez. Yüksek
ekonomik gelişme aynı zamanda yatırımcıları da ülkeye çeker. Bu sermaye
akışı doğal olarak cari hesap açığının finanse edilmesini sağlar. Diğer önemli
ülkelerden ekonomik gelişme farklılığı ABD’nin 90’lı yıllardaki ticaret açığının
sebebini bir ölçüde açıklar. Aynı zamanda bu durum Japonya’nın 90’lı
yıllardaki ithalat ihtiyacının azalmasına sebep olan büyük ekonomik
durgunluk dönemindeki ticaret fazlasının sebebini de bir ölçüde açıklar. Bu
durumda yüksek cari açık iyiden ziyade kötü bir sinyal olabilir.
Büyük cari hesap dengesizlikleri sosyal etkilere de sebep olabilir. ABD
sendikaları serbest ticaretin ABD iş gücünü kötü etkilediğini göstermek için
devamlı cari hesap açığına dikkat çektiler. ABD düzenli olarak politik
nedenlerle bazı yabancı ürünlere gümrük tarifesi uyguladı. Benzer şekilde
yüksek cari hesap fazlasına sahip ülkeler gümrük tarifelerinin hedefi oldu ve
yüksek cari hesap açığı bulunan ülkeler tarafından benzer koruyucu önlemler
alındı.
Özetlemek gerekirse cari hesap açığı yabancılar tarafından yatırım
akışı ile dengelenmek istendiği sürece ekonomik anlamda kötü bir sinyal
değildir. Fakat yüksek cari hesap dengesizlikleri, pozitif veya negatif, politik
olarak kötü algılanabilir.
60
-
Yüksek Cari Hesap Açığı Sürdürülebilir Mi?
Öncelikle açığın büyüklüğünü bazı ölçütlerle değerlendirmeliyiz. Bu
açık toplam ithalat veya gayri safi milli hasıla ile kıyaslanabilir. Örneğin
ABD’nin ticaret açığı (cari hesap) 2001 yılında toplam ithalatın yaklaşık %40’ı
idi; bu rakam çok yüksektir. Bu rakam ABD; GSMH’nın %4’ünü teşkil eder.
Bu oran daha makul görünse de diğer ülkelerle kıyaslandığında çok
yüksektir. Örneğin Japonya, Đngiltere ve Fransa’da bu oran yaklaşık %2’dir.
Gelişmekte olan ülkelerde cari hesap açığının GSMH oranının %5 hatta %8’e
kadar çıktığını görmek anormal değildir.
Yüksek Cari Hesap açığı yabancılar tarafından finanse edildiği sürece
sürdürülebilir. Cazip yatırım fırsatları ve tutarlı yatırım ortamı yaratıldığı
müddetçe bu durum ekstra mali akış sağlayabilir. Aynı durum şirketler içinde
geçerlidir. Dışarıdan finanse edilme konusu büyümekte olan şirketler için
normaldir. Fakat şirketlerde olduğu gibi ülkeler içinde dışarıdan finanse kriz
riskini arttırır. Yabancı yatırımcılar finansman akışını azalttıklarında veya
yatırılan sermayeyi kendi ülkelerine götürmenin yollarını aradıklarında ticaret
açığı artar ve bazı düzeltmeler (müdahale) gerekebilir.
90’lı yılların başlarında gelişen Doğu Asya ülkelerinin hepsinin ABD,
Japonya ve Avrupa kaynaklı büyük yatırım akışları ile dengelenen yüksek ve
sürdürülebilir Cari Hesap açığı vardı. Şekil 2.2.‘de gösterildiği gibi Tayland’ ın
1996’da cari açığı 14,7 milyar $’dı (GSMH oranı %10). Bu durum yüksek
sermaye akışı ile dengelenmişti ve toplam bütçe pozitif çıkmıştı. 1996 ‘da
Tayland parası (Baht) değerini korudu ve yaklaşık 1$ = 25 Baht idi. Fakat
1997 yılında yabacı yatırımcılar sermayenin üretim alanına yatırılmadığından
endişelenmeye başladılar, Tayland bankaları uygun risk kontrolü yapmadan
aşırı büyüdüler, yasal düzenlemeler yeterince hızlı gelişmemişti. Yatırım
ortamındaki bu bozulma yabancı sermayenin hızla çekilmesine ve negatif
mali akışa neden oldu. Genel bütçe 1997’de çok büyük bir açık verdi ve Baht
devalüe edilerek 1$=40 Baht düzeyine çıktı. Mali kriz aynı zamanda borsayı
61
ve gayrimenkul piyasasını etkiledi ve büyük bir ekonomik durgunluk oldu.
Baht’ın devalüe edilmesi nedeni ile artan fiyatların etkisi neticesinde ithalat
durdu. Uluslararası piyasa da ise daha yarışabilir (rekabet edebilir) hale
gelindi ve ihracat arttı. 1998‘e gelindiğinde Cari Đşlemler Hesabı 14 milyar $
fazla verdi bu da Sermaye Hareketleri Hesap açığının giderilmesine yardımcı
oldu. Fakat bu durum ülke için çok sancılı oldu.
1996
1997
1998
Cari Đşlemler Hesabı
-14,7
-3,0
14,2
Sermaye ve Finans Hesabı
16,9
-15,2
-16,9
Genel Denge
2,2
-18,2
-2,7
Şekil 3.
“Tayland’ın 1996 - 1998 Tarihlerine Ait Ödemeler Bilançosu Özeti”
(Milyar ABD Doları)
2.4.5. Cari Açığın Finansmanı
Cari açık ekonominin temel göstergelerinden sayılmakta ve cari
işlemler hesabının açık vermesi ülke ekonomilerinde en çok yankı uyandıran
konuların başında gelmektedir.
Genel olarak cari işlemler hesabının açık
vermesi istenmeyen bir durumdur. Ancak gelişmekte olan ülkelerin pek
çoğunda bu durum kaçınılmazdır. Daha önce ki bölümlerde belirtildiği üzere
cari işlemler hesabının açık vermesinin pek çok nedeni vardır, diğer taraftan
cari açığın finansmanında da literatürde pek çok çözüm göze çarpmaktadır.
Ancak burada önemli olan cari açığın kısa vadeli olarak çözümü değil uzun
vadede ve kalıcı olarak çözümlenmesidir.
62
Pek çok kaynak cari açığın finansmanına ilişkin çeşitli çözümlerde
bulunmuşsa da genel kanı cari açığın sermaye hareketleri hesabında ki fazla
ile
kapatılması
(finanse
edilmesi)
şeklindedir.
Ancak
günümüz
ekonomilerinde bu finansman şeklinin de uzun vadede kalıcı olmadığı dikkat
çekmekte, ülkeler cari açığın finansmanına ilişkin daha farklı ve kalıcı
çözümler aramaktadır. Bu bölümde cari açığın finansmanı konusunda çözüm
önerisi olarak getirilmiş tüm yollar ayrı ayrı analiz edilecek ve farklı çözüm
önerileri getirilmeye çalışılacaktır. Cari açığın finansmanın da kullanılan yollar
aşağıda ki gibi sıralanabilir.
2.4.5.1. Doğrudan Denetimler
Cari işlemler açıklarını gidermenin yollarından ilki ticari ve mali yönden
denetimlerin getirilmesidir. Cari işlemlerle ilgili mali denetimler yanında
uluslararası mal ve hizmet hareketlerine ticari yönden de denetim yapılabilir.
Merkez bankasının en önemli fonksiyonlarından birisi olan yurt dışına
satılan mal ve hizmetlerin döviz karşılığının süresi içerisinde (mevcut
durumda 90 gündür, mücbir sebeplerle bu süre 180 güne uzayabilmektedir)
yurda getirilerek bir bankaya satılması zorunludur. Yurtdışından getirilen mal
ya da hizmetlerin karşılığı dövizlerinde süresi içerisinde (konusuna göre
değişebilmektedir) yurtdışına transferi gerekmektedir. Bu işlemlerin takibine
kambiyo denetimi denilmektedir. 43
Mali denetimlere en iyi örnek, ithal mallardan alınan farklı gümrük
vergileri ile ihracata uygulanan vergi iadesidir (sübvansiyon). Ekonomik
birliklerde gümrük uygulamaları neticesinde (gümrük vergilerinin kaldırılması)
bu ülkelerin kendi aralarında yaptıkları ithalat işlemlerinde gümrük vergisi
yerine değişen vergi uygulamaları kendini göstermektedir.
43
Kaya Salih, a.g.e. ,Sayfa 64-65.
63
Bu ve benzeri denetimlerin cari açık üzerindeki olumlu etkileri
kaçınılmazdır. Doğrudan denetimler cari açığı finanse etmekten daha çok
cari açığı önleyici tedbirler arasında sayılabilirler. Bu yönüyle daha kalıcı ve
etkili bir çözüm olarak görülmektedirler. Ancak günümüz ekonomilerinde
sınırlar kalkmakta, bu gibi denetimlerin uygulanabilirliği zorlaşmaktadır.
2.4.5.2. Devalüasyon44
Devalüasyon; ulusal paranın, uluslararası paralar karşısında değer
kaybetmesi olarak tanımlanmaktadır.
Ulusal paranın döviz karşısında değer kaybı yabancı mal ve
hizmetlerin fiyat seviyesinde bir artış olarak kendini gösterecektir. Bir mal ya
da hizmete olan talep (diğer koşullarla birlikte) o malın fiyatı ile ilgili
olduğundan, bu mal ya da hizmete olan talebi kısacak bir netice vermesi
beklenir. Böylelikle döviz çıkışlarında göreceli bir azalma ve cari açıkta bir
azalma beklenir.
Đhracat genel tanımı ile döviz girdileri bağlamında ise, ulusal mal ya da
hizmetlerin fiyatı yabancı mal ya da hizmetlere oranla göreceli olarak
azalacaktır. Buradan hareketle bu mal ya da hizmetlerin satışı artacak ve
genel ekonomiye döviz girdilerinde artış olarak yansıyacaktır.
Bununla
birlikte
devalüasyonun
kendisinden
beklenen
sonucu
verebilmesi pek çok etkene bağlıdır. Bunların başında, devalüasyon yapan
ülkenin mal ve hizmetlerine yönelen dış talebin fiyat değişmelerine karşı
duyarlı olması, başka bir deyişle, fiyatlar düşünce artması gerekir (burada
sanayi ve teknoloji yoğunlukta ithalata bağlı/bağımlı ülkeler bazında
devalüasyonun çok olumsuz etkilerinin de olacağı not edilmelidir).
44
Kaya Salih, a.g.e. , Sayfa 64.
64
Diğer yandan, serbest kur politikası yoluyla, kurun piyasa koşullarına
göre her an değişebildiği ekonomilerde devalüasyondan bahsetmek olanaklı
gözükmemektedir.
Cari açığın giderilmesinde bu iki önlemden hangisine başvurulacağı
hükümetlerin kararıdır. Ancak hem devalüasyon hem de doğrudan
denetimlerin önemli sakıncalar içerdiği görülmektedir. Belirtildiği üzere
ithalatın ülke ekonomisine katkıları ve kaçınılmazlığı ithalata uygulanan
kısıtlamaların uygulanmasını
imkansız kılabilmektedir. Ayrıca
her iki
yöntemin kamuoyunda yarattığı olumsuz havadan dolayı hükümetler bu
yollara başvurmaktan kaçınmaktadırlar.
2.4.5.3. Merkez Bankası Müdahaleleri
Cari açığın finansmanında izlenecek bir diğer yol ise merkez
bankalarının uyguladığı politikalardır. Bu noktada merkez bankasının dövize
müdahalesi gerekmektedir. Bu müdahale şu şekilde gerçekleşir;
Cari açık veren ülkelerin finansal piyasalarında döviz çok yabancı
para ise daha azdır. Dolayısıyla ulusal para daha değerlidir. Böyle bir
durumda cari açıkla müdahale için merkez bankasının dövize müdahalesi
alış yönlü olmalıdır. Merkez bankasının piyasadan fazlaca döviz alması
sonucunda döviz azalacak dövize olan talebin artmasıyla yerli paranın değeri
düşecektir. Bu da diğer önlemlerde olduğu gibi ithalatın daha pahalı hale
gelmesi dolayısıyla azalmasına ve tam tersi etkiyle de ihracatın artmasına ve
cari açığın boyutlarının daralmasına yol açacaktır.
Merkez bankası döviz alışlarını açık piyasa işlemleri ile gerçekleştirdiği
durumda etkinin daha hızlı olduğu gözlenir. Merkez bankasının bu şekilde bir
65
müdahalesi ise merkez bankasının gücüne daha net bir ifade ile sahip olduğu
rezerv
toplamına
bağlıdır.
Ülkelerin
merkez
bankalarının
bu
yolu
seçebilmeleri için güçlü ve büyük bir rezerv birikimine sahip olmaları
gerekmektedir. Ancak bu durum gelişmekte olan ülkeler için pek de olası
değildir. Çünkü gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerinin daha kırılgan olduğu
ve rezerv toplamlarının da çok fazla olmadığı bilinmektedir.
Cari açığın finansmanında yukarıda sayılan yollar uygulanabilmekte,
ancak günümüz ekonomisinde sınırların kalmamasıyla birlikte sermaye
hareketlerinin hacmi her geçen büyümekte ve cari açığın finansmanında ki
önemi daha da artmaktadır. Dolayısıyla cari açığın finansmanında uygulanan
en etkin ve önemli yollardan biri olan sermaye hareketleri bu bölümde
ayrıntılı olarak incelenmiştir.
2.4.5.4.Sermaye ve Finans Hesabının Etkisi
Uluslararası finansal piyasalarda sınırların kalkmasıyla sermaye
hareketleri daha hızlı ve denetimden daha uzak bir hale gelmiştir.
Günümüzde
ülkeler
ödemeler
bilançolarında
oluşan
cari
açığın
finansmanında en çok sermaye hareketlerinden yararlanmaktadırlar. Daha
önce de belirttiğimiz üzere cari açığı olan bir ülkenin sermaye hareketleri
fazlası vermesi halinde cari açığı finanse edilmiş olmaktadır. Ancak burada
dikkate dilmesi gereken konu ülkeye giren sermayenin kısa vadeliden ziyade
uzun vadeli ve doğrudan yatırımlar şeklinde olmasıdır. Böyle bir durumda cari
açığın finansmanı sorunu daha sağlıklı bir şekilde çözümlenmiş olacaktır.
Ülkeye giren sermayenin ekonomi üzerinde kaçınılmaz etkileri
bulunmaktadır. Burada sermaye hareketlerinin oluşturduğu etkiler makro
ekonomik etkiler ve mikro ekonomik etkiler olarak incelenebilir. Bu etkiler
doğrudan ve dolaylı olarak cari açığı etkilemektedir. Örneğin döviz kuru
üzerinde oluşacak bir etki dolaylı olarak cari açığı da etkilemektedir. Diğer
66
taraftan sermaye hareketlerinin cari açığa doğrudan etkisi de bulunmaktadır.
Bu etkiler sırası ile incelenecek olursa;
a) Finansal Piyasalar Üzerindeki Etkiler
Sermaye hareketleri yatırım yapılan ülkenin kalkınmasına ve sermaye
piyasalarının gelişimine katkıda bulunmakla birlikte, ülke ekonomisini
olumsuz etkileyen riskleri de beraberinde getirmektedir. Uluslararası sermaye
girişinin fazla olması, yurtiçi menkul kıymet ve gayrimenkul fiyatlarının aşırı
derecede artış göstermesini sağlamaktadır.45
Sermaye
piyasalarında
yabancıların
payının
artması,
finansal
piyasaların küresel değişmelerden daha fazla etkilenmesini sağlayarak,
küresel düzeyde oluşacak bir gelişmeden ülkenin daha fazla etkilenmesini
sağlamaktadır.
Sermaye
girişinin
kısa
vadeli
ve
yüksek
miktarda
gerçekleşmesi dolayısıyla ulusal finans piyasalarındaki mali araçların özgün
gelişimi engellenmektedir.
Finansal piyasası gelişmemiş bir ülkede, sermaye girişinin spekülatif
nitelikte olması, faiz farkının yarattığı kısa dönem karlılığı değerlendirmeye
yönelik olduğundan, menkul kıymetler üzerinde yapay dalgalanmalar suni
fiyat artışları yaratmaktadır.
b) Döviz Kuru Üzerindeki Etkiler
Sermaye hareketlerinin ekonomi üzerindeki etkilerini değerlendirmede
ülkede uygulanan kur rejimi önemlidir. Sermaye hareketlerinin gerçekleştiği
45
Berksoy, T.ve Saltoğlu, B. , “Türkiye Ekonomisinde Sermaye Hareketleri” , Đstanbul Ticaret Odası,
Yayın No: 1998-58, Đstanbul.
67
ülkede döviz kuru sisteminin esnek kur sitemi olması halinde, sermaye
girişleri döviz kurunda ulusal paranın değer kazanmasına yol açarken, sabit
kur sisteminin olduğu durumda sermaye hareketleri doğrudan uluslararası
rezervlerin artmasına yol açmaktadır.46
Ülkeye sermaye girişi gerçekleştiğinde ülkede likidite artmaktadır. Bu
durum nominal faiz oranlarını düşürerek, yurtiçi harcamaları arttırmaktadır.
Yurtiçi harcamalar dış ticarete konu olan mallara yöneliyorsa, dış ticaret açığı
artmaktadır. Yurtiçi harcamalar dış ticarete konu olmayan mallara yöneliyorsa,
bu tür malların talepleri ve fiyatları artarak, reel döviz kuru değer
kazanmaktadır. Dış ticarete konu olmayan mal fiyatlarındaki artış esnek kur
sisteminde reel kurun değer kazanmasına, sabit kur sisteminde ise nominal
kurun değer kazanmasına neden olmaktadır. esnek kur sisteminde ülkeye
sermaye girişinin gerçekleşmesi sonucunda ulusal para değer kazanmaktadır.
Bu durum ihracatı pahalı hale getirerek ihracatçı sektörlerin rekabet gücünü
azaltmakta,
ithalatın
ucuzlaması
dolayısıyla
da
ekonominin
ithalata
bağımlılığı artarak, ekonomi üzerinde olumsuz etki yaratmaktadır. Ülkeye
giren sermayenin vadesi reel döviz kurunu etkilemektedir.
Kısa vadeli sermaye hareketleri makroekonomik olumsuzluklara karşı
yüksek duyarlılığa sahip olduklarından, uzun vadeli sermaye hareketlerinden
daha istikrarsızdır. Kısa vadeli sermaye hareketleri gerçekleşen ülkede
herhangi bir siyasi ya da ekonomik olumsuzluk durumunda faiz oranları artsa
dahi, ülke kısa vadeli sermaye çıkışını önleyemez. Bu durumda döviz
kurunun istikrarı, ilgili ülkenin yeterli döviz rezervine sahip olup olmamasına
bağlı olmaktadır. Ülkenin yeterli rezerve sahip olmaması durumunda reel
döviz kuru değer kazanarak, ekonomide olumsuz etki yaratabilmektedir.
46
Yeldan, E., “Az Gelişmiş Ülkelere Yönelik Kısa Vadeli Sermaye Akımlarının Makroekonomik
Etkileri Üzerine Gözlemler”, Đktisat Dergisi, Ekim-Kasım 1996, Sayfa 49-57.
68
Ülkede kısa vadeli sermaye hareketlerinin fayda maliyet dengesini
iyileştiren politik reformların ve kurumsal değişikliklerin yapılması ülkeye uzun
vadeli sermaye girişini arttırmaktadır. Bu durum reel döviz kuru üzerinde
istikrar sağlayarak ülke ekonomisini olumlu etkilemektedir. 47
c)Mikro Ekonomik Etkenler
Uluslararası sermaye hareketleri dolayısıyla işletmelerin yapıları,
yönetim anlayışları, üretim biçimleri tamamen değişebilmektedir. 48 Yabancı
firmalar yatırım yaparken gelişmiş işletme tekniklerini kullandıkları için yatırım
yapılan ülkenin kaynak kullanımı ve verimliliğini arttırmaktadır Uluslararası
sermaye hareketleri ülkeler arasında teknoloji transferi sağlayarak, o ülkedeki
teknolojinin
gelişmesine
ve
ülkeler
arasında
bilgi
transferinin
gerçekleşmesine neden olmaktadır. Bu durum ülkenin ihracat imkanını
arttırarak ülke ekonomisini olumlu etkilemektedir. Uluslararası sermaye
hareketleri
gelişmiş
ülkelerden,
gelişmekte
olan
ülkelere
doğru
gerçekleşebilmektedir. Bu durumda gelişmekte olan ülkelerde finansal
maliyetlerin yüksekliği, yönetimsel ve kültürel farklılıkların bulunması ve
nitelikli işgücünün bulunamayışı gibi sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Bu tür
mikro ekonomik etkenler ülkeye sermaye girişini engelleyebilmektedir.
d) Ekonomik Đstikrar Üzerindeki Etkiler
Ulusal ya da uluslararası fon arz edenlerin amacı belirli risk düzeyinde
ellerinde bulunan finansal kaynaklardan en yüksek oranda gelir sağlamak,
47
Đnandım, ā., “Kısa Vadeli Sermaye Hareketleri ve Reel Döviz Kuru Etkileşimi”, Uzmanlık ve
Yeterlilik Tezi, T.C.M.B. Piyasalar Genel Müdürlüğü, Ankara, 2005, Sayfa 99.
48
Tağraf, H. , (2002). Küreselleşme Süreci ve Çok Uluslu Đşletmelerin Küreselleşme Sürecine Etkisi,
C.Ü. Đktisadi ve Đdari Bilimler Dergisi, Cilt 3, Sayı 2. ,2002.
69
fon talep edenlerin amacı da bu fonları en düşük maliyetle elde
edebilmektir.49
Bu amaçla uluslararası sermaye hareketleri gerçekleşmektedir. Bir
ülkeye sermaye hareketlerinin gerçekleşebilmesi için o ülke ekonomisinin
istikrarlı olması gerekmektedir. Ülkedeki belirsizliklerin çok fazla olması hem
ülke ekonomisinde bulunan yatırımcılar hem de yabancı yatırımcılar için
tercih edilmeyen bir durumdur. Ülkeye sermaye girişi sabit kur sisteminde dış
ticarete konu olmayan malların göreli fiyatlarındaki artış sonucunda
enflasyonist etki yaratmaktadır. Bu durum ekonomik istikrarı olumsuz
etkilemektedir. Ülkedeki genel fiyat seviyesindeki hızlı yükselişler ve
belirsizlikler ilgili ülkenin para biriminin yabancı para birimleri karşısında uzun
dönemli olarak değerinin tahmin edilememesini sağlamaktadır.
Gelişmekte olan ülkelerde meydana gelen sermaye hareketlerinin kısa
vadeli olması dolayısıyla sermaye hareketleri ülkede ekonomi üzerinde
olumsuz etki yaratmaktadır. Kısa vadeli uluslararası sermaye hareketlerinin
gelişmekte olan ülkelere doğru hızla artmış olmasına karşılık, kaynak
kullanımında etkinlik ve verimlilik artışının temel koşulu olan istikrar ortamına
katkıda bulunmadığı, tersine, istikrarsızlığı besleyen etkiler yarattığı ileri
sürülmektedir.
Bu durumda gelişmekte olan ülkelere sermaye hareketleri yüksek faiz
ile birlikte ulusal parayı değerlendirerek ithalatı arttırıp cari açıklara, kamu
açıklarına, enflasyon oranındaki artışa yol açmakta ve ekonomik büyüme
oranında etkili olmaktadır.50
49
Delice, G., Uluslararası Finansal Sermaye Akımlarını Belirleyen Faktörler, Ankara Üniversitei
Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt 39, Sayı:9, Ankara, 2002, Sayfa 9-51.
50
Tarı, R. ve Bozkurt, H. ,” Türkiye’de Đstikrarsız Büyümenin VAR Modelleri Đle Analizi” , Đstanbul
Üniversitesi Đktisat Fakültesi Ekonomi Ekonometri ve Đstatistik Dergisi, Sayı 4, Đstanbul , 2006, Sayfa
28.
70
Sermaye hareketlerindeki olumsuz etkiyi engelleyebilmek, hızlı
ekonomik gelişmeyi sağlayabilmek amacıyla ülkeler uzun süreli ekonomik
istikrar programı uygulamalıdır.
e) Cari Đşlemler Dengesi Üzerindeki Etkisi
Sermaye hareketleri, cari işlemler hesabının finansmanı olması
dolayısıyla, sermaye hareketleri ve cari işlemler hesabı arasında ilişki
bulunmaktadır.
Ödemeler
dengesinde
cari
açık
olan
bir
ülkenin
sermaye
hareketlerinde fazla bulunmaktadır. Cari işlemler açığı veren bir ülke yabancı
tasarrufları ithal etmek istiyor demektir. Ülkedeki tasarruf açığı yurtiçi faizleri
yükselterek, yurtdışından sermayenin yurtiçine gelmesini sağlamaktadır. Bu
durumda sermaye hareketleri fazla vermektedir
Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde bir taraftan cari açıkların
kapatılması, diğer taraftan şoklara karşı korunmak amacıyla merkez
bankalarının rezervlerini yüksek tutma gereği daha fazla sermaye girişini
zorunlu hale getirmektedir.
Ülkeye sermaye girişinin gerçekleşmesiyle reel döviz kuru düşer
dolayısıyla ithalat artar, ihracat azalır. Net ihracatın azalmasıyla dış ticaret
açığı ve cari işlemler hesabı açığı oluşmaktadır. Cari işlemler hesabı ve
sermaye hareketleri arasındaki uygun denge ülkelerin özel faktörlerine bağlı
olmaktadır. Bu özel faktörler ise; ülkelerin borç servis kapasiteleri anlayışının
ne olduğu ve sermaye girişlerinin ülkedeki tüketimi mi yoksa yatırımları mı
finanse ettiğidir. Sermaye hareketlerinin yatırımları finanse etmesi dolayısıyla
yatırımların gayri safi milli hasıla içindeki payının sermaye hareketlerinin
payıyla birlikte gitmesi ekonomiler için yaralı olmaktadır.
71
Sermaye hareketlerinin fazla olduğu dönemlerde ülke ekonomisi
büyüyebilmektedir. Bu büyümeyle beraber ulusal paranın değer kazanması
ithalatın artmasına yol açmaktadır. Đhracatın büyüme hızı ithalatın büyüme
hızından daha yavaş ise cari işlemler dengesi sürdürülemez olmaktadır.
Cari işlemler hesabı açığının meydana gelmesinde ulusal tasarrufların
düşmesi ve ulusal yatırımların artması gibi iki önemli etken bulunmaktadır
Sermaye hareketleri ilk aşamada cari açığı arttırarak tasarruf oranlarının
azalmasına yol açmaktadır. Bunun sonucu olarak tüketim harcamaları artış
göstermektedir. Sermaye hareketleri ile birlikte cari işlemler hesabı
açığındaki artış sonucunda cari işlemler hesabı açığı sermaye hareketleri ile
kapatılırken, sermaye hareketi büyümeyi finanse edebilmektedir. Kısa vadeli
sermaye hareketi dolayısıyla ekonomik büyümenin sağlanması ile cari
açıkların kapatılması sürekli olmamaktadır
Kısa vadeli sermaye hareketleri ulusal paranın değer kazanmasına ve
ithalatın artmasına yol açarak dış denge üzerine etkili olmakta dolayısıyla cari
açıklara sebep olmaktadır. Cari işlemler hesabı açığının uzun vadeli sermaye
ile finanse edilmesi cari işlemler dengesinin sürdürülebilirliğini arttırırken, kısa
vadeli sermaye ile finanse edilmesi sürdürülebilirliği olumsuz etkilemektedir
Gerçekte
ekonomideki
cari
açık
endişe
kaynağı
olmayabilir,
ekonomideki ani sermaye girişi ve ani sermaye çıkışı karşısındaki
kırılganlıklar temel endişe kaynağı olmaktadır
Sermaye hareketlerinin serbest olduğu ülkelerde cari işlemler hesabı
ve sermaye hareketleri arasında ilişki bulunmayabilir. Cari işlemler hesabının
fazla verdiği dönemlerde sermaye hareketleri de fazla verebilmektedir.
Ülkede
yüksek
faiz
bulunması
durumunda
ülkeye
sermaye
girişi
gerçekleşerek sermaye hareketleri fazla verebilmektedir. O anda o ülkede
cari işlem fazlası olabilmektedir.
72
Cari açığın finansmanına ilişkin derlenen bu bilgiler özetlenecek olursa;
Cari açıkta esas olan açığın nasıl ve ne şekilde finanse edileceğinin
yanı sıra bu finansenin uzun vadede sürdürülüp sürdürülemeyeceğidir.
Özelleştirme ve doğrudan yabancı sermaye girişi ile cari açık sorunu kolayca
fakat kısa vadede çözülebilir. Önemli olan uzun vadeli ve kalıcı çözümler
bulabilmek olmalıdır.
Ekonominin kırılganlığının azalması ve uluslar arası piyasalarda risk
algılamasının iyiye doğru gitmesi ile cari açığın finansmanı daha da sağlıklı
yapılabilmektedir. Güçlü bütçe, yüksek faiz dışı fazla ve düşen kamu
borçluluk oranı ile ekonomideki kırılganlıklar azalacak ve böylece yabancı
sermaye ve yatırımcının ülke ekonomisine çekilmesi kolaylaşacaktır.
Cari açık, arzu edilen şekilde ve kalıcı, uzun vadeli sermaye ile finanse
edilemediği için kısa vadeli spekülatif sermayeden faydalanmak zorunda
kalınmakta ve problemler yaşanmaktadır. Zira yurtdışından gelen kısa vadeli
yabancı sermaye ekonomide büyüme olduğu sürece kazanç ve getiri elde
edebilmektedir. Dolayısıyla büyümede herhangi bir duraklama yaşanması
halinde yabancı sermaye arzu ettiği getiriyi sağlayamamakta ve çok kolay bir
şekilde ulusal ekonomiyi terk edebilmektedir. Büyüme hızı ise ekonominin
kalitesi ile doğru orantılı bir şekilde artmaktadır. Böylece ekonomide kalite ne
kadar attırılırsa yabancı sermayenin ülkeyi terk etme olasılığı da o derece
azalacaktır.
Ülkeye giren yabancı sermaye, ekonomide reel anlamda yeni bir
yatırım ortaya çıkarmalıdır. Söz konusu olan eskiden yapılmış yatırımların ve
işletmelerin yurt dışındakilere doğru el değiştirmesi ekonomide ek bir yatırım
yaratmamaktadır. Yeni yatırımlar yapmaya yönelik doğrudan yabancı
sermaye yatırımları olabildiğince güçlendirilmeli ve arttırılmalıdır. Fakat
günümüzde yabancıların ilgisi halen mevcut olan şirketlerin alınması
yönündedir. Bu alımlar da daha çok özelleştirme ve bankacılık alanlarında
73
olmaktadır. Sonuç olarak doğrudan yabancı sermaye akımlarına güvenerek
cari açığı finanse etmek ya da etmeye çalışmak uzun vadede olumlu getiriler
sağlamayacaktır.
Özelleştirme gelirleri ile cari açık finansmanına gelince; ekonomide
bütçe açıkları ve cari açık söz konusu olduğu sürece, kamu sektörünün
elindeki işletmeleri ve varlıkları satarak bütçe açıklarını finanse etmeye
çalışması uzun süreli sürdürülebilir bir yöntem olamaz. Çünkü kamunun
satacağı varlıklar azalıp cari açık devam ettiği sürece finansman tekrar tekrar
sorun olacaktır. Bu yüzden kalıcı ve istikrarlı çözüm cari açığı olabildiğince
düşürmektir. Yani bir anlamda ihracatın ithalatı karşılama oran ve seviyesini
olabildiğince yükseltmek ve yurt içi tasarrufu yükseltmektir.
Söz konusu olan yurt içi tasarruf açığı kamu ve özel sektörün tasarruf
toplamlarından oluşmaktadır. Kamu ve özel sektörün tasarruf oluşturabilmesi
için gelirlerin artması ya da harcamaların azalması gerekmektedir. Kamunun
verdiği tasarruf açıkları, daha çok yüksek reel faiz aracılığı ile özel sektör
tasarruflarının artırılması yoluyla giderilmektedir. Fakat 2006 yılı için böyle bir
yola başvurmak pek olanaklı olmamıştır. Çünkü özel kesim artık yatırımlarını
hızlandırmış, tüketimi artırmış dolayısıyla da tasarrufunu azaltmıştır.
Sonuç itibariyle yurt içi tasarrufu artırmak için kamu ve özel sektör
tasarrufunu arttırmak gerekmektedir. Bu da kısa ve uzun vadede kamu
tasarruf açığını düşürmekle mümkün olabilmektedir. Çünkü özel kesim
tasarrufunun
artması
gelebilmektedir.
reel
faiz
oranlarının
artması
anlamına
da
74
Belirlenen bu finansman yollarından sonra Türkiye gibi gelişmekte
olan ve cari açık sorunu yaşayan ülkelere yol göstermek amacıyla aşağıdaki
öneriler getirilebilir51:
1. Yüksek faiz hem enflasyonu hem cari açığı yükseltir, bu nedenden dolayı
en etkili çözümlerden biri faiz indirimine gitmektir.
2. Kurun yükselmesi halinde, yerli para değerini kaybeder, ithalat
pahalılaşırken, ihracat ucuzlar dolayısıyla cari açık kapanır. Bunun için de
Kur artışına izin vermek gerekir.
3. Daha sıkı bir maliye politikasına karşılık daha gevşek bir para politikası
uygulamak,
4. Yabancı parayla borçlanma ile yerli parayla borçlanma arasındaki farkı
daraltmak,
5. Đç talebi düşürürken, büyümeyi ihracat üzerine yapılandırmak,
6. Enerjide tasarrufa gitmek, alternatif kaynakları devreye almak,
7. Rekabet gücünü artırmak, katma değeri yüksek ihracat modeline geçmek,
tarım reformu ile gıda arzını artırmak, iç fiyatlarını düşürmek gerekmektedir.
51
Hatısaru Songül, Milliyet Gazetesi, 30.7.2008.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
CARĐ AÇIĞIN FĐNANSMANINDA TÜRKĐYE UYGULAMASI
Çalışmanın ilk iki bölümünde ödemeler bilançosu ve cari işlemler
dengesi konuları üzerinde durulmuştur. Bu bölümde ise ilk iki bölümde ele
alınan konular Türkiye ekonomisi bağlamında değerlendirilecektir. Böylece
Türkiye ekonomisinin ödemeler bilançosu incelenirken, cari işlemler dengesi
analiz edilecek ve cari açık problemine çeşitli çözümler getirilmeye
çalışılacaktır.
Günümüz dünyasında ödemeler bilançosunun incelenmesinde sadece
Türkiye
ekonomisinin
değerlendirilmesinin
konuyu
tam
olarak
aydınlatamayacağı düşüncesiyle diğer ülke ödemeler bilançolarına yer
verilecek, benzerlikler ve farklılıklar ortaya konulacaktır.
Türkiye ekonomisinde tüm sosyal, siyasal ve ekonomik boyutlu
sorunların temelinde finansal kaynak sorunlarının yattığı görüşü yaygın bir
düşüncedir.
Buna
göre,
iç
tasarrufların
kalkınmanın
finansmanında
kullanılacak fonları sağlayabilecek düzeyde olmaması kaynak sorununu
arttırmaktadır. 52 Bu sorun dış kaynaklara yönelmeyi ve dolayısıyla ülkenin
dışa bağımlı bir ekonomisinin oluşmasını da beraberinde getirmektedir.
Türkiye ekonomisin de Đkinci Dünya Savaşı’ndan itibaren yaşanan dış
finansman ihtiyacı ekonomik liberalleşme, teknolojik gelişmeler, piyasaların
küreselleşmesi vb. gibi nedenlerden dolayı 2000’li yıllardan itibaren daha da
önemli bir hal almıştır.
52
Bal Harun, “Uluslararası Finansman, Dış Borç Yönetimi Ve Türkiye” , Türkiye Bankalar Birliği,
Đstanbul , 2001, Sayfa 199.
76
Cari açık, Türkiye ekonomisinde her zaman büyük bir sorun olmuş,
yıllardır uygulanan politikaların başarısızlığı nedeniyle de büyüyerek devam
etmiştir.
Cari açığın giderek daha da ciddileşen bir sorun olması ve 2000’li
yıllardan bu yana giderek artan cari açığın öncelikli olarak nereden
kaynaklandığını bulmak ve çözümleri bu yönde üretmek esas olmalıdır. Bir
ülkenin, döviz gelir ve giderlerinin izlendiği hesap olan cari işlemlerin eksi
vermesi; ithalatın ihracattan fazla olması, üretilenden çok harcanması, ülke
ulusal parasının gerekenden değerli olması ve ülkeye giren sıcak paranın
döviz kurlarını aşağıya çekmesi anlamına gelmektedir.
Türkiye ekonomisinde böylesine sorun teşkil eden cari açığı ortaya
çıkaran ilk neden; iç tasarrufların yatırımlara yetmemesidir. Yüksek büyüme
için gerekli tasarruf yapılamadığı takdirde cari işlemler açığı artmaktadır.
Bunun için en iyi çözüm iç tasarrufları artırmak olacaktır. Đç tasarruf için ise
faizlerin makul bir düzeyde kalması, sıkı bir bütçe uygulaması ve iç talebin
azaltılması gerekli olmaktadır. Cari açık artışında ikinci neden ise; yerli para
YTL' nin zaman zaman aşırı değerli hale gelmesidir. Aşırı değerlenen ulusal
para, ithalatın ihracattan daha fazla artması ve ticaret açığının büyümesi
sonucunu doğurur. Türkiye'de de 2001 yılı sonundan itibaren ulusal para
sürekli değer kazanan bir süreç yaşamıştır.
Türkiye ekonomisi genel olarak mal ve hizmet ithalatının her zaman
için ihracatından fazla olduğu bir yapıya sahip olmuştur. Özellikle ara malları
üretiminde ithalata bağımlı olunması bu dengesizliğe neden olmaktadır.
Ayrıca ithal enerjiye olan bağımlılık dış ticarette yükü arttırmaktadır.
Cari açığın sürekli olarak dış kaynaklarca finanse edilmesi cari açığı
azaltmak yerine artırabilir de. Yani cari açık dış kaynaklarca finanse
edilmediği takdirde belli bir süre sonunda azalma eğilimine girer ve ortadan
kalkar. Fakat Türkiye gibi dış kaynaklara bağımlılığı hayli yüksek olan bir
77
ulusal ekonomide bu çok fazla mümkün olamamaktadır. Dış ticaret
dengesizliğinin artması, ihracatın ithalatı karşılamaktan giderek uzaklaştığını
göstermektedir.
Geçtiğimiz yıllarda OECD tarafından açıklanan rapora göre Türkiye 23
milyar dolarlık cari işlemler açığı ile 2005 yılında OECD'nin cari açık veren
yedinci ülkesi olmuştur. Cari işlemler açığının GSYĐH'ye oranında ise Türkiye
2005 yılında %6.4 ile 30 ülke arasında sekizinci olmuştur. OECD'nin
belirlemelerine göre 2005 yılında en yüksek cari işlemler açığını 804.9 milyar
dolarla Amerika vermiştir. Amerika'yı 85.7 milyar dolarlık cari açıkla Đspanya,
57.9 milyar dolarla ise Đngiltere izlemiştir. Yine aynı rapora göre en yüksek
cari işlemler fazlasını ise163.9 milyar dolar ile Japonya vermiştir.53
Bu nokta da konunun daha iyi anlaşılabilmesi amacıyla Türkiye’nin
2000 yılından 2008 yılı sonuna kadar gerçekleşen ödemeler bilançoları ve
açıklamalarına bu bölümde yer verilecektir. Ayrıca 2008 yılının ödemeler
bilançosu ile cari işlemler hesabının ayrıntılı analizi yapılarak mevcut durum
ortaya konacak ve uygulanabilecek çözümlere değinilecektir.
3.1. 2000 – 2007 YILLARI ARASINDA TÜRKĐYE’NĐN ÖDEMELER
BĐLANÇOSU ANALĐZĐ
Bu bölümde Türkiye’nin 2000 yılı ile 2007 yılları arasında ki ödemeler
bilançosunun özellikle cari işlemler hesabı üzerinden analizi yapılmıştır. 2008
yılının daha detaylı incelenmesi ise bir sonraki bölüme bırakılmıştır.
2000’li
incelenmesinde
yıllarda
Türkiye’nin
Türkiye’de
ve
ödemeler
dünyada
bilançosu
yaşanan
krizler
kalemlerinin
etkin
rol
53. Afşar Bilge, “Türkiye’de Cari Açık Ve Finansmanı” , Konya Ticaret Odası, Konya, Aralık 2006.
78
oynamıştır.Yaşanan
krizlerin
net
yansımaları
ödemeler
bilançosu
kalemlerinde görülmüş ve bu doğrultuda yorumlanmıştır.
Bu konunun daha anlaşılabilir kılınacağı düşünülerek Türkiye’nin baz
alınan yıllarına ilişkin ödemeler bilançosu özet görünümleri aşağıdaki
şekillerde yer almaktadır.
79
ÖDEMELER BĐLANÇOSU
2000
2001
2002
2003
-9,819
3,390
-1,522
-6,808
-22,410
-4,543
-15,495
-21,856
1.1.1. Mal Đhracatı
31,702
34,373
36,059
46,878
1.1.2. Mal Đthalatı
-54,112
-38,916
-51,554
-68,734
1.2. Hizmetler Hesabı
11,368
9,130
7,879
8,936
1.2.1.Turizm
7,636
8,090
8,479
9,676
1.2.2.Diğer Hizmetler(Net)
3,732
1,040
-0,600
-0,740
-4,002
-5,000
-4,554
-5,428
1.3.1. Doğrudan
0,89
0,686
-0,108
-0,440
1.3.2. Portföy
-4,34
-1,328
-0,835
-1,207
1.3.3. Diğer
-3,657
-4,358
-3,633
-3,953
- Faiz Geliri
1,168
1,139
0,784
0,634
- Faiz Gideri
-4,825
-5,497
-4,417
-4,587
5,225
3,803
3,490
3,618
12,607
-1,274
1,373
1,587
0,112
2,769
0,863
0,79
2.1.1. Yurtiçi
1,707
3,288
2.1.2.Yurtdışı
-1,029
-0,604
1,022
-4,515
-0,593
2,287
2.2.1. Varlıklar
-0,593
-0,788
-2,096
-1,670
2.2.2. Yükümlülükler
1,615
-3,727
1,503
3,957
2.3. Diğer Yatırımlar
11,827
-2,222
7,256
3,268
2.3.1. Varlıklar
-1,913
-0,156
-0,777
-0,911
2.3.2.Yükümlülükler
13,740
-2,066
8,033
4,179
3.Net Hata ve Noksan Hesabı
2,788
-2,116
0,149
5,221
4. Rezerv Hareketleri Hesabı
2,997
2,694
-5,559
-3,328
1.Cari Đşlemler Hesabı
1.1. Dış Ticaret Dengesi
1.3. Yatırım Geliri Hesabı
1.4. Cari Transferler
2. Sermaye ve Finans Hesabı
2.1. Doğrudan Yatırımlar
2.2. Portföy Yatırımları
Şekil 4.”Türkiye’nin 2000 – 2003 Yılları Ödemeler Bilançosu”
(Milyar ABD Doları)
Kaynak: TCMB.
80
ÖDEMELER BĐLANÇOSU
2004
2005
2006
2007
-15,6
-22,9
-32,2
- 38,0
-23,9
-32,6
-41,3
-47,5
1.1.1. Mal Đhracatı
67,0
76,6
91,9
113,2
1.1.2. Mal Đthalatı
-90,9
-109,2
-133,3
-160,7
1.2. Hizmetler Hesabı
12,8
14,0
13,8
14,1
1.2.1.Turizm(Net)
13,4
15,3
14,1
15,2
1.2.2.Diğer Hizmetler(Net)
-0,6
-1,3
-0,3
-1,2
-5,6
-5,7
-6,7
-6,9
1.3.1. Doğrudan
-0,8
-0,8
-1,0
-1,8
1.3.2. Portföy
-1,2
-0,9
-0,7
0,4
1.3.3. Diğer
-3,6
-4,0
-4,9
-5,3
- Faiz Geliri
0,7
1,0
1,5
2,2
- Faiz Gideri
-4,3
-5,0
-6,3
-7,4
1,1
1,5
1,9
2,2
13,1
20,6
32,2
38,2
1,9
8,6
19,0
19,8
2.1.1. Yurt Đçi
2,8
9,7
19,9
21,9
2.1.2.Yurt Dışı
-0,9
-1,0
-0,9
-2,1
8,0
13,7
7,4
0,7
2.2.1. Varlıklar
-1,4
-1,0
-4,0
-2,1
2.2.2. Yükümlülükler
9,4
14,7
11,4
2,8
2.3. Diğer Yatırımlar
4,0
16,1
11,9
25,7
2.3.1. Varlıklar
-7,0
0,5
-13,4
-4,8
2.3.2.Yükümlülükler
11,0
15,6
25,4
30,5
3.Net Hata ve Noksan Hesabı
2,3
2,0
-0,1
-0,4
-0,8
-17,8
-0,1
-8,0
1.Cari Đşlemler Hesabı
1.1. Dış Ticaret Dengesi
1.3. Yatırım Geliri Hesabı
1.4. Cari Transferler
2. Sermaye ve Finans Hesabı
2.1. Doğrudan Yatırımlar
2.2. Portföy Yatırımları
4. Rezerv Hareketleri Hesabı
(- artış)
Şekil 5. “ Türkiye’nin 2004 – 2007 Yılları Ödemeler Bilançosu”
(Milyar ABD Doları)
Kaynak : TCMB.
81
Türkiye’nin
2000
yılından
günümüze
kadar
olan
ödemeler
bilançosunun incelenmesinde ilk dikkat edilecek husus, Türkiye’nin bu
dönemde iki önemli ekonomik kriz geçirmiş olmasıdır. Bunlardan ilki Kasım
2000 krizi, diğeri ise Şubat 2001 krizidir. Dolayısıyla ödemeler bilançosunun
incelenmesinde ilk olarak bu iki yılın ayrı bir değerlendirilmesi yapılacak daha
sonra ise diğer yıllar incelenecektir. 2008 yılının ödemeler bilançosu
incelenmesi ise ayrı bir başlık altında, son olarak gerçekleştirilecektir.
Gelişmekte olan ülkelerin neredeyse tamamında yaşanan sorunların
en
önemlilerinden
olan
ekonomik
krizler
Türkiye
ekonomisinde
de
yaşanmıştır. 2000 ve 2001 yıllarında yaşanan krizler birbirinin devamı
olmaları niteliğini taşımakta ve bu krizlerin ortaya çıkmasında pek çok sebep
bulunmaktadır.
Şubat 2001 krizine yol açan sebepleri; cari işlemler açığı, TL’nin aşırı
değerlenmesi ve sermayenin kısıtlı olduğu mali sektör olarak özetlenebilir.
Diğer taraftan Türkiye’nin yeterli donanımı olmadığı halde fazla liberalleşmesi
de krizi tetikleyen faktör olmuştur.
TCMB’ye göre 1998 yılı Ağustos ayında Rusya’da meydana gelen
ekonomik kriz dolayısıyla dış talepte ve 1999 yılı Ağustos ayında Türkiye’de
gerçekleşen deprem dolayısıyla iç talepte daralma meydana gelmiştir. 1999
yılının son zamanlarında ise uygulamaya konulan kapsamlı istikrar
programının oluşturduğu olumlu beklentiler ve gelişmeler sonucunda 2000
yılında Türkiye ekonomisi canlanma sürecine girmiştir.
2000 yılının ödemeler bilançosu kalemlerine bakıldığında; ihracatta da,
ithalatta da bir önceki yıla göre artış gözlenmiştir. Bu artış oranı ihracatta
%6,5 olmasına karşın ithalatta %35 oranında olmuştur. Bu durum dış ticaret
açığının bir önceki yıla göre %115,6 oranında artışa sebep olmuştur. Yine
2000 yılında turizm gelirleri arttığı için hizmetler dengesinde artış gözlenmiştir.
82
Diğer taraftan sermaye ve finans hesabında portföy yatırımları
artarken diğer yatırımlar azalma göstermiştir.
Sonuç olarak 2000 yılında
gerçekleşen cari işlemler hesabı açığı 9,8 milyar $ ile, 1999 yılında ki cari
işlemler hesabı açığından %635,25 oranında daha fazla olmuştur.
2001 yılında ise krizin etkisiyle ithalat bir önceki yıla göre %27,7
oranında azalırken, ihracat bir önceki yıla göre %11,89 oranında artmıştır. Bu
durum dış ticaret açığında azalmayı beraberinde getirmiştir.
Bu dönemde sermaye ve finans hesabında da önemli boyutlarda
azalmalar olduğu görülmektedir. Özellikle Portföy yatırımların da bir önceki
yıla göre %60 oranında azalma dikkat çekmektedir.
Ayrıca inşaat
hizmetlerinin bir önceki yıla göre %32,5 oranında azalmasıyla hizmetler
dengesi bir önceki yıla göre %19,6 oranında, işçi gelirlerinin bir önceki yıla
göre %39 oranında azalmasıyla cari transferler %37,3 oranında azalmıştır.
2001 yılında cari işlemler hesabında yaşanan bu gelişmeler sonucunda cari
işlemler hesabı 3,390 milyar dolar fazla vermiştir.
Aşağıda 2000 ve 2001 yıllarında gerçekleşen cari işlemler hesabı ve
dış ticaret açığının GSMH’ ye oranları yer almaktadır (Milyar ABD Doları
olarak).
Yıllar
Dış Ticaret Açığı / GSMH
Cari Đşlemler Hesabı / GSMH
2000
10,9
4,9
2001
2,6
2,3
Tablo’da da görüldüğü üzere 2000 yılında dış ticaret açığının milli
gelire oranı 10,9 olarak gerçekleşmiştir. Diğer taraftan cari işlemler hesabının
GSMH ye oranı ise
%4,9 olmuştur. Bu durum daha önce belirtilen cari
işlemler hesabının milli gelire oranının %4 ü geçmesi durumunda cari
83
işlemler açığının sürdürülemeyeceğini göstermektedir.
2000 yılında bu
gelişmelerle yabancı yatırımcılar portföy yatırımlarını çekmiştir.
Ayrıca 2000 yılında uygulamaya konulan Enflasyonla Mücadele
Programı Şubat 2001’de terkedilmiştir. Daha sonra ki 2001 yılında ise cari
işlemler
hesabının
gerilediği
ve
milli
gelire
oranının
%2,3
olduğu
görülmektedir.
Türkiye’de Şubat 2001 krizine ise
yüksek reel faiz, yüksek
devalüasyon neden olmuştur. Dövize olan talep artmıştır. Bu dönemde reel
faizin artmasıyla borç maliyetinde artış olmuştur. Ayrıca 2001 yılında dış
kaynak girişleri azalırken, merkez bankası da sıkı para ve maliye politikası
uygulayarak rezervlerinin azalmasının önüne geçmeye çalışmıştır.
Türkiye’de gerçekleşen 2000 ve 2001 krizleri ekonomide önemli
ölçüde olumsuz etki yaratmıştır. Bu olumsuz etkileri azaltmak için çeşitli
önlemler alınmıştır. Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizlerinin etkisiyle Mayıs
2001 tarihinde “Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı” başlatılmıştır. Güçlü
Ekonomiye Geçiş Programı’nın amacı temel olarak sürdürülemez boyutlara
gelen kamu iç borç dinamiğini kırarak yapısal sorunları ortadan kaldırmak
olmuştur. Programın temel hedefleri ise;
- Kamu finansman sorununun temelli olarak çözülmesi ve bunun için
gereken yapısal reformların gerçekleştirilmesi,
- Bu amaç için yasal düzenlemelerin belirlenen takvimden sapılmadan
gerçekleştirilmesi,
- Sosyal dayanışmayı güçlendirecek düzenlemeler yapılması,
- Reel ekonomiye ilişkin önlemler alınmasıdır.
84
Fakat alınan bu önlemlere rağmen Türkiye cari işlemler hesabı ile ilgili
hedefine ulaşamamıştır.
2000 ve 2001 yıllarında yaşanan krizlerin etkisi bu yıllardan sonra da
devam etmiştir. Özellikle 2001 krizinin etkisiyle Türkiye 20 Şubat 2001
tarihinde dalgalı kura geçtiğini açıklamıştır. 2001 yılından sonra yaşanan;
ABD’nin Irak’ı işgali, petrol fiyatlarında ki artış, Türkiye’nin AB’ye üyelik süreci
vb gibi nedenlerden dolayı Türkiye ekonomisinde çeşitli gelişmeler
yaşanmıştır.
2002 yılına bakıldığında varil başına ortalama ham petrol fiyatının 23,4
$ olduğu görülmektedir. Bu dönemde toplam ihracat bir önceki yıla göre
%16,7 oranında artarak 36,059 milyar dolar, toplam ithalat ise % 25 oranında
artarak 51,554 milyar dolar olmuştur. Dış ticaret açığının ise %95 oranında
artış göstererek 15,495 milyar dolar olduğu görülmektedir.
Doğrudan
yatırımlar ve portföy yatırımları ise bir önceki yıla göre azalırken, diğer
yatırımlar kriz yılına göre artış göstermiştir.
Bu gelişmeler ışığında 2001
yılında fazla veren cari işlemler hesabı 2002 yılında 1,522 milyar dolar açık
vermiştir.
Türkiye ekonomisinde 2003 yılında TCMB’nın fiyat istikrarına odaklı
para politikası uygulaması ve hükümetin mali disiplini sayesinde enflasyon
kontrol altına alınmıştır.54 2003 yılında petrol fiyatlarındaki artış devam etmiş
ve varil başına ham petrol fiyatı 26,9 $ seviyesine yükselmiştir. Petrol
fiyatlarındaki bu artış Türkiye’nin ithal ettiği petrole ödemek zorunda kaldığı
rakamı da arttırmıştır.
Bu dönemde ithalat üzerindeki kısıtlamaların
azaltıldığı görülmektedir.
Bu dönemde toplam mal ihracatı 46,878 milyar
dolar, toplam mal ithalatı ise 68,734 milyar dolar, dış ticaret açığı ise 21,856
milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu dönemin en önemli gelişmesi ise
54
Şahin, H., “Türkiye Ekonomisi, Tarihsel GeliĂimi ve Bugünkü Durumu”, Ezgi Kitabevi., Bursa,
2007, Sayfa 414.
85
ABD’nin Irak’a saldırmasıyla birlikte doğrudan yatırımlar, portföy yatırımları,
diğer yatırımlar bir önceki yıla göre azalmıştır.
2003 yılında ödemeler bilançosunda değişime gidilmiş ve yurtdışında
yaşayan Türk
işçilerin Türkiye’de yaptıkları seyahat ve dinlenme amaçlı
harcamalar turizm gelirleri olarak kaydedilmeye başlamıştır. Bu durum
ödemeler bilançosunda işçi gelirlerinde azalmaya, diğer taraftansa turizm
gelirlerinde de artışa sebep olmuştur. Bu gelişmeler neticesinde cari işlemler
hesabı açığı bir önceki yıla göre %429 oranında artmış ve 6,808 milyar dolar
olarak gerçekleşmiştir
Türkiye’de
05.06.2003 tarihinde 4875 sayılı “Doğrudan Yabancı
Sermaye Kanunu” çıkarılmıştır. Bu kanunla beraber yabancı yatırımcıların
önceden izin alma zorunluluğu kaldırılarak, yerli ve yabancı yatırımcılar
arasında teşviklerden yararlanma konusunda fark kalmaması sağlanmaya
çalışılmıştır.
2004 yılında ABD’nin Irak’ı işgali devam etmiş ve bu durum petrol
fiyatlarına %28,2 oranında artış olarak yansımıştır. Petrol fiyatlarındaki artış
nedeniyle Türkiye’nin ithal ettiği petrole ödemek zorunda kaldığı ek fatura
2004 yılında gerçekleşen cari işlemler açığının %12,6’sını oluşturmuştur.
Yine ithalat ve ihracat rakamlarına bakacak olursak; 2004 yılında toplam 67,0
milyar dolar değerinde mal ihracatı ve 90,9 milyar dolar değerinde mal ithalatı
olmuştur. , dış ticaret açığının da bir önceki yıla göre %70 oranında artış
gösterdiğini görmekteyiz 2004 yılında cari işlemler hesabı açığı bir önceki
yıla göre %96 oranında artış
gerçekleşmiştir.
göstererek 15,6 milyar dolar olarak
Görüldüğü gibi cari işlemler hesabındaki açık büyüyerek
devam etmektedir.
Diğer taraftan, 2004 yılında olumlu sinyaller veren makroekonomik
göstergeler, ve Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinde atılan olumlu adımlar,
ödemeler bilançosunda; portföy yatırımlarına bir önceki yıla göre %225,5
86
oranında artış olarak yansımış ve portföy yatırımları 8,0 milyar dolar olarak
gerçekleşmiştir. Banka kredileri ve diğer sektör kredilerinin kullanımının artış
göstermesi dolayısıyla krediler alt kalemi artış göstermiştir. Bu dönemde
doğrudan yatırım teşvikleri devam ederek doğrudan yatırımlar bir önceki yıla
göre %60,1 oranında artış göstermiştir. Doğrudan yatırımların artışında şirket
birleşmeleri ve özelleştirme programından kaynaklanan ödemelerin devam
etmesi etkili olmuştur. Ekonomideki beklentilerin olumlu yönde olması
dolayısıyla bu dönemde 13,069 milyar dolar kısa vadeli sermaye girişi
gerçekleşmiştir.
2005 yılına bakıldığında ise daha bulanık bir tablo görülmektedir.
Irak’ta yaşanan siyasi ve ekonomik belirsizlikler,
Rusya’nın doğalgaz
satışıyla ilgili yaşanan sıkıntılar neticesinde petrol fiyatlarında %45,2
oranında artış gerçekleşmiş ve 2005 yılı ortalama ham petrol varil fiyatı 34,5
$ olmuştur.
Cari işlemler hesabının toplam mal ihracat kalemi 76,6 milyar
dolar, toplam mal ithalatı kalemi ise 109,2 milyar dolar olmuştur. 2005 yılında
ihracatta ki artış verimlilik artışlarının sağladığı dış rekabet avantajı, güçlü iç
talep ve artan ihracat fiyatlarının belirleyiciliğinden kaynaklanırken, ithalatın
artış göstermesinde temel neden ise YTL’nin değerli olması olmuştur.
Bu durum sonucunda hizmetler hesabını inşaat hizmetleri kalemi
arttırmıştır. 2005 yılında cari işlemler hesabı açığının büyümesi devam etmiş
ve 2005 yılı cari açık rakamı 22,9 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.
2005 yılında sermaye ve finans hesabına bakıldığında;
doğrudan
yatırımların bir önceki yıla göre %347 oranında artış gösterdiği ve 8,6 milyar
dolar rakamına ulaştığı görülmektedir. Sermaye ve finans hesabının geneline
bakıldığında ise bir önceki yıla göre %51,65 oranında artış elde edilerek, 20,6
milyar dolarlık net sermaye girişi gözlenmiştir.
2006 yılında doğrudan yatırım teşvikleri devam etmiş bu durum
doğrudan yatırımların bir önceki yıla göre %112,6 oranında artış göstererek
87
19,065 milyar dolara ulaşmasına imkan vermiştir. Hisse senedi yatırımların
da ise
bir önceki yıla göre azalma olmuş bu durum portföy yatırımlarını
%45,1 oranında azaltarak; 7,4 milyar dolarlık portföy yatırımları hesabının
oluşmasına neden olmuştur. Sermaye ve finans hesabının 2006 yılında bir
önceki yıla göre %58 oranında artış gösterdiği ve 32,2 milyar dolar olarak
gerçekleştiği yine tablodan görülmektedir.
2007 yılına gelindiğinde ise ABD kaynaklı mali krizin etkileri ve
yükselen petrol fiyatları dolayısıyla ekonomide ki belirsizlikler ve kötü hava
devam etmiştir. Bu dönemde petrol fiyatları bir önceki yıla göre %13,3
oranında artış göstererek 68,1 $ olarak gerçekleşmiştir. Bu dönemde bir
önceki yıla göre, toplam mal ihracatı %12,3 oranında artış göstererek 113,2
milyar dolar, toplam mal ithalatı ise %9 oranında artış göstererek 160,7
milyar dolar, dış ticaret açığı %1,9 oranında artış göstererek 47,5 milyar dolar
olarak gerçekleşmiştir.
21,873 milyar dolar yabancı sermaye yatırımı gerçekleşmiştir. Bu
yatırımının
2,952
milyar
doları
yabancılara
gayrimenkul
satışından
sağlanmıştır. Yabancılara banka satışlarının gerçekleşmesi yabancı sermaye
girişinin yüksek olmasında etkili olmuştur. Bu dönemde portföy yatırımları bir
önceki yıla göre %90 oranında azalarak 717 milyon dolar olarak
gerçekleşmiştir. Ayrıca Merkez Bankasının faizleri indirmesiyle 3,504 milyar
dolar kısa vadeli sermaye çıkışı gerçekleşmiştir.
Đncelendiği üzere Türkiye her geçen gün artan ve finansmanında
zorlukların devam etmekte olduğu cari işlemler hesabı açığı problemi ile karşı
karşıyadır. Bu problemin çözümünde etkin olarak rol oynayan doğrudan
yabancı
sermaye
gözlemlenmektedir.
girişinde
de
son
yıllarda
gerileme
olduğu
88
Doğrudan sermaye girişi; özelleştirme, birleşme ve hisse alımı yoluyla
olmaktadır. Ancak yatırım ve istihdam yaratan girişler, toplam girişin %10’u
kadardır. Bu ise cari işlemler hesabı açıklarının kalıcı değil de geçici olarak
çözümlendiğinin en belirgin göstergesi olmaktadır.
Dünyada yaşanan ekonomik krizlerin ve Türkiye’de ki ekonomik ve
politik belirsizlik ortamının doğrudan yabancı sermaye girişlerinde önümüzde
ki yıllarda azalmaya yol açacağı öngörülmektedir. Bu durum Türkiye’nin cari
işlemler açığının sonsuza kadar finanse edilemeyeceğinin en belirgin
örneğidir.
2000-2007 yıllarında Türkiye’nin ödemeler bilançosunda yukarıda
sıralanan gelişmeler yaşanmıştır. Türkiye ekonomisi genel olarak mal ve
hizmet ithalatının her zaman için ihracatından fazla olduğu bir yapıya sahip
olmuştur. Özellikle ara malları üretiminde ithalata bağımlı olunması bu
dengesizliğe neden olmaktadır. Ayrıca ithal enerjiye olan bağımlılık dış
ticarette yükü artırmaktadır. Genel olarak bakıldığında Türkiye’nin yıllardır
süregelen kronik bir cari işlemler hesabı açığı sorunu olduğu ortaya
çıkmaktadır. Bu noktada pek çok kesimin aklına ABD’nin de yüksek cari
işlemler hesabı açığı ile karşı karşıya olduğu gelmektedir. Ancak küresel
ekonominin başrol oyuncusu olan Amerika da oldukça ciddi oranda cari açığa
sahip olmasına rağmen bu ABD’de Türkiye de olduğu kadar sorun
olmamaktadır. Bu durumun nedenlerini aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür;
1. Amerika, kendi parası ile borçlanmaktadır.
2. Amerika özel kesime ve mali piyasalara değil devletlere yani merkez
bankalarına borçlanmaktadır. Böylece dünyada likiditenin reel üretim
miktarından hızlı artmasına neden olmaktadır ve dış açığını finanse
edebilmektedir.
89
3. Dünyanın en büyük ekonomisi olan Amerika ekonomisi ürettiğinden fazla
harcama yapmaktadır. Dolayısı ile diğer ülkeler açısından büyük bir ihracat
pazarı söz konusudur. ABD'nin dış açık yaratması diğer ülkelere hızlı ihracat
artışı ve dış ticaret fazlası verme olanağı sunmaktadır.
4. ABD' nin dış açığını finansman biçimi dünyada likiditeyi artırır ve
dolayısıyla
faizleri
düşürür.
Uluslararası
mali
piyasalarda
kaynak
bollaşmasını sağlar. Böylece üçüncü ülkelerin dış açıklarına finansman
bulmalarını kolaylaşır.
5. ABD gibi ülkeler cari açık verince Türkiye gibi yapısal sorunları olan ve
sanayileşmesini henüz tamamlayamamış ülkeler ihracata yönelir.
6.
Son olarak
Amerika, Euro'ya rağmen hala uluslararası arenada son
derece geçerli olan bir rezerv paraya sahiptir.
90
3.2. 2008 YILI TÜRKĐYE ÖDEMELER BĐLANÇOSU ANALĐZĐ
3.2.1. Genel Görünüm
2008 yılı tüm ülke ekonomileri için oldukça zor bir yıl olarak geçmiştir.
ABD kaynaklı Mortgage krizi başta gelişmekte olan ülkeler olmak üzere tüm
ülkelerin ekonomilerini olumsuz yönde etkilemiş ve Türkiye ekonomisi de bu
etkilenmeden kaçınamamıştır.
Yaşanan bu küresel kriz özellikle yılın son çeyreğinde Türkiye’de daha
belirgin bir şekilde hissedilmiştir. Đç ve dış talepte Eylül 2008’den itibaren
gerilemeler oldukça büyük boyutlarda yaşanmıştır.
Đç ve dış talepte ki
gerilemeler cari işlemler hesabında ki açığı azaltma yönünde etki yaratmış ve
2008 yılı cari işlemler hesabı 41,4 milyar ABD doları açık vermiştir.
Cari işlemler hesabının en önemli kalemlerinden olan ihracatta; 2008
yılının ilk dokuz aylık döneminde yüzde 37,8 büyüme olmasına karşın,
ihracat yılın son çeyreğinde yüzde 13,4 azalmıştır. Đthalat kalemin de ise;
yılın ilk dokuz aylık döneminde yüzde 34,4 büyüme gerçekleşirken, yılın son
çeyreğinde yüzde 20,9 düşüş gözlenmiştir.
Diğer taraftan sermaye ve finans hesabında ise genel olarak şu
gelişmeler yaşanmıştır; 2008 yılının son üç aylık döneminde, finansal
piyasalarda tedirginlik artmış ve uluslararası kredi piyasaları küçülmeye
başlamıştır. Bu durum, Türkiye’ye olan sermaye akımlarını yavaşlatırken, net
çıkışların yaşanmasına da sebep olmuştur. Yılın tamamında ise, 2007 yılında
tarihi yüksek seviyelere ulaşan doğrudan yatırım girişleri, 2008 yılında
yavaşlayarak net 15,1 milyar ABD doları olarak gerçekleşmiştir.
91
2007 yılı sonunda 76,4 milyar ABD doları olan merkez bankası rezervi
ise, 2008 yılı sonunda 74,2 milyar ABD dolarına gerilemiştir. 2008 yılı
ödemeler bilançosu rakamsal olarak aşağıdaki gibi gerçekleşmiştir.
92
93
Ödemeler bilançosunun ana hesap gruplarının incelenmesine bu
bölümde yer verilecektir. Sırası ile 2008 yılına ait;
-
Cari Đşlemler Hesabı,
-
Sermaye ve Finans Hesabı,
-
Resmi Rezerv Hesabı incelenecektir.
3.2.2. Cari Đşlemler Hesabı
Ekim – Aralık Döneminde (yılın son çeyreğinde) cari işlemler açığı
geçen yılın aynı dönemine göre büyük oranda gerilemiştir. Ağustos ayında
yıllık bazda 48,9 milyar ABD dolarına ulaşan cari işlemler açığı yıl sonunda
41,4 milyar ABD doları olarak gerçekleşmiştir.
Yıl genelinde ihracatın miktar olarak büyüme oranı ithalatın üzerinde
olmuştur. Ayrıca turizm gelirlerindeki artış ile birlikte, yılın ikinci ve üçüncü
çeyreğinde net ihracatın büyümeye katkısı pozitif olmuştur.
Cari işlemler açığı ve finansman yapısına ilişkin göstergeler
2008
yılında olumsuz bir hal almıştır. Đhracatın kısa vadeli dış borç stokunu
karşılama oranı azalmıştır.
3.2.2.1. Mal Đhracatı
2008 yılının ilk üç çeyreğinde yüzde 37,8 büyüyen ihracat yılın son
çeyreğinde yüzde 13,4 azalmış ve milyar ABD doları olarak gerçekleşmiştir.
Đhracatın son yıllardaki büyümesine en önemli katkıyı sağlayan
verimlilik artışlarının 2008 yılında yavaşladığı gözlenmiştir.
Diğer taraftan
ihracatın gerilemesine sebep olan en önemli faktör; küresel krizin etkisiyle
gelişmiş ülkelerin ithalat talebini kısması olmuştur.
94
Mal ihracatı sektörler bazında incelendiğinde ise; Türkiye’de ihracatın
belirleyici sektörü olan motorlu kara taşıtları ihracatı, küresel ekonomideki
durgunluktan
en olumsuz etkilenen sektörlerden biri olmuştur. Gerek iç
gerekse dış talepteki daralma göz önüne alındığında sektör büyük kayba
uğramıştır. Ana metal ihracatında ise yılın ilk dokuz ayında ana metal sektörü
ihracatı ABD doları cinsinden yüzde 105,4 gibi yüksek bir oranda artmasına
karşın son çeyrekte büyük oranda gerilemiştir. Tekstil ve giyim sektörü
ihracatı ise 2008 yılının ikinci çeyreğinden itibaren belirgin bir şekilde
yavaşlamaktadır. Çin ve Hindistan gibi ülkelerin tekstil ve giyim ihracatında
küresel düzeyde pazar paylarını artırması, Türkiye’de söz konusu sektörlerin
performansını daha da olumsuz etkilemiştir.
Temel girdilerden olan ham petrol ve ana metal fiyatlarının düşüşlerine
paralel olarak, ithalat
ve ihracat fiyatları da düşmüştür. Ancak bu düşüş
ithalat ve ihracat kalemlerine farklı oranlarda yansımıştır. Đthalat fiyatları yılın
son çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 15,1, ihracat fiyatları ise yüzde
18 gerilemiştir. Bu durumda dış ticaret hadlerinde ithalat lehine gelişme bu
dönemde devam etmiştir.
2008 yılında ihracatın yapıldığı ülkelerin paylarında da değişmeler
gözlenmiştir. Küresel krizden etkilenen AB ülkelerinin ithalatlarını azaltmaları
sonucunda 2007 yılında Türkiye’nin toplam ihracatı içinde %58’lik paya sahip
olan AB’nin payı 2008 yılında %41’lere kadar gerilemiştir. Diğer taraftan,
Doğu Asya ülkelerinin payının arttığı gözlenmiştir. Türkiye ihracatı içindeki
payı en fazla artan ülkeler Đsviçre, Irak ve Birleşik Arap Emirlikleri olurken,
payı en fazla düşen ülkeler ise Đngiltere ve Đtalya olmuştur.
95
3.2.2.2. Mal Đthalatı
2008 yılında ihracatta yaşanan düşüş ithalatta da gözlenmiştir. Toplam
ithalatı düşüren temel neden ara malı ithalatında ki düşüştür. 2008 yılında
ara malı ithalatı 2007 yılına göre, reel olarak yüzde 24,8 oranında düşmüştür.
Ara malı ithalatında yaşanan düşüşün bir benzeri de tüketim ve sermaye malı
ithalatında da olmuştur.
Mal ithalatı kalemlerinin sektörlere göre dağılımında ise şu gelişmeler
göze çarpmaktadır; ithalattaki düşüşte en önemli payı ana metal sanayi ve
kara taşıtları oluşturmaktadır, ayrıca yatırımlardaki düşüşe bağlı olarak
makine-teçhizat ithalatının da toplam ithalattaki gerilemede etkisi olmuştur.
Diğer taraftan Đthalat artış oranına pozitif katkı sağlayan kalemlerde
olmuştur. Bunların başlıcaları;
tarım ve hayvancılık, gıda ve ithalatı artış
eğilimini sürdüren giyim eşyasıdır.
Sanayi sektörüne bakıldığında ise, sanayi ile ilgili taşımacılık, araç ve
gereçleri ithalatındaki gerilemenin yıl sonunda da devam ettiği gözlenmiştir.
Motorlu kara taşıtları ihracatında yaşanan gerilemeye paralel olarak bu
araçların aksam ve parçalarının ithalatında da aynı dönem ve oranda,
belirgin bir şekilde gerileme yaşanmıştır. Söz konusu gelişme önümüzdeki
dönemde sektör ihracatına ilişkin olumsuz beklentileri teyit etmektedir.
Sektör analizlerine değinilecek olursa yukarıda sıralanan sektörlerde
yaşanan düşüşlerin yanında bazı sektörlerde aksi durum gerçekleşmiş ve
ithalatta artış yaşanmıştır. Bu sektörler sırasıyla; giyim, tütün ve tarım ürünleri
sektörleridir.
Đthalatın gerçekleştiği ülkelere değinilecek olursa; AB ülkelerinden
yapılan ithalatın payı 2007 yılından bu yana gerileme eğilimindedir. 2008
96
yılının son çeyreğinde de söz konusu gerileme devam etmiştir. Bu dönemde
ayrıca Đsviçre’den, Japonya ve Irak’tan yapılan ithalatın payında da belirgin
gerileme, Rusya, ABD, Çin ve Cezayir’den yapılan ithalatın payında ise
artışlar gözlenmiştir.
AB’den yapılan ithalatın payındaki gerilemeyle birlikte, 2008 yılının ilk
dokuz ayında euro cinsinden yapılan ithalatın payı tarihsel en düşük
seviyesine gerilemiş, yılın son çeyreğinde ise ham petrol ve diğer emtia
fiyatlarındaki düşüşe bağlı olarak ABD doları cinsinden ithalatın payı
gerilerken, euro cinsinden yapılan ithalatın payı yeniden artmıştır.
Đthalatta yaşanan gelişmeler yukarıda sıralanmıştır. Bu çerçeve de yurt
içinde yaşanan talebin azalmasıyla ithalat rakamları gerilemiş, bu durum ise
cari açığı azaltıcı yönde etki yapmıştır.
Şekil 6. “2003 – 2008 Yılları Arası Türkiye mal ithalat ve mal ihracatının
Grafiksel Görünümü” ( Milyar ABD Doları)
97
3.2.2.3. Hizmetler Hesabı
Hizmetler hesabının alt kalemlerinin ayrıntılı incelenmesinde; turizm
gelirlerinde 2007 yılından bu yana yaşanan artış eğilimi 2008 yılında da
devam etmiştir. Bu kalemde yaşanan yüzde 18,5 puanlık artışın yüzde 13,6
puanını ziyaretçi sayısında ki artış, 4,9 puanını ise kişi başı ortalama
harcamalarda ki artış oluşturmuştur. Ayrıca, turizm giderlerin de de %7,6
oranın da bir artış yaşanmış, gelir gider durumunun sonucunda net turizm
gelirleri hesabında %20,9 oranında artış olmuştur.
Diğer taraftan 2008 yılında taşımacılık, inşaat ve sigorta gelirleri artış
göstermiş, mal ticareti nedeniyle ödenen komisyon ve benzeri giderleri içeren
diğer ticari hizmet giderlerindeki artış hızlanmıştır. Bu gelişmelere bağlı
olarak, hizmetler hesabı fazlası yılın tamamında yüzde 30, artarak cari
işlemler açığındaki genişlemeyi sınırlandırmıştır.
Şekil 7.
“Türkiye 2004 – 2008 Yılları Arası Hizmetler Dengesi Hesabı’nın Grafiksel
Görünümü” ( Milyar ABD Doları)
98
3.2.2.4. Gelir Hesabı
2008 yılında, faiz ödemelerinde ve yurt dışına kar transferlerinde artış
yaşanmıştır. Bunun sebebi; özel sektörün uzun vadeli borçlanması ve son
yıllarda yüksek seyreden doğrudan yatırım girişleridir. Aynı dönemde Portföy
yatırım gelirinde de artış olmuş ancak giderleri karşılayacak boyutlara
taşınamadığı için gelir hesabı açığı 2007 yılına göre genişlemiştir.
3.2.2.5. Cari Transferler Hesabı
2008 yılında cari transferler hesabında yüzde 10 gerileme olmuştur.
Bu dönemde işçi gelirleri yüzde 9,5 artarken, genel hükümet transferleri aynı
oranda gerilemiş, yurt dışında yerleşik kişilerle gerçekleştirilen diğer sigorta
ve reasürans işlemlerini kapsayan diğer transferler ise açık vermiştir.
Şekil 8.
“ Türkiye 2004 – 2008 Yılları Arası Cari Transferler Hesabı’nın Grafiksel
Görünümü “( Milyon ABD Doları)
99
3.2.3. Sermaye ve Finans Hesabı
Küresel krizin derinleşmesiyle beraber, finansal piyasalarda tedirginlik
durumu oluşmuş ve netice de uluslar arası kredi piyasalarında daralma
gözlenmiştir.
Buna
bağlı
olarak,
Türkiye’de
de
sermaye
akımları
yavaşlamıştır. Ekonomik krizin etkilerinin daha da belirgin bir hal aldığı EkimAralık döneminde net çıkışlar gözlenmiştir. Yılın tamamı ele alındığında ise,
cari işlemler ile net hata ve noksan kalemlerinin toplamından oluşan dış
finansman ihtiyacı 36,5 milyar ABD doları olarak gerçekleşmiştir. Rezerv
değişimleri ve IMF kredileri hariç tutulduğunda, bu dönemdeki net sermaye
girişi 42,8 milyar ABD doları olmuştur. Finansman yapısında doğrudan
yatırımlar ve özel sektörün kullandığı uzun vadeli krediler belirleyici olmuştur.
Bu gelişmelere bağlı olarak, resmi rezervler 1,1 milyar ABD doları
azalmıştır.
Net hata ve noksan kalemi yılın son çeyreğinde 12,5 milyar ABD doları
pozitif bakiye vermiştir. Böylece yılın tamamında söz konusu kalemde 4,9
milyar ABD doları giriş gözlenmiştir.
3.2.3.1. Doğrudan Yatırımlar
2008 yılında net olarak 15,1 milyar ABD doları doğrudan yatırım
gerçekleşmiştir. Bu rakamın 17,7 milyar ABD doları yurt içine, 2,6 milyar ABD
doları yurt dışına olmuştur. Ancak bu rakama rağmen 2008 yılında finansman
imkanlarında daralma gözlenmiş, yine de aylık ortalama 1 milyar ABD
dolarının üzerinde doğrudan yatırım gerçekleşmesi kayda değer bir gelişme
olarak değerlendirilmiştir.
Bankacılık sektörünün doğrudan yatırımlar içinde en büyük paya sahip
olması durumu 2007 yılının ardından 2008 yılında da devam etmiştir.
100
Dolayısıyla doğrudan yatırımlarda en büyük pay hizmetler sektörünün
olmuştur. Hizmetler sektörü 2008 yılında gayrimenkul ve diğer sermaye dâhil
toplam doğrudan yatırımların yüzde 56,6’sını oluşturmuştur.
Diğer taraftan, başta ana metal, gıda-tütün, elektrik üretimi ve dağıtımı
sektörlerine yapılan doğrudan yatırımlar sayesinde, imalat sanayine yapılan
yatırımlar doğrudan yatırımların yüzde 22,3’ünü oluşturmuştur. Son yıllarda,
yabancıların yurt içinde gayrimenkul alımları da doğrudan yatırımlarda önemli
yer tutmaktadır. 2006 ve 2007 yılında olduğu gibi 2008 yılında da
gayrimenkul alımları kanalıyla 2,9 milyar ABD doları tutarında doğrudan
sermaye girişi gerçekleşmiştir.55
Son dönemlerde küresel gelişmelerin yarattığı belirsizlik, doğrudan
yatırım girişlerinin sürdürülebilirliği kaygılarını artırmıştır. Sıfırdan yatırımların
toplam doğrudan yatırımlar içindeki payının halen çok düşük düzeyde olması,
söz konusu kaygıları artırmaktadır. Bu noktada Türkiye’nin AB’ye tam üyelik
sürecinin gerektirdiği yapısal reformların gerçekleştirmesi, istihdam yaratacak
olan doğrudan yatırımların devamlılığı açısından önem taşımaktadır.
Gerçekleşen doğrudan yatırımların yıllar itibariyle grafiksel görünümü
Şekil 9’da yer almaktadır. Ülkeye giren ve ülkenin diğer ülkelere yapmış
olduğu doğrudan yatırım tutarlarına grafikten kolayca ulaşmak mümkündür.
55
TCMB “Ödemeler Dengesi Raporu 2008-IV”, Ankara, 2008, Sayfa 20.
101
Şekil 9 . “Türkiye’de 2005 – 2008 Yılları Arası Gerçekleşen Doğrudan
Yatırımların Grafiksel Görünümü” ( Milyar ABD Doları)
3.2.3.2. Portföy Yatırımları
2008 yılının Ağustos ayından itibaren uluslararası kredi piyasalarında
risk algılamaları artmış, söz konusu gelişme gelişmekte olan ülkeleri hem
portföy hem de kredi kanalından olumsuz etkileyerek risk primlerinin
yükselmesine ve küresel sermayeye erişimlerinin zorlaşmasına neden
olmuştur. Bu gelişmelere bağlı olarak, Türkiye’den de portföy kaynaklı
sermayede
çıkış
derinleşmesiyle
gözlenmiştir.
Ekim
ayında
küresel
finansal
krizin
yurtdışı yerleşikler devlet iç borçlanma senedi ve hisse
senedi satışlarını artırmışlar ve yılın son çeyreğinde genel olarak satış eğilimi
göstermişlerdir. Böylece, yurtdışı yerleşikler yılın tamamında 4,8 milyar ABD
doları devlet iç borçlanma senedi satışı gerçekleştirmiştir. Öte yandan, OcakTemmuz döneminde yabancıların 3,4 milyar ABD doları hisse senedi alımı
Ağustos ayından itibaren gözlenen satışlarını telafi etmiş ve yılın tamamında
yurt dışı yerleşikler net 0,7 milyar ABD doları hisse senedi almışlardır.
Yurtdışı yerleşiklerin hisse senedi ve DĐBS satışları 2009 yılı OcakŞubat döneminde de devam etmiştir. Yılın ilk altı haftasında yabancıların 0,1
102
milyar ABD doları hisse senedi, 0,8 milyar ABD doları DĐBS sattıkları
gözlenmiştir.
Şekil 10.
“Türkiye’de 2003 – 2008 Yılları Arasında Gerçekleşen Doğrudan Ve Portföy
Yatırımlarının Karşılaştırmalı Grafiği” (Milyar ABD Doları)
3.2.3.3. Diğer Yatırımlar
Özel sektör kaynaklı uzun vadeli kredi kullanımındaki artış 2008
yılının ilk yarısında da devam etmiş, yılın üçüncü çeyreğinden itibaren
yavaşlayarak, son çeyrekte uluslararası kredi piyasalarındaki daralmayla
birlikte net geri ödemeye dönmüştür. 2008 yılının tamamında ise uzun vadeli
sermaye akımları portföy ve doğrudan yatırım dışındaki sermaye girişlerinin
yüzde 64,1’ini oluşturmuştur. Diğer taraftan, yılın ikinci ve üçüncü çeyreğinde
artan kısa vadeli sermayede son çeyrekte çıkış gözlenmiştir.
103
Yılın son çeyreğinde uluslararası kredi piyasalarındaki daralma, OcakEylül döneminde aylık ortalama 2,5 milyar ABD doları olan özel sektörün
uzun vadeli kredi kullanımını olumsuz etkilemiştir. Eylül ayı itibarıyla yıllık
bazda 30 milyar ABD dolarına ulaşan özel sektörün uzun vadeli kredi
kullanımı, Aralık ayı itibarıyla net 22,4 milyar ABD dolarına gerilemiştir. Öte
yandan, özel sektör yılın tamamında net 1 milyar ABD doları kısa vadeli dış
kredi kullanmıştır. Bankaların ise bu dönemde uzun vadeli kredi kullanımları
azalarak net 0,6 milyar ABD doları olurken, kısa vadeli borçlanmaları
hızlanarak net 2,4 milyar ABD doları düzeyine çıkmıştır.
Uzun vadeli borçların daha ziyade büyük ve ihracatçı firmalar
tarafından alınmasına karşın, özel sektör dış borç stokundaki hızlı artış dikkat
çekmektedir. 2006 yılı sonunda 59,9 milyar ABD doları olan bankacılık dışı
özel sektörün uzun vadeli dış borç stoku, 2008 yılı sonunda 109,6 milyar
ABD dolarına yükselmiştir.
Şekil 11.
“Türkiye’nin 2004 – 2008 Yılları Arasında Cari Đşlemler Hesabı ve
Finansmanı” (Milyar ABD Doları)
104
Oranlar
2008 Yılı
Đhracatın ithalatı karşılama oranı
0,73
Toplam mal ihracatı / Kısa vadeli dış borç stoku
2,50
Toplam mal ihracatı / Dış borç servisi
2,67
Turizm gelirleri/ Dış ticaret açığı
0,32
MB rezervleri / Kısa vadeli dış borç stoku
1,32
MB rezervleri / Toplam dış borç stoku
0,29
MB rezervleri / Finansman ihtiyacı
2,03
MB rezervleri / Cari açık
1,79
Şekil 12. “Türkiye’nin 2008 yılı Cari Đşlemler Açığına Ve Finansmanına Đlişkin
Oranlar Tablosu”
Kaynak: TCMB, TÜĐK.
Sonuç olarak Türkiye’nin 2008 yılı Ödemeler Bilançosu Hesabı
incelendiğinde tablonun olumlu bir gidişat sergilemediği görülmektedir.
Geçmiş yıllara göre cari işlemler hesabında yaşanan açıklarda büyük bir
düşüş gözlenmiş olsa da bu düşüşün uygulanan ekonomik politikalardan
ziyade yaşanan küresel ekonomik krizden kaynaklandığı açıktır.
Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde yaşanan bu tür krizler cari
işlemler hesabında olumlu bir etki yaratıyormuş gibi gözükse de, aslında
ekonomiyi sekteye uğratmaktan ziyade yararı bulunmamaktadır.
Burada dikkat edilmesi gereken husus, cari açığa neden olan temel
faktörün dövizin ucuz olmasıdır. Diğer bir ifadeyle, ulusal para YTL; dolar,
euro gibi yabancı paralar karşısında daha değerli durumdadır. Bu durum da
kendi doğal sonucunu oluşturmakta ve ithalatın ucuz, ihracatın pahalı
105
olmasına yol açmaktadır. Böyle bir durumda cari işlemler hesabında ki açığın
ekonomik krizler dışında daralmasının pek de imkanı yoktur. Ancak
uygulanacak bazı tedbirlerle bu açığın önüne geçilmesi ve hatta kalıcı olarak
giderilmesi kuvvetle muhtemeldir.
Bu tedbirler ise daha önce bu çalışmanın ikinci bölümünde belirttiğimiz
üzere cari işlemler hesabının finansmanı yoludur. Bu noktada Türkiye; kur
artışına izin vermeli, faizlerde indirime gitmeli, iç talebi düşürerek büyümeyi
ihracat üzerine yapılandırmalıdır. Bu tedbirlerin alınması durumunda cari
işlemler hesabında ülke lehine durumların gelişeceği öngörülmektedir.
Son dönemlerde, özellikle 2008 yılından itibaren Türkiye’nin faiz
indirimi yoluna giderek cari açık rakamlarını azaltma ve istihdamı arttırma
politikasına yöneldiği görülmektedir. Ancak, makro ekonomik kavramlarda
alınan tedbirlerin ve uygulanan politikaların kısa vadeden ziyade uzun
vadede sonuç verdi bilinmektedir. Türkiye’nin izlediği faiz indirimi politikasının
uzun vadede cari açığı azaltıcı yönde etki yapması kaçınılmazdır.
106
SONUÇ
Bu çalışmaya ekonominin temel göstergelerinden olan cari işlemler
dengesi
temel
oluşturmuştur.
Çalışmanın
kavramsal
çerçevesinin
oluşturulması adına Ödemeler Bilançosu ve alt kalemleri ayrıntılı olarak
incelenmiştir. Alt kalemlerden çalışmaya temel oluşturan Cari Đşlemler
Hesabı’nın detaylı analizine yer verilmiştir.
Cari açık kavramı, cari açığı oluşturan faktörler ve özellikle cari açığın
finansmanına ilişkin konular ele alınmıştır.
Daha sonra ise, ele alınan
konular Türkiye uygulamasında değerlendirilmiştir.
Türkiye uygulamasında 2000 yılından 2008 yılının sonuna kadar olan
dönem ele alınmıştır.
Ülkenin yaşadığı ekonomik krizler ve 2008 yılında
yaşanan küresel kriz dikkate alınarak analizler gerçekleştirilmiştir.
Mevcut durumdan şu sonuçlar çıkarılmıştır;
Türkiye’nin yıllardır süregelen ve kronikleşen bir cari işlemler açığı
sorunu bulunmaktadır. Bu sorun 2000’li yıllarda finansal piyasaların
uluslararasılaşmasıyla daha da önemli boyutlara taşınmıştır. Türkiye mevcut
durumda sahip olduğu cari işlemler açığını; sermaye ve finans hesabında ki
fazlayla dengelemeye çalışmaktadır. Ancak sermaye ve finans hesabının
yapısının bu finansman şekline pek de uygun olmadığı tespit edilmiştir.
Türkiye’ye gelen yabancı sermayenin kısa vadeli ağırlıklı olduğu dikkat
çekmektedir. Bu durum da cari açığın kalıcı olarak değil de geçici bir yolla
finanse edildiğinin en belirgin göstergesidir. Yatırımlar genel olarak portföy
yatırımları şeklinde gerçekleşmekte, doğrudan yatırımların payı daha az
olmaktadır. Bu nokta da Türkiye’nin cari açığına çözüm getirmeyi hedeflediği
bir dönemde izleyeceği en uygun politika, portföy yatırımlarını daha kalıcı ve
istihdam
etkisi
yüksek
olan
doğrudan
yatırımlara
dönüştürmeyi
107
başarabilmesidir. Ancak bu ise oldukça zordur. Çünkü yatırımcılar her zaman
için yüksek kazanç beklentisi ve az risk almak kaydıyla hareket etmektedirler.
Ancak Türkiye’nin uluslararası piyasalarda sahip olduğu risk seviyesi
oldukça yüksektir. Yaşanan politik belirsizlikler, AB’ ye giriş sürecinde ki
karamsar hava ve mevcut ekonomik sıkıntılar risk seviyesini yükseltmekte,
bu durumda ise uluslararası yatırımcılar katlanmış oldukları risklere karşı
daha yüksek getiri beklentisi içine girmektedirler. Bu durum ülke de faiz
oranlarının artmasına, kurun düşerek; YTL’nin daha değerli hale gelmesine
neden olmaktadır. YTL’nin daha değerli olduğu bir ortamda ise ithalatın artıp,
ihracatın azalarak cari açığın önüne geçilememesi kaçınılmaz bir durum
olmaktadır.
Bu bilgiler ışığında, Türkiye’nin cari açık sorununu çözmesi oldukça
zor gibi gözükse de uygulanabilecek bazı ekonomik ve politik kararlarla cari
açığın önüne geçilerek finansmanı sağlanabilir. Bu tedbirler çalışma da şu
şekilde sıralanmıştır;
Türkiye daha sıkı bir maliye politikasını uygulamaya koyarken, para
politikasını daha esnek bir hale getirmelidir.
Talebi kontrol altına almak
amacıyla ÖTV, KDV vergi artırımına gitmelidir. Kamu harcamalarında azalma
sağlamalı, tasarruf etkisi yaratılmalıdır. Yüksek faizin cari açığı arttırdığı
öngörüldüğünde faizleri düşürerek cari açığa çözüm getirilmelidir. Kur artışı
sağlanmalı YTL’nin değerinin düşürülmesi yoluyla ithalat pahalı, ihracat ucuz
kılınarak cari açık daraltılmalıdır.
108
KAYNAKÇA
AFŞAR Bilge, “Türkiye’de Cari Açık ve Finansmanı” , Konya Ticaret Odası,
Konya, Aralık 2006.
AĞASLAN Erkan, “Türkiye’de Cari Açıkların Boyutları ve Sürdürülebilirliği”,
Gazi Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2008.
AKSOY Ahmet, “Türkiye’nin Dış Finansman Đmkanları ve Bu Đmkanlardan
Özel Kuruluşların Yararlanmasını Etkileyen Faktörler” Gazi Üniversitesi
Doktora Tezi, Ankara 1983.
ALP Ali,
“Uluslararası Mali Piyasalardaki Gelişmeler ve Türkiye” , ĐMKB,
Ankara 2002.
ALTONOK Serdar, ÇETĐNKAYA
Murat, “Devalüasyon ve Türkiye’de
Devalüasyon Uygulamaları ve Sonuçları”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Dergisi, Sayı:9, Konya, 2003
ATAÇ Beyhan, “1999 Maliye Politikası”, Anadolu Üniversitesi Eğitim-Sağlık
ve Bilimsel Araştırma Vakfı Yayınları, Eskişehir, 1999.
ATAMAN Ümit, SUMER Haluk, “Dış Ticaret Đşlemleri ve Muhasebesi”, Yeni
Mevzuata Göre Düzenlenmiş 6. Baskı, Alfa, Đstanbul, 1998.
AYGÜN, Sinan; “Cari Açıklar Tarihi Raporu”, Ankara Ticaret Odası, Ankara
2005.
BABAOĞLU Barış ,
Uzmanlık
ve
Ankara,2005.
“Türkiye’de Cari Đşlemler Dengesi Sürdürülebilirliği”,
Yeterlilik
Tezi,
T.C.M.B.
Đstatistik
Genel
Müdürlüğü,
109
BAL Harun, “Uluslararası Finansman, Dış Borç Yönetimi ve Türkiye” , Türkiye
Bankalar Birliği, Đstanbul , 2001.
BERKSOY Taner, SALTOĞLU
Burak, “Türkiye Ekonomisinde Sermaye
Hareketleri”, Đstanbul Ticaret Odası, Yayın No: 1998-58, 1998, Đstanbul.
BERBER Metin, “Đktisadi Büyüme ve Kalkınma, Derya Kitabevi, Trabzon,
2001.
CAN
MUTLU
Esin,”
Uluslararası
Đşletmecilik”,
Đstanbul,
Marmara
Üniversitesi, Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş: 1. Basım, Đstanbul , 1999.
CELASUN Merih; “Gelişen Ekonomilerin Dış Kaynak Kullanımı, Finansal
Krizler ve Türkiye Örneği”, Doğu Batı: Düşünce Dergisi (Ekonoımi), KasımAralık-Ocak, Ankara,2001
DELĐCE Güven,
“Uluslararası Finansal Sermaye Akımlarını Belirleyen
Faktörler”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt 39,
Sayı:9, Ankara, 2002.
DĐNLER
Zeynel; “Đktisada Giriş”, Gözden Geçirilmiş Yedinci Basım, Ekin
Kitapevi, Bursa, Ekim 2001.
EĞĐLMEZ Mahfi, “2006’dan 2007’ye Türkiye Ekonomisi”,Radikal,31.12.2006.
Ferretti G. M. M., Razın A.; “Sustainability Of Persistent Current Account
Deficits”, National Bureau Of Economic Research, 1996, Working Paper
No:5467.
ĐNANDIM Şeyda, “Kısa Vadeli Sermaye Hareketleri ve Reel Döviz Kuru
Etkileşimi”, Uzmanlık ve Yeterlilik Tezi, T.C.M.B. Piyasalar Genel Müdürlüğü,
Ankara, 2005.
110
ĐYĐBOZKURT M. Erol, “Dış Ticaret-Teori ve Politika”, T.C. Trabzon Đktisadi ve
Ticari Bilimler Akademisi, Yayın No:6, Trabzon, Đkinci Baskı, 1982
KARLUK
Rıdvan, “ Uluslararası Ekonomi” , Beta Yayınları, 7. Basım,
Đstanbul, 2003.
KARLUK Rıdvan, “Türkiye Ekonomisi, Tarihsel Gelişim Yapısal ve Sosyal
Değişim”
Gözden Geçirilmiş 6. Baskı, Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş.
Đstanbul, Nisan 1999.
KAYA Salih, “Güncel Đthalat,Đhracat ve Kambiyo Đşlemleri” Beta Yayınları,
Đstanbul, 2008.
KAZGAN
Gülten, “Ekonomide Dışa Açık Büyüme”, Son Gelişme ve
Rakamlarla Güncelleştirilmiş 2. Basım , Altın Kitaplar Yayınevi, Bilimsel
Sorunlar Dizisi, 1988.
KUMCU
Ercan; “Yüksek Cari Açıkla Sürdürülebilir Büyüme”, Hürriyet,
13.01.2005.
KUMCU Ercan; “Cari Açıkta Hiç Kimsenin B Planı Yok”,Hürriyet,11.03.2005.
OBSFELD Maurice, ROGOFF
Kenneth;
“Foundations Of International
Macroeconomics”, The Mıt Press, Cambridge, Massachusetts,1996
OBSFELD Maurice, ROGOFF Kenneth, “The Intertemporal Approach To The
Current Account”, National Breau Economic Research, 1994, Working Paper,
No: 4893.
ÖZATAY Fatih, “Cari Đşlemler Dengesine Đlişkin Đki Yapısal Sorun ve Mikro
Reform Gereği” , Uluslararası Ekonomi Ve Dış Ticaret ve Politikaları, 2006
111
PARASIZ Đlker, “Đktisada Giriş, Prensipler ve Politika”, Ezgi Kitabevi, Gözden
Geçirilmiş 8. Basım, Bursa , 2006.
SABIR Hasan, “Dünya Siyasetinde Küresel Rekabet Sistemi ve Politikalar”,
Derin Yayınlar, Đstanbul , 2002.
SEYĐDOĞLU Halil, “ Uluslararası Đktisat
- Teori, Politika ve Uygulama” ,
Đstanbul, 2003.
SEYĐDOĞLU Halil,
“Uluslararası Đktisat”,
Gizem Yayınları,
Đstanbul,
2001.
SEZER Aslı Emek, “Türkiye Ekonomisinde Cari Açık ve Etkileri” Gazi
Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2007.
SOLNĐK Bruno, DENNĐS Mcleavey, “International Investments” , Pearson
Education, Fifth Edition, 2004.
ŞAHĐN Hüseyin “Türkiye Ekonomisi, Tarihsel Gelişimi ve Bugünkü Durumu”,
Ezgi Kitabevi., Bursa, 2007.
TAĞRAF Hasan , Küreselleşme Süreci ve Çok Uluslu Đşletmelerin
Küreselleşme Sürecine Etkisi, C.Ü. Đktisadi Ve Đdari Bilimler Dergisi, Cilt 3,
Sayı 2. ,2002.
TARI Recep, BOZKURT
Hilal ,” Türkiye’de Đstikrarsız Büyümenin Var
Modelleri Đle Analizi” , Đstanbul Üniversitesi Đktisat Fakültesi Ekonomi
Ekonometri ve Đstatistik Dergisi, Sayı 4, Đstanbul , 2006.
T.C.
Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Ödemeler Bilançosu, Ankara, 1997
112
T.C.M.B. , “T.C Merkez Bankası Đstatistik Genel Müdürlüğü, Ödemeler
Dengesi Đstatistikleri Tanım ve Đlkeleri Đle Türkiye Uygulaması Raporu”,
Ankara,
2008 : Http://Www.Tcmb.Gov.Tr/Odemedenge/Odeme.Pdf
T.C.M.B. ,
“Ödemeler
Dengesi Metodolojisi
ve Türkiye
Uygulaması”
Http://Www.Tcmb.Gov.Tr/Yeni/Đletisimgm/Odemeler_Dengesi.Htm
TĐMUR Yasemin ,”Cari Đşlemler ve Bütçe Açığı Arasındaki Nedensellik Đlişkisi:
Teori ve Uygulama” ,Erciyes Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi, Kayseri, 2005,
TĐRYAKĐ Tolga, “Cari Đşlemler Hesabına Teorik Yaklaşımlar, Sürdürülebilirlik
ve Türkiye Örneği”, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Araştırma Yayınları,
Ankara, 2002
YALÇINER Kürşat “ Uluslararası Finansman” , Gazi Kitapevi, Ankara, 2008,
Sayfa 127.
YAMAN Bülent, “Uluslararası Rezervler, Türkiye Đçin Rezerv Yeterliliği ve
Optimum Rezerv Seviyesi Uygulaması” T.C.M.B. Uzmanlık Tezi, Ankara,
2003.
YELDAN, Erinç, “Az Gelişmiş Ülkelere Yönelik Kısa Vadeli Sermaye
Akımlarının Makroekonomik Etkileri Üzerine Gözlemler”, Đktisat Dergisi, EkimKasım 1996.
YÜCEL Fatih, YANAR
Rüstem ,” Türkiye’de Cari Açık Sürdürülebilir Mi?
Zaman Serileri Perspektifinden Bir Bakış”, Çukurova Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü Dergisi, Adana, 2005, Cilt 14, Sayı 2.
113
ÖZET
Yılmaz Nazan, “Cari Açığın Finansmanında Türkiye Uygulamasının
Değerlendirilmesi” Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Finansman
bilim dalı, yüksek lisans tezi, Ankara, 2009.
Cari açık kavramı son yıllarda tüm ülke ekonomilerinin üzerinde en çok
tartıştıkları konuların başında gelmektedir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde
cari açık kavramının öneminin daha çok olduğunu görmekteyiz. Cari açık
kavramı ödemeler bilançosunda sadece cari işlemler hesabının bir sonucu
olmasına rağmen ödemeler bilançosundan daha fazla dikkat çekmektedir.
Dolayısıyla bu çalışmada sadece cari işlemler hesabına değinilmemiş ve
ödemeler bilançosu tam olarak incelenmiştir. Çalışma üç bölümden
oluşmaktadır. Đlk bölümde ödemeler bilançosu ve alt kalemleri analiz
edilmiştir. Đkinci bölümde cari işlemler dengesi ile beraber cari açık
incelenmiş ve cari açığın ne şekilde finanse edileceği konusunda bazı
önermeler sunulmuştur. Üçüncü ve son bölüm ise Türkiye’nin cari açık
sorunu üzerine kurulmuştur. Sonuç olarak ise Türkiye’nin cari açık sorununa
ilişkin çözüm önerileri getirilmiştir. Bu çözüm önerileri sırasıyla; diğer
ülkelerden elde edilen sermayenin kısa vadeli değil de uzun vadeli hale
getirilebilmesi,
elde
edilen
yatırımların
istihdamı
arttırıcı
etkisinin
oluşturulması, yatırımcılara karşı güven ortamının sağlanması, iç talebin
daraltılmasıdır.
Bu çalışmanın amacı, ülkemizde ki mevcut cari açığı
oluşturan faktörlerin tespiti ve cari açığın giderilmesine ilişkin çözüm önerileri
getirebilmektir.
Anahtar Sözcükler
1.Ödemeler Bilançosu
2.Cari Đşlemler Hesabı
3.Cari Đşlemler Dengesi
4.Cari Açık
5.Sermaye ve Finans Hesabı
114
ABSTRACT
Yılmaz Nazan “Current Deficit Financing Evaluation of Turkey
Application”, Gazi University, Social Sciences Institute, M. Sc. Thesis in
Financing Program, Ankara, 2009.
The current deficit in recent years the concept all over the country's
economy is among the issues most discussed. Especially in developing
countries, current deficit, that we see more of the importance of the concept.
Current deficit is only the result of balance of payments, but it draws more
attention than balance of payments. By implication in this study, not only
working about current account and balance of payments was examined fully.
This study, consists of three parts. In the first part, balance of paymets and
its sub-accounts were analyzed. In the second section balance of current
proccess was eaminated with current deficit and some suggestions was put
forward about how to finance the current deficit. th third and last part is
based on Turkey's current deficit problem. As a result, some solutions has
been brought about Turkey's current deficit problem. These solutions are
respectively; obtained from other countries rather than short-term capital can
be made long-term, effect of increased investment resulting in employment
creation, ensuring secure environment for investors, collapse of domestic
demand. The purpose of this study; available in our country that created the
current deficit is determined by factors and sggestions regarding the solution
to the current deficit is to resolve.
Key Words
1. Balance of Payments
2. Current Account
3. Balance of Current Process
4. Current Deficit
5. Capital and Financial Account
Download