KABGO, NLR, Mortalite T AD ARAŞTIRMA NLR Son Zamanlarda Kardiyolojik Olay Belirtecidir, CABG Sonrası Mortalite İçin Prediktör Olabilir Mi? NLR is Cardiac Events Marker Recently, Can Be Predictor for Postoperative CABG Mortality? Fatih Aygün, Mehmet Özülkü, Murat Günday Başkent Üniversitesi, Konya Araştırma ve Uygulama Merkezi, Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı, Konya, Türkiye Özet Amaç: Çalışmamızda; izole koroner arter bypas greft operasyonu uygulanmış hastalarda, preoperatif Nötrofil lenfosit oranı ile, postoperatif mortalite arasındaki ilişki araştırıldı. Gereç ve Yöntemler: Bu çalışma; Kalp ve Damar Cerrahisi kliniğinde, valvüler patolojisi ve konnektif doku hastalığı (Marfan syndrome vb.) bulunmayan, izole CABG operasyonu yapılmış, 265 hasta çalışmaya alınmıştır. Çalışmaya katılan tüm bireyler, preoperatif kan sayımı sonucunda NLR mean değerine göre iki gruba ayrıldı. NLR<2.6 olan hastalar grup 1, NLR≥2.6 olan hastalar grup 2 olarak kabul edildi. Bulgular: Grup 1' de, NLR<2.6 olan bireylerde görülen yüksek postoperatif mortalite, grup 2'de NLR≥2.6 olan bireylerde görülen düşük mortalite istatiksel olarak anlamsız tespit edildi p>0.05. Sonuç: Elimizdeki veriler ışığında preoperatif NLR' nin KABGO öncesi postoperatif mortalite belirteci olmadığı söylenebilir. Anahtar Kelimeler: Koroner arter hastalığı, koroner arter bypas greft operasyonu, nötrofil lenfosit oranı, mortalite Abstract Aim: In our study; We researched relation between preoperative NLR values and postoperative mortality in patients who underwent isolated Coronary Artery Bypass Grafting. Materials ve Methods: 265 patients who underwent isolated coronary artery bypass surgery in department of cardiovascular Surgery, without valvular patholgy and connective tissue disorders (Marfan syndrome etc.), were taken in this study. All patients in our study, were seperated two groups according to mean NLR value which was preoperative counted. Patients have NLR <2.6 were accepted group 1, participants have NLR≥2.6 were accepted group 2. Results: High postoperative mortality rate in group 1 (NLR<2.6) was not found significant statistically, according to postoperative mortality rate in group 2 (NLR≥2.6). Conclusion: Based on the findings of the present study, it can be said preoperative NLR is not predictive of postoperative mortality. Key Words: Coronary artery disease, coronary artery bypass grafting, neutrophil lymphocyte ratio, mortality K oroner arter bypass cerrahisi (KABGO), dünyada en fazla yapılan operasyonlardan birisidir. Cerrahi mortalite hiç istenmeyen Yazışma Adresi: Dr. Fatih AYGÜN Başkent Üniversitesi, Konya Araştırma ve Uygulama Merkezi, Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı, Hoca cihan mahallesi Saray Caddesi No: 1, 42000 Selçuklu-Konya/Türkiye Faks: +90 (332) 257 06 37 E-posta: fatihaygun@ttmail.com Tıp Araştırmaları Dergisi; 2016: 14(1):17-22 bir komplikasyon olmasına rağmen, bazı hastalar için kaçınılmaz sonuç olmaktadır. KABGO öncesi dönemde mortalite risk yüzdesinin tahmin edilmesi için Amerikan Kalp Cemiyeti (ACC/AHA) hastaya ait birçok verinin (yaş, cinsiyet vb.) puanlandırılmasıyla oluşan, risk skorlama metodu geliştirmiştir. Bu puanlandırmada nötrofil lenfosit oranı (NLR) yer almamaktadır. İnflamasyon, koroner arter hastalığının (KAH) tüm aşamalarında önemli bir rol oynamaktadır (1). Ateroskleroz ise kompleks bir inflamatuar hastalıktır (2). Lökositlerin bu inflamatuar sürece 17 Aygün ve ark. katkısı büyüktür. Bir kaç prospektif çalışmada sağlıklı kişilerde total ve farklı lökosit sayımları ile gelecek kardiyovasküler olaylar arasında uyumlu bir ilişki bulunmuştur (3,4). Son zamanlarda nötrofil lenfosit oranı (NLR) yeni bir inflamatuar biyobelirteç olarak ortaya çıkmıştır (5,6). NLR'nin sağlıklı bireylerde kardiyovasküler risk biyobelirteci olarak görülmesi, preoperatif yüksek NLR değerinin, KABGO sonrası mortalite açısından risk faktörü olabileceği fikrini doğurmuş ve bu çalışmanın temelini oluşturdu. Preoperatif NLR değeri ile, KABGO sonrasında görülen mortalite arasındaki ilişkinin istatiksel anlamlılığı araştırıldı. Gereç ve Yöntemler Hastaların Klinik Özellikleri Kalp ve Damar Cerrahisi kliniğinde, valvüler patolojisi ve konnektif doku hastalığı (Marfan syndrome vb.) bulunmayan, izole CABG operasyonu yapılmış, 265 hasta çalışmaya alındı. Veriler retrospektif olarak toplandı. Tüm hastaların tıbbi geçmişi sorgulandı, fizik muayeneleri ayrıntılı biçimde yapılmıştır. Preoperatif dönemde KVC kliniğinde standart preoperatif labaratuar tetkikleri, solunum sistemi sorgu veya muayenesinde patoloji saptanan kişilere solunum fonksiyon testi (Spirobank Spirometry, MIR medical International Research Product) yapıldı. Tüm hastalara transtorasik ekokardiyografi (TTE) (Acuson, Mountain View, Acuson Sequoia C256) uygulandı. Karotid arter hastalığı veya periferik arter hastalığı (PAH) tespit edilen bireyler ile ana koroner arter lezyonu olan kişilere billateral karotid arter doppler ultrasonografisi (Toshiba XARIO primeultrasound) yapıldı. VKİ; 20 kg/m² altında ise kişi düşük kilolu, 20 kg/m² ile 24.9 kg/m² arasında ise kişi normal kilolu, 25 kg/m² ile 29.9 kg/m² arasında ise kişi aşırı kilolu, 30 kg/m² ve üstünde ise kişi obez olarak değerlendirildi (7). Cerrahi Metod Bütün hastalara; standart kalp akciğer makinası (CPB) kullanılarak veya atan kalpte (BH) tekniği ile veya CPB desteğinde BH tekniği ilk izole CABG operasyonu uygulandı. Anestezi indüksiyonunda fentanil, midazolam, panküronyum bromid verildi. Standart medyan sternotomi yapılmış ve CPB başlamadan sol internal mammarian arter (LIMA), diğer kondüitler (radiyal arter, safen ven) hazırlanmıştır. 300 IU/kg heparin verildikten sonra, standart aortik ve twostage venöz kanül kullanarak, silindir pompa ile CPB' ye başlanmadı. Bütün hastalara, operasyon esnasında başlangıç olarak yüksek potasyumlu kristaloid, devamında soğuk standart kristaloid Tıp Araştırmaları Dergisi; 2016: 14(1):17-22 kardiyopleji, bitiminde sıcak kan kardiyoplejisi verildi. LIMA vakaların hepsinde kullanılırken, sağ internal mammarian arter kullanılmadı. Operasyonda metikülos aseptik teknik uygulandı. Gereksiz elektrokoter kullanımından ve CPB’de gereksiz perfüzyondan kaçınılmıştır. BH tekiniği uygulanan hastlarda, 150 IU/kg heparinizasyon uygulandı. BH destek cihazları (Octopus ve Starfish) kullanılarak distal anastamozlar gerçekleştirilmiştir. Gerek CPB'li (on-pump) gerekse CPB'siz (off-pump) tekniğinde, aortaya anastamozlar yan klemp eşliğinde yapıldı. Postoperatif Bakım Ameliyat sonrası dönemde normal koşullar altında; KABGO sonrası komplikasyon riskini azaltması sebebiyle, çalışmadaki bütün hastalarımıza enteral beslenmeyle beraber 100 mg/gün aspirin başlandı. Diyabetik hastlarda kan glukoz regülasyonu; operasyon öncesi, sonrasında Lantus® flacon (Insulin glargine 100 IU/ml)(Sanofi Aventis) ve Humulin-R® flacon (Human soluble regular insulin 100 IU/ml)(Lilly) ile katı bir şekilde gerçekleştirildi. İhtiyaç durumunda insülin infüzyonundan kaçınılmamıştır. Diyabetik hastaların kan glukoz seviyeleri 200 mg/dl altında tutuldu. Kliniğimizde standart profilaktik antibiyotik olarak kullanılan Cefamezin-IM/IV® (sefazolin sodyum) operasyondan 30 dk. önce 1 gr. ve operasyondan sonra 8 saatte 1 gr. olacak şekilde 48 saat verildi. Postoperatif dönemde mortalite ile sonuçlanan 4 vaka oldu. Bu vakaların hepsi taburcu olmadan gerçekleşti. Düşük kardiyak debiye bağlı ölümler 3, serebrovasküler olay sonrasında diğer komplikasyonlara bağlı ölüm 1 hastada görüldü. Çalışmaya katılan hastalarda, postoperatif dönemde inotropik destek alan 10, intraaortik balon kontrpulsasyon cihazı takılan 5, kanama sebebiyle revizyon için tekrar operasyona alınan 3 vaka tespit edildi. Çalışmaya katılan hastalara, genel olarak yaklaşımımız, postoperatif dönemde operasyon günü yoğun bakımında 24 saat kaldıktan sonra, ikinci 24 saat içerisinde drenlerini ve arteriyel kateterlerini çekip, KVC servise alınması olmuştur. KVC servisine verilen hastaların komplikasyon yaşanmaması durumunda posteperatif 3' cü günü santral damar yolları alındı. Uzamış entübasyon 2 vakada görüldü. Operasyondan sonraki 30 gün içinde görülen ölüm vakaları çalışmada baz alınmıştır. Kan Beyaz Küre Sayısı ve Nötrofil Lenfosit Oranı Beyaz kan hücresi miktarı (WBC) ve farklı alt tip sayımları, otomatik lökosit sayacı Cell-Dyne 3700 (Abbott, Abbott Park, IL, USA) cihazı kullanılarak 18 KABGO, NLR, Mortalite ARAŞTIRMA Tablo 1. Gruplara Ait Veriler Grup 1 ( n=179) (NLR<2,6) Grup 2 ( n=86) (NLR≥2,6) p değeri NLR 1,75 ± 0,4 4,5 ± 2,5 <0,001 * Yaş (±SD) (yıl) 62,7 ±10 63,3 ± 10 0,774 * Cinsiyet (erkek) 112 (% 62,8) 63 (% 72,9) 0,103 † Sigara kullanımı 70 (% 38,9) 35 (% 41,2) 0,722 † KOAH 38 (% 21,1) 16 (% 18,8) 0,666 † Vücut kitle indeksi (kg/m2 ) 29,7 ± 4,8 28,9 ± 5,6 0,249 * Hipertansiyon 153 (% 85) 59 (% 69,4) 0,003 † Periferik arter hastalığı 7 ( % 3,9) 6 ( % 7,1) 0,265 † Preoperatif SVO hikayesi 11 (% 6.1) 6 (% 7,1) 0,769 † 53 ( % 29,4) 36 ( % 20) 21 (% 24,7) 12 (% 14,1) 0,250 † Sağ karotid arter lezyon<%50 %50<lezyon≤%70 % 70≤ lezyon<%100 lezyon=%100 56 (% 31,1) 8 (% 4,4) 1 (% 0,6) 1 (% 0,6) 28 (% 32,9) 4 (% 4,7) 0 (% 0) 0 (% 0) 0,906 † Sol karotid arter lezyon<%50 %50<lezyon≤%70 % 70≤ lezyon<%100 lezyon=%100 54 (% 30) 12 (% 6,7) 2 (% 1,1) 1 (% 0,6) 30 (% 35,3) 1 (% 1,2) 0 (% 0) 2 (% 2,4) Vücut yüz ölçümü(m2) 1,87±0,1 1,87±0,2 0,855 * Ejeksiyon fraksiyon 54,1 ± 9,1 53,2 ± 9,9 0,576 * Postoperatif mortalite 3 (% 1,7) 1 (% 1,2) 0,760 † Diyabet * † oral a/d parenteral a/d 0155 † : Student-t testi sonucunda elde edilen p değeridir. : Pearson Ki-kare testi sonucunda elde edilen p değeridir. elde edildi. Çalışmaya katılan tüm bireyler, preoperatif kan sayımı sonucunda NLR mean değerine göre iki gruba ayrıldı. NLR<2.6 ise grup 1, NLR≥2.6 ise grup 2 olarak kabul edildi. İstatiksel Analiz İstatistiksel analizler SPSS programı (SPSS Inc., Chicago, IL, USA) ile yapıldı. Gruplar arası nonparametrik verilerin istatiksel anlamlılığı Pearson Ki-Kare analizi ile incelendi. Parametrik veriler minimum, maksimum, ortalama ± standart sapma olarak gösterilirken, gruplar arası parametrik verilerin istatiksel anlamlılığı independent student t testi ile araştırlıdı. Gruplar arasında istatistiksel olarak farklılık gösteren parametrelerin postoperatif mortaliteye katkısı lojistik regresyon analizi ile araştırıldı. Two-tailed p değeri 0.05'in altında (p<0.05) ise sonuç istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi (Tablo 1) (Tablo 2). Tıp Araştırmaları Dergisi; 2016: 14(1):17-22 Tablo 2. Hastaların operatif verileri Grup 1 ( n=179) (NLR<2,6) Grup 2 ( n=86) (NLR≥2,6) p değeri Bypas greft sayısı 3,2 ± 1 3,1 ± 0,9 0,406 * Side klemp kullanılan 175 (% 97,2) 82 (% 96,5) 0,739 † CPB+X klemp kullanılan 124 (% 68,9) 46 (% 54,1) 0,019 † CPB desteğinde beating heart 3 (% 1,7) 3 (% 3,5) 0,341 † Beating heart 53 (% 29,4) 36 (% 42,4) 0,038 † * : Student-t testi sonucunda elde edilen p değeridir. : Pearson Ki-kare testi sonucunda elde edilen p değeridir. † 19 Aygün ve ark. Tablo 3. Gruplar arasında istatistiksel farklılık gösteren hipertansiyon ve atan kalp değişkenleri ile mortalite arasındaki Lojistik regresyon analizi sonuçları Step 1 a hipertansiyon Atan kalp Constant B S.E. Wald df Sig. Exp(B) 1,639 13,663 -11,060 1,022 2424,393 2424,393 2,571 ,000 ,000 1 1 1 ,109 ,996 ,996 5,148 858311,244 ,000 95% C.I.for EXP(B) Lower Upper ,695 38,148 ,000 . a. Variable (s) entered on step 1: hipertansiyon, atan kalp. Bulgular Bireylerin Karakteristiği Çalışmaya katılan tüm bireylerin yaş dağılımı; minimum (min) 27 yıl (y), maksimum(mak) 89 yıldır (ortalama ± standart sapma 62,97±9,9 y). Bu kişilerin 175' i (% 66) erkek, 90' ı (% 34) kadındır. NLR min 0,4, mak 18 (ortalama ± standart sapma 2,6±1,96) bulundu. Hipertansiyonlu (HT) hasta sayısı 212 (% 80), antidiyabetik ajan kullananların sayısının 112 (% 46) olduğu görüldü. Sigara kullanan 105 (% 39,6), kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) olan 54 (% 20,4) kişi, VKİ' nin min 18,3, mak 50,2 (ortalama ± standart sapma 29,5±5,1 ) olduğu tespit edildi. NLR' ye Göre Grupların Karakteristiği Grup 1' de NLR ortalaması 1,75± 0,4 olarak tespit edilmiştir. Hastaların 112' si (%62,8) erkektir. Sigara kullanan 70 ( %38,9), KOAH' ı olan 38 (%21,1), periferik arter hastalığı olan 7 (%3,9), preoperatif serebrovasküler olay (SVO) hikayesi olan 11 (%6,1) hasta rapor edilmiştir. Grup 1' de toplam 89 (%49,4) tip 2 diyabet hastası mevcuttur. Bunlardan 53' ü (%29,4) oral antidiyabetik, 36'sı (%20) parenteral antidiayabetik ajan kullanmaktadır. Grup 1' de 3 vaka mortalite ile sonuçlanmıştır. Bunlardan 2 tanesi postoperatif düşük kardiyak debiye bağlı (LCOS), bir tanesi masif SVO sonucunda olmuştur. Grup 2' de NLR ortalaması 4,5± 2,5 olarak tespit edilmiştir. Hastaların 63' ü (%72,9) erkektir. Sigara kullanan 35 ( %41,2), KOAH' ı olan 16 (%18,8), periferik arter hastalığı olan 6 (% 7,1), SVO hikayesi olan 6 (%7,1) hasta rapor edilmiştir. Grup 1' de toplam 33 (% 38,8) tip 2 diyabet hastası mevcuttur. Bunlardan 21' i (%24,7) oral antidiyabetik, 12'si (%14,1) parenteral antidiayabetik ajan kullanmaktadır. Grup 1' de 1 vaka mortalite ile sonuçlanmıştır. Postoperatif düşük kardiyak debiye bağlı (LCOS) gerçekleşmiştir. Grup 1 ve grup 2 arasında hipertansiyon ve atan kalpte yapılan operasyon sayısı haricindeki tüm veriler istatiksel açıdan birbirinden anlamsız derecede farklıdır. Gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı derecede farklı olan hipertansiyon Tıp Araştırmaları Dergisi; 2016: 14(1):17-22 (p=0,003) ve atan kalpte yapılan operasyon sayısı (p=0,038) verilerinin mortalite ile ilişkisi lojistik regresyon kullanılarak incelendi. Anlamlı bir etksinin olmadığı tespit edildi (hipertansiyon, p=0,109; atan kalpte yapılan operasyon, p=0,996). Grup 1 ve Grup 2' ye ait veriler Tablo 1, Tablo 2 ve Tablo 3' te yer almaktadır. Tartışma ve Sonuç Aterosklerozis; hipertansiyon, dislipidemi, hiperglisemi, sigara kullanımı ve diğer kardiyovasküler risk faktörlerinin oluşturduğu multifaktöriyel bir hastalıktır. Son çalışmalar aterogenezisin, kandaki lipid ve diğer maddelerin vasküler duvarda oluşturduğu basit pasif bir hasar olmadığı, aktif inflamatuar bir süreç olduğunu göstermiştir (8-11). Lökositler bu inflamatuar süreçte onarıcı ya da patojenik yönde major bir rol üstlenmektedir (12). İnflamatuar hücrelerin fonksiyonel molekülleri, erken aterojenik lezyonların progresyonunu artırarak akut koroner sendrom oluşturabilirler (13). Son çalışmalar nötrofillerin aterosklerotik plak gelişiminden rüptürüne kadar bir çok aşamada görev aldıklarını göstermektedir (14-17). Bazı çalışmalar; hiperkolesteroleminin nötrofillerin yapımını ve kemik iliğinden kana geçişini artırıp klirensini azaltarak nötrofili oluşturduğunu bildirmiştir (14). Birkaç çalışmada ise açlık ve postprandial glukoz ile WBC sayımı arasında belirgin korelasyon bildirilmiştir (18,19). İki çalışmada ise nötrofil sayımı ile kan basıncı düzeyi arasında anlamlı ilişki olduğu açıklanmıştır (20,21). Daha evvelki çalışmalar WBC sayısı ile akut MI'lı hastalarda kısa dönem mortalite ve kalp yetmezliğinin sebep olduğu hospitalizasyon sıklığında ve mortalite artışı ile bağlıntılı olduğunu göstermiştir (22,23). Guigliano ve ark. PAH lı olan hastalarda artmış lökosit sayısı ve nötrofil sayısı ile kardiyovasküler olayların prediktörü olduğunu göstermişlerdir (24). NLR son zamanlarda ortaya çıkan inflamatuar bir belirteç olmuştur. Duffy ve ark. PCI sonrası uzun dönem mortalite nin prediktörü olarak NLR yi göstermişlerdir (25). Turak ve ark. Stabil angina 20 KABGO, NLR, Mortalite ARAŞTIRMA pectorisli ve UAP li hastalarda uygulana çıplak metal stent restenozunun preprosedüral bağımsız ve güçlü bir prediktörü olarak NLR yi göstermişlerdir (26). Akpek ve ark. 418 hasta içeren başka bir çalışmasında; PCI a giden STEMI' li hastalarda, hastanede olan majör advers kardiyak olaylar ve no-reflow gelişmesi ile igili belirteçin NLR olduğunu vurgulamışlardır (27). Nunez ve ark. da STEMI de uzun dönem mortaliteyle NLR nin ilşkisini belirtmişlerdir (28). Bunlara ilave olarak, NLR, hastaneye kabul edilen akut dekompansif kalp yetmezlikli hastalarda uzun dönem mortalitenin prediktörü olarak görülmektedir (29). Azab ve ark. NSTEMI li hastlarda, uzun ve kısa dönem mortalitenin prediktörü olarak NLR gösterilmiştir (30). WBC miktarı ve onun subtipleri kardiyovascular hastalıkta inflamasyonun klasik belirtecidir (31). Aktive olmuş nötrofil; miyolperoksidaz, elastaz, asit fosfataz, serbest oksijen radikallleri gibi plak yırtılmasını kolaylaştırran çeşitli proteolitik enzimleri salarlar (32). STEMI li hastlarda olumsuz anjiyografik sonuçların belirteci artmış nötrofil sayısıdır. Buna ilaveten nötrofiller proseste adaptasyon bozukluğu içebeilirler ki bu infark alanının genişlemesine yol açabilir (33). Diğer yandan düşük lenfosit varlığı immun sistemi deprese eder ve bu durum akut MI' lı ve ilerlemiş kalp yetmezlikli hastalarda kötü sonuçlarla bağlantılıdır (34). Turkmen ve ark. son dönem böbrek yetmezliği olan hastalada inflamasyon ile NLR arasındaki ilişkiyi göstermişlerdir (35). Gelişmiş ülkelerde, KABGO sonrası hastane ölümleri birkaç çalışmada araştırılmıştır. Bu çalışmalara göre mortalite oranları ya değişmemiş bulunmuş veya son 10 yılda azaldığı tespit edilmiştir (36). Bu çalışmayı yapan merkeze göre sebebin; riskli gruptaki hastalara, bayanlara, yaşlılara KABGO ugulanmayıp, perkütan koroner anjiyoplasti ugulanması gösterilmiştir. CABG sonrası erken dönem mortalite oranı; ilave hastalığı bulunmayan (Tip 2 diyabet, KOAH vs.), 65 yaş altı, sol ventrikül fonksiyon kaybı bulunmayan, elektif şartlarda KABGO uygulanan hastalarda %1 civarında belirtilmiştir (ACC/AHA guideline). 65 yaş altı, elektif cerrahi yapılan, sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu %25-%35 arasında olan kişilerde aynı dönem mortalite oranı %5 civarın olduğu rapor edilmiştir (37). Birçok kalp cemiyeti, KABGO sonrası post operatif erken dönem mortaliteyi etkileyen faktörleri, preoperatif olarak değerlendiren ve risk skorlaması oluşturan risk hesaplama tablolaları oluşturmuşlardır. Fakat bu tablolalarda NLR yer almamaktadır. Yaş, diyabet, cinsiyet, BMI, sol ventrikül fonksiyonu vb. Paremetreler yer almaktadır. Tıp Araştırmaları Dergisi; 2016: 14(1):17-22 Çalışmamızda; grup 1'de (NLR<2.6) fazla görülen postoperatif mortalite, grup 2' ye (NLR≥2.6) göre istatiksel olarak anlamsız tespit edildi. Elimizdeki veriler ışığında NLR' nin KABGO öncesi tek başına mortalite belirteci olmadığı söylenebilir. Bu çalışmanın daha fazla hasta sayıları içeren çalışmalarla desteklenmesi gerektiği inancındayız. Çalışmayı Sınırlayan Faktörler Oluşturulan gruplar ne yazık ki tüm parametreler açısından benzer tutulamamıştır. Hipertansiyonlu bireyler, CPB+BH tekniği ile operasyon uygulanan hasta sayısı grup 1' de istatiksel olarak anlamlı derecede fazla bulunurken, BH tekniği ile operasyon uygulanan hasta sayısı grup 2' de istatiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulundu. Teşekkür Çalışmamızda; istatiksel analizde vermiş olduğu katkılardan dolayı * Doç Dr. İsmail Keskin’e teşekkür ederiz. * Selçuk Üniversitesi, Zooteknik Bölümü, Biyometri ve Genetik AD, Konya, TÜRKİYE. Kaynaklar 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. Hansson GK. Inflammation, atherosclerosis, and coronary artery disease. N Engl J Med 2005; 352: 1685-1695. Ross R. Atherosclerosis—an inflammatory disease. N Engl J Med 1999; 340: 115-126. Hoffman M, Blum A, Baruch R, et al. Leukocytes and coronary heart disease. Atherosclerosis 2004; 172: 1-6. Rana JS, Boekholdt SM, Ridker PM et al. Differential leukocyte count and the risk of future coronary artery disease in healthy men and women: The EPIC-Norfolk Prospective Population Study. J Intern Med 2007; 262: 678-689. Giugliano G, Brevetti G, Lanero S et al. Leukocyte count in peripheral arterial disease: A simple, reliable, inexpensive approach to cardiovascular risk prediction. Atherosclerosis 2010; 210: 288293. Gibson PH, Cuthbertson BH, Croal BL, et al. Usefulness of neutrophil/lymphocyte ratio as predictor of new-onset atrial fibrillation after coronary artery bypass grafting. Am J Cardiol 2010; 105: 186-191. Shikora SA, Saltzman E. Current Treatment Strategies Hospital Medicine 1998 ;34: 41-9. Ross R. Atherosclerosis-an inflammatory disease. N Engl J Med 1999; 340: 115-126. Libby P. Vascular biology of atherosclerosis: overview and state of the art. Am J Cardiol 2003; 91: 3A-6A. Libby P. Molecular basis of the acute coronary syndromes. Circulation 1995; 91: 2844 -2850. 21 Aygün ve ark. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. 18. 19. 20. 21. 22. 23. 24. 25. Falk E, Shah P, Fuster V. Coronary plaque disruption. Circulation 1995; 92: 657-671. Hoffman M, Blum A, Baruch R, et al. Leukocytes and coronary heart disease. Atherosclerosis 2004; 172: 1-6. Hansson GK. Inflammation, atherosclerosis, and coronary artery disease. N Engl J Med 2005; 352: 1685-1695. (kaynak 2 kez yazılmış) Drechsler M, Megens RT, van ZandvoortM, et al. Hyperlipidemia-triggered neutrophilia promotes early atherosclerosis. Circulation 2010; 122: 18371845. Rotzius P, Thams S, Soehnlein O, et al. Distinct infiltration of neutrophils in lesion shoulders in ApoE-/- mice. Am J Pathol 2010; 177: 493-500. Zernecke A, Bot I, Djalali-Talab Y, et al. Protective role of CXC receptor 4/CXC ligand 12 unveils the importance of neutrophils in atherosclerosis. Circ Res 2008; 102: 209-217. Ionita MG, van den Borne P, Catanzariti LM, et al. High neutrophil numbers in human carotid atherosclerotic plaques are associated with characteristics of rupture-prone lesions. Arterioscler Thromb Vasc Biol 2010; 30: 18421848. Ganguli D, Das N, Saha I, et al. Association between inflammatory markers and cardiovascular risk factors in women from Kolkata, W.B, India. Arq Bras Cardiol 2011; 96: 38-46. Shim WS, Kim HJ, Kang ES, et al. The association of total and differential white blood cell count with metabolic syndrome in type 2 diabetic patients. Diabetes Res Clin Pract 2006; 73: 284-291. Tian N, Penman AD, Mawson AR, et al. Association between circulating specific leukocyte types and blood pressure: the atherosclerosis risk in communities (ARIC) study. J Am Soc Hypertens 2010; 4: 272-283. Kawada T, Morihashi M, Ueda H, et al. Neutrophil cell count is related to hypertension in workers: a cross-sectional study. Vasc Dis Prev 2007: 4; 225228. Furman MI, Gore JM, Anderson FA, et al. Elevated leukocyte count and adverse hospital events in patients with acute coronary syndromes: findings from the Global Registry of Acute Coronary Events (GRACE). Am Heart J 2004; 147: 42-48. Engstro¨m G, Melander O, Hedblad B. Leukocyte count and incidence of hospitalizations due to heart failure. Circ Heart Fail 2009; 2: 217-222. Giugliano G, Brevetti G, Lanero S, et al. Leukocyte count in peripheral arterial disease: a simple, reliable, inexpensive approach to cardiovascular risk prediction. Atherosclerosis 2010; 210: 288-293. Duffy BK, Gurm HS, Rajagopal V, et al. Usefulness of an elevated neutrophil to lymphocyte Tıp Araştırmaları Dergisi; 2016: 14(1):17-22 26. 27. 28. 29. 30. 31. 32. 33. 34. 35. 36. 37. ratio in predicting long-term mortality after percutaneous coronary intervention. Am J Cardiol 2006; 97: 993-996. Turak O, Ozcan F, Isleyen A, et al. Usefulness of the neutrophilto-lymphocyte ratio to predict baremetal stent restenosis. Am J Cardiol 2012; 110: 1405-1410. Akpek M, Kaya MG, Lam YY, et al. Relation of neutrophil/ lymphocyte ratio to coronary flow to in-hospital major adverse cardiac events in patients with ST-elevated myocardial infarction undergoing primary coronary intervention. Am J Cardiol 2012; 110: 621-627. Nunez J, Nunez E, Bodi V, et al. Usefulness of the neutrophil to lymphocyte ratio in predicting longtermmortality in ST segment elevation myocardial infarction. Am J Cardiol 2008; 101: 747-752. Uthamalingam S, Patvardhan EA, Subramanian S, et al. Utility of the neutrophil to lymphocyte ratio in predicting long-term outcomes in acute decompensated heart failure. Am J Cardiol 2011; 107: 433-438. Azab B, Zaher M, Weiserbs KF, et al. Usefulness of neutrophil to lymphocyte ratio in predicting short- and long-term mortality after non-STelevation myocardial infarction. Am J Cardiol 2010; 106: 470-476. Horne BD, Anderson JL, John JM, et al. Intermountain Heart Collaborative Study Group. Which white blood cell subtypes predict increased cardiovascular risk? J Am Coll Cardiol 2005; 45: 1638-1643. Hansen PR. Role of neutrophils in myocardial ischemia and reperfusion. Circulation 1995; 91: 1872-1885. Siminiak T, Flores NA, Sheridan DJ. Neutrophil interactions with endothelium and platelets: possible role in the development of cardiovascular injury. Eur Heart J 1995; 16: 160-170. Ommen SR, Gibbons RJ, Hodge DO, et al. Usefulness of the lymphocyte concentration as a prognostic marker in coronary artery disease. Am J Cardiol 1997; 79: 812-824. Turkmen K, Guney I, Yerlikaya FH, et al. The relationship between neutrophil-to lymphocyte ratio and inflammation in end-stage renal disease patients. Ren Fail 2012; 34: 155-159. Ryan J, Linde-Zwirble W, Engelhart L, et al. Temporal changes in coronary revascularization procedures, outcomes, and costs in the bare-metal stent and drug-eluting stent eras: results from the US Medicare program. Circulation 2009;119: 952961. Eagle KA, Guyton RA, Davidoff R, et al. ACC/AHA 2004 Guideline Update for Coronary Artery Byapass Graft Surgery. Circulation 2004; 110: e340-437. 22