Türkçe Sağlık dergisi | Türkisches Gesundheitsmagazin Yazı Yatakta Geçirme Sağlıklı Bir Tatil İçin Dikkat Etmeniz Gerekenler Aşırı Sıcaklarda Alınması Gereken Önlemler Sayı 1 | Haziran 2015 Saglık PLATFORM Platform- Sağlık Kanuni Sultan Süleyman‘ın Zivatgar kalesi kuşatması sırasında hasta yatağında söylediği şu meşhur sözü pek çoğumuz biliriz: „Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi“ Avrupa‘yı tir tir titreten koca padişah, şu dünyada en değerli şeyin sağlık olduğunu bu cümleyle anlatıyor. Zaten, sağlık olmadıktan sonra paranı, mülkün, iktidarın ne önemi olabilir ki! Sağlığın kıymetini dilimizden düşürmeyen bir milletiz. Ama her nedense sağlığın önemini de hep hastalandığımız zaman hatırlarız... KÜNYE / IMPRESSIUM Editörden Değerli Okurlarımız, Werrastr. 36 12059 Berlin +49 30 589 106 98 www.platform-saglik.com info@platform-saglik.com Redaktion: Hakan Yazanel Erdem Nedim Ahmet Selim Çıtak Ayşe Altuğ Sümeyye Çıtak Reklam: Mesela diş ağrımız dayanılmaz hale gelmeden diş doktoruna gitmeyiz. Hakan Yazanel Ama tüm bunlara rağmen, günümüzde, sağlıklı yaşam konusundaki bilinçlenme giderek artıyor. Öte yandan yüksek teknolojinin getirdiği imkanlar da tıp alanında mucizeler yaratıyor. Pek çok ölümcül hastalık veya genetik bir takım bozuklukların yol açtığı rahatsızlıklar, günümüzde erken teşhis ve yüksek teknoloji sayesinde tehdit olmaktan çıkabiliyor. Danışman: Ama bütün bunlara rağmen siz siz olun, sağlığınızı sakın riske atmayın. Kaybettiğitiniz parayı yeniden kazanabilirsiniz ama sağlığınızı kaybettiğiniz zaman bunun telafisi oldukça zordur. Dergisi reklam@platform-saglik.com Dr. Mehmet Altuğ Lokman Hekim Hastaneleri Memorial Sağlık Grubu Tasarım ve düzenleme: Ajans B Foto ve Grafik: Hakan Yazanel Mesut Hastürk Fotolia Dergimiz, işte bu bilinçle sağlık ve sağlıklı yaşam konusundaki tüm gelişmeleri size, sizin dilinizde anlatma hedefiyle çıkıyor. Baskı: Bu ilk sayımızda, yaz aylarında sağlıklı yaşam konusunu ele alıyoruz. www.conceptmedienhaus.de Concept Medienhaus GmbH Bülowstraße 56 - 57 | 10783 Berlin Platform- Sağlık Dergisi Berlinde 10.000 Adet basılmıştır. PlatformDergisi bir Ajans B yayın organıdır - Sağlikli Bir Tatil Için Dikkat Etmeniz Gerekenler - Tatilde De Formunuzu Koruyun - Aşiri Sicaklarda Alinmasi Gereken Önlemler - Yazın sağlıklı beslenmek için 10 altın kural Unutmayın: Sözkonusu sağlıksa gerisi teferruattır. Dergide çıkan yazıların ve içerikleri sorumluluğu ve doğruluğu yazara aittir. Gelecek Sayıda Parkinson Hastalığı Nedır? Sizde Tuzsuz Yapamayanlardan Mısınız? Bilinçsiz Diyet Kilo Aldırır! Akne Kabusunuz Olmasın Bel ve Sırt Ağrısına Ne İyi Gelir Fast Food Beslenme IÇINDEKILER 18 Sağlikli Bir Tatil İçin Dikkat Etmeniz Gerekenler 8 'HAYIR' Demeyi Öğrenme Zamanı Geldi! 22 Tatilde de Formunuzu Koruyun 16 Bebeklerde ve Çocuklarda Besin Alerjisi 28 Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 4 Yazın sağlıklı beslenmek için 10 altın kural 32 Mangal ve Sağlık 24 Yaz öncesi sağlıklı ve canlı saçlar için 8 altın öneri… 14 Aşilar Can Kurtarır 12 Öfke Kontrolü İçin 10 Temel Basamak 10 Su İle Canlanın 26 Tatile çıkmadan alacağınız Önlemlerle Cildinizi Koruyun 32 Aşırı Sıcaklarda alınması Gereken Önlemler Serinlemek İçin Ne Yapmalıyız ? 37 SORU | CEVAP Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 5 34 SıGara İçEn azalDı ama ÖlÜmlEr SÜrDÜ Federal Hükümet’in hazırladığı 2015 Uyuşturucu ve Bağımlılık Raporu açıklandı. Açıklanan raporda yüksek alkol tüketiminin Almanya’da hala en önemli bağımlılık sorunu olduğu belirtildi. Raporda sigara tüketen gençlerin sayısında her geçen gün azalma tespit edildiği vurgulanırken, buna rağmen çok sayıda vatandaşın alkol ve tabak (sigara vb.)ürünlerinden kaynaklanan hastalıklardan hayata veda ettiği saptandı. sifara ve alkol bağımlılığının sonucu olarak her yıl yaklaşık 74 bin kişinin hayatını kaybettiğini ortaya koydu. Almanya’da sigara bağımlılarının sayısında da az bir gerileme olduğu belirlendi. Almanya’da yetişkin her dört kişiden biri sigara kullanıyor. Bu oran 12-17 arası genç çocuklarda ise hatırı sayılır oranda geriye gitti. Bu yaş grubundan gençlerde sigara kullananların oranı yüzde 9,7. Yani her on genç ve ergenden biri hala sigara tüketiyor. Almanya yıllardır aşırı alkol ve tütün ve benzeri bağımlılık yapan maddelerin kıskacı altında. Bu nedenle federal Hükümet her yık alkol ve sigara bağımlılığı konusunda bir araştırma raporu yayımlıyor. Federal Hükümet’in 2015 Uyuşturucu ve Bağımlılık raporu da en güncel verilere dayanıyor. Buna göre milyonlarca insan alkol ve sigara benzeri bağımlılık maddelerinin yol açtığı hastalıklar nedeniyle hatayını riske atıyor. Raoprda 2014 yılında bir önceki yıla göre az da olsa bir artış gösterdi. Almanya’da 9,5 milyon insan sağlığı tehdit edecek oranda aşırı alkol tüketiyor. Kişi başına tüketilen alkon miktarır tüm nufüsa oranlandığında 10 litreye yakın. (9,6 litre). Raporda illegal uyuşrucu kullanarak 2014 yılında ölenlerin binden fazla olduğuna da yer verildi. Açıklanan verilere göre uyuşturucdan ölenlerin sayısı Alkol ve alkol kullanımının kötüye kullanılması sonucu en az 338 bin kişi klinik tedavisi gördü. Öte yandan illegal uyuşturcuların kullanımı artmaya devam etti. Bunlar arasında Crystal Meth adlı uyuşturucu ise yaygınlaştı. Sene başından bu yana sağlık kasaları tarafından alınan ek ödentiler, bu sağlık kasalarında üye olan kişileri rahatsız etmedi. Ek ödentiye (Zusatzbeitrag) rağmen vatandaşlar üye oldukları sağlık kasasına sadık kaldılar ve üyeliklerini değiştirme gereği duymadılar. Son bilgilere göre bu yılın ilk çeyreğinde sigortalarda üye kişilerin yüzde 97'si eski sağlık sigorta kasalarında kalmaya devam etti. Araştırmaya göre vatandaşın yüzde 60'ı üye olduğu kasanın ek ödenti talebinin ne kadar olduğu konusunda tam bir bilgiye sahip değil. Çok sayıda kişi de ilgili sağlık kasaları tarafından yeterince bilgilendirilmediklerini söylediler. Soru sorulan kişilerden yarısı (yüzde 52), bir sağlık kasasını ancak aynı düzeyde servis ve hizmet verilmesi şartıyla ödentiler düşükse değiştirmekten yana. Tek başına ödentinin düşük olması sağlık kasasını değiştirmek için yeterli değil. Bu arada Kamu Sağlık Kasaları Birliği önümüzdeki yıllarda şu anda yüzde 0,9 olan ek ödentilerin yüzde 2019'a kadar yüzde 1,4'e kadar çıkabileceğini ileri sürdü. Şekerli ve gazlı içecekler her yıl 184 binden fazla can alıyor ABD'de yapılan bir araştırma, şekerli ve gazlı içeceklerin her yıl dünya genelinde 184 binden fazla kişinin ölümüne neden olduğunu gösterdi. Tufts Üniversitesi’nden Dr. Dariush Mozaffarian ve ekibinin 51 ülkeyi kapsayan araştırması, 184 binden fazla kişinin bu içeceklerin yol açtığı hastalıklar nedeniyle yaşamını yitirdiğini ortaya koydu. Bilim adamları, 19802010'da yapılan, 611 bin 971 kişiyi kapsayan beslenme alışkanlıkları ve ölüme ilişkin 62 araştırmanın sonuçlarını değerlendirdi. Araştırmada, enerji içecekleri, buzlu çay gibi şekerli ve gazlı meşrubatların, her yıl 133 bin kişinin diyabetten, 45 binin kalp-damar hastalıklarından ve 6 bin 450'sinin kanserden ölümüne yol açtığı sonucuna varıldı. Bu meşrubatların tüketimine bağlı ölümlerin yüzde 76'sının düşük ve orta gelirli ülkelerde olduğuna dikkati çeken bilim adamları ayrıca Japonya’da 65 yaşın üzerinde şekerli içeceklere bağlı ölümler yüzde 1’den azken, Meksika’da 45 yaş altındakilerin yüzde 30’unun bu içeceklerin yol açtığı hastalıklardan yaşamını yitirdiğini belirtti. Meksika’da yılda ortalama bir milyon kişiden 405'inin şekerli ve gazlı içeceklere bağlı hastalıklardan öldüğü örneğini veren bilim adamları, bu durumun Meksika'da güvenilir içme suyuna erişimdeki sıkıntıdan kaynaklandığını ifade etti. ABD'de ise 1 milyon kişiden 125'inin bu içeceklere bağlı sebeplerden öldüğü vurgulandı. Araştırmaya imza atanlardan Mozaffarian, beyaz şekerin besin anlamında hiçbir katkısı olmadığına işaret etti. Şekerin tüketimine son verilmesi halinde binlerce kişinin hayatının kurtulabileceğine dikkati çeken bilim adamı, vücudun ihtiyaç duyduğu früktoz ve glikozun meyve ve sebzelerden alınabileceğini belirtti. Araştırmanın sonuçları "Circulation" dergisinde yayımlandı. Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 7 Ek ödenti sigorta değiştirmiyor 'HAYIR' DemeYİ ÖğRenme ZAmAnI GelDİ! Kişilerarası ilişkileri düşündüğümüzde belki de en çok yapılan hatalardan biri hayır diyememek, her şeye ve her beklentiye evet demek zorunda olduğumuzu düşünmektir. Uzm. Psikolog Meltem ÖZCÜLER Lokman Hekim Hastaneleri Her şeye ve her beklentiye evet demek, aslında bunu çok farkında olmadan yapsak da, zamanla kişilik özelliğimiz haline gelebilir hatta önemli işlerimizi yapmaktan alıkoydurduğu için, zaman kaybettirici bir unsur haline bile gelebilir. Her ne olursa olsun bu durum, kendi hayatımız üzerinde kontrolümüz olmadığı duygusunu yaratarak hem kendimize hem de karşımızdakine öfkelenmemize neden olabilir. Neden “hayır” diyemez ya da “sınır” koyamayız? Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 8 Hayır diyemememizin birçok nedeni olabilir; •Diğer insanları kendimizden daha önde tuttuğumuz durumlarda, •Hayır dediğimizde karşımızdaki kişiden bir istekte bulunma hakkımızın kalmayacağını düşündüğümüzde, •Karşımızdaki kişinin üzülmesini istemediğimizde, •Hayır dediğimizde ortaya çıkabilecek huzursuzluk ve gerilimden kaçındığımızda, •Bencil olarak algılanmak istemediğimizde, •Ait olduğumuz arkadaşlık vb. grup içinde farklılık yaratarak dışlanmaktan korktuğumuzda. Neden “hayır” demeli ya da “sınır” koymalıyız? Düşünce ve duygularımızı açıkça iletmek veya iletmemek söz konusu olduğunda kendimizi ifade etmenin ya da etmemenin bedeline bakmamız gerekir. Elbette ki zaman zaman karşımızdaki kişiyi kırmamak birinci önceliğimiz haline gelebilir, zaten kişilerarası ilişkilerin sürekliliği de bazen bunu gerektirir. Ancak artık bunu alışkanlık haline getirdiysek ve bu nedenle hayatımızda aksamalar yaşıyorsak bu konuda önlem almamız gerekli demektir. Örneğin; çevremizdeki bir kişinin herhangi bir davranışı ya da bir isteği bizim üzerimizde olumsuz bir etki yarattığında, ona hiçbir şey söylemeyip kızgınlığımızı ya da olumsuz duygularımızı içimize atabiliriz. Böylelikle bu duyguları dile getiriyor olmanın bize yaşatacağını düşündüğümüz rahatsızlıktan o an için kurtulmuş olabiliriz. Ancak, bu konuda duygularımızı açıkça ifade etmeyi sürekli reddedersek, kendimizi her seferinde engellenmiş hissedeceğimizden, hiç olmadık bir zamanda, küçük bir şey yüzünden öfkelenip kırıcı olabiliriz. Ya da o kişiden gittikçe uzaklaşabiliriz. Böylece, onunla olan ilişkimizi uzun dönemde tehlikeye atmış oluruz. Bunun yerine rahatsız olduğumuz davranışı ya da bizden istenen şeyi yapamayacağımızı uygun bir dille iletebiliriz. Böylelikle, hem duygularımızı içimize atıp zaman içinde birikmesini ve ilişkimize zarar gelmesini önlemiş oluruz, hem de yakınımızda bulunan kişiler davranışlarının bizi nasıl etkilediği konusunda bilgi sahibi olabilir ve daha sağlıklı bir iletişim kurulabilir. Örneğin; bu şekilde yapman bana “bu kadar mı önemsizim diye düşündürdü” gibi… davranış ve olayı nasıl yorumladığınızı (duygu boyutu) söyleyin. Örneğin; bu durum bana kendimi “değersiz hissettirdi” gibi… Kendimi ‘hayır’ demeye nasıl alıştırabilirim, daha kolay nasıl söyleyebilirim? Hayır demeyi öğrenmek için, öncelikle bizi neyin alıkoyduğunu anlamamız gerekiyor. • Doğrudan hayır demek yerine, düşünmek için biraz zaman isteyebilirsiniz. • Yalnız olduğunuz zamanlarda, karşıdaki kişiyi incitmeden hayır diyebilme ve sınır koyabilme provaları yapabilirsiniz. • Bir kere hayır diyebildikten sonra konuşmayı daha fazla uzatmamaya çalışın; çünkü bu bir dizi özür dilemenize ve belki de kararınızdan vazgeçmenize neden olabilir. • “Üzgünüm ama,........”, “Bunu söylemek zor ama,..............” gibi duygulara öncelik veren cümleler kullanarak konuşmaya başlamak. Böyle yapmak düşman gibi görünmenizi engelleyecek ve ortamı da yumuşatacaktır. Size olumsuz duygular yaşatan belli bir davranışı veya olayı net bir şekilde tanımlayın, Örneğin; “Bugün buluşamayacağımızı önceden haber verseydin, ben de seni beklemek yerine yarın ki sınavıma çalışırdım” gibi… davranış veya olayın üzerinizde yarattığı etkiyi açıklayın(düşünce boyutu), Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 9 Nasıl “hayır” diyebilirim ya da “sınır” koyabilirim? Su İlE Canlanın Sağlık ile ilgili en önemli etmenlerden biri olan su yaşam için en gerekli maddelerden biridir. Dyt. Merve DEMİR Lokman Hekım Hastaneleri Beslenme ve diyet uzmanı Yaşam için en önemli gerekliliklerden biri olan su, sağlık için de olmazsa olmazdır. kalorisiz bir besin olduğu için diyetlerde de önem kazanmaktadır. Kişinin vücut ağırlığının % 63-70’i sudur. Günlük su ihtiyacı ortalama 2 litre olmakla birlikte, fiziksel aktiviteler, hava sıcaklığı, kilo vb. etkenler vücudun ihtiyaç duyduğu su miktarını arttırabilir. Ayrıca, su cildi gerginleştirir ve cilde parlaklık kazandırır. Sağlıklı bir hayat için yeterli miktarda su tükettiğinizden emin olun. Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 10 Su, toksit maddeleri vücuttan uzaklaştırmaya, vücuttaki yağı yakmaya yardımcı olur. Ayrıca Su başta olmak üzere, içecekler ve besinlerin içeriğinde bulunan görünür/ görünmez su “sıvı” olarak tanımlanır. Vücudumuzun günlük sıvı gereksinimi içilen su ve içecekler ile tüketilen besinlerin doğal yapısında bulunan su ve metabolizma sonucu Unutmayın, bir insan günlerce besin almadan yaşayabilir ama susuz yaşayamaz! Su; • Besinlerin sindirimi, emilimi ve hücrelere taşınmasında, • Hücrelerin, dokuların organ ve sistemlerin düzenli çalışmasında, • Metabolizma sonucu oluşan zararlı maddelerin taşınması ve vücuttan atılmasında, • Sindirim sisteminin düzenli çalışmasında, • Vücut ısısının denetiminin sağlanmasında, • Eklemlerin kayganlığının sağlanmasında, • Çeşitli biyokimyasal olayların gerçekleşmesinde yardımcıdır. Soğuk günlerde üşüdüğümüzde veya yazın çok sıcak, rutubetli günlerinde olduğu gibi aşırı sıcaklık durumunda, vücudun normal sıcaklığını korumak için suya olan ihtiyacı artmaktadır. Sıcak, nemli havalarda vücut terleyerek sıvı kaybını arttırır. Bu nedenle, sıcaklık artışının başladığı şu günlerde sıvı tüketiminin arttırılmasına özen gösterilmelidir. Özellikle; • • • • • Sabah kalkıldığında ilk yapılması gereken işlerin başında 1 bardak su içmek olmalı, Her tuvalet sonrası, kaybedilen sıvıyı yerine koymak için 1 bardak su içilmeli, Egzersiz yaparken ve özellikle sıcak havalarda çalışırken su tüketimi arttırılmalı, Özellikle hava ve deniz yolculuklarında su tüketimi arttırılmalı, Suyu her zaman görünür bir yerde bulundurmalı, susama hissi beklenmeden su tüketmeye özen gösterilmelidir. Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 11 vücudumuzda oluşan sudan karşılanır. Su ve içecekler vücut sıvı dengesinin korunmasında önemlidir. ÖFkE kOnTrOlÜ İçİn 10 TEmEl BaSamak Meclis’te, futbol sahalarında, sokaklarda, birbirlerine hakaret eden ve itişip kakışan insanlar görürsünüz. Çünkü günümüz insanı öfke kontrolünü bir yenilgi olarak görüyor. Uzm. Psikolog Meltem ÖZCÜLER Lokman Hekim Hastaneleri Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 12 İnsan engellendiğini, haksızlığa uğradığını hissettiğinde, öfkesini kontrol edebilir ancak insanlarımız öfke ile olan savaşlarında genellikle kaybeden taraf oluyorlar. Öfkenizi kontrol etmek için öncelikle kendinizi tanımalı ve şu 10 temel duruma dikkat etmelisiniz: 1- Öfke, öğrenilmiş bir davranış olup, değiştirilmesi de mümkündür: Davranışları öğrenebildiğimiz gibi, memnun kalmadığımız davranışı değiştirmek, alternatif öfke içermeyen tepkileri hayata katmak elimizdedir. Öfke her insanın yaşadığı bir duygudur, diğer insanlar farklı tepkiler verebiliyorsa, neden siz de değişmeyesiniz? 2- Hayata bakış açımız; insanları ve durumları nasıl yorumlayacağımızı belirler: İnançlarımızın bizi nasıl etkilediğini bilmek, değişim için bize yardımcı olacaktır. Örneğin; hayatın her zaman adil olması gerektiğine inanmak, umutsuzluk ve hayal kırıklıklarına yol açar. Bu duygularsa çoğu zaman kendimize ve başkalarına karşı öfke duymaya. Hayatın her zaman adil olamayacağını kabullenmek, bizim de diğerlerinden istisna olmadığımızı fark etmek, daha işlevsel bir bakış açışı olabilir. 3- Davranışlarımızı anlamak için ne düşündüğümüzü anlamalıyız: Kendimizi kontrol etme becerimizi, kendimizi daha fazla tanıyarak artırabiliriz. Düşünme alışkanlıklarımızı önce fark edip, alternatif düşünme yollarını deneyebiliriz. Örneğin; ‚ben de aç olduğum için erken tepki verdim’ gibi. Kuvvetli kimse, (güreşte hasmını yenen) pehlivan değildir. Hakiki kuvvetli, öfkelendiği zaman nefsini yenen kimsedir. Hz. Muhammed 5- Öfkenin fiziksel olarak önemli sinyalleri vardır: Kendi öfkesini tanıyan birey, bu fiziksel sinyalleri (terleme, kalp atışlarının hızlanması, hızlı nefes alıp verme gibi) tanıyarak, kendini sakinleştirebilir. Gevşeme teknikleri ve diyafram nefesi gibi yöntemlerle fiziksel belirtiler azaltılabilir, sorun ertelenebilir, tepki sınırlanabilir. 6- Unutmamak gerekir ki öfke, çoğunlukla kendimize ve başkalarına zarar verecek şekilde sonuçlanır: Önceki deneyimleri hatırlayarak, öfkemizin sonucunda neler olduğunu tekrar ederek davranışlarımıza müdahale edebiliriz. Sonuçları bilerek, benzer öfke tepkilerini yinelemek yerine, öfkeyi kontrol etmek her zaman daha iyidir. Öfkenizi kontrol ettikçe insanların size nasıl yakınlaştığını, ilişki kurmak için istekli olduğunu, kendinize güveninizin arttığını ve sorunları olumlu şekilde çözebildiğinizi göreceksiniz. Öfke, aklın ateşini söndüren büyük bir rüzgârdır. A. Gide 7- Sizi öfkelendiren belirgin olayları ve kişileri fark ederek, sakin zamanlarda nasıl başa çıkacağınızı düşünmeniz yararlı olacaktır: Her birimiz stresi farklı yaşamaktayız. Ekonomik sıkıntılar, iş zorlukları, kişilerarası çatışmalar, çocuklara yönelik endişeler, kendinize dair yüksek beklentiler gibi konular bazen ağır stres yaratabilir. Sakin zamanlarda bu sorunları nasıl çözebileceğinizi düşünebilir, tartışabilir, yeni yollar için araştırabilir veya kabullenebilirsiniz. 8- Öfke patlamaları aslında çözülmeyen ufak kızgınlıkların sonucudur: Zamanında uygun tepkilerle ve insanlarla sorunu çözmeyi öğrenmek için elimizden geleni yapmamız gerekir. Kendimizi ifade edebilmek, karşı tarafı dinlemek, gevşemek, tekrar konuşmak, denenmemiş yolları devreye sokmak, bir bilene sormak yeni yöntemler olarak denenebilir. 9- Hayatın yükü ve alınan keyif dengesizleştikçe öfkeli birey olma riski artmaktadır: Çok fazla çalışmak, kendini önemsememek, ilişkileri düzeltememek, ödüllendirmenin az olması olumsuz olaylarla başa çıkmayı zorlaştırmaktadır. Öfkeyle başa çıkmada, sağlıklı ve dengeli bir hayat, kendine ve başkalarına özen gösterme temel basamaklardandır. 10- Öfkenizle başa çıkamıyorsanız, daha sıkıntılı ve geri dönüşü olmayan olaylar yaşamadan uzmanlardan yardım alın: Yapılacak değerlendirmeler sonrasında, gerekiyorsa ilaç, terapi ve danışmanlık yöntemleriyle kalıcı şekilde öfkeyle başa çıkabilecek duruma gelebilirsiniz. Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 13 4- Duygular gelip geçici, hasarları ise kalıcıdır: Yoğun ve güçlü duyguların doğasını anlayarak ve tanıyarak, davranışları yönlendirmek konusunda etkili bir adım atılabilir. Örneğin, ‚Dün sinirlendiğimde, biraz hava almak iyi gelmişti. Sonra konuşmak daha kolay oldu‘ gözlemi yapıyorsanız, sinirlendiğiniz durumlarda ne yöntem kullanacağınızı belirlemek daha kolay olur. aŞılar Can kurTarır Almanya'da hastaneler yine dolup taşıyor, Soğuk algınlığından grip ve öksürük gibi hastalıklara maruz kalmayan kalmadı. Berlin'de “Doktorların doktoru” olarak tanınan Cemal Türkkan'la bir söyleşi yaptık. S: Doktor bey, vatandaşlarımız aşı konusunda duyarsız diye bir inanç var, sizce de bu doğru mu? C: Ne yazık ki evet. Biz senede yaklaşık 30 bin hastaya bakıyoruz. Hastalarımızın mesela sadece yüzde 35‘i grip aşısı, yüzde 25‘i zatürre aşısı ve yüzde 22‘si Tetanoz ve çocuk felci aşısı oluyor, ki biz bu konuda hem muayenehanede ve hem de hasta bilgilendirme toplantılarında aşıların önemini geniş bir şekilde vurguluyoruz. Durum diğer muayenehanelerde daha vahimdir!. S: Bunun sebebi ne sizce? C: Vatandaşlarımız hasta olmadıkça aşıların değerini bilmiyor. Zatürre olup 10 gün hastanede kaldıktan sonra zatürre aşısı oluyor. Önceden olsaydı zatürreye yakalanmayacağını bilmiyor veya bilmek istemiyor. Bir de bizim kültürümüzde aşılara karşı bir antipati var. Ve hatta bazı muhafazakar kesimler aşıların amerikan ve İsrail buluşu daha çok hasta yapan casusluk şeyler olduğuna bile inanıyor. Nereden böyle şeyler duydunuz diye sorulunca bilginin ucu bazen komşulara bazen de ta camilere kadar uzanıyor!! S: Grip aşısı sizce neden önemli? C: Bakın Almanya‘da RobertKoch-Enstitüsü tarafından yapılan bilimsel araştırmalara göre 2012/13 grip mevsiminde 23 bin 600 kişi influenzaGrip hastalığından ve aşı olmadıklarından dolayı hayatını kaybetmiş. Bu büyük bir rakam! Grip aşısı ölümden kurtarıyor. Grip aşısı olup da Influenza grip hastalığından ölen hastaya şimdiye kadar rastlamadık. Grip aşısının eskisi gibi fazla bir yan tesiri de artık yok. Her sene Şubat ayının sonuna kadar grip aşısı olan insanlar influenza grip hastalığına karşı kendilerini korumuş oluyorlar. S: Herkesin grip aşısı olmasını öneriyor musunuz? C: Evet, kesinlikle ve bilhassa kronik hasta olanlar, yani KOAH dediğimiz kronik bronşit, astım, diyabet dediğimiz şeker, KHK dediğimiz kalp ve romatizma hastaları, 60 yaşın üzerindekiler, her sene grip asisi olmalıdır. Çocuklar genellikle çocuk doktorları tarafından aşı olurlar. S: Grip aşısı olmayanlar nelere dikkat etmeli? C: Grip aşısı olanlar da olmayanlar da mevsimde bol sebze ve meyveli beslenmeli, öksürenlerin ve ateşli hastalıkların olduğu yerlerden uzaklaşmalı, ellerini sık sık yıkamaları gerekir. Ama dediğim gibi en iyi korunma yolu ev doktoruna gidip şubat sonuna kadar her sene grip aşısı olmaktır. S: Peki siz grip aşısı oldunuz mu? C: Bu bize grip aşıları gelince ilk Dr. med. Cemal TÜRKKAN grip aşısı olan kişi her zaman benim! Yardımcılarım senelerce bilirler ve aşılar gelince ilk önce bana getirir vururlar! Çünkü gripli bir hasta tarafından kedime grip bulaştırıp nenemin yanına gitmeye hiç niyetim yok! Yurttaşlarıma da aynı şeyi söylüyorum, uçakta, alışverişte, muayenehanede, camide, kahvede veya otobüste kimin yanında oturduğunu bilmiyorsun. Yanındaki grip hastası ise bir öksürükle sana bulaştırabiliyor, sende o zaman hem kendi hayatını ve hem de çevrendekilerin hayatını tehlikeye düşürebiliyorsun! Ama grip aşısı olmuşsan böyle bir tehlike yok. hastalıklar gibi bir antibiyotik tedavisi yok, diğer semptomatik tedaviler de iyileştirici olamıyor. Kısacası hakiki grip hastası büyük bir hayati tehlike içinde ya çok şanslı olup kendi kendini iyileştiriyor veya ne yazık ki biz ne yaparsak yapalım, hangi ilacı verirsek verelim genellikle hayatını kaybediyor. Ama grip aşısı olup da öleni şimdiye kadar görmediğimi de bir daha burada belirtmek isterim. Yani grip aşısı ölümden kurtarabiliyor! S: Grip aşısı olduğunuzda gribal enfeksiyona yakalanabilir misiniz? S: Peki grip hastalığının tedavisi nasıl oluyor? C: Hayır hastalar hiç bir şey ödemiyor. Burada ve Türkiye’de de sigortalar ve devlet masrafları kabul ediyor. C: Influenza dediğimiz grip hastalığı viral bir hastalık olduğu için ne yazık ki tedavisi yoktur. Yani diğer bakteriyel Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 15 S: Grip aşısını hastalarınız kendisi mi ödüyor? C: Tabii, İnsan Grip aşısı olup gribal enfeksiyon geçirebilir. Grip aşısı herkesi gribal enfeksiyondan kurtarmak için yapılmamış. Grip aşısı tedavisi olmayan Influnza-grip hastalığı ölümsüz hafif geçsin diye yapılıyor. Yani ölümden kurtarıyor. BEBEklErDE vE çOCuklarDa BESİn alErJİSİ Normalde zararsız olarak bilinen bir gıdaya immun sistemin anormal olarak zararlı bir madde olarak algıladığı durumlarda besin alerjisi denilen klinik durum ortaya çıkar. Besin alerjisınde Bu reaksiyonun ortaya çıkışında yenilen besinin az bir miktarı bile yeterli olabilir. Kişi besin maddesini yediğinde, immun sistem yüksek düzeyde kimyasal maddeler salgılar. Sonuçta ağız içinde kaşıntı, dudaklarda, boğazda yüzde şişme ve kaşıntı ciltte döküntü ve kaşıntı, nefes darlığı hışıltı, burun tıkanıklığı,karın ağrısı ishal bulantı kusma baş dönmesi bayılma gibi reaksiyonlar gelişebilir. Besin alerjilerinin görülme yaşı bebeklikten başlayabilir. Ebeveynlerden biri veya bir kardeşinde alerjik rinit, astım, besin alerjisi veya egzema gibi bir durumun olması besin alerjisi riskini %20 kadar arttırabilir. Bu tabloda bebeğe verilen besinler temel etkendir. Üç yaş altı çocukların yaklaşık %6-8'inde besin alerjisi olduğu tahmin edilmektedir. Nedenler Süt, yumurta, soya, yer fıstığı ve ağaç fıstıkları en sık alerji yapanlar arasındadır. Mamül gıdalarda bulunan katkı maddeleri de sorumlu olabilir. Besin maddelerinin alerjik yanıt oluşabilmesi için alınan besin maddesinin gastrointestinal (sindirim) sistemde işlenmesi ve emilmesi gerekir. Bu yanıttan bizi koruyan birçok mekanizma vardır. Örneğin gastrointestinal sistemdeki enzimler tarafından besin maddelerinin parçalanması, bağırsakların gıdaları aşağı iten hareketi, bağırsak duvarının kaplayan mukus ve bağırsak duvarının kendisi koruyucu rol oynar. Bunlar dışında bağırsak duvarında bulunan savunma sistemi elemanı hücreler ve lenf dokusu emilen gıda maddelerindeki alerjenlerin ters yanıt oluşturmasını engellemek için çalışır. Yine vücudumuzun korunmasından sorumlu olan hücreler gıda maddelerini tanıyarak onlara ters yanıt oluşmasını engeller (immunolojik tolerans). Ancak besin maddelerinin içindeki proteinlerin yeterince işlenmeden alınması ya da savunma sistemindeki bir hatadan dolayı besinlere karşı ters yanıt (alerji) oluşabilir. Ve bu yanıt her ne kadar bağırsak duvarında başlasa da tüm vücutta değişiklikler yaratır. Gastrointestinal sistemde ağızda kaşıntı ve ödem ile kendini gösteren ağız alerjisi olabilir. Bunun daha ilerisinde, bağırsak duvarında değişiklikler, yağlı ishal, kabızlık ve büyüme geriliği ile ortaya çıkabilir. Gastrointestinal sistemden kanama olabilir. Bebeklerde kolik dediğimiz gaz sancıları ile kendini gösterebilir. Solunum sistemindeki bulgular hem üst hem de alt solunum yollarını ilgilendirebilir. Besin maddesinin alımından sonra burun kaşıntısı, burunda akma ve hapşırma olabilir. Alt solunum yollarında ise astım bulguları ile ortaya çıkabilir. Anne sütü ile beslenme bu sıklığı azaltmada rol oynar. Besin alerjilerinin en ağır ortaya çıktığı tablo ise tüm organ sistemlerini tutabilen bulgular ile karakterize ve yaşamı tehdit edici anafilaksidir. Bu durumda tansiyon düşüklüğü, kalp atışında hızlanma, dolaşım bozukluğuna, cilt, gastrointestinal sistem ve solunum sistemi bulgularının tümü eşlik edebilir. Besin alerjisi tespit edilen bebeklerden Formula kullananlara uygun hipoallerjik ürünler önerilebilir. Bunun dışında temel tedavi eliminasyon yani o besinin diyetten çıkarılmasıdır. Yanlışlıkla alerjik besinin kullanılması söz konusu olursa bulgular gelişmeye başlamışsa zaman geçirmeden doktora başvurulmalıdır. Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 17 Uzm. Dr. Fahrettin ERDOĞAN Lokman Hekım Hastanelerı Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 18 Sağlıklı Bİr TaTİl İçİn DİkkaT ETmEnİz GErEkEnlEr Yaz ayları hava sıcaklıklarındaki yükselme ile birlikte çeşitli yaşam tarzı değişikliklerini de zorunlu kılıyor. Özellikle tatilde beslenme ve uyku düzeninin değişmesi, güneş ışınlarına daha fazla maruz kalınması ya da fiziksel aktivitelerin artması sağlıklı kalmak için pek çok önlem alınmasını gerektiriyor. Uz. Dr. Özgür Mollaoğlu Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 19 Memorial Şişli Hastanesi Dahiliye Bölümü Tatilde genellikle insanlar kendilerini rahat hissetmekte ve limitsiz yemek yiyebileceklerini düşünmektedir. Ancak güne hafif bir kahvaltı ile başlamak, ara öğünlerde yoğurt, meyve gibi atıştırmalıklar tercih etmek, öğle ve akşam yemeklerinde ağır yiyecekler yerine doğru pişirme yöntemleri ile hazırlanmış sebze ve et tüketmek yerinde olacaktır. Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 20 Kısa bir süre içinde mideye çok yüklenmek mide ve bağırsak problemleri başta olmak üzere pek çok sağlık sorununa neden olabilir. Yaz aylarında karşılaşılabilecek besin zehirlenmeleri açısından dışarıda ve açıkta satılan besinlerden kaçınılmalıdır. Özellikle çabuk bozulabilen et, süt ve ürünlerini tüketirken dikkatli olmakta yarar vardır. Vücudunuzun artan sıvı ihtiyacını karşılayın Yaz aylarında vücudun sıvı gereksinimi artmaktadır. Bunu karşılamanın en iyi yolu ise su tüketimidir. Günlük 2-2.5 litre su tüketimi sağlık için önemlidir. Bu dönemde özellikle serinletici, alkolsüz ve kafeinsiz içecekler tercih edilmelidir. Kafeinli içecekler sıvı ihtiyacını artırmaktadır. İdrar söktürücü (diüretik) ilaç kullananların ya da sıvı kısıtlaması olanların doktorlarıyla görüşüp tedavi ve alacakları sıvı miktarını belirlenmeleri uygun olacaktır. Saat 10.00- 16.00 arasında güneş ışınlarından uzak durun Güneş ışınlarının en dik geldiği saatlerde dışarıda olunmamalıdır. Gün içinde uygun faktörlerde güneş koruyucu ürün kullanmak, Sıcak çarpmasına karşı dikkatli olun Sıcak havalarda güneş altında ve sıcak ortamda uzun süre kalındığında karşılaşılabilecek en önemli sağlık sorunları sıcak ve güneş çarpmalarıdır. Sıcak çarpması ciddi bir sağlık ` Güneş çarpması hayati tehlikeye neden olabiliyor sorunudur ve tedavi edilmezse ölümle sonuçlanabilir. Sıcak havada aşırı terlemenin neden olduğu su ve tuz kaybı sonucu bilinç kaybı, aşırı halsizlik, baş ağrısı, bulantı, kusma, kramplar ve ateş yükselmesi meydana gelebilir. Bu durumda kişi serin bir yere alınmalı, vücudunu sıkan giysiler varsa çıkarılmalı, vücut ıslak bezlerle ıslatılmalı ve soğutulmalıdır. Bilinci açıksa su içirilmeli (bilinci kapalıysa sıvı içirilmemelidir) ve vakit kaybetmeden tıbbi yardım alınmalıdır. Ağır egzersizlerden kaçının Tatilin amacı her ne kadar dinlenmek olsa da fiziksel aktiviteler ihmal edilmemelidir. Sabah erken ya da akşam saatlerinde yürüyüş yapılabilir. Egzersiz öncesi ve sırasında bol su içilmelidir. Fırsat buldukça yüzmek tüm vücut kaslarını çalıştıracak ve kişiyi zinde tutacaktır. Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 21 geniş kenarlı şapkalar ve şemsiyelerden faydalanmak gerekir. Bunun dışında bol ve serin tutan açık renkli giysiler tercih edilmelidir. Doğrudan klimanın karşısına geçilmemeli ancak serin ortamlarda bulunulmalıdır. Temizliğinden emin olunmayan denizlere ve havuzlara girilmemesi enfeksiyonlardan korunmak için önemlidir. Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 22 TaTİlDE DE FOrmunuzu kOruYun Yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte bütün bir yıl hayali kurulan tatil planları da hayata geçmeye başladı. Pek çok kişi yaz tatili öncesi diyetlerle fazla kilolarından kurtuldu ancak işin önemli kısmı şimdi başlıyor. Tatilde kilo almamak için ne yapmak gerekiyor? Memorial Şişli Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü HER ŞEY DAHİL TATİLLERE DİKKAT! Son yıllarda büyük şehirlerde yaşayan ve dinlenmeye az zaman ayırabilen çalışanların tatil anlayışı “her şey dahil” hizmetlerin yer aldığı bir kavrama dönüştü. Ancak sınırlı da olsa bu tatil günleri bazen kilo konusunda sıkıntılara hatta sağlık sorunlarına neden olabilmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta 1-2 dakikada yenilen kalorili bir yiyeceğin yakılması için 2 saatten uzun süre egzersiz yapılması gerektiğidir. Bu nedenle tatil döneminde nasıl olsa yüzüyorum diyerek besin alımını artırmak doğru bir davranış değildir. saatlerde kişi dondurma, meyve veya tatlı yemek isteyebilir. Tatlı için arkadaşlar ve aile ile ortak tabak hazırlanması önerilmektedir. Sadece tadımlık birkaç lokma alacak şekilde daha çok hafif tatlıları tercih etmeye çalışılmalı, sütlü tatlılar, dondurma, meyve salatası, dondurmalı içecekler, buzlu meyveli içecekler seçilerek şerbetli ve hamurlu tatlılardan kaçınılmalıdır. Tatlı yanında kaymak ve krema gibi yağlar tüketilmemelidir. YEMEKLERDE BAHARAT TÜKETMEKTEN KAÇININ Yemeklerle beraber en çok tüketilen besin ekmek olduğundan tatildeyken masada ekmek bulundurmamak veya 1-2 dilim tahıllı ekmeği tabağa almak yeterli olacaktır. Yemeklerde baharat çok kullanılmaktadır. Ancak baharatlar tat değiştirerek iştah artışına neden olabilmektedir. Özellikle bol baharatlı ve acılı besinlerin tüketiminden kaçınılmalıdır. Öğün atlamak bir sonraki öğünde aşırı besin tüketilmesine yani gereksiz kalori alımına neden olacaktır. Atlanan öğünden sonra tüketilen besinlerin çoğu yağ olarak vücutta depolanmaktadır. GÜNDE EN AZ 2-3 LİTRE SU İÇİN Vücut suyunu dengede tutabilmek için günde en az 2-3 litre su içilmelidir. Her yemekten önce 1 bardak su tüketmeyi alışkanlık haline getirmek önemlidir. Yaz günlerinde serinletici alternatifler olan meyveli sodalar ve karışımlar serinlemeye yardımcı olacaktır. BALLI REÇELLİ KAHVALTILARDAN UZAK DURUN Kahvaltıda bal ve reçel gibi tatlı yiyeceklerin tüketilmemesi gerekmektedir. Çünkü ilerleyen EGZERSİZE ARA VERMEYİN “Tatil dinlenmek demektir” düşüncesi ile fiziksel aktivitelerden kaçınmamak önemlidir. Yazın yüzme, hafif yürüyüşler ve bisiklet binme gibi aktiviteler tatilde de formunuzu korumaya yarımcı olacaktır. Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 23 Uz. Dyt . Yeşim Çelik Yaz ÖnCESı Sağlıklı vE Canlı Saçlar İçİn 8 alTın ÖnErİ… ABD’de saç ve cilt bakımı sektörünün önde gelen markalarından DS Laboratories’in saç uzmanları, hava sıcaklarının arttığı yaz ayları öncesinde sağlıklı ve canlı saçlara sahip olmak için yapılması gerekenleri ve önerilerini açıkladı. Daha hacimli, canlı, parlak ve güzel saçlar için düzenli bakımın önemine değinen uzmanlar, dışarıdan uygulanacak kürler, bakımlar ve ürünlerle birlikte sağlıklı beslenmenin de çok önemli olduğunu vurguluyor. Yaz ayları öncesinde saçın ve saç derisinin kuvvetlendirilmesi ve zor günlere hazırlanması gerekiyor. Bunun için doğru ürünlerin kullanılması, stresten uzak durulması, uyku düzenine dikkat edilmesi ve gerekli bakımların yaptırılması öneriliyor. DS Laboratories saç sağlığı uzmanlarının önerileri şu şekilde: 1. Sıcak havalar başlamadan fönü azaltın İlkbahar ile birlikte ısınmaya başlayan havalar saçların da zamanla daha fazla ve hızlı kurumasına, kırılgan bir yapıya bürünmesine ve mat bir görünüm kazanmasına neden olur. Hava sıcaklığının ve havadaki nem oranının artmaya başladığı yaz öncesinde kurutma makinesinden mümkün olduğunda uzak durulması, daha az fön 50€´ dan başlayan Kurban fiyatları ile siz de Kampanyaya destek olun. KURBANLA Erfreue auch du Notleidende mit deiner Kurban-Spende schon für 50€. İYİLİĞE ORTAK OL! Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 24 SPENDE DEIN KURBAN FÜR BEDÜRFTIGE Bağış Hesabı | Spendenkonto: Kölner Bank BIC: GENODED1CGN IBAN: DE30 3716 0087 0252 5250 25 Tele Bağış | Tele-Spende: 0221-880 64 80 Onlıne Bağış | Online-Spende: www.wefa.org /WEFAev BAYRAM Eid - Geschenk 20 € 81190 Schicke eine SMS mit BAYRAM an die 81190 und schenke einem Waisenkind 10 € Taschengeld. SMS ile BAYRAM yaz, 81190‘a gönder, 10€ ile bir yetimin bayram harçlığını karşıla. 2. Saç renginizi koruma altına alın Yaz ayları ile birlikte havuza ve denize girme sıklığında önemli ölçüde bir artış olmaktadır. Özellikle doğal olmayan ve koruyucu maddelerin yoğunlukla kullanıldığı havuz suları, saçın kimyasını da bozmakta, rengini açmakta ve zarar vermektedir. Havuzun bu zararlı etkilerinden korunmak amacıyla yaz öncesinde saçlara yapılacak bir dizi bakım yapılabilir, hem saçın sağlığı hem de canlı rengini koruması güvence altına alınabilir. 3. Beslenmenize dikkat edin Sağlıklı saçlara sahip olmak sadece düzenli bakım ve dışarıdan uygulanacak ürünlerle mümkün olmamaktadır. Canlı, parlak ve gür saçlar için düzenli ve sağlıklı beslenme de bir o kadar önemlidir. Bunun için saçın ihtiyacı olan vitamin, mineral, amino asit, protein ve yağları içeren besinler tercih edilmelidir. 4. Uykuyu aksatmayın Uyku, vücudun kendisini dinlendirmesi ve gerekli olan enerjiyi tekrar toplaması için en önemli zamanlardan biridir. Düzenli ve aksamayan uyku, sağlıklı saçlar için de önemlidir. 5. Stresten uzak durun Stres, kadınların ve erkeklerin günümüzdeki en büyük sorunlarından biri olan saç dökülmesinin de ana nedenleri arasındadır. Bahar yorgunluğu, bahar depresyonu gibi farklı hastalıklarla birlikte ortaya çıkan stres durumu, yaz öncesinde saç sağlığını da olumsuz etkiler. Bu nedenle yaza daha sağlıklı ve canlı saçlarla girmek için stresten uzak durulmalıdır. 6. Şampuan seçimine dikkat Baharla birlikte yaz ayları sürecinde kullanılan şampuanları seçerken dikkat davranmak da fayda var. Saç tipleri ve yapıları birbirinden farklılık gösterdiği için şampuan seçiminde saçın rengine, tipine, kalitesi ve doğasına göre karar vermek gerekiyor. Saçlarınızı dış etkenlere karşı koruyucu ürünler tercih edebilirsiniz. Saç derisine güçlülük ve canlılık kazandırıcı, spesifik anti-DHT aksiyonu, antioksidan ve antienflamatuvar etkilerine sahip şampuanları kullanabilirsiniz. 7. Yıkama zamanlarını değiştirin Baharda ve yaz başında, kullandığınız şampuan ve bakım ürünlerinden daha yüksek oranda fayda görebilmek için saçlarınızı akşam yıkamalısınız. Bu şekilde saçı, güneş ışığı, toz, sıcak hava gibi etkilerden koruyarak daha az elektriklenmesini sağlayabilir ve daha dalgalı, hacimli, parlak ve canlı saçlara kavuşabilirsiniz. 8. Yaz öncesi saçlarınızı kestirin Saç telleri uzadıkça kırılma, yıpranma ve matlaşma oranı artar. Saç teli üzerindeki kırılmalar, pullanmalar ve çatallanmalar uçlardan başlayarak en üst noktaya kadar ulaşır. Bunun için öncelikle bir kuaföre giderek kırıkları aldırmalı, saçlarınızı kestirmeli ve saç boyunuzu sağlıklı kısımlara kadar kısaltmalısınız. Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 25 çektirilmeli ve saça kaybettiği nem oranını kazandırmak için bakım kürleri uygulanmalıdır. TaTİlE çıkmaDan alaCağınız ÖnlEmlErlE CİlDİnİzİ kOruYun Yaz mevsiminde güneş ışınları, deniz, havuz gibi nedenlerle cilt yıpranmakta ve özel bir bakım gerektirmektedir. Bu dönemde yapılacak cilt koruyucu uygulamalar, cilde kaybettiklerini geri kazandırmaktadır. Uz. Dr. Sema Karaoğlu Memorial Kayseri Hastanesi Dermatoloji Bölümü Havaların ısınması ile birlikte terleme miktarı, dolayısıyla derinin nemlenme oranı ve terleme ile derideki yağ salgısı da artar. Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 26 Derinin kıvrım yerleri denilen; ayak parmak araları, özellikle meme altları, karın büyükse göbek altları, kasıklar, koltuk altları, erkeklerde kemer altında kalan kısımlar anatomik yapıları gereği daha fazla neme maruz kalmaktadır. Nemli ortam hem bakteriyel hem de mantar enfeksiyonlarının gelişimine neden olmaktadır. Bakteriyel enfeksiyonların yol açtığı tüm bu alanlarda; kötü kokular, deri yüzeyinde hasarlanma, mantar nedeniyle şiddetli kaşıntı, kaşıntı sonrası hasarlanan deri ile derinin ikincil mikroplarla bulaşması zincirleme reaksiyon ile devam etmektedir. Terleme miktarı bazen o kadar fazla olur ki, küçük kırmızı bazen çok kaşıntılı ve halk arasında bilinen adıyla küçük su toplamaları oluşur. Tüm bu sorunlar; açık renkli ve pamuklu giysiler, sık duş alma, terleme azaltıcı ürünlerin kullanılması gibi önlemlerle ortadan kaldırılabilir. Ancak alınan tedbirlere rağmen şikayetler devam ederse mutlaka bir dermatoloji uzmanına başvurmak gerekmektedir. TOPRAKLA İLGİLENECEKLER MUTLAKA ÖNLEM ALMALI Yaz döneminde özellikle toprakla ilgilenecek kişiler, uzun süre temasta eldiven ve kalın pamuklu çorap giyerek, toprakla teması azaltmalıdır. Aksi takdirde; el ve ayaklarda kuruma, deride pürüzler ve çatlaklar oluşabilir. Topuk çatlakları bazen derinleşerek kişinin yürümesine engel olabilmektedir. Bu özellikle diyabetik hastalarda dikkat edilmesi gereken önemli bir durumdur. Şeker hastaları yaz aylarında bağ ve bahçe işleri ile uğraşırken bu yüzden “diyabetik ayak” denilen ciddi sağlık problemleri ile karşılaşabilmektedir. Gerekli önlemler alınmamış ve lezyon oluşmuşsa, dermatoloji uzmanı kontrolünde ilaç tedavisine başlanmalıdır. SUYA DİRENÇLİ GÜNEŞ KREMİ KULLANILMALI Tatil bölgelerinde, havuz ve deniz kenarında güneşlenirken, zararlı ışınlardan korunmaya özen gösterilmelidir. Buralarda özellikle suya dirençli güneş koruyucuları tercih edilmelidir. Çünkü güneş yanıkları genellikle suyun içindeyken gerçekleşmektedir. Suya dirençli koruyucu, kişiyi suda da koruyacaktır. Ancak sudan çıkıp havlu ile kurulanınca koruyucunun etkisi kaybolacağından, sıklıkla tekrarlanmalıdır. KOLAY VE ÇABUK KURUYAN KUMAŞ MAYOLAR TERCİH EDİLMELİ Çıplak ayakla havuz kenarlarında dolaşmamak, saunaya girildiğinde başka bir kişinin havlusunu, yine havuz ve denizde başka bir kişinin özel eşyalarını kullanmamak son derece önemlidir. Suda ve sıcakta deri nemi arttığı için gözenekler daha çok genişlemektedir. Böylece deri çok daha kolay zedelenip, küçük sıyrıklar meydana gelmektedir. Bu durum bazı siğillerin, mantar ve bakteri enfeksiyonlarının bulaşmasını kolaylaştırır. Hijyen koşullarına dikkat edilerek bunlardan korunmak mümkündür. Kolay ve çabuk kuruyan kumaşlardan üretilmiş mayoları tercih etmek, deniz ya da havuzdan çıktıktan sonra ıslak mayo ile vakit geçirmemek deriyi uzun süre nemli tutmamak açısından önemlidir. Sıcak ve güneşli bir günü, havuz ve denize girerek geçirdikten sonra mutlaka banyo yapılmalıdır. Banyo sonrası ise cildin uygun nemlendiricilerle bakımının yapılması, ertesi güne sağlıklı ve tatile devam etmeye hazır bir ciltle uyanmaya yardımcı olmaktadır. NEMLİ ORTAMLAR ENFEKSİYON VE MANTAR GELİŞİMİNE NEDEN OLABİLİR Yazın Sağlıklı BESlEnmEk İçİn 10 alTın kural Yaz mevsiminde hava sıcaklıklarındaki yükseliş ve beslenme alışkanlıklarındaki değişimlerle birlikte; yüksek tansiyon, kalp yetmezliği ve koroner kalp hastalıklarında artış gözlenmektedir. Ayrıca sıcak havalarda terleme ile ortaya çıkan su ve mineral kaybı sonucu; baş dönmesi, bayılma hissi ve bulantı gibi sağlık problemleri de görülebilir. 1. Susamasanız da günde 10-12 bardak su için Vücuttan atılması gereken sıvı normal koşullarda idrar, dışkı ve solunumla atılır. Yaz aylarında sıcaklıkla beraber artan sıvı ve mineral kaybının önlenmesi için yeterli sıvı alımı çok önemlidir. Bu nedenle, her gün en az 2-2.5 litre (10-12 su bardağı) su içilmelidir. Ayrıca egzersiz yapıldığında daha fazla su tüketmeye dikkat etmek gerekir. Sıvı alımının karşılanmasında su haricinde süt, ayran, soda, limonata, soğuk bitki çayları, şekersiz kompostolar ve taze sıkılmış meyve suyu gibi içecekler doğru tercihlerdir. 2. Günde 3 ara öğün yaparak atıştırmaların önüne geçin Sağlığın korunması için yaşamın her döneminde düzenli beslenme çok önemlidir. Bu yüzden besinlerinizi günde 3 ana öğün (kahvaltı, öğle ve akşam) ve 3 ara öğün (kuşluk, ikindi ve gece) şeklinde tüketmeye çalışın. Öğün atlamamak, hem kan şekerinizin düzende kalmasına, hem de gereksiz atıştırmalarınızın önüne geçecektir. Atlanan öğün, kişinin kan şekeri değerlerinde düzensizliğe ve çabuk acıkmasına neden olur. Sonucunda da kişi, bir sonraki öğünde daha çok besin tüketir ve böylece vücuduna gereğinden fazla miktarda enerji almış olur. Bu durum da, kilo alımlarına neden olmaktadır. 3. Günlük beslenmenizde “4 yapraklı yonca” modelini uygulayın Yeterli ve dengeli beslenme için günlük beslenmenize 4 yapraklı yonca modeli uygulayın. 4 yapraklı yoncanızı 4 ana besin grubundan oluşturun. Her yaprak 1 besin grubunu oluşturmaktadır. Bu gruplar; süt ve ürünleri grubu (süt, yoğurt, ayran, cacık), et-kuru baklagiller-yumurtapeynir, ekmek-tahıl grubu(ekmek, makarna, pilav, çorba…), meyvesebze grubudur. 4. Besinleri yavaş ve iyi çiğneyerek tüketin Doygunluk hissi, yemek yendikten 15-20 dakika sonra hissedilmeye başlanır. Bu nedenle yavaş yavaş yemek yemeye özen gösterin. Yemek esnasında lokmalar Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 29 Özellikle bebek ve çocuklarda ishal görülme oranı artmakta; sıcak havalarda besinlerin bozulma riski yüksek olduğu için de besin kaynaklı zehirlenmeler sık görülmektedir. Ancak her mevsim olduğu gibi sağlıklı ve dengeli beslenme ile yaz aylarında da sıklıkla görülen bu tür sağlık problemlerinin azaltılması mümkün olmaktadır. arasında yemeğinize sık sık ara verin. 5. Krema, mayonez ve kızartmalara veda edin Yaz aylarında krema, mayonez, yağlı sos, katı yağ gibi yağlı besinlerin ve yağda kızartmaların tüketiminden kaçınılmalı; yemeklerde bitkisel sıvı yağların kullanımı, yemekleri pişirirken kızartma ve kavurma yerine haşlama, ızgara ve fırın gibi sağlıklı pişirme yöntemleri uygulanmalıdır. Fındık, ceviz, badem gibi yağlı besinleri günlük tükettiğiniz yağ miktarını azaltarak kullanabilirsiniz. 1 tatlı kaşığı yağ yerine 10 adet fındık/badem veya 2 adet ceviz tüketebilirsiniz. Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 30 6. Posalı besinlerin tüketimini artırın Yeterli posa tüketimi bağırsakların düzenli çalışmasına yardımcı, kansere karşı koruyucu, acıkmayı geciktirmesi gibi olumlu etkiler sağlar. Dolayısıyla öğünlerinizde mutlaka sebze yemeği ve salata, gün içerisinde 4-5 porsiyon meyve tüketmeye çalışarak yaz aylarında vücut direncini artırmaya ve vücudun yeterli miktarda vitamin ve mineral alınmasını sağlamış olursunuz. Kan şekerini hızla yükselten ve hızlı düşüren besinlerin tercih edilmemesi, basit karbonhidrat olan saf şeker ve şekerli besinler yerine; tahıllı ekmek, bulgur gibi lifli besinlerin tüketilmesine özen gösterin. Haftada mutlaka 1-2 kez kuru baklagil yemekleri tüketmeye çalışın. 7. Gıda zehirlenmelerinden korunmak için hijyene önem verin Özellikle yaz aylarında artan hastalıklardan biri besin zehirlenmeleridir. Çoğunlukla hafif seyirli ve kısa süreli hastalıklar olmalarına karşın, zehirlenmeye yol açan besinle ve kişiyle ilgili bazı faktörler hastalığın zaman zaman daha ağır seyretmesine hatta ölümcül olmasına yol açabilmektedir. Özellikle yaz aylarında dışarıda ve açıkta satılan yiyeceklerin, tüketiminden kaçınmaya, çabuk bozulan potansiyel riskli besinleri (et, yumurta, süt, balık vb.) açıkta bekletmemeye ve besinlerin satın alınması, hazırlanması ve pişirilmesi, saklama aşamalarında hijyene dikkat ediniz. 8. Dondurma ve meyve tatlılarını tercih edin Enerjisi yüksek kızartılmış ve hamur tatlıları yerine sütlü tatlılar, meyve tatlıları, dondurma gibi tatlılar tercih etmek doğru seçimlerdir. Ancak sütlü tatlılar, meyve tatlıları, dondurma gibi tatlıları tüketirken de her besinde olduğu gibi porsiyon miktarlarına dikkat ediniz. 9. Açık büfelere dikkat edin Besin tüketiminde her zaman porsiyon miktarına dikkat etmeliyiz. Ancak yaz aylarında özellikle tatillerde maalesef açık büfeden dolayı fazla besin tüketimine eğilim oluyor. Bu durumda ilk önce hazırlanan yemekleri gözden geçirin, seçtiğiniz yemeklerden az az almaya çalışın, tabağınızı doldururken salatalardan başlayın, özellikle bol yeşillik ve sebze ile doldurduğunuz tabağınızda yemek için küçük bir bölüm ayırın. 10. Araba yerine yürüyüş, asansör yerine merdiven Haftada 3 gün yapılan tempolu yürüyüşler, yüzme, gevşeme egzersizleri sizi yaz yorgunluğuna karşı koruyacaktır. Eğer “vaktim yok” diyorsanız en azından aktif yaşam tarzı için yürüyerek gidebileceğiz yerlere arabayı kullanmama, asansör yerine merdivenleri tercih etme gibi küçük aktivitelerle de yaşam tarzınızı değiştirebilirsiniz. aŞırı SıCaklarDa alınmaSı GErEkEn ÖnlEmlEr Aşırı sıcaklar çeşitli sağlık problemlerini de beraberinde getirmektedir. Sıcaklık ve nem artışına bağlı olarak vücut ısısı artmakta ve metabolizma bu yeni duruma uyum sağlamaya çalışmaktadır. Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 32 Normalde terleme ile vücut ısısı dengede tutulmaya çalışılır. Ancak aşırı sıcaklarda sadece terleyerek vücut ısısı dengede tutulamaz. Yaşlılar, bebekler ve kronik hastalığı olanlarda terleme mekanizması ile vücut ısısının dengede tutulması her zaman mümkün olmayabilir. Yine ortamdaki nem oranı yüksekse terleme suretiyle vücut ısısı yeterli düzeyde düşmeyebilir. Ayrıca şişmanlık, herhangi bir hastalığa bağlı yüksek ateş, aşırı sıvı kaybı (dehidratasyon), kalp hastalığı, ruh ve sinir hastalığı, alkol ve uyuşturucu madde kullanımı ile tedavi amaçlı bazı ilaçların (tansiyon düşürücüler, idrar söktürücüler vb.) kullanımı da sıcak havalarda terlemeyi etkileyen diğer faktörlerdendir. Bu gibi durumlarda yükselen vücut ısısı beyin ve diğer hayati organlarda hasara yol açabilir. Aşırı sıcaklardan en çok etkilenen gruplar: • Yalnız yaşayan 65 yaş ve üzerindeki yaşlılar, • Dört yaşından küçük çocuklar, • Bakıma ihtiyacı olanlar, • Hamileler, • Açık alanda çalışanlar, • Aşırı kilolular, • Kronik hastalığı (şeker hastalığı, kalp-damar hastalıkları, beyindamar hastalıkları, psikolojik hastalıklar, kronik solunum sistemi hastalıkları, karaciğer hastalıkları, böbrek hastalıkları) olanlar • Sürekli ilaç (özellikle tansiyon düşürücü, idrar söktürücü, depresyon ve uyku ilaçları) kullanan kişiler, • Sokak çocukları ve evsizlerdir. Özellikle kronik hastalığı bulunan ve yalnız yaşayan yaşlılar en çok risk taşıyan gruptur. KORUNMAK İÇİN NELER YAPABİLİRİZ ? A. Genel Korunma • Günün en sıcak saatlerinde (10.00-16.00) mecbur kalınmadıkça dışarı çıkılmamalıdır. • Dışarıda çalışması gerekenler mümkün oldukça güneş altında korunmasız kalmamaya, aşırı hareketlerden kaçınmaya, sık sık tuz içeren sulu gıdalar almaya • Dışarıda bulunulduğunda açık renkli, hafif, bol ve sıkı dokunmuş kumaşlardan yapılan giysiler tercih edilmeli; geniş kenarlı ve hava delikleri olan şapka giyilmeli ve güneşin zararlı ışınlarından koruyan güneş gözlüğü kullanılmalıdır. • Güneş ışınlarının dik geldiği saatlerde (10.0016.00) denize girilmemeli ve güneşlenilmemelidir. Bu saatlerin dışında denize girmek isteyenler güneşten koruyucu krem(en az 15 koruma faktörlü) kullanmalı, şapka ve gözlük gibi gerekli koruyucu önlemleri almalı ve uzun süre kesintisiz güneşlenmemelidir. • Yoğun fiziksel aktivite ve spor yapmak için sabah ve akşam saatleri tercih edilmeli, her bir saatlik spor için en az 2-4 bardak sıvı alınmalıdır. Ağır fizik aktivitelerden kaçınılmalıdır. • Risk altındaki yetişkinler ve yaşlılar, günde en az iki kez güneş veya sıcak çarpması yönünden izlenmelidir. Bebekler ise bu açıdan daha sık izlenmelidir. • Bebek, çocuk, engelliler ve hayvanlar kapalı ve park etmiş araçlarda kesinlikle bırakılmamalıdır. Araçların iç ısıları, klima olsa dahi park edildikten çok kısa süre sonra yükselmektedir. Araç terk edilirken herkesin dışarı çıktığından emin olunmalıdır. • Kapalı alanlar iyi havalandırılmalıdır. • Güneş gören pencereler perde vb. güneşliklerle gölgelendirilmelidir. • Vücut ısısının yükselmemesi için sık sık duş alınmalı; bunun mümkün olmadığı durumlarda ayaklar, eller, yüz ve ense soğuk suyla ıslatılmalı veya silinmelidir. B. Beslenme ve Sıvı Alımı • Susuzluk hissi olmasa bile her gün en az 2-2,5 litre (12-14 su bardağı) sıvı tüketilmelidir. • Kahvaltıda az yağlı peynirler, zeytin ve taze sebzeler bulunmalı, kafein içeren içecekler yerine de süt, meyve suyu, ıhlamur ve kuşburnu gibi bitki çayları tercih edilmelidir. • Yağlı besinlerin ve yağda kızartmaların tüketiminden kaçınılmalı; yemeklerde bitkisel sıvı yağlar kullanılmalıdır. Yemekleri pişirirken kızartma ve kavurma yerine haşlama, ızgara, kendi suyunda veya az suda pişirme gibi sağlıklı pişirme yöntemleri uygulanmalıdır. • Vücut direncini artırmak ve vücudun yeterli miktarda vitamin ve mineral almasını sağlamak için bol miktarda sebze ve meyve tüketilmelidir. • Terleme ile artan sıvı ve mineral kaybının önlenmesi için her zamankinden daha fazla miktarlarda sıvı alınmalıdır. • Sıvı alımında su içmek esas olmakla beraber, su dışı sıvı alımında kahve, çay ve gazlı içecekler yerine süt, ayran ve meyve suyu gibi içecekler tercih edilmelidir. Eğer doktor tarafından sıvı alımı kısıtlanmış veya idrar söktürücü ilaç kullanılması söz konusu ise ilgili doktora başvurmak gerekir. • Mide kramplarına neden olabileceği için çok soğuk ve buzlu içecekler tercih edilmemelidir. • Kafein, alkol ve fazla miktarda şeker içeren içecekler vücuttan daha fazla sıvı kaybına yol açtığı için tüketilmemelidir. • Dışarıda ve açıkta satılan yiyeceklerin, tüketiminden kaçınılmalı, çabuk bozulma riski olan besinler (et, yumurta, süt, balık vb.) açıkta bekletilmemeli, besinlerin hazırlanması ve pişirilmesi aşamalarında hijyen kurallarına özen gösterilmelidir. Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 33 dikkat etmelidirler. SErİnlEmEk İçİn nE YaPmalıYız ? İşte size sıcak bir günde nasıl serin ve güvende kalabileceğinize dair bazı basit fikirler. Bu önerilerin çoğu çok pratiktir ve çoğu için elektriğin yanınızda olmasına gerek yoktur. 1- Terledikten sonra kaybettiğiniz sıvıyı geri kazanmak için bol bol su tüketin. 2- Sabit ve sessiz durun. Sıcak günler egzersiz, spor ve koşu için uygun zaman değildir. Bu tarz aktivitelerinizi gün batımından sonrasına saklayın. 3- Gölgede durun. Bir kitap okuyun oturun veya uzanın. Hareket ettikçe hararetiniz artacaktır. 4- Esinti için pencerelerinizi açın. Eğer böcek problemi varsa camınıza filtre uygulayın. 5- Yüzmeye gidin. Eğer mümkünse gölge bir yer tercih edin. 6- Soğur bir duş alın veya banyo yapın. Üzerinize az bir miktar su temas etse bile bu serinlemenize yardımcı olur. Yüzünüzü ve başınızın ön kısmını soğuk bir suyla yıkamak da çok etkili olur. Islak bir havluyu vücudunuza, bacaklarınıza ve kollarınıza sarmak çok yardımcı olacaktır. 7- Yarım saate bir soğuk suyla saçlarınızı ıslatın. 8- Fan (vantilatör) kullanın. Fanlar hava sirkülasyonu sağladığı için az bi miktarda serinleme hissi sağlar. Fanın önüne küçük ıslak bir bez koymak mini klima yapmanızı sağlar. 9- Gün boyunca vücudunuza bir çok kez güneş kremi uygulayın. Güneş ışınlarından korunmak vücudunuzu daha serin tutacaktır. 10- Fıskiyelerin üzerinden geçmeyi düşünün. 11- Şapka giyin ve teninizi güneşten koruyacak kıyafetler tercih edin. Uzun ve ince kıyafetleri tercih etmeniz güneş ışınlarının direkt olarak teninize temasını engelleyerek derinizi korur ve serin kalmanızı sağlar. Geniş gölgelikli şapka yüzünüzün de gölgede kalmasını sağlayarak güneş ışınlarından korur. 12- Islak havlu kullanın. Havluyu soğuk suyla ıslatın ve ara ara ensenize koyun bu sizi serinletecektir eğer gerekirse bunu tekrar tekrar uygulayın. 13- Bileklerinizin iç kısımlarına soğuk su tutun. Eğer ana damarlar soğuk olursa vücudunuzda soğur. 14- Yarım saat boyunca alnınıza buz uygulayın. 15- Buz çiğneyin. Aynı su içmek gibidir sadece daha soğuk olanıdır. 16- Dışarı çıktığınızda üzerinize defalarca spreyle su sıkın. Bu sizi hem serin tutacaktır hem de iyi hissettirecektir. 17- Yarım saatte bir başınıza 5 dakika ıslak peçete veya havlu koyun. Bu başınızdan ısıyı atmanıza yardımcı olacak ve gerçekten iyi hissetmenize sebep olacaktır. İDEal SÜnnETİn Sırrı Farklı teknikler kullanılsa da, sünnet sırasında penis ucundaki deri çıkartılarak, açıktaki yara dudakları birleştirilir. Bu sayede penis kafası dışarıda bırakılarak, penise son ve istenen şekli verilir. Lokman Hekım Hastaneleri Doğumdan sonraki ilk 30 günü kapsayan yenidoğan dönemi, sünnet için en rahat zamandır. Bu dönemde, bebeklerin dış dünya ile bağlantıları henüz zayıf olduğundan, lokal anestezi altında rahatça sünnet edilebilmektedirler. Ayrıca bebeklerin sünnet sonrası ağrı kesiciye ihtiyaçları hemen hemen hiç olmamaktadır ve yara iyileşmesi de diğer dönemlere göre çok daha hızlı gerçekleşmektedir. 3 ay ile 3 yaş arasında kalan dönemde çocukların lokal anestezi ile sünnet olmaları mümkün ama hem çocuk hem de hekimi için azaptır. Estetik kaygılar da güdülmesi gereken bir işlemin ağlayan ve hareket eden bir bebekte gerçekleştirilmesi yanlış olur. Bu dönemde yapılacak sünnetlerin genel anestezi altında gerçekleştirilmesi en sağlıklısıdır. 7 yaş ve sonrası dönemde çocuk çevresinin ve genital yapısının farkındadır. Bu nedenle, bu dönemde yapılacak sünnet için ruhsal ön hazırlık çok önem kazanmaktadır. Yapılacak işlemi yaşları ileri olsa da birçok çocuk lokal anestezi altında kaldıramamakta ve genel anesteziye ihtiyaç duymaktadır. İYİLEŞME SÜRECİ Genel olarak yara dudakları 2 günde birleşir ve bu zamandan sonra çocuğunuzu rahatlıkla yıkayabilirsiniz. Yaranın iyileşmesi ve kabukların büyük ölçüde dökülmesi yaklaşık 14 gün tutar. Penisin şişliğinin kaybolması 3 haftayı bulabilir. Platform-Sağlık | Haziran 2015 | Sayfa 35 Op. Dr. Metin TAŞ Ayaklarımda nasır oluşumunu engellemek için ne yapabilirim? SORU | CEVAP Nasırdan korunmak için çok yüksek olmayan ve geniş burunlu ayakkabılar tercih etmek, düzenli olarak ayak bakim kremleri uygulamak, kemik çıkıntısı olan alanlara destekleyici malzemeler kullanmak faydalı olmaktadır. Tedavi mahallî olarak uygulanan nasırı eritici etkisi olan ilaçlar ya da „kriyoterapi“ denilen sıvı azot ile dondurma tedavisi uygulanabilir. Şeker hastasıyım ve insülin kullanıyorum, insülinin bağımlılık yaptığı doğru mudur? İnsülin ilaç değil, hormondur. Çoğunlukla insülin üretilmediği için diyabet ortaya çıkar. Bu nedenle kullanılması bağımlılık yapmaz aslında toplumda ‚İnsüline başlandığında bırakılmaz‘ gibi bir düşünce var. Bu düşünce yanlıştır. İnsülin kullanımının zorunluluğu, hapların artık yetersiz hale geldiği durumlarda vardır. Çok zayıfım kilo alman ama ayni zamanda sağlığımı da korumak istiyorum. Ne yapabilirim? Sağlıklı kilo alabilmek için günün en önemli öğünü olan kahvaltı muhakkak yapılmalıdır. Kilo alman isteyenler kesinlikle öğün atlamamalıdır. Düzenli ve kaliteli beslenme olmaysa kilo alımı protein ve karbonhidrat alımına dikkat etmek gerekir. Hamilelik döneminde mide bulantısından korunmak için ne yapabilirim? Rahatsız eden kokulardan uzak durulmalı, az ve sık öğünler tüketilmelidir. Sabah saatlerinde kuru gıda alınmalı, bulantıyı uyaran yiyecekler bir dönem tüketilmemelidir. Mide yanma ve ekşimelerinin yoğun olduğu dönemlerde ise soda ve soğuk içecekler tüketilmemelidir. Doktorun uygun gördüğü dozda B6 vitamini, bulantı önleyici ve mide asidini azaltıcı ilaç kullanılabilir. Araç tutmasının nedeni nedir? SORU | CEVAP Araç tutulmaları iç kulaktaki denge organının bazı insanlarda daha hassas olması ile ilgilidir. Büyük çoğunluğu herhangi bir hastalığa bağlı değildir. Bunu anlamak için muayene olmanız gerekmektedir. Bu durumda ise seyahatlere çıkmadan önce ilaç kullanmak doğru olur. Bir de postugrafi denilen bir aletle rehabilitasyon uygulanır. Kabızlık problemi yaşıyorum. Midemde hep yanma ve bulantı hissediyorum. Ne yapmalıyım? Kabızlık oldukça sık görülen ve tedavi edilmezse ciddi fiziksel, psikolojik ve sosyal sıkıntılara neden olan bir durumdur. Birçok nedeni vardır. Öncelikle nedenin ne olduğu araştırılmalı ve ortaya çıkarılmalıdır. Neden ortaya çıkarıldıktan sonra ancak tedavi yapılabilir. Bilinçsizce alınan ilaçlar durumu daha da kötü hale getirebilir. Lazer epilasyon kalıcı sonuç verir mi? Vücudun hangi bölgelerine uygulanır? Lazer epilasyon büyük oranda kalıcıdır. Dört-altı seans sonrasında tüylerde %70 – 90 oranında azalma olur. Tüyler daha ince ve acık renkli hale gelir. Bu azalma yıllarca sürecektir. Tüm vücut bölgeleri lazer ile tedavi edilebilir. Kadınlarda en çok üst dudak, çene, bikini bölgesi kol, bacak ve koltukaltı bölgelerine; Erkeklerde ise sırt, omuz, göğüs bölgesi ve sakal bölgesinde uygulanır. Kene nasıl çıkarılır? Vücuda yapışan keneler görülür görülmez çıkarılmalıdır. Yakında bir sağlık kuruluşu varsa mutlaka doktorlar tarafından çıkarılmalıdır. Ancak doktora ulaşılamadığı durumlarda kene ezilmeden ve emdiği kan etrafa bulaştırılmadan çıkarılmalıdır. Kene çıkarılırken ağzından veya başından cımbız veya pens gibi bir alet yardımıyla çıkarılmalıdır. Kene çıkarıldıktan sonra kenenin ısırdığı yer Alkol ile temizlenmelidir. Kene çıkarılsa bile en kısa zamanda bir sağlık kuruluşuna gidilmelidir. Çıkarılan kenenin yok edilmemesi ve bir kutunun içerisinde sağlık kuruluşuna götürülmesi de hastalık tespiti için çok önemlidir. manGal vE Sağlık Yaşamımızın temel maddesi olan besinler, satın almadan tüketime kadar geçen aşamalarda sağlıklı hazırlama ve pişirme yöntemlerinin uygulanmaması ve hijyenik koşulların yeterince sağlanamaması nedeniyle zararlı hale gelebilmekte ve sağlığımız için gizli bir tehlike oluşturabilmektedir. Belirli pişirme yöntemlerini sıklıkla kullanan toplumlarda bazı kanser türlerinin sık görülmesi, yenen ve içilen gıdaların tür ve miktarlarına dikkat edilmesi gerektiği kadar pişirme yöntemlerine de özen gösterilmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır. Yapılan araştırmalarda, gıdalara uygulanan yanlış pişirme yöntemleri sonucunda oluşan bazı kanser yapıcı maddelerin solunum ve sindirim yoluyla alınması ile özellikle akciğer ve sindirim sistemi kanserlerine neden olduğu bildirilmektedir. Yanlış pişirme yöntemleri sonucunda oluşan kanser yapıcı maddelerden birisi polisiklik aromatik hidrokarbonlar (PAH) dır. PAH'ların ızgara, dumanlanma ve kızartma işlemleri sırasında kullanılan yüksek ısıl işlemlerde gıdalarda oluşmakta, mangalda pişirilen etlerde yüksek konsantrasyonlara çıkmaktadır. Araştırmalarda, etin, odun ateşinin alevine doğrudan tutulması durumunda yüksek düzeyde, kor üzerinde pişirildiğinde ise daha düşük düzeyde PAH oluştuğu saptanmıştır. Yiyeceklerin pişirilmesi sırasında erimiş yağların ısı kaynağı üzerine damlaması sonucu meydana gelen parçalanma ile PAH oluşumu artmakta ve atmosfere de yayılmaktadır. Bu arada özellikle etin üzerinde de birikmektedir. PAH daha çok yağda depolanabildiğinden etin yağ içeriğinin artması da PAH miktarının artmasına neden olmaktadır. Hamburger, biftek, balık ve tavuk etlerinin yüksek ısıda mangal ateşinde pişirilmesi sonucunda PAH içerikleri önemli ölçüde artmaktadır. Mangaldaki kömür ve kömür tozları, pişirilen besinlerin üzerine sinerek karsinojen etki yapmakta, başta mide kanseri olmak üzere yemek borusu ve kalın bağırsak kanserlerine neden olabilmektedir. Ayrıca, sıcak havalarda bozulma riski yüksek besinlerden et ve ürünlerinin uygun koşullarda hazırlanmaması ve pişirilmemesi, uzun süre bekletilmesi sonucunda da besin zehirlenmesi ile karşılaşılabilmektedir. Bu nedenlerle özellikle yaz aylarında mangal yapmak amacıyla tüketilen besinlerin uygun koşullarda hazırlanması, saklanması ve sağlıklı pişirme yöntemleri ile pişirilmesi sağlığın korunması açısından son derece önemlidir. MANGAL KEYFİ İÇİN SAĞLIKLI BESLENME ÖNERİLERİ 1.Mangalda pişirilmek için tavuk eti gibi beyaz etlerin tercih edilmesi, eğer kırmızı et pişirilmek istenirse yağsız olması ve içine kuyruk yağı konulmaması gerekmektedir. 2.Yakıt olarak alevsiz yanan ladin ağacı veya çam kozalakları, tezek gibi kaynaklar kullanılmamalı, saf odun kömürü tercih edilmelidir. 3.Kömür közüyle et arasında en az 15 santimetrelik bir mesafe bırakılmalı, etler ateşe çok yaklaştırılmamalı, alevle yakılarak pişirilmemelidir. 4.Etlere pişirilmeden önce terbiye işleminin uygulanması (sıvıyağ, sirke, limon suyu, süt, yoğurt, tuz vb. oluşan soslar) tercih edilmeli, bu işlemde çay şekeri kullanılmamalıdır. 5.Çiğ veya pişmiş et ve et ürünleri açıkta veya oda sıcaklığında bırakılmamalı, tüketilene kadar buzdolabı ısısında (0-4°C) muhafaza edilmelidir. 6.Çiğ besinler ile pişmiş yiyecekler birbirine temas etmeyecek şekilde üzerileri kapalı olarak muhafaza edilmelidir. 7.Mangal etlerinin yanında mutlaka söğüş sebze, salata, meyve gibi besinler tüketilmeli, sebze ve meyveler iyice yıkandıktan sonra yenilmelidir. 8.Sıcak havalarda alkol tüketiminden kaçınılmalı, kafeinli ve gazlı içecekler yerine de ayran, limonata, meyve suyu gibi içeceklerin tüketimine özen gösterilmelidir. SORU | CEVAP