190-196 Koah`lİ Hastalarda Salm

advertisement
KOAH’lı Hastalarda Salmeterol ve
Formoterolün Etkinliklerinin
Karşılaştırılması
Ali TUNÇ*, Teyfik TURGUT**, Mehmet Hamdi MUZ**
* Elazığ Devlet Hastanesi Göğüs Hastalıkları Kliniği,
** Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, ELAZIĞ
ÖZET
Parsiyel reverzibilite gösteren kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) olan 19 erkek hasta üzerinde, uzun etkili inhaler
beta-2 agonist olan formoterol (F) (12 µg) ve salmeterol (S)’ün (50 µg) oluşturdukları bronkodilatör etkiler, 720 dakika
(12 saat) boyunca birbirleriyle ve plasebo ile karşılaştırılarak araştırıldı.
Test ilaçlarının etki dereceleri FEV1, FVC, FEF%25-75 ve PEFR spirometrik parametreleri üzerinde oluşturdukları değişiklik düzeyleriyle karşılaştırıldı.
F ve S, FEV1 üzerinde bazal değerlere ve plaseboya göre, 12 saat boyunca tüm zaman dilimlerinde anlamlı artışlar oluşturdu (p< 0.001). F’in başlangıç değerlerine göre en az %15 düzeyinde artış sağlayan bronkodilatör etkisi 15. dakikada,
S’nin ise 30. dakikada başladı. F uygulanmasında pik bronkodilatasyon 60., S’de ise 120. dakikada oluştu.
F, FVC ve PEFR parametrelerinde 720. dakika hariç tüm zaman dilimlerinde anlamlı artış oluştururken; S, tüm zaman dilimlerinde anlamlı artış oluşturdu (p< 0.001). Küçük hava yollarındaki hava akımı göstergelerinden biri olan FEF%25-75’de
her iki ilaç ile anlamlı artışlar elde edildi (p< 0.001).
Bu bulgular ışığında uzun etkili inhaler beta-2 agonistler olan F ve S’nin parsiyel reverzibl KOAH’lı hastalarda benzer seviyelerde etkili ve uzun süreli bronkodilatasyon sağladıkları, F’in etkisinin ve pik bronkodilatör etkisinin daha hızlı geliştiği
sonucuna varıldı.
ANAHTAR KELİMELER: KOAH, salmeterol, formoterol
SUMMARY
THE COMPARISON EFFECT OF SALMETEROL AND FORMOTEROL IN PATIENTS WITH CHRONIC OBSTRUCTIVE
LUNG DISEASE
In this study, bronchodilator effects of formoterol (F) and salmeterol (S) (which doses were given 12 µg and 50 µg respectively) that are known as long acting beta-2 agonists were investigated in 19 male patients with partial reversible
chronic obstructive lung disease (COLD) in 720 minutes (12 hours) and compared with placebo.
Effective levels of these test drugs and changing on the spirometric parameters of FEV1, FVC, FEF25-75% and PEFR were
compared.
F and S had better significant increasing levels on FEV1 in during 12 hours when compared with basal levels and placebo (p< 0.001). Bronchodilator effects of F which was providing at least 15% increasing levels as initial levels, begun at
15th minutes whereas this beginning of S was at 30th minutes. Peak bronchodilation of F and S were in 60th minutes and
120th minutes respectively.
190
Solunum Hastalıkları 2001; 12: 190-196
KOAH’lı Hastalarda Salmeterol ve Formoterolün Etkinliklerinin Karşılaştırılması
While F made a significant increasing on the parameter of FEV and PEFR except 720th minutes, S made a significant increasing on these parameters (p< 0.001). There was a significant increasing effect on FEF25-75% which is parameter of airflow of small airways, with both test drugs (p< 0.001).
This results shows that F and S which are known as long-acting inhaler beta-2 agonists has an effective on similar levels
and provided long-acting bronchodilatation on patients with partial and reversible COLD, the effectivity and bronchodilator effect of F was faster than S.
KEY WORDS: COPD, salmeterol, formoterol
GİRİŞ
Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH), erişkin
yaş grubunda önemli düzeyde mortalite ve morbiditeye yol açan, maksimum ekspiratuvar akım hızlarında azalma ve akciğerlerden havanın boşaltılma
güçlüğü ile karakterize bir hastalıktır. Hava akımı sınırlanması genellikle progresiftir, bronkodilatörlere
minimal cevap tespit edilir (1-3).
KOAH hastalarının birçoğunun bronkospastik komponenti vardır. Bronkodilatör tedavide; beta adrenerjik reseptör agonistleri, antikolinerjikler ve teofilin tek başlarına veya kombine olarak kullanılabilirler. KOAH tedavisinde genellikle kısa etki süreli beta adrenerjik reseptör agonistleri kullanılmaktadır.
Uzun etkili beta adrenerjik reseptör agonistleri
bronşiyal astmada, özellikle nokturnal ve sabah şikayetlerinde belirgin azalma sağlaması gibi olumlu
etkileri iyi bilinmesine rağmen, KOAH’taki etkileri
ve optimum doz belirlenmesi ile ilgili çalışmalar oldukça sınırlıdır (4-6).
Bu çalışmamızda; değişik solunum fonksiyon testi
parametrelerini kullanarak, KOAH tanısı almış hastalarda, uzun etkili inhaler selektif beta-2 adrenerjik
reseptör agonistleri formoterol (F) ve salmeterol
(S)’ün kuru toz inhaler (KTİ) şekillerinin bronkodilatör etkilerini plasebo ile karşılaştırmalı olarak araştırmayı planladık.
GEREÇ ve YÖNTEM
Çalışma Eylül 1997 ile Nisan 1998 tarihleri arasında Fırat Üniversitesi Fırat Tıp Merkezi Göğüs Hastalıkları Kliniği’nde yapıldı.
1995 ATS KOAH konsensus raporundaki kriterlere
göre, klinik ve radyolojik olarak KOAH tanısı alan ve
hikayelerinde sigara içme öyküsü olan, ancak en az
4 aydır sigara içmeyen, son 4 hafta içinde öksürük,
balgam ve nefes darlığı şikayetlerinde alevlenme
belirtileri olmayan, atopik hastalık öyküsü bulun-
Solunum Hastalıkları 2001; 12: 190-196
mayan, başlangıç FEV1’i beklenen değerin %50’sinin altında olan, ancak 500 mL’den az olmayan,
oral veya inhaler kortikosteroid almayan, ölçülü
doz inhalatör (MDI) ile 200 µg salbutamol verilmesinden 15 dakika sonra, FEV1 değerlerinde oluşan
maksimum reverzibiliteleri başlangıca göre en az
%10 veya 160 mL’den daha fazla artış gösteren yani kısmen reverzibl KOAH’ı olan, ancak bronkodilatör sonrası FEV1 veya FEV1/FVC değerleri normalin
altında kalan, hipertansiyon, iskemik kalp hastalığı,
kardiyak aritmi, kor pulmonale, hipertiroidi, diyabet gibi başka bir ciddi hastalığı olmayan 19 hasta
çalışmaya alındı.
Çalışmaya başlamadan önce hastaların aldığı oral
bronkodilatörler en az 24 saat, kısa etki süreli inhaler bronkodilatörler ise en az 12 saat öncesinden
kesildi. Çalışmadan hemen önceki saatlerde ve çalışma sırasında hastaların çay, kahve ve kola gibi
içecekleri almamaları sağlandı. Çalışma süresince
hastalara test ilaçlarından başka bir ilaç verilmedi.
Bütün olgular çalışmaya sabah 08.00’de alındı.
Hastalara test ilaçları olan formoterol fumarat 12 µg,
salmeterol ksinofoat 50 µg ve plasebo 48’er saat
ara ile 3 ayrı günde uygulandı.
Test ilaçları hastalara verilmeden önce, her test gününde 30 dakikalık bir istirahat periyodunu takiben
bazal SFT değerlerinden FEV1, FVC, FEF%25-75 ve
PEFR elde edilerek kaydedildi. Ardından hastalara
test ilaçlarından biri verildikten sonraki; 5, 15, 30,
60, 120, 180, 240, 360, 480, 600 ve 720. dakikalarda aynı parametreler tekrar ölçüldü. Her bir zaman diliminde elde edilen değerlerin bazal değerlere göre değişim miktarı % olarak hesaplanarak
kaydedildi. Aynı işlemler her 3 test ilacı için, 3 ayrı
günde yapıldı.
SFT ölçümleri mikrokompüterize (SPIROSIFT 500,
Fukuda Denshi, Japan) spirometri cihazı ile, yapıldı
ve her ölçüm 3 kez tekrarlanarak en iyi değerler seçildi.
191
Tunç A, Turgut T, Muz MH.
Test ilaçlarının inhalasyonu ile, değerlendirmeye
alınan SFT parametrelerinde zaman dilimlerinde
bazal değerlere göre meydana gelen değişikliklerin
% ortalamalarının farkları paired Student’s t-testi;
test ilaçları ile zaman dilimlerinde oluşan değişikliklerin biribirleriyle karşılaştırılması ise tekrarlayan ölçümlerin varyans analizi (ANOVA) istatistiksel yöntemleri ile değerlendirildi. Bu amaçla IBM uyumlu
bilgisayarda SPSS version 6.0 paket programından
yararlanıldı.
SONUÇLAR
Ondokuz hastanın tümü erkek olup, ortalama yaşları 61 ± 6.87 ve maksimum % reverzibilite değerleri ise ortalama 27 ± 7.07 idi.
Hastalarda F ve S inhalasyonunun uygulandığı günlerde, FEV1 değerlerinde bazal değerlere göre oluşan % değişikliklerin ortalamalarında tüm zaman
dilimlerinde anlamlı artışlar tespit edildi (p< 0.001).
Plasebo inhalasyonunun uygulandığı günlerde ise
5, 15 ve 30. dakikalarda FEV1 değerlerinde bazale
göre anlamlı artışlar tespit edilirken (p< 0.01), daha sonraki zaman dilimlerinde oluşan % değişikliklerin hiçbiri bazal değere göre istatistiksel olarak
anlamlı değildi (p> 0.05). FEV1’de en azından
%15’lik artış, F kullanılan günlerde 15. dakikada
başlarken, S kullanılan günlerde 30. dakikada başladığı tespit edildi. F ile FEV1 değerlerinde maksimum artış 60. dakikada (%25.56 ± 4.02) oluşurken, S ile 120. dakikada (%23.34 ± 5.00) gerçekleşti. Tüm zaman dilimlerinde F ve S arasında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu (p> 0.05) (Şekil 1).
Hastalarda F inhalasyonundan sonra, bazal değere
göre oluşan FVC değişikliklerinin % ortalamalarında, 5. dakikadan 600. dakikaya kadar olan zaman
dilimlerinde istatistiksel olarak anlamlı artışlar tespit
edilirken (p< 0.001), 720. dakikada bazal değere
göre arasındaki fark istatistiksel olarak anlamsızdı
(p> 0.05). S inhalasyonu verilen günlerde ise
FVC’de oluşan değişikliklerin bazal değerlere göre %
ortalamaları tüm zaman dilimlerinde istatistiksel olarak anlamlı artış saptandı (p< 0.001). F ile S arasında 720. dakika hariç tüm zaman dilimlerinde anlamlı istatistiksel fark tespit edilmezken (p> 0.05), 720.
dakikada S lehine anlamlı fark mevcuttu (p< 0.05).
Plasebo inhalasyonunun kullanılması ile ilk 480 dakikalık zaman diliminde istatistiksel olarak anlamlı
artışlar tespit edilirken, 600 ve 720. dakikada oluşan
değişiklikler anlamsız bulundu (p> 0.05) (Şekil 2).
F ve S inhalasyonunun uygulandığı günlerde hastalarda bazal değerlere göre oluşan FEF%25-75’deki
değişikliklerin % ortalamalarında tüm zaman dilimlerinde istatistiksel olarak anlamlı artış tespit edilirken (p< 0.001), plasebo inhalasyonu uygulanan
günlerde 60 ve 720. dakika hariç diğer zaman dilimlerinde istatistiksel olarak anlamlı fark tespit edilemedi (p> 0.05). 60 ve 720. dakikalarda ise bazal
değere göre anlamlı azalma vardı. F ile S arasında;
60 ve 480. dakikalarda F lehine, 180. dakikada ise
S lehine istatistiksel olarak anlamlı fark tespit edilirken (p< 0.05), diğer zaman dilimlerinde iki ilaç arasında anlamlı fark yoktu (p> 0.05) (Şekil 3).
30
FEV1’deki % değişim
25
20
15
10
5
0
0
60
120
180
-5
Formoterol
240
360
420
300
Zaman (dakika)
480
540
Salmeterol
600
660
720
Plasebo
Şekil 1. Test ilaçlarının inhalasyonundan sonra FEV1’deki ortalama % değişiklikler.
192
Solunum Hastalıkları 2001; 12: 190-196
KOAH’lı Hastalarda Salmeterol ve Formoterolün Etkinliklerinin Karşılaştırılması
FVC’deki % değişim
20
15
10
5
0
0
60
120
180
240
-5
300
360
420
480
540
600
660
720
Zaman (dakika)
Salmeterol
Formoterol
Plasebo
Şekil 2. Test ilaçlarının inhalasyonundan sonra FVC’deki ortalama % değişiklikler.
20
FEF%25-75’teki % değişim
15
10
5
0
-5
0
60
120
180
240
Formoterol
300
360
420
480
540
600
Zaman (dakika)
Salmeterol
660
720
Plasebo
Şekil 3. Test ilaçlarının inhalasyonundan sonra FEF%25-75’teki ortalama % değişiklikler.
Hastalarda bazale göre PEFR değerlerinde oluşan %
değişikliklerin ortalamaları S inhalasyonunun uygulandığı günlerde, tüm zaman dilimlerinde ve F inhalasyonun uygulandığı günlerde 5. dakikadan 600.
dakikaya kadar anlamlı artış gösterirken (p< 0.001),
720. dakikada ise bazal değere göre oluşan fark istatistiksel olarak anlamsızdı (p> 0.05). F ile S arasında
720. dakika hariç bütün zaman dilimlerinde istatistiksel olarak anlamlı fark tespit edilmezken (p> 0.05),
720. dakikada S lehine anlamlı bir fark elde edildi
(p< 0.05). Plasebo inhalasyonu uygulanan günlerde 5. dakikadaki PEFR değişikliklerinin % ortalamaları bazal değere göre istatistiksel olarak anlamlı artış (p< 0.01), 720. dakikada istatistiksel olarak an-
Solunum Hastalıkları 2001; 12: 190-196
lamlı azalış gösterirken (p< 0.01), diğer zaman dilimlerindeki farklar ise anlamsız olarak elde edildi
(p> 0.05) (Şekil 4).
TARTIŞMA
KOAH’ın farmakolojik tedavisi astmanınkine benzemekle birlikte, bronkodilatör ilaçlar hava akımı
obstrüksiyonunu astmadaki kadar düzeltemezler;
bronkodilatöre cevap daha az olarak gerçekleşir.
Bronkodilatör ilaçların sürekli kullanımı ile KOAH
progresyonunun önlendiği konusunda yeteri kadar
bulgu yoktur. Ancak bronkodilatörler hastanın
semptomlarını gidererek egzersiz toleransını arttırabilirler. Bu nedenle ve mevcut daha iyi tedavi se-
193
Tunç A, Turgut T, Muz MH.
PEFR’deki % değişim
20
15
10
5
0
-5
0
60
120
180
240
300
360
420
480
540
600
660
720
Zaman (dakika)
Formoterol
Salmeterol
Plasebo
Şekil 4. Test ilaçlarının inhalasyonundan sonra PEFR’deki ortalama % değişiklikler.
çenekleri olmadığından, KOAH tedavisinde ilk seçenek olarak kullanılmaktadırlar (7,8).
Obstrüktif akciğer hastalıklarında bronkodilatör
amaçla kullanılan inhaler beta-2 agonistler temel
ilaçlardandır. Kısa etkili beta-2 agonistler semptomatik tedavide akut ihtiyaç halinde kullanılırlar.
Kullanım sıklıkları hastalığın şiddetinin göstergelerinden biridir. Uzun etkili beta-2 agonistler olan S
ve F, kısa etkililere göre daha selektif ve daha güçlü beta-2 adrenerjik reseptör agonistidirler (11). Kısa etkili beta-2 agonistlerin etkilerinin 4-6 saat sürmesi nedeni ile sık kullanımlarının gerekmesi, gece
ve sabah erken saatlerde oluşan semptomları engelleyememeleri gibi nedenlerle astmatik hastalarda uzun etkili inhaler beta-2 agonistlerin kullanılmasının avantaj sağladığı birçok çalışmayla gösterilmiştir (5,10). KOAH’ta uzun etkili beta-2 agonistlerinin etkisi ile ilgili yayınlar ise, yaptığımız literatür taramalarında sınırlı sayıda bulunmuştur.
Naline ve arkadaşları, insan bronşundan izole edilmiş dokuda beta-2 agonistlerin etkilerini araştırdıkları bir çalışmada, salbutamolün bronkodilatör etkisinin 1.90 dakikada, F’in 2.14 ve S’nin ise 6.40 dakikada başladığını, pik bronkodilatör seviyelerin ise
salbutamol, F ve S için sırası ile 7.59-33.9-102.2
dakika olduğunu bildirmişlerdir (9). F’in S’ye göre
daha güçlü ancak, S’nin daha uzun süreli bronkodilatör etki yaptığı, her iki ilacın etkisinin salbutamole göre belirgin derecede uzun olduğu gösterilmiştir.
194
Cazzola ve arkadaşları, 1994 yılında 16 orta ve ağır
KOAH’lı hastada 200 µg salbutamol, 24 µg F ve 50
µg S’nin etkilerini, 720 dakika boyunca karşılaştırdıkları çalışmalarında uzun etkili beta-2 agonistlerin hava akımı sınırlanmasını düzeltmede oldukça
etkili olduklarını tespit etmişlerdir. Araştırmacılar
salbutamol ile 3, F ve S ile 10. dakikada bronkodilatör etkinin başladığını, FEV1’deki pik etkinin ise
salbutamol inhalasyonundan sonraki 60, F’den
sonra 240 ve S’den sonra ise 300. dakikada oluştuğunu bildirmişlerdir. FEV1’de bazal değere dönüş
süresi salbutamol verilen günlerde 360. dakika
iken, F ve S verilen günlerde 720. dakikada bile salbutamol verilen günlere göre anlamlı artışların devam ettiğini tespit etmişlerdir. FVC’de tüm zaman
dilimlerinde F ve S ile anlamlı artışlar tespit etmişlerdir.
Aynı araştırmacılar 1995’te yaptıkları ikinci bir çalışmada, parsiyel reverzibl KOAH’lı 12 hastada 12,
24, 36 µg F ile 25, 50, 75 µg S’nin etkilerini 12 saat boyunca plasebo ile kontrollü olarak karşılaştırmışlar, S ve F’ün FEV1’de %15’lik artış olarak değerlendirilen bronkodilatasyon başlatma sürelerinin
15. dakikada oluştuğunu tespit etmişlerdir.
FEV1’deki pik değerler F verilen günlerde 60. dakikada, S verilen günlerde ise 120. dakikada elde
edilmiş olup, tüm zaman dilimlerinde plaseboya
göre anlamlı artışlar elde edildiği bildirilmiştir. S ile
480. dakikadan itibaren FEV1’de oluşan artışlar F ile
oluşan artışlardan istatistiksel olarak anlamlı dere-
Solunum Hastalıkları 2001; 12: 190-196
KOAH’lı Hastalarda Salmeterol ve Formoterolün Etkinliklerinin Karşılaştırılması
cede yüksek bulunmuştur. Veriler neticesinde S’nin
F ile eşit derecede etkili ve daha uzun etki süresine
sahip olduğu sonucuna varılmıştır. Tüm zaman
aralıklarında F ve S ile plaseboya göre FVC değerlerinde anlamlı artışlar tespit edilmiştir (13).
Çelik ve arkadaşlarının 22 parsiyel reverzibl KOAH’lı hastada 12 µg F ile 50 µg S’yi 12 saat boyunca plasebo kontrollü karşılaştırdıkları bir çalışmada,
FEV1’deki %15’lik artışın F ile 10. dakikada, S’de ise
20. dakikada başladığı bildirilmiştir (14). FEV1’deki
en belirgin artış F ile 60. dakikada, S ile 120. dakikada tespit edilmiştir. S’nin 10. dakika değeri dışında her iki ilaçla tüm zaman aralıklarında plasebo ve
bazale göre 12 saat süreyle anlamlı artışlar gözlenmiştir. Bronkodilatör etki kapasiteleri her iki ilaçta
da eşit olarak tespit edilmiştir. Çalışmacılar FVC’de
de FEV1 benzeri sonuçlar almışlar, ancak 720. dakika değerlerinin bazalden farksız olduğunu belirlemişlerdir. FEF%25-75 ve PEFR’nin 720 dakika boyunca bazalden farklı olmadıkları bildirilmiştir.
Ramirez ve arkadaşları, 60 parsiyel reverzibl KOAH’lı
hastada yaptıkları çalışmada, S’nin (42 µg) etkisini
plasebo ile karşılaştırmışlardır (15). FEV1 ve FVC,
bazal değerleri elde edildikten sonra ilaç inhalasyonundan 30 dakika, 120 ve 240 dakika sonra tekrar
ölçülmüştür. FEV1 ve FVC değerlerinde bütün zaman aralıklarında plaseboya göre anlamlı düzeyde
artışlar tespit edilmiştir. Her iki parametrede de 30.
dakikada %15’ten fazla artış olduğu belirtilmiştir.
FEV1’de 120 ve 240. dakikada %22’lik, FVC’de ise
aynı zaman aralıklarında %15’lik artışlar tespit edilmiştir. Sonuçta inhaler S’nin semptomatik KOAH’lı
hastalarda 240 dakika boyunca dispneyi azalttığını,
hava akımını arttırdığını ve hiperinflasyonu düşürdüğünü belirtmişlerdir.
Vollmer ve arkadaşları, KOAH’lı hastlarda 200 µg
fenoterol, 200 µg salbutamol ve 50 µg S’nin etkilerini araştırmışlar ve her üç ilacın da FEV1 üzerindeki anlamlı bronkodilatör etkisinin 15. dakikada
başladığını ve maksimum etkilerinin her üç ilaçta
da 60-120 dakika arasında oluştuğunu bildirmişlerdir (16). Salbutamol ve fenoterol ile bronkodilatör
etkinin en az %50’sinin 180-300. dakikada kaybolduğu, S ile ise 480-570. dakikalarda bu etkinin kaybolduğu bildirilmiştir. Sonuçta S’nin diğer iki kısa
etkili bronkodilatörle eşit derecede etkili ve onlardan etki süresinin en azından iki kat uzun olduğu
sonucuna varmışlardır.
Solunum Hastalıkları 2001; 12: 190-196
Matera ve arkadaşları, 200 µg salbutamol, 40 µg
ipratropium (İPR), 50 µg S ve plaseboyu 16 KOAH’lı hastada karşılaştırmışlar ve sonuçta S’nin etkisinin İPR ve salbutamole göre daha geç başladığını, bronkodilatör etkisinin İPR’den daha güçlü olduğunu bildirmişlerdir (17). S’nin etki süresi açısından diğer ilaçlardan anlamlı derecede uzun etki
gösterdiğini (720 dakika) tespit etmişlerdir.
Çalışmamızda, F (12 µg) ve S (50 µg) kuru toz inhalatörü ile uygulanmalarından sonraki 5 ile 720.
dakikalar arasındaki tüm zaman dilimlerinde
FEV1’de bazale göre anlamlı artışlar oluşturdular. S
ve F’in bronkodilatör kapasiteleri arasında anlamlı
fark tespit edilememiştir. İlaç inhalasyonundan
sonra FEV1’de oluşan en az %15’lik artışın, F’le 15.
dakikada, S’le ise 30. dakikada oluştuğu, S’nin etkisinin F’e göre geç başladığı tespit edilmiştir.
FEV1’deki en yüksek düzeyler (pik bronkodilatasyon) F’de 60. dakikada, S’de ise 120. dakikada
oluşmuştur. Çalışmamızda belirgin bronkodilatör
etkinin başlama süresinin F’de S’den daha kısa olması, Naline ve arkadaşlarının in vitro çalışması,
Von Noord ve arkadaşlarının astmalı hastalarda,
Çelik ve arkadaşlarının ise KOAH’lı hastalarda yaptıkları çalışma ile uyumlu bulunmuştur. Cazzola ve
arkadaşlarının yaptıkları iki çalışmada ise KOAH’lı
hastalarda bronkodilatör etki başlama süreleri eşit
bulunmuştır. Çalışmalarda farklı etki başlama hızlarının elde edilmesi, bu ajanların beta-2 adrenerjik
reseptörleri uyarma şekilleri ve ilaçların hastalarda
farklı farmakokinetik özellikler gösterebileceği gözönünde bulundurularak izah edilebilir. Her iki ajanın bronkodilatör etki kapasiteleri çalışmalarda genellikle eşit bulunmuşken, Cazzola ve arkadaşlarının ikinci çalışmasında S, 480. dakikadan sonraki
zaman aralıklarında F’e göre daha etkili bulunmuştur. Bizim çalışmamızda da tüm zaman aralıklarında her iki ajan da bazale ve plaseboya göre benzer
düzeyde anlamlı bronkodilatör etki göstermiştir.
Elde ettiğimiz pik bronkodilatasyon süreleri her iki
ilaç için Cazzola ve arkadaşlarının ikinci çalışması ve
Çelik ve arkadaşlarının çalışmalarıyla da uyumluydu. Cazzola ve arkadaşlarının birinci çalışmasında
pik bronkodilatasyon süresinin F için 240, S için
300. dakikada oluşması bizim ve diğer çalışmaların
sonuçlarıyla büyük farklılıklar göstermiştir. Bunun
nedeni bu çalışmadaki hastalar ile diğer çalışmalardaki hasta popülasyonunun nispeten farklı olması
195
Tunç A, Turgut T, Muz MH.
olarak yorumlanabilir. Bu çalışmada hastaların çalışma öncesi beklenen FEV1 düzeyleri %15-69 iken
diğer çalışmalarda ve bizim çalışmamızda; 50’nin
altında idi.
Çalışmamızda ve genel olarak diğer çalışmalarda F
ve S, bazale göre plasebodan 720 dakika boyunca
anlamlı bronkodilatör etki göstermişlerdir. Sadece
Vollmer ve arkadaşları KOAH’lı hastalarda S’nin etkisininin 480-570 dakika sürdüğünü bildirmişlerdir.
FVC parametresi Çelik ve arkadaşları ile Cazolla ve
arkadaşlarının iki çalışmasında değerlendirmeye
alınmış, tüm zaman aralıklarında her iki ilacın da
bazale ve plaseboya göre anlamlı artış gösterdiği
bildirilmişken, bizim çalışmamızda her iki ilaç da
F’in 720. dakika değeri dışında anlamlı artış göstermiştir.
FEF%25-75 ve PEFR parametrelerini sadece Çelik ve
arkadaşları değerlendirmeye tabi tutmuşlar ve 720
dakikalık değişikliklerin plasebodan farklı olmadığını bildirmişlerdir. Biz ise PEFR için F’in 720. dakikası dışında, FEF%25-75 için tüm zaman aralıklarında
her iki ilaçla bazale ve plaseboya göre anlamlı artışlar olduğunu tespit ettik. FEF%25-75 ve PEFR parametrelerinin değerlendirildiği çalışmaların az olması bu sonuçların yorumlanmasını güçlendirmektedir.
Yaptığımız çalışmanın sonucunda, parsiyel rezerzibl KAOH’lı hastalarda F ve S’nin kuru toz inhaler
formlarının uzun süreli ve etkili bronkodilatasyon
sağladıkları, F’in etkisinin ve pik bronkodilatasyon
süresinin daha çabuk başlaması nedeni ile S’ye göre daha avantajlı olabileceği sonucuna varılmıştır.
Devamlı semptomları olan hastalarda, kısa etkili
beta-2 agonistlerin yeterli bronkodilatasyon oluşturamamaları, sık ve daha yüksek dozlarda kullanılmalarının gerekmesi, uzun etkili beta-2 agonistlerin, bu yöndeki çalışmaların artması ile KOAH tedavisinde etkili bir konuma gelebilecekleri düşünülmüştür.
KAYNAKLAR
4. Siafakas NM, Vermeire P, Pride NB et al. Optimal assesment and management of chronic obstructive pulmonary disease. Eur Respir J 1995;8:1398-420.
5. Tutluoğlu B, Gürbüz N, Şahin S et al. Effects of short
term usage of formoterol on six minute walking tests in
COPD patients. Eur Respir J 1997;10(Suppl 25):65.
6. Tattersfield AE. Long acting ß2 agonists. Clin Exp Allergy
1992;22:600-25.
7. Ziment I. Pharmacologic therapy of obstructive airway
disease. Clin Chest Med 1990;11:461-86.
8. George RB, San Pedro GS. Chronic obstructive pulmonary disease: Clinical course and management. In: Fishman AP, ed. Pulmonary Disease and Disorders. 3rd ed.
New York: McGraw-Hill Companies, 1998:683-96.
9. Naline E, Zhang Y, Qian Y et al. Relaxant effect and durations of action of formoterol and salmeterol on the isolated human bronchus. Eur Respir J 1994;7:914-20.
10. Boyd G, Morice AH, Pausford JC et al. An evaluation of
salmeterol in the treatment of COPD. Eur Respir J 1997;
10:815-21.
11. Rabe FK, Chung KF. The challenge of long acting ß adrenreceptor agonists. Respir Med 1991;85:5-9.
12. Cazzola M, Stangelo G, Piccolo A, et al. Effect of salmeterol and formoterol in patients with chronic obstructive
pulmonary disease. Pulm Pharmacol 1994;7:103-7.
13. Cazzola M, Matera MG, Stangelo G et al. Salmeterol
and formoterol in partially reversible severe chronic
obstructive pulmonary disease: A dose response study.
Respir Med 1995;89:357-62.
14. Çelik G, Kalaycıoğlu O, Beder S ve ark. Effects of formoterol and salmeterol in partially reversible chronic obstructive pulmonary disease. ERS Annual Congress; 1996
September 7-11; Stockholm: Eur Respir 1996;9(Suppl
23):272.
15. Ramirez AV, Ward J, Lentine T et al. Salmeterol reduces
dyspnea and improves lung function in patients with
COPD. Chest 1997;112:340-6.
16. Vollmer M, Schmidt EW, Ulmer WT. Effect duration and
treatment effectiveness of salmeterol, fenoterol and salbutamol in severe forms of respiratory tract obstruction.
Pneumologie 1995;49:528-34.
17. Matera MG, Cazzola M, Vinciguerra A et al. A comparison of the bronchodilating effects of salmeterol, salbutamol and ipratropium bromide in patients chronic
obstructive pulmonary disease. Pulm Pharmacol 1995;
8:267-71.
Yazışma Adresi
1. Keatings VM, Barnes BJ. Comparison of inflammatory
cytokines in chronic obstructive pulmonary disease,
asthma and controls. Eur Respir Rev 1997;7:146-50.
Teyfik TURGUT
2. Siafakas NM. Pathology and pathophysiology of COPD:
Introduction. Eur Respir Rev 1997;7:107-8.
Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı
3. Jeffery PK. Pathology of asthma and COPD. Eur Respir
Rev 1997;7:111-8.
ELAZIĞ
196
Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi
Fırat Tıp Merkezi
Solunum Hastalıkları 2001; 12: 190-196
Download