M. Meclisi B : 48 rindendir. Lâf değil,iş, hu devrin prensiplerindendir. Bundan başka, büyük bir kalkınma hızı bu devirle bütün güçlüklere rağmen yürümekte ve başlamak­ tadır. Manevî kalkınma, şuurlu kalkınma, sağlam kal­ kınma bu devrin hususiyetlerindendiır. Hakikî kal­ kınma, ağır sanayi, millî, güçlü, süratli, yaygın kalkın­ ma bu devrin hususiyetlerindendir. Bu devir, ağır sa­ nayi devridir, enerji ile takat arasındaki farkı bilme­ yenler. kilovatla, kilovat saat arasındaki farkı bilme­ yenler bu devre nazaran geri kalmışlardır, onlar çağdışıdırlar. Yeni-devir bir ağır sanayi devridir, bu de­ virde hizmet için, artık bütün bunların hepsini çok iyi bilmeye mecburuz. Bu devir herkese refah devridir. Birtakım pansu­ man kanunları tedbirleri ile meselelerin halledilmesi devri değil, köklü icraat devridir. Bu devir sıhhatli ekonomiye geçiş devridir, ağır faizlerle, vergilerle, yanlış kredilerle milletin ezilmesi devri değildir. Bu devir lider ülke Türkiye devridir, şahsiyetli dış po­ litika devridir. Bu hususiyetlere zaruret vardır. Zira, bunlar önceki idarelerin üst üste biriktirerek getirdik­ leri meseleleri daha fazla idareî maslahatçılıkla ken­ di haline terk etmek mümkün değildir. Bundan dola­ yıdır ki, milletimiz bu saydığım hususiyetleri haiz olan yeni devri başlatmıştır. Bundan önceki idareler üst üste biriktirerek şu meseleleri önümüze getirmişlerdir: Meselelerinin ba­ şında işsizlik geliyordu. Bugünkü Hükümet olarak idareyi devraldığımızda, karşımıza çıkan anameseleler bunlar oldu. 3,5 milyon işsizle işe başlanmıştır. Bu işsizlerde, bir Cumhuriyet Halk Partisi temsilcisi­ nin çıkıp «Adalet Partisi devrinde işsizler arttı», Ada­ let Partisi sözcüsünün çıkıp, «Halk Partisi devrinde işsizler arttı» demesinin hiç bir manası ve farkı yok­ tur. Gerçek odur ki, bundan önceki idareler temel itibariyle aynı çizgiden yürümüşlerdir; birisi 300 bin işsize öbürü 500 bin katmış, 1 milyon 1,5 milyona çıkmış, bugünkü 3,5 milyon işsiz bir günde meyda­ na gelmemiş. Bundan başka, önümüze çıkan bir büyük mesele­ miz de dış ticaret açığıdır. Bugün Türkiye'nin 3 mil­ yar dolar dış ticaret açığı vardır. Bu bir günde ol­ madı; 250 milyon dolar, 750 milyon dolar, 1,5; 2,5; 3 milyar dolara geldik. Siz daha çok açık verdiniz, biz daha az açık verdik; diye yapılan münakaşalar aslında boş sözlerdir. Bu açığı nasıl kapatacağımıza ait fikir getirecekleri alkışlamak için buradayız, yok­ sa siz çok açık verdiniz, biz daha az açık verdik söz­ 18 . 2 . 1977 O :1 leri ile, karşılıklı laf yarışmaları ile mesafe almamız mümkün, değildir. Yine bugünkü Hükümet olarak 1975'te yeni dev­ rin başlangıcında meseleleri ele aldığımız zaman gör­ düğümüz gerçek odur ki, Türkiye'miz millî gelir iti­ bariyle diğer ülkelere nazaran düşük bir noktada bu­ lunmakta idi; 25 nci sıradayız 40 milyar dolarlık mil­ lî gelirimiz ile. Fert başına millî gelir de düşüktür; 52 nci sıradayız geçen yılki 967 dolarlık millî geliri­ miz ile. Türkiye'de coğrafî ve zümrevî dengesizlikler ol­ muştur. Fabrikalar 2 ile toplanmıştır, bazı kesimler­ de gelir çok fazladır, milletin büyük bir kısmı adilâ­ ne bir gelir dağdımından pay alamamaktadır. Bu temel meseleler hakkında bundan önceki Halk Partisi ile Adalet Partisi idarelerinin birbirlerinden köklü farkları olmamıştır. Bugün Halk Partisi «Biz bunları değiştireceğiz» diyor; fakat 4 senelik bir Mec­ lis devresi geçti, bu düzenin nasıl değiştirileceği hak­ kında, Halk Partisinin Millet Meclisine takdim etmiş olduğu herhangi bir teklife şahit olamadık. Muhterem arkadaşlarım, bundan başka, yine bun­ dan önceki devirlerde makine, proje ve mühendislik­ ler dışarıdan gelmek üzere, dışa bağlı bir kalkınma hamlesi yürümüştür. Yabancı sermayeye trafik me­ murluğu yapıcı bir tutumla geldik bugüne kadar. Memleketin anameselelerini, yabancı sermayeler pro­ jeler halinde getirdiler; hükümetler ya kırmızı ışık yaktı, ya yeşil ışık yaktı. Türkiye'nin ihtiyacı nedir, nasıl yapılması lâzımdır, hangi yabancı sermayeler arasında bunu rekabet ettirerek, millî menfaatimizi en iyi gerçekleştireceğiz, bu tatbikat bundan önce ya­ pılamadı. Kalkınma kendi kendine yürüdü, organisazyon ve takip sistemleri kurulmamış idi, materya­ lizme sapma vardı ve anarşik bir ortama girilmiş idi. tşte bugünkü Hükümetin çalışmalarını değerlendi­ rirken, hangi noktadan hangi şartlar altında işe baş­ landığını tespit etmekte faydalar vardır. Bu saydığım meseleler, bugünkü Hükümetin meydana getirdiği meseleler değildir, daha önce üst üste birikerek yığıl­ mış meselelerdir. Bu Hükümet, bu meseleleri meyda­ na getirmekten sorumlu değildir. Bilâkis bu Hükü­ met, işte eskiden birikerek gelen bu meseleleri hallet­ me vazifesini üzerine almış bir hükümet olarak 2 yıl­ dan beri geceli gündüzlü çalışıyor. Muhterem Başkan, muhterem milletvekilleri; bu­ günkü Hükümet olarak işe başlarken, her şeyden im­ ce, büyük hedefimiz ve hareket noktamız şu olmuş­ tur : Milletimiz tarihin en şerefli milletidir, Çağ açıp — 258 —