Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 2, Sayı: 7, Aralık 2014, s.202-215 Meryem Berrin BULUT1 KADINLARIN YÜKSEK POZİSYONLARA GELEMEME NEDENLERİ2 Özet Bu çalışmada yüksek kariyer basamaklarında kadınların daha az sayıda bulunma nedenleri ile kadınların yüksek pozisyonlara gelebilmelerinin nasıl teşvik edilebileceği konusu ele alınmıştır. Araştırmanın çalışma grubunda politika, üniversite ve iş hayatında yüksek yönetim pozisyonlarında aktif olarak görev yapan sekizi kadın ve dokuzu erkek olmak üzere toplam 17 kişi yer almıştır. Veriler araştırmacı tarafından geliştirilen ve 21 sorudan oluşan yapılandırılmış bir görüşme formu yardımıyla toplanmıştır. Veriler betimsel analiz yardımıyla çözümlenmiştir. Bulgular, kadınların yüksek pozisyonlara gelmelerinde iyi iletişim becerisi, hırs, zekâ, çok çalışma ve yetenek faktörlerinin önemli olduğunu, fakat kadınlar için çocuk sahibi olmanın, ‘yaşlı erkekler iletişim ağı’ kültürünün ve kadınların tercihlerinin kadınların yüksek pozisyonlara gelmelerinde birer bariyer olduklarını ortaya koymuştur. Araştırmada bu bariyerlerin kaldırılması için kadınların kariyerlerinin başlangıcında net hedefler belirlemeleri, evdeki iş dağılımı ve çocuk bakımının kadın ve erkek için eşit olması, kaliteli çocuk bakımı olması ve yüksek pozisyonlarda bulunan kadınların daha fazla medyada olmaları önerilmektedir. Anahtar Kelimeler: Kadınlar, Cam Tavan, Yüksek Pozisyonlar THE REASONS FOR WOMEN THAT THEY ARE NOT ABLE TO COME TO HİGH POSITIONS Abstract In this study, the reasons for women why they are so less in high career positions and how women can be promoted to higher career positions are discussed. The sample of this research consists of eight women and nine men who are employing in higher positions in politics, at the universities and in business life, a total of 17 people. Data were collected with use of structured interview form which is Arş. Gör., Ahi Evran Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Psikoloji Bölümü, berrin_teke@yahoo.com Bu çalışma yazarın yüksek lisans tezinin bir bölümünün genişletilmiş halidir ve bu çalışmanın bir bölümü 8-9 Nisan 2014 tarihleri arasında Kırşehir’de düzenlenen II. Toplum ve Aile Çalıştayı’nda bildiri olarak sunulmuştur. 1 2 203 Kadınların Yüksek Pozisyonlara Gelememe Nedenleri developed by the researcher and consists of 21 questions. Data were analyzed with the help of descriptive analysis techniques. The results showed that good communication skills, ambition, intelligence, hard working and talent are important factors for women for high positions but having children, “Old Boy’s Network” culture and women’s preferences are barriers for women for high positions. In this study, to break down the barriers, it is recommended that women must clarify clear objectives at the beginning of their careers, the distribution of work at home and child care must be equal for men and women, there must be a high quality child care and women with high positions should appear more in the media. Keywords: Women, Glassceiling, Top Positions GİRİŞ Yüksek pozisyonlarda neden kadınlara göre daha fazla sayıda erkek bulunmaktadır? Neden bazı kadınlar yüksek pozisyonlara gelebilirken diğerleri gelememektedir? Erkeği öne çıkaran normların ve değerlerin egemen olduğu bir dünyada bir kadın olarak yüksek bir pozisyona nasıl gelinebilir? Kuşkusuz, kadınların yüksek pozisyonlara gelememe nedenlerine ilişkin bu türde binlerce soru sorulabilir. Ne şekilde olursa olsun (politikada, üniversitede veya iş hayatında) yüksek pozisyona gelebilmek için öncelikle yüksek düzey olarak adlandırılan düzeyin altındaki kariyer pozisyonlarına gelmek gerekmektedir. Yüksek düzeydeki yöneticilik pozisyonlarında bulunan kadınların yüzdesinin yüzde 5 ve orta düzeydeki yöneticilik pozisyonunda bulunanların yüzdesinin de yüzde 30 olduğu bilinmektedir (Woman Capital, 2007:12). Bu önemli bir sorundur, fakat kadınların orta düzey yöneticilik pozisyonundan yüksek düzeye geçebilmesi için gerekli olan yeterliliklerin hala net bir biçimde belirlenemez oluşu daha önemli bir sorun olarak görülmelidir. Seibert, Crant & Kraimer (1999:417) proaktif kişilik özelliği ve kariyer başarısı arasındaki ilişkiyi araştırmış ve proaktif bir kişi, çevre değişimini etkileyebilen birey olarak tanımlanmıştır. Bu kişiler zeki, girişimci, fırsatları yakalayabilen, gerçeklik duygusu olan ve kendilerini geliştirebilecekleri çevreleri seçebilen ve yaratabilen kişilerdir (Covey, 2006:56). Daha az proaktif olan kişiler pasif ve reaktiftirler, ortamı değiştirmektense çevreye uyum sağlamaya eğilimlidirler. Proaktif kişiliğin kariyer başarısının hem nesnel (maaş ve ikramiyeler) hem de öznel (kariyer memnuniyeti) göstergeleri ile olumlu ilişki içinde olduğu görülmektedir (Crant, 1995 aktaran Seibert, Crant & Kraimer, 1999:417). Yüksek pozisyona gelebilmek için gerekli olan özellikler; özgüven, yaratıcılık, hırs, girişimcilik ve risk alma (Cascio & Aguinis, 2005:359); sorumluluk ve düşük duygusal dengesizlik ve yüksek dışadönüklük puanıdır (Judge, Higgins, Thoresen & Barick, 1999:423). Jones & Whitmore (1995:387) hırsın bireyin yüksek seviyeye gelip gelemeyeceğini yordadığını bulmuştur. Burada karşımıza çıkan soru, yüksek pozisyonlarda kadınların azlığının bu özelliklerin eksikliğiyle açıklanıp açıklanamayacağıdır. Ev durumu, rol modelinin olmaması ve özgüven eksikliğinin (McKinsey & Company, 2007:7) kadınların yüksek pozisyonlardaki azlığında önemli bir rol oynadığı söylenebilir. ‘Kadınların yüksek pozisyonlara gelmeleri’ güncel bir konudur. Medyada yüksek pozisyonlarda az sayıda kadın olduğu vurgulanarak anlatılmaktadır. Dünyada cumhurbaşkanlarının ve bakanların sadece yüzde 5’i kadındır ve kadınların sadece yüzde 3’ü yüksek pozisyona sahiptir (Adler, 1996 aktaran Yukl, 2006:448). Merkezi istatistik ofisinin yayınlamış olduğu rakamlara göre, en yüksek maaşların yüzde 12’den azı kadınlara gitmektedir. Erkekler genelde yüksek seviyede daha iyi maaşı olan işlere sahiptirler. Avrupalı bir kadın The Journal of Academic Social Science, Yıl: 2, Sayı: 7, Aralık 2014, s. 202-215 Meryem Berrin Bulut 204 ortalama olarak, aynı seviyedeki bir erkekten yüzde 15 daha az kazanmaktadır. Kadınların eğitim seviyelerinin yükselmesine rağmen, bu yükseliş kadın yöneticilerin sayısına bir artış olarak yansımamaktadır (de Volkskrant, 2008). Utrecht Üniversitesi’nin haftalık dergisi olan Ublad’a göre, 2010 yılında Lizbon’da yapılmış olan görüşmelere göre üniversitelerdeki öğretim üyelerinin dörtte birinin kadın olması gerekmektedir. Utrecht Üniversitesi’nde şu anda öğretim üyelerinin yüzde 14,4’ü kadındır (Ublad, 2007). Yukarıda belirtilmiş olan yüzdelerden çıkan sonuç, yüksek pozisyonlarda bulunan kadın oranının oldukça az olduğudur. Diğer bir deyişle yönetim seviyesi ve kariyer basamağı yükseldikçe, bu seviyelerdeki kadın oranı düşmektedir. Bununla birlikte en yüksek maaşların çok azı kadınlara gitmektedir. Bu durum kadınların daha az yeterli oldukları veya daha az yeteneklere sahip oldukları algısını güçlendirmektedir. Yönetim, zamanın çoğunun diğer bireylerle iletişim içinde geçirildiği bir pozisyon olarak tanımlanabilir. Başarılı yöneticiler hızlı terfi etmekte ve bu süreçte iletişim ağı önem kazanmaktadır (Luthans, 1988:129). Maister (1997:23)’e göre ise sürekli başarı için temel olan güvendir. Profesyonel başarı için yetenekten daha fazlasının gerekli olduğu da saptanmıştır. İş hayatında başarılı bir kariyer ortaya koyarak yükselen insanlar, zannedildiği gibi diğerlerinden daha zeki değildirler, fakat daha fazla enerji ve sorumluluğa sahip oldukları söylenebilir. Bunun yanında kariyer başarısını sağlayacak belirli kriterler olduğu aşikardır. Sonuç odaklılık, stratejik düşünme, yenilikçilik, ilham verme (Leren in Organisaties, 2006:24) yüksek pozisyonlar için gerekli olan özelliklerdir. Judge, Higgins, Thoresen & Barick (1999:423) sorumluluk ve genel zihinsel kapasitenin iş memnuniyetini ve kariyer başarısını olumlu yordadığını ve duygusal dengesizliğin kariyer başarısını olumsuz yordadığını bulmuştur. Aynı zamanda yüksek gelişime açıklık yaratıcılığı vurgulamaktadır ve yönetimsel memnuniyetin iyi bir göstergesidir. Jones & Whitmore (1995:387) yüksek pozisyona ulaşmada değerlendirme merkezinin (Assessment Center) yordayıcı değerini araştırmışlardır. Ayrıca katılımcıların etkililiği için değerlendirme merkezinin sonuçlarının yordayıcı olup olmadığını araştırmışlardır. Araştırmalarının sonuçları, değerlendiriciler tarafından gözlemlenen hırsın (kariyer motivasyonu) hem gelişim etkinliğini (olumsuz) hem de yüksek pozisyona ulaşmayı (olumlu) yordadığını göstermiştir. Diğer bir deyişle, değerlendirme merkezinin kariyer gelişimini güçlü bir şekilde yordadığı görülürken, etkililiği yordama değerinin sınırlı kaldığı anlaşılmaktadır. Rosen & Jerdee (1974:511) cinsiyet ön yargısının adayların yönetim pozisyonu için değerlendirilmelerindeki etkisini araştırmış ve erkek adayların eşit seviyedeki kadın adaylara göre daha fazla kabul gördükleri ortaya çıkmıştır. Wolfram, Mohr & Scyns (2007:19) yöneticiler için mesleki saygının üzerinde cinsiyetin etkisini belirlemeye çalıştıkları araştırmalarında kadın yöneticilerin erkek yöneticilere göre daha az mesleki saygı görmekte oldukları; kadın yöneticilerin denetimindeki erkek çalışanların daha az mesleki saygı gösterdikleri ortaya çıkmıştır. Kadın ve erkek yöneticilerin kariyer gelişimlerinde kadınların arka planda kaldıkları da saptanmıştır (Powell & Butterfield, 1994:69). Buna göre, kadınlar erkeklerle aynı eğitimi tamamlamış olup, aynı aile yapısına sahip olsalar bile, erkeklerle aynı pozisyona gelememektedirler. Buna ek olarak, başlangıç maaşı düşük olan kadınların, maaş artışlarının düşük yüzdelerle arttığı bulunmuştur (Rosenbaum, 1984 aktaran Stroh, Brett & Reilly, 1992:252). Hurley & Sonnenfeld (1998:185)’e göre daha uzun çalışma süresi olan bireylerin yönetim pozisyonu için seçilme olasılıkları daha yüksektir. Erkekler genel olarak daha uzun çalışma sürelerine sahiptirler. Bu yüzdendir ki, yüksek pozisyonlara daha hızlı seçilebilmektedirler. Tharenou, Latimer & Conroy (1994:920)’a göre eğitim ve geliştirme The Journal of Academic Social Science, Yıl: 2, Sayı: 7, Aralık 2014, s. 202-215 205 Kadınların Yüksek Pozisyonlara Gelememe Nedenleri bireyin yüksek pozisyona gelip gelemeyeceğini yordamaktadır; bu sadece erkekler üzerinde bir etkiye sahiptir. Book (2001:198) on dört yönetici kadının çalışma şeklinin profilini çizdiği çalışmasında kadınların başarılı olmaları için gerekli olan özellikleri; öz güven, müşteri gereksinimlerini algılayabilme ve yöneticilikte kadınsı özellikleri kullanma olarak tespit etmiştir. Daha önce yapılmış olan çalışmalardan kadınların düşük benlik saygısına (Deaux, 1979:572), korkuya (Wood & Greenfield, 1976:375), daha az kararlılık ve örgütsel kapasiteye (Moses & Boehm, 1975:529), düşük motivasyona ve becerilere sahip oldukları (Rosen & Jerdee, 1974:512) bulunmuştur. Tracy (2007:84)’nin de ifade ettiği gibi:‘Başarıya giden yolda yenmemiz gereken en büyük düşman beceri ve fırsat eksikliği değil; kaybetme korkusu, reddedilmek ve bunu uyandıran bütün şüphelerdir.’ Kadınlar kendi yetenekleri ve nitelikleri hakkında genelde çekingen olup; utangaç, çok şüpheci ve belirsiz davranışlar gösterebilmektedirler. Nitelikli işler ortaya koymak isteyen kadınların işi doğru yapmaya (doing things right); erkeklerin de zor işleri başarmak ve ne yapabileceklerini göstermek için doğru işi yapmaya (doing the right things) yöneldikleri gözlenmektedir. Diğer bir deyişle, erkekler kadınlara göre daha rekabetçidirler (Heiliger, 2007:556). Kadınlar kendi başarılarını ön planda tutmamaktadırlar. Yüksek seviyedeki erkekler bunu daha çok yapmakta ve güç sahibi olmayı sevmektedirler (Asscher, 2007:296). Kadınların erkeklerle aynı değeri kazanabilmeleri için daha çok çalışmaları gerekmektedir. Kadınların belirli örgüt kültürlerinde (daha çok takımlarla çalışıldığında, sadece yukarıdan aşağıya iletişim olmadığında ve kadınların girişimde bulunmaları için olanaklar olduğunda) daha iyi çalıştıklarını ve orada daha yüksek pozisyonlara gelebildiklerini belirten yeteri kadar araştırma bulunmaktadır (McKinsey & Company, 2007:10). Matsumoto & Juang (2004:399) ve Fischer, Rojahn & Struyk (2007:5)’ın araştırmalarında örgüt kültürünün erkeklere ve kadınlara ait standartları ve değerleri arasındaki farklar belirtilmiştir. Bireycilik, yarışma, maddi ödülün önemi, yüksek performans baskısı, yüksek zaman harcama, hırs ve girişimcilik erkeklere ait standartlar ve değerler iken; toplulukçuluk, çalışma arkadaşlarına önem verme, olumlu geri bildirim, kişisel gelişim, iş-özel hayat dengesinin önemi, bağımlı olmak, hırslı olmamak ve duygularını belli etmek kadınlara ait standartlar ve değerlerdir. Catalyst (2006:7 ve 2007:9)’in araştırma sonuçlarına göre kadın ve erkek yöneticiler arasında belli farklar bulunmaktadır. Kadın yöneticiler insan odaklı davranış (destekleme, ödüllendirme ve mentorlük yapma); erkek yöneticiler ise iş odaklı davranış (delege etme, yukarıdan etkileme ve problem çözme) göstermektedirler. Aynı zamanda icra kurulu başkanlarının sadece erkek olabileceğini düşünmektedirler (we think of CEO’s, we think of men). Araştırmalar ‘think-leader-think-male’ paradigmasının hala geçerli olduğunu onaylamaktadır. Kadınlar erkekler tarafından tipik olmayan (alışılmamış) yöneticiler olarak görülmektedirler (Schein, Mueller, Litucht & Liu, 1996: 34). Kadınların yüksek pozisyonlara ulaşmalarını engelleyen fenomen ‘Cam Tavan’ (Glass Ceiling) olarak adlandırılmaktadır. Bu, görünmez yapay engelleri gösteren bir metaforu içerir. Bu davranışsal ve örgütsel ön yargılar (sıklıkla erkekler tarafından), kadınların özel şirketlerde ve kamu kurumlarında yüksek pozisyonlara gelmelerini engellemektedir (Matlin, 2008:222). Kadınlarla örgüt hakkında daha az önemli bilgi paylaşılmakta, kadınlar örgüt hakkındaki bilgilerini zenginleştirmek için daha az fırsata sahip olmakta, kadınların yüksek pozisyonlara gelebilmeleri için çok yüksek standartlar konulmakta, kadınlar resmi olmayan (sosyal) iletişim ağlarından uzak tutulmaktadır. Bu ayrımın doğal bir sonucu olarak kadınlar, çalışma hayatında The Journal of Academic Social Science, Yıl: 2, Sayı: 7, Aralık 2014, s. 202-215 Meryem Berrin Bulut 206 yükselme konusunda erkeklerle eşit fırsatlara sahip olamamaktadırlar (ayrımcılık) (Yukl, 2006:444). Tharenou, Latimer & Conroy (1994:899) tarafından kadın ve erkek yöneticiler üzerine yapılan araştırmanın sonuçlarına göre cinsiyet erkeklerde iş deneyimi ve yönetim alanındaki ilerlemelerde olumlu bir etkiye sahipken; kadınlar için yönetimsel ilerlemede olumsuz bir etkiye sahiptir. Erkek hiyerarşisi kadınların öz güvenlerini azaltmaktadır. Bu nedenle de kadınlar yüksek pozisyonlardan uzak durmaktadırlar. Yüksek pozisyonlardaki erkeklerin neredeyse tamamı evli/birlikte yaşamakta iken; aynı pozisyonlardaki kadınların yaklaşık yarısı yalnız yaşamaktadır (McKinsey & Company, 2006:16; 2007:5). Kadınlar çevrenin tepkisine bağımlıdırlar ve bu tepkiden dolayı kimi durumda kendi yollarını seçmekten kendilerini alıkoyabilmektedirler (Söentken, 2007:152). McKinsey & Company (2006:7 ve 2007:13)’nin yapmış oldukları araştırmanın sonuçlarına göre kadınlar ailelerine daha fazla zaman ayırmak için kariyerlerine son vermektedirler (kariyerlerine son verme kadınlarda yüzde 37 iken erkeklerde yüzde 24). Avrupalı bir kadın Avrupalı bir erkeğe göre ev işlerini üstlenme konusunda iki kat daha fazla sorumludur (ev işleri kadınlar için bir günde ortalama 4,29 saat iken erkekler için 2,18 saat). Erkekler ‘ekmek kazanıcılar’ ve kadınlar ‘ev işi yapıcılar’ olarak görülmektedir. Kadınların ve erkeklerin çoğu bu rol modeline alışmışlardır ve kültür değişimini kabul etmek zor olmaktadır (Guillaume & Pochic, 2007:23). Bu yüzden kadınların çoğu tercihlerini erkek yöneticilerden yana kullanmaktadır. Bu konuyla ilgili olarak dört mit bulunmaktadır (Women Capital, 2007:6); 1.Mit. Bu oyunu oynamak için sadece bir yol bulunmaktadır- o da erkeksi yoldur. 2.Mit. Kadınlar bunu yapamazlar. Bir kadın bir hata yaptığı zaman, ikinci bir şansı yoktur. 3.Mit. Erkekler ‘ekmek kazanıcıdırlar’. 4.Mit. İyi bir anne her zaman çocuğunun yanında olur. Genel bir ifadeyle kadınlar çok yumuşak olarak değerlendirilirken; erkeklere ait özelliklerle tepki verdikleri zaman kadınsı olarak görülmemektedirler (Catalyst, 2007:15). Bununla birlikte kadınlar kendilerini başarılı olarak tanımlamakta da güçlük çekmektedirler. Kadınlar için başarı daha çok aile hayatı ile birleştirilmiştir. Bunun sonucu olarak çoğunlukla iş hayatı dışında kalmaktadırlar (McKinsey & Company, 2007:21). Yukarıda bahsedilen araştırmalar uygulama için umut vericidir, fakat yüksek pozisyonlardaki kadınların azlığı ve bu pozisyonlara gelememeleri hakkında çok az şey bilinmektedir. Öte yandan yüksek yönetim pozisyonundaki kadınların benzersiz kişilik özelliklerine sahip olup olmadıkları da açık değildir. Bu çalışmada Hollanda’daki politika, üniversite ve iş hayatında yüksek yönetim pozisyonlarında aktif olarak görev yapan katılımcıların görüşleri ile bir durum değerlendirmesi yapmak amaçlanmıştır. Bu kapsamda, kadınların ve erkeklerin yüksek pozisyonlara nasıl geldikleri, bu pozisyonlara gelebilmek için hangi özelliklerinin önemli olarak görüldüğü sorularak analiz edilmeye çalışılmıştır. Amaç Bu çalışmada kadınların kamusal ve özel alandaki sorunlu durumlarından dolayı, yüksek kariyer basamaklarında daha az sayıda bulunma nedenleri ile yüksek pozisyonlara gelebilmelerinin nasıl teşvik edilebileceği konusu ele alınmıştır. Bunu belirlemek amacıyla yüksek pozisyonlarda görev yapan 17 katılımcının görüşleri ile aşağıdaki soruların yanıtları aranmaya çalışılmıştır. a. Katılımcılara göre kendi pozisyonlarına ulaşabilmede hangi faktörler rol oynamıştır? The Journal of Academic Social Science, Yıl: 2, Sayı: 7, Aralık 2014, s. 202-215 207 Kadınların Yüksek Pozisyonlara Gelememe Nedenleri b. Katılımcıların bu pozisyona gelme yolları nasıl olmuştur? c. Yüksek pozisyonlar için vazgeçilmez olan en önemli özellikleri neler olarak görmektedirler? d. Az sayıda kadının yüksek pozisyonlarda bulunmasının sebeplerini neler olarak görmektedirler? e. Kadınların gelişmelerini teşvik edecek yollar hakkındaki görüşleri nelerdir? Yöntem Çalışma Grubu Araştırma, Hollanda’da politika, üniversite ve iş hayatında yüksek yönetim pozisyonlarında görev yapan sekizi kadın ve dokuzu erkek olmak üzere toplam 17 kişi üzerinde yürütülmüştür. Katılımcıların yaş ortalaması M= 46,65 ve standart sapma SD= 6,07’dir (38-63 yaş aralığı). Katılımcıların hepsi Hollanda vatandaşıdır. Yüksek pozisyon kategorilere ayrılarak çalışma grubunda maksimum çeşitlilik sağlanmaya çalışılmıştır. Bu amaçla, siyasette aktif olanlar (VVD, D66 ve yeşil solcular partileri) (N=3), üniversitede öğretim üyesi olanlar (Utrecht, Wageningen ve Erasmus üniversiteleri) (N=6) ve iş yaşamında aktif olarak üst düzey yönetim görevinde bulunanlar (AbnAmro, Ormit, Sanoma, Cbs, Aegon, Rabobank, FrieslandfoodsDomo ve Logica şirketleri) (N=8) olmak üzere üç grup oluşturulmuştur. Politika için yüksek pozisyon şartı olarak Avrupa parlamentosu üyesi, meclis üyesi ve bakan olarak çalışıyor olmak yeterli görülmüştür. Üniversite öğretim üyeliği için ‘Prof.Dr.’ unvanı almak ve iş hayatı için minimum 500 çalışanı yöneten yönetici (genel yönetim kurulu, genel müdür yardımcıları, denetim kurulu ve yönetim kurulu sekreterleri, genel müdür ve insan kaynakları müdürü) olmak yeterli görülmüştür. Veri Toplama Araçları Araştırmanın verileri araştırmacı tarafından geliştirilen yapılandırılmış görüşme formu yardımıyla toplanmıştır. Veri toplama aracında literatüre temellendirilmiş toplam 21 adet soru yer almıştır. Yapılandırılmış görüşmede amaç, katılımcıların vermiş oldukları bilgiler arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları saptamak ve buna göre karşılaştırmalar yapmaktır (Brannigan, 1985 aktaran Yıldırım & Şimşek, 2013). Nitel araştırma tekniklerine uygun olarak hazırlanan görüşme formunun kapsam ve içerik geçerliliği uzman görüşleri alınarak sağlanmaya çalışılmıştır. Veriler Hollanda’nın değişik bölgelerinde görev yapan katılımcılardan toplanmıştır. Katılımcılarla görüşme yapılmadan önce randevu alınmış ve veriler onlar için uygun bir zamanda ve kendi çalışma ortamlarında toplanmıştır. Verilerin Çözümlenmesi Araştırmada yapılandırılmış görüşme formu yardımıyla toplanan veriler betimsel analiz tekniğine uygun olarak çözümlenmiştir. Bu kapsamda nitel araştırma desenlerinden ‘durum çalışması’ kullanılmıştır. Nitel durum deseninin en önemli özelliği bir veya birkaç durumun derinliğine araştırılmasıdır (Yıldırım & Şimşek, 2013:83). Katılımcıların birbirine benzeyen yanıtları bütünleştirilerek ortak ifadeler altında toplanmıştır. Nitel araştırmalarda geçerlilik ve güvenilirlikle ilgili alınan bir takım önlemler vardır, fakat bu önlemler nicel araştırmalarda alınan önlemlerden önemli ölçüde farklıdır. Nitel araştırmada geçerlik araştırmacının konuyu olduğu gibi ve objektif gözlemesi anlamına gelir (Kirk & Miller, 1986 aktaran Yıldırım & Şimşek, 2013:289). Bu amaçla geçerliliği sağlamak, bu araştırmada elde edilen verileri ve ulaşılan sonuçları teyit etmek için meslektaş teyidi The Journal of Academic Social Science, Yıl: 2, Sayı: 7, Aralık 2014, s. 202-215 208 Meryem Berrin Bulut kullanılmıştır. Buna ek olarak bu araştırmada geçerliliği sağlamak için yüz yüze görüşmelerde derinlemesine ve ayrıntılı bilgi toplanmış ve görüşülen bireylerden doğrudan alıntılara yer verilmiştir. Nitel araştırmalarda güvenilirlik farklı bir anlam kazanmaktadır. İnsan davranışı sürekli değiştiği ve karmaşık bir özelliğe sahip olduğu için hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın sosyal bir olayın birebir tekrarı mümkün değildir. Aynı zamanda iki farklı araştırmacının aynı verileri aynı şekilde yorumlaması da mümkün değildir (Yıldırım & Şimşek, 2013:293). Bu çalışmada güvenilirliği sağlamak için çalışma grubunu oluşturan bireyler açık bir biçimde tanımlanmış, verilerin nasıl toplandığı ve analiz edildiği açık bir şekilde belirtilmiştir. Bulgular a) Katılımcılara göre kendi pozisyonlarına ulaşabilmede hangi faktörler rol oynamıştır? Politikadan katılımcılar merak, iletişim ağı, girişimcilik, iş ortamı, şans, tesadüf ve yeteneğin; öğretim üyeleri çok yayın yapma, öz güven, iletişim ağı, çok çalışma, yetenek, çaba, iyi bir aile ortamı ve şansın; iş hayatından katılımcılar yetenek, tutku, enerji, iyi iletişim, zekâ, azim, şans, iletişim ağı ve iyi bir rehberliğin önemli olduğunu belirtmişlerdir. Tablo 1’de farklı kategorilerden bazı katılımcıların görüşmelerinde öne çıkan söylemleri belirtilmiştir. Tablo 1. ‘Katılımcılara göre kendi pozisyonlarına ulaşabilmede hangi faktörler rol oynamıştır’ sorusuna ilişkin yanıtlar. Katılımcılar Katılımcı 2 Cinsiyet Kategori Erkek Politika Yanıt ‘Cinsiyetim bu pozisyona ulaşmamda olumlu bir etkiye sahiptir.’ Katılımcı 4 Kadın ‘Diğerlerinin söylemlerine fazla takılmayın ve kendiniz Üniversite olun.’ Katılımcı 5 Kadın ‘Doğru zamanda doğru yerin mevcut olması.’ Katılımcı 11 Kadın ‘Patron olmaktan zevk almak ve bu işi sevmek.’ Katılımcı 12 Kadın İş Hayatı ‘Kendiniz olarak kalmak ve çevreye ayak uydurmaya çalışmamak; diğer bir deyişle bir bayan olarak bir erkek gibi davranmamak.’ b) Katılımcıların bu pozisyona gelme yolları nasıl olmuştur? Politikadan katılımcılar merak, hırs ve çok çalışma; öğretim üyeleri öncelikli olarak çok sayıda yayın yapma, şans, tesadüf, iyi bir iletişim ağı, çok çalışma ve çaba; iş hayatından katılımcılar bir kişinin önerisi üzerine, kendi güçleriyle, fırsatlardan yararlanarak, öğrenmeye meraklılık, çok çalışma, tesadüfî olarak, hırs, yetenek ve azim ile bu pozisyona geldiklerini belirtmişlerdir. Tablo 2’de farklı kategorilerden bazı katılımcıların görüşmelerinde öne çıkan söylemleri belirtilmiştir. The Journal of Academic Social Science, Yıl: 2, Sayı: 7, Aralık 2014, s. 202-215 209 Kadınların Yüksek Pozisyonlara Gelememe Nedenleri Tablo 2. ‘Katılımcıların bu pozisyona gelme yolları nasıl olmuştur’ sorusuna ilişkin yanıtlar. Katılımcılar Katılımcı 2 Cinsiyet ‘Kendi kapasitemden dolayı yüzeye çıktım, boş bir pozisyon Erkek Politika Katılımcı 4 Yanıt Kategori Kadın vardı ve biraz da şans ile bu pozisyona geldim.’ ‘Tek taraflı meşgul olmayı seviyorum, kendi becerilerine güvenmek, kendini daha çok olumlu geribildirime Üniversite yönlendirmek ve etrafındaki olumsuz şeyleri göz ardı etmek.’ Katılımcı 11 Kadın ‘Ben fark edildim ve teklif aldım, çok şanslıydım.’ Katılımcı 12 Kadın ‘Ben dürüstüm, anlaşma anlaşmadır, gördüğün şey sahip İş Hayatı olduğun şeydir (what you see is what you get).’ c) Yüksek pozisyonlar için vazgeçilmez olan en önemli özellikleri neler olarak görmektedirler? Politikadan katılımcılar hızlı olma, değişime uyum sağlayabilme, meraklılık, tutku, ilham verme, iyi iletişim becerileri, zekâ, çok çalışma ve şansın; öğretim üyeleri yetenek, öz güven, hırs, hedef odaklılık, çok çalışma, meraklılık, özerklik, zekâ, iletişim ağı, çaba, sosyal beceriler ve kanıtlanmış başarının; iş hayatından katılımcılar ise empati, vizyon sahibi olma, bilgelik, esneklik, hız, tutku, azim, iletişim ağı, sosyal beceri, çok çalışma, şans, motivasyon ve iyi iletişim kurabilmenin vazgeçilmez olduğunu belirtmişlerdir. Tablo 3’te farklı kategorilerden bazı katılımcıların görüşmelerinde öne çıkan söylemleri belirtilmiştir. Tablo 3. ‘Yüksek pozisyonlar için vazgeçilmez olan en önemli özellikleri neler olarak görmektedirler’ sorusuna ilişkin yanıtlar. Katılımcılar Cinsiyet Katılımcı 1 Kadın Katılımcı 2 Erkek Katılımcı 4 Kadın Katılımcı 6 Kadın Katılımcı 10 Kadın ‘Büyük çizgileri iyi görebilmek.’ Politika Kadın ‘İşinden zevk almak ve altında çalışanları kendine bağlamak.’ ‘Kendi hayatına kendinin yön vermesi.’ Üniversite ‘Evden destek alabilmek.’ ‘Empati, liderlik becerisi, aşırı derecede zeki olmak, risk İş Hayatı Katılımcı 17 Yanıt Kategori almaya hazır olmak, kanıtlanmış başarı.’ ‘Duyguları açığa çıkarabilmek.’ d) Az sayıda kadının yüksek pozisyonlarda bulunmasının sebeplerini neler olarak görmektedirler? Politikadan katılımcılar kadınların kendi tercihleri, çocuk sahibi olma ve ayrımcılık; öğretim üyeleri ‘yaşlı erkekler iletişim ağı’ kültürü, çocuk sahibi olma, kadınların kendi tercihleri, diğer rol paylaşımları ve yarı zamanlı çalışma; iş hayatından katılımcılar çocuk sahibi olma, erkeklerin hâkimiyeti, yarı zamanlı çalışma ve kadınlar için arkadaşça olmayan örgüt kültürü olarak belirtmişlerdir. Tablo 4’te farklı kategorilerden bazı katılımcıların görüşmelerinde öne çıkan söylemleri belirtilmiştir. The Journal of Academic Social Science, Yıl: 2, Sayı: 7, Aralık 2014, s. 202-215 210 Meryem Berrin Bulut Tablo 4.‘Az sayıda kadının yüksek pozisyonlarda bulunmasının sebeplerini neler olarak görmektedirler’ sorusuna ilişkin yanıtlar. Katılımcılar Katılımcı 2 Cinsiyet Yanıt Kategori ‘Erkeklerin yetersiz sorumluluk sahibi olmaları, kadınların Erkek Politika erkeklere daha az sorumluluk vermeleri ve kadınların para kazanmak için daha az dürtü hissetmeleri.’ Katılımcı 5 Kadın Üniversite ‘Erkeklerin kadınlar hakkındaki düşünceleri ve kadınların kendileri hakkındaki düşünceleri, kadınlar yüksek pozisyonların içerikleri hakkında tam olarak bilgi sahibi değiller ve bu pozisyonların ne kadar iyi olduklarını da bilmiyorlar.’ Katılımcı 10 Kadın ‘Bu pozisyonda olmak çok zor, inanılmaz derecede fazla İş Hayatı yatırım yapman gerekmektedir. Evde de işleri yoluna koyman gerekiyor. Her şeyi aynı anda yapamazsın ve bu yüzden seçim yapmak zorundasın. Gerçekte bu pozisyonları tercih eden az sayıda kadın bulunmaktadır.’ e) Kadınların gelişmelerini teşvik edecek yollar hakkındaki görüşleri nelerdir? Politikadan katılımcılar ve öğretim üyeleri iyi bir çocuk bakımı, esnek çalışma saatleri ve kadınlar için kontenjan olması; iş hayatından katılımcılar kadınlar için doğru şartların oluşturulması, kadınlar için kontenjan olması, iyi bir çocuk bakımı, eşit ev işi dağılımı, çok sayıda genç kadının işe alınmaları ve doğum sonrası işe dönüş düzenlemeleri olarak belirtmişlerdir. Tablo 5’te farklı kategorilerden bazı katılımcıların görüşmelerinde öne çıkan söylemleri belirtilmiştir. Tablo 5. ‘Kadınların gelişmelerini teşvik edecek yollar hakkındaki görüşleri nelerdir’ sorusuna ilişkin yanıtlar. Katılımcılar Katılımcı 3 Cinsiyet Yanıt Kategori Kadın ‘Ev koşullarını değiştirmek, hükümetin kadınların ve Politika erkeklerin eşit şanslara sahip olmaları için etkisinin olması. Kadınların ve erkeklerin çocuklara yatırımları eşit olmalıdır.’ Katılımcı 8 Erkek Üniversite ‘Saçma geliyor olabilir, fakat en iyi yöntem kadınların çocuk sahibi olmalarını yasaklamaktır ve eğer kadınlar yetenekli iseler işyerinde kendilerini geliştirmek için tüm olanakların sağlanması gerekmektedir.’ Katılımcı 11 Kadın İş Hayatı ‘İyi bir işe sahip olan kadınlar daha fazla haberlerde yer almalıdırlar’ ‘Şirketlerin kadın çalışan almaya istekli olduklarını göstermeleri, kadınlar için engellerin kaldırılmaları ve kadınların şirketlerde iyi bir şekilde karşılanmaları gerekmektedir.’ The Journal of Academic Social Science, Yıl: 2, Sayı: 7, Aralık 2014, s. 202-215 211 Kadınların Yüksek Pozisyonlara Gelememe Nedenleri Genel olarak kadın ve erkek katılımcıların ve üç farklı kategorinin cevaplarının arasında büyük farklılıklar bulunmamaktadır. İyi iletişim becerileri, iletişim ağı ve yetenek yüksek pozisyonlara ulaşmada önemli bir rol oynamaktadır. Yüksek pozisyondaki insanların çoğu bu pozisyona ulaştıkları için çok şanslı olduklarını ve tesadüfî olarak bu pozisyona ulaştıklarını belirtmişlerdir. Bunlara ek olarak zekâ, hırs ve çok çalışmanın da önemli bir rol oynadığı düşünülmektedir. Yüksek pozisyondaki insanlara göre kadınlar kendileri yüksek pozisyona gelmek istememektedirler ve bu pozisyona ulaşmak için hiçbir çaba göstermemektedirler veya çok az çaba göstermektedirler. Şirketlerde egemen olan erkek kültürünün ve çocuk sahibi olmanın da kadınları yüksek pozisyonlardan alıkoyduğu düşünülmektedir. Şimdiye kadar daha fazla kadının yüksek pozisyona gelmesi gerektiği ile ilgili çok fazla şey söylenmiştir, fakat çok az şey olumlu olarak sonuçlanmıştır. Bu yüzden, en son seçenek olarak çoğu yüksek pozisyondaki katılımcıya göre belirli bir kontenjan belirlemek gerekmektedir. Katılımcılara göre, evde iyi bir iş bölümü, kaliteli çocuk bakımı ve kadınlara ihtiyaçları olan alanı vermek onların çalışma ortamındaki gelişmelerini hızlandıracaktır. Tartışma Yüksek kariyer basamaklarında kadınların oranı azdır ve kadınlar bu pozisyonlara gelmekte zorlanmaktadırlar/engellenmektedirler. Bu güncelliğini yitirmeyecek olan çok önemli bir konudur. Bu çalışmada, kadınların kamusal ve özel alandaki sorunlu durumlarından dolayı, kadınların yüksek kariyer basamaklarında az sayıda bulunma nedenleri ile yüksek pozisyonlara gelebilmelerinin nasıl teşvik edilebileceği konusu ele alınmıştır. Bu bağlamda Hollanda’da politika, üniversite ve iş hayatında yüksek yönetim pozisyonlarında aktif olarak görev yapan katılımcıların yüksek pozisyonlara nasıl geldikleri, bu pozisyonlara gelebilmek için hangi özelliklerinin önemli olarak görüldüğü, kadınlar için bariyerlerin neler olduğu ve kadınların gelişmelerinin nasıl teşvik edileceği sorularak analiz edilmiştir. Yapılan analizler sonucunda yüksek yönetim pozisyonu için; merak, yetenek, öz güven, değişime uyum sağlama, zekâ, çok çalışma, iletişim ağı, iletişim becerileri, hedef odaklılık, sosyal beceriler, çaba, esneklik ve hırs önemli olan özelliklerdir. Bu özellikler kadınlar ve erkekler için aynıdır. Bu sonuçlar Cascio & Aguinis (2005:359) tarafından yapılmış olan araştırmadaki yüksek pozisyonlar için hırsın gerekli olduğu bulgusu ile paralellik göstermektedir. Yüksek pozisyondaki insanlara göre az sayıda kadının yüksek pozisyonda olmasının nedenleri; kadınların kendi seçimleri (kadınlar yüksek pozisyonlara gelmek istememektedirler; çocuk bakımı ve ev işleri gibi farklı alanlara odaklanmaktadırlar), kadınlar için sınırlı imkânın olması, yaşlı erkekler iletişim ağı kültürü (yüksek pozisyonlarda yaşlı erkeklerin çoğunlukta olması), rol dağılımlarının olması (bir ilişkide kadınlardan daha fazla şey beklenmektedir, kadınların evdeki sorumlulukları daha fazladır ve çocuk sahibi olmak kadınların hayatlarında önemli bir rol oynamaktadır) ve kadınların kendilerini iki kere kanıtlamak zorunda olmalarıdır (ayrımcılık). Toplumsal cinsiyet kuramlarından ‘sosyal rol kuramı’ ile bu bulgular açıklanabilir. ‘Sosyal rol kuramı’ sosyal davranıştaki cinsiyet farklılıklarının ve benzerliklerinin nedenlerini anlamak amacıyla ortaya atılmıştır (Eagly, Wood & Diekman, 2000:123 aktaran Eckes, 2000). Sosyal rol kuramına göre, yetişkin sosyal rollerinden ortaya çıkan çağdaş etkiler ilk sosyalleşme veya biyolojiden daha çok yetişkin sosyal davranışındaki cinsiyet farklılıkları ile doğrudan ilişkilidir. Sosyal roller yetişkin cinsiyet farklılıklarının göstergesi olarak kabul edilmektedir (Eagly, 1987:9). Kadınların erkeklere göre düşük statülerinin davranışsal sonucu ve rollerdeki diğer cinsiyet farklılıkları kadınların ve erkeklerin farklı şekillerde davranmalarına neden olmuştur (Eagly, 1987:10). Kadınların ve erkeklerin eşit ortamlarla karşılaştıkları zaman farklı The Journal of Academic Social Science, Yıl: 2, Sayı: 7, Aralık 2014, s. 202-215 Meryem Berrin Bulut 212 davranışsal eğilimlerinden rol farklılıkları sorumlu olmaktadır. Cinsiyet rollerinin sosyal etkileşimlere doğrudan etkisi olmaktadır (Eagly, 1987:12). ‘Sosyal rol kuramı’ ‘cinsiyet-rol sosyalleşmesi kuramı’nın farklı bir şeklidir. ‘Cinsiyet-rol sosyalleşmesi kuramı’ bireyi şekillendiren bireye ve çevresel güçlere odaklanırken, ‘sosyal rol kuramı’ topluma ve insan grupları arasında toplumsal rol yapılarının davranışı nasıl şekillendirdiğine odaklanmaktadır. Diğer bir deyişle, sosyal rol kuramı kadın ve erkeğe karşı bireylerin somut davranış şekillerinden daha çok soyut toplumsal koşullara odaklanmaktadır (Helgeson, 2012:165). Kadınla ve erkekle ilişkili olan sosyal roller farklı beklentiler ve farklı beceriler ile ilişkili olduğu için kadın ve erkek, cinsiyetlerine uygun şekilde davranmaktadırlar. Sosyal rol kuramına göre kadın ve erkek, cinsiyet kalıp yargılarını büyük ölçüde doğrulamaktadırlar çünkü yapmış oldukları farklı roller onlardan farklı sosyal beklentileri de beraberinde getirmektedir (Vogel, Wester, Heesacker & Madon, 2003:520). Yine bu çalışmanın sonuçları ile paralellik gösteren bir başka çalışmanın sonucuna göre, kadınlar ve erkekler arasında birçok benzerlikler bulunmaktadır; farklılıklar da bulunmaktadır. Farklılıklar olduğu zaman bu genellikle cinsiyet kalıp yargıları üzerine temellendirilerek kadınların geleneksel kadınsı yollardan ve erkeklerin de geleneksel erkeksi yollardan hareket etmesine yol açmaktadır (Vogel, Wester, Heesacker & Madon, 2003:519). Yüksek pozisyondaki bir iş için yüzde yüz çaba göstermek gerekirken ve zamanının yüzde yüzünü vermek gerekirken, kadınlar yarı zamanlı işlere öncelik vermektedirler. Hollandalı kadınlar çocuk sahibi oldukları zaman daha az çalışmaktadırlar. Kariyerlerindeki bu duraklamadan dolayı yüksek pozisyonlar için gerekli deneyime sahip çok az sayıda kadın bulunmaktadır. Diğer taraftan, kadınların çoğu yüksek pozisyonlardaki işlerin içeriği hakkında bilgi sahibi değildirler ve bu yüzden bu pozisyonlara gelmek için isteksizdirler. Bu, kadınların model olarak alacakları az sayıda kadının yüksek pozisyonda olmasından da kaynaklanmaktadır. Literatürde (McKinsey & Company, 2006:7; McKinsey & Company, 2007:7; Rosen & Jerdee, 1974:511; Wood & Greenfield, 1976:376) belirtildiği gibi yüksek pozisyondaki kadınların basında göz önünde olmak ve üniversitelerde konuşmalara katılmak söz konusu olduğunda daha çok ön planda olmaları gerekmektedir. Böylelikle hayatlarının ve işlerinin içerikleri hakkında diğer kadınları bilgilendirebilirler. Literatüre (Women Capital, 2007:12) paralel olan bir diğer sonuç ise yüksek pozisyonlara daha fazla kadın getirebilmek için, öncelikle orta yönetim pozisyonunda yeterli sayıda kadının olması gerektiğidir. İlk olarak bir kadın kariyerinin başlangıcında bilinçli bir seçim yapmalı ve bu pozisyona ulaşmak için yüzde yüz hazır olmalıdır. Diğer bir deyişle, net hedefler belirlemelidir. Hedeflerini net bir şekilde belirledikten sonra, yatırım yapılmalıdır. Kariyer adımları ve seçeneklerine yardım etmek için kadınların mentörleri ve koçları olmalıdır. Evdeki iş dağılımı eşit olmalıdır ve eş ile iyi bir anlaşma yapılmalıdır (ev için iş sözleşmesi, görüşülen yüksek pozisyondaki bir katılımcının da belirtmiş olduğu gibi); kadınların ve erkeklerin çocuklar için yatırımları eşit olmalıdır, kadınlar ve erkekler için esnek çalışma saatleri olmalıdır ve daha kaliteli çocuk bakımı olmalıdır. Hala az sayıda kadın yüksek pozisyona geldiği için, aynı kalitedeki kadın ve erkek arasında seçim yapılacağı zaman kadınlar için pozitif ayrımcılık yapılması daha uygun olacaktır. Katılımcıların çoğu kontenjan belirlemenin bir yöntem olduğunu düşünmektedir, fakat belirli bir hedef olmadan kontenjan belirleme de işe yaramayacaktır. Sadece kontenjan belirlemek değil, belirli bir hedef ile seçim yapmak gerekmektedir. Bu şekilde kadınlar kendilerini geliştirmek için yeterli ve gerekli alana sahip olacaklardır. Doğum sonrasında işe dönüş ve işte ilerleme iyi düzenlenmelidir. Şirketler, daha fazla kadını yüksek pozisyona The Journal of Academic Social Science, Yıl: 2, Sayı: 7, Aralık 2014, s. 202-215 213 Kadınların Yüksek Pozisyonlara Gelememe Nedenleri getirebilmek için çalışan çeşitliliğini teşvik etmelidir. Kadınlar örgüt içinde bilindikleri/tanındıkları zaman, yüksek pozisyona ulaşmak için daha fazla şansları olmaktadır. Çünkü böylelikle örgüt kadınların geçmişlerinden ve etkinliklerinden haberdar olmaktadır. Bu çalışmanın bulguları ile paralel olan bir diğer çalışma da Hurley & Sonnenfeld (1998:185)’in yapmış olduğu araştırmadır. Bunun sonucunda uzun çalışma süresine sahip olan bireylerin yöneticilik pozisyonuna gelmeleri daha olası bulunmuştur. Diğer bir deyişle, kadınlar için çok fazla örgüt değiştirmemek ve bir örgüt içinde uzun süre çalışmak bir avantaj olmaktadır. Diğer bir önemli alan ise kadınların kendileri olarak kalmaları ve bir erkek gibi davranmamalarıdır. İletişim ağları özellikle çok önemlidir ve bu yüzden kadınlar için iletişim ağları yaratılmalıdır. Sonuç ve Öneriler Kadınlar için önyargılar ve yapısal engeller bulunmaktadır. Bununla birlikte kadınların yüksek pozisyonlara ulaşmalarını teşvik etmek için yeteri kadar yöntem bulunmaktadır. Bir kadın yüksek pozisyona gelmeyi gerçekten isterse, her şeye rağmen bunu başarabilir. Bu çalışmada öne çıkanlar; kadınların ev - iş yaşamı dengesini kurmalarının gerekliliği ve yüksek pozisyonlara ulaşmak için kendi yeterliliklerine güvenmeleridir. Bu çalışma yüksek pozisyondaki kadınların kendileri hakkındaki vizyonları açısından uygulamaya yeni bakış açıları getirmiştir. Gelecekte yapılacak olan araştırmalarda kadınlara yönelik işyerinde uygulanan ayrımcılık ve bu ayrımcılığı engelleyebilmek için alınması gereken önlemler araştırılabilir. Aynı zamanda bu araştırmanın soruları Türkiye’deki örneklerle araştırılarak, Türkiye-Hollanda örnekleri karşılaştırılabilinir. KAYNAKLAR ASSCHER C. (2007). Oogvoorverschillen. De Psycholoog, 42, 294-297. BOOK E. W. (2001). Why the best man for the job is a woman: The unique female qualities of leadership. New York: Harper Business. CASCIO W. F. & AGUINIS, H. (2005). Applied Psychology in Human Resources Management. 6th ed. New Jersey: Pearson Prentice Hall. CATALYST (2006). Women “Take Care”, Men “Take Charge”: Stereotyping of US Business Leaders Exposed 2004. CATALYST (2007). The Double- Bind Dilemma for Women in Leadership: Damned if you do, doomed if you don’t. COVEY S. R. (2006). De zeven eigenschappen van effectief leiderschap. 39ste ed. Amsterdam, Antwerpen: Business Contact. DE VOLKSKRANT (24 Ocak 2008). Meer Europese vrouwen kiezen voor een baan. ErişimTarihi:21.03.2008.http://www.volkskrant.nl/vk/nl/2680/Economie/article/d etail/883951/2008/01/24/Meer-Europese-vrouwen-kiezen-voor-een-baan.dhtml DEAUX K. (1979). Self-evaluation of male and female managers. Journal of Sex Roles, 5, 571-580. EAGLY A. H. (1987). Sex differences in social behavior: A social – role interpretation. Hillsdale. NJ: Erlbaum. The Journal of Academic Social Science, Yıl: 2, Sayı: 7, Aralık 2014, s. 202-215 Meryem Berrin Bulut 214 EAGLY A. H., WOOD W., & DIEKMAN A. B. (2000). Social role theory of sex differences and similarities: A current appraisal. InEckes, T. (2000). The developmental social psychology of gender. London: Lawrence Erlbaum. FISCHER A., ROJAHN K., & STRUYK I. (2007). Het glazen plafond in de culturele sector. Feiten en verklaringen onderzoek in opdracht van het ministerie van OC&W. GUILLAUME C. & POCHIC S. (2007). What would you sacrifice ? Access to Top Management and the Work- Life Balance. Gender, Work & Organization, 16(1), 14-36. HELGESON V. S. (2012). The psychology of gender. New Jersey:Pearson. HURLEY A. E. & SONNENFELD J. A. (1998). The effect of organizational experience on managerial career attainment in an internal labor market. Journal of Vocational Behavior, 52, 172-190. JONES R. G. & WHITMORE M. D. (1995). Evaluating developmental assessment centers as interventions. Personnel Psychology, 48 (3), 377- 388. JUDGE T. A., HIGGINS C. A., THORESEN C. J., & BARICK M. R. (1999). The big five personality traits, general mental ability, and career success across the life span. Personnel Psychology, 52, 621- 652. LEREN in ORGANISATIES (2006). Hoe selecteer je goede leiders? LUTHANS F. (1988). Successful vs. Effective Real Managers. Academy of Management Executive, 2, 127-132. MAISTER D. H. (1997). True Professionalism. New York: TheFreePress. MATLIN M. W. (2008). The Psychology of Women. Harcourt Brace College Publishers: Orlando. MATSUMOTO D. & JUANG L. (2004). Culture and Psychology. 3rd ed. Belmont: Wadsworth/Thomson Learning. McKINSEY & COMPANY (2006). Women Matter: Gender Diversity, a corporate performance driver. McKINSEY & COMPANY (2007). A Wake – up call for female leadership in Europe. MOSES J. & BOEHM V. (1977). Relationship of assessment center performance to management progress of women. Journal of Applied Psychology, 60(4), 527-529. POWELL G. N. & BUTTERFIELD D. A. (1994). Investigating the “ Glass Ceiling” phenomenon: An empirical study of actual promotions to top management. Academy of Management Journal, 37, 68- 86. ROSEN B. & JERDEE T. H. (1974). Effects of applicant’s sex and difficulty of job on evaluations of candidates for managerial positions. Journal of Applied Psychology, 59(4), 511- 512. The Journal of Academic Social Science, Yıl: 2, Sayı: 7, Aralık 2014, s. 202-215 215 Kadınların Yüksek Pozisyonlara Gelememe Nedenleri SCHEIN V. E., MUELLER R., LITUCHY T., & LIU J. (1996). Think manager- think male: a global phenomenon? Journal of Organizational Behaviour, 17, 33-41. SEIBERT S. E., CRANT J. M., & KRAIMER M. L. (1999). Research Reports: Proactive Personality and Career Success. Journal of Applied Psychology, 84, 416- 427. SÖENTKEN E. (2007). De zeven ondeugden van vrouwelijke managers. Excelleren met vrouwelijkheid. Supervisie en Coaching, 24, 152-154. STROH L. K., BRETT J. M., & REILLY A. H. (1992). All the right stuff: A comparison of female and male managers’ career progression. Journal of Applied Psychology, 77(3), 251- 260. THARENOU P., LATIMER S., & CONROY D. (1994). How do you make it to the top? An examination of influences on women’s and men’s managerial advancement. Academy of Management Journal, 37, 899-931. TRACY B. (2007). Slik de kikker. Verlos uzelf van getreuzel en doe meer met uw kostbare tijd. Velp: TFC. UBLAD (22 Kasım 2007). Ze zoeken een full timer en ik wil maar 0.8 werken. Erişim Tarihi:20.05.2008.http://www.ublad.uu.nl/WebObjects/UOL.woa/4/wa/Ublad/arc hief?id=1031020 VOGEL D. L., WESTER S. R., HEESACKER M., & MADON S. (2003). Conforming gender stereotypes: A social role perspective. Sex Roles, 48(11/12), 519-528. WOLFRAM H. J., MOHR G., & SCYNS B. (2007). Professional respect for female and male leaders: influential gender- relevant factors. Women in Management Review, 22(1), 19-32. WOMEN CAPITAL (2007). Diversiteitsladder 2007; resultaten van een onderzoek naar de gender diversiteit in de top van Nederlandse ondernemingen. WOOD M. M. & GREENFIELD S. T. (1976). Women managers and fear of success: A study in the field. Sex Roles, 2, 375-387. YILDIRIM A. & ŞİMŞEK H. (2013). Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri. 9. Baskı. Ankara: Seçkin. YUKL G. (2006). Leadership in organizations. 6th ed. New Jersey: Pearson Prentice Hall. The Journal of Academic Social Science, Yıl: 2, Sayı: 7, Aralık 2014, s. 202-215