2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası İÇİNDEKİLER 1. 2. GENEL DEĞERLENDİRME 1.1. Enflasyon Gelişmeleri 1 1.2. Enflasyon Görünümü ve Para Politikası 3 1.3. Riskler 6 1.4. Sonuç 7 ULUSLARARASI EKONOMİK GELİŞMELER 2.1. Ekonomik Performans ve Para Politikası 2.2. Uluslararası Piyasalar 3. 4. 5. 6. 7. 9 16 ENFLASYON GELİŞMELERİ 3.1. Enflasyon 29 3.2. Beklentiler 38 ARZ ve TALEP GELİŞMELERİ 43 4.1. Arz-Talep Dengesi 43 4.2. Dış Talep 49 4.3. İş Gücü Maliyetleri 53 FİNANSAL PİYASALAR ve FİNANSAL ARACILIK 59 5.1. Finansal Piyasalar 59 5.2. Finansman Koşulları ve Krediler 64 KAMU MALİYESİ 69 6.1. Bütçe Gelişmeleri 70 6.2. Borç Stokundaki Gelişmeler 74 ORTA VADELİ ÖNGÖRÜLER 7.1. Mevcut Durum, Kısa Vadeli Görünüm ve Varsayımlar 79 79 7.2. Orta Vadeli Görünüm 7.3. Riskler Enflasyon Raporu 2008-II 85 I Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası II Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 1. Genel Değerlendirme 1.1.Enflasyon Gelişmeleri 2008 yılının ilk çeyreğinde gıda, petrol ve diğer emtia fiyatlarındaki gelişmeler enflasyonu olumsuz etkilemeye devam etmiştir. Bu dönemde petrol fiyatları hızlı artışını sürdürerek ortalama 100 ABD doları civarında gerçekleşmiş, gıda fiyatlarının yıllık artış oranı ise Mart ayı itibarıyla yüzde 13,4 düzeyine ulaşmıştır. Bunun yanında, küresel belirsizliklere paralel olarak risk iştahının azalmaya devam etmesi finansal piyasalardaki oynaklığı artırmıştır. Yeni Türk lirasında bu gelişmelere paralel olarak görülen değer kaybı Mart ayı enflasyonu üzerinde kısmen etkili olmuştur. Böylece enflasyon yılın ilk çeyreğinin sonunda yüzde 9,15 seviyesine yükselmiş ve yüzde 9,1 olan belirsizlik aralığının üst sınırını aşmıştır (Grafik 1.1.1). Grafik 1.1.1. Yıllık TÜFE Enflasyonu ve Hedefle Uyumlu Patika 12 11 10 9 8 7 6 5 4 Yıllık Enflasyon 3 Hedefle Uyumlu Patika 2 Belirsizlik Aralığı 1 1208 1008 0808 0608 0408 0208 1207 1007 0807 0607 0407 0207 1206 1006 0806 0606 0406 0206 1205 0 Kaynak: TÜİK, TCMB. Mart ayı itibarıyla yıllık enflasyonun 6,13 puanı enerji ve gıda kalemlerindeki fiyat artışlarından kaynaklanmıştır. Geçtiğimiz iki çeyrek boyunca, temel mal ve hizmet gruplarının enflasyonunda önemli bir değişim gözlenmezken enflasyonun seyri gıda, enerji ve tütün fiyatları gibi büyük ölçüde para politikasının kontrolü dışındaki kalemler tarafından belirlenmiştir (Grafik 1.1.2). 2008 yılının ilk çeyreğinin sonunda gıda, enerji ve tütün ürünleri hariç TÜFE’nin yıllık artış oranı yüzde 4,8 olarak gerçekleşmiştir. Enflasyon Raporu 2008-II 1 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 1.1.2. Yıllık TÜFE Enflasyonuna Katkı 12 Temel Mallar Hizmetler Gıda ve Enerji* Tütün ve Altın** 10 8 6 4 2 0308 0208 0108 1207 1107 1007 0907 0807 0707 0607 0507 0407 0307 0207 0107 0 *Gıda ve Enerji: Gıda ve alkolsüz içecekler ile enerji. ** Tütün ve Altın: Alkolsüz içecekler ve tütün ürünleri ile altın. Kaynak: TÜİK, TCMB. Para Politikası Kurulu (Kurul), 2007 yılının ikinci ve üçüncü çeyreğinde temel enflasyon göstergelerinde gözlenen iyileşmeye işaret ederek 2007 Eylül ayında daha önce işaret ettiği ölçülü faiz indirimlerine başlamıştır. Bu doğrultuda Eylül 2007-Şubat 2008 döneminde kısa vadeli faizler toplam 225 baz puan indirilmiştir. Bununla birlikte, takip eden dönemde gıda ve enerji fiyatlarındaki artışlar ile küresel ekonomiye ilişkin belirsizliklerin devam etmesi arz şoklarının ikincil etkilerine ve enflasyon katılığına ilişkin riskleri artırmıştır. Bu çerçevede Kurul, Mart ayından itibaren faiz indirim sürecine ara vermiş, Nisan ayı toplantısından sonra ise gerektiği taktirde faiz artırımına gidebileceğini işaret etmiştir. Enflasyonun sadece ülkemizde değil diğer ülkelerde de yükselmekte olduğu görülmektedir. Ham petrol, gıda ve diğer emtia fiyatlarındaki artışlar küresel enflasyon üzerinde baskı oluşturmaktadır. Gelişmiş ülkelerde enflasyonun 2007 yılının son çeyreğinden itibaren yükselişe geçtiği, enflasyon hedeflemesi uygulayan gelişmekte olan ülkelerde ise 2007 yılı Temmuz ayından itibaren yukarı yönlü bir eğilimin başladığı gözlenmektedir. Türkiye’de enflasyon, 2008 yılının ilk çeyreğinde yüzde 9,2 düzeyi ile 2006 yılı sonundaki yüzde 9,7 seviyesinin altında gerçekleşirken, enflasyon hedeflemesi uygulayan gelişmekte olan ülkelerin ortalama enflasyonu aynı dönemde yüzde 3,4’ten yüzde 6,1 seviyesine yükselmiştir (Grafik 1.1.3). 2 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 1.1.3. Uluslararası Enflasyon Gelişmeleri b. Türkiye ve Diğer Enflasyon Hedeflemesi Uygulayan Gelişmekte Olan Ülkeler Arasındaki Enflasyon Farkı* a. Enflasyon Oranları 9 Gelişmiş Ülkeler Gelişmekte olan Ülkeler 02.08 12.07 10.07 08.07 06.07 04.07 02.07 12.06 10.06 08.06 06.06 01.08 11.07 2 09.07 0 07.07 3 05.07 2 03.07 4 01.07 4 11.06 5 09.06 6 07.06 6 05.06 8 03.06 7 01.06 10 04.06 8 Türkiye 02.06 12 12.05 14 *Enflasyon hedeflemesi uygulayan gelişmekte olan ülkeler örnekleminde Brezilya, Çek Cumhuriyeti, Kolombiya, Filipinler, Güney Afrika, İsrail, Macaristan, Meksika, Peru, Polonya, Romanya, Şili, Slovakya ve Tayland yer almaktadır. Kaynak: Merkez Bankaları, IFS, TÜİK, TCMB. 1.2. Enflasyon Görünümü ve Para Politikası Mevcut arz ve talep koşulları enflasyondaki düşüşü desteklemektedir. 2006 yılının ortasındaki parasal sıkılaştırma, toplam talep koşullarının enflasyondaki düşüşe verdiği desteği artırmıştır. 2008 yılının başında güncellenen milli hesaplar, çıktı açığı tahminimizi sınırlı bir miktar yukarı çekerken enflasyon görünümünü önemli oranda etkilememiştir. Küresel kredi piyasalarındaki sorunlara ve diğer belirsizlik algılamalarına paralel olarak zayıflayan harcama eğiliminin, önümüzdeki dönemde iktisadi faaliyet ve istihdam artışını sınırlayacağı tahmin edilmektedir. Bu çerçevede, önümüzdeki dönemde talep ve kapasite koşullarının enflasyondaki düşüş sürecine katkıda bulunmaya devam edeceği tahmin edilmektedir. Dolayısıyla, arz şoklarının kademeli olarak etkisini kaybettiği bir senaryo altında enflasyonun aşağı doğru eğilimini sürdürmesi beklenmektedir. Son dönemde risk primindeki artışa bağlı olarak piyasa faizleri yükselmiştir. Orta ve uzun vadeli faizlerin mevcut düzeyi enflasyondaki düşüşe destek vermeye devam etmekle birlikte, risk priminde gözlenen artışın fiyatlama davranışları üzerindeki etkisi yakından izlenmektedir. Tahminlerimiz güncellenirken gıda fiyatlarına ilişkin önceki dönemlere kıyasla daha temkinli bir varsayım yapılmıştır. Ocak Enflasyon Raporu’nda yapılan tahminlerde, kuraklık etkisinin azalmasıyla gıda fiyatlarında kademeli bir düzeltme olacağı öngörülmüştü. Ancak geçen süre zarfında işlenmemiş gıda Enflasyon Raporu 2008-II 3 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası kaleminde beklenen düzeltme gerçekleşmemiştir. İşlenmiş gıda fiyat enflasyonu ise dünyada artan gıda talebine ve tarımsal emtia fiyatlarındaki yükselişe paralel olarak daha da hızlanmıştır. Bu çerçevede, 2008 yıl sonu gıda fiyat enflasyonu varsayımı yüzde 13 gibi oldukça temkinli bir düzeye yükseltilmiş ve bu değişiklik 2008 yılı enflasyon tahminimizin yaklaşık 1,2 puan yukarı yönde güncellenmesine neden olmuştur. Ayrıca, 2009 yılında gıda fiyat enflasyonunun yüzde 8 olarak gerçekleşeceği varsayılmış, bu değişikliğin 2009 yılı enflasyon tahmini üzerindeki etkisi 1,1 puan olmuştur. Ocak ayı Enflasyon Raporu’nda tahminler üretilirken petrol fiyatlarının 85 ABD doları seviyesinde seyrettiği bir çerçeve esas alınmıştı. Ancak, 2008 yılının ilk çeyreği boyunca ham petrol fiyatları yaklaşık 100 ABD doları olarak gerçekleşmiştir. Son dönemdeki gelişmeler göz önüne alınarak petrol fiyatlarına ilişkin varsayımımız 105 ABD dolarına yükseltilmiştir. Elektrikte otomatik fiyatlamaya geçileceği ve elektrik tarifelerinde bu varsayımla uyumlu ayarlamaların gerçekleşeceği öngörülmüştür. Varsayımlardaki bu değişiklikler 2008 yılı enflasyon tahminimizin 0,9 puan yukarı yönlü güncellenmesine neden olduğu gibi 2009 yıl sonu enflasyon tahminlerini de 0,4 puan yükseltmiştir. Yılın ilk çeyreğinde gözlenen döviz kuru hareketlerinin kısa vadede enflasyon üzerinde yansımaları görülebilecektir. Mevcut talep koşulları dikkate alındığında döviz kuru gelişmelerinin genel fiyatlama davranışlarına etkilerinin sınırlı kalması beklenmektedir. Yine de döviz kurlarının mevcut düzeylerde sabit kalması halinde 2008 yılı sonunda enflasyon üzerindeki doğrudan etkilerin yaklaşık 1,5-2 puan arasında gerçekleşebileceği, 2009 yılı enflasyonu üzerindeki etkinin ise 1 puana ulaşabileceği tahmin edilmektedir. Bu varsayımlar doğrultusunda güncellenen tahminler 2008 yılı sonunda enflasyonun yaklaşık yüzde 9,3 düzeyinde gerçekleşeceğine işaret etmektedir. Kısa vadeli faizlerin yıl ortalarına kadar kademeli ve ölçülü bir şekilde artırıldığı ve sonrasında 2008 yılının kalan dönemi boyunca sabit tutulduğu bir senaryoya göre, enflasyonun 2009 yılı sonunda, yüzde 70 olasılıkla, yüzde 4,9 ile 8,5 arasında (orta noktası yüzde 6,7) gerçekleşeceği tahmin edilmektedir (Grafik 1.2.1). Gıda fiyat enflasyonunda kademeli bir düzeltme olacağı varsayımı altında enflasyonun 2010 yılının sonunda yüzde 4,9 düzeyine, 2011 yılının ortalarında ise yüzde 4 seviyesine düşmesi beklenmektedir. Gıda dışı enflasyonun ise bu rakamların altında bir seyir izleyeceği tahmin edilmektedir. 4 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Sonuç olarak, arz şoklarının beklenenden daha uzun sürmesi ve ikincil etkilerin görülmeye başlanması, tahminlerimizin belirgin olarak yukarı yönlü güncellenmesine neden olmuştur. Bu doğrultuda, para politikası daha temkinli bir duruş almıştır. Mevcut veriler, enflasyondaki kademeli düşüşü teminen, para politikasının sıkı duruşunun uzunca bir süre korunmasının söz konusu olabileceğine işaret etmektedir. Yukarıda ifade edilen para politikası duruşunun mevcut bilgiler dahilinde oluşturulduğu ve dolayısıyla Merkez Bankası tarafından verilmiş bir taahhüt olarak algılanmaması gerektiği tekrar vurgulanmalıdır. Enflasyon görünümüne ilişkin açıklanacak her türlü yeni veri ve haber bu duruşun değiştirilmesine neden olabilecektir. Grafik 1.2.1. Enflasyon ve Çıktı Açığı Tahminleri Tahmin Aralığı* Orta Vadeli Hedef Çıktı Açığı 2008 için Belirsizlik Aralığı 12 Kontrol Ufku 10 8 Yüzde 6 4 2 0 -2 -4 2011-I 2010-IV 2010-III 2010-II 2010-I 2009-IV 2009-III 2009-II 2009-I 2008-IV 2008-III 2008-II 2008-I 2007-IV -6 *Enflasyonun tahmin aralığı içinde kalma olasılığı yüzde 70’tir. Merkez Bankası, para politikası stratejisi çerçevesinde, petrol ve gıda fiyatlarının doğrudan yansımalarına tepki vermeyeceğini ancak ikincil etkilerin ortaya çıkması (genel fiyatlama davranışlarındaki bozulma görülmesi) halinde bu duruma karşı kayıtsız kalmayacağını açıklamıştır. Ancak, enflasyonun 2009 yılı sonunda yüzde 4 düzeyine inmesi için sadece ikincil etkileri değil aynı zamanda 2008 ve 2009 yıllarında devam etmesi beklenen doğrudan etkileri bertaraf edecek bir politika tepkisi verilmesi gerekmektedir. Böyle bir tepki ise iktisadi faaliyette ve göreli fiyatlarda arzu edilmeyen dalgalanmalara yol açabilecektir. Bu nedenle, enflasyonun 2009 yılının sonunda yüzde 4’ün üzerinde gerçekleştiği bir çerçeve öngörülmektedir. Enflasyon Raporu 2008-II 5 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 1.3. Riskler Tahminlerimizin oldukça temkinli varsayımlar altında güncellendiği göz önüne alındığında, özellikle enerji ve gıda fiyatlarına ilişkin aşağı yönlü risklerin en az yukarı yönlü riskler kadar belirgin olduğu dikkate alınmalıdır. İçinde bulunduğumuz konjonktürde arz şoklarının önemi dikkate alınarak, Rapor’un son kısmında, temel senaryonun yanında gıda ve enerji fiyatlarına ilişkin alternatif senaryolara göre projeksiyonlar da sunulmaktadır. Oluşturduğumuz kötümser senaryoda gıda fiyat enflasyonunun 2008, 2009 ve 2010 yıllarında sırasıyla yüzde 17, 11 ve 10 olarak gerçekleşeceği ve petrol fiyatlarının 2009 yılının sonunda 150 ABD dolarına çıkacağı varsayılmaktadır. Bu senaryoya göre kısa vadeli faizlerin 2008 yılının sonuna kadar kademeli olarak artırıldığı varsayımı altında enflasyonun yüzde 4 düzeyine ulaşması dört yıl sürmektedir. İyimser senaryoda ise gıda fiyat enflasyonun 2008, 2009 ve 2010 yıllarında sırasıyla yüzde 9, 5 ve 4 olarak gerçekleşeceği ve petrol fiyatlarının 2009 yılının sonunda 85 ABD dolarına ineceği varsayılmaktadır. Bu senaryoya göre, kısa vadeli faizlerin önümüzdeki aylarda sınırlı bir miktar artırıldığı ve sonrasında sabit tutularak 2008 yılının son çeyreğinden itibaren kademeli olarak indirildiği varsayımı altında, 2010 yılının sonunda enflasyon yüzde 4 düzeyine ulaşmaktadır.1 Petrol ve gıda fiyatlarındaki artışların oldukça uzun bir zaman boyunca devam etmesi enflasyon hedeflemesi rejimine başlandığından bu yana hedeflerin belirgin olarak aşılmasına neden olmuş ve enflasyon beklentilerinin katılaşmasına yol açmıştır. Normal şartlar altında, arz şoklarının göreli fiyatları geçici olarak etkilemesi, ancak orta vadeli enflasyon eğilimini değiştirmemesi beklenir. Ancak, birden fazla arz şokunun aynı anda ortaya çıkması ve oldukça uzun bir süredir devam ediyor olması, gelinen noktada fiyatlama davranışlarına dair riskleri göz ardı edilemeyecek bir noktaya getirmiştir. Bu nedenle enflasyon beklentilerindeki bozulma, para politikasının tepki vermesini gerektirmektedir. Bu çerçevede, fiyatlama davranışlarına ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin gelişmeler dikkatle izlenmektedir. Önümüzdeki dönemde fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın daha da belirginleşmesi halinde para politikasının yukarıda sunulan baz senaryoya kıyasla daha sıkı bir duruş izlemesi gerekebilecektir. 1 Söz konusu projeksiyonlara ilişkin ayrıntılar Rapor’un son bölümünde yer almaktadır. 6 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Enflasyon görünümüne dair diğer bir temel risk küresel ekonomideki yavaşlamanın beklenenden daha sert gerçekleşmesi ve buna bağlı olarak finansal piyasalarda gözlenebilecek dalgalanmalardır. ABD ekonomisinde ipotekli konut kredileri piyasasında başlayan ve ardından para ve sermaye piyasalarına yayılan sorunların oluşturduğu kayıplar henüz netleşmiş değildir. Bu nedenle küresel risk iştahı zayıf seyrini korumakta ve gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarında yavaşlama gözlenmektedir. Merkez Bankası, enflasyondaki orta vadeli düşüşü tehdit etmediği sürece piyasalardaki geçici dalgalanmalara politika faizleri aracılığıyla tepki vermeyecek, ancak genel fiyatlama davranışlarında bozulma eğilimi belirginleştiği taktirde gerekli parasal sıkılaştırmayı yapmakta tereddüt etmeyecektir. Son olarak, orta vadeli tahminlerimizin, otomatik fiyatlama mekanizmaları dışında, dolaylı vergi artışı veya yönetilen/yönlendirilen fiyatlardan kaynaklanabilecek önemli bir etki içermediği belirtilmelidir. Diğer bir ifadeyle, kamu bütçesinde sıkılaştırma gereği doğması halinde, bu ihtiyacın dolaylı vergi artışlarıyla değil öncelikle harcama kısıcı tedbirlerle karşılanacağı varsayılmıştır. Bu varsayımların gerçekleşmemesi durumunda enflasyon ve para politikası görünümü de değişebilecektir. 1.4. Sonuç Gıda ve enerji fiyatlarına ilişkin yeni risklerin ortaya çıkması, yüzde 4 olarak belirlenmiş olan enflasyon hedefine ulaşmanın öngörülenden daha uzun bir zaman alabileceğine işaret etmektedir. Bunun yanında, küresel ekonomideki belirsizliklere paralel olarak gözlenen döviz kuru gelişmeleri de enflasyondaki düşüşü sınırlama potansiyeli taşımaktadır. Bu doğrultuda, Merkez Bankası yüzde 4 olan orta vadeli enflasyon hedefine ulaşılmasının iki yılı aşkın bir zaman aldığı bir çerçeve öngörmektedir. Bu öngörü Merkez Bankasının daha gevşek bir politika izleyeceği anlamına gelmemelidir. Aksine, yukarıda sunulan tahminler önümüzdeki dönemde para politikasının kademeli ve ölçülü bir şekilde sıkılaştırıldığı bir duruşa göre yapılmıştır. Merkez Bankası önümüzdeki dönemde olumsuz haberlere karşı olumlu haberlerden daha duyarlı bir duruş sergileyecektir. Bu yaklaşım fiyat istikrarını sağlama konusundaki kararlılığımızın bir göstergesi olarak algılanmalıdır. Enflasyon Raporu 2008-II 7 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Fiyat istikrarına ulaşılabilmesi için basiretli bir para politikası gereklidir, fakat bu tek başına yeterli değildir. Uygulanan maliye politikaları ve yapısal reform süreci de en az para politikası kadar önem taşımaktadır. Enflasyonun tek haneli rakamlara inmesinde maliye politikalarının katkısı büyük olmuştur. Bundan sonra da fiyat istikrarına giden yolda maliye politikalarının desteği önemli olacaktır. Özellikle mevcut konjonktürde ekonomimizin dayanıklılığını koruması için mali disiplin ve yapısal reformların devamlılığı kritik önem taşımaktadır. Bu çerçevede, Avrupa Birliği’ne uyum ve yakınsama sürecinin devam etmesi ve programda öngörülen yapısal reformların hayata geçirilmesi konusundaki çabaların sürekliliği önemini korumaktadır. Özellikle, mali disiplinin kalitesini artırmaya ve verimlilik artışlarının devamlılığını sağlamaya yönelik yapısal reformlar konusundaki gelişmeler gerek makroekonomik istikrar gerekse fiyat istikrarı açısından yakından izlenmektedir. 8 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2. Uluslararası Ekonomik Gelişmeler 2.1. Ekonomik Performans ve Para Politikası ABD ekonomisi 2007 yılının son çeyreğinde yüzde 2,5 ve yıl genelinde yüzde 2,2 oranında büyümüştür. 2008 yılında büyüme hızındaki yavaşlamanın devam edeceği öngörülmektedir. ABD ekonomisine ilişkin risk unsurları olarak vurgulanan, kırılgan finansal yapı, sıkı kredi koşulları, artan enerji ve diğer mal fiyatları ile konut sektöründeki daralma gibi olumsuz etkenlerin halen hüküm sürüyor olması nedeniyle, çeşitli kuruluşlar tarafından yapılan büyümeye ilişkin tahminler aşağı yönlü revize edilmiştir. Nitekim, 2008 yılı Ocak ayı Enflasyon Raporu’nda, ABD ekonomisinin 2008 yılında yüzde 2,0 oranında büyümesinin öngörüldüğü belirtilirken, Nisan ayı itibarıyla 2008 yılı büyüme oranı tahmini yüzde 1,3’e gerilemiştir. Buna ek olarak, 2008 yılında çeyrekler itibarıyla, sırasıyla, yıllık yüzde 2,3, yüzde 1,4, yüzde 0,8 ve yüzde 1,2 oranında büyüme öngörülmektedir. ABD ekonomisindeki büyümenin ancak 2009 yılının ikinci çeyreğinden itibaren yüzde 2’yi aşacağı tahmin edilmektedir (Tablo 2.1.1). Tablo 2.1.1. Büyüme Oranları Dünya ABD İngiltere Japonya 2007 4,9 2,2 3,0 2,0 2008* 3,7 1,3 1,6 1,3 Çin 11,9 9,3 Almanya Fransa İtalya 2,5 1,9 1,6* 1,7 1,5 0,6 (Yıllık Yüzde Değişim) 2007 III IV I 2,8 2,5 2,4* 3,3 2,9 2,3* 1,9 1,7 0,9* 11, 11,2 10,6 5 2,5 1,8 1,3* 2,2 2,1 1,8* 1,9 0,8* 0,7* 2008 II* III* 1,4 0,8 1,4 1,3 1,6 1,6 1,6 1,8 0,9 1,3 1,4 0,7 IV* 1,2 1,1 1,3 1,4 1,4 1,0 2009 I* 1,7 1,3 1,7 - II* 2,4 1,7 1,8 - 1,6 1,6 1,1 1,7 1,7 1,3 *Tahmin. Kaynak: Consensus Forecasts, IMF World Eonomic Outlook, Çin Milli İstatistik Bürosu. Başta konut piyasasında olmak üzere imalat sanayi, inşaat sektörü ve perakende ticaret sektöründeki işçi talebi azalışı yoluyla kendini gösteren olumsuz gelişmelerin ekonomi geneline olan etkileri, bozulan enflasyon bekleyişleri, işsizlik oranındaki hızlı artış ve tüketici güven endeksi ile reel kesim güven endeksinde süregelen azalış yoluyla hissedilmektedir (Grafik 2.1.1, Grafik 2.1.2). Enflasyon Raporu 2008-II 9 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 2.1.1. Amerikan Ekonomisi İşsizlik Oranları ve Bekleyişler Grafik 2.1.2. Michigan Tüketici Güven Endeksi ve ISM Endeksi (Yüzde) 5,2 Tüketici Güven Endeksi 100 80 4,2 75 46 4 70 44 50 48 0106 0108 1007 0707 0407 0107 1006 0706 0406 0106 0 4,4 52 Kaynak: Bloomberg, Institute for Supply Management.. 0108 0,5 85 1007 1 4,6 54 0707 2 1,5 90 0407 2,5 4,8 1006 3 56 95 0706 4 3,5 5 0406 4,5 58 ISM Endeksi (sağ eksen) İşsizlik Oranı (sağ eksen) 0107 12-aylık Enflasyon Bekleyişleri 5 Kaynak: Bureau of Labor Statistics, University of Michigan. Büyümeye ilişkin endişeler ve başta konut piyasası olmak üzere olumsuz finansal piyasa koşulları karşısında, enflasyonist baskılara rağmen Amerikan Merkez Bankası (Fed) Eylül ayından itibaren faiz indirimlerine başlamış ve bu çerçevede toplamda 225 baz puanlık bir azalışla, politika faiz oranlarını yüzde 2,25 seviyesine indirmiştir (Grafik 2.1.3, Grafik 2.1.4). Buna ek olarak, finansal piyasalardaki daralmanın olumsuz etkilerini gidermeye yönelik olarak 2007 yılı Aralık ayından itibaren başlayan Vadeli İhale Kolaylığı (Term Auction Facility-TAF) programına devam edilmiş, bu kapsamda finansal piyasalara 2008 yılı Ocak ve Şubat aylarında toplam 120 milyar ABD doları likidite sağlanmıştır. 2008 yılı Mart ayından itibaren ise söz konusu program yoluyla sağlanan likidite miktarının aylık 100 milyar ABD dolarına çıkarılması kararlaştırılmıştır. Buna ek olarak, finansal piyasalardaki likidite darlığını aşma yolunda diğer bir önlem olarak Vadeli Yeniden Satın Alım İşlemleri (Term Repurchase Transactions) başlatılacağı duyurulmuştur. Grafik 2.1.3. Para Politikası Faiz Oranları* Grafik 2.1.4. Enflasyon Oranları (Yüzde, Aylık Ortalama) (TÜFE, Yıllık Yüzde Değişim) 5,0 5,5 4,0 4,5 3,0 3,5 2,0 1,0 2,5 0,0 1,5 -1,0 0,5 ABD Kaynak: Bloomberg. 10 AB ABD AB 0308 1007 0507 1206 0706 0206 0905 0405 1104 0604 0104 0308 1007 0507 1206 0706 0206 0905 0405 1104 0604 -2,0 0104 -0,5 Japonya Japonya Kaynak: Bloomberg. Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 11 Mart 2008 tarihinde ise Fed, piyasa yapıcılarına gecelik işlemlerde uygulanmakta olan Menkul Kıymet Borç Verme Programı’nın (Securities Lending Program) Vadeli Menkul Kıymet Borç Verme Kolaylığı (Term Securities Lending Facility-TSLF) adı altında 28 gün vadeli işlemleri kapsayacak şekilde genişletildiğini duyurmuştur. 27 Mart 2008 tarihinden itibaren haftalık ihaleler yoluyla uygulanmaya başlanan TSLF aracılığıyla Fed piyasa yapıcılarına her ihalede 200 milyar ABD doları borç vermeyi öngörmektedir. Buna ek olarak, aynı tarihli duyuruda, Fed ile Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve İsviçre Merkez Bankası (SNB) arasında devam eden Geçici İki Taraflı Takas Hattı’nın (Temporary Reciprocal Swap Line) limitlerinin arttırıldığı ve söz konusu takas hattının süresinin 30 Eylül 2008 tarihine kadar süreceği belirtilmiştir. Son olarak, 16 Mart 2008 tarihli duyuruda Fed, piyasa yapıcılarının menkul kıymetleştirme piyasaları katılımcılarına finansman sağlamalarına yönelik olarak Piyasa Yapıcısı Kredi Kolaylığı (Primary Dealer Credit Facility-PDCF) programının kurulduğunu açıklamıştır. ABD ekonomisinde ihracat gelişmeleri olumlu görünüm sergilemekte, gerek ekonomik büyümeye gerekse cari açığın azalmasına katkı sağlamaktadır. ABD ile ticaret yapan ülkelerde ekonomik büyümenin devam etmesi, küresel finansal piyasaların olumsuz etkilerinin söz konusu ülkeler üzerinde sınırlı kalmış olması ve ABD dolarının değer kaybetmeye devam etmesi, ihracat artışına katkı sağlamaktadır. Euro bölgesi, yılın son çeyreğinde yaşanan göreli yavaşlamaya rağmen, 2007 yılı genelinde yüzde 2,6 oranında büyümüştür. Böylece, son 10 yılda ortalama yüzde 2,2 oranında büyüyen Euro bölgesi, 2007 yılında bu düzeyin üzerinde bir büyüme hızına ulaşmıştır. Büyüme bileşenlerinden özel tüketim harcamaları artış hızı, yüksek seyreden gıda ve enerji fiyatlarının hanehalkı alım gücü üzerindeki olumsuz etkisi nedeniyle son çeyrekte yavaşlayarak ekonomik büyüme üzerinde sınırlı etki yaratmıştır. Buna karşılık, kârlılık oranlarının yükselmesi, kapasite kullanımının artması ve kredi piyasalarında daralma görülmemesi neticesinde ivme kazanan yatırımlar büyümenin temel belirleyicisi olmuştur. Büyümenin diğer bir bileşeni ise Euro para biriminin ABD dolarına karşı 2007 yılı genelinde reel olarak değer kazanmasına rağmen artış gösteren net ihracat olmuştur. Enflasyon Raporu 2008-II 11 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2008 yılı Euro bölgesi büyümesi üzerinde etkili olabilecek risk unsurları olarak özellikle bölge içi riskler, bölge dışı riskler ve finansal riskler ön plana çıkmaktadır. İş gücü piyasalarının güçlü yapısı, işsizlik oranlarının son 25 yılın en düşük seviyelerinde seyretmesi ve 2006 yılı Mayıs ayında yaşanan finansal çalkantı sonrasında kredi piyasalarında sıkışıklığın yaşanmaması, Euro bölgesi büyümesi üzerindeki bölge-içi riskleri azaltmaktadır. Ayrıca, Euro bölgesi 2008 yılı Ocak ve Şubat aylarında sanayi üretiminin özellikle Almanya ve Fransa’nın katkılarıyla, sırasıyla, yüzde 3,3 ve 3,1 oranında artış göstermesi de bölge içi risklerin son dönemlerde azaldığını teyit etmektedir. Ancak, ABD ekonomisinde resesyon yaşanması ihtimalinin son dönemde artış göstermesi, dünya ham petrol, gıda ve ana metal fiyatlarına ilşkin belirsizlikler gibi faktörler Euro bölgesi büyümesi üzerinde bölge-dışı riskleri artırmaktadır. ABD’de açıklanan imalat sanayi güven endeksinin (ISM) 50 eşik değerinin altına düşerek daralma bölgesine girmesi ve işsizlik oranındaki artış, Euro bölgesi büyümesinin 2007 yılı seviyesinde gerçekleşmeyeceği yönünde güçlü sinyaller vermektedir. Ayrıca, Euro bölgesi imalat sanayi güven endeksi (PMI) de söz konusu görüşü destekler nitelikte bir eğilim izlemektedir (Grafik 2.1.5, Grafik 2.1.6). Özellikle ABD ekonomisinde yaşanması muhtemel bir durgunluğun Euro bölgesini gerek dış ticaret gerekse finansal sektör kanalıyla etkilemesi beklenmektedir. Euro bölgesinin toplam ihracatı artarken, ABD’nin toplam ihracat içindeki ağırlığının son yıllarda azalma eğilimine girmesi ABD’deki durgunluğun kısa vadede Euro bölgesini dış ticaret kanalı vasıtasıyla doğrudan etkileme olasılığını azaltmaktadır (Grafik 2.1.7). Ancak, ABD’deki yüksek riskli konut kredilerinden kaynaklanan sorunlara ilişkin endişelerin artması ile beraber bu tür kredilerle ilgili finansal araçları ağırlıklı olarak portföyünde bulunduran Avrupa bankalarının zararları son dönemde açığa çıkmaya başlamıştır. Euro bölgesindeki şirketlerin finansman kaynağının ağırlıklı olarak bankacılık sektörü olduğu göz önüne alındığında, hali hazırda olumlu seyreden kredi arz koşullarının önümüzdeki dönemlerde bozulması ve bu durumun yatırım ve tüketim harcamalarını olumsuz etkilemesi gündeme gelebilecektir. Bu çerçevede, ABD’deki ekonomik yavaşlamanın kısa vadede dış ticaret kanalından çok finansal sektör kanalı ile Euro bölgesi büyümesi üzerinde önemli bir risk unsuru oluşturacağı düşünülmektedir. 12 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 2.1.5. Euro Bölgesi GSYİH ve PMI Endeksi 65 Euro bölgesi GSYİH (mevsimsellikten arındırılmış, bir önceki çeyreğe göre yüzde değişim) 1,2 1 65 60 60 PMI imalat sanayi endeksi (sağ eksen) 0,8 Grafik 2.1.6. ISM ve PMI Endeksi 55 0,6 55 50 0,4 50 45 0,2 PMI endeksi ISM endeksi Kaynak: Bloomberg, Eurostat. 1207 0607 1206 0606 1205 0605 1204 0604 1203 0603 1202 0602 1201 0601 1200 0600 1299 2007-II 40 2007-IV 2006-II 2006-IV 2005-II 2005-IV 2004-II 2004-IV 2003-II 2003-IV 2002-II 2002-IV 45 2001-IV 0 Kaynak: Bloomberg. Grafik 2.1.7. ABD’nin Euro Bölgesi Toplam İhracatı İçindeki Ağırlığı 18 17 16 15 14 13 2007 2006 2005 2004 2003 2002 2001 2000 12 Kaynak: Eurostat. 2008 yılı Şubat ve Mart ayları Euro bölgesi Uyumlulaştırılmış Tüketici Fiyat Endeksi (HICP) artış oranı tarihi yüksek seviyelerine ulaşarak fiyat istikrarı üzerindeki yukarı yönlü baskıyı teyit eder nitelikte gerçekleşmiştir. Özellikle para ve kredi hacminde tahminlerin ötesinde gerçekleşen genişleme ile enerji ve gıda fiyatlarındaki artışlar 2008 yılı için enflasyon üzerinde kademeli olarak artan bir risk unsuru olmaya devam etmektedir. Bu çerçevede üzerinde durulması gereken diğer önemli bir gelişme, 2007 yılı genelinde yüzde 2’nin altında seyreden enerji ve gıda dışında kalan mal gruplarındaki fiyat gelişmelerini ölçen Euro bölgesi çekirdek enflasyonunun, yılın ilk çeyreğinde, ECB tarafından yüzde 2 olarak belirlenen eşik değerin üzerine çıkmasıdır. Çekirdek enflasyonun Mart ayında ulaştığı yüzde 2,7 oranındaki seviye 2008 yılı fiyat gelişmeleri üzerinde diğer bir risk unsurudur. Diğer taraftan, Euro bölgesi enflasyon beklentileri için gösterge niteliğinde kabul edilen aynı itfa tarihli Fransa devlet tahvilleri ile Euro bölgesi enflasyonuna endeksli devlet Enflasyon Raporu 2008-II 13 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tahvilleri getirileri arasındaki farkın son dönemde eşik değerin üzerinde seyretmesi, kısa ve orta dönemde enflasyon beklentilerinin bozulduğuna işaret etmektedir (Grafik 2.1.8). Grafik 2.1.8. Euro Bölgesi Beklenen Enflasyon* (Yüzde) 2012 İtfa Tarihli Tahvil Farkı 2,5 2015 İtfa Tarihli Tahvil Farkı 2,4 2,3 2,2 2,1 01.03.2008 01.02.2008 01.01.2008 01.12.2007 01.11.2007 01.10.2007 01.09.2007 01.08.2007 01.07.2007 01.06.2007 01.05.2007 01.04.2007 01.03.2007 01.02.2007 01.01.2007 2,0 * Fransa devlet tahvilleri ile Euro bölgesi enflasyonuna endeksli devlet tahvilleri getirileri arasındaki fark alınarak hesaplanmıştır. Kaynak: Agence France Trésor. Bütün bu gelişmeler ışığında, ECB Yönetim Konseyi Nisan ayında yaptığı toplantıda politika faiz oranlarını oy birliği ile sabit tutmaya karar vermiştir. ECB, fiyat istikrarı üzerindeki risklere önceki aylara göre daha keskin bir vurgu yapmış ancak, finansal piyasalardaki dalgalanmaların yarattığı belirsizliklerin büyüme üzerinde daha büyük bir risk unsuru olduğuna işaret etmiştir. ECB, 2008 yılı boyunca enflasyon oranının yılın ikinci yarısından itibaren düşüş eğilimine gireceği, ancak hedef seviye olan yüzde 2’nin üzerinde kalacağı öngörüsünde bulunmuştur. Diğer taraftan, işsizlik oranlarının tarihi düşük seviyelerde seyretmesi ve özellikle Almanya’da ücret artışı taleplerinin artması, gıda ve enerji fiyatlarındaki yukarı yönlü eğilimin enflasyon üzerindeki ikincil etkilerine yönelik endişeleri bir önceki döneme göre kuvvetlendirmiştir. Bu çerçevede, ECB, fiyat istikrarını bozmaya yönelik bu tür ikincil etkilere karşı öncelikli hareket edeceğini belirtmiştir. Enerji ve mal fiyatlarındaki artışlar, diğer ülkelerde olduğu gibi, Japonya’da da büyüme hızını yavaşlatmıştır. 2006 yılında yüzde 2,4 büyüyen Japon ekonomisi, 2007 yılında yüzde 2 oranında büyümüştür (Tablo 2.1.1). 2007 yılının son çeyreğinde yüzde 1,7 oranındaki artış, beklentilerin üzerinde gerçekleşmiştir. Büyüme rakamlarının beklenenin üzerinde gerçekleşmesine neden olan temel etken ise özel yatırımlarda gerçekleşen yüzde 2 oranındaki artış olmuştur. Söz konusu artış hem özel tüketim harcamalarında (yüzde 1,5) 14 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası hem de konut yatırımlarında (yüzde 1,1) süregelen yavaşlamayı telafi edecek ölçüde gerçekleşmiştir. 2008 yılının ilk çeyreğinde, enerji fiyatlarındaki artışa ve Japon yeninin değer kazanmasına bağlı olarak şirket kârlarının düşüş eğiliminde olması piyasalarda tedirginliğe neden olurken, özel kesim sabit sermaye yatırımlarının artış hızı yavaşlamıştır. Söz konusu koşullar altında 2008 yılının ilk çeyreğinde yüzde 0,9 oranında bir büyümenin gerçekleşeceği beklenmektedir. 2007 yılında Japonya tüketici fiyatları durağan bir seyir izlemiştir. Ancak, özellikle uluslararası mal fiyatlarındaki artışın etkisiyle 2008 yılı başından itibaren tüketici fiyatları pozitif bir eğilim izlemektedir. Buna göre 2008 yılının ilk 2 ayında, tüketici fiyatları sırasıyla, yıllık yüzde 0,7 ve yüzde 1 oranında artış göstermiştir. Söz konusu eğilimin, önümüzdeki dönemde petrol ve gıda fiyatlarında beklenen artışların etkisiyle devam edeceği tahmin edilmektedir (Grafik 2.1.4). Buna ek olarak, 2008 yılı Mart ayında toptan eşya fiyatları endeksinde yüzde 3,9 oranında artış gerçekleşmiş ve söz konusu artış son 27 yılın rekor seviyesi olarak kaydedilmiştir. Japonya Merkez Bankası (BoJ) özel kesim tüketim harcamaları ile kamu ve konut yatırımlarının durağan seyrinin iç talepte önemli bir değişikliğe neden olmayacağına işaret etmektedir. Küresel belirsizliklere rağmen uluslararası ekonomilerin yavaş da olsa büyümeye devam etmesi nedeniyle dış talepte beklenmedik düşüşlerin yaşanmayacağını açıklamıştır. Bu gelişmeler ışığında BoJ, gecelik faiz oranını yüzde 0,5 oranında sabit tutmaya karar vermiştir (Grafik 2.1.3). Bununla birlikte, BoJ, uluslararası finansal piyasalarda yaşanmakta olan belirsizliklerin ve halen yükseliş eğiliminde olan petrol ve emtia fiyatlarının risk unsurları olduğuna dikkat çekmektedir. Çin ekonomisi yüksek oranlı büyüme performansını 2007 yılında da devam ettirerek yüzde 11,9 oranında ekonomik büyüme kaydetmiştir. Görüldüğü üzere, ABD ekonomisinin yavaşlaması Çin ekonomisini beklendiği kadar olumsuz etkilememiştir. Bunun başlıca nedeni ise Çin dış ticaretinin 2007 yılında Hindistan başta olmak üzere Rusya, Avrupa ve Asya’ya kaymış olmasıdır. Söz konusu dönemde Çin ihracat rakamları yüzde 25,7 oranında artış göstermiştir. Öte yandan, Çin’deki ekonomik büyümenin yeteri kadar hız kesmemiş olması, emtia fiyatları üzerindeki yukarı yönlü baskının azalmamasına neden olmuştur. Enflasyon Raporu 2008-II 15 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Yapılan sabit sermaye yatırımlarından beklenenin altında bir getiri elde edilmesi arz yönlü daralma yaratırken, finansal piyasalarda yaratılmış olan aşırı likidite talep fazlasına neden olarak Çin tüketici fiyat düzeyinin yüzde 4,8 oranında artışını beraberinde getirmiştir. 2007 yılında yüzde 4,4 artan ara malı, yakıt ve elektrik fiyatlarının, önümüzdeki dönemlerde de artmaya devam ederek genel fiyatlar üzerindeki yukarı yönlü baskısını sürdürmesi beklenmektedir. Nitekim, 2008 yılı Ocak ve Şubat aylarında tüketici fiyatları, sırasıyla, yüzde 7,1 ve 8,7 oranında artmıştır. Çin tüketici fiyatlarındaki artışlarla küresel fiyat artışlarının paralellik göstermesi dikkat çekicidir. Çin Merkez Bankası, tüketici fiyatlarındaki bu hızlı artışa ve uluslararası konut piyasalarındaki belirsizliklere dikkat çekerek 2008 yılında sıkı para politikası uygulama kararı almıştır. Bu çerçevede sadece para politikası faiz oranını artırmakla (yüzde 4,14) kalmamış, 2008 yılının ilk çeyreğinde munzam karşılıklarını iki kez yukarı yönlü revize etmiştir. Döviz piyasalarında ise dalgalı döviz kuru rejimine geçiş yönünde adımlar atmıştır. 2.2. Uluslararası Piyasalar 2.2.1. Finansal Piyasalar Mali piyasalarda 2007 yılının ikinci yarısında beliren kredi krizinin reel sektöre olan etkileri, geçtiğimiz dönemde daha da belirginleşmiştir. Son dönemlerde özellikle bankacılık ve yatırım kuruluşlarının ardı ardına açıkladıkları zararlar ile birlikte, ABD makroekonomik durumuna ilişkin açıklanan olumsuz veriler ve ABD’de beklenen resesyonun şiddetine dair endişeler, yatırımcıların ani tepkilerinin belirginleşmesine yol açmıştır. Bu durum da özellikle risk iştahında yaşanan gerilemelere paralel olarak gelişmekte olan ülke mali piyasalarında oynaklıkların yükselmesine neden olmuştur. 16 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 2.2.1. VIX ve VSTOXX Endeksleri* Grafik 2.2.2. Credit Suisse Küresel Risk İştahı Endeksi 55 7 vix vstoxx 45 3 35 25 -1 15 5 04.03.06 10.03.06 04.03.07 10.03.07 04.03.08 *VIX S&P500 hisseleri, VSTOXX ise Dow Jones Euro Stoxx 50 hisseleri üzerine yazılan opsiyonlardan elde edilen oynaklık endeksleridir. Kaynak: Bloomberg. -5 03.04.06 03.10.06 03.04.07 03.10.07 03.04.08 Kaynak: Credit Suisse. Credit Suisse Küresel Risk İştahı Endeksi (CSRA) risk iştahındaki belirgin düşüşü yansıtırken, endeks 2002 yılı Ekim ayından sonra ilk kez yatırımcıların panik içinde olduğunu gösteren bölgeye kadar gerilemiştir.1 Öte yandan VIX ve VSTOXX endekslerinin 2007 yılı boyunca sergiledikleri artış eğilimleri son günlerde kısmi gerilemelere dönse de, endekslerin ulaştıkları mevcut değerler 5 yıllık dönem ortalamalarının üzerinde olup, CSRA kadar sert olmasa da risk iştahında belirgin azalışa işaret etmektedir (Grafik 2.2.1, Grafik 2.2.2). Gelişmiş ülkelere ait tahvil piyasaları incelendiğinde, öne çıkan ilk unsur ABD’de uzun vadeli tahvil getirilerinin düşüş eğilimini korumasıdır. ABD ekonomisinde beklenen resesyonun yanı sıra yatırımcıların güvenli araçlara artan ilgisi getirileri düşürmektedir. Ancak, Euro bölgesi tahvil getirileri ABD tahvillerinin aksine yatay eğilimini korumaktadır. ECB’nin enflasyon ile mücadele konusunda sıkı para politikası duruşunu sürdürmesi ve Euro bölgesi enflasyonunun artış eğilimini koruması, söz konusu tahvil getirilerinin gerilemesini engelleyen en önemli gelişmeler olarak değerlendirilmektedir. Gelişmekte olan ülkeler incelendiğinde ise EMBI+ endeksinde 2008 yılı ilk çeyreğinde kısmi artışlar gerçekleşmiştir. EMBI+ endeksinde gerçekleşen söz konusu artışların önemli ölçüde ABD tahvillerinde gerçekleşen düşüşlerden kaynaklandığı gözlenmektedir (Grafik 2.2.3). Öte yandan, EMBI+ Türkiye alt endeksi söz konusu dönemde ana endeksten daha olumsuz bir performans 1 Endeksin “-3” değerinin altına düşmesi yatırımcıların panik içinde olduğunu gösterirken, “5” değerinin üzeri aşırı iyimserlik bölgesi olarak tanımlanmaktadır. Enflasyon Raporu 2008-II 17 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası göstermiş ve ana endeksin 40 baz puan üzerinde gerçekleşmiştir (2008 yılı Ocak ayı sonunda söz konusu fark 1 baz puan olarak gerçekleşmişti). Grafik 2.2.3. Devlet Tahvili Piyasaları Grafik 2.2.4. Hisse Senedi Piyasaları 5,5 190 275 5 Yüzde 4,5 225 4 baz puan 170 150 130 175 3,5 110 125 3 03.04.2006 03.01.2007 ABD 03.10.2007 90 03.04.2006 03.10.2006 03.04.2007 03.10.2007 03.04.2008 Euro Bölgesi MSCI - Dünya EMBI+ (sağ eksen) MSCI - G7 MSCI - GOÜ Kaynak: Bloomberg. Hisse senedi piyasalarında süregelen artış eğiliminin 2007 yılının dördüncü çeyreği itibarıyla tersine dönmüş olduğu gözlenmektedir. Morgan Stanley Sermaye Endeksi (MSCI) G7 ülkeleri alt endeksi, 16 Nisan 2008 tarihi itibarıyla, 2007 yılı sonuna kıyasla yüzde 6,3, aynı yılın üçüncü çeyreğine kıyasla da yüzde 9,1 oranında gerilemiştir. Aynı dönemlerde MSCI Gelişmekte Olan Ülkeler (GOÜ) alt endeksi ise, ABD doları bazında, sırasıyla yüzde 6,5 ve 3,3 oranlarında azalış sergilemiştir (Grafik 2.2.4). Grafik 2.2.5. ABD Varlığa Dayalı Ticari Senet Piyasası Gelişmeleri Grafik 2.2.6. ABD ve Euro Bölgesi Interbank Faizleri ve Hazine Bonosu Getirileri (3-ay) 6,5 6 5,0 5 4,0 4 3,0 Yüzde Yüzde 1.100 4,5 milyar ABD doları 1.300 5,5 900 3,5 3 2,5 05.04.06 05.12.06 Getiri Kaynak: Bloomberg, Fed. 18 05.08.07 700 05.04.08 03.04.2006 Dolaşımdaki Miktar (sağ eksen) 2,0 03.01.2007 03.10.2007 $ Libor ABD Tahvil € Libor (sağ eksen) Euro Bölgesi Tahvil (sağ eksen) Kaynak: Bloomberg. Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Yatırım kuruluşlarının önemli likidite kaynaklarından olan Varlığa Dayalı Ticari Senet (ABCP) Piyasasının, ABD’de emlak piyasası gelişmelerini takiben oluşan güvensizlik ortamında önemli ölçüde daraldığı gözlenmektedir. 2007 yılı Ağustos ayının ilk haftasında 1,2 trilyon ABD doları seviyesine yükselen dolaşımdaki senet miktarı, bu tarihten itibaren gerilemeye başlamış ve 9 Nisan 2008 tarihi itibarıyla 780 milyar ABD doları seviyesine kadar düşmüştür (Grafik 2.2.5). ABCP piyasasındaki daralma ve para piyasalarında gerçekleşen sıkışıklık, interbank piyasasında önemli faiz yükselişlerini beraberinde getirmiştir. Nitekim, LIBOR (London Interbank Offered Rate) faizleri ve hazine bonosu getirileri arasındaki fark, ABD doları için 2007 yılı Aralık ayı ortalarında 200 baz puanın üzerine çıkmış, bunu takiben merkez bankalarının eşgüdümlü likidite operasyonları sonucunda yeniden sınırlı da olsa daralma eğilimine girmiştir. Euro sözleşmelerde de aynı eğilimler gözlenmiş ancak, hareketler daha ılımlı gerçekleşmiş, iki seri arasındaki fark azami 117 baz puana yükselmiştir. Para piyasasındaki sıkışıklık, fonlama maliyetlerini artırmasının yanı sıra belirsizlikleri de artırarak mali piyasaların olumsuz performansına katkıda bulunmuştur (Grafik 2.2.6). Futures piyasalarda gözlenen faiz oranları hem ABD doları hem de euro faiz oranlarında 2008 yılı boyunca düşüşler beklendiğini ortaya koymaktadır. Spot piyasa ile futures piyasa arasındaki getiri farkı incelendiğinde, gerek Euro bölgesinde gerekse de ABD’de yıl sonuna kadar 50 baz puanlık politika faizi indiriminin yatırımcılar tarafından fiyatlandığı görülmektedir (Tablo 2.2.1). Tablo 2.2.1. Sanayileşmiş Ülkeler Faiz Gelişmeleri* (3-ay) 2008 ABD doları Euro Spot Haziran Eylül 3,00 4,75 2,46 4,63 2,25 4,33 Futures Aralık 2,33 4,10 Mart 2,33 3,82 * 3-ay vadeli sözleşmelerde 11 Nisan tarihinde oluşan getiriler kullanılmış, ABD için spotta Eurodollar faizleri, ileri vadeler için ise CME Eurodollar futures sözleşmeleri, Euro bölgesi için spotta Euribor, ileri vadelerde ise LIFFE futures sözleşmeleri kullanılmıştır. Kaynak: Bloomberg. Enflasyon Raporu 2008-II 19 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 2.2.7. Yen ve İsviçre Frangı Net Short Pozisyonlar (Spekülatif Yatırımcılar, Chicago Ticaret Borsası) Grafik 2.2.8. Yen, İsviçre Frangı ve Euro ile ABD Doları Arasındaki Örtük Oynaklıklar 200 CHF 18 150 JPY 16 Euro 14 100 12 50 10 0 8 -50 6 Net Short Japon Yeni Net Short İsviçre Frangı 4 -100 04.04.06 21.10.06 09.05.07 25.11.07 Kaynak: Bloomberg. 04.03.06 18.09.06 05.03.07 20.08.07 02.04.08 Kaynak: Bloomberg. Son dönemlerde yatırımcılar tarafından yoğun bir şekilde kullanılan “carry trade” stratejisinin önümüzdeki dönemde seyrine dair verilere bakıldığında, spekülatif yatırımcıların mali piyasalardaki gelişmeler ışığında, Japon yeninde önemli ölçüde long pozisyona geçtikleri, öte yandan İsviçre frangı sözleşmelerinde de pozisyonlarını nötr seviyeye çektikleri gözlenmektedir (Grafik 2.2.7). Örtük oynaklıklarda 2007 yılının ikinci yarısında gözlenen artışların, başta Japon yeni olmak üzere, devam etmesi de “carry trade” stratejisini daha riskli hale getirmektedir. Söz konusu iki serinin seyri, “carry trade” stratejisinde geçtiğimiz dönemde gerilemeye işaret etmektedir. Buna ek olarak, son dönemlerde temel para birimlerinde ABD doları aleyhine yaşanan artışların da etkisi göz önüne alındığında, “carry trade” stratejisinin devamlılığının en azından kısa vadede zorlaştığı söylenebilir. 2.2.2. Emtia Piyasaları 2008 yılı ilk çeyreğinde S&P Goldman Sachs Emtia Fiyatları Endeksi yükseliş eğilimine devam etmiş, 2007 yılının ilk çeyreğine kıyasla yüzde 49,8, bir önceki çeyreğe kıyasla ise yüzde 10,4 oranında artış sergilemiştir. Nisan ayının ilk yarısında benzer eğilim devam etmiş, 2007 yılının aynı dönemine kıyasla artış oranı yüzde 49,3 olarak gerçekleşmiştir. 2008 yılının ilk çeyreğinde gerçekleşen çeyreklik yüzde 10,4 oranındaki artışa enerji alt endeksinin yüzde 6,9, tarım alt endeksinin yüzde 3,0, metal alt endeksinin ise yüzde 0,3 oranında katkı yapmış olduğu dikkat çekmektedir (Grafik 2.2.9). 20 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 2.2.9. S&P Goldman Sachs Emtia Fiyatları Endeksleri Emtia Fiyatları 750 550 Metal Fiyatları Enerji Fiyatları (sağ eksen) 675 Tarım Fiyatları (sağ eksen) 450 600 350 525 450 5 250 375 12.03.2008 14.11.2007 24-07-2007 29-03-2007 01-12-2006 09-08-2006 150 17-04-2006 300 Kaynak: Goldman Sachs. GSCI endeksi içinde (Endüstriyel) Metaller Alt Endeksi yüzde 7,3 oranında ağırlığa sahipken, bakır ve alüminyum yüzde 5,5 oranında ağırlık ile alt endeks içinde önemli bir rol oynamaktadır. Londra Metal Borsası (LME)’nda işlem gören iki ana metalin fiyatları incelendiğinde, iki metalin fiyatlarında gerçekleşen çeyreklik yükselişlerin yıllık artışları aşmış olduğu dikkat çekmektedir (Tablo 2.2.2). Diğer temel para birimleri karşısında önemli ölçüde değer yitiren ABD doları yerine 1 ABD doları ve 1 eurodan oluşan sepet bazında bakıldığında, alüminyum ve bakırda gerçekleşen çeyreklik yüzde 24,1 ve yüzde 25,7 oranlarındaki artışların, sırasıyla, yüzde 19,3 ve 20,8 oranlarına gerilediği dikkat çekmektedir. Gelişmekte olan ülkeler kaynaklı talebin canlılığı metal fiyatlarını yukarıya çekerken, dünyanın en büyük bakır ihracatçısı Şili’de gerçekleşen üretim kesintileri sonucu stoklarda gözlenen gerilemeler bakır fiyatlarındaki artışları belirginleştirmektedir. Stok seviyeleri olumlu düzeyde olmasına rağmen (Tablo 2.2.3) Çin’in 2008 yılında net alüminyum ithalatçısı haline geleceği haberleri de alüminyum fiyatlarındaki artışta belirleyici faktör olmuştur. ABD ekonomisinde gerçekleşmesi olası resesyonun gelişmekte olan ülkeleri ne ölçüde etkileyeceği metal fiyatlarının önümüzdeki dönemde seyrinde en önemli etken olarak öne çıkmaktadır. Tablo 2.2.2. Londra Metal Borsası (LME) Gelişmeleri* ABD Doları / Ton Alüminyum Bakır 2007-I 2.780 6.755 Değer 2007-IV 2008-I 2.409 2.990 6.675 8.390 2008-II** 2.999 8.430 2008-I/2007-IV 24,1 25,7 Değişim (Yüzde) 2008-I/2007-I 2008-II**/2008-I 7,6 0,3 22,3 0,5 * Tablo dönem sonu değerlerinden oluşmuştur. ** 15 Nisan 2008 tarihi itibarıyla. Kaynak: Bloomberg. Enflasyon Raporu 2008-II 21 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Tablo 2.2.3. Ana Metallerin LME Stok Değerleri* 2006 Alüminyum Bakır 2007 2008 Ortalama Eylül Aralık Ortalama Ocak Şubat Mart Nisan** 781.241 106.004 938.625 130.775 930.025 197.450 841.948 158.515 956.625 178.875 947.225 143.650 1.032.100 112.500 1.029.275 117.150 *Ana metaller için LME borsası stok seviyeleri ton olarak alınmıştır. ** 15 Nisan 2008 tarihi itibarıyla. Kaynak : Bloomberg. Uluslararası ham petrol fiyatları Ocak ayı sonlarında başlayan yükseliş eğilimi sonucunda 15 Nisan tarihi itibarıyla 114,5 ABD doları/varil seviyesinde işlem görerek tarihi zirve değerine ulaşmıştır (Grafik 2.2.10). Söz konusu seviye 2007 yılının aynı gününe kıyasla yüzde 67,3 oranında artışa işaret ederken, 1 ABD doları ve 1 eurodan oluşan sepet bazında bakıldığında artış oranı yüzde 55,4’e gerilemektedir. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) verileri 2007 yılında ham petrol talebinde 0,8 milyon varil/gün seviyesinde artış gerçekleştiğini ortaya koymaktadır. Ancak ülkeler bazında incelendiğinde, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) üyesi olmayan ülkelerin talebinin 1,15 milyon varil/gün seviyesinde artarken, OECD üyesi ülkelerin talebinin 0,25 milyon varil/gün gerilemiş olduğu gözlenmektedir. Ham petrol fiyatlarında yılın ilk çeyreğinde gözlenen yükselişler talep canlılığının devam ettiğine işaret ederken, ABD Enerji Bakanlığının yılın ilk çeyreğinde ABD talebinin yıllık 0,48 milyon varil/gün azalmış olduğunu tahmin etmesi gelişmekte olan ülkeler kaynaklı talebin önemini ortaya koymaktadır. OPEC’in 5 Mart tarihli olağan toplantısında üretim kotalarını değiştirmemesi ve Eylül ayındaki olağan toplantısına kadar toplanmaya gerek duymadığını açıklaması fiyatlar üzerinde baskı oluşturan diğer bir gelişme olmuştur. OPEC piyasalara yeterli düzeyde ham petrol arz edildiğini, temel göstergelerin olumlu olduğunu vurgularken, spekülatif sermayenin fiyatlar üzerinde baskı oluşturduğunu belirtmiştir. Emtia fiyatlamasında en önemli değişkenlerden biri olan stok rakamları IEA verileri ile incelendiğinde, OECD ülkeleri özel sektör stoklarının Şubat ayında 53,3 günlük talebi karşılayacak seviyede olduğu dikkat çekmektedir. Söz konusu değer son üç yıl ortalamasına karşılık gelmektedir. ABD verileri ise 2008 yılı ve 2007 yılı Mart ayı verilerinin birbirinden çok farklı olmadığını ortaya koymaktadır. Ham petrol verim eğrisinin ‘backwardation’2 konumunda olduğu, crack spreadlerin3 düşük seyrettiği ve ham petrol fiyatlarının zirve değerlerine ulaştığı bir ortamda üreticilerin stoklama davranışlarından kaçmasının olağan olduğu düşünülmektedir (Tablo 2 3 Vade ilerledikçe kontrat fiyatlarının gerilediği durumdur. Ham petrol ile petrol ürünleri fiyatları arasındaki farka dayanan sözleşme. 22 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2.2.4). Buna rağmen yatırımcıların ABD’de haftalık olarak açıklanan stok rakamlarındaki gerilemelere sert tepkiler göstermekte olduğu gözlenmektedir. Tablo 2.2.4. Petrol Piyasasına İlişkin Göstergeler* Toplam Stoklar (bin varil) Ürün Stratejik Rezerv Ham Petrol Crack Spread (ABD doları/varil) Üretici Olmayan Net Long Poz. (bin söz.) 2006 Aralık 1.712,5 704,2 688,6 319,7 6,8 19,9 2007 Mart Aralık 1.670,8 1.671,0 649,4 685 688,7 696,4 332,7 289,6 20,6 8,6 40,2 52,9 Ocak 1.669,5 678,4 698,1 293,0 7,3 29,8 Şubat 1.674,8 670,7 698,7 305,5 10,3 91,6 2008 Mart 1.674,5 655,6 699,75 319,2 8,8 53,9 Nisan** 1.667,5 651,0 700,4 316,1 7,2 64,7 *Dönem Sonu Değerleri. Stok rakamları ABD verileridir. Net pozisyonlar NYMEX rakamlarıdır. ** Stok rakamları 4 Nisan itibarıyla iken, crack verileri 15 Nisan, net pozisyon rakamları ise 8 Nisan verileridir. Kaynak: Bloomberg, www.doe.gov. Ham petrol talebinin mevsimsel olarak düştüğü yılın ikinci çeyreğinde fiyatların bir miktar gerilemesi mümkün görünmektedir. Gelişmekte olan ülkelerin talebi ham petrol fiyatları üzerinde belirleyici olmaya devam ederken, ABD Enerji Bakanlığının yılın ilk çeyreğinde yıllık bazda gerileyen ABD talebinin yılın ikinci çeyreğinde 2007 yılı seviyesinde gerçekleşmesini beklemesi, talep baskısını artıracak diğer bir unsur olarak öne çıkmaktadır. Diğer bir deyişle, ABD ekonomisine ve diğer ekonomilerin ABD ekonomisindeki yavaşlamadan ne ölçüde bağımsız hareket edebileceğine ilişkin belirsizlikler, ham petrol fiyatlarının seyrinde en önemli risk unsuru olmaya devam etmektedir. Üreticiler açısından cazip görünmemesine rağmen, talebin yeniden canlandığı yaz ayları öncesinde stoklarda gözlenecek artışlar ham petrol fiyatlarındaki baskıyı hafifletecek en önemli unsurdur. Mali sektör yatırımcılarının mevcut fiyat seviyelerinin sürdürülebilirliğini sorgulayarak yeni yatırım alanlarına yönelmeye başlaması ise petrol fiyatlarındaki baskıyı hafifletebilecektir. Grafik 2.2.10. Ham Petrol (Brent) ve Altın Fiyatları (ABD doları/Varil, ABD doları/Troy ons ) 120 Ham Petrol 1100 Altın (sağ eksen) 1000 100 900 800 80 700 600 60 17.04.07 07.08.07 27.11.07 20.03.08 Kaynak: Bloomberg. Enflasyon Raporu 2008-II 23 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Gelişmiş ülke mali piyasalarında yaşanan dalgalanmaların devam etmesi, bu ülkelerde enflasyon oranlarında gözlenen artış ve büyüme performanslarına ilişkin belirsizlikler ile ABD dolarının diğer temel para birimleri karşısında hızlı değer kaybı, altın fiyatlarının 14 Mart 2008 tarihinde 1.002 ABD doları/Troy ons ile tarihi zirve değerine ulaşmasına sebep olmuştur (Grafik 2.2.10). Altın fiyatları bu tarihten sonra bir miktar gerilese de 15 Nisan itibarıyla 2007 yılının aynı gününe kıyasla yüzde 34,4 oranında artış sergileyerek 928 ABD doları/Troy ons değerinde işlem görmüştür. Üretici olmayan yatırımcıların ‘net long’ pozisyonlarını 2007 yılı Ağustos ayından başlayarak önemli ölçüde artırdıkları ve pozisyonların 2008 yılı Şubat ayında zirve değerine ulaştığı dikkat çekmektedir. Zirve değerlerinden bir miktar gerilemiş olmasına rağmen spekülatif yatırımcıların ‘net long’ pozisyonları yüksek değerlerini korumaya devam etmiştir (Grafik 2.2.11). Son dönemlerde gerek gelişmiş gerekse de gelişmekte olan ülkelerde enflasyon oranlarının yükselmesinin en önemli nedenlerinden biri küresel piyasalarda gıda fiyatlarında gözlenen sert yükselişlerdir (Kutu 2.1). S&P Goldman Sachs endeksi içinde yüzde 12,9 oranında paya sahip olan Tarımsal Hammadde Fiyatları Alt Endeksi’nin içinde mısır ve buğday yüzde 8,2 ile en önemli bileşen konumundadır. 15 Nisan itibarıyla S&P Goldman Sachs Buğday alt endeksi yüzde 87,7 oranında, mısır alt endeksi ise yüzde 64,5 oranında yıllık artışlar sergilemiştir. Kuraklığın yarattığı rekolte düşüşlerinin yanı sıra mısır ve buğdayın alternatif yakıt üretiminde kullanılmaya başlanması söz konusu hammadde fiyatlarının yükselmesine neden olurken, küresel stoklarda gözlenen gerileme üretici olmayan mali sektör yatırımcılarının ilgisinin sektör araçlarına yönelmesini beraberinde getirerek fiyatlar üzerindeki baskıyı daha da artırmıştır. Bu bağlamda Chicago Ticaret Borsası spekülatif yatırımcılarının buğday ve mısırda yüksek seviyede ‘net long’ pozisyon taşıdıkları dikkat çekmektedir (Grafik 2.2.12). Buğday fiyatlarında, yılın ikinci yarısında rekolte artışları gerçekleşeceği beklentisiyle Mart ayının ilk haftasından başlayarak gözlenen gerileme eğilimi, ABD Tarım Bakanlığının Nisan ayı Dünya Tarımsal Ürün Arz ve Talep Tahminleri (WASDE) raporunda küresel buğday stoklarında artış gerçekleştiğini belirtmesiyle daha da belirginleştirmiştir. 24 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 2.2.11. Chicago Borsası Üretici Olmayan Yatırımcılar Net-Long Pozisyonları (Altın, bin sözleşme) Grafik 2.2.12. Chicago Ticaret Borsası Üretici Olmayan Yatırımcılar Net-Long Pozisyonları (Buğday, Mısır, bin sözleşme) Mısır 450 40 Buğday (sağ eksen) 200 30 350 170 20 10 140 250 0 110 -10 150 80 -20 0108 1007 0707 0407 0107 1006 -30 0706 50 0406 0108 1007 0707 0407 0107 1006 0706 0406 50 Kaynak: Bloomberg. 2008 yılının ilk çeyreğinde öne çıkan diğer bir gelişme ise pirinç fiyatlarında gözlenen artışlardır. Küresel olarak referans alınan Tayland B-kalite pirinçte 17 Nisan itibarıyla yılbaşına kıyasla gerçekleşen fiyat artışı yüzde 164 seviyesindedir. Çin ve Hindistan kaynaklı talepteki artışın yanı sıra Avustralya ve Vietnam'da gerçekleşen üretim düşüşleri fiyatlar üzerinde baskı yaratmaktadır. Gelişmekte olan Asya ülkelerinde temel gıda olan pirinçte bölge hükümetlerinin yurtiçi fiyatlarda gerçekleşebilecek önemli artışların önüne geçmek için ihracat kısıtlamalarına başvurması uluslararası fiyatlardaki artışları belirginleştirmiştir. Bu sebeple, toplam üretimin sadece yüzde 7'sinin dış ticarete konu olduğu pirinçte fiyat artışlarının olumsuz etkilerinin ithalatçı ülkelerle sınırlı kalması beklenmektedir. Enflasyon Raporu 2008-II 25 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası KUTU 2.1. KÜRESEL ENFLASYONDAKİ SON DÖNEM GELİŞMELERİ Son yıllarda küresel fiyat gelişmeleri incelendiğinde, enflasyon oranının genel bir artış eğilimi içerisinde olduğu görülmektedir. IMF verilerine göre 2000 yılının başında yüzde 4,4 seviyesinde olan dünya yıllık enflasyon oranı, bu tarihten itibaren azalmaya başlayarak 2006 yılında yüzde 3,5 düzeyine gerilemiş, ancak 2007 yılının ortalarından itibaren tekrar artarak, 2008 Ocak ayı itibarıyla, yüzde 5,2 düzeyine ulaşmıştır. Dünya enflasyon oranındaki yukarı yönlü hareket sadece belli bir ülke grubunda değil, gelişmekte ve gelişmiş ülke gruplarında aynı anda gözlemlenmektedir (Grafik 1 ve 2). Farklı ekonomik büyüme döngüleri içerisinde olabilen ABD, Euro bölgesi, Japonya ve gelişmekte olan ülkeler arasında da enflasyonun son dönemde ortak hareket ettiği görülmektedir. Bu çerçevede, küresel enflasyonun gelecekteki seyrinin yanısıra bölgeler ve ülkeler arası enflasyon gelişmelerinin bağlantısı önemli tartışma konuları olarak gündeme gelmektedir. Grafik 1. Seçilmiş Ülke Gruplarına Göre Tüketici Fiyatları Enflasyonu Grafik 2. Seçilmiş Gelişmekte Olan Ülkelerde Tüketici Fiyatları Enflasyonu 18 8 16 7 14 6 12 5 0108 Dünya Japonya Gelişmekte Olan Ü. ABD Euro Bölgesi 0108 0907 0507 0107 0906 0506 0106 0905 0505 0105 0904 -2 0504 0 0104 0907 0507 0107 2 -1 0906 4 0 0506 6 1 0106 8 2 0905 3 0505 10 0105 4 Türkiye Güney Afrika Brezilya Kore Rusya Çin Kaynak: IMF 2000’li yılların başında dünya ekonomisinin içinde bulunduğu konjonktür, bugün gözlemlediğimizden oldukça farklıdır. Bu dönemde küresel ekonomik koşullar, Türkiye dahil birçok ülkede enflasyonun düşüş sürecine destekte bulunmuştur. Bir yandan küresel likidite bolluğu dünya ekonomisinin enflasyon yaratmadan büyüyebilmesine olanak vermiş, diğer yandan Çin ve Hindistan gibi büyük gelişmekte olan ülkelerin dünya ekonomisi ile bütünleşme süreci, ucuz ithal malları yoluyla küresel dezenflasyonist sürece destek olmuştur.1 Bu dönemde enerji fiyatlarının da bugünkü seviyelere kıyasla düşük olması arz yönlü enflasyonist baskıları sınırlamıştır. Tablo 1. ABD, Japonya ve Euro Bölgesinde Genel ile Enerji ve Gıda Dışı Tüketici Fiyatları Enflasyonu Genel 2004 2005 2006 2007 Haziran 2007 Aralık 2008 Ocak 2008 Şubat 3,3 3,6 2,6 2,6 4,1 4,3 4,0 ABD Enerji ve Gıda Dışı 2,2 2,2 2,6 2,2 2,4 2,5 2,3 Genel 0,2 -0,1 0,3 -0,2 0,7 0,7 1,0 Japonya Enerji ve Gıda Dışı -0,7 -0,4 -0,3 -0,4 -0,1 -0,1 -0,1 Genel 2,4 2,2 1,9 1,9 3,1 3,2 3,3 Euro Bölgesi Enerji ve Gıda Dışı 1,9 1,4 1,5 1,9 1,9 1,7 1,8 Kaynak: Bloomberg Küresel enflasyon artışları incelendiğinde, enerji ve gıda fiyatlarındaki hızlı yükselişlerin önemli rol oynadığı görülmektedir. Bu iki mal grubunun etkileri çıkarıldığında, enflasyon oranlarında görülen ivmelenme önemli ölçüde kaybolmaktadır (Tablo 1). Küresel enflasyonu etkileyen temel faktörlerden biri olan petrol fiyatlarında uzun süreden beri bir artışın olduğu gözlenmektedir. Söz konusu artış eğilimi 2006 yılı ortalarında aşağı yönlü kırılmış fakat 2007’nin ortalarından itibaren tekrar yükseliş yönünde güç kazanmıştır (Grafik 3). Söz konusu fiyat hareketlerinin bir benzeri de dünya enerji ürünleri fiyat endeksinde görülmektedir (Grafik 4). Genel anlamda enerji fiyatlarında son dönemlerde görülen artışların gerisinde dünya ekonomisinin hızlı büyümesinin yanısıra, ‘hedge funds’ ve diğer mali yatırımcıların artan oranda emtialar üzerinden ‘futures’ ve ‘forward’ işlemler yaparak pozisyon almaları belirleyici olmaktadır.2 1 2 OECD (2006), Globalization and Inflation in the OECD Economies, Working Party No:1 on Macroeconomic and Structural Policy Analysis, 26 September 2006. TCMB (2006), Enflasyon Raporu, Ankara, Ekim 2006. 26 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Enerji fiyatlarına ek olarak gıda fiyatlarında özellikle 2007’nin ortalarından itibaren hızlı artışlar görülmektedir (Grafik 4). 2007 yılında gıda ürünlerinin dünya enflasyonuna katkısı yüzde 36 oranında gerçekleşmiştir.3 Gıda fiyatlarındaki artışların özellikle gelişmekte olan ülkelerin enflasyon oranlarına etkileri çok çarpıcı boyutlara varmaktadır. Tahminler gıda enflasyonunun Brezilya’nın, Şili’nin ve Arjantin’in enflasyonuna katkısını, sırasıyla, yüzde 70,2, 65,4 ve 49,5 olarak hesaplamaktadır.3 Biyoyakıtlara artan talebin tarımsal ürünlerin fiyatlarını artırması, yükselen gıda enflasyonunu belirleyen temel sebepler arasındadır. Enerji fiyatlarının aşırı artması, çevresel ve politik kaygılar, gelişmiş ülkeleri alternatif enerji kaynaklarına yönlendirmiştir. Özellikle 2003 yılında Avrupa Parlementosu tarafından onaylanan Ortak Tarım Politikası Reformu ve 2005 yılında ABD Senatosunca kabul edilen Enerji Politikası Kanunu sonucunda biyoyakıtların üretimi ve tüketimi hızla yaygınlaşmıştır.4 Bu ise biyoyakıt üretiminde yaygın olarak kullanılan mısır, buğday, şeker kamışı ve kanola bitkisi gibi tarım ürünlerinin fiyatlarını yükseltmeye başlamıştır. 2004/5 döneminde toplam mısır üretiminin yüzde 7,3’ü biyolojik yakıt olarak kullanılırken, 2007/8 döneminde bu oranın yüzde 17,2’ye ve 2010/11 döneminde yüzde 31,4’e çıkması beklenmektedir.3 Grafik 3’ten görüleceği üzere, biyoyakıtların bir türü olan etanol fiyatları uzun dönemli bir artış eğilimi içerisindedir. Bu artış eğilimi 2006 yılında durmuş gibi görünse de, 2007 yılı ortasında tekrar yukarı doğru ivmelenmiştir. Biyoyakıt üretiminin yanısıra, bazı önemli tarımsal ürün üreticisi ve ihracatçısı ülkelerin kuraklık nedeniyle üretimlerini kısıtlaması, başta Çin olmak üzere hızla büyüyen gelişmekte olan ekonomilerin artan gıda ürünleri talebi söz konusu fiyat artışlarını destekleyen diğer unsurlardır.3 Diğer taraftan, bazı tarım ürünlerinde stokların azalması da bu malların fiyatlarını spekülatif talep nedeniyle yukarı çekmektedir.5 Grafik 3. Petrol ve Etanol Fiyatları (ABD Doları) 120 Grafik 4. Dünya Enerji ve Gıda Fiyatı Enflasyonu 4,5 Petrol Varil Fiyatı* Enerji Gıda 4 Etanol Galon Fiyatı** (sağ eksen) 100 80 3,5 80 3 60 40 2,5 60 2 40 20 1,5 0108 0607 1106 0406 0905 0205 0704 1203 0503 1002 -20 *: Batı Teksas Ham Petrol Spot Piyasa Fiyatı **: ABD Etanol Galon Fiyatı. Kaynak : Bloomberg. 0108 0807 0307 1006 0506 1205 0705 0205 0904 0404 1103 0603 0 0103 0 0302 0,5 0801 0 0101 1 20 -40 Kaynak : IMF. Tahminler tarım ürünlerinin yakıt üretiminde kullanımının önümüzdeki dönemde de artmaya devam edeceğine işaret etmektedir. ABD ekonomisinin 2008 yılında yavaşlamasının enerji ve gıda ürünleri talebini kısıtlayarak küresel enflasyonun kontrolüne yardımcı olması beklense de, Çin ve Hindistan gibi bazı gelişmekte olan ülkelerin hızlı büyümeye devam etmeleri, söz konusu talep daralmasının etkilerini ortadan kaldırmaktadır. 2007 yılında çeşitli baz metallerde görülen talep artışlarının yüzde 85 ila yüzde 170 arasında bir kısmı sadece Çin’den kaynaklanmıştır.6 Sonuç olarak, gerek enerji gerekse gıda fiyatları küresel enflasyon açısından önemli riskler içermektedir. Diğer taraftan, gelişmekte olan ülkelerde gıda ürünlerinin toplam tüketim harcamaları içindeki payı gelişmiş ülkelere kıyasla daha yüksektir. Bu nedenle küresel gıda enflasyonu söz konusu ülkelerin tüketici enflasyonu üzerinde daha büyük riskler oluşturmaktadır.7 Central Bank of Argentina (2008), Recent Developments of Commodity Prices, BIS spring economists meeting, unpublished manuscript. TCMB (2007), Enflasyon Raporu, Ankara, Ekim 2007. Anket sonuçları, 2008 yılında yatırımcıların yüzde 45’inin tarım ürünlerinde, yüzde 18’inin enerji piyasasında en fazla getirinin sağlanacağını tahmin etmektedirler (Barclays Capital (2007), Global Outlook, December 2007). 6 Barclays Capital (2007), Global Outlook, December 2007. 7 ABD ve Euro bölgesi ülkelerinde gıda ürünlerinin tüketim içindeki payı yüzde 15-18 aralığında iken, Türkiye, Brezilya, Çin ve Arjantin’de bu rakam yüzde 29 ile 35 arasındadır. Aynı rakam bazı Afrika ülkelerinde yüzde 60’a yükselmektedir (Central Bank of Argentina (2008), Recent Developments of Commodity Prices, BIS spring economists meeting, unpublished manuscript ve TÜİK). Şili Merkez Bankası da benzer sonuçlara varmaktadır (Central Bank of Chile (2008), Inflation Report, January 2008). 3 4 5 Enflasyon Raporu 2008-II 27 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 28 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 3. Enflasyon Gelişmeleri 3.1. Enflasyon 2008 yılının ilk çeyreğinde tüketici fiyatları yüzde 3,09 artmış ve yıllık enflasyon yüzde 9,15’e yükselmiştir (Grafik 3.1.1). Böylelikle, Mart ayı itibarıyla yıllık enflasyon hedefle uyumlu patikanın etrafında oluşturulan belirsizlik aralığının dışında kalmıştır. Yılın ilk çeyreğinde enflasyonda gözlenen artışta gıda ve enerji fiyatları önemli bir rol oynamıştır. Ayrıca, son dönemde Yeni Türk lirasındaki değer kaybı da enflasyon üzerinde kısmen etkili olmuştur. Grafik 3.1.1. Hedefle Uyumlu Patika ve TÜFE (Yıllık Yüzde Değişim) 12 11 10 9 8 7 6 5 4 Yıllık Enflasyon 3 Hedefle Uyumlu Patika 2 Belirsizlik Aralığı 1 1208 0908 0608 0308 1207 0907 0607 0307 1206 0906 0606 0306 1205 0 Kaynak: TÜİK, TCMB. Gıda, enerji, tütün ürünleri ve altın fiyatlarındaki gelişmelerin yıllık enflasyona yaptıkları katkı 2007 yılının üçüncü çeyreğinden itibaren önemli ölçüde artmıştır. Öte yandan, söz konusu gruplar dışındaki malların fiyatları ile hizmet fiyatlarının yıllık enflasyona yaptıkları katkı son bir yıllık dönemde gerilemiştir (Grafik 3.1.2). Enflasyon Raporu 2008-II 29 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 3.1.2. Yıllık TÜFE Enflasyonuna Katkı 12 Temel Mallar Hizmetler Gıda ve Enerji* Tütün ve Altın** 10 8 6 4 2 0308 0208 0108 1207 1107 1007 0907 0807 0707 0607 0507 0407 0307 0207 0107 0 * Gıda ve Enerji: Gıda ve alkolsüz içecekler ile enerji. ** Tütün ve Altın: Alkolsüz içecekler ve tütün ürünleri ile altın. Kaynak: TÜİK, TCMB. Grafik 3.1.3. Gruplar İtibarıyla TÜFE (İlk Çeyrek Yüzde Değişim) 10 2006 2007 2008 8 6 4 2 0 -2 -4 Gıda Enerji Gıda ve Enerji dışı Mallar Hizmet Kaynak: TÜİK, TCMB. 2008 yılı ilk çeyreğinde gıda fiyatlarındaki artış geçmiş yıllara kıyasla daha yüksek gerçekleşmiştir (Grafik 3.1.3). Yurt içindeki arz kayıpları ile uluslararası piyasalarda gıda fiyatlarındaki yüksek artışlar, gıda fiyatlarını olumsuz etkilemeye devam etmektedir. Enerji fiyatları ise yılın ilk çeyreğinde yüzde 6,11 oranında yükselmiştir. Aynı dönemde, gıda ve enerji dışı mal fiyatları geçen yıla kıyasla daha olumlu bir görüntü çizerken, hizmet grubu fiyatları son iki yıla paralel bir seyir izlemiştir. Dolayısıyla, gıda ve enerji fiyatlarındaki çeyreklik artışın geçen yılın aynı dönemine kıyasla belirgin olarak yüksek gerçekleşmesi, yıllık tüketici enflasyonunun ilk çeyrekte yükselmesindeki ana etken olmuştur. Mart ayı itibarıyla, yüzde 9,15 olan yıllık enflasyonun 6,13 puanlık kısmı yalnızca gıda ve enerji fiyatlarındaki artışlardan kaynaklanmıştır. Özetle, enflasyon gıda ve enerji 30 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası fiyatlarındaki artışlar nedeniyle yükselirken, temel mal ve hizmet fiyatları olumsuz bir görünüm arz etmemiştir. İşlenmemiş gıda fiyatları yıllık artış oranı ilk çeyrek sonunda yüzde 10,16 ile 2007 yıl sonuna kıyasla sınırlı bir gerileme göstermiştir (Tablo 3.1.1). İşlenmemiş gıda ürünlerinde yıllık enflasyonun hareketli ortalamaları son bir yıl içinde fiyat artışlarının genel seyrinde aşağı yönlü bir eğilime işaret etse de bu grupta yıllık enflasyon halen yüksek seviyelerde seyretmektedir (Grafik 3.1.4). Grafik 3.1.4. İşlenmemiş Gıda Fiyatları (Yıllık Yüzde Değişim ve Merkezi Hareketli Ortalaması) 21 18 15 12 9 6 İşlenmemiş Gıda İşlenmemiş Gıda (3 Aylık Hareketli Ort.) İşlenmemiş Gıda (6 Aylık Hareketli Ort.) 3 0 0308 1207 0907 0607 0307 1206 0906 0606 0306 1205 0905 0605 0305 -3 Kaynak: TÜİK, TCMB. İlk çeyrekte işlenmemiş gıda grubunun alt kalemleri incelendiğinde, meyve fiyatlarının yıllık artış hızının yavaşladığı, sebze ve diğer işlenmemiş gıda ürünlerinde ise yıllık enflasyonun yükseliş gösterdiği gözlenmiştir (Tablo 3.1.1). 2007 yılında meyve ve sebze üretimi bir önceki yıla kıyasla gerilemiştir (Tablo 3.1.3). Belirtilen dönemde özellikle meyve üretiminde belirgin bir azalış gerçekleşmiş ve bu gelişmeye bağlı olarak meyve fiyatları yüzde 34,63 oranında artış göstermiştir. Meyve üretiminde gözlenen bu düşüş büyük ölçüde başta turunçgiller olmak üzere, üzüm, zeytin (yok yılı) ve fındık gibi belirli ürünlerden kaynaklanmıştır. Tablo 3.1.1. İşlenmemiş Gıda Grubu Fiyatları Çeyreklik Yüzde Değişim İşlenmemiş Gıda 1. Meyve ve Sebze Taze Meyve Sebze 2. Diğer İşlenmemiş 2007-I 11,74 20,61 28,53 15,64 2008-I 10,90 16,81 14,75 18,26 4,78 6,14 Yıllık Yüzde Değişim 2007-IV 2008-I 10,99 10,16 16,73 13,04 34,63 20,19 5,48 7,88 6,50 7,89 Kaynak: TÜİK, TCMB. Enflasyon Raporu 2008-II 31 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2007 yılının son çeyreğinde artış eğilimine giren enerji fiyatları, yılın başında da bu eğilimini sürdürmüş ve ilk çeyrek itibarıyla grup fiyatları yüzde 6,11 oranında artmıştır (Grafik 3.1.5). Bu gelişmede büyük oranda uluslararası petrol fiyatlarında gözlenen yükselişlerin yurt içi akaryakıt fiyatlarına yansımaları ile elektrik tarifelerinde Ocak ayında yapılan yüksek oranlı ayarlamalar etkili olmuştur. Grafik 3.1.5. Enerji Grubu Fiyatları (Üç Aylık Yüzde Değişim, Katkı Puan) 10 Akaryakıt Ürünleri (Katkı Puan) 8 Konut Grubuna Yönelik Enerji (Katkı Puan) Enerji (3 Aylık Yüzde Değişim) 6 4 2 0 08-I 07-IV 07-III 07-II 07-I 06-IV 06-III 06-II 06-I -2 Kaynak: TÜİK, TCMB. 2008 yılı ilk çeyreği itibarıyla enerji ve işlenmemiş gıda ürünleri dışında kalan mal grubu fiyatları yıllık enflasyonu yüzde 6,96 olarak gerçekleşmiştir. Bu gelişmede işlenmiş gıda ürünlerinde süregelen yüksek fiyat artışları ile altın fiyatlarında gözlenen yükselişler etkili olmuştur. Altın hariç dayanıklı tüketim malları fiyatları yıllık enflasyonu yüzde -3,77 seviyesinde gerçekleşmiştir. Tablo 3.1.2. Mal ve Hizmet Grubu Fiyatları TÜFE 1. Mallar Enerji İşlenmemiş Gıda Enerji ve İşlenmemiş Gıda Dışı Mallar İşlenmiş Gıda Dayanıklı Mallar Dayanıklı Mallar (Altın Fiy. Hariç) Yarı Dayanıklı Mallar Dayanıksız Mallar 2. Hizmetler Kira Lokanta ve Oteller Ulaştırma Hizmetleri Diğer Hizmetler (Üç Aylık ve Yıllık Yüzde Değişim) 2007 I II III IV 2,36 1,47 0,31 4,02 2,39 1,18 -0,11 4,65 1,58 1,00 0,55 7,85 11,74 -5,93 2,23 3,30 Yıllık 8,39 8,29 11,25 10,99 2008 I 3,09 3,27 6,11 10,90 -0,10 2,28 6,60 12,95 0,23 5,61 3,56 0,58 -1,01 4,26 4,09 5,31 1,23 -1,73 -1,15 -1,71 -3,34 3,45 1,13 -1,36 -1,60 -2,41 -4,21 1,58 -3,37 6,75 7,43 -2,07 -3,50 2,52 7,67 4,21 7,86 11,69 -1,23 6,44 2,29 3,94 2,60 0,10 2,10 2,28 3,33 1,94 1,70 2,19 1,50 4,56 2,27 2,10 -0,36 2,32 3,30 3,64 1,91 1,27 8,64 16,01 10,87 5,93 5,29 2,55 2,79 3,13 4,10 1,68 Kaynak: TÜİK, TCMB. 32 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Gıda fiyatlarının yükselişinde en etkili olan alt grup işlenmiş gıda fiyatlarıdır. Grup fiyatları ilk çeyrekte yüzde 5,61 oranıyla geçmiş yıllar ortalamasının belirgin olarak üzerinde yükselmiştir. İşlenmiş gıda fiyatlarının yükselişinde hem yurt içi hem de küresel konjonktürden kaynaklanan gelişmeler etkili olmaktadır (Kutu 3.1). Yurt içinde buğday fiyatları son bir buçuk yıllık dönemde yaklaşık yüzde 45 oranında artmıştır. Bu gelişmede, belirtilen dönemde yurt içinde kuraklık kaynaklı olarak tahıl ürünleri üretiminde yaşanan belirgin kayıpların (Tablo 3.1.3) ve yurt dışındaki yüksek oranlı fiyat artışlarının etkisi bulunmaktadır. 2007 yılında ülkemizde buğday, arpa ve mısır üretimi bir önceki yıla kıyasla sırasıyla yüzde 13,9, yüzde 23,5 ve yüzde 7,2 oranında azalmıştır. Dış piyasalarda tarımsal emtia fiyatlarında yaşanan artışlarda ise gerek arz yönlü unsurların gerekse son yıllarda buğday ve mısırın alternatif yakıt üretiminde kullanılmaya başlaması ve başta Çin ve Hindistan olmak üzere gelişmekte olan ülkelerin genel refah düzeyindeki iyileşmeyle artan gıda ürünleri talebinin etkileri gözlenmektedir1. Özellikle son dönemde bazı üretici ülkelerin tarım ürünleri ihracatlarına kısıtlama ya da yasaklar getirmesi, toplam arzı daha da sınırlayarak fiyatlar üzerinde yukarı yönlü baskıları kuvvetlendirmektedir. Yurt içi buğday fiyatlarında gözlenen yükselişler etkisini özellikle ekmek ve tahıl grubu fiyatlarında hissettirmektedir (Grafik 3.1.6). Bu çerçevede, ekmek ve tahıl grubu fiyatları son bir buçuk yıllık dönemde yüzde 28,39 oranında artmıştır. Ekmek ve tahıl grubu dışında kalan işlenmiş gıda ürünleri fiyatları da, belirtilen dönemde büyük ölçüde gıda imalatı üretici fiyatlarından gelen maliyet yönlü unsurların etkisiyle, yüzde 18,19 oranında artmıştır (Grafik 3.1.7). Gıda sektörü üretici fiyatları üzerinde ise başta ara malı olmak üzere ithalat fiyatları kaynaklı hızlanmaların etkisi görülmekte, bunun yanında Yeni Türk lirasının yakın dönemde değer kaybetmesi de gıda enflasyonunu olumsuz yönde etkilemektedir. 1 Söz konusu etkilerle ilgili daha detaylı bilgi için bkz. Kutu 2.1 ve Kutu 3.1 Enflasyon Raporu 2008-II . 33 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Tablo 3.1.3. Bitkisel Üretim Miktarları (Ton) 2006 Yılı 59 247 672 34 642 986 20 010 000 3 811 000 9 551 000 5 828 124 1 312 593 14 452 162 2 550 068 25 851 612 2 978 659 21 211 268 1 661 685 15 064 987 3 220 435 Tarla ürünleri Tahıllar Buğday Mısır Arpa Patates, kuru baklagiller, yenilebilir kök ve yumrular Yağlı tohumlar Şeker pancarı Tekstilde kullanılan ham bitkiler Sebzeler Yumru ve kök sebzeler Meyvesi için yetiştirilen sebzeler Başka yerde sınıflandırılmamış diğer sebzeler Meyveler Turunçgiller (toplam) Yüzde Değişim -14,2 -15,5 -13,9 -7,2 -23,5 -5,4 -21,4 -14,1 -10,8 -0,7 8,2 -1,7 -3,8 -4,3 -7,2 2007 Yılı 50 821 550 29 256 990 17 234 000 3 535 000 7 306 800 5 511 082 1 031 552 12 414 715 2 275 044 25 675 748 3 222 478 20 854 683 1 598 587 14 409 672 2 988 664 Kaynak: TÜİK. Grafik 3.1.6. İşlenmiş Gıda ve Alt Grup Fiyatları (Yıllık Yüzde Değişim) 21 Grafik 3.1.7. Ekmek ve Tahıl Dışı İşlenmiş Gıda ve ÜFE-Gıda İmalatı Fiyatları (Yıllık Yüzde Değişim) İşlenmiş Gıda 18 Ekmek ve Tahıl Dışı İşlenmiş Gıda 15 ÜFE Gıda Ürünleri ve İçecek İmalatı Ekmek ve Tahıllar 18 Ekmek ve Tahıl Dışı İşlenmiş Gıda 15 12 12 9 9 6 6 3 3 0 0308 1007 0507 1206 0706 0206 0905 0405 1104 0604 -3 0104 0108 1007 0707 0407 0107 1006 0706 0406 0106 1005 0705 0405 0105 0 Kaynak: TÜİK, TCMB. 2007 yılında yüzde 4,08 oranında artan giyim ve ayakkabı grubu fiyatları yılın ilk çeyreğinde önceki yıllara paralel bir seyir izlemiş ve yıllık enflasyon yüzde 3,67 olarak gerçekleşmiştir. Yılın ilk çeyreğinde giyim eşyası imalatı fiyatlarında belirgin bir gerileme (yüzde –5,66) gözlenirken, mevsimsellikten arındırılmış CNBC-e Giyim Tüketim Endeksi’nde ise bir önceki çeyreğe kıyasla sınırlı bir artış görülmüştür (Grafik 3.1.8, Grafik 3.1.9). Söz konusu gelişmeler, maliyet ve talep koşullarının yılın ilk çeyreğinde giyim grubu fiyatları üzerinde sınırlayıcı bir etki oluşturduğuna işaret etmektedir. Diğer taraftan, tekstil ürünleri imalatı fiyatlarında yılın ilk üç ayında yüksek oranlı artışlar gözlenmesi sektör fiyatlarında önümüzdeki dönemde bir maliyet baskısına işaret etmektedir. 34 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 3.1.8. Giyim ve Giyim Eşyası İmalatı Fiyatları Grafik 3.1.9. CNBC-e Giyim Sektörü Tüketim Endeksi (Yıllık Yüzde Değişim) (Mevsimsellikten Arındırılmış, Üç Aylık Ortalama ve Yıllık Değişim) 15 Giyim Fiyatları (TÜFE) 115 Giyim Eşyası İmalatı Fiyatları (ÜFE)* 110 10 8 6 4 2 0 -2 -4 -6 -8 -10 -12 13 105 11 9 100 7 95 5 3 90 1 -1 * Giyim eşyası imalatı yıllık enflasyonu, 2 aylık hareketli ortalama. Kaynak: TÜİK. 08-I 07-I 07-III 06-I 06-III 05-I 05-III 04-I 04-III 03-I 03-III 02-I 0108 0907 0507 0107 0906 0506 0106 0905 0505 0105 0904 -5 02-III 85 -3 CNBC-e Giyim Tüketim Endeksi (Sol Eksen) CNBC-e Giyim Tüketim Endeksi Yıllık Yüzde Değişim Kaynak: CNBC-e. 2008 yılı ilk çeyreğinde dayanıklı tüketim malları (altın hariç) fiyatları, özellikle mobilya fiyatlarında gözlenen yükselişlerin etkisi ile yüzde 1,58 oranında artmıştır (Grafik 3.1.10, Tablo 3.1.4). 2007 yılı genelinde gerileyen mobilya fiyatlarında ilk üç aylık dönemde yüzde 4,13 oranında bir artış gözlenmiştir. Benzer şekilde, 2007 yılında gerileyen mobilya imalatı fiyatlarının 2008 yılında artış eğilimine girmesi, sektör fiyatlarındaki artışta maliyet unsurlarının etkili olduğuna işaret etmektedir. Dayanıklı tüketim malları içerisinde önemli bir paya sahip olan otomobil alt kaleminde ilk çeyrek fiyat artışı (yüzde 1,04) geçmiş yıllara kıyasla daha düşük oranda gerçekleşmiştir. Dayanıklı tüketim malları fiyatları döviz kuru gelişmelerine duyarlılık göstermektedir (Grafik 3.1.11). Söz konusu ilişki özellikle otomobil fiyatları ile elektrikli ve elektriksiz ev aletlerinde belirgin olarak görülmektedir. Dolayısıyla, Yeni Türk lirasında son dönemde gözlenen değer kayıplarının kısa vadede dayanıklı tüketim malı fiyatları üzerinde etkili olacağı tahmin edilmektedir. Tablo 3.1.4. Dayanıklı Tüketim Malları Grubu Fiyatları (Üç Aylık ve Yıllık Yüzde Değişim) Dayanıklı Mallar (Altın Fiyatları Hariç) Mobilya Elektrikli ve Elektriksiz Aletler Otomobil Diğer Dayanıklı Mallar I 1,13 -0,60 -0,52 3,22 0,82 II -1,36 4,50 -3,75 -2,74 1,09 2007 III -1,60 -6,34 -1,80 0,71 -0,52 IV -2,41 0,94 -1,80 -4,42 0,32 Yıllık -4,21 -1,80 -2,35 -3,37 1,71 2008 I 1,58 4,13 1,16 1,04 0,04 Kaynak: TÜİK, TCMB. Enflasyon Raporu 2008-II 35 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2007 yılının ikinci yarısından itibaren uluslararası piyasalardaki gelişmelere paralel olarak yükselen altın fiyatları, yılın ilk üç aylık döneminde yüzde 25,49 oranında artarak tüketici enflasyonunun yükselişinde etkili olmuştur. Grafik 3.1.10. Dayanıklı Tüketim Malları Fiyatları Grafik 3.1.11. Dayanıklı Tüketim Malları ve Döviz Kuru Sepeti (Yıllık Yüzde Değişim) (Yıllık Yüzde Değişim) 20 15 10 5 0 25 10 20 8 15 6 10 4 5 2 0 0 -5 -2 -10 -4 0308 1207 0907 0607 0307 1206 0906 0606 -8 0306 Altın hariç Dayanıklı Mal 1205 -6 -20 0905 Döviz kuru sepeti (0.5E+0.5D) (sol) 0605 -15 0305 0308 1207 0907 0607 0307 0606 0306 -10 1206 -5 0906 Altın hariç Dayanıklı Mal Mobilya Otomobil Elektrikli ve Elektriksiz Aletler Kaynak: TÜİK, TCMB. Hizmet grubu fiyatları yılın ilk çeyreğinde yüzde 2,55 oranında artmış ve hizmet sektörü enflasyonundaki düşüş 2008 yılının ilk çeyreğinde duraksama göstermiştir. Gıda fiyatlarındaki artışlar lokanta hizmetlerini, petrol fiyatlarındaki artışlar ise ulaştırma hizmetlerini olumsuz etkilemektedir. Diğer taraftan, başta kira olmak üzere diğer hizmet kalemlerinin fiyatlarındaki yavaşlamanın yılın ilk çeyreğinde de sürdüğü görülmektedir (Grafik 3.1.12). Grafik 3.1.12. Hizmet Grubu Fiyatları (İlk Çeyrek Yüzde Değişim) 5 2006-2007 Ortalama 2008 4 3 2 1 0 Kira Ulaştırma H. Lokanta-Oteller Diğer H. Kaynak: TÜİK, TCMB. 36 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Petrol fiyatlarına bağlı olarak gözlenen artışlar ve geçen yılın son çeyreğinde gerçekleştirilen vergi ayarlamaları akaryakıt fiyatlarının son altı aylık dönemde yüzde 13,9 oranında artmasına neden olmuştur. Akaryakıt fiyatlarındaki artışlar gecikmeli olarak ulaştırma hizmetleri fiyatlarını etkilemektedir (Grafik 3.1.13). Lokanta-oteller hizmetleri fiyatları ise temel olarak yiyecek hizmetlerindeki fiyat artışları sebebiyle yüksek seyretmektedir. Gıda fiyatlarındaki artışlar, yiyecek hizmetleri fiyatlarına, maliyet unsuru olması sebebiyle, olumsuz yansımaktadır. Özellikle, işlenmiş gıda fiyatlarındaki artışın geçen yılın ikinci yarısında hızlanması ile yemek hizmetlerinin aylık artış eğilimi belirgin olarak hızlanmıştır (Grafik 3.1.14). Sonuç olarak, gıda ve enerji fiyatları, dolaylı yoldan hizmet enflasyonundaki düşüş eğilimini de sınırlamaktadır. Grafik 3.1.13. Akaryakıt ve Ulaştırma Hizmetleri Fiyatları Grafik 3.1.14. Yemek Hizmetleri (Yıllık Yüzde Değişim) (Mevsimsellik Arındırılmış Aylık Değişim, 6 Aylık Hareketli Ortalama) 1,2 Akaryakıt 40 23 Ulaştırma Hizmetleri (Sağ eksen) 35 21 30 1,1 19 25 17 20 15 15 1,0 0,9 13 0,8 0,7 0308 1207 0907 0607 0307 1206 0906 0606 0306 1205 0,6 0905 0308 1207 0907 0607 0307 1206 0906 0606 0306 5 1205 -10 0905 7 0605 -5 0305 0 9 0605 11 5 0305 10 Kaynak: TÜİK, TCMB. Tüketici enflasyonu üzerindeki maliyet yönlü etkilerin değerlendirilmesi açısından üretici fiyatlarındaki gelişmeler önem taşımaktadır. 2007 yılı genelinde belirgin bir değişim göstermeyerek enflasyona olumlu katkıda bulunan petrol ve gıda ürünleri hariç imalat sanayi fiyatlarının 2008 yılı ilk çeyreğinde ivmelenerek yüzde 4,21 oranında arttığı görülmektedir (Tablo 3.1.5). 2008 yılı ilk çeyreğinde YTL’deki değer kaybının ve uluslararası emtia fiyatlarındaki artışın etkisiyle özellikle ara ve sermaye mallarında yüksek oranlı artışlar gözlenmiştir. (Grafik 3.1.15). Enflasyon Raporu 2008-II 37 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 3.1.15. Petrol ve Gıda Ürünleri Hariç İmalat Sanayi Fiyatları (Üç Aylık Yüzde Değişim) 11 Petrol ve gıda ürünleri hariç imalat sanayi 9,71 Gıda ürünleri 9 7 4,21 5 2,35 3 0,40 1 0,83 1,08 -0,04 0,91 0,31 -1 -0,24 -0,18 -1,12 -0,38 08-I 07-IV 07-III 07-II 07-I 06-IV 06-III 06-II 06-I 05-IV 05-III 05-II 05-I -3 Kaynak: TÜİK, TCMB. Tablo 3.1.5. MIGS Sınıflamasına Göre ÜFE Gelişmeleri (Üç Aylık ve Yıllık Yüzde Değişim) 2007 Petrol ve Gıda Ürünleri Hariç İmalat Sanayi 2008 I II III IV Yıllık I 0,91 -0,18 -0,04 -0,38 0,30 4,21 Ara Malları Fiyatları 1,29 0,58 0,15 -1,25 0,75 7,28 Sermaye Malları Fiyatları 0,03 -1,80 -0,06 -0,48 -2,32 4,56 Dayanıklı Tüketim Malları Fiyatları 0,96 -0,51 -0,80 -3,06 -3,41 1,59 Dayanıksız Tüketim Malları Fiyatları 1,54 1,10 2,40 2,88 8,15 1,33 Enerji Fiyatları 2,64 0,19 4,22 2,65 10,02 16,89 Kaynak: TÜİK, TCMB. 3.2. Beklentiler Enerji ve gıda fiyatlarında süregelen artışlar ile küresel belirsizliklerin yansımaları enflasyon beklentilerini olumsuz etkilemektedir. Yıl sonu enflasyon beklentileri Mart ayı birinci anket döneminde belirgin şekilde yükselmiş ve daha sonraki dönemlerde bu artışını sürdürmüştür. Buna karşılık orta vadeli enflasyon baklentilerindeki bozulma daha sınırlı olmuştur. Bir önceki enflasyon raporundan bu yana on iki ve yirmi dört ay sonraki yıllık enflasyon beklentileri sırasıyla 103 ve 81 baz puan yükselmiştir. Enflasyon beklentilerinde gözlenen bu yükseliş genel fiyatlama davranışına ilişkin riskleri belirginleştirmiştir (Tablo 3.2.1). 38 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 3.2.1. 12 ve 24 Ay Sonrasındaki TÜFE Beklentileri* (Yıllık Yüzde Değişim) 8,5 12 Ay 8 24 Ay 7,5 7,04 7 6,5 6 5,98 5,5 5 4,5 0408 0208 1207 1007 0807 0607 0407 0207 1206 1006 0806 0606 0406 0206 1205 1005 0805 0605 0405 4 * TCMB Beklenti Anketi ikinci anket dönemi beklentileridir. Kaynak: TCMB. Enflasyon beklentilerindeki belirsizliğin bir ölçüsü olarak değerlendirilen değişim katsayısında son dönemlerde görülen artışlar on iki ve yirmi dört ay sonrasına ilişkin yıllık enflasyon beklentilerindeki bozulmayı teyid etmektedir (Tablo 3.2.1).2 Tablo 3.2.1. TÜFE Enflasyon Beklentisi Cari Dönem Nisan-07 Mayıs-07 Haziran-07 Temmuz-07 Ağustos-07 Eylül-07 Ekim-07 Kasım-07 Aralık-07 Ocak-08 Şubat-08 Mart-08 Nisan-08 Anket Dönemi 1 2 1 2 1 2 1 2 1 2 1 2 1 2 1 2 1 2 1 2 1 2 1 2 1 2 Yıl Sonu Ortalama Beklenti* 7,44 7,48 7,78 7,84 7,66 7,67 7,44 7,49 7,15 7,16 7,13 7,18 6,97 6,94 7,77 7,90 8,66 8,64 6,44 6,47 6,47 6,54 7,02 7,27 8,03 8,44 12 Ay Sonrası Değişim Ortalama Katsayısı Beklenti* 6,64 0,11 6,63 0,11 6,63 0,14 6,57 0,11 6,47 0,11 6,58 0,13 6,25 0,11 6,38 0,09 6,31 0,12 6,37 0,12 6,27 0,12 6,27 0,10 6,04 0,11 5,96 0,12 5,82 0,11 5,98 0,09 6,09 0,11 6,14 0,13 5,94 0,11 6,01 0,13 6,00 0,09 5,99 0,10 6,03 0,11 6,29 0,15 6,77 0,14 7,04 0,14 24 Ay Sonrası Ortalama Değişim Beklenti* Katsayısı 5,54 0,15 5,57 0,14 5,52 0,15 5,44 0,12 5,40 0,14 5,39 0,12 5,30 0,13 5,38 0,11 5,35 0,14 5,40 0,12 5,44 0,13 5,40 0,13 5,25 0,13 5,06 0,11 5,05 0,13 5,15 0,09 5,21 0,14 5,24 0,15 5,11 0,14 5,17 0,14 5,17 0,15 5,20 0,13 5,32 0,15 5,52 0,17 5,80 0,16 5,98 0,16 * Tablodaki ortalama beklenti değerleri, aritmetik ortalama, medyan, mod ve alfa kesilmiş ortalamanın uç değerler analizi ile karşılaştırılması sonucunda seçilen uygun ortalamadır. Kaynak: TCMB. 2 Katılımcıların beklentileri arasındaki değişimi gösteren değişim katsayısı uygun ortalama seçimi yapılan veri setinde standart sapmanın ortalamaya oranıdır. Enflasyon Raporu 2008-II 39 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası KUTU 3.1. SON DÖNEM GIDA FİYAT GELİŞMELERİ Tüketici enflasyonu 2008 yılının ilk çeyreğinde hedefle uyumlu patika etrafında oluşturulan belirsizlik aralığının dışında kalmıştır. Bu gelişmede belirleyici olan etkenlerin başında gıda fiyatlarında yaşanan yüksek oranlı artışlar gelmiştir. Mart ayı itibarıyla yıllık artış oranı yüzde 13,40 olan gıda fiyatlarının tüketici enflasyonuna katkısı yaklaşık 3,8 puan olarak gerçekleşmiştir. Gıda fiyatlarında son dönemde gözlenen artışlar ülkemize özgü bir olgu olmayıp, pek çok ülkede gözlenmekte ve küresel olarak enflasyon oranları üzerinde yukarı yönlü bir baskı oluşturmaktadır (Grafik 1). Öte yandan, gelişmekte olan ülkelerde bu etki, gıda harcamalarının hanehalkı tüketimi içinde yüksek bir paya sahip olması nedeniyle, gelişmiş ülkelere kıyasla daha şiddetli hissedilmektedir. Türkiye’de gıda ürünlerinin Tüketici Fiyat Endeksi içindeki ağırlığı yüzde 28,63 düzeyindedir ve sahip olduğu pay itibarıyla enflasyon sepetinde en önemli kalemi oluşturmaktadır. Ayrıca, gelinen noktada dünya genelinde tarımsal emtia fiyatlarındaki artışların orta vadede kalıcı olduğuna yönelik algılamaların güçlendiği görülmektedir. Bu gelişmeler ülkemizde gıda ürünlerinde gözlenen fiyat gelişmelerinin detaylı olarak incelenmesini, gıda fiyatlarını belirleyen faktörlerin ayrıştırılarak göreli etkilerinin belirlenmesini ve bu çerçevede ileriye dönük değerlendirmelerde bulunulmasını gerekli kılmaktadır. Grafik 1. Gıda Fiyatları Grafik 2. İşlenmiş ve İşlenmemiş Gıda Ürünleri Fiyatları (Yıllık Yüzde Değişim, 2008 Yılı Mevcut Ay İtibarıyla*) (Yıllık Yüzde Değişim) 22 Bulgaristan Çin Şili Güney Afrika Türkiye Macaristan Brezilya Romanya Çek Cum. İrlanda Almanya Polonya İspanya EU27 Meksika EU15 Hindistan Yunanistan Fransa İngiltere ABD G7 Japonya Kanada İşlenmiş Gıda İşlenmemiş Gıda (3 Aylık Hareketli Ort.) 18 14 10 6 2 *Japonya, Hindistan, G7, Güney Afrika için Şubat ayı, diğer ülkeler için Mart ayı itibarıyla bir önceki yılın aynı dönemine göre yıllık yüzde değişim oranlarıdır. Kaynak: TÜİK, EuroStat, OECD-Olis, Bloomberg ve ilgili ülke merkez bankaları. 0108 0907 0507 0107 26 0906 23 0506 20 0106 17 0905 14 0505 11 0105 8 0904 5 0504 2 0104 -2 -1 Kaynak: TÜİK, TCMB. Türkiye’de Gıda Fiyatlarının Belirleyicileri Fiyatlama dinamiklerindeki olası farklılaşma nedeniyle gıda grubunda yer alan kalemler, işlenmiş ve işlenmemiş gıda ürünleri olarak iki ayrı grupta incelenmiştir. Son dönemde gıda fiyatlarında yaşanan artışta, işlenmiş gıda ürünleri fiyatlarındaki yükseliş eğiliminin büyük ölçüde belirleyici olduğu gözlenmektedir (Grafik 2). Merkez Bankası bünyesinde yapılan çalışmalar sonucunda, işlenmiş gıda grubunda 2007 yılı sonu itibarıyla yüzde 12,95 olarak gerçekleşen yıllık artış oranının yaklaşık üçte ikisinin, Türkiye’de yaşanan şiddetli kuraklık ile uluslararası gıda fiyatlarında ortaya çıkan yüksek oranlı artışlardan kaynaklandığı tespit edilmiştir (Grafik 3). Bu etkenlerin yıllık işlenmiş gıda enflasyonuna katkısı, 2006 yılı sonunda 0,6 puan iken 2007 yılı sonunda 8,0 puana yükselmiştir. Yapılan hesaplamalar, toplam talep koşulları gibi göreli olarak para politikasının kontrolünde olan etkenlerin, işlenmiş gıda grubu enflasyonuna önemli bir katkıda bulunmadığına işaret etmiştir (Grafik 4). Öte yandan döviz kuru ve diğer maliyet unsurlarının, 2007 yılı içinde işlenmiş gıda fiyatları üzerinde azaltıcı yönde etkide bulunduğu görülmüştür. Genel fiyatlama davranışlarındaki alışkanlıklar, geçmişe endeksli beklentiler ile kullanılan modelin kapsamı dışında kalan faktörlerin toplam etkisi, 2007 yılında bir önceki yıla göre 1,3 puan artarak 6,8 puana yükselmiştir1. Sonuç olarak, mevcut bulgular, son dönemde işlenmiş gıda fiyatlarında gözlenen yüksek oranlı artışların temel belirleyicilerinin arz yönlü şoklar ve dışsal faktörler olduğunu göstermektedir. 1Kullanılan ekonometrik model, işlenmiş gıda fiyatlarındaki değişimin yüzde 86’sını açıklama gücüne sahiptir. Açıklanamayan kısmın işlenmiş gıda grubundaki yıllık enflasyona katkısı, 2006 ve 2007 yılları için sırasıyla 0,1 ve –0,4 puan seviyesindedir. 40 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 3. İşlenmiş Gıda Grubu Enflasyonuna Katkı Grafik 4. İşlenmiş Gıda Grubu Enflasyonunun Belirleyicileri (Çeyrek Sonundaki Yıllık Enflasyona Katkı Puan) (Yıllık Enflasyona Katkı Puan) 10 8 Yurt İçi Kuraklık 8 6 6 4,2 Uluslararası Fiyatlar 2006 6,8 5,5 2007 4 2,2 1,3 1,4 2 4 0,2 2 3,8 4,2 3,8 0,4 0 -2 0 -4 2007-4 2007-3 2007-2 2007-1 2006-4 2006-3 2006-2 2006-1 -2 Enflasyon Katılığı* İthal Fiyat Sıcaklık Toplam Talep -3,2 Diğer** * Enflasyon katılığı olarak tanımlanan değişken ekonometrik modelde yer alan ve yıllara göre değişen sabit terim ile artık değerin toplamından oluşmakta ve genel fiyatlama davranışlarındaki alışkanlıklar, geçmişe endeksli beklentiler ile kullanılan modelin kapsamı dışında kalan faktörlerin toplam etkisini ifade etmektedir. **Diğer: Döviz kuru, enerji fiyatları ve diğer yurt içi maliyetler. Kaynak: TCMB. İşlenmemiş gıda ürünleri fiyatlarının seyrinde ise meyve ve sebze fiyatlarındaki gelişmeler belirleyici olmaktadır. Merkez Bankası bünyesinde yapılan çalışmalar meyve ve sebze fiyatlarının gelişiminde etkili olan faktörler arasında üretim, dış talep, gıda imalat sanayi talebi ve akaryakıt fiyatlarının geldiğine işaret etmektedir. İşlenmemiş gıda ürünlerinde yıllık enflasyon halen yüksek seviyelerde seyretmekle birlikte, 2008 yılının ilk çeyreğinde meyve fiyatlarının artış hızındaki yavaşlama nedeniyle bir miktar gerileme kaydetmiştir (Grafik 2). Son dönemde bu gruba yönelik ihracatta gözlenen yavaşlama, dış talep koşullarının işlenmemiş gıda enflasyonundaki düşüş sürecine 2007 yılına kıyasla verdiği desteği artırmaktadır. İklim koşullarında son altı aylık dönemde gözlenen göreli iyileşme, meyve ve sebze ürünlerinde yurt içi arz koşullarının 2008 yılında bir önceki yıla kıyasla daha olumlu seyredebileceğine işaret etmektedir (Grafik 5). Bununla birlikte, mevcut durumda yağış miktarındaki normalleşmenin henüz ülke geneline yayılmayarak belirli coğrafi bölgelerle sınırlı kalması, üretim koşullarındaki iyileşmenin boyutunu sınırlamakta ve yaş meyve ve sebze fiyatlarında kısa dönemde yüksek oranlı bir düzeltme ihtimalini azaltmaktadır. Motorin fiyatındaki artışlar da yukarı yönlü baskıları artırmaktadır. Ayrıca, pirinç, et, bakliyat gibi diğer işlenmemiş gıda ürünleri fiyatlarında 2008 yılının ilk çeyreğinde gözlenen yüksek oranlı artışların yakın dönemde devam etmesi durumunda, meyve ve sebze fiyatlarında beklenen düzeltmenin olumlu etkilerinin sınırlı kalacağı tahmin edilmektedir. Grafik 5. Normalleştirilmiş Yağış İndeksi Metoduna Göre Kuraklık Durumu (Son 6 Ay) Kaynak: Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü. Enflasyon Raporu 2008-II 41 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Küresel Ölçekte Gıda Fiyatları Son dönemde uluslararası gıda fiyatlarında gerek arz gerekse talep yönlü baskıların etkisiyle yüksek oranlı artışlar yaşanmakta ve bu durumun önümüzdeki dönemde de devam edeceği öngörülmektedir. Küresel arz koşullarını etkileyen önemli faktörler arasında dünyada tarım arazilerinin miktarına ve kullanımına ilişkin son dönem gelişmeleri gelmektedir. Dünya genelinde tarım sektörüne ilişkin veriler, 1990’lardan itibaren gözlenen verimlilik artışlarının geçmiş yılların gerisinde kaldığını göstermektedir.2 Diğer taraftan hızlı şehirleşme ve sanayileşme gibi nedenlerle dünyada arazi kullanımında tarım dışı faaliyetlere doğru bir geçiş meydana gelmektedir. Demografik yapıdaki değişiklikler, hem gıda talebini artırmış hem de tarımdan tarım dışı sektörlere doğru iş gücü geçişine neden olmuştur. Söz konusu yapısal faktörlere ek olarak, son dönemde gözlenen ve dünyada pek çok ülkeyi etkileyen kuraklık nedeniyle tarımsal ürünlerde ortaya çıkan arz sıkıntısı, gıda fiyatlarındaki artış eğilimini daha da belirginleştirmiştir. Talep yönünden bakıldığında ise, tarım ürünlerinden elde edilen biyoyakıtın, yükselen petrol fiyatlarına paralel olarak alternatif bir enerji kaynağı olarak ortaya çıktığı görülmekte ve bu eğilimin önümüzdeki dönemde devam edeceği tahmin edilmektedir (Bkz. Kutu 2.1). Çin ve Hindistan gibi ülkelerde gerçekleşen yüksek büyüme hızları ve bunun sonucunda hanehalkı gelirlerinin artması da uluslararası piyasalarda gıda fiyatları üzerinde talep yönlü bir baskı yaratmaktadır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde gözlenen ve temel gıda ürünleri fiyatlarını olumsuz etkileyen diğer bir faktör ise tüketim alışkanlıklarındaki katılıklardır. Bu tür katılıklar sonucunda, yüksek fiyat artışları gözlenen gıda ürünlerinden diğer ürün gruplarına doğru ikame imkanlarının kısıtlı olması talep yönlü bir fiyat düzeltmesi olasılığını sınırlamaktadır. Dünya Bankası tarafından yapılan açıklamalar, yukarıda özetlenen bu yapısal sorunların giderilmesinin, dünya genelinde koordineli ve kapsamlı bir ticaret ve tarım reformu gerçekleştirilmesine ve başta tarım sektörü olmak üzere mevcut üretim teknolojilerinin iyileştirilmesine bağlı olduğu yönündedir. Bu yapısal düzenlemelerin gerçekleştirilememesi durumunda, son dönemde gözlenen fiyat artışlarının orta vadede kalıcı bir özellik kazanma ihtimali, başta gelişmekte olan ülkeler olmak üzere tüm dünyada fiyat istikrarına ilişkin önemli bir risk unsuru oluşturmaktadır. Gıda fiyatlarında 2008 yılına ilişkin beklentiler, geçtiğimiz yıl içinde dünya genelinde gözlenen yüksek sıcaklık artışları ile bu artışların neden olduğu üretim kayıplarının bu yıl tekrarlanma ihtimaline bağlı olarak değişmektedir. 2008 yılı için yapılan ilk tahminler iklim şartlarının 2007 yılına göre daha olumlu olacağı yönündedir. Mevcut göstergeler özellikle tahıl ürünleri üretiminin geçen yıla kıyasla bir miktar toparlanacağına işaret etmekle birlikte, arz koşullarındaki iyileşmenin boyutu belirsizliğini korumaktadır. Türkiye’de olumsuz iklim koşullarından ve buna bağlı olarak üretim kayıplarından kaynaklanan enflasyonist etkinin yumuşamaya başlaması, işlenmiş gıda ürünleri fiyatları artış hızında yılın ikinci yarısında yavaşlama ihtimalini gündeme getirmektedir. Öte yandan temel gıda üreticisi ve ihracatçısı olan ülkelerin yurt içi fiyatları kontrol altına almak amacıyla ihracatlarına sınırlama getirmeleri veya bazı ürünlerde tamamen durdurmaları 2008 yılına ilişkin riskleri artırmaktadır. Sonuç olarak, dünya genelinde gıda ürünleri fiyatlarındaki artışların orta vadede kalıcı olduğuna yönelik algılamaların güçlenmesi, öngörülebilir bir gelecekte başta işlenmiş gıda fiyatları olmak üzere yurt içi gıda fiyatları üzerinde yukarı yönlü risklerin devam edeceğini göstermektedir. 2 Kaynak: ABD Tarım Bakanlığı (USDA), Uluslararası Tarım Örgütü (FAO). 42 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 4. Arz ve Talep Gelişmeleri 4.1. Arz-Talep Dengesi Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan 1998 yılı bazlı yeni milli gelir serilerine göre 2007 yılı son çeyreğinde Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) yıllık yüzde 3,4 oranında artış göstermiştir. Böylelikle 2007 yıl genelinde GSYİH büyümesi yüzde 4,5 oranında gerçekleşmiştir (Grafik 4.1.1). Grafik 4.1.1. Yıllar İtibarıyla GSYİH Büyüme Oranı (Yüzde) 12 9,4 10 8 6,8 6,2 6 8,4 6,9 5,3 4,5 4 2 0 -2 -4 -6 -5,7 -8 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 Kaynak: TÜİK, TCMB. Talep kompozisyonu incelendiğinde, son çeyrek büyümesine en yüksek katkıyı özel tüketim (1,9 puan) ve özel yatırım harcamalarının (1,8 puan) yaptığı görülmektedir. Buna karşılık, kamu harcamalarının büyümeye katkısı sınırlı kalmıştır. Net dış talep ise büyümeye 3,7 puanlık yüksek oranlı negatif bir katkı yapmıştır. (Grafik 4.1.2, Tablo 4.1.1). Diğer bir deyişle, yurt içi yerleşiklerin nihai talebi daha çok ithal mallara yönelirken, yurt içinde üretilen mal ve hizmetlere yönelik talep zayıf seyretmiştir. Nitekim, stok değişiminin katkısı dışlandığında son çeyrek büyümesi yüzde 0,2 oranına gerilemektedir. Enflasyon Raporu 2008-II 43 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 4.1.2. GSYİH Yıllık Büyümesine Katkılar (Yüzde Puan) 14 Net İhracat 12 Nihai Yurt İçi Talep 10 GSYİH 8 6 4 2 0 -2 -4 -6 06-1 06-2 06-3 06-4 07-1 07-2 07-3 07-4 Kaynak: TÜİK, TCMB. Mevsimsellikten arındırılmış verilerle 2007 yılının son çeyreğinde GSYİH dönemlik bazda yüzde 2,1 oranında büyümüştür. Bu artış oranı, yurt içi talebin güçlü seyrettiği hızlı ekonomik büyüme dönemleriyle benzerlik gösterse de, gerek biriken stoklar gerekse küresel sorunların belirleyici olduğu mevcut konjonktür nedeniyle önümüzdeki döneme ilişkin içerdiği bilgi sınırlıdır. 2008 yılının ilk çeyreğine ilişkin veriler, iktisadi faaliyette 2007 yılı son üç aylık döneminde gözlenen artışın kalıcı olmadığına işaret etmektedir. Nitekim, sanayi üretimi Ocak-Şubat döneminde mevsimsellikten arındırılmış verilerle bir önceki çeyrek düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu çerçevede yılın ilk çeyreğinde üretimin dönemlik bazda değişmediği tahmin edilmektedir. Tablo 4.1.1. Harcamalar Yoluyla GSYİH Gelişmeleri 2006 Yıllık 1-Tüketim Harcamaları Kamu Yerleşik Hanehalkı Tüketimi Yurt İçi Tüketim Gıda, İçki ve Tütün Giyim ve Ayakkabı Mobilya, Ev Aletleri Ulaştırma-Haberleşme Lokanta ve Oteller 2-Sabit Sermaye Yatırımları Kamu Özel Makine-Teçhizat İnşaat 3- Stok Değişimi* 4-Mal ve Hizmet İhracatı 5-Mal ve Hizmet İthalatı Net İhracat* 6-Toplam Yurtiçi Talep 7-Toplam Nihai Yurtiçi Talep 8-GSYİH 5,1 8,4 4,6 4,6 3,9 -3,9 5,3 7,4 2,5 13,3 2,6 15,0 12,2 20,3 -0,1 6,6 6,9 -0,3 7,0 7,0 6,9 I 2007 III II 5,5 4,7 5,6 5,6 7,0 -0,7 7,3 3,1 7,3 2,8 4,3 2,6 -3,2 12,9 1,9 12,5 8,6 0,4 6,8 4,8 7,6 1,7 2,1 1,6 1,2 3,7 -10,8 -3,9 -1,8 0,3 1,2 8,4 0,2 -3,7 8,2 1,8 9,3 5,6 0,5 3,2 1,6 4.0 IV 7,6 3,3 8,2 6,3 3,6 -4,3 2,7 12,9 4,3 2,1 15,9 0,0 -1,6 2,8 0,0 4,2 14,4 -2,6 5,9 6,3 3,4 Yıllık 2,7 1,6 2,9 1,9 0,2 0,8 1,0 4,9 -6,6 7,2 2,2 8,1 11,9 2,2 3,2 2,5 15,7 -3,7 7.0 3,8 3,4 4,4 2,8 4,6 3,8 3,5 -3,9 1,5 4,6 1,8 3,3 7,6 2,7 0,7 6,3 1,7 6,7 11,1 -1,5 5,7 4,1 4,5 *GSYİH büyümesine katkı, yüzde puan. Kaynak: TÜİK. Yılın ilk çeyreğine ilişkin tüketim talebi göstergeleri sanayi üretimi verileriyle benzer bilgi içermektedir. Bu dönemde, CNBC-e mevsimsel 44 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası düzeltilmiş tüketim endeksi bir önceki çeyrek düzeyinde gerçekleşirken, tüketim malları ithalatı miktar olarak dönemlik bazda gerilemiştir (Grafik 4.1.3). CNBC-e ve TCMB-TÜİK tüketici güven endekslerinin küresel risklerin belirginleşmeye başladığı Eylül ayından bu yana düşüş eğiliminde olması dikkat çekmektedir (Grafik 4.1.4). Küresel kredi piyasalarındaki sorunlar tüketici kredilerindeki genişlemeyi sınırlamaya devam etmektedir (Grafik 4.1.5). Yurt içine yapılan otomobil satışları ilk çeyrekte geçen yılın aynı dönemindeki düşük bazın da etkisiyle yüksek oranlı bir yıllık artış sergilese de, bir önceki çeyrek düzeyinin oldukça altında seyretmiştir (Grafik 4.1.6). Beyaz eşya yurt içi satışları aynı dönemde gerek yıllık gerekse dönemlik bazda gerilerken, mevsimsellikten arındırılmış verilerle 2004 yılı ilk çeyreğinden bu yana ilk kez 400-450 bin adet bandının altına düşmüştür (Grafik 4.1.6). CNBCe tüketim endeksi alt kalemlerinden ev eşyası harcamalarındaki gelişmeler de yurt içi talepte yavaşlama sinyali vermektedir. Grafik 4.1.3. CNBC-e Tüketim Endeksi ve Tüketim Malları İthalat Miktar Endeksi Grafik 4.1.4. Tüketici Güven Endeksleri (Mevsimsellikten Arındırılmış) 180 240 220 160 130 130 120 120 110 110 100 100 90 90 200 180 140 120 70 08-1 07-9 05-1 08-1 07-3 07-1 06-3 06-1 05-3 05-1 04-3 04-1 03-3 Kaynak: CNBC-e, TÜİK, TCMB. 60 07-5 60 60 03-1 60 70 CNBC-e 80 07-1 Tüketim Malları İthalatı 80 TCMB 06-9 80 80 100 06-5 CNBC-e Tüketim Endeksi, sol eksen 05-5 100 06-1 160 120 05-9 140 Kaynak: CNBC-e, TÜİK,TCMB. Grafik 4.1.5. Tüketici Kredileri Grafik 4.1.6. Yurt İçine Yapılan Otomobil ve Beyaz Eşya Satışları* (Reel, Çeyreklik Yüzde Değişim) (Mevsimsellikten Arındırılmış, Üç Aylık Ortalama, Bin Adet) 45 25 Otomobil, sol eksen Beyaz Eşya 40 20 450 35 400 30 15 25 350 20 10 15 300 10 5 250 5 0 200 0 06-I 06-III 07-I Kaynak: TCMB. Enflasyon Raporu 2008-II 07-III 08-I 500 06-1 06-3 07-1 07-3 08-1 * Beyaz eşya satışlarına ilişkin son veri Ocak-Şubat dönemini kapsamaktadır. Kaynak: OSD, BESD, TCMB. 45 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Toplam yatırımların yaklaşık yarısını oluşturan özel sektör makineteçhizat yatırımları 2007 yılının ilk dokuz aylık döneminde yüzde 2,8 oranında gerilemiş ve toplam yatırımlar anılan dönemde yıllık yüzde 2 gibi düşük bir oranda artmıştır. Yılın son çeyreğinde ise özel sektör makine-teçhizat yatırımlarının yüzde 11,9 gibi yüksek bir oranda büyümesi sonucunda toplam yatırımların yıllık artış oranı ilk üç çeyreğe kıyasla belirgin biçimde artarak yüzde 7,2 oranında gerçekleşmiştir. Böylelikle özel yatırımların büyümeye katkısı yılın ilk dokuz aylık dönemine kıyasla oldukça yükselmiştir. Mevsimsellikten arındırılmış veriler incelendiğinde, 2006 yılı birinci çeyreğinden itibaren kademeli bir şekilde gerileyen özel sektör makine-teçhizat yatırımlarının son çeyrekte hızlı bir şekilde arttığı görülmektedir (Grafik 4.1.7). Grafik 4.1.7. Özel Sektör Makine-Teçhizat Yatırımları Grafik 4.1.8. Makine-Teçhizat ve Elektirkli Makine ve Cihazlar İmalatı (Mevsimsellikten Arındırılmış, 1998 Fiyatlarıyla, Milyon YTL) (Mevsimsellikten Arındırılmış, Üç Aylık Ortalama,1997=100) 4000 3500 200 160 190 150 180 140 170 130 3000 2500 160 120 2000 150 110 1500 140 100 06-1 Kaynak: TÜİK, TCMB. 07-3 07-1 06-3 06-1 05-3 05-1 04-3 04-1 03-3 03-1 1000 06-3 07-1 07-3 08-1* Makine-Teçhizat, sol eksen Elektrikli Makine ve Cihazlar * Ocak-Şubat dönemini kapsamaktadır. Kaynak: TÜİK, TCMB. Yatırım talebi göstergelerinden makine-teçhizat imalatında 2007 yılının ikinci çeyreğinden itibaren gözlenen yavaşlama eğilimi 2008 yılının ilk iki aylık döneminde de sürmüştür (Grafik 4.1.8). Böylelikle, 2007 yılı ikinci yarısında yıllık bazda gerileyen makine-teçhizat üretimi 2008 yılının ilk iki ayında yıllık yüzde 6,2 oranında daralmıştır. Aynı dönemde elektrikli makine imalatı ve hafif ticari araç yurt içi satışları yüksek oranlı yıllık artışlar sergilerken, her iki gösterge de mevsimsellikten arındırılmış verilerle bir önceki çeyrek düzeylerinin altında seyretmiştir (Grafik 4.1.8 ve 4.1.9). 2006 yılının ikinci yarısından bu yana yıllık bazda gerileyen ağır ticari araç satışları ise yılın ilk çeyreğinde pozitif bir yıllık büyüme göstermesine karşın, Mart ayındaki keskin düşüşün etkisiyle dönemlik bazda sınırlı bir oranda da olsa gerilemiştir (Grafik 4.1.9). Buraya kadar özetlenen veriler yatırım talebinde bir önceki üç 46 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası aylık döneme kıyasla yavaşlamaya işaret etmektedir. Buna karşılık, Ocak-Şubat döneminde yıllık yüzde 34,3 gibi yüksek bir oranda artan sermaye malları ithalat miktarı dönemlik bazda da hızlı bir büyümeye işaret etmektedir (Grafik 4.1.10). Özetle, 2008 yılı ilk çeyreğinde makine-teçhizat yatırımlarının yavaşlaması, ancak baz etkisi nedeniyle geçtiğimiz yılın üzerinde gerçekleşmesi beklenmektedir. Grafik 4.1.9. Yurt İçine Yapılan Hafif ve Ağır Ticari Araç Satışları (Mevsimsellikten Arındırılmış, Adet) 30000 Ağır Ticari Araç, sağ eksen Hafif Ticari Araç 25000 5000 260 4500 240 4000 3500 20000 Grafik 4.1.10. Sermaye Malları İthalat Miktar Endeksi (Mevsimsellikten Arındırılmış) 220 200 3000 180 15000 2500 2000 10000 1500 5000 1000 05-1 05-3 06-1 06-3 Kaynak: OSD, TCMB. 07-1 07-3 08-1 160 140 120 05-1 05-3 06-1 06-3 07-1 07-3 08-1* * Ocak-Şubat dönemini kapsamaktadır. Kaynak: TÜİK,TCMB. Özel sektör makine-teçhizat yatırımlarına benzer şekilde, Mayıs-Haziran 2006 dönemindeki mali çalkantıların ardından inşaat yatırımları kademeli olarak yavaşlamış ve bu eğilim 2007 yılı son çeyreğinde de devam etmiştir (Grafik 4.1.11). Bu süreçte konut talebinin düşüş eğilimine girmesi sonucunda konut ruhsatları 2007 yıl genelinde yüzde 3,9 oranında gerilemiştir (Grafik 4.1.12). Bu gelişmelere paralel olarak, konutla ilişkili sektörlerde üretim artışları durmuştur. İnşaat faaliyetlerine ara girdi sağlayan metalik olmayan mineral maddeler üretimi 2007 yılında bir önceki yıla göre değişmezken, mobilya imalatı da yüzde 13,8 oranında düşüş kaydetmiştir (Grafik 4.1.13). Uluslararası gelişmeler paralelinde kredi koşullarındaki sıkılaşmanın konut sektörünü olumsuz etkilemeye devam edeceği düşünülmektedir. Enflasyon Raporu 2008-II 47 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 4.1.11. Özel Sektör İnşaat Yatırımları (Mevsimsellikten Arındırılmış, 1998 Fiyatlarıyla, Milyon YTL) 2200 2000 1800 1600 1400 1200 1000 03-1 03-3 04-1 04-3 05-1 05-3 06-1 06-3 07-1 07-3 Kaynak: TÜİK, TCMB. Grafik 4.1.12. Gelecek 12 Aylık Dönemde Konut Satın Alma ya da İnşa Ettirme İhtimali (Yayılma Endeksi) ve Konut Ruhsatları Grafik 4.1.13. Metalik Olmayan Mineral Maddeler ve Mobilya İmalatı (Milyon metrekare) (Yıllıklandırılmış) (Mevsimsellikten Arındırılmış) 100 10 80 9 146 220 144 200 142 180 140 60 8 160 138 40 136 140 7 20 0 6 05-1 05-7 06-1 06-7 07-1 Konut Alma İhtimali Konut Ruhsatları, sağ eksen Kaynak: TÜİK, TCMB. 07-7 08-1 134 120 132 100 130 05-1 05-3 06-1 06-3 07-1 07-3 08-1* Metalik Olmayan Mineral Maddeler, sağ eksen Mobilya * Ocak-Şubat dönemini kapsamaktadır. Kaynak: TÜİK, TCMB. Özetle, tüketim ve yatırım talebine ilişkin göstergeler yılın ilk çeyreğinde iktisadi faaliyetlerin dönemlik bazda yavaşladığı yönünde sinyal vermektedir. Son dönemde, gerek uluslararası kredi piyasalarındaki sorunların yurt içine yansımaları gerekse para politikasının temkinli duruşu doğrultusunda borçlanma koşulları sıkılaşmıştır. İş gücü piyasalarındaki mevcut eğilimler de yurt içi talepte yavaşlama sinyali vermektedir. İktisadi faaliyetteki yavaşlamaya paralel olarak, 2007 yılından itibaren tarım-dışı istihdamın kademeli olarak yavaşlaması dikkat çekmektedir (Grafik 4.1.14). Nitekim, 2001 yılındaki krizin ardından 2006 yıl sonuna kadar dönemlik bazda ortalama yüzde 1,1 oranında olmak üzere istikrarlı bir artış 48 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası eğilimi sergileyen tarım-dışı istihdam, 2007 yılında ortalama yüzde 0,1 oranında çeyreklik büyüme kaydetmiştir. Grafik 4.1.14. Tarım-Dışı İstihdam (Mevsimsellikten Arındırılmış, Bin Kişi) 16000 15500 15000 14500 14000 13500 13000 12500 12000 11500 07-4 07-2 06-4 06-2 05-4 05-2 04-4 04-2 03-4 03-2 02-4 02-2 01-4 01-2 11000 Kaynak: TÜİK, TCMB. 4.2. Dış Talep 2006 yılının ikinci yarısından itibaren pozitif olan net ihracatın GSYİH büyümesine katkısı, 2007 yılının ikinci yarısında, ihracatın miktar olarak yüksek performansını sürdürmesine rağmen, negatif olmuştur. Söz konusu gelişmede ithal malların göreli fiyatlarındaki düşüşle birlikte ithalatta görülen hızlı toparlanma etkili olmuştur. İhracat artışında kara taşıtları sektörü başta olmak üzere, ana metal, makine teçhizat, elektrikli makine ve cihazlar gibi sanayiler etkili olmuştur. Makine-teçhizat sektörü ihracatı yüksek oranda artmış olmakla birlikte, söz konusu artış 2007 yılı boyunca yavaşlama eğilimi göstermiştir. Tekstil ve giyim sektörleri ihracatı 2006 yılına göre hızlanmış, ancak toplam ihracat performansının gerisinde kalmıştır (Grafik 4.2.1). İthalatın miktar olarak yüksek oranlı artışında esas olarak ana metal sanayi, kimyasal madde-ürünler ve yılın son çeyreğinden itibaren kara taşıtları ile makineteçhizat sektörleri etkili olmuştur. Nominal ithalat artışında ise toplam ithalat içinde en büyük paya sahip olan enerji ithalatı etkili olmuştur. Yılın son çeyreğinde petrol ve doğal gaz fiyatlarındaki belirgin artış bu gelişmeyi desteklemiştir. Enflasyon Raporu 2008-II 49 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 4.2.1. İhracat Miktar Endeksi Sektörel Büyüme Oranları (Yıllıklandırılmış, Yıllık Yüzde Artış) 45 2006-I -II -III -IV 2007-I -II -III -IV 40 35 30 25 20 15 10 5 0 -5 Tekstil Giyim Makine-teçhizat Ana metal Kara taşıtları Kaynak: TÜİK. Güncel veriler, ihracat ve ithalattaki yüksek oranlı büyümenin 2008 yılının ilk çeyreğinde de sürdüğüne işaret etmektedir. Ancak, 2007 yılının ikinci yarısından itibaren reel ihracatın üzerine çıkan reel ithalat büyüme oranları, 2008 yılı Ocak-Şubat aylarında yeniden reel ihracat artışlarının altında gerçekleşmiştir. Bu gelişmede, reel ithalatın yavaşlamasından ziyade reel ihracat artışındaki hızlanma etkili olmuştur. Sektörler itibarıyla bakıldığında, yılın ilk iki ayında ihracattaki hızlanmanın başlıca kaynağı, altın başta olmak üzere ana metal sanayi ve kara taşıtları sektörlerindeki yüksek performans olmuştur. Ayrıca, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) istatistikleri, ihracattaki söz konusu eğilimin Mart ve Nisan aylarında da sürdüğünü göstermektedir. TCMB İktisadi Yönelim Anketi (İYA)’nde yer alan “Gelecek üç aydaki ihracat sipariş miktarı beklentisi” Mart ayında bir miktar gerilemekle birlikte, ihracatın 2008 yılının ikinci çeyreğinde de yüksek oranlı büyümesini sürdürmesi beklenmektedir (Grafik 4.2.2). Grafik 4.2.2. İhracat Sipariş Beklentisi ve İhracat Miktar Endeksi (Miktar endeksi için: yıllıklandırılmış, yıllık yüzde artış)* 48 21 İYA-12: Gelecek üç aydaki ihracat sipariş miktarı beklentisi (artış azalış) 40 18 İhracat Miktar End. (3-aylık har. ort., yıllık yüzde artış) (sağ eksen)** 32 15 0308 0208 0108 1207 1107 1007 0907 0807 0707 0607 6 0507 8 0407 9 0307 16 0207 12 0107 24 * İhracat miktar endeksi grafiği bir ay gecikmeli olarak gösterilmiştir. ** Mart ayı miktar endeksi, TİM verileri dikkate alınarak tahmin edilmiştir. Kaynak: TÜİK, TCMB. 50 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Küresel düzeyde beklenen yavaşlamanın ithalat talebini kısması, Türkiye’nin ihracat performansı açısından bir risk unsuru olarak görülmektedir. Son yıllarda ABD’ye yapılan ihracatın toplam ihracat içindeki payı önemli oranda azalmıştır. Diğer yandan, AB ülkelerine yapılan ihracatın payı yüzde 50’nin üzerinde olup, söz konusu ülkelere yapılan ihracatta henüz bir yavaşlama gözlenmemiştir. Buna karşın, son aylarda petrol ihracatçısı ülkeler ile AB ve ABD dışı diğer ülkelere yapılan ihracatın payındaki artış, son yıllarda durağan seyreden AB ülkelerine yapılan ihracatın payının düşmesine neden olmuştur (Grafik 4.2.3). AB ve ABD dışındaki ülkelere yapılan ihracatın artış eğilimini sürdürmesi dış talep açısından olumlu bir gelişmedir. Reel ithalatta 2008 yılının ilk çeyreğinde önemli bir yavaşlama gözlenmemiştir. Ancak, son dönemde gerek YTL’nin değer kaybı gerekse iç talepte beklenen yavaşlama göz önüne alındığında yılın ikinci çeyreğinden itibaren ithalatın miktar artış hızının gerilemesi ve net ihracatın büyümeye katkısının artması beklenmektedir. Bu gelişmelere paralel olarak, dış ticaret açığındaki genişleme hızının da 2008 yılında bir miktar yavaşlayacağı tahmin edilmektedir. Bununla birlikte, petrol ve diğer emtiaların uluslararası ticaret fiyatlarının yüksek oranlı artış eğilimini sürdürme ihtimali dış ticaret açığına ilişkin risk oluşturmaya devam etmektedir. Grafik 4.2.3. Ülke Grupları İtibarıyla İhracat Gelişmeleri * (Yüzde) (3 aylık hareketli ortalamanın yıllık büyümesi) (Toplam ihracattaki pay, yıllıklandırılmış veriler) 55 AB 60 60 55 50 50 50 45 45 40 40 35 35 20 30 10 30 Petrol İhracatçıları 25 25 20 20 15 15 30 -20 5 5 -30 0 0 0105 0305 0505 0705 0905 1105 0106 0306 0506 0706 0906 1106 0107 0307 0507 0707 0907 1107 0108 AB 0 -10 10 ABD 10 Petrol İhracatçıları 40 ABD 0105 0305 0505 0705 0905 1105 0106 0306 0506 0706 0906 1106 0107 0307 0507 0707 0907 1107 0108 60 *Petrol ihracatçıları olarak OPEC, Rusya ve Meksika toplamı alınmıştır. Kaynak: TÜİK. Cari işlemler açığını sınırlayan önemli bir kalem olan hizmetler hesabı fazlası, özellikle 2006 yılından bu yana kayda değer bir artış göstermemiş, GSYİH içindeki payı ise gerileme eğiliminde olmuştur. Söz konusu durum, hizmet gelirlerindeki artışa karşın, yerleşiklerin yurt dışındaki turizm harcamaları ve sigortacılık başta olmak üzere, hizmet giderlerindeki artıştan Enflasyon Raporu 2008-II 51 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası kaynaklanmıştır. 2008 yılı Ocak-Şubat dönemi ödemeler dengesi gelişmeleri, bu görünümün 2008 yılı ilk çeyreğinde de sürdüğüne işaret etmektedir. Grafik 4.2.4. Ödemeler Dengesinde Hizmetler Hesabı* ve GSYİH 16 14 Hizmetler Dengesi (milyar ABD doları) 12 10 8 6 Hizmetler Dengesi / GSYİH (yüzde) 4 2 2008-I 2007-IV 2007-III 2007-I 2007-II 2006-III 2006-IV 2006-I 2006-II 2005-IV 2005-II 2005-III 2005-I 2004-III 2004-IV 2004-I 2004-II 0 * Mart ayı hizmetler dengesi tahmini yapılarak 2008 yılı ilk çeyrek verisi de grafiğe konulmuştur. Kaynak: TCMB, TÜİK. Sonuç olarak, 2007 yılının üçüncü ve dördüncü çeyreğinde GSYİH’ye artan oranda negatif katkı yapan net ihracatın, 2008 yılı ilk çeyreğinde negatif katkısının bir miktar azalacağı, ikinci çeyrekten itibaren ise katkının pozitife dönebileceği tahmin edilmektedir. Özetle, küresel kredi piyasalarındaki sorunlara ve diğer belirsizlik algılamalarına paralel olarak zayıflayan harcama eğiliminin, iktisadi faaliyet ve istihdam artışını sınırlamaya devam edeceği tahmin edilmektedir. Bu çerçevede, 2008 yılında toplam talep koşullarının enflasyona düşüş yönünde yaptığı katkının artması beklenmektedir (Grafik 4.2.5). Grafik 4.2.5. Çıktı Açığı (Yüzde) 8 6 4 2 0 -2 -4 -6 -8 2008-I 2007-I 2007-III 2006-III 2006-I 2005-I 2005-III 2004-III 2004-I 2003-III 2003-I 2002-III 2002-I 2001-III 2001-I 2000-III 2000-I -10 Kaynak: TCMB. 52 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 4.3. İş Gücü Maliyetleri Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan “İmalat Sanayi Üretimde Çalışanlar ve Üretimde Çalışılan Saat Endeksi” sonuçlarına göre 2007 yılının dördüncü çeyreğinde imalat sanayi istihdamı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 1,8 oranında artmıştır (Tablo 4.3.1). İkinci ve üçüncü çeyrekte gerileyen imalat sanayinde iş gücü verimliliği artışı, dördüncü çeyrekte üretimde gerçekleşen görece yüksek oranlı artışla beraber bir miktar toparlanmıştır. İş gücü verimliliğindeki yükselişin reel ücretlerdeki artıştan daha fazla olması nedeniyle reel birim ücretler, dördüncü çeyrekte yüzde 2,3 ve 2007 yılının genelinde yüzde 1,9 oranında gerileme kaydetmiştir. (Grafik 4.3.1). Bu çerçevede reel birim ücretlerin enflasyondaki düşüş sürecine verdiği katkı 2007 yılında azalmakla birlikte devam etmiştir. Tablo 4.3.1. İmalat Sanayinde İstihdam, Reel Ücret ve Verimlilik Gelişmeleri (Bir Önceki Yılın Aynı Dönemine Göre Yüzde Değişim) 2005 İstihdam(1) Kamu Özel Ücret(2) Kamu Özel Kazanç(3) Kamu Özel Verimlilik(4) Yıllık -0,7 -8,1 0,1 2,0 8,0 1,7 1,8 6,1 1,9 6,0 2006 I -1,9 -3,3 -1,9 1,0 -3,9 1,9 0,3 -3,3 1,3 5,0 II -1,4 -3,8 -1,2 0,5 -2,7 1,3 0,4 -2,4 1,2 9,9 III -0,7 -5,7 -0,2 0,0 -4,0 1,2 0,0 -0,4 0,7 6,5 2007 IV 1,2 -2,9 1,6 2,1 -1,5 3,1 2,8 0,0 4,0 5,2 Yıllık -0,7 -4,1 -0,4 0,9 -3,0 1,9 0,9 -1,5 1,8 6,7 I 2,4 -3,2 2,7 -2,1 0,4 -2,0 -1,3 1,1 -1,0 5,1 II 2,0 -3,8 2,5 -0,5 -2,1 0,1 -0,1 0,3 0,5 0,5 III 2,2 0,6 2,3 3,5 3,8 3,5 3,7 3,0 3,9 1,1 IV 1,8 0,0 1,9 1,6 -0,1 1,9 0,6 0,8 0,8 3,9 Yıllık 2,1 -1,5 2,3 0,6 0,5 0,9 0,7 1,3 1,0 2,6 (1) İmalat Sanayinde Üretimde Çalışanlar Endeksi, 1997=100. (2) Dönemler İtibarıyla Üretimde Çalışılan Saat Başına Reel Ücret Endeksi, 1997=100. (3) Dönemler İtibarıyla Üretimde Çalışan Kişi Başına Reel Kazanç Endeksi, 1997=100. (4) Dönemler İtibarıyla Üretimde Çalışılan Saat Başına Kısmi Verimlilik Endeksi, 1997=100. Kaynak: TÜİK, TCMB. Reel birim ücretlerin enflasyondaki düşüş sürecine katkıda bulunmaya devam edebilmesi için, daha önceki Enflasyon Raporlarında da vurgulandığı üzere, orta vadede verimliliği destekleyecek ve yatırım ortamını iyileştirecek düzenlemelerin hayata geçirilmeye devam edilmesi büyük önem taşımaktadır. Bunun yanı sıra, gelirler politikasının enflasyon beklentilerini bozmayacak şekilde uygulanması önemini korumaktadır. Enflasyon Raporu 2008-II 53 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 4.3.1. İmalat Sanayiinde Reel Birim Ücret Endeksi (1997=100) 110 100 Yıllık Yüzde Değişim (Sağ Eksen) 15 İmalat Sanayi Reel Birim Ücret 10 5 0 90 -5 80 -10 -15 70 -20 60 -25 07-IV 07-I 06-II 05-III 04-IV 04-I 03-II 02-III 01-IV 01-I 00-II 99-III 98-IV -30 98-I 50 Kaynak: TÜİK, TCMB. 54 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası KUTU 4.1. MİLLİ HESAPLAR GÜNCELLEMESİ Türkiye İstatistik Kurumu Mart ayında, Avrupa Hesaplar Sistemine (ESA-95) uygun olarak 1998 yılı bazlı yeni milli gelir serisini açıklamıştır. Bu kutuda, eski ve yeni milli gelir serileri arasındaki yöntem farklarından kısaca bahsedildikten sonra, iktisadi faaliyete ilişkin içerilen bilgiler açısından seriler arasındaki farklılıklar kısaca irdelenecektir. 1987 bazlı serinin son verisi 2007 yılının üçüncü çeyreğine kadar mevcut olması nedeniyle analize 2007 yılı son çeyreği dahil edilmemiştir. Yeni milli gelir serisi üretim yönünden incelendiğinde, önceki seriye göre hizmetler sektörünün payında artış, tarım ve sanayi sektörlerinin paylarında ise azalış gözlenmektedir. Hizmetler sektörünün payındaki artışta en önemli etken, hesaplama yönteminin değişmesiyle birlikte mali kuruluşlar sektörünün yarattığı katma değer payının belirgin olarak artması ve dönem içinde söz konusu sektörün yüksek oranda büyümesidir. Eski seride, çalışan sayısındaki değişime göre tahmin edilen sabit fiyatlarla katma değer, yeni seride mali kuruluşların faaliyetlerinin TÜFE ile indirgenmesi yoluyla hesaplanmıştır. 2001 yılından itibaren sektörde çalışan sayısı artmadığı için, eski seride sektörün ağırlığı ve büyüme oranları oldukça düşük hesaplanmıştır. Ayrıca, katılım bankaları, factoring gibi yeni finansal hizmetlerin yarattığı katma değer yeni seride kapsanmıştır. Yeni seride, sektörün payı yüzde 10 düzeyine yaklaşırken (2007 yılı ilk dokuz aylık dönemde yüzde 9,4), mali kuruluşlar sektörünün büyüme oranları da son yıllarda yüksek düzeylerde gerçekleşmiştir (Tablo 1). Tablo 1. Hizmet Sektörlerinin GSYİH İçindeki Yüzde Payları ve Büyüme Oranları 1987 Bazlı Seri 1998 Bazlı Seri 2004 2005 2006 2007* 2004 2005 2006 2007* İnşaat Büyüme Pay 4,6 3,7 21,5 4,2 19,4 4,7 11,5 5,0 14,1 5,8 9,3 5,8 18,5 6,4 6,4 6,4 Büyüme Pay 13,2 20,5 8,1 20,6 6,5 20,7 4,5 20,8 13,8 13,1 9,5 13,2 6,3 13,1 5,8 13,3 Büyüme Pay 10,4 3,4 3,1 3,3 2,3 3,2 -3,3 2,9 6,8 2,2 0.4 2,0 2.5 1,9 1.7 2,0 Büyüme Pay 6,8 13,3 8,8 13,5 3,1 13,1 4,4 12,8 10,7 13,9 11,7 14,3 6,8 14,3 8,1 14,8 Büyüme Pay 1,1 1,7 -0,2 1,6 2,2 1,5 7,4 1,6 14,0 8,3 13,6 8,7 14,0 9,3 10,6 9,4 Büyüme Pay 8,0 2,2 7,4 2,2 5,2 2,2 3,0 2,2 13,2 2,8 10,2 2,8 12,6 3,0 14,8 3,1 Büyüme Pay 3,1 3,9 -5,0 3,4 0,1 3,2 0,7 3,0 Büyüme Pay 1,1 2,1 4,3 2,0 5,2 2,0 8,3 2,0 Büyüme Pay -1,1 1,1 17,8 1,2 3,9 1,2 0,3 1,2 Büyüme Pay 4,7 1,6 5,3 1,5 9,1 1,6 6,5 1,6 Ticaret Otel-Lokanta Ulaştırma-Haberleşme Mali Kuruluşlar Serbest Meslek Gayrimenkul Büyüme Pay Devlet Hizmetleri Büyüme Pay 1,2 3,8 0,8 3,6 2,0 3,4 1,2 3,3 Kamu Yönetimi Eğitim Sağlık Diğer Sosyal * İlk dokuz ay Yeni seride inşaat sektörünün GSYİH içindeki payı yaklaşık olarak yüzde 50 oranında artış kaydetmiştir. Eski seride, inşaat ruhsatları ve yapı kullanım izni verileri kullanılarak ve inşaat bitirme süresi ortalama beş yıl varsayılarak katma değer hesaplanırken, yeni seride söz konusu verilerin yanında inşaatla ilgili sektörlerin üretimlerinin dikkate alındığı mal akım yöntemi kullanılmıştır. Bu nedenle, yeni yöntem, metalik olmayan mineral maddeler başta olmak üzere, imalat sanayinin inşaat sektörüne ara girdi veren sektörlerindeki üretimin inşaat sektörü katma değerine öncü gösterge olarak kullanılmasına imkan vererek inşaat faaliyetleriyle ilgili güncel gelişmelerin takibini kolaylaştırmaktadır. Hizmetler sektöründeki diğer değişiklikler, serbest meslek ve hizmetler sektörünün yerine gayrimenkul, finansal kiralama ve iş faaliyetleri sektörünün gelmesi ile devlet hizmetleri sektörünün kamu yönetimi, eğitim, sağlık gibi sektörlerde detaylandırılması olarak özetlenebilir. Enflasyon Raporu 2008-II 55 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Milli gelir güncellemesi harcamalar tarafından incelendiğinde, özel harcamaların (tüketim ve yatırım) payının arttığı, kamu harcamalarının payının ise düştüğü görülmektedir (Tablo 2). Öte yandan, gerek ihracatın gerekse ithalatın payı düşmüş, dolayısıyla ekonominin dışa açıklık oranında gerileme meydana gelmiştir. Tablo 2. Harcamalar Yoluyla 1998 Bazlı Milli Gelir ile 1987 Bazlı Milli Gelir Karşılaştırılması (Cari Fiyatlarla, Yüzde Paylar) Devletin Devlet Gayri Safi Özel Harcamalar Nihai Yerleşik Harcamaları (Tüketim+ Tüketim Sabit Sermaye Hanehalkları (Tük.+Yat.) Yatırım) Oluşumu Harcamaları Tüketimi 1987 1998 1987 1998 1987 1998 1987 1998 1987 1998 66 5 68,5 70,5 68,4 68,0 71,2 71,3 71,7 70,5 12 7 15,2 14,1 14,2 14,0 13,6 13,2 13,1 13,1 10 3 12,2 11,7 12,4 12,7 12,2 11,9 11,8 12,3 24 6 21,9 22,4 18,2 16,6 15,5 17,8 19,6 21,0 22 9 18,9 20,4 15,9 16,7 17,0 20,3 21,0 22,3 87 6 88,4 87,9 84,6 77,7 77,9 80,2 82,8 83,1 84 7 83,0 86,2 80,1 80,4 84,9 88,7 89,4 89,4 18 8 20,9 20,1 19,8 19,3 17,8 16,9 17,3 17,4 Mal ve Hizmet İhracatı 1987 1998 14 8 16,6 16,4 16,6 17,1 15,6 14,9 15,1 15,7 24 3 23,2 24,0 33,7 29,2 27,4 28,9 27,4 28,2 21 3 19,4 20,1 27,4 25,2 23,0 23,6 21,9 22,7 Mal ve Hizmet İthalatı 1987 1998 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 69 2 72,2 71,5 72,0 66,4 66,6 66,1 67,4 66,4 27 9 26,9 31,5 31,3 30,7 30,7 34,7 34,0 35,9 20 2 19,3 23,1 23,3 23,6 24,0 26,2 25,4 27,6 2007 (9 Aylık) 1998-2006 (Kümülatif) 67,4 70,3 13,1 12,4 21,6 21,4 85,3 88,0 16,8 16,1 28,5 22,1 36,5 26,9 67,5 70,4 13,5 12,1 18,9 19,8 81,8 86,6 18,0 15,7 28,1 23,1 33,1 25,1 Harcamalar tarafından yeni seride dikkat çeken diğer bir husus da stok değişmelerinin GSYİH içindeki payının önemli oranda düşmesidir (Grafik 1). Eski seride, 2002 yılından itibaren stok değişmeleri ve istatistiki hata toplamı sürekli pozitif iken yeni seride stok değişmeleri olması gerektiği gibi (yeni seride stok değişmeleri istatistiki hatayı da içermektedir) pozitif ve negatif değerler almaktadır. İmalat sanayinde sabit yerine değişken katma değer/üretim oranlarının kullanılmaya başlanmasının stok değişimlerini makul düzeylere düşürdüğü düşünülmektedir. Grafik 1. Stok Değişmeleri/GSYİH (Cari Fiyatlarla, Yüzde) 15 10 5 0 -5 -10 -15 1987 Bazlı 1998 Bazlı -20 2007Q3 2007Q1 2006Q3 2006Q1 2005Q3 2005Q1 2004Q3 2004Q1 2003Q3 2003Q1 2002Q3 2002Q1 2001Q3 2001Q1 2000Q3 2000Q1 1999Q3 1999Q1 1998Q3 1998Q1 -25 Kaynak: TÜİK, Özel tüketim harcamaları, 1987 yılı bazlı seride yurt içi yerleşik hanehalklarının harcamaları olarak sunulurken, 1998 bazlı seride yerleşik hanehalkının yurt içi ve yurt dışı tüketimi ve yerleşik olmayan hanehalkının yurt içi tüketimi olarak detaylandırılmıştır. Özel tüketim harcamaları yerleşik ve yerleşik olmayanların yurt içi tüketiminden, yerleşik olmayanların yurt içi tüketiminin çıkartılıp yerleşik olanların yurt dışı tüketiminin eklenmesiyle hesaplanmıştır. 1987 bazlı seride beş detayda verilen özel tüketim harcamaları, 1998 bazlı seride on alt detayda fonksiyonel harcama grubu olarak sunulmuştur (Tablo 3). 56 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Tablo 3. Özel Tüketim Harcamaları Alt Detayı Tüketim İçindeki 1998 Yılı Bazlı Seri 32,9 Gıda, İçki ve Tütün 13,9 Giyim ve Ayakkabı 14,9 Konut, Su, Elektrik, Gaz ve Diğer Yakıtlar 19,5 Mobilya, Ev Aletleri ve Ev Bakım Hizmetleri 11,5 Sağlık 7,1 Ulaştırma ve Haberleşme Eğlence ve Kültür Eğitim Lokanta ve Oteller Çeşitli Mal ve Hizmetler 100,0 Toplam 1987 Yılı Bazlı Seri Gıda-Içki Dayanıklı Tüketim Yarı Dayanıklı ve Enerji-Ulaştırma Hizmetler Konut Sahipliği Toplam Tüketim İçindeki Pay 27,0 8,3 16,4 7,8 3,7 17,8 4,8 1,0 6,0 7,1 100,0 Not: 1987 yılı bazlı seri için özel nihai tüketim harcamaları, 1998 yılı bazlı seri için yerleşik ve yerleşik olmayan hanehalklarının yurtiçi tüketimi kullanılmıştır. Hesaplamalarda 1998-2006 yılları arası kümülatif verileri kullanılmıştır. Milli gelir hesaplamalarında yapılan güncellemelerin ekonomik faaliyetlerin genel eğiliminde değişiklik yaratıp yaratmadığını incelemek amacıyla, GSYİH’nin ve başlıca talep unsurlarının (özel tüketim ve yatırım) mevsimsellikten arındırılmış verileri aşağıda verilmiştir (Grafik 1-3). Mevsimsellikten arındırılmış özel tüketim harcamalarının genel eğilimleri iki seride de paralellik arzetmektedir. Buna karşın, özel yatırım harcamaları, 1998 bazlı seride daha dalgalı bir seyir izlemektedir. Diğer taraftan, her iki talep bileşeninde ve GSYİH’de, 2006 yılı ikinci yarısındaki parasal sıkılaştırmanın ekonomik faaliyetler üzerindeki yavaşlatıcı etkisi görülmektedir. Eski ve yeni milli gelir serileri arasında bazı farklılıklar gözlenmekle (örneğin yeni seride son yıllarda yıllık büyüme oranları daha yüksek olması) birlikte genel eğilimin her iki seride de benzer olduğu görülmektedir. Grafik 1. Özel Tüketim Grafik 2. Özel Yatırım (Mevsimsellikten Arındırılmış, Sabit Fiyatlarla, Bin YTL) (Mevsimsellikten Arındırılmış, Sabit Fiyatlarla, Bin YTL) 27000 19000000 26000 18000000 25000 10500 6100000 9500 5600000 5100000 8500 4600000 7500 17000000 16000000 2007-III 2007-I 2007-II 2006-III 2006-IV 2600000 2005-I 2007-III 2007-I 2007-II 2006-III 2006-IV 2006-I 2006-II 2005-III 2005-IV 2005-I 3100000 4500 15000000 2005-II 21000 3600000 Özel Yatırım(1998 Bazlı Seri, Sağ Eksen) 5500 2006-I Özel Tüketim(1998 Bazlı Seri, Sağ Eksen) 2006-II 22000 4100000 Özel Yatırım(1987 Bazlı Seri) 6500 2005-III Özel Tüketim (1987 Bazlı Seri) 2005-II 23000 2005-IV 24000 Kaynak:TÜİK,TCMB. Kaynak: TÜİK, TCMB. Grafik 3. GSYİH (Mevsimsellikten Arındırılmış,Sabit Fiyatlarla, Bin YTL) 41000 26000000 40000 25000000 39000 24000000 38000 23000000 37000 22000000 GSYİH (1987 Bazlı Seri) 36000 GSYİH (1998 Bazlı Seri, Sağ Eksen) 2007-III 2007-II 2007-I 2006-IV 2006-III 2006-II 2006-I 2005-IV 2005-II 2005-III 20000000 2005-I 35000 21000000 Kaynak: TÜİK, TCMB. Enflasyon Raporu 2008-II 57 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Yenilenen milli gelir serisi dönemlik artış oranları itibarıyla incelendiğinde büyümenin ana eğiliminde önemli bir değişiklik olmadığı görülmektedir (Grafik 4). Sonuç olarak, milli gelir güncellemesinin, para politikası açısından, talep koşulları ve iktisadi faaliyete ilişkin görünümde önemli bir değişikliğe neden olmadığı düşünülmektedir. Grafik 4. GSYİH Dönemlik Değişimi (Mevsimsellikten Arındırılmış, Yüzde) 8 6 1987 Bazlı 1998 Bazlı 4 2 0 -2 -4 -6 -8 2007-III 2006- 2006-I 2005-II 2004-III 2003- 2003-I 2002-II 2001-III 2000- 2000-I -10 Kaynak:TÜİK, TCMB. 58 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 5. Finansal Piyasalar ve Finansal Aracılık 5.1. Finansal Piyasalar 2008 yılının ilk çeyreğinde başta ABD olmak üzere gelişmiş ülke ekonomilerinin büyümelerine ve kredi piyasalarına dair aşağı yönlü risklerin belirginleşmesiyle küresel risk algılamalarındaki bozulma eğilimi güçlenerek devam etmiştir. Bu dönemde, gelişmiş ülke ekonomilerinin performanslarının beklentilerin altında kalacağına dair endişeler yeni verilerle desteklenirken, finans piyasalarındaki likidite sıkışıklığı artarak devam etmiş, finans kuruluşlarının varlığa dayalı menkul kıymetlerden kaynaklanan zararlarının büyük boyutlarda olduğu ortaya çıkmıştır. Tüm bunlar, gelişmiş ülke merkez bankalarını, finansal piyasaların likidite imkanlarının genişletilmesini sağlamaya yönelik yeni önlemler almaya teşvik etmiştir. Ancak, alınan önlemlerin finansal oynaklığın azaltılmasındaki etkileri kısa süreli ve sınırlı olmuştur. Gelişmiş ülke ekonomilerindeki belirsizlikler, küresel risk iştahındaki düşüş ve uluslararası likidite koşullarındaki bozulma kanalıyla gelişmekte olan piyasalarda da finansal oynaklığa yol açmıştır. Yılın ilk çeyreğinde, gelişmekte olan ülkelerin risk primlerinde 2007 yılının ikinci yarısında başlayan bozulma eğilimi hızlanarak devam etmiştir. Nitekim 5 yıllık Kredi İflas Takası (KİFT) primi ve JP Morgan EMBI+ Türkiye endeksi gibi Türkiye’nin risk primi ölçütlerinde bu dönemde artış gözlenmiştir (Grafik 5.1.1). Bunun yanı sıra, gelişmekte olan ülkelerin risk primlerinin oynaklıklarında ve küresel risk iştahına duyarlılıklarında 2007 yılında başlayan artış eğilimi devam etmektedir (Kutu 5.1). Uluslararası piyasaların gelişmiş ülkelerin büyüme ve finansal sağlamlık göstergelerine hassasiyetinin ve finansal oynaklığın, küresel ekonomik konjonktüre ilişkin belirsizlikler ortadan kalkana kadar devam etmesi beklenmektedir. Enflasyon Raporu 2008-II 59 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 5.1.1. Risk Primi Göstergeleri 400 Türkiye'nin 5 Yıllık KİFT (CDS) Oranları EMBI+ Türkiye 800 EMBI+ 350 700 600 300 500 250 400 200 300 150 200 100 03.04.08 03.01.08 03.10.07 03.07.07 03.04.07 03.01.07 03.10.06 03.07.06 03.04.06 03.01.06 01.03.08 01.11.07 01.07.07 01.03.07 01.11.06 01.07.06 01.03.06 01.11.05 01.07.05 01.03.05 01.11.04 01.07.04 01.03.04 100 Kaynak: Bloomberg. Para politikası faizlerindeki indirime rağmen, finansal oynaklığın artmasıyla yılın ilk çeyreğinde piyasa faizlerinde artış yaşanmıştır. 28 Nisan 2008 tarihinde oluşan getirilerin, 2 Ocak 2008 tarihinde oluşan getirilerin her vadede üzerinde gerçekleştiği görülmektedir. Bu dönemde piyasa faizlerinde gözlenen yukarı yönlü hareketler büyük ölçüde küresel risklerin yurt içi yansımalarından kaynaklanmaktadır. Öte yandan, gıda ve enerji fiyatlarındaki artışlar ile döviz kuru hareketlerine paralel olarak bozulma eğilimi gösteren enflasyon beklentilerinin de bu gelişmede etkili olduğu düşünülmektedir (Grafik 5.1.2). Grafik 5.1.2. Getiri Eğrileri (Yüzde) 2 Ocak 2008 19,00 18,75 18,50 18,25 18,00 17,75 17,50 17,25 17,00 16,75 16,50 16,25 16,00 15,75 15,50 28 Nisan 2008 0,5 1 1,5 2 2,5 3 3,5 4 Kaynak: TCMB. Bu gelişmeler doğrultusunda, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Tahvil ve Bono Piyasasında oluşan gösterge niteliğindeki Devlet İç 60 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Borçlanma Senedi (DİBS) faiz oranında 2007 yılı başından itibaren gözlemlenen düşüş eğilimi, yılın son çeyreğinde duraklamış, 2008 yılının birinci çeyreğinde ise eğilim tersine dönmüştür. Bu dönemde, gösterge niteliğindeki faiz oranı TCMB gecelik faiz oranının üzerine çıkmıştır (Grafik 5.1.3). Grafik 5.1.3. Faiz Oranlarındaki Gelişmeler (Yüzde) IMKB Tahvil ve Bono Piyasası Faiz Oranı (Gösterge Niteliğinde, Bileşik) 23 22 21 20 19 18 17 16 15 14 13 04.02.08 07.11.07 10.08.07 18.05.07 22.02.07 27.11.06 29.08.06 06.06.06 13.03.06 13.12.05 16.09.05 23.06.05 30.03.05 03.01.05 TCMB Gecelik Faiz Oranı (Bileşik) Kaynak: İMKB, TCMB. Yılın ilk çeyreğinde orta vadeli reel faizlerde belirgin bir artış gözlenmiştir (Grafik 5.1.4). Reel faizlerin yüksek seviyesinin önümüzdeki dönemde talep koşullarını kontrol altında tutmaya devam etmesi beklenmektedir. Bununla birlikte küresel risk algılamalarına ve enflasyon beklentilerine ilişkin gelişmeler dikkatle takip edilmektedir. Grafik 5.1.4. Reel Faiz Gelişmeleri* (Yüzde) 15,0 İki Yıllık Reel Faiz (Yüzde) 14,0 13,0 12,0 11,0 10,0 9,0 8,0 03.03.08 03.01.08 03.11.07 03.09.07 03.07.07 03.05.07 03.03.07 03.01.07 03.11.06 03.09.06 03.07.06 7,0 * Getiri eğrisinden elde edilen iki yıl vadeli nominal faizler ve TCMB Beklenti Anketi’nden elde edilen enflasyon bekleyişleri kullanılarak hesaplanan iki yıllık reel faizlerdir. Kaynak: İMKB, TCMB. 2007 yılının son çeyreğinde reel para tabanı yıllık bazda değişmemiş, 2008 yılının Şubat ve Mart aylarında ise emisyon hacmindeki artışa paralel Enflasyon Raporu 2008-II 61 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası olarak hızlanma eğilimi göstermiştir. Söz konusu hızlanmanın, anılan dönemde belirsizlik algılamalarındaki artışa paralel olarak likit olmayan varlıklardan daha likit olanlara geçme eğiliminden kaynaklandığı ve bu nedenle enflasyonist bir baskıya işaret etmediği düşünülmektedir (Grafik 5.1.5). Grafik 5.1.5. Para Tabanı Yıllık Reel Büyümesi (Yüzde) Emisyon Net Etki 60 Bankalar Mevduatı Net Etki Para Tabanı Yıllık Reel Yüzde Değişimi 45 30 15 0 0308 1207 0907 0607 0307 1206 0906 0606 0306 1205 0905 -15 Kaynak: TCMB. Yılın ilk çeyreğinde küresel ekonomiye dair belirsizlikler sonucu oluşan risk algılamalarındaki bozulma YTL’nin gelişmiş ülke para birimleri karşısında değer kaybetmesine yol açmıştır. Kur seviyesindeki ve oynaklığındaki artış, enflasyon beklentilerini olumsuz yönde etkileme potansiyeli taşımaktadır. (Grafik 5.1.6). Grafik 5.1.6. Döviz Kuru Gelişmeleri 1,85 200 Reel Efektif Kur Endeksi (TÜFE Bazlı) 190 1,75 180 1,65 170 160 1,55 150 1,45 140 130 1,35 120 15.11.07 01/03/07 13.06.06 23.09.05 10.01.05 26.04.04 05.08.03 13.11.02 01.03.02 1,15 110 100 12.2006 05.2007 10.2007 03.2008 Sepet (0.5 Euro + 0.5 ABD doları)/YTL 05.2002 10.2002 03.2003 08.2003 01.2004 06.2004 11.2004 04.2005 09.2005 02.2006 07.2006 1,25 Kaynak: TCMB. Uluslararası likidite koşullarındaki ve küresel risk iştahındaki bozulmanın devam etmesi finansman koşullarını daraltmaktadır. Yurt dışında YTL cinsi finansal araçlara olan talebin bir göstergesi olan yabancı finansal kuruluşların YTL cinsinden gerçekleştirdiği global tahvil ihraçları 2008 yılının ilk 62 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre artış göstermiş olsa da, geçtiğimiz yılların aynı dönemlerine göre önemli ölçüde azalmıştır. Toplam tahvil stoku ise 2007 yılının üçüncü çeyreğine göre bir miktar azalış göstermiştir (Grafik 5.1.7). 4,5 0,5 2008-I 2007-IV 2007-III 2007-I 2007-II 2006-IV 2006-III 2006-I 2006-II 2005-IV 2005-III 2005-I 0 2005-II 0,0 11,0 1,5 9,0 1,0 7,0 0,5 0,0 5,0 Vade Yılı 2022 7 1,0 2,0 2020 1,5 13,0 2,5 2018 2,0 15,0 3,0 2016 14 2,5 3,5 2014 3,0 17,0 4,0 2012 3,5 21 2010 4,0 2008 Yeni İhraç Miktarı (Milyar YTL, Sol Eksen) Toplam İhraçlar (Milyar YTL) 4,5 Vade Yılına Göre Mevcut Miktar (Milyar YTL) 5,0 Vade Yılına Göre Mevcut Toplam İhraç Miktarı (Milyar YTL) Grafik 5.1.7. Yabancı Finansal Kuruluşların YTL Cinsinden İhraç Ettikleri Tahviller Kaynak: TCMB. 2008 yılının ilk çeyreğinde döviz alım ihalelerinde TCMB tarafından gerçekleştirilen net döviz alım tutarı yaklaşık 3,3 milyar ABD doları olarak gerçekleşmiştir. TCMB döviz rezervleri 18 Nisan 2008 itibarıyla 75 milyar ABD doları seviyesine ulaşmıştır. 2008 yılının ilk çeyreğinde döviz alım ihale miktarının düşürülmesi, Hazine’nin döviz cinsinden daha az borçlanması ve para talebinde gözlenen artış gibi gelişmelerle gecelik piyasada çekilen fazla likidite azalış göstermiştir (Grafik 5.1.8). Söz konusu eğilimin önümüzdeki dönemde de devam etmesi ve bu çerçevede parasal koşullarda göreceli olarak sıkılaşma gözlenmesi öngörülmektedir. Grafik 5.1.8. Fazla YTL Likiditesi (Milyar YTL) 20 15 10 5 0 01.04.08 01.02.08 01.12.07 01.10.07 01.08.07 01.06.07 01.04.07 01.02.07 01.12.06 01.10.06 01.08.06 01.06.06 01.04.06 01.02.06 01.12.05 01.10.05 01.08.05 01.06.05 -5 Kaynak: TCMB. Enflasyon Raporu 2008-II 63 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 5.2. Finansman Koşulları ve Krediler 2008 yılının ilk çeyreğinde tüketici kredilerinde göreli bir yavaşlama gözlenirken reel sektöre açılan krediler artış eğilimini korumuş ve bu doğrultuda toplam kredilerin milli gelire oranı yükselmeye devam etmiştir (Grafik 5.2.1). Grafik 5.2.1. Reel Sektöre Açılan Krediler / GSYİH* (Yüzde) 30 26 22 18 14 08-I 07-I 07-III 06-III 06-I 05-I 05-III 04-I 04-III 03-I 03-III 02-I 02-III 01-I 01-III 00-I 00-III 10 *Reel sektör kredileri tüketici kredileri ve firmalara verilen kredilerden oluşmaktadır. 2008-I GSYİH verisi için tahmini rakamlar kullanılmıştır. Kaynak: TCMB. Yılın ilk çeyreğinde şirketlere yurt dışı şubeler aracılığıyla arz edilen yabancı para cinsinden kredilerin toplam krediler içindeki payı artmıştır. Öte yandan, özel sektörün yurt dışından uzun vadeli kredi kullanımındaki artış eğilimi devam etmiştir. Şubat ayı itibarıyla son bir yıl içinde özel sektörün uzun vadeli kredi kullanımı net 29,6 milyar ABD dolarına ulaşmıştır. Tüm bu gelişmeler birlikte ele alındığında yılın ilk çeyreği itibarıyla reel kesimin kredi kullanımında önemli bir yavaşlama olmadığı görülmektedir. Bununla birlikte, küresel kredi piyasalarındaki sorunların henüz giderilmemiş olması, reel kesimin borçlanma olanaklarına ve dolayısıyla genel iktisadi faaliyete ilişkin risk oluşturmaktadır. 30000 23000 25000 20000 20000 17000 15000 14000 10000 11000 5000 2008-I 2007-I 2007-III 2006-I 2006-III 2005-I 2005-III 2004-III 2004-I 2003-III 2003-I 2002-I -5000 2002-III 0 5000 2001-I 8000 (Milyon ABD Doları) 26000 2001-III (Milyon YTL) Grafik 5.2.2. Özel Sektörün Dış Kredi Kullanımı ve Yatırımları Gayri Safi Sabit Sermaye Oluşumu (özel sektör, yıllık) Özel Sektör Uzun Vadeli Net Dış Kredi Kullanımı (yıllık, sağ eksen) Kaynak: TÜİK, TCMB. 64 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Tüketici kredilerindeki ılımlı artış 2008 yılının ilk çeyreğinde devam etmiştir Konut kredileri reel bazda artışını korumuştur. Maliyeti daha yüksek seyreden ihtiyaç kredileri ve kredi kartlarındaki artış yavaşlayarak da olsa devam etmiş, taşıt kredilerinde ise reel azalış sürmüştür (Tablo 5.2.1). Tablo 5.2.1. Tüketici Kredileri ve Kredi Kartlarından Alacaklar (Reel Üç Aylık Yüzde Değişim) 2006 Tüketici Kredileri 2007 2008 IV I II III IV I 3,6 2,6 9,0 10,0 6,6 5,6 Konut Kredileri 2,2 2,7 7,5 10,2 5,4 6,5 Taşıt Kredileri -5,0 -8,9 -3,4 -2,0 -1,4 -4,5 Diğer Krediler 8,9 6,6 14,5 12,8 9,9 6,7 2,1 -1,6 7,7 2,4 3,2 2,2 Kredi Kartları Kaynak: TCMB. Uluslararası finans piyasalarındaki gelişmelere bağlı olarak azalan finansman olanaklarının tüketici kredilerindeki genişlemeyi sınırladığı düşünülmektedir. Yabancı finansal kuruluşların ihraç ettiği küresel YTL tahvillerin yenilenme oranındaki azalış bankaların takas piyasalarından uzun vadeli YTL fon bulmalarını zorlaştırmaktadır (Grafik 5.1.7). Ayrıca, sendikasyon ve seküritizasyon kredilerinin son dönemde artış hızının yavaşlaması yurt dışından borçlanma imkânlarının kısmen azaldığına işaret etmektedir. Sonuç olarak, küresel piyasalardaki belirsizlikler gerek bankaların doğrudan kredi olarak sunabilecekleri fonları azaltması gerekse portföylerin daha likit belirlenmesini teşvik etmesi bakımından kredi arzını sınırlama potansiyeli taşımaktadır. Grafik 5.2.3. Tüketici Kredileri Faizleri (Aylık, Yüzde) 3,0 Konut 2,8 Otomobil 2,6 İhtiyaç 2,4 2,2 2,0 1,8 1,6 1,4 1,2 06.2004 08.2004 10.2004 12.2004 02.2005 04.2005 06.2005 08.2005 10.2005 12.2005 02.2006 04.2006 06.2006 08.2006 10.2006 12.2006 02.2007 04.2007 06.2007 08.2007 10.2007 12.2007 02.2008 04.2008 1,0 Kaynak: Seçilmiş bankaların internet siteleri. Enflasyon Raporu 2008-II 65 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Tüketici kredileri faizlerinde bir süredir devam eden düşüş 2008 yılının ilk çeyreğinde yerini artışa bırakmıştır (Grafik 5.2.3). Yılın ilk çeyreğinde politika faizlerinde gerçekleşen indirimlere rağmen risk primindeki artış nedeniyle bankalar ihtiyatlı bir duruş sergilemiştir. Buna göre konut, taşıt ve ihtiyaç kredileri faizlerinde bir önceki çeyreğe kıyasla sırasıyla 20, 11 ve 5 baz puan artış gözlenmiştir. Sonuç olarak, belirsizlik algılamasındaki artış ve küresel kredi arzındaki daralma nedeniyle önümüzdeki dönemde kredi genişlemesinin sınırlı kalacağı tahmin edilmektedir. TCMB, toplam nihai yurt içi talep ile finansal sistemin sağlığına ilişkin içerdiği bilgiler nedeniyle, kredi gelişmelerini yakından takip etmeye devam edecektir. 66 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası KUTU 5.1. GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERİN RİSK PRİMİ OYNAKLIĞI VE RİSK İŞTAHI ESNEKLİĞİ ÜZERİNE DEĞERLENDİRME 2007 yılının ikinci yarısında başlayan küresel oynaklık süreciyle birlikte gelişmekte olan ülkelerin risk primlerinde seviye ve oynaklık artışı yaşanmıştır (Grafik 5.1.1). Daha önceki dönemlerde, Türkiye’nin risk primi göstergesi olan EMBI+ Türkiye endeksinin oynaklığının genel olarak gelişmekte olan ülkelerin risk priminin göstergesi olan EMBI+ endeksinin oynaklığından daha yüksek seviyelerde gerçekleştiği ve farkın küresel belirsizlik dönemlerinde daha da açıldığı gözlenmekteydi (Grafik 1). Bununla birlikte, halen devam etmekte olan belirsizlik sürecinde iki endeksin oynaklıkları arasındaki farkın kapandığı ve hatta EMBI+ Türkiye endeksi oynaklığının son döneme kadar EMBI+ endeksi oynaklığından aşağı seviyelerde gerçekleştiği gözlenmiştir. Grafik 1. EMBI+ ve EMBI+ Türkiye Endekslerinin Değişim Oynaklıkları* EMBI+ Türkiye endeksi standart sapması EMBI+ endeksi standart sapması 0,045 0,04 0,005 EMBI+ Türkiye endeksi koşullu oynaklığı 0,0045 EMBI+ endeksi koşullu oynaklığı 0,004 0,035 0,0035 0,03 0,003 0,025 0,0025 0,002 0,02 0,0015 0,015 0108 0707 0107 0706 0106 0705 0105 0104 0108 0907 0507 0107 0906 0506 0106 0905 0505 0105 0904 0 0504 0,005 0104 0,0005 0704 0,001 0,01 *Soldaki grafik, endekslerin değişim oranlarının 100 günlük örneklemler kullanılarak hesaplanan hareketli standart sapmalarını, sağdaki grafik ise endekslerin Genelleştirilmiş Otoregresif Koşullu Değişen Varyans modelleriyle tahmin edilen koşullu oynaklıklarını göstermektedir. EMBI+ ve EMBI+ Türkiye endekslerinin oynaklıklarındaki artışın yanı sıra, bu endekslerin global risk iştahı göstergesi olan VIX endeksi esnekliklerinde de, 2007 yılının ikinci çeyreğindeki seviye artışını takiben yukarı yönlü bir trend gözlemlenmektedir (Grafik 2). Grafik 2. Risk Primlerinin Risk İştahı Esneklikleri* 0,3 EMBI+ endeksinin VIX endeksi esnekliği EMBI+ Türkiye endeksinin VIX endeksi esnekliği 0,25 0,2 0,15 0,1 0,05 0208 1107 0807 0507 0207 1106 0806 0506 0206 1105 0805 0505 0205 1104 0804 0 *Esneklikler, EMBI+ ve EMBI+ Türkiye endekslerindeki değişim oranlarının risk iştahı göstergesi olan VIX endeksindeki değişim oranına hareketli regresyonuyla tahmin edilmiştir. Hareketli regresyonlarda 150 günlük örneklemler kullanılmıştır. Enflasyon Raporu 2008-II 67 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 68 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 6. Kamu Maliyesi Kamu kesimi borç stokunun seviyesi ve yapısındaki iyileşme dikkate alınarak, 2008 yılı için faiz dışı fazla hedefinin GSMH’ye oranı önceki yıllara göre 1 puan düşürülerek yüzde 5,5 olarak belirlenmiştir. Geçmiş yıllarda başarıyla uygulanan maliye politikası, enflasyon beklentilerinin düşmesinde ve yüksek büyüme hızlarının yakalanmasında önemli katkılar sağlamıştır. Söz konusu olumlu etkilerin kalıcı olabilmesi için maliye politikasının sıkı duruşunu sürdürmesi, başta sosyal güvenlik reformu olmak üzere yatırım ortamını daha da iyileştirici, verimliliği ve rekabet gücünü artırıcı mikro düzeydeki reformların etkin olarak hayata geçirilmesi önemini korumaktadır. Küresel düzeyde mali piyasalarda ortaya çıkan olumsuzluklar ile gıda ve enerji fiyatlarına bağlı olarak artış gösteren küresel enflasyon bütün dünyada belirsizlikleri artırmıştır. Bu çerçevede, her ne kadar son dönemlerde kamu borç stokunun seviyesi ve yapısında iyileşme sağlanmışsa da, küresel düzeyde artan belirsizlikler maliye politikasının sıkı duruşundan taviz verilmeden sürdürülmesini zorunlu kılmaktadır. Borç stoku göstergelerinde sağlanan iyileşmede ve risk priminin geçmişe göre azaltılmasında uygulanan sıkı maliye politikasının yanı sıra özelleştirme gelirlerinin de katkısı olmuştur. Ancak, yukarıda da değinildiği üzere, küresel piyasalarda oluşan belirsizliklerin ve iç dinamiklerde ortaya çıkabilecek sorunların özelleştirme uygulamalarını olumsuz yönde etkileme potansiyeli bulunmaktadır. Bu nedenle, bütçe hedeflerine sadık kalınması risk priminin daha da artmasını engelleyerek enflasyon beklentilerini ve para politikasının etkinliğini olumlu yönde etkileyecektir. Diğer taraftan, yılın ilk çeyreği itibarıyla vergi gelirlerinde sağlanan olumlu performansa karşın, ekonomide gözlenen yavaşlamanın daha da hızlanması durumunda yılın geri kalan döneminde vergi gelirlerinin beklentilerin altında gerçekleşme riski bulunmaktadır. Bu nedenle, içinde bulunduğumuz olumsuz küresel konjonktürde, bütçe harcamalarındaki gelişmeler maliye politikasının beklentileri yönlendirmedeki gücünü doğrudan etkileyecektir. Kamu kesiminde kurumsal altyapıda ve yönetişimde son yıllarda sağlanan iyileştirmelerin önümüzdeki dönemde de devam etmesi, para politikasının etkinliği ve enflasyon beklentilerinin kontrol altında tutulması Enflasyon Raporu 2008-II 69 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası açısından hayati öneme sahiptir. Bu çerçevede, AB’ye tam üyelik çalışmalarının etkin olarak yürütülmesi önemini korumaktadır. Güncel bütçe gelişmelerine bakıldığında, 2008 yılının ilk çeyreğinde merkezi yönetim bütçe harcamaları altında yer alan tarımsal amaçlı transferler, diğer mal ve hizmet giderleri gibi kalemlerde yüksek oranlı artışlar gözlenmiştir. Buna karşın, son yıllarda öngörülen hedeflerin üzerinde artış sergileyen sağlık harcamalarının yılın ilk çeyreğinde önceki yılın aynı dönemine göre düşmesi ile faiz harcamalarının yüzde 13,9 oranında gerilemesi dikkat çekmektedir. Diğer yandan, 2008 yılının ilk çeyreğinde merkezi yönetim vergi gelirlerindeki olumlu performansa karşın, vergi dışı gelirlerin geçen yılın aynı dönemine göre önemli oranda düşmesi sonucunda toplam bütçe gelirleri toplam harcamalardan daha yavaş büyümüştür. Sözü edilen dönemde yurt içi talepte yavaşlama beklenmesine karşın vergi gelirleri yüzde 18,6 oranında artmıştır. Vergi gelirlerindeki söz konusu artışta dolaysız vergi gelirlerinde yapılan düzenlemelerin ve vergi tahsilatındaki etkinliğin artmasının önemli olduğu düşünülmektedir. Yukarıda sözü edilen bazı bütçe kalemlerindeki olumlu gelişmelere karşın, Mart ayı itibarıyla merkezi yönetim bütçe faiz dışı fazlasının, kamu bütçe hedeflerinden önemli oranda sapmaların olduğu 2007 yılının aynı dönemine göre, yüzde 25,8 oranında düşmesi ve bütçe açığının yüzde 31,2 oranında artması bütçe gelişmelerinin dikkatle takibini gerektirmektedir. 6.1. Bütçe Gelişmeleri 2008 yılı ilk çeyreğinde merkezi yönetim faiz dışı dengesi 9,4 milyar YTL fazla, toplam bütçe dengesi ise 4,4 milyar YTL açık vermiştir (Tablo 6.1). Söz konusu dönemde gelirler 2007 yılının aynı dönemine göre yüzde 2,3 oranında, giderler ise yüzde 4,3 oranında artmıştır. Faiz giderlerinin yüzde 13,9 oranında düşmüş olması merkezi yönetim bütçe giderlerindeki artışı sınırlamıştır. 2008 yılı ilk çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre faiz hariç bütçe giderleri yüzde 13,0 oranında artmıştır. Faiz hariç bütçe giderlerindeki artışa en fazla katkıyı 2007 yılına göre yüzde 17,9 artan cari transferler sağlamıştır. Hayvancılık destekleme ve doğrudan gelir desteği ödemelerinde görülen yüksek oranlı artışlar tarımsal amaçlı transferlerin yüzde 103,4 oranında yükselmesine yol açmıştır. Ayrıca, 2007 yılında yaşanan kuraklık 70 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası nedeniyle çiftçilere sağlanan destekleme ödemelerinin 2008 yılının ilk çeyreğinde yapıldığı bilinmektedir. Tarımsal destek ödemelerinin bütçe giderleri içindeki payı 2000 yılından itibaren belirgin bir artış eğilimi içine girmiştir (Grafik 6.1.1). Söz konusu artış eğiliminin oluşmasında 2001 krizi sonrasında tarımsal sübvansiyonların bütçe içine alınması rol oynamakla birlikte, sonraki yıllarda da artış eğiliminin sürmüş olması dikkat çekmektedir. Bu çerçevede, 2001 krizi sonrasında uygulamaya konulan doğrudan gelir desteği modelinin yerine ürün bazında destek modelinin uygulanmaya konması planlanmaktadır. Cari transferler dışındaki diğer faiz dışı harcama kalemleri genel olarak faiz hariç bütçe giderlerindeki artış paralelinde değişirken, sermaye transferleri 2007 yılının aynı dönemine göre yüzde 24,6 oranında artış göstermiş, sermaye giderleri ise yüzde 26,1 oranında azalmıştır. 2008 Bütçe Hedefi/GSYH* 4,3 -13,9 13,0 11,8 12,8 9,2 17,9 -26,1 24,6 2,3 -0,2 18,6 27,7 18,2 10,9 23,3 -55,8 43,8 2772,1 31,2 -25,8 2008 Bütçe Hedefi 51,56 13,75 37,81 12,51 1,59 3,78 17,51 0,93 0,55 47,19 45,33 40,26 12,82 1,64 15,78 7,73 5,07 0,93 0,93 -4,37 9,38 Gerçekleşme/ Bütçe Hedefi (Yüzde) 49,44 15,97 33,48 11,19 1,41 3,46 14,86 1,26 0,44 46,11 45,43 33,94 10,04 1,39 14,22 6,26 11,49 0,64 0,03 -3,33 12,63 Artış Oranı (Yüzde) 2008 OcakMart Merkezi Yönetim Bütçe Giderleri A) Faiz Giderleri B) Faiz Hariç Bütçe Giderleri I. Personel Giderleri II. Sosyal Güvenlik Kurumları Devlet Primi Giderleri III. Mal ve Hizmet Alım Giderleri IV. Cari Transferler V. Sermaye Giderleri VI. Sermaye Transferleri Merkezi Yönetim Bütçe Gelirleri A) Genel Bütçe Gelirleri I-Vergi Gelirleri 1. Gelir ve Kazanç Üzerinden Alınan Vergiler 2. Mülkiyet Üzerinden Alınan Vergiler 3. Dahilde Alınan Mal ve Hizmet Vergileri 4. Uluslararası Tic.ve Muamelelerden Alınan Vergiler II-Vergi Dışı Gelirler B) Özel Bütçeli İdarelerin Gelirleri C) Düzenleyici ve Denetleyici Kurumların Gelirleri Bütçe Dengesi Faiz Dışı Dengesi 2007 OcakMart Tablo 6.1. Merkezi Yönetim Bütçe Büyüklükleri (Milyar YTL) 23,2 24,6 22,7 25,7 24,8 16,5 25,3 7,9 26,2 23,1 22,7 23,5 24,4 40,6 22,1 23,1 18,0 27,1 54,0 26,0 26,0 222,6 56,0 166,6 48,7 6,4 22,9 69,2 11,8 2,1 204,6 199,4 171,2 52,6 4,0 71,4 33,5 28,2 3,4 1,7 -18,0 38,0 22,8 5,7 17,1 5,0 0,7 2,3 7,1 1,2 0,2 21,0 20,4 17,5 5,4 0,4 7,3 3,4 2,9 0,4 0,2 -1,8 3,9 *2008 yılı GSYİH’sının nominal olarak yüzde 14 oranında artacağı varsayılmıştır. Kaynak: Maliye Bakanlığı. Mal ve hizmet alım giderleri kalemi altında yer alan sağlık giderlerinin 2008 yılının ilk üç ayı itibarıyla bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 3,5 oranında azalmış olması, sağlık giderlerinin bütçe giderleri içindeki payının son yıllarda önemli oranda yükseldiği hesaba katıldığında, dikkat çekmektedir (Grafik 6.1.1). Bu durumun kalıcı olup olmadığını yılın geri kalan dönemindeki sağlık harcamalarındaki gelişmeler belirleyecektir. Enflasyon Raporu 2008-II 71 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 6.1.1. Tarımsal Destekleme Ödemeleri ve Sağlık Giderlerinin Bütçe Giderleri İçindeki Payları Tarımsal Destekleme Ödemelerinin Bütçe Giderleri İçindeki Payı (Yüzde) Sağlık Giderlerinin Bütçe Giderleri İçindeki Payı (Yüzde) 3,5 3,5 3,0 3,0 2,5 2,5 2,0 2,0 *Yıllıklandırılmış veri Kaynak: Maliye Bakanlığı. Mart 2008* 2007 2006 2005 2004 2003 2002 2000 Mart 2008* 2007 2006 2005 0,0 2004 0,0 2003 0,5 2002 0,5 2001 1,0 2000 1,0 2001 1,5 1,5 *Yıllıklandırılmış veri Kaynak: Maliye Bakanlığı. 2008 yılı Ocak–Mart döneminde 2007 yılının aynı dönemine göre vergi dışı gelirler yüzde 55,9 oranında azalırken, vergi gelirlerindeki artış yüzde 18,6 oranında gerçekleşmiştir. Vergi gelirlerinin ayrıntıları incelendiğinde, gelir ve kazanç üzerinden alınan vergilerin yüzde 27,7 oranında artarak vergi gelirlerindeki artışa en fazla katkıyı sağlayan kalem olduğu görülmektedir. Söz konusu artışta yüzde 41,7 oranında artan kurumlar vergisi tahsilatı kadar gelir vergisi tahsilatında görülen yüzde 21,6 oranındaki yükseliş de etkili olmuştur. Kurumlar vergisi tahsilatındaki artışta geçen yılın Ocak ayında 2006 yılında yapılan kurumlar vergisi oran değişikliğinin mahsuplaşması nedeniyle negatif gerçekleşen kurumlar vergisi tahsilatının baz etkisi önemli olmaktadır. Bununla birlikte, 2007 yılında başta bankalar olmak üzere şirketler kesimi kârlarının yüksek düzeylerde gerçekleşmiş olması ve vergi tahsilatındaki etkinliğin artmasının bu gelişmede temel faktörler olduğu düşünülmektedir. 2007 yılı yurt içi talebin zayıfladığı ve buna paralel olarak tüketime dayalı vergilerin düşük performans gösterdiği bir yıl olmuştur. 2008 yılı ilk üç ayında ise, dahilde alınan katma değer vergisi ve özel tüketim vergileri 2007 yılının aynı dönemine göre yüzde 9,7 oranında artmakla birlikte, söz konusu artış oranları vergi gelirlerindeki genel artış oranının altında kalmıştır. İthalden alınan katma değer vergisi ise ithalat hacmindeki genişlemeye koşut olarak 2007 yılına göre 2008 yılının ilk çeyreğinde yüzde 23,7 oranında artış göstermiştir. 72 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Vergi dışı gelirlerdeki belirgin düşüşün temel belirleyicisi ise 2007 yılı Mart ayında tahsil edilen 5,8 milyar YTL tutarındaki Telekom satış geliri nedeniyle ortaya çıkan baz etkisi olmakla birlikte, söz konusu tutar hesaba katılmadığında dahi vergi dışı gelirlerde yüzde 5,0 oranında bir düşüş göze çarpmaktadır. Diğer yandan, 2008 yılı ilk üç ayı itibarıyla özel bütçeli idarelerin gelirleri ile düzenleyici ve denetleyici kurumların gelirlerinde görülen yüksek oranlı artışlar merkezi yönetim bütçe gelirlerindeki artışa sınırlı da olsa katkı sağlamıştır. Vergi gelirleri ile ilgili olarak üzerinde durulması gereken diğer bir husus da vergi gelirlerinin kompozisyonunun son yıllarda sergilemiş olduğu eğilimdir. 2001 yılından başlayarak 2007 yılına kadar vergi gelirleri içinde dolaylı vergilerin payı sürekli olarak artarak 2006 yılında yüzde 68,5 oranında gerçekleşmiştir (Grafik 6.1.2). 2007 yılında yurt içi talepte görülen yavaşlama ile canlı dış talep ve yüksek kurumlar vergisi performansı neticesinde dolaylı vergilerin payı azalmıştır. Dolaylı vergilerin payındaki azalış eğiliminin 2008 yılı Mart ayı itibarıyla da devam ettiği görülmektedir. Diğer yandan, vergi gelirlerinin bütçe giderlerini karşılama oranı, 2002 yılındaki yüzde 50,3 oranından 2008 yılı Mart ayı itibarıyla yüzde 77,4 oranına çıkmıştır. Bu yükselişte faiz dışı harcamalarda sağlanan disiplin kadar, faiz harcamalarındaki keskin düşüş de etkili olmuştur. Grafik 6.1.2. Vergi Gelirlerinin Kompozisyonu ve Bütçe Giderlerini Karşılama Oranları Vergi Gelirlerinin Kompozisyonu (Yüzde) 80,0 110 70,0 100 60,0 90 Vergi Gelirlerinin Bütçe Giderlerini Karşılama Oranları (%) 100,0 88,7 77,4 80 50,0 70 40,0 60 30,0 50,3 50 20,0 Dolaylı Vergiler/Toplam Vergiler *Yıllıklandırılmış veri Kaynak: Maliye Bakanlığı. Enflasyon Raporu 2008-II 2007 2006 Mart 2008* Dolaysız Vergiler/Toplam Vergiler 2005 2004 2003 2002 2001 2000 0,0 Vergi Gelirleri/Faiz Hariç Bütçe Giderleri (%) Mart 2008* 2007 2006 2005 2004 2003 2002 2001 2000 40 10,0 Vergi Gelirleri/Bütçe Giderleri (%) *Yıllıklandırılmış veri Kaynak: Maliye Bakanlığı. 73 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2007 yılı sonu itibarıyla, konsolide kamu sektörü faiz dışı fazlası, 40,7 milyar YTL olan hedefin oldukça altında, 29,2 milyar YTL olarak gerçekleşmiştir (Tablo 6.2). Bu çerçevede, 2007 yıl sonu için toplam kamuda öngörülen milli gelirin yüzde 6,5’i oranındaki faiz dışı fazla hedefinin önemli ölçüde saptığı ve yüzde 4 civarında gerçekleştiği tahmin edilmektedir. 2008 yılı Ocak ayında ise KİT’ler hariç konsolide kamu sektörü faiz dışı dengesi 4,1 milyar YTL fazla vermiştir. Bilindiği üzere, 2008 yılı için kamu sektörü faiz dışı fazlasının 1987 bazlı GSYH’ye oranı yüzde 5,5 olarak öngörülmüştür. Söz konusu orana ulaşılması kamu maliyesiyle ilgili olarak son yıllarda elde edilen kazanımların devamı açısından kritik öneme sahiptir. Tablo 6.2. Program Tanımlı Konsolide Kamu Sektörü (Kümülatif, Milyar YTL)* Gerçekleşmeler Faiz Dışı Denge Faiz Dışı Denge (KİT’ler Hariç) Merkezi Yönetim Bütçesi Toplam Denge Merkezi Yönetim Bütçesi 2005 28,3 23,6 24,1 -4,2 -11,5 Ayarlanmış Program** Faiz Dışı Denge Faiz Dışı Denge (KİT’ler Hariç) Toplam Denge 30,4 26,7 -19,7 2006 36,2 34,6 33,5 -1,2 -6,9 Hedefler 34,5 31,8 -6,5 Ağustos-2007 23,1 19,8 16,6 -6,5 -15,1 Aralık-2007 29,2 26,7 21,7 -10,0 -20,7 Ocak-2008 4,1 4,2 -0,5 32,3 31,1 -3,6 40,7 38,2 -5,5 - * 2008 yılı verileri geçicidir. ** Yıl başında program çerçevesinde belirlenen bütçe hedeflerinde, belirli ayarlama kalemleri kullanılarak değişiklikler yapılmakta olup, yeni hedefler ayarlanmış program hedefleri olarak adlandırılmaktadır. Not: Konsolide Kamu Sektörü = Merkezi Yönetim + 23 Adet KİT + Bütçe Dışı Fonlar (Savunma Sanayi Destekleme, Özelleştirme ve Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonları) + Sosyal Güvenlik Kurumları + İşsizlik Sigortası Fonu. Toplam Kamu = Konsolide Kamu Sektörü + Yerel Yönetimler + Döner Sermayeler + KKS Dışındaki KİT’ler Kaynak: Hazine Müsteşarlığı 6.2. Borç Stokundaki Gelişmeler 2008 yılı Mart ayı itibarıyla, merkezi yönetim borç stoku 2007 yıl sonuna göre yüzde 5,8 oranında artış göstererek 352,9 milyar YTL düzeyinde gerçekleşmiştir. Söz konusu dönemde, borç stokunda görülen artışta temel belirleyiciler, sırasıyla, 10,5 milyar YTL ve 8,2 milyar YTL olarak gerçekleşen toplam kur etkisi ve net iç borç artışıdır. Aynı dönem itibarıyla, parite etkisi ise 2,0 milyar YTL borç stokunu artırıcı etkide bulunurken, net dış borç 1,3 milyar YTL azalmıştır. Diğer yandan, 2007 yılı itibarıyla, toplam kamu net borç stokunun GSYH’ye oranı son yıllardaki düşüş eğilimini sürdürerek yüzde 29,1’e gerilemiştir (Grafik 6.2.1). 74 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 6.2.1. Kamu Borç Stoku Göstergeleri (Milyar YTL) Kamu Borç Stoku Göstergeleri 352,9 70 350 60 300 Yüzde 50 Merkezi Yönetim Toplam Borç Stokundaki Değişimin Analizi 400 40 20 Milyar YTL 80 250 38,9 40 30 0 200 -20 150 29,1 2008/03 2007/12 2006 0 2005 0 2004 50 2003 10 2002 100 2001 20 Merkezi Yönetim Toplam Borç Stoku (Sağ eksen) Merkezi Yönetim Toplam Borç Stoku/GSYH Top. Kamu Net Borç Stoku/GSYH Kaynak: Hazine Müsteşarlığı. -40 2005 2006 2007 Parite Etkisi** -4,8 3,2 3,4 2008/03* 2,0 Toplam Kur Etkisi*** -0,8 6,4 -21,2 10,5 Net Dış Borç Artışı -0,6 -0,5 -2,6 -1,3 Net İç Borç Artışı 21,1 6,7 8,9 8,2 * 2007 yılı sonuna göre değişimi göstermektedir. ** ABD doları/Euro ve ABD doları/SDR paritelerindeki hareketlerden kaynaklanan değişimleri göstermektedir. *** Yeni Türk lirasının ABD doları karşısındaki hareketlerinden kaynaklanan değişimleri içermektedir. Not: Net borç değişimi, kur ve parite etkisinden arındırılmış değişimi ifade etmektedir. Kaynak: Hazine Müsteşarlığı, TCMB. 2008 yılının ilk üç ayı itibarıyla, 2007 yıl sonuna göre merkezi yönetim borç stoku içinde sabit getirili ve döviz kuruna duyarlı borç senetlerinin payı artarken, değişken faizli borç senetlerinin payı azalmıştır (Grafik 6.2.2). 2002 yılından itibaren döviz kuruna duyarlı (döviz cinsinden ve dövize endeksli) olan kısım belirgin bir düşüş eğilimi sergilemişken, son dönemde YTL’de gözlenen değer kayıbının etkisiyle 2008 yılı Mart ayı itibarıyla 2007 yılına göre hızlı bir artış sergilemiştir. Bununla birlikte, mevcut döviz cinsi borç stokunun nispeten uzun vadeli olması ve Hazine’nin yüksek miktarda döviz mevduatına sahip olması, kurdaki oynaklıktan kaynaklanabilecek riskleri kamu kesimi açısından sınırlamaktadır. 2008 yılı Hazine finansman programına göre, Hazine’nin 3,9 milyar YTL’si net iç borçlanma, 3,4 milyar YTL’si net dış borçlanma olmak üzere toplam 7,3 milyar YTL net borçlanma yapması öngörülmektedir. Ayrıca, 2008 yılında Hazine dövize endeksli senet ihraç etmeyecek olup, döviz cinsinden iç borç çevirme oranı yüzde 60’ı aşmayacaktır. Diğer yandan, 2008 yılında Hazine iç borçlanmayı ağırlıklı olarak sabit faizli enstrümanlarla yapacağından, merkezi yönetim borç stoku içinde sabit getirili senetlerin payının artması beklenmektedir. Enflasyon Raporu 2008-II 75 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 6.2.2. Merkezi Yönetim Borç Stokunun Yapısı Merkezi Yönetim Toplam Borç Stokunun Kompozisyonu (Yüzde) Merkezi Yönetim Borç Stoku Kırılganlık Göstergeleri (Yüzde) 70 100 90 31,3 32,3 80 404,7 60 60 33,6 50 32,0 40 300 40 250 30 200 150 20 30 20 35,1 35,7 10 100 10 50 Değişken Faizli YP Cinsi/YP Endeksli 2008/03 2007 2006 2005 2004 2003 2002 2001 2008/03 2007 2006 2005 2004 2003 2002 2001 2000 Sabit Getirili 0 2000 0 0 400 350 50 70 450 Kamu Mevduatı/Aylık Ortalama Borç Servisi (Sağ eksen) Faize Duyarlı Borç Stoku/ Toplam Borç Stoku* Döviz Kuruna Duyarlı Borç Stoku/ Toplam Borç Stoku** *Faize duyarlı borç stoku, vadesi bir yıldan kısa olan iskontolu senetleri ve değişken faizli DİBS’leri kapsamaktadır. **Döviz kuruna duyarlı borç stoku, dış borç stoku ile döviz cinsi ve dövize endeksli iç borç stokunu kapsamaktadır. Kaynak: Hazine Müsteşarlığı, TCMB. Likidite riskinin azaltılması yönünde uygulanan finansman stratejisine bağlı olarak, kamu mevduatının aylık ortalama borç servisini karşılama oranı 2008 yılı Mart ayında yüzde 404,7 gibi çok yüksek bir oranda gerçekleşmiştir (Grafik 6.2.2). 2008 yılında da Hazine’nin güçlü rezerv tutma politikasını sürdüreceği öngörülmektedir. Bu durum, küresel düzeyde kredi piyasalarında yaşanması muhtemel sorunların da etkisiyle risk algılamalarındaki artışı sınırlandırması açısından olumlu değerlendirilmektedir. Nakit iç borçlanmanın ortalama vadesi 2008 yılının ilk üç ayında 23,4 ay olarak gerçekleşmiştir. Nakit borçlanmanın ortalama vadesinin 2007 yılı ortalamasına göre kısalmasına paralel olarak toplam iç borç stokunun ortalama vadesi de 2008 yılı Mart ayı itibarıyla 23,4 aya düşmüştür. Ayrıca, 2008 yılı Mart ayı itibarıyla, tahvil ihracı yoluyla 2,0 milyar ABD doları tutarında uzun vadeli dış borçlanma gerçekleştirilmiş ve söz konusu borçlanmanın vadesi 20,1 yıl olmuştur (Grafik 6.2.3). 76 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 6.2.3. İç ve Dış Piyasalardan Gerçekleştirilen Borçlanmanın Vadesi Tahvil İhracı Yoluyla Dış Borçlanma (Yıl) Nakit Borçlanma ve İç Borç Stokunun Vadesi (Ay) 9.000 35,0 45,0 40,0 30,0 35,0 25,0 30,0 23,4 25,0 20,0 15,0 10,0 20,1 2.000 2.000 2008/03 2007 2006 2005 2004 2003 2002 2001 2000 2008/03 2007 2006 2005 2004 2003 2002 2001 3.000 - 0,0 2000 5.000 1.000 5,0 Toplam İç Borç Stokunun Ort. Vadesi Nakit iç Borçlanmanın Ort. Vadesi 6.000 4.000 5,0 0,0 8.000 7.000 20,0 15,0 10,0 30,0 Dış Borçlanma (Sağ eksen, Milyon ABD Doları) Dış Borçlanmanın Ort. Vadesi (Yıl) Dış Borçlanmanın Azami Vadesi (Yıl) Kaynak: Hazine Müsteşarlığı, TCMB. Enflasyon Raporu 2008-II 77 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 78 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 7. Orta Vadeli Öngörüler Bu bölümde, temel makroekonomik değişkenlere ilişkin güncellenmiş varsayımlar özetlenmekte ve bu varsayımlar kullanılarak üretilen orta vadeli enflasyon ve çıktı açığı tahminleri sunulmaktadır. Önceki raporlardan farklı olarak, arz şoklarına ilişkin varsayımların daha iyimser ve daha kötümser olduğu iki farklı senaryo oluşturulmakta ve bu senaryolara göre elde edilen enflasyon ve çıktı açığı tahminleri de paylaşılmaktadır. Son kısımda ise temel senaryo altında üretilen tahminlerin belirgin bir şekilde sapmasına yol açabilecek olası riskler özetlenmektedir. İçinde bulunduğumuz konjonktür göz önüne alınarak, tahminler bu Rapor’da önümüzdeki üç yıllık dönemi kapsayacak şekilde sunulmaktadır. 7.1. Mevcut Durum, Kısa Vadeli Görünüm ve Varsayımlar Orta vadeli tahminler için temel oluşturan varsayımlar, yurt içi ekonomik faaliyete ve dışsal unsurlara ilişkin olarak iki grupta ele alınmaktadır. Söz konusu varsayımlar Ocak 2008 Enflasyon Raporundan bu yana açıklanan veriler ışığında güncellenmiş ve Rapor’un bütününde ortaya koyulan bilgi, analiz ve uzman görüşleriyle toplulaştırılmıştır. 2007 yılının son çeyreğine ilişkin açıklanan büyüme rakamları, Ocak 2008 Enflasyon Raporu’nda sunulan tabloyla büyük ölçüde uyumludur. 2007 yılı son çeyreğinde yurt içi özel tüketim ve özel yatırım talebi ithal mallara yönelirken yurt içinde üretilen mal ve hizmetlere yönelik talep zayıf seyretmiştir. Yılın son çeyreğinde iktisadi faaliyette gözlenen hızlanma, stok birikimi, küresel ekonomideki sorunlar ve belirsizlik algılamasındaki artış nedeniyle kalıcı bir eğilime işaret etmemektedir. Nitekim, 2008 yılının ilk çeyreğine ilişkin göstergeler, üretimin dönemlik bazda değişmediğine işaret etmektedir. Bunun yanında, söz konusu dönemde tüketim ve yatırım talebine ilişkin öncü göstergeler de iktisadi faaliyetlerin dönemlik bazda yavaşladığı sinyalini vermektedir. Önümüzdeki dönemde uluslararası kredi piyasalarındaki sorunların yurt içine yansımasının ekonomik faaliyet ve istihdamı sınırlamaya devam edeceği tahmin edilmektedir. Enflasyon Raporu 2008-II 79 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kamu harcamalarının 2007 yılı son çeyreğinde büyümeye katkısı sınırlı kalmıştır. Tahminler üretilirken önümüzdeki dönem için kamu kesiminin bütçe hedefleri veri olarak alınmış ve 2008 yılında kamu harcamalarının toplam talebe yaptığı katkının azalacağı varsayılmıştır. Enflasyon ve çıktı açığına dair öngörüler de bu bağlamda oluşturulmuştur. 2008 yılı başında güncellenen milli hesaplar büyümenin ana eğiliminde önemli bir değişikliğe yol açmamış, çıktı açığı tahminleri bir miktar yukarı çekilmekle birlikte enflasyon görünümü önemli oranda etkilenmemiştir. Bu çerçevede, tahminler oluşturulurken talep ve kapasite koşullarının enflasyondaki düşüş sürecine verdiği desteğin sürdüğü bir çerçeve esas alınmıştır. Emtia fiyatlarındaki yükselişin devam etmesi ve küresel ekonomideki belirsizliğin artması gibi para politikasının kontrolü dışındaki gelişmeler, genel fiyatlama davranışları üzerinde etkili olmaya başlamış ve enflasyon bekleyişlerinde bozulma gözlenmiştir. Ayrıca, özellikle son dönemde risk primindeki artışa bağlı olarak piyasa faizlerinde yükseliş gözlenmiştir. Tahminlerimiz güncellenirken gıda fiyatlarına ilişkin önceki dönemlere kıyasla daha temkinli bir varsayım yapılmıştır. Ocak Enflasyon Raporu’nda yapılan tahminlerde, kuraklık etkisinin azalmasıyla gıda fiyatlarında kademeli bir düzeltme olacağı öngörülmüştü. Ancak geçen süre zarfında işlenmemiş gıda kaleminde beklenen düzeltme gerçekleşmemiştir. İşlenmiş gıda fiyat enflasyonu ise dünyada artan gıda talebine ve tarımsal emtia fiyatlarındaki yükselişe paralel olarak daha da hızlanmıştır. Bu çerçevede, 2008 yıl sonu gıda fiyat enflasyonu varsayımı yüzde 13 gibi oldukça temkinli bir düzeye yükseltilmiş ve bu değişiklik 2008 yılı enflasyon tahminimizin yaklaşık 1,2 puan yukarı yönde güncellenmesine neden olmuştur. Ayrıca, 2009 yılında gıda fiyat enflasyonunun yüzde 8 olarak gerçekleşeceği varsayılmış, bu değişikliğin 2009 yılı enflasyon tahmini üzerindeki etkisi 1,1 puan olmuştur. Ocak ayı Enflasyon Raporu’nda tahminler üretilirken petrol fiyatlarının 85 ABD doları seviyesinde seyrettiği bir çerçeve esas alınmıştı. Ancak, 2008 yılının ilk çeyreği boyunca ham petrol fiyatları yaklaşık 100 ABD doları olarak gerçekleşmiştir. Son dönemdeki gelişmeler göz önüne alınarak petrol fiyatlarına ilişkin varsayımımız 105 ABD dolarına yükseltilmiştir. Elektrikte otomatik fiyatlamaya geçileceği ve elektrik tarifelerinde bu varsayımla uyumlu 80 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ayarlamaların gerçekleşeceği öngörülmüştür. Varsayımlardaki bu değişiklikler 2008 yılı enflasyon tahminimizin 0,9 puan yukarı yönlü güncellenmesine neden olduğu gibi 2009 yıl sonu enflasyon tahminlerini de 0,4 puan yükseltmiştir. Mevcut talep koşulları dikkate alındığında döviz kuru gelişmelerinin genel fiyatlama davranışlarına etkilerinin sınırlı kalması beklenmektedir. Yine de döviz kurlarının mevcut düzeylerde sabit kalması halinde 2008 yılı sonunda enflasyon üzerindeki doğrudan etkilerin yaklaşık 1,5-2 puan arasında gerçekleşebileceği, 2009 yılı enflasyonu üzerindeki etkinin ise 1 puana ulaşabileceği tahmin edilmektedir. Yurt dışı ekonomik faaliyetlere ilişkin varsayımlar orta vadeli enflasyon tahminlerine girdi oluşturan diğer önemli değişkenlerdir. Bu grupta, Euro bölgesinin faiz, enflasyon ve büyüme gibi temel makroekonomik değişkenleri ile risk priminin seyrine dair öngörüler içerilmektedir. Euro bölgesine ilişkin varsayımlar “Consensus Forecast” sonuçlarının Nisan 2008 tarihli bülteninden derlenmiştir. Bu doğrultuda Euro bölgesinde, bir önceki Enflasyon Raporu’nun yayımlandığı döneme kıyasla, büyüme tahminleri aşağı yönlü, enflasyon tahminleri ise yukarı yönlü güncellenmiştir. Buna göre Euro bölgesinde 2008 yılında büyümenin yüzde 1,3, enflasyonun ise yüzde 2,1 seviyesinde gerçekleşeceği öngörülmektedir. Euro bölgesinin yanında, diğer gelişmiş ülkelerin ekonomilerine ilişkin öngörüler ve uluslararası likidite koşullarının seyri de tahmin sürecinde değerlendirilmiştir. 7.2. Orta Vadeli Görünüm Rapor’un bu bölümünde, öncelikle, yukarıda anlatılan varsayım ve öngörüler kullanılarak oluşturulan baz senaryoya göre üretilen tahminler yer almaktadır. Ayrıca, son dönemde artan gıda ve enerji fiyatlarıyla küresel ekonomiye ilişkin belirsizliklerin devam etmesi nedeniyle, iyimser ve kötümser varsayımlar kullanılarak iki alternatif senaryo daha oluşturulmakta ve bu çerçevede üretilen enflasyon ve çıktı açığı tahminleri sunulmaktadır. 7.2.1. Baz Senaryo Yukarıda özetlenen varsayımlar doğrultusunda güncellenen tahminler 2008 yılı sonunda enflasyonun yaklaşık yüzde 9,3 düzeyinde gerçekleşeceğine işaret etmektedir. Kısa vadeli faizlerin yıl ortalarına kadar kademeli ve ölçülü bir şekilde artırıldığı ve sonrasında 2008 yılının kalan dönemi boyunca sabit Enflasyon Raporu 2008-II 81 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tutulduğu bir senaryoya göre, enflasyonun 2009 yılı sonunda, yüzde 70 olasılıkla, yüzde 4,9 ile 8,5 arasında (orta noktası yüzde 6,7) gerçekleşeceği tahmin edilmektedir (Grafik 7.2.1.1). Gıda fiyat enflasyonunda kademeli bir düzeltme olacağı varsayımı altında enflasyonun 2010 yılının sonunda yüzde 4,9 düzeyine, 2011 yılının ortalarında ise yüzde 4 seviyesine düşmesi beklenmektedir. Gıda dışı enflasyonun ise bu rakamların altında bir seyir izleyeceği tahmin edilmektedir. Yukarıda ifade edilen para politikası duruşunun mevcut bilgiler dahilinde oluşturulduğu ve dolayısıyla Merkez Bankası tarafından verilmiş bir taahhüt olarak algılanmaması gerektiği tekrar vurgulanmalıdır. Enflasyon görünümüne ilişkin açıklanacak her türlü yeni veri ve haber bu duruşun değiştirilmesine neden olabilecektir. Grafik 7.2.1.1. Enflasyon ve Çıktı Açığı Tahminleri T ahmin Aralığı* Orta Vadeli Hedef Çıktı Açığı 2008 için Belirsizlik Aralığı 12 Kontrol Ufku 10 8 Yüzde 6 4 2 0 -2 -4 2011-I 2010-IV 2010-III 2010-II 2010-I 2009-IV 2009-III 2009-II 2009-I 2008-IV 2008-III 2008-II 2008-I 2007-IV -6 *Enflasyonun tahmin aralığı içinde kalma olasılığı yüzde 70’tir. Küresel yavaşlama beklentilerinin güçlenmesine paralel olarak son bir buçuk yıllık süreçte iktisadi faaliyetlerde gözlenen yavaşlama eğiliminin önümüzdeki dönemde de süreceği öngörülmektedir. Bu öngörü doğrultusunda ve sıkılaştırılmış bir para politikası duruşu altında üretilen çıktı açığı tahminleri, 2008 yılı boyunca toplam talep koşullarının enflasyona düşüş yönünde yaptığı katkının artacağına işaret etmektedir. (Grafik 7.2.1.1) Sonuç olarak, arz şoklarının beklenenden daha uzun sürmesi ve ikincil etkilerin görülmeye başlanması, tahminlerimizin belirgin olarak yukarı yönlü güncellenmesine neden olmuştur. Mevcut veriler, enflasyondaki kademeli 82 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası düşüşü teminen, para politikasının sıkı duruşunun uzunca bir süre korunmasının söz konusu olabileceğine işaret etmektedir. Bu durumda dahi enflasyonun orta vadede yüzde 4 olarak planlanan hedefe doğru yaklaşması iki yıldan daha uzun bir süre alabilecektir. 7.2.2. Alternatif Senaryolar Gıda, petrol ve diğer emtia fiyatlarındaki gelişmeler bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de enflasyon üzerinde baskı oluşturmakta ve enflasyon tahminlerinin yukarı yönlü güncellenmesine neden olmaktadır. Diğer bir ifadeyle, tahminlerimizdeki sapmalar büyük ölçüde para politikasının kontrolü dışındaki öngörülemeyen gelişmelerle açıklanabilmektedir. Örneğin, 2006 yılı Ekim Enflasyon Raporu’nda Merkez Bankası enflasyonun 2008 yılının ilk çeyreğinin sonunda yüzde 4 düzeyine yakın gerçekleşeceğini tahmin ettiğini kamuoyuna duyurmuştu. Söz konusu tahmin üretilirken, o günkü koşullar dikkate alınarak petrol fiyatlarının 60 ABD doları civarında seyretmeye devam edeceği, gıda fiyatlarının ise kademeli bir düzeltme yaparak orta vadede genel enflasyon eğilimine yaklaşacağı varsayılmıştı. Ancak, geçen süre zarfında petrol fiyatları hızla artmaya devam ederek 2008 yılının ilk çeyreğinde yaklaşık 100 ABD doları civarında gerçekleşmiş, gıda fiyatlarının yıllık artış oranı ise Mart ayında yüzde 13,4 düzeyine ulaşmıştır. Petrol ve tarımsal emtia fiyatlarına ilişkin belirsizlikler devam etmektedir. Tahminlerimizin oldukça temkinli varsayımlar altında güncellendiği göz önüne alındığında, özellikle enerji ve gıda fiyatlarına ilişkin aşağı yönlü risklerin en az yukarı yönlü riskler kadar belirgin olduğu dikkate alınmalıdır. Bu çerçevede, içinde bulunduğumuz dönemde gıda ve petrol fiyatlarına yönelik farklı senaryolara göre oluşturulan alternatif projeksiyonların kamuoyuyla paylaşılmasının, enflasyon görünümü ve para politikasının daha sağlıklı değerlendirilebilmesi açısından faydalı olacağı düşünülmüştür. Oluşturduğumuz kötümser senaryoda gıda fiyat enflasyonunun 2008, 2009 ve 2010 yıllarında sırasıyla yüzde 17, 11 ve 10 olarak gerçekleşeceği ve petrol fiyatlarının 2009 yılının sonunda 150 ABD dolarına çıkacağı varsayılmaktadır. Bu senaryoya göre yapılan projeksiyonlar, kısa vadeli faizlerin 2008 yılının sonuna kadar kademeli olarak artırıldığı varsayımı Enflasyon Raporu 2008-II 83 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası altında, enflasyonun 2009 yılı sonunda yüzde 8,1, 2010 yılı sonunda ise yüzde 5,8 civarında gerçekleşeceğine işaret etmektedir (Grafik 7.2.2.1). İyimser senaryoda ise gıda fiyat enflasyonunun 2008, 2009 ve 2010 yıllarında sırasıyla yüzde 9, 5 ve 4 olarak gerçekleşeceği ve petrol fiyatlarının 2009 yılının sonunda 85 ABD dolarına ineceği varsayılmaktadır. Bu senaryoya göre, kısa vadeli faizlerin önümüzdeki aylarda sınırlı bir miktar artırıldığı ve sonrasında sabit tutularak 2008 yılının son çeyreğinden itibaren kademeli olarak indirildiği varsayımı altında, enflasyon 2009 yılı sonunda yüzde 5,5 civarında gerçekleşirken 2010 yılının sonunda yüzde 4 düzeyine ulaşmaktadır (Grafik 7.2.2.1). Grafik 7.2.2.1. Enflasyon Tahminleri, Baz Senaryo ve Alternatif Senaryolar Orta Vadeli Hedef Baz Senaryo Kötümser Senaryo İyimser Senaryo 12 10 Yüzde 8 6 4 2 2011-I 2010-IV 2010-III 2010-II 2010-I 2009-IV 2009-III 2009-II 2009-I 2008-IV 2008-III 2008-II 2008-I 2007-IV 0 Sonuç olarak güncellenen projeksiyonlarımız, iyimser bir senaryo altında dahi enflasyonun önümüzdeki iki yıl boyunca yüzde 4 düzeyinin üzerinde seyredebileceğine işaret etmektedir. Her iki senaryoya göre üretilen çıktı açığı tahminleri ise Grafik 7.2.2.2’de sunulmaktadır. 84 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 7.2.2.2. Çıktı Açığı Tahminleri, Baz Senaryo ve Alternatif Senaryolar Çıktı Açığı (Baz) 0 Çıktı Açığı (Kötümser) Çıktı Açığı (İyimser) Yüzde -2 -4 -6 2011-I 2010-IV 2010-III 2010-II 2010-I 2009-IV 2009-III 2009-II 2009-I 2008-IV 2008-III 2008-II 2008-I 2007-IV -8 7.3. Riskler Petrol ve gıda fiyatlarındaki artışların oldukça uzun bir zaman boyunca devam etmesi enflasyon hedeflemesi rejimine başlandığından bu yana hedeflerin belirgin olarak aşılmasına neden olmuş ve enflasyon beklentilerinin katılaşmasına yol açmıştır. Normal şartlar altında, arz şoklarının göreli fiyatları geçici olarak etkilemesi, ancak orta vadeli enflasyon eğilimini değiştirmemesi beklenir. Ancak, birden fazla arz şokunun aynı anda ortaya çıkması ve oldukça uzun bir süredir devam ediyor olması, gelinen noktada fiyatlama davranışlarına dair riskleri göz ardı edilemeyecek bir noktaya getirmiştir. Bu nedenle enflasyon beklentilerindeki bozulma, para politikasının tepki vermesini gerektirmektedir. Bu çerçevede, fiyatlama davranışlarına ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin gelişmeler dikkatle izlenmektedir. Önümüzdeki dönemde fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın daha da belirginleşmesi halinde para politikasının yukarıda sunulan baz senaryoya kıyasla daha sıkı bir duruş izlemesi gerekebilecektir. Enflasyon görünümüne dair diğer bir temel risk küresel ekonomideki yavaşlamanın beklenenden daha sert gerçekleşmesi ve buna bağlı olarak finansal piyasalarda gözlenebilecek dalgalanmalardır. ABD ekonomisinde ipotekli konut kredileri piyasasında başlayan ve ardından para ve sermaye piyasalarına yayılan sorunların oluşturduğu kayıplar henüz netleşmiş değildir. Bu nedenle küresel risk iştahı zayıf seyrini korumakta ve gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarında yavaşlama gözlenmektedir. Merkez Bankası, enflasyondaki orta vadeli düşüşü tehdit etmediği sürece piyasalardaki Enflasyon Raporu 2008-II 85 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası geçici dalgalanmalara politika faizleri aracılığıyla tepki vermeyecek, ancak genel fiyatlama davranışlarında bozulma eğilimi belirginleştiği taktirde gerekli parasal sıkılaştırmayı yapmakta tereddüt etmeyecektir. Son olarak, orta vadeli tahminlerimizin, otomatik fiyatlama mekanizmaları dışında, dolaylı vergi artışı veya yönetilen/yönlendirilen fiyatlardan kaynaklanabilecek önemli bir etki içermediği belirtilmelidir. Diğer bir ifadeyle, kamu bütçesinde sıkılaştırma gereği doğması halinde, bu ihtiyacın dolaylı vergi artışlarıyla değil öncelikle harcama kısıcı tedbirlerle karşılanacağı varsayılmıştır. Bu varsayımların gerçekleşmemesi durumunda enflasyon ve para politikası görünümü de değişebilecektir. 7.4. Sonuç Gıda ve enerji fiyatlarına ilişkin yeni risklerin ortaya çıkması, yüzde 4 olarak belirlenmiş olan enflasyon hedefine ulaşmanın öngörülenden daha uzun bir zaman alabileceğine işaret etmektedir. Bunun yanında, küresel ekonomideki belirsizliklere paralel olarak gözlenen döviz kuru gelişmeleri de enflasyondaki düşüşü sınırlama potansiyeli taşımaktadır. Bu doğrultuda, yüzde 4 olan orta vadeli enflasyon hedefine ulaşılmasının iki yılı aşkın bir zaman aldığı bir çerçeve öngörülmektedir. Bu öngörü Merkez Bankasının daha gevşek bir politika izleyeceği anlamına gelmemelidir. Aksine, yukarıda sunulan tahminler önümüzdeki dönemde para politikasının kademeli ve ölçülü bir şekilde sıkılaştırıldığı bir duruşa göre yapılmıştır. Merkez Bankası önümüzdeki dönemde olumsuz haberlere karşı olumlu haberlerden daha duyarlı bir duruş sergileyecektir. Bu yaklaşım fiyat istikrarını sağlama konusundaki kararlılığımızın bir göstergesi olarak algılanmalıdır. Fiyat istikrarına ulaşılabilmesi için basiretli bir para politikası gereklidir, fakat bu tek başına yeterli değildir. Uygulanan maliye politikaları ve yapısal reform süreci de en az para politikası kadar önem taşımaktadır. Enflasyonun tek haneli rakamlara inmesinde maliye politikalarının katkısı büyük olmuştur. Bundan sonra da fiyat istikrarına giden yolda maliye politikalarının desteği önemli olacaktır. Özellikle mevcut konjonktürde ekonomimizin dayanıklılığını koruması için mali disiplin ve yapısal reformların devamlılığı kritik önem taşımaktadır. Bu çerçevede, Avrupa Birliği’ne uyum ve yakınsama sürecinin 86 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası devam etmesi ve programda öngörülen yapısal reformların hayata geçirilmesi konusundaki çabaların sürekliliği önemini korumaktadır. Özellikle, mali disiplinin kalitesini artırmaya ve verimlilik artışlarının devamlılığını sağlamaya yönelik yapısal reformlar konusundaki gelişmeler gerek makroekonomik istikrar gerekse fiyat istikrarı açısından yakından izlenmektedir. Enflasyon Raporu 2008-II 87 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 88 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası GRAFİKLER 1. GENEL DEĞERLENDİRME 2. Grafik 1.1.1. Yıllık TÜFE Enflasyonu ve Hedefle Uyumlu Patika 1 Grafik 1.1.2. Yıllık TÜFE Enflasyonuna Katkı 2 Grafik 1.1.3. Uluslararası Enflasyon Gelişmeleri 3 Grafik 1.2.1. Enflasyon ve Çıktı Açığı Tahminleri 5 ULUSLARARASI EKONOMİK GELİŞMELER Grafik 2.1.1. Amerikan Ekonomisi İşsizlik Oranları ve Bekleyişler Grafik 2.1.2. Michigan Tüketici Güven Endeksi ve ISM Endeksi Grafik 2.1.3. Para Politikası Faiz Oranları Grafik 2.1.4. Enflasyon Oranları Grafik 2.1.5. Euro Bölgesi GSYİH ve PMI Endeksi Grafik 2.1.6. ISM ve PMI Endeksi Grafik 2.1.7. ABD’nin Euro Bölgesi Toplam İhracatı İçindeki Ağırlığı Grafik 2.1.8. Euro Bölgesi Beklenen Enflasyon Grafik 2.2.1. VIX ve VSTOXX Endeksleri Grafik 2.2.2. Credit Suisse Küresel Risk İştahı Endeksi Grafik 2.2.3. Devlet Tahvili Piyasaları Grafik 2.2.4. Hisse Senedi Piyasaları Grafik 2.2.5. ABD Varlığa Dayalı Ticari Senet Piyasası Gelişmeleri Grafik 2.2.6. ABD ve Euro Bölgesi Interbank Faizleri ve Hazine Bonosu Getirileri (3-ay) Grafik 2.2.7. Yen ve İsviçre Frank’ı Net Short Pozisyonlar Grafik 2.2.8. Yen, İsviçre Frank’ı ve Euro ile ABD Doları Arasındaki Örtük Oynaklıklar Grafik 2.2.9. S&P Goldman Sachs Emtia Fiyatları Endeksleri Grafik 2.2.10. Ham Petrol (Brent) ve Altın Fiyatları Grafik 2.2.11. Chicago Borsası Üretici Olmayan Yatırımcılar Net-Long Pozisyonları Grafik 2.2.12. Chicago Ticaret Borsası Üretici Olmayan Yatırımcılar Net-Long Pozisyonları 3. 10 10 10 10 13 13 13 14 17 17 18 18 18 18 20 20 21 23 25 25 ENFLASYON GELİŞMELERİ 29 30 30 31 32 34 34 35 35 36 36 36 37 37 38 39 Grafik 3.1.1. Hedefle Uyumlu Patika ve TÜFE Grafik 3.1.2. Yıllık TÜFE Enflasyonuna Katkı Grafik 3.1.3. Gruplar İtibarıyla TÜFE Grafik 3.1.4. İşlenmemiş Gıda Fiyatları Grafik 3.1.5. Enerji Grubu Fiyatları Grafik 3.1.6. İşlenmiş Gıda ve Alt Grup Fiyatları Grafik 3.1.7. Ekmek ve Tahıl Dışı İşlenmiş Gıda ve ÜFE-Gıda İmalatı Fiyatları Grafik 3.1.8. Giyim ve Giyim Eşyası İmalatı Fiyatları Grafik 3.1.9. CNBC-e Giyim Sektörü Tüketim Endeksi Grafik 3.1.10. Dayanıklı Tüketim Malları Fiyatları Grafik 3.1.11. Dayanıklı Tüketim Malları ve Döviz Kuru Sepeti Grafik 3.1.12. Hizmet Grubu Fiyatları Grafik 3.1.13. Akaryakıt ve Ulaştırma Hizmetleri Fiyatları Grafik 3.1.14. Yemek Hizmetleri Grafik 3.1.15. Petrol ve Gıda Ürünleri Hariç İmalat Sanayi Fiyatları Grafik 3.2.1. 12 ve 24 Ay Sonrasındaki TÜFE Beklentileri Enflasyon Raporu 2008-II 89 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 4. ARZ VE TALEP GELİŞMELERİ 43 44 45 45 45 45 46 46 47 47 48 Grafik 4.1.1. Yıllar İtibarıyla GSYİH Büyüme Oranı Grafik 4.1.2. GSYİH Yıllık Büyümesine Katkılar Grafik 4.1.3. CNBC-e Tüketim Endeksi ve Tüketim Malları İthalat Miktar Endeksi Grafik 4.1.4. Tüketici Güven Endeksleri Grafik 4.1.5. Tüketici Kredileri Grafik 4.1.6. Yurt İçine Yapılan Otomobil ve Beyaz Eşya Satışları Grafik 4.1.7. Özel Sektör Makine-Teçhizat Yatırımları Grafik 4.1.8. Makine-Teçhizat ve Elektirkli Makine ve Cihazlar İmalatı Grafik 4.1.9. Yurt İçine Yapılan Hafif ve Ağır Ticari Araç Satışları Grafik 4.1.10. Sermaye Malları İthalat Miktar Endeksi Grafik 4.1.11. Özel Sektör İnşaat Yatırımları Grafik 4.1.12. Gelecek 12 Aylık Dönemde Konut Satın Alma ya da İnşa Ettirme İhtimali (Yayılma Endeksi) ve Konut Ruhsatları Grafik 4.1.13. Metalik Olmayan Mineral Maddeler ve Mobilya İmalatı Grafik 4.1.14. Tarım-Dışı İstihdam Grafik 4.2.1. İhracat Miktar Endeksi Sektörel Büyüme Oranları Grafik 4.2.2. İhracat Sipariş Beklentisi ve İhracat Miktar Endeksi Grafik 4.2.3. Ülke Grupları İtibarıyla İhracat Gelişmeleri Grafik 4.2.4. Ödemeler Dengesinde Hizmetler Hesabı ve GSYİH Grafik 4.2.5. Çıktı Açığı Grafik 4.3.1. İmalat Sanayiinde Reel Birim Ücret Endeksi 5. 48 48 49 50 50 51 52 52 54 FİNANSAL PİYASALAR VE FİNANSAL ARACILIK 60 60 61 61 62 62 63 63 64 64 65 Grafik 5.1.1. Risk Primi Göstergeleri Grafik 5.1.2. Getiri Eğrileri Grafik 5.1.3. Faiz Oranlarındaki Gelişmeler Grafik 5.1.4. Reel Faiz Gelişmeleri Grafik 5.1.5. Para Tabanı Yıllık Reel Büyümesi Grafik 5.1.6. Döviz Kuru Gelişmeleri Grafik 5.1.7. Yabancı Finansal Kuruluşların YTL Cinsinden İhraç Ettikleri Tahviller Grafik 5.1.8. Fazla YTL Likiditesi Grafik 5.2.1. Reel Sektöre Açılan Krediler / GSYİH Grafik 5.2.2. Özel Sektörün Dış Kredi Kullanımı ve Yatırımları Grafik 5.2.3. Tüketici Kredileri Faizleri 6. KAMU MALİYESİ Grafik 6.1.1. Tarımsal Destekleme Ödemeleri ve Sağlık Giderlerinin Bütçe Giderleri İçindeki Payları Grafik 6.1.2. Vergi Gelirlerinin Kompozisyonu ve Bütçe Giderlerini Karşılama Oranları Grafik 6.2.1. Kamu Borç Stoku Göstergeleri Grafik 6.2.2. Merkezi Yönetim Borç Stokunun Yapısı Grafik 6.2.3. İç ve Dış Piyasalardan Gerçekleştirilen Borçlanmanın Vadesi 7. 72 73 75 76 77 ORTA VADELİ ÖNGÖRÜLER 82 84 85 Grafik 7.2.1.1. Enflasyon ve Çıktı Açığı Tahminleri Grafik 7.2.2.1. Enflasyon Tahminleri, Baz Senaryo ve Alternatif Senaryolar Grafik 7.2.2.2. Çıktı Açığı Tahminleri, Baz Senaryo ve Alternatif Senaryolar 90 Enflasyon Raporu 2008-II Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası TABLOLAR 2. ULUSLARARASI EKONOMİK GELİŞMELER Tablo 2.1.1. Büyüme Oranları Tablo 2.2.1. Sanayileşmiş Ülkeler Faiz Gelişmeleri Tablo 2.2.2. Londra Metal Borsası (LME) Gelişmeleri Tablo 2.2.3. Ana Metallerin LME Stok Değerleri Tablo 2.2.4. Petrol Piyasasına İlişkin Göstergeler 3. ENFLASYON GELİŞMELERİ Tablo 3.1.1. İşlenmemiş Gıda Grubu Fiyatları Tablo 3.1.2. Mal ve Hizmet Grubu Fiyatları Tablo 3.1.3. Bitkisel Üretim Miktarları Tablo 3.1.4. Dayanıklı Tüketim Malları Grubu Fiyatları Tablo 3.1.5. MIGS Sınıflamasına Göre ÜFE Gelişmeleri Tablo 3.2.1. TÜFE Enflasyon Beklentisi 4. 44 53 FİNANSAL PİYASALAR VE FİNANSAL ARACILIK Tablo 5.2.1. Tüketici Kredileri ve Kredi Kartlarından Alacaklar 6. 31 32 34 35 38 39 ARZ VE TALEP GELİŞMELERİ Tablo 4.1.1. Harcamalar Yoluyla GSYİH Gelişmeleri Tablo 4.3.1. İmalat Sanayinde İstihdam, Reel Ücret ve Verimlilik Gelişmeleri 5. 9 19 21 22 23 65 KAMU MALİYESİ Tablo 6.1. Merkezi Yönetim Bütçe Büyüklükleri Tablo 6.2. Program Tanımlı Konsolide Kamu Sektörü Enflasyon Raporu 2008-II 71 74 91 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası KISALTMALAR AB Avrupa Birliği ABCP Varlığa Dayalı Ticari Senet ABD Amerika Birleşik Devletleri BoJ Japonya Merkez Bankası BEDS Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği CSRA Credit Suisse Küresel Risk İştahı Endeksi DİBS Devlet İç Borçlanma Senedi ECB Avrupa Merkez Bankası EMBI Yükselen Piyasalar Tahvil Endeksi EUROSTAT Avrupa Birliği İstatistik Ofisi Fed Amerikan Merkez Bankası GOÜ Gelişmekte Olan Ülkeler GS Goldman Sachs GSMH Gayri Safi Milli Hasıla GSYİH Gayri Safi Yurt İçi Hasıla HICP Uyumlulaştırılmış Tüketici Fiyat Endeksi IEA Uluslararası Enerji Ajansı IMF Uluslararası Para Fonu İMKB İstanbul Menkul Kıymetler Borsası ISM İmalat Sanayi Güven Endeksi KİFT Kredi İflas Takası KİT Kamu İktisadi Teşekkülleri KKS Konsolide Kamu Sektörü LIBOR London Interbank Offered Rate LME Londra Metal Borsası MIGS Main Industrial Grouping MSCI Morgan Stanley Sermaye Endeksi OECD Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü OPEC Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü OSD Otomotiv Sanayii Derneği PPK Para Politikası Kurulu SNB İsviçre Merkez Bankası TCMB Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası TİM Türkiye İhracatçılar Meclisi TÜFE Tüketici Fiyat Endeksi TÜİK Türkiye İstatistik Kurumu WASDE Dünya Tarımsal Ürün Arz ve Talep Tahminleri YTL Yeni Türk lirası 92 Enflasyon Raporu 2008-II