İL : AYDIN TARİH :02.05.2014 ِ ِ ِ ون َ لَن تََنالُوْا ا ْلبَِّر َحتَّى تُنفقُوْا م َّما تُحُّب َو َما تُ ِنفقُوْا ِمن َش ْيء فَِإ َّن اللّهَ بِ ِه َعلِيم :َو َقا َل َر ُسو ُل اللّٰ ِه َصلى اللّٰ ُه َع َل ْي ِه َو َسل ْم َُ الص َدقَةُُتطْفيءُُالخطيئ ُةَُكماُيط ِْفيءُُالماءُُالن َّار َّ VAKFIN GÜNÜMÜZE YANSIMALARI Değerli Mü’minler! Bir toplumda yaşayan, zengin-fakir, zayıfgüçlü, erkek-kadın, genç-yaşlı bütün insanlar birbirlerine ihtiyaç duyarlar. Bu ihtiyaç ise yardımlaşmayı zorunlu hale getirir. Bu sebeple İslam dini, yardımlaşmayı çok geniş bir kapsamda ele almış, ısrarla insanları buna teşvik etmiştir. Maide suresinin 2. ayetinde Cenab-ı Hak; “... İyilik ve takva üzere yardımlaşın. Ama günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın. Allah'a karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah’ın cezası çok şiddetlidir” buyurmaktadır. Başka bir ayette de şöyle buyrulur; “Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir.” (1) Vakıf, "Onlar, kendi canları çekmesine rağmen yemeği yoksula, yetime ve esire yedirirler. Biz sizi Allah rızası için doyuruyoruz; sizden ne bir karşılık ne de bir teşekkür bekliyoruz."(2) ayetindeki zerafet anlayışıyla tesis edilmiş bir kurumdur. Bu anlamdaki birçok ayet, peygamberimizin ve Ashab-ı Kiram’ın uygulamaları, asırlardır İslam ülkelerinde ve müslümanlar arasında kesintisiz bir hayır işleme bilinci oluşturmuş, bunun neticesinde çok geniş çapta bir vakıf kültürü meydana gelmiştir Aziz Cemaat! Vakıf, bir mülkün, mülkiyetinin Allah’a, gelirinin kamu yararına tahsis edilmesidir. Nitekim Efendimiz (sav) Medine'de yolculara vakfetmiş, O’nu örnek edinen sahabiler de bu konuda yoğun bir çaba sarf etmişlerdir. Mesela Hz. Osman'ın susuzluk çekildiği bir anda, Medineli bir Yahudi'den Rume kuyusunu satın alıp, suyunu ebedi olarak toplumun kullanımına bağışlaması bunlar arasında sayılabilir. (3) İslam medeniyetinde vakıfların, Hz. Peygamber döneminden bugüne kadar toplumların sosyal yapılarını sağlamlaştırmada, sosyal dengeyi sağlamada ve insanların yaralarını sarmada önemli görevler ifa ettikleri görülmektedir. Bu sebeple fakirlere, yolculara, yetimlere, öğrencilere yardım etmek, bekârları evlendirmek gibi konularda çalışan vakıflar kurulmuştur. Ayrıca diğer canlılar da unutulmamış, örneğin kuşlar için yuva yapan, yaralı hayvanları tedavi ettiren vakıflar oluşturulmuştur. Muhterem Müslümanlar! Dinimizin devamlı hayır işleme bilincini yerleştirmek için ortaya koyduğu kavramlardan biri Sadaka-i Câriyedir. Sürekli ecir getiren sadaka anlamına gelir. Yol, köprü, çeşme, cami, aşevi, hastane ve okul gibi birçok şeyi kapsar. Hz. Peygamber (sav) bir hadis-i şerifte şöyle buyurur: "Kişi öldüğü zaman, amel defteri kapanır. Üç kimse bundan müstesnadır. Kesintisiz sadaka (sadaka-i câriye) meydana getirenler, topluma yararlı bir ilim (talebe/eser) bırakanlar ve kendisine dua eden hayırlı çocuk yetiştirenler." (4) Hadiste geçen "sadaka-i câriye", vakfı da kapsar. Bu sebeple insanların faydasına olmak üzere çeşitli eser ve ilim bırakanlar, kuruluşlar tesis edenler, gerek yaşamlarında gerekse vefatlarından sonra sevap kazanmaya devam ederler. Hutbemizi Kanuni Sultan Süleyman’ın “Su Vakfiyesi”ndeki şu duası ile bitirelim: “Her kim ki, vakıflarımızın kalıcı olmasına ve gelirlerinin artırılmasına özen gösterirse, bağışlayıcı olan Allah’ın huzurunda ameli güzel ve makbul, mükâfatı sayılamayacak kadar çok olsun; dünya üzüntülerinden de korunsun.” (5) 1- Al-i İmran 3/92 2- İnsan 76\8-9 3- Müslim, Şirb, 1; Tirmizî, Menâkıb, 18 4- Müslim, Vasıyye, 14; Ebû Davud, Vesâyâ, 14 5- Su vakfiyesi. Hazırlayan:Mehmet BALCI Kuşadası İlçesi Özaydın-Bayülken Camii M.K. Redaksiyon: İl İrşat Kurulu