Eleştiri Kültürü Dr. Yusuf IŞIK 07 Sivil Toplum Kurumlarımız ve Kurumsallaşmaları Gurbet Mektupları-30 Fetih, Fatih ve Fatiha A.Engin KARAHAN09 M. Salih AYDIN28 Murat KUBAT20 Gurbetçilerin İkinci Bir Emeklilik Yaptırmaları Zorunludur Yaşar CİMŞİT11 Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Aylık Ücretsiz Gazete / Kostenlose Monatliche Zeitung HASENE Kumanya Kampanyası’nda Anlamlı Sonuç: 80 bin 177 Kumanya 10 Sayı/Nr.: 117 • Yıl/Jahre: 13 • Haziran / Juni 2016 / Ramazan 1437 Uluslararası Hicri Takvim Birliği Kongresi’nden Birlik Kararı Çıktı 17 Eleştiri Ahlâkı İbrahim TENEKECİ27 Hicrî Takvim’de Birliğe Doğru Adım Atıldı İlhan BİLGÜ05 Frankfurt Şube Müdürü Gürbüz Gündüz Almanya’nın İlk ve Tek İslami Bankacılık Prensiplerine Uygun Olan KT Bank AG Artık Frankfurt’ta Hizmetinizde Kelsterbach’ta Çocuk Şenliği 22 eleştiri ahlakı IGMG Sosyal Hizmetler Başkanı Mustafa Uyanık Zekât ve Fitre İbadetinin Yerine Getirilmesi İçin Gerekli Ortam ve İmkânları Oluşturmak Görevimizdir 23-24 )X% _. ATİB’de Hoca Ahmet Yesevi Paneli22 $OWÝQNÕSH +HODO(WYH(WhUQOHUL XXXBMUJOL·QFEF 18. Kur’an-ı Kerim’i Güzel Okuma ile 18. Temel Dini Bilgiler ve Genel Kültür Yarışmalarının Almanya Finalleri Yapıldı 14 25 Bielefeld Yayla Şenliği Renkli Görüntülere Sahne Oldu 12 Köln Üniversitesinde İslamafobia Konulu Konferans ve Oturum Düzenlendi 19 Eleştiri Ahlakı Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir editörden ][ 3 info@hayatonline.eu Karşımızdakine eleştirimizi iletirken bazen ölçüyü kaçırabiliyoruz. Bu yüzden eleştiri hedefine ulaşamıyor. Karşımızdaki de insani bir refleks olarak cevap verirken ölçüyü kaçırabiliyor. O zaman kaş yapayım derken göz çıkabiliyor. Bir de eleştiriyi yapıcı yapmak değil de karşısındakine hakarete varan şekilde davrananlarımız oluyor. Bu ise kesinlikle doğru değildir. Eleştiri hakaret değildir. Eleştiri yapıcı şekilde olunca yapan da yapılan da bundan olumlu şekilde istifade ediyor. Sevgili dostlar Tarihe şahitlik ettiğimiz günlerden geçiyoruz. Sireti farklı sureti farklı insanların, toplumların yaşadığı bir zamanda bilebildiğimiz kadar yaşayabildiğimiz kadar doğru olmaya gayret gösteriyoruz. Medyadan takip ettiğimiz kadarıyla televizyonda başka arka odalarda başka düşünen, konuşan ve uygulayan yalancı politikacıların, toplum önderlerinin varlığına şahit oluyoruz. İnsan olmanın en önemli vasıflarından biri de inandığı değerleri yaşama ve yaşatma noktasında gayret göstermektir. Neye inandığını bilmeyen ve inancının kaynağının ne olduğu belli olmayan insan ve grupların son dönemde yaptıkları hayret verici bir şekilde takip ediliyor. İşte DAEŞ denen güruhun ne adına ve ne inançla ortaya çıktığı hala anlaşılmış değil. Kimi İslam adına diyor, kimi kuklası oldukları emperyalist güçler adına diyor. İslam adına hareket ettiklerini kabul etmek tabiki mümkün değildir. İnsan olmanın onurunu ayaklar altına alacak şekilde yaptıkları katliamları midemiz kaldıramayacak şekilde medyadan izlettiler bizlere. Hangi insan ve İslam değeri adına yapılan bu uygulamalar kabul edilebilir. Anavatan Türkiyemizde son senelerde yaşanan terör olayları ve saldırılarının hangi geçerli gerekçe ile yapıldığını anlayan varsa beri gelsin. Aynı İslam coğrafyasında ölen de öldüren de müslüman ise yine Türkiye`deki olaylarda ölen de öldüren de o toprağın insanı. O toprağın insanı ama en hafif tabiri ile kökü dışarıda olan satılmışların hangi gerekçe ile bunları yaptığını insan hafsalası almamaktadır. Batıl kabul edeceğimiz bir inanç uğruna can denen kutsal emaneti hiçe saymak akla ziyan bir durum. Hiçbir gerekçe masum insanların öldürülmesini mazur gösteremez. Yine buradan hareketle yaptığı işle inandığı değerler birbiri ile bağlantılı olmayan kişi ve kuruluşlar dünya üzerindeki toplumların hafızalarını silmek veya farklı yerlere yönlendirmek için özel çalışmalar yapmaya devam ediyorlar. Maalesef bu tür çalışmalar müslüman toplumlar ve ülkeler üzerinde yaklaşık 200 yıldır yapılmakta ve yapılmaya devam ediyor. Ve yine maalesef ki bizler bunun daha yeni farkına varıyoruz. İşte en basit örneklerinden biri; müslüman ülkelerin kullandıkları takvimlerde kendisini göstermektedir. Maalesef her Ramazan ayı geldiğinde bunun acı tecrübelerini hep birlikte yaşıyoruz. Yine Kurban bayramı ve Hacc döneminde bunun sıkıntısını dönem dönem yaşıyoruz. Vesile olanlardan Allah ziyadesiyle razı olsun. T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı öncülüğünde yapılan Uluslararası Hicri Takvim Birliği Kongresi çalışması bizleri oldukça sevindirdi. Burada Kıymetli Diyanet İşleri Başkanımız Prof. Dr. Mehmet Görmez Hocamıza özellikle teşekkür etmek istiyorum. Göreve geldiği günden beri müslümanların birliği noktasında çok gayret sarfediyor. Çeşitli baskılara da boyun eğmeyerek görevini başarıyla icra ediyor. Allah kendisinden razı olsun. İnşallah bu Hicri Takvim çalışması dünya müslümanlarının ümmet olma bilincine önemli bir katkı sağlar. Diğer bir mesele de son dönemdeki hepimizin şahit olduğu Alman Parlamentosunda kabul edilen sözde Ermeni soykırımı meselesi. Alman parlamenterler de biliyorlar ki bu mesele tarihte söylendiği şekilde yaşanmadı. Ama yukarıda bahsettiğimiz bir üst akıl bunu böyleymiş gibi kabul ettirerek tarihteki olayları bile istedikleri gibi lanse etmeye çalışıyor. Gerçeklerin üstü kapanmaz ve gizlenemez mutlaka bir gün günyüzüne çıkar. Bu olay da böyledir. Bu işin tek çözüm noktası tarihçilerin bu meseleyi açıklığa kavuşturmasıdır. Yine özelde müslüman camianın genelde ise insanlığın içinde bulunduğu sorunlu bir mesele ise eleştiri yaparken ahlaki davranılmamasıdır. Son dönemde özellikle Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile alakalı Batı dünyasında sözde ifade özgürlüğü maskesi altında karikatür ve televizyon programlarında yapılan hakaret içerikli yayınlar sadece bizleri değil aklı selim Batı insanını da üzmektedir. Sayın Cumhurbaşkanı olgunlukla bu yayınlara karşılık verirken biz de bu yayınlara kızmıyor değildik. Taki Sayın Angela Merkel ile alakalı İngiltere`de çıkan bir dergide yayınlanan bir karikatürü görünceye kadar. Mide bulandıran bu karikatürden sonra insanın lanet edesi geliyor. Demekki bu zihniyete sahip insanlar kendi insanlarını bile menfaatlerine gelmediği zaman böyle ahlaksızca harcayabiliyorlar. Tek kelime ile yazıklar olsun. Bunun yanında bizim özelimizde ise; zaman zaman çevremizde yaşanan olaylara eleştiri getirme ihtiyacı hissediyoruz. Karşımızdakine eleştirimizi iletirken bazen ölçüyü kaçırabiliyoruz. Bu yüzden eleştiri hedefine ulaşamıyor. Karşımızdaki de insani bir refleks olarak cevap verirken ölçüyü kaçırabiliyor. O zaman kaş yapayım derken göz çıkabiliyor. Bir de eleştiriyi yapıcı yapmak değil de karşısındakine hakarete varan şekilde davrananlarımız oluyor. Bu ise kesinlikle doğru değildir. Eleştiri hakaret değildir. Eleştiri yapıcı şekilde olunca yapan da yapılan da bundan olumlu şekilde istifade ediyor. Örnek mi istersiniz; gazetemizi çıkarmaya başladığımız günden beri bize eleştirileri ile katkı sağlayan okuyucularımız ve dostlarımız sayesinde daha kaliteli bir yayın yapmaya devam ettiğimizi düşünüyoruz. Diğer bir boyutu da özellikle Almanya`daki sivil İslami Teşkilatlarımızın şahsında son dönemde yaşananlardır. Almanya`da bulunan yaklaşık 3,5 milyon insanımıza kendi imkanları dahilinde bu teşkilatlarımız hizmet vermeye çalışıyorlar. Zaman zaman bu çalışmalarda yanlışlıklar da olmuyor değil. Eleştiriye açık olmayan teşkilatlarda bu tür sıkıntılar sürekli oluyor. Ama eleştiriye açık olan teşkilatlar kendilerine çeki düzen verdiklerinde hem kendi mensuplarına ve hem de insanımıza daha faydalı hale geliyorlar. Ramazan ayı içerisinde olduğumuz bu günlerde Rabbimiz müslümanlara birlik şuuru versin, insanlığa kardeşlik şuuru versin. Bizlere de Ramazanın feyzinden istifade etme şuuru nasip etsin. Amin. Bu vesile ile Cenab-ı Allah çalışmalarımızı bereketlendirsin, şuurlandırsın. Çalışmak bizden başarı Allah`tandır. Allah`a emanet olun. Not: Kıymetli Ağabeyim Celalettin Aktürk Bey`in evladı Zeynep, Muhammed Tanrıseven Bey ile dünya evine girmiştir. Aktürk ve Tanrıseven ailesine iki cihan saadeti dilerim. has bi hal Sinan AKTÜRK Impressum / Künye Hayat Aylık Ücretsiz Gazete Haziran-Juni 2016 Ramazan 1437 Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Sinan AKTÜRK Yayın Kurulu Dr. Yusuf Işık, Oğuz Üçüncü, Mehmet Ateş, Fikret Ekin, Mahmut Aşkar, Yaşar Cimşit, Cengiz Şahbaz, A.Engin Karahan M. Salih Aydın, Habib Yazıcı, Gülsen Aktürk, Sinan Aktürk, İskender Güngör, Ali Atik, Halit Erdemir, Murat Kubat Merkez Königsbergerstr. 16 61169 Friedberg Tel: 06031-162411 Fax: 06031-738644 E-Mail: info@hayatonline.eu Web: www.hayatonline.eu Baskı: Sunprint GmbH Offenbach 04 ][ haber Kemal Ergün: Ramazan-ı Şerif Tüm İnsanlığa Hayırlar Getirsin İ slam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Başkanı Kemal Ergün Ramazan ayı münasebetiyle bir tebrik mesajı yayımladı. “Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennem azabından kurtuluş olan ramazan ayına erişmenin sevincini yaşıyoruz.” diyen Ergün sözlerini şöyle sürdürdü: “Mübarek üç ayların sonuncusu, oruç ve arınma ayı olan Ramazan’a eriştik. Rabbimiz’e hamd-ü senâlar olsun. İçerisinde Kur’an’ın nazil olduğu Kadir Gecesi’ni barındıran bu mübarek ay boyunca, üzerimize farz olan oruç ibadetini hakkıyla eda etme gayreti içerisinde olacağız. Aynı zamanda bu ayı nefsimizin tezkiyesi için bir fırsat bilecek, kendimizi âdeta bir manevi kampa alacağız. Avrupa’da çokkültürlü bir toplum içerisinde yaşadığımızın bilincinde olarak, bu güzide ay boyunca aynı şehri ve toplumu paylaştığımız komşularımızın da ramazanın manevi atmosferini hissetmesini sağlayacağız. ‘Komşularla İftar’ isimli projemiz kapsamında IGMG bünyesinde hem İslami teşkilatlar hem de Müslüman fertler olarak komşularımızı bu sene de iftar sofralarımıza davet edeceğiz. Ramazan-ı şerifin tüm insalığa hayırlar getirmesini niyaz eder, Cenâb-ı Hak’tan dualarımızın ve ibadetlerimizin kabulünü niyaz ederiz.” Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir M Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437 Gönül Yapma Vakti Ramazân-ı Şerif'e Girerken übarek üç ayların sonuncusu, her yıl gelişiyle nice manevî güzelliklerin yaşandığı, Müslümanlar olarak arınma ve yenilenme bilincimizin tazelendiği yeni bir Ramazan ayına ulaşmış bulunuyoruz. Bizleri bu yıl da, bu mübarek Ramazan iklimine ulaştıran Yüce Rabbimize hamd ediyor, Sevgili Peygamberimize ve ashabına salat-u selam ediyor, Ramazan'ın bütün milletimize, İslam âlemine ve insanlığa hayırlar getirmesini Yüce Rabbimizden niyaz ediyoruz. Vahyin enginliği ile manevi bir arınma mevsimi hâlini almış olan Ramazan ayı, ibadet, rahmet, sabır ve yardımlaşma gibi mefhumları bizlere hatırlatarak, müminleri Rabbin rızasına yol almaya çağırmaktadır. Gelişiyle gönüllerimizde yeni heyecanlar uyandıran bu kutlu ayın ve oruç ibadetinin önemi Kur’an-ı Kerim’de şöyle ifade edilmektedir: “O (sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır.” (Bakara, 185), “Ey iman edenler! Oruç sizden önceki ümmetlere farz kılındığı gibi sizin üzerinize de farz kılınmıştır. Artık bu sayede, kötülüklere karşı kendinizi korursunuz” (Bakara, 183). A Ramazan’ın en önemli özelliklerinden birisi, İslam medeniyetinin özü olan kardeşliğin ve zor durumda olan insanlara yardım etmenin, tüm topluma hakim kılındığı bir ay olmasıdır. Bu sebeple bu sene Ramazan ayında, “Gelin Gönüller Yapalım, Bu Ramazan ve Her Zaman” mesajıyla insanlar arasında gönül yapmayı, dargınlık ve kırgınlıkları ortadan kaldırmayı ve birlik ve vahdet toplumu oluşturmayı amaçlayarak, söz konusu temayı cemaatimize anlatmaya çalışacağız. Ayrıca ülkelerinde yaşanılan sıkıntılardan dolayı Almanya’ya sığınmak zorunda kalarak bizlere komşu olan mülteci kardeşlerimize yardımlarımızı Ramazan ayı vesilesiyle daha da artıracak, Ensar ve Muhacir kardeşliği örnekliğinde olduğu gibi gönüller yapmaya gayret edeceğiz. DİTİB Genel Merkez ve bağlı derneklerimiz olarak, her Ra- mazan ayında olduğu gibi bu sene de, bu mübarek ayı çeşitli etkinliklerle değerlendireceğiz. Her gün imkanı olan derneklerimizde iftar sofraları kurulacak, bu iftar sofralarımızı Almanya’ya mülteci olarak sığınan kardeşlerimize de açacağız. Gündüzlerimizi camilerde mukabelelerle, gecelerimizi de teravih namazlarıyla ihya edeceğiz. Ayrıca Kadir gecesinde bütün camilerimizde özel programlar tertip edeceğiz. Müslüman kardeşlerimiz fitrelerini ve zekatlarını başta öğrencilere ve mülteci kardeşlerimize olmak üzere, yoksullara ve kimsesizlere ulaştırabilmemiz için bizlere emanet edebileceklerdir. Bu sayede de DİTİB olarak, bütün yoksul ve kimsesizleri kucaklayan bir “Gönül Yapma” hareketine öncülük etmiş olacağız. Bu itibarla, “Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennem ateşinden kurtuluş” (İbn Huzeyme, Sahih, III, 191-192) olan Ramazan-ı Şerif’in gönüllerimize huzur, iftar sofralarımıza bereket ve dindarlığımıza yüksek bir seviye getirmesini, başta Almanya’da yaşayan Müslümanların ve İslam âleminin birlik ve beraberliğine, yeryüzünde iyiliğin hakim kılınmasına vesile olmasını Cenab-ı Hakk’tan niyaz ediyorum. gerekse Avrupa'daki gelişmeler, özellikle biz Avrupa Müslümanları açısından son derece kaygı verici olsa da, daha güzel ve huzurlu bir dünya için Allah'a kulluk görevimizi bihakkın ye- rine getirmeğe gayret edecek ve niyazda bulunacağız. Bütün bu menfi gelişmelere inat, Avrupa Müslümanları olarak, her Ramazan’da olduğu gibi, yine farklı din ve kültürlere mensup güzide insanlarla iftar sofralarında buluşmayı sürdüreceğiz. Bir Ramazan boyunca sofralarımız kadar gönül kapılarımız da herkese açık olacaktır. Bunun Ramazan'dan sonra da devam etmesini temenni ediyorum. Bu vesileyle bütün Müslüman kardeşlerime hayırlı Ramazanlar diliyorum. ATİB Genel Başkanı İhsan Öner’in Ramazan-ı Şerif Mesajı TİB Genel Başkanı İhsan Öner, Ramazan ayının başlaması münasebetiyle aşağıdaki açıklamayı yapmıştır: Aziz Müslümanlar, Değerli Kardeşlerim, Kur’an-ı Kerim'in inmeğe başladığı ve o yüzden, bin aydan daha hayırlı" olan mübarek Ramazan ayına tekrar kavuşmuş olmanın manevi hazzını ve mutluluğunu yaşamaktayız. Her Ramazan biz Müslümanlar için bir yeniden başlama ve muhasebe vesilesidir. Geçen Ramazan'dan bu Ramazan'a, gerek İslam dünyasındaki ve Hicrî Takvim’de Birliğe Doğru Adım Atıldı M üslümanların aynı günde Ramazan’a başlamaları ve aynı günde bayram yapmalarına yönelik olarak toplanan Hicrî Takvim Birliği Kongresi’nde bütün Müslümanların tek takvim kullanması kararı çıktı. Karar oy çokluğu ile alındı. İstanbul’da, 2830 Mayıs 2016 tarihleri arasında toplanan kongrede, kongre ön hazırlık toplantılarında kabul edilen tekli ve ikili takvimlerin oylamaya sunulması üzerine, katılımcıların kahir ekseriyyeti tekli takvim kullanılmasını tercih etti. Aralarında Türkiye, Suudi Arabistan, Malezya, Birleşik Arap Emirlikleri, ABD, Katar, Fas, Mısır ve Ürdün, Almanya, Fransa, İngiltere ve ABD'nin de bulunduğu 50'ye yakın ülkeden ilim adamları, astronomlar ve karar merciinde bulunan yetkililerin katıldığı kongrede, üç gün boyunca takvim birliği konusunun fıkhı ve astronomik temelleri müzakere edildi. Öte yandan özellikle Müslümanların azınlık olarak yaşadıkları Avrupa ve Amerika gibi yerlerde takvim ihtilafının hem Müslümanlar ve hem de gayr-i Müslimler nezdindeki etkisi de gündeme getirildi. Toplantıda, tekli ve ikili takvimin nasıl düzenlendiği anlatıldı. Tekli takvim, adı üzerinde aynı miladî gün için bir takvim önerirken ikili takvim ise, güneşin hareketlerinden dolayı uygulamada iki ayrı güne isabet eden iki ayrı takvimi öneriyordu. Bu ikili takvime göre, Güney ve Kuzey Amerika kıtası için bir takvim, diğer ülkeler için de başka bir takvim yapılacaktı. Ancak, astronomik hesaplamalar bu iki takvimde de bir kaç ayın tekli takvim ile aynı güne rastladığını gösteriyordu. Öyle görünüyor ki Kongre üyeleri bu konuyu da dikkate alarak tekli takvimi tercih etti. Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı’nın organize ettiği Hicri Takvim Birliği Kongresi’ne IGMG``yi temsilen ise İrşad Başkan Yardımcısı ve Fetva Hizmetleri Başkanı M. Hulusi Ünye, Din İstişare Kurulu dosya ][ 05 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Sekreteri İlhan Bilgü, Din İstişare Kurulu Üyesi ve Genel Başkan Danışmanı Mustafa Mullaoğlu katıldı. Kongre Kararları Kongrede özetle şu kararlar alındı: 1. Kameri ayın başlangıcını tespitteki temel ilke, ister çıplak gözle olsun ister modern astronomik aletlere bağlı gözlemle olsun, hilalin görülmesidir. İhtilaf-ı matalia (yani hilalin farklı zamanlarda farklı yerlerde görülmesine) itibar edilmez. (Bir yerde görüldüğü zaman diğer yerlerde de görülmüş kabul edilir.) 2. Kongre, bütün dünyada uygulanması için tekli takvimi tercih etmiştir. Böylece herkesin önünde tek bir hicri takvim bulunacaktır. Bu takvim, hilalin dünyanın herhangi bir yerinde gözle veya astronomik rasat aletleriyle görülebilme imkânını ve hem klasik fakihlerin çoğunluğunca hem de günümüz fıkıh akademilerinin çoğunluğunca kabul edilen ihtilaf-ı matali’a itibar edilmemesi görüşünü esas almıştır. Bunların yanında bu takvim, dini metinler/naslar ile kesin astronomik kurallar arasında bir çelişki ve çatışma olmadığından astronomik ölçütler ve fıkhi kuralları beraberce göz önüne almıştır. İlhan BİLGÜ Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437 3. Kongre, Avrupa, Amerika ve benzeri bölgelerdeki Müslüman azınlıklardan bayramlarını, sembol günlerini ve dolayısıyla duygu ve düşüncelerini birleştirme yönünde çalışmalarını önerir. Aynı şekilde dini mercilere sahip olan Müslüman devletlere de bu takvimi incelemelerini ve güvenmelerini önerir; zira bu takvim, Müslümanların iyiliğini sağlama ve onları kötülüklerden uzaklaştırma, sembollerini ve duygularını birleştirme hedefi dışında bir amaç taşımamaktadır. 4. Kongre, Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanlığından, bu kongrenin kararlarını hayata geçirme konusunda aşağıdaki hususları tahakkuk ettirecek organları oluşturmasını önerir: a. 10 yıllık bir takvim hazırlayacak bir ilmi komisyon teşkil edilmesi ve takvimin basım ve dünyaya dağıtılması b. Gözetleme ve diğer hususları ele almak üzere Rüyet-i Hilal konusunda incelemelere devam edecek bir heyetin oluşturulması c. Üzerinde anlaşılan Hicri Takvim kültürünün yayılması konusunda eğitim ve halkla ilişkiler konusuyla ilgilenecek bir komisyonun oluşturulması. Tercih edilen takvimin avantajları ve sonuçları: ibilgu@igmg.org Bu takvim, Müslümanlar ama özellikle Müslüman azınlıkların karşı karşıya olduğu bazı sorunları çözme yönünde önemli katkılar sunacaktır. Bu sonuçlardan biri, oruç, bayram gibi Müslümanlar için sembol manası olan günleri birleştirmesidir. Bir diğeri ise, bunun Müslümanlar arasındaki meşru ve makul sınırları aşan tefrikayı/ayrışmayı ortadan kaldırma yönünde bir karar olmasıdır. Zira özellikle azınlık halinde yaşayan Müslümanlar arasında bu sorun tek bir devlet içinde bazen iki bazen de üç farklı günde oruç ve bayram yapma noktasına varacak aşırı durumlara yol açabilmektedir. Hatta farklılık, bir ülke vatandaşı hacıların Zilhicce’nin 9. Günü Arafat’ta vakfeye durdukları gün, kendi ülkelerinde henüz Zilhicce’nin 7. Veya 8. Günü olması gibi aşırı boyutlara ulaşabilmektedir. Bu din, tevhid dinidir, birliği ve bütünlüğü şer’i bir farz ve olgusal bir zaruret saymıştır. Aynı zamanda önceden belirlenmiş standart bir takvim, Müslüman azınlıkların bayramlarda tatil imkânına kavuşmalarını da sağlayacaktır; ayrıca onlara, yaratılmak istenen algının aksine yüce dinimizin bilimsel gelişmelere kapalı olmadığını, hatta bilimle uyumlu olduğunu çevrelerine sunma noktasında yardımcı olacaktır. Zira İslam’ın ilk inen ayeti ve Suresi “Oku” emriyle başlar ve ilmi konu eder. Uygulama Nasıl Olacak? Kongreye katılanların önemli bir kısmının karar merciinde olmasına rağmen, ilgili ülkelerin idari mekanizmalarından kaynaklanan sebepler dolayısıyla bu kararların ortak bir şekilde uygulanması kesinlik kazanmış değil. Ancak bu kararlar önemli sinyal olarak Müslümanların önünde duruyor. Zaten bu durumu dikkate alan kongre, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın da üye ülkelere bu kararı uygulamaları için müracaat edilmesini istedi. Burada Türkiye ile Suudî Arabistan yönetimlerinin ortak kararı çözümleyici olacaktır. 06 ][ ahde vefa Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437 A l l a h R a h m e t E yl e s i n . M e k a n ı n C e n n e t O l s u n . Inna lillahi ve inna ileyhi raciun Eleştiri Kültürü Nasýlki bir insana ahlâklý diyebilmek için bir takým vasýflarý/özellikleri taþýmasý gerekiyorsa; benzer þekilde eleþtirinin de ahlâklý olmasý için sahip olmasý gereken vasýflar/özellikler vardýr. Bu özelliklere sahip eleþtiri ibadet niteliðindedir. Yanlýþ olaný düzeltme ve doðru olana yönlendirme gayreti ibadetin ta kendisidir. E leþtiri; bir insaný, bir eseri, bir konuyu doðru ve yanlýþ yanlarýný bulup göstermek amacýyla inceleme iþi, tenkit anlamýný da ifade eder. Eleþtiri; karþýya sövüp saymadan ve çamur atmadan önce, kendi ilke ve amaçlarýný, uygulama yöntemlerini anlatmak olmalýdýr. Eleþtiri; hem sorun hem de çözüm olan, hem geliþtiren hem tökezleten, hem aðlatan hem güldüren, hem deðer kazandýran hem de kaybettiren bir ifade biçimidir. Ýki zýt kutba hizmet içinde kullanýlan eleþtiri, âdâbýna uygun yapýldýðýnda hem yapýlan hem de yapan kiþi için bir artý deðer ve bir kazaným haline dönüþür. Nasýlki bir insana ahlâklý diyebilmek için bir takým vasýflarý/özellikleri taþýmasý gerekiyorsa; benzer þekilde eleþtirinin de ahlâklý olmasý için sahip olmasý gereken vasýflar/özellikler vardýr. Bu özelliklere sahip eleþtiri ibadet niteliðindedir. Yanlýþ olaný düzeltme ve doðru olana yönlendirme gayreti ibadetin ta kendisidir. Ýyi niyet taþýyan her söz, her davranýþ hem sahibine hem de muhatabýna katký saðlayan bir mânevî güçtür. Bu desteði alarak eleþtiride bulunulduðunda karþý tarafýn, savunmaya geçme, duymazlýktan gelme, kýzýp öfkelenme, tartýþmaya girme gibi tavýrlarýnýn en aza indirgenmesi saðlanmýþ olur. Sözlerinizin iyi niyet taþýdýðýndan emin olan kiþi, sizinle tartýþmak yerine dinlemeyi, savunma yapmak yerine analiz etmeyi, kýzýp öfkelenmek yerine belki teþekkür etmeyi tercih edecektir. Ýyi niyetin, olumsuzluðun yerine olumlu olaný, zararlýnýn yerine yararlý olaný, yýkanýn yerine inþâyý, yok etmenin yerine yaþatmayý, nefretin yerine sevgiyi yeþertecek etkiyi taþýmasý, Yüce Yaratýcýnýn insanlýða olan nimetidir. Her nimette olduðu gibi bunun da deðerini bilmek, istifade etmek ve þükrünü yapmak insanoðlunun sorumluluðudur. O halde eleþtirmeden önce mutlaka eleþtirinizin iyi niyetini dosya ][ 07 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir tesbit edin ki, yýkýcý deðil yapýcý, zararlý deðil yararlý, öfkelendiren deðil gülümseten eleþtiri olsun. Eleþtirinin hedef tesbitini yaparken çok dikkatli olmak gerekir. Kiþiliðin korunmasý esastýr. Bu anlamda eleþtiriniz kiþiliðe deðil, davranýþlara ve fikirlere yönelik olmalýdýr. Ýnsan deðerli ve þerefli/onurlu bir varlýktýr. Allah’ýn verdiði bu deðer ve þerefi yok saymak, muhatabýný deðersizleþtirmek veya deðersizmiþ gibi konuþmak insanýn haddini aþmasýdýr. Bu nedenle kiþiliðin korunmasýna dikkat etmek esastýr. Eleþtiriniz sadece duruma iliþkin deðerlendirme yapmakla sýnýrlý ise, sýradan, basit ve kýsýr bir eleþtiridir. Belki sadece muhatabýnýzý düþündürmeye yeter. Kaliteli bir eleþtiri muhatabýný düþündürmekle yetinmez, onun çözüm üretmesine, sorunun tamamen giderilmesine, mevcut durumun daha iyisine yönelik seçenekler oluþturur. Eleþtirenin çözüm alternatiflerinde sorumluluk almasý gerekiyorsa, bu sorumluluðu üstlenmeye de hazýr olduðunu ifade etmesi önemlidir. Bu durun eleþtirideki samimiyet ve iyi niyetin isbatý olur. Eleþtiri yaparken kullanýlan ifade biçimi vermek istediðiniz mesajýn doðru adrese ulaþmasýný saðlayan veya Dr. Yusuf IŞIK Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437 saðlamaya en önemli etkendir. Olumsuz, yargýlayan, küçümseyen, tahkir ve tezyif içeren alaycý ifadeler muhatabýn mesaj algýlamasýndan çok ifadelere takýlýp; cevaplandýrma, savunma yapma gayreti ile cevap bulur. Bu mesajýn ne gönderene ne de alana hiç bir faydasý olmamýþ bilâkis iletiþimde soruna neden olmuþtur. Niyetiniz iyi, amacýnýz ilkeyi hatýrlatmak olsa dahi; kullandýðýnýz üslûbun olumsuzluðu nedeniyle davranýþýnýz amacýnýza hizmet etmemiþtir. O halde ifadelendirirken neye dikkat edeceðiz? Model insan Hz. Muhammed (s.a.v) rahatsýz edici bir durumla karþýlaþtýðýnda Sen” diliyle uyarmamýþ muhatabýný “S hatta bazý meselelerde “Ben” dili ile olaya müdahele etmiþtir. ”Sen” dili ile baþlayan eleþtiri suçlayýcý olurken, “Ben” dili ile kurulan ifadeler hem düþündürür hem de bilgilendirir. Bir hitap kullanacak olsa, direk þahsa yönelmeden (isim vermeden), bazýlarý v.b. genellemeler yapmýþtýr. Böyle genel ifadelerden herkes kendi payýna düþeni alýr. “Sen” diyerek þahsý muhatap almak yerine, davranýþa veya fikre vurgu yaparak, bu tavrýn yerine daha iyisinin (veya iyilerinin) neler olabileceðini ifade etmek esasý oluþturur. yusufisik.yi@gmail.com Ýfadelerin genel ve esnek olmasý,, “Sen” dilinden korunmasý hem iliþkinin, hem de mesajýn korunmasýný saðlar. Günümüzde kullanýlan haliyle eleþtiri, ne yazýkki iliþki için yatýrým deðil, bilâkis sorun olmaktadýr. Oysaki eleþtiri iletiþime katký saðlýyorsa ahlâkýna uygun yapmýþtýr. Ýliþkiye zarar veren bir eleþtirinin ahlâkýndan bahsedilemez. Ahlâkýna uygun yapýlan eleþtiri; muhatabýnýn geliþimine katký saðlayan, ilkeli davranmaya yönelten, kiþiliði koruyan geliþtiren, yararlý davranýþ deðiþikliði saðlayan, v.b. etkileriyle hem kiþiye hem de iliþkiye yatýrýmdýr. Eleþtiri yaparken eleþtirinizin iyi niyetini tesbit edin, bu sayede olumsuz durumu hem kendi hem de muhatabýnýzýn lehine çevirme imkânýna sahip olun. Eleþtirinizi neye yönelttiðinize dikkat edin. Kiþilik bozukluðuna, bir hayrýn engellenmesine, bir yeteneðin ortaya çýkmasýna, v.b. engel olacak bir ifade kullanacaksanýz, susmayý tercih edin. Eleþtiriniz mutlaka çözüm içermeli, tenkitle birlikte teklifler sunulmalý. Sunulan alternatif tekliflerin güvenilir kaynaklara dayandýrýlmasý daha da etkili olacaktýr. Eleþtiri yaparken mutlaka “Sen” dilinden sakýnýn. “Sen” ile baþlayan eleþtiri suçlayýcý bir üslûp içerir ve karþý tarafýn savunma yapmasýna neden olur. Muhatabýnýz savunmaya baþlamýþsa, mesajýnýz ulaþmamýþ demektir. Muhtelif fikirler ve düþünceler çok faydalýdýr. Peygamberimiz þöyle buyurmuþtur: - “ Ü m me t i mi n i ht i lâ f ýn da hayýr vardýr.” Ancak ihtilâflar, çeþitli fikir ve görüþler iftiraka/ ayrýlýða sebebiyet vermeyecek þekilde olmalýdýr. Bunun aksi olursa; yani ihtilâflar iftiraka/bölünüp parçalanmaya sebep olursa bu günahýn neticesinde de azap vardýr. Ýslâm Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v) þöyle buyurmuþtur; -“ Birlikte rahmet, ayrýlýkta ise azap vardýr.” 2016 Lass auch du mit deiner Zakat und Fitra einen Schmetterling fliegen ³>«@]HNDWÕYHUHQOHULQ5DEEOHUL NDWÕQGDHOEHWWHPNDIDWODUÕ YDUGÕU>«@´ (Bakara suresi 2:277) „[...] Siehe, wer die Zakat zahlt, deren Lohn ist bei ihrem Herrn [...]“ (Sure Bakara, 2:277) ³0DOODUÕQÕ]Õ]HNkWYHUPHN VXUHWL\OHWHPL]OH\LQL]´ +DGvVLúHULI „Reinigt euer Vermögen durch die Zakat.“ (Hadith) .XUXOGX÷XPX]JQGHQEHUL]HNkWYHILWUHOHULQL]LHQGR÷UX\HUOHUHXODúWÕUÕ\RUX] 6HLWXQVHUHU*UQGXQJVHW]HQZLULKUH=DNDWXQG)LWUDLQEHVWHU:HLVHHLQ =HN¤WYH)LWUH.DPSDQ\DVóΖ*0**HQHO0HUNH]LLOHE¸OJHOHULWDUDIóQGDQRUWDNODġDG¾]HQOHQPHNWHGLU|'LH=DNDWXQG)LWUD.DPSDJQHZLUGJHPHLQVDPYRQGHUΖ*0*=HQWUDOHXQGLKUHQ5HJLRQDOYHUE¦QGHQGXUFKJHI¾KUW ΟVODP7RSOXPX0LOO°*¸U¾ġ|Ζ*0*ȂΖVODPLVFKH*HPHLQVFKDIW0LOO°*¸U¾ġH9 %RVFKVWUD¡H|'.HUSHQ|7|) LJPJRUJ ZZZLJPJRUJ|VKE#LJPJRUJ_ Sivil Toplum Kurumlarımız ve Kurumsallaşmaları STK’larımızı iki alanda ciddi ödevler beklemekte. Birincisi Yönetim Tarzı, Kriz Yönetimi ve Kurumsal Gelenek konuları açısından ciddi bir öz eleştiri önemli ve değişimin olmazsa olmazı konumunda. İkincisi ve belki daha da önemlisi, sorumlu olan idarecilerin kendi ahlakî rotalarını tekrar gözden geçirmeleri ve kurum çıkarları ile şahsi çıkarları arasındaki ayrışımı ve farkı görebilmeleridir. S ivil Toplum Kurumlarımız son yıllarda bir çok alanda varlıklarını ortaya koymaya başladılar. Kamuoyunda 90’lı yıllara nazaran daha görünürler, dil olarak yerel dile daha hakim duruma gelmeye başladılar. Görünürlükte kazanılan bu ivme, STK’ların bizzat kurumsallaşmasına yanısmamakta. Sonuçta halen fahri olarak yürütülmesi mümkün olmayan alanlarda dahi fahri elemanlar ile çalışmalarını sürdüren STK’larımız gelişen dış algılarının içini doldurmakta zorluk çekmekteler. STK’larımızın genelde ifade edildiği gibi bir algı sorunu değil, “bizi ciddiye almıyorlar”dan öte, kurumsal iddiaların ile kurumsal gerçekler ile örtüşmemesi sorununu yaşamaktalar. Bu sıkıntıları birkaç örnek ile ele alalım. 1) Yönetim Tarzı Yönetim tarzları kurumlar içinde kurumsallaştıklarında en yavaş değişen olgulardan olmasına rağmen, bizim STK’larımızda en değişkin mekanizmalardan biridir. Bunun böyle olması değişime açık olunmasından kaynaklanmamakta, kurumsal bir kültürün eksikliğini ortaya koymakta. Her başkan ve yönetim değişimi ile birdenbire karşınıza tamamen farklı bir kurum, tamamen farklı bir gündem çıkabilmekte. Kurumda yeni gelen başkanın “imzası”nın görünürlüğünden çok öte, yönetim değişimi ile birdenbire yepyeni bir kurum çıkabiliyor karşınıza. İçeriye yönelik herhangi bir geleneğin oluşmasını imkansız kılan bu durum, kurum içinde görev yapan elemanların da kurumun ihtiyacı ve çalışanların liyakatından çok aktüel başkan yada yönetime gösterdikleri kişisel sadakat ile seçilmesine sebep olmakta. Bu noktada STK’larımızın kurumsallaşamamış ve bir gelenek oluşturamamış olmaları her yönetim değişikliğini bir yazı tura atımına dönüştürmekte. Ne kurumun içindekiler, ne de kurumun dışındakiler yönetim değişikliği ile nasıl bir kurum ile karşı karşıya kalacaklarını kestirememekteler. Kurumun ortaya koyduğu bu hızlı değişim muhatap olduğu diğer kurum ve kişilerde rahatsızlığa sebep olmakta, çünkü karşılarındaki muhataplarını birden tanıyamaz durumuna dosya ][ 09 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir gelmişlerdir. Bu da kurumsal ilişkilerde güven kaybına sebep olmaktadır. Eleman seçiminin bilinçli yada bilinçsiz olarak kişisel liyakat ile değil de başkan ya da yönetime şahıs olarak sadakat ilkesiyle hareket edildiği ortamlarda da, kurumun sergilediği çalışmalardaki kalite düşüşü de yine içeride ve çevresinde kurumun etkinliğini azalttığı gibi, kuruma karşı duyulan güveni de olumsuz şekilde etkileyecektir. 2) Kriz Yönetimi Yönetim tarzında ortaya çıkan sıkıntılar genelde dışa yönelik bir mekanizma olarak geliştirilen kriz yönetimini içeride de çok daha fazla ihtiyaç duyulmasına sebep olmakta. İlk etapta kişisel sadakata endeksli eleman seçimleri kurum içindeki sükuneti sağlamakta faydalı olsa da, çok kısa bir süre sonra kurum içindeki atmosferi bozan tarafları daha belirgin olarak ortaya çıkacaktır. İçeride ve dışarıda yaşanan güven kaybı, çalışmalardaki kalite düşüşü yanlış yürüyen yönetim mekanizmasının ve yönetim tarzının ele alınması yerine şahısların üzerine yıkılmakta. En geç son sadakatinden şüphe duyulan kurumdan uzaklaştırıldığında artık hedefe sadık olarak sahip çıkılan elemanlar hedef tahtasına oturtulma tehlikesi ile karşı karşıya kalmaktalar. Bu noktada işlevsel bir kriz yönetimi bazı sorunların baş edilmesine imkan verebilir. Bunun için ama öncelikle eleman seçiminde öncelikli kıstasın li- A. Engin KARAHAN Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437 yakat yönünde ağrılık kazanması, yönetim tarzının da kriz yönetiminde tartışılabilir olguların arasına dahil edilmesinde yatmakta. Sadece elemanların ve yaptıkları çalışmaların yetersizliği üzerine yoğunlaşan bir kriz yönetimi sorunları derinleştirmekten öteye gidemeyecektir. 3) Kurumsal Gelenek Her iki alanda da birçok STK’mızın ihtiyacı olan bir kurumsal geleneğin oluşması ve bilinçlli bir şekilde geliştirilmesidir. İdarecilerin yetki alanlarının tam olarak belirlenmemiş olması kurumsal geleneğe sahip olan ve bu geleneğin takibi konusunda hassasiyet gösteren kurumlarda bir imkan olabilir. Kurumsal bir geleneğin oluşmadığı kurumlarda ise bu durum beraberinde sürekli yetkilerin aşılması ve suistimal durumlarını beraberinde getirir. Kurumsal gelenek demek, etkin kontrol mekanizmalarının varlığı, gelenek olarak oluşmuş olan kurallara saygı ve idarecilerin kendi sınır ve imkanlarını bilmeleri demek. Bunun olmadığı yerde kurumun gündeminden yetki suistimali, kötü yönetim ve haksız muamale birtürlü düşmeyecektir. Tek yada az sayıdaki kişinin iki dudağı arasından çıkacak olanla sürekli 180 derecelik dönüşümler ile karşı karşıya olan bir kurum ne içeriye yönelik ne de dışarıdaki muhataplarına yönelik güven veremez. Özellikle kendi elemanları arasında vahim bir hareketsizliğe sebep olabilir. Her şeyin her an değişebileceği bir ortamda kimse karahan@religion-recht.de ilkesel bir duruşa sahip olma lüksüne sahip değildir. Çünkü bir dönem doğru olarak algılanan duruş, hesaplanamaz ve öngörülemez bir şekilde birdenbire yanlış olabilir. Elemanların ekseriyeti bu duruma hiç bir şekilde renk vermemek, iddia sahibi olmamak ile karşılık verebilirler. Bu da kurum içindeki enerjinin, idealizmin ortadan kalkmasına sebep olur. İdealizmini kaybetmiş bir STK belki bazı teknik alanlarda hizmet vermeye devam edebilir, ama toplumsal katılım ve belirleyicilik açısından hertürlü iddiasını kaybeder. Burda verilen örneklerin kapsamlılık iddiaları olmasa da, bir alanda yaşanan sıkıntıların sadece o alan ile sınırlı kalmayışını göstermeleri açısından önemlidirler. Yönetim noktasında yaşanan sorun ve tecrübesizlikler fark edilmediklerinde kurumların birçok alanına yansıyabilmekteler. Özellikle kurum içinde var olması gereken mekanizmaların oluşumunu engelledikleri gibi kurumun dışarıya yönelik ortaya koyduğu iddiaların altını boşaltabilir, kurumun kamuoyundaki algısını ciddi manada engelleyebilirler. Sonuçta insanların içinde biraraya geldikleri kurumlar dişlilerden oluşan makinalar değildir. Bir noktaya yapılan etkinin başka noktadan nasıl bir tepkiye sebep olabileceği her zaman önceden kestirilemeyebilir. Ve genelde iyimser varsayımlar da varsayım olmaktan öteye gidemeyebilir. Toplumsal ektinlikleri ve geliştirmek istedikleri kurumsallıkları konusunda hassas olan STK’larımızı iki alanda ciddi ödevler beklemekte. Birincisi yukarıda bahsettiğimiz Yönetim Tarzı, Kriz Yönetimi ve Kurumsal Gelenek konuları açısından ciddi bir öz eleştiri önemli ve değişimin olmazsa olmazı konumunda. İkincisi ve belki daha da önemlisi, sorumlu olan idarecilerin kendi ahlakî rotalarını tekrar gözden geçirmeleri ve kurum çıkarları ile şahsi çıkarları arasındaki ayrışımı ve farkı görebilmeleridir. Şahsi çıkar ve ihtiraslarının farkında olamayan bir idareci her zaman bunları temsil ettiği ve hizmet ettiği kurumun çıkarlarının üzerinde tutma tehlikesiyle karşı karşıya kalmakta. Bu noktada farkındalık oluşturamayan idareci, nihayetinde ahlaki hassasiyetlerinden ödün vermek zorunda kalacaktır. 10 ][ haber Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437 HASENE Kumanya Kampanyası’nda Anlamlı Sonuç: 80 bin 177 Kumanya H asene Derneği’nin “Sofralar kumanyanızla bereketlensin, mazlumlar sevinsin” sloganı ile başlattığı 2016 Kumanya Kampanyası’nı tamamladı. 60 bin kumanya toplamayı hedefleyen Hasene, 80 bin 177 kumanya bağışı toplayarak yeni bir başarı elde etti. Yardımlar Ramazan ayı öncesi dünyanın 52 ülkesinde, Türkiye’de 30 ilde ve 8 mülteci kampında yüz binlerce mazlum ve mağdura ulaştırılacak. Başkan Mesud Gülbahar kampanyayı değerlendirdi: “Dünyada yüz milyonlarca insan açlıkla karşı karşıya; her yıl milyonlarca insan açlık sebebiyle hayatını yitiriyor. Ülkelerde yaşanan savaşlar yüz binlerce insanın hayatına mal oldu. Milyonlarca insan evini, yurdunu terketmek zorunda kaldı ve mülteci konumuna düştü. Avrupa’ya mülteci akının akabinde, yardıma muhtaç insanlara, bilhassa kadınlara, yaşlılara ve çocuklara, tehlikeli yolculuk sonucu kapılarına kadar gelmiş mültecilere sınırların kapattı. Böyle bir zamanda duyarlı insanlarımızın bağışları ile gerek hedefimizi gerekse sınırları aştık ve 80 bin 177 kumanya bağışı topladık. Dünyadaki gelir dengesizliği her geçen gün kötüye gidiyor. Uluslararası toplantılarda dünyadanın mazlum ve mağdur coğrafyalarındaki açlık ve yoksulluk durumunu açıklayan bildiriler yayınlanıyor, dünyanın ileri gelen ülkelerinin katıldığı zirve toplantıları icra ediliyor, görüşler bildiriliyor. Teorik bilgi var; lakin pratik eylem çok zayıf. Oysa ihtiyacımız olan ufak adımlar atmak, eyleme geçmek. İşte bize bağışta bulunan her bir yardımsever bu ufak adımı atarak 80 binden fazla kumanya bağışı topladık ve yüz binlerce insana ulaşacağız. Bu manada ufak adımları, insanların gönüllerinden gelerek yaptıkları bu yardımları önemsiyoruz. Bu başarının elde edilmesinde evvela bizlere güvenerek bağışta bulunan tüm duyarlı bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Yaptıkları yardımlar ile bir duyarlılık örneği göstermişlerdir. Ramazan ayında ihtiyaç sahiplerinin sofralarına katkı sağla- dılar. Diğer bir teşekkürü kampanyanın başarıyla sonuçlanmasında emeği geçen temsilcilerimiz, gönüllülerimiz ve gözlemcilerimize edi- yorum. Dünyanın bir başka ucundaki ihtiyaç sahibi insanlar için hayırda yarıştılar, çabaladılar, bir emek ortaya koydular.” Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437 Yaşar CİMŞİT Almanya’daki Emekli Maaşlarının Alım Gücü Heryıl Azalmaktadır Bundan Dolayı Gurbetçilerin İkinci Bir Emeklilik Yaptırmaları Zorunludur D eğerli okuyucular, Almanya’ya çalışmak için gelen vatandaşlarımızın kazançları yıllarca en az düzeyden ödendi ‘’Gastarbeiter’’ diye burada çalışanların Alman Emeklilik Sandığına kesilen primler üzerinden ödenen EMEKLİ Maaşlarının çok az olduğu bilinmektedir. Almanya’da yapılan bir araştırmada GELİR düzeyinin en düşük olduğu ve fakirlik sınırında olanların birinci derecede ‘’Göçmenlerin’’ bunların içinde ise EMEKLİ olanların olduğu belirtilmiştir. Almanya’da emekli maaşlarının her yıl alım gücünün biraz daha düştüğü buna karşılık verilen zamların yetersizliği tartışılmaktadır. Almanya’da en çok mağdur olan kesimin Türkiye kökenli emeklilerin olduğu biliniyor. Bu mağduriyetin sebebi ise çalışma yaptığı dönemdeki kazancın yetersizliği ve vasıfsız işçi sınıfı olmalarından kaynaklandığı bilinmektedir. Sosyal bakımdan daha alt gelir gurubunda olan göçmenlerin bu durumları hergün geçtikçe daha da dramatik duruma gelmektedir. Bundan dolayı Almanya geleceğe yönelik yaşlılık ve emeklilik için ek tasarruf sandıkları veya devlet olarak (Risterrente) gibi teşvikler sunmaktadır. Yurtdışında yaşayan Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlarının 3201 sayılı kanuna göre borçlanarak emekli olabilirler. En son gelen zamlar ile Türkiye’de Emekli Maaşları asgari ücret ile eşitlenmiştir. Bu da yurdışında yaşayan vatandaşlar için bir farklı gelir kaynağı olmaktadır. A dosya ][ 11 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Yurtdışı Borçlanmalarda Günlük Primler İki Defa Zamlanıyor. Emekli Olmak İsteyenlerin Bir an Evvel Müracaat Etmeleri Kendi Menfaatlerinedir Yurdışı borçlanmada her altı ayda bir emeklilik primlerine zam gelmektedir. Türkiye’den emekli olmayı düşünen vatadaşlarımızın zam gelmeden önce bir an evvel müracaat yapmaları kendi menfaatleridir. Bazen gelen zamlar yüksek olduğundan büyük meblağlar olduğunu unutmayalım en son 2016 Ocak ayında gelen zamlar % 30 olmuştur. Basit bir hesap ile ödeyeceğiniz borçlanma primlerine 100 yerine 130 ödemek zorunda kalıyorsunuz. Bu zamlar tüm yurtdışı borçlanmasını etkilemektedir. Yurtdışında Hiç Çalışması Olmayanların da BAĞ-KUR dan Emekli olma Hakları Vardır Yurtdışında hiç çalışması olmayan vatandaşların ve ev hanımlarının geçirmiş oldukları süreleri ile erkeklerin ise çalışma süreleri Türkiye’de SSK başlangıcı olmadığı halde BAĞ-KUR’ dan borçlanarak emekli olmayı hak kazanırlar. Ama bir Sosyal Danışman olarak size tavsiyemiz eğer izinde usulüne uygun olarak SSK’lı çalıştığınızda alacağınız maaşın daha yüksek ve borçlanmada ödemeniz gereken prim daha da düşük olacaktır. Bundan dolayı mutlaka bir uzman desteği alarak işlemlerinizi başlatmak her zaman sizin menfaatinize olan bir şeydir. Çünkü daha fazla maaş alma ve daha günden borçlanarak prim ödeme imkanınız vardır. Bayanlar için Almanya doğumlu çocukların da borçlanmada dikkate alındığı ve bu doğumlardan kaynaklanan zamanların SSK borçlanmasında hesap edilmektedir. Yurdışı Borçlanmada MAVİ Kart Sahipleri de Dava Açmadan Emekli Olabilirler Müsaadeli olarak Türk vatandaşlığından çıkanlar için Yurdışından borçlanarak Emekli olma imkanları vardır. Geçen yıllarda dava açarak elde edilen hakların yani Mavi Kart sahiplerinin bundan sonra eğer Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak geçirmiş oldukları süreler yaş ve borçlanma günleri itibari ile yeterli ise dava açmadan yurtdışında Emekli olabilirler. Sizden gelen Sorular ve Cevaplar Soru: Aylin İnceci Doğum tarihi 16.08.1970. Almanya`ya Geliş 1982. İlk İşe başlama Tarihi 12.10.1989. 1992 yılında ilk çocuğum oldu 2. Çocuğum 1997 ve 3. Çocuğum 2003 yılında oldular. İzindeyken Türkiye’de 20 gün SSK`lı olarak çalıştım. Ne kadar öder ve ne zaman emekli olabilirim? Cevap: Aylin hanım SSK`lı olarak çalışmanız sizin için SSK`dan emekli olmanızı sağlar. 5300 günden borç- ycimsit@hotmail.com lanarak 45 yaşında emekli olabilirsiniz. Soru: Ferhat Manisalı. 01.11.1964 doğumluyum. Küçük yaşta Almanya’ya geldim. 1980 yılında Meslek Eğitimi ile çalışmaya başladım. 2004 yılında Alman vatandaşlığına geçtim ben emekli olabilir miyim ne kadar ödemem gerekir. Cevap: Ferhat bey, Mavi kartlı olmanız emekliliğinize engel değildir. Fakat daha az prim ödemeniz için Türkiye’de usulüne uygun olarak bir iş yerinde SSK`lı olarak çalışma yaparak boçlanmanız halinde 5075 günden borçlanarak hemen emekli olabilirsiniz. S o r u : Fevziye İlimdaroğlu 03.06.1972 Almanya doğumluyum. 1988 yılında iş hayatına başladım. İlk evliliğimden 1991 yılında bir çocuğum dünyaya geldi daha sonra ikinci evliliğimden 1996, 1999 ve 2003 yılllarında 3 çocuğum tekrar dünyaya geldi. Vatandaşlığım Türk ama SSK`lı olarak çalışmadım nasıl emekli olabilirim. Cevap: Fevziye hanım, size tavsiyem usulün uygun olarak mutklaka Türkiye’de bir iş yerinde SSK`lı olarak çalışınız. 5375 günden borçlanarak 46 yaşında emekli olabilirsiniz. Yaşar Cimşit Sosyal Güvenlik Uzmanı ve Sosyal Danışman Mail: ycimsit@hotmail Cep: 0172 7063 816 ATİB Solingen Faciasının 23. Yıldönümünde Oradaydı TİB – Avrupa Türk İslam Birliği, 29 Mayıs 1993 yılında neonaziler tarafından katledilen vatandaşlarımızı anmak için olayın vuku bulduğu Solingen Untere- Werner Str.‘de basın açıklaması yaptı. Düzenlenen programa hayatını kaybeden vatandaşlarımızın yakınları Mevlüde Genç ve Durmuş Genç, T.C. Düsseldorf Başkonsolosu Şule Gürel, Solingen Belediye Başkan Yardımcısı Gabriele Stobbe- Dibbert, ATİB Genel Sekreteri Nurdoğan Aktaş ve yardımcısı Oğuzhan Erkmen, ATİB Gençlik Teşkilatı Başkanı Bekir Erzen, ATİB NRW mesi ve unutturulmaması için mücadele eden başta ATİB olmak üzere tüm STK’lara teşekkür ederek konuşmasını sonlandırdı. Bölge Başkanı Nihat Murat ile bölgede faaliyet gösteren derneklerin başkanları katıldılar. T.C. Düsseldorf Başkonsolosu Şule Gürel yaptığı kısa konuşmada aradan 23 yıl geçmesine rağmen üzüntümüzün hala taze olduğunu belirtti. Gürel, son zamanlarda yaşanan ırkçı saldırılardaki artışa da dikkat çekerek yetkililerin daha sıkı önlemler alması gerektiğini söyledi. T.C. Düsseldorf Başkonsolosu Şule Gürel bu acı olayın tekrar etme- Anıta bırakılan çiçeğin ardından ATİB Genel Sekreter Yardımcısı Oğuzhan Erkmen, ATİB adına basın açıklamasını okudu. Program, Solingen Faciası başta olmak üzere tüm ırkçı saldırılarda hayatını kaybeden vatandaşlarımız için okunan Kur’an-ı Kerim ve duaların ardından son buldu. 12 ][ haber Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Bielefeld Yayla Şenliği Renkli Görüntülere Sahne Oldu B ielefeld Karadeniz Kültür ve Dayanışma Derneği tarafından bu yıl 15. düzenlenen geleneksel Yayla Şenliği sona erdi. Almanya’nın Bielefeld şehrinde 2629 Haziran 2016 tarihlerinde gerçekleştirilen Yayla Şenliği’ne vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi. Karadeniz müziği ile horon halkaların kurulduğu şenlikte Karadenizliler dört gün boyunca keyifli zaman geçirdi. Kuzey Ren Vestfalya eyaletinin güzel şehirlerinden Bielefeld-Sperrenburg Şatosu’nun eteğinde 20 bin metrekarelik alanda gerçekleştirilen Yayla Şenliği renkli görüntülere sahne oldu. Karadeniz Müziği’nin güçlü sesleri Zeynep Başkan, Onay Şahin, Aşık Süleyman Göksal, Dinçer gibi çok sayıda yöre sanatçısı, kemençe ve tulum üstadların sahne aldığı şenlikte duygu ve heyecan aynı anda yaşandı. Şenliğin ilk gününde kurulan çadırlarda yöre yemekleri ikram edildi, el yapımı yöre elbiseleri, el sanatları ve hediyelik eşyalar sergilendi. Ayrıca Avrupa Trabzon Köprübaşılılar Derneği’nin büyük punto harflerle yazılı "Köprübaşılı Trabzonsporlular" çadırı da şenlikte büyük ilgi gördü. Şenliğin üçüncü gününde aslen Rizeli olan İstanbul Milletvekili Metin Külünk ziyaret etti. Çadırları tek tek gezen Külünk, "Kendi coğrafyasından kopan Karadeniz insan gittikleri yerlerde kültürünü yaşayamaması durumunda mutsuz olur, huzursuz olur. Bu açıdan sivil toplum kuruluşları, hemşehrilik kültürlerini ya- şatmak için önem taşıyor. Karadenizli deyince gittiği her yere kültürel zenginliğini götürür, gelenek ve göreneklerini götürür, çalışkanlığını götürür. Bu şenliği düzenleneyen Bielefeld derneğimize, katılımcılara ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Birlik ve beraberliğiniz daim olsun" dedi. Bielefeld Karadeniz Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Burhanettin Aydın, yaptığı açıklamada, 15 yıldır aralıksız şekilde düzenledikleri şenliğin bu yıl da muhteşem gerçekleştiğini söyledi. Aydın şöyle devam etti: "Bu yıl hava şartları iyi olmamasına rağmen dört gün süren şenliğimizi yaklaşık 6 bine yakın hemşehrimiz ziyaret etti. Bielefeld’te hep birlikte Karadenizi yaşadık, yayla havası teneffüs ettik, hasret diğerdik, yaşamın stresinden uzak dört gün yaşadık. Şenliğimize katılan hemşehrilerimize teşekkür ediyorum, gelemeyen hemşehrilerimizi de seneye bekliyoruz" dedi. Şenlik kapsamında Avrupalı Köprübaşılılar Derneği tarafından kurulan çadırda iki gün boyunca aile pikniği düzenledi. Tıklık tıklım dolan çadırda gün boyunca ikramlarda bulunuldu ve bol bol sohbet edildi. Avrupalı Trabzon Köprübaşılılar Dernek Başkanı Ahmet Anaç da şenlikle ilgili şunları kaydetti: "Çadırımız hemşehrilerimiz tarafından büyük teveccüh gördü. Güzel bir yayla şenliği yaşadık. Bielefeld Karadeniz Kültür ve Dayanışma Derneği’ne teşekkür ediyorum. Bu yıl ilk defa dernek olarak iştirak ettik, önümüzdeki yıl da yayla şenliklerine katılacağız" dedi. Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437 IGMG Yola Kemal Ergün İle Devam Ediyor 1 5 Mayıs’ta Hagen’de yapılan 9. Olağan Genel Kurul’da Kemal Ergün yeniden IGMG Genel Başkanlığına seçildi. Teşkilatlanma Başkanlığı tarafından organizesi yapılan IGMG Genel Kurulları idareci kadroları belirlerken teşkilat mensupları arasında da kardeşlik ve dayanışmayı pekiştiriyor. 15 Mayıs’ta Hagen’de yapılan IGMG 9. Olağan Genel Kurulu Almanya, İsveç, İsviçre, Danimarka, Belçika, Fransa, Norveç, Hollanda, Avusturya, Kanada, İtalya, İngiltere, Balkanlar ve Avustralya’dan gelen 1080 delegenin katılımıyla icra edildi. Genel Kurul gündemini çalışma ve finans raporları ile yeni Genel Başkan seçimi oluştururken konuşmalarda IGMG tarafından yapılan çalışmaların önemine ve bunların geliştirilmesine vurgu yapıldı. 9. Olağan Genel Kurulda Kemal Ergün yeniden Genel Başkanlığa seçilen isim olurken, Genel Sekreter Bekir Altaş, Genel Başkan Yardımcıları Hakkı Çiftçi, Murat İleri, Dr. Fatih Koyuncu olarak belirlendi. Böylece 2011’den beri IGMG Genel Başkanlığını yürüten Kemal Ergün’ün görev süresi 5 yıl daha uzatılmış oldu. Delegelere seslenerek duyulan güvenden dolayı teşekkür eden Genel Başkan Kemal Ergün, Allah’ın rızasını kazanacak çalışmalar yapmaya devam edeceklerini belirtti. Ergün konuşmasında “Burada teşkilatımızın hizmetlerini tek tek saymaya kalksak, günlere ihtiyaç duyarız. Peki bu kadar hizmeti gerçekleştirmemiz hangi motivasyona dayanıyor? Bu hizmetler İslam’ın hayatın her alanını kapsadığı bilincinden neşet etmektedir. Bizim için din hayatın bizzat kendisidir. Çalışmalarımız bu inanışla şekillenmektedir. Bu inançla bugün teşkilatımız Allah’ın inayetiyle Norveç’ten Avustralya’ya, Kanada’dan İtalya’ya, Balkanlardan Güney Afrika’ya farklı ülkelerde cemiyetleriyle, eğitim merkeziyle ve resmî okullarıyla hizmet üreten hayırda öncü bir kuruluş olmuştur ve inşallah olmaya da devam edecektir.” dedi. Genelde Müslümanların özelde teşkilatın ve teşkilat mensuplarının özen göstermesi gereken hususlara dikkat çeken Kemal Ergün, Müslümanlar arasında birlik ve beraberliğin önemine değindi. Teşkilatın ve Müslümanların önüne çıkartılan engellere de atıfta bulunan Ergün gittikçe artmakta olan ırkçılık ve İslamfobi tehlikesinin altını çizdi. Her bir saldırının dikkate alınarak yetkililere bildirilmesi gerektiğini hatırlatan Ergün “Geldiğimiz noktada artık herkes şunu görmelidir: Irkçılık ve İslam düşmanlığı sadece yabancılara ve Müslümanlara yönelik bir tehdit değil. Bilakis tüm toplumu tehdit eden, anayasaya aykırı ve hürriyetleri kısıtlayan bir oluşumdur.” şeklinde konuştu. Cennette Çıkan Yangın A llah'a kul musunuz? O zaman kulluğunuzu bilin!.. Allah, lafını dinlediğiniz müddetçe Allah, yoksa yallah. İnsan sorumlu varlıktır. "Mahlukun mes'ul". Sorumsuz varlıklar da mevcuttur. Sorumluluğunu bilmek istemeyen insan, sorumsuz varlıklara özenmekte adeta Allahım sen beni sorumlu varlık yapmak ve yaratmakla yanlış yaptın, beni de onlara çevir demektedir. Merak etmeyin, buna heveslenenler heveslerine ölmeden mutlaka kavuşurlar. "Onları aşağılık domuz ve maymunlara çevirdi". (Maide; 60) Dedik ki onlara: "Pis maymunlar oluverin". (Bakara; 65) "Onlar sorumsuz varlıklar gibidirler. Hayır hayır on lardan daha sapkındırlar." (Furkan; 44) Bir zamanlar Kur`an mahluktur diyenler geçti bu dünyadan. Ahmed bin Hanbel bu şeneate şehadetiyle dur dedi. Hedefleri: "her mahluk sonradan yaratılmıştır. Kur'an da mahluktur öyleyse O da sonradan olmuştur. Her sonradan olan "hããdis"tir değişkendir. Kabili tebdil ve tağyirdir. Öyleyse bize iş düştü, buyurun işimize gelmeyen yerlerde reform yapalım; Kur`an`ın uzunlarını kısa, kalınlarını ince, keskinlerini kör edelim" diyorlar. Efendimiz Hz Muhammed (s.a.v) buyurdu ki: "İslam zincirinin halkaları birer birer sökülecektir. İnsanlar zincirden ne zaman bir halka sökseler, hemen bir yenisini sökmeye yelteneceklerdir. İlk sökülen halka İslami yönetim, son sökülecek halka ise namazdır." (Ahmed b.Hanbel Ebu Ümame'den). İnsanlar Kur`an`dan hırsızlığa doymuyorlar. Her gün bir hüküm çalıyorlar. Kur'an`ı bir yaşam biçimi değil, yaklaşım geliştirme platformu haline getirdiler. Zaten sünneti, Kur`an anlaşılsın diye Peygamberimiz (s.a.v)in 23 yıl boyunca yaptığı ve yazdırdığı, adına hadis dediğimiz Tefsirini yok ettiler, yediler. Kursaklarında kalsın!!! "Onlara ayetlerimiz, net birer belge ha l i nd e ok un duğ un da , bi z i m l e karşılaşmayı ummayanlar derler ki: "Bunu al başka bir Kur`an getir veya onu değ iştir. " De ki: "Onu kendi aklımla - kafadan değiştirmem benim dosya ][ 13 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir açımdan olur bir şey değildir. Ben, yalnızca bana vahyolunana uyarım. Eğer Rabbime isyan edersem, gerçekten ben, büyük günün azabından korkarım." (Yunus;15) Cahiller, Kur`an`da kusur bulacak kadar, o eski çağda olmalarına rağmen çağdaştılar. Peygamberimize başka siparişler veriyorlardı. Önlerine açılan sofraya oturmuyor; bu tuzlu, bu ekşi diye yeni bir mutfak geliştirmek istiyorlardı. Tıpkı önlerine gökten kudret helvası ve kızarmış bıldırcın eti indiğinde; “al bunları geri, sen bize soğan sarımsak getir, kabak tadı ver diyen Yakub`un çocukları” gibi. Demiştiniz ki: "Ey Musa! Artık tek bi r çe şi t y i y e ce ğ e dayanamayacağız. Rabbine bizim için dua et de bize yerin bitirdiklerinden kabak, sarımsak, mercimek ve soğan yetiştirsin / çıkartsın." (Musa:) “Hayırlı o l a n ı d ah a d e ğ e r s i z o l a n l a m ı değiştirmek (bedele) istiyorsunuz? İsterseniz Mısır'a geri dönün / inin, o r ad a a r a d ı ğ ı n ı z ı b u l a b i l i r s i n i z / i s t e d i ği n i z v a r! ” d e m i ş t i . B ö y l e c e alçaklık ve yoksulluğa mahkum edildiler / üzerlerine alçaklık ve yoksulluk (damgası) vuruldu ve Allah’ın gazabına uğradılar. Bu, kuşkusuz, Allah’ın ayetlerine küfretmeleri ve nebileri haksız yere öldürmelerindendi. (Yine) bu, i s y a n e tm e l e r i n d e n v e s ı n ır ı aşmalarındandı. (Bakara; 61) Insan vücudu da adeta bir araba gibidir. Benzinli mi dizel mi? Onu sahibi daha iyi bilir. Dizel arabaya benzin, yağ kutusuna bir avuç kum doldurulamaycağı gibi, Allah'ın özenle yarattığı bu mekanizmaya da şeytan ve şarlatanlarının kanalizasyonları bağlanamaz. "Hiç yoktan yaratan bilmez mi? Onun lutfu boldur, onun her sırdan haberi vardır." (Mülk; 14) Sözleşmelerini bozmaları nedeniyle onları lanetledik ve kalplerini kaskatı kıldık. Onlar, kelimeleri konuldukları y e r d e n s a p t ı r ı r l a r . K e n d il e r i n e hatırlatılan şeylerin bir kısmını da kökten unuttular. İçlerinden birazı dışında, onlardan sürekli ihanet görürsün. Yine de onları affet, aldırış etme. Kuşkusuz Tanrı iyilik yapanları Bilal KAÇMAZ Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437 sever. (Maide; 13) Bunlar evrakta sahtecilik yapan sahtekârlardır. Güya Rabbimizin yanlışını buldular ve bir öğretmen gibi onu düzelttiler. Özellikle ceza hukuku ile ilgili yasalara kıydılar: Allah cc. katilin başını dedi, bunlar saçını; hırsızın kolunu dedi bunlar tırnağını yazdılar. Ve böylelikle akıllarınca radikal buldukları ayetleri güncelleyerek, çağa uydurdular ve Kainatîn Rabbine dinini okuttular De ki: “ S i z A l l a h ’ a d i n i n i z i m i öğreteceksiniz? Oysa Allah, göklerde ve yerde olanı bilir. Şüphesiz Allah her şeyi en iyi bilendir.” (Hucurat; 16) İnsanlar Allah'ın dinini okutmak ve öğretmek için insanları bıraktılar, Allah’ı okutuyorlar. Tıpkı Firavun gibi Haman’ın kulesinden yerin göğün sahibini vurmak için göklere ok fırlatıyorlar. Fiziğe taparak, Allah cc den metafiziği gasbetmeye çalışıyorlar. Allah’ı güçsüz ve aciz, gaibi bilmeyecek kadar cahil ve kullarıyla aynı göz hizasına gelmiş önünde eğilmeye değmeyecek kadar sıradanlaştırılmış öz yurdunda garip bir ilah tasavvuru meydana getirmek için adeta cihad ediyorlar. Ey peygamber, kalpleri inanmadığı halde ağızlarıyla "inandık" diyenlerle, Yahudiler'den küfür içinde çaba harcayanlar seni üzmesin. Onlar, yalana kulak tutanlar, sana gelmeyen diğer topluluk adına kulak tutanlar (haber toplayanlar)dır. Onlar kelimeleri yerlerine konulduktan sonra saptırırlar. "Size bu verilirse onu alın, o verilmezse ondan kaçının" derler. Allah kimin fitne(ye düşme)sini isterse, artık onun için sen Allah'a karşı hiç birşeye malik olamazsın. İşte onlar, Allah'ın kalplerini arıtmak istemedikleridir. Dünyada onlar için bir aşağılanma, ahirette onlar için büyük bir azab vardır. (Maide; 41) Kur'an tarihseldir diyen çok bilmişler bilmiyor mu? İlk inen sure Kur'an’ın ilk başında yer almıyor. Tarihe göre olsaydı ilk başta inen mushafın başında, son inen de sonunda yer alırdı. Kur'an hazım sırasına göre değil; son mukabeledeki çift hatim sırasına göre dizilmiştir. "Allah bilal.kacmaz@web.de mesajını nereye yerleştireceğini herkesten daha iyi bilir." (En'am; 124) Ulumu’l Kur’an’da şöyle bir yasa mevcuttur. Bu yasayı içselleştirememiş talihsizler Kur’an’ı ellerine alıp, benim kitabım demesinler. El Kur'an’ü fiy külli asrin ve mısrin. Kuran her çağda ve her ağda çeker. Bunlara göre Kur'an’da utanmadan ellerine alabilecekleri bir şey kalmadı. Ayetlerin arkasında duramıyorlar, yüzleri kızarıyor. Onlara göre Kur'an mecazlar, müteşabihler, mensuhlar ve mükerrerlerin kitabıdır. Kur’an’da hakiki manaya gelen hiç bir ayet yoktur. Tüm mucizeler mecazdır. Kızıldeniz’in yol olması, Salih’in devesi, İbrahim’in ateşi, İsmail’in kurbanı, Ebrehe’nin ebabil jetleri, İsa'nın babasız doğması, bebekken beşikte vaaz etmesi, Nuh'un yaşı ve tufanı... Ellerinden gelse Kur'an’ın ağzını burnunu kıracaklar. Yakıp küllerini afaka savuracaklar. Çünkü utanıyorlar, patronları yanında mahçup oluyorlar, Allah yine -haşa sümme haşa münasebetsiz münasebetsiz konuşmuş. Yanlış anladınız efendim Tanrı şunu demek istedi diye Allah’ın yardımına(!) yetişmek için gece gündüz koşturuyorlar. Unutmayın ey talihsizler! Bizim Kitabımızda yüzümüzü kızartacak, başımızı öne düşürecek, arkasında duramayacağımız bir kelime dahi yoktur. "Yerin ve göğün Rabbına yemin olsun ki, size inen bu Kur'an gerçektir. Tıpkı sizin attığınız nutuk gibi". (Zariyat; 23) Cennette çıkan yangına cehennem denir. Yangın çok tehlikelidir. Ateşle şaka olmaz. Muma dayanamayan canlar, yandıkça acıyı daha derin hissetsin diye yeniden üreyen deriler, hassas böğürler ve narin gönüller ğayya derelerine nasıl dayanacaklar. Ateşi hafife alan hatta alay edenlerin vay haline. Ateşten korkuyorum dediği halde donunu sıyırıp cosss diye ateşe oturanlar. Canınıza acımıyor musunuz? Unutmayın yangın bir kıvılcımla hatta bir izmaritle başlar. Onlar da dinimizin haramları hatta sıradanlaştırdığımız mekruhlarıdır. İhtiram vesselam. 14 ][ haber Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437 18. Kur’an-ı Kerim’i Güzel Okuma ile 18. Temel Dini Bilgiler ve Genel Kültür Yarışmalarının Almanya Finalleri Yapıldı 1 Ayfer ÇAVUŞ Allianz Hauptvertretung Her Türlü Sigorta İşlemlerinizde Hizmetinizdeyiz Tüm Müşteri ve Dostlarımızın Mübarek Ramazanlarını ve Bayramlarını En Kalbi Dileklerimizle Tebrik Ediyoruz. Ramazan ve Bayram Tüm İnsanlık İçin Huzur ve Barış Getirsin. Adres: Marienstr. 107 · 63069 Offenbach am Main Tel: 069-84845910 · Fax: 069-84845911 Mobil: 0176-84367710 · E-Mail: ayfer.cavus@allianz.de Web: www.cavus-allianz.de 8. Kur’an-ı Kerim’i Güzel Okuma Yarışmasının Almanya finali Din Hizmetleri Ataşeleri Dr. Bilal Doğan (Stuttgart), Yunus Yüksel (Münster) ve din görevlisi Emre Şimşek (Köln)‘ten oluşan komisyon öncülüğünde Köln Bölgesi Bergheim DİTİB Camii’nde yapıldı. 18. Temel Dini Bilgiler ve Genel Kültür Yarışma Almanya finali Din Hizmetleri Ataşeleri Ahmet Fuat Çandır (Berlin), Yusuf Ay (Hannover), Cahit Küçükyıldız (Hamburg) ve Dr. Mehmet Tekin (Karlsruhe)‘den oluşan komisyon öncülüğünde Berlin DİTİB Türk Şehitlik Camii'nde yapıldı. Yarışmalara DİTİB Genel Başkanı Prof. Dr. Nevzat Yaşar Aşıkoğlu, Din Hizmetleri Ataşeleri, din görevlileri, dernek yöneticileri, öğrenci velileri ile çok sayıda davetli katıldı. Yarışmaya Almanya genelinde 13 Ataşelik bölgesinden Kur’an-ı Kerim ve Temel Dini Bilgiler alanında bölgelerinde birinci olan öğrenciler katıldı. 18. Kur’an-ı Kerim’i Güzel Okuma Yarışmasında Mainz bölgesinden Hüseyin Yazır Almanya birincisi, Düsseldorf bölgesinden Muhammed Fatih Karadeniz Almanya ikincisi ve Münster bölgesinden Muhammed Said Kalaycı da Almanya üçüncüsü oldu. 18. Temel Dini Bilgiler ve Genel Kültür Yarışmasında Stuttgart bölgesinden Sema Alkan, Duygu Kesmer ve Feyza Bıyıklı Almanya birincisi, Hamburg bölgesinden Işılay Kıraç, Elif Öztürk ve Hülya Kılıç Almanya ikincisi ve Köln bölgesinden Eylem Er, İrem Er ve Sümeyra Uymaz ise Almanya üçüncüsü oldu. Dereceye giren öğrenci ve katılımcılara belge ve ödül takdiminden sonra program sona erdi. Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir haber ][ 15 IGMG Genel Sekreteri Bekir Altaş “65. Hükümet Programı’nda Yurtdışındaki Vatandaşlara Yönelik Çizilen Yol Haritasının En Yakın Takipçisi Olacağız.” Hükûmet Programı’ndaki vaatlerdeki kararlılık ve samimiyet de ancak ortaya konulan vizyonun somut adımlara dönüşmesiyle ispatlanmış olacaktır. Yurt dışında yaşayan Türkiye kökenlilerin meseleleri on yıllar boyunca ertelendi. Geçtiğimiz 10 yıl, yurt dışında yaşayan 6 milyon vatandaşımıza yönelik kronik ilgi- İ slam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Sekreteri Bekir Altaş Türkiye Cumhuriyeti’nin 65. Hükûmet Programı’nda yurt dışında yaşayan vatandaşların ele alınmasına dair bir açıklama yaptı. Yurt dışındaki vatandaşlara dair listelenen vaatleri bir “yol haritası” olarak değerlendiren Altaş sözlerini şöyle sürdürdü: “Sağ popülist partilerin siyasi programlarını göçmen, yabancı ve Müslüman karşıtlığı üzerinden kurguladığı ve merkez partilerin de bu kervana katıldığı bir dönemde Türkiye’nin yurt dışında yaşayan vatandaşlarına yönelik adımlarının sorunları çözmeye odaklı, etkili, uzun vadeli ve günlük siyasete angaje olmamış bir dille kurgulanması önem arz etmektedir. Yurt dışındaki vatandaşların sorunlarının çözümü ikili ilişkilerin geliştirilmesinden başlayarak yurt dışındaki vatandaşlara yönelik alan bilgisi oluşturan kurum ve araştırmaların desteklenmesine kadar uzanmaktadır. 65. YTB Başkanı Kudret Bülbül ATİB’i Ziyaret Etti Y urtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı Kudret Bülbül, Yurtdışı Vatandaşlar Daire Başkanı İsmail Demiryürek ve beraberindeki heyet ile T.C. Köln Başkonsolosu Hüseyin Emre Engin, T.C. Köln Başkonsolosluğu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ataşesi Oğuz Tuncay, ATİB Genel Merkezi’ ni ziyaret etti. ATİB Genel Başkanı İhsan Öner ile Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı Kudret Bülbül Avrupa’ da yaşayan vatandaşlarımızın öncelikli meseleleri konusunda karşılıklı görüş alışverişinde bulundular. Yaklaşık 2 saat süren görüşme sonrasında taraflar ziyaretten duydukları memnuniyeti dile getirdiler. sizliği telafi etmekle geçti. Önümüzdeki süreç ise yurt dışındaki vatandaşlara karşı sorumlulukların yerine getirilmesinin tabii olarak görüldüğü, vizyoner ve dinamik bir politikanın vakit kaybetmeden hayata geçirildiği bir dönem olmalıdır. Gerçekleşmesi durumunda 65. Hükûmet Programı’nda yer alan maddeler yurt dışındaki vatandaşların sorunlarını büyük ölçüde çözebilecek potansiyele sahiptir. Geriye bu madde ve vaatlerin ivedilikle hayata geçirilmesi, yani söylemin eyleme dönüşmesi kalmaktadır. Bu anlamda yayınlanan yol haritasının ve verilen sözlerin yerine getirilmesinin en yakın takipçisi olacağız.” 16 ][ haber Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437 IGMG Kadınlar Teşkilatı Başkanı Hatice Şahin Genel Bir Başörtüsü Yasağı Ayrımcılığı Daha da Körükleyecektir bir karar çıkması tedirginliği tekrar körükleyecektir, zira Kokott da kabul etmektedir ki her davada orantılılık prensibi dikkate alınmak zorunda kalınacaktır. Bu oranın netleşmesi için de yine birçok mahkeme kararı gerekecektir. İşverenler büyük bir olasılıkla muhtemel bir mahkeme kararına A vrupa Adalet Divanı Genel Avukatı Juliane Kokott nihai raporunu yayımladı. Kokott raporunda iş yerlerinde genel bir başörtüsü yasağı uygulanabileceğini belirtti. Rapora göre başörtüsü yasağı dolaylı olarak ayrımcılık anlamına gelse de uygulanmasında bir mahzur yok. İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Kadınlar Teşkilatı Başkanı Hatice Şahin, Kokott’un raporu münasebetiyle bir açıklama yaptı. “Başörtüsü yasağı uygulamaları zaten hâlihazırda Müslüman kadınları eşit katılım hakkından mahrum etmektedir. Bu uygulamanın Avrupa Adalet Divanı tarafından meşrulaştırılması bir felaket olur.” diyen Şahin sözlerini şöyle sürdürdü: “Kokott’un nihai raporundaki değerlendirmeler birçok açıdan makul gözükmemektedir. Ayrımcılığa karşı yasanın en temel prensibini görmezden gelip ağırlıklı olarak başörtülü Müslümanları hedef almaktadır. Anayasa tarafından koruma altına alınan inanç özgürlüğü prensibi anayasada yeri olmayan ‘iş yerinde dünya görüşü tarafsızlığı’ ilkesiyle bir tutulmaktadır. Bu yönde bir karar başörtülü Müslümanların hâlihazırda maruz kaldıkları ayrımcılığı daha da derinleştirecektir. Bu zamana kadar mağdurlar bu tür bir ayrımcılıkla karşılaştıklarında en azından kendilerini Genel Eşitlik Yasası kapsamında savunabiliyorlardı. Bu arada sonuçlanan çok sayıda dava vesilesiyle kanun maddeleri somutlaştırılmıştı. Nihai rapor doğrultusunda atıfla sözde tarafsızlık maskesi altında bu durumu suistimal edecektir. Nitekim Federal Anayasa Mahkemesi’nin ilk başörtüsü kararından sonra da böyle olmuştur. Bugüne kadar başörtülü Müslümanlar iş hayatında ve hatta iş hayatına daha başlayamadan ayrımcılığa maruz kalmışlardır. Bunun toplumsal an- lamda ne kadar zararlı olduğunu birçok araştırma göstermiştir. Başörtülü Müslümanlar bu şekilde toplumdan dışlanmakta ve ekonomik yönden başkalarına bağımlı olmaya mecbur bırakılmaktadır. Hâlbuki her alanda aktif, özgüven sahibi ve nitelikli kadınlara ihtiyaç vardır, bilhassa da iş hayatında.” Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437 haber ][ 17 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Uluslararası Hicri Takvim Birliği Kongresi’nden Birlik Kararı Çıktı Ya Rabbi Bereketli Eyle, Örnek Eyle, Ümmetin Birliğine Başlangıç Eyle... D iyanet İşleri Başkanlığı tarafından İstanbul’da toplanan, İslam ülkeleri ve bütün dünya Müslümanları için büyük önem arz eden Uluslararası Hicri Takvim Birliği Kongresi’nden tek takvim uygulansın kararı çıktı. Aralarında Türkiye, Suudi Arabistan, Malezya, Birleşik Arap Emirlikleri, ABD, Katar, Fas, Mısır ve Ürdün'ün de bulunduğu 50'ye yakın ülkeden ilim adamları, astronomlar ve karar merciinde bulunan yetkililerin katıldığı kongrede, üç gün boyunca takvim birliği konusu alanında uzman kişiler tarafından enine boyuna tartışıldı. Kongrenin kapanış oturumunda katılımcılar, İslam dünyasında takvim uygulaması konusunda oy kullandı. Bütün katılımcıların oy kullandığı kongrede ‘Tekli Takvim’, ‘Çiftli Takvim’, ‘Kararsız’ seçenekleri yer aldı. Oylamanın ardından büyük çoğunlukla Tekli Takvimin uygulanması yönünde karar çıktı. Bütün dünya Müslümanlarının dikkatini verdiği kongreden çıkan kararı Diyanet İşleri Başkanı Görmez, ‘Kongreden vahdet çıkmıştır. Tek takvimin uygulanması yönünde karar alınmıştır. Bütün İslam dünyasına hayırlı olsun’ sözleriyle dünya kamuoyuyla paylaştı. Üç yıllık çalışmanın ardından neticelenen kararın, İslam dünyasındaki 60 yıllık ihtilafın son bulacağına, sevinçlerin birlikte yaşanacağına vesile olacağına inandığını söyleyen Başkan Görmez, kongrenin vahdet ve birlik ruhunu bir dua olarak Suriye’deki mazlumlara gönderdiğini kaydetti. Başkan Görmez, sonuç bildirgesini dünya kamuoyuyla paylaşmadan önce şunları söyledi; “Bu toplantı, İslam alemindeki 60 yıllık ihtilafı ortadan kaldıracak” Saygıdeğer ilim adamları, öncelikle şahsım, Diyanet İşleri Başkanlığı ve İslam alimleri adına yaklaşık üç yıllık bir çalışmayı bugün neticelendirdiğiniz için ayrı ayrı teşekkür ederim. İlmi çalışma grubuna, fıkıh alimlerimize, astronomi alimlerimize üç yıllık bir çalışmayı neticelendirdiğiniz için teşekkür ediyorum. Umuyorum ki bu toplantı 60 yıllık İslam alemindeki ihtilafı ortadan kaldırır ve özellikle bütün dünyada yaşayan Müslümanların ibadetlerini, sevinçlerini vahdet, birlik ve beraberlik içerisinde yapmalarına vesile olur. Aynı camide namaz kılan Müslümanların bayram gününü birbirinden ayırmasına bu toplantı son verecektir. “Bu vahdet ruhunu bir dua olarak Suriyeli mazlum kardeşlerimize gönderiyorum…” Alimlerimizin bu vahdet ruhunu bir dua olarak Suriyeli mazlum kardeşlerimize gönderiyorum. Buradaki vahdetimizi Felluce’de zor durumda olan kardeşlerimize gönderiyorum. Allah, buradaki vahdet ruhunu Libya'ya, Arakan’a ulaştırsın. Vahdeti parçalanmış bütün Müslüman kardeşlerimize buradaki vahdetin, birliğin, beraberliğin bir dua olarak yansımasını Allah nasip etsin. Üç yıllık çalışmanın ardından sonuç alınan ve takvim birliği kararının çıktığı kongrenin Diyanet İşleri Başkanı Görmez tarafından dünya kamuoyuyla paylaşılan sonuç bildirgesi şu şekilde; Uluslararası Hicri Takvim Birliği Kongresi Sonuç Bildirgesi Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanlığı’nın çağrısıyla Uluslararası Hicri Takvim Birliği Kongresi İstanbul’da 21-23 Şaban 1437/28-30 Mayıs 2016 tarihleri arasında düzenlenmiştir. Kongreye, İslam Ülkelerinin ilgili bakanlıkları, Fetva Kurulları, çeşitli fıkıh kurulları temsilcileri, alimler, fakihler ve astronomlar katılmışlardır. Açılış konuşmalarını müteakiben başlayan ilmi oturumlarda ilk gün astronomi ve fıkıh ilimleri açısından Rü’yet-i Hilal konusu tartışılmıştır. Ardından Takvim farklılığının toplumsal ve siyasi boyutları ele alınmıştır. İkinci gün, daha önce teşkil edilen İlmi Heyetin Kongre’ye sunulmak üzere değerlendirdiği Tekli ve İkili Takvim önerileri ayrıntılı olarak müzakere edilmiş ve sonuçta Tekli Takvim kabul edilmiştir. Kongre, katılımcıların büyük çoğunluğunca kabul edilen aşağıdaki karar ve tavsiyeleri benimsemiştir: KARARLAR 1. Kongre, önceki kongrelerin ve fıkıh akademilerinin kararlarını teyit etmiştir. Bu bağlamda 1966 Mecmeu’l-Buhusi’l-İlmiyye, 1973 Kuveyt, 1978 İstanbul Kongreleri ile 1986’da İslam İşbirliği Teşkilatı’na bağlı Mecmeu’l-Fıkhi’l-İslami (Fıkıh Akademisi), 2009 yılında el-Meclisü’l-Urubbi li’l-ifta ve’l-Buhus (Avrupa fetva ve araştırma Meclisi), 2012 yılında Rabıta Fıkıh Akademisi’nin kabul ettiği temel ilke ve ölçütler teyit edilmiştir. Bunların arasında en önemlileri şunlardır. Kameri ayın başlangıcını tespitteki temel ilke, ister çıplak gözle olsun ister modern astronomik aletlere bağlı gözlemle olsun, hilalin görülmesidir. İhtilaf-ı matalia (yani hilalin farklı zamanlarda farklı yerlerde görülmesine) itibar edilmez. (Bir yerde görüldüğü zaman diğer yerlerde de görülmüş kabul edilir.) 2. Kongre, bütün dünyada uygulanması için tekli takvimi tercih etmiştir. Böylece herkesin önünde tek bir hicri takvim bulunacaktır. Bu takvim, hilalin dünyanın herhangi bir yerinde gözle veya astronomik rasat aletleriyle görülebilme imkânını ve hem klasik fakihlerin çoğunluğunca hem de günümüz fıkıh akademilerinin çoğunluğunca kabul edilen ihtilaf-ı matali’a itibar edilmemesi görüşünü esas almıştır. Bunların yanında bu takvim, dini metinler/naslar ile kesin astronomik kurallar arasında bir çelişki ve çatışma olmadığından as- 18 ][ haber tronomik ölçütler ve fıkhi kuralları beraberce göz önüne almıştır. Tercih edilen takvimin avantajları ve sonuçları: Bu takvim, Müslümanlar ama özellikle Müslüman azınlıkların karşı karşıya olduğu bazı sorunları çözme yönünde önemli katkılar sunacaktır. Bu sonuçlardan biri, oruç, bayram gibi Müslümanlar için sembol manası olan günleri birleştirmesidir. Bir diğeri ise, bunun Müslümanlar arasındaki meşru ve makul sınırları aşan tefrikayı/ayrışmayı ortadan kaldırma yönünde bir karar olmasıdır. Zira özellikle azınlık halinde yaşayan Müslümanlar arasında bu sorun tek bir devlet içinde bazen iki bazen de üç farklı günde oruç ve bayram yapma noktasına varacak aşırı durumlara yol açabilmektedir. Hatta farklılık, bir ülke vatandaşı hacıların Zilhicce’nin 9. Günü Arafat’ta vakfeye durdukları gün, kendi ülkelerinde henüz Zilhicce’nin 7. Veya 8. Günü olması gibi aşırı boyutlara ulaşabilmektedir. Bu din, tevhid dinidir, birliği ve bütünlüğü şer’i bir farz ve olgusal bir zaruret saymıştır. Aynı zamanda önceden belirlenmiş standart bir takvim, Müslüman azınlıkların bayramlarda tatil imkânına kavuşmalarını da sağlayacaktır; ayrıca onlara, Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437 yaratılmak istenen algının aksine yüce dinimizin bilimsel gelişmelere kapalı olmadığını, hatta bilimle uyumlu olduğunu çevrelerine sunma noktasında yardımcı olacaktır. Zira İslam’ın ilk inen ayeti ve Suresi “Oku” emriyle başlar ve ilmi konu eder. 3. Kongre, Avrupa, Amerika ve benzeri bölgelerdeki Müslüman azınlıklardan bayramlarını, sembol günlerini ve dolayısıyla duygu ve düşüncelerini birleştirme yönünde çalışmalarını önerir. Aynı şekilde dini mercilere sahip olan Müslüman devletlere de bu takvimi incelemelerini ve güvenmelerini önerir; zira bu takvim, Müslümanların iyiliğini sağlama ve onları kötülüklerden uzaklaştırma, sembollerini ve duygularını birleştirme hedefi dışında bir amaç taşımamaktadır. 4. Kongre, Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanlığından, bu kongrenin kararlarını hayata geçirme konusunda aşağıdaki hususları tahakkuk ettirecek organları oluşturmasını önerir: a) 10 yıllık bir takvim hazırlayacak bir ilmi komisyon teşkil edilmesi ve takvimin basım ve dünyaya dağıtılması b) Gözetleme ve diğer hususları ele almak üzere Rüyet-i Hilal konu- sunda incelemelere devam edecek bir heyetin oluşturulması c) Üzerinde anlaşılan Hicri Takvim kültürünün yayılması konusunda eğitim ve halkla ilişkiler konusuyla ilgilenecek bir komisyonun oluşturulması. Öneriler: 1. Kongre, İslam ülkelerindeki dini mercilere ve din işlerinden sorumlu olan kişi ve kurumlara bu takvimi benimseyip ilkeleri doğrultusunda kameri ayların başlangıcında birliği sağlama için çalışma yapmalarını tavsiye eder. 2. Kongre, İslam dünyasındaki takvim yapıcılarına, Müslümanları medeniyetlerinin ve kimliklerinin göstergesi olan bir takvim etrafında buluşturabilmek, duygu ve düşüncelerini birleştirebilmek için bu takvimin ilkelerini benimsemeye çağırır. 3. Kongrenin gayrimüslim ülkelerde yaşayan Müslümanlara tavsiyesi, belirli bir takvimi uygulamak suretiyle birliği sağlamalarıdır. Zira şer’an aynı ülkede yaşayanların oruç tutma zamanı ve bayram yapma zamanı hususunda ihtilaf etmeleri caiz değildir. Aksine onların Avrupa Araştırma ve Fetva Konseyi veya Türkiye’de Diyanet işleri Başkanlığı’nın o ülkelerdeki birimleri gibi yetkili dini mercilerden çıkan kararlara uymaları gerekir. Zira Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Orucunuz birlikte oruç tutuğunuz gün, bayramınız birlikte bayram yaptığınız gün, kurbanınız ise birlikte kurban kestiğiniz gündür” 4. Avrupa’daki Müslümanların birlik ve beraberliğinin sağlanması ve menfaatlerinin korunması için, özellikle de şeri ibadet vakitlerinin ve kameri ayların başlangıcının tespiti gibi önemli İslami meselelerde tefrikaya düşmelerini önlemek amacıyla, Kongre, Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Batı Ülkelerindeki birimlerinin ve Avrupa Araştırma ve Fetva Konseyinin Batı ülkelerinde yaşayan Müslüman azınlıklar için yetkili ilmi ve dini merci olarak kabul edilmelerini tavsiye etmektedir. 5. Kongre; Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanlığına, söz konusu takvimin, üzerinde çalışmalar yapılarak bütün İslam Alemince kabul edilebilecek tek takvim haline gelebilmesi için İslam İşbirliği Teşkilatı Başkanlığına sunulmasını ve bu yolla takvimin İslam ülkelerine arzedilmesini tavsiye eder. keticilere cevap veren Bellona, servis ve garanti şartlarıyla da güven duyulan bir kuruluş olmaya devam etmektedir. Bellona, Marketing Türkiye Dergisi ve Akademetre işbirliğiyle düzenlenen The ONE Awards Bütünleşik Pazarlama Ödülleri’nde adını zirveye yazdırdı. Bellona, 2015 yılında ‘Mobilya Kategorisi’nde marka değerini ve itibarını en çok artıran mobilya markası oldu. Türkiye Mobilya Sanayicileri Derneği (MOSDER) tarafından 12.’si gerçekleştirilen İstanbul Mobilya Fuarı İSMOB’da, Bellona’nın Basel modeli genç odası kategorisinde ödül alırken, Golden Comfort yatağı da uyku kategorisinde ödüle layık görüldü. Almanya’da şimdilik sadece Hanau’daki mağazasında hizmet veren Bellona, yaptığı çok özel bir kampanya ile full ortopedik yatakları 299 Euro’dan satışa sunuyor. Kullanım kolaylığı, yatağın altında saklama alanı sunması gibi sebeplerle Türk toplumu tarafından yoğun ilgi gören Bazalar da özel fiyatlarla Bel- lona Hanau mağazasında müşterileri bekliyor. Mağazanın sahipleri Serdar Külçür ve Fırat Yıldırım müşterilerin ilgisinden memnun olduklarını ve daha fazla evde Bellona ürünü olması için çalıştıklarını ifade ettiler. Müşteri memnuniyetinin yüksek olduğunu, 1 yıl önce alışveriş yapan müşterilerin şimdi başka ürünler almak için geldiklerini bunun da hem Bellona ürünlerinin hem de mağazada müşterilere sunulan hizmetin kalitesinin sonucu olduğunu söylediler. Bellona Hanau’dan Ortopedik Yataklarda Kampanya Fırsatları Ü retim faaliyetlerine başladığı 1997 yılından itibaren yaptığı yatırımlar ve izlediği başarılı pazarlama stratejileriyle sektörde kendine önemli bir yer edinen Bellona, yatırımlarının önemli bir kısmını Kayseri Organize Sanayi Bölgesi'nde gerçekleştirmektedir. TSE Ürün Kalite Standartları ve TS-EN-ISO-9001-2000 kalite yönetim sistem standartlarına göre üretim yapan Bellona, gücünü ve kalitesini sadece yurt içinde değil, 39 ülkeye yaptığı ihracatla yurt dışında da göstermektedir. Yaygın bayi ağı ile tü- Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437 A Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Köln Üniversitesinde İslamafobia Konulu Konferans ve Oturum Düzenlendi vrupa ülkelerinde son yıllarda hem ırkçılık hem de İslam ve müslümanları farklı yorumlamalarla tırmanışa geçen İslamifobia anlayışı, politik ve medya gündeminde ilk sıralarda kalmaya devam ediyor. Bu sebeple Avrupa`daki göçmen vatandaşlarımızın kurdukları sivil toplum kurumları ortaklaşa ya da müstakil olarak İslamifobia ya da tırmanışa geçen ırkçılıkla ilgili konferans ve seminerler düzenliyorlar. Köln Üniversitesinde bu amaçla yapılan toplantıda akademisyen ve uzmanlar konuyu farklı açı ve yaklaşımlarla değerlendirdiler. Emisko Genel Sekreteri Bashy Quarsy moderatatörlüğünde Salzburg Üniversitesinden Prof .Dr. Ferid Hafez, Irkcılığa Karşı Avrupa Ağı Üyesi Kahira Rabahi, Avusturya Müslüman İnsiyatif Sözcüsü Elif Öztürk ve UETD Yönetim Kurulu Üyesi Zafer Meşe konuşmacı olarak toplantıya iştirak ettiler. Oturumda Prof Hafez, Paris saldırılarının ardından Müslümanlara karşı politik dilin sertleştiğini Müslümanların güvenlik tehdidi oluşturduğuna yönelik söylemlerin her geçen gün ağırlık kazandığını ifade etti. Kahira Rabani nefret suçu mağdurlarının yüzde 94`ünün kadınlar olduğunu belirtirken İslamifobianın yalnızca müslümanların problemi olmadığını, bilakis tüm toplumun meselesi olarak görülmesi gerektiğini ifade etti. Zafer Meşe de adeta bir virüs gibi toplumun her kesimine yayılan ayrımcılığın kabul edilemez olduğunu ifade etti. UETD Yönetim Kurulu üyesi Asiye Bilgin, toplantı sonunda Avrupadaki son yıllarda artışa geçen ırkçılıkla ilgili teşkilatın eylem planlarını değerlendirdi. "İslamifobia konusu son yıllarda Avrupa`nın gündeminde. Biliyorsunuz Avrupa`nın birliğinin pek çok ülkesinde ırkçılık yükselişte. Bunu biz Avrupa`da yaşayan müslüman topluluk olarak biraz endişeyle izliyoruz. Bu alanda çok çalışma yapmak gerekiyor, çünkü ön yargılar, müslümanlar hakkında yanlış bilgiler çok yaygın, maalesef medyada bunu destekliyor. Bunları önlemek için bu toplantıyı farklı sivil toplum kuruluşlarıyla beraber gerçekleştirdik" dedi. UETD Eğitim-Arge Sorumlusu ve haber ][ 19 Genel Başkan Yardımcısı Asiye Bilgin UETD`nin 28 Şubattaki kongrede yeni yönetim ve önümüzdeki süreçle ilgili olarak; dinamik yeni bir ekiple çalışmalarına devam ettiklerini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle siyasi katılımda farklı ülkelerde yoğun çalışmalarımız olacak. 2017 yılı hem Almanya`da hem Fransa`da ve diğer ülkelerde, seçimlerin yapılacağı yıl, bu anlamda Avrupalı Türk toplumunu aktif katılım noktasında desteklemeyi amaçlamaktayız. Ayrıca az önce konferansda da dile getirildiği gibi ırkçılık gibi İslamifobia gibi konuları gündemimize almayı planlamaktayız" dedi. Fetih, Fatih ve Fatiha 20 ][ dosya Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir G erçekleştirmek istediğimiz, olmasını arzu ettiğimiz şeylerin önüne kimi zaman engeller çıkar. Bu engeller bizden kaynaklanabileceği gibi, kimi zaman da dışsaldır; ne yaparsak yapalım istenen şey bir türlü vücut bulmaz. Kapıların açılması, engellerin kalkması için ne kadar çabalarsak çabalayalım istenen olmayabilir. Bize düşen kapıların açılmasını talep etmek ve gereğini yapmaktır. Kapıları açacak, engelleri kaldıracak olan Allah’tır. Allah El-Fettah’tır; kapıları açan. O’nun açmasıyla yol alır, O’nun engelleri kaldırmasıyla yolumuzu buluruz. İnsanı var eden, insanın yürüyeceği yolu da tayin etmiştir. İşte bu yol, anlamı ‘açan’ olan Fatiha’da ‘dosdoğru yol’ olarak zikredilir. Öyle ki, bu yol kendilerine nimet verilenlerin yolu, gazaba uğrayan ve sapıtanların yolu değil. O’dur kalpleri İslam’a açan. O’dur kalpleri İslam’a açılanlar eliyle fetihler bahşeden. O açmayı murat ederse kim kapatabilir; O’nun kapattığını kim açabilir?! O açanların en hayırlısıdır. Kalplerin anahtarı O’nun elindedir. Varlığın anahtarı O’nun indindedir. Herşey O’nun dilemesi ile vücut bulur. Varlık O’nun ‘ol’ emri ile var olur. Fetih, Fatiha’nın vermek istediği hakikati kavramak, kendilerine nimet verilenlerin yoluna ulaşmak için azami çaba göstermektir. Fatih, bu hakikati kavrayan ve o doğrultuda hareket eden kişi demektir. Fatih, fethi gerçekleştiren, kendisine fetih ihsan edilen kişidir. Fetih, açmak demektir. Fetih şerefli bir zaferdir. Zafer ise ancak O’ndandır. Bu manada fetih nasip meselesidir; elde edilmez, lütfedilir. İstanbul’un daha önce onca kuşatmaya rağmen fethedilememesi, Fatih Sultan Mehmet’e nasip olması bu kabildendir. Kul elinden geleni yapar, takdir Allah’ındır. İşte bu yüzden tüm çalışmalarımızın ardından, ‘Gayret bizden, tevfik Allah’tandır’ deriz. İşte bu yüzden ‘Zaferden değil, seferden sorumluyuz’ cümlesini kullanırız. Fetih, güçlü bir birliktelik ruhu oluşturur. Fetih, Bir olana iman etmiş kişilerin güçlü birlikteliği ile hayat bulur. Bu birliktelik, toplu vuran yürekleri topun sindiremediği bir birlikteliktir. Kendi içerisinde parçalanmış, kendi kendisiyle uğraşan toplumlar fetih gerçekleştiremezler. Birliğini sağlayamayanlar dirlik bulamazlar. Fetih bir müjdedir. Onca ilerlemiş yaşına ve onca meşakkate rağmen Ebu Eyyüp El Ensari’yi İstanbul’a getiren Efendimiz (s.a.v)’in vermiş olduğu müjde olmuştur. Bu müjdedir ki, İstanbul’un onlarca defa kuşatılmasına vesile olmuştur. Fetih farkındalıktır. İnsan olarak yeryüzündeki bireysel ve toplumsal sorumluluklarımızın farkında olmaktır. Yaşanabilir bir yeryüzünün inşası, zalimin ve zulmünün karşısında, mazlumun ve mustazafın yanında olmanın duruşuna sahip olmaktır. Fetih, ifsadı Freiburg Donau’da Yarışma Heyecanı I GMG Freiburg Donau Bölgesi İrşad Başkanlığı tarafından düzenlenen 28. "Şubelerarası Kur`an-ı Kerim Tilavet Yarışması" yapıldı. Proğram Bölge Merkezi Villingen`de yapılırken, yarışmacıların heyecanı görülmeye değerdi. Jüri üyeliğini DİTİB Triberg İmam Hatibi Metin Sünnetçi, Blumberg Fatih Camii İmam Hatibi Arif Aydın, Lauchringen`den Hafız Mustafa Bozkurt'un yaptığı yarışma, iki katagori de gerçekleşti. Yarışma, ezbere-yüzünden okuma ile yapılırken, mahreç-tecvid- eda-makam üzerine dikkat edildi. IGMG Freiburg Donau Bölge Başkanı Özcan Kuri'nin konuya binaen konuşmasının ardından, yarışmaya geçildi. Yarışma sonucunda; Murat KUBAT Fetih geçici olan için değil, kalıcı olan için yapılır. Fetih dünyalık içinse, dünya geçicidir. Fetihler sırf toprak ve ganimet elde etmek için yapılmaz. Fetih ne bir işgal, ne de bir zorbalıktır. Fetih, öldürmek için değil, yaşatmak için ortaya konan çabadır. Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437 Küçükler katagorisinde (10-13 yaş) 1. Muhammed Koçak 270 Puan (Tuttlingen) 2. Umeyr Şen 215 Puan (Freiburg) 3. Emir Akgün 195 Puan (Balingen) Büyükler de (14-18 yaş) 1. Muhammed Zeyd Kaplan 290 Puan (Balingen) 2. Abdussamed Mennan 268 Puan (Tuttlingen) 3. Müslüm Kurnaz 223 Puan (Freiburg) Yarışma sonunda yarışmacılara bölge tarafından hediyeler verildi. Yarışmada birinci gelenler Freiburg Donau bölgesini bölgelerarası yarışmada, temsil edecekler. muratkubat4@gmail.com engelleme, ıslahı tesis etmektir. Zaferler sadece savaşarak elde edilmez. Peygamberimiz’in (s.a.v) ‘Medine fetholunmuştur’ sözü bu hakikate işarettir. Mekke’nin fethi de savaşarak, kan dökerek elde edilmiş bir zafer değildir. Bu fethi müjdeleyen Fetih Sûresi Hudeybiye aktinin akabinde indi. Anlaşma Müslümanların aleyhinde gözükse de Efendimiz (s.a.v)’in dilinde fetih olarak zikredildi. Zira bu “Doğrusu biz sana ap açık bir fetih ihsan ettik” ayetinin bir yansımasıydı. Çok değil, 8 yıl önce kendi doğduğu topraklardan çıkartılan, kendisine hayat hakkı tanınmayan, hayatına kast edilen Peygamberimiz (s.a.v) işte böyle bir fethin sonunda Mekke’ye dönmüştür. Fetih geçici olan için değil, kalıcı olan için yapılır. Fetih dünyalık içinse, dünya geçicidir. Fetihler sırf toprak ve ganimet elde etmek için yapılmaz. Fetih ne bir işgal, ne de bir zorbalıktır. Fetih, öldürmek için değil, yaşatmak için ortaya konan çabadır. Fetih kan dökmek için değil; barış, huzur ve esenliğin hakim olması için yapılır. Fetih bir intikam değildir. Fetih bir rövanş değildir. Peygamberimiz (s.a.v) Mekke’nin fethinde kendisinden eman dileyenlere Hz. Yusuf’un kardeşlerine dediğini söylemiş ve “Bugün sizin üzerinize bir kınama yok. Allah sizi affetsin. Serbestsiniz.” demiştir. Fetih, hakikatin ulaşmasına engel teşkil eden kapıların açılması, engellerin kaldırılmasıdır. İslam ile insanın buluşturulmasıdır. Fetihleri ancak özgür kişiler gerçekleştirebilirler. Kalpleri ve hayatları Kur’an tarafından fethedilen ruhlar ancak fetih yapabilirler. Yürekleri ve zihinleri işgal altında olanlar fetih gerçekleştiremezler. Tutsaklar, kendi özgürlüklerini sağlayamamış olanlar başkalarını özgürleştiremezler. Bu manada fatihlerin, kalpleri ve zihinleri işgal altında değildir. Vakit; fetihler gerçekleştirme, fatihler yetiştirme vaktidir. Vakit; Fetihi, Fatih’i ve Fatiha’yı yeniden anlama çabası için kendi içimize dönme, ElFettah olanın rızası doğrultusunda ve sahip olduğumuz imkanların farkında olma vaktidir. Vakit; gönülleri hayırla fetholunmuşların gönülleri fethetme vaktidir. Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437 M dosya ][ 21 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Oruç Tut, Sıhhat Bul..! Ömer Kerem · kendimi.taniyorum1@gmail.com anevi değeri herkesçe malum mübarek 3 ayların sonuncusu Ramazan-ı Şerif geldi. Kıymeti ayet ve hadislerle sabit olan Ramazan-ı Şerif’in uhrevi yönü hakkında kelam edecek değilim. Fakat dünyevi yönüyle nasıl değerlendirilebileceğimiz hakkında paylaşmak istediğim hususları arz edecegim. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) başlıkta yer alan kısa ama anlam dolu sözü ile ne demek istediğinin bakalım farkında mıyız. Vücudumuzda durmaksızın çalışan bir sistem var. Çok şükür ki hiçbir organımız 7 gün 24 saat çalışmaya itiraz etmiyor ve görevlerini yerine getiriyor. Ancak kullandığımız otomobilin belli aralıklarla “periyodik bakımını“ yaptırdığımızda performansı arttığı gibi, bedenimizin performansının artması veya sağlıklı olmayan kısımların tamiri için de “perhiz“e ihtiyacımız var. Bu kelimeyi hepimiz doktorlardan duymuşuzdur. Birçok hastalığın tedavisi için doktorların ilk tavsiyesi “perhiz/diyet“ olmaktadır. Bir önceki yazımızda bahsettiğimiz hastalıkların sebeplerini hatırlarsanız, yanlış/fazla/karışık beslenme en temel sebeplerdir. Şifası da az ve sağlıklı beslenmektir. Sağlıklı beslenen bir insanda, beyin, vücutta üretilen enerjinin %35’ini sindirim için harcar, sağlıksız beslenen insanlarda ise bu oran daha fazladır. Aynı zamanda bedenin tamir edilmesi gereken kısımları için de enerjiye ihtiyaç vardır. Bedenin yıllık bakımının yapıldığı Ramazan ayında oruç tutulması halinde daha önce sindirime harcanan enerjinin %35’i tamir ve bakım için kullanılacaktır. Nitekim Kur`an-ı Kerim’de sadece müslümanlarda değil daha önceki tüm Peygamberlerde ve toplumlarda orucun olduğunu açıkça belirten ayet vardır. “Ey iman e denl er! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı…” Bakara 183 Hepimizin bildiği gibi sadece Hrıstiyanlık, Yahudilik gibi semavi dinlerde değil günümüz Uzakdoğu dinlerinde de oruç yer almaktadır. Maalesef Ramazan’ların gündüzlerinde açlık ile elde edilen tüm faydalar mükellef iftar sofraları ile zarara dönüşüyor. Normal zamanda soframızda yer almayan çeşitlilik ve bolluk ne yazık ki iftar sofralarında ortaya çıkıyor. Sanki gün boyu yemediğimiz öğünlerin telafisi yapılıyor gibi yiyoruz iftar ve sahurda. Özellikle uzun süreli oruç tutulan yaz aylarında iftarda yavaş yavaş içmek şartıyla bol su ve sonrasında taze mevsim yeşilliklerinden yapılmış salata tüketilse, börek, tatlı, kahvaltılık yerine kavun, karpuz v.b. meyveler tercih edilse hiçbir sorun olmayacaktır. İsteyenler ana yemek olarak 1 tabak sebze yemeği ile iftarı sonlandırabilirler. Sahura kadar sadece sıvı tüketilmesi bedenin ihtiyaç duyduğu besinleri fazlasıyla temin etmeye yetecektir. Kanaatimce sahur yapmaya gerek bile kalmayacaktır. Belki sünnet olmasına hürmeten birkaç hurma ve su ile sahur yapılabilir. Ramazan ayına özel 20 rekatlık teravih namazının ne çok faydası olduğunu bu konsept içinde düşündüğünüzde farkedeceksiniz. Geç saatte ve uzun süre açlıktan sonra yenen yemeğin sindiriminde çok önemli bir rolu vardır. Aynı zamanda cemaatle kılınması da güzel bir gelenektir ki, camiye gitmek için yapılan yürüyüşün sindirime katkısı vardır. Örnek Menü: Ramazan boyunca nasıl beslen- meliyim diyenlere bir örnek menü vermek istiyorum. İftar: mümkünse oda sıcaklığında veya çok soğuk olmamak kaydıyla dilediğiniz kadar su için. Suyun mideyi terketmesi için biraz süre tanıyın. Sudan hemen sonra ağzınıza yiyecek almayın ve yemek boyunca su içmeyin. Bu arada namaz kılınabilir. Sonrasında çok sıcak olmamak üzere çorba için. Meyve yemek istiyorsanız tok karnına yemeyin, aç karnına yiyin. Çorbadan sonra kavun, karpuz ile iftarı tamamlayabilirsiniz. Sahur: Mümkünse sadece su için. İlla birşey yiyecekseniz 3-5 adet hurma olabilir. Emek yoğun işlerde çalışanlar gün içinde daha fazla enerjiye ihtiyaç duyacaklarını düşünüyorsa bile hafif yemelidir. Peynir, zeytin mevsim yeşillikleri veya 2 adet haşlanmış yumurta mevsim yeşilliklerinden oluşan bir menu, sindirim süresi uzun olduğu için günboyu tok tutacak ve yeterli enerjiyi sağlayacaktır. Tüm bunlar size uygulaması zor geliyorsa, o zaman hiç olmazsa Ramazan-ı Şerif’in hürmetine sünnete uygun beslenmeye gayret edin. Ne yerseniz yiyin ama midenizin 1/3’inde su, 1/3’inde hava, 1/3’inde yiyecek olsun. Efendimiz (s.a.v)in mütevazi sofraları gibi bir sofra kurun, 20 rekatlik teravihi camide cemaatle kılma hususuna özen gösterin. O zaman Ramazan’in maddi yönüyle de değerlendirmiş olacaksınız. Bu vesile ile Ramazan-ı Şerifinizi ve Bayramınızı tebrik eder, sağlıklı günler dilerim. nında ev için gerekli olan pekçok malzemeyi de dükkanlarında müşterilerinin hizmetine sunuyorlar. Almanyadaki genç girişimciler, ailelerinin de destekleri ile güzel çalışmalara imza atmaya devam ediyorlar. Daha önce ve hali hazırda internet üzerinden yaptıkları satışlara bir de sabit bir mekanda müşterilere birebir ulaşma imkanı sunuyorlar. Karakelle kardeşler Türk girişimcilerin yaptıkları her güzel çalışmanın gurur kaynağı olduğu bildiklerini ve bu doğrultuda kendilerinin de çalışmalarına daha bir önem verdiklerini dile getirdiler. Açılış kurdelasını aile büyükleri ile kesen Karakelle kardeşlere biz de hayırlı işler hayırlı kazançlar, sağlıklı bir ömür diliyoruz. Alltrend’s Schnäppchenmarkt Karben Diesel Strasse’de Açıldı B ayburtlu Talip ve Habib Karakelle kardeşler Almanya`nın Hessen Eyaleti Friedberg ili Karben beldesinde bulunan Diesel Strasse`de orta büyüklükte bir nalbur dükkanı açtılar. Özellikle inşaat malzemelerinin ya- 22 ][ haber A ATİB’de Hoca Ahmet Yesevi Paneli TİB-Avrupa Türk İslam Birliği Unesco 2016 Hoca Ahmet Yesevi Yılı münasebetiyle anlamlı bir panel gerçekleştirdi. ATİB Genel Merkez Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen panelde Hoca Ahmet Yesevi anlatıldı. Panele başta ATİB Başkanı İhsan Öner, T.C. Köln Muavin Konsolosu Ayşe Sezen, ATİB Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Özdemir, ATİB Genel Sekreteri Nurdoğan Aktaş ve çok sayıda seçkin davetli katıldı. Moderatörlüğünü ATİB Genel Sekreteri Nurdoğan Aktaş’ın yaptığı panel ATİB Genel Merkez Din Görevlisi Seyyit Lüleci’nin okuduğu Kur’an-ı Kerim’le başladı. Daha sonra panelin açış konuşmasını ATİB Genel Başkanı İhsan Öner yaptı. Hoca Ahmet Yesevi ve onun anlayışından uzaklaşan nesillerin bugün ne idüğü belirsiz guruplara girmeye daha Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir meyilli olduğunun altını çizen Öner, "Yesevi’yi anlamak, içinde yaşadığımız toplumda hoşgörünün de yayılmasını kolaylaştırır" dedi. Panelde ilk tebliğini sunan Referans Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Dr. Orhan Aras Hoca Ahmet Yesevi’nin hayatını ve eserlerini anlattı. Daha sonra Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437 Fakültesi Felsefe Tarihi A.D. ve Felsefe Bölümü Başkanı Doç. Dr. Levent Bayraktar “Ahmed Yesevi’nin Türk Felsefesine Tesiri” başlığı altında tebliğini sundu. Araştırmacı – Yazar ve Türk Alman Yazarlar Birliği Başkanı Mahmut Aşkar da “Anadolu Müslümanlığı ve Ahmed Yesevi” konusunu farklı yönleriyle ele aldı. Son olarak Ankara Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Fulya Bayraktar da “Ahmed Yesevi’yi Bugün Okumak” başlığıyla tebliğini sundu. Tüm panelistler her yönüyle Hoca Ahmed Yesevi’yi anlatarak etkileyici bir program yaptılar. İki bölümden oluşan panelin ikinci bölümünde de katılımcılar panelistlere sorular sordular. Adeta ilim irfan sofrasına dönen panel sonuna kadar misafirlerden büyük ilgi gördü. IGMG Hessen Çocuk Şenliği Kelsterbach’ta Yapıldı I GMG Hessen Bölgesi Eğitim Başkanlığı Çocuk Kulübü tarafından düzenlenen Çocuk Şenliği Kelsterbach`ta bulunan Mehrzweghalle Nord Salonu müştemilatında yapıldı. Yoğun bir katılımın sağlandığı Çocuk Şenliğinde çeşitli programlar ve yarışmalar icra edildi. Programın açılış sunuculuğunu IGMG Hessen Bölge Eğitim Başkan Yardımcısı İbrahim Gülsever yaptı. Gülsever katılımcılara güzel bir gün geçirmeleri dileğinde bulundu. Daha sonra mikrofona IGMG Hessen Bölge Eğitim Başkanı Ömer Gündüz gelerek katılımcılara ve emeği geçenlere teşekkür etti. Wetzlar Cemiyeti İmam Hatibi Hacı Doğanay Hocaefendi`nin yaptığı dua ile açılış merasimine geçildi. Çocuk Kulübü idarecileri ve IGMG Hessen Bölge idarecileri birlikte açılış kurdelasını kestiler. Çocuk şenliği ile birlikte düzenlenen Eğitim Fuarı da gezilerek stand açan cemiyetlerden hazırlıkları hakkında bilgiler alındı. Çocukların sevdiği karakter Karınca Kadir de programa katılarak çocuklarla bol bol resim çektirdi. Daha sonra salon bölümüne geçilerek Hacivat-Karagöz eşliğinde sunumlara geçildi. Cemiyetler hazırlamış oldukları sunumları izleyicilere sunarken bir yandan da yarışma yapılıyordu. Hacivat-Karagöz yarışmacı cemiyetleri sahneye davet ederken çeşitli skeçler de yapıyorlardı. Sunumlarını yapan cemiyet çocuklarına çeşitli hediyeler de veriliyordu. Yine Nasreddin Hoca programa katılarak çocuklarla güzel yarışmalar yaptı. Programın hareketli bölümüne geçildi. Sponsorların verdikleri hediyeler çekilişle sahiplerini buldu. Özellikle Bellona Hanau magazası tarafından verilen çocuk odası malzemeleri katılımcılar tarafından beğeni ile karşılandı. Çekilişten sonra programın son bölümü olan Hayırda Yarış bölümüne geçildi. Kayıt masasında kayıtlarını yaptıran çocuklardan daha çok ebeveynleri heyecanlı idi. Afrika`da katarkt ameliyatlarında kullanılmak üzere yarışmadan elde edilen gelir buraya gönderilecek. Her bölümde koşan çocuklar hem güzel enstantaneler yaşıyordu ve hem de yarışma sonunda tüm yarışmacılara madalyaları veriliyordu. Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437 röportaj ][ 23 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir IGMG Sosyal Hizmetler Başkanı Mustafa Uyanık Zekât ve Fitre İbadetinin Yerine Getirilmesi İçin Gerekli Ortam ve İmkânları Oluşturmak Görevimizdir I GMG Sosyal Hizmetler Başkanı Mustafa Uyanık ile 2016 yılının Zekât ve Fitre Kampanyası’na dair konuştuk. Zekât ve Fitre Kampanyası’nın önemi nedir? Dinimiz toplumun huzuruna büyük önem vermiş bunu gerçekleştirmek için çok önemli esaslar koymuştur. Bunlardan biri de zekâttır. Zekât kelimesi Kur’ân-ı Kerîm’de namaz ile birlikte otuz yedi yerde geçmektedir. Toplumun sıkıntı ve dertlerini tedavi etmek ve ihtiyaçlarını karşılayan ibadetlerden biri olan zekât, en önemli dayanışma sistemidir. Zekât, kalbi cimrilik hastalığından koruyan, şefkat ve merhamet duygularını geliştiren bir ibadettir. Zekât bir köprüdür. Köprü sağlam ve güçlü olursa, zekât; toplumsal hayata can verir, geleceğimiz olan nesillerimizin gönüllerine İslami değerleri işleyecek kurum ve müesseselerin zenginleştirilmesini ve olgunlaştırılması sağlar ayrıca insanlığı ve bilhassa İslam âlemini kalkındırır, zilletten, esaretten, cehaletten, fakirlikten ve uyuşukluktan kurtarır. Zekât ile zenginin malı temizlenmiş olur. Zekâtın bir anlamı da berekettir. Zira zekât ile mal azalmaz bilakis bereketlenir ve artar. Zekâtın bir anlamı da sadakadır. Sadaka sadık olma manasını ifade eder. Zira bu ibadetle Allah’a olan sadakat ve bağlılığımızı malımızı vermek sureti ile de ispatlamış oluruz. İslami bir cemaat olarak böylesi önemli bir ibadetin yerine getirilmesi için gereken ortam ve imkânları oluşturmanın bizler üzerine bir görev olduğu düşüncesiyle bu kampanyayı yürütmekteyiz. Zekât ve fitrelerin belirli bir merkezi yapıda toplanma şartı var mıdır? Zekât ibadetinin yapılıp yapılmaması kişilerin isteğine bırakılmamıştır. Zekâtın bir otorite ve Müslümanları temsil eden müessese tarafından toplanıp en doğru şekilde değerlendirilmesi de bir zorunluluktur. Bu durum birçok hadislerle de bizlere bildirilmektedir. Örneğin Enes b. Malik’ten rivayet edilen bir hadis şöyledir: “Beni Temim kabilesinden bir adam Resûlullah (s.a.v)’e gelerek: ‘Ya Resûlallah! Zekâtı senin gönderdiğin memura ödediğim zaman, Allah’a ve Resul’üne karşı sorumluluktan kurtulur muyum?’ diye sordu. Hz. Peygamber de: ‘Evet, zekâtı benim gönderdiğim elçiye ödediğin zaman kurtulur, borçtan beraat edersin. Ödediğin zekâtın mükâfatı sana, günahı da değiştirene aittir.’ buyurdu.” Zekâtın devlet eli ile toplanmasında ısrar edilmiştir. Bu durum Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in vefatından sonra da böylece devam etmiştir. Ebû Hanife’nin şu ifadelerini de kaydetmemiz uygun olur. “Sadakaların (zekâtların) dağıtımında, yetki veliyyü’l emrin (Müslüman idarenin)’dir. Bazı sınıfları diğerine tercihte bir sakınca yoktur. İhtiyaçtan dolayı sadece bir sınıfa da harcanabilir.” Bütün bu ifade edilenlere göre; zekât mükellefi olan Müslümanların zekâtlarını, bizzat kendilerinin zekâtın sarf yerlerine vermelerinden ziyade zekât toplayan kuruma vermeleri zekâtın gayesine daha uygun olur. Z e k â t ı n b i r f o n a r a c ı lı ğ ı il e toplanması Avrupa’daki Müslümanlar için neden önem taşıyor? Müslümanların bu coğrafyada varlığını devam ettirebilmesi, imanını ve İslam ahlakını koruması, nesillerin her türlü ihtiyaçlarını karşılayan altyapıları oluşturması Müslüman fertlerin birinci derecede sorumlulukları arasındadır. Zekât ibadetinin hakkıyla ifası yaşamış olduğumuz şartlar göz önünde tutularak ancak kurum aracılığı ile olabilecek iken, maalesef yakın tarihimizde zekât ibadeti dağınık bir hâle gelmiştir. Bunun sonucunda ise zekâtın toplum ve nesillerimiz için beklenen ve istenilen işlevi tam manası ile yerine getiremeyeceğinden orta vadede Müslümanlar olarak yaşadığımız bu coğrafyalarda, eğitimsizlik, cehalet ve ahlak yoksunluğu gibi başlıca sıkıntıların yayılmasının ve toplumsal erozyonun da önüne geçilememiş olacak. Bilahare tercihlerini rastgele kullanan kardeşlerimiz mali ibadetlerin ifasında isabet etmiş olmadıkları gibi nesillerimizin adına taşıdıkları sorumluluklarından da kurtulamayacağından zekâtın bir organizasyon hâlinde toplanması ve dağıtılması elzemdir. Z e kâ t v e f i t r e l e ri n ne r e l e re dağıtıldığı hakkında bilgi verebilir misiniz? Zekâtın kimlere dağıtılacağını Kur’an bize bildiriyor; buna göre de IGMG, zekât ve fitrenin harcama kalemlerini oluşturmuştur. Yardım sağlanacak kitleler şu gruplardan oluşmaktadır: Avrupa ülkelerinde öğrenim gören yükseköğrenim talebeleri ve gerekli görülen öğrenciler. Avrupa’da çocuklarımızın, dinî ve kültürel eğitimleri için “Eğitime destek” olarak yapılan hizmet çalışmalar, İnsanlarımızın bilinçlendirilmesi, ferdin ıslahı, toplumun inşası ve ihyası için yapılan irşad faaliyetleri ve hiçbir geliri olmayan fakir, dul ve yetimlerle yolda kalmışlar. Maddî imkânsızlık sebebiyle tedavi olamayan yoksul hastalar. İhtiyaç sahibi, okul, vakıf ve hastahaneler. Deprem ve sel gibi, tabiî afetlerden dolayı mağdur kalanlar. İslam’a ve Müslümanlara hizmet eden ihtiyaç sahipleri. Savaşlar sebebiyle mazlum ve mağdur kalanlar ve muhacirler. Ayrıca bu yıl 40’dan fazla gönüllünün iştiraki ile Avrupa’daki Müslümanların elçileri olarak, başta Türkiye, Suriye ve Somali olmak üzere, dünyanın çeşitli yerlerine hizmet için gidilecektir, tespit edilen ülkeler de acil yardıma muhtaç kesimlere öncelik tanınacaktır. Çalışmalara katılan gözlemcilerimizin şube sosyal hizmetler başkanları, irşad ve cemiyet başkanlarından seçilmesine özen gösterilmiştir. Bu ekipler biri ülke sorumlusu olmak üzere toplam ekip 2 ile 3 kişiden oluşmaktadır. Özellikle bu çalışmaların planlı ve programlı olması açısından gıda paketlerini mağduriyet yaşanan bölgelere dağıtımının sağlanması, paketin bir aileye yetecek şekilde hazırlanması, unutulmuş mağdurların kapısının çalınıp binlerce ailenin kucaklanması, dağıtımın organizeli bir şekilde ayarlanması, karışıklığa mahal verilmeyecek şekilde en ince detayına kadar planlanmasının gerekliliği hakkında gözlemcilere gerekli bilgilerde seminer şeklinde verilmiştir. Zekât sorumluluğunu yerine getirmek isteyen Müslümanlar özellikle nelere dikkat etmelidir? Birincisi; zekâtını hesap ettirip hakkıyla vermelidir. İkincisi; kardeşlerimiz, başta aile efradları olmak üzere, çevresinde bulunan müslümanlara zekâtlarını vermelerini teşvik etmelidir. Genç nesillerimizin verme kültürleri zenginleştirilmelidir. Onların ellerini cömertliğe alıştırmamız gerekmektedir. Geleceğin teminatı ve toplumun temeli olan gençlerimize mal, mülk ve paranın asıl amacının, yığmak, istiflemek olmadığını bu servetin hayatın gayesine uygun bir şekilde kullanılması ve başkalarına faydalı olması için var olduğunu düzenli hatırlatmalıyız. Bu teşviklerle gençlerin zekât/fitre bağlamında bi- 24 ][ röportaj lincinin artması, ihtiyaç sahibi Müslümanlar ile dayanışma duygularının geliştirilmesinin sağlanması hepimizin üzerine düşen bir sorumluluktur. Z e k â t v e f i t re ka m pa n y a s ı çalışmalarında bulunmanın fazileti nedir? “Zekât üzerinde dürüst bir şekilde çalışan kimse, evine dönünceye kadar Allah yolunda cihat eden kimse gibidir.” hadisinde bu çalışmalarda bulunmanın ne denli faziletli olduğu müjdelenmektedir. “Kim bir hayırlı işe vesile olursa, ona da o hayırlı işi yapanın mükâfatı vardır.” hadisinde ise zekâtın toplanmasına vesile olan kişi, zekâtı veren gibi sevaba nail olacağı açıklanmaktadır. Cenâb-ı Hak “Kim hâkli bir dava uğrunda üstün caba gösterirse, onun kazandıracağı nimetlerden bir pay alacaktır ve kim de hâksız bir dava için koşuşturursa, sorumluğunun hesabını verecektir, çünkü Allah, her şeyi gözetleyicidir.” âyeti kerîmesi çabalarımıza kaynaklık etmektedir. Avrupa’da zekât ve fitre potansiyeli hakkında bir bilgi verebilir misiniz? Batı Avrupa son asrın en zengin toplumlarının yaşadığı coğrafyalardan biridir. Dünyanın diğer ülkelerine nazaran zenginlik sürekli hâle gelmiştir. Son iki yüzyılda Müslümanlar Avrupa’da önemli bir nufüsa sahip olmuştur. Müslümanlar bu coğrafyanın ekonomik şartlarından da pay almaktadırlar. Dolayısıyla zekât ve fitre gibi çok önemli mali ibadetler, Avrupa’da yaşayan Müslümanların gündeminde daha fazla yer almalıdır. Batı Avrupa’daki toplam nufüsü 15 milyon olarak kabul edersek zekât ve fitre potansiyelini tespit etmek mümkündür. Ancak ne yazık ki, Avrupa’daki Müslümanların önemli bir Zekât ve fitre potansiyeli olmasına rağmen , bu potansiyel tam anlamı ile kullanılamamaktadır. Zekât Fitre Kampanyası’nda hangi birimler nasıl bir çalışma takip etmelidir? Mafsallarımızın kullanımı nasıl olmalıdır? Öncelikle dinimiz bir işi doğru yapmamızı emretmektedir. Peygamber Efendimiz bir hadisinde “Aziz ve Celil olan Allah, birinizin, yaptığı işi en iyi şekilde yapmasından memnun kalır.” buyurmaktadır. Buna göre bütün birimlerimiz olmak üzere Ana Teşkilatımızdan, Kadınlar Teşkilatına, Gençlik Teşkilatından, Kadınlar Gençlik Teşkilatımıza değin hocalarımızdan, eğitimcilerimize kadar herkes zekât çalışmalarına sahiplenmeli ve ciddiyetle takip etmelidir. Bu çalışmaları ihya Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir etmek ancak herkesin hakkaniyetle sahiplenmesi, olduğu kadar değil olması gerektiği kadar gayret etmesi sonucunda bu çalışmalar ancak başarılı bir şekilde tamamlanacaktır. Bu F i t re s e ne k i Zek ât Kampanyamızda hedefiniz nedir? Bu sene inşallah çok heyecanlı ve bir o kadar da anlamlı bir çalışma olacak zira tüm ekibimiz ve birimlerimiz ile bu seneki hedefimizi Allah’ın izni ile 10 milyon avro olarak belirledik. Teşkilatın hiyerarşik yapısı içerisinde birimlerimiz üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdiği takdirde ben bu hedefin kolayca yakalanacağına tüm kalbimle inanıyorum. Yeter ki gayret gösterelim, dava sandığımız kadar değil, yüreğimizin yandığı kadardır. Önceki yıllarda zekât fitre mevsimi tatile denk gelmesine rağmen kardeşlerimizin sahiplenmesi sonucunda kampanyada rakam düşmemiş bilakis artmıştır. Bu sene de Allah’ın izni ile sabır ve azim ile bu hedefi yakalayacağız. Son olarak bir mesajınız var mı? Söyleşimizi Sevgili Peygamberi- Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437 mizin bir hadisiyle sonlandıralım. Ebû Eyyûb (r.a.) şöyle rivayet etmiştir: “Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e: ‘Beni cennete götürecek bir amel söyle!’ dedi. Resûl-i Ekrem de: ‘Allah'a ibadet eder, O’na hiçbir şeyi ortak koşmazsın. Namazı kılar, zekâtı verir ve akrabanı görüp gözetirsin!’ buyurdu.” Yüce Rabbim yapmış olduğumuz ibadetleri kendi rızasına uygun ifa edebilmeyi, zekâtımızı hakkıyla verenlerden olmayı, dünya ve ahiret hayatımızı kazanmayı cümlemize nasip etsin. Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir röportaj ][ 25 Almanya’nın İlk ve Tek İslami Bankacılık Prensiplerine Uygun Olan KT Bank AG Artık Frankfurt’ta Hizmetinizde K KT Bank AG Frankfurt Şube Müdürü Gürbüz Gündüz T Bank AG, şu anda Frankfurt, Mannheim ve Berlin olmak üzere üç şehirde faaliyet gös t er iy or . P eki b u ş u bele r de müşterilere ne tür hizmetler sunuluyor? Diğer bankalardan farkınız nedir? Mesela müşteriler bankada nasıl hesap açabiliyor? Öncelikle, KT Bank AG, Kuveyt Türk Katılım Bankası A.Ş.‘nin bir iştirakidir. Alman hukuk sistemine göre kurmuş olduğu tam lisanslı bir Alman bankasıdır. Doğal olarak müşterilerimizin bizim hesaplarımıza yatırdığı birikimleri 100.000 Euro’ya kadar EdB (Entschädigungseinrichtung deutscher Banken) emniyeti altındadır. Tüm ürün ve hizmetlerimiz İslami bankacılık kurallarına uygundur. Aynı zamanda etik değerlerin bilincinde olan bütün dünya görüşünlerine de açık bir bankayız. Sorumluluk bilinciyle hareket ederiz. Bankacılık modelimiz şeffaftır, faizsiz ve kar-zarar ortaklığına dayalı olarak çalışmaktadır. Bankamızın ürün ve hizmetlerinin İslami bankacılık modeline uygunluğunu denetleyen ve konusunda uzman bir Danışma Kurulu bulunmaktadır. Şubelerimizde, bireysel müşteriler cari hesap (Girokonto) açtırabilirler. Alman vatandaşı olan müşterilerimiz kimlikleriyle, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan müşterilerimiz ise pasaport ve ikametgah belgeriyle (Meldebescheinigung) geldikleri taktirde bir hesap sahibi olabilirler. Şubelerimize gelemeyen müşterilerimiz, Video kimlik (Web ID) tanımlama sistemiyle diledikleri yerden internet yoluyla online hesap açma hizmetimizden faydalanabilirler. KT Bank Cari Hesabına aylık işletim ücreti ödemeden ve minimum bakiye bulundurma şartı olmadan sahip olabiliyorsunuz. Ayrıca maaş hesabını bize taşıyan tüm müşterilerimiz yıl sonuna kadar Türkiye’ye ücretsiz havale yapabilecekler. Bu hesapla internet bankacılığı hizmetlerimizden de yararlanabilecekler. Bankanızda katılma hesabı nasıl açılıyor? KT Katılma Hesapları, minimum 3 aylık açılabilen, vade tarihinde hesap sahibi ile bankamız arasındaki kar-zarar ortaklığı çerçevesinde getirinin paylaşıldığı hesap türüdür. Katılma hesabında toplanan fonlar İslami bakacılık ilkeleri doğrultusunda ticari, sanayi ve hizmet sektörlerinin finansmanlarında kullanılmaktadır. KT Katılma Hesapları kar-zarar ortaklığı ile çalışmakta olup, vade tarihinde hesap türüne göre kar payları hesaba geçmekte ve aynı vade seçeneği ile yenilenmektedir. Birikimlerinizi 3 ila 36 aya varan vadelerde değerlendirebilirsiniz. Örneğin, KT Katılım Hesabı’na yatırdığınız 10.000 Euro’luk birikiminiz, diğer müşterilerimizin de birikimleriyle bir araya getirilerek reel sektörde değerlendirilir. Farklı sektörlere yapılan bu yatırımlardan, önceden belirlenen vadelerden sonra elde edilen kardan, bankamıza ait olan masraflar düşülür. Karın geri kalan kısmı banka ve müşteriler arasında önceden belirlenen paylaşım oranına göre pay edilir. K T B an k i l e em l ak , o t o m o b i l veya mobilya gibi ihtiyaçlarımızı nasıl finanse edebiliyoruz? Artık finansman ihtiyaçlarınızı, KT Bank ile İslami prensiplere uygun gerçekleştirebileceksiniz. KT Bireysel Kredinin bilinen kredilerden tek farkı İslami prensiplere uygun ürünleri finanse etmemiz değildir. KT Bank ihtiyacınız olan ürünü doğrudan satıcıdan alır, belirlenen kar payı vade ile yeniden size satar. Taksit süreleri değişken olup imkanlarınıza göre planlanabilir. Örneğin bir otomobil alacaksınız, galeride beğendiğiniz aracın fiyatı ve teknik özellikleriyle KT Bank’a gelmeniz yeterlidir. Burada size bir geri ödeme planı çıkarılarak aylık taksit tutarınız belirlenir. KT Emlak Finansmanının diğer emlak finansmanlarından farkı nedir? KT Bank, gayrimenkul almak isteyenlere finansman imkanı sunmaktadır. KT Emlak Finansmanı’nın temeli İslami -“KT Bank Cari Hesabına aylık herhangi bir ücret ödemeden ve hesabınızda minimum bakiye bulundurma şartı olmadan sahip olabilirsiniz.” -“Video kimlik tanımlama sistemiyle evinizden ya da ofisinizden online bağlanarak KT Bank’ta hesap açabilirsiniz.” -“İhtiyacınız olan ürünü doğrudan satıcıdan alır, kar payı ile yeniden size satarız.” 26 ][ röportaj bankacılık esaslarına dayanmaktadır. İslami bankacılık prensiplerinin yasakladığı faizden dolayı ev alamayan müşterilerimiz KT Bank’ın emlak finansmanlarından faydalanabilirler. Gayrimenkul finansmanında diğer bankalara kıyasla farklı bir yol izlenmektedir. Hayalinizdeki evin kredi onayıyla sonuçlanmasından sonra, sizinle banka arasında hukuki bir ortaklık (GbR-Gesellschaft bürgerlichen Rechts) kurulur. Ortaklık sermaye yatırımıyla doğru orantılıdır. KT Bank müşterileri, bankanın payına düşen kısmı, önceden belirlenmiş olan vadede taksitli ödemeler yaparak satın alabilirler. Satın alınmak istenen emlağın ekspertiz raporlarıyla değer tespiti yapılır. Emlak değerinin %25’inin nakit olarak getirilmesi şarttır. Müşteriler iki farklı finansman modeli arasında imkanlarına göre seçim yapabilirler. Satın almayı öngördükleri emlağın borcunu daha hızlı geri ödemek isteyenler, bir dönemlik emlak finansmanını tercih edebilirler. Önerilen bu finansman modeli 10 yıllık bir vadeden oluşup sabit taksitlidir. Ödenen miktarlar karşılığında mülkün müşteriye bir Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir defada devredilmesinden dolayı “Tek Dönemlik Finansman” olarak adlandırılmaktadır. İkinci alternatif ise biraz daha farklıdır. Bu seçeneğimizde emlak finansmanı 10 yılın üzerinde bir vadeyle sağlanır. Banka bu durumda ödenen taksit miktarlarına göre mülkteki payının tamamını müşteriye tek bir seferde devreder. Ancak kredi kar oranı için sabitlenen vade maksimum 10 yıldır. 10 yıldan sonra müşteriye verilen opsiyon ya da müşteriyle anlaşılan yeni kar oranı ile ikinci kredi periyoduna devam edilir. Havale işlemlerinden kısaca bahseder misiniz? KT Bank AG, Kuveyt Türk Katılım Bankası A.Ş.’nin yüzde 100 iştirakidir. Türkiye ile olan bu güçlü bağ sebebiyle, havalelerinizin hızlıca alıcıya ulaşması mümkündür. Almanya’da bulunan KT Bank hesaplarından ana kuruluşumuz Kuveyt Türk Türkiye hesaplarına veya tersi yapılan havaleleri aynı günde gerçekleştirmekteyiz. Tabii ki Türkiye’deki farklı bankalara da bizimle hızlı bir şekilde havale yapabilirsiniz. KT Bank, Türkiye’ye yapılan havale hizmetini sadece hızlı bir şekilde değil, aynı zamanda çok uygun fiy- Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437 atlarla da sunmaktadır. Ticari müşterilerinize ne gibi hizmetler ve avantajlar sunuyorsunuz? KT Bank ticari müşterileri için de hizmet ve ürünler sunmaktadır. KT Bank’daki ticari hesabınızla günlük banka işlemlerinizi sağlıklı olarak yürütebilirsiniz. KT Bank AG, ticari müşterilerine kısa, orta ve uzun vadeli ihtiyaçlarına göre finansman sağlayabilmektedir. Ticari finansman öncelikle kredibilite onayına tabi olup, onay sonrasında mal alım satımı çerçevesinde gerçekleşir. Bunun yanında ticari gayrimenkul finansmanı da sağlanabilmektedir. KT Bank AG Frankfurt şubesi Schillerstraße 19-25 60313 Frankfurt am Main Şube Müdürü Gürbüz Gündüz Çağrı ve İletişim Merkezi Telefon: 069-25510200 \HQL %. $OWÝQNÕSH +HODO(WYH(WhUQOHUL XXXBMUJOL·QFEF Zaten eleştiri dediğimiz dal, esas itibariyle, iyiyi kötüden ayırma sanatıdır. Niyeti kötü olanın böyle bir işi tam manâsıyla ve hakkıyla yapabilmesi mümkün müdür? Hak nedir? Adalettir. E leştiri olur, olmalıdır. İsabetli eleştiri, hakkaniyetli itiraz, nice yanlıştan dönülmesini sağlar, sağlamıştır. Nihayetinde, göz kendisini göremez. Hata insana mahsustur. Öte yandan, eleştiri denilince aklımıza hep olumsuzluk geliyor, gelmesin. Beğenmek ve teşvik etmek de eleştiriye dâhildir. Eleştiri ile düşmanlığı birbirinden ayıran temel fark, niyettir. İyi ve kötü. Eleştiri adı altında fenalığın her çeşidini gördük, görüyoruz. Bazen maruz kalıyoruz, bazen şahitlik ediyoruz. Şahsi hesaplar, hırslar, ihtiraslar, kıskançlıklar, eleştirinin çıkış noktası olmamalıdır. Olursa, ortaya sağlıksız, hastalıklı metinler çıkar. Eleştirinin amacı yaralamak veya yaranmak değil, onarmaktır. Güzel ve doğru olanı önce görmek, sonra göstermektir. Yıkmanın değil de yapmanın peşinde olmalıyız. Yıkılmadan yapılmaz diyebilirsiniz. Yeniden yapma k için bir binayı yıkabiliriz. Fakat aynı gerekçeyle gönül yıkılmaz. Çünkü “her şey dosya ][ 27 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir gönülde cereyan ediyor.” Kara çalmak, rencide etmek, muteber olanı itibarsızlaştırmaya çalışmak, ölçüsüzlük, hadsizlik ve yalan, eleştirinin değil, düşmanlığın konusudur. Fırsat kollamak, açık aramak, bahane üretmek, uygun zamanı beklemek de öyle. Şunu da söyleyelim: İster siyasetçi olsun, ister edebiyatçı veya gazeteci; eleştiren kişinin kendisini 'üstün insan' olarak görmemesi gerekir. Üstünlük takvadadır. İlim, evvela kendini bilmektir. İlaveten, insaf. Bir de parantez açalım: Biricik özelliği kimseyi ve hiçbir işi beğenmemek olan insanlar var. Gariplik şurada ki, bu özellikleriyle yükseliyorlar, ilerliyorlar. Esasında, hep birlikte bir hakikati unuttuk. O şudur: “İslâm tenkid d e ğ il , t e b li ğ ü z e ri n e d ir . ” ( F e t h i Gemuhluoğlu, Dostluk Üzerine, sayf a 6. ) Hem birbirimizi, hem diğerlerini tenkid etmekten, asli vazifemiz olan tebliğe sıra gelmiyor. Devamı, tekfir. Şu sıralar, birtakım talihsiz İbrahim TENEKECİ Eleştiri Ahlâkı Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437 ibrahim.tenekeci@yenisafak.com.tr yazılar okuyoruz. Burada veya başka yerlerde. Söylemiş olalım: 'Üslup, insanın tâ kendisidir.' Üslubumuz nasılsa, öyleyiz. Ayrıca hatırlatalım: Çoğu zaman insanların bir hayatı olduğunu unutuyoruz. Unutmayalım. *** Yazımızın girişinde 'iyi ve kötü' dedik. İyilik ve kötülük bahsiyle devam edelim. İyilik insanı genç ve güzel gösterir. Dokunaklı kılar. En basit ifadeyle yazalım: İyilikten daha iyi, kötülükten daha kötü bir şey var mıdır? Kötülüğün mazereti çoktur: Geride kalmanın acısı, hakkını alamamanın öfkesi, dışlanmışlık düşüncesi, maksada ulaşamamak endişesi, kaybetmek korkusu, intikam, hased vs. Hak arama iddiasında olanlara dikkat edin. Bunu zalimleşerek yapıyorlarsa, başka bir şeyin peşindeler demektir. İyiliğin gerekçesi / kaynağı ise tektir: Allah'ın rızası. İnsan hayatı kötülük için kısa, iyilik için uzundur. Bu ölçü, düşmanlık ve dostluk için de geçerlidir. İnsan iki şekilde yola çıkar: İyilikten ve kötülükten. Kötülükten hareket edenlerin nereye vardıklarını ve nasıl bir şeye dönüştüklerini her gün görüyoruz. Komşu ülkelerde yahut topraklarımızda. Zaten eleştiri dediğimiz dal, esas itibariyle, iyiyi kötüden ayırma sanatıdır. Niyeti kötü olanın böyle bir işi tam manâsıyla ve hakkıyla yapabilmesi mümkün müdür? Hak nedir? Adalettir. Emeğe hürmet etmeyen, vefa göstermeyen, eleştirmen olabilir mi? Malum: Bıçak, hekimde şifaya, katilde cinayet âletine dönüşür. Söz bitmez… “Eski zaman insanları, söylediklerini yapamamaktan utandıkları için fazla konuşmaktan kaçınmışlardır.” Bu cümle, iki bin beş yüz sene önce kurulmuş. (Konfüçyüs, Avangard Kitap, sayfa 41.) O halde bitsin. Süleyman Çobanoğlu'nun bir sözüyle: “Bizim bugün eksikliğini hissettiğimiz şey, samimiyettir.” İkinci olarak, İslam din dersinin Köln ve kuzeyinde bir çok okulda hala verilmeyişi, mesela bin kişilik okulda 600700 müslüman çocuğunun bulunmasına rağmen din dersinin yürürlüğe konulmamış olması, bu platform bünyesinde ele alındı. Çatı içerisinde bulunan 32 gurubun tümünün oluruyla bakanlıkla valilikle bir dizi görüşmeler yapıldı. Velilerden imzalar toplandı. Bu gün burayada farklı partilerden milletvekilleri de bu günkü toplantımıza katıldı. Onlara da bu talep bir kez daha burada iletilmiş oldu. Üçüncü olarak da bu bölgemizdeki çocuk oyun parklarıyla alakalı konu görüşüldü." Aydın İslami din derslerinin kimler tarafından verileceğine ilişkin de şu ifadelerde bulundu: "Din dersleri için NRW eyaletinde verilmesi için DİTİB, IGMG, İslam Kültür Merkezleri gibi dini kuruluşların da içinde bulunduğu bir danışma kurulu kurulmuştur. Öğretmenlerin icazetini bu danışma kurulu vermektedir. Danışma kurulunun müsaade etmediği bir öğretmen İslam din derslerini verememektedir. Hangi derslerin verileceği de bu danışma kurulu tarafından kararlaştırılmaktadır" dedi. Kuzey Ren Westfalya Eyaletinde İslam Din Dersleri Öğretmen Açığı Başta DİTİB ve IGMG`nin Sunduğu Adaylarla Kapatılacak K öln`de içlerinde dini cemaatların da bulunduğu 32 dernek problem ve sorunların üstesinden gelmek için bir platform oluşturdular. Kuzey Ren Westfalya Eyalatinde tek olan bu yapılanmayla yönetim ve yürütmedeki sıkıntılar giderilmeye çalışılıyor. İsmini `kuvvet`ten alan Almanca "STARK" koyan birliktelik son toplantısını Köln Bulumenberg`de yaklaşık 150 kişilik dernek üyesinin katılımıyla gerçekleştirdi. DİTİB Genel Merkez Yönetim Kurul Üyesi Dr. Hakan Aydın birlikteliğin kuruluş amacı ve çalışmaları hakkında değerlendirmede bulundu. Aydın "bugün Almanya`da birlikte yaşamın kötüye doğru gittiği şu günlerde bölgemizde tam tersi iyiye doğru giden bir çalışmayı müşahede ediyoruz. Bu yönüyle güzel bir gelişmedir, ama malesef her zaman olduğu gibi bu tip gelişmelerin genel medyada yer almadığını görmek üzüntü verici, çünkü genel anlamda medyanın yaptığı birlikte yaşamı zedeler bir noktaya gelmiştir. Bugün burada evlerle alakalı kötü şartların düzeltilmesi gibi konu ilk olarak ele alındı. P Gurbet Mektupları-30 28 ][ özel köşe Hatıralarımızdan, yanlışlarımıza! Bizler, ve büyüklerimiz öksüz çocukların üzülmemesi için, onların yanında babamızı “Baba” diye çağırmayan, çağıramayan çok duygusal çocuklar olarak yaşadık. O çocukluğumuzdaki duygusallığı hiç bir zaman kaybetmeyen şimdiki büyükler olduk. Anlayacağınız kalblerin burulmasına yüreğimiz dayanmıyordu. Sorumluluktan iki gözüm sorumluluktan. Hanımını hep arkadan yürütenlere hep kızardım meğer onun da bir anlamı varmış. Kadınlarımız, analarımız, eşlerimiz, ablalarımız, kızlarımız cümlesi olumlu önceliğe sahip olduğunu evlerin nadide gülleri olduğunu ve nesillerin onların eğitiminde olduğunu zaten biliyorduk. Şimdi tam bir asır önceye gidelim. Balkan, Kafkas, Yemen, Birinci Dünya savaşları günlerine. G Osmanlı orduları cepheden cepheye koşarken, memlekette neredeyse erkek kalmamıştı. Anadolu’da yüzbinlerce dul ve yetim kalmıştı. Giden geri gelmiyordu. Onun yüzünden yaşları 18-20 olan kızları 11-12 yaşlarındaki erkek çocuklarla evlendirmişlerdi. İşte bu yüzden evli olanlar dul kadınlar kocalarını, yetimler babalarını hatırlayıp yürekleri burkulmasın diye erkekler önden hatunlar arkadan yürümüşler. Bu yüzden halâ çocuğunu sevemiyordu babalar. Tabii bu durumlar sonraları, evin babaları tarafından başka şekilde yorumlandı. Zarafet cahilliğe dönüştü. Demekki anlamlar her yöne çekilebiliyormuş. Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Uzaktan iki kişi görüyorsunuz. Bu iki kişi hararetli bir şekilde konuşuyorlar. El kol hareketleri ile iş kızışmış durumda. İçinizden geçiriyorsunuz: Bunlar kapıştı kapışacak. Ama olmuyor. Yani dövüşmüyorlar. Üstelik kucaklaşıyorlar. Demekki neymiş? Gördüklerimiz bile bizi aldatabiliyormuş. Olaylar güzellikler zamanla başka yöne çekilebiliyormuş. M. Salih AYDIN Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437 Dayanılmaz oldu, yıllarca üzeBiz yine de güzel bakalım güzel rime yıkılan, barış hevesime, görelim. Yıkma taze umutları, dokanma nazende güllere be zalim. Yıkma taze umutları! Salih, zalimler şekil değişmiş, Uzaklardan bakıyorum, yıkılan efendi kılığında, evler, akan göz yaşı, Umuda set çektiler, nice boynu Haklı şeytan gösterilmiş, yalancı bükük, çocuğun naaşı, salağında, İnsanız deyip, gücü haklı çıkarBırakın deyip, yutturdular, elinmanın, acılarla yaşayışı, deki oyuncağında, Yıkma taze umutları, dokanma Yıkma taze umutları, dokanma nazende güllere, be zalim. nazende güllere be zalim. Tarif edilmez, manevraların gölgesi, düştü üzerime, Yıkılan umutlara bir sevinç bir Yıkıldı, nice hayaller, ağıtların umut bir tebessüm bir merhameateşi geliyor yüzüme, timizde mi yok. ALMANCA KUR'AN MEALİ Al-Quran Al-Karim Cemiyetlere C Cemiyetler Cemiyetle Cemiyetl Cemiyet Cemiye Cemiy Cemi Cem e vve İşadamlarımıza İşadamları İşadamlarım İİşadamlarımı İşa İşadamla İşadamlarımız İşad İşadamlar İşada İşadam İş İşadaml FFırsat, Fır Fırs Fırsa Fırsat Fı Programlara Gelen ve Programlar Programla Program Programl Progra Gele Progr Gel v Prog Ge G P Pr Pro Almanca Meal il Mea iile Me Almanc M Alman Alma Alm Al A (100 (1 Adet (10 Ad Ade A 25 2250, 250 250,- E Euro) Eu Eur Euro muhtazaf@gmail.com İslamı İsteyen İsteye İstey İste İst İs İ Tanıma Tanım Tanı Tan Ta T İslam Tanımak İsla İsl İİs Verilebilecek Verilebilece Verilebilec Verilebile Verilebil Verilebi Verileb Verile Veril Veri Ver V Misafirlere Ve Misafirler Misafirle Misafirl Misafir Misafi Misaf Misa Mis Mi M Hediye Hediy Hedi Hed He H Güze Güz Gü G En E Güzel P Pa Pak Pake Paket Ha Hal Hali Halin Halind Halinde H A Al Alm İsteyenlere Alma Almak İs İst İste İstey İsteye İsteyen İsteyenl İsteyenle İsteyenler İ Posta Ücretini Biz Karşılıyoruz 13,5x19,5 cm Orta Boy Karton Kapak İki Renk Baskılı Sipariş İçin: info@hayatonline.eu · Handy: 0171-1970212 Bunca acıların içinde vicdanımız mı yok. Hayatı dar edilen milyonlarca insana yaşama gücü verecek hissimizde mi yok. Yokların içinden gelmedik. Bütün olumsuzluklar içinde Rabbimize sığındık ve neleri başardık ve başarmaya devam edeceğiz. Kim ne derse desin barıştan, sevgiden, insana hizmetten vazgeçmeyeceğiz. İnsanın Ademoğlunun kurtuluşu ve bir arada bütün çeşitlilikle yaşanabilirliği bilmeyenlere öğreteceğiz. Yıkmayın taze umutları gelin kendinize düşman, kin, garez aramayın. İnsana sevgi verin, saygı görün. Ah ne bölüşülmeyen dünya imiş, biri gelir öbürü gider, lakin hiç hisse almaz. Gelen gideni aratır, nedir insanların sizlerden çektikleri. Kendinizle barışık olursanız dünya ile de barışık olursunuz. İnsan doğruları yaptıkça iyiye, güzele, doğruya yöneldikçe insan olduğunu anlar, Vesselam. Selam ve dua ile... Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir bulmaca ][ 29 30 ][ haber K Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437 ATİB Darmstadt Emir Sultan Külliyesi Kuruluşunun 40. Yılını Kutladı Program ATİB Hessen Bölge Başuruluşu itibariyle en eski derkanı Ragıb Yazıcı`nın selamlama koneklerden biri olan ATİB nuşmasıyla başladı. Daha sonra 2016 Darmstadt Emir Sultan Külliyesi Unesco Hoca Ahmet Yesevi Yılı olması 40. Yılını şenliklerle kutladı. Çok sayıda hasebiyle ATİB’in düzenlediği paneller siyasi, sanat ve akademik çevreden için Türkiye’den gelen Doç. Dr. Levent davetlilerin katıldığı 40. Yıl kutlamaBayraktar ve eşi Doç. Dr. Fulya Baylarına yoğun ilgi gösterildi. raktar ile din görevlileri de birer seBaşta ATİB Genel Başkanı İhsan lamlama konuşması yaptılar. Öner, ATİB Genel Başkan Yardımcısı Ardından ATİB Genel Başkanı İhsan Harun Kılıç, ATİB Genel Muhasibi AlÖner de yaptığı konuşmada her ayperen Akçay, ATİB Kadınlar Teşkilatı rıntısı düşünülmüş, zengin içeriğiyle Başkanı Hacer Diker, ATİB Hessen beğeni kazanan programa atıfta buBölge Başkanı Ragıb Yazıcı ile çok salunarak bu ve benzeri kültürel çalışyıda sivil kitle kuruluşu temsilcileri, ayrıca Doç. Dr. Levent Bayraktar ve maların önemine dikkat çekti. Koeşi Doç. Dr. Fulya Bayraktar, Evanjelist nuşmasında güncel siyasi meseleleri Kilisesi, CDU, SPD ve Die Linke temde değerlendirdi. ATİB Genel Başkanı silcileri, THM Sanatçısı Ahmet Baydaİhsan Öner konuşmasını 40. Yılını roğlu ile Ozan Yusuf Polatoğlu şölene kutlayan derneğe başarılar dileyerek katılanlar arasındaydı. sonlandırdı. Dört gün süren ve 40. Yıl’a layık ATİB Darmstadt Emir Sultan Külbir program hazırlayan ATİB Darmsliyesi 40. Yıl Kutlaması Türk Halk tadt Emir Sultan Külliyesi başkan ve Müziğinin usta Sanatçısı Ahmet Bayyöneticileri bir yandan Türk Mutfağı’nın daroğlu ve Ozan Yusuf Polatoğlu’nun eşsiz lezzetlerini misafirleriyle buluş- okunduğu, mehter takımının gösteri kurulduğu unutulmaz bir programın okuduğu türküler ve marşlarla devam tururken, bir yandan da türkülerin yaptığı, çocuklara yönelik standların altına imza attılar. etti. Tüm Müşteri ve Dostlarımızın Mübarek Ramazanlarını ve Bayramlarını En Kalbi Dileklerimizle Tebrik Ediyoruz. Ramazan ve Bayram Tüm İnsanlık İçin Huzur ve Barış Getirsin. Asım TOZOĞLU Dipl.- Volkswirt Vorsitzender Lohnsteuerhilfeverein Tican (Krone) e.V. Schwalbacher Str. 58 • D-60326 Frankfurt Tel: 069-731919 • Fax: 069-73997163 • www.tican.eu • tican@gmx.de