S : Î3 13. . 1045 illa sigorta için tatbik edilmez diye bir şey yok. O halde kanuna şöyle bir hüküm koymalı; hiç almazsa ve hiç olmazsa Bakanlar Kurulu ka­ rarı ile bu hükümler, sigorta hükümleri on ki­ şiden âz işçi çalıştıran işyerlerindeki işçilere de teşmil edilmeli. Edilmezse ne olur? Edilmezse iki şey olur; birisi, on kişiden az işçi çalıştıran yerlerde işçiler sigorta haklarından mahrum olur, pek güzel aydınlattı Münir Birsel, amma o kadarla da kalmaz, 15 - 20 kişi çalıştıran yer­ ler kendilerini 9 kişi çalıştıran yerler haline getirmeye başlarlar. Muamele vergisinde görül­ düğü gibi. M. B Î E S E L (izmir) — Çok doğru. V. SABIDAL (Devamla) — Ya. Asıl bu olur, işte. Mademki sigorta mükellefiyeti var, bun­ dan kaçınalım diye derhal işçilerine izin verir­ ler ve 9 kişilik işyeri haline gelirler. Bunu önlemeli. Bunu önlemek için kanuna şöyle bir hüküm koymalı : Bakanlar Kurulu karariyle icabederse bu hükümler 10 kişiden az işçi çalıştıran yerlere de teşmil edilir, demelidir. Ben bir az daha ileri gideceğim. Deniz işçi­ leri; gerçi Denizyolları idaresinin bir kanunu vardır. Fakat sadece Denizyolları idaresine ait­ tir. Havayolları işçileri; tayyare seferlerimiz vardır^ kanunu da yoktur, sadece hususi sigorta­ larla idare ediliyorlar. Hatta ve hatta Toprak Kanunu esas itibariyle aleyhindedir, fakat ola­ bilir ki, beş bin dönüm iki bin dönümden yuka­ rı olan yerlerde tarım işçisi kullanılacaktır. O işçilere de sigorta hakkı vermeliyiz ki, o yer­ lerde Bakanlar Kurulu kararınca bunlar için de sigorta mükellefiyeti ve hakları teşmil olunur diyelim. Bilmem ne derler t Demin arzettim. Gebe bir kadını haber ver­ me hükmüne istinaden işten çıkarırsa dedim. Ya bunu erkek işçilere de yaparsa. Bir adam fabrikasını kapamak istiyor, işçilerine haber veriyor. 15 gün sonra alâkanız kesilecektir. Şimdi işsiz kalan işçiler için işsizlik sigortası yok ki, işten kalma sigortası yok ki. Sigorta haklarından mahrum mu bulunacaktır ? Olabi­ lir ki 15 gün bittikten sonra işçilerden bir çoğu fabrikada bulunurken bir kaza oldiL öldüler, yaralandılar. Sigorta idaresine başvuruyorlar, siz iş dplayısiyle çalışmıyordunuz ki diyecekler­ dir. Acaba bu noksanı Geçici Encümen nasıl karşIladı? , <.<. ^ i r nokta daha arkadaşlar, iş verenin kas- 6 :İ di, kusuru yüzünden bir kaza oldu. Bunun hakkında hüküm var. Borçlar Kanununda umu­ mî hükümler bakidir amma. Buraya şöyle bir hüküm daha konamaz mı? İşçilere bağlanacak olan gündelikler eski aldıklarının yüzde yüzüne iblağ edilebilir diye. Arada ki fark kastın do­ ğurduğu netice içindir, kazaı mahsus patron yapmışsa? Böyle şey olur mu? Bilmem olur mu? Belki de olur. O zaman bir hüküm koy­ malı, ödenekle ücret arasındaki farkı üçüncü bir had olarak iş veren ödemelidir. Mülga İkti­ sat Âli Meclisinin hazırladığı iş kazası tasarısın­ da bu hüküm vardı, o zaman Enis Behiç kâtibi umumî idi. Bu knaunda bunu göremedim. Aca­ ba ne derler? Taksir işçi tarafından olursa, mahrum de­ ğildir, artçılar da mahrum değildir. Kanun kesin bir hüküm koymuştur, diyor ki, bir iş­ çinin kastiyle bir kaza vukua gelirse kastı yapan işçi haklarından mahrum olur. Haklarından mahrum olur amma ölüverirse cenazesini mey­ danda mı bırakalım? Bu adama sen kazayı kas­ ten yaptın diye sigorta idaresi ailesine olsun atıfet yapamaz mı? ölenler için 30 lira veriyor. 30 lirada bunun için versin. Asıl mühimmi ka­ sıttan hiç malûmatı olmıyan işçinin artları, ya­ ni karısı, çocuğu varsa, anası, babası varsa muhtaç ise, kardeşleri varsa, senin annen, se­ nin baban yahut senin kocan senin kardeşin ka­ zayı kasten yapmıştır sen : n hakkın yoktur diye­ cekler. Böyle bir şey olmaz. Kasit zata mah­ sus tur. Bırakınız madem ki atıfkâr bir kanun yapıyoruz, insanî bir kanun yapıyoruz kasti dahi olsa bu kazada işçinin ve hak sahibinin art­ çılarının sigorta haklarını tanıyalım. Bilmem buna ne der arkadaşlar. Bütün bu tasarıdaki hükümlere dikkat et­ tim; kaza olsa yardım ödenek, hastalık olsa yardım ödenek. Arkadaşlar bir yangın sigorta­ sı bile ticari maksatlarla yapılır, itfaiyeye tah­ sisat verir. Yangın olmasın diye. Bu sigorta idaresi de kaza olmasın diye çalışmak mecburi­ yetinde değil midir? Diyecektir ki, işveren yapsın. Hayır işverene bir mükellefiyet vaz edi­ yoruz. Bu mükellefiyetin derecesini isterseniz biraz daha artırmız. Fakat bu iş sigortası idaresini müesseseler için kanunun tâyin ettiği emniyet tedbirlerini almakla mükellef tutalım, kaza ol­ masın diye. Kaza olduktan sonra yardım,' güzel,