S.D.Ü. iLAHiYAT FAKÜLTESİ GÜNÜMÜZ ALEviLiGiNDE EGiTiM ÇALIŞTAYI 29-30 Mayıs 2009 Eğirdir-ISPARTA BİLDİRİLER ve TARTIŞMALAR ISPARTA 2009 S.D.Ü. iLAHiYAT FAKÜLTESi YAYıNLARI NO: 23 BİLİMSEl, TOPLANTlLAR SERİSİ: 9 YAYIN EDITÖRLERİ Prof. Dr. M. Saffet SARIK.AYA- Doç. Dr. M. Necmettin BARDAKÇI Yard. Doç. Dr. A. Yılmaz SOYYER- Dr. Nejdet DURAK ÇÖZÜMLEME Çiğdem E. Önkol-Mustafu Kurui-Kamile Ünlüsoy-B. Bengü Tortul-Azize Uygun-Melek Diklmen-Gölem K. Arat-Sevim Özdemir-Muhammed Özdii-Ali Bulut-Yıldız Demir-Hülya Altunya-Ünal Yerlikay a-H. Tevfik Marulcu-Mustafu İlboğa-Adem Efe KAPAK ve DİZGİ Bada ·ısBN 978-9944-452-37-3 Birinci Baskı Ekim 2009 ISPARTA Yazıların sorumluluğu yazariarına aittir. Kaynak gösterilmek şartıyla iktihas ve atıf şeklinde kullanılabilir. isteme Adresi: S.D.Ü. ilahiyat Fakültesi ISPARTA Tel: =(246) 211 3881 Faks: O(246) 237 ı O 58 BASKI SDÜ Matbaası GünümÜZ Aleviliğinde Eğitim Çalıştayı 29-30 Mayıs 2009 Eğirdir-ISPARTA Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersleri Kaldırılmalıdır Şakir KEÇELr "Küçük çocuğun bir şey ezberlemesi taşa yazılan yazıya benzer ... .... " Hz. Muhammed [S.A.V] 3 Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri sadece Alevl/ Be.ktaşllerle Sünnilerin sorunu değildir. Başka bir anlatımla Türkiye'de sadece bu iki gurup yaşamamakta­ dır. Bırnların dışında laik düşünceden asla vazgeçmeyecek olan Atatürkçüler ve de asla azımsanmayacak miktarda, 4 ateistler de yaşamaktadır bu ülkede ... Çok isabetli bir toplantının yapılmasına öncülük ve ev sahipliği eden Sayın Devlet Bakanlığırmzın yurttaşlaruruzın önemli bir bölümünü ihmal etmesi ve Alevl/ Bektaş! dostların kendilerini dünyanın merkezi olarak görmesi, Fakir' e göre anlaşılır bir tutum değildir. Çünkü bu sorun Alevi veya Sünnileri ilgilendirdiği kadar, AleviSünni olmayanları da ilgilendirir. I-I Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Derslerinin 7- 12 Yaşlarındaki Çocuklara Verilmesi Çocuklarımızın Ruh Sağlığını Bozar ve İyi Bir Yurttaş Olmalarını Engeller. 9-10 yaşındaki [İlk Okul 4. Sınıf] bir çocuğa Allah'tan korkınayı öğretmek 5 veya aynı yaştaki öğrenciye "kıyamet günü kulak/arın, gözlerin ve kalbin ve öteki organların işledik/erin günahları birer birer Tanrı ya anlatacak'' demek, 6 Acaba çocuklarda psikolojik bozukluklara neden olur mu? • 4 6 İnanç Önderi/Araştımıacı Yazar Süyllti'den aktaran: Abdülbiki Gölpınarlı, Hz. Muhammed Ve Hadisleri, Arkın Kitapevi, İstanbul1957, S. 30. Hadis No: 168. İstanbul Üniversitesi Mediko- Sosyal Merkezi 1979 yılında, öğrenciler üzerinde, bir alan araştımıası yapmıştır. Bu araştımıaya göre öğrencilerin % 15.3'ü ateisttir. !2 Eylül'den sonra aynı konuda Ankara Üniversitesi İlahiyar Fak-ültesi bir araştırma yapmış ve öğrenci­ lerin %6 'sının ateist olduğunu saptamıştır. Bakınız: Dr. Mehmet algül ve arkadaşları, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmen Kılavuzu Kitabı, JYIEB Yayınları, .Ankara 2008, s. 50. 5. :Maide Sılresi, 3. ayet açıklanır­ ken. .r\..g.e., s. so, 17. İsra SUresi 36. ayet açıklanırken. 88 Günümüz Aleviliğinde Eğilim Çalışıayı 29-30 Mayıs 2009 Eğirdir-JSPARTA Bu telkin ve terbiye ile yetişen çocuk iyi ahlaklı ve doğal insan olabilir mi? Bu sorulara yanıt vermek için çocuk psikolojisi uzmanlannın birkaç gözlemini bu- raya a.lctarmakta yarar görüyoruz: " .... 3 yaş I O aylık bir erkek çocuk ailenin 'tik' diye tanımladığı bir belirtiden şikayet/e getirildi. Çocuk çok sık aralıklarla içinde bulunduğu faaliyete ara veriyor ve vazi.yet alıp baş eğerek selam veriyordu. Oyun odasında oyuncak dalahım karıştınrken kendisi ile bir süre oyuncaklar hakkında konuşulduhan sonra şöyle bir konuşmaya girildi: Doktor Kiminle beraber bulunmayı seversin? Çocuk Anneannemle Dok-tor Onun yanmda neler yapabilir, neler yapamazsm? Çocuk Yaramazlık yapmamı Doktor Yaramazlıkyapmanı başka Çocuk Allah baba istemez. O tavandadır benim oyunlarımı seyreder istemez. kim istemez? (Bu sırada vaziyet aldı selam verdi.) Doktor Kimi selamlıyorsım? Çocuk Bilmiyorum. Doktor Yoksa Allah babayı mı selamhyorsun? Çocuk Evet. Doktor Selamlamasan ne olur? Çocuk Hemen tiifeği aldı ve 'kimi öldüreyinı' dedi. Doktor Kimi istersen. Çocuk Düşmanları Doktor Belki de Allah babayı öldürmek isterdin? Çocuk Ben istemiyorıtm da düşmanlar onu öldürmek istiyorlar, dedi ve büyük bir zevkle tavana ateş etmeye başladı. Çocukla ilk görüşmede, ritüel bir özellik taşıyan ve durduramadığı bu hareketlerin de, Allah'a kı..7frla duygu ve düşüncesinin neden bir etken olan Allah korkıtsunwz geliştirdiği ortaya ni ceza/andıracağı için kızan çıktı. olduğunu bunu da bilinçdışı Allah'a her firsatta kendisi- çocuk, bu duygusundan korkup, telqfi edebilmek için onu selamlama davranışları geliştirmişti. Aile ile bu 'Allah korkusıl konuşulduğun- 89 Günümüz Aleviliğinde Eğitim Ça!rştayı 29-30 Mayıs 2009 Eğirdir-JSPARTA da dedesinin çocuğun her istenmeyen davranışını istediği ve çok sık dini masallar anlattığı öğrenildi" Allah'tan korkutarak önlemek 7 Bir Başka Olay: " ... Yatılı Kur'an kursuna giden ll yaşında bir erkek çocuk, bayram tatilinde eve gelir. ilk giin ani ve şiddetli bir anksiyete nöbeti (iç sıkıntısı, yerinde duramama, huzursuzluk, bilmediği korku duygusu) başlür'. Aile hiçbir sebep göremez. Yapılan nthsal muayenesinde, elde edilen sonuç istediğini şu: Çocuk sabah babası belirtir. Baba söz verir, fakat giderken çocuk evde ile çarşıya olmadığından inmek onu al- madan gider. Çocuk eve gelip, babasının kendisini beklemediğini görünce, ona öfke duyar fakat belirtmez. Sonra babaya duyulan öfke duygusunun günah olduğu korkusu ile paniğe girer ve anksiyete nöbeti başlar" 8 Üçüncü örnek. "20. yüzyılda insanların yaşantıları ile dinin telkin ettiği yaşantının bağda­ şıp bağdaşmayacağı lıkla ve bağdaştıramayanlarzn dwymlarım (şu olay) büyük bir açık­ ortaya koymaktadır: Yatısız Kur'an kursuna giden 14 yaşmda bir kız çocuk kafasına düşüncelerden 'göz ve bunların uyandırdığı zinasından' korktıtğıJ, korkulardan şikayet/e bu yüzden evde televizyon takılan kötü geldi. Muayenesinde izleyemediği, fakat aklının orada kaldığı, sokakta açık saçık davranışlar gördüğü zamarı suç işlediğinden korktıtğıt, fakat gördüklerini kafasından, landığı anlaşıldı" düşüncesinden alamadığı, bundan da çok suç- 9 Psikologlar, çocuklukta öğrenilen ve zaman zaman da yaşanılan korkuların "büyük bir çoğunluğıt iz bırakmaktadır." "Kişinin yakasım bırakmayan korkularm yüzde yirmi yedisi çocukluktan kalan en hatırlanan' korlı:udandır." 7 ·8 yoğun korkular olup, yüzde 28'i 'ilk demektedir. Atatiitk'ün 100. Doğum Yılında, Türkiye 1. Din Eğitimi Semineri, İlihiyat Vakfi Yayınlao, Mualla Öztürk Tebliği, Ankara, s. 208-209. Ayru kitapta yer alan Prof. Dr. Atalay Yörükoğlu tebliği A.g.e., Mualla Öztürk Tebliği, s. 209. A.g.e., Mualla Öztürk Tebliği, s. 209 ve 210. Tebliği sunan Dr. mualla Öztürk tebliğini şu sözlerle bağlıyor. '~ .. Okiiiiarda dil! eğitillli ılfrilecekse çomklam; Al!ah'ım seı'f1n, kon!)'all boigiirel!, qji:dm, cezadal! çok ödii!lmdiren, bir varlık o/anık tamtzlmast /le kolllllll/ll bıt )'allll/111 etkili biçimde eJimmesi gerekmektedir. B:mmı )'till!llda eğitim, çağm kaçmılmq)'amk gerçrklni11e, imallfanil )'afalltzsma 1!)'!!,1111 olmalı. " 90 Günümüz Aleviliğinde Eğitim Ça/ıştayı 29-30 Mayıs 2009 Eğirdir-ISPARTA İşte bir örnek daha;"(...) "Yapışkan korkuların yaygın hastalık,boğulma büyük kısmı hayvanlardan korkma şeklinde görülüyor. gibi vücuda zarar veren tehlikeler bunu izliyor. güçler, karanlık ve yalnızlık korkuları üçüncü sırayı alıyor" "... din eğitimi ile birlikte gelişen, ölüm ve cehennem ateşi tehdidi şeklinde (belki bugün bile vardır). Günahlarının karşılığı olarak cehenneme gideceğini duyan çocuk, dışm·ıda karanlığa bırakılmış gibidir. Cehennem, kurtuluşu, kaçışı olmayan, ana-babanın elinin ererneyeceği kadar uzakta (ana-baba zaten cennete giderler, cennetle cehennem arasında kimsenin aşamayacağı uçurum vardır) ve bir çocuğun hayal edebileceği korkuların en biiyüğünü yaratabilecek nitelikte bir yerdir. Eğer büyükleri, böyle bir yerin var olduğunu kendisine söylemişlerse, çocuğım korkusu büsbütün boş hayale de dayanmamalı:tadır" 11 göriilen bir bıralalma Doğaüstü 10 "Eğer korkusu daha bir çocuk, kendisini, vardı bırakılmış hissediyorsa, daki boşluğu hayalgücü ile tamamlamak eğilimindedir" Bizim Din Kültürü kitaplan, gelişme odunu insan olan cehennemİ anlatınaktadır. diğer insanlarla arasın­ 12 çağını tamamlamamış çocuklanmıza, Bu yapışkan, yani asla silinmeyecek olan korku onlarda psikolojik bunalım­ lar yaratınaz mı? Korku içinde kıvranan bu çocuk büyüyünce, nasıl sosyal bir varlı.l< olur? Korku içinde yaşayan çocuklanmız büyüyünce, insanlan, doğayı, hatta kendisini sevebilir mi? A. Din Kültürü Dersleri Anlak (Zek:a) Gelişimi açısından d sakıncalıdır. tiği İsviçreli Piaget çocuğıın zihinsel gelişimi konusunda tüm dünyanın kabul etbir btoritedir. Piaget'e göre çocuk zekası somuttan soyuta göre gelişim gösterir. Bilindiği üzere, dinsel kavrarnların tamamı, somut olmayıp soyut kavramlardır. Yani bu kavramlar gündelik yaşamda elle tutulmaz, gözle görülmez hatta varlıklan bile hissedilmez kavrarnlardır. 10 11 12 Arthur T. Jersild, Çocuk Psikolojisi, Türkçeye çeviren Gül<>eren Günçe, .Ankara Üniversitesi Eğitimi Fakültesi Yayınlan, Ank<ı.ı:a 1974, s. 383-384. Siyah harfler bize aittir. A.g.e., s; 387-388. A.g.e., s. 388. 91 Günümüz Aleviliğinde Eğitim Çalıştayı 29-30 Mayıs 2009 Eğirdir-ISPARTA Piaget'e göre din eğitimi somut düşünme döneminde [yani 0-12 yaş arasın­ da] verilemez. Acaba neden verilemez? " ...... dünyaya gelen insan yavrusu 0-7 yaş mine/edir. Yaşamı organları duyu ile tanımaya arasında ve duyusal- motor döne- anlamiandırmaya çalışır. ..... Gözünün önündeki nesneyi betimlemekte güçlük çeken bu dönemde dinle ilgili olgu ve olayları anlamlandıramaz. mediği Bu nedenle de anlamlandıramaclığı, düşüne- için kendisini kötü hisseder ...... Bir çok çocuk; bu dönemlerini yaptıkları ve yetişkinlerden olwnlu clönüt atamadıkları her davranışlarının bedelini ağır ödeyeceklerini duyumsadıkları yoğun bir korku içinde geçirir/er. dan üstünde cezalandırılmak", dönüştürülmek", " cehennemele cayır cayır yanmak", "Şeytan şekilde tarafin- "Allah tarafindan taşa "Allah tarafindan sevilmemek" bunlardan bazılarıdır. Hiç kimse- nin çocuğa bu duygulan yaşatmaya hakkı olmamalıdır ....." Çocuk 7-11 yaş arasmda somut usta/aşmıştır. Arrıa bu somutlama işlemler Ç(Jğunlukla dönemine/edir. Sıniflama yapmada somut olgu ve olaylar üzerindedir. Basit soyutlamaları anlayabilir, ama bu soyutkımanın karşılğı olması gerekir ..... . bu yaşta verilmemesi gerekeYf ama verilen elin eğitimi, yönetir çocuğu .... eğitim lığının kökleri ele, dinsel Bizim anlayamadığını ezberlemeye sistemimizdeki temel problem olan ezbereilik hasta- eğitimle başladığını düşünüyontm. Çünkü, o eğitim süre- dnde, insan bilmediği bir elilde olanı, anlayamadığı için ezberlemeye çalışır. Somut işlemler döneminde elin eğitimi üzerinde düşünüZebilen birey, din gibi soyutım verilmemelidir. Bu dönemele somut olgu ve olaylar soyutlaması bir olguyu anlamlandı­ ramaz. SOYUT İŞLEMLER DÖNEMİ PİAGET'E GÖRE 11-12 yaşından itibaren, 13 yanı. ergen l"kl ı e başlar" Piaget ll- 12 yaşından itibaren İSTEGE BAGLI OLARAK DiN EGİTİMİ VERİLMESİNDE BİR SAKINCA GÖRMEMEKTEDİR. Hemen çocuk salıibi her aydının okuduğu Prof. Dr. Atalay 11- 12 yaştan önce din eğitimi verilmesinin şiddetle karşısındadır. 13 Yöıükoğlu'da 14 Afyon Kocatepe Ünversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Göievlisi Mehmet YAPICI'dan al-ı:aolrrıışnr. ıı Pmf. DI. .At:ılay Yörukoğlu, Çocuk Ruh Sağlığı, Türkiye İş Bankası Yayınlan, .Ankam 1980, s.170vd. 92 Günümüz Aleviliğinde Eğitim Çalıştayı29-30 Mayıs 2009 Eğirdir-ISPARTA 600-700 yıldan bu yana [Cumhuriyet dönemi Tür~ye'si ve Atatürk dönemi hariç] halkırun çoğunluğu Müslüman olan ülkelerden, insanlığa ve onu yücelten uygarlığa katkıda bulunmuş insan sayısı, parmakla sayılacak kadardır. Bu tür ülkelerden yetişen kendisine "allame" sıfatı verilen insanlar İslamın ilk üç yüz yılında yetişen bilginierin kötü bir kopyacısından başka bir şey değildir. Üstelik bunların bazıları da, hicretin 3. yüzyılına dek yazılmış yapıtları, kendi kalemlerinden çıkmış gibi, okuyucuya sunma açıkgözlülüğünü gösterebilmişlerdir. Acaba bu kısırlığın sebebi nedir? Bunun en önemli sebebi, çocukların ezberci, şüpheciliği ve araştırmacılığı yasaklayan, deneme sınama ve doğrularna yöntemine önem vermeyen eğitimdir. Bilindiği üzere, çocukların zeka gelişimi 0-17 yaşları arasında sağla.nıt. Türkiye'de on sekiz yaş reşit olma yaşıdır. Çocuklar, 0-12, 13 yaşlar arasında, fark ve temyiz gücüne [erginliğe] sahip olamadıklarından, en ağır suçları işleseler bile ya cezalandı­ nlmamakta yada hükınolunan cezalardan olağanüstü indirimler yapılmaktadır. Bu yaşlar arasındaki çocuğa; Sübhaneke duası, 15 İhlas Süresi, 16 Kevser Süresi, Fatiha Süresi, 17 Rabbenii Atina duası 18 Kunut duaları 19 ve Fil Suresi 20 ezberletınek onun yaratıcılığını köreltınektedir. Çünkü bilim adamları bu konuda şunlan söylemektedir: "Eğer zihinsel eğitimin amacı, belleği tzka basa doldurmak yerine, için zekayı (anlağı) geliştirmekse, eğer hazırlanan olmak gibi bir suç işleme/ı.rtedir" "Çocuğun yapmasına amaç yalnız üretmek değil, zihni insanlar yetiştirmekse, geleneksel eğitim, ciddi bir keşifler eksildiğe sahip 21 önünde bir deney, bir gösteri yapmak ve çocuğun bunu bizzat izin vermemek, eylemle sağlanan bilgiye olanak bırakmamak, böylece de bilginin hem bilgi değerini, hem de yetiştirme değerini yadsımalı.7ır [ J. Piaget'ten aktarılmıştır] ll ıs ıs ı9 Milli Eğitim Bakanlığı Müfredat Prognımı, İlkokul Dördüncü Sınıf 1. Ünite. İlkokul Dördüncü sınıf 2. Ünite. İlkoh.-ul Dördüncün sınıf 3. Ünite. İlkok-ul DördÖncün sınıf 4. Ünite. İlkokul Beşinci sınıf 1. Ünite, İlkoh.-ul Beşinci sınıf 3. ünite, İlkokul Beşinci sınıf 4. ünite. 2ıı J. t6 17 ~ı Pmget, Science of Education and the Psychology of Child, New Yoı:k, Orion Press 1970, s. 5l'den alttaran Doç. Dr. Gülseren Günçe, Çocukta Zihin Gelişimi, Baylan lVIatbaası,Ankara, s. 1643-165. A.g.e., s. 165. 93 Günümüz Aleviliğinde Eğitim Çalışlayı 29-30 Mayıs 2009 Eğirdir-ISPARTA Hem vahşete son veren İslam dini ve hem de çağdaş hukuk devleti, kişi­ ye kendisini ve yakmlannı öldürme veya akıl hastası olma hakkı veımemiştir. Devlet bu sakinealı sonuçların oluşmaması için önlem almakla yükümlüdür. 22 Bu nedenle Fak:lr 12-13 yaşiara değin din eğitimi verilmemesi gerektiği kanısındayım. O yüzden de, Temel eğitimden din dersleri kaldırılmalıdır. I-ll. Bu Dersler Kaldırılrnıyor ise Zorunlu Olmamalıdır. Çünkü İslam Dini, zorunluluğu değil, tebliği buyurmaktadır. İslam dini bir barış dinidir. Şüphesiz her din ve hatta her ideoloji gibi İslam dini de, tüm insanların kendisinden olmalarını, yani Müslüman olmalarmı istemiştir. Ama o kendisinin cebirle, şiddetle masını buyurmuştur. İşte birkaç örnek: yayılmasını değil, tebliğ esası ile yayıl­ 3. Al-i İmrfuı Sılresi 20. ayetinin son bölümünde şunlar buyurulmaktadır; .... Unutma ki senin görevin sadece fnesqj i/etmektir. Zira Allah yarattıklarını[n kalple! rindeki her şeyi] görür". 5. Maide Sılresi 67. ayetinde ise, şu buyruk yer almıştır: "Ey yüce Elçi! Rabbinden sana indiriZeni tebliğ et .... " Aynı sılrenİı). 92. iiye!inde de, " ...... Bizim elçimizin görevi [ kendisine emanet edilen] mesajı apaçık tebliğ etmekten ibarettir" denilmektedir. 6. En'am Sılresi 107. ay,etin sözleri de aynı doğnıltudadır: "Eğer Allah di- lemiş olsaydı onlar O 'ndan başka hiçbir şe;ye İlah/ık yakıştırmazlardı. Biz seni onla- rm bekçisi yapmadık ve sen onların yaptıklarmdan da sonunlu değilsin". 13. Ra' d Sılresi 40. ayetinin son bölümü daha açık ve kesin buyruk vermektedir: " ......Sana düşen ancak mesajı tebliğ etmek, duyurmaktır. Hesabı görn~ek ise, bize aittir". Artırılması olanaklı olan bu Tarırı buyrukları, İslam'ın barışı esas aldığını ve zorunluluğu ret ettiğini göstermektedir. Kur'an-ı Kerim'de 2. Bakara Sılresi 256. ayetinde "dinde zorlama olmadığı" ifade edilirken, aynı konu Kafirün suresinde şu sözlerle yinelenrnektedir: :!2 Bilindiği üzere İslam fıkıhı intihar edenlerin cenaze namazının kılınamayacağını buyurur. 94 Günümüz Aleviliğinde Eğitim Çalıştayı29-30 Mayıs " (1) Diyesiniz ki: " K(ijirler, karanlıkta tapmam ben, asla, zinharfi (3)Tapanlar tapıcı değilim sizin taptığınıza./ dininiz size, dinim de bana derim" (5) değilsiniz, 2009 Eğirdir-JSPARTA taptıklarımza, kalanlar? (2) O siz benim Tapıcı değilsiniz siz taptığıma,/ tapfığuna (4) Ben benim!/ Sizin 23 Sayfalarca artırılması olanaklı ilam buyruklar, İslam'ın din eğitiminde, propaganda ve telkininde zorlama bulunmadığını karutlamaktadır. Bunca Tanrı buyruğuna karşın neden zorunlu din eğitimi? I-ID Zorunlu Din Eğitimi Tabi'i Hukuk Kurallarına aykındır. Bu nedenle Böyle Bir Uygulama Avrupa İnsan Haklan Mahkemesince İptal Edilir. İnanç özgürlüğünü düzenleyip güvence altına alan ve ortak insanlık hukukuna kaynaklık eden, uluslararası hukuk düzenlemelerini; yani tabii hukukun kaynaklarını, tarih sırası ile, şöyle sıralarız: 12 Haziran 1776 tarihli Viıjinya insan hakları bildirisinin 16. maddesi. Fransız insan ve yuıttaşlık hakları bildirisinin 1O. maddesi. 1948 İnsan hakları evrensel bildirgesinin 26. maddesinin üçüncü fikrası. 20 Kasım 1959 tarihli çocuk hakları bildirgesinin ilke başlığını taşıyan bölüınü. 1960 tarihli eğitimde ayruncılığa karşı sözleşmesinin 18/4 fikrası 1966 tarihli kişisel ve siyasal haklar uluslar arası sözleşmesinin beşinci maddesi. 1981 tarihli din yada inapea dayalı her türlü hoşgörüsüzlük ve ayrımcıltğın kaldırılması bildirgesinin 5. maddesi Bu sözleşmeler, Avrupa insan Hakları Sözleşmesi ile de desteklenınektedir. Birer birer saydığımız uluslar arası hukuk metinlerinin ortak özelliği şudur: -"Devletler ve topluluklar. cocuğun anne. baba yada yasal velisinin L-rnini almadan çocuğa dinsel eğitim verilemez [ve de din eğitimi zorunlu olamaz]". Uluslararası ısrar hukukun bunca açık buyruğuna karşın zonınlu din eğitiminde etmek, " olmayacak duaya amin demek"ten başka bir şey değildir. Çünkü bu her düzenleme ulusal yargı veya uluslar arası yargı tarafindan iptal doğnıltudaki 23 lGfiııln Suresi 1-6. iivederi. M'l!lZtliTİ Meiil . Bakınız: Doc. Dr. Bedri Noyan Dedebaba . 95 . Kur'an-ı Kerim Günümüz Aleviliğinde Eğitim Çalışlayı 29-30 Mayıs 2009 Eğirdir-ISPARTA edilecektir. Bu iptal ise, hem devletimizi ve hem de zorunluluğu savunan din adamlamu müşküJ durumda bırakacaktır. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Birlikte İşlenebilir mi? Kitaplarında, Alevilik/ Bektaşilikle Sünnllik, Bazılan Aleviliği şöyle tammlamaktadırlar: "Eğer Alevf/ik Hz. Aif'yi sevmekse biz de Aleviyiz". Şüphesiz Veliler Şillu Hz. All'nin Alevllikte üstün bir yeri vardır. Onını yol ve soy eviadı Pir Sultan Abdal'ın anlatımıyla: "Alf sevilmez mil Deli misin sen ?" yada " Derdim var deyip te gene ağlarsznl Aif'yi sevenin derdi mi olur?1 Derdinden şikayet kime edersin/ Aif'yi sevenin derdi mi alın·?" 24 Ama, insanlığın en yüce evlatlarından biri olan Ali, asla bir put değildir. Hz. All'yi sevmek demek; O'nını yolunu sevmek ve bu yola sıla.ca sanlmak demektir. Peki nedir AllYolu ?: Hz. Ali bir dörtlüğünde [rubaisinde], Hz. Muhammed'in; "Neftini bilen Rabb 'ını da bilir " buyruğuncıall hareketle, yolunu şöyle tannnlamıştır: " Derman sende fakat senin haberin yok/ Derdin senden fakat sen gönnüyorsun/ Kendini küçücük bir beden sanryorsun, 1 oysa koskoca alem dürülmüş içinde senin, 1 Öylesine apaçık, apaydın bir kitapsın ki,/ Gizli şeyler onım harfleri ile meydana çıkmada, 1 dışarıya bir ihtiyacın yok senin/ Gönlünde yazılmış yazılar, her şeyden haber verir sana". On ikinci yüz yıldan sonra Bektaşilik adını alan All yandaşlığı [yani Alevilik]; insanı dört kapı kırk makamdan geçirir ve Evrenin En Büyük Sevgilisi ile buluşturur. ğı, Hadis-i Kudsi'nin anlatımı ile, Yüceler Yücesi Sevgili Aşık'ın "gözü, kulakolu olur". İşte budur Bektaşilik! Alevilik ... Bir insanın Alevi, öteki adı ile Bektaşi olabilinesi ise, terki terk etmesi ile olanaklıdır. Nedir Terki terk etmek? 24 .Ali Haydar Avcı, Osmanlı Gizli Tarihinde Pir Sultan Abdal, Nokta kitap İsranbul2006, s.700. 96 Yayınları, Günümüz Aleviliğinde Eğitim Çalışıayı 29-30 Mayıs 2009 Eğirdir-ISPARTA Bu soruya bu Fakir değil Kutbq'l-Aktab diye anılan ünlü İslam Mutasavvıfı EbU Said-i Ebu'l- Hayr adına yazılan Esn1ru 't-Tevhfd Fi Makaldtı 'ş-Şeyh adlı kitap yanıt versin: " ..... Su kenarında bir mescide inip abdest aldık ve iki rekat namaz kıldık İhtiyar bize yemek getirdi. Yemegi yedikterı sonra ihtiyar kasap sordu: Bir sonun var cevap verecek biri var mı içinizde? Beni işaret ettiler. İhtiyar sordu: Kulluğun şartı nedir? Ücretle amel etmenin şartı nedir? Aradaki fark nedir? Biz bu sornya şeriat ilmine göre cevap verdik İhtiyar sordu başka diyeceğin var mı? [ Tarikata ve meşayihin sözleri ile cevap verdim. Yine: Başka söyleyecek bir sözün var mı, dedi.) Biz ise susmuşluk ve ona baA7Jlorduk İhtiyar, lıeybetli bir şekilde bize dönüp, Bana o mutallakadan [boşanmış kadından] söz etme dedi. Şunu anlatmak istemişti: Sen zahir ilmini (şeriatı) boşamış bulunuyorsun. Sana soru sorunca önce şeriata göre cevap verdin. O i/ini boşadığına 25 göre bir daha ona dönme". 26 Terki terk etme:yi böyle anlatıyor ," Medrese ve minare viran olmadan/ Şu kalenderilik işi marnur olamaz/ İman küfür, küfiir de iman olmadan/ Hiçbir kul ger27 çek Müslüman olamaz" diyen Ebu'l- Hayr ... Tırnak içinde sunduğumuz sözleri, şeriatı geçemeyen öğrenciye anlatmak hem doğru değil ve hem de olanaklı değildir. Çünkü bunu anlattığımız anda o çocuğu dinden uzaklaştırmış oluruz. Oysa amacmuz ona İslfunı öğretmek ve benimsetmektir. Kaldı ki bu sözleri herkese açmak ta İslfun kurallarına aykırıdır. Çünkü dirılıniz" emanetin ehline ve1~ilmesi gerektiğinf' buyurmak.tadır. Bu nedenle bir kitapta hem . Aleviliğin ve hem de Sünniliğin anlatılması hem sakıncalı ve hem de olanaksızdır. Ama Aleviliği Hz. Ali ve Ehl-i Beyt sevgisi ile sınırlıyorsanız sorun yoktur. O zaman aynı kitapt.a hem AleVıliği ve hem de Sünniliği anlatabilirsiniz. Ama Aleviliğin böyle tanımlanması Alevileri çok çok rahatsız edecektir. Al evliBektaşi inançlı olan öğrenciler için ayrı bir kitap yazılamaz mı? Şüp­ hesiz böyle bir kitap yazılır. Ama bu kitap çağlar boyunca kardeşçe yaşamış halkı­ mızın çocuklarını böler ve sürtüşmelere neden olur. 25 1r. 27 Anadolu'da bir söz varclır: Boşan!Jllf k.admm toplfğtma bile bakı!J1Jaz Muhammed İbn Münewer, Tevhidin Sırlan, Türkçeye Çeviren Süleyman Uludağ, Kabalcı Yavınevi, İstanbul2003, s. 71. Suhanan-; Menzum-ı Ebu Said-i Ebu'l- Hayr, Talıran 1334, s.4'den aktaran: Muhammed İbn Müncrver, s. 29. 97 Günılmüz Aleviliğinde Eğitim Çalıştayı 29-30 Mayıs 2009 Eğirdir-ISPARTA IV- Çözüm Nedir? Fakire göre sorun üç şekilde çözümlenebilir. Bunlan şu şekilde sıralayabiliriz: Öğrenciler lise 1. sınıfina değin Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerini görmezler. Bu ders lise birden itibaren, isteyenlere verilebilir. Bunda hiçbir sakınca yoktur. Lise ikinci sınıflannda, Felsefe dersleri içinde, İslam tasavvu:funu da öğre­ nirler. Tasawufu kavrayan öğrenci hem Alevilik/Bektaşllği ve hem de Sünrılliği en iyi şekilde öğrenir ve özümser. Geçmişte liselerde felsefe dersleri vardı. Bu gün de çağdaş bütün toplumlar- da bu dersler okutulımıktadır. Öğrencilere lise birinci, ikinci ve üçüncü sınıflarda felsefe dersleri okutulınalı ve bu derslerin içinde İslam Tasawufu ve İslam'ın tasav- vufi yorumu olan Bektaşilik/ Alevilik inanç ayrıını yapılmaksızın tüm öğrencilere öğretilir. Faldr'i dirıleme zalımetine katlandığınız ederim. 98 için de sizlere ayrı ayrı teşekkür