Her bid’atın dalalet olduğunun delilleri şunlardır; Bid’at, örneksiz, numunesiz bir şeyi icad etmek, var etmek demektir. Bu tarife örnek olarak Allahazze ve celle kitabında şöyle buyuruyor: “O göklerle yerin yaratanıdır bir şeyin olmasını istedi mi ona ‘ol’ der oda hemen oluverir.” | Bakara 117 “De ki: Ben Nebi’lerden ilk değilim. Bana ve size ne yapacağını da bilmiyorum. Ben ancak bana vahyolunana uyuyorum. Ben bir uyarıcıdan başka bir fert değilim.” | Ahkaf 9 Hidayet yolundan sapma sebeplerinden biri olarak kabul edilen bid’atlar konusunda Resulullahaleyhissalatu vesselam: “Şüphesiz ki sözün en doğrusu Allah‘ın kitabıdır ve yolların en güzeli de Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in yoludur ve işlerin en şerlisi sonradan çıkarılanlardır ve her sonradan çıkarılan bid’attır ve her bid’at dalâlettir ve her dalâlet de ateştedir.” | Bunu, Ahmed (3/319 ve 371), Müslim (2/592), Nesâî (3/188), İbni Mace (45), Beyhakî (3/213)’te “sahih” olarak tahric etmişlerdir. “Hakikat şu ki kim benden sonra terk edilmiş bir sünnetimi ihya ederse, onunla amel eden herkesin ecri kadar o kimseye sevap verilir, hem de onların sevabından hiçbir şey eksilmeden. Kim deAllah’ın ve Rasulünün rızasına uygun düşmeyen bir dalalet bid’atı icad ederse onunla amel eden insanların günahları kadar o kimseye günah yükletilir, hem de günahlarından hiç bir şey eskitilmeden.” | Tirmizi, Müslim, Ebu Davud “Dinimizde olmayan herhangi bir şeyi uyduranın ortaya koyduğu merduttur ve her bid’at sapıklıktır” buyurmuştur.” | Müslim 592, İbni Mace Mukaddime 2 Arapçada bid’at kelimesi “ ”ب د غkökünden gelir. ٌبَدْع olmaksızın meydana getirmektir. bir şeyi modeli ve benzeri Bu dosya www.tevhidvesirk.com sitesinden indirilmiştir. Yine Kuran’ı Kerim’de: “Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam’ı beğendim” | Maide 3 Ayetinde de denildiği gibi Peygamberin hayatında İslam dini kemale ermiştir. Dolayısıyla, Resulullah’dan sonra dinde ihdas edilen her şey bid’at mefhumu içerisine girer. Ve Allah Resulü açık açık “Her bid’at dalalettir” derken kimse bunu “iyi ve kötü” diye ayıramaz. Sahabe, Tabiin ve Selef İmamların’dan bu konu da sözler: Abdullâh İbn Abbâs radıyallahu anh dedi ki: “ Allah indinde en çirkin işler, din adına sonradan ortaya çıkarılmış bid’at’lerdir.“ | Beyhaki: Sünenü’l Kübra: 316/4 Abdullah b. Ömer radıyallahu anh dedi ki: “İnsanlar onu güzel görseler dahi, her bid’at dalâlettir.” | El-Lâlekâî; “Ehl-i Sünnet vel-Cemaat İtikâdının Esasları Şerhi”nde rivâyet etmiştir. Abdullah ibn Mes’ud radıyallahu anh dedi ki: “Sizden öncekilere tâbi olun, din de yeni şeyler icad etmeyin. Bu size yeter, zira bütün bid’atler dalâlettir.” | Taberani Kebir: 8636 – Darimi: 1.cilt/211 Süfyanu’s – Sevrî rahimehullah dedi ki: “Bid’at iblise günahdan daha sevimlidir, zira günahdan tevbe edilir ama bid’attan tevbe edilmez.“ | Ebu Nuaym Hilye: 7.c 26.s – Beğavİ Şerhu’s Sünne: 1.c 216.s Bu dosya www.tevhidvesirk.com sitesinden indirilmiştir. İmam Malik b. Enes rahimehullah dedi ki; “Kim İslam’da yeni bir şey çıkarıp onu güzel görürse o, Muhammed aleyhissalatu vesselamın risalete ihanet ettiğini iddia etmiş olur. Çünkü Allah Teala şöyle buyuruyor; “Bugün size dininizi ikmal ettim ve üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve din olarak sizin için İslam’ı seçtim” Öyleyse o gün dinden olmayan hiçbir şey bugün de dinden olamaz.” | el-İ’tisâm, 1/64-65 Ahmed bin Hanbel rahimehullah dedi ki: “Bize göre sünnetin aslı, Resulullah aleyhissalatu vesselam ve onun ashabının takip ettiği o yola bağlı kalmaktır. Onnların yolundan gitmek ve bid’atları terk etmektir. Çünkü bütün bid’atler sapıklıktır.” | İmam Lalekai: Şerhu Usulü’s Sunne İbn-i Hacer rahimehullah dedi ki: “Bütün bid’atler dalâlettir” sözü, hem lafız hem de manâ açısından çok önemli bir şer’î kaidedir. Bu ifadenin lafız yönü şu demektir: Şunun hükmü bid’attir ve her bid’at da dalâlettir. Dolayısıyla bu, dinden olamaz; zira dine ait her şey hidayettir. O halde sözü edilen hükmün bid’at olduğu sabit olursa, o iki şey yani lafız ve manâ da geçerli olur. | Fethu’l Bari: 13/254 Kur’an, Sünnet ve Selef-sahabe,tabiin ve sonra gelenler-’ten gelen delillere göre bid’atın her türlüsü dalalettir. Fakat yine de “iyi bi’dat, kötü bid’at” diye ayıran insanların söylediklerine bir göz atalım. Güzel ve Çirkin bid’at var diyenlerin delillerine cevap 1- Öncelikle “bid’at” olan şeyden hayır beklemek ve cevabı; Abdullah bin Mes’ud radıyallahu anh “bid’at” üzere olan bir topluma uğramış ve onları uyarmıştı, bunun üzerine o toplum “Vallahi biz bununla sadece hayır Bu dosya www.tevhidvesirk.com sitesinden indirilmiştir. bekleriz” demişlerdi. İlim yüklü sahabeAbdullah bin Mes’ud radıyallahu anh da dedi ki; “Hayrı isteyen niceleri vardır ki onu hiç elde edemezler” | Darimi 1/23/210 “Kim bizim bu dinimizde ondan olmayan bir şey ortaya çıkarırsa, o şey kabul edilmez.” | Buhari, Sulh 5; Müslim, Akdiye 17,18. Ayrıca bk. İbni Mace, Mukaddime 2 2- İkinci delilleri ise “Kim İslam dinin de güzel bir şey başlatırsa..” diye devam eden sahih hadisidir. “Kim İslâm dininde güzel bir sünnet başlatırsa, bu güzel işten dolayı kendisine sevap verilir. Ayrıca kendisinden sonra bu sünnetle amel edenlerin sevabı kadar da kendisine sevap yazılır; bu, diğerlerinin sevabından da bir şey eksiltmez. Kim de İslâm dininde kötü bir sünnet başlatırsa, kendisine hem kendi günahı hem de o işle amel edenlerin günahı kadar günah yazılır ve bu diğerlerinin günahından da bir şey eksiltmez” | Müslim: 3.cilt 1017 Hadisi direk kaynağından okuyanlar bunun neden söylendiğini bilirler. Burada meşrû kılınan sadakadan bahsedilmektedir. Yani, şeriatın meşru kıldığı sadaka olayına öncülük eden bir insana övgüden bahsetmektedir. Zira hadisin evveli vardır ve işte hadisin aynı ravi tarafından olayın başlangıcı ve anlatılışı böyle gelmektedir; Cerir b. Abdullah radıyallahu anh şöyle demiştir, Peygamber aleyhissalatu vesselam hutbesi esnasında bizleri sadaka vermeye teşvik etti. Ama insanlar bu konuyu biraz ağırdan aldılar. Bunun üzerine Peygamber’in yüzünde kızgınlık ifadesi belirdi. Ensardan birisinin bir kese getirmesi üzerine insanlar da ona uydular. Öyle ki, onun yüzünde sevinç görüldü ve sonra şöyle buyurdu: Kim güzel bir sünnet başlatırsa…” | Bu, Darimi’nin lafzıdır: 1/141 – Müslim ise, 3/1017 numaralı hadis de daha uzun olarak zikretmiştir. Dikkat edilmesi gereken bir usül vardır ki; Allah Resulü aleyhissalatu vesselam asla kendi sözüne çelişir başka bir söz söylemez, zira “O heva hevesinden konuşmaz, ancak vahiy olanı söyler” ayeti buna delildir. Hal böyleyken Allah Resulü hem “tüm bid’atlar dalalettir” diyip, hem de “Her kim İslam da güzel bir iş başlatırsa..” diyerek çakışan iki Bu dosya www.tevhidvesirk.com sitesinden indirilmiştir. söz söylemez. Ve yine dikkat edilmesi gerekir ki; Allah Resulü “kim güzel bir sünnet başlatırsa..” demiştir, yani sünnet zaten İslam da ola bir şeydir ve Allah Resulü “kim güzel bir bid’at çıkarırsa” dememiştir. İbn Useymin rahimehullah dedi ki: Bu hadiste “İslâm’da..” denmiştir, bid’atler ise bilindiği gibiİslâm’dan değildir. Ayrıca Allah Resulü aleyhissalatu vesselam “hasene” yani “güzel” sıfatını kullanmıştır, bid’at için ise “çirkin” demiştir, güzel değildir.” | El-İbda’: 20. sayfa Ek olarak: Hadis de geçen “men senne” ifadesi İslam da olup da, ihya edilmesi azalmış ve unutulmuş şeyler için kullanılır, hadis de ise bunu tekrar canlandıran için o sözler söylenmiştir. 3- Üçüncü delilleri ise, Ömer radıyallahu anh’ın teravih namazı ile ilgili söylediği “bu ne güzel bid’at..” demesidir; Abdurrahman şöyle anlatıyor: Ömer radıyallahu anh dedi ki: Ben zannediyorum ki, bu dağınık olarak namaz kılan insanları bir tek okuyucu imamın arkasında toplarsam daha faziletli olacak. Sonra bu işe kat’i olarak karar verdi. Ve akabinde o insanları Ubey İbn Ka’bın arkasında topladı. Böylece teravih namazı cemaatle kılınmaya başlandı. Sonra diğer bir gece Ömer’in beraberinde mescide çıktım, insanlar okuyucu imamın arkasında ona uymuş namaz kılıyorlardı. Ömer bu manzarayı görünce: “Ni’mel bid’atu hazihi“ Yani; şu teravih namazının yeniden cemaatle kılınması ne güzel adet oldu,diye sevincini dile getirdi” | Buhari: 4.cilt 1864. sayfa Bu iddiaya bir çok yönden cevabımız vardır. Bunlar kısaca şöyledir; Birinci yön: Bu söz Allah Resulü aleyhissalatu vesselam’ın sözü değil, Ömer radıyallahu anh’ın sözüdür. Dolayısıyla hiç kimsenin sözü Allah Resulünün sözüne tercih edilmez. Bu söz ister Ömer’in sözü olsun, ister bu ümmetin en faziletlisi olan Ebu Bekir’in sözü olsun,durum değişmez. Çünkü İbn-i Abbas radıyallahu anh’dan gelen şu rivayet buna delildir; “Başınıza gökten taş yağmasından korkuyorum! Ben size Allah’ın Resûlü böyle Bu dosya www.tevhidvesirk.com sitesinden indirilmiştir. söylüyor diyorum, siz ise bana Ebu Bekir ve Ömer şöyle söyledi diyorsunuz.“ | Ahmed: 1/337 Buradan da anlaşılıyor ki Allah Resulünün sözünün olduğu bir konu da “ümmetin en hayırlısı” da olsa Ebu Bekir ve Ömer radıyallahu anhın dahi bir söz hakkı yoktur. İkinci yön: Bid’at aslında Resulullah aleyhissalatu vesselam zamanında mevcut olmayan dini bir işi yeniden icat etmekten ibarettir. Teravih namazı ise bid’at değil direk Allah Resulünün sahih bir sünnetidir. Aişe validemizden gelen rivayete göre -Buhari: 4.cilt 1865.sayfa- Allah Resulü ramazan ayın da üç gün boyunca gece cemaat ile beraber teravih namazı kıldırmıştır, dördüncü gece ise evinden çıkmamıştır. Sahabe bunun sebebini kendisine sorunca “Size farz kılınmasından” korktum demiştir. Görüldüğü gibi Allah Resulü bunun terk edilmesi için bir sebep ortaya sunmuştur, lakin onun ölümünden sonra bu sebep geçersiz olmuş çünkü teravih farz kılınmamıştır. Ömer radıyallahu anh ise, bu cemaat uygulamasının tekrar yapıldığını görünce “bu ne güzel bid’at” demiştir. Fakat bu bid’at değil direk olarak Allah Resulünün sünnetidir. Arapça da “bid’at” iki anlamdadır, biri şer’i diğeri de lugavi anlamdır. Lüğavi olarak bid’at’ın tarifi “Geçmişte bir örneği olmaksızın yapılan şey” demektir. Teravih ise böyle değil, aksine önceden yapılan bir şeydi. Dolayısıyla, lugavî tanımına uygun olarak bu bir yenilik sayılabilir ama buna şer’i manada kesinlikle bid’at değildir, ki zaten Ömer radıyallahu anh şer’i olarak “sünnet” olan bir şey için “bid’at” diyecek değildir. İbn-i Kesîr rahimehullah şöyle der: Bid’atler iki türlüdür: 1- Bid’at kavramı bazen şer’î bir konu hakkında kullanılır ki, Peygamber aleyhissalatu vesselamın “Sonradan ortaya çıkarılan her şey bid’attır ve her bid’at de sapıklıktır” ifadesi bunun örneğidir. 2- Bid’at, bazen de lugavî anlamda kullanılır. Ömer radıyallahu anh’ın, insanları teravih için topladığı ve onların da buna devam etmesi üzerine söylediği “bu ne güzel bid’attir” sözü de bunun örneğidir.” | İbn-i Kesir: 2.cilt 516.sayfa Ve bundan sonra sözümüzü yine değerli İmamın şu sözleri ile bitirelim; Bu dosya www.tevhidvesirk.com sitesinden indirilmiştir. İmam Malik b. Enes rahimehullah dedi ki; “Kim İslam’da yeni bir şey çıkarıp onu güzel görürse o, Muhammed aleyhissalatu vesselamın risalete ihanet ettiğini iddia etmiş olur. Çünkü Allah Teala şöyle buyuruyor; “Bugün size dininizi ikmal ettim ve üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve din olarak sizin için İslam’ı seçtim” Öyleyse o gün dinden olmayan hiçbir şey bugün de dinden olamaz.” | el-İ’tisâm, 1/64-65 Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun. 1,589 total views, 1 views today Bu dosya www.tevhidvesirk.com sitesinden indirilmiştir.