Cinsel Öğretim Farzdır - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi Kur’ân ve Sünnet Ölçülerine Göre Cinsel Öğretim Farzdır İslâm Dini, düstûrlarını Allah’ın ve peygamberi Hz. Muhammed’in koyduğu bir hayat nizamıdır. Şanı yüce olan Allah’ın, insanları inanmakla ve yaşamakla mükellef tuttuğu bu Yüce Din; fert ve toplum hayatını bütünüyle kuşatıcıdır. İnsan hayatını; itikadî, ictimaî, iktisadî, hukukî ve ahlakî yönleriyle ve bütünüyle kuşatan bu din, insan hayatının en önemli bölümünü teşkil eden cinsel hayatı da çevrelemekte, koruyucu ve yönlendirici yasalarıyla kulluk sınırları içine almaktadır. Cinsel nitelikli farz görevlerin ve haramların öğretimi farzdır İslâm Dini’nin îman esaslarını, görev yükleyici bütün emirleri ve yasaklarını öğrenmek farz-ı ayındır.1 Her bir mü’min tarafından öğrenilmesi farz-ı ayın olan mukaddes bilgileri, ergenlik (bulûğ) çağına gelinceye kadar, bizzat veya bilvâsıta erkek ve kız çocuklarımıza öğretmek de farzdır. Bu hususta İslâm bilginlerinin ittifakı vardır. İslâm Dîni’nin cinsel hayatı düzenleyici düstûrlarının büyük çoğunluğu yapılması gereken emirler (farzlar) ve kaçınılması gereken yasaklar (haramlar) şeklinde olduğu içindir ki, bu ilâhî emirler ve yasakların belirlediği müfredat içerisinde cinsel öğretim farzdır. Kaideleştirdiğimiz bu gerçeği misallendirmek için dinimizin cinsel hayatla ilgili yasaklarının (haramlarının) bir kısmına bakalım: 1 Farz-ı ayın: Her bir mü’min tarafından bizzat yapılması gereken Allah veya Peygamber emri. Şehvetle bakmak, evlenilebilecek bir kadın ve erkekle bir arada yalnız kalmak, flört, cinsel duyguları uyarıcı mûsıkî, zina, homoseksüellik, sevicilik, hayvanlarla cinsel temas, vücûdun erotik bölgelerini ve örtülmesi gereken yerlerini açığa vurmak, kadın ticareti, cinsel kaynaklı iftira (kazif), cünüblük sonrasında ğusül abdestini bir namaz vaktini aşacak şekilde ertelemek, hadımlaştırmak, kısırlaşmak, eşlerle de olsa âdet ve lohusalık günlerinde cinsel ilişki, zevceye arka organdan temas, dinî ve sıhhî bir mazeret olmaksızın kocanın cinsel arzularına karşı çıkmak, kadını ihmal etmek, vs. Yukarıda bir kısmına işaret ettiğimiz Kur’ân ve Sünnet’e dayanan cinsel haramları ve bunlarla ilgili gerekli ayrıntıları öğretmek ve öğrenmek elbetteki farzdır. Bu haramlar öğretilmez ve öğrenilmezse nasıl bilinecektir? Bilinmedikçe de bunlardan nasıl korunulacaktır? Cinsel görevler ve haramlar, Âhiret hayatımızla yakından ilgilidir. Mü’minler istikrarlı, şahsiyetli ve az problemli bir dünya hayatı için cinsel haramları bilmeye ve bunlardan kaçınmaya muhtaç 1/4 Cinsel Öğretim Farzdır - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi oldukları gibi, Cehennem azabından korunmak için de muhtaçdırlar. Zira Allah’ın Resûlü Hz. Muhammed, Cehennem’e götürecek baş suçların (günahların) dille ve cinsel organla işlenen suçlar olduğunu bildirmektedir. O, Cennet’e girebilmek için cinsel haramlardan korunmak gerektiğini de şöylece açıklamaktadır: “(Ey Mü’minler!) Kim bana iki çenesi arasındaki dilini (yasaklanmış çirkinliklerden muhafaza edeceğine) ve iki uyluğu arasındaki organını (haramlardan koruyacağına) garanti verebilir ki, ben de ona Cennet’i garanti edeyim.” Öğretme ve öğrenme haya’nın sınırları içine girmez Açıklamaya çalıştığımız dinî önemi sebebiyledir ki Allah’ın Resûlü Hz. Muhammed, cinsel hayatla ilgili ilâhî emirler ve yasakların öğrenimine pek büyük bir ehemmiyet vermiştir. Buhârî Hudûd 19, Et-Tac 3/23, 5/62 Allah’ın Resûlü dil edebi ve ciddiyetini korumakla beraber haya (utanma) duygusunu cinsel öğretimine engel kılmamış, cehâlete mahkûm eden utanmayı tasvîp buyurmamıştır.* Haya (utanma) cinsel konuları, cinsel konular da hayayı çağrışım yaptırdığından, burada sırası gelmişken haya meselesine açıklık getirmeye çalışalım. Haya; insanı eziklik ve pişmanlık duyacağı sözler, davranışlar ve işlerden koruyan bir iç duygusudur. Allah’a ve O’nun huzûrunda muhâkeme olunacağına îmanla gelişen haya, ilâhî emirler ve yasaklarla objektif ölçülerine bürünür. Öz cevheri insanın yapısında bulunan haya, Allah’a, melekler’e ve insanlara karşı haya kısımlarına ayrılır. Her bir kısmı ile haya İslâmîdir. Sâhip olunması gereken dinî bir vasıftır. Haya bir hayırdır. İslâm Dini’nin bütün emirleri ve yasaklarını öğrenmek de büyük bir hayırdır. Hayır hayra köstek değil, destek olur. Nitekim Allah’ın Muhâtabının durumu açık bir beyanı gerektirmedikçe Allah’ın Resûlü erkek-kadın ilişkisinden, örtülü ifadelerle söz ederdi. Çünkü O, peygamberlik dönemi hayatının her anı ve safhasında kendisine indirilen Kur’ân’ı izlediği gibi cinsellikle ilgili üslûbuyla da Kur’ân’ı izliyordu. Yüce Allah Kur’ân-ı Kerîm’de cinsellikle ilgili yasaklarını koyar ve açıklamalarda bulunurken, 2/4 Cinsel Öğretim Farzdır - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi “cinsel birleşim” için kinayeli sözleri ve terkibleri kullanmıştır. Bunlar arasında “teni ten üzerine koymak”, “kadınlara yaklaşmak”, “ekim alanına istenildiği şekilde gelmek”, “kadınlara girmek”, “kadınlardan yararlanmak”, “erkek kadını çepe çevre örtmek” vs. gibi ifadeler başta gelmektedir. (Bakara 187, 222, 223, Nisâ 24, 25, Araf 189). Ancak bu Kur’ân’î ifadeler her fert tarafından anlaşılamayacağı, hatta yanlış anlaşılabileceği için, bütün müfessirler tefsirlerinde bu ifadeleri cima (cinsel ilişki) ve türevleri olan kelimelerle açıklamışlardır. Her kültür seviyesindeki insana yönelik olduğumuz için biz de güvenilir müfessirlerin ve bilginlerin metodunu izleyerek, gerek âyet ve hadislerin tercümesinde ve gerekse konuların açıklanmasında anlaşılır ifadeleri benimsedik. Örneğin cinsel birleşim için yer yer “cinsel ilişki”, “cinsî münasebet” ve “cinsel temas” tabirlerini kullandık. İncelemenin tabîî akışı içinde kullanılması gerekli kelimeleri kullanmakdan kaçınmadık. Aslında kaçınamazdık da. Zira görevin, yasağın, suçun, tatminin, yoksulluğun, kıskançlığın, amacın vs. cinsel olanı da olmayanı da olduğu için buna mecbûrduk. Sonuç olarak deriz ki kitabımızda kullandığımız üslûp; tefsîr, hadîs ve fıkıh kitaplarımızda kullanılan üslûpdur. Dinî kaynaklarımızdaki “Kitabü’t-Tahâreti”, “Kitabün-Nikâh” ve “Kitabü’l-Hazrîi vel-İbâhe” bölümleri, değindiğimiz üslûbun örnekleriyle doludur. Ne var ki biz Arabça ve Osmanlıca olan ve günümüz insanı tarafından anlaşılamayacak olan ifadeleri Türkçeleştirdik. Resûlü “Gerçek haya, ancak hayır getirir.”3 buyurmuşlardır. Bu sebeple haya, farz-ı ayın olan cinsel öğretime mâni görülmemiş, üstelik fazilet olarak yorumlanmıştır. Yüce Peygamberimizin saygıdeğer eşi, sevgili annemiz Hz. Âişe (r.anha) Medine kökenli müslüman kadınları övgü için şöyle buyurmuştur: “Onlar ne değerli kadınlardır; utanma duyguları dinlerini iyice öğrenmelerine engel olmadı.” İslâm Dîni’nin cinsel hayatımızla ilgili emirleri ve yasaklarını öğretir ve öğrenirken elbette cinsel organlardan ve bu organlardan çıkan meni, mezi ve kan gibi mayilerden söz edilecektir. Cinsel duygular ve bu duyguları oluşturup geliştiren davranış türleri araştırılacaktır. Elbette doğum bahse konu olacaktır. Cinsel vasıflı kusurları ve hastalıkları bilmek için cinsel organların fizik yapısı da ayrıntılarına varıncaya kadar araştırma ve gözleme tâbi tutulacaktır. Misalleri çoğaltabiliriz. Eğer bütün bunlar İslâmî hayanın sınırları içine girseydi, bu Yüce Dîn kendi bütünü içinde çelişkiye düşmüş olurdu. 3/4 Cinsel Öğretim Farzdır - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi 4/4