REKOR EKONOMİK VERİLER… Doç.Dr.Doğan CANSIZLAR İstanbul Bilgi Üniversitesi Son dönemde açıklanan makro ekonomik veriler rekorlar kırdı. Zaten açıklanan veriler hep rekor olarak kayda geçmektedir. Ekonomi büyürken de rekor kırmaktadır küçülürken de rekor kırmaktadır. Ancak hemen şunu belirtelim ki, asıl rekor ekonomide sürdürülebilir istikrarlı bir iyileşmeye ulaşmaktır, yoksa ekstrem rakamlar arasında gelgit yaşayan bir ekonominin performansından bahsedilemez. Türkiye ekonomisi bu yılın ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11 büyüyerek rekor kırdı. Özel iç tüketim harcamaları ağırlıklı olarak beklentilerin üzerinde büyüyen Türkiye bu dönemde dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi oldu. Ekonomide rekor kıran büyümenin ardından dış ticaret açığı da rekor düzeyde gerçekleşti.Mayıs ayında dış ticaret açığı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 104.2 artışla 10 milyar 57 milyon dolara çıktı. Bu dönemde ihracatın ithalatı karşılama oranı da yüzde 66.5’ den yüzde 52.1’ e geriledi. Yılın ilk beş ayında ise dış ticaret açığı yüzde 90.3 artarak 43 milyar 754 milyon dolar düzeyinde gerçekleşmiş, aynı dönemde ihracatın ithalatı karşılama oranı ise yüzde 66.3’ ten yüzde 55.4’ e gerilemiştir. Türkiye’ nin cari işlemler açığı da Mayıs ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 163 artarak 7 milyar 753 milyon dolara, yılın ilk beş ayında da yüzde 121 artarak 37 milyar 274 milyon dolara yükselmiştir. Cari açığın milli gelir içindeki payı da daha şimdiden yüzde 8’ leri geçmiştir. Böylece, Türkiye cari açıkta da rekor kırarak dünyada en kötü beşinci, Avrupada da en kötü üçüncü ülke konumuna gelmiştir. Bu arada İMF, yılsonu itibariyle cari açığın 85 milyar dolar, açığın milli gelire oranının da eşik değer olan yüzde 5’ in iki katı olan yüzde 10.5 olacağı yönünde tahmin yayınlamıştır. Bütçe, Haziran ayında 3.1 milyar TL fazla verdi. Geçen yılın ilk altı ayında 15.4 milyar TL açık veren bütçe, bu yıl aynı dönem itibariyle 2.9 milyar TL fazla verdi. Böylece bütçe son 41 yılın rekorunu kırdı. Bütçe dengesinde belirtilen dönem itibariyle 18 milyar TL civarında bir iyileşme var. Giderler 6.7 milyar TL artarken, gelirlerdeki artış 25 milyar TL’sını aşmıştır. Gelirlerdeki artış, giderlerdeki artışı neredeyse dörde katlamıştır. Giderler geçen yıla göre yüzde 4.92 artarken, gelirlerde yüzde 20.7’ lik bir sıçrama gerçekleşmiştir. Buradan bakınca, bütçede müthiş bir düzelme gerçekleştirilmiş gözüküyor. Gerçekten de bütçede bu başarıyı getirecek ve kalıcı kılacak yapısal bir düzelme olmuşmudur ? Bu parlak sonucu acaba hangi değişikliklere borçluyuz ? Bütçe dengesindeki düzelmeye en büyük katkıyı, vergi affına bağlı olarak gelen ve bütçe hazırlanırken başlangıçta dikkate alınmayan 8 milyar TL civarındaki fazladan gelen kaynak yapmıştır. Takside bağlanmış bu tür vergi affı kaynaklı ilave gelir önümüzdeki aylarda da olabilecektir. Bu kaynak bir defaya mahsus bir imkandır ve yapısal bir düzelme anlamına gelmemektedir. Düzelmeye ikinci önemli katkı, ithalattan alınan vergilerdeki 7.5 milyar TL artıştan kaynaklanmıştır. Bu durum, cari açığı patlatan ithalattaki yüksek artışın bir ürünüdür. Aslında burada iyi gibi görünen gelişmenin arkasında ekonominin altını oyan olumsuz bir yapı vardır. O da ülkenin ithal malları cennetine dönüştürülmüş olmasıdır. Üçüncü katkıyı, dahilde alınan KDV ve ÖTV’ deki toplam 6.9 milyar TL artış yapmıştır. Bu da ekonomide aşırı ısınmanın, yani kriz biriktiren bir gelişmenin sonucudur. Dördüncü katkı, faiz harcamalarındaki 5.1 milyar TL azalma yapmıştır. Bunda da etken olan şey, dünyadaki krize bağlı olarak gelişmiş ülkelerin piyasalara pompaladığı ucuz para ile sıcak para ve ucuz ithalat patlamasının içerde enflasyonun düşük kalmasına neden olmasıdır. Kısaca bu dört geçici ve sorunlu kalemlerin bütçeye yaptığı katkı, yapısal ve kalıcı değildir. Gelir artışları bir defaya mahsus, ya da vergi adaletsizliği ve ithalat patlaması gibi ekonominin dengesizliklerine dayalı olarak ortaya çıkmaktadır. Özetle; Türkiye’ de, patlayan ve tedbir alınmaya çalışılan, hatta alınan tedbirler yeterli olmayınca kriz kapımızda harcamalarınızı azaltın şeklinde tehditkar açıklamalara muhatap olan iç taleple ortaya çıkan ve cari açık üzerinde yükselen, adeta cari açık bağımlısı olmuş rekor büyümenin ve bir defalık gelirlerle sağlanan bütçe performansının bir kutlama nedeni olmaktan ziyade ilerde tam bir baş ağrısı olacağı gerçeğini görmekte ve uyarıları da dikkate almakta yarar vardır…