1 EGE ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ (YÜKSEK LİSANS TEZİ) TÜRKİYE’NİN ZEYTİNYAĞI DIŞ TİCARETİ, UYGULANAN POLİTİKALAR, KARŞILAŞILAN SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ Fatih ÖZDEN Tarım Ekonomisi Anabilim Dalı Bilim Dalı Kodu: 501.06.00 Tezin Sunulduğu Tarih:15/12/2006 Tez Danışmanı: Prof. Dr. F. Akın OLGUN BORNOVA – İZMİR 2 III Sayın Fatih ÖZDEN tarafından YÜKSEK LİSANS TEZİ olarak sunulan “Türkiye’nin Zeytinyağı Dış Ticareti, Uygulanan Politikalar, Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm Önerileri” başlıklı bu çalışma E.Ü. Lisansüstü Eğitim ve Öğretim Yönetmeliği ile E.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü Eğitim ve Öğretim Yönergesi’nin ilgili hükümleri uyarınca tarafımızdan değerlendirilerek savunmaya değer bulunmuş ve 15/12/2006 tarihinde yapılan tez savunma sınavında aday oybirliği ile başarılı bulunmuştur. Jüri Üyeleri: Jüri Başkanı : Prof. Dr. F. Akın OLGUN Raportör Üye: Doç. Dr. Metin ARTUKOĞLU Üye : Doç. Dr. Elmas ÖZEKER İmza 3 V ÖZET TÜRKİYE’NİN ZEYTİNYAĞI DIŞ TİCARETİ, UYGULANAN POLİTİKALAR, KARŞILAŞILAN SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ ÖZDEN, FATİH Yüksek Lisans Tezi, Tarım Ekonomisi Bölümü Tez Yöneticisi: Prof. Dr. F.Akın OLGUN Aralık 2006, 144 Son yıllarda zeytinyağının sadece üretici ülkelerde değil ABD, Kanada, Japonya, Avustralya gibi diğer ülkelerde de tüketilmeye başlaması zeytinyağının önemini arttırmaktadır. Türkiye’de önemli bir zeytinyağı üreticisi ülke olarak AB, Tunus gibi ülkelerle birlikte zeytinyağı dış ticaretinde ön plana çıkmaktadır. Ancak Türkiye’nin zeytinyağı dış ticaretinde karşılaştığı önemli sorunlarda bulunmaktadır. Bu çalışmada Dünya Zeytinyağı üretim, tüketim ve dış ticaretine yönelik bilgiler verildikten sonra, Türkiye’nin zeytinyağı dış ticareti incelenmeye çalışılmıştır. Bu kapsamda Türkiye’de zeytinyağı ekonomisine ait üretim, tüketim durumu verildikten sonra temel olarak zeytinyağı dış ticareti üzerinde durulmuştur. Ayrıca, çalışmayı desteklemesi amacıyla zeytinyağı ihracatı yapan üç firma ile de anket çalışması yapılmıştır. Türkiye zeytinyağı üretimi ve ihracatı konusunda önemli bir potansiyele sahiptir. Ancak zeytin ve zeytinyağı üretiminden kaynaklanan bir takım sorunlar dolayısıyla bu potansiyeli istenilen şekilde değerlendirememektedir. Ayrıca ihracatın çoğunluğunun dökme 4 VI olarak yapılıyor olması da, Türkiye’nin zeytinyağı ticaretinden istediği katma değeri elde etmesini engellemektedir. Anahtar Kelimeler: Zeytin, Zeytinyağı, Zeytinyağı İhracatı, Zeytinyağı İthalatı, Dış Ticaret Politikaları. 5 VII ABSTRACT TURKEY’S OLIVE OIL FOREIGN TRADE, IMPLEMENTING POLICIES, ENCOUNTERED PROBLEMS AND SUGGESTION ÖZDEN, FATİH Msc. In Deparment of Agricultural Economics Supervisor: Prof. Dr. F.Akın OLGUN December 2006, 144 In recent years, beginning of the consumption of olive oil, not only in producer’s country but also in the other countries such as U.S., Canada, Japan and Australia, increases the importance of the olive oil. Turkey as a significant olive oil producer country is standing in the forefront like EU, Tunisia together in the olive oil foreign trade. But, there are also substantial difficulties in olive oil foreign trade which Turkey meets. In this study, initially, after giving some knowledge about, world olive oil production, consumption and foreign trade, Turkey’s olive oil foreign trade is tried to be analyzed. Within this approach, after analyzing the production and consumption related to Turkey’s olive oil economy, basically specialized on olive oil foreign trade. Besides, with a view to supporting the study, surveys are done with three olive oil export companies. Turkey has got a significant productive and export potential in olive oil. However, because of the production of olive and olive oil 6 VIII problems, this potential can not be evaluated expectedly. Also, making the majority exportation in bulk prevents Turkey from desired added value from olive oil trade. Keywords: Olive, Olive oil, Olive oil Export, Olive Oil Import, Foreign Trade Policies 7 IX TEŞEKKÜR Bu çalışma süresince, tezin ortaya çıkışında katkı, eleştiri ve görüşlerinden yararlandığım sayın hocam Prof. Dr. F. Akın OLGUN’a, görüşme talebimi kabul eden ihracatçı firmalara ve çalışma boyunca maddi olarak destek gördüğüm Ege Üniversitesi Rektörlüğü Araştırma Fonu’na teşekkürü bir borç bilirim. Ayrıca çalışma boyunca maddi, manevi desteklerini eksik etmeyen aileme en içten teşekkürlerimi sunarım. İzmir-2006 Fatih ÖZDEN 8 XI İÇİNDEKİLER Sayfa ÖZET ..................................................................................................... V ABSTRACT .......................................................................................VII TEŞEKKÜR ........................................................................................ IX TABLOLAR DİZİNİ...................................................................... XVII GRAFİKLER DİZİNİ ......................................................................XXI ŞEKİL DİZİNİ .............................................................................. XXIII 1. GİRİŞ ..................................................................................................1 1.1. Konunun Önemi..........................................................................1 1.2. Araştırmanın Önemi ...................................................................3 1.3. Araştırmanın Amacı....................................................................7 1.4. Araştırmanın Kapsamı ................................................................8 1.5. Materyal ve Yöntem ..................................................................9 1.5.1. Materyal .............................................................................9 1.5.2. Yöntem ............................................................................10 1.5.2.1. Verilerin Toplanmasında Kullanılan Yöntemler .10 1.5.2.2. Verilerin Analizinde Kullanılan Yöntemler ........10 9 XII İÇİNDEKİLER(devam) Sayfa 2. KONU İLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR.......................................... 12 3. DÜNYA’DA ZEYTİNYAĞI ÜRETİM, TÜKETİM VE DIŞ TİCARETİNDE MEYDANA GELEN DEĞİŞİMLER............... 17 3.1. Dünya Zeytinyağı Üretiminde Meydana Gelen Değişimler .... 17 3.2. Dünya Zeytinyağı Tüketiminde Meydana Gelen Değişimler .. 23 3.3. Dünya Zeytinyağı Dış Ticaretinde Meydana Gelen Değişimler28 3.3.1. Dünya Zeytinyağı İhracatında Meydana Gelen Değişimler.............................................................. 30 3.3.2. Dünya Zeytinyağı İthalatında Meydana Gelen Değişimler............................................................. 33 4. DÜNYA’DA ZEYTİNYAĞINA YÖNELİK UYGULANA POLİTİKALAR .............................................................................. 37 4.1. Avrupa Birliği’nde Zeytinyağına Yönelik Uygulanan Politikalar................................................................ 37 4.1.1. Avrupa Birliği’nde Zeytinyağına Yönelik Uygulanan Üretim ve Tüketim Politikaları...................... 38 4.1.2. Avrupa Birliği’nde Zeytinyağına Yönelik Uygulanan Dış Ticaret Politikaları ..................................................... 45 10 XIII İÇİNDEKİLER(devam) 4.2. Avrupa Birliği Dışındaki Önemli Zeytinyağı Üreticisi Bazı Ülkelerde Zeytinyağına Yönelik Uygulanan Politikalar ...................................................................................................47 4.2.1. Tunus’ta Zeytinyağına Yönelik Uygulanan Politikalar ..........48 4.2.2. Suriye’de Zeytinyağına Yönelik Uygulanan Politikalar 51 4.2.3. Fas’ta Zeytinyağına Yönelik Uygulanan Politikalar .....55 5. TÜRKİYE’DE ZEYTİNYAĞI SEKTÖRÜNÜN ANALİZİ59 5.1. Türkiye’de Zeytinyağı Üretimi ve Tüketimi .........................59 5.1.1. Zeytinyağı Üretiminde Meydana Gelen Değişimler...............59 5.1.2. Türkiye’de Faaliyet Gösteren Zeytin Sıkma Tesislerinin Durumu ..........................................................................64 5.1.3. Zeytinyağı Tüketiminde Meydana Gelen Değişimler ...68 5.1.4. Zeytinyağının Pazarlaması.............................................71 5.1.5. Zeytinyağı Üretimine Yönelik Uygulanan Politikalar......75 5.2. Türkiye’nin Zeytinyağı Dış Ticaretinin Analizi ....................82 5.2.1. Zeytinyağı İhracatında Meydana Gelen Değişimler......83 5.2.1.1. Zeytinyağı Tiplerine Göre İhracatta Meydana Gelen Değişimler ..............................90 11 XIV İÇİNDEKİLER(devam) 5.2.1.2. Ambalaj Şekillerine Göre Zeytinyağı İhracatında Meydana Gelen Değişimler........... 92 5.2.2. Zeytinyağı İthalatında Meydana Gelen Değişimler ........ 94 5.2.3. Türkiye’de Zeytinyağına Yönelik Uygulanan Dış Ticaret Politikaları ....................................................................... 96 5.2.3.1. Zeytinyağı İhracatına Yönelik Uygulanan Politikalar .......................................................... 96 5.2.3.2. Zeytinyağı İthalatına Yönelik Uygulanan Politikalar ........................................................ 102 5.2.3.3. Dünya Ticaret Örgütü Kararları Çerçevesinde Zeytinyağı Dış Ticaretinin İncelenmesi .......... 105 5.2.3.4. Türkiye’nin Uluslararası Zeytinyağı Konseyi İle İlişkileri ...................................................... 108 6. AVRUPA BİRLİĞİ’NE ÜYELİK SÜRECİNDE TÜRKİYE ZEYTİNYAĞI SEKTÖRÜNÜN AB ORTAK PİYASA DÜZENİNE UYUMU ................................................................... 112 7. GÖRÜŞÜLEN FİRMALARA İLİŞKİN GENEL BİR DEĞERLENDİRME..................................................................... 118 12 XV İÇİNDEKİLER(devam) 8. ORTAYA ÇIKAN SORUNLAR VE SORUNLARA YÖNELİK ÇÖZÜM ÖNERİLERİ ..................................................................124 9. SONUÇ ...........................................................................................131 KAYNAKLAR ...................................................................................132 ÖZGEÇMİŞ .......................................................................................144 13 XVII TABLOLAR DİZİNİ Sayfa No. Tablo 1. Dünya Zeytinyağı Üretimi (1000 ton).................................... 17 Tablo 2. AB'de Önemli Zeytinyağı Üreticisi Ülkelerin Üçer Yıllık Üretim Miktarları Ortalaması (1000 ton) .............................................. 21 Tablo 3. AB Dışında Kalan Bazı Önemli Zeytinyağı Üreticisi Ülkelerin Zeytinyağı Üretim Miktarları (000ton) ................................. 22 Tablo 4. Bazı Ülkelerin Zeytinyağı Tüketim Düzeylerinde Meydana Gelen Değişimler (000 ton) (1990/91=100).......................................... 27 Tablo 5. Dünya Zeytinyağı Dış Ticaret Hacmi .................................. 29 Tablo 6. AB’ndeki Zeytinyağı Üreticisi Ülkeler İçin Ulusal Garanti Edilen Miktarlar (ton)............................................................... 40 Tablo 7. AB’nde Yıllar İçerisinde Verilen Zeytinyağı Fiyat ve Üretim Yardımları (Euro/100 kg) ......................................................... 42 Tablo 8. AB’nde Garanti ve Yön Verme Fonundan (FEOGA) Zeytinyağına Yapılan Ödemeler ve Toplam Ödemeler İçindeki Payı .. 43 Tablo 9. AB’nde Zeytinyağı İthalatında Uygulanan Sabit Tarifeler ... 46 Tablo 10. Türkiye’nin Zeytin Ağacı Sayısı, Zeytin, Sofralık ve Yağlık Zeytin Üretimi ....................................................................................... 60 14 XVIII TABLOLAR DİZİNİ (devam) Sayfa No. Tablo 11. Sofralık ve Yağlığa Ayrılan Zeytin Oranları (%) ................ 61 Tablo 12. Türkiye Zeytinyağı Fabrika Sayısı ve Kapasite Kullanım Oranı ......................................................................................65 Tablo 13. Türkiye'nin Toplam ve Kişi Başına Zeytinyağı Tüketimi .....69 Tablo 14. Zeytinyağı Alım Fiyatları .....................................................77 Tablo 15. Türkiye’de Zeytinyağında Prim Ödemeleri ve Birlik Alım Fiyatları...................................................................................................78 Tablo 16. Türkiye’de Zeytin Üreticilerinin Yararlandığı DGD............80 Tablo 17. Zeytinyağının Kilogramına Yapılan Toplam Destek Miktarı (TL/kg)..............................................................................82 Tablo 18. Türkiye'nin Zeytinyağı İhracatı ............................................84 Tablo 19. Türkiye’nin Zeytinyağı İhracatının Ülkelere Göre Dağılımı.87 Tablo 20. Türkiye’nin Zeytinyağı İhracatında İlk Beş Ülkenin Payları ....................................................................................................88 15 XIX TABLOLAR DİZİNİ (devam) Sayfa No. Tablo 21. Türkiye’nin Tiplere Göre Zeytinyağı İhracatında Meydana Gelen Değişimler................................................................... 91 Tablo 22. Türkiye’nin Zeytinyağı İhracatının Ambalaj Şekillerine Göre Dağılımı........................................................................................ 93 Tablo 23. Türkiye’nin Zeytinyağı İthalatı ........................................... 95 Tablo 24. Türkiye’de 2003/2004 ve 2004/2005 Sezonlarında Tiplerine ve Ambalajlarına Göre Zeytinyağı İhracatının Serbest veya Yasak Olma Durumu...................................................................................... 102 Tablo 25. Türkiye’de Zeytinyağında Uygulanan Gümrük Tarifeleri.............................................................................................. 104 Tablo 26. AB ve Türkiye Zeytinyağı Sektörünün Karşılaştırılması.. 115 16 XXI GRAFİKLER DİZİNİ Sayfa No. Grafik 1. Dünya Zeytinyağı Üretiminde Meydana Gelen Değişimler (000 ton)..............................................................................18 Grafik 2. Dünya Zeytinyağı Üretiminin Dörder Yıllık Ortalamalar Bakımından Ülkeler Arasında Dağılımı (%) .....................19 Grafik 3. Dünya Zeytinyağı Tüketiminde Meydana Gelen Değişimler (000 ton)..............................................................................24 Grafik 4. Dünya Zeytinyağı Tüketiminde Önemli Ülkeler (%) (2000/01-2004/05* ort.).....................................................25 Grafik 5. Önemli Zeytinyağı Üreticisi Ülkelerin Yıllık Kişi Başına Zeytinyağı Tüketimleri (lt/yıl) (2003/2004 ort.) ................25 Grafik 6. Bazı Ülkelerin Yıllık Kişi Başına Zeytinyağı Tüketimleri (lt/yıl) (2003/2004).............................................................28 Grafik 7. Dünya Zeytinyağı İhracatında Önemli Ülkelerin Payları (%) (Ton) ...................................................................................30 Grafik 8. Dünya Zeytinyağı İhracatında Önemli Ülkelerin Payları (%) ($) .......................................................................................31 17 XXII GRAFİKLER DİZİNİ (devam) Sayfa No. Grafik 9. Dünya Zeytinyağı İthalatında Önemli Ülkelerin Payları (%) (Ton) .................................................................................. 33 Grafik 10. Dünya Zeytinyağı İthalatında Önemli Ülkelerin Payları (%) ($)....................................................................................... 34 Grafik 11. Türkiye’de Yağlığa Ayrılan Zeytin ve Zeytinyağı Üretiminde Meydana Gelen Değişimler (Ton)........................................................ 62 18 XXIII ŞEKİL DİZİNİ Sayfa No. Şekil 1. Zeytinyağı Pazarlama Kanalı ...................................................73 1 1. GİRİŞ 1.1. Konunun Önemi Türkiye içinde bulunduğu coğrafi konum ve sahip olduğu iklim özellikleri bakımından birçok tarımsal ürünün üretiminde önemli avantajlara sahip konumdadır. Sahip olduğu bu avantajlara bağlı olarak tarım sektörü, Türkiye’nin ekonomik gelişmesinde itici bir güç olması bakımından ön plana çıkmaktadır. Bu kapsamda, tarıma dayalı sanayi sektörünün gelişim göstermesi, hem tarımsal üretimin en iyi şekilde değerlendirilmesi, hem de kırsal nüfusun yaşam koşullarının iyileştirilmesi bakımından büyük önem taşımaktadır. Türkiye’de tarıma dayalı sanayiye bakıldığında, tarımsal ürünleri hammadde olarak kullanan sanayi dallarının öne çıktığı görülmektedir. Bu açıdan bakıldığında önemli faaliyet alanlarından birisinin de zeytinyağı sanayi olduğu dikkati çekmektedir. Zeytinyağı; zeytin ağacının, (Olea europea L) olgun meyvelerinden sadece fiziksel yöntemlerle elde edilen ve yağın bozulmasına neden olmayacak koşullarda, yıkama, presleme, santrifüjleme ve süzme dışında hiçbir işlem görmemiş olan yağa denilmektedir. Zeytinyağı sektörü; zeytinin hasat edilip sıkılmasından elde edilen zeytinyağının sınıflandırılması, filtrasyonu, gerektiğinde rafinasyonu, ambalajlanması, depolanması, yurt içinde ve yurt dışında dökme veya ambalajlı olarak pazarlanması işlemlerini içine almaktadır (Göksu, 2003). Dünya genelinde 8.5 milyon hektar alanı kaplayan yaklaşık 900 milyon zeytin ağacı bulunduğu tahmin edilmektedir. Bunların % 95-98’i iklim şartları zeytin ağacı için uygun olan Akdeniz havzasında bulunmaktadır. Zeytinyağı üretiminde ilk sırayı İspanya alırken, onu 2 sırasıyla İtalya, Yunanistan, Tunus, Türkiye ve Portekiz izlemektedir (www.internationaloliveoil.org ). Türkiye’de üretilen zeytinin büyük bir çoğunluğu yağlık olarak değerlendirilmektedir. Bu bakımdan zeytinyağına yönelik politikalar bu ürünün üretimini önemli ölçüde etkilerken, dünyanın başlıca zeytinyağı üreticisi olan ülkeleri; Avrupa Birliği (AB) üyesi olduklarından dolayı birlik içinde zeytinyağına yönelik olarak uygulanan politikalar da, hem Türkiye’nin üretimini, hem de dış ticaretini etkilemektedir (Artukoğlu ve Gençler, 2003). Türkiye’de 2004 yılı itibariyle, 644 bin hektar alana yayılmış durumda yaklaşık 107 milyon adet zeytin ağacı bulunmaktadır. Zeytin ağaçlarının 95 milyonu meyve veren, 12 milyonu ise meyve vermeyen ağaçlardan oluşmaktadır. Tüm tarım arazilerinin % 2.4’ü zeytin ağaçları ile kaplıdır (www.tuik.gov.tr). 1990/1991-2003/2004 sezonları arasında dünya zeytinyağı üretimi ortalama 2.269.571 ton olarak gerçekleşmiştir. Bu üretimin % 77.1’i AB, % 7.1’i Tunus ve % 4.3’ü ise Türkiye tarafından yapılmıştır. Son yıllarda zeytinyağı üretiminde önemli gelişmeler kaydeden Suriye de 2002/2003 sezonundaki % 6.9’luk payı ile AB ülkelerinden sonra ikinci sıraya yükselmiştir. Var yıllarında Türkiye’nin dünya üretiminde AB ülkelerinden sonra dördüncü sırada geldiği, ancak son yılların ortalaması alınarak incelendiğinde Tunus’un arkasından beşinci sırada bulunduğu görülmektedir (http://www.internationaloliveoil.org). Türkiye zeytinyağı üretimi konusunda önemli bir potansiyele sahip olmasına rağmen, özellikle zeytin üretiminden kaynaklanan bir takım yapısal bozukluklar nedeniyle istenilen üretim ve kalite düzeyine 3 ulaşamamaktadır. Özellikle, periyodisite denilen ve zeytin ağaçlarının bir yıl çok, diğer yıl az ürün vermesine neden olan problem giderilememekte ve bu da üretimin dalgalı bir seyir izlemesine neden olmaktadır. Bu durum özellikle dış ticaret konusunda bir takım olumsuzlukları da beraberinde getirmektedir. Üretimdeki dalgalı yapı, sürekli bir pazar yaratılmasını ve bu pazarlardaki rekabet gücünü olumsuz etkilemektedir. Küreselleşeme denilen olgu ile, ticari sınırların kaldırılmasını zorlayan günümüz dünyasında, firmalar ve ülkeler için rekabet kavramı daha da ön plana çıkmaktadır. Bu yüzden zeytinyağı sektörünün de dünya pazarlarında rekabet edebilir bir yapıya kavuşturulması önem arz etmektedir. Bu bakımdan Türkiye’nin zeytinyağı dış ticaretinin analiz edilerek uygulanan politikalarının incelenmesi, sorunların tespit edilerek, sektörün ileride daha sağlıklı bir yapıya kavuşturulması için bir takım çözüm önerlerinin sunulması önem taşımaktadır. 1.2. Araştırmanın Önemi Günümüzde ülkelerin uluslararası ekonomik faaliyetlerinde bir takım kriterlere uyum göstermesi gerekmektedir. Tarım ve tarıma dayalı sanayi ürünlerinin dış ticareti de bu kriterlerden etkilenmektedir. Türkiye’nin de hem Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Tarım Anlaşması çerçevesinde, hem de Avrupa Birliği’ne (AB) uyum sürecinde, tarım sektöründe bir takım reformları gerçekleştirme zorunluluğu bulunmaktadır. Ancak zorunlu olan bu düzenlemelerin, ileriki yıllarda Türkiye’nin tarım sektörünü olumsuz etkilememesi için bir takım önlemlerin de zaman geçirilmeden alınması gerekmektedir. Uluslararası bir takım anlaşmalar ve AB’ye uyum sürecinde tarım sektöründe ve bu sektörün alt sektörlerinde yeni bir yapılanmaya gitmek 4 ve politikaları da buna göre belirlemek gerekmektedir. Zeytincilik sektörü de bu alt sektörlerden birisi konumunda bulunmaktadır. Gerek zeytin yetiştiriciliği ile geçinen üreticilerin sayısı, gerekse de zeytinyağı dış ticaretinin ülkeye sağladığı gelir itibariyle büyük önem taşıyan bu sektörün, dünya pazarları ile bütünleşmeden olumsuz etkilenmemesi için her şeyden önce dış piyasada rekabet gücünü arttıracak önlemlerin alınması gerekmektedir. Zeytinyağı hem Türkiye, hem de Avrupa Birliği açısından önemi yüksek olan bir üründür. AB içindeki zeytinyağı politikaları ortak piyasa düzeni ile sağlanmakta ve birlik içindeki ülkeler bu düzen çerçevesinde hareket etmektedir. Türkiye’nin de AB’ye üyelik sürecinde Ortak Tarım Politikası (OTP) kapsamında birçok alanda olduğu gibi zeytinyağı konusunda da birlik politikalarına uyum göstermesi gerekmektedir. Türkiye ile AB arasında zeytinyağı sektöründe yapısal durum ve uygulanan politikalar bakımından bir takım farklılıklar bulunmaktadır. Türkiye’nin AB’ye üyeliği durumunda AB içindeki üretici ülkelerle rekabeti devam edeceğinden, özellikle zeytin yetiştiriciliği ve zeytinyağı üretimi açısından ortaya çıkabilecek olası sorunlara, üyelik öncesinde çözüm aranması gerekmektedir (Göksu, 2003). Zeytinyağında dünya üzerindeki önemli üretici ülkeleri bir araya getiren örgüt konumunda Uluslararası Zeytinyağı Konseyi (UZK) bulunmaktadır. UZK, zeytinyağı konusunda, kalitenin iyileştirilmesi, pazar araştırmaları, tanıtım, teknolojinin geliştirilmesi, üretim ve işleme gibi alanlarda faaliyet gösteren önemli bir kuruluştur. 1955 yılında kurulan konseye, Türkiye 1963 yılında üye olmuştur. Ancak geçen süreç içerisinde Türkiye, UZK ile olan ilişkilerinin aleyhine bir seyir izlediğini belirterek, 1998 yılından itibaren konseyden çekilme kararı almıştır 5 (Tiryaki ve Dönmez, 2003). Alınan bu karar ile Türkiye zeytinyağı konusunda en büyük uluslararası örgütün dışında kalmıştır. Türkiye’nin konseyden çekilmesine sebep olan nedenlerin doğru olup olmadığı halen çeşitli çevrelerce tartışılmaktadır. Türkiye her yıl UZK’ne belli bir miktarda bir parayı aidat olarak yatırmaktadır. Türkiye’nin konseyden çekilme kararında yatırdığı bu paranın karşılığını almadığı ve bir takım çifte standartlara maruz kaldığı düşüncesi etkili olmuştur. Bir takım çevreler buna ek olarak çekilme kararının, AB’ne giriş sürecinde karşılaşılan bazı olumsuzluklara karşı tepki olarak alınmış siyasi bir karar olduğunu da iddia etmektedirler. Her ne olursa olsun UZK zeytinyağı sektörü için önemli bir kuruluştur. Özellikle Türkiye dışındaki tüm önemli üretici ve ihracatçı ülkelerin konseyin üyesi olması, Türkiye’nin konseyden çekilme kararını tekrar gözden geçirmesini zorunlu kılmaktadır. Dış ticaretin her alanında olduğu gibi zeytinyağı konusunda da ülkeler arası rekabet her geçen gün daha da artmaktadır. Türkiye bir yandan üretim ve dış satım bakımından önünde yer alan ülkelerin seviyesine çıkabilmek için çaba harcarken, diğer yandan son yıllarda zeytinyağı konusunda önemli atılımlar yapan ve Türkiye’nin bugünkü yerini tehdit eden başta Suriye olmak üzere Tunus ve Fas gibi ülkelerle de rekabet etmektedir. Ayrıca, Avrupa Birliği; Tunus ve Fas gibi ülkelere çeşitli tavizler tanımaktadır. Bu çerçevede AB kotalar ayırmakta ve her yıl belli miktarda zeytinyağını bu ülkelerden alacağına dair garanti vermektedir. Suriye için de önümüzdeki dönemlerde böyle bir tavizin söz konusu olacağı söylenmektedir. Avrupa Birliği, bu ülkelerden aldığı lampant zeytinyağını işlemekte ve ambalajlı olarak satmaktadır. Bu durum da Türkiye’nin özellikle ambalajlı zeytinyağı dış ticaretini olumsuz şekilde etkilemektedir. 6 Türkiye’nin zeytinyağı dış ticareti çok boyutlu birçok konuyu içine almaktadır. Bu konuların başında ülke içinde zeytinyağına yönelik uygulanan politikalar, AB’ye uyum sürecinde yapılması gereken düzenlemeler ve alınması gereken önlemler, UZK’dan çekilme kararının getireceği olası olumsuzluklar, üretim ve ihracat bakımından Türkiye’nin önünde ve arkasında bulunan ülkelerin durumu gibi konular gelmektedir. Bu çalışma, Türkiye’nin zeytinyağı dış ticaretinin tüm boyutlarıyla incelenecek olması bakımından önem taşımaktadır. Ayrıca tüm bu konuların tek bir çalışma kapsamında ele alınacak olması ve böyle bir çalışmaya, yapılan literatür taramasında rastlanamaması çalışmanın önemini arttırmaktadır. Çalışmayı önemli kılan bir diğer neden ise, belirtilen konularda yapılan yerli ve yabancı literatür çalışmasının yanında, ihracatçı firmalarla yapılan anket çalışmasının da araştırmayı olumlu yönde desteklemesidir. Zeytinyağı; hem tüketicilerin sağlıklı beslenmesinde, hem de üreticilerin gelir seviyelerini arttırmalarında önemli faydası olan bir üründür. Zeytinyağının iç tüketiminin ve dış satımının yeterli düzeylere ulaşamaması sektör için çeşitli olumsuzlukları da beraberinde getirmektedir. Özellikle Türkiye üretilen zeytinyağının ambalajlı ve markalı olarak dış pazarlara sunulamaması ve ihracatın daha çok dökme olarak yapılıyor olması, ABD, Kanada ve Japonya gibi potansiyel pazar özelliği taşıyan ülkelere girişi olumsuz etkilemektedir. Tüm bu faktörler göz önüne alındığında, zeytinyağının dış ticaretini kapsamlı bir şekilde ele alan çalışmanın önemi daha da artmaktadır. 7 1.3. Araştırmanın Amacı Türkiye sahip olduğu yüksek potansiyele karşın, zeytinyağı dış ticaretinde sürekliliği istenilen düzeyde yakalayamamakta ve çeşitli sorunlarla karşılaşmaktadır. Türkiye’nin zeytinyağı dış ticaretini, uygulanan politikaları ve karşılaşılan sorunların ele alındığı bu araştırmanın genel amacı, zeytinyağı dış ticaretinde mevcut durumu, ekonomik ve politik yönleriyle saptamak ve geleceğe yönelik bir bakış açısı oluşturmaya çalışmaktır. Bu genel amaca ulaşmada incelenmesi hedeflenmiş konular ise sırasıyla şöyledir: • • • • • • Türkiye’nin son yıllardaki zeytinyağı dış ticaretinin incelenmesi, Türkiye’de zeytinyağına yönelik uygulanan dış ticaret politikalarının değerlendirilmesi, AB’ ye uyum sürecinde Türkiye’nin zeytinyağı sektörü ile AB zeytinyağı sektörünün değerlendirilerek süreç içerisinde uyum sağlanması gereken konuların saptanması Türkiye’nin UZK’dan ayrılışının ve bunun olası etkilerinin değerlendirilmesi, Türkiye’nin diğer zeytinyağı üreticisi ve ihracatçısı olan ülkelerle olan rekabet durumunun ortaya konulması ve Türkiye’yi izleyen ülkelerle ilgili politikalarının değerlendirilmesi, Avrupa Birliği’nin zeytinyağı dış ticaretinde, Türkiye’nin rakibi olan ve AB dışında bulunan ülkelere verdiği tavizlerin incelenerek Türkiye’ye olan etkilerinin incelenmesi, 8 • Firma görüşmeleri sonrası edinilen izlenimlerin değerlendirilmesi, • İhracatın arttırılmasına yönelik alternatif önerilerin getirilmesi. • Belirlenen sorunlara yönelik somut çözüm önerilerinin getirilmesi. 1.4. Araştırmanın Kapsamı Çeşitli kaynaklarda zeytin ağacının ana vatanı olarak gösterilen Türkiye, ne yazık ki zeytinyağı üretimi ve ticareti konusunda yeterince gelişme sağlayamamıştır. Başta zeytin üretimi olmak üzere, zeytinyağının pazarlamasına kadar olan süreçte birçok sorunla karşılaşılmaktadır. Bu sorunlar birbirleriyle yakın ilişki içinde bulunmakta ve çift yönlü olarak hem birbirini etkilemekte, hem de birbirlerinden etkilenmektedir. Örneğin, zeytin üretiminde karşılaşılan sorunlar zeytinyağının ihracatını olumsuz etkilerken, zeytinyağının dış satımında karşılaşılan problemler, elde edilen gelirin düşük kalmasına ve zeytincilik için yapılması gereken yatırımların yapılamamasına neden olmaktadır. Bu çalışmada çeşitli süreçleri ve yönleri bulunan zeytinyağı sektörünün dış ticaret boyutu ele alınmıştır. Bu amaçla dış ticarette meydana gelen gelişmeler ve bu alanda uygulanan politikalar incelenecek ve karşılaşılan sorunlar belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışmada zeytinyağı dış ticaretinde meydana gelen değişimler 1990 yılından 2003 yılına kadar olan dönem için incelenmiş, verilerin bulunması durumunda daha sonraki yıllara ait bilgiler de çalışmaya dahil edilmiştir. Uygulanan politikalar konusunda ise, geçmişten günümüze zeytinyağına yönelik uygulanan politikalar ele alınmıştır. 9 Çalışmanın kapsamının genel olarak beş bölümden oluşmaktadır. Bunlar aşağıda belirtildiği şekildedir. ¾ Zeytinyağı dış ticaretinde meydana gelen değişimler, ¾ AB sürecinde zeytinyağı konusunda uyum gösterilmesi gereken konular ve bu süreçte karşılaşılabilecek sorunlar, ¾ Türkiye’nin Uluslararası Zeytinyağı Konseyi’nden çekilmesinin doğuracağı sonuçların değerlendirilmesi, ¾ Son dönemde üretim ve ihracat düzeylerinde meydana gelen artışla birlikte, Türkiye’nin zeytinyağı dış ticaretindeki yerini de tehdit eden Suriye, Tunus ve Fas gibi ülkelerin durumu ve Türkiye’nin dış ticaretine olası etkilerinin incelenmesi ve AB’nin zeytinyağı dış ticaretine yönelik bu ülkelere vermiş olduğu tavizlerin değerlendirilmesi, ¾ İzmir ilinde zeytinyağı ihracatı yapan firmalarla gerçekleştirilen ankete dayalı çalışmanın sonuçlarının değerlendirilmesi. 1.5. Materyal ve Yöntem 1.5.1. Materyal Çalışmanın ana materyali iki gruptan oluşmaktadır. Birinci grup materyal ikincil kaynaklardan derlenen verilerden oluşmaktadır. Bu kapsamda, Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE), Dış Ticaret Müsteşarlığı (DTM), Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Uluslararası Zeytinyağı Konseyi (UZK), Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği gibi kurum ve kuruluşların yayınlamış oldukları istatistiksel veriler ile, konuyla ilgili yayınlanmış araştırma, rapor, makale, inceleme ve derlemeler sayılabilir. 10 İkinci grup materyal ise, zeytinyağı ihracatı yapan üç firma ile yapılan çalışmasıyla elde edilen verilerden oluşmaktadır. 1.5.2. Yöntem 1.5.2.1. Verilerin Toplanmasında Kullanılan Yöntemler Çalışmada kullanılan ikincil kaynaklı veriler konuyla ilgili çalışmalar ve istatistikler olmak üzere iki bölüme ayrılabilir. Dünyada ve Türkiye’de zeytinyağı üretim, tüketim ve dış ticaretine yönelik veriler genellikle Uluslararası Zeytinyağı Konseyi (UZK)’nin ve Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)’nün internet sitelerinden temin edilmiştir. Ayrıca Türkiye’de zeytinyağı dış ticaretine yönelik bir takım verilere ulaşılmasında Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçı Birlikleri’nin internet sitesinden ve yıllık olarak yayınlanan çalışma raporlarından faydalanılmıştır. Zeytinyağı ihracatı yapan üç adet firmaya ilişkin verilerin toplanmasında, anket yöntemi kullanılmıştır. 1.5.2.2. Verilerin Analizinde Kullanılan Yöntemler Verilerin analizinde, ortalamalar, indeksler ve yüzde hesapları gibi basit istatistiksel yöntemler ile tablo ve grafik gösterimlerinden yararlanılmıştır. Elde edilen veriler daha sonra ekonomi prensipleri çerçevesinde yorumlanmaya çalışılmıştır. Zeytinyağı ihracatı yapan üç adet firmayla yapılan görüşmeler sonrası elde edilen veriler ise görüşülebilen firma sayısının sınırlı olması nedeniyle genel bir değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Bu kapsamda 11 firma yetkililerine SWOT analizi kapsamında zeytinyağı dış ticaretine yönelik güçlü ve zayıf yönler ile fırsat ve tehditler konusunda sorular sorulmuştur. İngilizce Strenght (Güçlü), Weakness (Zayıf), Opportunity (Fırsat), Threat (Tehdit) sözcüklerinin baş harflerinin bir araya getirilmesi sonucu SWOT olarak adlandırılan analiz, kuruluşun, sektörün, tekniğin, sürecin veya durumun güçlü ve zayıf yönlerini belirlemekte ve dış çevreden kaynaklanan fırsat ve tehditleri tespit etmekte kullanılan bir yöntemdir. Bunun sonucunda iç ve dış etkenlerin göz önüne alınarak, var olan güçlü yönler ve fırsatlardan en iyi şekilde yararlanarak, tehditlerin ve zayıf yanların etkisinin en aza indirilmesi amaçlanmaktadır. 12 2. KONU İLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR Zeytinyağı, çok sayıda üreticinin geçimini sağlaması ve önemli bir ihraç ürünü olması nedeniyle, üzerinde önemle durulan ve çeşitli bilimsel çalışmalara konu olan bir üründür. Bu çalışma için yapılan literatür taramasında da konuyla ilgili çok sayıda çalışmaya ulaşılmıştır. Yapılan çalışmaların bir kısmı zeytinyağını teknik olarak ele alırken, bir kısmı ise ekonomik olarak ele almaktadır. Zeytinyağı ekonomisi ile ilgili çalışmalar da farklı içerikleri nedeniyle birbirinden ayrılmaktadır. Bu çalışmaların başlıcaları aşağıda kısaca tanıtılmıştır. Akay (1991); yaptığı çalışmada Türkiye ve Avrupa Topluluğu (AT)’nda zeytinyağı için uygulanan destekleme politikalarını ve bu politikaların zeytinyağı ekonomisine etkilerini incelemiştir. Çalışmada her iki tarafın destekleme politikalarının belirgin aracının fiyatlar olmasına karşın, Türkiye’deki uygulamaların süreklilik göstermediği, oysa AT’da politikaların istikrarlı bir biçimde sürdürüldüğü belirtilmiştir. Çalışmada, Türkiye’de zeytinyağı sektörünün AT ile rekabet edebilir bir yapıya kavuşturulabilmesi için gerekli yapısal iyileştirmelerin yapılarak, bazı önlemlerin alınması gerektiği sonucuna varılmıştır. Olgun (1992); çalışmasında, Türkiye’de zeytinyağı sanayinin yapısını, hem zeytin işleme tesisi, hem de rafine zeytinyağı fabrikaları bakımından incelemiş, zeytinyağı dış satımını da makro verilerle ve ihracatçı bazında analiz ederek karşılaşılan sorunları belirlemiş ve bunlara yönelik çözüm önerileri sunmuştur. Çalışmada, hazırlanan üç ayrı anket formu aracılığıyla, zeytin işleme tesislerinden, rafine fabrikalarından ve zeytinyağı ihracatçılarından doğrudan görüşme yoluyla veriler toplanmış ve bu veriler ışığında, Türkiye’de zeytinyağı sektöründeki en önemli sorunların üretici ve zeytin işleme aşamalarında 13 olduğu, bunun da ihracatta bir takım sorunlara yol açtığı sonucuna varmıştır. Bu sorunların giderilebilmesi için ise; makul bir fiyat politikasının yanında, uzun vadede bahçelerin gençleştirilmesine yönelik yapısal politikalara ağırlık verilmesi ve üreticilerin modern zeytin yetiştiriciliği konusunda eğitilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Miran ve Tunalıoğlu (1996); yaptıkları çalışmada Türkiye’de zeytinyağı tüketimine etki eden faktörleri ekonometrik modeller yardımıyla incelemişlerdir. Çalışmada, zeytinyağı fiyatının tüketimde etkili olduğu, ancak diğer sıvı yağ fiyatlarının ve refah düzeyinin tüketimde etkili olmadığı saptamışlar ve bu durumu da zeytinyağının kendine özgü bir tüketim yapısına sahip olmasına bağlamışlardır. Çalışmada zeytinyağı tüketiminin artırılması için gösterilecek çabanın, fiyat üzerinde toplanması gerektiği, bunun da bilinçlendirici ve yoğun reklam faaliyetleri ile sağlanabileceği sonucuna varılmıştır. Okan (2000); çalışmasında Türkiye’nin Zeytinyağı dış ticaretinde karşılaştığı sorunları ele almıştır. Çalışmada Türkiye’nin düşük pazar payı nedeniyle dünya zeytinyağı fiyatlarına etki edemediğini, fiyatların AB’deki önemli üretici ve dış satımcı ülkeler tarafından belirlendiğini belirtmiştir. Ayrıca çalışmada, zeytinyağının genelde zengin ülkelerce tüketildiği, bu ülkelerin de zeytinyağında kaliteyi ön planda tuttukları, Türkiye’nin ise bu konuda pazarın isteklerine cevap veremediği vurgulanmıştır. Bunun dışında çalışmada, zeytinyağında yurt içi standartları belirleyen mevzuat ile yurt dışı standartların belirlendiği mevzuat arasında farklılıkların olduğu, bu durumun da hem ihracatçının, hem de alıcının zararına olduğu belirtilmiştir. 14 Artukoğlu (2001); yapmış olduğu çalışmada Türkiye’de zeytinyağına yönelik uygulanan destekleme politikalarını incelemiş ve bu politikaların üretici üzerinde ne gibi etkileri olduğunu değerlendirmeye çalışmıştır. Bu amaçla Bayındır,Torbalı ve Kemalpaşa ilçelerinin her birinden seçilen altı köydeki üreticilerle anket çalışması yapılmıştır. Makro bazda yapılan analizler neticesinde, destekleme politikalarının belirli hedeflerinin olmadığı ve süreklilik göstermediği sonucuna varılmıştır. Üretici bazında yapılan değerlendirmede ise, üreticilerin geleneksel yöntemlerle üretim yaptıkları, genellikle destekleme fiyatlarından memnun kalmadıkları, ancak son yıllarda uygulanan prim sistemini olumlu karşıladıkları ve bunun sonucu olarak kültürel işlemlere daha çok önem verildiği belirtilmiştir. Taşdoğan (2003); çalışmasında uluslararası zeytinyağı piyasasında yer alan önemli ülkelerin üretim, tüketim ve dış ticaret durumlarını incelemiştir. Zeytinyağı temel piyasası olan AB içinde zeytinyağı pazarında söz sahibi olan önemli üç ülkenin (İtalya, İspanya ve Yunanistan) içinde fiyatları belirleyen ve en fazla pazar gücüne sahip olan ülkenin İtalya olduğu, diğer ülkelerin ise İtalya’ya göre pozisyon aldıklarını belirtilmiştir. Çalışmada ayrıca, artan rekabet baskısının, zeytinyağı ticaretinde söz sahibi olan ülkeleri yeni pazar arayışlarına iteceği, bunun için de zeytinyağı pazarının genişletilmesi için alternatif pazarlama yöntemlerine gerek duyulduğu vurgulanmıştır. Tiryaki ve Dönmez (2003); çalışmalarında Türkiye’nin Uluslararası Zeytinyağı Konseyi (UZK) üyeliğine geri dönüşünün önemi üzerinde durmuşlardır. Çalışmada UZK’nın zeytin ve zeytinyağı ticaretinde standartları geliştiren tek organizasyon olduğu ve Türk zeytinciliğinin hem dünya zeytinciliği ile entegre olabilmesi için, hem de 15 AB’ne giriş hazırlıklarının bir parçası olarak UZK’ya tekrar üye olunmasının yararlı olacağı belirtilmiştir. Tunalıoğlu ve Göksu (2003); yaptıkları çalışmada AB ve Türkiye’deki zeytinyağı fiyat ve dış ticaret politikalarını incelemeye çalışmışlardır. Çalışmada, AB’nin zeytinyağı dış ticaretinde ithalat yönünde korumacı, ihracat yönünde ise destekleyici politikalar uyguladığını, bu politikaların finansmanının ise FEOGA (Avrupa Tarımsal Yönverme ve Garanti Fonu) tarafından karşılandığını, Türkiye’de ise zeytinyağında kurumsallaşmış ve devamlılık gösteren bir dış ticaret politikasının olmadığını, fiyat ve dış ticaret politikalarının finansman kaynağının da sürekli değiştiğini belirtmişlerdir. Çalışmada AB ile Türkiye arasındaki temel farkın; AB’inde zeytinyağına yönelik politikaların ortak bir kurumsal sistem içinde değerlendirilmesi ve yönlendirilmesi, Türkiye’de ise kurumsal alt yapının eksikliğinden dolayı politikaların belirli bir sistem altında değerlendirilememesinden kaynaklandığı sonucuna varmışlar ve Türkiye’de zeytinyağına yönelik politikaların AB uygulamaları paralelinde gelişmesi gerektiğine vurgu yapmışlardır. Mili (2004); çalışmasında zeytinyağı tüketiminde geleneksel pazarların dışında kalan ülkelerin, mevcut durumu ve geleceğe yönelik eğilimleri üzerinde durmuştur. Çalışmada, 1990’ların başına kadar zeytinyağı üretimi ve tüketimi arasında bir dengenin olduğu, ancak 1990’ların ortalarından itibaren üretimin ve tüketimin dünya genelinde artmaya başladığı, fakat üretimdeki artışın daha fazla olması nedeniyle üretici ülkelerin üretimdeki fazlayı ihracat yoluyla değerlendirmeye çalıştıkları ve geleneksel pazarlar dışındaki alternatif pazarlara yöneldikleri belirtilmiştir. Ayrıca çalışmada, geleneksel olmayan pazarlarda zeytinyağı tüketimin arttırılması için yapılan ve zeytinyağının 16 sağlık açısından yararlarını ön plana çıkaran tanıtım ve eğitim çalışmalarının faydalı olduğuna, ancak tüketicilerin büyük çoğunluğunun hala zeytinyağının olumlu nitelikleri hakkında bilgi sahibi olmadıklarına dikkat çekilmiştir. Bunun dışında, zeytinyağının pazarlanması konusunda internet üzerinden satışların da tüketimi arttırmada etkili olabileceği belirtilmiştir. 17 3. DÜNYA’DA ZEYTİNYAĞI ÜRETİM, TÜKETİM VE TİCARETİNDE MEYDANA GELEN DEĞİŞİMLER DIŞ 3.1. Dünya Zeytinyağı Üretiminde Meydana Gelen Değişimler Ülkelerin gelişmişlik düzeyleri arttıkça, bu ülkelerde yaşayan insanların bilinç düzeyleri de artmakta ve buna paralel olarak daha sağlıklı besinleri tüketme eğilimleri ön plana çıkmaktadır. Bu bakımdan, son yıllarda gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde hem sağlıklı beslenme bilincinin etkisi ile, hem de yapılan yerinde tanıtımlar sayesinde zeytinyağı tüketimi her geçen gün artmaktadır. Tüketimde meydana gelen artışa paralel olarak da zeytinyağı arzının artırılması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Dünya’da zeytinyağı üretiminde meydana gelen değişimler Tablo 1’de verilmiştir. Tablo 1: Dünya Zeytinyağı Üretimi (1000 ton) Yıllar Toplam Üretim İndeks 1990/91 1.453,0 100,0 1991/92 2.206,0 151,8 1992/93 1.811,5 124,7 1993/94 1.825,0 125,6 1994/95 1.845,5 127,0 1995/96 1.735,5 119,4 1996/97 2.595,0 178,6 1997/98 2.465,5 169,7 1998/99 2.402,5 165,3 1999/20 2.374,5 163,4 2000/01 2.565,5 176,6 2001/02 2.782,5 191,5 2002/03 2.404,5 165,5 2003/04 3.164,5 217,8 2004/05* 2.766,0 190,4 *Tahmin Kaynak: www.internationaloliveoil.org 18 Tablo 1 incelendiğinde, dünya zeytinyağı üretiminin 2003/2004 sezonunda 1990/1991 sezonuna göre yaklaşık % 118 gibi büyük bir artış gösterdiği görülmektedir. Yıllar içerisinde dünya zeytinyağı üretiminde meydana gelen değişimleri daha iyi görebilmek için verilerin grafik üzerine aktarılması yararlı görülmüş ve bu amaçla Grafik 1 hazırlanmıştır. Grafik 1: Dünya Zeytinyağı Üretiminde Meydana Gelen Değişimler (000 ton) 19 90 1 9 /9 1 91 1 9 /9 2 92 1 9 /9 3 93 1 9 /9 4 94 1 9 /9 5 95 1 9 /9 6 96 1 9 /9 7 97 1 9 /9 8 98 1 9 /9 9 99 2 0 /2 0 00 2 0 /0 1 01 2 0 /0 2 02 2 0 /0 3 0 2 0 3 /0 04 4 /0 5* 3500.0 3000.0 2500.0 2000.0 1500.0 1000.0 500.0 0.0 *Tahmin Kaynak: www.internationaloliveoil.org Tablo 1’deki veriler grafik üzerinde aktarıldığında dünya zeytinyağı üretiminin 1990/1991 ile 2003/2004 sezonları arasında artış eğiliminde olduğu görülmektedir (Grafik 1). Yıllar içerisinde zeytinyağı üretiminde meydana gelen dalgalanmalar ise, zeytin ağacının doğasından kaynaklanan ve periyodisite olarak adlandırılan, ağaçların bir yıl bol ürün verip, diğer yıl az ürün vermesine bağlanabilir. UZK tarafından 1997 yılında yapılan bir çalışmada, periyodisite katsayısı olarak adlandırılan “üretimdeki değişkenlik katsayısı” dünyada 19.5, AB’de 20.2 iken Türkiye’de 48.2 gibi yüksek oranda belirlenmiştir (Dölekoğlu, 2000). 19 Zeytin bitkisinin sadece Akdeniz ve benzeri iklime sahip bölgelerde yetiştirilebilir olması, zeytinyağı üretiminde belirli ülkelerin söz sahibi olması sonucunu doğurmaktadır. 1900/91-2004/05 sezonları arasındaki dönem beşer yıllık ortalamalar bakımından incelendiğinde, dünya zeytinyağı üretiminde önemli yeri bulunan ülkelerin üretimden aldıkları paylar Grafik 2’de gösterilmiştir. Grafik 2: Dünya Zeytinyağı Üretiminin Dörder Yıllık Ortalamalar Bakımından Ülkeler Arasında Dağılımı (%) 1992/93-1995/96 Ort. Suriye 4.4% Tunus 7.1% Türkiye 4.2% Fas 2.2% 1996/97-1999/00 Ort. Diğerleri 5.5% Suriye 4.0% Tunus 8.0% AB 76.6% Türkiye 4.9% Fas 2.9% Diğerleri 4.4% AB 75.8% 2000/01-2003/04 Ort. Fas Suriye 2.2% 4.7% Tunus 4.7% Türkiye 4.5% Diğerleri 4.7% AB 79.1% Kaynak: www.internationaloliveoil.org 1992/93-2003/04 dönemi ortalaması olarak dünya zeytinyağı üretiminde ilk sırayı % 77.2 ile AB alırken, Tunus % 6.6 pay ile ikinci sırada, Türkiye 4.5 ile üçüncü sırada, Suriye ise % 4.4 ile üçüncü sırada yer almışlardır. 20 Söz konusu dönem dörder yıllık ortalamalar bakımından incelendiğinde ise, AB’nin dünya zeytinyağı üretiminden aldığı payı % 76.6’dan % 79.1’e, Türkiye’nin % 4.2’den % 4.5’e, Suriye’nin ise % 4.4’den % 4.7’ye çıkardıkları görülmektedir. Tunus’un üretimden aldığı payın ise % 7.1’den % 4.7’ye düşmüş olduğu görülmektedir (Grafik 2). Burada Türkiye açısından önem taşıyan ve dikkat çekilmesi gereken konulardan birisi de, 12 yıllık süreç göz önüne alındığında Türkiye’nin üretimden almış olduğu pay Suriye’nin biraz üzerindeyken, son dört yıllık dönemde Suriye’nin son 10-15 yılda zeytin dikimine verdiği önem ve bunun sonucu olarak dünya zeytinyağı üretiminden almış olduğu payın Türkiye’nin üzerinde gerçekleşmiş olduğudur (Grafik 2). Dünya zeytinyağı üretiminde en büyük payı AB almaktadır. AB’nde 5.4 milyon hektar zeytinlik alanı bulunmaktadır. Bu alanın 2.4 milyon hektarı İspanya’ya, 1.4 milyon hektarı İtalya’ya, 1.0 milyon hektarı Yunanistan’a ve 0.5 milyon hektarı Portekiz’e aittir. AB’ndeki zeytin ağacı sayısına yönelik yapılan bazı tahminlere göre ise, İspanya’da 185 milyon, İtalya’da 160 milyon, Yunanistan’da 120 milyon zeytin ağacı bulunmaktadır (Göksu, 2003). Zeytinlik alanlarındaki ve zeytin ağacı sayısındaki bu durumun zeytinyağı üretimine yansımasının ne şekilde olduğunun tespiti için AB’ndeki önemli zeytinyağı üreticisi ülkeler Tablo 2’de gösterilmiştir. 21 Tablo 2: AB'de Önemli Zeytinyağı Üreticisi Ülkelerin Dörder Yıllık Üretim Miktarları Ortalaması (1000 ton) 1992/93-1995/96 1996/97-1999/00 2000/01-2003/04 Ort. Ort. Ort. İspanya 512.6 871.3 1.164.6 İtalya 505.8 532.1 621.2 Yunanistan 328.5 414.5 377.6 32.5 43.0 29.6 Fransa 2.1 3.2 4.0 Diğerleri 0.0 0.0 1.8 1.381.4 1.864.2 2.198.7 Portekiz Toplam Kaynak: www.internationaloliveoil.org AB ülkeleri içerisinde en fazla zeytinyağı üreten ilk üç ülke sırasıyla İspanya, İtalya ve Yunanistan’dır. 2000/01-2003/04 sezonları ortalaması olarak bu üç ülkenin zeytinyağı üretimindeki payı % 98.4’tür (Tablo 2). AB dışında dünya zeytinyağı üretiminde söz sahibi olan ülkelerin durumu da, Türkiye’nin gelecekteki zeytinyağı ekonomisi bakımından önem taşımaktadır. Bu bakımdan AB dışında kalan, ancak zeytinyağı üretiminde önemli yeri olan ülkelerin yıllar içerisindeki zeytinyağı üretim seyrinin incelenmesinin faydalı olacağı düşünülmüş ve bu amaçla Tablo 3 oluşturulmuştur. AB’den sonra dünya zeytinyağı üretiminden en fazla pay alan Tunus, Türkiye, Suriye ve Fas gibi ülkelerin 1992/93-2003/04 sezonları arasındaki zeytinyağı üretim miktarları dörder yıllık ortalamalar alınarak incelendiğinde, ilk sırada Tunus’un yer aldığı görülmektedir (Tablo 3). 22 Tablo 3: AB Dışında Kalan Bazı Önemli Zeytinyağı Üreticisi Ülkelerin Zeytinyağı Üretim Miktarları (000ton) Tunus Suriye Fas Türkiye 1992/93 120.0 86.0 38.0 56.0 1993/94 235.0 65.0 40.0 48.0 1994/95 100.0 90.0 45.0 160.0 1995/96 60.0 76.0 35.0 40.0 Dört Yıllık Ortalama 128.8 79.3 39.5 76.0 1996/97 270.0 125.0 110.0 200.0 1997/98 93.0 70.0 70.0 40.0 1998/99 215.0 115.0 65.0 170.0 1999/00 210.0 81.0 40.0 70.0 Dört Yıllık Ortalama 197.0 97.8 71.3 120.0 2000/01 130.0 165.0 35.0 175.0 2001/02 35.0 92.0 60.0 65.0 2002/03 70.0 165.0 45.0 140.0 2003/04 280.0 110.0 100.0 79.0 Dört Yıllık Ortalama 128.8 133.0 60.0 114.8 Kaynak: www.internationaloliveoil.org Tunus’un ortalama zeytinyağı üretiminin ilk dört yıllık dönemde 128.800 ton, ikinci dört yıllık dönemde 197.000 ton, üçüncü beş yıllık dönemde ise yine 128.800 ton olduğu ve üretim miktarının üçüncü dört yıllık süre sonunda birinci dört yıllık dönemdeki üretim miktarıyla aynı düzeyde olduğu dikkati çekmektedir. Söz konusu dört yıllık dönemlerde Türkiye’nin ortalama üretim miktarları ise sırasıyla 76.000 ton, 120.000 ton ve 114.800 ton olarak gerçekleşmiştir. Üçüncü dört yıllık dönemde Türkiye’de zeytinyağı üretim ortalamasının ikici dört yıllık döneme göre azalmasına en büyük sebep olarak 1996/1997 sezonundaki yüksek üretim 23 düzeyine sonraki yıllarda ulaşılamaması gösterilebilir. 1992/93 sezonundan 2003/04 sezonuna gelindiğinde Türkiye’de zeytinyağı üretim miktarının artış eğiliminde olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, dikkati çeken önemli bir unsur son dört yıllık dönemde Suriye’nin zeytinyağı üretim düzeyinin hem Tunus’un, hem de Türkiye’nin üzerine çıkmış olduğudur (Tablo 3). Uluslararası Zeytinyağı Konseyi (UZK) ve Suriye-Avrupa Ticaret Merkezi (SEBC) gibi kuruluşların yapmış oldukları bir araştırmaya göre, Suriye’de tarım dışı arazilerin tarıma elverişli duruma getirilmesiyle 2010 yılında zeytinyağı üretiminin 200 bin tonu bulacağı, yurt içi tüketimin ise 115 bin ton seviyesinde kalacağı tahmin edilmektedir (FAO, 2003). 3.2. Dünya Zeytinyağı Tüketiminde Meydana Gelen Değişimler Zeytinyağı yaşamın her döneminde insan sağlığını birçok açıdan olumlu etkilemektedir. Buna karşın, zeytinyağı üretiminin bazı bölgelerle sınırlı olması, kendine has tadı ve yüksek maliyeti onu çoğunlukla üretildiği bölgelerde tüketilir hale getirmiştir (Tunalıoğlu ve ark., 2003). 1990/91 sezonundan günümüze kadar olan dönemde dünya zeytinyağı tüketiminde meydana gelen değişimler Grafik 3’de gösterilmiştir: 24 Grafik 3: Dünya Zeytinyağı Tüketiminde Meydana Gelen Değişimler (000 ton) 19 90 19 /91 91 19 /92 92 19 /93 93 19 /94 94 19 /95 95 19 /96 96 19 /97 97 19 /98 98 19 /99 99 20 /20 00 20 /01 01 20 /02 02 20 /03 03 20 /04 04 /0 5* 3500 3000 2500 2000 1500 1000 500 0 *Tahmin Kaynak: www.internationaloliveoil.org 1990/91 sezonunda yaklaşık 1.660.000 ton olan dünya zeytinyağı tüketimi, 2003/04 sezonuna gelindiğinde yaklaşık % 70 artış göstermiş ve 2.833.000 ton olmuştur. 2004/05 sezonunda ise tüketimin yaklaşık 2.836.000 ton olacağı tahmin edilmektedir (Grafik 3) . Dünya’da son yıllarda zeytinyağı üreten tüketici ülkeler dışında, ABD, Kanada, Japonya, Avustralya, İsviçre gibi kişi başına geliri yüksek ülkeler ile, Arjantin, Brezilya, Meksika ve İran gibi zeytinyağı üretimine yeni başlayan ya da var olan üretimlerini artıran ülkelerin tüketimlerindeki olumlu değişimler, zeytinyağına olan talebi de pozitif yönde etkilemiştir (Tunalıoğlu ve ark., 2003). 2000/01-2004/05 sezonları dikkate alındığında dünya zeytinyağı tüketiminde önemli ülkelerin aldıkları paylar Grafik 4’de verilmiştir. 25 Grafik 4: Dünya Zeytinyağı Tüketiminde Önemli Ülkeler (%) (2000/01-2004/05* ort.) Tunus Türkiye 1.6% 2.2% Suriye 4.1% Fas 2.0% Diğerleri 11.7% ABD 7.4% AB Ülkeleri 71.0% *Tahmin Kaynak: www.internationaloliveoil.org Zeytinyağı üretiminde olduğu gibi, tüketiminde de AB % 71’lik payıyla dünyada ilk sırada yer almaktadır. AB’den sonra dünya zeytinyağı tüketimindeki en önemli ülke ABD’dir. Türkiye zeytinyağı tüketiminde Suriye’nin ardından dördüncü sırada gelmektedir (Grafik 4). Zeytinyağı üretiminde söz sahibi olan önemli ülkelerin yıllık kişi başına zeytinyağı tüketimlerini karşılaştırmak için Grafik 5 oluşturulmuştur. Grafik 5: Önemli Zeytinyağı Üreticisi Ülkelerin Yıllık Kişi Başına Zeytinyağı Tüketimleri (Litre/Yıl) (2003/2004 ort.) 30 25 20 15 10 5 0 24.6 14.9 13.5 6.7 5.6 0.7 Yunanistan İspanya İtalya Suriye Kaynak: 1) www.internationaloliveoil.org 2) www.fao.org Tunus Türkiye 26 Dünya’da zeytinyağının çok büyük bir bölümü aynı zamanda zeytinyağı üreticisi olan ülkeler tarafından tüketilmektedir. Bu ülkelerin tüketim düzeyleri de yine kendi içinde farklılıklar göstermektedir. Örneğin, Yunanistan yıllık kişi başına 24.6 litre ile dünyada zeytinyağının en fazla tüketildiği ülke konumundadır. İspanya ve İtalya’nın kişi başına tüketimleri 14.9 lt/yıl ile 13.5 klt/yıl iken Suriye ve Tunus’un tüketimleri sırasıyla 6.7 ve 5.6 lt/yıl seviyesindedir. Türkiye’de yıllık kişi başına zeytinyağı tüketimine bakıldığında ise, 0.7 lt gibi diğer ülkelere göre çok düşük seviyelerde kaldığı görülmektedir. Türkiye’de zeytinyağı tüketiminin önemli ölçüde zeytin yetişen bölgelerle sınırlı olması, gerekli tanıtım çalışmalarının yapılmaması ve zeytinyağı fiyatının diğer bitkisel yağlara göre yüksek olması gibi nedenlerle düşük düzeyde kaldığı ifade edilebilir. Son yıllarda zeytinyağı üreticisi ülkeler dışında kalan, yeni ve gelecek vaat eden pazarlar olarak görülen ABD, Kanada, Japonya ve Avustralya gibi ülkelerin zeytinyağı tüketim düzeylerinde meydana gelen değişimler ise Tablo 4’de verilmiştir. 27 Tablo 4: Bazı Ülkelerin Zeytinyağı Tüketim Düzeylerinde Meydana Gelen Değişimler (000 Ton) (1990/91=100) ABD Miktar 1990/91 88,0 Kanada İndeks Miktar Japonya İndeks Miktar İndeks Avustralya Miktar 100,0 10,0 100,0 4,0 100,0 13,5 İndeks 100,0 1991/92 79,0 89,8 10,0 100,0 4,5 112,5 12,5 92,6 1992/93 104,0 118,2 13,0 130,0 5,0 125,0 16,0 118,5 1993/94 115,5 131,3 12,0 120,0 6,5 162,5 16,5 122,2 1994/95 115,5 131,3 15,0 150,0 8,5 212,5 19,0 140,7 1995/96 101,0 114,8 14,0 140,0 16,5 412,5 16,5 122,2 1996/97 130,5 148,3 19,0 190,0 26,0 650,0 21,5 159,3 1997/98 142,5 161,9 17,5 175,0 34,0 850,0 17,5 129,6 1998/99 151,0 171,6 18,5 185,0 28,5 712,5 24,0 177,8 1999/00 169,5 192,6 23,0 230,0 27,0 675,0 25,5 188,9 2000/01 194,5 221,0 24,5 245,0 30,0 750,0 31,0 229,6 2001/02 188,5 214,2 24,0 240,0 31,5 787,5 27,5 203,7 2002/03 184,0 209,1 25,0 250,0 30,5 762,5 31,5 233,3 2003/04 213,0 242,0 26,0 260,0 33,0 825,0 34,0 251,9 2004/05* 217,5 247,2 26,0 260,0 33,0 825,0 35,5 263,0 *Tahmin Kaynak: www.internationaloliveoil.org Veriler indeks üzerinde incelendiğinde söz konusu ülkelerin tamamında zeytinyağı tüketiminin yıldan yıla hızla arttığı görülmektedir. Bu artış ABD, Kanada ve Avustralya’da sırasıyla % 147.2, %160.0 ve % 163.0 olurken, Japonya’da ise çok daha büyük bir şekilde 7.2 kat olmuştur (Tablo 4). Bu ülkelerin yıllık kişi başına zeytinyağı tüketimleri incelendiğinde ise Grafik 6’daki durum ortaya çıkmaktadır: 28 Grafik 6: Bazı Ülkelerin Yıllık Kişi Başına Zeytinyağı Tüketimleri (lt/yıl) (2003/2004) 2.00 1.00 0.00 2003/04 ABD Japonya Kanada Avustralya 0.72 0.26 0.82 1.72 Kaynak: 1) www.internationaloliveoil.org 2) www.fao.org Alternatif pazarlar olarak nitelendirilebilecek olan ülkelerde yıllık kişi başına zeytinyağı tüketimi incelendiğinde, Avustralya’nın kişi başı 1.72 lt/yıl ile ilk sırayı aldığı, onu sırasıyla Kanada, ABD ve Japonya’nın izlediği görülmektedir (Grafik 6). Tablo 4 ve Grafik 6 birlikte ele alınarak değerlendirildiğinde, gelecek vaat eden pazarlarda zeytinyağı tüketimin her geçen yıl hızla arttığı, ancak kişi başına tüketim bakımından bu ülkelerin hala düşük seviyelerde kaldığı söylenebilir. Buradan da, bu ülkelerin önümüzdeki yıllarda da üretici/ihracatçı ülkeler için büyük bir pazar oluşturmaya devam edeceği sonucu çıkarılabilir. 3.3. Dünya Zeytinyağı Dış Ticaretinde Meydana Gelen Değişimler Daha önce de belirtildiği gibi, zeytinyağının sınırlı sayıda ülke tarafından üretiliyor olması, bu ürünün ihracatında da belirli ülkelerin söz sahibi olması sonucunu doğurmaktadır. İhracatta böyle bir durum söz 29 konusu iken, ithalata bakıldığında, özellikle son yıllarda zeytinyağının sağlık bakımından yararlarının da ön plana çıkarılmasıyla, zeytinyağı ithal eden ülkelerin sayısının her geçen yıl arttığı gözlenmektedir. Dünyada dış ticarete konu olan zeytinyağının belirlenmesi için, Dünya zeytinyağı dış ticaret hacmini gösteren Tablo 5 hazırlanmıştır. Tablo 5: Dünya Zeytinyağı Dış Ticaret Hacmi Yıllar 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 Miktar (ton) 1 144 545 1 541 981 1 228 274 1 282 555 1 572 063 1 392 929 1 289 613 2 015 466 1 912 763 1 987 915 2 115 369 2 353 008 2 278 941 2 345 237 İndeks 100 135 107 112 137 122 113 176 167 174 185 205 199 205 Değer (1000 $) 3 134 598 4 129 770 3 287 633 3 040 400 3 802 055 4 573 805 6 057 960 5 638 686 4 449 573 4 986 991 4 523 524 4 317 420 4 935 030 6 333 010 İndeks 100 132 105 97 121 146 193 180 142 159 144 138 157 202 Kaynak: www.fao.org Dış ticarete konu olan zeytinyağının hacminde 1990 yılından 2003 yılına gelindiğinde hem miktar bakımından, hem de değer bakımından % 100’e varan oranda artış kaydedilmiştir (Tablo 5). Bu durum, son yıllarda dünyadaki zeytinyağı dış ticaretinin önemini ortaya koyması bakımından büyük önem taşımaktadır. 30 3.3.1. Dünya Zeytinyağı İhracatında Meydana Gelen Değişimler Dış ticaret hacmi yıldan yıla artmakta olan zeytinyağının, ihracatında söz sahibi olan ülkelerin, 1990-2003 yılları arasında ihracattan aldıkları paylar miktar ve değer olarak, 1990-1996 ve 19972003 seneleri olmak üzere iki ayrı dönemde incelenmiş ve Grafik 7 ile Grafik 8 hazırlanmıştır. Grafik 7: Dünya Zeytinyağı İhracatında Önemli Ülkelerin Payları (Ton) 1996-1999 Ort. 1992-1995 Ort. Tunus 18.7% Türkiye 3.4% Tunus 12.1% Suriye 0.4% Diğer 2.7% Suriye 0.2% Fas 0.4% Diğer 2.5% Fas 1.6% AB 77.3% AB 74.7% 2000-2003 Ort. Tunus 6.4% Suriye 0.7% Türkiye 4.7% Diğer 1.9% Fas 0.2% AB 86.0% Kaynak: www.fao.org Türkiye 6.0% 31 Grafik 8: Dünya Zeytinyağı İhracatında Önemli Ülkelerin Payları ($) 1992-1995 Ort. 1996-1999 Ort. Tunus 12.0% Türkiye 2.1% Tunus 8.9% Diğer 1.8% Fas 0.3% Türkiye 4.0% Diğer 1.9% Fas 1.1% Suriye 0.2% Suriye 0.3% AB 83.7% AB 83.8% 2000-2003 Ort. Tunus 5.0% Fas 0.2% Türkiye 3.8% Diğer 1.8% Suriye 0.5% AB 88.7% Kaynak: www.fao.org Dünya zeytinyağı ihracatında ülkelerin payları miktar olarak incelendiğinde, en büyük payı AB’nin aldığı görülmektedir. AB’nin ihracattan aldığı pay 1992-1995 yılları ortalamasına göre % 74.7 iken, 1996-1999 yılları ortalamasına göre % 77.3, 2000-2003 yılları ortalamasına % 86.0 olmuştur. Görüldüğü gibi özellikle üçüncü dört yıllık dönemde AB’nin zeytinyağı ihracatında önemli bir artış meydana gelmiştir. AB’nden sonra ihracatta söz sahibi olan ülke Tunus’tur. Tunus ihracatının büyük bir bölümünü dökme olarak gerçekleştirmektedir. En önemli pazarı ise AB ‘dir. Tunus’un Dünya zeytinyağı ihracatından aldığı pay ise söz konusu ilk dönemde % 18.7 iken, ikinci dönemde % 12.1’e, üçüncü dönemde ise % 6.4’e gerilemiştir. Türkiye’nin dünya zeytinyağı 32 ihracatındaki payı ise birinci dört yıllık dönemde % 3.4 iken, bu oran ikinci dört yıllık dönemde % 6.0’a çıkmış daha sonra ise % 4.7’e düşmüştür (Grafik 7). Ülkelerin dünya zeytinyağı ihracatından aldıkları paylar değer olarak incelendiğinde ise, sıralamanın değişmediği ve AB’nin ilk, Tunus’un ikinci sırayı aldığı, Türkiye’nin ise üçüncü sırada yer aldığı görülmektedir. Ülkelerin ihracat miktarında meydana gelen artış ve azalışlar aynı şekilde ihracat değerini de etkilemiş ve söz konusu dönemlerde AB’nin yapmış olduğu zeytinyağı ihracat değerinde artış, Türkiye’nin ihracat değerinde önce artış daha sonra azalış meydana gelirken, Tunus’un ihracat değeri de azalmıştır (Grafik 8). Her iki grafikte dikkati çeken nokta AB’nin ve Suriye’nin de zeytinyağı ihracatlarında hem miktar olarak hem de değer olarak meydana gelen artışa karşılık, Tunus’un dünya zeytinyağı ihracatından almış olduğu payın azalmakta olduğudur. Dünya zeytinyağı ihracatında ilk sırayı alan AB’nde ihracatın ülkeler arasında dağılımına AB dışına yapılan ihracat açısından bakıldığında, ilk sırayı İtalya’nın aldığı görülmektedir. Örneğin 2002 ve 2003 yılları ortalamasına bakıldığında, AB’nin yapmış olduğu zeytinyağı ihracatının % 56.1’i İtalya tarafından gerçekleştirilirken, % 34.7’si İspanya, % 3.9’u ise Yunanistan tarafından gerçekleştirilmiştir (www.internationaloliveoil.org). Ancak AB içine yapılan ihracatta dahil olmak üzere ülkelerin ihracattan aldıkları paylar incelendiğinde, bu sefer ilk sırayı İspanya’nın, ikinci sırayı ise İtalya’nın aldığı, Yunanistan’ın da yine üçüncü sırada yer aldığı dikkati çekmektedir. Yine 2002 ile 2003 yılları ortalamasına bakıldığında İspanya’nın ihracattaki payı % 57.3, İtalya’nın % 30.1, Yunanistan’ın % 9.1 olmaktadır (www.fao.org ). Bu durumun başlıca sebebi, AB dışındaki pazarlarda İtalya’nın diğer ülke 33 ülkelere göre daha büyük bir pazar payına sahip olmasıdır. İtalya, AB dışındaki pazarlara markalı ve ambalajlı ihracat için İspanya ve Yunanistan gibi ülkelerden de zeytinyağı almaktadır. 3.3.2. Dünya Zeytinyağı İthalatında Meydana Gelen Değişimler Dünya zeytinyağı ithalatından miktar ve değer olarak önemli oranda pay alan ülkeler ise Grafik 9 ve Grafik 10’da incelenmiştir. Grafik 9: Dünya Zeytinyağı İthalatında Önemli Ülkelerin Payları (Ton) 1996-1999 Ort. 1992-1995 Ort. Diğerleri 11.5% Avustral ya 2.3% Brazilya 2.5% Kanada 1.8% ABD 16.7% Japonya 0.9% AB 64.3% Diğerleri 8.8% Avustral ya 2.0% ABD 15.5% Japonya 2.9% 2000-2003 Ort. Diğerleri 10.0% Avustral ya 2.3% Brazilya 1.9% Kanada 2.0% ABD 17.0% Japonya 2.5% Kaynak: www.fao.org AB 64.2% Brazilya 2.7% Kanada 1.9% AB 66.2% 34 Grafik 10: Dünya Zeytinyağı İthalatında Önemli Ülkelerin Payları ($) 1992-1995 Ort. 1996-1999 Ort. Diğerleri 9.6% Avustra lya 2.0% Brazilya 2.5% ABD 15.0% Diğerleri 7.8% ABD 15.0% Kanada 1.8% Japony a 1.3% Avustra lya 2.2% Japony a 4.2% AB 67.9% Brazilya 3.4% Kanada 1.9% AB 65.4% 2000-2003 Ort. Diğerleri 10.8% ABD 17.5% Japonya 3.8% Avustral ya 2.6% Brazilya 2.5% Kanada 2.3% AB 60.6% Kaynak: www.fao.org Dünya zeytinyağı ithalatından ülkelerin almış oldukları paylar miktar olarak incelenecek olursa, en büyük ithalatçı ülkenin aynı zamanda ihracattan da en büyük payı alan AB olduğu anlaşılmaktadır. 1992-1995 döneminde AB’nin ithalattan aldığı pay % 64.3, 2000-2003 döneminde ise % 64.2 olmuştur. Görüldüğü gibi, yıllar içerisinde AB’nin almış olduğu payda önemli bir değişiklik meydana gelmemiştir. Zeytinyağı ithalatında AB’yi ABD izlemektedir. ABD’nin ise aynı dönemde ithalattan aldığı pay % 16.7’ den % 17.0’ye çıkmıştır (Grafik 9). AB’nin önemli bir üretici ve ihracatçı olmasının yanında, ithalatta da başlarda yer almasının iki önemli sebebi bulunmaktadır. Bunlardan ilki AB’nin başta Tunus, Türkiye ve Suriye’den olmak üzere zeytinyağını 35 dökme olarak ithal edip, daha sonra da ambalajlayarak tekrar ihraç ediyor olmasıdır. İkinci sebep ise AB içinde İtalya, İspanya ve Yunanistan gibi kısıtlı sayıda ülkenin zeytinyağı üreticisi olması ve AB içindeki diğer ülkelerinde Ortak Tarım Politikası (OTP)’nın topluluk tercihi ilkesi bu ülkelerden zeytinyağı ithal ediyor olmalarıdır. AB’nin kendi içinde yapmış olduğu zeytinyağı ticareti dikkate alınmadan AB’nin sadece dışarıdan ithal ettiği zeytinyağı dikkate alınacak olursa, bu sefer de dünya zeytinyağı ithalatından en büyük payı ABD’nin almış olduğu görülmektedir. Örneğin 2000-2003 yıllarını kapsaya dört yıllık süre göz önüne alınırsa, dünya zeytinyağı ithalatında % 38.1 ile ABD’nin ilk sırada yer aldığı, AB’nin ise aynı dönemde ithalattan % 19.7 pay alarak ikinci sırada bulunduğu dikkati çekmektedir (www.internationaloliveoil.org ). Dünya zeytinyağı ithalatına değer olarak göz atıldığında ise; yine AB’nin ilk sırada, ABD’nin ise ikinci sırada yer aldığı görülmektedir (Grafik 10). Grafik 9 ve Grafik 10 birlikte değerlendirildiğinde, ABD başta olmak üzere Japonya, Kanada ve Avustralya gibi zeytinyağı üretmeyen ülkelerin zeytinyağı ithalatından almış oldukları payın artış eğiliminde olduğu söylenebilir. Dünya zeytinyağı ekonomisi ile ilgili verilen bilgiler ışığında kısa bir özet yapmak gerekirse, dünya zeytinyağı üretiminde en önemli ülkelerin AB ülkeleri olduğu, AB dışında Tunus, Türkiye ve Suriye gibi ülkelerinde üretimden pay aldıkları ve Suriye’nin son yıllarda zeytinyağı üretimini büyük miktarda arttırdığı söylenebilir. Dünya zeytinyağı tüketiminde ise yine AB ilk sırayı alırken, ikinci sırayı ABD’nin aldığı, ancak kişi başına tüketim bakımından ABD’nin hala düşük seviyelerde kaldığı görülmektedir. Zeytinyağı ihracatında söz sahibi olan ülkelerin başta AB olmak üzere genelde üretici ülkeler olduğu dikkati çekmektedir. 36 Dünya zeytinyağı ithalatında ise, AB ve ABD ilk sırayı almaktadır. Bu ülkeler dışında son yıllarda Kanada, Japonya, Avustralya gibi ülkeler de ithalatlarını arttırmaktadırlar. 37 4. DÜNYA’DA ZEYTİNYAĞINA YÖNELİK UYGULANAN POLİTİKALAR 4.1. Avrupa Politikalar Birliği’nde Zeytinyağına Yönelik Uygulanan AB Ülkelerinin Roma Anlaşması gereğince oluşturdukları Ortak Tarım Politikası (OTP) çerçevesinde zeytinyağının da içinde bulunduğu birçok tarım ürünü için Ortak Piyasa Düzeni (OPD) uygulanmaktadır. Zeytinyağı 1968 yılında OPD kapsamına alınmış ve günümüze kadar bu çerçevede değerlendirilmişti. AB’nin kurulduğu yıllarda bitkisel yağların yüksek tüketimine karşılık iç üretiminde bir yetersizlik söz konusuydu. Ayrıca, desteklenmesi gereken bir sanayisi bulunmaktaydı. Bitkisel yağ üretimi topluluğun yağ ihtiyacının ancak % 10 kadarını karşılamaktaydı. Bitkisel yağlardaki bu açığı kapatabilmek için, Topluluğun üçüncü ülkelerden gelen yağlı tohumlara tamamen açılması, sıfır gümrük vergisi ile bitkisel yağ ithali gibi çözüm yolları benimsenmişti. Bu durum ise, pazarda bolluğa yol açmış, fiyatların düşmesini beraberinde getirmiş ve diğer yağlara göre fiyatı yüksek olan zeytinyağına olan talebin azalmasına neden olmuştur. Özellikle büyük bir üretici ve ihracatçı konumundaki İtalya’nın mevcut durum karşısındaki şikayetleri sonucunda da zeytinyağında Ortak Piyasa Düzeni’ne geçilmesine karar verilmiştir (Akay, 1991). AB’nin zeytinyağı pazar düzenlemeleri ve ithalat korumaları için belirlemiş olduğu ana prensipleri; sıvı ve katı yağ ortak piyasa düzeninin tesis edilmesine dair 22 Eylül 1966 tarih ve EC 136/66 sayılı Konsey Tüzüğü’nde yer almaktadır. Zeytinyağı rejiminde amaç, OTP kapsamındaki diğer ürün rejimlerinde de olduğu gibi arzın devamlılığını sağlamak, üreticilere daha iyi bir yaşam seviyesi yaratmak, fiyat 38 istikrarsızlıklarının önüne geçmek ve ticaretin düzenlenmesi için politika oluşturmak olarak belirlenmiştir. 4.1.1. Avrupa Birliği’nde Zeytinyağına Yönelik Uygulanan Üretim ve Tüketim Politikaları Avrupa Birliği’nde zeytinyağı üretimine yönelik politikalar Ortak Piyasa Düzeni (OPD) kapsamında yürütülmektedir. Bu politikalara bakıldığında, zeytinyağı rejiminin yürürlüğe girdiği 1968 yılından günümüze kadar olan dönemde dinamik bir yapının bulunduğu dikkati çekmektedir. AB, kendi içinde ve uluslararası alanda meydana gelen değişimlere paralel olarak, diğer alanlarda olduğu gibi, zeytinyağına yönelik politikalarında da çeşitli dönemlerde değişikliklere gitmiş ve gitmektedir. İlk dönemlerde AB zeytinyağı politikalarında temel amaç; arzın devamlılığını sağlamak, üreticilere iyi bir yaşam seviyesi sunmak, fiyat dalgalanmalarını önlemek ve ticareti düzenlemek olarak belirlenmiştir. Ancak, yıllar geçtikçe sektörde ortaya çıkan çeşitli sorunlara bağlı olarak daha önce yürürlüğe konulan bir takım düzenlemelerde değişiklik yapılması ihtiyacı doğmuştur. Bu kapsamda 1998, 2001 ve 2003 yılında yapılan düzenlemeler önem taşımaktadır. 1998 yılında Zeytinyağı OPD’de gerçekleştirilen reform ile sektörün rekabet gücünün arttırılması, ürün kalitesinin iyileştirilmesi, arz talep dengesinin sağlanması ve kuralların sadeleştirilmesi yönünde düzenlemelere gidilmiştir. Reform kapsamında Ulusal Garanti Edilen Miktar (UGM) sistemi uygulanmaya başlanmış, tüketim yardımları kaldırılmış, müdahale alımları yerine özel stoklama sistemi getirilmiş ve istatistiksel verilerin daha sağlıklı bir şekilde toplanması amacıyla kayıt 39 sistemi içerisinde Coğrafi Bilgi Sistemi’nin oluşturulması kararlaştırılmıştır. Bu değişiklikler için geçiş dönemi olarak 2001 yılı belirlenmişken, daha sonra bu süre 2003/2004 pazarlama yılının sonuna kadar uzatılmıştır. Yapılan araştırmalar sonucu 2001 yılında daha kapsamlı bir reforma gidilmesi gereği doğmuştur. Bu çerçevede, üreticiye verilen desteklerin % 5 azaltılarak 1322.5 Euro/ton’a indirilmesine, üretim desteğinin 1 Kasım 2001’den itibaren, yalnızca 1 Mayıs 1998’den önce dikilmiş ağaçlardan elde edilen zeytinyağına verilmesine karar verilmiştir. Düzenlemeler çerçevesinde ayrıca azami garanti edilmiş miktarın % 31.6 artırılarak 1.78 milyon tona yükseltilmesi karar verilmiştir (Ülkü, 2006). Toplulukta zeytinyağı arzının devamlılığı ve arz-talep dengesi göz önünde bulundurularak 1987/1988 sezonundan itibaren üretilecek ve yardım kapsamına alınacak zeytinyağı miktarının belirlenmesi için Azami Garanti Edilen Miktar (AGM) sistemi uygulanmaya başlanmıştır. Reform dönemiyle birlikte AGM ülkelerin üretimdeki büyüklüklerine göre Ulusal Garanti Edilen Miktarlara (UGM) bölünmüştür. Böylece üye ülkelerden birindeki üretim fazlası nedeniyle, diğer üye ülkelerin üreticilerinin daha düşük yardım alarak haksızlığa uğramalarının önüne geçilmeye çalışılmıştır (Tan ve Çelikel, 2003). Buna göre üye ülkelerin Azami Garanti Edilen Miktardan paylarına düşen Ulusal Garanti Edilen Miktarlar Tablo 6’da gösterilmiştir. 40 Tablo 6: AB’ndeki Zeytinyağı Üreticisi Ülkeler İçin Ulusal Garanti Edilen Miktarlar (Ton) Üye Ülke UGM (Ton) Pay (%) İspanya 760 027 42.8 İtalya 543 164 30.5 Yunanistan 419 529 23.6 51 244 2.9 3 297 0.2 1 777 261 100.0 Portekiz Fransa TOPLAM Kaynak:http://europa.eu.int/comm/agriculture/publi/fact/olive/index_en.htm AB’nde UGM içinde en fazla payı % 42.8 ile İspanya alırken, onu sırasıyla İtalya ve Yunanistan izlemektedir. Portekiz ve Fransa’nın payları ise, % 2.9 ve % 0.2 gibi düşük düzeylerde kalmaktadır (Tablo 6). Ortak Tarım Politikası’nın ana ilkelerinden birisi olan, üretici refahının arttırılması, zeytinyağı için uygulanan OPD’nin de temel hedeflerinden birisidir. Bu amaçla, AB’nde uygulanan politika araçları ise, Üçlü Fiyat Sistemi ve Üretim Yardımı olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. AB zeytinyağında her sezon düzenli olarak bazı fiyatlar tespit etmektedir. Üçlü Fiyat Sistemi olarak adlandırılan bu fiyatlama düzeninde fiyatlar, serbest yağ asidi miktarı % 3.3 oleik asidi geçmeyen naturel ikinci zeytinyağları için belirlenmektedir. Bu çerçevede Üçlü Fiyat Sistemi şu unsurlardan oluşmaktadır; a) Hedef Fiyat: Üreticiler için adil bir gelir düzeyinin sağlanması ve üretimin devamlılığı için uygulanan fiyattır. 41 b) c) Temsili Piyasa Fiyatı: Her yıl pazarlama dönemi öncesi diğer bitkisel yağ fiyatları da göz önünde tutularak belirlenen, zeytinyağının normal olarak elden çıkarılabileceği fiyattır. Müdahale Fiyatı: Pazarlama döneminin son dört ayı içinde, Konsey tarafından belirlenen standart kalitedeki zeytinyağının müdahale kuruluşları tarafından satın alındığı fiyattır. Ancak 1998 yılındaki reform ile birlikte müdahale alımları kaldırılarak yerine Özel Stoklama Sistemi Getirilmiştir (Dönmez, 2002). Üçlü Fiyat Sistemi dışında AB’nde hasat edilen zeytinden elde edilen zeytinyağı için, üreticilere adil bir gelir düzeyinin sağlanması amacıyla Üretim Yardımı adı altında bir ödeme daha yapılmaktadır. Üretim Yardımı ödemesi, Hedef Fiyat ile Temsili Piyasa Fiyatı arasındaki farkın üreticilere destek olarak verilmesi şeklinde yapılmaktadır (Göksu, 2003). AB’nde 1989-90 sezonundan 20003/04 sezonuna kadar olan dönemde belirlenen fiyatlar ve üretim yardımlarını ortaya koymak amacıyla Tablo 7 hazırlanmıştır. 42 Tablo 7: AB’nde Yıllar İçerisinde Verilen Zeytinyağı Fiyat ve Üretim Yardımları (Euro/100 kg) Yıllar Hedef Fiyat Temsili Fiyatı Piyasa Üretim Yardımı 1989/90 322.56 190.28 70.95 1990/91 322.56 190.28 70.95 1991/92 322.01 197.28 70.83 1992/93 322.01 191.27 84.33 1993/94 321.16 192.05 89.11 1994/95 317.82 190.06 117.76 1995/96 383.77 229.50 142.20 1996/97 383.77 229.50 142.20 1997/98 383.77 229.50 142.20 1998/99-2003/04 383.77 251.52 132.25 Kaynak: Tan, M., Çelikel, T., N., (2003); “Avrupa Birliği’nin Zeytinyağı Politikası, Türkiye’deki Uyum Çalışmaları ve Tariş’in Rolü”, Türkiye 1. Zeytinyağı ve Sofralık Zeytin Sempozyumu Bildirileri, TEAE Yayını, Yayın No: 112, Ankara. Söz konusu fiyat ve yardımlar 1998/99 ile 2003/04 yılları için dondurulmuştur. Bunun sebebi, üretim miktarının kısıtlanmasının ve sübvansiyon sisteminin yavaş yavaş terk edilmek istenmesinden kaynaklanmaktadır. Buna gerekçe olarak ise, meydana gelen arz fazlasının Birlik bütçesi üzerindeki olumsuz etkisi ve üretim yardımı almak için yapılan aşırı üretimin yarattığı sorunlar gösterilmektedir (Tan ve Çelikel, 2003). Günümüzde ise 100 kg için yapılan 132 euro’luk üretim yardımı 112 euro’ya indirilmiştir. 43 AB içinde zeytinyağına yönelik ödemeler FEOGA olarak bilinen Tarımsal Garanti ve Yön Verme Fonunun garanti bölümünden yapılmaktadır. Bu kapsamda 1999-2005 yıllarında yapılan ödemeler ile bu ödemelerin toplam yapılan ödemeler içerisindeki payı Tablo 8’de verilmiştir. Tablo 8: AB’nde Garanti ve Yön Verme Fonundan (FEOGA) Zeytinyağına Yapılan Ödemeler ve Toplam Ödemeler İçindeki Payı Yıllar Yapılan Ödeme (Milyon Euro) Toplam FEOGA Ödemeleri İçindeki Payı (%) 1999 2 091.8 5.29 2000 2 190.0 5.34 2001 2 384.0 5.41 2002 2 366.0 5.35 2003 2 341.0 5.23 2004 2 372.4 5.30 2005 2 296.7 4.62 Kaynak: http://ec.europa/agriculture/agrista/2005/table_en/3431.pdf Tablo 8’den de görüleceği gibi AB’nde Garanti ve Yön Verme Fonundan zeytinyağı için yapılan ödemeler 2.2-2.3 milyar Euro arasında değişmekte ve toplam FEOGA ödemeleri içerisinde yaklaşık % 4-5 gibi bir payı oluşturmaktadır. Zeytinyağı Ortak Piyasa Düzeni’ndeki son değişiklik ise 2003 yılında gerçekleştirilmiştir. Buna göre üreticilere yapılan ödemelerde çeşitli değişikliklere gidilmiştir. Yapılan değişikliklerle zeytinyağı 44 sektöründeki işletmelerin rekabet edebilirliğinin arttırılması, üretici gelirlerindeki istikrarsızlığı önlenmesi ve gıda güvenliğinin gözetildiği, sürdürülebilir, çevreci bir üretimin gerçekleştirilmesi amaçlanmaktadır (Mili ve Mahlau, 2005). OTP’da 2003 yılında yapılan reform ile gelecekte desteklerin çok büyük bir kısmının üretim ile ilişkisinin kesilmesi planlanmaktadır. Reformun başlıca bileşenlerinden birisi de tek ödeme planının uygulanmasıdır. Bu yeni ödeme sistemi ile üreticilere verilen destek ile üreticilerin ürettikleri ürün arasındaki ilişki ortadan kaldırılmaktadır. Tek ödeme planı her ne kadar 1 Ocak 2005 tarihinde işlerlik kazansa da üye ülkelerin bu sistemin uygulanmasını en geç 2007 yılına kadar erteleyebilmelerine olanak tanınmıştır. Bu kapsamda İtalya, İspanya ve Yunanistan’da dahil olmak üzere birçok ülke geçiş sürecini 2007 yılına kadar ertelemişlerdir. Bu çerçevede 2003 yılı OTP reformu ile zeytinyağı sektörüne yönelik getirilen değişiklikler kapsamında 2002/03 referans döneminde üretim ile ilişkilendirilmiş ödemelerin asgari % 60’ı 0.3 hektardan büyük olan tarımsal işletmeler için yeni Tek Ödeme Planı çerçevesinde yapılacaktır. Ödemelerin geriye kalan % 40’ı ise, üye ülkeler tarafından üreticilere ilave bir zeytinlik ödemesi verilmesi amacıyla ulusal zarflar şeklinde tahsis edilmiştir. 0.3 hektardan küçük işletmeler içinse ödemelerin 2006 yılından itibaren üretim ile bağının tamamen kopartılması kararlaştırılmıştır (Baş, 2004). AB’nde zeytinyağı tüketimi ile ilgili politikalara bakıldığında ise, yine şartlarda meydana gelen değişikliklere paralel olarak zamanla tüketim politikasının da farklılaştığı görülmektedir. Daha önceki yıllarda fiyat bakımından diğer bitkisel yağlara oranla pahalı olan zeytinyağının tüketimini özendirmek amacıyla tüketim yardımları uygulanırken, 1998 yılındaki geçiş dönemiyle birlikte bu uygulamaya son verilmiştir. Tüketim yardımlarına son verilmesinin nedeni olarak ise, takibinin zor ve suistimale açık bir uygulama olması gösterilmiştir. 45 4.1.2. Avrupa Birliği’nde Zeytinyağına Yönelik Uygulanan Dış Ticaret Politikaları Tarım sektörü başta insanların yaşamlarını sürdürebilmeleri için gerekli olan besin maddelerini sağlaması bakımından, tüm ülkeler tarafından stratejik bir sektör olarak görülmekte, buna bağlı olarak da hem desteklenmekte, hem de korunmaktadır. AB’de tarım ürünleri dış ticaretinde ithalatta korumacı, ihracatta ise destekleyici politikalar uygulamaktadır. AB üçüncü ülkelerden Birliğe ithal edilecek zeytinyağı fiyatının Temsili Piyasa Fiyatının altına düşmesi halinde gümrük vergisi niteliği taşıyan ve prelevman olarak adlandırılan bir kesinti yapmaktadır. AB 30 Haziran 1995 tarihine kadar zeytinyağı ithalatında % 20 oranında bir gümrük vergisinin yanında değişken harçlar uygulamıştır. Ancak DTÖ (Dünya Ticaret Örgütü)’nün Tarım Anlaşması çerçevesinde verilen taahhütler gereği değişken harçların ve gümrük önlemlerinin yerini 1 Temmuz 1995’ten itibaren sabit tarifeler almıştır. Belirlenen bu sabit tarifeler de 1995 ile 2001 yılları arasındaki altı yıl içinde % 20 oranında azaltılmıştır (Tan ve Çelikel, 2003). AB’nde zeytinyağı ithalatında geçerli olan gümrük tarifelerini göstermek için Tablo 9 hazırlanmıştır: 46 Tablo 9: AB’nde Zeytinyağı İthalatında Uygulanan Sabit Tarifeler Tanım Vergi (Euro/Ton) Saf Lampant 1226 Natürel ve Natürel Sızma 1245 Natürel Olmayan Diğer Zeytinyağları 1346 Ham Zeytinyağı 1102 Diğer Zeytinyağları 1603 Kaynak:http://europa.eu.int/comm/agriculture/markets/olive/reports/rep_en.pdf AB’nde zeytinyağı ithalatında, Tablo 9’da verilen sabit tarifeler dışında herhangi bir harç veya miktar kısıtlaması bulunmamaktadır. Ayrıca AB dilediği takdirde, bu tarifeler üzerinden indirimlere de gidebilmektedir. Zira bu kapsamda Cezayir, Fas, Lübnan, Tunus ve Türkiye ile natürel zeytinyağları için özel düzenlemelere gidilmiştir (Göksu,2003). AB’nin, Avrupa-Akdeniz Ülkeleri Ticaret Anlaşması çerçevesinde özellikle Tunus’a tanımış olduğu tavizler Türkiye’nin de zeytinyağı ihracatını olumsuz etkilemektedir. Zira AB Tunus’a tanımış olduğu avantaj ile yıllık 64 bin ton zeytinyağını sıfır gümrük vergisi ile ithal etmektedir. Türkiye’ye ise, zeytinyağının çeşidine göre % 5 ve % 10 gibi değişen oranlarda gümrük indirimi yapılmaktadır. Buna göre saf lampant, naturel, naturel sızma ve ham zeytinyağında % 10, naturel olmayan diğer zeytinyağlarında % 5 vergi indirimi uygulanmaktadır. Ayrıca AB önümüzdeki yıllarda Tunus’a tanımış olduğu tavizin benzerini Suriye’ye de uygulamayı düşünmektedir. Bu kapsamda 1998 yılında başlayan ortaklık anlaşması görüşmeleri 2003 yılında tamamlanmıştır. Anlaşma ile Suriye’ye yıllık 10 bin ton zeytinyağını sıfır gümrük tarifesiyle ihraç etme olanağı tanınmıştır. Söz konusu anlaşmanın yürürlüğe girmesi için üye ülkelerin parlamentolarının onayı gerekmektedir. 47 AB’nde yürürlükte olan kurallara göre Birlik içindeki zeytinyağı fiyatlarının dünya fiyatlarından yüksek olması halinde restütisyon adı verilen ihracat iadesi sistemi uygulanmaktadır. İadelerin miktarı ayda bir kez belirlenmektedir. Ancak DTÖ Tarım Anlaşması gereğince 1998 yılından beri zeytinyağı ihracatına iade verilmemektedir. 16 Eylül 1998 tarih ve (EC) 1973/98 sayılı Komisyon Tüzüğü ile verilen son ihracat iadesi kutulu natürel sızma zeytinyağı için ton başına 60 Euro iken kutulu rivieara için ton başına 55 Euro olarak belirlenmiştir (Tan ve Çelikel, 2003). AB’nde zeytinyağına yönelik uygulanan politikalarla ilgili buraya kadar anlatılanlardan da anlaşılacağı üzere, AB diğer Ortak Piyasa Düzenine giren ürünlerde olduğu gibi, zeytinyağında da kapsamlı ve dinamik bir politika uygulamaktadır. Bu kapsamda dikkati çeken en önemli hususlardan birisi de, hem üretime, hem de dış ticarete yönelik amaçların açık bir şekilde ortaya konulduğu ve bu amaçlara ulaşmak için gerekli olan politika araçlarının, üretici, tüketici ve ithalatçı/ihracatçı tarafların da çıkarları gözetilerek belirlenmekte olduğudur. Bunların dışında, tüm bu politikaları hayata geçirmekle görevli olan kurumsal yapının da sağlam temeller üzerine oturmuş olması, AB’nin zeytinyağına yönelik politikalarında başarılı olması sonucunu doğurmaktadır. 4.2. Avrupa Birliği Dışındaki Önemli Zeytinyağı Üreticisi Bazı Ülkelerde Zeytinyağına Yönelik Uygulanan Politikalar Bilindiği gibi zeytin ağacı daha çok Akdeniz ikliminin hakim olduğu bölgelerde yetişmektedir. Bu bakımdan AB dışında kalan diğer Akdeniz ülkelerinde de zeytin yetiştiriciliği yapılmaktadır. Türkiye, Tunus, Fas, Cezayir, Suriye, Ürdün, Mısır bu ülkelerden birkaçıdır. 48 Türkiye ile ilgili kısım bu çalışmanın ana iskeletini oluşturması nedeniyle özel olarak bundan sonraki bölümde incelenecektir. Bu bölümde ise, özellikle AB’nin tanımış olduğu tavizlerle ihracatını arttıran ve dış pazarlarda Türkiye’nin rakibi konumunda bulunan Tunus ile, yine AB ile Ortaklık Anlaşması çerçevesinde önümüzdeki yıllarda Tunus’a benzer avantajlar elde etmesi beklenen Suriye’nin zeytinyağına yönelik uyguladıkları politikalar incelenmeye çalışılacaktır. 4.2.1. Tunus’ta Zeytinyağına Yönelik Uygulanan Politikalar Daha önce de belirtildiği gibi, yapısı gereği tarım sektörüne hemen hemen her ülke tarafından çeşitli şekillerde müdahalelerde bulunulmaktadır. Bu müdahaleler, yine birçok ülkede olduğu gibi ortak hedeflere dayanmaktadır. Tunus’ta da uygulanan tarım politikalarının temel hedefi, sektörde çalışanların yeterli geliri elde etmelerine yardımcı olmak, belirli ürünlerde ülkenin kendine yeterliliğini sağlamak ve insan beslenmesinde zorunlu olan tarımsal ürünlerin fiyatlarının tüketicilerin alım gücünü aşmamasını temin etmektir. Tunus’ta yukarıda sayılan temel hedeflere ulaşma da yardımcı olması amacıyla bir takım alt hedeflerde belirlenmiştir. Bu alt hedefler kısaca şöyle özetlenebilmektedir: Tarımsal altyapının geliştirilmesi ve özel yatırımların teşvik edilmesi Doğal kaynakların korunması Yeni teknoloji ve yöntemlerin üreticilere aktarılması Tarımsal girdi ve tüketici fiyatlarının kontrol edilmesi Uluslararası rekabete karşı iç pazarın korunması (Lachaal ve ark., 2005) 49 Bu amaçların gerçekleştirilmesinde sektöre yapılan müdahaleler daha çok çeşitli kamu kurumları aracılığıyla gerçekleştirilmektedir. Bu kapsamda kullanılan tarımsal politika araçları ise, çeşitli girdi-çıktı fiyat uygulamaları, kredi olanakları, araştırma-geliştirme ve yayım yardımları olarak sayılabilir. Tunus’un tarım ekonomisinde en önemli ürünlerinden birisi zeytinyağıdır. Tunus uluslararası zeytinyağı pazarında önemli ülkelerden birisi konumunda olup, AB’den sonra ikinci büyük üretici ve ihracatçı ülke olarak yer almaktadır. Tunus’ta 55 milyon meyve veren, 11 milyon meyve vermeyen zeytin ağacı bulunmakta ve zeytinlikler 1.400.000 hektar ile toplam tarım alanlarının yaklaşık % 31’ini kaplamaktadır. Ayrıca, zeytin ve zeytinyağı yaklaşık 1.5 milyon insanın doğrudan veya dolaylı olarak geçim kaynağını oluşturmaktadır (United Nations, 2001a). Bu yüzden zeytinyağına yönelik politikalar hem bu sektörden geçimini sağlayanlar için, hem de tüketiciler bakımından büyük önem taşımaktadır. Tunus’ta zeytinyağına yönelik uygulanan politikalara bakıldığında da, yine bazı devlet kurumlarının politikaların yönlendirilmesinde ve uygulanmasında etkin oldukları dikkati çekmektedir. Bunların içinde en önemlisi olarak Ulusal Yağ Ofisi gösterilebilir. Bu kurum tarım bakanlığına bağlı olarak faaliyetlerini sürdürmekte olup, zeytinyağının piyasadan toplanması ve ticaretiyle ilgili alanda görev almaktadır. 1986 yılında uygulamaya giren Tarımsal Yapıyı Geliştirme Programıyla devlet, fiyat politikasını piyasa düzeninin iyi işleyebilmesi için gerçek fiyatlar üzerinden oluşturmaya çalışmış, ancak aralarında zeytinyağının da bulunduğu bazı ürünlerde taban fiyat uygulamasına devam etmiştir. 50 1994 yılına kadar zeytinyağının toplanması ve ticareti faaliyetinde Ulusal Yağ Ofisi monopol durumdayken, bu tarihten itibaren dünyadaki neo-liberal politikalara da bağlı olarak sektör liberalleşmeye açılmış ve söz konusu faaliyetlerde özel sektör de yer almaya başlamıştır. 1996 yılına gelindiğinde Ulusal Yağ Ofisinin piyasadaki payı % 38’lere kadar düşmüştür. İhracatçı firmaların üreticilere vermiş oldukları yüksek fiyatlar bu düşüşte önemli bir rol oynadığı düşünülmektedir. Ancak tüm bunlara karşın Ofisin hala hem iç, hem de dış pazarlarda zeytinyağına yönelik politikaların yönlendirilmesinde önemli bir etkiye sahip olduğu da belirtilmektedir (Karay, 2004). Daha önce de bahsedildiği gibi, AB Tunus’a zeytinyağı ihracatında önemli tavizler tanımaktadır. Tunus her yıl 60 bin ton zeytinyağını sıfır gümrükle AB’ne ihraç etmektedir. 2001 yılına kadar bu ihracatın tamamı sadece Ulusal Yağ Ofisi tarafından yapılmaktayken, 2001 yılında yürürlüğe giren yeni bir kanun ile özel sektöründe bu ihracattan küçük bir pay alması sağlanmıştır. Örneğin 50 bin tonluk kotanın olduğu 2001 yılında özel sektör tarafından AB’ne ihraç edilen zeytinyağı 6 bin tonla sınırlı kalmıştır (United Nations, 2001a). Tunus’ta zeytinyağı ihracatında hedeflere ulaşılması amacıyla çalışan başka kurumlar da bulunmaktadır. Bunlar Tarımsal Yatırımların Geliştirilmesi Ajansı, Dış Ticaret Sigorta Kurumu, İhracatı Geliştirme Merkezi gibi kuruluşlardır. Bu kuruluşlar kredi, ihracatın finansmanı ve pazar araştırmaları gibi konularda sektöre destek olmaktadır. Tunus’un zeytinyağı sektörünü 1995 yılında yürürlüğe giren DTÖ Tarım Anlaşması çerçevesinde değerlendirmek gerekirse, son yıllarda sektördeki hızlı liberalleşme eğilimleri de göz önünde tutulduğunda, ileriki yıllarda Tunus’un zeytinyağı ihracatında çeşitli avantajlar elde 51 edeceği, AB’ne ihracatını artıracağı ve yeni pazarlara açılma olanağına kavuşacağı öngörülmektedir (Karay, 2004). Zeytinyağı ihracatının Tunus’un tarımsal ihracatı içinde büyük yer kaplıyor olması bu ürüne yönelik politikaları daha önemli hale getirmektedir. Bu kapsamda sektör daha önceki yıllarda tamamen devlet kontrolünde faaliyetlerini sürdürürken, son yıllarda kamu ve özel sektörün birlikte faaliyet gösterdikleri dikkati çekmektedir. Özellikle AB’nden elde edilen tavizler de zeytinyağına yönelik uygulanan politikaların olumlu sonuç vermesinde başlıca etken olarak görülebilir. Ayrıca, Türkiye’nin de AB pazarından pay almak istemesi Tunus ile Türkiye’yi pazarda rakip konumuna getirmekte, ancak Tunus’a tanınan tavizlerin Türkiye’ye tanınmaması haksız rekabete sebep olmaktadır. 4.2.2. Suriye’de Zeytinyağına Yönelik Uygulanan Politikalar Suriye 1980’li yılların sonlarından itibaren ekonomisinde çeşitli köklü değişiklikler yaşamaktadır. Küresel ekonomide meydana gelen değişikliklere paralel olarak yürütülen çalışmalar, Suriye ekonomisini planlı ekonomiden uzaklaştırarak, piyasa merkezli bir ekonomiye çekmeyi hedeflemektedir. Bu hedef tarım sektörünün yapısı gereği çok daha zorlu bir süreci gerektirmektedir. Özellikle tarım sektöründeki üreticilerin ve tarım ürünlerinin alıcısı konumunda olan tüketicilerin bu değişimden zarar görmemeleri için bu sektördeki politika değişikliklerine özel bir önemin gösterilmesi gerektiği ifade edilmektedir (United Nations, 2001b). Suriye’de 2001 yılına kadar tarım sektörünün yönlendirilmesin en büyük otorite Yüksek Tarım Konseyi iken, bu tarihten itibaren Konsey 52 yetkilerini Tarım ve Tarım Reformu Bakanlığı’na devretmiştir (Işıklı ve Yercan, 2005). Suriye tarım politikası son yıllarda önemli değişiklikler göstermektedir. Bu değişiklikler özellikle üretim, pazarlama ve dış ticaret gibi alanlarda özel sektörün teşvik edilerek, ekonominin liberalleşmesine dayanmaktadır. Bu kapsamda son yıllarda az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerinin dışa açılmasını sağlamak için uygulamaya konulan reformlardan birisi de Suriye’de uygulamaya konulmuştur. Uygulamaya konulan reform sürecinde tarım sektöründe belirlenen başlıca hedefler şunlardır: Kendine yeterliğin sağlanması ve tarımsal ihracatın artırılarak dış ticaret dengesinin kurulması Tarım sektörünün ekonomiyle bütünleşmesinin desteklenmesi Tarım sektöründeki gelir dağılımın düzeltilmesi (Işıklı ve Yercan, 2005). Belirlenen bu hedefler kapsamında uygulamaya konulan politikalardan birisi de zeytinyağının ihracatını ilgilendirmektedir. Suriye’de tarım ürünlerinin ihracatından % 9 ile % 12.5 arasında değişen vergiler alınmaktadır. Ancak, ihracatın arttırılarak dış ticaret açığının kapatılması amacıyla meyve ve sebze yanında, zeytinyağına ihracatına uygulanan vergiler de kaldırılmıştır (Işıklı ve Yercan, 2005). Suriye özellikle 1990’lı yılların ortasından itibaren zeytinyağı üretiminde önemli artışlar kaydetmiş ve 2001/2002 sezonundan bu yana zeytinyağı üretiminde Türkiye’nin önüne geçerek AB ve Tunus’un ardından üçüncü sıraya yükselmiştir. 53 Suriye’nin zeytinyağı sektörü şu şekilde karakterize edilebilir: Arazi politikası sonucu zeytin ağacı sayısında meydana gelen büyük artış, Zeytinyağı üretimindeki hızlı artışa karşın, yavaş büyüyen bir iç pazar ve oluşan üretim fazlası, Kalitede istenilen, uluslararası standartların yakalanamaması, İhracat konusunda bilgi, tecrübe ve yönetim eksikliği, İhracat için gerekli bürokratik işlemlerin fazlalığı (FAO, 2003). Suriye’de zeytinyağına yönelik uygulanan politikalarda, üretime yönelik uygulamalar kaliteye yönelik uygulamalardan önce gelmektedir. Bu bağlamda Suriye’de tarım dışı alanlar tarıma elverişli hale getirilmekte ve bu alanların çok büyük bir kısmına zeytin ağacı dikilmektedir. Bunun sonucunda Suriye’de zeytin ağacı sayısı 1988’de 38,6 milyon iken, 1997 yılına gelindiğinde 58,3 milyona çıkmıştır. Aynı dönemde zeytinyağı üretimi ise % 76 artarak, 66 bin tondan 116 bin tona çıkmıştır (Işıklı ve Yercan, 2005). Suriye’de zeytinyağı tüketimine bakıldığında ise üretimdeki artışa paralel bir talep artışının olmadığı dikkati çekmektedir. 1987 yılında yaklaşık 59 bin ton olan tüketimin 1996 yılında % 28 artarak 75.5 bin ton olduğu görülmektedir (Işıklı ve Yercan, 2005). Söz konusu bu durum zeytinyağında üretim fazlası sorununu Suriye’nin önüne çıkarmaktadır. Bu sorunun çözümünde ilk akla gelen yol ise üretimdeki bu fazlalığın ihracata yönlendirilmesi olmaktadır. Ancak Suriye’nin henüz dış pazarlarda yeterli tecrübeye sahip olmayışı ve kaliteli zeytinyağının elde edilmesinde karşılaşılan sorunlar; ihracat yoluyla üretim fazlasının eritilmesinin bugün için çıkış yolu olmadığını göstermektedir. 54 İhracatta karşılaşılan tüm olumsuzluklara karşın Suriye yavaşta olsa bu sorunların çözümü için çeşitli çözüm arayışlarına girmektedir. Bu kapsamda çıkarılan bir kanunla yabancı sermayeye yalnız veya ortaklaşa yatırım yapma imkanı sağlanmış ve bu yatırımı yapan firmalara yatırım yapılan bölgenin gelişmişliğine bağlı olarak 5 ile 7 yıllık vergi muafiyetleri tanınmıştır. Ayrıca, ihracatı geliştirmek amacıyla ikili ticaret anlaşmaları kapsamına zeytinyağını da ilave ettirmek için çalışmalar sürdürülmektedir. Bunların dışında, Suriye’de zeytinyağı ihracatında devlet tarafından herhangi bir destek bulunmamaktadır (Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği, 2003). Suriye açısından zeytinyağı ihracatında önemli olabilecek bir diğer nokta ise AB ile varılan ortaklık anlaşmasıdır. Avrupa Birliği ile Suriye arasında Ortaklık Anlaşması konusunda ilk resmi görüşmeler 21 Nisan 1998’de Brüksel’de başlamıştır. Suriye-AB Ortaklık Görüşmelerinin on ikincisinin sonunda işbirliği konusunda Aralık 2003’de mutabakata varılmıştır. Bu anlaşma çerçevesin AB Tunus’a zeytinyağı ihracatında tanımış olduğu tavizin benzerini Suriye’ye de tanıyacağını taahhüt etmiştir. Anlaşmanın son tur görüşmelerinde, Avrupa pazarlarına ihraç edilecek tarım ürünleri üzerindeki kotaların kısmen yükseltilmesi kararı çerçevesinde, zeytinyağında uygulanması düşünülen kotanın 6 bin tondan 10 bin tona çıkartılmasına karar verilmiştir. Ancak söz konusu Ortaklık Anlaşmasının yürürlüğe girebilmesi için anlaşmanın AB üyesi ülkelerin parlamentolarında onaylanması gerekmektedir (http://www.igeme.org.tr/tur /yerinde/suriye/suriye1.pdf ). 55 4.2.3. Fas’ta Zeytinyağına Yönelik Uygulanan Politikalar Tarım, Fas ekonomisi için çok önemli sosyal ve ekonomik rolü olan önde gelen sektörlerinden birisi konumunda bulunmaktadır. 1998’den 2002 yılına kadar olan dönemde tarımın GSYİH’ya katkısı % 14 ile % 17 arasında değişmiştir. Ülke genelindeki toplam çalışan nüfusun % 40’ı, kırsal çalışan nüfusun ise % 80’i tarım sektöründe istihdam edilmektedir. Bu durum tarım sektörünü sanayi sektöründen sonra en önemli ikinci sektör konumuna getirmektedir (Abidar ve Azzouzi, 2005). Fas tarım politikasının beş temel dayanağı bulunmaktadır. Bunlar; üreticilerin gelirlerini arttırmak, ülkenin gıda güvenliğini sağlamak, tarım sektörünün ulusal ekonomi ile uyumunu sağlamak, ülkenin doğal kaynaklarını korumak, kırsal alanda yaşayan kadınları sosyo-ekonomik açıdan geliştirmek olarak sayılabilir. Fas’ta tarımsal destekleme politikalarının bütçeye fazla yük getirmesinden dolayı, politika yapıcılar destekleme politikalarında yeni düzenlemelere gitme ihtiyacı duymuşlardır. Bu kapsamda 1986 yılında hazineye bağlı olarak Tarımsal Kalkınma Fonu adı altında bir yapılanmaya gidilmiştir. Tarımsal desteklemeler ile ilgili tün faaliyetler bu fon aracılığıyla yürütülmektedir. Yeniden yapılanmayla birlikte girdi ve fiyat desteklerinin yerini yatırımların teşviki yönündeki destekler almıştır. Bu teşviklerden en önemlisini 1994 yılında alınan tarıma yönelik yatırımların vergiden muaf tutulması kararı oluşturmaktadır. Başlangıçta 2000 yılına kadar geçerli olan bu uygulama daha sonra 2020 yılına kadar uzatılmıştır. Ayrıca, Tarımsal Kalkınma Fonu aracılığıyla yatırımlara kredi imkanı da tanınmaktadır (Abidar ve Laytimi, 2005). 56 Meyve ve sebze sektörü hem işgücü, hem de dış ticaret dengesinin sağlanmasında Fas tarım ekonomisinde önemli bir yer tutmaktadır. Yaklaşık 240.000 ha sebze ve 460.000 ha meyve olmak üzere, toplam 700.000 ha alanda meyve sebze tarımı yapılmaktadır. 460.000 ha’lık meyve alanlarına zeytinlikler dahil değildir. Fas’ta yaklaşık 560.000 ha’lık alanda zeytin tarımı yapılmaktadır. Zeytin Fas’ta yetiştiriciliği yapılan en önemli meyve konumundadır. Ekilebilir toprakların % 88’i yağış almaktadır. Bu toprakların % 65’inde hububat tarımı yapılırken, onu % 21’lik bir oranla zeytinlikler izlemektedir. Yine sulama yapılan arazinin de % 32’sini hububat, % 15’ini zeytinlikler oluşturmaktadır (Azzouzi ve Abidar, 2005). Fas’ta zeytin üretiminde çeşitli sorunlarla karşılaşılmaktadır. Üretimde geleneksel ve etkinliği zayıf olan sulama yöntemleri kullanılmakta, üreticiler daha verimli bir üretim ve daha etkin bir pazarlama amacıyla bir araya gelememektedirler (Azzouzi ve Abidar, 2005). Fas’ta yıllık ortalama 50.000 ton dolayında zeytinyağı üretimi yapılmaktadır. Ancak zeytin üretiminde karşılaşılan problemler yağ üretimine de yansımakta ve Uluslararası Zeytinyağı Konseyi’nce belirlenen standartların uzağında kalınmaktadır. Bunun yanında, zeytinyağı üretim teknolojisinin gelişmemiş olması ve pazarlama kanallarının etkin olmaması da sorunların başında gelmektedir. Tüm bu sorunlara karşın, zeytinyağı ihracatı işlenmiş meyve sebze ihracatı içerisinde önemli bir paya (% 52) sahiptir. Fas ihracatının % 75’ini AB ülkelerine yapmaktadır. AB ülkeleri içinde ise Fransa en önemli ticaret ortağı konumunda bulunmaktadır. Fransa’yı ise İspanya ve İngiltere takip etmektedir. 57 AB ile Fas arasında 1996 yılında imzalanan Akdeniz Ortaklık Anlaşması, 1 Mart 2000 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir. Anlaşma çerçevesinde AB ile Fas arasında 12 yıllık bir süreç içerisinde serbest ticaret bölgesi oluşturulması planlanmaktadır. Ayrıca ABD ve Fas arasında 2004 yılında Serbest Ticaret Anlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşma ile ikili ticarete konu olan malların % 95’ine uygulanan gümrük vergilerinin kaldırılması kararı alınmıştır. Söz konusu anlaşma sayesinde Fas’ın ABD’ye olan tekstil ve gıda ürünleri ihracatının artması beklenmektedir. Ayrıca bu kapsamda, ABD’ye gümrüksüz mal satmak isteyen yabancı sermayeli firmaların da Fas’a yatırım yapmaları beklenmektedir (DEİK, 2005). AB, zeytinyağı ihracatında Fas’a 1997 yılında yapılan bir düzenlemeyle çeşitli gümrük vergisi indirimleri yapmıştır. 1997 yılında yapılan düzenleme ile rafine edilmemiş zeytinyağlarında her yüz kilogramda 0.7245 ECU gümrük vergisi indirimi yapılırken, rafine edilmiş zeytinyağları için öngörülen indirim yüz kilogram başına 4.661 ECU olmuştur (EUROPEAN COMMISSION, 1997). 2000 yılında yürürlüğe giren Serbest Ticaret Anlaşması’na göre ise, Fas’a AB zeytinyağı pazarına girişte çeşitli ayrıcalıklar tanınmaktadır. Bu kapsamda Fas, 3710 ton zeytinyağını sıfır gümrükle AB’ne ihraç edebilmektedir (Ramos, 2005) . Bu miktar Fas’ın kısıtlı zeytinyağı ihracatı göz önünde tutulduğunda oldukça önemli gözükmektedir. Fas’ta zeytinyağı üretiminde görülen verimlilik ve kalite problemleri dolayısıyla zeytinyağı dış ticareti mevcut potansiyelin 58 gerisinde kalmaktadır. Ancak ilerleyen yıllarda bu problemlere çözüm bulunması durumunda, yabancı yatırımlar konusunda da son derece cazip imkanlara sahip olan Fas’ta AB ve ABD ile yapılan serbest ticaret anlaşmalarının da etkisiyle zeytinyağı ihracatının gelişme göstermesi beklenebilir. 59 5. TÜRKİYE’DE ZEYTİNYAĞI SEKTÖRÜNÜN ANALİZİ 5.1. Türkiye’de Zeytinyağı Üretimi ve Tüketimi 5.1.1. Zeytinyağı Üretiminde Meydana Gelen Değişimler Dünya genelinde 8.5 milyon hektar alanı kaplayan yaklaşık 900 milyon zeytin ağacı bulunmaktadır. Bunların % 95-98’i zeytin ağacının iklim özelliklerini en iyi karşılayan Akdeniz havzasındadır. Zeytin ağacı kurak ve fakir toprak şartlarında yaşamını sürdürebilmekte, kuvvetli kök yapısı ve dayanıklı gövdesiyle iklim koşullarına ayak uydurabilmektedir. Ancak, meyve ve yağ veriminin iyi olabilmesi için gübreleme, budama hastalık ve zararlılarla mücadele gibi yoğun kültürel bakımı gerektirmektedir. Türkiye’de oldukça fazla sayıda zeytin ağacı bulunmaktadır. Ancak, ağaçların büyük bir çoğunluğunun eğimli arazilerde ve dağınık parsellerde bulunması gerekli kültürel bakım işlemlerini aksatmaktadır. Bu durum zeytin ve zeytinyağı üretiminde hem istenilen verim ve kalitenin yakalanamamasına, hem de üretimin yıllar itibariyle düzensiz bir seyir izlemesine neden olmaktadır. Türkiye’nin yıllar itibariyle ağaç sayısında, sofralık ve yağlık zeytin üretiminde meydana gelen değişimlerin izlenebilmesi için Tablo 10 oluşturulmuştur: 60 Tablo 10: Türkiye’nin Zeytin Ağacı Sayısı, Zeytin, Sofralık ve Yağlık Zeytin Üretimi Yıllar 1990-91 1991-92 1992-93 1993-94 1994-95 1995-96 1996-97 1997-98 1998-99 1999-00 2000-01 2001-02 2002-03 2003-04 Meyve Meyve Veren Vermeyen Ağaç Ağaç Sayısı (000 Sayısı (000 adet) adet) 79.600 5.960 81.520 6.185 81.260 5.828 81.703 5.460 82.192 5.955 81.437 6.144 83.200 6.540 85.700 10.000 85.850 7.600 87.130 8.370 89.200 8.570 90.000 9.000 91.700 9.900 92.000 10.000 Zeytin Dane Üretimi (ton) 1.100.000 640.000 750.000 550.000 1.400.000 515.000 1.800.000 510.000 1.650.000 600.000 1.800.000 600.000 1.800.000 850.000 Sofralığa Ayrılan Dane (ton) 337.000 181.000 231.000 200.000 350.000 206.000 435.000 200.000 430.000 240.000 490.000 235.000 450.000 350.000 Yağlığa Ayrılan Dane (ton) 763.000 459.000 519.000 350.000 1.050.000 309.000 1.365.000 310.000 1.220.000 360.000 1.310.000 365.000 1.350.000 500.000 Z.Yağı Üretimi (ton) 80.000 60.000 56.000 48.000 160.000 40.000 200.000 40.000 170.000 70.000 190.000 65.000 140.000 79.000 Kaynak: 1)www.die.gov.tr 2)www.internationaloliveoil.org 3) Tunalıoğlu ve Karahocagil, 2005 1990-1991 sezonundan 2003-2004 sezonuna gelindiğinde Türkiye’nin meyve veren zeytin ağacı varlığı % 15.8 artarak 79.4 milyondan 92 milyona, meyve vermeyen ağaç sayısı ise % 60 artarak 6.2 milyondan 10 milyona çıkmıştır (Tablo 10). Türkiye’deki zeytin üretiminin oran olarak sofralığa ve yağlığa ayrılan miktarının daha iyi anlaşılabilmesi için Tablo 11 oluşturulmuştur. 61 Tablo 11: Sofralık ve Yağlığa Ayrılan Zeytin Oranları (%) Yıllar 1990-91 1991-92 1992-93 1993-94 1994-95 1995-96 1996-97 1997-98 1998-99 1999-00 2000-01 2001-02 2002-03 2003-04 2004-05 Ortalama Zeytin Sofralığa Dane Ayrılan Üretimi(%) Dane (%) 100 100 100 100 100 100 100 100 100 100 100 100 100 100 100 100 30.6 28.3 30.8 36.4 25.0 40.0 24.2 39.2 26.1 40.0 27.2 39.2 25.0 41.2 26.3 32.0 Yağlığa Ayrılan Dane (%) 69.4 71.7 69.2 63.6 75.0 60.0 75.8 60.8 73.9 60.0 72.8 60.8 75.0 58.8 73.7 68.0 Kaynak: 1)www.die.gov.tr 2) Tunalıoğlu ve Karahocagil, 2005 Son on beş yıllık süreç göz önüne alındığında Türkiye’de zeytin üretiminin ortalama olarak % 32’sinin sofralığa, % 68’inin ise yağlığa ayrıldığı görülmektedir (Tablo 11). Zeytin üretiminde dikkati çeken bir başka nokta ise yıllar içerisinde üretimde meydana gelen dalgalanmadır. Bu dalgalanma periyodisiteden, yani zeytin ağacının bir yıl çok, bir yıl az ürün vermesinden kaynaklanmaktadır. Üretimdeki bu düzensizlik sulama, gübreleme, budama ve doğru hasat yöntemleri gibi önlemlerle azaltılabilmektedir. 62 Zeytinde meydana gelen periyodisitenin zeytinyağı üretimine olan etkisini anlayabilmek için ise Grafik 11 hazırlanmıştır. Grafik 11: Türkiye’de Yağlığa Ayrıla Zeytin ve Zeytinyağı Üretiminde Meydana Gelen Değişim (Ton) 1600000 1400000 1200000 1000000 800000 600000 400000 19 90 -9 19 1 91 -9 19 2 92 -9 19 3 93 -9 19 4 94 -9 19 5 95 -9 19 6 96 -9 19 7 97 -9 19 8 98 -9 19 9 99 -0 20 0 00 -0 20 1 01 -0 20 2 02 -0 20 3 03 -0 4 200000 0 Yağlığa Ayrılan Dane (ton) Z.Yağı Üretimi (ton) Kaynak:www.internationaloliveoil.org Grafik 11’den zeytinyağı üretiminin seyrinin zeytin üretimi ile paralellik gösterdiği ve zeytin üretiminin az olduğu yıllarda zeytinyağı üretiminde de düşüşlerin yaşandığı görülmektedir. Zeytin üretiminin ve buna bağlı olarak zeytinyağı üretiminin yıllar arasında düzensiz bir seyir izlemesi, depolama olanaklarının yetersizliği ve belirli bir stok politikasının olmayışı gibi sorunlarla birleştiğinde, özellikle dış pazarlarda sorunları da birlikte getirmekte ve yapılacak olan tutundurma faaliyetlerine olumsuz etki yapmaktadır. Yeterli ve istenilen kalitede zeytinyağı üretiminin gerçekleştirilebilmesi için yeterli ve kaliteli hammadde gereksiniminin 63 karşılanması gerekmektedir. Örneğin periyodisitenin başlıca sebeplerinden birisi olarak gösterilen sırıkla hasat yöntemi hem üretimde düşüşlere, hem de kalite kayıplarına neden olmaktadır. Bu bakımdan var ve yok yılları arasında üretim düzeyinde meydana gelen büyük farkların ortadan kaldırılması için zeytincilikte uygulanacak kültürel önlemler ve hasat yöntemleri büyük önem taşımaktadır. Özellikle yağışların yeterli olmadığı durumlarda sulama yapılması, toprağın yapısı da göz önünde bulundurularak gerekli gübrelerin verilmesi, hastalık ve zararlılarla etkin mücadele de zeytinde dolayısıyla zeytinyağında hem verimi hem de kaliteyi arttıracak önlemler arasında sayılabilir. Zeytinyağının kalitesinde belirleyici rol oynayan faktörlerden birisi de sıkım için fabrikaya gelen zeytinlerin bekletilmeden işleme alınmalarıdır. Ayrıca, üretim sonrası depolama koşulları da yağın kaliteli bir şekilde korunmasında büyük önem taşımaktadır. Natürel zeytinyağının üretimden sonra ışık ve hava almayacak ve 18 ºC dan fazla sıcaklık görmeyecek şekilde depolanması gerekmektedir (Şenol, 2000). Türkiye’de zeytinyağı üretimi başlıca üç grup tarafından yapılmaktadır. Bunlar, kendi olanaklarıyla zeytinlerini yağhanelerde sıktırarak bölgesel pazarlarda satan üreticiler, birlik üyesi olan veya olmayan üreticilerden hem zeytin, hem de zeytinyağı alarak işleyen Tariş, Marmarabirlik, Güneydoğu Birlik gibi üretici birlikleri ve özel girişimciler veya firmalardır (Dölekoğlu 2000). 64 5.1.2. Türkiye’de Faaliyet Gösteren Zeytin Sıkma Tesislerinin Durumu Zeytinyağı üretiminde faaliyet gösteren tesisler üretim biçimlerine göre klasik sistem ve kontinü sistem olmak üzere iki ana gruba ayrılmaktadır. Kontinü sistem, klasik sistemlere göre daha modern bir üretim biçimini ifade etmektedir. Klasik sistem üretim yöntemi de kendi arasında kuru ve sulu sistem olmak üzere yine ikiye ayrılmaktadır. Klasik sistemde zeytinler 1.5-2.0 ton ağırlığındaki döner taşlarda, homojen bir hamur elde edilinceye kadar ezilmektedir. Daha sonra bu hamurlar kuru veya sulu sistemlerde farklı işlemlerden geçerek zeytinyağı elde edilmektedir (Olgun, 1992). Kontinü sistemlerde ise, değirmenler yüksek hızda dönerek zeytinleri sabit metal kafese çarptırıp kıran ve ince hamur haline dönüştüren metal kısımlardan oluşmaktadır. Bu sistemde hamur çeşitli aşamalardan geçerek yağı ayrıştırılmakta ve zeytinyağı elde edilmektedir (Olgun, 1992). Türkiye’de zeytinyağı üretimi yapan işletmelere bakıldığında, özellikle son yıllarda sektöre yönelik yatırımların artış gösterdiği, buna bağlı olarak işleme kapasitelerinde artış kaydedildiği ve birçok işletmenin modernize edilerek kontinu sistem üretime geçtiği gözlenmektedir. Buna karşın yine de yağhanelerin hali hazırda yaklaşık % 50’sinde hidrolik presler bulunmakta ve bu da zeytinyağı kalitesine olumsuz etki yapmaktadır. Ayrıca, bu sistem ile elde edilen zeytinyağından arta kalan karasu ve pirinada fazla oranda yağ kalmasından dolayı miktar kayıpları da meydana gelmektedir (Göksu,2003). 65 Türkiye’de zeytinyağı üretiminde faaliyet gösteren fabrika sayısı, kurulu kapasite ve kapasite kullanım oranları ile mevcut klasik ve modern sisteme ilişkin rakamsal bilgiler Tablo 12’de verilmiştir. Tablo 12: Türkiye Zeytinyağı Fabrika Sayısı ve Kapasite Kullanım Oranı Yıl 1992/93 1993/94 1994/95 1995/96 1996/97 1997/98 1998/99 1999/00 2000/01 2001/02 2002/03 Ort. Klasik Kapasite Modern Sistemler Fabrika Kurulu Kullanım Sistem Üretim (Pres Sayısı) Sayısı Kapasite Oranı Kontinü (1000 ton) (Adet) (1000 Ton) (%) Hidrolik Süper (Santrifüj) Pres Pres (Sulu) (Kuru) 56 204,7 24,8 900 200 150 935 48 225,6 20,7 875 180 175 920 160 231,6 65,8 825 155 220 900 45 243,0 17,9 820 150 240 925 200 251,3 68,3 675 130 375 940 40 292,8 13,3 650 120 400 945 170 300,0 56,0 600 110 425 950 70 303,6 23,0 590 105 430 950 201 304,0 63,3 585 105 460 960 65 317,6 19,6 583 103 490 980 175 331,5 51,0 580 102 515 1005 116 279,2 41,8 Kaynak: Tunalıoğlu, R., Karahocagil, P., (2005);"Zeytinyağı, Sofralık Zeytin ve Prina Yağı Durum ve Tahmin: 2004/2005, Ankara. 1992/93-2002/03 sezonları arasındaki dönem incelendiğinde zeytinyağı üretimi yapan işletmelerin kurulu kapasitelerinin 204.7 bin tondan 331.5 bin tona yükseldiği görülmektedir. Bu yaklaşık olarak % 62’lik bir artışı ifade etmektedir (Tablo 12). Kurulu kapasitenin kullanımına bakıldığında ise, söz konusu zaman dilimi içerisinde kapasitenin ortalama olarak ancak % 41.8’inin 66 kullanılabildiği gözlenmektedir. Kapasite kullanım oranında dikkati çeken bir başka nokta ise, var ve yok yıllarının kapasite kullanımına önemli ölçüde etki ettiğidir. Var yıllarında kapasite kullanım oranı ortalama % 54.8 iken, yok yıllarında bu oran % 18.9’a kadar düşmektedir (Tablo 12). Ancak burada gözden kaçırılmaması gereken konu, söz konusu kapasite kullanım oranlarının hem klasik, hem de modern sistem fabrikaları kapsıyor olmasıdır. Günümüzde klasik sistem yerini hızla kontinü sisteme bırakmaktadır. Yani, kapasite kullanım oranlarının düşük çıkmasında artık kullanılmayan klasik sistem fabrikalarının da etkisi bulunmaktadır. 1992/93-2002/03 arasındaki dönemde fabrikaların zeytinyağı üretiminde kullandıkları yöntem incelendiğinde, klasik sistemin yerini hızla modern sisteme bıraktığı görülmektedir. Bu dönemde hidrolik pres sayısı % 35 azalarak 900’den 580’e, süper pres sayısı yaklaşık olarak % 50 azalarak 200’den 102’ye gerilerken, kontinü sistem sayısı ise % 243 artarak 150’den 515’e çıkmıştır (Tablo 12). Zeytinyağı üretimi yapan fabrikaların sayısı incelendiğinde 1992/93 döneminde 935 adet firma varken bu sayı 2002/03 döneminde % 7 artış göstererek 1005 adete çıkmıştır (Tablo 12). Bu artış kurulu kapasitede ve kontinü sistem sayısında meydana gelen artışa göre çok düşük kalmaktadır. Buradan da yıllar içerisinde kurulu kapasite ve modern sisteme geçişte meydana gelen artışın, zeytinyağı üretimi yapan fabrika sayısındaki artıştan ziyade, mevcut fabrikaların kapasitelerini arttırmalarından ve modernizasyona gitmelerinden kaynaklandığı sonucu çıkarılabilmektedir. Modernizasyona gidemeyen zeytinyağı fabrikaları ise genelde faaliyetlerine son vermektedirler. 67 Zeytinyağı üretimi yapan fabrikaların karşı karşıya kaldıkları problemlerin en önemlilerinden birisi zeytin sıkımı sonrası ortaya çıkan kara suyun arıtılması sorunudur. Bu sorun son derece güç ve maliyeti yüksek bir işlem olarak işletmelerin karşısına çıkmaktadır. Özellikle üretim aşamasında yağın okside olmasının engellenmesi için mevcut kontinü tesislerde iki fazlı çalışmaya geçilmesi, bunun için de işletmelere ikinci ekstraksiyon tesisi ilave edilmesi gerekmektedir. Bu dönüşüm sonucu fabrikalarda normal kontinü işleme sonucu elde edilen ve % 5-6 oranında yağ içeren pirina, ikinci bir işleme tabi tutulmakta ve pirinada kalan yağın önemli bir kısmı alınmaktadır (Tan, 2000). Zeytinyağının sağlıklı ve kalite kaybına neden olmayacak şekilde depolanması da işletmelerin karşılaştıkları sorunlar arasında yer almaktadır. Birçok işletmede yağlar depolamaya uygun olmayan sac ve galvanize tanklarda saklanırken, bazı büyük işletmelerde ve kooperatiflerde depolama için paslanmaz çelik tanklar kullanılmaktadır (Göksu,2003). Buraya kadar anlatılanlardan Türkiye’de zeytinyağı üreten işletmelerin modern üretim koşullarına yavaş yavaş ayak uydurmaya başladıkları ve klasik sistemden kontinü sistem üretime geçtikleri, ancak bunun halen ülkenin sahip olduğu potansiyelle eş değer düzeyde olmadığı sonucu çıkarılabilmektedir. Ayrıcai işletmelerin halen çevrenin korunması ve sürdürülebilir üretimin sağlanması açısından eksiklikleri bulunmaktadır. Bunun yanında büyük işletmelerin ve büyük kooperatiflere ait işletmelerin dışındaki işletmelerin zeytinyağının depolanması aşamasında çeşitli sorunlarla karşılaştıkları ve zeytinyağı 68 kalitesini olumsuz yönde etkileyen şartlarda depolama yaptıkları görülmektedir. 5.1.3. Zeytinyağı Tüketiminde Meydana Gelen Değişimler Her ne kadar büyük bir çelişki gibi görünse de dünya da milyonlarca insan açlık çekerken, milyonlarca insan da daha sağlıklı beslenebilmek için çaba harcamaktadır. İşte bu çabanın sonuçlarından birisi olarak da dünyada zeytinyağının tüketimi her geçen gün artış göstermektedir. Bu artışı çalışmanın dördüncü bölümünde dünyada zeytinyağı tüketiminde meydana gelen değişimler kısmında ortaya koymaya çalışmıştık. Burada şu soru akla gelmektedir: “Acaba Türkiye’deki zeytinyağı tüketimi de dünyadaki bu artışa paralel olarak yükseliyor mu?” İşte bu soruya cevap oluşturabilmesi amacıyla Tablo 13 hazırlanmıştır. 69 Tablo 13: Türkiye'nin Toplam ve Kişi Başına Zeytinyağı Tüketimi Yıllar Toplam Üretim (ton) 1990/91 1991/92 1992/93 1993/94 1994/95 DÖRT YILLIK ORT. 1995/96 1996/97 1997/98 1998/99 1999/00 DÖRT YILLIK ORT. 2000/01 2001/02 2002/03 2003/04 DÖRT YILLIK ORT. 80 000 60 000 56 000 48 000 160 000 81 000 40 000 200 000 40 000 170 000 70 000 104 000 175 000 65 000 140 000 79 000 114 750 Toplam Tüketim (ton) 55 000 50 000 50 000 54 000 55 000 53 000 63 000 75 000 85 000 85 000 60 000 74 000 72 500 55 000 60 000 50 000 60 000 Kişi Başına Tüketim (kg/yıl) 1,0 0,9 0,8 0,9 0,9 0,9 1,0 1,2 1,3 1,3 0,9 1,1 1,1 0,8 0,9 0,7 0,9 Kaynak: 1) www.internationaloliveoil.org 2) www.fao.org Türkiye’nin toplam ve kişi başına zeytinyağı tüketimleri toplam zeytinyağı üretimiyle birlikte ele alınıp beşer yıllık ortalamalar bakımından incelendiğinde, 1990-91 ile 1994-95 sezonunda ortalama 81 bin ton zeytinyağı üretimine karşılık 53 bin ton tüketimin olduğu, bundan sonraki beş yıllık süreçte üretimin yaklaşık %28 artarak ortalama 104 bin tona çıktığı, tüketimin de zeytinyağı arzındaki artışa paralel olarak % 39 artış göstererek 74 bin ton olduğu görülmektedir. 2000-01 sezonundan 2004-05 sezonuna kadar geçen süreçte ise dikkati çeken konu, zeytinyağı üretiminin yine artış göstererek ortalama 104 bin tondan 121 tona çıkmasına karşın, tüketimin daha önceki beş yıllık ortalamaya göre yaklaşık % 20 azalarak 60 bin tona düşmesidir (Tablo 13). 70 Ele alınan 15 yıllık süreçte kişi başına zeytinyağı tüketimi incelendiğinde çok büyük bir değişikliğin meydana gelmediği, yaklaşık kişi başına zeytinyağı tüketiminin 1 kg olduğu söylenebilir. Kişi başına zeytinyağı tüketiminin en yüksek düzeye ulaştığı sezonlar 1997/98 ve 1998/99 sezonları olmuştur. Bu iki sezonda kişi başına zeytinyağı tüketimi 1.3 litre olarak gerçekleşmiştir. Bu yıllarda tüketimin az da olsa artmasında, 1996/97 ve 1998/99 sezonlarındaki yüksek zeytinyağı arzının etkili olduğu söylenebilir. Bu küçük artışa sebep olarak, bu dönemde zeytinyağı arzında meydana gelen artışa paralel olarak zeytinyağı fiyatlarının düşmüş olması ihtimali de gösterilebilir. Türkiye’de zeytinyağı tüketiminin düşük kalmasının başlıca sebeplerinden birisi olarak üretimde verimi arttırıcı ve buna paralel olarak maliyetleri ve zeytinyağı fiyatlarını düşürücü yöntemlerin uygulamaya geçirilememesi gösterilmektedir. Ayrıca, zeytinyağının sağlık açısından faydalarının tüketici tarafından tam olarak anlaşılmaması ve gelir dağılımı dengesizliğine bağlı olarak tüketicilerin çoğunluğunun gelir seviyelerinin ve alım güçlerinin düşük olması da, tüketicilerin margarin ve diğer sıvı yağlara kaymasına neden olmaktadır. Ancak burada belirtilmesi gereken önemli konulardan birisi de, zeytinyağı üretimi, tüketimi ve ihracatına ait veriler dikkate alındığında, tüketimin kişi başına bir kilogram artırılması durumunda dahi Türkiye’nin bir üretim açığıyla karşı karşıya kalabileceği gerçeğidir. Buradan da Türkiye’de kişi başına zeytinyağı tüketiminin çok düşük olduğu, ancak tüketime dair politikaların üretim politikasıyla da çok sıkı bir ilişki içinde olduğu ve tüketimin arttırılmasının, aynı zamanda üretimin de arttırılmasından geçtiği sonucu çıkarılabilmektedir. Zira bu gerçekleşmediği takdirde, Türkiye önemli bir ihracat kaleminden yoksun kalabileceği gibi, üretimin tüketimi karşılayamaması halinde ithalat 71 yapmak zorunda kalacak ve bunun sonucunda da döviz kaybına uğrayacaktır. 5.1.4. Zeytinyağının Pazarlaması Zeytinyağı pazarlaması, birbirinden farklı yapıdaki zeytin işletmelerinin ürettikleri zeytinlerin, bir takım işlemlerden geçtikten sonra zeytinyağı haline getirilip, yurt içi ve yurt dışında farklı bölgelere dağılmış olan çok sayıdaki tüketicilere istenilen yer ve zamanda belli bir fiyattan ulaştırılmasını içeren, hizmet ve faaliyetlerin tümü olarak ifade edilebilir (Olgun, 1988). Bu anlamda zeytinyağı pazarlaması, zeytin üretiminden başlayarak zeytinlerin toplanması, işlenerek yağ haline getirilmesi ve pazar merkezlerine dağıtımını içine alan pazarlamanın ana hizmetlerinin dışında, dereceleme, ambalajlama, depolama, taşıma, fiyatlandırma gibi pazarlamanın yardımcı hizmetlerini de yapan çeşitli aracıları da kapsayan geniş bir faaliyet alanıdır. Zeytin ve zeytinyağı üretimi ile ilgili bilgiler ve bu alanda karşılaşılan sorunlar daha önceki bölümlerde verildiği için bu bölümde tekrarlanmasına gerek görülmemiştir. Zeytinyağının fiyatlanmasına dair bilgiler ise bundan sonraki bölümlerde ele alınacak olan politikalar kısmında işlenmeye çalışılacaktır. Bundan dolayı çalışmanın bu bölümünde zeytinyağının üreticiden tüketiciye ulaşıncaya kadar geçtiği aşamaları gösteren pazarlama kanalının verilmesi yeterli görülmüştür. Diğer tüm tarımsal ürünlerde olduğu gibi, zeytinyağında da pazarlama kanallarının etkinliği özellikle Türkiye gibi küçük işletmelerin çoğunlukta olduğu ülkelerde üreticilerin ürünlerini en iyi şekilde değerlendirebilmeleri bakımından büyük önem taşımaktadır. Şekil 1’de Türkiye’de yağlık zeytinin üreticiden elinden çıktıktan sonra hangi 72 aşamalardan geçerek zeytinyağı olarak tüketiciye sunulduğu gösterilmeye çalışılmıştır. 73 Şekil 1: Zeytinyağı Pazarlama Kanalı ZEYTİN ÜRETİCİSİ Küçük Toplayıcı Tesisi T.S.K.B Küçük Satış Yerleri Büyük Toplayıcı Rafineri Tesisi Zeytin Sıkma Borsa Hipermarket TÜKETİCİ DIŞ SATIM 73 74 Türkiye’de zeytinyağının pazarlama kanalı incelendiğinde, zeytinyağının ana hammaddesi olan zeytin üreticisinin elindeki yağlık zeytini çeşitli şekillerde değerlendirdiği görülmektedir. Bunlardan birisi, üreticinin zeytinini küçük toplayıcılar aracılığıyla değerlendirmesidir. Üreticiden yağlık zeytini alan küçük toplayıcı, bunu ya zeytin sıkma tesislerine, ya da büyük toplayıcılara veya bakkal gibi küçük satış birimlerine satmaktadır. Üretici tarafından yağlık zeytinin büyük bir kısmı ise büyük toplayıcılar tarafından değerlendirilmektedir. Burada da yine büyük toplayıcılar üreticiden veya küçük toplayıcıdan aldıkları zeytini, zeytinyağı fabrikalarına veya borsaya satmaktadırlar. Bu aracı grubun başlıca özelliği de ürünü depolayıp yüksek fiyat buldukları zaman ürünü ellerinden çıkartarak, fiyat hareketlerinden kazanç sağlamalarıdır. Büyük toplayıcıların ardından zeytin üreticisinin en büyük alıcısı Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri (T.S.K.B)’dir. Tariş, Marmara Birlik, Güneydoğu Birlik zeytin üreticilerinin başlıca kooperatif örgütlenmeleridir. Bunların içerisinde Tariş özellikle zeytinyağı konusunda Ege Bölgesinde faaliyet gösteren en önemli üretici örgütü olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak buna karşın, zeytinyağı üreticilerinin Türkiye’de etkin bir şekilde örgütlendiklerini söylemek mümkün değildir. Zira Ege bölgesinde örgütlü olan Tariş’in 2002/2003 sezonundan Ege bölgesi rekoltesi içinde payı ancak % 17,4 olabilmiştir (Özçelik ve Şahin, 2003). Üreticiler zeytinlerini Zeytinyağı Tarım Satış Kooperatifine vermekte, burada sıkılan zeytinler ambalajlanmak üzere Zeytinyağı Birliği’ne gönderilmekte ve buradan da ya perakendeciler yoluyla ya da doğrudan tüketiciye ulaştırılmaktadır. Ayrıca, zeytinyağı birliğinin uygun fiyat oluşması durumunda ürünü borsalarda da pazarladığı görülmektedir (Şekil 1). 75 Üreticiler azda olsa ürünlerini doğrudan sıkma tesislerine götürerek de değerlendirebilmektedirler. Üreticiler burada elde edilen zeytinyağının bir kısmını alarak öz tüketime ayırmaktadırlar. Sıkma tesisleri zeytinyağını rafineri tesislerine, borsaya veya perakendeciler aracılığıyla tüketicilere yönlendirebilmektedir. Aynı şekilde, borsadan veya sıkma tesislerinden zeytinyağını alan rafineri tesisleri de perakendeciler vasıtasıyla tüketiciye ulaşmaktadır. Zeytinyağının ihracata yönlendirilmesinin ise, zeytinyağı birlikleri, büyük toplayıcılar veya rafineri tesisleri aracılığıyla olduğu görülmektedir (Şekil 1). Zeytinyağının pazarlamasındaki sorun kanaldaki aracıların sayısının fazlalığının yanında, zeytin ve zeytinyağı maliyetlerinin yüksek olmasından dolayı perakende fiyatların da yüksek oluşmasından kaynaklanmaktadır. Oluşan yüksek fiyatlar ve diğer sıvı yağların fiyatının daha düşük olması, özellikle yurt içi zeytinyağı tüketimini olumsuz etkilemektedir. 5.1.5. Zeytinyağı Üretimine Yönelik Uygulanan Politikalar Türkiye’de zeytinyağı üretimine yönelik geçmişten günümüze uygulanan politikalara bakıldığında değişken bir yapıya sahip olduğu görülmektedir. Özellikle AB gibi gelişmiş ülkelerin uyguladıkları amaçları ve araçları gerçekçi kriterlere göre belirlenmiş olan politikalar yerine, Türkiye’de daha çok günübirlik politikaların hakim olduğu gözlenmektedir. Bu çerçevede Türkiye’de zeytinyağı üretimine yönelik uygulanan politikalar incelendiğinde, bunları destekleme alımları, prim ödemeleri, doğrudan ödemeler ve girdi sübvansiyonları olmak üzere dört bölümde ele almak mümkündür. 76 Zeytinyağı Destekleme Alımları Türkiye’de zeytinyağına yönelik ilk politika uygulamaları 1966 yılında destekleme alımları ile başlamıştır. Destekleme alımlarındaki amaç, üreticiler aleyhinde ortaya çıkabilecek olası fiyat dalgalanmalarını önlemek ve zeytinyağının hem iç pazarda, hem de dış pazarda değer fiyatla satışını sağlamak olarak belirlenmiştir. Bu amaç doğrultusunda 4.10.1966 tarih ve 6/7148sayılı kararname ile İzmir Zeytin ve Zeytinyağı Tarım Satış Kooperatifleri zeytinyağı destekleme alımları için görevlendirilmişlerdir (Artukoğlu, 2001). 1966 yılında başlayan zeytinyağı destekleme alımları 1973/1974 ve 1979/1980 dönemleri dışında 1987/1988 dönemine kadar aralıksız devam etmiştir. 1987- 1990 yılları arasındaki dönemde zeytinyağı, destekleme alımları kapsamındaki ürünler arasından çıkarılmış, 1991 yılında ise tekrar dahil edilmiştir. 5 Nisan 1994 Ekonomik İstikrar Paketi çerçevesinde alınan karar ile bir kez daha destekleme kapsamından çıkarılan zeytinyağında, görüleceği üzere destekleme alımları ekonomik ve sosyal gerçeklere dayalı bir politika olmaktan ziyade, daha çok siyasi ve popülist politikalar biçiminde şekillenmiştir. Devlet tarafından destekleme alımının yapılmadığı söz konusu dönemlerde alımlar Birliklerin barem fiyatı uygulaması ile sürdürülmüştür. Bu kapsamda birlikler zeytinyağının çeşitli kalitelerini hangi fiyatlarla alacaklarını belirleyerek, kampanya dönemi başında fiyatlarını ortaklarına avans fiyat olarak açıklamışlardır. 1995/96 ile 2004/05 sezonları arasındaki dönemde birlikler tarafından açıklanan barem fiyatları şöyledir: 77 Tablo 14: Zeytinyağı Alım Fiyatları (TL/kg) (Baz Ham 5 asit)) Alım Fiyatı Reel Fiyat Sezon (TL/kg) Endeksi 200.000 100 1995/96 280.000 79 1996/97 290.000 45 1997/98 500.000 44 1998/99 990.000 56 1999/00 1.030.000 39 2000/01 2.500.000 61 2001/02 2.800.000 47 2002/03 3.200.000 44 2003/04 3.350.000 42 2004/05 Kaynak: İzmir Ticaret Borsası, (2005); “2004 İktisadi Rapor”, Yayın No: 84, s.68, İzmir Tablo 14’de de görüldüğü gibi, 1995/96 sezonunda 200.000 TL/kg olan zeytinyağı alım fiyatı 2004/05 sezonuna gelindiğinde 3.350.000 TL/kg’ye çıkmıştır. Ancak alım fiyatları reel olarak incelendiğinde, söz konusu dönemlerde bu fiyatların reel olarak düştüğü dikkati çekmektedir. Zeytinyağı Prim Ödemeleri Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) ve AB politikalarına uyum sağlamak, üretici ve sanayiciyi teşvik etmek, tarımsal kayıt ve envanter tutulmasını sağlamak gibi amaçlara yönelik olarak, 26.11.1998 tarih ve 98/12122 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile destekleme primi uygulaması başlatılmıştır (Gümüş, 2005). Destekleme priminde asıl olan, üreticilerin fiyat dalgalanmaları karşısında korunması ve üretimin yönlendirilmesi hususunda, üretim maliyetleri de göz önünde tutularak belirlenen bir hedef fiyat ile dünya fiyatlarının dikkate alınarak belirlendiği müdahale fiyatının tespit 78 edilmesi ve iki fiyat arasındaki farkın üreticilere destekleme primi olarak verilmesidir. Zeytinyağında destekleme primi uygulamalarının iki açıdan önemli etkisinin olacağı belirtilmektedir. Bunlardan birincisi, kayıt sisteminin oturtulması ile gerek maliyetlerin tespiti, gerekse sektöre ilişkin veri temininin kolaylaşacak olmasıdır. İkinci olumlu etki ise, verilen primler aracılığıyla üreticilerin zeytin üretimine daha fazla önem vermesi ve bu çerçevede üretimde kültürel işlemlerin artması ile yeni plantasyonların üretime açılmasıdır (Artukoğlu ve Gençler, 2003). Türkiye’de 1998/1999 sezonu ile 2004/2005 sezonları arasında zeytinyağına ödenen prim miktarları Tablo 15’de gösterilmiştir. Tablo 15: Türkiye’de Zeytinyağında Prim Ödemeleri ve Birlik Alım Fiyatları Birlik Alım Fiyatı Toplam Ödeme Sezonlar Prim Ödemesi (TL/kg) (TL/kg) 40 cent 500.000 604.000 1998/99 990.000 990.000 1999/00 28 cent 1.100.000 1.275.000 2000/01 150.000 TL/kg 2.500.000 2.650.000 2001/02 175.000 TL/kg 2.600.000 2.775.000 2002/03 200.000 TL/kg 3.200.000 3.400.000 2003/04 250.000 TL/kg 2004/05 Kaynak: Tunalıoğlu, R., Karahocagil, P., (2005);"Zeytinyağı, Sofralık Zeytin ve Prina Yağı Durum ve Tahmin: 2004/2005, Ankara. Prim ödemeleri, zeytinyağı üretimini teşvik etmesi ve üreticilerin gelirini arttırması bakımından önemli bir politika aracıdır. Ancak verilen prim düzeyinin, Türkiye’nin uluslararası pazardaki en önemli rakibi olan AB’nin altında kalması, Türkiye’deki zeytinyağı üreticilerinin rekabet 79 gücünü olumsuz etkilemektedir. Zira 2004/2005 sezonu için Türkiye’de zeytinyağına verilen prim Euro cinsinden ton başına 150 Euro iken, bu rakam AB’nde ton boşuna 1320 Euro civarında bulunmaktadır. Doğrudan Gelir Desteği Ödemeleri İlk olarak 2000 yılında pilot uygulama ile başlatılan Doğrudan Gelir Desteği (DGD) konusunda 2001 yılında tüm Türkiye geneline yayılması kararı alınmıştır. DGD sisteminin uygulamaya girmesiyle beraber, her ne kadar diğer desteklerin kaldırılması kararı alındıysa da pamuk, ayçiçeği, soya, kanola ve zeytinyağında prim ödemeleri devam etmiştir (Gençler ve Artukoğlu, 2003). 2001 yılında en fazla 200 dekara kadar olan alanlar desteklenirken, 2002, 2003 ve 2004 yıllarında en fazla 500 dekara kadar olan alanların desteklenmesine karar verilmiştir. 2001 yılında üreticilere DGD olarak dekar başına 10.000.000 TL, 2002 yılında 13.500.000 TL, 2003 ve 2004 yıllarında ise 16.000.000 TL ödeme yapılmıştır. Aşağıdaki tabloda 2001 yılından 2004 yılına kadar geçen sürede zeytinde desteklenen alan ve toplam destek miktarı gösterilmektedir. 80 Tablo 16: Türkiye’de Zeytin Üreticilerinin Yararlandığı Desteklerin Seyri Dekar Toplam Desteklenen Toplam Başına Destek Yıllar Zeytin Alanı Destek Destek (milyon Euro) (bin da) (milyon TL) (TL) 6.000 10.000.000 60.000.000 49,1 2001 6.200 13.500.000 83.700.000 55,6 2002 6.250 16.000.000 100.000.000 67,2 2003 6.440 16.000.000 103.040.000 72,4 2004 Kaynak: 1) www.tarim.gov.tr 2) www.tuik.gov.tr 3) www.maliye.gov.tr Tablo 16 incelendiğinde, DGD’nin Türkiye genelinde uygulanmaya başlandığı 2001 yılında 6 milyon dekar zeytin alanı destekten yararlanırken, 2004 yılında bu alan yaklaşık 6.4 milyon dekara çıkmıştır. Ayrıca, 2001 yılında zeytin alanları için yapılan toplam destek 49.1 milyon dolarken, 2004 yılında 72.4 milyon dolar olmuştur. Söz konusu süreçte zeytin alanları % 7.3 artarken, yapılan destek % 47.4 artmıştı. İzmir’de bulunan Zeytincilik Araştırma Enstitüsü verilerine göre, 2004/2005 sezonunda bir dekar zeytin alanından elde edilecek zeytinyağının maliyeti yaklaşık 300 milyon liradır. Bu rakam göz önüne alındığında, 2004 yılında bir dekara yapılan 16 milyon liralık DGD ödemesinin maliyetin % 5.3’üne karşılık geldiği görülmektedir. Mazot Desteği 2003 yılından itibaren üreticilere 500 dekara kadar olan arazileri için dekar başına mazot desteği yapılması kararı alınmıştır. 81 2003 yılı mazot destekleme ödemeleri, 2002 ve 2003 yıllarında Çiftçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) dahil olup, DGD ödemesine hak kazanan tarımsal üretimle ilgilenen üreticilere yapılmıştır. 2003 yılı için üreticilere dekar başına 3.900.000 TL ödeme yapılmıştır. Ödemeler iki eşit taksitte yapılmıştır. Ancak taksitlerden birisi 2003 yılı içerisinde yapılırken, ikinci taksit ödemesi 2004 yılına sarkmış ve 2004 yılı için ayrı bir mazot desteği ödemesinde bulunulmamıştır. 2005 yılına gelindiğinde, mazot desteğinin tekrar gündeme geldiği görülmektedir. Ancak, 2005 yılında 2003 yılından farklı olarak ödemenin ürün gruplarına göre yapılmasına karar verilmiştir. Buna göre 2004 yılında ÇKS’ne kayıt yaptırılan ve zeytinin de aralarında bulunduğu sebze, meyve, süs bitkileri, özel çayır mera, orman ürün alanları için dekar başına 5 litre mazot tüketimi esas alınarak 1.5 YTL/da ödeme yapılması uygun görülmüştür. Gübre Desteği Çiftçilere Kimyevi Gübre Destekleme Ödemesi Yapılmasına Dair 2005/9321 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı 07 Eylül 2005 tarih ve 25929 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Söz konusu karara göre, Çiftçilere 2004 yılı Çiftçi Kayıt Sistemi bilgilerine göre ve ürün grupları üzerinden, kimyevi gübre destekleme ödemesi yapılmıştır. Kimyevi gübre desteği kapsamında zeytininde aralarında bulunduğu sebze, meyve, süs bitkileri, özel çayır, mera, orman ürün alanları için dekara 1 YTL; hububat, yem bitkileri, yumru bitkiler alanları için dekara 1,6 YTL; yağlı tohumlu bitkiler ve endüstri bitkileri alanları için dekara 3 YTL olarak belirlenmiştir. 82 Buraya kadar anlatılan zeytinyağına yönelik destekler, yani prim, DGD, mazot ve gübre destekleri bir arada değerlendirilerek bir hesap yapılır ve zeytinyağının kilogramı başına verilen destek miktarı bulunacak olursa Tablo 17’deki durum karşımıza çıkmaktadır. Tablo 17: Zeytinyağının Kilogramına Yapılan Toplam Destek Miktarı (TL/kg) Destek Şekli Prim DGD Mazot Gübre TOPLAM 2003/2004 Sezonu (Yok Yılı) 200 000 874 317 213 115 1 287 432 2004/2005 Sezonu (Var Yılı) 250 000 284 192 17 762 551 954 Kaynak: Veriler ışığında hesaplanmıştır. Kilogram başına yapılan destek miktarı hesaplandığında, yok yılında kilogram başına düşen desteğin, var yılına göre yaklaşık iki kat daha fazla olduğu görülmektedir (Tablo 17). Üreticilerin özellikle bol ürün aldıkları var yıllarında bakım işlerine daha fazla önem verdikleri ve buna bağlı olarak masraflarının da daha fazla olduğu dönemde kilogram başına düşen destek miktarının az olması, üreticinin destekten etkin bir şekilde yararlanamamasına neden olmaktadır. 5.2. Türkiye’nin Zeytinyağı Dış Ticaretinin Analizi Küreselleşen dünyada her geçen gün hayatı kolaylaştıran teknolojik gelişmeler yaşanmakta ve sanayileşme artmaktadır. Ancak buna bağlı olarak da doğal ortam bozulmakta, çevre kirlenmekte ve insanlar daha çok yapay bir yaşamın içine girmektedirler. Bu yapay ortamda refah seviyesine ve bilinç düzeyine bağlı olarak tüketici tercihleri de değişmekte ve insanlar özellikle doğal ürünlere ilgi duymaya başlamaktadır. Zeytinyağı da bu doğal ürünlerin başında gelmektedir. 83 Yakın bir zamana kadar zeytin bitkisinin yetiştiği ülkelerle sınır olan zeytinyağı tüketimi, son yıllarda doğal ve sağlıklı beslenmeye ilginin artmasıyla, özellikle gelişmiş ve yüksek gelir düzeyinde tüketicilerin bulunduğu ülkelerin de tercihleri arasında yer almaya başlamıştır. Bu durum dış ticarete konu olan zeytinyağının öneminin artmasını da beraberinde getirmiştir. Burada şu soru akla gelmektedir: “Acaba Türkiye’nin zeytinyağı dış ticaretinde ne gibi değişimler olmaktadır ve artan dünya ticaretinde nasıl bir yerdedir?” İşte, çalışmanın bundan sonraki bölümünde bu sorulara yanıt aranmaya ve Türkiye’nin zeytinyağı dış ticareti analiz edilmeye çalışılacaktır. 5.2.1. Zeytinyağı İhracatında Meydana Gelen Değişimler Türkiye’de zeytin üretiminin, iklime ve özellikle alternansa bağlı olarak dalgalanmalar göstermesi ihracatta da dalgalanmayı beraberinde getirmektedir. Meydana gelen bu dalgalanmanın gözlenebilmesi ve Türkiye’nin zeytinyağı ihracat durumunu ortaya koyması bakımından Tablo 18 hazırlanmıştır. 84 Tablo 18: Türkiye'nin Zeytinyağı İhracatı Yıllar 1992 1993 1994 1995 DÖRT YILLIK ORT. 1996 1997 1998 1999 DÖRT YILLIK ORT. 2000 2001 2002 2003 DÖRT YILLIK ORT. Miktar (ton) 11.358 6.464 14.472 58.218 22.628 23.278 48.123 48.658 102.956 55.754 16.327 98.575 23.879 76.225 53.752 Değişme (%) -25 -43 124 302 -60 107 1 112 -84 504 -76 219 Değer (000$) 18.942 12.022 20.975 120.640 43.145 74.357 87.108 74.929 169.851 101.561 30.266 135.675 43.538 163.475 93.239 Değişme (%) -11 -37 74 475 -38 17 -14 127 -82 348 -68 275 Kaynak: www.fao.org Tablo 18 incelendiğinde, dikkati çeken bazı noktalar bulunmaktadır. Örneğin, ihracat miktarı ve değerinde yıldan yıla meydana gelen değişimlere bakıldığında önemli bir istikrarsızlığın bulunduğu görülmektedir. Özellikle, miktar ve değerde bir önceki yıla göre meydana gelen yüzde değişimler incelendiğinde bu durum daha da iyi gözlenebilmektedir. İhracattaki istikrarsızlığın başlıca sebepleri arasında zeytin üretiminde alternansa bağlı olarak görülen dalgalanma ve özellikle iklime bağlı olarak rakip ülkelerin zeytin ve zeytinyağı üretimindeki artış ve azalışlar gösterilebilir. Özellikle zeytinin yok yıllarında ihracata yönlendirilen zeytinyağı miktarı ve buna bağlı olarak elde edilen ihracat geliri de azalmaktadır. Ayrıca İspanya, İtalya gibi önemli üretici ülkelerde, kuraklığa bağlı zeytin üretiminde meydana gelen düşüşler Türkiye’nin ihracatını olumlu etkilemektedir. Kurak 85 yıllarda dünya pazarlarına zeytinyağı arzında güçlük çeken bu ülkeler, Türkiye’de özellikle dökme şekilde zeytinyağını alarak ambalajlamakta ve tekrar dış piyasaya sunmaktadırlar. Dış pazarlarda kalıcı olabilmenin en önemli yollarından birisi bu pazarlara düzenli ve istikrarlı mal akışının sağlanmasından geçmektedir. Oysa Türkiye’nin zeytinyağı ihracatında meydana gelen derin dalgalanmalar, pazarlarda kalıcı olabilmek ve yeni pazarlar edinmek konusunda sorun oluşturmaktadır. Tablo 18’deki veriler dörder yıllık ortalamalar bakımından incelendiklerinde 1992-1995 yıllarını kapsayan dönemde miktar olarak yaklaşık 22.6 bin tonluk ihracata karşılık 43.1 milyon dolarlık gelir elde edilirken, 1996-1999 yılları ortalamasına bakıldığında ise ihracat miktarının yaklaşık 55.7 bin tona, ihracat gelirinin ise 101.5 milyon dolara çıktığı görülmektedir. Yıllar içerisinde meydana gelen bu büyük artışta hem üretim artışlarının, hem de 1994 yılından itibaren daha önce yasak olan dökme zeytinyağının ihracatına izin verilmesinin etkisi bulunmaktadır. 2000-2003 yıllarını kapsayan üçüncü dönem ortalamasında ise zeytinyağı ihracatının bir önceki dört yıla göre bir miktar azaldığı ve 53.7 bin tonluk yağ ihracatına karşılık, 93.2 milyon gelir elde edildiği dikkati çekmektedir (Tablo 18). Aslında meydana gelen bu küçük oranlı düşüş bir önceki dört yıllık dönemde, 1999 yılında yapılan rekor ihracattan kaynaklanmaktadır. 1998 yılında zeytinyağında prim uygulamasına geçilmesi, zeytinyağında KDV’nin % 8’den % 1’e indirilmesi ve kutulu zeytinyağı ihracatında iadenin 96 $ /tona çıkarılması gerek iç piyasa, gerekse ihracat açısından olumlu etki yaratmıştır. Ayrıca yine aynı sezonda İspanya ve İtalya’da üretim miktarının yetersiz olması, bu 86 ülkelerin iç piyasalarında fiyatların yükselmesi sonucunu doğurmuş ve firmalar Türkiye’den zeytinyağı alımına yönelmişlerdir (www.ihracatdunyasi.com). Son yıllarda Türkiye’nin zeytinyağı ihracatında olumlu gelişmelerin yaşanmaya başladığı, ancak bunun yine sahip olunan potansiyelde göz önünde tutulduğunda olması gerekenin uzağında kaldığı sonucu çıkarılabilir. Söz konusu olumlu gelişmelerin yaşanmasında dünyada zeytinyağına olan talebin gün geçtikçe artması, Türkiye’deki ihracatçıların daha önceki yıllara göre dış pazarlarda tecrübe edinerek daha aktif pazarlama yöntemlerini uygulamaya geçirmiş olmaları etkili olmuştur. Örneğin, Türk firmaları ABD, Kanada, Japonya gibi ülkelerde zeytinyağına yönelik mağazalar açarak, Türk zeytinyağı imajının yerleşmesi için çalışmalar yapmaktadırlar. Dünyada zeytinyağına olan talebin her geçen gün artması, Türkiye için yeni pazar imkanlarını da beraberinde getirmektedir. Son yıllarda daha önce ihracat yapılmamış ülkelere de ihracat imkanı doğmuştur. Tablo 19’da 2000/01 ile 2003/04 sezonları arasında Türkiye’nin zeytinyağı ihracatının ülkelere göre dağılımı verilmektedir. 87 Tablo 19: Türkiye’nin Zeytinyağı İhracatının Ülkelere Göre Dağılımı ÜLKE 2001/2002 MİKTAR TUTAR (KG) ($) 2002/2003 MİKTAR TUTAR (KG) ($) 6.266.102 10.886.496 13.231.030 ALMANYA 168.862 480.331 ARJANTİN 225.600 434.047 A.B.D. AVUSTRALYA BİR.ARAP EMİR. BULGARİSTAN ÇİN HALK CUMH 2003/2004 MİKTAR TUTAR (KG) ($) 27.644.572 9.614.570 26.419.333 227.378 699.487 180.443 701.444 567.570 1.492.559 972.320 2.765.737 91.655 197.587 625.330 1.390.236 979.094 2.846.315 456.970 807.338 311.344 590.899 403.309 1.015.565 64.068 149.086 - - 67.471 221.324 - - - - 50.819 161.131 DUBAİ 335.573 576.885 336.192 608.818 237.629 530.468 FAS 656.840 1.219.039 1.719.920 3.428.164 - - FİLDİŞİ SAHİLİ 106.500 212.438 1.193.900 2.881.532 1.506.080 4.534.651 - - - - 123.762 418.794 FİLİPİNLER G. AFRİKA CUM. 96.727 211.734 70.248 199.607 153.148 555.950 G.KORE CUM. 248.513 585.011 487.662 1.255.196 1.103.123 3.621.892 IRAK 101.970 266.064 111.901 325.795 121.707 428.207 İRAN - - 209.756 439.460 25.989 79.833 İSPANYA 304.210 553.152 14.870.190 31.446.062 506.933 1.325.906 İSRAİL 332.451 481.852 88.276 150.454 76.957 238.323 İSVİÇRE - - - - 12.494 56.548 İTALYA 11.290.510 19.775.132 31.948.733 66.533.240 22.460.564 58.591.512 JAPONYA 292.607 698.578 577.851 1.342.462 590.559 1.703.660 KANADA 834.440 1.663.185 2.507.253 5.733.432 2.998.512 9.144.345 KATAR KOLOMBİYA KUVEYT MONACO NORVEÇ PORTEKİZ - - 85.289 151.324 78.731 195.575 91.200 161.424 805.600 1.630.361 167.200 425.332 152.874 288.144 353.409 648.801 402.695 966.420 - - 80.040 220.700 - - 425.521 842.493 298.871 706.587 235.181 764.608 - - 152.000 339.058 - - 118.279 290.797 154.148 431.940 121.369 404.032 SAMOA - - - - 91.200 282.015 SEYŞEL ADA. - - 124.280 387.141 248.480 777.524 SİNGAPUR - - - - 66.061 197.788 1.691.377 3.267.095 2.419.529 4.944.214 2.116.018 5.302.794 RUSYA FED. S. ARABİSTAN 88 TAYLAND - - - - 80.560 238.154 TAYVAN - - 74.351 173.281 54.290 174.966 ÜRDÜN YUNANİSTAN - - - - - - DİĞER TOPLAM 644.826 1.436.309 662.066 1.675.718 531.875 1.775.206 24.997.675 45.484.218 74.294.119 157.471.099 46.379.143 126.865.352 Kaynak: Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği, (2005); “2004/2005Çalışma Raporu”, İzmir. Tablo 19’da da görüleceği üzere Türkiye 35’ten fazla ülkeye zeytinyağı ihracatı yapmaktadır. Bu durum ilk bakışta Türkiye’nin zeytinyağı pazarının geniş bir alana yayıldığı izlenimini vermektedir. Ancak, en fazla zeytinyağı ihracatı yapılan ilk beş ülkenin ihracat içindeki payları incelendiğinde, bu izlenimin doğru olmadığı görülmektedir. Tablo 20’de Türkiye’nin zeytinyağı ihracatında ilk beş sırayı alan ülkelerin toplam ihracat içindeki yüzde payları verilmektedir. Tablo 20: Türkiye’nin Zeytinyağı İhracatında İlk Beş Ülkenin Payları 2001/2002 2002/2003 ÜLKE 2003/2004 Ortalama MİKTAR TUTAR MİKTAR TUTAR MİKTAR TUTAR MİKTAR TUTAR (%) (%) (%) (%) (%) (%) (%) (%) 45,2 43,5 43,0 42,3 48,4 46,2 45,1 43,9 İTALYA 25,1 23,9 17,8 17,6 20,7 20,8 20,0 19,7 A.B.D. 1,2 1,2 20,0 20,0 1,1 1,0 10,8 10,1 İSPANYA 3,3 3,7 3,4 3,6 6,5 7,2 4,4 5,0 KANADA 6,8 7,2 3,3 3,1 4,6 4,2 4,3 4,1 S. ARABİSTAN TOPLAM 81,6 79,5 87,5 86,6 81,3 79,4 84,5 82,8 Kaynak: Tablo 19’dan yararlanılarak hazırlanmıştır. 89 Tablo 20 incelendiğinde, Türkiye’nin zeytinyağı ihracatından en fazla payı alan ilk beş ülkenin sırasıyla İtalya, ABD, İspanya, Kanada ve S. Arabistan olduğu görülmektedir. Türkiye’nin son üç sezondaki zeytinyağı ihracatının miktar olarak ortalama % 84.5’i, değer olarak ise % 82.8’i bu beş ülkeye yapılmıştır (Tablo 20). Buradan, Türkiye’nin her ne kadar fazla sayıda ülkeye ihracat yapsa da, ihracatının çok büyük bir bölümünü söz konusu beş ülkeye yaptığı, diğer pazarların ise toplam ihracat içindeki paylarının düşük seviyede kaldığı sonucu çıkarılabilmektedir. Ayrıca yine Tablo 20’de İtalya’nın, Türkiye’nin zeytinyağı ihracatı içinde çok önemli bir yerinin olduğu, ihracatın neredeyse yarısının bu ülkeye gerçekleştirildiği görülmektedir. Bu durum aynı zamanda Türkiye için belli riskleri de beraberinde getirmektedir. İtalya’nın ihtiyaç duyduğu zeytinyağını farklı ülkelerden temin etmeye yönelmesi, Türkiye’nin zeytinyağı ihracatı açısından önemli bir risk unsuru taşımaktadır. Tablo 19 ve 20’de dikkati çeken bir konu da İspanya’nın durumudur. İspanya’nın ihracat içindeki payı yok yıllarında artmakta, var yıllarında ise büyük miktarda azalmaktadır. Ayrıca Tablo 19’dan Arjantin, Avustralya ve Japonya gibi ülkelerin son yıllarda Türkiye için önemli birer pazar haline geldikleri görülmektedir. Türkiye’nin, başta potansiyeli bulunan bu pazarlarda olmak üzere ilk beş ülke dışındaki diğer ülkelerde de pazarlama faaliyetlerine ağırlık vermesi gerekmektedir. ABD son yıllarda Türkiye için istikrarlı bir ithalatçı ülke konumundadır. Ancak ABD’nde halen kişi başına zeytinyağı tüketim düzeyi 0.72 kg/yıl gibi düşük seviyededir. Bu bakımdan ABD pazarı ihracatın arttırılması için önemli bir potansiyel taşımaktadır. 90 5.2.1.1. Zeytinyağı Tiplerine Göre İhracatta Meydana Gelen Değişimler Türk Standartları Enstitüsü’nün belirlediği ölçütlere ve Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği’ne göre naturel, riviera ve rafine olmak üzere üç tip zeytinyağı bulunmaktadır. Naturel zeytinyağları zeytin ağacı meyvesinden doğal özelliklerinde değişikliğe neden olmayacak bir ısıl ortamda, yalnızca yıkama, sızdırma, santrifüj ve filtrasyon gibi mekanik ve fiziksel işlemlerle elde edilen ve doğal halinde tüketilebilen yağlardır. Naturel yağlarda kendi içinde ekstra naturel sızma (yağ asitliği % 0.8’den fazla olmayan), naturel birinci (yağ asitliği % 2’den fazla olmayan), naturel ikinci (yağ asitliği % 3.3’den fazla olmayan) zeytinyağı olmak üzere üçe ayrılmaktadır. Naturel zeytinyağlarının daha çok salatalarda kullanılması veya çiğ olarak tüketilmesi önerilmektedir. Sayılan özellikleri dolayısıyla çeşitler içerisinde fiyatı en yüksek zeytinyağı olarak bilinmektedir. Zeytin ham yağının doğal yapısında değişikliğe yol açmadan rafine edilmeleri sonucu elde edilen ve serbest yağ asitliği % 0.3’den fazla olmayan yağlar ise rafine zeytinyağı olarak tanımlanmaktadır. Bu yağ çeşidi daha çok kızartmaların yapılmasında kullanılmak üzere önerilmektedir. Riviera zeytinyağları ise rafine zeytinyağı ile naturel zeytinyağının karışımından elde edilen ve yağ asitliği % 1.5’dan fazla olmayan yağlardır. Yemek ve kızartma yapımında kullanılmaktadır. 91 Türkiye’nin tiplerine göre zeytinyağı ihracatını görebilmek amacıyla Tablo 21 hazırlanmıştır. Tablo 21: Türkiye’nin Tiplere Göre Zeytinyağı İhracatında Meydana Gelen Değişimler Sezon Tip 2000/2001 2001/2002 2002/2003 2003/2004 Ekstra Naturel Sızma Naturel Birinci Naturel İkinci Rafine Riviera Toplam Ekstra Naturel Sızma Naturel Birinci Naturel İkinci Rafine Riviera Toplam Ekstra Naturel Sızma Naturel Birinci Naturel İkinci Rafine Riviera Toplam Ekstra Naturel Sızma Naturel Birinci Naturel İkinci Rafine Riviera Toplam Miktar (000 kg) 33.319 17.639 307 22.839 17.052 91.157 6.215 3.545 12 9.933 5.461 25.167 7.713 6.262 432 28.253 31.596 74.256 8.645 4.175 168 17.921 15.125 46.034 Değer (000 $) 48.475 23.314 437 31.066 25.456 128.747 11.468 5.944 23 18.046 10.293 45.774 18.355 13.338 924 56.108 68.602 157.327 25.304 10.846 380 46.324 42.794 125.648 $/kg 1,5 1,3 1,4 1,4 1,5 1,8 1,7 2,0 1,8 1,9 2,4 2,1 2,1 2,0 2,2 2,9 2,6 2,3 2,6 2,8 Miktar payı (%) 36,55 19,35 0,34 25,05 18,71 100,00 24,70 14,09 0,05 39,47 21,70 100,00 10,39 8,43 0,58 38,05 42,55 100,00 18,78 9,07 0,36 38,93 32,86 100,00 Değer payı (%) 37,65 18,11 0,34 24,13 19,77 100,00 25,05 12,98 0,05 39,43 22,49 100,00 11,67 8,48 0,59 35,66 43,60 100,00 20,14 8,63 0,30 36,87 34,06 100,00 Kaynak: Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği, (2005); “2004/2005 Çalışma Raporu”, İzmir. Tablo 21 incelendiğinde, son dört sezonda yapılan zeytinyağı ihracatının miktar olarak ortalama % 35.6’sını natürel, % 35.4’ünü ise rafine zeytinyağı oluşturmaktadır. Daha sonra sırayı riviera tipi 92 zeytinyağı almaktadır. Riviera zeytinyağının 2000/01-2003/04 sezonlarında ihracattan aldığı pay ise ortalama % 29.0 civarında olmuştur. Tablo 21 fiyat açısından ele alındığında ise, yıldan yıla zeytinyağı ihraç fiyatlarının tamamında artış kaydedildiği görülmektedir. 2000/01 sezonunda ortalama fiyat 1.4 $/kg iken 2003/04 sezonunda 2.7 $/kg olmuştur. Tablo 21’de sızma, riviera veya rafine zeytinyağının kilogram ihraç fiyatlarının bazı sezonlar aynı, bazı sezonlar ise birbirine yakın olduğu görülmektedir. Oysa beklenen sızma zeytinyağı fiyatının diğerlerine nazaran daha yüksek olmasıdır. Ancak burada fiyatı belirleyen diğer önemli bir konu da karşımıza çıkmaktadır. Bu önemli konu da zeytinyağının ihracat şeklidir. Yani ihracatın dökme mi, varilli mi yoksa kutulu mu yapıldığıdır. Şimdi de Türkiye’nin yaptığı zeytinyağı ihracatını ambalaj şekillerine göre incelemeye çalışalım. 5.2.1.2. Ambalaj Şekillerine Göre Zeytinyağı İhracatında Meydana Gelen Değişimler Zeytinyağı ihracatında önemli konulardan birisi de yapılan ihracatın şeklidir. Genelde zeytinyağı ihracatı dökme, varilli ve kutulu olmak üzere üç şekilde yapılmaktadır. Dökme ihracat genelde tankerlerle yapılırken, varilli ihracatta 50-100 kg’lık variller kullanılmaktadır. İhracatın yapıldığı şekil, özellikle elde edilecek döviz miktarı, yani katma değer bakımından büyük önem taşımaktadır. Zira en yüksek gelir markalı ve 93 kutulu ihracattan elde edilirken, varilli ve dökme ihracatta elde edilen değer düşük kalmaktadır. Türkiye’nin yapmış olduğu zeytinyağı ihracatının ambalaj şekillerine göre dağılımını gösterebilmek amacıyla Tablo 22 hazırlanmıştır. Tablo 22: Türkiye’nin Zeytinyağı İhracatının Ambalaj Şekillerine Göre Dağılımı Sezonlar 2000/2001 2001/2002 2002/2003 2003/2004 Ambalaj Şekli Dökme Varilli Kutulu Toplam Dökme Varilli Kutulu Toplam Dökme Varilli Kutulu Toplam Dökme Varilli Kutulu Toplam Miktar (ton) 69.177 10.901 11.078 91.157 12.392 6.007 6.767 25.167 52.227 9.672 12.357 74.256 26.294 5.588 14.152 46.034 Değer Miktar Payı Değer Payı $/ton (000$) (%) (%) 94.993 1,37 75,9 73,8 15.999 1,47 11,9 12,4 17.755 1,60 12,2 13,8 128.747 1,41 100,0 100,0 21.765 1,76 49,2 47,5 10.317 1,72 23,9 22,5 13.693 2,02 26,9 29,9 45.774 1,82 100,0 100,0 109.895 2,10 70,0 69,9 20.003 2,07 13,0 12,7 27.429 2,22 17,0 17,4 157.327 2,12 100,0 100,0 69.594 2,65 57,1 55,4 15.520 2,78 12,1 12,4 40.534 2,86 30,7 32,3 125.648 2,73 100,0 100,0 Kaynak: Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği, (2005); “2004/2005 Çalışma Raporu”, İzmir. Tablo 22 incelenecek olursa Türkiye’nin zeytinyağı ihracatının çok büyük bir bölümünün dökme olarak gerçekleştirildiği görülmektedir. Dört sezonun ortalamaları alındığında zeytinyağı ihracatının miktar olarak % 63’ü dökme, % 15’i varilli ve % 22’si ise kutulu olarak 94 yapılmıştır. Değer olarak bakıldığında da % 62 dökme, % 15 varilli ve % 23 kutulu ihracat gerçekleştirilmiştir. Ayrıca Tablo 22’de, Türkiye’nin zeytinyağı ihracatında, yok yıllarında kutulu ihracatın payının arttığı, dökme ihracatın payının ise azaldığı dikkati çekmektedir. Bu durum kutulu yapılan ihracatın gerçekleştirildiği pazarların kalıcı pazarlar olmasından ve var veya yok yılına göre fazla değişiklik göstermemesinden kaynaklanıyor olabilir. Tablo 22’de rekoltenin çok düşük olduğu 2001/2002 sezonu dışındaki sezonlarda kutulu zeytinyağı ihracatının fazla değişiklik göstermemesi bizi böyle bir yoruma götürmektedir. Katma değer bakımından ihracat şeklinin önemli olduğu yukarıda da belirtilmişti. Tablo 22 bu yorumu da doğrulamaktadır. Özellikle kutulu yapılan ihracatın birim değerinin diğer ihracat şekillerine göre daha fazla olduğu dikkati çekmektedir. Yine dört sezonun ortalaması alınacak olursa, ton başına kutulu zeytinyağı ihracatından 2.18 dolar, varilli ihracattan 2.01 dolar ve dökme ihracattan ise 1.97 dolar elde edildiği görülmektedir. Daha öncede belirtildiği gibi, Türkiye’nin en büyük ihraç pazarlarından birisi AB’ndeki aynı zamanda zeytinyağı ihracatçısı olan ülkelerdir. Özellikle İtalya, Türkiye’den ithal ettiği dökme zeytinyağını paketlemekte ve markalayarak pazara sunmaktadır. İtalya’nın zeytinyağını sunduğu pazarlar aynı zamanda Türkiye için de pazar konumundadır. Bu durum Türkiye’nin kendi zeytinyağına rakip olması sonucunu doğurmaktadır. 95 5.2.2. Zeytinyağı İthalatında Meydana Gelen Değişimler Türkiye her ne kadar büyük miktarda zeytinyağı ithalatı yapmıyor olsa da, dönem dönem küçük miktarda zeytinyağı alımına gitmektedir. Türkiye’nin zeytinyağı ithalatına ilişkin veriler Tablo 23’de verilmiştir. Tablo 23: Türkiye’nin Zeytinyağı İthalatı Yıllar 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 Miktar (ton) 1 0 1.190 17 145 19 81 229 1.088 29 2.082 1.106 Değer (000$) 3 0 1.595 62 494 44 138 449 2.061 28 3.453 1.940 Birim Ort. İthalat Dünya Fiy. Fiyatı ($/kg) ($/kg) 3,00 2,44 0,00 2,27 1,34 2,40 3,65 3,20 3,41 4,43 2,32 2,72 1,70 2,23 1,96 2,37 1,89 2,09 0,97 1,72 1,66 2,08 1,75 2,60 Birim İhracat Fiyat ($/kg) 1,67 1,86 1,45 2,07 3,19 1,81 1,54 1,65 1,85 1,38 1,82 2,14 Kaynak: www.fao.org Türkiye yukarıda da belirtildiği gibi dönem dönem zeytinyağı ithalatı yapmaktadır. Tablo 23 incelendiğinde, bu dönemlerin çoğunlukla zeytinin yok yıllarına denk geldiği görülmektedir. Türkiye 1990-2004 arasında yapmış olduğu zeytinyağı ihracatının miktar olarak % 1.4’ü, değer olarak ise % 1.2’ si kadar ithalat yapmıştır. Türkiye’nin zeytinyağı ithal ettiği başlıca ülkeler arasında Tunus, İtalya, Suudi Arabistan ve Mısır bulunmaktadır (Göksu, 2003). 96 5.2.3. Türkiye’de Zeytinyağına Yönelik Uygulanan Dış Ticaret Politikaları Dış ticaret politikası genel olarak ülkelerin veya hükümetlerin dış ticareti sınırlandırmak, özendirmek veya bu işlemlerin yapılış şekillerini düzenlemek için almış oldukları tedbirler bütünü olarak tanımlanabilmektedir. Bu kapsamda incelendiğinde, zeytinyağı dış ticaretinde daha çok ihracatı özendirmek, ithalatı kısıtlamak ve ithalatihracat ile ilgili bir takım kuralları belirlemek için çeşitli dış ticaret politikası araçlarından yararlanıldığı görülmektedir. Buna karşın, zaman zaman ihracatı kısıtlayacak tedbirlere de başvurulduğu dikkati çekmektedir. 5.2.3.1. Zeytinyağı İhracatına Yönelik Uygulanan Politikalar Ülkelerin ihracata yönelik politikalarında amaç ihracatın özendirilmesi olabileceği gibi, ihracatın kısıtlanması da olabilmektedir. Türkiye’de zeytinyağında geçmişten günümüze uygulanan ihracat politikalarına bakıldığında, her iki amaca yönelik politikaların da uygulandığı, ancak ihracatın teşvik edilmesine yönelik politikaların daha ağır bastığı görülmektedir. Türkiye’de zeytinyağı ihracatını teşvik amacıyla uygulanan başlıca politikalar ihracat iadesi ödemeleri ve bir dönem Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu’ndan yapılan ödemelerdir. İhracatta iade uygulamasına planlı dönemle birlikte geçilmiştir. Buna yönelik ilk kararname 1963 yılında çıkarılmıştır. Bu tarihten itibaren zeytinyağı ihracatı zaman zaman teşvik kapsamına alınmış, zaman zaman da kapsamdan çıkarılmıştır. Örneğin daha önce ihracat 97 iadesi kapsamında yer alan zeytinyağı, 10 Şubat 1984 tarihinde ihracat iadesi verilecek ürünler listesinden çıkarılmıştır. 29 Eylül 1985 tarihinde ise 1 kg’lık ambalajlarda yapılacak zeytinyağı ihracatı teşvik kapsamına alınmış ancak 1987 yılında tekrar teşvik kapsamı dışında bırakılmıştır (Akay, 1991). 1 Ocak 1989 tarihinden itibaren ise ihracat iadesi sistemine son verilmiştir. 1990’lı yılların sonuna kadar zeytinyağı ihracatını teşvik etmeye yönelik herhangi bir vergi iade sistemi bulunmamakla birlikte, bu dönemde Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu kesintileri ve bu fondan ihracat ödemeleri söz konusu olmuştur. Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu; belli ihraç ürünlerine doğrudan ödeme yaparak bu malların ihracatını, pazarlamasını, ihracata yönelik yatırımlarını ve ihracat sigorta sistemini desteklemek amacıyla 1980 yılında kurulmuştur (Karluk, 1999). Bu kapsamda zaman zaman zeytinyağı ihracatının desteklenmesi amacıyla bu fon bir politika aracı olarak kullanılmıştır. Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu’ndan zeytinyağı için ilk ödeme 3 Aralık 1986 tarihinde yapılmıştır. Bu kapsamda 5 kg’lık kutuda zeytinyağı ihracatına ton başına 75 dolar ödemede bulunulmasına dair karar alınmış, ancak karar 01.01.1987 tarihinde uygulamaya girmiştir. 16.01.1988 tarihinde ise Para Kredi Kurulu tebliği ile azami 5 kg’lık kutularda yapılacak ekstra naturel zeytinyağı ihracatı için, Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu aracılığıyla yapılacak olan ödeme ton başına 200 dolara çıkarılmıştır. 08.11.1988 tarihinde ise yine Para Kredi Kurulu tebliği ile 5 kg’lık ambalajlarda ekstra naturel, ince naturel, rafine ve karma (rafine+naturel) zeytinyağı ihracatında Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu’ndan ton başına 75 dolar ödeme yapılması kararı alınmıştır. Bu karar da bir yıl sonra yani 01.01.1989’da uygulanmaya başlanmıştır. 1990 yılında da aynı uygulama devam etmiştir. 1991 yılına gelindiğinde 98 ise tekrar değişikliğe gidilerek, azami 1 kg’lık ambalajlarda yapılacak ekstra naturel, ince naturel, rafine ve karma (rafine+naturel) zeytinyağı ihracatı için ton başına 200 dolar ödeme yapılmasına karar verilmiştir (Akay, 1991). 1992 yılında Para Kredi Kurulu’nun karar ile fondan yapılan ödemelerin tümüyle kaldırılmasına karar verilmiştir (Karluk, 1999). Görüleceği üzere, hem ihracat iadesi, hem de fon ödemeleri kapsamında zeytinyağına yönelik politikalar 1992 yılına kadar sürekli değişiklikler göstermiştir. Aynı yıl içinde dahi farklı uygulamalar söz konusu olmuştur. Bu durum sektöre dair belirsizlikleri de beraberinde getirmiş ve ihracatçıların pazarlama faaliyetlerini olumsuz etkilemiştir. 1998 yılına gelindiğinde ise zeytinyağına tekrar ihracat vergi iadesinin verildiği görülmektedir. Ancak bu ödemeler mahsup sistem kapsamında yapılmaktadır. Bu sisteme göre ihraç edilen ürünlerin miktar ve değerleri göz önüne alınarak hesaplanan tutarlar, ihracatçıların vergi, SSK primi, haberleşme ve enerji giderlerinden mahsup edilmektedir. Bu kapsamda 31.12.1998 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Para Kredi Kurulu Kararı ile ton başına 200 ABD doları ihracat iadesi verilmesi kararlaştırılmıştır (Kutkan, 2002). 2002 yılına kadar zeytinyağına verilen ihracat iadesi miktarında herhangi bir değişikliğe gidilmemiştir. 2002 yılında ise Para Kredi Kurulu Kararı ile zeytinyağında ihracat iadesi 200 ABD dolarından 180 ABD dolarına düşürülmüş ve net ağırlığı azami 5 kg’a kadar ambalajlarda ihraç edilmesi halinde mahsup hesabına dahil edileceği belirtilmiştir (29.06.2002 Tarihli Resmi Gazete). Burada, zeytinyağına yapılan ihracat iadesi miktarında kesintiye gidilmesinde, 2001 yılında 99 yaşanan ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en ağır ekonomik bunalımlarından birisi olarak gösterilen krizin etkili olduğu söylenebilir. 2003 ve 2004 yıllarında da iade miktarında herhangi bir değişikliğe gidilmemiş ve ton başına 180 dolar iade verilmesi uygulaması sürdürülmüştür. 2005 yılına gelindiğinde ise zeytinyağı ihracat iadesinde farklı bir uygulamanın hayata geçirildiği dikkati çekmektedir. Buna göre markalı ve ambalajlı zeytinyağının ihracatının artırılması için dökme ve varilli ihracat teşvik dışında bırakılırken, ambalajların büyüklüklerine göre ihracat iadesi verilmeye başlanmıştır. 15.03.2005 tarihli ve 25756 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Para Kredi ve Koordinasyon Kurulu kararına göre azami ağırlığı 5 kg’a kadar olan ve ambalajlarda ihraç edilen zeytinyağına ton başına yapılacak ödeme 150 dolara düşürülürken, ihracatın 1 kg.’a kadar ambalajlarda, “tescilli Türk Markaları” ve “Made in Turkey” ibaresi ile gerçekleştirilmesi halinde ihracat iadesi miktarının 300 $/ton olarak uygulanacağı belirtilmiştir. Böylece katma değeri yüksek olan ürünlere daha fazla ödeme yapılarak, ambalajlı ve markalı ürünlerin ihracatı teşvik edilmeye çalışılmıştır. 2006 yılında da ihracat iade sisteminde tekrar değişikliğe gidilme gereksinimi duyulmuştur. 2006 yılında Tarımsal Ürünlerde İhracat İadesi Yardımlarına ilişkin iki ayrı tebliğ yayınlanmıştır. Yayınlanan ikinci tebliğ birinci tebliğde değişiklik yapılmasına yönelik olmuştur. Buna göre 15.02.2006 tarihli ve 26081 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan ilk tebliğde zeytinyağının azami net ağırlığı 5 kg’a kadar ambalajlarda ihraç edilmesi durumunda 100 $/ton, net ağırlığı 2-5 kg (5 kg dahil) arasında olan ambalajlarda, “tescilli Türk Markaları” ve “Made in Turkey” ibaresi ile ihraç edilmesi halinde 150 $/ton, yine aynı koşulları sağlamak kaydı ile 1-2 kg (2 kg dahil) arasında olan ambalajlarda ihraç edildiği takdirde 100 200 $/ton, 1 kg’a kadar ambalajlarda ihracatı durumunda ise 350 $/ton ödeme yapılması öngörülmüştür. 2006 yılı içerisinde çıkarılan ilk tebliğin Resmi Gazetede yayınlanmasından yaklaşık iki ay sonra 26.04.2006 tarihli ve 26150 sayılı Resmi Gazete’de “2006/1 Sayılı Tarımsal Ürünlerde İhracat İadesi Yardımlarına İlişkin Para Kredi ve Koordinasyon Kurulu Tebliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ” ile ilk tebliğde bir takım değişiklikler yapılmıştır. Buna göre ilk tebliğde 2-5 kg ambalajlarda yapılacak ihracat Lambant Naturel ve Naturel Sızma Zeytinyağlarını kapsarken, ikinci tebliğde Lampant Naturel Zeytinyağı yerine Rafine Zeytinyağı kapsama alınmıştır. Aynı şekilde 1-2 kg’lık ambalajlarda yine Lampant Zeytinyağı yerine rafine zeytinyağı ve 1 kg’lik ambalajlarda ise Lampant Zeytinyağı yerine Rafine ve Riviera Zeytinyağı iade kapsamına alınmış, ödenecek miktarlarda herhangi bir değişikliğe gidilmemiştir. İhracat iadesi desteğinden yararlanabilmek için, fiili ihraç tarihinden itibaren en geç bir yıl içerisinde, tamamlanması zorunlu belgelerle birlikte, doğrudan bağlı bulunulan, ya da kanuni merkez veya şubelerin bulunduğu yerdeki ihracatçı birliğine baş vurulması gerekmektedir (www.igeme.org.tr/tur/pratik/devletyar.pdf). Zeytinyağında ihracat iadesine son verildiği 1989 yılından sonra uygulamanın tekrar başladığı 1998 yılından 2006 yılına gelindiğinde, sistemin yine ilk uygulandığı dönemlerdekine benzer şekilde sık sık değiştirildiği görülmektedir. Zeytinyağı ihracatına yönelik kalıcı makro politikaların oluşturulamaması, ihracat yapan işletmelerin de uzun dönemli firma politikaları oluşturabilmelerini engellemekte ve firmaları belirsizlik ortamında faaliyet göstermeye zorlamaktadır. 101 2005 yılına kadar yapılan teşviklerin daha çok genel anlamda ihracatı nicelik bakımından arttırmaya yönelik oldukları görülmektedir. 2005 yılından itibaren ise ihracatın niceliğinin yanında niteliğinin de ön plana çıkarıldığı ve bu kapsamda ambalajlı ve markalı çeşitlere uygulanan teşviklerin arttırıldığı dikkati çekmektedir. Bu kapsamda kutulu zeytinyağı ihracatına teşvikler arttırılırken, dökme ve varilli ihracata iade verilmemekte, aksine Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu için kesinti yapılmaktadır. Bu uygulamanın olumlu ve olumsuz bir takım sonuçlar doğurması beklenebilir. İlk bakışta söz konusu uygulamanın katma değeri yüksek ürünlerin ihracatını teşvik ettiği ve bu sayede ihracat sonucu elde edilecek geliri arttıracağı kanısı uyanmaktadır. Ancak, mevcut piyasa koşulları bu noktada akla farklı düşünceleri de getirmektedir. Zira piyasada ambalajlı ve markalı ihracat yapabilecek olan firmaların sınırlı sayıda olması, yüksek miktarda yapılan teşviklerden de sınırlı sayıda firmanın yararlanabileceği anlamına gelmektedir. Fakat uygulanan teşvik politikasının bu haliyle devam etmesinin ileriki yıllarda firmaları markalı ve ambalajlı ihracat yapmak için bir takım çabalar içine sokabileceği ihtimali de gözden uzak tutulmamalıdır. Daha öncede belirtildiği gibi, zeytinyağı ihracatında dönem dönem çeşitli kısıtlamalara gidildiğini de görmek mümkündür. Bu kapsamda Türkiye’de ilk kez 1972/1973 sezonunda, rafinasyon ve ambalaj sanayindeki gelişmelerde dikkate alınarak, varilli ve dökme zeytinyağı ihracatı yasaklanmış, yalnızca kutulu zeytinyağı ihracatına izin verilmiştir. 22 yıl süren bu uygulama 1994/1995 sezonunda kaldırılmış ve varilli ve dökme zeytinyağı ihracatının önü tekrar açılmıştır. 2003/2004 ve 2004/2005 sezonlarında Dış Ticaret Müsteşarlığı (DTM) tarafından zeytinyağı ihracatında uygulanan mevzuata göre 102 ihracatı serbest veya yasak olan zeytinyağı çeşitlerinin listesi Tablo 24’de özetlenmeye çalışılmıştır. Tablo 24: Türkiye’de 2003/2004 ve 2004/2005 Sezonlarında Tiplerine ve Ambalajlarına Göre Zeytinyağı İhracatının Serbest veya Yasak Olma Durumu ZEYTİNYAĞI Naturel Sızma Naturel Birinci Naturel İkinci Rafine Riviera Lampant Kutulu Serbest Serbest Serbest Serbest Serbest DTM İznine Bağlı Varilli Serbest Serbest Serbest Serbest Serbest DTM İznine Bağlı Dökme Serbest Serbest İhracatı Yasak Serbest Serbest DTM İznine Bağlı Kaynak: Tunalıoğlu, R., Karahocagil, P., (2005);"Zeytinyağı, Sofralık Zeytin ve Prina Yağı Durum ve Tahmin: 2004/2005, Ankara. Tablo 24’de de görüldüğü gibi 2003/2004 ve 2004/2005 kampanya dönemlerinde naturel ikinci ve lampant zeytinyağı dışında tüm çeşitlerin ambalaj çeşidi fark etmeksizin ihracatı serbest bırakılmıştır. Yıldan yıla farklılıklar gösteren ihracat mevzuatı firmaların uzun dönemli planlar yapmalarını engellemektedir. Büyük ihracatçı firmalar dışındaki işletmeler mevzuatta yapılan değişikliklere hemen uyum sağlayamadıklarından belli dönemlerde ihracat yaparken, belli dönemlerde de ihracata son vermektedirler. Bu durum dış pazarlarda kalıcılığı olumsuz etkilemektedir. Dünyada zeytinyağı tüketen ülkelerin her geçen gün artmasına karşılık, ihracatta belli sayıda ülkenin söz sahibi olması, yani mevcut oligopol yapı, olası pazar kayıplarının önlenmesi için dış ticarette daha tutarlı politikaları gerektirmektedir. 103 Zeytinyağı ihracatına yönelik politikaları böylece ortaya koyduktan sonra şimdi de ithalata yönelik ne gibi politikalar uygulandığını gözden geçirmeye çalışalım. 5.2.3.2. Zeytinyağı İthalatına Yönelik Uygulanan Politikalar Türkiye özellikle zeytinyağında üretim açığının olduğu yıllarda kısmen ithalata yönelmektedir. Zeytinyağı ihraç etmeye 1960 yılında başlayan Türkiye’de, zeytinyağının ithalatı 1985 yılına kadar izne bağlı iken, bu tarihten sonra özellikle 24 Ocak 1980’den sonra uygulamaya konulan liberal ekonomi politikaları çerçevesinde serbest bırakılmıştır. 1985 yılından itibaren zeytinyağı ithalatında Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu için % 3 kesinti yapılmaya başlanmıştır. 1988 yılında ise Bakanlar Kurulu kararıyla ekstra naturel, ince naturel, lampant, naturel zeytinyağı ithalatında 120 $/ton, rafine ve karma zeytinyağı ithalatında ise 200 $/ton Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu’na ödeme yapılması kararlaştırılmıştır. 24 Mayıs 1989 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan karar ile zeytinyağı fon ödenerek ithal edilecek maddeler listesinden çıkarılmıştır. Aynı yılın son günlerinde ise yine bir Bakanlar Kurulu kararı ile dökme rafine zeytinyağı ithalatında 200 $/ton karşılığı fona ödeme yapılmasına karar verilmiştir (Akay, 1991). Dış ticaret politikasının en yaygın araçlarından birisi de gümrük vergileridir. Bu vergiler ithal edilen malların ülke sınırlarından girişi sırasında devlet tarafından alınmaktadır. Gümrük vergilerinin uygulanmasında temel olarak iki amaç gözetilmektedir. Bunlardan birisi hazineye gelir sağlamak, diğeri ise yurt içindeki sanayiyi dış rekabetten korumaktır. 104 Türkiye’de zeytinyağı ithalatında uygulanan gümrük vergileri Tablo 25’de gösterilmiştir. Tablo 25: Türkiye’de Zeytinyağı İthalatında Uygulanan Gümrük Tarifeleri Yıllar Gümrük Vergisi Oranı (%) 37,0 1997 37,0 1998 35,6 1999 34,7 2000 33,8 2001 32,9 2002 32,0 2003 31,2 2004 31,2 (Ambalajlıda 35,0) 2005 Kaynak: Tunalıoğlu, R., Karahocagil, P., (2005);"Zeytinyağı, Sofralık Zeytin ve Prina Yağı Durum ve Tahmin: 2004/2005, Ankara. Tablo 25’de 1997 yılından 2005 yılına geçen süre zarfında zeytinyağı ithalatından alınan vergi oranın her sene küçük oranlarda azalarak % 37’den % 31.2’ye kadar gerilediği görülmektedir. Buradaki tek istisna ambalajlı zeytinyağı ithalatında uygulanan orandır. Buna göre ambalajlı olarak yapılan ithalattan % 35 gümrük vergisi alınmaktadır. Daha önce de belirtildiği üzere, Türkiye’nin kayda değer zeytinyağı ithalatının olmamasından dolayı ithalata yönelik politikalar ihracata yönelik politikalar kadar tartışma konusu olmamaktadır. 105 5.2.3.3. Dünya Ticaret Örgütü Kararları Çerçevesinde Zeytinyağı Dış Ticaretinin İncelenmesi Açık ekonomik sistemi benimseyen ülkelerde politikalar yalnız iç dinamiklerin değil, dış dinamiklerin de etkisinde kalmaktadır. Bu anlamda Dünya Ticaret Örgütü çerçevesinde alınan kararlar da, Türkiye’nin dış ticaret politikasını belirlemede etkili olmaktadır. Tarım sektörü ile ilgili konular DTÖ toplantılarında en yoğun tartışmaların yaşandığı konuların başında gelmektedir. Özellikle tarım ile ilgili konulardaki anlaşmazlıklardan dolayı 1986 yılında başlayan Uruguay toplantıları, ancak 1993 yılında sonuçlandırılabilmiştir. Görüşmeler sonucu ortaya çıkan anlaşmalardan birisi de Tarım Anlaşması’dır. Uruguay Round sonrası imzalanan tarım anlaşmasında üç konu öne çıkmaktadır. Bunlar; ithalat (gümrük) vergileri, ihracat sübvansiyonu ve iç destekler ile ilgili başlıklardır. Gümrük vergileri konusunda anlaşmanın en belirgin amacı ithalat kısıtlamalarını azaltmaktır. Buna göre üye ülkeler tarife dışı engeller yerine gümrük vergisi koymaya, gümrük vergisi dışında yeni engeller uygulamamaya razı olmuşlardır. Mevcut tarifeler ve tarifelendirme sonucu ortaya çıkan yeni gümrüklerde 2004 yılına kadar gelişmiş ülkelerin % 36, gelişmekte olan ülkelerin ise % 24 indirim yapmaları ön görülmüştür. Türkiye gelişmekte olan ülkeler sınıfında yer almış ve 2004 yılına kadar gümrük vergilerinde ortalama % 24, her bir üründe ise %10 indirim taahhüdünde bulunmuştur. Buna göre 1986 yılı esas alınarak vergilerde üst limitler 106 belirlenmiş ve başlanmıştır. bu limitler üzerinden indirimler uygulanmaya Türkiye’nin birçok üründe normalde uyguladığı gümrük vergisi oranları, 2004 yılı için taahhüt ettiği üst limitin altında kaldığı için bu uygulamadan olumsuz etkilenmesi söz konusu olmamıştır. Ancak, zeytinyağı bu kapsamdaki ürünler içine girmemektedir. Zira Türkiye’nin zeytinyağında uyguladığı gümrük vergisi oranları taahhüt edilen oranın üzerindedir. Türkiye’nin indirime esas olarak belirlediği gümrük vergisi oranı % 40’dır. Türkiye 2004 yılına kadar bu oranı % 31.2’ye indireceğini taahhüt etmiştir. 1995 yılından 2003 yılına kadar olan dönemde Türkiye’nin zeytinyağı için uyguladığı gümrük vergisi oranı % 31.2’nin üzerinde kalmıştır. Oysa örneğin Türkiye sığır eti için, esas alınan dönemde % 250 gibi bir oran belirlemiş ve 2004 yılına kadar da bu oranı % 225’e indireceğini taahhüt etmiştir. Ancak uygulamada bakıldığında, Türkiye’nin zaten sığır eti için uyguladığı gümrük vergisi oranlarının % 225 çok altında olduğu görülmektedir. Bu oran 1995 yılı için % 113, 1996 ve 1997 yılı için % 165 olmuştur (Akder, 1998). Türkiye bundan sonra DTÖ kararları çerçevesinde zeytinyağında gümrük vergisi oranını % 31.2’nin üzerine çıkaramayacaktır. Bu durumu değerlendirmek gerekirse, Türkiye’nin böyle bir süreçten olumsuz etkilenmesinin beklenilmediği söylenebilir. Çünkü dünya zeytinyağı ticaretine bakıldığında, önemli zeytinyağı üreticisi ve ihracatçısı ülkelerin aynı zamanda en büyük ithalatçı ülkeler olan AB üyesi ülkeler olduğu görülmektedir. Türkiye’nin son yıllardaki yoğun zeytin ağacı dikimleri de dikkate alındığında, önümüzdeki yıllarda da önemli miktarda zeytinyağı ithalatına gerek duymayacağı düşünülmektedir. 107 Uruguay Round sonrası imzalanan Tarım Anlaşması’nda öne çıkan konulardan birisi de ihracat sübvansiyonları konusudur. Türkiye yaklaşık 44 ürün için ihracat sübvansiyonunu sınırlama taahhüdünde bulunmuştur. Taahhütler sübvansiyon için bütçeden yapılan harcamalar ve miktar konusunda ayrı ayrı yapılmıştır. 44 ürün içerisinde zeytinyağı da bulunmaktadır. Türkiye başlangıç yılında 23.4 bin ton olan miktar kotasını 2004 yılında 20.1 bin tona, 2.340.500 dolar olan harcama kotasını ise 1.778.800 dolara düşüreceğini taahhüt etmiştir (Akder, 1998). Ancak bu durum da Türkiye için herhangi bir olumsuzluluk içermemektedir. Çünkü, söz konusu sınırlamalar ve taahhütler işlenmemiş tarım ürünleri için geçerlidir. Türkiye zeytinyağına ambalajlı olması durumunda ihracat desteği vermektedir. Ambalajlı zeytinyağı ise işlenmiş ürün sınıfına girdiği için bahsi geçen sınırlamalara dahil değildir. Tarım Anlaşması’nın önemli özelliklerinden bir diğeri ise yurt içi desteklere getirilen sınırlamalardır. Ancak anlaşmada iç desteklerin azaltılması konusunda hem gelişmiş, hem de gelişmekte olan ülkelere çok sayıda istisna getirilmiştir. Bu istisnalardan birisi de “de minimis” uygulamasıdır. Bu uygulamaya göre her bir ürün için yapılan yurt içi destek, gelişmiş ülkelerde toplam üretim değerinin % 5’ini, gelişmekte olan ülkelerde ise % 10’unu aşmıyorsa, desteklerde indirime gitme zorunluluğunda değildir . Bu kapsamda uygulamaya esas alınan 19861988 yılında zeytinyağına yapılan destek toplam üretim değerinin % 0.05’i gibi çok düşük düzeyde kalmaktadır. Bu nedenden dolayı Türkiye’nin iç desteklerde herhangi bir indirim taahhüdünde bulunması gerekmemiştir (Akder, 1998). 108 5.2.3.4. Türkiye’nin Uluslararası Zeytinyağı Konseyi İle İlişkileri Uluslararası Zeytinyağı Konseyi 1959 yılında, Birleşmiş Milletler bünyesinde 1956 yılında imzalanan Uluslararası Zeytinyağı Anlaşması’nın yürütülmesi amacıyla kurulmuştur. 1956 yılında imzalanan anlaşmanın amaçları; zeytin yetiştiriciliğinde verimliliği arttırmak, üreticilere istikrarlı bir fiyat sağlamak, zeytin üretimi yapan ülkelerin üretim, tüketim, ihracat ve ithalatında bir denge kurmalarını sağlayarak haksız rekabetin önüne geçmek, ulusal zeytinyağı politikalarının eşgüdümünü sağlamak olarak sıralanabilir (Tiryaki ve Dönmez, 2003). İkinci anlaşma ise 1963 yılında imzalanmıştır. Uzun görüşmeler sonucu, üye ülkeler anlaşma üzerinde uzlaşmışlar, uluslararası zeytinyağı piyasasını daha da genişletmek ve istikrarı sağlamak için çeşitli önlemlerin alınması kararına varmışlardır. Bu tarihten sonra bir daha 1979 ve 1986 tarihlerinde anlaşmalar imzalanmıştır (http://www.internationaloliveoil.org). 1986 yılında imzalanan anlaşmanın ismi “Uluslararası Zeytinyağı ve Sofralık Zeytin Anlaşması” olarak değiştirilmiştir. Bu anlaşmanın amaçları ise şöyle belirlenmiştir: zeytin ürünlerinde dünya genelinde karşılaşılan problemlerin çözümü amacıyla uluslararası işbirliğinin geliştirilmesi, araştırmaların ve gelişmelerin desteklenerek zeytin ekiminin modernleştirilmesi ve teknik ve bilimsel programlarla kalitenin arttırılması, ürün işleme maliyetlerinin düşürülmesi, uluslararası zeytin ürünleri ticaretinin geliştirilmesi amacıyla bu alanda kolaylaştırıcı önlemlerin alınması, üretim ve tüketim arasındaki dengenin sağlanması, pazarda meydana gelen dalgalanmaların engellenmesi, haksız rekabetin önlenmesi ve ürün tesliminin imzalanan kontrata uygun olarak 109 gerçekleştirilmesinin sağlanması, zeytin üretiminde uygulanacak politikaların işbirliği yolu ile uyumlaştırılması, pazarın genişletilmesi, ticaretin yapısının korunması ve arzın garantili bir şekilde sürdürülmesinin sağlanması, tüm bu alanlarda bilgi akışının sağlanması, ve anlaşmanın uygulanmasının takip edilerek geliştirme yollarının araştırılmasıdır (http://www.foreigntrade.gov.tr/DUNYA/ulus/123 ulus.htm.). Türkiye Uluslararası Zeytinyağı Konseyi’ne 1963 yılında üye olmuştur. Ancak 1998 yılında AB’ne adaylık görüşmelerinde yaşanan gerginliğin de etkisiyle, Uluslararası Zeytinyağı Konseyi’nin AB ülkeleri ve onların etkisi altında olan Tunus ve Fas gibi ülkelerin çıkarlarını gözettiğini öne sürerek konsey üyeliğinden ayrılmıştır. Türkiye’nin UZK’dan ayrılışı çeşitli tartışmaları ve görüş ayrılıklarını da beraberinde getirmiştir. Görüşlerden birisi Türkiye’nin her yıl UZK’ya yıllık aidat olarak 500.000 $ ödediği, ancak bunun karşılığını alamadığı yönündeyken, diğer bir görüş bu kararın siyasi bir karar olduğu, Türkiye’nin UZK üyeliğinin önem taşıdığı ve bundan yarar sağladığı yönünde olmuştur. Konseyden ayrılma kararından sonra oluşan görüşlerden birisini mutlak doğru, diğerini ise mutlak yanlış olarak görmemek gerekir. Zira her iki görüşün de doğru yanları olabilir. Örneğin Türkiye’nin UZK’ya ödediği bedelin karşılığını alamadığı doğru olabilir. Ancak burada önemli olan bu karşılığın neden alınamadığıdır. Bu problemin ne kadarı UZK’dan, ne kadarı Türkiye’den kaynaklanmaktadır? 110 Türkiye UZK’da ilk olarak Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından temsil edilirken, daha sonraki dönemlerde temsilci olarak İhracatçılar Birliği belirlenmiştir. Yapılan UZK toplantılarına devamlı surette farklı kişilerin katılması, toplantılarda devamlılığın sağlanamaması, toplantılardan elde edilen sonuçların ve yeniliklerin tabana yayılmasında karşılaşılan güçlükler Türkiye’nin konseyden elde edebileceği faydaları azaltmıştır. Uluslararası ilişkilerin temelinde yatan çıkar güdüsü, doğaldır ki ülkeleri başta kendi çıkarlarını gözetmeye yöneltecektir. Önemli olan bu çıkarların karşılıklı olmasının sağlanmasıdır. Bunun yolu ise çıkarların savunulacağı yer olan UZK’dan ayrılmaktan değil, bu çatı altında, geçmişte yapılan hatalardan da dersler çıkararak, çıkarların savunulmasından geçmektedir. UZK, zeytinyağı kimyası konusunda araştırma geliştirme faaliyetlerinin sürdürüldüğü, zeytinyağının fiziko-kimyasal ve duyusal analizleri için yöntemlerin geliştirildiği, bu yöntemler hakkında eğitimlerin verildiği, uluslararası standartların belirlendiği, zeytincilik teknikleri konusunda çalışmaların yürütüldüğü, hem zeytinyağı, hem de sofralık zeytine ilişkin istatistiklerin derlendiği ve ABD, Kanada, Japonya gibi hedef pazarlarda zeytinyağının tanıtılması ve tüketiminin teşvik edilmesi için kampanyaların düzenlediği bir alandır (Güldoğan, 2005). Bu alanın dışında kalmak, burada alınan kararlara etki edememek, yeniliklerden haberdar olamamak veya geç haberdar olmak anlamına gelmektedir. 1998 yılından itibaren Türkiye’nin UZK dışında kalması sebebiyle, yeni analiz yöntemleri, UZK’ca tanınmış duyusal analiz panelinin devamı, uluslararası ticarette zorunlu olan standart çalışmaları ve 111 yenilikler, kodeks çalışmaları ve detaylı ekonomik verilerin temini konularındaki bilgi akışı kesilmiş veya aksamıştır (Tiryaki ve Dönmez, 2003). UZK’ya üye ülkeler dışında bir de gözlemci ülkeler ve gözlemci kuruluşlar bulunmaktadır. Türkiye’den de iki üretici örgütü gözlemci olarak UZK toplantılarına katılmaktadır. Ancak gözlemci ülke ve kuruluşlar konseyin teknik faaliyetlerinden yararlanamamakta ve oy kullanamamaktadırlar. Ayrıca konsey, toplantıları gözlemci olan ülke ve kurumlara duyurmak zorunda değildir (http://www.internationaloliveoil.org). Türkiye aradan geçen zaman zarfında UZK’ya tekrar üye olabilmek için başvurmuştur. Türkiye’nin başvurusu UZK’nın İspanya’nın Madrid şehrinde 2004 yılında yapmış olduğu 91. Dönem Toplantısı’nda kabul edilmiştir. Ancak, Türkiye’nin üyeliğinin yürürlüğe girebilmesi için Bakanlar Kurulu tarafından da onaylanması gerekmektedir. Türkiye’nin bundan sonraki dönemde UZK faaliyetlerinde azami derecede faydalanabilmesi için ilk olarak, zeytin ve zeytinyağı üreticisinden ihracatçısına kadar sektörün tüm kesimlerini içine alacak bir Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi’nin oluşturulması ve bu konseyin belirleyeceği, yine sektörün tüm kesimlerini kapsayan bir komisyonun UZK ile ilişkilerden sorumlu olması yararlı olabilir. 112 6. AVRUPA BİRLİĞİ’NE ÜYELİK SÜRECİNDE TÜRKİYE ZEYTİNYAĞI SEKTÖRÜNÜN AB ORTAK PİYASA DÜZENİNE UYUMU Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin hukuki temeli 1963 yılında imzalanan Ankara Anlaşması’na dayanmaktadır. Anlaşmanın amacı; Türkiye ekonomisinin hızlan kalkındırılması ve Türk halkının istihdam seviyesinin ve yaşama şartlarının yükseltilmesini sağlamak, taraflar arasındaki ticari ve ekonomik ilişkileri aralıksız ve dengeli olarak güçlendirmeyi teşvik etmektir. 1963 yılından günümüze çeşitli iniş çıkışlara sahne olan TürkiyeAB ilişkilerinde son olarak 1 Ekim 2005 tarihinde üyelik müzakerelerinin başlamasına karar verilmiştir. Müzakere sürecinde aday ülkenin AB müktesebatını ne şekilde ve hangi takvim çerçevesinde kabul edeceği, uygulayacağı ve uygulama için gereken idari yapıyı nasıl oluşturacağı saptanmaktadır. Müzakereler 31 farklı konu üzerinden yürütülmektedir. Bunlardan birisi de tarımdır. Ayrıca her konu altında alt başlıklar yer almaktadır. Özellikle Türkiye’de tarım sektörünün AB ülkelerinde farklı olarak ekonomide önemli bir yer tutması ve sektörde istihdam edilen nüfusun yüksek oranda olması, müzakere sürecinin zor geçeceği yönünde işaretler vermektedir. Ayrıca, AB müktesebatının neredeyse yarısının tarıma ait düzenlemelerden oluşması da süreci zorlaştıran ve önemli kılan diğer bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır. AB, tarım alanında politikalarına ürün veya ürün grupları için oluşturduğu Ortak Piyasa Düzeni (OPD) çerçevesinde yön vermektedir. 113 Zeytinyağı da OPD kapsamında bulunan ürünler arasında yer almaktadır. Çalışmanın daha önceki bölümlerinde bu konuyla ilgili bilgi verildiği için bu kısımda daha çok Türkiye’nin Zeytinyağı OPD’ne uyumu konusu üzerinde durulacaktır. AB’ne üye olan ülkeler birçok ortak politika çerçevesinde AB çatısı altında bir araya gelmekle birlikte, kendi aralarında rekabet etmeye de devam etmektedirler. Bu anlamda Türkiye’nin de olası AB üyeliği durumunda bir yandan OPD kapsamındaki politikalara uyum sağlamas,ı bir yandan da AB içinde önemli zeytinyağı üreticisi ve ihracatçısı ülkelerle rekabet etmesi gerekecektir. Bu açıdan ele alındığında Türkiye’nin hem OPD’ne uyum yönünde çalışmalar yapması, hem de AB’ye girdiğinde diğer ülkelerle rekabet edebilecek bir yapıya kavuşması için rekabet edebilirliğini olumsuz etkileyen sorunlarına çözüm araması gerekmektedir. Türkiye özellikle zeytin ve zeytinyağı üretimine ilişkin süreçlerde de bir takım sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. Özellikle zeytinde periyodisite hem üretim gücünü, hem de ihracat potansiyelini olumsuz etkilemektedir. Bu açıdan gerekli kültürel önlemlerin alınması büyük önem taşımaktadır. Ayrıca, zeytin ağaçlarının genelde yaşlı ağaçlardan oluşması da bir başka problem olarak kendini göstermektedir. Bu bakımdan yaşlı ağaçların gençleştirilmesi veya yeni fidanların dikilmesi gerekmektedir. Bu amaçla son yıllarda zeytin fidanı dikimi teşvik edilmektedir. Özellikle AB’nin yeni ağaç dikimi konusunda getirmiş olduğu kısıtlamalar, Türkiye’nin üyelik sonrası yeni fidan dikimi uygulamasını engelleyebileceğinden, bu soruna yönelik çözümlerin üyelik öncesinde hayata geçirilmesi gerekmektedir. 114 Zeytinyağı üretiminde de hem üretim miktarının, hem de kalitenin arttırılmasına yönelik olarak yeni teknolojilerin hayata geçirilerek modern sıkma ve rafineri tesislerinin kurulması önem taşımaktadır. Ayrıca zeytinyağının depolanması için sac tankların yerine paslanmaz çelik tankların yaygınlaştırılması gerekmektedir (Göksu, 2003). Son yıllarda bu konularda da Türkiye’de önemli gelişmelerin yaşandığı görülmektedir. Türkiye’nin zeytinyağı dış ticaretinde rekabet edebilir bir yapıya kavuşması da, yine AB üyeliği öncesinde önemle üzerinde durulması gereken konulardan birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bugün için Türkiye’nin zeytinyağı ihracatının büyük bir bölümü dökme olarak yapılmaktadır. Bu yapının devamı, olası AB üyeliği durumunda Türkiye için çeşitli olumsuzlukları da beraberinde getirebilecektir. Zira AB üyeliği ile birlikte gümrük vergisi ödenmeyeceği için AB ülkelerine dökme ihracatın daha da artması ve katma değeri yüksek ambalajlı ihracatın azalması ihtimali bulunmaktadır. Bu durumda Türkiye AB’deki İtalya ve İspanya gibi ülkelerin tedarikçisi konumuna gelebilir. Oysa alınacak yerinde tedbirlerle bu süreci tersine çevirmekte mümkün olabilir. Türkiye’nin zeytinyağı sektörünü rekabet edebilir bir yapıya kavuşturabilmesi halinde AB’ye üye olduğunda, AB üyesi olan, ancak zeytinyağı üretimleri bulunmayan ülkelerde gümrüksüz zeytinyağı ihraç edebilecektir. AB ile Türkiye’de zeytinyağına yönelik uygulamaların karşılaştırılması ve Türkiye’nin olası AB üyeliği öncesinde zeytinyağı sektöründe yapılması gerekenler konusunda bilgi vermesi amacıyla Tablo 26 hazırlanmıştır. 115 Tablo 26: AB ve Türkiye Zeytinyağı Sektörünün Karşılaştırılması AB TÜRKİYE GENEL POLİTİKA Amaçları ve araçları belirli ancak günün koşullarına ayak uydurabilen etkin ve dinamik bir politika yürütülmektedir. Ulusal ve uluslararası örgütlenme düzeyi yüksektir ÜRETİM/ ÜRETİCİ TÜKETİM/ TÜKETİCİ Fiyatlandırmada devlet desteği bulunmaktadır. Coğrafi Bilgi Sistemi sayesinde bilgi paylaşımı ve kontrol imkanı vardır. Destekleme primi ödemeleri var. - Organik tarım uygulamaları yanında Üretimde İyi Tarım Uygulamaları (GAP)’a da geçilmektedir. Tüketimi artırmaya yönelik destekleme yapılmış ancak 1998 yılında geçiş dönemi ile birlikte son verilmiştir. Etkili tanıtım faaliyetleri yapılmaktadır. Sadece sınırlı organik bulunmaktadır. - Tüketici bilinci yüksektir. Perakende satış için ambalaj miktarı ve etiketleme şartlara bağlanmıştır. Yöresel orijinli yağların satışı söz konusudur. İthalatta koruma vardır İhracat ambalajlı olarak yapılmaktadır. İÇ VE DIŞ TİCARET Kaynak: Araçları ve amaçları sürekli değişen, uzun vadeye yayılamayan bir politika yürütülmektedir. Ulusal anlamda örgütlülük mevcut ancak etkinliği zayıf Uluslararası örgütlenmeler aracılığıyla yurt dışında etkili tanıtım faaliyetleri yürütülmektedir. İhracat iadesi DTÖ kararları çerçevesinde sınırlandırılmıştır. miktarda üretim Tanıtım faaliyetleri yetersizdir. Tüketici bilinci istenilen düzeye ulaşamamıştır. İstenilen düzeyde değildir. Çalışmalar başlamıştır ancak henüz yeterli düzeyde değildir. İthalatta koruma vardır. İhracat ağırlıklı olarak dökme şekilde yapılmaktadır. Yurt dışı tanıtım faaliyetleri yetersizdir. Ambalajlı ihracata ödeme yapılmaktadır. Artukoğlu, M., Gençler, F., (2003); “Türkiye ve AB’de Zeytinyağına İlişkin Son Uygulamaların Değerlendirilmesi”, Türkiye 1. Zeytinyağı ve Sofralık Zeytin Sempozyumu Bildirileri, TEAE Yayını, Yayın No: 112, s.141-148, Ankara. 116 AB’ye tam üyelik için AB müktesebatına uyum sağlanması, müktesebatın iç hukuka aktarılması ve müktesebatın uygulanmasını sağlayacak kurumsal yapıların oluşturulması gerekmektedir. Bu kapsamda AB Ortak Tarım Politikası gereğince, çeşitli ürün ve ürün grupları için uygulanmakta olan Ortak Piyasa Düzenlerine uyum için Ortak Piyasa Düzeni Çerçeve Kanunu’nun çıkarılması gerekmektedir. Bu kanunun temel bir takım düzenlemeleri içermesi, uygulamaya yönelik çeşitli ayrıntıların ise Bakanlar Kurulu Kararı ve Yönetmelikler ile düzenlenmesi planlanmaktadır (Tan ve Çelikel, 2003). Ortak Piyasa Düzeni Çerçeve Kanunu dışında zeytinyağı ile ilgili olarak yapılması gereken özel düzenlemeler ise şunlardır: ¾ Tarımsal Üretici Birlikleri Kanunu, ilgili Bakanlar Kurulu Kararları ve Yönetmelikler, ¾ Coğrafi Bilgi Sistemi ile Uyumlu Zeytincilik Sicilinin Oluşturulmasına dair yönetmelik, ¾ TS/342 Yemeklik Zeytinyağı Muayene ve Deney Yöntemleri Standardının Zorunlu Uygulamaya Konulmasına İlişkin Tebliğ, ¾ TS/341 Yemeklik Zeytinyağı Standardının Zorunlu Uygulamaya Konulmasına İlişkin Tebliğ, ¾ Zeytinyağı Üretiminin Kalitesini Geliştirmeye Yönelik Önlemlere İlişkin Tebliğ, ¾ Zeytinyağı Sektöründe Kontrol Kuruluşu Kurulmasına İlişkin Kanun. Yayımlanan ulusal programda söz konusu düzenlemeler için bir takvim de belirlenmiştir. Bu takvime göre AB zeytinyağı mevzuatına 2004 yılı sonuna kadar uyum sağlanması hedeflenmiştir. Ancak bazı konuların uygulanması için 2005 yılı başı belirlenmiştir. Bu çerçevede 117 bakıldığında Tarımsal Üretici Birlikleri Kanunu’nun 2004 yılında çıkarıldığı görülmektedir. “TS 341 Yemeklik Zeytinyağı Standardı ve TS 342 Yemeklik Zeytinyağı- Muayene ve Deney Yöntemleri Standardının Dış Ticarette Zorunlu Uygulamaya Konulmasına İlişkin Tebliğ” ise yine 09.03.2004 tarih ve 25397 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Ancak diğer konularda henüz bir düzenleme yapılmamıştır. Ulusal programda ayrıca mevzuatın uygulanması için kurumsal yapılanma ve gerekli finansman ihtiyacı üzerinde de durulmaktadır. Buna göre, zeytinyağı sektörüne yönelik uygulamalarda Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ve Dış Ticaret Müsteşarlığı görev almaktadır. Ayrıca ulusal programda söz konusu kurumlar tarafından geçekleştirilmesi öngörülen; yatırım, danışmanlık ve eğitim gibi konuları içeren uyum çalışmalarının toplam bedeli yaklaşık olarak 37 milyon euro olarak hesaplanmaktadır. Bunun yanında programda, mevzuatın hazırlanmasının 2006’ya, gerekli kurumsal yapılanmanın ve yatırımların tamamlanmasının ise 2009 yılına kadar süreceği belirtilmektedir (Tan ve Çelikel, 2003). Buraya kadar anlatılanlardan da anlaşılacağı gibi, AB sürecinde Türkiye’nin önünde iki temel ve önemli konu bulunmaktadır. Bunlardan birisi, Türkiye’nin olası üyelik durumunda da AB içindeki önemli zeytinyağı üreticisi ve ihracatçısı ülkelerle olan rekabetinin devam edecek olmasıdır. Bu yüzden, Türkiye’nin rekabet gücünü arttırıcı önlemleri hızla uygulamaya sokması gerekmektedir. Diğer önemli konu ise AB mevzuatına uyum konusudur. Bu bakımdan değerlendirildiğinde ise, mevzuata uyum açısından Türkiye’nin Ulusal Program’da belirlediği takvimin gerisinde kaldığı görülmektedir. 118 7. GÖRÜŞÜLEN FİRMALARA İLİŞKİN GENEL BİR DEĞERLENDİRME Proje kapsamında üç adet zeytinyağı ihracatı yapan firma ile görüşme imkanı sağlanabilmiştir. Bu firmalardan ikisi limited birisi ise anonim şirket statüsünde faaliyetlerini sürdürmektedir. Anonim şirket statüsündeki firma gelirlerinin yaklaşık % 40’ını ihracattan, % 60’ını ise iç pazara yapılan satışlardan elde ederken, limited şirket statüsündeki diğer iki firma gelirlerinin tamamını ihracattan elde etmektedir. Görüşülen her üç firmada zeytinyağı dışında farklı gıda ürünlerinin de ihracatı yapılmaktadır. Bu ürünler arasında bal, limon suyu, sirke, garnitür, makarna, bulgur vb. gibi çok çeşitli ürünler bulunmaktadır. Firmalar ihracatını yaptıkları zeytinyağını aracılardan (tüccar) ve büyük üreticilerden temin etmektedirler. Firmalar zeytinyağı alımlarında başta ithalatçı ülkenin talepleri olmak üzere, zeytinyağının kalitesi (asitlik derecesi, tat, koku vb. özellikler), zeytinyağının fiyatı ve zeytinyağının orijini gibi konulara önem vermektedirler. Görüşülen firmalardan sadece anonim şirket statüsünde faaliyetlerini sürdüren firma, zeytinyağı temininde çeşitli zorluklarla karşılaştığını belirtmiştir. Karşılaşılan zorluklar arasında başta zeytinyağı alımında ödenen fiyatların yüksek ve istikrarsız olması ile istenilen kalitede ürün bulmaktaki sıkıntılar gelmektedir. Firmalardan limited şirket statüsünde olanlar zeytinyağı ihracatlarının tamamını kutulu olarak yaparken, diğer firma ihracatının yalnızca % 10’unun kutulu, kalan bölümünü ise dökme olarak gerçekleştirmektedir. Bu durum anonim şirket statüsündeki firmanın 119 diğer iki firmaya göre daha fazla miktarda zeytinyağı ihraç etmesinden kaynaklanmaktadır. Firmaların zeytinyağı ihraç ettikleri ülkelere bakılırsa, limited şirket olarak faaliyet gösteren firmaların tek bir pazara yöneldikleri, anonim şirket olarak çalışan firmanın ise birden fazla pazara zeytinyağı satışı yaptığı dikkati çekmektedir. Bu kapsamda limited şirket olarak faaliyet gösteren firmalardan birisi Özbekistan’a, diğeri ise Almanya’ya zeytinyağı ihraç ederken, diğer firma ise ABD, Avustralya, Kanada olmak üzere Birleşik Arap Emirlikleri, Hırvatistan gibi çeşitli pazarlara zeytinyağı ihraç etmektedir. Anonim şirket statüsündeki firma ihracata yönelik zeytinyağının ambalajlama işleminin tamamını kendi paketleme tesisinde gerçekleştirirken diğer iki firma ise paketleme işlemini başka işletmelere yaptırmaktadırlar. Görüşülen limited şirket statüsündeki firmalar, ihracatta zeytinyağının pazarlara nakli aşamasında karayolunu tercih ederken, anonim şirket olarak faaliyet gösteren firma ihracatının tamamını deniz yolu ile gerçekleştirmektedir. Bu durumda anonim şirket olarak çalışan firmanın pazarlarının büyük bir bölümünün ABD, Kanada ve Avustralya gibi deniz aşırı ülkeler olması etkilidir. Görüşülen firmalar arasında sadece limited şirket olarak faaliyet gösteren firma pazar araştırması yaptığını belirtmiştir. Bu kapsamda firmanın bilgi kaynakları arasında ihracatçı birlikleri, fuar ziyaretleri, İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi (İGEME) bulunmaktadır. Diğer iki firmadan Özbekistan pazarına zeytinyağı satan firma yurt dışındaki alıcı firmayı kendi imkanları ile bulduğunu, Almanya pazarına satış yapan firma ise ihracatçı birlikleri aracılığıyla alıcı bulduklarını söylemiştir. 120 Görüşme yapılan her üç firmada zeytinyağı ihracatında devlet tarafından sağlanan ihracat iadesi yardımından faydalanmaktadır. Görüşülen firmaların tamamı Türkiye’nin Uluslararası Zeytinyağı Konseyi’ne tekrar üye olması gerektiğini vurgulamışlardır. Neden olarak ise lobi faaliyetlerinin bu çatı altında daha etkili yürütülebileceği ve alınan kararlarda etkili olunabileceği gösterilmiştir. Görüşme sırasında firma yetkililerine zeytinyağı sektörünün rekabet gücünü ve ihracat başarısını olumsuz etkileyen zeytinyağı sektörüne özgü zayıf yönlerin neler olabileceği sorusu yöneltilmiştir. Firma yetkililerinin zeytinyağı sektörüne dair gördükleri zayıf yönler sırasıyla şöyledir. ¾ Zeytinyağı ihracatının büyük bir bölümünün az sayıda pazara yapılıyor olması, ¾ Uluslararası Zeytinyağı Konseyinden çıkılması, ¾ Gümrük işlemleri ve bürokrasi, ¾ Ekonomik istikrarsızlık, ¾ Türk zeytinyağı imajının ve markalarının olmaması, ¾ Ürün özellikleri bakımından dış talebe uygun kalitede ürün elde edilmesindeki yetersizlikler. Firma yetkililerinin zeytinyağı sektörünün rekabet gücünü ve ihracat başarısını olumlu etkileyen zeytinyağı sektörüne özgü güçlü yönler konusunda belirttikleri fikirleri ise şu başlıklar altında özetlemek mümkündür. ¾ Türkiye’nin jeo-ekonomik konumu, ¾ Son yıllarda ihracatının öneminin daha iyi anlaşılması, 121 ¾ Zeytin üretimi konusunda yüksek bir potansiyele sahip olunması, ¾ Taşıma hizmetlerinin gelişmiş olması. Zeytinyağı sektörüne ait belirtilen zayıf ve güçlü yönler gözden geçirildiğinde, zayıf tarafların büyük bir çoğunluğunun doğrudan doğruya sektöre özgü olduğu, ancak güçlü yönlerin zeytin üretiminde sahip olunan potansiyel dışında tamamının yalnızca zeytinyağı sektörüne değil, genel ihracata dair güçlü yönler olduğu dikkati çekmektedir. Firma yetkililerine sorulan bir diğer soru ise zeytinyağı sektörünün rekabet gücünü ve ihracat başarısını olumsuz etkileyebilecek ülke içinden veya ülke dışından kaynaklanan tehditlerin neler olabileceği olmuştur. Bu soruya karşılık ise şu cevaplar alınmıştır. ¾ Özellikle AB’nde zeytinyağı için yapılan destekler ¾ Uygulanan döviz kuru politikası, ¾ AB’nin Tunus’a tanımış olduğu, Suriye’ye ise önümüzdeki yıllarda tanıyacağı tavizler, ¾ Uluslar arası rekabetin artması, ¾ Ülke içindeki zeytinyağı ihracatında az sayıda belirli firmanın piyasaya hakim olması, ¾ AB’ye üyelik süreci. SWOT analizi kapsamında firma yetkililerine sorulan son soru ise, zeytinyağı sektörünün rekabet gücünü ve ihracat başarısını olumlu etkileyebilecek ülke içi veya ülke dışından kaynaklanan fırsatlar nelerdir sorusu olmuştur. Bu soru neticesinde yetkililerden alınan cevaplar ise şöyle olmuştur. 122 ¾ ABD, Kanada, Japonya, Avustralya gibi pazarlarda zeytinyağına olan ilginin artıyor olması, ¾ Ülkeye gelen turistler, ¾ Uluslararası Zeytinyağı Konseyine tekrar girmek için çalışmaların olması, ¾ Organik zeytinyağı üretimi konusunda Türkiye’nin sahip olduğu avantajlar, ¾ Marka imajının gelişmeye başlaması ve devlet tarafından desteklenmesi. ¾ Türkiye’nin AB ile olan üyelik süreci ve olası üyeliği. Bu bölümde dikkati çeken konulardan birisi AB ile olan üyelik sürecinin ve olası üyeliğinin Türkiye’nin zeytinyağı sektörü için hem fırsat, hem de tehdit olarak algılanmasıdır. Bu durum görüşülen yetkililerin AB’nin Türkiye zeytinyağı sektörüne neler getireceği ve neler götüreceği konusunda net bir fikre sahip olmadıklarını göstermektedir. Görüşülen firma yetkilileri zeytinyağı ihracatı karşılaştıkları başlıca sorunları ise şöyle ifade etmişlerdir: sırasında Sağlıklı ve istikrarlı bir döviz kuru politikasının olmaması, İhracatta karşılaşılan bürokratik işlemler, Mal temininde fiyatların değişkenliği, İhracat iadesinin mahsuben yapılması. Görüşülen yetkililer Türkiye’nin zeytinyağı ihracatını artırabilmesi için, ihracatçı firmaların kaliteye daha fazla önem vermeleri gerektiği ve firmaların markalı ve ambalajlı ihracata yönelmeleri gerektiği üzerinde durmuşlardır. Devletin ise özellikle dış piyasalarda rakip ülkelerle 123 rekabetin sağlanabilmesi için, ihracat iadesi desteğini arttırması gerektiğini, yatırımları teşvik etmesi gerektiğini belirtmişlerdir. 124 8. ORTAYA ÇIKAN SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ Türkiye’nin zeytinyağı dış ticaretine ihracat ve ithalat olmak üzere iki farklı açıdan bakıldığında, sorunların daha çok ihracata yönelik olduğu görülmektedir. Bunun da en büyük sebebi, Türkiye’nin sınırlı miktarda zeytinyağı ithal etmesine karşılık, dünyadaki önemli zeytinyağı ihracatçı ülkelerden birisi olmasıdır. Zeytinyağı ihracatına yönelik sorunların sadece ürünün ihracatçılara ulaşarak dış pazarlara sevk edildiği zaman diliminde karşılaşılan olumsuzluklara indirgenmesi ise konuya dar bir bakış açısıyla bakılmasına neden olmaktadır. Oysa dış satımda karşılaşılan sorunlar, zeytinyağının hammaddesi olan zeytinin yetiştiriciliğinden itibaren başlamaktadır. Türkiye’de önemli sayıda zeytin ağacı olmasına karşın, bu ağaçlardan istenilen kalitede ve miktarda ürün alınamamaktadır. Bunun en başta gelen nedenleri arasında zeytinliklerin büyük bir bölümünün meyilli arazilerde olması ve ağaçların birçoğunun yaşlı ve verimden düşmüş olması ile gübreleme, sulama, budama, toprak işleme, hastalık ve zararlılarla mücadele gibi işlemlerin doğru ve etkin bir şekilde uygulanmaması, hasatta yapılan yanlışlıklar sayılabilir. Tüm bu hatalar hem ağaçlardan istenilen düzeyde ürün alınmasını engellemekte, hem de zeytinin doğasında bulunan, ancak etkin bakım işlemleri ve doğru hasat yöntemleri sayesinde azaltılabilinen periyodisitenin daha yoğun yaşanmasına neden olmaktadır. Zeytin üretiminin periyodisiteden dolayı dalgalı bir seyir izlemesi, zeytinyağı üretiminin de yıldan yıla büyük değişiklikler göstermesine neden olmaktadır. Zeytinyağı üretiminde yıldan yıla oluşan büyük farklılıklar ise, ihracatı olumsuz etkileyerek dış pazarlarda kalıcılığı sekteye uğratmaktadır. Ayrıca, üretimdeki bu 125 düzensizlik markalaşmayı engelleyen nedenlerden birisi olarak da karşımıza çıkmaktadır. Çözüm ise, sorunlara yol açan sebeplerin ortadan kaldırılmasına bağlıdır. Bu anlamda eski ve verimsiz zeytinliklerin ıslah edilerek verimliliklerinin arttırılması, zeytinliklerde gerekli olan kültürel işlemlerinin uygulanması, hasatta yapılan hataların önüne geçilerek mümkünse makineli hasadın gerçekleştirilmesi, mümkün değilse de hasatta doğru tekniklerin kullanılması gerekmektedir. Tüm bunların yapılabilmesi için ise zeytin yetiştiricilerinin ürettikleri ürünün ne kadar değerli bir ürün olduğunu, bilgiye dayalı bakım işlemleri sayesinde bu değere değer katabileceklerini bilmeleri gerekmektedir. Bu amaçla Tarım İl ve İlçe Müdürlüklerinin, üretici örgütlerinin, odalar ve borsalar gibi sivil toplum kuruluşlarının daha geniş ve daha etkin yayım çalışmaları yürütmeleri, bu amaçla yapılacak projelere destek olmaları gerekmektedir. Zeytinyağı ihracatında önemli konulardan birisi de ihraç edilen zeytinyağının kalitesidir. Kalite hem katma değer bakımından, hem de dış piyasalardaki ülke zeytinyağının imajı bakımından büyük önem taşımaktadır. Zeytinyağının kalitesini ise yine yetiştiricilik işlemleri, hasat edilen zeytinlerin fazla bekletilmeden kısa sürede sıkılması, sıkılan zeytinyağının kaliteyi olumsuz etkilemeyecek koşullarda depolanması gibi unsurlar belirlemektedir. Türkiye bu konularda yıldan yıla olumlu gelişmeler göstermesine karşın, halen istenilen düzeye ulaşamamıştır. Bu konuda üretici birliklerine büyük görevler düşmektedir. Özellikle klasik sistemle çalışan zeytin sıkma tesislerinin çoğunluğunun, üretim sürecinde aşırı miktarda sıcak su kullanılması ve depolama şartlarının yetersiz olması zeytinyağı kalitesini olumsuz etkilemektedir. Bu bakımdan özellikle modern sistem sıkma tesislerinin yetersiz olduğu bölgelere veya illere kontinü sistem fabrikalar için 126 teşvikler verilebilir. Bu konuda Türkiye’de çeşitli teşvikler bulunmaktadır. Ancak, bunların yatırımları istenilen düzeyde teşvik ettiğini söylemek mümkün değildir. Nitekim Türkiye’de 2003 yılında tarımsal sanayi konusunda verilmiş olan 203 yatırım teşvik belgesinden yalnızca 5’i zeytin ve zeytinyağı konusunda olup, teşvik belgesi kapsamında yapılan yatırımların tutarı ise tarımsal sanayi yatırımları içerisinde %0,6 yer tutmaktadır. Bu rakamlar zeytinyağı gibi Türkiye için hazine olarak nitelenen bir ürün için son derece yetersizdir. Bu bakımdan zeytinyağına yönelik yatırımları arttıracak teşviklerin arttırılması gerekmektedir. Örneğin, yapılacak yatırımlarda üretici örgütlerine bir takım önceliklerin tanınması, diğer özel girişimcilere en azında belirli bir yıl süresince vergi muafiyeti tanınması, yatırımların artması için faydalı olabilir. İhracata yönlendirilecek zeytinyağının kaliteli olması gerektiğini belirtmiştik. Bu kalitenin yakalanması için zeytin üreticisine de büyük görevler düştüğünü söyledik. Üreticileri kaliteli ve verimli ürün elde etme konusunda kamçılayan unsurlardan birisi de, zeytinyağına verilen prim ödemeleri ve yapılan bir takım girdi destekleridir. Türkiye’de yapılan ödemelere bakıldığında, ödeme tutarlarının dış pazarlarda Türkiye’nin rakibi olan ülkelerle karşılaştırıldığında, çok düşük düzeyde kaldığı görülmektedir. Tabi ki ülke ekonomilerinin gelişmişlik düzeyi de yapılan ödemelerin arasında fark olmasına neden olmaktadır. Ancak zeytinyağı gibi gerekli politikaların uygulanması halinde rekabet gücünün olabileceği bir üründe, üreticilere yapılan ödemelerin rakip ülkelerin üreticilerine yaptıkları ödemeler arasında büyük farkların olması, Türkiye’de üreticinin üretime yönelik şevkini olumsuz etkilemektedir. Özellikle 2004/2005 sezonunda kg başına verilen 250.000 TL’lik ödeme az görülürken, bu rakam 2005/2006 sezonunda 100.000 TL’ye indirilmiştir. Buna sebep olarak ise 2005/2006 sezonunda dış 127 piyasalarda zeytinyağı arzındaki azalmadan dolayı, Türkiye’de zeytinyağı fiyatlarının artmış olması gösterilmektedir. Oysa tam bu ve benzeri dönemlerde verilecek olan yüksek primler üretimi teşvik etmeye yöneliktir. Ayrıca, yapılan girdi desteklerinin ödemeleri de son derece düzensiz bir yapı göstermektedir. Bir sene yapılacağı söylenen destek, diğer seneye kalabilmekte, hatta bu sene de ödemenin bir bölümü yapılarak diğer bölümü yapılamamaktadır. Bu yüzden yapılacak olan prim ödemelerinin ve desteklerin belirli bir düzene oturtulması ve rakip ülkelerle aynı düzeyde olmasa bile en azında rekabet edebilirlikte bir takım avantajlar sağlayacak düzeyde olması gerekmektedir. Türkiye’nin zeytinyağı ihracatında yüz yüze olduğu sorunların başında, ihracatın katma değeri düşük dökme şekilde yapılıyor olması gelmektedir. Var yıllarında % 70’ler civarında olan dökme zeytinyağı ihracatı, yok yıllarında yaklaşık % 50’ler civarına inmektedir. Bu durumun tersine çevrilebilmesi için, hem devlete, hem de sektör temsilcilerine bir takım görevler düşmektedir. Ayrıca sektördeki ihracatçı firmalara da bir takım görevler düşmektedir. Markalı ve ambalajlı ihracat için en önemli unsurlardan birisi tanıtımdır. Türkiye bu konuda önemli ilerlemeler kaydedememekte, tanıtım faaliyetleri birkaç firma ile sınırlı kalmaktadır. Oysa bu konuda sektör tarafından geniş kapsamlı, ülke imajını yükseltmeyi hedefleyen ortak stratejiler geliştirilmelidir. Yurt dışında birçok Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yaşamaktadır. Yurt dışındaki restoran ve lokantalar daha çok et ürünleri üzerine yoğunlaşmakta ve Türkiye sadece kebabı ünlü olan bir ülke olarak algılanmaktadır. Oysa Türkiye’ye ait çok zengin zeytinyağlı yemek çeşitleri bulunmaktadır. Yurt dışında zeytinyağlı yemeklere dayanan 128 restoran ve lokantaların açılması ve bunların Türk Yemekleri olarak sunulması tanıtım için faydalı olabilir. Ayrıca Türkiye bir turizm ülkesidir. Her yıl çok farklı ülkelerden insanlar Türkiye’ye gelmektedir. Bu da zeytinyağının tanıtımı için iyi bir fırsat arz etmektedir. Özellikle otellerin menülerinde zeytinyağlı yemeklere ağırlık vermeleri için bu otellere zeytinyağı satışında çeşitli indirimler yapılabilir. Türkiye’nin zeytinyağı ihracatındaki sorunlarından birisi de pazar darlığıdır. Türkiye 35’ten fazla ülkeye zeytinyağı ihraç etmektedir. Ancak ihracatın yaklaşık % 80 – 85’i beş ülkeye (İtalya, A.B.D., İspanya, Kanada, S. Arabistan) yapılmaktadır. Bu beş ülke içinde de yine dağılım dengesizdir ve ihracatın yaklaşık % 40 – 45’i sadece İtalya’ya yapılmaktadır. Bu, Türkiye’nin belli pazarlara bağımlı kalmasına neden olmaktadır. Türkiye’nin alternatif pazarlarda tanıtım ve pazar araştırması faaliyetlerini arttırması pazarını çeşitlendirmesi açısından da büyük önem taşımaktadır. Türkiye’de zeytinyağına yönelik politikalardaki belirsizlikte önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Örneğin, Türkiye’nin giriş için müzakerelere başladığı AB’nde amaçları ve araçları sistematik bir biçimde belirlenmiş politikalar uygulanılırken, Türkiye’de daha çok günü birlik ve istikrardan uzak politikalar uygulanmaktadır. Zeytinyağı dış ticaretinde uygulanan politikalar, buna iyi bir örnek teşkil etmektedir. Bu alana yönelik politika araçları ve kararları yıldan yıla hatta yıl içerisinde dahi değişiklikler gösterebilmektedir. Oysa ihracat yapan firmaların önlerini görerek hareket edebilmeleri büyük önem taşımaktadır. Politikalardaki istikrarsızlık, firmaların bazı yıllar ihracata yönelmelerine, bazı yıllar ise ihracattan çekilmelerine neden olmaktadır. Bu durum, pazara arzın devamlılığını olumsuz etkilemekte ve ülke imajı açısından da sorun oluşturmaktadır. 129 Türkiye zeytinyağı konusunda en büyük uluslararası kuruluş olan Uluslararası Zeytinyağı Konseyi’nden 1998 yılında ayrılmıştır. Çıkmasına sebep olarak ise konseyin faaliyetlerinde yeterince yararlanamaması gösterilmiştir. Ancak, zeytinyağında söz sahibi olan bütün tarafların bulunduğu ve sektörle ilgili çeşitli kararlarını alınarak, standartların belirlendiği bir örgütte Türkiye’nin bulunması önem arz etmektedir. Bu bakımdan Türkiye’nin tekrar üyelik için başvurmuş olması ve 2004 yılında UZK’nın bu başvuruyu kabul etmiş olması önemli bir gelişmedir. Ancak üyeliğin tekrar başlaması için bakanlar kurulunun onayı gerekmektedir. Türkiye’nin UZK faaliyetlerinden azami şekilde yararlanabilmesi için UZK ile ilişkilerde daha geniş şekilde, sektörün tüm taraflarını da içine alacak şekilde yürütülmelidir. Dünyada zeytinyağına olan ilginin artıyor olması, bu ürünün üretimini de teşvik etmektedir. Buna bağlı olarak zeytin yetiştiriciliğinde geçmiş yıllarda söz sahibi olmayan ülkelerde üretimi teşvik etmeye başlamaktadır. Suriye, Fas, Mısır gibi Akdeniz ülkeleri bunların başında gelmektedir. Gelecek yıllarda bu ülkelerinde Türkiye için tehdit oluşturma olasılığı bulunmaktadır. Bu ülkeler içerisinde Suriye daha bugünde üretim bakımından Türkiye’nin önüne geçmiştir. Söz konusu bu ülkelerinde ilerleyen yıllarda zeytinyağı ihracatını dökme olarak yapacakları da göz önüne alındığında, uluslararası pazarlarda Türkiye’nin rakibi olacağı anlaşılmaktadır. Ayrıca Türkiye’nin en büyük pazarı olan AB’nin bu ülkelere zeytinyağı ithalatında çeşitli tavizler uygulayacağı da düşünülürse Türkiye’nin pazarlarını genişletmesinin ve katma değeri yüksek markalı ve ambalajlı ürünler satması gerektiğinin önemi daha da iyi anlaşılmaktadır. Türkiye’nin önünde yer alan uluslararası konulardan birisi de AB ile ilişkiler ve AB’ye uyumdur. Türkiye AB ile üyelik müzakerelerini ve 130 zeytinyağı sektörüne yönelik düzenlemeleri yaparken hem üyelik öncesi, hem de olası üyelik sonrası AB içindeki ülkelerle rekabet halinde olduğunu ve olacağını göz önünde bulundurmalıdır. Bu konuya yönelik fırsatlar ve tehditler çok iyi değerlendirilmeli ve politikalar da bu sağlıklı değerlendirmeler sonucu belirlenmelidir. 131 9. SONUÇ Türkiye zeytinyağı ihracatında ülke içinden kaynaklanan bir takım teknik ve ekonomik sorunlar ve ülke dışından kaynaklanan bazı olumsuzluklar dolayısıyla sahip olduğu potansiyeli harekete geçirememektedir. Türkiye’nin zeytinyağı dış ticareti ve özellikle ihracatı konusu, tek boyutlu ve yalnızca dış ticaret politikaları kapsamında değerlendirilebilecek bir konu olarak gözükmemektedir. Bu kapsamda zeytinyağının hammaddesi olan zeytinin üretiminden, toplanan zeytinlerin sıkılarak zeytinyağı üretimine yönlendirilmesine kadar birçok konu zeytinyağının ihracatında etkili olmaktadır. Bu bakımdan zeytinin üretiminden zeytinyağının ihracatına kadar olan aşamalarda karşılaşılan sorunlar dış satımı olumsuz etkilemektedir. Sektörün çeşitli kesimlerini ilgilendiren bu sorunların çözümü için sektörün tüm taraflarının bir araya gelerek ortak ve akılcı çözümler üretmesi gerekmektedir. Son yıllarda Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi’nin kurulması çalışmaları bu yolda atılmış önemli bir adım olabilir. 132 KAYNAKLAR Abidar, A., Azzouzi, S., (2005); “Agriculture Sıtuation Report For Morocco”, Medfrol Project, Market and Trade Policies for Mediterranean Agriculture : The Case of Fruits/Vegetables and Olive-Oil, Sixth Framework Programme Priority 8.1, Meknès, Maroc. Abidar, A., Laytimi, A., (2005); “National Agricultural PolicyMorocco” ”, Medfrol Project, Market and Trade Policies for Mediterranean Agriculture : The Case of Fruits/Vegetables and Olive-Oil, Sixth Framework Programme Priority 8.1Meknès, Maroc. Akay, Z., (1991); “Türkiye’de ve Avrupa Topluluğu’nda Zeytinyağı İçin Uygulanan Destekleme Politikalarının Çeşitli Yönlerden Karşılaştırılması”, Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Tarım Ekonomisi Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, İzmir. Akder, A., H., (1998); “Dünya Ticaret Örgütünün Tarım Anlaşması ve Türkiye’de Tarımsal Desteklemenin Geleceği”, Friedrich Ebert Vakfı Ekonomi Forumu, s.14, İstanbul. Aksu, S., (2000); “Türkiye’de Zeytinyağı Üretimi, Tüketimi ve Dış Satımı”,V. Teknik Kongre, Ankara. 133 KAYNAKLAR (devam) Alpkent, N., (2000); “Sıvı ve Katı Yağlar Sektöründe Rekabet Gücü Olanaklarının Arttırılması”, Milli Prodüktivite Merkezi, Yayın No: 646, Ankara. Artukoğlu, M., (2001); “Türkiye’de Son Yıllarda Zeytinyağında İzlenen Destekleme Politikalarının Üreticilere Yansıması Üzerine Bir Araştırma: İzmir İli Örneği, Türkiye Ziraat Odaları Birliği Yayını, No: 212, Ankara. Artukoğlu, M., Gençler, F., (2003); “Türkiye ve AB’de Zeytinyağına İlişkin Son Uygulamaların Değerlendirilmesi”, Türkiye 1. Zeytinyağı ve Sofralık Zeytin Sempozyumu Bildirileri, TEAE Yayını, Yayın No: 112, s.141-148, Ankara. Baş, E., (2004); “Avrupa Birliği’nde Ortak Tarım Politikası Alanında 2003 ve 2004 Yıllarında Gerçekleştirilen Reformların Genişleme Süreci ve Türkiye’nin Adaylığı Göz Önüne Alınarak İncelenmesi”, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği Tarım ve Balıkçılık Dairesi, Uzmanlık Tezi, Ankara. Bazoti, G., (1998); “The Comman Organisation of the Market For Olive Oil”, Cahiers Options Mediterraneennes, (http://ressources.ciheam.org/am/pdf/c29). Vol. 29, 134 KAYNAKLAR (devam) Beaufay, G., (2001); “ EU Policies for Olive Oil”, WWF Europe Birdlife International (Erişim: http://www.panda.org/downloads/europe/ENphotos). Bilge, A., (2000); “Türkiye’de Zeytinyağı İhracatında Sorunlar”, Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İzmir. DEİK (Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu), (2005); “Fas Ülke Bülteni”, (Erişim: http://www.deik.org.tr/bultenler/2005627152046Fas-Mart2005.pdf ). D.İ.E., (Çeşitli Yıllar); Tarım İstatistikleri Özeti, Ankara. D.İ.E., (Çeşitli Yıllar); Tarımsal Yapı ve Üretim, Ankara. Dönmez, S., (2002); “AB’de Zeytinyağı Piyasa Düzenlemelerinin İncelenmesi ve Türkiye Açısından Değerlendirilmesi” E.Ü. Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü, Yüksek Lisans Semineri, İzmir. 135 KAYNAKLAR (devam) DPT, (2000); VIII. B.Y.K.P Bitkisel Yağ Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Raporu, Zeytinyağı Sanayii Özel İhtisas Alt Komisyonu Raporu, Anakara. Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği, (2003); “2002/03 Çalışma Raporu”, İzmir. European Commission, (1997); “Council Regulation (EC) No 2006/97 of 9 October 1997 Laying Down Certain Rules for the Application of the Special Arrangements for Imports of Olive Oil Originating in Morocco”, Commission Regulation (EC) No 2006/97, Brussels. European Commission, (1998); “Reforming the Olive Oil Sector”, Agriculture DG Fact Sheet (Erişim: http://europa.eu.int/comm/agriculture/publi/fact/olive/index_en.htm ). European Commission, (2002); “The Olive Oil Sector in the European Union”, Fact Sheet, http://europa.eu.int/comm/agriculture/index.en.htm). (Erişim: 136 KAYNAKLAR (devam) European Commission, (2002); “Evaluation of the Impact of the Main Market-Organisation Measures in the Olive Oil Sector”, Summary of Main Comments (Erişim: http://europa.eu.int/comm/agriculture/eval/reports/oliveoil/sum_en. pdf) European Commission, (2003); “Accomplishing a Sustainable Agricultural Model for Europe Through the Reformed CAP- the tobacco, olive oil, cotton and sugar sectors”, Brussels (Erişim: http://europa.eu.int/comm/agriculture/capreform/com554/554_en.p df) FAO, (2003); “Syrian Agriculture at the Crossroads”, FAO Agricultural Policy and Economic Development Series, Roma. Gençler, F., Artukoğlu, M., (2003); “Türk Tarımı Açısından Doğrudan Gelir Desteği Sisteminin Değerlendirilmesi: Akhisar İlçesi Örneği”, İzmir Ticaret Odası Yayınları, Yayın No: 79, İzmir. Göksu, Ç., (2003); “Türkiye’de ve Avrupa Birliği’nde Zeytinyağı Sektörü”, T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi, Ankara. 137 KAYNAKLAR (devam) Güldoğan, E., (2005); “Türkiye Uluslararası Zeytinyağı Konseyine Geri Dönüyor”, Cumhuriyet Tarım ve Hayvancılık Eki, Sayı: 6, s.29, İstanbul. Gürkan, H., (2003); “Türk Zeytinyağına Suriye Markajı”, İzmir Ticaret Borsası Dergisi, Sayı:44, İzmir. International Olive Oil Council (IOOC), (2001); Withdrawal of the Government of Turkey from the International Olive Oil Council, (www.internationaloliveoilcouncil.org). Işıklı, E., Yercan M., (2005); “ National Agricultural Policy Report For Syria”, Medfrol Project, Market and Trade Policies for Mediterranean Agriculture : The Case of Fruits/Vegetables and Olive-Oil, İzmir. İzmir Ticaret Borsası, (2005); 2004 İktisadi Raporu, Yayın No: 84, s.68, İzmir. Karluk, S., R., (1999); “Türkiye Ekonomisi”, Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş., Yayın No: 607, s.456, İstanbul. 138 KAYNAKLAR (devam) Karray, B., (2004); “Characterization of Agricultural and AgroIndustrial Sectors in Tunisia”, EU Med Agpol Project, Impacts of Agricultural Trade Liberalization Between the EU and Mediterranean Countries, Tunisia. Kutkan, F., (2002); “Zeytin ve Zeytinyağı Raporu”, T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı, Ankara. Lachaal, L., ve ark., (2005); “National Agricultural Policy Report For Tunisia”, Medfrol Project, Market and Trade Policies for Mediterranean Agriculture : The Case of Fruits/Vegetables and Olive-Oil, Ariana, Tunisia. Mili, S., (2004); “Prospect for Olive Oil Marketing in NonTraditional Markets”, AIEA2 International Conference “Sustainable Development and Globalisation of Agri-Food Markets” Leval Oniversity, Québec,Canada. Miran, B., Tunalıoğlu, R., (1996); “Türkiye’de Zeytinyağı Tüketimi Üzerine Etkili Bazı Faktörlerin Değerlendirilmesi”, Türkiye II. Tarım Ekonomisi Kongresi, Adana. 139 KAYNAKLAR (devam) O.E.C.D., (2004); “Analysis of the 2003 CAP Reform”, (Erişim: http://www.oecd.org/dataoecd/62/42/32039793.pdf ). Okan, A., (2000); “Zeytinyağı Dış Ticareti Sorunları ve Çözüm Önerileri”, 1. Uluslararası Altınoluk Zeytincilik Sempozyumu Kitabı, s.82-84, Ankara. Olgun, A., (1992); “Türkiye’de Zeytinyağı Sektörünün Yapısal Analizi ve İhracat Kapasitesi”, İzmir. Olgun, A., (1988); “Uygulanmakta Olan Destekleme Politikasının Türkiye’de ve Özellikle Ege Bölgesinde Zeytin ve Zeytinyağı Ekonomisindeki Çeşitli Etkileri Üzerine Bir Araştırma”, Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, İzmir. Özçelik, A., Şahin, M., Y., (2003); “Zeytin ve Zeytinyağı Üreticilerinin Kooperatif Yardımları”, Türkiye 1. Örgütlenmesi ve Devlet Yatırım Zeytinyağı ve Sofralık Zeytin Sempozyumu Bildirileri, TEAE Yayını, Yayın No: 112, s.130-138, Ankara. 140 KAYNAKLAR (devam) Tan, M., (2003); “Zeytincilikte Uluslararası Çalışmalar ve UZZK’nin (Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi) Kuruluş Çalışmaları”, Türkiye 1. Zeytinyağı ve Sofralık Zeytin Sempozyumu Bildirileri, TEAE Yayını, Yayın No: 112, s.242-243, Ankara. Tan, M., Çelikel, T., N., (2003); “Avrupa Birliği’nin Zeytinyağı Politikası, Türkiye’deki Uyum Çalışmaları ve Tariş’in Rolü”, Türkiye 1. Zeytinyağı ve Sofralık Zeytin Sempozyumu Bildirileri, TEAE Yayını, Yayın No: 112, s.160-180, Ankara. T.C. Resmi Gazete, (2002); “Tarımsal Ürünlerde İhracat İadesi Yardımlarına İlişkin Para-Kredi ve Koordinasyon Kurulu Tebliği (No: 2002/1)”, T.C. Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü, 29.06.2002 Tarih ve 24800 Sayı. Tiryaki, Y., G., Dönmez, S., (2003); “Avrupa Birliği Yolunda Türkiye’nin UZK Üyeliğine Dönüşünün Önemi”, Türkiye 1. Zeytinyağı ve Sofralık Zeytin Sempozyumu Bildirileri, TEAE Yayını, Yayın No: 112, Ankara. 141 KAYNAKLAR (devam) Tunalıoğlu, R., Tiryaki, G., Y.,Tan, S., Taşkaya, B., (2003); “Dünya Zeytinyağı Tüketimindeki Gelişmeler; Bu Gelişmeyi Destekleyen Çalışmalar ve Türkiye Zeytinyağı Tüketimindeki Değişimler”, Türkiye 1. Zeytinyağı ve Sofralık Zeytin Sempozyumu Bildirileri, TEAE Yayını, Yayın No: 112, s.49-60, Ankara. Tunalıoğlu, R., Göksu, Ç., (2003); “Avrupa Birliği ve Türkiye’de Zeytinyağında Değişen Fiyat ve Dış Ticaret Politikaları”, Türkiye I. Yağlı Tohumlar, Bitkisel Yağlar ve Teknolojileri Sempozyumu, TEAE Yayını, No: 109, İstanbul. Tunalıoğlu, R., Karahocagil (2004); Zeytinyağı ve Sofralık Zeytin Durum ve Tahmin 2003/2004, Tarım Ekonomisi Araştırma Enstitüsü Yayını, Yayın No: 118, Ankara. Tunalıoğlu, R., Karahocagil, P., (2005); Zeytinyağı, Sofralık Zeytin ve Prina Yağı Durum ve Tahmin 2004/2005, Tarım Ekonomisi Araştırma Enstitüsü Yayını, Yayın No: 128, Ankara. United Nations (2001a); “Agricultural Trade and The New Trade Agenda: Options and Strategies to Capture The Benefits For The Middle East Case Study From Tunisia”, Economic and Social Commission For Western Asia, New York. 142 KAYNAKLAR (devam) United Nations (2001b); “Agricultural Trade and The New Trade Agenda: Options and Strategies to Capture The Benefits For The Middle East Case Study From Syrian Arab Republic”, Economic and Social Commission For Western Asia, New York. Ülkü, E., S., (2006); “Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikası Reformları” İktisadi Kalkınma Vakfı Yayınları, İKV: 193, s.29, İstanbul. Ramos, L., (2005); “Spain Oilseeds and Products Iberia”, GAIN Report, United States Department of Agriculture Foreign Agriculture Service, Gain Report Number: SP5006, Madrid. Ünsal, A., (2003); “Ölmez Ağacın Peşinde-Türkiye’de Zeytin ve Zeytinyağı-, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul. 143 YARARLANILAN İNTERNET ADRESLERİ www.die.org.tr www.dpt.org.tr www.dtm.org.tr www.europa.eu.int www.fao.org www.igeme.org.tr www.ihracatdunyasi.com www.internationaloliveoil.org www.oecd.org www.tarim.gov.tr www.tariszeytin.com.tr (www.igeme.org.tr/tur/pratik/devletyar.pdf). http://www.igeme.org.tr/tur /yerinde/suriye/suriye1.pdf (http://www.foreigntrade.gov.tr/DUNYA/ulus/123ulus.htm). 144 ÖZGEÇMİŞ 1979 yılında Balıkesir’de doğmuştur. İlk ve orta okulu Susurluk’ta, liseyi Balıkesir’de tamamlamıştır. 1998 yılında girdiği Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü’nden 2003 yılında mezun olmuştur. Aynı yıl içerisinde yine Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Ana Bilim Dalı Tarım İşletmeciliği Bilim Dalında yüksek lisans öğrenimine başlamıştır.