türkiye`nin zeytinyağı dış ticareti, uygulanan politikalar, karşılaşılan

advertisement
1
EGE ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
(YÜKSEK LİSANS TEZİ)
TÜRKİYE’NİN ZEYTİNYAĞI DIŞ
TİCARETİ, UYGULANAN
POLİTİKALAR, KARŞILAŞILAN
SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Fatih ÖZDEN
Tarım Ekonomisi Anabilim Dalı
Bilim Dalı Kodu: 501.06.00
Tezin Sunulduğu Tarih:15/12/2006
Tez Danışmanı: Prof. Dr. F. Akın OLGUN
BORNOVA – İZMİR
2
III
Sayın Fatih ÖZDEN tarafından YÜKSEK LİSANS TEZİ olarak sunulan
“Türkiye’nin Zeytinyağı Dış Ticareti, Uygulanan Politikalar, Karşılaşılan
Sorunlar ve Çözüm Önerileri” başlıklı bu çalışma E.Ü. Lisansüstü Eğitim
ve Öğretim Yönetmeliği ile E.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü Eğitim ve
Öğretim Yönergesi’nin ilgili hükümleri uyarınca tarafımızdan
değerlendirilerek savunmaya değer bulunmuş ve 15/12/2006 tarihinde
yapılan tez savunma sınavında aday oybirliği ile başarılı bulunmuştur.
Jüri Üyeleri:
Jüri Başkanı : Prof. Dr. F. Akın OLGUN
Raportör Üye: Doç. Dr. Metin ARTUKOĞLU
Üye
: Doç. Dr. Elmas ÖZEKER
İmza
3
V
ÖZET
TÜRKİYE’NİN ZEYTİNYAĞI DIŞ TİCARETİ, UYGULANAN
POLİTİKALAR, KARŞILAŞILAN SORUNLAR VE ÇÖZÜM
ÖNERİLERİ
ÖZDEN, FATİH
Yüksek Lisans Tezi, Tarım Ekonomisi Bölümü
Tez Yöneticisi: Prof. Dr. F.Akın OLGUN
Aralık 2006, 144
Son yıllarda zeytinyağının sadece üretici ülkelerde değil ABD,
Kanada, Japonya, Avustralya gibi diğer ülkelerde de tüketilmeye
başlaması zeytinyağının önemini arttırmaktadır. Türkiye’de önemli bir
zeytinyağı üreticisi ülke olarak AB, Tunus gibi ülkelerle birlikte
zeytinyağı dış ticaretinde ön plana çıkmaktadır. Ancak Türkiye’nin
zeytinyağı dış ticaretinde karşılaştığı önemli sorunlarda bulunmaktadır.
Bu çalışmada Dünya Zeytinyağı üretim, tüketim ve dış ticaretine
yönelik bilgiler verildikten sonra, Türkiye’nin zeytinyağı dış ticareti
incelenmeye çalışılmıştır. Bu kapsamda Türkiye’de zeytinyağı
ekonomisine ait üretim, tüketim durumu verildikten sonra temel olarak
zeytinyağı dış ticareti üzerinde durulmuştur. Ayrıca, çalışmayı
desteklemesi amacıyla zeytinyağı ihracatı yapan üç firma ile de anket
çalışması yapılmıştır.
Türkiye zeytinyağı üretimi ve ihracatı konusunda önemli bir
potansiyele sahiptir. Ancak zeytin ve zeytinyağı üretiminden
kaynaklanan bir takım sorunlar dolayısıyla bu potansiyeli istenilen
şekilde değerlendirememektedir. Ayrıca ihracatın çoğunluğunun dökme
4
VI
olarak yapılıyor olması da, Türkiye’nin zeytinyağı ticaretinden istediği
katma değeri elde etmesini engellemektedir.
Anahtar Kelimeler: Zeytin, Zeytinyağı, Zeytinyağı İhracatı, Zeytinyağı
İthalatı, Dış Ticaret Politikaları.
5
VII
ABSTRACT
TURKEY’S OLIVE OIL FOREIGN TRADE, IMPLEMENTING
POLICIES, ENCOUNTERED PROBLEMS AND SUGGESTION
ÖZDEN, FATİH
Msc. In Deparment of Agricultural Economics
Supervisor: Prof. Dr. F.Akın OLGUN
December 2006, 144
In recent years, beginning of the consumption of olive oil, not
only in producer’s country but also in the other countries such as U.S.,
Canada, Japan and Australia, increases the importance of the olive oil.
Turkey as a significant olive oil producer country is standing in the
forefront like EU, Tunisia together in the olive oil foreign trade. But,
there are also substantial difficulties in olive oil foreign trade which
Turkey meets.
In this study, initially, after giving some knowledge about, world
olive oil production, consumption and foreign trade, Turkey’s olive oil
foreign trade is tried to be analyzed. Within this approach, after analyzing
the production and consumption related to Turkey’s olive oil economy,
basically specialized on olive oil foreign trade. Besides, with a view to
supporting the study, surveys are done with three olive oil export
companies.
Turkey has got a significant productive and export potential in
olive oil. However, because of the production of olive and olive oil
6
VIII
problems, this potential can not be evaluated expectedly. Also, making
the majority exportation in bulk prevents Turkey from desired added
value from olive oil trade.
Keywords: Olive, Olive oil, Olive oil Export, Olive Oil Import, Foreign
Trade Policies
7
IX
TEŞEKKÜR
Bu çalışma süresince, tezin ortaya çıkışında katkı, eleştiri ve
görüşlerinden yararlandığım sayın hocam Prof. Dr. F. Akın OLGUN’a,
görüşme talebimi kabul eden ihracatçı firmalara ve çalışma boyunca
maddi olarak destek gördüğüm Ege Üniversitesi Rektörlüğü Araştırma
Fonu’na teşekkürü bir borç bilirim.
Ayrıca çalışma boyunca maddi, manevi desteklerini eksik
etmeyen aileme en içten teşekkürlerimi sunarım.
İzmir-2006
Fatih ÖZDEN
8
XI
İÇİNDEKİLER
Sayfa
ÖZET ..................................................................................................... V
ABSTRACT .......................................................................................VII
TEŞEKKÜR ........................................................................................ IX
TABLOLAR DİZİNİ...................................................................... XVII
GRAFİKLER DİZİNİ ......................................................................XXI
ŞEKİL DİZİNİ .............................................................................. XXIII
1. GİRİŞ ..................................................................................................1
1.1. Konunun Önemi..........................................................................1
1.2. Araştırmanın Önemi ...................................................................3
1.3. Araştırmanın Amacı....................................................................7
1.4. Araştırmanın Kapsamı ................................................................8
1.5. Materyal ve Yöntem ..................................................................9
1.5.1. Materyal .............................................................................9
1.5.2. Yöntem ............................................................................10
1.5.2.1. Verilerin Toplanmasında Kullanılan Yöntemler .10
1.5.2.2. Verilerin Analizinde Kullanılan Yöntemler ........10
9
XII
İÇİNDEKİLER(devam)
Sayfa
2. KONU İLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR.......................................... 12
3. DÜNYA’DA ZEYTİNYAĞI ÜRETİM, TÜKETİM VE DIŞ
TİCARETİNDE MEYDANA GELEN DEĞİŞİMLER............... 17
3.1. Dünya Zeytinyağı Üretiminde Meydana Gelen Değişimler .... 17
3.2. Dünya Zeytinyağı Tüketiminde Meydana Gelen Değişimler .. 23
3.3. Dünya Zeytinyağı Dış Ticaretinde Meydana Gelen Değişimler28
3.3.1. Dünya Zeytinyağı İhracatında Meydana
Gelen Değişimler.............................................................. 30
3.3.2. Dünya Zeytinyağı İthalatında Meydana
Gelen Değişimler............................................................. 33
4. DÜNYA’DA ZEYTİNYAĞINA YÖNELİK UYGULANA
POLİTİKALAR .............................................................................. 37
4.1. Avrupa Birliği’nde Zeytinyağına Yönelik
Uygulanan Politikalar................................................................ 37
4.1.1. Avrupa Birliği’nde Zeytinyağına Yönelik
Uygulanan Üretim ve Tüketim Politikaları...................... 38
4.1.2. Avrupa Birliği’nde Zeytinyağına Yönelik Uygulanan
Dış Ticaret Politikaları ..................................................... 45
10
XIII
İÇİNDEKİLER(devam)
4.2. Avrupa Birliği Dışındaki Önemli Zeytinyağı Üreticisi
Bazı Ülkelerde Zeytinyağına Yönelik Uygulanan Politikalar
...................................................................................................47
4.2.1. Tunus’ta Zeytinyağına Yönelik Uygulanan Politikalar ..........48
4.2.2. Suriye’de Zeytinyağına Yönelik Uygulanan Politikalar 51
4.2.3. Fas’ta Zeytinyağına Yönelik Uygulanan Politikalar .....55
5. TÜRKİYE’DE ZEYTİNYAĞI SEKTÖRÜNÜN ANALİZİ59
5.1. Türkiye’de Zeytinyağı Üretimi ve Tüketimi .........................59
5.1.1. Zeytinyağı Üretiminde Meydana Gelen Değişimler...............59
5.1.2. Türkiye’de Faaliyet Gösteren Zeytin Sıkma Tesislerinin
Durumu ..........................................................................64
5.1.3. Zeytinyağı Tüketiminde Meydana Gelen Değişimler ...68
5.1.4. Zeytinyağının Pazarlaması.............................................71
5.1.5. Zeytinyağı Üretimine Yönelik Uygulanan Politikalar......75
5.2. Türkiye’nin Zeytinyağı Dış Ticaretinin Analizi ....................82
5.2.1. Zeytinyağı İhracatında Meydana Gelen Değişimler......83
5.2.1.1. Zeytinyağı Tiplerine Göre İhracatta
Meydana Gelen Değişimler ..............................90
11
XIV
İÇİNDEKİLER(devam)
5.2.1.2. Ambalaj Şekillerine Göre Zeytinyağı
İhracatında Meydana Gelen Değişimler........... 92
5.2.2. Zeytinyağı İthalatında Meydana Gelen Değişimler ........ 94
5.2.3. Türkiye’de Zeytinyağına Yönelik Uygulanan Dış Ticaret
Politikaları ....................................................................... 96
5.2.3.1.
Zeytinyağı
İhracatına
Yönelik
Uygulanan
Politikalar .......................................................... 96
5.2.3.2.
Zeytinyağı
İthalatına
Yönelik
Uygulanan
Politikalar ........................................................ 102
5.2.3.3.
Dünya Ticaret Örgütü Kararları Çerçevesinde
Zeytinyağı Dış Ticaretinin İncelenmesi .......... 105
5.2.3.4.
Türkiye’nin Uluslararası Zeytinyağı Konseyi
İle İlişkileri ...................................................... 108
6. AVRUPA BİRLİĞİ’NE ÜYELİK SÜRECİNDE TÜRKİYE
ZEYTİNYAĞI SEKTÖRÜNÜN AB ORTAK PİYASA
DÜZENİNE UYUMU ................................................................... 112
7. GÖRÜŞÜLEN FİRMALARA İLİŞKİN GENEL BİR
DEĞERLENDİRME..................................................................... 118
12
XV
İÇİNDEKİLER(devam)
8. ORTAYA ÇIKAN SORUNLAR VE SORUNLARA YÖNELİK
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ ..................................................................124
9. SONUÇ ...........................................................................................131
KAYNAKLAR ...................................................................................132
ÖZGEÇMİŞ .......................................................................................144
13
XVII
TABLOLAR DİZİNİ
Sayfa No.
Tablo 1. Dünya Zeytinyağı Üretimi (1000 ton).................................... 17
Tablo 2. AB'de Önemli Zeytinyağı Üreticisi Ülkelerin Üçer Yıllık
Üretim Miktarları Ortalaması (1000 ton) .............................................. 21
Tablo 3. AB Dışında Kalan Bazı Önemli Zeytinyağı Üreticisi
Ülkelerin Zeytinyağı Üretim Miktarları (000ton) ................................. 22
Tablo 4. Bazı Ülkelerin Zeytinyağı Tüketim Düzeylerinde Meydana
Gelen Değişimler (000 ton) (1990/91=100).......................................... 27
Tablo 5. Dünya Zeytinyağı Dış Ticaret Hacmi .................................. 29
Tablo 6. AB’ndeki Zeytinyağı Üreticisi Ülkeler İçin Ulusal
Garanti Edilen Miktarlar (ton)............................................................... 40
Tablo 7. AB’nde Yıllar İçerisinde Verilen Zeytinyağı Fiyat ve
Üretim Yardımları (Euro/100 kg) ......................................................... 42
Tablo 8. AB’nde Garanti ve Yön Verme Fonundan (FEOGA)
Zeytinyağına Yapılan Ödemeler ve Toplam Ödemeler İçindeki Payı .. 43
Tablo 9. AB’nde Zeytinyağı İthalatında Uygulanan Sabit Tarifeler ... 46
Tablo 10. Türkiye’nin Zeytin Ağacı Sayısı, Zeytin, Sofralık ve Yağlık
Zeytin Üretimi ....................................................................................... 60
14
XVIII
TABLOLAR DİZİNİ (devam)
Sayfa No.
Tablo 11. Sofralık ve Yağlığa Ayrılan Zeytin Oranları (%) ................ 61
Tablo 12. Türkiye Zeytinyağı Fabrika Sayısı ve Kapasite
Kullanım Oranı ......................................................................................65
Tablo 13. Türkiye'nin Toplam ve Kişi Başına Zeytinyağı Tüketimi .....69
Tablo 14. Zeytinyağı Alım Fiyatları .....................................................77
Tablo 15. Türkiye’de Zeytinyağında Prim Ödemeleri ve Birlik Alım
Fiyatları...................................................................................................78
Tablo 16. Türkiye’de Zeytin Üreticilerinin Yararlandığı DGD............80
Tablo 17. Zeytinyağının Kilogramına Yapılan Toplam Destek
Miktarı (TL/kg)..............................................................................82
Tablo 18. Türkiye'nin Zeytinyağı İhracatı ............................................84
Tablo 19. Türkiye’nin Zeytinyağı İhracatının Ülkelere Göre Dağılımı.87
Tablo 20. Türkiye’nin Zeytinyağı İhracatında İlk Beş Ülkenin
Payları ....................................................................................................88
15
XIX
TABLOLAR DİZİNİ (devam)
Sayfa No.
Tablo 21. Türkiye’nin Tiplere Göre Zeytinyağı İhracatında
Meydana Gelen Değişimler................................................................... 91
Tablo 22. Türkiye’nin Zeytinyağı İhracatının Ambalaj Şekillerine
Göre Dağılımı........................................................................................ 93
Tablo 23. Türkiye’nin Zeytinyağı İthalatı ........................................... 95
Tablo 24. Türkiye’de 2003/2004 ve 2004/2005 Sezonlarında Tiplerine
ve Ambalajlarına Göre Zeytinyağı İhracatının Serbest veya Yasak
Olma Durumu...................................................................................... 102
Tablo
25.
Türkiye’de
Zeytinyağında
Uygulanan
Gümrük
Tarifeleri.............................................................................................. 104
Tablo 26. AB ve Türkiye Zeytinyağı Sektörünün Karşılaştırılması.. 115
16
XXI
GRAFİKLER DİZİNİ
Sayfa No.
Grafik 1. Dünya Zeytinyağı Üretiminde Meydana Gelen
Değişimler (000 ton)..............................................................................18
Grafik 2. Dünya Zeytinyağı Üretiminin Dörder Yıllık
Ortalamalar Bakımından Ülkeler Arasında Dağılımı (%) .....................19
Grafik 3. Dünya Zeytinyağı Tüketiminde Meydana Gelen
Değişimler (000 ton)..............................................................................24
Grafik 4. Dünya Zeytinyağı Tüketiminde Önemli
Ülkeler (%) (2000/01-2004/05* ort.).....................................................25
Grafik 5. Önemli Zeytinyağı Üreticisi Ülkelerin Yıllık
Kişi Başına Zeytinyağı Tüketimleri (lt/yıl) (2003/2004 ort.) ................25
Grafik 6. Bazı Ülkelerin Yıllık Kişi Başına Zeytinyağı
Tüketimleri (lt/yıl) (2003/2004).............................................................28
Grafik 7. Dünya Zeytinyağı İhracatında Önemli Ülkelerin
Payları (%) (Ton) ...................................................................................30
Grafik 8. Dünya Zeytinyağı İhracatında Önemli Ülkelerin
Payları (%) ($) .......................................................................................31
17
XXII
GRAFİKLER DİZİNİ (devam)
Sayfa No.
Grafik 9. Dünya Zeytinyağı İthalatında Önemli Ülkelerin
Payları (%) (Ton) .................................................................................. 33
Grafik 10. Dünya Zeytinyağı İthalatında Önemli Ülkelerin
Payları (%) ($)....................................................................................... 34
Grafik 11. Türkiye’de Yağlığa Ayrılan Zeytin ve Zeytinyağı Üretiminde
Meydana Gelen Değişimler (Ton)........................................................ 62
18
XXIII
ŞEKİL DİZİNİ
Sayfa No.
Şekil 1. Zeytinyağı Pazarlama Kanalı ...................................................73
1
1. GİRİŞ
1.1. Konunun Önemi
Türkiye içinde bulunduğu coğrafi konum ve sahip olduğu iklim
özellikleri bakımından birçok tarımsal ürünün üretiminde önemli
avantajlara sahip konumdadır. Sahip olduğu bu avantajlara bağlı olarak
tarım sektörü, Türkiye’nin ekonomik gelişmesinde itici bir güç olması
bakımından ön plana çıkmaktadır. Bu kapsamda, tarıma dayalı sanayi
sektörünün gelişim göstermesi, hem tarımsal üretimin en iyi şekilde
değerlendirilmesi, hem de kırsal nüfusun yaşam koşullarının
iyileştirilmesi bakımından büyük önem taşımaktadır. Türkiye’de tarıma
dayalı sanayiye bakıldığında, tarımsal ürünleri hammadde olarak
kullanan sanayi dallarının öne çıktığı görülmektedir. Bu açıdan
bakıldığında önemli faaliyet alanlarından birisinin de zeytinyağı sanayi
olduğu dikkati çekmektedir.
Zeytinyağı; zeytin ağacının, (Olea europea L) olgun meyvelerinden
sadece fiziksel yöntemlerle elde edilen ve yağın bozulmasına neden
olmayacak koşullarda, yıkama, presleme, santrifüjleme ve süzme dışında
hiçbir işlem görmemiş olan yağa denilmektedir. Zeytinyağı sektörü;
zeytinin hasat edilip sıkılmasından elde edilen zeytinyağının
sınıflandırılması, filtrasyonu, gerektiğinde rafinasyonu, ambalajlanması,
depolanması, yurt içinde ve yurt dışında dökme veya ambalajlı olarak
pazarlanması işlemlerini içine almaktadır (Göksu, 2003).
Dünya genelinde 8.5 milyon hektar alanı kaplayan yaklaşık 900
milyon zeytin ağacı bulunduğu tahmin edilmektedir. Bunların % 95-98’i
iklim şartları zeytin ağacı için uygun olan Akdeniz havzasında
bulunmaktadır. Zeytinyağı üretiminde ilk sırayı İspanya alırken, onu
2
sırasıyla İtalya, Yunanistan, Tunus, Türkiye ve Portekiz izlemektedir
(www.internationaloliveoil.org ).
Türkiye’de üretilen zeytinin büyük bir çoğunluğu yağlık olarak
değerlendirilmektedir. Bu bakımdan zeytinyağına yönelik politikalar bu
ürünün üretimini önemli ölçüde etkilerken, dünyanın başlıca zeytinyağı
üreticisi olan ülkeleri; Avrupa Birliği (AB) üyesi olduklarından dolayı
birlik içinde zeytinyağına yönelik olarak uygulanan politikalar da, hem
Türkiye’nin üretimini, hem de dış ticaretini etkilemektedir (Artukoğlu ve
Gençler, 2003).
Türkiye’de 2004 yılı itibariyle, 644 bin hektar alana yayılmış
durumda yaklaşık 107 milyon adet zeytin ağacı bulunmaktadır. Zeytin
ağaçlarının 95 milyonu meyve veren, 12 milyonu ise meyve vermeyen
ağaçlardan oluşmaktadır. Tüm tarım arazilerinin % 2.4’ü zeytin ağaçları
ile kaplıdır (www.tuik.gov.tr).
1990/1991-2003/2004 sezonları arasında dünya zeytinyağı üretimi
ortalama 2.269.571 ton olarak gerçekleşmiştir. Bu üretimin % 77.1’i AB,
% 7.1’i Tunus ve % 4.3’ü ise Türkiye tarafından yapılmıştır. Son yıllarda
zeytinyağı üretiminde önemli gelişmeler kaydeden Suriye de 2002/2003
sezonundaki % 6.9’luk payı ile AB ülkelerinden sonra ikinci sıraya
yükselmiştir. Var yıllarında Türkiye’nin dünya üretiminde AB
ülkelerinden sonra dördüncü sırada geldiği, ancak son yılların ortalaması
alınarak incelendiğinde Tunus’un arkasından beşinci sırada bulunduğu
görülmektedir (http://www.internationaloliveoil.org).
Türkiye zeytinyağı üretimi konusunda önemli bir potansiyele sahip
olmasına rağmen, özellikle zeytin üretiminden kaynaklanan bir takım
yapısal bozukluklar nedeniyle istenilen üretim ve kalite düzeyine
3
ulaşamamaktadır. Özellikle, periyodisite denilen ve zeytin ağaçlarının bir
yıl çok, diğer yıl az ürün vermesine neden olan problem giderilememekte
ve bu da üretimin dalgalı bir seyir izlemesine neden olmaktadır. Bu
durum özellikle dış ticaret konusunda bir takım olumsuzlukları da
beraberinde getirmektedir. Üretimdeki dalgalı yapı, sürekli bir pazar
yaratılmasını ve bu pazarlardaki rekabet gücünü olumsuz etkilemektedir.
Küreselleşeme denilen olgu ile, ticari sınırların kaldırılmasını
zorlayan günümüz dünyasında, firmalar ve ülkeler için rekabet kavramı
daha da ön plana çıkmaktadır. Bu yüzden zeytinyağı sektörünün de
dünya pazarlarında rekabet edebilir bir yapıya kavuşturulması önem arz
etmektedir. Bu bakımdan Türkiye’nin zeytinyağı dış ticaretinin analiz
edilerek uygulanan politikalarının incelenmesi, sorunların tespit edilerek,
sektörün ileride daha sağlıklı bir yapıya kavuşturulması için bir takım
çözüm önerlerinin sunulması önem taşımaktadır.
1.2. Araştırmanın Önemi
Günümüzde ülkelerin uluslararası ekonomik faaliyetlerinde bir
takım kriterlere uyum göstermesi gerekmektedir. Tarım ve tarıma dayalı
sanayi ürünlerinin dış ticareti de bu kriterlerden etkilenmektedir.
Türkiye’nin de hem Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Tarım Anlaşması
çerçevesinde, hem de Avrupa Birliği’ne (AB) uyum sürecinde, tarım
sektöründe bir takım reformları gerçekleştirme zorunluluğu
bulunmaktadır. Ancak zorunlu olan bu düzenlemelerin, ileriki yıllarda
Türkiye’nin tarım sektörünü olumsuz etkilememesi için bir takım
önlemlerin de zaman geçirilmeden alınması gerekmektedir.
Uluslararası bir takım anlaşmalar ve AB’ye uyum sürecinde tarım
sektöründe ve bu sektörün alt sektörlerinde yeni bir yapılanmaya gitmek
4
ve politikaları da buna göre belirlemek gerekmektedir. Zeytincilik
sektörü de bu alt sektörlerden birisi konumunda bulunmaktadır. Gerek
zeytin yetiştiriciliği ile geçinen üreticilerin sayısı, gerekse de zeytinyağı
dış ticaretinin ülkeye sağladığı gelir itibariyle büyük önem taşıyan bu
sektörün, dünya pazarları ile bütünleşmeden olumsuz etkilenmemesi için
her şeyden önce dış piyasada rekabet gücünü arttıracak önlemlerin
alınması gerekmektedir.
Zeytinyağı hem Türkiye, hem de Avrupa Birliği açısından önemi
yüksek olan bir üründür. AB içindeki zeytinyağı politikaları ortak piyasa
düzeni ile sağlanmakta ve birlik içindeki ülkeler bu düzen çerçevesinde
hareket etmektedir. Türkiye’nin de AB’ye üyelik sürecinde Ortak Tarım
Politikası (OTP) kapsamında birçok alanda olduğu gibi zeytinyağı
konusunda da birlik politikalarına uyum göstermesi gerekmektedir.
Türkiye ile AB arasında zeytinyağı sektöründe yapısal durum ve
uygulanan politikalar bakımından bir takım farklılıklar bulunmaktadır.
Türkiye’nin AB’ye üyeliği durumunda AB içindeki üretici ülkelerle
rekabeti devam edeceğinden, özellikle zeytin yetiştiriciliği ve zeytinyağı
üretimi açısından ortaya çıkabilecek olası sorunlara, üyelik öncesinde
çözüm aranması gerekmektedir (Göksu, 2003).
Zeytinyağında dünya üzerindeki önemli üretici ülkeleri bir araya
getiren örgüt konumunda Uluslararası Zeytinyağı Konseyi (UZK)
bulunmaktadır. UZK, zeytinyağı konusunda, kalitenin iyileştirilmesi,
pazar araştırmaları, tanıtım, teknolojinin geliştirilmesi, üretim ve işleme
gibi alanlarda faaliyet gösteren önemli bir kuruluştur. 1955 yılında
kurulan konseye, Türkiye 1963 yılında üye olmuştur. Ancak geçen süreç
içerisinde Türkiye, UZK ile olan ilişkilerinin aleyhine bir seyir izlediğini
belirterek, 1998 yılından itibaren konseyden çekilme kararı almıştır
5
(Tiryaki ve Dönmez, 2003). Alınan bu karar ile Türkiye zeytinyağı
konusunda en büyük uluslararası örgütün dışında kalmıştır. Türkiye’nin
konseyden çekilmesine sebep olan nedenlerin doğru olup olmadığı halen
çeşitli çevrelerce tartışılmaktadır.
Türkiye her yıl UZK’ne belli bir miktarda bir parayı aidat olarak
yatırmaktadır. Türkiye’nin konseyden çekilme kararında yatırdığı bu
paranın karşılığını almadığı ve bir takım çifte standartlara maruz kaldığı
düşüncesi etkili olmuştur. Bir takım çevreler buna ek olarak çekilme
kararının, AB’ne giriş sürecinde karşılaşılan bazı olumsuzluklara karşı
tepki olarak alınmış siyasi bir karar olduğunu da iddia etmektedirler. Her
ne olursa olsun UZK zeytinyağı sektörü için önemli bir kuruluştur.
Özellikle Türkiye dışındaki tüm önemli üretici ve ihracatçı ülkelerin
konseyin üyesi olması, Türkiye’nin konseyden çekilme kararını tekrar
gözden geçirmesini zorunlu kılmaktadır.
Dış ticaretin her alanında olduğu gibi zeytinyağı konusunda da
ülkeler arası rekabet her geçen gün daha da artmaktadır. Türkiye bir
yandan üretim ve dış satım bakımından önünde yer alan ülkelerin
seviyesine çıkabilmek için çaba harcarken, diğer yandan son yıllarda
zeytinyağı konusunda önemli atılımlar yapan ve Türkiye’nin bugünkü
yerini tehdit eden başta Suriye olmak üzere Tunus ve Fas gibi ülkelerle
de rekabet etmektedir. Ayrıca, Avrupa Birliği; Tunus ve Fas gibi ülkelere
çeşitli tavizler tanımaktadır. Bu çerçevede AB kotalar ayırmakta ve her
yıl belli miktarda zeytinyağını bu ülkelerden alacağına dair garanti
vermektedir. Suriye için de önümüzdeki dönemlerde böyle bir tavizin söz
konusu olacağı söylenmektedir. Avrupa Birliği, bu ülkelerden aldığı
lampant zeytinyağını işlemekte ve ambalajlı olarak satmaktadır. Bu
durum da Türkiye’nin özellikle ambalajlı zeytinyağı dış ticaretini
olumsuz şekilde etkilemektedir.
6
Türkiye’nin zeytinyağı dış ticareti çok boyutlu birçok konuyu içine
almaktadır. Bu konuların başında ülke içinde zeytinyağına yönelik
uygulanan politikalar, AB’ye uyum sürecinde yapılması gereken
düzenlemeler ve alınması gereken önlemler, UZK’dan çekilme kararının
getireceği olası olumsuzluklar, üretim ve ihracat bakımından Türkiye’nin
önünde ve arkasında bulunan ülkelerin durumu gibi konular gelmektedir.
Bu çalışma, Türkiye’nin zeytinyağı dış ticaretinin tüm boyutlarıyla
incelenecek olması bakımından önem taşımaktadır. Ayrıca tüm bu
konuların tek bir çalışma kapsamında ele alınacak olması ve böyle bir
çalışmaya, yapılan literatür taramasında rastlanamaması çalışmanın
önemini arttırmaktadır. Çalışmayı önemli kılan bir diğer neden ise,
belirtilen konularda yapılan yerli ve yabancı literatür çalışmasının
yanında, ihracatçı firmalarla yapılan anket çalışmasının da araştırmayı
olumlu yönde desteklemesidir.
Zeytinyağı; hem tüketicilerin sağlıklı beslenmesinde, hem de
üreticilerin gelir seviyelerini arttırmalarında önemli faydası olan bir
üründür. Zeytinyağının iç tüketiminin ve dış satımının yeterli düzeylere
ulaşamaması sektör için çeşitli olumsuzlukları da beraberinde
getirmektedir. Özellikle Türkiye üretilen zeytinyağının ambalajlı ve
markalı olarak dış pazarlara sunulamaması ve ihracatın daha çok dökme
olarak yapılıyor olması, ABD, Kanada ve Japonya gibi potansiyel pazar
özelliği taşıyan ülkelere girişi olumsuz etkilemektedir. Tüm bu faktörler
göz önüne alındığında, zeytinyağının dış ticaretini kapsamlı bir şekilde
ele alan çalışmanın önemi daha da artmaktadır.
7
1.3. Araştırmanın Amacı
Türkiye sahip olduğu yüksek potansiyele karşın, zeytinyağı dış
ticaretinde sürekliliği istenilen düzeyde yakalayamamakta ve çeşitli
sorunlarla karşılaşmaktadır. Türkiye’nin zeytinyağı dış ticaretini,
uygulanan politikaları ve karşılaşılan sorunların ele alındığı bu
araştırmanın genel amacı, zeytinyağı dış ticaretinde mevcut durumu,
ekonomik ve politik yönleriyle saptamak ve geleceğe yönelik bir bakış
açısı oluşturmaya çalışmaktır.
Bu genel amaca ulaşmada incelenmesi hedeflenmiş konular ise
sırasıyla şöyledir:
•
•
•
•
•
•
Türkiye’nin son yıllardaki zeytinyağı dış ticaretinin
incelenmesi,
Türkiye’de zeytinyağına yönelik uygulanan dış ticaret
politikalarının değerlendirilmesi,
AB’ ye uyum sürecinde Türkiye’nin zeytinyağı sektörü ile AB
zeytinyağı sektörünün değerlendirilerek süreç içerisinde uyum
sağlanması gereken konuların saptanması
Türkiye’nin UZK’dan ayrılışının ve bunun olası etkilerinin
değerlendirilmesi,
Türkiye’nin diğer zeytinyağı üreticisi ve ihracatçısı olan
ülkelerle olan rekabet durumunun ortaya konulması ve
Türkiye’yi
izleyen
ülkelerle
ilgili
politikalarının
değerlendirilmesi,
Avrupa Birliği’nin zeytinyağı dış ticaretinde, Türkiye’nin rakibi
olan ve AB dışında bulunan ülkelere verdiği tavizlerin
incelenerek Türkiye’ye olan etkilerinin incelenmesi,
8
•
Firma
görüşmeleri
sonrası
edinilen
izlenimlerin
değerlendirilmesi,
• İhracatın arttırılmasına yönelik alternatif önerilerin getirilmesi.
• Belirlenen sorunlara yönelik somut çözüm önerilerinin
getirilmesi.
1.4. Araştırmanın Kapsamı
Çeşitli kaynaklarda zeytin ağacının ana vatanı olarak gösterilen
Türkiye, ne yazık ki zeytinyağı üretimi ve ticareti konusunda yeterince
gelişme sağlayamamıştır. Başta zeytin üretimi olmak üzere,
zeytinyağının pazarlamasına kadar olan süreçte birçok sorunla
karşılaşılmaktadır. Bu sorunlar birbirleriyle yakın ilişki içinde
bulunmakta ve çift yönlü olarak hem birbirini etkilemekte, hem de
birbirlerinden etkilenmektedir. Örneğin, zeytin üretiminde karşılaşılan
sorunlar zeytinyağının ihracatını olumsuz etkilerken, zeytinyağının dış
satımında karşılaşılan problemler, elde edilen gelirin düşük kalmasına ve
zeytincilik için yapılması gereken yatırımların yapılamamasına neden
olmaktadır.
Bu çalışmada çeşitli süreçleri ve yönleri bulunan zeytinyağı
sektörünün dış ticaret boyutu ele alınmıştır. Bu amaçla dış ticarette
meydana gelen gelişmeler ve bu alanda uygulanan politikalar incelenecek
ve karşılaşılan sorunlar belirlenmeye çalışılmıştır.
Çalışmada zeytinyağı dış ticaretinde meydana gelen değişimler
1990 yılından 2003 yılına kadar olan dönem için incelenmiş, verilerin
bulunması durumunda daha sonraki yıllara ait bilgiler de çalışmaya dahil
edilmiştir. Uygulanan politikalar konusunda ise, geçmişten günümüze
zeytinyağına yönelik uygulanan politikalar ele alınmıştır.
9
Çalışmanın kapsamının genel olarak beş bölümden oluşmaktadır.
Bunlar aşağıda belirtildiği şekildedir.
¾ Zeytinyağı dış ticaretinde meydana gelen değişimler,
¾ AB sürecinde zeytinyağı konusunda uyum gösterilmesi gereken
konular ve bu süreçte karşılaşılabilecek sorunlar,
¾ Türkiye’nin Uluslararası Zeytinyağı Konseyi’nden çekilmesinin
doğuracağı sonuçların değerlendirilmesi,
¾ Son dönemde üretim ve ihracat düzeylerinde meydana gelen
artışla birlikte, Türkiye’nin zeytinyağı dış ticaretindeki yerini de
tehdit eden Suriye, Tunus ve Fas gibi ülkelerin durumu ve
Türkiye’nin dış ticaretine olası etkilerinin incelenmesi ve
AB’nin zeytinyağı dış ticaretine yönelik bu ülkelere vermiş
olduğu tavizlerin değerlendirilmesi,
¾ İzmir ilinde zeytinyağı ihracatı yapan firmalarla gerçekleştirilen
ankete dayalı çalışmanın sonuçlarının değerlendirilmesi.
1.5. Materyal ve Yöntem
1.5.1. Materyal
Çalışmanın ana materyali iki gruptan oluşmaktadır. Birinci grup
materyal ikincil kaynaklardan derlenen verilerden oluşmaktadır. Bu
kapsamda, Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE), Dış Ticaret Müsteşarlığı
(DTM), Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Tarım ve
Köyişleri Bakanlığı, Uluslararası Zeytinyağı Konseyi (UZK), Ege Zeytin
ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği gibi kurum ve kuruluşların yayınlamış
oldukları istatistiksel veriler ile, konuyla ilgili yayınlanmış araştırma,
rapor, makale, inceleme ve derlemeler sayılabilir.
10
İkinci grup materyal ise, zeytinyağı ihracatı yapan üç firma ile
yapılan çalışmasıyla elde edilen verilerden oluşmaktadır.
1.5.2. Yöntem
1.5.2.1. Verilerin Toplanmasında Kullanılan Yöntemler
Çalışmada kullanılan ikincil kaynaklı veriler konuyla ilgili
çalışmalar ve istatistikler olmak üzere iki bölüme ayrılabilir. Dünyada ve
Türkiye’de zeytinyağı üretim, tüketim ve dış ticaretine yönelik veriler
genellikle Uluslararası Zeytinyağı Konseyi (UZK)’nin ve Birleşmiş
Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)’nün internet sitelerinden temin
edilmiştir. Ayrıca Türkiye’de zeytinyağı dış ticaretine yönelik bir takım
verilere ulaşılmasında Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçı Birlikleri’nin
internet sitesinden ve yıllık olarak yayınlanan çalışma raporlarından
faydalanılmıştır.
Zeytinyağı ihracatı yapan üç adet firmaya ilişkin verilerin
toplanmasında, anket yöntemi kullanılmıştır.
1.5.2.2. Verilerin Analizinde Kullanılan Yöntemler
Verilerin analizinde, ortalamalar, indeksler ve yüzde hesapları gibi
basit istatistiksel yöntemler ile tablo ve grafik gösterimlerinden
yararlanılmıştır. Elde edilen veriler daha sonra ekonomi prensipleri
çerçevesinde yorumlanmaya çalışılmıştır.
Zeytinyağı ihracatı yapan üç adet firmayla yapılan görüşmeler
sonrası elde edilen veriler ise görüşülebilen firma sayısının sınırlı olması
nedeniyle genel bir değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Bu kapsamda
11
firma yetkililerine SWOT analizi kapsamında zeytinyağı dış ticaretine
yönelik güçlü ve zayıf yönler ile fırsat ve tehditler konusunda sorular
sorulmuştur.
İngilizce Strenght (Güçlü), Weakness (Zayıf), Opportunity (Fırsat),
Threat (Tehdit) sözcüklerinin baş harflerinin bir araya getirilmesi sonucu
SWOT olarak adlandırılan analiz, kuruluşun, sektörün, tekniğin, sürecin
veya durumun güçlü ve zayıf yönlerini belirlemekte ve dış çevreden
kaynaklanan fırsat ve tehditleri tespit etmekte kullanılan bir yöntemdir.
Bunun sonucunda iç ve dış etkenlerin göz önüne alınarak, var olan güçlü
yönler ve fırsatlardan en iyi şekilde yararlanarak, tehditlerin ve zayıf
yanların etkisinin en aza indirilmesi amaçlanmaktadır.
12
2. KONU İLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR
Zeytinyağı, çok sayıda üreticinin geçimini sağlaması ve önemli bir
ihraç ürünü olması nedeniyle, üzerinde önemle durulan ve çeşitli
bilimsel çalışmalara konu olan bir üründür. Bu çalışma için yapılan
literatür taramasında da konuyla ilgili çok sayıda çalışmaya ulaşılmıştır.
Yapılan çalışmaların bir kısmı zeytinyağını teknik olarak ele alırken, bir
kısmı ise ekonomik olarak ele almaktadır. Zeytinyağı ekonomisi ile ilgili
çalışmalar da farklı içerikleri nedeniyle birbirinden ayrılmaktadır. Bu
çalışmaların başlıcaları aşağıda kısaca tanıtılmıştır.
Akay (1991); yaptığı çalışmada Türkiye ve Avrupa Topluluğu
(AT)’nda zeytinyağı için uygulanan destekleme politikalarını ve bu
politikaların zeytinyağı ekonomisine etkilerini incelemiştir. Çalışmada
her iki tarafın destekleme politikalarının belirgin aracının fiyatlar
olmasına karşın, Türkiye’deki uygulamaların süreklilik göstermediği,
oysa AT’da politikaların istikrarlı bir biçimde sürdürüldüğü belirtilmiştir.
Çalışmada, Türkiye’de zeytinyağı sektörünün AT ile rekabet edebilir bir
yapıya kavuşturulabilmesi için gerekli yapısal iyileştirmelerin yapılarak,
bazı önlemlerin alınması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Olgun (1992); çalışmasında, Türkiye’de zeytinyağı sanayinin
yapısını, hem zeytin işleme tesisi, hem de rafine zeytinyağı fabrikaları
bakımından incelemiş, zeytinyağı dış satımını da makro verilerle ve
ihracatçı bazında analiz ederek karşılaşılan sorunları belirlemiş ve
bunlara yönelik çözüm önerileri sunmuştur. Çalışmada, hazırlanan üç
ayrı anket formu aracılığıyla, zeytin işleme tesislerinden, rafine
fabrikalarından ve zeytinyağı ihracatçılarından doğrudan görüşme
yoluyla veriler toplanmış ve bu veriler ışığında, Türkiye’de zeytinyağı
sektöründeki en önemli sorunların üretici ve zeytin işleme aşamalarında
13
olduğu, bunun da ihracatta bir takım sorunlara yol açtığı sonucuna
varmıştır. Bu sorunların giderilebilmesi için ise; makul bir fiyat
politikasının yanında, uzun vadede bahçelerin gençleştirilmesine yönelik
yapısal politikalara ağırlık verilmesi ve üreticilerin modern zeytin
yetiştiriciliği konusunda eğitilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Miran ve Tunalıoğlu (1996); yaptıkları çalışmada Türkiye’de
zeytinyağı tüketimine etki eden faktörleri ekonometrik modeller
yardımıyla incelemişlerdir. Çalışmada, zeytinyağı fiyatının tüketimde
etkili olduğu, ancak diğer sıvı yağ fiyatlarının ve refah düzeyinin
tüketimde etkili olmadığı saptamışlar ve bu durumu da zeytinyağının
kendine özgü bir tüketim yapısına sahip olmasına bağlamışlardır.
Çalışmada zeytinyağı tüketiminin artırılması için gösterilecek çabanın,
fiyat üzerinde toplanması gerektiği, bunun da bilinçlendirici ve yoğun
reklam faaliyetleri ile sağlanabileceği sonucuna varılmıştır.
Okan (2000); çalışmasında Türkiye’nin Zeytinyağı dış ticaretinde
karşılaştığı sorunları ele almıştır. Çalışmada Türkiye’nin düşük pazar
payı nedeniyle dünya zeytinyağı fiyatlarına etki edemediğini, fiyatların
AB’deki önemli üretici ve dış satımcı ülkeler tarafından belirlendiğini
belirtmiştir. Ayrıca çalışmada, zeytinyağının genelde zengin ülkelerce
tüketildiği, bu ülkelerin de zeytinyağında kaliteyi ön planda tuttukları,
Türkiye’nin ise bu konuda pazarın isteklerine cevap veremediği
vurgulanmıştır. Bunun dışında çalışmada, zeytinyağında yurt içi
standartları belirleyen mevzuat ile yurt dışı standartların belirlendiği
mevzuat arasında farklılıkların olduğu, bu durumun da hem ihracatçının,
hem de alıcının zararına olduğu belirtilmiştir.
14
Artukoğlu (2001); yapmış olduğu çalışmada Türkiye’de
zeytinyağına yönelik uygulanan destekleme politikalarını incelemiş ve bu
politikaların üretici üzerinde ne gibi etkileri olduğunu değerlendirmeye
çalışmıştır. Bu amaçla Bayındır,Torbalı ve Kemalpaşa ilçelerinin her
birinden seçilen altı köydeki üreticilerle anket çalışması yapılmıştır.
Makro bazda yapılan analizler neticesinde, destekleme politikalarının
belirli hedeflerinin olmadığı ve süreklilik göstermediği sonucuna
varılmıştır. Üretici bazında yapılan değerlendirmede ise, üreticilerin
geleneksel yöntemlerle üretim yaptıkları, genellikle destekleme
fiyatlarından memnun kalmadıkları, ancak son yıllarda uygulanan prim
sistemini olumlu karşıladıkları ve bunun sonucu olarak kültürel işlemlere
daha çok önem verildiği belirtilmiştir.
Taşdoğan (2003); çalışmasında uluslararası zeytinyağı piyasasında
yer alan önemli ülkelerin üretim, tüketim ve dış ticaret durumlarını
incelemiştir. Zeytinyağı temel piyasası olan AB içinde zeytinyağı
pazarında söz sahibi olan önemli üç ülkenin (İtalya, İspanya ve
Yunanistan) içinde fiyatları belirleyen ve en fazla pazar gücüne sahip
olan ülkenin İtalya olduğu, diğer ülkelerin ise İtalya’ya göre pozisyon
aldıklarını belirtilmiştir. Çalışmada ayrıca, artan rekabet baskısının,
zeytinyağı ticaretinde söz sahibi olan ülkeleri yeni pazar arayışlarına
iteceği, bunun için de zeytinyağı pazarının genişletilmesi için alternatif
pazarlama yöntemlerine gerek duyulduğu vurgulanmıştır.
Tiryaki ve Dönmez (2003); çalışmalarında Türkiye’nin
Uluslararası Zeytinyağı Konseyi (UZK) üyeliğine geri dönüşünün önemi
üzerinde durmuşlardır. Çalışmada UZK’nın zeytin ve zeytinyağı
ticaretinde standartları geliştiren tek organizasyon olduğu ve Türk
zeytinciliğinin hem dünya zeytinciliği ile entegre olabilmesi için, hem de
15
AB’ne giriş hazırlıklarının bir parçası olarak UZK’ya tekrar üye
olunmasının yararlı olacağı belirtilmiştir.
Tunalıoğlu ve Göksu (2003); yaptıkları çalışmada AB ve
Türkiye’deki zeytinyağı fiyat ve dış ticaret politikalarını incelemeye
çalışmışlardır. Çalışmada, AB’nin zeytinyağı dış ticaretinde ithalat
yönünde korumacı, ihracat yönünde ise destekleyici politikalar
uyguladığını, bu politikaların finansmanının ise FEOGA (Avrupa
Tarımsal Yönverme ve Garanti Fonu) tarafından karşılandığını,
Türkiye’de ise zeytinyağında kurumsallaşmış ve devamlılık gösteren bir
dış ticaret politikasının olmadığını, fiyat ve dış ticaret politikalarının
finansman kaynağının da sürekli değiştiğini belirtmişlerdir. Çalışmada
AB ile Türkiye arasındaki temel farkın; AB’inde zeytinyağına yönelik
politikaların ortak bir kurumsal sistem içinde değerlendirilmesi ve
yönlendirilmesi, Türkiye’de ise kurumsal alt yapının eksikliğinden dolayı
politikaların belirli bir sistem altında değerlendirilememesinden
kaynaklandığı sonucuna varmışlar ve Türkiye’de zeytinyağına yönelik
politikaların AB uygulamaları paralelinde gelişmesi gerektiğine vurgu
yapmışlardır.
Mili (2004); çalışmasında zeytinyağı tüketiminde geleneksel
pazarların dışında kalan ülkelerin, mevcut durumu ve geleceğe yönelik
eğilimleri üzerinde durmuştur. Çalışmada, 1990’ların başına kadar
zeytinyağı üretimi ve tüketimi arasında bir dengenin olduğu, ancak
1990’ların ortalarından itibaren üretimin ve tüketimin dünya genelinde
artmaya başladığı, fakat üretimdeki artışın daha fazla olması nedeniyle
üretici ülkelerin üretimdeki fazlayı ihracat yoluyla değerlendirmeye
çalıştıkları ve geleneksel pazarlar dışındaki alternatif pazarlara
yöneldikleri belirtilmiştir. Ayrıca çalışmada, geleneksel olmayan
pazarlarda zeytinyağı tüketimin arttırılması için yapılan ve zeytinyağının
16
sağlık açısından yararlarını ön plana çıkaran tanıtım ve eğitim
çalışmalarının faydalı olduğuna, ancak tüketicilerin büyük çoğunluğunun
hala zeytinyağının olumlu nitelikleri hakkında bilgi sahibi olmadıklarına
dikkat çekilmiştir. Bunun dışında, zeytinyağının pazarlanması konusunda
internet üzerinden satışların da tüketimi arttırmada etkili olabileceği
belirtilmiştir.
17
3. DÜNYA’DA ZEYTİNYAĞI ÜRETİM, TÜKETİM VE
TİCARETİNDE MEYDANA GELEN DEĞİŞİMLER
DIŞ
3.1. Dünya Zeytinyağı Üretiminde Meydana Gelen Değişimler
Ülkelerin gelişmişlik düzeyleri arttıkça, bu ülkelerde yaşayan
insanların bilinç düzeyleri de artmakta ve buna paralel olarak daha
sağlıklı besinleri tüketme eğilimleri ön plana çıkmaktadır. Bu bakımdan,
son yıllarda gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde hem sağlıklı beslenme
bilincinin etkisi ile, hem de yapılan yerinde tanıtımlar sayesinde
zeytinyağı tüketimi her geçen gün artmaktadır. Tüketimde meydana
gelen artışa paralel olarak da zeytinyağı arzının artırılması gerekliliği
ortaya çıkmaktadır.
Dünya’da zeytinyağı üretiminde meydana gelen değişimler Tablo
1’de verilmiştir.
Tablo 1: Dünya Zeytinyağı Üretimi (1000 ton)
Yıllar
Toplam Üretim
İndeks
1990/91
1.453,0
100,0
1991/92
2.206,0
151,8
1992/93
1.811,5
124,7
1993/94
1.825,0
125,6
1994/95
1.845,5
127,0
1995/96
1.735,5
119,4
1996/97
2.595,0
178,6
1997/98
2.465,5
169,7
1998/99
2.402,5
165,3
1999/20
2.374,5
163,4
2000/01
2.565,5
176,6
2001/02
2.782,5
191,5
2002/03
2.404,5
165,5
2003/04
3.164,5
217,8
2004/05*
2.766,0
190,4
*Tahmin
Kaynak: www.internationaloliveoil.org
18
Tablo 1 incelendiğinde, dünya zeytinyağı üretiminin 2003/2004
sezonunda 1990/1991 sezonuna göre yaklaşık % 118 gibi büyük bir artış
gösterdiği görülmektedir.
Yıllar içerisinde dünya zeytinyağı üretiminde meydana gelen
değişimleri daha iyi görebilmek için verilerin grafik üzerine aktarılması
yararlı görülmüş ve bu amaçla Grafik 1 hazırlanmıştır.
Grafik 1: Dünya Zeytinyağı Üretiminde Meydana Gelen Değişimler
(000 ton)
19
90
1 9 /9 1
91
1 9 /9 2
92
1 9 /9 3
93
1 9 /9 4
94
1 9 /9 5
95
1 9 /9 6
96
1 9 /9 7
97
1 9 /9 8
98
1 9 /9 9
99
2 0 /2 0
00
2 0 /0 1
01
2 0 /0 2
02
2 0 /0 3
0
2 0 3 /0
04 4
/0
5*
3500.0
3000.0
2500.0
2000.0
1500.0
1000.0
500.0
0.0
*Tahmin
Kaynak: www.internationaloliveoil.org
Tablo 1’deki veriler grafik üzerinde aktarıldığında dünya zeytinyağı
üretiminin 1990/1991 ile 2003/2004 sezonları arasında artış eğiliminde
olduğu görülmektedir (Grafik 1). Yıllar içerisinde zeytinyağı üretiminde
meydana gelen dalgalanmalar ise, zeytin ağacının doğasından
kaynaklanan ve periyodisite olarak adlandırılan, ağaçların bir yıl bol ürün
verip, diğer yıl az ürün vermesine bağlanabilir. UZK tarafından 1997
yılında yapılan bir çalışmada, periyodisite katsayısı olarak adlandırılan
“üretimdeki değişkenlik katsayısı” dünyada 19.5, AB’de 20.2 iken
Türkiye’de 48.2 gibi yüksek oranda belirlenmiştir (Dölekoğlu, 2000).
19
Zeytin bitkisinin sadece Akdeniz ve benzeri iklime sahip bölgelerde
yetiştirilebilir olması, zeytinyağı üretiminde belirli ülkelerin söz sahibi
olması sonucunu doğurmaktadır. 1900/91-2004/05 sezonları arasındaki
dönem beşer yıllık ortalamalar bakımından incelendiğinde, dünya
zeytinyağı üretiminde önemli yeri bulunan ülkelerin üretimden aldıkları
paylar Grafik 2’de gösterilmiştir.
Grafik 2: Dünya Zeytinyağı Üretiminin Dörder Yıllık Ortalamalar
Bakımından Ülkeler Arasında Dağılımı (%)
1992/93-1995/96 Ort.
Suriye
4.4%
Tunus
7.1%
Türkiye
4.2%
Fas
2.2%
1996/97-1999/00 Ort.
Diğerleri
5.5%
Suriye
4.0%
Tunus
8.0%
AB
76.6%
Türkiye
4.9%
Fas
2.9%
Diğerleri
4.4%
AB
75.8%
2000/01-2003/04 Ort.
Fas
Suriye 2.2%
4.7%
Tunus
4.7%
Türkiye
4.5%
Diğerleri
4.7%
AB
79.1%
Kaynak: www.internationaloliveoil.org
1992/93-2003/04 dönemi ortalaması olarak dünya zeytinyağı
üretiminde ilk sırayı % 77.2 ile AB alırken, Tunus % 6.6 pay ile ikinci
sırada, Türkiye 4.5 ile üçüncü sırada, Suriye ise % 4.4 ile üçüncü sırada
yer almışlardır.
20
Söz konusu dönem dörder yıllık ortalamalar bakımından
incelendiğinde ise, AB’nin dünya zeytinyağı üretiminden aldığı payı %
76.6’dan % 79.1’e, Türkiye’nin % 4.2’den % 4.5’e, Suriye’nin ise %
4.4’den % 4.7’ye çıkardıkları görülmektedir. Tunus’un üretimden aldığı
payın ise % 7.1’den % 4.7’ye düşmüş olduğu görülmektedir (Grafik 2).
Burada Türkiye açısından önem taşıyan ve dikkat çekilmesi
gereken konulardan birisi de, 12 yıllık süreç göz önüne alındığında
Türkiye’nin üretimden almış olduğu pay Suriye’nin biraz üzerindeyken,
son dört yıllık dönemde Suriye’nin son 10-15 yılda zeytin dikimine
verdiği önem ve bunun sonucu olarak dünya zeytinyağı üretiminden
almış olduğu payın Türkiye’nin üzerinde gerçekleşmiş olduğudur (Grafik
2).
Dünya zeytinyağı üretiminde en büyük payı AB almaktadır.
AB’nde 5.4 milyon hektar zeytinlik alanı bulunmaktadır. Bu alanın 2.4
milyon hektarı İspanya’ya, 1.4 milyon hektarı İtalya’ya, 1.0 milyon
hektarı Yunanistan’a ve 0.5 milyon hektarı Portekiz’e aittir. AB’ndeki
zeytin ağacı sayısına yönelik yapılan bazı tahminlere göre ise, İspanya’da
185 milyon, İtalya’da 160 milyon, Yunanistan’da 120 milyon zeytin
ağacı bulunmaktadır (Göksu, 2003). Zeytinlik alanlarındaki ve zeytin
ağacı sayısındaki bu durumun zeytinyağı üretimine yansımasının ne
şekilde olduğunun tespiti için AB’ndeki önemli zeytinyağı üreticisi
ülkeler Tablo 2’de gösterilmiştir.
21
Tablo 2: AB'de Önemli Zeytinyağı Üreticisi Ülkelerin Dörder Yıllık
Üretim Miktarları Ortalaması (1000 ton)
1992/93-1995/96
1996/97-1999/00
2000/01-2003/04
Ort.
Ort.
Ort.
İspanya
512.6
871.3
1.164.6
İtalya
505.8
532.1
621.2
Yunanistan
328.5
414.5
377.6
32.5
43.0
29.6
Fransa
2.1
3.2
4.0
Diğerleri
0.0
0.0
1.8
1.381.4
1.864.2
2.198.7
Portekiz
Toplam
Kaynak: www.internationaloliveoil.org
AB ülkeleri içerisinde en fazla zeytinyağı üreten ilk üç ülke
sırasıyla İspanya, İtalya ve Yunanistan’dır. 2000/01-2003/04 sezonları
ortalaması olarak bu üç ülkenin zeytinyağı üretimindeki payı % 98.4’tür
(Tablo 2).
AB dışında dünya zeytinyağı üretiminde söz sahibi olan ülkelerin
durumu da, Türkiye’nin gelecekteki zeytinyağı ekonomisi bakımından
önem taşımaktadır. Bu bakımdan AB dışında kalan, ancak zeytinyağı
üretiminde önemli yeri olan ülkelerin yıllar içerisindeki zeytinyağı üretim
seyrinin incelenmesinin faydalı olacağı düşünülmüş ve bu amaçla Tablo
3 oluşturulmuştur.
AB’den sonra dünya zeytinyağı üretiminden en fazla pay alan
Tunus, Türkiye, Suriye ve Fas gibi ülkelerin 1992/93-2003/04 sezonları
arasındaki zeytinyağı üretim miktarları dörder yıllık ortalamalar alınarak
incelendiğinde, ilk sırada Tunus’un yer aldığı görülmektedir (Tablo 3).
22
Tablo 3: AB Dışında Kalan Bazı Önemli Zeytinyağı Üreticisi
Ülkelerin Zeytinyağı Üretim Miktarları (000ton)
Tunus
Suriye
Fas
Türkiye
1992/93
120.0
86.0
38.0
56.0
1993/94
235.0
65.0
40.0
48.0
1994/95
100.0
90.0
45.0
160.0
1995/96
60.0
76.0
35.0
40.0
Dört Yıllık Ortalama
128.8
79.3
39.5
76.0
1996/97
270.0
125.0
110.0
200.0
1997/98
93.0
70.0
70.0
40.0
1998/99
215.0
115.0
65.0
170.0
1999/00
210.0
81.0
40.0
70.0
Dört Yıllık Ortalama
197.0
97.8
71.3
120.0
2000/01
130.0
165.0
35.0
175.0
2001/02
35.0
92.0
60.0
65.0
2002/03
70.0
165.0
45.0
140.0
2003/04
280.0
110.0
100.0
79.0
Dört Yıllık Ortalama
128.8
133.0
60.0
114.8
Kaynak: www.internationaloliveoil.org
Tunus’un ortalama zeytinyağı üretiminin ilk dört yıllık dönemde
128.800 ton, ikinci dört yıllık dönemde 197.000 ton, üçüncü beş yıllık
dönemde ise yine 128.800 ton olduğu ve üretim miktarının üçüncü dört
yıllık süre sonunda birinci dört yıllık dönemdeki üretim miktarıyla aynı
düzeyde olduğu dikkati çekmektedir. Söz konusu dört yıllık dönemlerde
Türkiye’nin ortalama üretim miktarları ise sırasıyla 76.000 ton, 120.000
ton ve 114.800 ton olarak gerçekleşmiştir. Üçüncü dört yıllık dönemde
Türkiye’de zeytinyağı üretim ortalamasının ikici dört yıllık döneme göre
azalmasına en büyük sebep olarak 1996/1997 sezonundaki yüksek üretim
23
düzeyine sonraki yıllarda ulaşılamaması gösterilebilir. 1992/93
sezonundan 2003/04 sezonuna gelindiğinde Türkiye’de zeytinyağı üretim
miktarının artış eğiliminde olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, dikkati çeken
önemli bir unsur son dört yıllık dönemde Suriye’nin zeytinyağı üretim
düzeyinin hem Tunus’un, hem de Türkiye’nin üzerine çıkmış olduğudur
(Tablo 3).
Uluslararası Zeytinyağı Konseyi (UZK) ve Suriye-Avrupa
Ticaret Merkezi (SEBC) gibi kuruluşların yapmış oldukları bir
araştırmaya göre, Suriye’de tarım dışı arazilerin tarıma elverişli duruma
getirilmesiyle 2010 yılında zeytinyağı üretiminin 200 bin tonu bulacağı,
yurt içi tüketimin ise 115 bin ton seviyesinde kalacağı tahmin
edilmektedir (FAO, 2003).
3.2. Dünya Zeytinyağı Tüketiminde Meydana Gelen Değişimler
Zeytinyağı yaşamın her döneminde insan sağlığını birçok açıdan
olumlu etkilemektedir. Buna karşın, zeytinyağı üretiminin bazı bölgelerle
sınırlı olması, kendine has tadı ve yüksek maliyeti onu çoğunlukla
üretildiği bölgelerde tüketilir hale getirmiştir (Tunalıoğlu ve ark., 2003).
1990/91 sezonundan günümüze kadar olan dönemde dünya
zeytinyağı tüketiminde meydana gelen değişimler Grafik 3’de
gösterilmiştir:
24
Grafik 3: Dünya Zeytinyağı Tüketiminde Meydana Gelen Değişimler
(000 ton)
19
90
19 /91
91
19 /92
92
19 /93
93
19 /94
94
19 /95
95
19 /96
96
19 /97
97
19 /98
98
19 /99
99
20 /20
00
20 /01
01
20 /02
02
20 /03
03
20 /04
04
/0
5*
3500
3000
2500
2000
1500
1000
500
0
*Tahmin
Kaynak: www.internationaloliveoil.org
1990/91 sezonunda yaklaşık 1.660.000 ton olan dünya zeytinyağı
tüketimi, 2003/04 sezonuna gelindiğinde yaklaşık % 70 artış göstermiş ve
2.833.000 ton olmuştur. 2004/05 sezonunda ise tüketimin yaklaşık
2.836.000 ton olacağı tahmin edilmektedir (Grafik 3) .
Dünya’da son yıllarda zeytinyağı üreten tüketici ülkeler dışında,
ABD, Kanada, Japonya, Avustralya, İsviçre gibi kişi başına geliri yüksek
ülkeler ile, Arjantin, Brezilya, Meksika ve İran gibi zeytinyağı üretimine
yeni başlayan ya da var olan üretimlerini artıran ülkelerin
tüketimlerindeki olumlu değişimler, zeytinyağına olan talebi de pozitif
yönde etkilemiştir (Tunalıoğlu ve ark., 2003).
2000/01-2004/05 sezonları dikkate alındığında dünya zeytinyağı
tüketiminde önemli ülkelerin aldıkları paylar Grafik 4’de verilmiştir.
25
Grafik 4: Dünya Zeytinyağı Tüketiminde Önemli Ülkeler (%)
(2000/01-2004/05* ort.)
Tunus
Türkiye 1.6%
2.2%
Suriye
4.1%
Fas
2.0%
Diğerleri
11.7%
ABD
7.4%
AB Ülkeleri
71.0%
*Tahmin
Kaynak: www.internationaloliveoil.org
Zeytinyağı üretiminde olduğu gibi, tüketiminde de AB % 71’lik
payıyla dünyada ilk sırada yer almaktadır. AB’den sonra dünya
zeytinyağı tüketimindeki en önemli ülke ABD’dir. Türkiye zeytinyağı
tüketiminde Suriye’nin ardından dördüncü sırada gelmektedir (Grafik 4).
Zeytinyağı üretiminde söz sahibi olan önemli ülkelerin yıllık kişi
başına zeytinyağı tüketimlerini karşılaştırmak için Grafik 5
oluşturulmuştur.
Grafik 5: Önemli Zeytinyağı Üreticisi Ülkelerin Yıllık Kişi Başına
Zeytinyağı Tüketimleri (Litre/Yıl) (2003/2004 ort.)
30
25
20
15
10
5
0
24.6
14.9
13.5
6.7
5.6
0.7
Yunanistan
İspanya
İtalya
Suriye
Kaynak: 1) www.internationaloliveoil.org
2) www.fao.org
Tunus
Türkiye
26
Dünya’da zeytinyağının çok büyük bir bölümü aynı zamanda
zeytinyağı üreticisi olan ülkeler tarafından tüketilmektedir. Bu ülkelerin
tüketim düzeyleri de yine kendi içinde farklılıklar göstermektedir.
Örneğin, Yunanistan yıllık kişi başına 24.6 litre ile dünyada
zeytinyağının en fazla tüketildiği ülke konumundadır. İspanya ve
İtalya’nın kişi başına tüketimleri 14.9 lt/yıl ile 13.5 klt/yıl iken Suriye ve
Tunus’un tüketimleri sırasıyla 6.7 ve 5.6 lt/yıl seviyesindedir. Türkiye’de
yıllık kişi başına zeytinyağı tüketimine bakıldığında ise, 0.7 lt gibi diğer
ülkelere göre çok düşük seviyelerde kaldığı görülmektedir.
Türkiye’de zeytinyağı tüketiminin önemli ölçüde zeytin yetişen
bölgelerle sınırlı olması, gerekli tanıtım çalışmalarının yapılmaması ve
zeytinyağı fiyatının diğer bitkisel yağlara göre yüksek olması gibi
nedenlerle düşük düzeyde kaldığı ifade edilebilir.
Son yıllarda zeytinyağı üreticisi ülkeler dışında kalan, yeni ve
gelecek vaat eden pazarlar olarak görülen ABD, Kanada, Japonya ve
Avustralya gibi ülkelerin zeytinyağı tüketim düzeylerinde meydana gelen
değişimler ise Tablo 4’de verilmiştir.
27
Tablo 4: Bazı Ülkelerin Zeytinyağı Tüketim Düzeylerinde Meydana
Gelen Değişimler (000 Ton) (1990/91=100)
ABD
Miktar
1990/91
88,0
Kanada
İndeks
Miktar
Japonya
İndeks
Miktar
İndeks
Avustralya
Miktar
100,0
10,0
100,0
4,0
100,0
13,5
İndeks
100,0
1991/92
79,0
89,8
10,0
100,0
4,5
112,5
12,5
92,6
1992/93
104,0
118,2
13,0
130,0
5,0
125,0
16,0
118,5
1993/94
115,5
131,3
12,0
120,0
6,5
162,5
16,5
122,2
1994/95
115,5
131,3
15,0
150,0
8,5
212,5
19,0
140,7
1995/96
101,0
114,8
14,0
140,0
16,5
412,5
16,5
122,2
1996/97
130,5
148,3
19,0
190,0
26,0
650,0
21,5
159,3
1997/98
142,5
161,9
17,5
175,0
34,0
850,0
17,5
129,6
1998/99
151,0
171,6
18,5
185,0
28,5
712,5
24,0
177,8
1999/00
169,5
192,6
23,0
230,0
27,0
675,0
25,5
188,9
2000/01
194,5
221,0
24,5
245,0
30,0
750,0
31,0
229,6
2001/02
188,5
214,2
24,0
240,0
31,5
787,5
27,5
203,7
2002/03
184,0
209,1
25,0
250,0
30,5
762,5
31,5
233,3
2003/04
213,0
242,0
26,0
260,0
33,0
825,0
34,0
251,9
2004/05*
217,5
247,2
26,0
260,0
33,0
825,0
35,5
263,0
*Tahmin
Kaynak: www.internationaloliveoil.org
Veriler indeks üzerinde incelendiğinde söz konusu ülkelerin
tamamında zeytinyağı tüketiminin yıldan yıla hızla arttığı görülmektedir.
Bu artış ABD, Kanada ve Avustralya’da sırasıyla % 147.2, %160.0 ve %
163.0 olurken, Japonya’da ise çok daha büyük bir şekilde 7.2 kat
olmuştur (Tablo 4).
Bu ülkelerin yıllık kişi başına zeytinyağı tüketimleri incelendiğinde
ise Grafik 6’daki durum ortaya çıkmaktadır:
28
Grafik 6: Bazı Ülkelerin Yıllık Kişi Başına Zeytinyağı Tüketimleri
(lt/yıl) (2003/2004)
2.00
1.00
0.00
2003/04
ABD
Japonya
Kanada
Avustralya
0.72
0.26
0.82
1.72
Kaynak: 1) www.internationaloliveoil.org
2) www.fao.org
Alternatif pazarlar olarak nitelendirilebilecek olan ülkelerde yıllık
kişi başına zeytinyağı tüketimi incelendiğinde, Avustralya’nın kişi başı
1.72 lt/yıl ile ilk sırayı aldığı, onu sırasıyla Kanada, ABD ve Japonya’nın
izlediği görülmektedir (Grafik 6).
Tablo 4 ve Grafik 6 birlikte ele alınarak değerlendirildiğinde,
gelecek vaat eden pazarlarda zeytinyağı tüketimin her geçen yıl hızla
arttığı, ancak kişi başına tüketim bakımından bu ülkelerin hala düşük
seviyelerde kaldığı söylenebilir. Buradan da, bu ülkelerin önümüzdeki
yıllarda da üretici/ihracatçı ülkeler için büyük bir pazar oluşturmaya
devam edeceği sonucu çıkarılabilir.
3.3. Dünya Zeytinyağı Dış Ticaretinde Meydana Gelen Değişimler
Daha önce de belirtildiği gibi, zeytinyağının sınırlı sayıda ülke
tarafından üretiliyor olması, bu ürünün ihracatında da belirli ülkelerin söz
sahibi olması sonucunu doğurmaktadır. İhracatta böyle bir durum söz
29
konusu iken, ithalata bakıldığında, özellikle son yıllarda zeytinyağının
sağlık bakımından yararlarının da ön plana çıkarılmasıyla, zeytinyağı
ithal eden ülkelerin sayısının her geçen yıl arttığı gözlenmektedir.
Dünyada dış ticarete konu olan zeytinyağının belirlenmesi için,
Dünya zeytinyağı dış ticaret hacmini gösteren Tablo 5 hazırlanmıştır.
Tablo 5: Dünya Zeytinyağı Dış Ticaret Hacmi
Yıllar
1990
1991
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
Miktar
(ton)
1 144 545
1 541 981
1 228 274
1 282 555
1 572 063
1 392 929
1 289 613
2 015 466
1 912 763
1 987 915
2 115 369
2 353 008
2 278 941
2 345 237
İndeks
100
135
107
112
137
122
113
176
167
174
185
205
199
205
Değer
(1000 $)
3 134 598
4 129 770
3 287 633
3 040 400
3 802 055
4 573 805
6 057 960
5 638 686
4 449 573
4 986 991
4 523 524
4 317 420
4 935 030
6 333 010
İndeks
100
132
105
97
121
146
193
180
142
159
144
138
157
202
Kaynak: www.fao.org
Dış ticarete konu olan zeytinyağının hacminde 1990 yılından 2003
yılına gelindiğinde hem miktar bakımından, hem de değer bakımından %
100’e varan oranda artış kaydedilmiştir (Tablo 5). Bu durum, son yıllarda
dünyadaki zeytinyağı dış ticaretinin önemini ortaya koyması bakımından
büyük önem taşımaktadır.
30
3.3.1. Dünya Zeytinyağı İhracatında Meydana Gelen Değişimler
Dış ticaret hacmi yıldan yıla artmakta olan zeytinyağının,
ihracatında söz sahibi olan ülkelerin, 1990-2003 yılları arasında
ihracattan aldıkları paylar miktar ve değer olarak, 1990-1996 ve 19972003 seneleri olmak üzere iki ayrı dönemde incelenmiş ve Grafik 7 ile
Grafik 8 hazırlanmıştır.
Grafik 7: Dünya Zeytinyağı İhracatında Önemli Ülkelerin Payları
(Ton)
1996-1999 Ort.
1992-1995 Ort.
Tunus
18.7%
Türkiye
3.4%
Tunus
12.1%
Suriye
0.4%
Diğer
2.7%
Suriye
0.2%
Fas
0.4%
Diğer
2.5%
Fas
1.6%
AB
77.3%
AB
74.7%
2000-2003 Ort.
Tunus
6.4%
Suriye
0.7%
Türkiye
4.7%
Diğer
1.9%
Fas
0.2%
AB
86.0%
Kaynak: www.fao.org
Türkiye
6.0%
31
Grafik 8: Dünya Zeytinyağı İhracatında Önemli Ülkelerin Payları
($)
1992-1995 Ort.
1996-1999 Ort.
Tunus
12.0%
Türkiye
2.1%
Tunus
8.9%
Diğer
1.8%
Fas
0.3%
Türkiye
4.0%
Diğer
1.9%
Fas
1.1%
Suriye
0.2%
Suriye
0.3%
AB
83.7%
AB
83.8%
2000-2003 Ort.
Tunus
5.0%
Fas
0.2%
Türkiye
3.8%
Diğer
1.8%
Suriye
0.5%
AB
88.7%
Kaynak: www.fao.org
Dünya zeytinyağı ihracatında ülkelerin payları miktar olarak
incelendiğinde, en büyük payı AB’nin aldığı görülmektedir. AB’nin
ihracattan aldığı pay 1992-1995 yılları ortalamasına göre % 74.7 iken,
1996-1999 yılları ortalamasına göre % 77.3, 2000-2003 yılları
ortalamasına % 86.0 olmuştur. Görüldüğü gibi özellikle üçüncü dört
yıllık dönemde AB’nin zeytinyağı ihracatında önemli bir artış meydana
gelmiştir. AB’nden sonra ihracatta söz sahibi olan ülke Tunus’tur. Tunus
ihracatının büyük bir bölümünü dökme olarak gerçekleştirmektedir. En
önemli pazarı ise AB ‘dir. Tunus’un Dünya zeytinyağı ihracatından aldığı
pay ise söz konusu ilk dönemde % 18.7 iken, ikinci dönemde % 12.1’e,
üçüncü dönemde ise % 6.4’e gerilemiştir. Türkiye’nin dünya zeytinyağı
32
ihracatındaki payı ise birinci dört yıllık dönemde % 3.4 iken, bu oran
ikinci dört yıllık dönemde % 6.0’a çıkmış daha sonra ise % 4.7’e
düşmüştür (Grafik 7).
Ülkelerin dünya zeytinyağı ihracatından aldıkları paylar değer
olarak incelendiğinde ise, sıralamanın değişmediği ve AB’nin ilk,
Tunus’un ikinci sırayı aldığı, Türkiye’nin ise üçüncü sırada yer aldığı
görülmektedir. Ülkelerin ihracat miktarında meydana gelen artış ve
azalışlar aynı şekilde ihracat değerini de etkilemiş ve söz konusu
dönemlerde AB’nin yapmış olduğu zeytinyağı ihracat değerinde artış,
Türkiye’nin ihracat değerinde önce artış daha sonra azalış meydana
gelirken, Tunus’un ihracat değeri de azalmıştır (Grafik 8). Her iki
grafikte dikkati çeken nokta AB’nin ve Suriye’nin de zeytinyağı
ihracatlarında hem miktar olarak hem de değer olarak meydana gelen
artışa karşılık, Tunus’un dünya zeytinyağı ihracatından almış olduğu
payın azalmakta olduğudur.
Dünya zeytinyağı ihracatında ilk sırayı alan AB’nde ihracatın
ülkeler arasında dağılımına AB dışına yapılan ihracat açısından
bakıldığında, ilk sırayı İtalya’nın aldığı görülmektedir. Örneğin 2002 ve
2003 yılları ortalamasına bakıldığında, AB’nin yapmış olduğu zeytinyağı
ihracatının % 56.1’i İtalya tarafından gerçekleştirilirken, % 34.7’si
İspanya, %
3.9’u ise Yunanistan tarafından gerçekleştirilmiştir
(www.internationaloliveoil.org). Ancak AB içine yapılan ihracatta dahil
olmak üzere ülkelerin ihracattan aldıkları paylar incelendiğinde, bu sefer
ilk sırayı İspanya’nın, ikinci sırayı ise İtalya’nın aldığı, Yunanistan’ın da
yine üçüncü sırada yer aldığı dikkati çekmektedir. Yine 2002 ile 2003
yılları ortalamasına bakıldığında İspanya’nın ihracattaki payı % 57.3,
İtalya’nın % 30.1, Yunanistan’ın % 9.1 olmaktadır (www.fao.org ). Bu
durumun başlıca sebebi, AB dışındaki pazarlarda İtalya’nın diğer ülke
33
ülkelere göre daha büyük bir pazar payına sahip olmasıdır. İtalya, AB
dışındaki pazarlara markalı ve ambalajlı ihracat için İspanya ve
Yunanistan gibi ülkelerden de zeytinyağı almaktadır.
3.3.2. Dünya Zeytinyağı İthalatında Meydana Gelen Değişimler
Dünya zeytinyağı ithalatından miktar ve değer olarak önemli
oranda pay alan ülkeler ise Grafik 9 ve Grafik 10’da incelenmiştir.
Grafik 9: Dünya Zeytinyağı İthalatında Önemli Ülkelerin Payları
(Ton)
1996-1999 Ort.
1992-1995 Ort.
Diğerleri
11.5%
Avustral
ya
2.3%
Brazilya
2.5%
Kanada
1.8%
ABD
16.7%
Japonya
0.9%
AB
64.3%
Diğerleri
8.8%
Avustral
ya
2.0%
ABD
15.5%
Japonya
2.9%
2000-2003 Ort.
Diğerleri
10.0%
Avustral
ya
2.3%
Brazilya
1.9%
Kanada
2.0%
ABD
17.0%
Japonya
2.5%
Kaynak: www.fao.org
AB
64.2%
Brazilya
2.7%
Kanada
1.9%
AB
66.2%
34
Grafik 10: Dünya Zeytinyağı İthalatında Önemli Ülkelerin Payları
($)
1992-1995 Ort.
1996-1999 Ort.
Diğerleri
9.6%
Avustra
lya
2.0%
Brazilya
2.5%
ABD
15.0%
Diğerleri
7.8%
ABD
15.0%
Kanada
1.8%
Japony
a
1.3%
Avustra
lya
2.2%
Japony
a
4.2%
AB
67.9%
Brazilya
3.4%
Kanada
1.9%
AB
65.4%
2000-2003 Ort.
Diğerleri
10.8%
ABD
17.5%
Japonya
3.8%
Avustral
ya
2.6%
Brazilya
2.5%
Kanada
2.3%
AB
60.6%
Kaynak: www.fao.org
Dünya zeytinyağı ithalatından ülkelerin almış oldukları paylar
miktar olarak incelenecek olursa, en büyük ithalatçı ülkenin aynı
zamanda ihracattan da en büyük payı alan AB olduğu anlaşılmaktadır.
1992-1995 döneminde AB’nin ithalattan aldığı pay % 64.3, 2000-2003
döneminde ise % 64.2 olmuştur. Görüldüğü gibi, yıllar içerisinde AB’nin
almış olduğu payda önemli bir değişiklik meydana gelmemiştir.
Zeytinyağı ithalatında AB’yi ABD izlemektedir. ABD’nin ise aynı
dönemde ithalattan aldığı pay % 16.7’ den % 17.0’ye çıkmıştır (Grafik
9). AB’nin önemli bir üretici ve ihracatçı olmasının yanında, ithalatta da
başlarda yer almasının iki önemli sebebi bulunmaktadır. Bunlardan ilki
AB’nin başta Tunus, Türkiye ve Suriye’den olmak üzere zeytinyağını
35
dökme olarak ithal edip, daha sonra da ambalajlayarak tekrar ihraç ediyor
olmasıdır. İkinci sebep ise AB içinde İtalya, İspanya ve Yunanistan gibi
kısıtlı sayıda ülkenin zeytinyağı üreticisi olması ve AB içindeki diğer
ülkelerinde Ortak Tarım Politikası (OTP)’nın topluluk tercihi ilkesi bu
ülkelerden zeytinyağı ithal ediyor olmalarıdır. AB’nin kendi içinde
yapmış olduğu zeytinyağı ticareti dikkate alınmadan AB’nin sadece
dışarıdan ithal ettiği zeytinyağı dikkate alınacak olursa, bu sefer de dünya
zeytinyağı ithalatından en büyük payı ABD’nin almış olduğu
görülmektedir. Örneğin 2000-2003 yıllarını kapsaya dört yıllık süre göz
önüne alınırsa, dünya zeytinyağı ithalatında % 38.1 ile ABD’nin ilk
sırada yer aldığı, AB’nin ise aynı dönemde ithalattan % 19.7 pay alarak
ikinci
sırada
bulunduğu
dikkati
çekmektedir
(www.internationaloliveoil.org ).
Dünya zeytinyağı ithalatına değer olarak göz atıldığında ise; yine
AB’nin ilk sırada, ABD’nin ise ikinci sırada yer aldığı görülmektedir
(Grafik 10). Grafik 9 ve Grafik 10 birlikte değerlendirildiğinde, ABD
başta olmak üzere Japonya, Kanada ve Avustralya gibi zeytinyağı
üretmeyen ülkelerin zeytinyağı ithalatından almış oldukları payın artış
eğiliminde olduğu söylenebilir.
Dünya zeytinyağı ekonomisi ile ilgili verilen bilgiler ışığında kısa
bir özet yapmak gerekirse, dünya zeytinyağı üretiminde en önemli
ülkelerin AB ülkeleri olduğu, AB dışında Tunus, Türkiye ve Suriye gibi
ülkelerinde üretimden pay aldıkları ve Suriye’nin son yıllarda zeytinyağı
üretimini büyük miktarda arttırdığı söylenebilir. Dünya zeytinyağı
tüketiminde ise yine AB ilk sırayı alırken, ikinci sırayı ABD’nin aldığı,
ancak kişi başına tüketim bakımından ABD’nin hala düşük seviyelerde
kaldığı görülmektedir. Zeytinyağı ihracatında söz sahibi olan ülkelerin
başta AB olmak üzere genelde üretici ülkeler olduğu dikkati çekmektedir.
36
Dünya zeytinyağı ithalatında ise, AB ve ABD ilk sırayı almaktadır. Bu
ülkeler dışında son yıllarda Kanada, Japonya, Avustralya gibi ülkeler de
ithalatlarını arttırmaktadırlar.
37
4. DÜNYA’DA ZEYTİNYAĞINA YÖNELİK UYGULANAN
POLİTİKALAR
4.1. Avrupa
Politikalar
Birliği’nde
Zeytinyağına
Yönelik
Uygulanan
AB Ülkelerinin Roma Anlaşması gereğince oluşturdukları Ortak
Tarım Politikası (OTP) çerçevesinde zeytinyağının da içinde bulunduğu
birçok tarım ürünü için Ortak Piyasa Düzeni (OPD) uygulanmaktadır.
Zeytinyağı 1968 yılında OPD kapsamına alınmış ve günümüze kadar bu
çerçevede değerlendirilmişti. AB’nin kurulduğu yıllarda bitkisel yağların
yüksek tüketimine karşılık iç üretiminde bir yetersizlik söz konusuydu.
Ayrıca, desteklenmesi gereken bir sanayisi bulunmaktaydı. Bitkisel yağ
üretimi topluluğun yağ ihtiyacının ancak % 10 kadarını karşılamaktaydı.
Bitkisel yağlardaki bu açığı kapatabilmek için, Topluluğun üçüncü
ülkelerden gelen yağlı tohumlara tamamen açılması, sıfır gümrük vergisi
ile bitkisel yağ ithali gibi çözüm yolları benimsenmişti. Bu durum ise,
pazarda bolluğa yol açmış, fiyatların düşmesini beraberinde getirmiş ve
diğer yağlara göre fiyatı yüksek olan zeytinyağına olan talebin
azalmasına neden olmuştur. Özellikle büyük bir üretici ve ihracatçı
konumundaki İtalya’nın mevcut durum karşısındaki şikayetleri
sonucunda da zeytinyağında Ortak Piyasa Düzeni’ne geçilmesine karar
verilmiştir (Akay, 1991).
AB’nin zeytinyağı pazar düzenlemeleri ve ithalat korumaları için
belirlemiş olduğu ana prensipleri; sıvı ve katı yağ ortak piyasa düzeninin
tesis edilmesine dair 22 Eylül 1966 tarih ve EC 136/66 sayılı Konsey
Tüzüğü’nde yer almaktadır. Zeytinyağı rejiminde amaç, OTP
kapsamındaki diğer ürün rejimlerinde de olduğu gibi arzın devamlılığını
sağlamak, üreticilere daha iyi bir yaşam seviyesi yaratmak, fiyat
38
istikrarsızlıklarının önüne geçmek ve ticaretin düzenlenmesi için politika
oluşturmak olarak belirlenmiştir.
4.1.1. Avrupa Birliği’nde Zeytinyağına Yönelik Uygulanan Üretim ve
Tüketim Politikaları
Avrupa Birliği’nde zeytinyağı üretimine yönelik politikalar Ortak
Piyasa Düzeni (OPD) kapsamında yürütülmektedir. Bu politikalara
bakıldığında, zeytinyağı rejiminin yürürlüğe girdiği 1968 yılından
günümüze kadar olan dönemde dinamik bir yapının bulunduğu dikkati
çekmektedir. AB, kendi içinde ve uluslararası alanda meydana gelen
değişimlere paralel olarak, diğer alanlarda olduğu gibi, zeytinyağına
yönelik politikalarında da çeşitli dönemlerde değişikliklere gitmiş ve
gitmektedir.
İlk dönemlerde AB zeytinyağı politikalarında temel amaç; arzın
devamlılığını sağlamak, üreticilere iyi bir yaşam seviyesi sunmak, fiyat
dalgalanmalarını önlemek ve ticareti düzenlemek olarak belirlenmiştir.
Ancak, yıllar geçtikçe sektörde ortaya çıkan çeşitli sorunlara bağlı olarak
daha önce yürürlüğe konulan bir takım düzenlemelerde değişiklik
yapılması ihtiyacı doğmuştur. Bu kapsamda 1998, 2001 ve 2003 yılında
yapılan düzenlemeler önem taşımaktadır.
1998 yılında Zeytinyağı OPD’de gerçekleştirilen reform ile
sektörün rekabet gücünün arttırılması, ürün kalitesinin iyileştirilmesi, arz
talep dengesinin sağlanması ve kuralların sadeleştirilmesi yönünde
düzenlemelere gidilmiştir. Reform kapsamında Ulusal Garanti Edilen
Miktar (UGM) sistemi uygulanmaya başlanmış, tüketim yardımları
kaldırılmış, müdahale alımları yerine özel stoklama sistemi getirilmiş ve
istatistiksel verilerin daha sağlıklı bir şekilde toplanması amacıyla kayıt
39
sistemi
içerisinde
Coğrafi
Bilgi
Sistemi’nin
oluşturulması
kararlaştırılmıştır. Bu değişiklikler için geçiş dönemi olarak 2001 yılı
belirlenmişken, daha sonra bu süre 2003/2004 pazarlama yılının sonuna
kadar uzatılmıştır.
Yapılan araştırmalar sonucu 2001 yılında daha kapsamlı bir
reforma gidilmesi gereği doğmuştur. Bu çerçevede, üreticiye verilen
desteklerin % 5 azaltılarak 1322.5 Euro/ton’a indirilmesine, üretim
desteğinin 1 Kasım 2001’den itibaren, yalnızca 1 Mayıs 1998’den önce
dikilmiş ağaçlardan elde edilen zeytinyağına verilmesine karar
verilmiştir. Düzenlemeler çerçevesinde ayrıca azami garanti edilmiş
miktarın % 31.6 artırılarak 1.78 milyon tona yükseltilmesi karar
verilmiştir (Ülkü, 2006).
Toplulukta zeytinyağı arzının devamlılığı ve arz-talep dengesi göz
önünde bulundurularak 1987/1988 sezonundan itibaren üretilecek ve
yardım kapsamına alınacak zeytinyağı miktarının belirlenmesi için
Azami Garanti Edilen Miktar (AGM) sistemi uygulanmaya başlanmıştır.
Reform dönemiyle birlikte AGM ülkelerin üretimdeki büyüklüklerine
göre Ulusal Garanti Edilen Miktarlara (UGM) bölünmüştür. Böylece üye
ülkelerden birindeki üretim fazlası nedeniyle, diğer üye ülkelerin
üreticilerinin daha düşük yardım alarak haksızlığa uğramalarının önüne
geçilmeye çalışılmıştır (Tan ve Çelikel, 2003). Buna göre üye ülkelerin
Azami Garanti Edilen Miktardan paylarına düşen Ulusal Garanti Edilen
Miktarlar Tablo 6’da gösterilmiştir.
40
Tablo 6: AB’ndeki Zeytinyağı Üreticisi Ülkeler İçin Ulusal Garanti
Edilen Miktarlar (Ton)
Üye Ülke
UGM (Ton)
Pay (%)
İspanya
760 027
42.8
İtalya
543 164
30.5
Yunanistan
419 529
23.6
51 244
2.9
3 297
0.2
1 777 261
100.0
Portekiz
Fransa
TOPLAM
Kaynak:http://europa.eu.int/comm/agriculture/publi/fact/olive/index_en.htm
AB’nde UGM içinde en fazla payı % 42.8 ile İspanya alırken, onu
sırasıyla İtalya ve Yunanistan izlemektedir. Portekiz ve Fransa’nın
payları ise, % 2.9 ve % 0.2 gibi düşük düzeylerde kalmaktadır (Tablo 6).
Ortak Tarım Politikası’nın ana ilkelerinden birisi olan, üretici
refahının arttırılması, zeytinyağı için uygulanan OPD’nin de temel
hedeflerinden birisidir. Bu amaçla, AB’nde uygulanan politika araçları
ise, Üçlü Fiyat Sistemi ve Üretim Yardımı olmak üzere iki gruba
ayrılmaktadır.
AB zeytinyağında her sezon düzenli olarak bazı fiyatlar tespit
etmektedir. Üçlü Fiyat Sistemi olarak adlandırılan bu fiyatlama
düzeninde fiyatlar, serbest yağ asidi miktarı % 3.3 oleik asidi geçmeyen
naturel ikinci zeytinyağları için belirlenmektedir. Bu çerçevede Üçlü
Fiyat Sistemi şu unsurlardan oluşmaktadır;
a)
Hedef Fiyat: Üreticiler için adil bir gelir düzeyinin
sağlanması ve üretimin devamlılığı için uygulanan fiyattır.
41
b)
c)
Temsili Piyasa Fiyatı: Her yıl pazarlama dönemi öncesi
diğer bitkisel yağ fiyatları da göz önünde tutularak
belirlenen,
zeytinyağının
normal
olarak
elden
çıkarılabileceği fiyattır.
Müdahale Fiyatı: Pazarlama döneminin son dört ayı
içinde, Konsey tarafından belirlenen standart kalitedeki
zeytinyağının müdahale kuruluşları tarafından satın
alındığı fiyattır. Ancak 1998 yılındaki reform ile birlikte
müdahale alımları kaldırılarak yerine Özel Stoklama
Sistemi Getirilmiştir (Dönmez, 2002).
Üçlü Fiyat Sistemi dışında AB’nde hasat edilen zeytinden elde
edilen zeytinyağı için, üreticilere adil bir gelir düzeyinin sağlanması
amacıyla Üretim Yardımı adı altında bir ödeme daha yapılmaktadır.
Üretim Yardımı ödemesi, Hedef Fiyat ile Temsili Piyasa Fiyatı
arasındaki farkın üreticilere destek olarak verilmesi şeklinde
yapılmaktadır (Göksu, 2003).
AB’nde 1989-90 sezonundan 20003/04 sezonuna kadar olan
dönemde belirlenen fiyatlar ve üretim yardımlarını ortaya koymak
amacıyla Tablo 7 hazırlanmıştır.
42
Tablo 7: AB’nde Yıllar İçerisinde Verilen Zeytinyağı Fiyat ve Üretim
Yardımları (Euro/100 kg)
Yıllar
Hedef Fiyat
Temsili
Fiyatı
Piyasa Üretim Yardımı
1989/90
322.56
190.28
70.95
1990/91
322.56
190.28
70.95
1991/92
322.01
197.28
70.83
1992/93
322.01
191.27
84.33
1993/94
321.16
192.05
89.11
1994/95
317.82
190.06
117.76
1995/96
383.77
229.50
142.20
1996/97
383.77
229.50
142.20
1997/98
383.77
229.50
142.20
1998/99-2003/04
383.77
251.52
132.25
Kaynak: Tan, M., Çelikel, T., N., (2003); “Avrupa Birliği’nin Zeytinyağı Politikası,
Türkiye’deki Uyum Çalışmaları ve Tariş’in Rolü”, Türkiye 1. Zeytinyağı
ve Sofralık Zeytin Sempozyumu Bildirileri, TEAE Yayını, Yayın No:
112, Ankara.
Söz konusu fiyat ve yardımlar 1998/99 ile 2003/04 yılları için
dondurulmuştur. Bunun sebebi, üretim miktarının kısıtlanmasının ve
sübvansiyon sisteminin yavaş yavaş terk edilmek istenmesinden
kaynaklanmaktadır. Buna gerekçe olarak ise, meydana gelen arz
fazlasının Birlik bütçesi üzerindeki olumsuz etkisi ve üretim yardımı
almak için yapılan aşırı üretimin yarattığı sorunlar gösterilmektedir (Tan
ve Çelikel, 2003). Günümüzde ise 100 kg için yapılan 132 euro’luk
üretim yardımı 112 euro’ya indirilmiştir.
43
AB içinde zeytinyağına yönelik ödemeler FEOGA olarak bilinen
Tarımsal Garanti ve Yön Verme Fonunun garanti bölümünden
yapılmaktadır. Bu kapsamda 1999-2005 yıllarında yapılan ödemeler ile
bu ödemelerin toplam yapılan ödemeler içerisindeki payı Tablo 8’de
verilmiştir.
Tablo 8: AB’nde Garanti ve Yön Verme Fonundan (FEOGA)
Zeytinyağına Yapılan Ödemeler ve Toplam Ödemeler
İçindeki Payı
Yıllar
Yapılan Ödeme
(Milyon Euro)
Toplam FEOGA
Ödemeleri İçindeki
Payı (%)
1999
2 091.8
5.29
2000
2 190.0
5.34
2001
2 384.0
5.41
2002
2 366.0
5.35
2003
2 341.0
5.23
2004
2 372.4
5.30
2005
2 296.7
4.62
Kaynak: http://ec.europa/agriculture/agrista/2005/table_en/3431.pdf
Tablo 8’den de görüleceği gibi AB’nde Garanti ve Yön Verme
Fonundan zeytinyağı için yapılan ödemeler 2.2-2.3 milyar Euro arasında
değişmekte ve toplam FEOGA ödemeleri içerisinde yaklaşık % 4-5 gibi
bir payı oluşturmaktadır.
Zeytinyağı Ortak Piyasa Düzeni’ndeki son değişiklik ise 2003
yılında gerçekleştirilmiştir. Buna göre üreticilere yapılan ödemelerde
çeşitli değişikliklere gidilmiştir. Yapılan değişikliklerle zeytinyağı
44
sektöründeki işletmelerin rekabet edebilirliğinin arttırılması, üretici
gelirlerindeki istikrarsızlığı önlenmesi ve gıda güvenliğinin gözetildiği,
sürdürülebilir, çevreci bir üretimin gerçekleştirilmesi amaçlanmaktadır
(Mili ve Mahlau, 2005). OTP’da 2003 yılında yapılan reform ile
gelecekte desteklerin çok büyük bir kısmının üretim ile ilişkisinin
kesilmesi planlanmaktadır. Reformun başlıca bileşenlerinden birisi de tek
ödeme planının uygulanmasıdır. Bu yeni ödeme sistemi ile üreticilere
verilen destek ile üreticilerin ürettikleri ürün arasındaki ilişki ortadan
kaldırılmaktadır. Tek ödeme planı her ne kadar 1 Ocak 2005 tarihinde
işlerlik kazansa da üye ülkelerin bu sistemin uygulanmasını en geç 2007
yılına kadar erteleyebilmelerine olanak tanınmıştır. Bu kapsamda İtalya,
İspanya ve Yunanistan’da dahil olmak üzere birçok ülke geçiş sürecini
2007 yılına kadar ertelemişlerdir. Bu çerçevede 2003 yılı OTP reformu
ile zeytinyağı sektörüne yönelik getirilen değişiklikler kapsamında
2002/03 referans döneminde üretim ile ilişkilendirilmiş ödemelerin asgari
% 60’ı 0.3 hektardan büyük olan tarımsal işletmeler için yeni Tek Ödeme
Planı çerçevesinde yapılacaktır. Ödemelerin geriye kalan % 40’ı ise, üye
ülkeler tarafından üreticilere ilave bir zeytinlik ödemesi verilmesi
amacıyla ulusal zarflar şeklinde tahsis edilmiştir. 0.3 hektardan küçük
işletmeler içinse ödemelerin 2006 yılından itibaren üretim ile bağının
tamamen kopartılması kararlaştırılmıştır (Baş, 2004).
AB’nde zeytinyağı tüketimi ile ilgili politikalara bakıldığında ise,
yine şartlarda meydana gelen değişikliklere paralel olarak zamanla
tüketim politikasının da farklılaştığı görülmektedir. Daha önceki yıllarda
fiyat bakımından diğer bitkisel yağlara oranla pahalı olan zeytinyağının
tüketimini özendirmek amacıyla tüketim yardımları uygulanırken, 1998
yılındaki geçiş dönemiyle birlikte bu uygulamaya son verilmiştir.
Tüketim yardımlarına son verilmesinin nedeni olarak ise, takibinin zor ve
suistimale açık bir uygulama olması gösterilmiştir.
45
4.1.2. Avrupa Birliği’nde Zeytinyağına Yönelik Uygulanan Dış
Ticaret Politikaları
Tarım sektörü başta insanların yaşamlarını sürdürebilmeleri için
gerekli olan besin maddelerini sağlaması bakımından, tüm ülkeler
tarafından stratejik bir sektör olarak görülmekte, buna bağlı olarak da
hem desteklenmekte, hem de korunmaktadır. AB’de tarım ürünleri dış
ticaretinde ithalatta korumacı, ihracatta ise destekleyici politikalar
uygulamaktadır.
AB üçüncü ülkelerden Birliğe ithal edilecek zeytinyağı fiyatının
Temsili Piyasa Fiyatının altına düşmesi halinde gümrük vergisi niteliği
taşıyan ve prelevman olarak adlandırılan bir kesinti yapmaktadır.
AB 30 Haziran 1995 tarihine kadar zeytinyağı ithalatında % 20
oranında bir gümrük vergisinin yanında değişken harçlar uygulamıştır.
Ancak DTÖ (Dünya Ticaret Örgütü)’nün Tarım Anlaşması çerçevesinde
verilen taahhütler gereği değişken harçların ve gümrük önlemlerinin
yerini 1 Temmuz 1995’ten itibaren sabit tarifeler almıştır. Belirlenen bu
sabit tarifeler de 1995 ile 2001 yılları arasındaki altı yıl içinde % 20
oranında azaltılmıştır (Tan ve Çelikel, 2003).
AB’nde zeytinyağı ithalatında geçerli olan gümrük tarifelerini
göstermek için Tablo 9 hazırlanmıştır:
46
Tablo 9: AB’nde Zeytinyağı İthalatında Uygulanan Sabit Tarifeler
Tanım
Vergi (Euro/Ton)
Saf Lampant
1226
Natürel ve Natürel Sızma
1245
Natürel Olmayan Diğer Zeytinyağları
1346
Ham Zeytinyağı
1102
Diğer Zeytinyağları
1603
Kaynak:http://europa.eu.int/comm/agriculture/markets/olive/reports/rep_en.pdf
AB’nde zeytinyağı ithalatında, Tablo 9’da verilen sabit tarifeler
dışında herhangi bir harç veya miktar kısıtlaması bulunmamaktadır.
Ayrıca AB dilediği takdirde, bu tarifeler üzerinden indirimlere de
gidebilmektedir. Zira bu kapsamda Cezayir, Fas, Lübnan, Tunus ve
Türkiye ile natürel zeytinyağları için özel düzenlemelere gidilmiştir
(Göksu,2003).
AB’nin, Avrupa-Akdeniz Ülkeleri Ticaret Anlaşması çerçevesinde
özellikle Tunus’a tanımış olduğu tavizler Türkiye’nin de zeytinyağı
ihracatını olumsuz etkilemektedir. Zira AB Tunus’a tanımış olduğu
avantaj ile yıllık 64 bin ton zeytinyağını sıfır gümrük vergisi ile ithal
etmektedir. Türkiye’ye ise, zeytinyağının çeşidine göre % 5 ve % 10 gibi
değişen oranlarda gümrük indirimi yapılmaktadır. Buna göre saf lampant,
naturel, naturel sızma ve ham zeytinyağında % 10, naturel olmayan diğer
zeytinyağlarında % 5 vergi indirimi uygulanmaktadır.
Ayrıca AB
önümüzdeki yıllarda Tunus’a tanımış olduğu tavizin benzerini Suriye’ye
de uygulamayı düşünmektedir. Bu kapsamda 1998 yılında başlayan
ortaklık anlaşması görüşmeleri 2003 yılında tamamlanmıştır. Anlaşma ile
Suriye’ye yıllık 10 bin ton zeytinyağını sıfır gümrük tarifesiyle ihraç
etme olanağı tanınmıştır. Söz konusu anlaşmanın yürürlüğe girmesi için
üye ülkelerin parlamentolarının onayı gerekmektedir.
47
AB’nde yürürlükte olan kurallara göre Birlik içindeki zeytinyağı
fiyatlarının dünya fiyatlarından yüksek olması halinde restütisyon adı
verilen ihracat iadesi sistemi uygulanmaktadır. İadelerin miktarı ayda bir
kez belirlenmektedir. Ancak DTÖ Tarım Anlaşması gereğince 1998
yılından beri zeytinyağı ihracatına iade verilmemektedir. 16 Eylül 1998
tarih ve (EC) 1973/98 sayılı Komisyon Tüzüğü ile verilen son ihracat
iadesi kutulu natürel sızma zeytinyağı için ton başına 60 Euro iken kutulu
rivieara için ton başına 55 Euro olarak belirlenmiştir (Tan ve Çelikel,
2003).
AB’nde zeytinyağına yönelik uygulanan politikalarla ilgili buraya
kadar anlatılanlardan da anlaşılacağı üzere, AB diğer Ortak Piyasa
Düzenine giren ürünlerde olduğu gibi, zeytinyağında da kapsamlı ve
dinamik bir politika uygulamaktadır. Bu kapsamda dikkati çeken en
önemli hususlardan birisi de, hem üretime, hem de dış ticarete yönelik
amaçların açık bir şekilde ortaya konulduğu ve bu amaçlara ulaşmak için
gerekli olan politika araçlarının, üretici, tüketici ve ithalatçı/ihracatçı
tarafların da çıkarları gözetilerek belirlenmekte olduğudur. Bunların
dışında, tüm bu politikaları hayata geçirmekle görevli olan kurumsal
yapının da sağlam temeller üzerine oturmuş olması, AB’nin zeytinyağına
yönelik politikalarında başarılı olması sonucunu doğurmaktadır.
4.2. Avrupa Birliği Dışındaki Önemli Zeytinyağı Üreticisi Bazı
Ülkelerde Zeytinyağına Yönelik Uygulanan Politikalar
Bilindiği gibi zeytin ağacı daha çok Akdeniz ikliminin hakim
olduğu bölgelerde yetişmektedir. Bu bakımdan AB dışında kalan diğer
Akdeniz ülkelerinde de zeytin yetiştiriciliği yapılmaktadır. Türkiye,
Tunus, Fas, Cezayir, Suriye, Ürdün, Mısır bu ülkelerden birkaçıdır.
48
Türkiye ile ilgili kısım bu çalışmanın ana iskeletini oluşturması
nedeniyle özel olarak bundan sonraki bölümde incelenecektir. Bu
bölümde ise, özellikle AB’nin tanımış olduğu tavizlerle ihracatını arttıran
ve dış pazarlarda Türkiye’nin rakibi konumunda bulunan Tunus ile, yine
AB ile Ortaklık Anlaşması çerçevesinde önümüzdeki yıllarda Tunus’a
benzer avantajlar elde etmesi beklenen Suriye’nin zeytinyağına yönelik
uyguladıkları politikalar incelenmeye çalışılacaktır.
4.2.1. Tunus’ta Zeytinyağına Yönelik Uygulanan Politikalar
Daha önce de belirtildiği gibi, yapısı gereği tarım sektörüne hemen
hemen her ülke tarafından çeşitli şekillerde müdahalelerde
bulunulmaktadır. Bu müdahaleler, yine birçok ülkede olduğu gibi ortak
hedeflere dayanmaktadır. Tunus’ta da uygulanan tarım politikalarının
temel hedefi, sektörde çalışanların yeterli geliri elde etmelerine yardımcı
olmak, belirli ürünlerde ülkenin kendine yeterliliğini sağlamak ve insan
beslenmesinde zorunlu olan tarımsal ürünlerin fiyatlarının tüketicilerin
alım gücünü aşmamasını temin etmektir.
Tunus’ta yukarıda sayılan temel hedeflere ulaşma da yardımcı
olması amacıyla bir takım alt hedeflerde belirlenmiştir. Bu alt hedefler
kısaca şöyle özetlenebilmektedir:
™ Tarımsal altyapının geliştirilmesi ve özel yatırımların teşvik
edilmesi
™ Doğal kaynakların korunması
™ Yeni teknoloji ve yöntemlerin üreticilere aktarılması
™ Tarımsal girdi ve tüketici fiyatlarının kontrol edilmesi
™ Uluslararası rekabete karşı iç pazarın korunması (Lachaal ve
ark., 2005)
49
Bu amaçların gerçekleştirilmesinde sektöre yapılan müdahaleler
daha çok çeşitli kamu kurumları aracılığıyla gerçekleştirilmektedir. Bu
kapsamda kullanılan tarımsal politika araçları ise, çeşitli girdi-çıktı fiyat
uygulamaları, kredi olanakları, araştırma-geliştirme ve yayım yardımları
olarak sayılabilir.
Tunus’un tarım ekonomisinde en önemli ürünlerinden birisi
zeytinyağıdır. Tunus uluslararası zeytinyağı pazarında önemli ülkelerden
birisi konumunda olup, AB’den sonra ikinci büyük üretici ve ihracatçı
ülke olarak yer almaktadır. Tunus’ta 55 milyon meyve veren, 11 milyon
meyve vermeyen zeytin ağacı bulunmakta ve zeytinlikler 1.400.000
hektar ile toplam tarım alanlarının yaklaşık % 31’ini kaplamaktadır.
Ayrıca, zeytin ve zeytinyağı yaklaşık 1.5 milyon insanın doğrudan veya
dolaylı olarak geçim kaynağını oluşturmaktadır (United Nations, 2001a).
Bu yüzden zeytinyağına yönelik politikalar hem bu sektörden geçimini
sağlayanlar için, hem de tüketiciler bakımından büyük önem
taşımaktadır.
Tunus’ta zeytinyağına yönelik uygulanan politikalara bakıldığında
da, yine bazı devlet kurumlarının politikaların yönlendirilmesinde ve
uygulanmasında etkin oldukları dikkati çekmektedir. Bunların içinde en
önemlisi olarak Ulusal Yağ Ofisi gösterilebilir. Bu kurum tarım
bakanlığına bağlı olarak faaliyetlerini sürdürmekte olup, zeytinyağının
piyasadan toplanması ve ticaretiyle ilgili alanda görev almaktadır.
1986 yılında uygulamaya giren Tarımsal Yapıyı Geliştirme
Programıyla devlet, fiyat politikasını piyasa düzeninin iyi işleyebilmesi
için gerçek fiyatlar üzerinden oluşturmaya çalışmış, ancak aralarında
zeytinyağının da bulunduğu bazı ürünlerde taban fiyat uygulamasına
devam etmiştir.
50
1994 yılına kadar zeytinyağının toplanması ve ticareti faaliyetinde
Ulusal Yağ Ofisi monopol durumdayken, bu tarihten itibaren dünyadaki
neo-liberal politikalara da bağlı olarak sektör liberalleşmeye açılmış ve
söz konusu faaliyetlerde özel sektör de yer almaya başlamıştır. 1996
yılına gelindiğinde Ulusal Yağ Ofisinin piyasadaki payı % 38’lere kadar
düşmüştür. İhracatçı firmaların üreticilere vermiş oldukları yüksek
fiyatlar bu düşüşte önemli bir rol oynadığı düşünülmektedir. Ancak tüm
bunlara karşın Ofisin hala hem iç, hem de dış pazarlarda zeytinyağına
yönelik politikaların yönlendirilmesinde önemli bir etkiye sahip olduğu
da belirtilmektedir (Karay, 2004).
Daha önce de bahsedildiği gibi, AB Tunus’a zeytinyağı ihracatında
önemli tavizler tanımaktadır. Tunus her yıl 60 bin ton zeytinyağını sıfır
gümrükle AB’ne ihraç etmektedir. 2001 yılına kadar bu ihracatın tamamı
sadece Ulusal Yağ Ofisi tarafından yapılmaktayken, 2001 yılında
yürürlüğe giren yeni bir kanun ile özel sektöründe bu ihracattan küçük bir
pay alması sağlanmıştır. Örneğin 50 bin tonluk kotanın olduğu 2001
yılında özel sektör tarafından AB’ne ihraç edilen zeytinyağı 6 bin tonla
sınırlı kalmıştır (United Nations, 2001a).
Tunus’ta zeytinyağı ihracatında hedeflere ulaşılması amacıyla
çalışan başka kurumlar da bulunmaktadır. Bunlar Tarımsal Yatırımların
Geliştirilmesi Ajansı, Dış Ticaret Sigorta Kurumu, İhracatı Geliştirme
Merkezi gibi kuruluşlardır. Bu kuruluşlar kredi, ihracatın finansmanı ve
pazar araştırmaları gibi konularda sektöre destek olmaktadır.
Tunus’un zeytinyağı sektörünü 1995 yılında yürürlüğe giren DTÖ
Tarım Anlaşması çerçevesinde değerlendirmek gerekirse, son yıllarda
sektördeki hızlı liberalleşme eğilimleri de göz önünde tutulduğunda,
ileriki yıllarda Tunus’un zeytinyağı ihracatında çeşitli avantajlar elde
51
edeceği, AB’ne ihracatını artıracağı ve yeni pazarlara açılma olanağına
kavuşacağı öngörülmektedir (Karay, 2004).
Zeytinyağı ihracatının Tunus’un tarımsal ihracatı içinde büyük yer
kaplıyor olması bu ürüne yönelik politikaları daha önemli hale
getirmektedir. Bu kapsamda sektör daha önceki yıllarda tamamen devlet
kontrolünde faaliyetlerini sürdürürken, son yıllarda kamu ve özel
sektörün birlikte faaliyet gösterdikleri dikkati çekmektedir. Özellikle
AB’nden elde edilen tavizler de zeytinyağına yönelik uygulanan
politikaların olumlu sonuç vermesinde başlıca etken olarak görülebilir.
Ayrıca, Türkiye’nin de AB pazarından pay almak istemesi Tunus ile
Türkiye’yi pazarda rakip konumuna getirmekte, ancak Tunus’a tanınan
tavizlerin Türkiye’ye tanınmaması haksız rekabete sebep olmaktadır.
4.2.2. Suriye’de Zeytinyağına Yönelik Uygulanan Politikalar
Suriye 1980’li yılların sonlarından itibaren ekonomisinde çeşitli
köklü değişiklikler yaşamaktadır. Küresel ekonomide meydana gelen
değişikliklere paralel olarak yürütülen çalışmalar, Suriye ekonomisini
planlı ekonomiden uzaklaştırarak, piyasa merkezli bir ekonomiye
çekmeyi hedeflemektedir. Bu hedef tarım sektörünün yapısı gereği çok
daha zorlu bir süreci gerektirmektedir. Özellikle tarım sektöründeki
üreticilerin ve tarım ürünlerinin alıcısı konumunda olan tüketicilerin bu
değişimden zarar görmemeleri için bu sektördeki politika değişikliklerine
özel bir önemin gösterilmesi gerektiği ifade edilmektedir (United
Nations, 2001b).
Suriye’de 2001 yılına kadar tarım sektörünün yönlendirilmesin en
büyük otorite Yüksek Tarım Konseyi iken, bu tarihten itibaren Konsey
52
yetkilerini Tarım ve Tarım Reformu Bakanlığı’na devretmiştir (Işıklı ve
Yercan, 2005).
Suriye tarım politikası son yıllarda önemli değişiklikler
göstermektedir. Bu değişiklikler özellikle üretim, pazarlama ve dış ticaret
gibi alanlarda özel sektörün teşvik edilerek, ekonominin liberalleşmesine
dayanmaktadır. Bu kapsamda son yıllarda az gelişmiş ve gelişmekte olan
ülkelerin ekonomilerinin dışa açılmasını sağlamak için uygulamaya
konulan reformlardan birisi de Suriye’de uygulamaya konulmuştur.
Uygulamaya konulan reform sürecinde tarım sektöründe belirlenen
başlıca hedefler şunlardır:
™ Kendine yeterliğin sağlanması ve tarımsal ihracatın artırılarak
dış ticaret dengesinin kurulması
™ Tarım sektörünün ekonomiyle bütünleşmesinin desteklenmesi
™ Tarım sektöründeki gelir dağılımın düzeltilmesi (Işıklı ve
Yercan, 2005).
Belirlenen bu hedefler kapsamında uygulamaya konulan
politikalardan birisi de zeytinyağının ihracatını ilgilendirmektedir.
Suriye’de tarım ürünlerinin ihracatından % 9 ile % 12.5 arasında değişen
vergiler alınmaktadır. Ancak, ihracatın arttırılarak dış ticaret açığının
kapatılması amacıyla meyve ve sebze yanında, zeytinyağına ihracatına
uygulanan vergiler de kaldırılmıştır (Işıklı ve Yercan, 2005).
Suriye özellikle 1990’lı yılların ortasından itibaren zeytinyağı
üretiminde önemli artışlar kaydetmiş ve 2001/2002 sezonundan bu yana
zeytinyağı üretiminde Türkiye’nin önüne geçerek AB ve Tunus’un
ardından üçüncü sıraya yükselmiştir.
53
Suriye’nin zeytinyağı sektörü şu şekilde karakterize edilebilir:
™ Arazi politikası sonucu zeytin ağacı sayısında meydana gelen
büyük artış,
™ Zeytinyağı üretimindeki hızlı artışa karşın, yavaş büyüyen bir iç
pazar ve oluşan üretim fazlası,
™ Kalitede istenilen, uluslararası standartların yakalanamaması,
™ İhracat konusunda bilgi, tecrübe ve yönetim eksikliği,
™ İhracat için gerekli bürokratik işlemlerin fazlalığı (FAO, 2003).
Suriye’de zeytinyağına yönelik uygulanan politikalarda, üretime
yönelik uygulamalar kaliteye yönelik uygulamalardan önce gelmektedir.
Bu bağlamda Suriye’de tarım dışı alanlar tarıma elverişli hale
getirilmekte ve bu alanların çok büyük bir kısmına zeytin ağacı
dikilmektedir. Bunun sonucunda Suriye’de zeytin ağacı sayısı 1988’de
38,6 milyon iken, 1997 yılına gelindiğinde 58,3 milyona çıkmıştır. Aynı
dönemde zeytinyağı üretimi ise % 76 artarak, 66 bin tondan 116 bin tona
çıkmıştır (Işıklı ve Yercan, 2005).
Suriye’de zeytinyağı tüketimine bakıldığında ise üretimdeki artışa
paralel bir talep artışının olmadığı dikkati çekmektedir. 1987 yılında
yaklaşık 59 bin ton olan tüketimin 1996 yılında % 28 artarak 75.5 bin ton
olduğu görülmektedir (Işıklı ve Yercan, 2005). Söz konusu bu durum
zeytinyağında üretim fazlası sorununu Suriye’nin önüne çıkarmaktadır.
Bu sorunun çözümünde ilk akla gelen yol ise üretimdeki bu fazlalığın
ihracata yönlendirilmesi olmaktadır. Ancak Suriye’nin henüz dış
pazarlarda yeterli tecrübeye sahip olmayışı ve kaliteli zeytinyağının elde
edilmesinde karşılaşılan sorunlar; ihracat yoluyla üretim fazlasının
eritilmesinin bugün için çıkış yolu olmadığını göstermektedir.
54
İhracatta karşılaşılan tüm olumsuzluklara karşın Suriye yavaşta olsa
bu sorunların çözümü için çeşitli çözüm arayışlarına girmektedir. Bu
kapsamda çıkarılan bir kanunla yabancı sermayeye yalnız veya ortaklaşa
yatırım yapma imkanı sağlanmış ve bu yatırımı yapan firmalara yatırım
yapılan bölgenin gelişmişliğine bağlı olarak 5 ile 7 yıllık vergi
muafiyetleri tanınmıştır. Ayrıca, ihracatı geliştirmek amacıyla ikili ticaret
anlaşmaları kapsamına zeytinyağını da ilave ettirmek için çalışmalar
sürdürülmektedir. Bunların dışında, Suriye’de zeytinyağı ihracatında
devlet tarafından herhangi bir destek bulunmamaktadır (Ege Zeytin ve
Zeytinyağı İhracatçıları Birliği, 2003).
Suriye açısından zeytinyağı ihracatında önemli olabilecek bir
diğer nokta ise AB ile varılan ortaklık anlaşmasıdır. Avrupa Birliği ile
Suriye arasında Ortaklık Anlaşması konusunda ilk resmi görüşmeler 21
Nisan 1998’de Brüksel’de başlamıştır. Suriye-AB Ortaklık
Görüşmelerinin on ikincisinin sonunda işbirliği konusunda Aralık
2003’de mutabakata varılmıştır. Bu anlaşma çerçevesin AB Tunus’a
zeytinyağı ihracatında tanımış olduğu tavizin benzerini Suriye’ye de
tanıyacağını taahhüt etmiştir. Anlaşmanın son tur görüşmelerinde,
Avrupa pazarlarına ihraç edilecek tarım ürünleri üzerindeki kotaların
kısmen yükseltilmesi kararı çerçevesinde, zeytinyağında uygulanması
düşünülen kotanın 6 bin tondan 10 bin tona çıkartılmasına karar
verilmiştir. Ancak söz konusu Ortaklık Anlaşmasının yürürlüğe
girebilmesi için anlaşmanın AB üyesi ülkelerin parlamentolarında
onaylanması
gerekmektedir
(http://www.igeme.org.tr/tur
/yerinde/suriye/suriye1.pdf ).
55
4.2.3. Fas’ta Zeytinyağına Yönelik Uygulanan Politikalar
Tarım, Fas ekonomisi için çok önemli sosyal ve ekonomik rolü olan
önde gelen sektörlerinden birisi konumunda bulunmaktadır. 1998’den
2002 yılına kadar olan dönemde tarımın GSYİH’ya katkısı % 14 ile % 17
arasında değişmiştir. Ülke genelindeki toplam çalışan nüfusun % 40’ı,
kırsal çalışan nüfusun ise % 80’i tarım sektöründe istihdam edilmektedir.
Bu durum tarım sektörünü sanayi sektöründen sonra en önemli ikinci
sektör konumuna getirmektedir (Abidar ve Azzouzi, 2005).
Fas tarım politikasının beş temel dayanağı bulunmaktadır. Bunlar;
üreticilerin gelirlerini arttırmak, ülkenin gıda güvenliğini sağlamak, tarım
sektörünün ulusal ekonomi ile uyumunu sağlamak, ülkenin doğal
kaynaklarını korumak, kırsal alanda yaşayan kadınları sosyo-ekonomik
açıdan geliştirmek olarak sayılabilir.
Fas’ta tarımsal destekleme politikalarının bütçeye fazla yük
getirmesinden dolayı, politika yapıcılar destekleme politikalarında yeni
düzenlemelere gitme ihtiyacı duymuşlardır. Bu kapsamda 1986 yılında
hazineye bağlı olarak Tarımsal Kalkınma Fonu adı altında bir
yapılanmaya gidilmiştir. Tarımsal desteklemeler ile ilgili tün faaliyetler
bu fon aracılığıyla yürütülmektedir. Yeniden yapılanmayla birlikte girdi
ve fiyat desteklerinin yerini yatırımların teşviki yönündeki destekler
almıştır. Bu teşviklerden en önemlisini 1994 yılında alınan tarıma yönelik
yatırımların vergiden muaf tutulması kararı oluşturmaktadır. Başlangıçta
2000 yılına kadar geçerli olan bu uygulama daha sonra 2020 yılına kadar
uzatılmıştır. Ayrıca, Tarımsal Kalkınma Fonu aracılığıyla yatırımlara
kredi imkanı da tanınmaktadır (Abidar ve Laytimi, 2005).
56
Meyve ve sebze sektörü hem işgücü, hem de dış ticaret dengesinin
sağlanmasında Fas tarım ekonomisinde önemli bir yer tutmaktadır.
Yaklaşık 240.000 ha sebze ve 460.000 ha meyve olmak üzere, toplam
700.000 ha alanda meyve sebze tarımı yapılmaktadır. 460.000 ha’lık
meyve alanlarına zeytinlikler dahil değildir. Fas’ta yaklaşık 560.000
ha’lık alanda zeytin tarımı yapılmaktadır. Zeytin Fas’ta yetiştiriciliği
yapılan en önemli meyve konumundadır. Ekilebilir toprakların % 88’i
yağış almaktadır. Bu toprakların % 65’inde hububat tarımı yapılırken,
onu % 21’lik bir oranla zeytinlikler izlemektedir. Yine sulama yapılan
arazinin de % 32’sini hububat, % 15’ini zeytinlikler oluşturmaktadır
(Azzouzi ve Abidar, 2005).
Fas’ta zeytin üretiminde çeşitli sorunlarla karşılaşılmaktadır.
Üretimde geleneksel ve etkinliği zayıf olan sulama yöntemleri
kullanılmakta, üreticiler daha verimli bir üretim ve daha etkin bir
pazarlama amacıyla bir araya gelememektedirler (Azzouzi ve Abidar,
2005).
Fas’ta yıllık ortalama 50.000 ton dolayında zeytinyağı üretimi
yapılmaktadır. Ancak zeytin üretiminde karşılaşılan problemler yağ
üretimine de yansımakta ve Uluslararası Zeytinyağı Konseyi’nce
belirlenen standartların uzağında kalınmaktadır. Bunun yanında,
zeytinyağı üretim teknolojisinin gelişmemiş olması ve pazarlama
kanallarının etkin olmaması da sorunların başında gelmektedir. Tüm bu
sorunlara karşın, zeytinyağı ihracatı işlenmiş meyve sebze ihracatı
içerisinde önemli bir paya (% 52) sahiptir.
Fas ihracatının % 75’ini AB ülkelerine yapmaktadır. AB ülkeleri
içinde ise Fransa en önemli ticaret ortağı konumunda bulunmaktadır.
Fransa’yı ise İspanya ve İngiltere takip etmektedir.
57
AB ile Fas arasında 1996 yılında imzalanan Akdeniz Ortaklık
Anlaşması, 1 Mart 2000 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir. Anlaşma
çerçevesinde AB ile Fas arasında 12 yıllık bir süreç içerisinde serbest
ticaret bölgesi oluşturulması planlanmaktadır.
Ayrıca ABD ve Fas arasında 2004 yılında Serbest Ticaret
Anlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşma ile ikili ticarete konu olan malların
% 95’ine uygulanan gümrük vergilerinin kaldırılması kararı alınmıştır.
Söz konusu anlaşma sayesinde Fas’ın ABD’ye olan tekstil ve gıda
ürünleri ihracatının artması beklenmektedir. Ayrıca bu kapsamda,
ABD’ye gümrüksüz mal satmak isteyen yabancı sermayeli firmaların da
Fas’a yatırım yapmaları beklenmektedir (DEİK, 2005).
AB, zeytinyağı ihracatında Fas’a 1997 yılında yapılan bir
düzenlemeyle çeşitli gümrük vergisi indirimleri yapmıştır. 1997 yılında
yapılan düzenleme ile rafine edilmemiş zeytinyağlarında her yüz
kilogramda 0.7245 ECU gümrük vergisi indirimi yapılırken, rafine
edilmiş zeytinyağları için öngörülen indirim yüz kilogram başına 4.661
ECU olmuştur (EUROPEAN COMMISSION, 1997).
2000 yılında yürürlüğe giren Serbest Ticaret Anlaşması’na göre
ise, Fas’a AB zeytinyağı pazarına girişte çeşitli ayrıcalıklar
tanınmaktadır. Bu kapsamda Fas, 3710 ton zeytinyağını sıfır gümrükle
AB’ne ihraç edebilmektedir (Ramos, 2005) . Bu miktar Fas’ın kısıtlı
zeytinyağı ihracatı göz önünde tutulduğunda oldukça önemli
gözükmektedir.
Fas’ta zeytinyağı üretiminde görülen verimlilik ve kalite
problemleri dolayısıyla zeytinyağı dış ticareti mevcut potansiyelin
58
gerisinde kalmaktadır. Ancak ilerleyen yıllarda bu problemlere çözüm
bulunması durumunda, yabancı yatırımlar konusunda da son derece cazip
imkanlara sahip olan Fas’ta AB ve ABD ile yapılan serbest ticaret
anlaşmalarının da etkisiyle zeytinyağı ihracatının gelişme göstermesi
beklenebilir.
59
5. TÜRKİYE’DE ZEYTİNYAĞI SEKTÖRÜNÜN ANALİZİ
5.1. Türkiye’de Zeytinyağı Üretimi ve Tüketimi
5.1.1. Zeytinyağı Üretiminde Meydana Gelen Değişimler
Dünya genelinde 8.5 milyon hektar alanı kaplayan yaklaşık 900
milyon zeytin ağacı bulunmaktadır. Bunların % 95-98’i zeytin ağacının
iklim özelliklerini en iyi karşılayan Akdeniz havzasındadır. Zeytin ağacı
kurak ve fakir toprak şartlarında yaşamını sürdürebilmekte, kuvvetli kök
yapısı ve dayanıklı gövdesiyle iklim koşullarına ayak uydurabilmektedir.
Ancak, meyve ve yağ veriminin iyi olabilmesi için gübreleme, budama
hastalık ve zararlılarla mücadele gibi yoğun kültürel bakımı
gerektirmektedir.
Türkiye’de oldukça fazla sayıda zeytin ağacı bulunmaktadır.
Ancak, ağaçların büyük bir çoğunluğunun eğimli arazilerde ve dağınık
parsellerde bulunması gerekli kültürel bakım işlemlerini aksatmaktadır.
Bu durum zeytin ve zeytinyağı üretiminde hem istenilen verim ve
kalitenin yakalanamamasına, hem de üretimin yıllar itibariyle düzensiz
bir seyir izlemesine neden olmaktadır.
Türkiye’nin yıllar itibariyle ağaç sayısında, sofralık ve yağlık zeytin
üretiminde meydana gelen değişimlerin izlenebilmesi için Tablo 10
oluşturulmuştur:
60
Tablo 10: Türkiye’nin Zeytin Ağacı Sayısı, Zeytin, Sofralık ve Yağlık
Zeytin Üretimi
Yıllar
1990-91
1991-92
1992-93
1993-94
1994-95
1995-96
1996-97
1997-98
1998-99
1999-00
2000-01
2001-02
2002-03
2003-04
Meyve
Meyve
Veren
Vermeyen
Ağaç
Ağaç
Sayısı (000 Sayısı (000
adet)
adet)
79.600
5.960
81.520
6.185
81.260
5.828
81.703
5.460
82.192
5.955
81.437
6.144
83.200
6.540
85.700
10.000
85.850
7.600
87.130
8.370
89.200
8.570
90.000
9.000
91.700
9.900
92.000
10.000
Zeytin
Dane
Üretimi
(ton)
1.100.000
640.000
750.000
550.000
1.400.000
515.000
1.800.000
510.000
1.650.000
600.000
1.800.000
600.000
1.800.000
850.000
Sofralığa
Ayrılan
Dane
(ton)
337.000
181.000
231.000
200.000
350.000
206.000
435.000
200.000
430.000
240.000
490.000
235.000
450.000
350.000
Yağlığa
Ayrılan
Dane
(ton)
763.000
459.000
519.000
350.000
1.050.000
309.000
1.365.000
310.000
1.220.000
360.000
1.310.000
365.000
1.350.000
500.000
Z.Yağı
Üretimi
(ton)
80.000
60.000
56.000
48.000
160.000
40.000
200.000
40.000
170.000
70.000
190.000
65.000
140.000
79.000
Kaynak: 1)www.die.gov.tr
2)www.internationaloliveoil.org
3) Tunalıoğlu ve Karahocagil, 2005
1990-1991 sezonundan 2003-2004 sezonuna gelindiğinde
Türkiye’nin meyve veren zeytin ağacı varlığı % 15.8 artarak 79.4
milyondan 92 milyona, meyve vermeyen ağaç sayısı ise % 60 artarak 6.2
milyondan 10 milyona çıkmıştır (Tablo 10).
Türkiye’deki zeytin üretiminin oran olarak sofralığa ve yağlığa
ayrılan miktarının daha iyi anlaşılabilmesi için Tablo 11 oluşturulmuştur.
61
Tablo 11: Sofralık ve Yağlığa Ayrılan Zeytin Oranları (%)
Yıllar
1990-91
1991-92
1992-93
1993-94
1994-95
1995-96
1996-97
1997-98
1998-99
1999-00
2000-01
2001-02
2002-03
2003-04
2004-05
Ortalama
Zeytin
Sofralığa
Dane
Ayrılan
Üretimi(%) Dane (%)
100
100
100
100
100
100
100
100
100
100
100
100
100
100
100
100
30.6
28.3
30.8
36.4
25.0
40.0
24.2
39.2
26.1
40.0
27.2
39.2
25.0
41.2
26.3
32.0
Yağlığa
Ayrılan
Dane
(%)
69.4
71.7
69.2
63.6
75.0
60.0
75.8
60.8
73.9
60.0
72.8
60.8
75.0
58.8
73.7
68.0
Kaynak: 1)www.die.gov.tr
2) Tunalıoğlu ve Karahocagil, 2005
Son on beş yıllık süreç göz önüne alındığında Türkiye’de zeytin
üretiminin ortalama olarak % 32’sinin sofralığa, % 68’inin ise yağlığa
ayrıldığı görülmektedir (Tablo 11).
Zeytin üretiminde dikkati çeken bir başka nokta ise yıllar içerisinde
üretimde meydana gelen dalgalanmadır. Bu dalgalanma periyodisiteden,
yani zeytin ağacının bir yıl çok, bir yıl az ürün vermesinden
kaynaklanmaktadır. Üretimdeki bu düzensizlik sulama, gübreleme,
budama ve doğru hasat yöntemleri gibi önlemlerle azaltılabilmektedir.
62
Zeytinde meydana gelen periyodisitenin zeytinyağı üretimine olan
etkisini anlayabilmek için ise Grafik 11 hazırlanmıştır.
Grafik 11: Türkiye’de Yağlığa Ayrıla Zeytin ve Zeytinyağı
Üretiminde Meydana Gelen Değişim (Ton)
1600000
1400000
1200000
1000000
800000
600000
400000
19
90
-9
19 1
91
-9
19 2
92
-9
19 3
93
-9
19 4
94
-9
19 5
95
-9
19 6
96
-9
19 7
97
-9
19 8
98
-9
19 9
99
-0
20 0
00
-0
20 1
01
-0
20 2
02
-0
20 3
03
-0
4
200000
0
Yağlığa Ayrılan Dane (ton)
Z.Yağı Üretimi (ton)
Kaynak:www.internationaloliveoil.org
Grafik 11’den zeytinyağı üretiminin seyrinin zeytin üretimi ile
paralellik gösterdiği ve zeytin üretiminin az olduğu yıllarda zeytinyağı
üretiminde de düşüşlerin yaşandığı görülmektedir.
Zeytin üretiminin ve buna bağlı olarak zeytinyağı üretiminin yıllar
arasında düzensiz bir seyir izlemesi, depolama olanaklarının yetersizliği
ve belirli bir stok politikasının olmayışı gibi sorunlarla birleştiğinde,
özellikle dış pazarlarda sorunları da birlikte getirmekte ve yapılacak olan
tutundurma faaliyetlerine olumsuz etki yapmaktadır.
Yeterli
ve
istenilen
kalitede
zeytinyağı
üretiminin
gerçekleştirilebilmesi için yeterli ve kaliteli hammadde gereksiniminin
63
karşılanması
gerekmektedir.
Örneğin
periyodisitenin
başlıca
sebeplerinden birisi olarak gösterilen sırıkla hasat yöntemi hem üretimde
düşüşlere, hem de kalite kayıplarına neden olmaktadır. Bu bakımdan var
ve yok yılları arasında üretim düzeyinde meydana gelen büyük farkların
ortadan kaldırılması için zeytincilikte uygulanacak kültürel önlemler ve
hasat yöntemleri büyük önem taşımaktadır. Özellikle yağışların yeterli
olmadığı durumlarda sulama yapılması, toprağın yapısı da göz önünde
bulundurularak gerekli gübrelerin verilmesi, hastalık ve zararlılarla etkin
mücadele de zeytinde dolayısıyla zeytinyağında hem verimi hem de
kaliteyi arttıracak önlemler arasında sayılabilir.
Zeytinyağının kalitesinde belirleyici rol oynayan faktörlerden birisi
de sıkım için fabrikaya gelen zeytinlerin bekletilmeden işleme
alınmalarıdır. Ayrıca, üretim sonrası depolama koşulları da yağın kaliteli
bir şekilde korunmasında büyük önem taşımaktadır. Natürel
zeytinyağının üretimden sonra ışık ve hava almayacak ve 18 ºC dan fazla
sıcaklık görmeyecek şekilde depolanması gerekmektedir (Şenol, 2000).
Türkiye’de zeytinyağı üretimi başlıca üç grup tarafından
yapılmaktadır. Bunlar, kendi olanaklarıyla zeytinlerini yağhanelerde
sıktırarak bölgesel pazarlarda satan üreticiler, birlik üyesi olan veya
olmayan üreticilerden hem zeytin, hem de zeytinyağı alarak işleyen
Tariş, Marmarabirlik, Güneydoğu Birlik gibi üretici birlikleri ve özel
girişimciler veya firmalardır (Dölekoğlu 2000).
64
5.1.2. Türkiye’de Faaliyet Gösteren Zeytin Sıkma Tesislerinin
Durumu
Zeytinyağı üretiminde faaliyet gösteren tesisler üretim biçimlerine
göre klasik sistem ve kontinü sistem olmak üzere iki ana gruba
ayrılmaktadır. Kontinü sistem, klasik sistemlere göre daha modern bir
üretim biçimini ifade etmektedir. Klasik sistem üretim yöntemi de kendi
arasında kuru ve sulu sistem olmak üzere yine ikiye ayrılmaktadır.
Klasik sistemde zeytinler 1.5-2.0 ton ağırlığındaki döner taşlarda,
homojen bir hamur elde edilinceye kadar ezilmektedir. Daha sonra bu
hamurlar kuru veya sulu sistemlerde farklı işlemlerden geçerek
zeytinyağı elde edilmektedir (Olgun, 1992).
Kontinü sistemlerde ise, değirmenler yüksek hızda dönerek
zeytinleri sabit metal kafese çarptırıp kıran ve ince hamur haline
dönüştüren metal kısımlardan oluşmaktadır. Bu sistemde hamur çeşitli
aşamalardan geçerek yağı ayrıştırılmakta ve zeytinyağı elde edilmektedir
(Olgun, 1992).
Türkiye’de zeytinyağı üretimi yapan işletmelere bakıldığında,
özellikle son yıllarda sektöre yönelik yatırımların artış gösterdiği, buna
bağlı olarak işleme kapasitelerinde artış kaydedildiği ve birçok işletmenin
modernize edilerek kontinu sistem üretime geçtiği gözlenmektedir.
Buna karşın yine de yağhanelerin hali hazırda yaklaşık % 50’sinde
hidrolik presler bulunmakta ve bu da zeytinyağı kalitesine olumsuz etki
yapmaktadır. Ayrıca, bu sistem ile elde edilen zeytinyağından arta kalan
karasu ve pirinada fazla oranda yağ kalmasından dolayı miktar kayıpları
da meydana gelmektedir (Göksu,2003).
65
Türkiye’de zeytinyağı üretiminde faaliyet gösteren fabrika sayısı,
kurulu kapasite ve kapasite kullanım oranları ile mevcut klasik ve
modern sisteme ilişkin rakamsal bilgiler Tablo 12’de verilmiştir.
Tablo 12: Türkiye Zeytinyağı Fabrika Sayısı ve Kapasite Kullanım
Oranı
Yıl
1992/93
1993/94
1994/95
1995/96
1996/97
1997/98
1998/99
1999/00
2000/01
2001/02
2002/03
Ort.
Klasik
Kapasite
Modern
Sistemler
Fabrika
Kurulu
Kullanım
Sistem
Üretim
(Pres Sayısı)
Sayısı
Kapasite
Oranı
Kontinü
(1000 ton)
(Adet)
(1000 Ton)
(%)
Hidrolik Süper (Santrifüj)
Pres
Pres
(Sulu) (Kuru)
56
204,7
24,8
900
200
150
935
48
225,6
20,7
875
180
175
920
160
231,6
65,8
825
155
220
900
45
243,0
17,9
820
150
240
925
200
251,3
68,3
675
130
375
940
40
292,8
13,3
650
120
400
945
170
300,0
56,0
600
110
425
950
70
303,6
23,0
590
105
430
950
201
304,0
63,3
585
105
460
960
65
317,6
19,6
583
103
490
980
175
331,5
51,0
580
102
515
1005
116
279,2
41,8
Kaynak: Tunalıoğlu, R., Karahocagil, P., (2005);"Zeytinyağı, Sofralık Zeytin ve
Prina Yağı Durum ve Tahmin: 2004/2005, Ankara.
1992/93-2002/03 sezonları arasındaki dönem incelendiğinde
zeytinyağı üretimi yapan işletmelerin kurulu kapasitelerinin 204.7 bin
tondan 331.5 bin tona yükseldiği görülmektedir. Bu yaklaşık olarak %
62’lik bir artışı ifade etmektedir (Tablo 12).
Kurulu kapasitenin kullanımına bakıldığında ise, söz konusu zaman
dilimi içerisinde kapasitenin ortalama olarak ancak % 41.8’inin
66
kullanılabildiği gözlenmektedir. Kapasite kullanım oranında dikkati
çeken bir başka nokta ise, var ve yok yıllarının kapasite kullanımına
önemli ölçüde etki ettiğidir. Var yıllarında kapasite kullanım oranı
ortalama % 54.8 iken, yok yıllarında bu oran % 18.9’a kadar düşmektedir
(Tablo 12). Ancak burada gözden kaçırılmaması gereken konu, söz
konusu kapasite kullanım oranlarının hem klasik, hem de modern sistem
fabrikaları kapsıyor olmasıdır. Günümüzde klasik sistem yerini hızla
kontinü sisteme bırakmaktadır. Yani, kapasite kullanım oranlarının düşük
çıkmasında artık kullanılmayan klasik sistem fabrikalarının da etkisi
bulunmaktadır.
1992/93-2002/03 arasındaki dönemde fabrikaların zeytinyağı
üretiminde kullandıkları yöntem incelendiğinde, klasik sistemin yerini
hızla modern sisteme bıraktığı görülmektedir. Bu dönemde hidrolik pres
sayısı % 35 azalarak 900’den 580’e, süper pres sayısı yaklaşık olarak %
50 azalarak 200’den 102’ye gerilerken, kontinü sistem sayısı ise % 243
artarak 150’den 515’e çıkmıştır (Tablo 12).
Zeytinyağı üretimi yapan fabrikaların sayısı incelendiğinde 1992/93
döneminde 935 adet firma varken bu sayı 2002/03 döneminde % 7 artış
göstererek 1005 adete çıkmıştır (Tablo 12). Bu artış kurulu kapasitede ve
kontinü sistem sayısında meydana gelen artışa göre çok düşük
kalmaktadır. Buradan da yıllar içerisinde kurulu kapasite ve modern
sisteme geçişte meydana gelen artışın, zeytinyağı üretimi yapan fabrika
sayısındaki artıştan ziyade, mevcut fabrikaların kapasitelerini
arttırmalarından ve modernizasyona gitmelerinden kaynaklandığı sonucu
çıkarılabilmektedir. Modernizasyona gidemeyen zeytinyağı fabrikaları
ise genelde faaliyetlerine son vermektedirler.
67
Zeytinyağı üretimi yapan fabrikaların karşı karşıya kaldıkları
problemlerin en önemlilerinden birisi zeytin sıkımı sonrası ortaya çıkan
kara suyun arıtılması sorunudur. Bu sorun son derece güç ve maliyeti
yüksek bir işlem olarak işletmelerin karşısına çıkmaktadır.
Özellikle üretim aşamasında yağın okside olmasının engellenmesi
için mevcut kontinü tesislerde iki fazlı çalışmaya geçilmesi, bunun için
de işletmelere ikinci ekstraksiyon tesisi ilave edilmesi gerekmektedir.
Bu dönüşüm sonucu fabrikalarda normal kontinü işleme sonucu elde
edilen ve % 5-6 oranında yağ içeren pirina, ikinci bir işleme tabi
tutulmakta ve pirinada kalan yağın önemli bir kısmı alınmaktadır (Tan,
2000).
Zeytinyağının sağlıklı ve kalite kaybına neden olmayacak şekilde
depolanması da işletmelerin karşılaştıkları sorunlar arasında yer
almaktadır. Birçok işletmede yağlar depolamaya uygun olmayan sac ve
galvanize tanklarda saklanırken, bazı büyük işletmelerde ve
kooperatiflerde depolama için paslanmaz çelik tanklar kullanılmaktadır
(Göksu,2003).
Buraya kadar anlatılanlardan Türkiye’de zeytinyağı üreten
işletmelerin modern üretim koşullarına yavaş yavaş ayak uydurmaya
başladıkları ve klasik sistemden kontinü sistem üretime geçtikleri, ancak
bunun halen ülkenin sahip olduğu potansiyelle eş değer düzeyde
olmadığı sonucu çıkarılabilmektedir. Ayrıcai işletmelerin halen çevrenin
korunması ve sürdürülebilir üretimin sağlanması açısından eksiklikleri
bulunmaktadır. Bunun yanında büyük işletmelerin ve büyük
kooperatiflere ait işletmelerin dışındaki işletmelerin zeytinyağının
depolanması aşamasında çeşitli sorunlarla karşılaştıkları ve zeytinyağı
68
kalitesini olumsuz yönde etkileyen şartlarda depolama yaptıkları
görülmektedir.
5.1.3. Zeytinyağı Tüketiminde Meydana Gelen Değişimler
Her ne kadar büyük bir çelişki gibi görünse de dünya da
milyonlarca insan açlık çekerken, milyonlarca insan da daha sağlıklı
beslenebilmek için çaba harcamaktadır. İşte bu çabanın sonuçlarından
birisi olarak da dünyada zeytinyağının tüketimi her geçen gün artış
göstermektedir. Bu artışı çalışmanın dördüncü bölümünde dünyada
zeytinyağı tüketiminde meydana gelen değişimler kısmında ortaya
koymaya çalışmıştık. Burada şu soru akla gelmektedir: “Acaba
Türkiye’deki zeytinyağı tüketimi de dünyadaki bu artışa paralel olarak
yükseliyor mu?” İşte bu soruya cevap oluşturabilmesi amacıyla Tablo 13
hazırlanmıştır.
69
Tablo 13: Türkiye'nin Toplam ve Kişi Başına Zeytinyağı Tüketimi
Yıllar
Toplam
Üretim
(ton)
1990/91
1991/92
1992/93
1993/94
1994/95
DÖRT YILLIK ORT.
1995/96
1996/97
1997/98
1998/99
1999/00
DÖRT YILLIK ORT.
2000/01
2001/02
2002/03
2003/04
DÖRT YILLIK ORT.
80 000
60 000
56 000
48 000
160 000
81 000
40 000
200 000
40 000
170 000
70 000
104 000
175 000
65 000
140 000
79 000
114 750
Toplam
Tüketim
(ton)
55 000
50 000
50 000
54 000
55 000
53 000
63 000
75 000
85 000
85 000
60 000
74 000
72 500
55 000
60 000
50 000
60 000
Kişi
Başına
Tüketim
(kg/yıl)
1,0
0,9
0,8
0,9
0,9
0,9
1,0
1,2
1,3
1,3
0,9
1,1
1,1
0,8
0,9
0,7
0,9
Kaynak: 1) www.internationaloliveoil.org
2) www.fao.org
Türkiye’nin toplam ve kişi başına zeytinyağı tüketimleri toplam
zeytinyağı üretimiyle birlikte ele alınıp beşer yıllık ortalamalar
bakımından incelendiğinde, 1990-91 ile 1994-95 sezonunda ortalama 81
bin ton zeytinyağı üretimine karşılık 53 bin ton tüketimin olduğu, bundan
sonraki beş yıllık süreçte üretimin yaklaşık %28 artarak ortalama 104 bin
tona çıktığı, tüketimin de zeytinyağı arzındaki artışa paralel olarak % 39
artış göstererek 74 bin ton olduğu görülmektedir. 2000-01 sezonundan
2004-05 sezonuna kadar geçen süreçte ise dikkati çeken konu, zeytinyağı
üretiminin yine artış göstererek ortalama 104 bin tondan 121 tona
çıkmasına karşın, tüketimin daha önceki beş yıllık ortalamaya göre
yaklaşık % 20 azalarak 60 bin tona düşmesidir (Tablo 13).
70
Ele alınan 15 yıllık süreçte kişi başına zeytinyağı tüketimi
incelendiğinde çok büyük bir değişikliğin meydana gelmediği, yaklaşık
kişi başına zeytinyağı tüketiminin 1 kg olduğu söylenebilir. Kişi başına
zeytinyağı tüketiminin en yüksek düzeye ulaştığı sezonlar 1997/98 ve
1998/99 sezonları olmuştur. Bu iki sezonda kişi başına zeytinyağı
tüketimi 1.3 litre olarak gerçekleşmiştir. Bu yıllarda tüketimin az da olsa
artmasında, 1996/97 ve 1998/99 sezonlarındaki yüksek zeytinyağı arzının
etkili olduğu söylenebilir. Bu küçük artışa sebep olarak, bu dönemde
zeytinyağı arzında meydana gelen artışa paralel olarak zeytinyağı
fiyatlarının düşmüş olması ihtimali de gösterilebilir.
Türkiye’de zeytinyağı tüketiminin düşük kalmasının başlıca
sebeplerinden birisi olarak üretimde verimi arttırıcı ve buna paralel
olarak maliyetleri ve zeytinyağı fiyatlarını düşürücü yöntemlerin
uygulamaya geçirilememesi gösterilmektedir. Ayrıca, zeytinyağının
sağlık açısından faydalarının tüketici tarafından tam olarak anlaşılmaması
ve gelir dağılımı dengesizliğine bağlı olarak tüketicilerin çoğunluğunun
gelir seviyelerinin ve alım güçlerinin düşük olması da, tüketicilerin
margarin ve diğer sıvı yağlara kaymasına neden olmaktadır.
Ancak burada belirtilmesi gereken önemli konulardan birisi de,
zeytinyağı üretimi, tüketimi ve ihracatına ait veriler dikkate alındığında,
tüketimin kişi başına bir kilogram artırılması durumunda dahi
Türkiye’nin bir üretim açığıyla karşı karşıya kalabileceği gerçeğidir.
Buradan da Türkiye’de kişi başına zeytinyağı tüketiminin çok düşük
olduğu, ancak tüketime dair politikaların üretim politikasıyla da çok sıkı
bir ilişki içinde olduğu ve tüketimin arttırılmasının, aynı zamanda
üretimin de arttırılmasından geçtiği sonucu çıkarılabilmektedir. Zira bu
gerçekleşmediği takdirde, Türkiye önemli bir ihracat kaleminden yoksun
kalabileceği gibi, üretimin tüketimi karşılayamaması halinde ithalat
71
yapmak zorunda kalacak ve bunun sonucunda da döviz kaybına
uğrayacaktır.
5.1.4. Zeytinyağının Pazarlaması
Zeytinyağı pazarlaması, birbirinden farklı yapıdaki zeytin
işletmelerinin ürettikleri zeytinlerin, bir takım işlemlerden geçtikten
sonra zeytinyağı haline getirilip, yurt içi ve yurt dışında farklı bölgelere
dağılmış olan çok sayıdaki tüketicilere istenilen yer ve zamanda belli bir
fiyattan ulaştırılmasını içeren, hizmet ve faaliyetlerin tümü olarak ifade
edilebilir (Olgun, 1988). Bu anlamda zeytinyağı pazarlaması, zeytin
üretiminden başlayarak zeytinlerin toplanması, işlenerek yağ haline
getirilmesi ve pazar merkezlerine dağıtımını içine alan pazarlamanın ana
hizmetlerinin dışında, dereceleme, ambalajlama, depolama, taşıma,
fiyatlandırma gibi pazarlamanın yardımcı hizmetlerini de yapan çeşitli
aracıları da kapsayan geniş bir faaliyet alanıdır.
Zeytin ve zeytinyağı üretimi ile ilgili bilgiler ve bu alanda
karşılaşılan sorunlar daha önceki bölümlerde verildiği için bu bölümde
tekrarlanmasına gerek görülmemiştir. Zeytinyağının fiyatlanmasına dair
bilgiler ise bundan sonraki bölümlerde ele alınacak olan politikalar
kısmında işlenmeye çalışılacaktır. Bundan dolayı çalışmanın bu
bölümünde zeytinyağının üreticiden tüketiciye ulaşıncaya kadar geçtiği
aşamaları gösteren pazarlama kanalının verilmesi yeterli görülmüştür.
Diğer tüm tarımsal ürünlerde olduğu gibi, zeytinyağında da
pazarlama kanallarının etkinliği özellikle Türkiye gibi küçük işletmelerin
çoğunlukta olduğu ülkelerde üreticilerin ürünlerini en iyi şekilde
değerlendirebilmeleri bakımından büyük önem taşımaktadır. Şekil 1’de
Türkiye’de yağlık zeytinin üreticiden elinden çıktıktan sonra hangi
72
aşamalardan geçerek zeytinyağı olarak tüketiciye sunulduğu gösterilmeye
çalışılmıştır.
73
Şekil 1: Zeytinyağı Pazarlama Kanalı
ZEYTİN ÜRETİCİSİ
Küçük Toplayıcı
Tesisi
T.S.K.B
Küçük Satış Yerleri
Büyük Toplayıcı
Rafineri Tesisi
Zeytin Sıkma
Borsa
Hipermarket
TÜKETİCİ
DIŞ SATIM
73
74
Türkiye’de zeytinyağının pazarlama kanalı incelendiğinde,
zeytinyağının ana hammaddesi olan zeytin üreticisinin elindeki yağlık
zeytini çeşitli şekillerde değerlendirdiği görülmektedir. Bunlardan birisi,
üreticinin zeytinini küçük toplayıcılar aracılığıyla değerlendirmesidir.
Üreticiden yağlık zeytini alan küçük toplayıcı, bunu ya zeytin sıkma
tesislerine, ya da büyük toplayıcılara veya bakkal gibi küçük satış
birimlerine satmaktadır.
Üretici tarafından yağlık zeytinin büyük bir kısmı ise büyük
toplayıcılar tarafından değerlendirilmektedir. Burada da yine büyük
toplayıcılar üreticiden veya küçük toplayıcıdan aldıkları zeytini,
zeytinyağı fabrikalarına veya borsaya satmaktadırlar. Bu aracı grubun
başlıca özelliği de ürünü depolayıp yüksek fiyat buldukları zaman ürünü
ellerinden çıkartarak, fiyat hareketlerinden kazanç sağlamalarıdır.
Büyük toplayıcıların ardından zeytin üreticisinin en büyük alıcısı
Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri (T.S.K.B)’dir. Tariş, Marmara
Birlik, Güneydoğu Birlik zeytin üreticilerinin
başlıca kooperatif
örgütlenmeleridir. Bunların içerisinde Tariş özellikle zeytinyağı
konusunda Ege Bölgesinde faaliyet gösteren en önemli üretici örgütü
olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak buna karşın, zeytinyağı
üreticilerinin Türkiye’de etkin bir şekilde örgütlendiklerini söylemek
mümkün değildir. Zira Ege bölgesinde örgütlü olan Tariş’in 2002/2003
sezonundan Ege bölgesi rekoltesi içinde payı ancak % 17,4 olabilmiştir
(Özçelik ve Şahin, 2003). Üreticiler zeytinlerini Zeytinyağı Tarım Satış
Kooperatifine vermekte, burada sıkılan zeytinler ambalajlanmak üzere
Zeytinyağı Birliği’ne gönderilmekte ve buradan da ya perakendeciler
yoluyla ya da doğrudan tüketiciye ulaştırılmaktadır. Ayrıca, zeytinyağı
birliğinin uygun fiyat oluşması durumunda ürünü borsalarda da
pazarladığı görülmektedir (Şekil 1).
75
Üreticiler azda olsa ürünlerini doğrudan sıkma tesislerine götürerek
de değerlendirebilmektedirler. Üreticiler burada elde edilen zeytinyağının
bir kısmını alarak öz tüketime ayırmaktadırlar. Sıkma tesisleri
zeytinyağını rafineri tesislerine, borsaya veya perakendeciler aracılığıyla
tüketicilere yönlendirebilmektedir. Aynı şekilde, borsadan veya sıkma
tesislerinden zeytinyağını alan rafineri tesisleri de perakendeciler
vasıtasıyla tüketiciye ulaşmaktadır.
Zeytinyağının ihracata yönlendirilmesinin ise, zeytinyağı birlikleri,
büyük toplayıcılar veya rafineri tesisleri aracılığıyla olduğu
görülmektedir (Şekil 1).
Zeytinyağının pazarlamasındaki sorun kanaldaki aracıların
sayısının fazlalığının yanında, zeytin ve zeytinyağı maliyetlerinin yüksek
olmasından dolayı perakende fiyatların da yüksek oluşmasından
kaynaklanmaktadır. Oluşan yüksek fiyatlar ve diğer sıvı yağların
fiyatının daha düşük olması, özellikle yurt içi zeytinyağı tüketimini
olumsuz etkilemektedir.
5.1.5. Zeytinyağı Üretimine Yönelik Uygulanan Politikalar
Türkiye’de zeytinyağı üretimine yönelik geçmişten günümüze
uygulanan politikalara bakıldığında değişken bir yapıya sahip olduğu
görülmektedir. Özellikle AB gibi gelişmiş ülkelerin uyguladıkları
amaçları ve araçları gerçekçi kriterlere göre belirlenmiş olan politikalar
yerine, Türkiye’de daha çok günübirlik politikaların hakim olduğu
gözlenmektedir. Bu çerçevede Türkiye’de zeytinyağı üretimine yönelik
uygulanan politikalar incelendiğinde, bunları destekleme alımları, prim
ödemeleri, doğrudan ödemeler ve girdi sübvansiyonları olmak üzere dört
bölümde ele almak mümkündür.
76
Zeytinyağı Destekleme Alımları
Türkiye’de zeytinyağına yönelik ilk politika uygulamaları 1966
yılında destekleme alımları ile başlamıştır. Destekleme alımlarındaki
amaç, üreticiler aleyhinde ortaya çıkabilecek olası fiyat dalgalanmalarını
önlemek ve zeytinyağının hem iç pazarda, hem de dış pazarda değer
fiyatla satışını sağlamak olarak belirlenmiştir. Bu amaç doğrultusunda
4.10.1966 tarih ve 6/7148sayılı kararname ile İzmir Zeytin ve Zeytinyağı
Tarım Satış Kooperatifleri zeytinyağı destekleme alımları için
görevlendirilmişlerdir (Artukoğlu, 2001).
1966 yılında başlayan zeytinyağı destekleme alımları 1973/1974 ve
1979/1980 dönemleri dışında 1987/1988 dönemine kadar aralıksız devam
etmiştir. 1987- 1990 yılları arasındaki dönemde zeytinyağı, destekleme
alımları kapsamındaki ürünler arasından çıkarılmış, 1991 yılında ise
tekrar dahil edilmiştir. 5 Nisan 1994 Ekonomik İstikrar Paketi
çerçevesinde alınan karar ile bir kez daha destekleme kapsamından
çıkarılan zeytinyağında, görüleceği üzere destekleme alımları ekonomik
ve sosyal gerçeklere dayalı bir politika olmaktan ziyade, daha çok siyasi
ve popülist politikalar biçiminde şekillenmiştir.
Devlet tarafından destekleme alımının yapılmadığı söz konusu
dönemlerde alımlar Birliklerin barem fiyatı uygulaması ile
sürdürülmüştür. Bu kapsamda birlikler zeytinyağının çeşitli kalitelerini
hangi fiyatlarla alacaklarını belirleyerek, kampanya dönemi başında
fiyatlarını ortaklarına avans fiyat olarak açıklamışlardır.
1995/96 ile 2004/05 sezonları arasındaki dönemde birlikler
tarafından açıklanan barem fiyatları şöyledir:
77
Tablo 14: Zeytinyağı Alım Fiyatları (TL/kg) (Baz Ham 5 asit))
Alım Fiyatı Reel Fiyat
Sezon
(TL/kg)
Endeksi
200.000
100
1995/96
280.000
79
1996/97
290.000
45
1997/98
500.000
44
1998/99
990.000
56
1999/00
1.030.000
39
2000/01
2.500.000
61
2001/02
2.800.000
47
2002/03
3.200.000
44
2003/04
3.350.000
42
2004/05
Kaynak: İzmir Ticaret Borsası, (2005); “2004 İktisadi Rapor”, Yayın
No: 84,
s.68, İzmir
Tablo 14’de de görüldüğü gibi, 1995/96 sezonunda 200.000 TL/kg
olan zeytinyağı alım fiyatı 2004/05 sezonuna gelindiğinde 3.350.000
TL/kg’ye çıkmıştır. Ancak alım fiyatları reel olarak incelendiğinde, söz
konusu dönemlerde bu fiyatların reel olarak düştüğü dikkati çekmektedir.
Zeytinyağı Prim Ödemeleri
Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) ve AB politikalarına uyum sağlamak,
üretici ve sanayiciyi teşvik etmek, tarımsal kayıt ve envanter tutulmasını
sağlamak gibi amaçlara yönelik olarak, 26.11.1998 tarih ve 98/12122
sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile destekleme primi uygulaması
başlatılmıştır (Gümüş, 2005).
Destekleme priminde asıl olan, üreticilerin fiyat dalgalanmaları
karşısında korunması ve üretimin yönlendirilmesi hususunda, üretim
maliyetleri de göz önünde tutularak belirlenen bir hedef fiyat ile dünya
fiyatlarının dikkate alınarak belirlendiği müdahale fiyatının tespit
78
edilmesi ve iki fiyat arasındaki farkın üreticilere destekleme primi olarak
verilmesidir.
Zeytinyağında destekleme primi uygulamalarının iki açıdan önemli
etkisinin olacağı belirtilmektedir. Bunlardan birincisi, kayıt sisteminin
oturtulması ile gerek maliyetlerin tespiti, gerekse sektöre ilişkin veri
temininin kolaylaşacak olmasıdır. İkinci olumlu etki ise, verilen primler
aracılığıyla üreticilerin zeytin üretimine daha fazla önem vermesi ve bu
çerçevede üretimde kültürel işlemlerin artması ile yeni plantasyonların
üretime açılmasıdır (Artukoğlu ve Gençler, 2003).
Türkiye’de 1998/1999 sezonu ile 2004/2005 sezonları arasında
zeytinyağına ödenen prim miktarları Tablo 15’de gösterilmiştir.
Tablo 15: Türkiye’de Zeytinyağında Prim Ödemeleri ve Birlik Alım
Fiyatları
Birlik Alım Fiyatı
Toplam Ödeme
Sezonlar Prim Ödemesi
(TL/kg)
(TL/kg)
40 cent
500.000
604.000
1998/99
990.000
990.000
1999/00
28 cent
1.100.000
1.275.000
2000/01
150.000 TL/kg
2.500.000
2.650.000
2001/02
175.000 TL/kg
2.600.000
2.775.000
2002/03
200.000 TL/kg
3.200.000
3.400.000
2003/04
250.000 TL/kg
2004/05
Kaynak: Tunalıoğlu, R., Karahocagil, P., (2005);"Zeytinyağı, Sofralık Zeytin ve
Prina Yağı Durum ve Tahmin: 2004/2005, Ankara.
Prim ödemeleri, zeytinyağı üretimini teşvik etmesi ve üreticilerin
gelirini arttırması bakımından önemli bir politika aracıdır. Ancak verilen
prim düzeyinin, Türkiye’nin uluslararası pazardaki en önemli rakibi olan
AB’nin altında kalması, Türkiye’deki zeytinyağı üreticilerinin rekabet
79
gücünü olumsuz etkilemektedir. Zira 2004/2005 sezonu için Türkiye’de
zeytinyağına verilen prim Euro cinsinden ton başına 150 Euro iken, bu
rakam AB’nde ton boşuna 1320 Euro civarında bulunmaktadır.
Doğrudan Gelir Desteği Ödemeleri
İlk olarak 2000 yılında pilot uygulama ile başlatılan Doğrudan
Gelir Desteği (DGD) konusunda 2001 yılında tüm Türkiye geneline
yayılması kararı alınmıştır.
DGD sisteminin uygulamaya girmesiyle beraber, her ne kadar diğer
desteklerin kaldırılması kararı alındıysa da pamuk, ayçiçeği, soya, kanola
ve zeytinyağında prim ödemeleri devam etmiştir (Gençler ve Artukoğlu,
2003).
2001 yılında en fazla 200 dekara kadar olan alanlar desteklenirken,
2002, 2003 ve 2004 yıllarında en fazla 500 dekara kadar olan alanların
desteklenmesine karar verilmiştir. 2001 yılında üreticilere DGD olarak
dekar başına 10.000.000 TL, 2002 yılında 13.500.000 TL, 2003 ve 2004
yıllarında ise 16.000.000 TL ödeme yapılmıştır.
Aşağıdaki tabloda 2001 yılından 2004 yılına kadar geçen sürede
zeytinde desteklenen alan ve toplam destek miktarı gösterilmektedir.
80
Tablo 16: Türkiye’de Zeytin Üreticilerinin Yararlandığı Desteklerin
Seyri
Dekar
Toplam
Desteklenen
Toplam
Başına
Destek
Yıllar Zeytin Alanı
Destek
Destek
(milyon Euro)
(bin da)
(milyon TL)
(TL)
6.000
10.000.000
60.000.000
49,1
2001
6.200
13.500.000
83.700.000
55,6
2002
6.250
16.000.000 100.000.000
67,2
2003
6.440
16.000.000 103.040.000
72,4
2004
Kaynak: 1) www.tarim.gov.tr
2) www.tuik.gov.tr
3) www.maliye.gov.tr
Tablo 16 incelendiğinde, DGD’nin Türkiye genelinde uygulanmaya
başlandığı 2001 yılında 6 milyon dekar zeytin alanı destekten
yararlanırken, 2004 yılında bu alan yaklaşık 6.4 milyon dekara çıkmıştır.
Ayrıca, 2001 yılında zeytin alanları için yapılan toplam destek 49.1
milyon dolarken, 2004 yılında 72.4 milyon dolar olmuştur. Söz konusu
süreçte zeytin alanları % 7.3 artarken, yapılan destek % 47.4 artmıştı.
İzmir’de bulunan Zeytincilik Araştırma Enstitüsü verilerine göre,
2004/2005 sezonunda bir dekar zeytin alanından elde edilecek
zeytinyağının maliyeti yaklaşık 300 milyon liradır. Bu rakam göz önüne
alındığında, 2004 yılında bir dekara yapılan 16 milyon liralık DGD
ödemesinin maliyetin % 5.3’üne karşılık geldiği görülmektedir.
Mazot Desteği
2003 yılından itibaren üreticilere 500 dekara kadar olan arazileri
için dekar başına mazot desteği yapılması kararı alınmıştır.
81
2003 yılı mazot destekleme ödemeleri, 2002 ve 2003 yıllarında
Çiftçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) dahil olup, DGD ödemesine hak kazanan
tarımsal üretimle ilgilenen üreticilere yapılmıştır. 2003 yılı için
üreticilere dekar başına 3.900.000 TL ödeme yapılmıştır. Ödemeler iki
eşit taksitte yapılmıştır. Ancak taksitlerden birisi 2003 yılı içerisinde
yapılırken, ikinci taksit ödemesi 2004 yılına sarkmış ve 2004 yılı için
ayrı bir mazot desteği ödemesinde bulunulmamıştır.
2005 yılına gelindiğinde, mazot desteğinin tekrar gündeme
geldiği görülmektedir. Ancak, 2005 yılında 2003 yılından farklı olarak
ödemenin ürün gruplarına göre yapılmasına karar verilmiştir. Buna göre
2004 yılında ÇKS’ne kayıt yaptırılan ve zeytinin de aralarında bulunduğu
sebze, meyve, süs bitkileri, özel çayır mera, orman ürün alanları için
dekar başına 5 litre mazot tüketimi esas alınarak 1.5 YTL/da ödeme
yapılması uygun görülmüştür.
Gübre Desteği
Çiftçilere Kimyevi Gübre Destekleme Ödemesi Yapılmasına Dair
2005/9321 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı 07 Eylül 2005 tarih ve 25929
sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Söz konusu
karara göre, Çiftçilere 2004 yılı Çiftçi Kayıt Sistemi bilgilerine göre ve
ürün grupları üzerinden, kimyevi gübre destekleme ödemesi yapılmıştır.
Kimyevi gübre desteği kapsamında zeytininde aralarında
bulunduğu sebze, meyve, süs bitkileri, özel çayır, mera, orman ürün
alanları için dekara 1 YTL; hububat, yem bitkileri, yumru bitkiler alanları
için dekara 1,6 YTL; yağlı tohumlu bitkiler ve endüstri bitkileri alanları
için dekara 3 YTL olarak belirlenmiştir.
82
Buraya kadar anlatılan zeytinyağına yönelik destekler, yani prim,
DGD, mazot ve gübre destekleri bir arada değerlendirilerek bir hesap
yapılır ve zeytinyağının kilogramı başına verilen destek miktarı
bulunacak olursa Tablo 17’deki durum karşımıza çıkmaktadır.
Tablo 17: Zeytinyağının Kilogramına Yapılan Toplam Destek
Miktarı (TL/kg)
Destek
Şekli
Prim
DGD
Mazot
Gübre
TOPLAM
2003/2004 Sezonu
(Yok Yılı)
200 000
874 317
213 115
1 287 432
2004/2005 Sezonu
(Var Yılı)
250 000
284 192
17 762
551 954
Kaynak: Veriler ışığında hesaplanmıştır.
Kilogram başına yapılan destek miktarı hesaplandığında, yok
yılında kilogram başına düşen desteğin, var yılına göre yaklaşık iki kat
daha fazla olduğu görülmektedir (Tablo 17). Üreticilerin özellikle bol
ürün aldıkları var yıllarında bakım işlerine daha fazla önem verdikleri ve
buna bağlı olarak masraflarının da daha fazla olduğu dönemde kilogram
başına düşen destek miktarının az olması, üreticinin destekten etkin bir
şekilde yararlanamamasına neden olmaktadır.
5.2. Türkiye’nin Zeytinyağı Dış Ticaretinin Analizi
Küreselleşen dünyada her geçen gün hayatı kolaylaştıran teknolojik
gelişmeler yaşanmakta ve sanayileşme artmaktadır. Ancak buna bağlı
olarak da doğal ortam bozulmakta, çevre kirlenmekte ve insanlar daha
çok yapay bir yaşamın içine girmektedirler. Bu yapay ortamda refah
seviyesine ve bilinç düzeyine bağlı olarak tüketici tercihleri de
değişmekte ve insanlar özellikle doğal ürünlere ilgi duymaya
başlamaktadır. Zeytinyağı da bu doğal ürünlerin başında gelmektedir.
83
Yakın bir zamana kadar zeytin bitkisinin yetiştiği ülkelerle sınır
olan zeytinyağı tüketimi, son yıllarda doğal ve sağlıklı beslenmeye
ilginin artmasıyla, özellikle gelişmiş ve yüksek gelir düzeyinde
tüketicilerin
bulunduğu ülkelerin de tercihleri arasında yer almaya
başlamıştır. Bu durum dış ticarete konu olan zeytinyağının öneminin
artmasını da beraberinde getirmiştir. Burada şu soru akla gelmektedir:
“Acaba Türkiye’nin zeytinyağı dış ticaretinde ne gibi değişimler
olmaktadır ve artan dünya ticaretinde nasıl bir yerdedir?” İşte, çalışmanın
bundan sonraki bölümünde bu sorulara yanıt aranmaya ve Türkiye’nin
zeytinyağı dış ticareti analiz edilmeye çalışılacaktır.
5.2.1. Zeytinyağı İhracatında Meydana Gelen Değişimler
Türkiye’de zeytin üretiminin, iklime ve özellikle alternansa bağlı
olarak dalgalanmalar göstermesi ihracatta da dalgalanmayı beraberinde
getirmektedir. Meydana gelen bu dalgalanmanın gözlenebilmesi ve
Türkiye’nin zeytinyağı ihracat durumunu ortaya koyması bakımından
Tablo 18 hazırlanmıştır.
84
Tablo 18: Türkiye'nin Zeytinyağı İhracatı
Yıllar
1992
1993
1994
1995
DÖRT YILLIK ORT.
1996
1997
1998
1999
DÖRT YILLIK ORT.
2000
2001
2002
2003
DÖRT YILLIK ORT.
Miktar
(ton)
11.358
6.464
14.472
58.218
22.628
23.278
48.123
48.658
102.956
55.754
16.327
98.575
23.879
76.225
53.752
Değişme
(%)
-25
-43
124
302
-60
107
1
112
-84
504
-76
219
Değer
(000$)
18.942
12.022
20.975
120.640
43.145
74.357
87.108
74.929
169.851
101.561
30.266
135.675
43.538
163.475
93.239
Değişme
(%)
-11
-37
74
475
-38
17
-14
127
-82
348
-68
275
Kaynak: www.fao.org
Tablo 18 incelendiğinde, dikkati çeken bazı noktalar
bulunmaktadır. Örneğin, ihracat miktarı ve değerinde yıldan yıla
meydana gelen değişimlere bakıldığında önemli bir istikrarsızlığın
bulunduğu görülmektedir. Özellikle, miktar ve değerde bir önceki yıla
göre meydana gelen yüzde değişimler incelendiğinde bu durum daha da
iyi gözlenebilmektedir. İhracattaki istikrarsızlığın başlıca sebepleri
arasında zeytin üretiminde alternansa bağlı olarak görülen dalgalanma ve
özellikle iklime bağlı olarak rakip ülkelerin zeytin ve zeytinyağı
üretimindeki artış ve azalışlar gösterilebilir. Özellikle zeytinin yok
yıllarında ihracata yönlendirilen zeytinyağı miktarı ve buna bağlı olarak
elde edilen ihracat geliri de azalmaktadır. Ayrıca İspanya, İtalya gibi
önemli üretici ülkelerde, kuraklığa bağlı zeytin üretiminde meydana
gelen düşüşler Türkiye’nin ihracatını olumlu etkilemektedir. Kurak
85
yıllarda dünya pazarlarına zeytinyağı arzında güçlük çeken bu ülkeler,
Türkiye’de özellikle dökme şekilde zeytinyağını alarak ambalajlamakta
ve tekrar dış piyasaya sunmaktadırlar.
Dış pazarlarda kalıcı olabilmenin en önemli yollarından birisi bu
pazarlara düzenli ve istikrarlı mal akışının sağlanmasından geçmektedir.
Oysa Türkiye’nin zeytinyağı ihracatında meydana gelen derin
dalgalanmalar, pazarlarda kalıcı olabilmek ve yeni pazarlar edinmek
konusunda sorun oluşturmaktadır.
Tablo 18’deki veriler dörder yıllık ortalamalar bakımından
incelendiklerinde 1992-1995 yıllarını kapsayan dönemde miktar olarak
yaklaşık 22.6 bin tonluk ihracata karşılık 43.1 milyon dolarlık gelir elde
edilirken, 1996-1999 yılları ortalamasına bakıldığında ise ihracat
miktarının yaklaşık 55.7 bin tona, ihracat gelirinin ise 101.5 milyon
dolara çıktığı görülmektedir. Yıllar içerisinde meydana gelen bu büyük
artışta hem üretim artışlarının, hem de 1994 yılından itibaren daha önce
yasak olan dökme zeytinyağının ihracatına izin verilmesinin etkisi
bulunmaktadır.
2000-2003 yıllarını kapsayan üçüncü dönem ortalamasında ise
zeytinyağı ihracatının bir önceki dört yıla göre bir miktar azaldığı ve 53.7
bin tonluk yağ ihracatına karşılık, 93.2 milyon gelir elde edildiği dikkati
çekmektedir (Tablo 18). Aslında meydana gelen bu küçük oranlı düşüş
bir önceki dört yıllık dönemde, 1999 yılında yapılan rekor ihracattan
kaynaklanmaktadır. 1998 yılında zeytinyağında prim uygulamasına
geçilmesi, zeytinyağında KDV’nin % 8’den % 1’e indirilmesi ve kutulu
zeytinyağı ihracatında iadenin 96 $ /tona çıkarılması gerek iç piyasa,
gerekse ihracat açısından olumlu etki yaratmıştır. Ayrıca yine aynı
sezonda İspanya ve İtalya’da üretim miktarının yetersiz olması, bu
86
ülkelerin iç piyasalarında fiyatların yükselmesi sonucunu doğurmuş ve
firmalar
Türkiye’den
zeytinyağı
alımına
yönelmişlerdir
(www.ihracatdunyasi.com).
Son yıllarda Türkiye’nin zeytinyağı ihracatında olumlu gelişmelerin
yaşanmaya başladığı, ancak bunun yine sahip olunan potansiyelde göz
önünde tutulduğunda olması gerekenin uzağında kaldığı sonucu
çıkarılabilir. Söz konusu olumlu gelişmelerin yaşanmasında dünyada
zeytinyağına olan talebin gün geçtikçe artması, Türkiye’deki
ihracatçıların daha önceki yıllara göre dış pazarlarda tecrübe edinerek
daha aktif pazarlama yöntemlerini uygulamaya geçirmiş olmaları etkili
olmuştur. Örneğin, Türk firmaları ABD, Kanada, Japonya gibi ülkelerde
zeytinyağına yönelik mağazalar açarak, Türk zeytinyağı imajının
yerleşmesi için çalışmalar yapmaktadırlar.
Dünyada zeytinyağına olan talebin her geçen gün artması, Türkiye
için yeni pazar imkanlarını da beraberinde getirmektedir. Son yıllarda
daha önce ihracat yapılmamış ülkelere de ihracat imkanı doğmuştur.
Tablo 19’da 2000/01 ile 2003/04 sezonları arasında Türkiye’nin
zeytinyağı ihracatının ülkelere göre dağılımı verilmektedir.
87
Tablo 19: Türkiye’nin Zeytinyağı İhracatının Ülkelere Göre
Dağılımı
ÜLKE
2001/2002
MİKTAR
TUTAR
(KG)
($)
2002/2003
MİKTAR
TUTAR
(KG)
($)
6.266.102
10.886.496
13.231.030
ALMANYA
168.862
480.331
ARJANTİN
225.600
434.047
A.B.D.
AVUSTRALYA
BİR.ARAP EMİR.
BULGARİSTAN
ÇİN HALK
CUMH
2003/2004
MİKTAR
TUTAR
(KG)
($)
27.644.572
9.614.570
26.419.333
227.378
699.487
180.443
701.444
567.570
1.492.559
972.320
2.765.737
91.655
197.587
625.330
1.390.236
979.094
2.846.315
456.970
807.338
311.344
590.899
403.309
1.015.565
64.068
149.086
-
-
67.471
221.324
-
-
-
-
50.819
161.131
DUBAİ
335.573
576.885
336.192
608.818
237.629
530.468
FAS
656.840
1.219.039
1.719.920
3.428.164
-
-
FİLDİŞİ SAHİLİ
106.500
212.438
1.193.900
2.881.532
1.506.080
4.534.651
-
-
-
-
123.762
418.794
FİLİPİNLER
G. AFRİKA
CUM.
96.727
211.734
70.248
199.607
153.148
555.950
G.KORE CUM.
248.513
585.011
487.662
1.255.196
1.103.123
3.621.892
IRAK
101.970
266.064
111.901
325.795
121.707
428.207
İRAN
-
-
209.756
439.460
25.989
79.833
İSPANYA
304.210
553.152
14.870.190
31.446.062
506.933
1.325.906
İSRAİL
332.451
481.852
88.276
150.454
76.957
238.323
İSVİÇRE
-
-
-
-
12.494
56.548
İTALYA
11.290.510
19.775.132
31.948.733
66.533.240
22.460.564
58.591.512
JAPONYA
292.607
698.578
577.851
1.342.462
590.559
1.703.660
KANADA
834.440
1.663.185
2.507.253
5.733.432
2.998.512
9.144.345
KATAR
KOLOMBİYA
KUVEYT
MONACO
NORVEÇ
PORTEKİZ
-
-
85.289
151.324
78.731
195.575
91.200
161.424
805.600
1.630.361
167.200
425.332
152.874
288.144
353.409
648.801
402.695
966.420
-
-
80.040
220.700
-
-
425.521
842.493
298.871
706.587
235.181
764.608
-
-
152.000
339.058
-
-
118.279
290.797
154.148
431.940
121.369
404.032
SAMOA
-
-
-
-
91.200
282.015
SEYŞEL ADA.
-
-
124.280
387.141
248.480
777.524
SİNGAPUR
-
-
-
-
66.061
197.788
1.691.377
3.267.095
2.419.529
4.944.214
2.116.018
5.302.794
RUSYA FED.
S. ARABİSTAN
88
TAYLAND
-
-
-
-
80.560
238.154
TAYVAN
-
-
74.351
173.281
54.290
174.966
ÜRDÜN
YUNANİSTAN
-
-
-
-
-
-
DİĞER
TOPLAM
644.826
1.436.309
662.066
1.675.718
531.875
1.775.206
24.997.675
45.484.218
74.294.119
157.471.099
46.379.143
126.865.352
Kaynak: Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği, (2005); “2004/2005Çalışma
Raporu”, İzmir.
Tablo 19’da da görüleceği üzere Türkiye 35’ten fazla ülkeye
zeytinyağı ihracatı yapmaktadır. Bu durum ilk bakışta Türkiye’nin
zeytinyağı pazarının geniş bir alana yayıldığı izlenimini vermektedir.
Ancak, en fazla zeytinyağı ihracatı yapılan ilk beş ülkenin ihracat
içindeki payları incelendiğinde, bu izlenimin doğru olmadığı
görülmektedir.
Tablo 20’de Türkiye’nin zeytinyağı ihracatında ilk beş sırayı alan
ülkelerin toplam ihracat içindeki yüzde payları verilmektedir.
Tablo 20: Türkiye’nin Zeytinyağı İhracatında İlk Beş Ülkenin
Payları
2001/2002
2002/2003
ÜLKE
2003/2004
Ortalama
MİKTAR TUTAR MİKTAR TUTAR MİKTAR TUTAR MİKTAR TUTAR
(%)
(%)
(%)
(%)
(%)
(%)
(%)
(%)
45,2
43,5
43,0
42,3
48,4
46,2
45,1
43,9
İTALYA
25,1
23,9
17,8
17,6
20,7
20,8
20,0
19,7
A.B.D.
1,2
1,2
20,0
20,0
1,1
1,0
10,8
10,1
İSPANYA
3,3
3,7
3,4
3,6
6,5
7,2
4,4
5,0
KANADA
6,8
7,2
3,3
3,1
4,6
4,2
4,3
4,1
S. ARABİSTAN
TOPLAM
81,6
79,5
87,5
86,6
81,3
79,4
84,5
82,8
Kaynak: Tablo 19’dan yararlanılarak hazırlanmıştır.
89
Tablo 20 incelendiğinde, Türkiye’nin zeytinyağı ihracatından en
fazla payı alan ilk beş ülkenin sırasıyla İtalya, ABD, İspanya, Kanada ve
S. Arabistan olduğu görülmektedir. Türkiye’nin son üç sezondaki
zeytinyağı ihracatının miktar olarak ortalama % 84.5’i, değer olarak ise
% 82.8’i bu beş ülkeye yapılmıştır (Tablo 20). Buradan, Türkiye’nin her
ne kadar fazla sayıda ülkeye ihracat yapsa da, ihracatının çok büyük bir
bölümünü söz konusu beş ülkeye yaptığı, diğer pazarların ise toplam
ihracat içindeki paylarının düşük seviyede kaldığı sonucu
çıkarılabilmektedir. Ayrıca yine Tablo 20’de İtalya’nın, Türkiye’nin
zeytinyağı ihracatı içinde çok önemli bir yerinin olduğu, ihracatın
neredeyse yarısının bu ülkeye gerçekleştirildiği görülmektedir. Bu durum
aynı zamanda Türkiye için belli riskleri de beraberinde getirmektedir.
İtalya’nın ihtiyaç duyduğu zeytinyağını farklı ülkelerden temin etmeye
yönelmesi, Türkiye’nin zeytinyağı ihracatı açısından önemli bir risk
unsuru taşımaktadır.
Tablo 19 ve 20’de dikkati çeken bir konu da İspanya’nın
durumudur. İspanya’nın ihracat içindeki payı yok yıllarında artmakta,
var yıllarında ise büyük miktarda azalmaktadır. Ayrıca Tablo 19’dan
Arjantin, Avustralya ve Japonya gibi ülkelerin son yıllarda Türkiye için
önemli birer pazar haline geldikleri görülmektedir. Türkiye’nin, başta
potansiyeli bulunan bu pazarlarda olmak üzere ilk beş ülke dışındaki
diğer ülkelerde de pazarlama faaliyetlerine ağırlık vermesi
gerekmektedir.
ABD son yıllarda Türkiye için istikrarlı bir ithalatçı ülke
konumundadır. Ancak ABD’nde halen kişi başına zeytinyağı tüketim
düzeyi 0.72 kg/yıl gibi düşük seviyededir. Bu bakımdan ABD pazarı
ihracatın arttırılması için önemli bir potansiyel taşımaktadır.
90
5.2.1.1. Zeytinyağı Tiplerine Göre İhracatta Meydana Gelen
Değişimler
Türk Standartları Enstitüsü’nün belirlediği ölçütlere ve Türk Gıda
Kodeksi Yönetmeliği’ne göre naturel, riviera ve rafine olmak üzere üç tip
zeytinyağı bulunmaktadır.
Naturel zeytinyağları zeytin ağacı meyvesinden doğal özelliklerinde
değişikliğe neden olmayacak bir ısıl ortamda, yalnızca yıkama, sızdırma,
santrifüj ve filtrasyon gibi mekanik ve fiziksel işlemlerle elde edilen ve
doğal halinde tüketilebilen yağlardır. Naturel yağlarda kendi içinde ekstra
naturel sızma (yağ asitliği % 0.8’den fazla olmayan), naturel birinci (yağ
asitliği % 2’den fazla olmayan), naturel ikinci (yağ asitliği % 3.3’den
fazla olmayan) zeytinyağı olmak üzere üçe ayrılmaktadır. Naturel
zeytinyağlarının daha çok salatalarda kullanılması veya çiğ olarak
tüketilmesi önerilmektedir. Sayılan özellikleri dolayısıyla çeşitler
içerisinde fiyatı en yüksek zeytinyağı olarak bilinmektedir.
Zeytin ham yağının doğal yapısında değişikliğe yol açmadan rafine
edilmeleri sonucu elde edilen ve serbest yağ asitliği % 0.3’den fazla
olmayan yağlar ise rafine zeytinyağı olarak tanımlanmaktadır. Bu yağ
çeşidi daha çok kızartmaların yapılmasında kullanılmak üzere
önerilmektedir.
Riviera zeytinyağları ise rafine zeytinyağı ile naturel zeytinyağının
karışımından elde edilen ve yağ asitliği % 1.5’dan fazla olmayan
yağlardır. Yemek ve kızartma yapımında kullanılmaktadır.
91
Türkiye’nin tiplerine göre zeytinyağı ihracatını görebilmek
amacıyla Tablo 21 hazırlanmıştır.
Tablo 21: Türkiye’nin Tiplere Göre Zeytinyağı İhracatında
Meydana Gelen Değişimler
Sezon
Tip
2000/2001
2001/2002
2002/2003
2003/2004
Ekstra Naturel Sızma
Naturel Birinci
Naturel İkinci
Rafine
Riviera
Toplam
Ekstra Naturel Sızma
Naturel Birinci
Naturel İkinci
Rafine
Riviera
Toplam
Ekstra Naturel Sızma
Naturel Birinci
Naturel İkinci
Rafine
Riviera
Toplam
Ekstra Naturel Sızma
Naturel Birinci
Naturel İkinci
Rafine
Riviera
Toplam
Miktar
(000 kg)
33.319
17.639
307
22.839
17.052
91.157
6.215
3.545
12
9.933
5.461
25.167
7.713
6.262
432
28.253
31.596
74.256
8.645
4.175
168
17.921
15.125
46.034
Değer
(000 $)
48.475
23.314
437
31.066
25.456
128.747
11.468
5.944
23
18.046
10.293
45.774
18.355
13.338
924
56.108
68.602
157.327
25.304
10.846
380
46.324
42.794
125.648
$/kg
1,5
1,3
1,4
1,4
1,5
1,8
1,7
2,0
1,8
1,9
2,4
2,1
2,1
2,0
2,2
2,9
2,6
2,3
2,6
2,8
Miktar
payı
(%)
36,55
19,35
0,34
25,05
18,71
100,00
24,70
14,09
0,05
39,47
21,70
100,00
10,39
8,43
0,58
38,05
42,55
100,00
18,78
9,07
0,36
38,93
32,86
100,00
Değer
payı
(%)
37,65
18,11
0,34
24,13
19,77
100,00
25,05
12,98
0,05
39,43
22,49
100,00
11,67
8,48
0,59
35,66
43,60
100,00
20,14
8,63
0,30
36,87
34,06
100,00
Kaynak: Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği, (2005); “2004/2005
Çalışma Raporu”, İzmir.
Tablo 21 incelendiğinde, son dört sezonda yapılan zeytinyağı
ihracatının miktar olarak ortalama % 35.6’sını natürel, % 35.4’ünü ise
rafine zeytinyağı oluşturmaktadır. Daha sonra sırayı riviera tipi
92
zeytinyağı almaktadır. Riviera zeytinyağının 2000/01-2003/04
sezonlarında ihracattan aldığı pay ise ortalama % 29.0 civarında
olmuştur.
Tablo 21 fiyat açısından ele alındığında ise, yıldan yıla zeytinyağı
ihraç fiyatlarının tamamında artış kaydedildiği görülmektedir. 2000/01
sezonunda ortalama fiyat 1.4 $/kg iken 2003/04 sezonunda 2.7 $/kg
olmuştur.
Tablo 21’de sızma, riviera veya rafine zeytinyağının kilogram ihraç
fiyatlarının bazı sezonlar aynı, bazı sezonlar ise birbirine yakın olduğu
görülmektedir. Oysa beklenen sızma zeytinyağı fiyatının diğerlerine
nazaran daha yüksek olmasıdır. Ancak burada fiyatı belirleyen diğer
önemli bir konu da karşımıza çıkmaktadır. Bu önemli konu da
zeytinyağının ihracat şeklidir. Yani ihracatın dökme mi, varilli mi yoksa
kutulu mu yapıldığıdır.
Şimdi de Türkiye’nin yaptığı zeytinyağı ihracatını ambalaj
şekillerine göre incelemeye çalışalım.
5.2.1.2. Ambalaj Şekillerine Göre Zeytinyağı İhracatında Meydana
Gelen Değişimler
Zeytinyağı ihracatında önemli konulardan birisi de yapılan ihracatın
şeklidir. Genelde zeytinyağı ihracatı dökme, varilli ve kutulu olmak üzere
üç şekilde yapılmaktadır. Dökme ihracat genelde tankerlerle yapılırken,
varilli ihracatta 50-100 kg’lık variller kullanılmaktadır. İhracatın
yapıldığı şekil, özellikle elde edilecek döviz miktarı, yani katma değer
bakımından büyük önem taşımaktadır. Zira en yüksek gelir markalı ve
93
kutulu ihracattan elde edilirken, varilli ve dökme ihracatta elde edilen
değer düşük kalmaktadır.
Türkiye’nin yapmış olduğu zeytinyağı ihracatının ambalaj
şekillerine göre dağılımını gösterebilmek amacıyla Tablo 22
hazırlanmıştır.
Tablo 22: Türkiye’nin Zeytinyağı İhracatının Ambalaj Şekillerine
Göre Dağılımı
Sezonlar
2000/2001
2001/2002
2002/2003
2003/2004
Ambalaj Şekli
Dökme
Varilli
Kutulu
Toplam
Dökme
Varilli
Kutulu
Toplam
Dökme
Varilli
Kutulu
Toplam
Dökme
Varilli
Kutulu
Toplam
Miktar
(ton)
69.177
10.901
11.078
91.157
12.392
6.007
6.767
25.167
52.227
9.672
12.357
74.256
26.294
5.588
14.152
46.034
Değer
Miktar Payı Değer Payı
$/ton
(000$)
(%)
(%)
94.993 1,37
75,9
73,8
15.999 1,47
11,9
12,4
17.755 1,60
12,2
13,8
128.747 1,41
100,0
100,0
21.765 1,76
49,2
47,5
10.317 1,72
23,9
22,5
13.693 2,02
26,9
29,9
45.774 1,82
100,0
100,0
109.895 2,10
70,0
69,9
20.003 2,07
13,0
12,7
27.429 2,22
17,0
17,4
157.327 2,12
100,0
100,0
69.594 2,65
57,1
55,4
15.520 2,78
12,1
12,4
40.534 2,86
30,7
32,3
125.648 2,73
100,0
100,0
Kaynak: Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği, (2005); “2004/2005
Çalışma Raporu”, İzmir.
Tablo 22 incelenecek olursa Türkiye’nin zeytinyağı ihracatının çok
büyük bir bölümünün dökme olarak gerçekleştirildiği görülmektedir.
Dört sezonun ortalamaları alındığında zeytinyağı ihracatının miktar
olarak % 63’ü dökme, % 15’i varilli ve % 22’si ise kutulu olarak
94
yapılmıştır. Değer olarak bakıldığında da % 62 dökme, % 15 varilli ve %
23 kutulu ihracat gerçekleştirilmiştir.
Ayrıca Tablo 22’de, Türkiye’nin zeytinyağı ihracatında, yok
yıllarında kutulu ihracatın payının arttığı, dökme ihracatın payının ise
azaldığı dikkati çekmektedir. Bu durum kutulu yapılan ihracatın
gerçekleştirildiği pazarların kalıcı pazarlar olmasından ve var veya yok
yılına göre fazla değişiklik göstermemesinden kaynaklanıyor olabilir.
Tablo 22’de rekoltenin çok düşük olduğu 2001/2002 sezonu dışındaki
sezonlarda kutulu zeytinyağı ihracatının fazla değişiklik göstermemesi
bizi böyle bir yoruma götürmektedir.
Katma değer bakımından ihracat şeklinin önemli olduğu yukarıda
da belirtilmişti. Tablo 22 bu yorumu da doğrulamaktadır. Özellikle
kutulu yapılan ihracatın birim değerinin diğer ihracat şekillerine göre
daha fazla olduğu dikkati çekmektedir. Yine dört sezonun ortalaması
alınacak olursa, ton başına kutulu zeytinyağı ihracatından 2.18 dolar,
varilli ihracattan 2.01 dolar ve dökme ihracattan ise 1.97 dolar elde
edildiği görülmektedir.
Daha öncede belirtildiği gibi, Türkiye’nin en büyük ihraç
pazarlarından birisi AB’ndeki aynı zamanda zeytinyağı ihracatçısı olan
ülkelerdir. Özellikle İtalya, Türkiye’den ithal ettiği dökme zeytinyağını
paketlemekte ve markalayarak pazara sunmaktadır. İtalya’nın
zeytinyağını sunduğu pazarlar aynı zamanda Türkiye için de pazar
konumundadır. Bu durum Türkiye’nin kendi zeytinyağına rakip olması
sonucunu doğurmaktadır.
95
5.2.2. Zeytinyağı İthalatında Meydana Gelen Değişimler
Türkiye her ne kadar büyük miktarda zeytinyağı ithalatı yapmıyor
olsa da, dönem dönem küçük miktarda zeytinyağı alımına gitmektedir.
Türkiye’nin zeytinyağı ithalatına ilişkin veriler Tablo 23’de verilmiştir.
Tablo 23: Türkiye’nin Zeytinyağı İthalatı
Yıllar
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
Miktar
(ton)
1
0
1.190
17
145
19
81
229
1.088
29
2.082
1.106
Değer
(000$)
3
0
1.595
62
494
44
138
449
2.061
28
3.453
1.940
Birim
Ort.
İthalat
Dünya Fiy.
Fiyatı
($/kg)
($/kg)
3,00
2,44
0,00
2,27
1,34
2,40
3,65
3,20
3,41
4,43
2,32
2,72
1,70
2,23
1,96
2,37
1,89
2,09
0,97
1,72
1,66
2,08
1,75
2,60
Birim
İhracat
Fiyat
($/kg)
1,67
1,86
1,45
2,07
3,19
1,81
1,54
1,65
1,85
1,38
1,82
2,14
Kaynak: www.fao.org
Türkiye yukarıda da belirtildiği gibi dönem dönem zeytinyağı
ithalatı yapmaktadır. Tablo 23 incelendiğinde, bu dönemlerin çoğunlukla
zeytinin yok yıllarına denk geldiği görülmektedir. Türkiye 1990-2004
arasında yapmış olduğu zeytinyağı ihracatının miktar olarak % 1.4’ü,
değer olarak ise % 1.2’ si kadar ithalat yapmıştır.
Türkiye’nin zeytinyağı ithal ettiği başlıca ülkeler arasında Tunus,
İtalya, Suudi Arabistan ve Mısır bulunmaktadır (Göksu, 2003).
96
5.2.3. Türkiye’de Zeytinyağına Yönelik Uygulanan Dış Ticaret
Politikaları
Dış ticaret politikası genel olarak ülkelerin veya hükümetlerin dış
ticareti sınırlandırmak, özendirmek veya bu işlemlerin yapılış şekillerini
düzenlemek için almış oldukları tedbirler bütünü olarak
tanımlanabilmektedir. Bu kapsamda incelendiğinde, zeytinyağı dış
ticaretinde daha çok ihracatı özendirmek, ithalatı kısıtlamak ve ithalatihracat ile ilgili bir takım kuralları belirlemek için çeşitli dış ticaret
politikası araçlarından yararlanıldığı görülmektedir. Buna karşın, zaman
zaman ihracatı kısıtlayacak tedbirlere de başvurulduğu dikkati
çekmektedir.
5.2.3.1. Zeytinyağı İhracatına Yönelik Uygulanan Politikalar
Ülkelerin ihracata yönelik politikalarında amaç ihracatın
özendirilmesi olabileceği gibi, ihracatın kısıtlanması da olabilmektedir.
Türkiye’de zeytinyağında geçmişten günümüze uygulanan ihracat
politikalarına bakıldığında, her iki amaca yönelik politikaların da
uygulandığı, ancak ihracatın teşvik edilmesine yönelik politikaların daha
ağır bastığı görülmektedir.
Türkiye’de zeytinyağı ihracatını teşvik amacıyla uygulanan başlıca
politikalar ihracat iadesi ödemeleri ve bir dönem Destekleme ve Fiyat
İstikrar Fonu’ndan yapılan ödemelerdir.
İhracatta iade uygulamasına planlı dönemle birlikte geçilmiştir.
Buna yönelik ilk kararname 1963 yılında çıkarılmıştır. Bu tarihten
itibaren zeytinyağı ihracatı zaman zaman teşvik kapsamına alınmış,
zaman zaman da kapsamdan çıkarılmıştır. Örneğin daha önce ihracat
97
iadesi kapsamında yer alan zeytinyağı, 10 Şubat 1984 tarihinde ihracat
iadesi verilecek ürünler listesinden çıkarılmıştır. 29 Eylül 1985 tarihinde
ise 1 kg’lık ambalajlarda yapılacak zeytinyağı ihracatı teşvik kapsamına
alınmış ancak 1987 yılında tekrar teşvik kapsamı dışında bırakılmıştır
(Akay, 1991). 1 Ocak 1989 tarihinden itibaren ise ihracat iadesi sistemine
son verilmiştir. 1990’lı yılların sonuna kadar zeytinyağı ihracatını teşvik
etmeye yönelik herhangi bir vergi iade sistemi bulunmamakla birlikte, bu
dönemde Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu kesintileri ve bu fondan
ihracat ödemeleri söz konusu olmuştur.
Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu; belli ihraç ürünlerine doğrudan
ödeme yaparak bu malların ihracatını, pazarlamasını, ihracata yönelik
yatırımlarını ve ihracat sigorta sistemini desteklemek amacıyla 1980
yılında kurulmuştur (Karluk, 1999). Bu kapsamda zaman zaman
zeytinyağı ihracatının desteklenmesi amacıyla bu fon bir politika aracı
olarak kullanılmıştır.
Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu’ndan zeytinyağı için ilk ödeme 3
Aralık 1986 tarihinde yapılmıştır. Bu kapsamda 5 kg’lık kutuda
zeytinyağı ihracatına ton başına 75 dolar ödemede bulunulmasına dair
karar alınmış, ancak karar 01.01.1987 tarihinde uygulamaya girmiştir.
16.01.1988 tarihinde ise Para Kredi Kurulu tebliği ile azami 5 kg’lık
kutularda yapılacak ekstra naturel zeytinyağı ihracatı için, Destekleme ve
Fiyat İstikrar Fonu aracılığıyla yapılacak olan ödeme ton başına 200
dolara çıkarılmıştır. 08.11.1988 tarihinde ise yine Para Kredi Kurulu
tebliği ile 5 kg’lık ambalajlarda ekstra naturel, ince naturel, rafine ve
karma (rafine+naturel) zeytinyağı ihracatında Destekleme ve Fiyat
İstikrar Fonu’ndan ton başına 75 dolar ödeme yapılması kararı alınmıştır.
Bu karar da bir yıl sonra yani 01.01.1989’da uygulanmaya başlanmıştır.
1990 yılında da aynı uygulama devam etmiştir. 1991 yılına gelindiğinde
98
ise tekrar değişikliğe gidilerek, azami 1 kg’lık ambalajlarda yapılacak
ekstra naturel, ince naturel, rafine ve karma (rafine+naturel) zeytinyağı
ihracatı için ton başına 200 dolar ödeme yapılmasına karar verilmiştir
(Akay, 1991).
1992 yılında Para Kredi Kurulu’nun karar ile fondan yapılan
ödemelerin tümüyle kaldırılmasına karar verilmiştir (Karluk, 1999).
Görüleceği üzere, hem ihracat iadesi, hem de fon ödemeleri
kapsamında zeytinyağına yönelik politikalar 1992 yılına kadar sürekli
değişiklikler göstermiştir. Aynı yıl içinde dahi farklı uygulamalar söz
konusu olmuştur. Bu durum sektöre dair belirsizlikleri de beraberinde
getirmiş ve ihracatçıların pazarlama faaliyetlerini olumsuz etkilemiştir.
1998 yılına gelindiğinde ise zeytinyağına tekrar ihracat vergi
iadesinin verildiği görülmektedir. Ancak bu ödemeler mahsup sistem
kapsamında yapılmaktadır. Bu sisteme göre ihraç edilen ürünlerin miktar
ve değerleri göz önüne alınarak hesaplanan tutarlar, ihracatçıların vergi,
SSK primi, haberleşme ve enerji giderlerinden mahsup edilmektedir. Bu
kapsamda 31.12.1998 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Para Kredi
Kurulu Kararı ile ton başına 200 ABD doları ihracat iadesi verilmesi
kararlaştırılmıştır (Kutkan, 2002).
2002 yılına kadar zeytinyağına verilen ihracat iadesi miktarında
herhangi bir değişikliğe gidilmemiştir. 2002 yılında ise Para Kredi
Kurulu Kararı ile zeytinyağında ihracat iadesi 200 ABD dolarından 180
ABD dolarına düşürülmüş ve net ağırlığı azami 5 kg’a kadar
ambalajlarda ihraç edilmesi halinde mahsup hesabına dahil edileceği
belirtilmiştir (29.06.2002 Tarihli Resmi Gazete). Burada, zeytinyağına
yapılan ihracat iadesi miktarında kesintiye gidilmesinde, 2001 yılında
99
yaşanan ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en ağır ekonomik
bunalımlarından birisi olarak gösterilen krizin etkili olduğu söylenebilir.
2003 ve 2004 yıllarında da iade miktarında herhangi bir değişikliğe
gidilmemiş ve ton başına 180 dolar iade verilmesi uygulaması
sürdürülmüştür.
2005 yılına gelindiğinde ise zeytinyağı ihracat iadesinde farklı bir
uygulamanın hayata geçirildiği dikkati çekmektedir. Buna göre markalı
ve ambalajlı zeytinyağının ihracatının artırılması için dökme ve varilli
ihracat teşvik dışında bırakılırken, ambalajların büyüklüklerine göre
ihracat iadesi verilmeye başlanmıştır. 15.03.2005 tarihli ve 25756 sayılı
resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Para Kredi ve Koordinasyon
Kurulu kararına göre azami ağırlığı 5 kg’a kadar olan ve ambalajlarda
ihraç edilen zeytinyağına ton başına yapılacak ödeme 150 dolara
düşürülürken, ihracatın 1 kg.’a kadar ambalajlarda, “tescilli Türk
Markaları” ve “Made in Turkey” ibaresi ile gerçekleştirilmesi halinde
ihracat iadesi miktarının 300 $/ton olarak uygulanacağı belirtilmiştir.
Böylece katma değeri yüksek olan ürünlere daha fazla ödeme yapılarak,
ambalajlı ve markalı ürünlerin ihracatı teşvik edilmeye çalışılmıştır.
2006 yılında da ihracat iade sisteminde tekrar değişikliğe gidilme
gereksinimi duyulmuştur. 2006 yılında Tarımsal Ürünlerde İhracat İadesi
Yardımlarına ilişkin iki ayrı tebliğ yayınlanmıştır. Yayınlanan ikinci
tebliğ birinci tebliğde değişiklik yapılmasına yönelik olmuştur. Buna
göre 15.02.2006 tarihli ve 26081 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan ilk
tebliğde zeytinyağının azami net ağırlığı 5 kg’a kadar ambalajlarda ihraç
edilmesi durumunda 100 $/ton, net ağırlığı 2-5 kg (5 kg dahil) arasında
olan ambalajlarda, “tescilli Türk Markaları” ve “Made in Turkey” ibaresi
ile ihraç edilmesi halinde 150 $/ton, yine aynı koşulları sağlamak kaydı
ile 1-2 kg (2 kg dahil) arasında olan ambalajlarda ihraç edildiği takdirde
100
200 $/ton, 1 kg’a kadar ambalajlarda ihracatı durumunda ise 350 $/ton
ödeme yapılması öngörülmüştür.
2006 yılı içerisinde çıkarılan ilk tebliğin Resmi Gazetede
yayınlanmasından yaklaşık iki ay sonra 26.04.2006 tarihli ve 26150 sayılı
Resmi Gazete’de “2006/1 Sayılı Tarımsal Ürünlerde İhracat İadesi
Yardımlarına İlişkin Para Kredi ve Koordinasyon Kurulu Tebliği’nde
Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ” ile ilk tebliğde bir takım
değişiklikler yapılmıştır. Buna göre ilk tebliğde 2-5 kg ambalajlarda
yapılacak ihracat Lambant Naturel ve Naturel Sızma Zeytinyağlarını
kapsarken, ikinci tebliğde Lampant Naturel Zeytinyağı yerine Rafine
Zeytinyağı kapsama alınmıştır. Aynı şekilde 1-2 kg’lık ambalajlarda yine
Lampant Zeytinyağı yerine rafine zeytinyağı ve 1 kg’lik ambalajlarda ise
Lampant Zeytinyağı yerine Rafine ve Riviera Zeytinyağı iade kapsamına
alınmış, ödenecek miktarlarda herhangi bir değişikliğe gidilmemiştir.
İhracat iadesi desteğinden yararlanabilmek için, fiili ihraç
tarihinden itibaren en geç bir yıl içerisinde, tamamlanması zorunlu
belgelerle birlikte, doğrudan bağlı bulunulan, ya da kanuni merkez veya
şubelerin bulunduğu yerdeki ihracatçı birliğine baş vurulması
gerekmektedir (www.igeme.org.tr/tur/pratik/devletyar.pdf).
Zeytinyağında ihracat iadesine son verildiği 1989 yılından sonra
uygulamanın tekrar başladığı 1998 yılından 2006 yılına gelindiğinde,
sistemin yine ilk uygulandığı dönemlerdekine benzer şekilde sık sık
değiştirildiği görülmektedir. Zeytinyağı ihracatına yönelik kalıcı makro
politikaların oluşturulamaması, ihracat yapan işletmelerin de uzun
dönemli firma politikaları oluşturabilmelerini engellemekte ve firmaları
belirsizlik ortamında faaliyet göstermeye zorlamaktadır.
101
2005 yılına kadar yapılan teşviklerin daha çok genel anlamda
ihracatı nicelik bakımından arttırmaya yönelik oldukları görülmektedir.
2005 yılından itibaren ise ihracatın niceliğinin yanında niteliğinin de ön
plana çıkarıldığı ve bu kapsamda ambalajlı ve markalı çeşitlere
uygulanan teşviklerin arttırıldığı dikkati çekmektedir. Bu kapsamda
kutulu zeytinyağı ihracatına teşvikler arttırılırken, dökme ve varilli
ihracata iade verilmemekte, aksine Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu
için kesinti yapılmaktadır. Bu uygulamanın olumlu ve olumsuz bir takım
sonuçlar doğurması beklenebilir. İlk bakışta söz konusu uygulamanın
katma değeri yüksek ürünlerin ihracatını teşvik ettiği ve bu sayede
ihracat sonucu elde edilecek geliri arttıracağı kanısı uyanmaktadır.
Ancak, mevcut piyasa koşulları bu noktada akla farklı düşünceleri de
getirmektedir. Zira piyasada ambalajlı ve markalı ihracat yapabilecek
olan firmaların sınırlı sayıda olması, yüksek miktarda yapılan
teşviklerden de sınırlı sayıda firmanın yararlanabileceği anlamına
gelmektedir. Fakat uygulanan teşvik politikasının bu haliyle devam
etmesinin ileriki yıllarda firmaları markalı ve ambalajlı ihracat yapmak
için bir takım çabalar içine sokabileceği ihtimali de gözden uzak
tutulmamalıdır.
Daha öncede belirtildiği gibi, zeytinyağı ihracatında dönem dönem
çeşitli kısıtlamalara gidildiğini de görmek mümkündür. Bu kapsamda
Türkiye’de ilk kez 1972/1973 sezonunda, rafinasyon ve ambalaj
sanayindeki gelişmelerde dikkate alınarak, varilli ve dökme zeytinyağı
ihracatı yasaklanmış, yalnızca kutulu zeytinyağı ihracatına izin
verilmiştir. 22 yıl süren bu uygulama 1994/1995 sezonunda kaldırılmış
ve varilli ve dökme zeytinyağı ihracatının önü tekrar açılmıştır.
2003/2004 ve 2004/2005 sezonlarında Dış Ticaret Müsteşarlığı
(DTM) tarafından zeytinyağı ihracatında uygulanan mevzuata göre
102
ihracatı serbest veya yasak olan zeytinyağı çeşitlerinin listesi Tablo 24’de
özetlenmeye çalışılmıştır.
Tablo 24: Türkiye’de 2003/2004 ve 2004/2005 Sezonlarında Tiplerine
ve Ambalajlarına Göre Zeytinyağı İhracatının Serbest
veya Yasak Olma Durumu
ZEYTİNYAĞI
Naturel Sızma
Naturel Birinci
Naturel İkinci
Rafine
Riviera
Lampant
Kutulu
Serbest
Serbest
Serbest
Serbest
Serbest
DTM İznine Bağlı
Varilli
Serbest
Serbest
Serbest
Serbest
Serbest
DTM İznine Bağlı
Dökme
Serbest
Serbest
İhracatı Yasak
Serbest
Serbest
DTM İznine Bağlı
Kaynak: Tunalıoğlu, R., Karahocagil, P., (2005);"Zeytinyağı, Sofralık Zeytin ve
Prina Yağı Durum ve Tahmin: 2004/2005, Ankara.
Tablo 24’de de görüldüğü gibi 2003/2004 ve 2004/2005 kampanya
dönemlerinde naturel ikinci ve lampant zeytinyağı dışında tüm çeşitlerin
ambalaj çeşidi fark etmeksizin ihracatı serbest bırakılmıştır.
Yıldan yıla farklılıklar gösteren ihracat mevzuatı firmaların uzun
dönemli planlar yapmalarını engellemektedir. Büyük ihracatçı firmalar
dışındaki işletmeler mevzuatta yapılan değişikliklere hemen uyum
sağlayamadıklarından belli dönemlerde ihracat yaparken, belli
dönemlerde de ihracata son vermektedirler. Bu durum dış pazarlarda
kalıcılığı olumsuz etkilemektedir.
Dünyada zeytinyağı tüketen ülkelerin her geçen gün artmasına
karşılık, ihracatta belli sayıda ülkenin söz sahibi olması, yani mevcut
oligopol yapı, olası pazar kayıplarının önlenmesi için dış ticarette daha
tutarlı politikaları gerektirmektedir.
103
Zeytinyağı ihracatına yönelik politikaları böylece ortaya koyduktan
sonra şimdi de ithalata yönelik ne gibi politikalar uygulandığını gözden
geçirmeye çalışalım.
5.2.3.2. Zeytinyağı İthalatına Yönelik Uygulanan Politikalar
Türkiye özellikle zeytinyağında üretim açığının olduğu yıllarda
kısmen ithalata yönelmektedir. Zeytinyağı ihraç etmeye 1960 yılında
başlayan Türkiye’de, zeytinyağının ithalatı 1985 yılına kadar izne bağlı
iken, bu tarihten sonra özellikle 24 Ocak 1980’den sonra uygulamaya
konulan liberal ekonomi politikaları çerçevesinde serbest bırakılmıştır.
1985 yılından itibaren zeytinyağı ithalatında Destekleme ve Fiyat
İstikrar Fonu için % 3 kesinti yapılmaya başlanmıştır. 1988 yılında ise
Bakanlar Kurulu kararıyla ekstra naturel, ince naturel, lampant, naturel
zeytinyağı ithalatında 120 $/ton, rafine ve karma zeytinyağı ithalatında
ise 200 $/ton Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu’na ödeme yapılması
kararlaştırılmıştır. 24 Mayıs 1989 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan
karar ile zeytinyağı fon ödenerek ithal edilecek maddeler listesinden
çıkarılmıştır. Aynı yılın son günlerinde ise yine bir Bakanlar Kurulu
kararı ile dökme rafine zeytinyağı ithalatında 200 $/ton karşılığı fona
ödeme yapılmasına karar verilmiştir (Akay, 1991).
Dış ticaret politikasının en yaygın araçlarından birisi de gümrük
vergileridir. Bu vergiler ithal edilen malların ülke sınırlarından girişi
sırasında devlet tarafından alınmaktadır. Gümrük vergilerinin
uygulanmasında temel olarak iki amaç gözetilmektedir. Bunlardan birisi
hazineye gelir sağlamak, diğeri ise yurt içindeki sanayiyi dış rekabetten
korumaktır.
104
Türkiye’de zeytinyağı ithalatında uygulanan gümrük vergileri
Tablo 25’de gösterilmiştir.
Tablo 25: Türkiye’de Zeytinyağı İthalatında Uygulanan Gümrük
Tarifeleri
Yıllar Gümrük Vergisi Oranı (%)
37,0
1997
37,0
1998
35,6
1999
34,7
2000
33,8
2001
32,9
2002
32,0
2003
31,2
2004
31,2 (Ambalajlıda 35,0)
2005
Kaynak: Tunalıoğlu, R., Karahocagil, P., (2005);"Zeytinyağı, Sofralık Zeytin ve
Prina Yağı Durum ve Tahmin: 2004/2005, Ankara.
Tablo 25’de 1997 yılından 2005 yılına geçen süre zarfında
zeytinyağı ithalatından alınan vergi oranın her sene küçük oranlarda
azalarak % 37’den % 31.2’ye kadar gerilediği görülmektedir. Buradaki
tek istisna ambalajlı zeytinyağı ithalatında uygulanan orandır. Buna göre
ambalajlı olarak yapılan ithalattan % 35 gümrük vergisi alınmaktadır.
Daha önce de belirtildiği üzere, Türkiye’nin kayda değer zeytinyağı
ithalatının olmamasından dolayı ithalata yönelik politikalar ihracata
yönelik politikalar kadar tartışma konusu olmamaktadır.
105
5.2.3.3. Dünya Ticaret Örgütü Kararları Çerçevesinde Zeytinyağı
Dış Ticaretinin İncelenmesi
Açık ekonomik sistemi benimseyen ülkelerde politikalar yalnız iç
dinamiklerin değil, dış dinamiklerin de etkisinde kalmaktadır. Bu
anlamda Dünya Ticaret Örgütü çerçevesinde alınan kararlar da,
Türkiye’nin dış ticaret politikasını belirlemede etkili olmaktadır.
Tarım sektörü ile ilgili konular DTÖ toplantılarında en yoğun
tartışmaların yaşandığı konuların başında gelmektedir. Özellikle tarım ile
ilgili konulardaki anlaşmazlıklardan dolayı 1986 yılında başlayan
Uruguay toplantıları, ancak 1993 yılında sonuçlandırılabilmiştir.
Görüşmeler sonucu ortaya çıkan anlaşmalardan birisi de Tarım
Anlaşması’dır.
Uruguay Round sonrası imzalanan tarım anlaşmasında üç konu öne
çıkmaktadır. Bunlar; ithalat (gümrük) vergileri, ihracat sübvansiyonu ve
iç destekler ile ilgili başlıklardır.
Gümrük vergileri konusunda anlaşmanın en belirgin amacı ithalat
kısıtlamalarını azaltmaktır. Buna göre üye ülkeler tarife dışı engeller
yerine gümrük vergisi koymaya, gümrük vergisi dışında yeni engeller
uygulamamaya razı olmuşlardır.
Mevcut tarifeler ve tarifelendirme sonucu ortaya çıkan yeni
gümrüklerde 2004 yılına kadar gelişmiş ülkelerin % 36, gelişmekte olan
ülkelerin ise % 24 indirim yapmaları ön görülmüştür. Türkiye gelişmekte
olan ülkeler sınıfında yer almış ve 2004 yılına kadar gümrük vergilerinde
ortalama % 24, her bir üründe ise %10 indirim taahhüdünde
bulunmuştur. Buna göre 1986 yılı esas alınarak vergilerde üst limitler
106
belirlenmiş ve
başlanmıştır.
bu
limitler
üzerinden
indirimler
uygulanmaya
Türkiye’nin birçok üründe normalde uyguladığı gümrük vergisi
oranları, 2004 yılı için taahhüt ettiği üst limitin altında kaldığı için bu
uygulamadan olumsuz etkilenmesi söz konusu olmamıştır. Ancak,
zeytinyağı bu kapsamdaki ürünler içine girmemektedir. Zira Türkiye’nin
zeytinyağında uyguladığı gümrük vergisi oranları taahhüt edilen oranın
üzerindedir.
Türkiye’nin indirime esas olarak belirlediği gümrük vergisi oranı %
40’dır. Türkiye 2004 yılına kadar bu oranı % 31.2’ye indireceğini taahhüt
etmiştir. 1995 yılından 2003 yılına kadar olan dönemde Türkiye’nin
zeytinyağı için uyguladığı gümrük vergisi oranı % 31.2’nin üzerinde
kalmıştır. Oysa örneğin Türkiye sığır eti için, esas alınan dönemde % 250
gibi bir oran belirlemiş ve 2004 yılına kadar da bu oranı % 225’e
indireceğini taahhüt etmiştir. Ancak uygulamada bakıldığında,
Türkiye’nin zaten sığır eti için uyguladığı gümrük vergisi oranlarının %
225 çok altında olduğu görülmektedir. Bu oran 1995 yılı için % 113,
1996 ve 1997 yılı için % 165 olmuştur (Akder, 1998).
Türkiye bundan sonra DTÖ kararları çerçevesinde zeytinyağında
gümrük vergisi oranını % 31.2’nin üzerine çıkaramayacaktır. Bu durumu
değerlendirmek gerekirse, Türkiye’nin böyle bir süreçten olumsuz
etkilenmesinin beklenilmediği söylenebilir. Çünkü dünya zeytinyağı
ticaretine bakıldığında, önemli zeytinyağı üreticisi ve ihracatçısı ülkelerin
aynı zamanda en büyük ithalatçı ülkeler olan AB üyesi ülkeler olduğu
görülmektedir. Türkiye’nin son yıllardaki yoğun zeytin ağacı dikimleri
de dikkate alındığında, önümüzdeki yıllarda da önemli miktarda
zeytinyağı ithalatına gerek duymayacağı düşünülmektedir.
107
Uruguay Round sonrası imzalanan Tarım Anlaşması’nda öne çıkan
konulardan birisi de ihracat sübvansiyonları konusudur. Türkiye yaklaşık
44 ürün için ihracat sübvansiyonunu sınırlama taahhüdünde bulunmuştur.
Taahhütler sübvansiyon için bütçeden yapılan harcamalar ve miktar
konusunda ayrı ayrı yapılmıştır. 44 ürün içerisinde zeytinyağı da
bulunmaktadır. Türkiye başlangıç yılında 23.4 bin ton olan miktar
kotasını 2004 yılında 20.1 bin tona, 2.340.500 dolar olan harcama
kotasını ise 1.778.800 dolara düşüreceğini taahhüt etmiştir (Akder,
1998). Ancak bu durum da Türkiye için herhangi bir olumsuzluluk
içermemektedir. Çünkü, söz konusu sınırlamalar ve taahhütler
işlenmemiş tarım ürünleri için geçerlidir. Türkiye zeytinyağına ambalajlı
olması durumunda ihracat desteği vermektedir. Ambalajlı zeytinyağı ise
işlenmiş ürün sınıfına girdiği için bahsi geçen sınırlamalara dahil
değildir.
Tarım Anlaşması’nın önemli özelliklerinden bir diğeri ise yurt içi
desteklere getirilen sınırlamalardır. Ancak anlaşmada iç desteklerin
azaltılması konusunda hem gelişmiş, hem de gelişmekte olan ülkelere
çok sayıda istisna getirilmiştir. Bu istisnalardan birisi de “de minimis”
uygulamasıdır. Bu uygulamaya göre her bir ürün için yapılan yurt içi
destek, gelişmiş ülkelerde toplam üretim değerinin % 5’ini, gelişmekte
olan ülkelerde ise % 10’unu aşmıyorsa, desteklerde indirime gitme
zorunluluğunda değildir . Bu kapsamda uygulamaya esas alınan 19861988 yılında zeytinyağına yapılan destek toplam üretim değerinin %
0.05’i gibi çok düşük düzeyde kalmaktadır. Bu nedenden dolayı
Türkiye’nin iç desteklerde herhangi bir indirim taahhüdünde bulunması
gerekmemiştir (Akder, 1998).
108
5.2.3.4. Türkiye’nin Uluslararası Zeytinyağı Konseyi İle İlişkileri
Uluslararası Zeytinyağı Konseyi 1959 yılında, Birleşmiş Milletler
bünyesinde 1956 yılında imzalanan Uluslararası Zeytinyağı
Anlaşması’nın yürütülmesi amacıyla kurulmuştur. 1956 yılında
imzalanan anlaşmanın amaçları; zeytin yetiştiriciliğinde verimliliği
arttırmak, üreticilere istikrarlı bir fiyat sağlamak, zeytin üretimi yapan
ülkelerin üretim, tüketim, ihracat ve ithalatında bir denge kurmalarını
sağlayarak haksız rekabetin önüne geçmek, ulusal zeytinyağı
politikalarının eşgüdümünü sağlamak olarak sıralanabilir (Tiryaki ve
Dönmez, 2003).
İkinci anlaşma ise 1963 yılında imzalanmıştır. Uzun görüşmeler
sonucu, üye ülkeler anlaşma üzerinde uzlaşmışlar, uluslararası zeytinyağı
piyasasını daha da genişletmek ve istikrarı sağlamak için çeşitli
önlemlerin alınması kararına varmışlardır. Bu tarihten sonra bir daha
1979
ve
1986
tarihlerinde
anlaşmalar
imzalanmıştır
(http://www.internationaloliveoil.org).
1986 yılında imzalanan anlaşmanın ismi “Uluslararası Zeytinyağı
ve Sofralık Zeytin Anlaşması” olarak değiştirilmiştir. Bu anlaşmanın
amaçları ise şöyle belirlenmiştir: zeytin ürünlerinde dünya genelinde
karşılaşılan problemlerin çözümü amacıyla uluslararası işbirliğinin
geliştirilmesi, araştırmaların ve gelişmelerin desteklenerek zeytin
ekiminin modernleştirilmesi ve teknik ve bilimsel programlarla kalitenin
arttırılması, ürün işleme maliyetlerinin düşürülmesi, uluslararası zeytin
ürünleri ticaretinin geliştirilmesi amacıyla bu alanda kolaylaştırıcı
önlemlerin alınması, üretim ve tüketim arasındaki dengenin sağlanması,
pazarda meydana gelen dalgalanmaların engellenmesi, haksız rekabetin
önlenmesi ve ürün tesliminin imzalanan kontrata uygun olarak
109
gerçekleştirilmesinin sağlanması, zeytin üretiminde uygulanacak
politikaların işbirliği yolu ile uyumlaştırılması, pazarın genişletilmesi,
ticaretin yapısının korunması ve arzın garantili bir şekilde
sürdürülmesinin sağlanması, tüm bu alanlarda bilgi akışının sağlanması,
ve anlaşmanın uygulanmasının takip edilerek geliştirme yollarının
araştırılmasıdır
(http://www.foreigntrade.gov.tr/DUNYA/ulus/123
ulus.htm.).
Türkiye Uluslararası Zeytinyağı Konseyi’ne 1963 yılında üye
olmuştur. Ancak 1998 yılında AB’ne adaylık görüşmelerinde yaşanan
gerginliğin de etkisiyle, Uluslararası Zeytinyağı Konseyi’nin AB ülkeleri
ve onların etkisi altında olan Tunus ve Fas gibi ülkelerin çıkarlarını
gözettiğini öne sürerek konsey üyeliğinden ayrılmıştır.
Türkiye’nin UZK’dan ayrılışı çeşitli tartışmaları ve görüş
ayrılıklarını da beraberinde getirmiştir. Görüşlerden birisi Türkiye’nin
her yıl UZK’ya yıllık aidat olarak 500.000 $ ödediği, ancak bunun
karşılığını alamadığı yönündeyken, diğer bir görüş bu kararın siyasi bir
karar olduğu, Türkiye’nin UZK üyeliğinin önem taşıdığı ve bundan yarar
sağladığı yönünde olmuştur.
Konseyden ayrılma kararından sonra oluşan görüşlerden birisini
mutlak doğru, diğerini ise mutlak yanlış olarak görmemek gerekir. Zira
her iki görüşün de doğru yanları olabilir.
Örneğin Türkiye’nin UZK’ya ödediği bedelin karşılığını alamadığı
doğru olabilir. Ancak burada önemli olan bu karşılığın neden
alınamadığıdır. Bu problemin ne kadarı UZK’dan, ne kadarı Türkiye’den
kaynaklanmaktadır?
110
Türkiye UZK’da ilk olarak Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından
temsil edilirken, daha sonraki dönemlerde temsilci olarak İhracatçılar
Birliği belirlenmiştir. Yapılan UZK toplantılarına devamlı surette farklı
kişilerin katılması, toplantılarda devamlılığın sağlanamaması,
toplantılardan elde edilen sonuçların ve yeniliklerin tabana yayılmasında
karşılaşılan güçlükler Türkiye’nin konseyden elde edebileceği faydaları
azaltmıştır.
Uluslararası ilişkilerin temelinde yatan çıkar güdüsü, doğaldır ki
ülkeleri başta kendi çıkarlarını gözetmeye yöneltecektir. Önemli olan bu
çıkarların karşılıklı olmasının sağlanmasıdır. Bunun yolu ise çıkarların
savunulacağı yer olan UZK’dan ayrılmaktan değil, bu çatı altında,
geçmişte yapılan hatalardan da dersler çıkararak, çıkarların
savunulmasından geçmektedir.
UZK, zeytinyağı kimyası konusunda araştırma geliştirme
faaliyetlerinin sürdürüldüğü, zeytinyağının fiziko-kimyasal ve duyusal
analizleri için yöntemlerin geliştirildiği, bu yöntemler hakkında
eğitimlerin verildiği, uluslararası standartların belirlendiği, zeytincilik
teknikleri konusunda çalışmaların yürütüldüğü, hem zeytinyağı, hem de
sofralık zeytine ilişkin istatistiklerin derlendiği ve ABD, Kanada,
Japonya gibi hedef pazarlarda zeytinyağının tanıtılması ve tüketiminin
teşvik edilmesi için kampanyaların düzenlediği bir alandır (Güldoğan,
2005). Bu alanın dışında kalmak, burada alınan kararlara etki edememek,
yeniliklerden haberdar olamamak veya geç haberdar olmak anlamına
gelmektedir.
1998 yılından itibaren Türkiye’nin UZK dışında kalması sebebiyle,
yeni analiz yöntemleri, UZK’ca tanınmış duyusal analiz panelinin
devamı, uluslararası ticarette zorunlu olan standart çalışmaları ve
111
yenilikler, kodeks çalışmaları ve detaylı ekonomik verilerin temini
konularındaki bilgi akışı kesilmiş veya aksamıştır (Tiryaki ve Dönmez,
2003).
UZK’ya üye ülkeler dışında bir de gözlemci ülkeler ve gözlemci
kuruluşlar bulunmaktadır. Türkiye’den de iki üretici örgütü gözlemci
olarak UZK toplantılarına katılmaktadır. Ancak gözlemci ülke ve
kuruluşlar konseyin teknik faaliyetlerinden yararlanamamakta ve oy
kullanamamaktadırlar. Ayrıca konsey, toplantıları gözlemci olan ülke ve
kurumlara
duyurmak
zorunda
değildir
(http://www.internationaloliveoil.org).
Türkiye aradan geçen zaman zarfında UZK’ya tekrar üye olabilmek
için başvurmuştur. Türkiye’nin başvurusu UZK’nın İspanya’nın Madrid
şehrinde 2004 yılında yapmış olduğu 91. Dönem Toplantısı’nda kabul
edilmiştir. Ancak, Türkiye’nin üyeliğinin yürürlüğe girebilmesi için
Bakanlar Kurulu tarafından da onaylanması gerekmektedir.
Türkiye’nin bundan sonraki dönemde UZK faaliyetlerinde azami
derecede faydalanabilmesi için ilk olarak, zeytin ve zeytinyağı
üreticisinden ihracatçısına kadar sektörün tüm kesimlerini içine alacak
bir Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi’nin oluşturulması ve bu
konseyin belirleyeceği, yine sektörün tüm kesimlerini kapsayan bir
komisyonun UZK ile ilişkilerden sorumlu olması yararlı olabilir.
112
6. AVRUPA BİRLİĞİ’NE ÜYELİK SÜRECİNDE TÜRKİYE
ZEYTİNYAĞI SEKTÖRÜNÜN AB ORTAK PİYASA
DÜZENİNE UYUMU
Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin hukuki temeli 1963 yılında
imzalanan Ankara Anlaşması’na dayanmaktadır. Anlaşmanın amacı;
Türkiye ekonomisinin hızlan kalkındırılması ve Türk halkının istihdam
seviyesinin ve yaşama şartlarının yükseltilmesini sağlamak, taraflar
arasındaki ticari ve ekonomik ilişkileri aralıksız ve dengeli olarak
güçlendirmeyi teşvik etmektir.
1963 yılından günümüze çeşitli iniş çıkışlara sahne olan TürkiyeAB ilişkilerinde son olarak 1 Ekim 2005 tarihinde üyelik müzakerelerinin
başlamasına karar verilmiştir. Müzakere sürecinde aday ülkenin AB
müktesebatını ne şekilde ve hangi takvim çerçevesinde kabul edeceği,
uygulayacağı ve uygulama için gereken idari yapıyı nasıl oluşturacağı
saptanmaktadır.
Müzakereler 31 farklı konu üzerinden yürütülmektedir. Bunlardan
birisi de tarımdır. Ayrıca her konu altında alt başlıklar yer almaktadır.
Özellikle Türkiye’de tarım sektörünün AB ülkelerinde farklı olarak
ekonomide önemli bir yer tutması ve sektörde istihdam edilen nüfusun
yüksek oranda olması, müzakere sürecinin zor geçeceği yönünde işaretler
vermektedir. Ayrıca, AB müktesebatının neredeyse yarısının tarıma ait
düzenlemelerden oluşması da süreci zorlaştıran ve önemli kılan diğer bir
etken olarak karşımıza çıkmaktadır.
AB, tarım alanında politikalarına ürün veya ürün grupları için
oluşturduğu Ortak Piyasa Düzeni (OPD) çerçevesinde yön vermektedir.
113
Zeytinyağı da OPD kapsamında bulunan ürünler arasında yer almaktadır.
Çalışmanın daha önceki bölümlerinde bu konuyla ilgili bilgi verildiği için
bu kısımda daha çok Türkiye’nin Zeytinyağı OPD’ne uyumu konusu
üzerinde durulacaktır.
AB’ne üye olan ülkeler birçok ortak politika çerçevesinde AB çatısı
altında bir araya gelmekle birlikte, kendi aralarında rekabet etmeye de
devam etmektedirler. Bu anlamda Türkiye’nin de olası AB üyeliği
durumunda bir yandan OPD kapsamındaki politikalara uyum sağlamas,ı
bir yandan da AB içinde önemli zeytinyağı üreticisi ve ihracatçısı
ülkelerle rekabet etmesi gerekecektir. Bu açıdan ele alındığında
Türkiye’nin hem OPD’ne uyum yönünde çalışmalar yapması, hem de
AB’ye girdiğinde diğer ülkelerle rekabet edebilecek bir yapıya
kavuşması için rekabet edebilirliğini olumsuz etkileyen sorunlarına
çözüm araması gerekmektedir.
Türkiye özellikle zeytin ve zeytinyağı üretimine ilişkin süreçlerde
de bir takım sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. Özellikle zeytinde
periyodisite hem üretim gücünü, hem de ihracat potansiyelini olumsuz
etkilemektedir. Bu açıdan gerekli kültürel önlemlerin alınması büyük
önem taşımaktadır. Ayrıca, zeytin ağaçlarının genelde yaşlı ağaçlardan
oluşması da bir başka problem olarak kendini göstermektedir. Bu
bakımdan yaşlı ağaçların gençleştirilmesi veya yeni fidanların dikilmesi
gerekmektedir. Bu amaçla son yıllarda zeytin fidanı dikimi teşvik
edilmektedir. Özellikle AB’nin yeni ağaç dikimi konusunda getirmiş
olduğu kısıtlamalar, Türkiye’nin üyelik sonrası yeni fidan dikimi
uygulamasını engelleyebileceğinden, bu soruna yönelik çözümlerin
üyelik öncesinde hayata geçirilmesi gerekmektedir.
114
Zeytinyağı üretiminde de hem üretim miktarının, hem de kalitenin
arttırılmasına yönelik olarak yeni teknolojilerin hayata geçirilerek
modern sıkma ve rafineri tesislerinin kurulması önem taşımaktadır.
Ayrıca zeytinyağının depolanması için sac tankların yerine paslanmaz
çelik tankların yaygınlaştırılması gerekmektedir (Göksu, 2003). Son
yıllarda bu konularda da Türkiye’de önemli gelişmelerin yaşandığı
görülmektedir.
Türkiye’nin zeytinyağı dış ticaretinde rekabet edebilir bir yapıya
kavuşması da, yine AB üyeliği öncesinde önemle üzerinde durulması
gereken konulardan birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bugün için
Türkiye’nin zeytinyağı ihracatının büyük bir bölümü dökme olarak
yapılmaktadır. Bu yapının devamı, olası AB üyeliği durumunda Türkiye
için çeşitli olumsuzlukları da beraberinde getirebilecektir. Zira AB
üyeliği ile birlikte gümrük vergisi ödenmeyeceği için AB ülkelerine
dökme ihracatın daha da artması ve katma değeri yüksek ambalajlı
ihracatın azalması ihtimali bulunmaktadır. Bu durumda Türkiye AB’deki
İtalya ve İspanya gibi ülkelerin tedarikçisi konumuna gelebilir. Oysa
alınacak yerinde tedbirlerle bu süreci tersine çevirmekte mümkün
olabilir. Türkiye’nin zeytinyağı sektörünü rekabet edebilir bir yapıya
kavuşturabilmesi halinde AB’ye üye olduğunda, AB üyesi olan, ancak
zeytinyağı üretimleri bulunmayan ülkelerde gümrüksüz zeytinyağı ihraç
edebilecektir.
AB ile Türkiye’de zeytinyağına yönelik uygulamaların
karşılaştırılması ve Türkiye’nin olası AB üyeliği öncesinde zeytinyağı
sektöründe yapılması gerekenler konusunda bilgi vermesi amacıyla Tablo
26 hazırlanmıştır.
115
Tablo 26: AB ve Türkiye Zeytinyağı Sektörünün Karşılaştırılması
AB
TÜRKİYE
GENEL
POLİTİKA
Amaçları ve araçları belirli ancak günün
koşullarına ayak uydurabilen etkin ve
dinamik bir politika yürütülmektedir.
Ulusal ve uluslararası örgütlenme düzeyi
yüksektir
ÜRETİM/
ÜRETİCİ
TÜKETİM/
TÜKETİCİ
Fiyatlandırmada
devlet
desteği
bulunmaktadır.
Coğrafi Bilgi Sistemi sayesinde bilgi
paylaşımı ve kontrol imkanı vardır.
Destekleme primi ödemeleri
var.
-
Organik tarım uygulamaları yanında
Üretimde İyi Tarım Uygulamaları (GAP)’a
da geçilmektedir.
Tüketimi artırmaya yönelik destekleme
yapılmış ancak 1998 yılında geçiş dönemi
ile birlikte son verilmiştir.
Etkili tanıtım faaliyetleri yapılmaktadır.
Sadece sınırlı
organik
bulunmaktadır.
-
Tüketici bilinci yüksektir.
Perakende satış için ambalaj miktarı ve
etiketleme şartlara bağlanmıştır.
Yöresel orijinli yağların satışı söz
konusudur.
İthalatta koruma vardır
İhracat ambalajlı olarak yapılmaktadır.
İÇ VE DIŞ
TİCARET
Kaynak:
Araçları ve amaçları sürekli
değişen,
uzun
vadeye
yayılamayan bir politika
yürütülmektedir.
Ulusal anlamda örgütlülük
mevcut ancak etkinliği zayıf
Uluslararası örgütlenmeler aracılığıyla yurt
dışında
etkili
tanıtım
faaliyetleri
yürütülmektedir.
İhracat iadesi DTÖ kararları çerçevesinde
sınırlandırılmıştır.
miktarda
üretim
Tanıtım
faaliyetleri
yetersizdir.
Tüketici bilinci istenilen
düzeye ulaşamamıştır.
İstenilen düzeyde değildir.
Çalışmalar
başlamıştır
ancak henüz yeterli düzeyde
değildir.
İthalatta koruma vardır.
İhracat
ağırlıklı
olarak
dökme
şekilde
yapılmaktadır.
Yurt dışı tanıtım faaliyetleri
yetersizdir.
Ambalajlı ihracata ödeme
yapılmaktadır.
Artukoğlu, M., Gençler, F., (2003); “Türkiye ve AB’de Zeytinyağına
İlişkin
Son Uygulamaların Değerlendirilmesi”, Türkiye 1. Zeytinyağı
ve Sofralık
Zeytin Sempozyumu Bildirileri, TEAE Yayını, Yayın No:
112, s.141-148, Ankara.
116
AB’ye tam üyelik için AB müktesebatına uyum sağlanması,
müktesebatın iç hukuka aktarılması ve müktesebatın uygulanmasını
sağlayacak kurumsal yapıların oluşturulması gerekmektedir. Bu
kapsamda AB Ortak Tarım Politikası gereğince, çeşitli ürün ve ürün
grupları için uygulanmakta olan Ortak Piyasa Düzenlerine uyum için
Ortak Piyasa Düzeni Çerçeve Kanunu’nun çıkarılması gerekmektedir. Bu
kanunun temel bir takım düzenlemeleri içermesi, uygulamaya yönelik
çeşitli ayrıntıların ise Bakanlar Kurulu Kararı ve Yönetmelikler ile
düzenlenmesi planlanmaktadır (Tan ve Çelikel, 2003).
Ortak Piyasa Düzeni Çerçeve Kanunu dışında zeytinyağı ile ilgili
olarak yapılması gereken özel düzenlemeler ise şunlardır:
¾ Tarımsal Üretici Birlikleri Kanunu, ilgili Bakanlar Kurulu
Kararları ve Yönetmelikler,
¾ Coğrafi Bilgi Sistemi ile Uyumlu Zeytincilik Sicilinin
Oluşturulmasına dair yönetmelik,
¾ TS/342 Yemeklik Zeytinyağı Muayene ve Deney Yöntemleri
Standardının Zorunlu Uygulamaya Konulmasına İlişkin Tebliğ,
¾ TS/341
Yemeklik
Zeytinyağı
Standardının
Zorunlu
Uygulamaya Konulmasına İlişkin Tebliğ,
¾ Zeytinyağı Üretiminin Kalitesini Geliştirmeye Yönelik
Önlemlere İlişkin Tebliğ,
¾ Zeytinyağı Sektöründe Kontrol Kuruluşu Kurulmasına İlişkin
Kanun.
Yayımlanan ulusal programda söz konusu düzenlemeler için bir
takvim de belirlenmiştir. Bu takvime göre AB zeytinyağı mevzuatına
2004 yılı sonuna kadar uyum sağlanması hedeflenmiştir. Ancak bazı
konuların uygulanması için 2005 yılı başı belirlenmiştir. Bu çerçevede
117
bakıldığında Tarımsal Üretici Birlikleri Kanunu’nun 2004 yılında
çıkarıldığı görülmektedir. “TS 341 Yemeklik Zeytinyağı Standardı ve
TS 342 Yemeklik Zeytinyağı- Muayene ve Deney Yöntemleri
Standardının Dış Ticarette Zorunlu Uygulamaya Konulmasına İlişkin
Tebliğ” ise yine 09.03.2004 tarih ve 25397 sayılı Resmi Gazete’de
yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Ancak diğer konularda henüz bir
düzenleme yapılmamıştır.
Ulusal programda ayrıca mevzuatın uygulanması için kurumsal
yapılanma ve gerekli finansman ihtiyacı üzerinde de durulmaktadır. Buna
göre, zeytinyağı sektörüne yönelik uygulamalarda Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ve Dış Ticaret Müsteşarlığı görev
almaktadır. Ayrıca ulusal programda söz konusu kurumlar tarafından
geçekleştirilmesi öngörülen; yatırım, danışmanlık ve eğitim gibi konuları
içeren uyum çalışmalarının toplam bedeli yaklaşık olarak 37 milyon euro
olarak hesaplanmaktadır. Bunun yanında programda, mevzuatın
hazırlanmasının 2006’ya, gerekli kurumsal yapılanmanın ve yatırımların
tamamlanmasının ise 2009 yılına kadar süreceği belirtilmektedir (Tan ve
Çelikel, 2003).
Buraya kadar anlatılanlardan da anlaşılacağı gibi, AB sürecinde
Türkiye’nin önünde iki temel ve önemli konu bulunmaktadır. Bunlardan
birisi, Türkiye’nin olası üyelik durumunda da AB içindeki önemli
zeytinyağı üreticisi ve ihracatçısı ülkelerle olan rekabetinin devam
edecek olmasıdır. Bu yüzden, Türkiye’nin rekabet gücünü arttırıcı
önlemleri hızla uygulamaya sokması gerekmektedir. Diğer önemli konu
ise AB mevzuatına uyum konusudur. Bu bakımdan değerlendirildiğinde
ise, mevzuata uyum açısından Türkiye’nin Ulusal Program’da belirlediği
takvimin gerisinde kaldığı görülmektedir.
118
7. GÖRÜŞÜLEN FİRMALARA İLİŞKİN GENEL BİR
DEĞERLENDİRME
Proje kapsamında üç adet zeytinyağı ihracatı yapan firma ile
görüşme imkanı sağlanabilmiştir. Bu firmalardan ikisi limited birisi ise
anonim şirket statüsünde faaliyetlerini sürdürmektedir. Anonim şirket
statüsündeki firma gelirlerinin yaklaşık % 40’ını ihracattan, % 60’ını ise
iç pazara yapılan satışlardan elde ederken, limited şirket statüsündeki
diğer iki firma gelirlerinin tamamını ihracattan elde etmektedir.
Görüşülen her üç firmada zeytinyağı dışında farklı gıda ürünlerinin
de ihracatı yapılmaktadır. Bu ürünler arasında bal, limon suyu, sirke,
garnitür, makarna, bulgur vb. gibi çok çeşitli ürünler bulunmaktadır.
Firmalar ihracatını yaptıkları zeytinyağını aracılardan (tüccar) ve
büyük üreticilerden temin etmektedirler. Firmalar zeytinyağı alımlarında
başta ithalatçı ülkenin talepleri olmak üzere, zeytinyağının kalitesi
(asitlik derecesi, tat, koku vb. özellikler), zeytinyağının fiyatı ve
zeytinyağının orijini gibi konulara önem vermektedirler.
Görüşülen firmalardan sadece anonim şirket statüsünde
faaliyetlerini sürdüren firma, zeytinyağı temininde çeşitli zorluklarla
karşılaştığını belirtmiştir. Karşılaşılan zorluklar arasında başta zeytinyağı
alımında ödenen fiyatların yüksek ve istikrarsız olması ile istenilen
kalitede ürün bulmaktaki sıkıntılar gelmektedir.
Firmalardan limited şirket statüsünde olanlar zeytinyağı
ihracatlarının tamamını kutulu olarak yaparken, diğer firma ihracatının
yalnızca % 10’unun kutulu, kalan bölümünü ise dökme olarak
gerçekleştirmektedir. Bu durum anonim şirket statüsündeki firmanın
119
diğer iki firmaya göre daha fazla miktarda zeytinyağı ihraç etmesinden
kaynaklanmaktadır.
Firmaların zeytinyağı ihraç ettikleri ülkelere bakılırsa, limited şirket
olarak faaliyet gösteren firmaların tek bir pazara yöneldikleri, anonim
şirket olarak çalışan firmanın ise birden fazla pazara zeytinyağı satışı
yaptığı dikkati çekmektedir. Bu kapsamda limited şirket olarak faaliyet
gösteren firmalardan birisi Özbekistan’a, diğeri ise Almanya’ya
zeytinyağı ihraç ederken, diğer firma ise ABD, Avustralya, Kanada
olmak üzere Birleşik Arap Emirlikleri, Hırvatistan gibi çeşitli pazarlara
zeytinyağı ihraç etmektedir. Anonim şirket statüsündeki firma ihracata
yönelik zeytinyağının ambalajlama işleminin tamamını kendi paketleme
tesisinde gerçekleştirirken diğer iki firma ise paketleme işlemini başka
işletmelere yaptırmaktadırlar.
Görüşülen limited şirket statüsündeki firmalar, ihracatta
zeytinyağının pazarlara nakli aşamasında karayolunu tercih ederken,
anonim şirket olarak faaliyet gösteren firma ihracatının tamamını deniz
yolu ile gerçekleştirmektedir. Bu durumda anonim şirket olarak çalışan
firmanın pazarlarının büyük bir bölümünün ABD, Kanada ve Avustralya
gibi deniz aşırı ülkeler olması etkilidir.
Görüşülen firmalar arasında sadece limited şirket olarak faaliyet
gösteren firma pazar araştırması yaptığını belirtmiştir. Bu kapsamda
firmanın bilgi kaynakları arasında ihracatçı birlikleri, fuar ziyaretleri,
İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi (İGEME) bulunmaktadır. Diğer iki
firmadan Özbekistan pazarına zeytinyağı satan firma yurt dışındaki alıcı
firmayı kendi imkanları ile bulduğunu, Almanya pazarına satış yapan
firma ise ihracatçı birlikleri aracılığıyla alıcı bulduklarını söylemiştir.
120
Görüşme yapılan her üç firmada zeytinyağı ihracatında devlet
tarafından sağlanan ihracat iadesi yardımından faydalanmaktadır.
Görüşülen firmaların tamamı Türkiye’nin Uluslararası Zeytinyağı
Konseyi’ne tekrar üye olması gerektiğini vurgulamışlardır. Neden olarak
ise lobi faaliyetlerinin bu çatı altında daha etkili yürütülebileceği ve
alınan kararlarda etkili olunabileceği gösterilmiştir.
Görüşme sırasında firma yetkililerine zeytinyağı sektörünün rekabet
gücünü ve ihracat başarısını olumsuz etkileyen zeytinyağı sektörüne özgü
zayıf yönlerin neler olabileceği sorusu yöneltilmiştir. Firma yetkililerinin
zeytinyağı sektörüne dair gördükleri zayıf yönler sırasıyla şöyledir.
¾ Zeytinyağı ihracatının büyük bir bölümünün az sayıda pazara
yapılıyor olması,
¾ Uluslararası Zeytinyağı Konseyinden çıkılması,
¾ Gümrük işlemleri ve bürokrasi,
¾ Ekonomik istikrarsızlık,
¾ Türk zeytinyağı imajının ve markalarının olmaması,
¾ Ürün özellikleri bakımından dış talebe uygun kalitede ürün elde
edilmesindeki yetersizlikler.
Firma yetkililerinin zeytinyağı sektörünün rekabet gücünü ve
ihracat başarısını olumlu etkileyen zeytinyağı sektörüne özgü güçlü
yönler konusunda belirttikleri fikirleri ise şu başlıklar altında özetlemek
mümkündür.
¾ Türkiye’nin jeo-ekonomik konumu,
¾ Son yıllarda ihracatının öneminin daha iyi anlaşılması,
121
¾ Zeytin üretimi konusunda yüksek bir potansiyele sahip
olunması,
¾ Taşıma hizmetlerinin gelişmiş olması.
Zeytinyağı sektörüne ait belirtilen zayıf ve güçlü yönler gözden
geçirildiğinde, zayıf tarafların büyük bir çoğunluğunun doğrudan
doğruya sektöre özgü olduğu, ancak güçlü yönlerin zeytin üretiminde
sahip olunan potansiyel dışında tamamının yalnızca zeytinyağı sektörüne
değil, genel ihracata dair güçlü yönler olduğu dikkati çekmektedir.
Firma yetkililerine sorulan bir diğer soru ise zeytinyağı sektörünün
rekabet gücünü ve ihracat başarısını olumsuz etkileyebilecek ülke içinden
veya ülke dışından kaynaklanan tehditlerin neler olabileceği olmuştur. Bu
soruya karşılık ise şu cevaplar alınmıştır.
¾ Özellikle AB’nde zeytinyağı için yapılan destekler
¾ Uygulanan döviz kuru politikası,
¾ AB’nin Tunus’a tanımış olduğu, Suriye’ye ise önümüzdeki
yıllarda tanıyacağı tavizler,
¾ Uluslar arası rekabetin artması,
¾ Ülke içindeki zeytinyağı ihracatında az sayıda belirli firmanın
piyasaya hakim olması,
¾ AB’ye üyelik süreci.
SWOT analizi kapsamında firma yetkililerine sorulan son soru ise,
zeytinyağı sektörünün rekabet gücünü ve ihracat başarısını olumlu
etkileyebilecek ülke içi veya ülke dışından kaynaklanan fırsatlar nelerdir
sorusu olmuştur. Bu soru neticesinde yetkililerden alınan cevaplar ise
şöyle olmuştur.
122
¾ ABD, Kanada, Japonya, Avustralya gibi pazarlarda
zeytinyağına olan ilginin artıyor olması,
¾ Ülkeye gelen turistler,
¾ Uluslararası Zeytinyağı Konseyine tekrar girmek için
çalışmaların olması,
¾ Organik zeytinyağı üretimi konusunda Türkiye’nin sahip
olduğu avantajlar,
¾ Marka imajının gelişmeye başlaması ve devlet tarafından
desteklenmesi.
¾ Türkiye’nin AB ile olan üyelik süreci ve olası üyeliği.
Bu bölümde dikkati çeken konulardan birisi AB ile olan üyelik
sürecinin ve olası üyeliğinin Türkiye’nin zeytinyağı sektörü için hem
fırsat, hem de tehdit olarak algılanmasıdır. Bu durum görüşülen
yetkililerin AB’nin Türkiye zeytinyağı sektörüne neler getireceği ve neler
götüreceği konusunda net bir fikre sahip olmadıklarını göstermektedir.
Görüşülen firma yetkilileri zeytinyağı ihracatı
karşılaştıkları başlıca sorunları ise şöyle ifade etmişlerdir:
™
™
™
™
sırasında
Sağlıklı ve istikrarlı bir döviz kuru politikasının olmaması,
İhracatta karşılaşılan bürokratik işlemler,
Mal temininde fiyatların değişkenliği,
İhracat iadesinin mahsuben yapılması.
Görüşülen yetkililer Türkiye’nin zeytinyağı ihracatını artırabilmesi
için, ihracatçı firmaların kaliteye daha fazla önem vermeleri gerektiği ve
firmaların markalı ve ambalajlı ihracata yönelmeleri gerektiği üzerinde
durmuşlardır. Devletin ise özellikle dış piyasalarda rakip ülkelerle
123
rekabetin sağlanabilmesi için, ihracat iadesi desteğini arttırması
gerektiğini, yatırımları teşvik etmesi gerektiğini belirtmişlerdir.
124
8. ORTAYA ÇIKAN SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Türkiye’nin zeytinyağı dış ticaretine ihracat ve ithalat olmak üzere
iki farklı açıdan bakıldığında, sorunların daha çok ihracata yönelik
olduğu görülmektedir. Bunun da en büyük sebebi, Türkiye’nin sınırlı
miktarda zeytinyağı ithal etmesine karşılık, dünyadaki önemli zeytinyağı
ihracatçı ülkelerden birisi olmasıdır.
Zeytinyağı ihracatına yönelik sorunların sadece ürünün ihracatçılara
ulaşarak dış pazarlara sevk edildiği zaman diliminde karşılaşılan
olumsuzluklara indirgenmesi ise konuya dar bir bakış açısıyla
bakılmasına neden olmaktadır. Oysa dış satımda karşılaşılan sorunlar,
zeytinyağının hammaddesi olan zeytinin yetiştiriciliğinden itibaren
başlamaktadır.
Türkiye’de önemli sayıda zeytin ağacı olmasına karşın, bu
ağaçlardan istenilen kalitede ve miktarda ürün alınamamaktadır. Bunun
en başta gelen nedenleri arasında zeytinliklerin büyük bir bölümünün
meyilli arazilerde olması ve ağaçların birçoğunun yaşlı ve verimden
düşmüş olması ile gübreleme, sulama, budama, toprak işleme, hastalık ve
zararlılarla mücadele gibi işlemlerin doğru ve etkin bir şekilde
uygulanmaması, hasatta yapılan yanlışlıklar sayılabilir. Tüm bu hatalar
hem ağaçlardan istenilen düzeyde ürün alınmasını engellemekte, hem de
zeytinin doğasında bulunan, ancak etkin bakım işlemleri ve doğru hasat
yöntemleri sayesinde azaltılabilinen periyodisitenin daha yoğun
yaşanmasına neden olmaktadır. Zeytin üretiminin periyodisiteden dolayı
dalgalı bir seyir izlemesi, zeytinyağı üretiminin de yıldan yıla büyük
değişiklikler göstermesine neden olmaktadır. Zeytinyağı üretiminde
yıldan yıla oluşan büyük farklılıklar ise, ihracatı olumsuz etkileyerek dış
pazarlarda kalıcılığı sekteye uğratmaktadır. Ayrıca, üretimdeki bu
125
düzensizlik markalaşmayı engelleyen nedenlerden birisi olarak da
karşımıza çıkmaktadır. Çözüm ise, sorunlara yol açan sebeplerin ortadan
kaldırılmasına bağlıdır. Bu anlamda eski ve verimsiz zeytinliklerin ıslah
edilerek verimliliklerinin arttırılması, zeytinliklerde gerekli olan kültürel
işlemlerinin uygulanması, hasatta yapılan hataların önüne geçilerek
mümkünse makineli hasadın gerçekleştirilmesi, mümkün değilse de
hasatta doğru tekniklerin kullanılması gerekmektedir. Tüm bunların
yapılabilmesi için ise zeytin yetiştiricilerinin ürettikleri ürünün ne kadar
değerli bir ürün olduğunu, bilgiye dayalı bakım işlemleri sayesinde bu
değere değer katabileceklerini bilmeleri gerekmektedir. Bu amaçla Tarım
İl ve İlçe Müdürlüklerinin, üretici örgütlerinin, odalar ve borsalar gibi
sivil toplum kuruluşlarının daha geniş ve daha etkin yayım çalışmaları
yürütmeleri, bu amaçla yapılacak projelere destek olmaları
gerekmektedir.
Zeytinyağı ihracatında önemli konulardan birisi de ihraç edilen
zeytinyağının kalitesidir. Kalite hem katma değer bakımından, hem de
dış piyasalardaki ülke zeytinyağının imajı bakımından büyük önem
taşımaktadır. Zeytinyağının kalitesini ise yine yetiştiricilik işlemleri,
hasat edilen zeytinlerin fazla bekletilmeden kısa sürede sıkılması, sıkılan
zeytinyağının kaliteyi olumsuz etkilemeyecek koşullarda depolanması
gibi unsurlar belirlemektedir. Türkiye bu konularda yıldan yıla olumlu
gelişmeler göstermesine karşın, halen istenilen düzeye ulaşamamıştır. Bu
konuda üretici birliklerine büyük görevler düşmektedir.
Özellikle klasik sistemle çalışan zeytin sıkma tesislerinin
çoğunluğunun, üretim sürecinde aşırı miktarda sıcak su kullanılması ve
depolama şartlarının yetersiz olması zeytinyağı kalitesini olumsuz
etkilemektedir. Bu bakımdan özellikle modern sistem sıkma tesislerinin
yetersiz olduğu bölgelere veya illere kontinü sistem fabrikalar için
126
teşvikler verilebilir. Bu konuda Türkiye’de çeşitli teşvikler
bulunmaktadır. Ancak, bunların yatırımları istenilen düzeyde teşvik
ettiğini söylemek mümkün değildir. Nitekim Türkiye’de 2003 yılında
tarımsal sanayi konusunda verilmiş olan 203 yatırım teşvik belgesinden
yalnızca 5’i zeytin ve zeytinyağı konusunda olup, teşvik belgesi
kapsamında yapılan yatırımların tutarı ise tarımsal sanayi yatırımları
içerisinde %0,6 yer tutmaktadır. Bu rakamlar zeytinyağı gibi Türkiye için
hazine olarak nitelenen bir ürün için son derece yetersizdir. Bu bakımdan
zeytinyağına yönelik yatırımları arttıracak teşviklerin arttırılması
gerekmektedir. Örneğin, yapılacak yatırımlarda üretici örgütlerine bir
takım önceliklerin tanınması, diğer özel girişimcilere en azında belirli bir
yıl süresince vergi muafiyeti tanınması, yatırımların artması için faydalı
olabilir.
İhracata yönlendirilecek zeytinyağının kaliteli olması gerektiğini
belirtmiştik. Bu kalitenin yakalanması için zeytin üreticisine de büyük
görevler düştüğünü söyledik. Üreticileri kaliteli ve verimli ürün elde
etme konusunda kamçılayan unsurlardan birisi de, zeytinyağına verilen
prim ödemeleri ve yapılan bir takım girdi destekleridir. Türkiye’de
yapılan ödemelere bakıldığında, ödeme tutarlarının dış pazarlarda
Türkiye’nin rakibi olan ülkelerle karşılaştırıldığında, çok düşük düzeyde
kaldığı görülmektedir. Tabi ki ülke ekonomilerinin gelişmişlik düzeyi de
yapılan ödemelerin arasında fark olmasına neden olmaktadır. Ancak
zeytinyağı gibi gerekli politikaların uygulanması halinde rekabet
gücünün olabileceği bir üründe, üreticilere yapılan ödemelerin rakip
ülkelerin üreticilerine yaptıkları ödemeler arasında büyük farkların
olması, Türkiye’de üreticinin üretime yönelik şevkini olumsuz
etkilemektedir. Özellikle 2004/2005 sezonunda kg başına verilen 250.000
TL’lik ödeme az görülürken, bu rakam 2005/2006 sezonunda 100.000
TL’ye indirilmiştir. Buna sebep olarak ise 2005/2006 sezonunda dış
127
piyasalarda zeytinyağı arzındaki azalmadan dolayı, Türkiye’de
zeytinyağı fiyatlarının artmış olması gösterilmektedir. Oysa tam bu ve
benzeri dönemlerde verilecek olan yüksek primler üretimi teşvik etmeye
yöneliktir. Ayrıca, yapılan girdi desteklerinin ödemeleri de son derece
düzensiz bir yapı göstermektedir. Bir sene yapılacağı söylenen destek,
diğer seneye kalabilmekte, hatta bu sene de ödemenin bir bölümü
yapılarak diğer bölümü yapılamamaktadır. Bu yüzden yapılacak olan
prim ödemelerinin ve desteklerin belirli bir düzene oturtulması ve rakip
ülkelerle aynı düzeyde olmasa bile en azında rekabet edebilirlikte bir
takım avantajlar sağlayacak düzeyde olması gerekmektedir.
Türkiye’nin zeytinyağı ihracatında yüz yüze olduğu sorunların
başında, ihracatın katma değeri düşük dökme şekilde yapılıyor olması
gelmektedir. Var yıllarında % 70’ler civarında olan dökme zeytinyağı
ihracatı, yok yıllarında yaklaşık % 50’ler civarına inmektedir. Bu
durumun tersine çevrilebilmesi için, hem devlete, hem de sektör
temsilcilerine bir takım görevler düşmektedir.
Ayrıca sektördeki ihracatçı firmalara da bir takım görevler
düşmektedir. Markalı ve ambalajlı ihracat için en önemli unsurlardan
birisi tanıtımdır. Türkiye bu konuda önemli ilerlemeler kaydedememekte,
tanıtım faaliyetleri birkaç firma ile sınırlı kalmaktadır. Oysa bu konuda
sektör tarafından geniş kapsamlı, ülke imajını yükseltmeyi hedefleyen
ortak stratejiler geliştirilmelidir.
Yurt dışında birçok Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yaşamaktadır.
Yurt dışındaki restoran ve lokantalar daha çok et ürünleri üzerine
yoğunlaşmakta ve Türkiye sadece kebabı ünlü olan bir ülke olarak
algılanmaktadır. Oysa Türkiye’ye ait çok zengin zeytinyağlı yemek
çeşitleri bulunmaktadır. Yurt dışında zeytinyağlı yemeklere dayanan
128
restoran ve lokantaların açılması ve bunların Türk Yemekleri olarak
sunulması tanıtım için faydalı olabilir. Ayrıca Türkiye bir turizm
ülkesidir. Her yıl çok farklı ülkelerden insanlar Türkiye’ye gelmektedir.
Bu da zeytinyağının tanıtımı için iyi bir fırsat arz etmektedir. Özellikle
otellerin menülerinde zeytinyağlı yemeklere ağırlık vermeleri için bu
otellere zeytinyağı satışında çeşitli indirimler yapılabilir.
Türkiye’nin zeytinyağı ihracatındaki sorunlarından birisi de pazar
darlığıdır. Türkiye 35’ten fazla ülkeye zeytinyağı ihraç etmektedir.
Ancak ihracatın yaklaşık % 80 – 85’i beş ülkeye (İtalya, A.B.D., İspanya,
Kanada, S. Arabistan) yapılmaktadır. Bu beş ülke içinde de yine dağılım
dengesizdir ve ihracatın yaklaşık % 40 – 45’i sadece İtalya’ya
yapılmaktadır. Bu, Türkiye’nin belli pazarlara bağımlı kalmasına neden
olmaktadır. Türkiye’nin alternatif pazarlarda tanıtım ve pazar araştırması
faaliyetlerini arttırması pazarını çeşitlendirmesi açısından da büyük önem
taşımaktadır.
Türkiye’de zeytinyağına yönelik politikalardaki belirsizlikte önemli
bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Örneğin, Türkiye’nin giriş için
müzakerelere başladığı AB’nde amaçları ve araçları sistematik bir
biçimde belirlenmiş politikalar uygulanılırken, Türkiye’de daha çok günü
birlik ve istikrardan uzak politikalar uygulanmaktadır. Zeytinyağı dış
ticaretinde uygulanan politikalar, buna iyi bir örnek teşkil etmektedir. Bu
alana yönelik politika araçları ve kararları yıldan yıla hatta yıl içerisinde
dahi değişiklikler gösterebilmektedir. Oysa ihracat yapan firmaların
önlerini görerek hareket edebilmeleri büyük önem taşımaktadır.
Politikalardaki istikrarsızlık, firmaların bazı yıllar ihracata
yönelmelerine, bazı yıllar ise ihracattan çekilmelerine neden olmaktadır.
Bu durum, pazara arzın devamlılığını olumsuz etkilemekte ve ülke imajı
açısından da sorun oluşturmaktadır.
129
Türkiye zeytinyağı konusunda en büyük uluslararası kuruluş olan
Uluslararası Zeytinyağı Konseyi’nden 1998 yılında ayrılmıştır.
Çıkmasına sebep olarak ise konseyin faaliyetlerinde yeterince
yararlanamaması gösterilmiştir. Ancak, zeytinyağında söz sahibi olan
bütün tarafların bulunduğu ve sektörle ilgili çeşitli kararlarını alınarak,
standartların belirlendiği bir örgütte Türkiye’nin bulunması önem arz
etmektedir. Bu bakımdan Türkiye’nin tekrar üyelik için başvurmuş
olması ve 2004 yılında UZK’nın bu başvuruyu kabul etmiş olması
önemli bir gelişmedir. Ancak üyeliğin tekrar başlaması için bakanlar
kurulunun onayı gerekmektedir. Türkiye’nin UZK faaliyetlerinden azami
şekilde yararlanabilmesi için UZK ile ilişkilerde daha geniş şekilde,
sektörün tüm taraflarını da içine alacak şekilde yürütülmelidir.
Dünyada zeytinyağına olan ilginin artıyor olması, bu ürünün
üretimini de teşvik etmektedir. Buna bağlı olarak zeytin yetiştiriciliğinde
geçmiş yıllarda söz sahibi olmayan ülkelerde üretimi teşvik etmeye
başlamaktadır. Suriye, Fas, Mısır gibi Akdeniz ülkeleri bunların başında
gelmektedir. Gelecek yıllarda bu ülkelerinde Türkiye için tehdit
oluşturma olasılığı bulunmaktadır. Bu ülkeler içerisinde Suriye daha
bugünde üretim bakımından Türkiye’nin önüne geçmiştir. Söz konusu bu
ülkelerinde ilerleyen yıllarda zeytinyağı ihracatını dökme olarak
yapacakları da göz önüne alındığında, uluslararası pazarlarda Türkiye’nin
rakibi olacağı anlaşılmaktadır. Ayrıca Türkiye’nin en büyük pazarı olan
AB’nin bu ülkelere zeytinyağı ithalatında çeşitli tavizler uygulayacağı da
düşünülürse Türkiye’nin pazarlarını genişletmesinin ve katma değeri
yüksek markalı ve ambalajlı ürünler satması gerektiğinin önemi daha da
iyi anlaşılmaktadır.
Türkiye’nin önünde yer alan uluslararası konulardan birisi de AB
ile ilişkiler ve AB’ye uyumdur. Türkiye AB ile üyelik müzakerelerini ve
130
zeytinyağı sektörüne yönelik düzenlemeleri yaparken hem üyelik öncesi,
hem de olası üyelik sonrası AB içindeki ülkelerle rekabet halinde
olduğunu ve olacağını göz önünde bulundurmalıdır. Bu konuya yönelik
fırsatlar ve tehditler çok iyi değerlendirilmeli ve politikalar da bu sağlıklı
değerlendirmeler sonucu belirlenmelidir.
131
9. SONUÇ
Türkiye zeytinyağı ihracatında ülke içinden kaynaklanan bir takım
teknik ve ekonomik sorunlar ve ülke dışından kaynaklanan bazı
olumsuzluklar dolayısıyla sahip olduğu potansiyeli harekete
geçirememektedir.
Türkiye’nin zeytinyağı dış ticareti ve özellikle ihracatı konusu, tek
boyutlu
ve
yalnızca
dış
ticaret
politikaları
kapsamında
değerlendirilebilecek bir konu olarak gözükmemektedir. Bu kapsamda
zeytinyağının hammaddesi olan zeytinin üretiminden, toplanan
zeytinlerin sıkılarak zeytinyağı üretimine yönlendirilmesine kadar birçok
konu zeytinyağının ihracatında etkili olmaktadır. Bu bakımdan zeytinin
üretiminden zeytinyağının ihracatına kadar olan aşamalarda karşılaşılan
sorunlar dış satımı olumsuz etkilemektedir. Sektörün çeşitli kesimlerini
ilgilendiren bu sorunların çözümü için sektörün tüm taraflarının bir araya
gelerek ortak ve akılcı çözümler üretmesi gerekmektedir. Son yıllarda
Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi’nin kurulması çalışmaları bu yolda
atılmış önemli bir adım olabilir.
132
KAYNAKLAR
Abidar, A., Azzouzi, S., (2005); “Agriculture Sıtuation Report For
Morocco”, Medfrol Project, Market and Trade Policies for
Mediterranean Agriculture : The Case of Fruits/Vegetables and
Olive-Oil, Sixth Framework Programme Priority 8.1, Meknès,
Maroc.
Abidar, A., Laytimi, A., (2005); “National Agricultural PolicyMorocco” ”, Medfrol Project, Market and Trade Policies for
Mediterranean Agriculture : The Case of Fruits/Vegetables and
Olive-Oil,
Sixth Framework Programme Priority 8.1Meknès,
Maroc.
Akay, Z., (1991); “Türkiye’de ve Avrupa Topluluğu’nda
Zeytinyağı İçin Uygulanan Destekleme Politikalarının Çeşitli
Yönlerden Karşılaştırılması”, Ege Üniversitesi Fen Bilimleri
Enstitüsü Tarım Ekonomisi Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi,
İzmir.
Akder, A., H., (1998); “Dünya Ticaret Örgütünün Tarım
Anlaşması ve Türkiye’de Tarımsal Desteklemenin Geleceği”,
Friedrich Ebert Vakfı Ekonomi Forumu, s.14, İstanbul.
Aksu, S., (2000); “Türkiye’de Zeytinyağı Üretimi, Tüketimi ve Dış
Satımı”,V. Teknik Kongre, Ankara.
133
KAYNAKLAR (devam)
Alpkent, N., (2000); “Sıvı ve Katı Yağlar Sektöründe Rekabet
Gücü Olanaklarının Arttırılması”, Milli Prodüktivite Merkezi,
Yayın No: 646, Ankara.
Artukoğlu, M., (2001); “Türkiye’de Son Yıllarda Zeytinyağında
İzlenen Destekleme Politikalarının Üreticilere Yansıması Üzerine
Bir Araştırma: İzmir İli Örneği, Türkiye Ziraat Odaları Birliği
Yayını, No: 212, Ankara.
Artukoğlu, M., Gençler, F., (2003); “Türkiye ve AB’de
Zeytinyağına İlişkin Son Uygulamaların Değerlendirilmesi”,
Türkiye 1. Zeytinyağı ve Sofralık Zeytin Sempozyumu Bildirileri,
TEAE Yayını, Yayın No: 112, s.141-148, Ankara.
Baş, E., (2004); “Avrupa Birliği’nde Ortak Tarım Politikası
Alanında 2003 ve 2004 Yıllarında Gerçekleştirilen Reformların
Genişleme Süreci ve Türkiye’nin Adaylığı Göz Önüne Alınarak
İncelenmesi”, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği Tarım ve
Balıkçılık Dairesi, Uzmanlık Tezi, Ankara.
Bazoti, G., (1998); “The Comman Organisation of the Market For
Olive
Oil”,
Cahiers
Options
Mediterraneennes,
(http://ressources.ciheam.org/am/pdf/c29).
Vol.
29,
134
KAYNAKLAR (devam)
Beaufay, G., (2001); “ EU Policies for Olive Oil”, WWF Europe
Birdlife
International
(Erişim:
http://www.panda.org/downloads/europe/ENphotos).
Bilge, A., (2000); “Türkiye’de Zeytinyağı İhracatında Sorunlar”,
Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi,
İzmir.
DEİK (Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu), (2005); “Fas Ülke
Bülteni”,
(Erişim:
http://www.deik.org.tr/bultenler/2005627152046Fas-Mart2005.pdf
).
D.İ.E., (Çeşitli Yıllar); Tarım İstatistikleri Özeti, Ankara.
D.İ.E., (Çeşitli Yıllar); Tarımsal Yapı ve Üretim, Ankara.
Dönmez, S., (2002); “AB’de Zeytinyağı Piyasa Düzenlemelerinin
İncelenmesi ve Türkiye Açısından Değerlendirilmesi” E.Ü. Ziraat
Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü, Yüksek Lisans Semineri,
İzmir.
135
KAYNAKLAR (devam)
DPT, (2000); VIII. B.Y.K.P Bitkisel Yağ Sanayii Özel İhtisas
Komisyonu
Raporu,
Zeytinyağı
Sanayii
Özel
İhtisas
Alt
Komisyonu Raporu, Anakara.
Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği, (2003); “2002/03
Çalışma Raporu”, İzmir.
European Commission, (1997); “Council Regulation (EC) No
2006/97 of 9 October 1997 Laying Down Certain Rules for the
Application of the Special Arrangements for Imports of Olive Oil
Originating in Morocco”, Commission Regulation (EC) No
2006/97, Brussels.
European Commission, (1998); “Reforming the Olive Oil
Sector”,
Agriculture
DG
Fact
Sheet
(Erişim:
http://europa.eu.int/comm/agriculture/publi/fact/olive/index_en.htm
).
European Commission, (2002); “The Olive Oil Sector in the
European
Union”,
Fact
Sheet,
http://europa.eu.int/comm/agriculture/index.en.htm).
(Erişim:
136
KAYNAKLAR (devam)
European Commission, (2002); “Evaluation of the Impact of the
Main Market-Organisation Measures in the Olive Oil Sector”,
Summary
of
Main
Comments
(Erişim:
http://europa.eu.int/comm/agriculture/eval/reports/oliveoil/sum_en.
pdf)
European Commission, (2003); “Accomplishing a Sustainable
Agricultural Model for Europe Through the Reformed CAP- the
tobacco, olive oil, cotton and sugar sectors”, Brussels (Erişim:
http://europa.eu.int/comm/agriculture/capreform/com554/554_en.p
df)
FAO, (2003); “Syrian Agriculture at the Crossroads”, FAO
Agricultural Policy and Economic Development Series, Roma.
Gençler, F., Artukoğlu, M., (2003); “Türk Tarımı Açısından
Doğrudan Gelir Desteği Sisteminin Değerlendirilmesi: Akhisar
İlçesi Örneği”, İzmir Ticaret Odası Yayınları, Yayın No: 79, İzmir.
Göksu, Ç., (2003); “Türkiye’de ve Avrupa Birliği’nde Zeytinyağı
Sektörü”, T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı
Geliştirme Etüd Merkezi, Ankara.
137
KAYNAKLAR (devam)
Güldoğan,
E.,
(2005);
“Türkiye
Uluslararası
Zeytinyağı
Konseyine Geri Dönüyor”, Cumhuriyet Tarım ve Hayvancılık Eki,
Sayı: 6, s.29, İstanbul.
Gürkan, H., (2003); “Türk Zeytinyağına Suriye Markajı”, İzmir
Ticaret Borsası Dergisi, Sayı:44, İzmir.
International Olive Oil Council (IOOC), (2001); Withdrawal of
the Government of Turkey from the International Olive Oil
Council, (www.internationaloliveoilcouncil.org).
Işıklı, E., Yercan M., (2005); “ National Agricultural Policy
Report For Syria”, Medfrol Project, Market and Trade Policies for
Mediterranean Agriculture : The Case of Fruits/Vegetables and
Olive-Oil, İzmir.
İzmir Ticaret Borsası, (2005); 2004 İktisadi Raporu, Yayın No:
84, s.68, İzmir.
Karluk, S., R., (1999); “Türkiye Ekonomisi”, Beta Basım Yayım
Dağıtım A.Ş., Yayın No: 607, s.456, İstanbul.
138
KAYNAKLAR (devam)
Karray, B., (2004); “Characterization of Agricultural and AgroIndustrial Sectors in Tunisia”, EU Med Agpol Project, Impacts of
Agricultural
Trade
Liberalization
Between
the
EU
and
Mediterranean Countries, Tunisia.
Kutkan, F., (2002); “Zeytin ve Zeytinyağı Raporu”, T.C. Tarım ve
Köyişleri Bakanlığı, Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu
Başkanlığı, Ankara.
Lachaal, L., ve ark., (2005); “National Agricultural Policy Report
For Tunisia”, Medfrol Project, Market and Trade Policies for
Mediterranean Agriculture : The Case of Fruits/Vegetables and
Olive-Oil, Ariana, Tunisia.
Mili, S., (2004); “Prospect for Olive Oil Marketing in NonTraditional
Markets”,
AIEA2
International
Conference
“Sustainable Development and Globalisation of Agri-Food
Markets” Leval Oniversity, Québec,Canada.
Miran, B., Tunalıoğlu, R., (1996); “Türkiye’de Zeytinyağı
Tüketimi Üzerine Etkili Bazı Faktörlerin Değerlendirilmesi”,
Türkiye II. Tarım Ekonomisi Kongresi, Adana.
139
KAYNAKLAR (devam)
O.E.C.D., (2004); “Analysis of the 2003 CAP Reform”, (Erişim:
http://www.oecd.org/dataoecd/62/42/32039793.pdf ).
Okan, A., (2000); “Zeytinyağı Dış Ticareti Sorunları ve Çözüm
Önerileri”, 1. Uluslararası Altınoluk Zeytincilik Sempozyumu
Kitabı, s.82-84, Ankara.
Olgun, A., (1992); “Türkiye’de Zeytinyağı Sektörünün Yapısal
Analizi ve İhracat Kapasitesi”, İzmir.
Olgun, A., (1988); “Uygulanmakta Olan Destekleme Politikasının
Türkiye’de ve Özellikle Ege Bölgesinde Zeytin ve Zeytinyağı
Ekonomisindeki Çeşitli Etkileri Üzerine Bir Araştırma”, Ege
Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi,
İzmir.
Özçelik, A., Şahin, M., Y., (2003); “Zeytin ve Zeytinyağı
Üreticilerinin
Kooperatif
Yardımları”,
Türkiye
1.
Örgütlenmesi
ve
Devlet
Yatırım
Zeytinyağı
ve
Sofralık
Zeytin
Sempozyumu Bildirileri, TEAE Yayını, Yayın No: 112, s.130-138,
Ankara.
140
KAYNAKLAR (devam)
Tan, M., (2003); “Zeytincilikte Uluslararası Çalışmalar ve
UZZK’nin (Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi) Kuruluş
Çalışmaları”,
Türkiye
1.
Zeytinyağı
ve
Sofralık
Zeytin
Sempozyumu Bildirileri, TEAE Yayını, Yayın No: 112, s.242-243,
Ankara.
Tan, M., Çelikel, T., N., (2003); “Avrupa Birliği’nin Zeytinyağı
Politikası, Türkiye’deki Uyum Çalışmaları ve Tariş’in Rolü”,
Türkiye 1. Zeytinyağı ve Sofralık Zeytin Sempozyumu Bildirileri,
TEAE Yayını, Yayın No: 112, s.160-180, Ankara.
T.C. Resmi Gazete, (2002); “Tarımsal Ürünlerde İhracat İadesi
Yardımlarına İlişkin Para-Kredi ve Koordinasyon Kurulu Tebliği
(No: 2002/1)”, T.C. Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın
Genel Müdürlüğü, 29.06.2002 Tarih ve 24800 Sayı.
Tiryaki, Y., G., Dönmez, S., (2003); “Avrupa Birliği Yolunda
Türkiye’nin UZK Üyeliğine Dönüşünün Önemi”, Türkiye 1.
Zeytinyağı ve Sofralık Zeytin Sempozyumu Bildirileri, TEAE
Yayını, Yayın No: 112, Ankara.
141
KAYNAKLAR (devam)
Tunalıoğlu, R., Tiryaki, G., Y.,Tan, S., Taşkaya, B., (2003);
“Dünya Zeytinyağı Tüketimindeki Gelişmeler; Bu Gelişmeyi
Destekleyen Çalışmalar ve Türkiye Zeytinyağı Tüketimindeki
Değişimler”,
Türkiye
1.
Zeytinyağı
ve
Sofralık
Zeytin
Sempozyumu Bildirileri, TEAE Yayını, Yayın No: 112, s.49-60,
Ankara.
Tunalıoğlu, R., Göksu, Ç., (2003); “Avrupa Birliği ve Türkiye’de
Zeytinyağında Değişen Fiyat ve Dış Ticaret Politikaları”, Türkiye I.
Yağlı Tohumlar, Bitkisel Yağlar ve Teknolojileri Sempozyumu,
TEAE Yayını, No: 109, İstanbul.
Tunalıoğlu, R., Karahocagil (2004); Zeytinyağı ve Sofralık
Zeytin Durum ve Tahmin 2003/2004, Tarım Ekonomisi Araştırma
Enstitüsü Yayını, Yayın No: 118, Ankara.
Tunalıoğlu, R., Karahocagil, P., (2005); Zeytinyağı, Sofralık
Zeytin ve Prina Yağı Durum ve Tahmin 2004/2005, Tarım
Ekonomisi Araştırma Enstitüsü Yayını, Yayın No: 128, Ankara.
United Nations (2001a); “Agricultural Trade and The New Trade
Agenda: Options and Strategies to Capture The Benefits For The
Middle East Case Study From Tunisia”, Economic and Social
Commission For Western Asia, New York.
142
KAYNAKLAR (devam)
United Nations (2001b); “Agricultural Trade and The New Trade
Agenda: Options and Strategies to Capture The Benefits For The
Middle East Case Study From Syrian Arab Republic”, Economic
and Social Commission For Western Asia, New York.
Ülkü, E., S., (2006); “Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikası
Reformları” İktisadi Kalkınma Vakfı Yayınları, İKV: 193, s.29,
İstanbul.
Ramos, L., (2005); “Spain Oilseeds and Products Iberia”, GAIN
Report, United States Department of Agriculture Foreign
Agriculture Service, Gain Report Number: SP5006, Madrid.
Ünsal, A., (2003); “Ölmez Ağacın Peşinde-Türkiye’de Zeytin ve
Zeytinyağı-, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul.
143
YARARLANILAN İNTERNET ADRESLERİ
www.die.org.tr
www.dpt.org.tr
www.dtm.org.tr
www.europa.eu.int
www.fao.org
www.igeme.org.tr
www.ihracatdunyasi.com
www.internationaloliveoil.org
www.oecd.org
www.tarim.gov.tr
www.tariszeytin.com.tr
(www.igeme.org.tr/tur/pratik/devletyar.pdf).
http://www.igeme.org.tr/tur /yerinde/suriye/suriye1.pdf
(http://www.foreigntrade.gov.tr/DUNYA/ulus/123ulus.htm).
144
ÖZGEÇMİŞ
1979 yılında Balıkesir’de doğmuştur. İlk ve orta okulu Susurluk’ta,
liseyi Balıkesir’de tamamlamıştır. 1998 yılında girdiği Ege Üniversitesi
Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü’nden 2003 yılında mezun
olmuştur. Aynı yıl içerisinde yine Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi
Tarım Ekonomisi Ana Bilim Dalı Tarım İşletmeciliği Bilim Dalında
yüksek lisans öğrenimine başlamıştır.
Download