İklim Değişikliği Türkiye’nin Tarım Kaynaklı Sera Gazı Emisyonlarındaki Durumu G. Uzel1 , S. Gürlük 1 Araş.Gör., Uludağ Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarım Ekonomisi Bölümü, Bursa/Türkiye E-posta: uzelgokhan@uludag.edu.tr ÖZET Küresel ısınma ve iklim değişikliği son yıllarda tüm dünya gündemini ilgilendiren bir konu haline gelmiştir. Ekonomik etkinliklerini gelecek kuşakları düşünmeden aşırı bir şekilde gerçekleştiren dünya ülkeleri, önce bölgesel ve daha sonra da küresel çevre sorunları yaşamaya başladıkça, ilgi odaklarını “sürdürülebilirlik” konularına da çevirmek zorunda kalmıştır. Bu kapsamda küresel ısınma sorunları dünya gündemini meşgul eden, yoğun bilimsel ve politik tartışmalara neden olan önemli çevre sorunlarından biri haline gelmiştir. Küresel ısınmanın nedenlerinden biri CO 2, N 2O, CFC gibi sera gazlarının atmosferdeki artan oranlarıdır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, artan populasyon, gelişmekte olan endüstriler ve artmakta olan enerji talebi sera gazı emisyonlarını tetiklemektedir. Tüm bunlara ilaveten gelişmiş ülkelerin de sera gazı emisyonlarına olan katkılarını göz ardı edemeyiz. Günümüze gelene kadar yaratılan sera gazı emisyonlarının maliyeti kimlere yüklenecektir? Gelişmekte olan ülkeler ya da az gelişmiş ülkeler yaratılan iklim değişikliği sorununun ne kadarının sorumlusudur? Hangi sektörler daha fazla kirletici konumdadır? Bu gibi soruların yanıtları halen bulunamamıştır. Bu noktada tarım sektörü de küresel sera gazlarına katkı yapan sektörlerden birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. IPCC Sentez Raporu’na göre tarım sektörünün küresel sera gazlarına olan katkısı tüm diğer sektörler içerisinde yaklaşık %15 oranında bir yer tut maktadır. Bu bağlamda bu araştırmanın amacı, Türkiye’nin bu alanda Dünya’daki konumunu ortaya koymaktır. Bu veriler tarımsal sera gazı emisyonlarına yönelik olan bilgilere katkı sağlayacak, politika yapıcılar ve kamuoyu için aydınlatıcı bir rol oynayacakt ır. Anahtar Kelimeler: Küresel ısınma, Sera gazı emisyonları, Tarım, Türkiye The Position of Turkey In The Agricultural Greenhouse Gas Emissions ABS TRACT Global warming and climate change have become issues that are causing much concern in the world in recent years. The countries that perform their economic activities without thinking about the future generations have had to focus on “sustainability” issues since local and global environmental issues have been experienced. In this context, global warmin g problems have become one of the most important environmental topics occupying the world agenda. One of the causes of global warming is the increases on greenhouse gases such as CO 2, CH 4, N2O, CFC, etc. in the atmosphere. Especially in the developing countries, a growing population, industry development and the increasing demand for energy have triggered greenhouse gases emissions. In addition to, we cannot ignore the contributions of developed countries to greenhouse gas emissions. Until today, whic countries have got the global greenhouse gas emissions costs? In developing or developed countries which one are responsible at the climate change issue? Which sectors are the more polluter position? Like this questions haven’t answered yet. At this point, we also confront agricultural sector that contributor of greenhouse gas emissions. According to IPCC Synthesis Report, contribute of agricultural sector to greenhouse gas emissions, approximately have got %15 rate among all of the other sectors. Concordantly the purpose of this study is determine the position of Turkey in the World. These informations will contribute to knowledge of agricultural greenhouse gas emissions, shed light decision makers and public. Key Words: Global warming, Greenhouse gas emissions, Agriculture, Turkey 1.GİRİŞ Küresel ısınma, son yıllarda tüm dünya gündemini ilgilendiren bir konu hâline gelmiştir. Ekonomik etkinliklerini gelecek kuşakları düşünmeden aşırı bir şekilde gerçekleştiren dünya ülkeleri, önce bölgesel ve daha sonra da küresel çevre sorunları yaşanmaya başladıkça, ilgi odağını “sürdürülebilirlik” konularına da çevirmek zorunda kalmıştır. Bu kapsamda küresel ısınma sorunları dünya gündemini meşgul eden, yoğun bilimsel ve politik tartışmalara neden olan önemli çevre sorunlarından biri haline gelmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, global olarak yeryüzeyinin ortalama ısısının son yüzyılda 0,60 C(Avrupa’da ise 1,20 C)artış gösterdiği gözlenmiştir. 1990 yılından 2100 yılına kadar global anlamda yeryüzeyinin ortalama ısı değerinin 1.4-5.80 C artış göstereceği tahmin edilmektedir(Karakaya, E., Özçağ M., 2003). Hava sıcaklığındaki bu artışın dünya üzerinde ciddi bir “iklim değişikliğine” neden olacağı bilinmektedir. Küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliği, doğanın dengesini bozması nedeniyle başta insanoğlu olmak üzere tüm canlı türlerini doğrudan ve dolaylı olarak etkilemektedir. Gelişmekte olan bir ülke olarak, Türkiye’de de artan nüfus, gelişen sanayi ve buna bağlı olarak artan enerji talebi doğrultusunda sera gazı emisyonlarında artış olmuştur. Tüm dünyada olduğ u gibi, ülkemizde de gelecek yıllarda da bu artışın olacağı kaçınılmaz bir gerçektir. Ancak tarihsel süreci incelediğimizde günümüze gelene kadar yaratılan sera gazı emisyonlarının mâliyeti kimlere yüklenecektir? Gelişmekte olan ülkeler ya da az gelişmiş ülkeler yaratılan iklim değişikliği sorununun ne kadarının sorumlusudur? Hangi sektörler daha fazla kirletici konumdadır? Bu gibi soruların yanıtları hâlen yanıt bulamamıştır. Zira gelişmiş ülkeler, dünya kirliliğine olumsuz katkıda bulunduktan sonra sürdürülebilirlik kavramlarını ve çevre yönetim sistemlerini dünya gündemine getirmişlerdir(Uzel G., Turan Ö., Gürlük., S., 2013). Bu noktada tarım sektörü de küresel sera gazlarına katkı 200 XI. Ulusal Tarım Ekonomisi Kongresi 3-5 Eylül 2014, Samsun yapan sektörlerden birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. IPCC Sentez Raporu’na göre tarım sektörünün küresel sera gazlarına olan katkısı tüm diğer sektörler içerisinde yaklaşık %15 oranında bir yer tutmaktadır. Bu bağlamda bu araştırmanın amacı, Türkiye ve lokal olarak Bursa’nın bu alandaki konumunu ortaya koymaktır. Bu veriler tarımsal sera gazı emisyonlarına yönelik olan bilgilere katkı sağlayacak, politika yapıcılar ve kamuoyu için aydınlatıcı bir rol oynayacaktır. 2.MATERYAL VE METOT Araştırmanın materyalini FAO (Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Organizasyonu ve WRI’nın (World Resources Institute) çeşitli yıllarda çıkardığı istatistiksel veriler oluşturacaktır. Başlangıç yılı olarak, sera gazı emisyonu istatistiklerinin düzenli bir biçimde tutulmaya başlandığı 1990 yılı kabul edilecektir. Elimizdeki en güncel veriler olarak ise 2012 yılı sera gazı emisyonu verileri baz alınacaktır. Bu zaman dilimi içerisindeki değişim oranlarından yola çıkılarak Türkiye’nin Dünya’daki tarımsal sera gazı emisyonlarından ne oranda sorumlu olduğu tespit edilecektir. Gelinen noktada durumun ne olduğu, ve karar vericilere yol göstermesi amacıyla neler yapılmas ı gerektiği tartışılacaktır. 3. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA 3.1. Küresel Isınma Son yüzyılda başlayan Sanayi Devrimi ve özellikle sanayileşme süreci ile nüfusun hızla arttığı 1950 ’li yıllardan günümüze insan faaliyetleri ve sanayi sistemleri tarafından atmosfere çok miktarda bırakılan CO 2 , CH4 , N2 O gibi gazların aşırı sera etkisi oluşturması, yeryüzünde (atmosferin troposfer tabakasının yeryüzüne yakın bölümünde) sıcaklığın giderek artmasına neden olmaktadır. Bu bağlamda yeryüzü sıcaklığının ve ikliminin ortaya çıkışında sera gazlarının etkisi yadsınamaz öneme sahiptir. Sera gazları, güneşten gelen ve yeryüzünden yansıyan ışınların bir kısmını tutarak, yeryüzünün insan ve diğer canlıların yaşayabileceği sıcaklık derecelerinde kalmasın ı sağlar. Atmosferde sera gazları bulunmasaydı yeryüzü sıcaklığı ortalamasının günümüze göre 33°C daha soğuk olacağı tahmin edilmektedir. Küresel ısınma sadece dünyanın her bölgesinde sıcaklığın giderek artması olayı değildir. Küresel ısınma Dünyanın bir bölgesinde kavurucu sıcakların başlamasıyla orman yangınlarının hızla yayılması, çölleşmenin artması, hatta insan yaşamını bile tehlikeye sokacak düzeye ulaşması, diğer yandan aynı anda yeryüzünün bir başka bölgesinde aşırı yağışların etkisiyle her tarafın sularla kaplanması, sel felaketlerin in görülmesi, aşırı erozyon gibi doğa felaketlerinin yaşanması olayıdır IPCC’ye göre, 19. yüzyılın sonundan günümüze kadar dünya yüzeyinin ortalama ısısı 0.3-0.60C arasında artmıştır ve bu artışın 21. yüzyılda 1-3.5C arasında olacağı tahmin edilmektedir( Bayraç, H. N.,2010). Küresel ısınma, kutuplarda ve yüksek dağlarda birikmiş olan buzulların gün geçtikçe erimesine neden olacaktır. Deniz seviyeleri buzulların erimesine paralel oranda yükselme gösterecek, Hollanda, Belçika, Danimarka, Almanya gibi ülkelerin toprakları zamanla denizlerin istilasına uğrayarak, birçok doğal felakete sebebiyet verebileceklerdir(Akın, 2006). Bu bağlamda ilerleyen kısımlarda da değinileceği için en basit tanımıyla küresel ısınma; atmosferde sera gazlarının( CO2 , CH4 , N2 O, CFC vb.) konsantrasyonlarının artmasıyla birlikte bu moleküllerin güneş ışınlarını hapsederek yeryüzü sıcaklığını artırmaları olarak tanımlanabilir. İklim Değişikliği: Küresel ısınma, kısaca atmosfer, okyanuslar ve kara kütleleri yüzeyindeki sıcaklık artışı olarak tanımlanır. Çoğu zaman küresel ısınma,sera etkisi ile iklim değişikliği kavramları aynı anlamlard a kullanılmaktadır; ancak, bu kavramlar arasında fark vardır. Küresel ısınma, dünyanın ortalama sıcaklık değerlerindeki iklim değişikliğine yol açabilecek bir artışı ifade ederken, iklim değişikliği belirli bir bölgedeki mevsimlik sıcaklık, yağış ve nem değerlerindeki değişimleri ifade etmektedir. Başka bir değişle, küresel ısınma günlük, aylık ve yıllık maksimum sıcaklıklardaki artıştan ziyade minimum sıcaklıklardaki artışı ifade etmektedir. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nde (BMİDÇS) yapılan tanıma göre iklim değişikliği,“karşılaştırılabilir zaman dilimlerinde gözlenen doğal iklim değişikliklerine ek olarak, doğrudan veya dolaylı olarak küresel atmosferin bileşimini bozan insan faaliyetleri sonucunda iklimde oluşan bir değişikliktir” şeklinde tanımlanmaktadır (BMİDÇS,2009). Hükümetler aras ı İklim Paneli’nin (IPCC) raporlarına göre ise “iklim değişikliği doğal nedenler ve beşeri faaliyetler yüzünden meydana gelen meteorolojik değişim” olarak tanımlanmıştır. Geçmiş dönemlerdeki iklim koşulları incelendiğinde, iklim değişikliğinin doğal nedenlere bağlı olarak meydana geldiği görülmektedir. Bu nedenler; güneş enerjisindeki değişimler, volkanik faaliyetler, dünya ekseninin eğiminde ve yörüngesinde meydana gelen değişimlerdir. Örnekleyecek olursak, volkanik patlamalar sonucu çok miktarda toz atmos fere yükselerek, toz birikmesine neden olur. Biriken bu tozlar, güneş ışınlarının atmosferden geçişini engelleyen bir tabaka oluşturarak dünyanın sıcaklığını etkilemektedir. 3.2. DÜNYA’DA VE TÜRKİYE’DE SERA GAZI EMİS YONLARI VE TARIM 3.2.1. Dünya’da Ekonomik Sektörlere Göre Sera Gazı Kaynaklarının Payları Daha önceki kısımda bahsedildiği gibi Dünya sera gazı emisyonları karbondioksit, metan, diazotmonooksit ve F-gazlardan oluşmaktadır. Hesaplamalar genel olarak karbondioksit (CO 2 ) eşdeğeri olarak yapılmaktadır. Buna göre IPCC, 1970 yılındaki küresel emisyon miktarını 28.7 Milyar ton; 2004 yılında 49 Milyar ton açıklamışt ır. Dünya Bankası’nın verilerine göre 2010 yılında sera gazı emisyonları toplamı 42,3 Milyar ton CO 2 eşdeğeri olarak 201 İklim Değişikliği hesaplanmıştır. Amerika Çevre Ajansı (EPA) 2011 yılındaki sektörlere göre olan dağılımı şu şekilde yapmaktadır: Tarım %8; Sanayi %20; Ulaşım ve enerji arzı % 61 ve evsel üretim % 11. IPCC 2007 Sentez raporu ise, 2004 yılındaki oranları şu şekilde deklare etmiştir: Tarım %13,5; Sanayi %19,4; Ulaşım ve enerji arzı % 39 ve evsel üretim % 7,9; ormansızlaşmanın etkisi %17,4 ve atıklar %2,8. IPCC’nin raporunda tarımın etkisinin daha az oluşunun nedeni, farklı zaman serilerine ait veriler olması ya da hesaplamada ormansızlaşmanın etkisinin dikkate alınmasıdır. Zira orman alanlarının tarım alanına dönüştürülmesi ya da başka amaçlarla yok edilmesi sera gazları oluşumuna olumsuz katkıda bulunmaktadır. 1 Orma nsızlaşma; %17,4 2 3 4 5 6 Atıkl a r; %2,8 7 Ta rım; %13,5 Sa nayi; %19,4 Evs el Üretim; %7,9 Ul a şım ve Enerji Arzı; %39 Grafik 3.1: Dünya’da Ekonomik Sektörlere Göre Sera Gazı Kaynaklarının Payları Kaynak: IPCC, 2007. Synthesis Report Küresel sera gazı emisyonlarına farklı coğrafyaların ve ülkelerin etkileri IPCC’nin 2007 Sentez Raporunda aşağıdaki gibi belirtilmiştir: Bölgeler bazında EK-1 ülkeleri1 %26.6’lık bir pay ile en çok sera gazı salımı gerçekleştiren ülkeler topluluğu konumundadır. Onları %19.4 ile ABD ve Kanada takip etmektedir. Güney Asya ve Latin Amerika -Karayip ler Bölgeleri sırasıyla %13.1 ve %10.3’lük paylara sahip durumdadırlar. Afrika ve Ortado ğu ülkeleri ise toplamda %11.6’lık bir paya sahiptirler. 1 2 3 4 5 6 7 8 ABD ve Ka na da; %19,4 Di ğer; %19 Orta doğu Ül keleri; %3,8 La ti n Amerika %10,3 Güney As ya; %13,1 Afri ka ; %7,8 EK-1 Ül keleri; %26,6 Grafik 3.2: Bölgeler ve Ülkelere Göre Sera Gazı Emisyonlarının Payları Kaynak: IPCC, 2007. Synthesis Report WRI değerlerine göre Dünya’da 2010 yılı itibari ile en çok emisyon salımı gerçekleştiren ülkelere baktığımızd a Çin, 10,385 Milyar ton CO2 değeri ile başı çekmektedir. Onu 6,866 Milyar ton ile A.B.D ve 4,918 Milyar ton ile Avrupa Birliği izlemektedir. Dünya emisyon salımlarının %50’sini bu üçlü oluşturmaktadır. Onları yaklaşık 2,5 Milyar ton ile Hindistan ve Rusya takip etmektedir. Yine Japonya, Brezilya ve Almanya yüksek düzeylerde emisyon salım miktarlarına sahip durumdadırlar. Türkiye emisyon salım değerlerinde 2011 yılı itibari ile 385 Milyon tonluk bir miktara sahip durumdadır. Dünya ülkeleri sera gazı salımlarında 21. sırada yer almaktadır. 1 EK-1 ülkeleri: Avustralya, Avusturya, Belarus, Belçika, Bulgaristan, Hırvatistan, GKRY, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Almanya, Yunanistan, M acaristan, İzlanda, İrlanda, İtalya, Japonya, Letonya, Lihtenştayn, Litvanya, Lüksemburg, M alta, M onako, Hollanda, Yeni Zelanda, Norveç, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya, Slovakya, Slovenya, İspanya, İsveç, İsviçre, Türkiye, Ukrayna, Birleşik Krallık ve Kuzey İrlanda. 202 XI. Ulusal Tarım Ekonomisi Kongresi 3-5 Eylül 2014, Samsun Çizelge 3.1. Ülkeler Bazında 2010 Yılı Toplam Emisyon Miktarları 1000 Ton (CO2 Eşdeğeri) ÜLKE Çin Amerika Birleşik Devletleri 10,385.54 6,866.92 AB-27 4,918.07 4,024.09 AB-15 Hindistan 2,326.19 2,326.10 Rusya Federasyonu Japonya 1,298.89 1,162.62 Brezilya Almanya Endonezya 926.67 823.41 İran Kanada 727.00 726.63 Meksika 688.25 678.32 Güney Kore İngiltere 627.46 587.53 Avustralya Güney Afrika Fransa 559.65 545.19 Suudi Arabistan İtalya 542.10 514.62 İspanya Ukrayna 407.97 390.35 385.77 Türkiye Tayland DÜNYA Kaynak: WRI, 2014 381.94 44,542.69 3.3. Küresel Ölçekte Tarım Sektörünün Sera Gazı Kaynakları İçindeki Payı Tarımdan kaynaklanan sera gazı emisyonlarının global ölçekte %8-15 oranı aralığında değişik hesaplama yöntemlerine göre farklılık göstermektedir. Tarımsal sera gazı kaynakları, bitkisel ve hayvansal kökenli olabilmektedir. Ancak daha çok hayvansal kökenli olan büyük ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliği sebebiyle olduğu kabul edilmektedir. Hayvancılık kaynaklı olan sera gazı emisyonları tarımsal kaynaklı sera gazı emisyonlarının yaklaşık %70’ine denk gelir bir durumda bulunmaktadır. Bitkisel kökenli sera gazı emisyonları ise %30’luk bir orana sahiptirler. Hayvancılıkla ilgili olan başlıklar, mide fermentasyonu, hayvan gübresi kullanımı ve yönetimi, toprağa uygulanan çiftlik gübreleri ve otlatma nedeniyle toprak üstünde kalan çiftlik gübrelerinin yarattığı emisyonlardır. Bitkisel kökenli olanlar ise; çeltik tarımı, sentetik gübreler, işlenmiş organik topraklar, ürün artıkları ve anız yakılmasıdır. İlerleyen kısımda bu başlıklardan önem derecesi daha yüksek olanlara değinilecektir. Küresel ölçekte tarımsal sera gazı kaynakları 10 tarımsal kaynaktan meydana gelmektedir. Bu kaynaklar içerisinde en büyük payı hayvansal kökenli bir tarımsal sera gazı olan mide fermantasyonu sonucu doğaya salınan metan gazı oluşturmaktadır. Mide fermantasyonunun tarımsal sera gazları içerisindeki payı %38,8’dir. Yin e hayvansal kökenli olan otlatma nedeniyle toprak üzerinde kalan çiftlik gübrelerinden doğaya salınan sera gazları ise %15,44’lük bir paya sahiptirler. Hayvansal kökenli diğer kaynaklarda hayvan gübresi kullanımı- yönetimi %6,77 ve toprağa uygulanan çiftlik gübresi %3,47’lik paylara sahiptirler. Bitkisel kökenli olan tarımsal sera gazı kaynaklarında ilk sırada sentetik gübrelerin kullanımı gelmektedir. Bu tip bir sera gazı emisyonu kaynağının istatistik içindeki payı %13,58’dir. Onu %9,78 ile çeltik tarımı sonucu doğaya salınan sera gazı emisyonları izlemektedir. Savana alanlarının yanması, ürün artıkları ve işlenmiş organik topraklardan doğaya salınan sera gazı emisyonlarının oranları sırasıyla; %5,38, %3,69 ve %2,48’dir. 203 İklim Değişikliği Çizelge 3.2: Küresel Ölçekte Tarımsal Sera Gazı Kaynaklarının Oransal Dağılımı (2011 Yılı) Tarımsal Sera Gazı Kaynakları 1000 Ton CO2 Eşdeğeri % Mide Fermantasyonu Otlatma nedeniyle toprak üstünde kalan çiftlik gübresi 2071241 38,8 Sentetik gübreler 824031 15,44 725175 522321 13,58 9,78 361507 287460 6,77 5,38 197110 3,69 185355 132814 3,47 2,48 28756 5335775 0,53 100 Çeltik Tarımı Hayvan gübresi kullanımı ve yönetimi Yanan Savanalar Ürün Artıkları Toprağa uygulanan çiftlik gübresi İşlenmiş organik topraklar Yanmış Ürün Artıkları TOPLAM Kaynak: Faostat, 2014. Çizelge 3.3: Mide Fermantasyonu Sonucu Doğaya Salınan Sera Gazı Emisyonları(1000 Ton CO 2 Eş değeri) Ülke 1990 % 2012 % Asya 584351 31 814880 39,9 AB-27 207795 11,1 157685 7,72 Afrika 197878 10,57 271549 13,3 Brezilya 188093 10,05 263542 12,91 Çin 139915 7,47 199883 9,79 ABD 128236 6,85 122926 6,02 Avustralya ve Yen i Zellanda 81094 4,33 71477 3,5 Arjantin 67689 3,61 60254 2,95 Fransa 35184 1,87 29418 1,44 Almanya 34260 1,82 21602 1,05 Türkiye 21425 1,14 18196 0,94 Dünya 1870623 100 2040052 100 Kaynak: Faostat, 2014. Çizelge 3.3’te aktarılan mide fermantasyonu kaynaklı sera gazı emisyonu oranları, ruminatların ve daha az oranda ruminant olmayan hayvanların sindirim sistemlerinde üretilen metan gazlarından meydana gelmektedir. Bu tip bir emisyon salınımında Asya kıtası yaklaşık %40’lık bir orana sahip durumdadır. Bu oranın meydana gelmesinin altında yatan temel etken kıtanın yüksek nüfusu nun beslenme ihtiyacına dayanmaktadır. Yaklaşık 4 milyar civarındaki nüfusun beslenme ihtiyacı nedeniyle hayvancılık tarımı yoğun bir şekilde yapılmakta, bu faaliyetler de doğaya sera gazı salınımı olarak yansımaktadır. Asya Kıtasını, %13,3’lük oranı ile A frika Kıtası ve %12,91’lik oranıyla Brezilya takip etmektedir. Yine Çin %9,79, AB-27 %7,72 ve ABD %6,02’lik oranlarıyla mid e fermantasyonu kaynaklı sera salınımlarında kayda değer ölçüde oranlara sahiptirler. Çizelge 3.4’te oranları verilen Otlatma nedeniyle toprak üzerinde kalan çiftlik gübrelerinden doğaya salınan sera gazı emisyonları, hayvancılık otlatma faaliyetleri vasıtasıyla toprak üzerinde kalan (N) Nitrojen gübre kaynaklı N2 O emisyonlarından meydana gelmektedir. Yine Asya Kıtası bu tip bir istat istikte %33,3’lük değer ile birinci sırada yer almaktadır. Bu payın %10,4’lük oranı Çin ülkesine aittir. Asya Kıtası’nın bu istatistikte %33,3’lük paya sahip olmasının temel nedeni sahip olduğu otlatma faaliyetleri için uygun olan geniş step alanlara dayanmaktadır. Bu alanlarda yürütülen otlatma faaliyetleri neticesinde doğaya salınan hayvan kaynaklı nitrojen gübreler sera gazı salınımlarını meydana getirmektedir. Yine Afrika Kıtası buna benzer biçimde otlatma faaliyeti için uygun olan Savana alanlarına sa hiptir. Bundan dolayı Afrika Kıtası bu istatistikte %24,2’lük bir paya sahiptir. Onu %13,1’lik bir oran ile Brezilya takip etmektedir. Avustralya-Yeni Zellanda Bölgesi ve ABD’de sırasıyla %5,11 ve %4,86’lık kayda değer paylara sahip durumdadırlar. Türkiye’nin bu tip bir istatistik içindeki payı 2012 yılı itibarı ile %0,70 olarak gerçekleşmiştir. 204 XI. Ulusal Tarım Ekonomisi Kongresi 3-5 Eylül 2014, Samsun Çizelge 3.4: Otlatma Nedeniyle Toprak Üzerinde Kalan Çiftlik Gübrelerinden Doğaya Salınan Sera Gazı Emisyonları(1000 Ton CO2 Eş değeri) Ülke Asya Afrika Brezilya Çin Avustralya ve Yeni Zellanda ABD AB-27 Türkiye Almanya İspanya Moğolistan Polonya Dünya Kaynak:Faostat, 2014. 1990 175433 138005 75087 52849 % 26,77 21,06 11,44 8,05 2012 266913 193740 105387 83887 % 33,3 24,2 13,1 10,4 52809 39666 38151 7324 4900 3763 2775 2085 655145 8,04 6,04 5,81 1,11 0,74 0,56 0,41 0,30 100 40901 38939 29088 5681 3047 3208 4241 951 799234 5,11 4,86 3,62 0,70 0,37 0,40 0,52 0,11 100 Çizelge 3.5: Sentetik Gübrelerin Kullanımı Faaliyetleri Sonucu Doğaya Salınan Sera Gazı Emisyonları(1000 Ton CO2 Eş değeri) Ülke 2011 % 1990 % Asya 460787 63,5 238661 47,9 Çin 246971 34 126238 25,3 Hindistan 111796 15,4 48832 9,79 ABD 76063 10,4 66090 13,2 AB-27 66855 9,2 80509 16,1 Almanya 10588 1,4 11536 2,3 Meksika 9147 1,2 8689 1,7 Avustralya 8730 1,1 3131 0,62 Rusya 8151 1,1 Türkiye 8128 1,1 7743 1,54 İngiltere 6454 0,9 9785 1,9 İtalya 3334 0,45 5673 1,12 Japonya 2838 0,38 3950 0,78 Dünya 725175 100 498138 100 Çizelge 3.5: Sentetik Gübrelerin Kullanımı Faaliyetleri Sonucu Doğaya Salınan Sera Gazı Emisyonları(1000 Ton CO2 Eş değeri) Kaynak: Faostat, 2014. Sentetik gübrelerden meydana gelen sera gazı emisyonları tarım topraklarına çiftçiler vasıtasıyla eklenmiş nitrojenden(N) meydana gelen N2 O’dan ortaya çıkmaktadır. Bu tip bir emisyon sanlımı içerisinde Asya Kıtası yine %63,5’luk bir değer ile birinci sırada yer almaktadır. Onu %15,4, %10,4’lük oranları ile Hindistan ve ABD izlemektedir. Bu bölgeleri Almanya %1,4 ve Meksika %1,2’luk oranlar ile takip etmektedir. Türkiye’nin bu istatistikte payı ise %1,1 oranındadır. Türkiye’yi, İngiltere, İtalya ve Japonya takip etmektedir. Dünya’daki miktarlar ise 1990 yılından 2011 yılına dek bir artış göstermektedir. 1990 yılı itibarı ile 498 Milyon Ton olan salınım miktarı 2011 yılı itibarı ile 725 Milyon Tona ulaşmış durumdadır. 4. SONUÇ Dünya’yı tehdit eden çevre sorunlarının başında gelen küresel ısınma ve iklim değişikliği sorunu beraberinde yaşanan ekolojik dönüşümler 1990’lardan bu yana günümüz dünyasının inkar edilemez bir gerçeği olmuştur. Küresel iklim değişikliğinin yarattığı etkilerin artarak devam etmesi ve bu etkilerin küresel ölçekte tarım, orman, temiz su kaynakları, deniz seviyesi, bio çeşitlilik ve insan sağlığı üzerinde önemli değişimler yaratması beklenmektedir. 205 İklim Değişikliği Türkiye’nin tarım kaynaklı sera gazı emisyonlarındaki durumuna yönelik olarak ise, Dünya’da sera gazı emisyonlarında artış yaşanmakta iken Türkiye’de sera gazı oluşumu miktarlarında azalma olduğu tespit edilmiştir. Çeltik tarımı haricinde tüm tarımsal sera gazı kaynaklarında bir düşüş meydana gelmiştir. Çeltik tarımından kaynaklanan sera gazı emisyonlarında ise nispi bir artış görülmektedir. Tarımsal sera gazı emisyonlarının %65’i hayvancılık tarımı faaliyetlerinden meydana gelmektedir. %35’inin de bitkisel kökenli faaliyetlerden meydana geldiği saptanmıştır. Dünya’da sera gazlarına ilişkin paylarda %23,3 oranı ile Çin başı çekmektedir. Ardından ABD %15,4’lü k bir paya sahiptir. Onları %11,04 civarındaki payı ile AB-27 izlemektedir. Hindistan ve Rusya’nın payları %5,22 düzeyindedir. Türkiye’nin sera gazlarına ilişkin payı 2010 yılı baz alındığında %0,86 olarak tespit edilmiştir. Emisyonların azaltılması noktasında da ülkelerin üzerine görevler düşmektedir. Ekili toprakların yönetimi, bitki besin maddelerinin yönetimi, bilimsel tarım uygulamalarının kullanılması, çeltik yönetimi, arazi örtüsü dönüşümü, otlak ve meraların ıslahı, vasfını kaybetmiş arazilerin restorasyonu ve hayvancılık y önetimine yönelik olarak gerçekleştirilen sera gazı azaltıcı uygulamalar vasıtası ile atmosfere salınan sera gazı emisyonlarının miktarlarını azaltmak ya da yok etmek mümkündür. Bu sorunun çözümü ise dünya genelinde bir çevre bilincinin, dayanışma kültürü ve işbirliğinin gelişimine bağlı durumdadır. Gelinen noktada gelişmiş ülkelerin ve gelişmekte olan ülkelerin iklim değişimi ve küresel ısınmay ı önlemek amacıyla oluşturulan uluslararası taahhütlere sadık kalmaları ve emisyon azaltıcı uygulamalara büyük bir özenle uymaları gerekmektedir. 5. KAYNAKLAR Akın, G., 2006. Küresel Isınma, Nedenleri ve Sonuçları. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih -Coğrafya Fakültesi Dergisi. 46: 29-43. Bayraç, N., 2010. Enerji Kullanımının Küresel Isınmaya Etkisi ve Önleyici Politikalar. H.Naci BAYRA Ç Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi. 11(2): 229-260 BMİDÇS, 2009. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Kapsamında Türkiye’nin Durumunu Değerlendirmeye Yönelik Rapor. IPCC, 2007. Intergovernmantel Panel on Climate Change. Climate Change 2007: Synhetsis Report. Karakaya, E., Özçağ, M. 2003. Türkiye Açısından Kyoto Protokolü’nün Değerlendirilmesi ve Ayrıştırma Yöntemi ile CO2 Emisyonu Belirliyicilerin in Analizi. VII. ODTÜ Ekonomi Konferansı, Ankara. Uzel, G., Turan Ö., Gürlük S., 2013. Impacts of Cattle and Sheep Husbandry on Global Greenhouse Gas Emissions and Possible Socio-Economic Considerations for Turkey and Central Eastern European Countries. 24 th International Scientific-Expert Conference of Agriculture and Food Industry. 25-28 September, Sarajevo. FAO, 2014. Food and Agriculture Organization of the United Nations. Data accessed on April 29, 2014 at http://faostat.fao.org/ http://faostat.fao.org/site/717/default.aspx#ancor http://faostat.fao.org/site/707/default.aspx#ancor http://faostat.fao.org/site/718/default.aspx#ancor http://faostat.fao.org/site/727/default.aspx#ancor WRI, 2014. World Resources Institute. WRI’s Climate Data Explorer. Data accessed on April 14, 2014 at http://www.wri.org/ http://cait2.wri.org/wri/UNFCCC%20Annex%20I%20GHG%20Emissions?indicator[]=Total%20GHG%20Emis sions%20Excluding%20LUCF&indicator[]=Total%20GHG%20Emissions%20Including%20LUCF&year[]= 2011&sortIdx=0&sortDir=desc&chartType=geo 206