Almanya - Türkiye: Az›nl›klar ve Ço¤unluklar Dietrich Alexander Tanım: Azõnlõk, belirli bir mülki birlik (devlet, bölge,…) üzerinde kendisini belirli kişisel karakteristiklerle halkõn çoğunluğundan ayõran demografik bir gruptur. Bu çerçevedeki karakteristikler dil, õrk, manevi değerler, sosyal fonksiyon ve benzeri birçok özellik olabilir. Azõnlõklar çoğu zaman ön yargõlar nedeniyle dõşlanõr ve şiddetin kurbanõ olurlar. Almanya’da 3,4 milyon Müslüman yaşamakta olup, bunlarõn 2,6 milyonu Türkiye kökenlidir ve kõsmen de Almanya’ya yerleşmiş Türklerin ikinci ve üçüncü kuşağõdõr. Bir milyona yakõn Türk kökenli yurttaş da (tahmini olarak) Alman pasaportuna sahiptir. Daha 2003 yõlõnda Türkiye’ye geri dönüş yapandan Türklerden daha fazlasõ göçmen olarak Almanya’ya gelmiştir. Buradaki sorunsa, Almanya’nõn -ABD, Kanada ve Avustralya’dan farklõ olarak- kendisini göç ülkesi olarak gör141 Almanya - Türkiye: Az›nl›klar ve Ço¤unluklar memesi ve bu ülkede başarõlõ bir entegrasyona uygun konseptin bulunmamasõdõr. Öte yandan Türkler siyasi-sosyal olanaklar bakõmõndan (Türk gazeteleri, televizyonlarõ, kültür merkezleri, camiler) Alman kültürü ile yakõnlaşmak ve onunla etkileşime girmek için bir zorunluluk hissetmemektedir. Bu nedenlerle Alman-Türkleri, ekonomik ve aynõ zamanda hemşerilerinden oluşan dar bir sosyal dokudan oluşan, Türkiye’ye geri dönmeyecek olan, kültürel açõdan halen Almanya’da yabancõ olarak algõlanan bir gruptur. Bu durum Almanya’daki günlük yaşamda sorunlar çõkarmaktadõr - bu insanlar İslami geleneklere uygun huzur evlerini ve mezarlõklarõ nerelerde bulacaklardõr? Çocuklara başka kültürleri yadsõmayan fakat onlara bütün toplumsal fõrsatlarõ sunan daha iyi bir eğitim olanağõ nasõl sağlanacaktõr? Restoranlardan camilere kadar Almanya’daki Türk kültür ve yaşam dünyasõnõn etkileri göz ardõ edilemez. Aynõ şekilde entegrasyon konusu da her iki taraf için daima sorunludur ve bu sorun üzerindeki tartõşmalar Hollandalõ film rejisörü Theo van Gogh’un öldürülmesinden sonra İslam fobisi niteliği taşõmaktadõr. Genel olarak „Paralel toplumlar" halinde birlikte yaşanõlmakta ve sürekli olarak gettolaşmaktan söz edilmektedir. Almanya’da gerçekten karõşmõş mahalleler pek azdõr veya hiç yoktur, Berlin-Kreuzberg (Küçük İstanbul olarak anõlmaktadõr), Hamburg-Wilhelmsburg veya KölnMühlheim -en azõndan görünüş olarak- Türk yaşam biçiminin baskõn olduğu bölgelerdir ancak çok kültürlü örnekler değildirler. Türkiye Araştõrmalarõ Enstitüsü Müdürü Faruk Şen „Barõş içinde bir arada yaşamaktan, barõş içinde birlikte yaşamaya geçmek zorundayõz" demektedir. Faruk Şen, Tarõk Ramadan ve diğer birçok Avrupalõ İslam 142 Dietrich Alexander entelektüeli gibi Euro-İslam deyimini dile getirmektedir. Ancak bu Euro-İslamõn nasõl bir görüntü vereceği, nasõl uygulanacağõ sorularõnõ da bu deyimi kullananlarõn yanõtlamasõ gerekmektedir. İçinde bulunduğumuz dönemde Almanya’da köklü bir sosyal dönüşüm yaşanmaktadõr: Göçmenlerin toplam nüfus içindeki oranõ oldukça artmõştõr ve daha da artmaya devam edecektir. Toplum, bu etnik azõnlõklarõ entegre etme zorunluluğu ile karşõ karşõyadõr, çünkü toplumun demografik dengesi büyük ölçüde göçmenlere ve bunlarõn artmasõna bağlõdõr. Kadõn başõna 1,3 çocukla Almanya demografik büyüme açõsõndan Avrupa’nõn en arkalarõnda bulunmaktadõr. Almanya’daki bütün göçmen gruplarõ ülke çapõnda dernekler ve ortak menfaat birlikleri kurmaktadõrlar. Bunlar kendi halk kültürlerini ve dindarlõklarõnõ gittikçe artan ölçüde etnik çõkar politikalarõna bağlamaktadõrlar. Etnik lobi faaliyetinin göç edilen ülke toplumundan temel talebi tanõnma, kültürel ve dini özerkliktir. SPD partisinin federal milletvekili ve İslam konusunda sorumlusu olan Lale Akgün „Konuk olarak geldikleri ülkeye hõzla adapte olma arzusu, göçmenlerin bulunduklarõ ülkeye ödemeleri gereken borçlarõ olmalõdõr. Devletin bu konuda yapmasõ gereken, yani borcu ise, bu süreç için gerekli koşullarõ sağlamaktõr" demektedir. Bu ortak yaşamdan ne kadar uzak olduğumuzu bize Hazreti Muhammed ile ilgili karikatürler üzerindeki tartõşma göstermiştir. Batõ Avrupalõ toplumlarõn diğer kültürlerin dini duygularõna yaklaşõmlarõ, öncelikle İslami konularda sorunlu olan Mõsõr, Suriye, Pakistan veya İran gibi ülkelerdeki birçok Müslüman’õn gösterdiği kutsal öfke kadar bilinçsiz ve tuhaftõr. 143 Almanya - Türkiye: Az›nl›klar ve Ço¤unluklar Ancak bu tartõşma, Avrupa’da yaşayan Müslümanlarõn disiplinini de açõkça göstermiştir. Bunlar infiale kapõlmõş, ancak şiddet kullanma yoluna gitmemişlerdir. Bu tartõşma, her iki tarafõ da, hem konuklarõ hem de konuklarõn bulunduğu ülkeleri, gerçek ilişkilerinin samimi bir biçimde envanterini çõkarmaya zorlamõştõr. Kuşkusuz Baden-Württemberg veya Hessen’deki vatandaşlõğa geçme formlarõnda bu soruna ilişkin verilen yanõtlarõn doğruluğu çok kuşkuludur. Gerçek şudur: Çok kültürlü toplum rüyasõ darbe almõştõr, gerçeklere oturan çözüm önerileri yoktur, her tarafta şaşkõnlõk hüküm sürmektedir. Almanya’da kararlõ biçimde entegrasyon konsepti aranmamaktadõr. Bugün hakim olan görüş çeşitli kültürlerin yan yana yaşayabileceği, ancak birlikte yaşayamayacağõ yönündedir. Geldikleri topluma entegre olmak için çaba gösteren, sosyal çevrelerini terk etmemekle birlikte yaşamlarõnõ merkezi olarak algõlamayan göçmen kökenli yurttaşlar açõsõndan da sõk sõk sorunlar ortaya çõkmaktadõr. Bununla birlikte şiddet içeren, iç savaşõ andõran durumlar yaşanmamaktadõr. Bu, barõş içinde yan yana yaşamaktõr ve -daha iyi bir modelin yokluğunda- bu da bir başarõdõr. 144