AORT DĠSEKSĠYONLARI Prof. Dr. Ufuk ALPAGUT Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi --Diagram shows three layers of normal aortic wall, from inner to outer: intima (I), media (M), and adventitia (A) Macura, K. J. et al. Am. J. Roentgenol. 2003;181:309-316 Copyright © 2006 by the American Roentgen Ray Society Aort Diseksiyonları Aort intimasında meydana gelen yırtık sonucu media tabakasının ayrılarak kanın aort duvarının içine dolmasıdır. Ġki ayrı lümen oluĢur (gerçek ve yalancı) Ġntimal yırtık disseksiyonun baĢlangıç noktasıdır. Distalde yeniden gerçek lümene giriĢ (reentry) yapar veya kör cep Ģeklinde kalır. Yan dallarda kan akımı < malperfüzyon Yalancı lümen→ dilatasyon→ rüptür Fizyopatoloji Vazo vazorumlardan baĢlar Medial nekroz intimal yırtılma disseksiyon DıĢ duvar adventisya ile medial tabakanın internal bazal laminasından olusur Proksimal veya distale ilerler Gerçek lümen Yalancı lümen Asendan aortanın sağ dıĢ kurvaturu boyunca Arkus hizasında ön veya sol dıĢ tarafı boyunca Desenden aortanın sol kenarı boyunca aĢağıya Sol renal ve iliyak arter daha sık tutulabilir Akut Aort Diseksiyonu Kistik med. nekroz (%20) Marfan S. (%20-40) Hipertans, atheroskl., travma, biküsp. Ao., vb. Intimal yırtık Media harabiyeti Media’ya kanama Vasa vasorum ruptürü Yalancı lumen Epidemiyoloji Aortun en sık görülen akut hastalığıdır. Ġnsidansı 5-10 hasta/milyon/yıl dır. Sıklıkla 50-70 arası erkeklerde görülür. Erkekler kadınlara göre 3 kat daha fazla etkilenirler. Olguların %95‟inde diseksiyon aortik kapağın birkaç cm yukarısından çıkan aort içinden veya inen aortada subklavian arterin yakınında baĢlar. AKUT AORTĠK SENDROM Patolojik sınıflama (Avrupa Kardiyoloji Topluluğu Sınıflaması-2001) Tip I: Klasik aort diseksiyonu Tip II: Ġntramural hematom veya kanama Tip III: Gizli veya zor fark edilen diseksiyon Tip IV: Aort plak rüptürü veya ülserasyonu Tip V: Ġyatrojenik veya travmatik aort diseksiyonu Schematic of aortic dissection (left), penetrating aortic ulcer (middle), and intramural hematoma (right). Ramanath V S et al. Mayo Clin Proc. 2009;84:465-481 © 2009 Mayo Foundation for Medical Education and Research Left, Computed tomogram showing aortic dissection with false lumen (arrow) and true lumen (arrowhead); Right, Computed tomogram showing intramural hematoma (arrow) and penetrating aortic ulcer (arrowhead). Ramanath V S et al. Mayo Clin Proc. 2009;84:465-481 © 2009 Mayo Foundation for Medical Education and Research --Axial double-inversion-recovery MR images (TR/TE, 1690/29; inversion time, 150 msec) of 76year-old man with progression of intramural hematoma to overt dissection in ascending aorta within 6 days Macura, K. J. et al. Am. J. Roentgenol. 2003;181:309-316 Copyright © 2007 by the American Roentgen Ray Society --58-year-old woman presenting with severe back pain and penetrating atherosclerotic ulcer of aorta Macura, K. J. et al. Am. J. Roentgenol. 2003;181:309-316 Copyright © 2007 by the American Roentgen Ray Society --58-year-old woman presenting with severe back pain and penetrating atherosclerotic ulcer of aorta Macura, K. J. et al. Am. J. Roentgenol. 2003;181:309-316 Copyright © 2007 by the American Roentgen Ray Society --58-year-old woman presenting with severe back pain and penetrating atherosclerotic ulcer of aorta Macura, K. J. et al. Am. J. Roentgenol. 2003;181:309-316 Copyright © 2007 by the American Roentgen Ray Society AORT DĠSEKSĠYONU Anatomik Sınıflaması DeBakey 1-2-3 & Stanford A-B Aortik Diseksiyonda BaĢlangıç Semptomları ġiddetli ağrı (yırtıcı, gezgin) Büyük damar tıkanıklığı *arkus→stroke, senkop *IC→parapleji *renal→oliguri, anuri *iliak→iskemik bacak Ani ölüm (perikard, plevra, peritona yırtık) (koroner disseksiyon → 1/5) Hipovolemik Ģok, tamponad Akut aort yetmezliği Konjestif kalp yetmezliği Mortalite 1. 2. 3. MORTALĠTE SAAT BAġI % 1-3 DÜR ! MÜDAHALE EDĠLMEZSE: %58‟Ġ ĠLK 24 SAATTE %26‟SI 1-7 GÜNDE %90‟I ĠLK AYLARDA EX! Ağrı En sık görülen semptomdur. ġiddetli göğüs, sırt veya karın ağrısı olur. Ağrı genellikle ani ve Ģiddetli baĢlar, keskindir ve yırtılma hissi verir. Göğsün ön tarafından baĢlayan ağrı tip-A diseksiyon habercisidir. Skapulalar arası veya sırt bölgesinde baĢlayan ağrı ise tip-B diseksiyonlar için daha karakteristiktir. Ağrı Diseksiyona bağlı ağrı özellikle MI‟dan ayırt edilmelidir. Çünkü bu hastalarda uygunsuz trombolitik tedavi ölümcüldür. Akut MI‟daki ağrı daha tedrici baĢlangıçlıdır ve daha çok baskı tarzındadır. Nabızların eĢit olmaması ve asimetrik kan basıncı alınması ayırıcı tanıda yardımcıdır. %12 oranında , nörolojik komplikasyonlu hastalarda ağrısız olabilir. Diseksiyon-Tanı Yöntemleri 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. Göğüs Röntgeni: GeniĢlemiĢ üst mediasten Aort topuzunda anormallikler Aort çapında artma Çifte dansite (yalancı lümen) Trakeal deviasyon Özefagus deviasyonu Aort kontüründe düzensizlik Sol plevral efüzyon Tanı yöntemleri 1. 2. 3. 4. Görüntüleme yöntemleri: Bilgisayarlı tomografi (BT) Transösefagial ekokardiografi (TEE) Magnetik rezonans Görüntüleme (MRI) Aortagrafi (patolojik tip-3) Tanısal görüntülemede amaç Gerçek ve yalancı lümeni ayıran intimal flebin görüntülenmesi Diseksiyon tipinin Yaygınlığının Yan dal tutulumunun Gerçek ve yalancı lümen iliĢkisinin Aort kapağının ve koroner ostiumların tutulup tutulmadığının belirlenmesidir. Akut Aort Diseksiyonlarının Cerrahi Tedavisinin Amacı Sahte lümenin kapatılıp akımın gerçek lümene yönlendirilmesi Aortun intimal yırtığı içeren ve rüptüre en yatkın bölümlerinin replase edilmesi Aort kapak yetersizliğinin giderilmesi Malperfüzyonun düzeltilmesi Perikard tamponadı varsa boĢaltılması Schematic of an open surgical type aortic dissection repair for the ascending (left) and descending (right) aorta. Ramanath V S et al. Mayo Clin Proc. 2009;84:465-481 © 2009 Mayo Foundation for Medical Education and Research Aortik Diseksiyonlarda Cerrahi Endikasyonlar (1) 1. 2. 3. 4. Akut Proksimal Diseksiyonlarda ACĠL cerrahi giriĢim Ģarttır: Çift lümen varlığı Ġntramural aortik hematom Aort kapak yetmezliği Malperfüzyon bulguları (parapleji,böbrek yetmezliği, ekstremite beslenme bozukluğu) Aortik Diseksiyonlarda Cerrahi Endikasyonlar (2) 1. 2. 3. Subakut Proksimal Diseksiyonlarda (15 gün-2ay) : Kardiyak tamponad varlığı Malperfüzyon bulguları Aort kapak yetmezliği nedenleriyle ACĠL cerrahi Genel durum iyi Ģartlar uygunsa ELEKTĠF cerrahi uygulanır. Aortik Diseksiyonlarda Cerrahi Endikasyonlar (3) Kronik Proksimal Diseksiyonlarda: Rüptür tehdidi yada ileri aort kapak yetmezliği nedeni ile ERKEN cerrahi gerektirir. Sıklıkla hemodinamik açıdan stabildir ve ELEKTĠF cerrahi uygulanır. Aortik Diseksiyonlarda Cerrahi Endikasyonlar (4) 1. 2. 3. 4. 5. Akut Distal Diseksiyonlarda: Rüptür Kontrol edilemeyen hipertansiyon Kontrol edilemeyen ağrı Malperfüzyon Aort çap artıĢı varsa CERRAHĠ, yoksa MEDĠKAL TEDAVĠ ve TAKĠP Aortik Diseksiyonlarda Cerrahi Endikasyonlar (5) Kronik Distal Diseksiyonlarda Cerrahi tedavi anevrizmal geniĢlemeye bağlı semptomların düzeltilmesi ve disseke segmentte rüptür ouĢumunun önlenmesine yönliktir .Etkilenen segmentin çapı 6cm yada üzerinde ise CERRAHĠ yapılmalıdır. Marfan sendromunda bu sınır 5cm‟dir. AORT ANEVRĠZMALARI Prof. Dr. Ufuk ALPAGUT Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Tanım Yunanca aneurysma dan türetilmiĢtir Aortanın herhangibir segmentinde yaĢ ve vücut yüzeyine göre olması gereken çapın üzerinde geri dönüĢümsüz geniĢlemedir Normal çapın transvers ölçümde %50‟sinden geniĢ (1.5 kat) olmasıdır Torasik aort için çapın 5 cm‟nin üzeri Abdominal aort için 4 cm‟nin üzeri Aortic Size Index Nomogram Mutlak aort çapı yerine BSA’ya göre relatif aort çapı esas alınarak Coady, M. A. et al. Circulation 2010;121:2780-2804 Risk of complications by aortic diameter and body surface area (BSA), with aortic size index given within chart Tarihçe Galenos (MS.120): Basınçla kaybolan pulsatil kitle Vesalius (1514-63): Ġlk anatomik tanım Tarihçe Astley Paston Cooper (1768): Ġlk cerrahi giriĢim…Ligasyon Charles Dubost : 1951 de ilk baĢarılı AAA cerrahisi ARTERYEL ANEVRĠZMALAR Anevrizma: Bir arterin normal çapından en az %50 daha geniĢlemesi Ektazi: Bir arterin normal çapından %50‟den az geniĢlemesi Arteriomegali: Bir çok arteriyel segmenti diffüz olarak içeren ve %50‟ den fazla geniĢlemeler EriĢkinde Ortalama Aort Çapı Aortik annulus Sinüs valsalva Aortik root Proksimal assendan Assendan aort Desendan aort Abdominal aort 2.6±0.3 3.4±0.3 3.7> 2.9±0.3 3.7> 2.8> 2.1 Aort Anevrizmalarının Sınıflaması 1. 2. 3. 4. ġekile göre Morfolojiye göre Lokalizasyona göre Etiyolojiye göre ġekile Göre 1. 2. 3. Sakküler Fusiform Dissekan Yapısal Sınıflama GERÇEK ANEVRĠZMA: Aortun 3 tabakasıda (intima ,media, adventisya) geniĢler. YALANCI (false, psödo) ANEVRĠZMA: Ġç yüzünde aortik intima ile kaplı değildir. Bazen adventisya, bazen de arteri çevreleyen fibrotik yapılar hematom kitlesinin etrafını saran bir kılıf gibi görünebilir. Genellikle sakkülerdir. Lokalizasyona Göre Torasik Torakoabdominal Abdominal Etiyolojiye Göre Nonspesifik, dejeneratif (aterosklerotik) Konjenital Travmatik Ġyatrojenik Mediyal dejenerasyon (disseksiyon) Genetik sendromlar (Marfan) Ġnflamatuar (vaskülit) Ġnfektif (mikotik) Bağ dokusu bozuklukları (Behçet) Dejeneratif Aort Anevrizmalarında Etiyoloji Aort boyunca farklı segmentlerde elastin ve kollajen içeriği vardır. Elastin elastik özelliği, kollajen ise yapısal kuvveti için gereklidir. Elastik dokunun kaybı progresif dilatasyona yol açar. Dilate olan aortada yüzey artar ve birim alana düĢen kollajen azalır, aort duvarı zayıflar. ArtmıĢ çap ve incelmiĢ duvar gerilimde artıĢa neden olur. Aort Anevrizmalarında Semptom ve Bulgular Genellikle asemptomatiktir (%75) Ağrı (göğüs,sırt,karın,yan ağrısı) YandaĢ organlara olan semptomlar -Rek. laringeal sinir basısı (ses kısıklığı) -Özefagus basısı (yutma güçlüğü) -BronĢ basısı (öksürük, wheezing) -Vertebra erezyonu,spinal kord basısı (nörolojik ) Renal,visseral,alt ekstremite arterlerinde emboli Anevrizma Komplikasyonları Rüptür Tromboz Distal emboli Bası Fistülizasyon AV fistül Klinik Belirtiler Asemptomatik veya baĢlangıç devresi (rutin muayene ve tetkiklerde) Semptomatik devre (ağrı,bası,kitle,emboli) Rüptür devresi (ani baĢlayan Ģiddetli ağrı, Ģok tablosu) Rüptür; toraks boĢluğuna,perikarda, retroperitona, vena kavaya, barsaklara Figure 2. Contrast-enhanced CT scan demonstrating a 7.5×8.3-cm ascending thoracic aortic aneurysm. Isselbacher E M Circulation 2005;111:816-828 Copyright © American Heart Association Figure 3. A, Standard axial image from a contrast-enhanced CT scan showing what appears to be an oval-shaped descending thoracic aortic aneurysm, appearing to measure as much as 8.0×5.2 cm in diameter (arrows). Isselbacher E M Circulation 2005;111:816-828 Copyright © American Heart Association Figure 5. A transthoracic echocardiogram, in a parasternal long-axis view, demonstrating a dilated aortic root (4.4 cm) and ascending aorta (4.2 cm). Isselbacher E M Circulation 2005;111:816-828 Copyright © American Heart Association Aort Anevrizmalarının GeniĢlemesini Artıran Risk Faktörleri Anevrizmanın çapı Anevrizmanın tipi Marfan Sendromu Sigara kullanımı Hipertansiyon Ateroskleroz Disseksiyon Takayasu Hastalığı Rüptür Riskinin Değerlendirilmesi (2) Rüptürü belirleyen 3 faktör vardır: 1. Anevrizmanın çapı 2. Kan basıncı 3. Kronik obstrüktif akciğer hastalığı Bu üç faktörün bir arada olduğu 5cm çaplı anevrizmanın rüptür olasılığı 3 yılda %98, 5 yılda %100‟dür. Rüptür mortaliteyi %40-70‟lere çıkarır (Einstein, De Gaulle) Aort Anevrizmalarında Cerrahi Yöntem (1) Amaç aortun anevrizmal segmentinin sentetik greftle (Dacron,PTFE) replasmanı Sternotomi-torakotomi-laparotomi Antikoagülan (heparin) Cross klemp Anevrizmatik kesenin açılması, hemostaz Greft replasmanı Aort Anevrizmalarında Cerrahi Yöntem (2) 1. 2. 3. Asandan Aort: Kök geniĢlemesi, kapak yetmezliği (kardiyopulmoner bypass) Arkus Aort: (kardiyopulmoner bypass + serebral koruma teknikleri; Hipotermik sirkülatuar arrest (18°<) Retrograt serebral perfüzyon Antegrat serebral perfüzyon Desendan Aort: (basit klempaj veya distal parsiyel perfüzyon) Abdominal aort: (perfüzyon desteği gerekmez) Serebral Koruma Tekniklerinin Avantajları HSA Maks. Ġskemi (dak) 30-40 Konfor +++ Basitlik ++++ Embolik morb. + Post op. morb. +++ RSP 60-80 +++ +++ + ++ SAP >80 + + ++ + A two-pump system for cardiopulmonary bypass (CPB) and antegrade selective cerebral perfusion (SCP) Sasaki H. et al.; Ann Thorac Surg 2007;83:S805-810S PROKSĠMAL AORT ANEVRĠZMALARI Proksimal aort anevrizmaları sağ subklaviyan arterin proksimalinde kalan anevrizmalardır. Bu terim, anevrizmatik aortaya ulaĢmak için sternotomi insizyonunun kullanıldığı ve operasyon esnasında kardiyopulmoner bypass‟tan yararlanılan anevrizma türünü göstermektedir. Asendan aortada anevrizma deyimi 1.5 katlık geniĢlemeyi ifade eder. Marfan Sendromu Otozomal Dominant •ABRAHAM LINCOLN •günün erkeklerden daha uzundu •uzun bacaklarda vardı •anormal şekilli göğüs • eklemleri gevşek gevşek olduğu biliniyor Bir bağ doku hastalığıdır. Bu yüzden anormal uzunluktaki kol ve bacaklarla karakterizedir (Abraham Lincoln’ün de bu hastalığı taşıdığına inanılır). •Marfan Sendromu iskelet sistemi ile birlikte kardiyovasküler ve oküler sistemleri tutan genetik bağ dokusu hastalığıdır. •Marfan Sendromu, 15. kromozoma lokalize fibrillin genindeki (FBN1) defekt sonucu mikrofibrillerin yapısal glikoproteini olan fibrillin sentezinde kalitatif ve kantitatif bozuklukla karakterizedir. •Ġtalyan bestecisi ve XIX. yüzyılın en ünlü keman virtüözü Nicolo Paganini (1782-1840), gerek kendini tedavi eden döneminin hekimlerince tanımlanan iskelet bulguları, gerekse kemanın teknik olanaklarını zorlayan olağanüstü üslubu dikkate alındığında Marfan Sendromu’nu düşündürür Kardiyak Değerlendirme Koroner hastalığın ekarte edilmesi için koroner anjiografi Kapak ve kardiyak fonksiyonlar açısından transtorasik EKO yapılmalıdır. Yapılan çalıĢmalarda assendan aort anevrizmalı olgularda %26 oranında IKH gösterilmiĢtir. Nonoperatif Ġzlem Rüptür riski düĢük, asemptomatik küçük anevrizmalı olgular 6 aylık aralıklarla izlenmelidir. Marfan sendromlu olgular ise 5cm çapa ulaĢıncaya kadar izlenmeli, sonra operasyona hazırlanmalıdır. Ġzlem EKO ve BT ile yapılabilir. Depiction of "Hinge Points" for Lifetime Natural History Complications at Various Sizes of the Aorta The y-axis lists the probability of complication; complication refers to rupture or dissection. The x-axis shows aneurysm size. (A) The ascending aorta. (B) The descending aorta. Arrows indicate discrepant diameter. Proksimal Aort Anevrizmalarında Cerrahi Endikasyonlar Semptomatik oluĢ >5.5 cm (Marfanda >5cm) Sakküler anevrizma Hızlı çap artıĢı Anevrizma kaynaklı distal embolizasyon Anevrizma zemininde geliĢen endokardit Çap küçük ancak operabl aort yetmezliği mevcut Proksimal Aort Anevrizmalarında Cerrahi Tedavi Yöntemi 1. 2. 3. Sternotomi insizyonu Kardiyopulmoner bypass Monitörizasyon Cerrahi teknik: Assendan aortaya tübüler greft interpozisyonu Aort kapağı ve separe asendan aort greft interpozisyonu Kompozit kapaklı greft implantasyonu Elective medical and surgical management of dilated ascending aorta. Nataf P , Lansac E Heart 2006;92:1345-1352 Operatif Tekniğin Seçimi YaĢ ve beklenen yaĢam süresi: YaĢlı ve yüksek riskli hastalarda; -Basit aort replasmanı ve aortun wrapping edilmesi -Separe kapak replasmanı ve separe assendan aort replasmanı Operatif Tekniğin Seçimi Aort duvarının kalitesi ve patolojisi -Zayıf aort duvarı veya disseksiyonunda, aort ve kökünün dilate bölümlerinin tamamen eksize edilmesi gerekir. Günümüzde Bentall operasyonunun buton modifikasyonu en sağlam yöntemdir. -Marfan sendromunda medial dejenerasyon nedeniyle aort kapağının korunması tartıĢmalıdır(geç dönemde aort yetmezliği?). Operatif Tekniğin Seçimi Aortik kapakların, annulusun, sinüs ve sinotübüler bileĢkenin anatomik yapısı Aortun elemanlarının anatomik yapısı kapağın korunup korunamayacağının en önemli belirleyicisidir. Distal aortun durumu (arkus, dessendan aort anevrizması yada disseksiyonu?) Figure 6. Composite aortic graft repair of aneurysm involving the aortic root and ascending thoracic aorta. Isselbacher E M Circulation 2005;111:816-828 Figure 7. Valve-sparing procedure to repair an aneurysm involving the aortic root and ascending thoracic aorta. Isselbacher E M Circulation 2005;111:816-828 Figure 8. Repair of an aneurysm involving ascending thoracic aorta and arch by using a multilimbed prosthetic graft. Isselbacher E M Circulation 2005;111:816-828 Figure 9. Repair of a descending thoracic aortic aneurysm. Isselbacher E M Circulation 2005;111:816-828 Figure 10. Minimally invasive repair of a descending thoracic aortic aneurysm using a transluminally placed endovascular stent-graft. Isselbacher E M Circulation 2005;111:816-828 Operatif Tekniğin Seçimi Antikoagülasyon riski -Uzun süreli antikoagülasyonun gerekmemesi,kapak koruyucu operasyonların daha sık tercih edilmesine yol açmıĢtır. -YaĢlı olgularda mümkünse biyolojik kapak içeren kompozit greftler kullanılmalıdır. Operatif Tekniğin Seçimi Aktif annuler enfeksiyonun varlığı Bu durumda pekçok cerrah elinde olması halinde homogreft kapakların kullanılmasını tercih etmektedir. Kompozit Kapaklı Greft Ġmplantasyonu 1. 2. 3. Klasik Bentall: Koroner ostiumlar aort duvarından ayrılmadan doğrudan kompozit grefte açılan deliklere implante edilmektedir. Buton Yöntemi: Koroner ostiumlar buton tarzında hazırlanarak grefte dikilir. Cabrol Tekniği: Bir tübüler greft koroner ostiumlar arasına interpoze edilir. Bu tüp greft kompozit grefte anastomoze edilir. ASSENDAN-ARKUS-DESSENDEN AORT REPLASMANI Özellikle assendan aortadan baĢlayan ve dessenden aortaya kadar uzanan anevrizmalarda iki evreli bir tamir olan Elephant Trunk (fil hortumu) tekniği uygulanır Öncelikle assendan aort ve arkus aorta replase edilir ve tüp greftin bir kısmı dessenden torasik aortun içinde serbest salınacak Ģekilde bırakılır. Ġkinci basamakta 6 hafta-3 ay sonra bu greft kullanılarak distal aortik tamir yapılır.Torakotomi ile bu grefte yeni bir greft anastomoz edilir. Arkus Anevrizması Cerahi Sınıflaması Tip A B C D Anevrizmatik GeniĢlemenin Yeri Ass.aort ve proksimal transvers arkus Sadece transvers arkus Transvers arkus ve dess.aortun proksimali Torako-abdominal segmenti ilgilendiren dess.aort aortic aneurysm on the distal aortic arch: A, horizontal slice; B, 3-dimensional computed tomogram. Saiki N. et al.; J Thorac Cardiovasc Surg 2003;125:950-952 ARKUS AORTA REPLASMANI Hemi arkus replasmanı-oblik anastomoz Arkusun iç kurvaturunun bir greft Ģeklinde assendan aort greftiyle birlikte replase edilmesi. Distal dessenden aort ile uçuca anastomoz yapılarak arkustan çıkan damarların bir ada Ģeklinde hazırlanarak grefte implante edilmesidir. Supra aortik damarlar ayrı ayrı yada kısa interpozisyon greftleri kullanılarak da implante edilebilir. TORAKOABDOMĠNAL AORT ANEVRĠZMALARI Sol subklaviyan arterin distalinde dessenden aortun herhangi bir yerinden baĢlayan ve abdominal aortu içine alan anevrizmalardır. Torakoabdominal Anevrizmalar Cerrahi tedavisinde hem toraks hem de batının açılmasını gerektirir. Anevrizma ne kadar yaygın olursa hasta segmentten çıkan interkostal, lomber ve visseral arter sayısı da o kadar çok olmakta ve uzun süren cerrahi prosedür sırasında bu damarların beslediği organ ve dokularda önemli iskemik hasarlar oluĢabilmektedir (özellikle medulla spinalis ve böbrekler). Visceral Dallar 1. 2. 3. 4. 5. Çöliyak trunkus Superior mezenterik arter Renal arterler Ġnferior mezenterik arter Spermatik (ovarien) arter Parietal Dallar 1. 2. 3. Ġnferior frenik (1 çift) Ġnterkostal arterler Lumbal arterler (4 çift) Torakal düzeyde T3-T4 ve T12 arasındaki interkostal arterler ve batındaki L1-L4 arasındaki lomber arterler spinal kordun ana kan kaynaklarıdır. Figure 1a. Drawings illustrate the arteries of the spinal cord and spine. Yoshioka K et al. Radiographics 2003;23:1215-1225 Spinal Kordun Beslenmesi Parietal dallar intervertebral foramene doğru ilerlerken anterior ve posterior dallara ayrılır. Anterior dal toraksta interkostal arter olarak devam ederken, abdominal bölgede karın duvarının beslenmesini sağlar. Posterior dal ise spinal arterleri oluĢturur. Spinal arterlerde anterior ve posterior radiküler arterlere ayrılır. Anterior radiküler arter anterior spinal arterle birleĢerek spinal kordu besler. Adamkiewicz Arteri Anterior spinal arterin en büyük kaynağı arteria radikülaris magna adını alır. Bu arter Adamkiewicz arteri olarak da bilinir. Olguların %90‟ında T8-T12 arasından çıkar. En sık çıktığı aralık T10‟dur. Torakoabdominal Anevrizmada Crawford Sınıflaması Tip-1 Desendan torasik aort proksimalinden renal arterlere Crawford, MD Tip-2 Desendan torasik aort ve abdominal aortun tümü Tip-3 Distal desendan torasik aort ve abdominal aort Tip-4 Sadece abdominal aort Tip-5 6.interkostalden renal arterlere kadar Hazim J. Safi Tanı Yöntemleri PA akciğer grafisi (aort topuzunda belirginleĢme, mediastinal geniĢleme) Kontraslı bilgisayarlı tomografi Manyetik rezonans görüntüleme Aortagrafi Ultrasonografi Cerrahi Teknikler 1. 2. 3. Basit Klempaj Tekniği Distal Aort Perfüzyonu Tekniği: Eksternal ya da internal Ģantlar Sol atriyofemoral bypass Kardiyopulmoner bypass altında hipotermik sirkülatuar arrest (A) Crawford extent I thoracoabdominal aortic aneurysm using atrio-femoral bypass, with beveled distal anastomosis, includes visceral and renal arterial reattachment that is carried out first. (B) Sequential clamping of graft provides renal and visceral perfusion during reattachment of a patch of intercostal arteries. (C) Sequential placement of the clamp allows distal perfusion of reattached intercostal arteries during the proximal aortic anastomosis. Spinal Kordu Koruma Yöntemleri I- Spinal kord kan akımının sürdürülmesi II- Spinal kordun iskemiye toleransının arttırılması III-Reperfüzyon hasarının azaltılması Spinal Kord Kan Akımının Sürdürülmesi 1. 2. 3. Hızlı cerrahi (basit klempaj) Distal aortik perfüzyon: Pasif Ģantlar (Gott Ģantı) Atriofemoral bypass Femorofemoral bypass ve derin hipotermik total sirkülatuar arrest Ġntratekal vazodilatör ajanlar ArdıĢık klempleme Ġnterkostal reimplantasyon BOS drenajı Segmental arterlerin selektif reperfüzyonu Basit Klempaj Tekniği Hızlı olarak opere edilen olgularda kan kaybı ve mortalite daha düĢüktür. Ancak yaygın lezyonların tamirinde uzun klemp süresi gerekli olduğu için uygun değildir. Herhangi bir yardımcı tekniğin kullanılmadığı 30 dakika üzerindeki basit klempaj sonrasında nörolojik komplikasyon riski çok yüksektir. Distal Aort Perfüzyonu Amaç; proksimal aort klempajı sonucu oluĢan proksimal hipertansiyon, sol ventrikül yüklenmesi, serebrospinal sıvı basıncının artması ve distal hipotansiyonun spinal kord perfüzyonu üzerindeki olumsuz etkilerinin giderilmesidir. Bu amaçla santrifüj pompası kullanılarak; -Crawford tip I ve tip II anevrizmalarda sol atrium-femoral arter bypası, -Crawford tip III ve tipIV anevrizmalarda ise desandan aort-femoral arter bypası uygulanmaktadır. Spinal Kordun Ġskemiye Toleransının Arttırılması Hipotermi Anestezik ajanlar Kortikosteroidler Ca kanal blokerleri Eksitatuar amino asit antagonistleri Reperfüzyon Hasarının Azaltılması Serbest radikal gidericiler Ġmmun sistem modülasyonu Adenozin Serebrospinal Sıvı Drenajı Medulla spinalis perfüzyon basıncı, sistemik arteryel basınç ile serebrospinal sıvı basıncının farkına eĢittir. Bu nedenle teorik olarak spinal kord perfüzyonunun devamı sistemik arter basıncının düĢürülmemesine ve serebrospinal sıvı basıncının yükselmemesine bağlıdır. Operasyon süresince 10-15 ml‟lik drenajlarla basınç 10 mmHg altında tutulmalıdır. ABDOMĠNAL AORT ANEVRĠZMALARI 1. 2. 3. 4. 5. > 55 yaĢ ölümlerinin %1.5‟i AAA rüptürü Toplumda 13. en sık ölüm nedeni >50 yaĢ >3cm lik AAA %3-10 Erkek:Kadın 4:1 Risk faktörleri: Sigara x5.6 YaĢ x1.7 Ailede AAA x2 IKH x1.6 KOAH x1.3 AAA Lokalizasyon %5 renal arterlerin üzerine uzanır %25 ilyak arterlere uzanır %12 TAAA ile beraber %3-4 periferik arter anevrizmaları ile beraber AAA-Klinik Asemptomatik (% 75) Abdominal, yan, sırt ağrısı Barsak basısı Bulantı, kusma Ureter basısı Ureter obstr. Trombus/atherom embolisi Akut iskemi Ani, sürekli, pozisyonla değiĢmeyen ağrı geniĢleme/prerüptür Ağrı Ģiddeti Nonrüptüre/rüptüre aynı Hemodinami Nonrüptüre‟de stabil AAA-Tanı F.M %30-90 tanısal Röntgen US DeBakey Sign : Orta hattın solunda ksifoid-umbilikus arası pulsatil kitlenin palpasyonu →AAA renallerin altında demektir ! Sol renal v. AAA-Tanı (2) CT 3-D CT Normal AA 5.9cm AAA AAA-Tanı (3) MRI (kontrasta gerek yok) Aortografi (nadir) (çap ?) F.M 3cm<AA US CT (3-d CT) (MRI) (aortografi) CT görüntüsü —73-year-old man with atherosclerotic abdominal aortic aneurysm. Kaufman J A et al. AJR 2000;175:289-302 AAA Rüptürü 1. 2. 3. 4. 5. Klinik Belirtiler: Karında/Belde/Sırtta ani ağrı Karında pulsatil kitle Geçici hipotansiyon → ġok Karında hassasiyet Geçici Ģuur kaybı/bayılma —79-year-old man with acute rupture of abdominal aortic aneurysm that occurred during CT. Contrast-enhanced CT scan obtained at level of extravasation (open arrow) shows large left retroperitoneal hematoma and enhanced blood in left paracolic gutter (solid straight arrow). Macura K J et al. AJR 2003;181:303-307 Rüptüre AAA %50‟si hastaneye ulaĢabilir %7‟si cerrahi öncesi ex %17‟si per op ex %37‟si post op 30 günde ex Post op mortalite %45 AAA-Tedavi Endovasküler tamir Cerrahi tamir —Surgical repair of abdominal aortic aneurysm. Kaufman J A et al. AJR 2000;175:289-302 AAA-Tedavi Cerrahi mortalite Nonrüptüre Rüptüre %5 60 yaş < %3.3, 80yaş <%12 %50-70 Aort Anevrizma Cerrahisi Erken Komplikasyonları Ġntraoperatif hemoraji Deklemping hipotansiyon (aniden alt ekstremitede biriken K, asidik ve vazoaktif maddelerin dolaĢıma salınması, ayrıca vazodilatasyon) Böbrek yetmezliği Üreter injurisi Kolon iskemisi (inferior mezenterik arter lig.) Distal iskemi Parapleji (Adamkiewicz arteri) Greft enfeksiyonu (% 1-6 görülür, %25-40 mortal) Kolon Ġskemisi Sol kolonun rezeksiyon gerektiren transmural infarktüsü elektif anevrizma cerrahisi sırasında <%1 iken rüptüre anevrizmalarda %7-10‟a kadar yükselmektedir. Kolon iskemisi etiyolojisi 1. 2. 3. 4. Sol kolonun primer ve kollateral kan akımının: Ateroskleroz Embolizasyon Tromboz Ligasyon sonucu kesilmesi Sol kolon mezenterik damarlarının gerilmeye bağlı zedelenmesi ġok durumu Feçesle dolu distandü kolonun varlığı Sol kolonun kanlanması Primer kanlanması Ġnferior mezenter arter yoluyladır. Ġnferior mezenter arterin dalları sol kolonik, sigmoidal ve superior hemoroidal daldır. Ġnferior mezenter arterin sol kolonik dalı normalde superior mezenter arterin orta kolonik dalı ile anastomoz halindedir. Anastomozu yapan artere Drummond‟un marjinal arteri adı verilmektedir (hastaların 2/3ünde rastlanmaktadır). Sol kolonda iskemi oluĢması 1. 2. 3. Patent inferior mezenterik arterin bağlanması ile sol kolonda iskemi oluĢabilmesi için: Superior mezenter arterde darlık ya da tıkanıklık olması Drummond‟un marjinal arterinin bulunmaması Hipogastrik arter obstrüksiyonu nedeniyle inferior ve orta hemoroidal arterler yolu ile kolona gelen kan akımında azalma olması gerekir. Geç Komplikasyonlar Anastomatik psödoanevrizma Aorto-enterik fistül Greft oklüzyonu Greft enfeksiyonu Aorto-kaval fistül Seksüel bozukluklar Ġnsizyonal herni Mortalite Nedenleri Miyokard infarktüsü Solunum yetmezliği Multiorgan yetmezliği Böbrek yetmezliği Pulmoner embolizm Ġnme Rüptür Kanama Sepsis % 35 % 27 % 24 % 10 % 10 %8 %8 %5 %3 Aort Anevrizmalarında Endovasküler Tedavi Yöntemi Ġlk kez 1991 yılında Parodi tarafından kulanıldı. „ Transfemoral intraluminal graft implantation for abdominal aortic aneurysms‟ Parodi, Palmaz, Barone. Department of Vascular Surgery Instutito Cardiovascular de Buenos Aires Argentina Aort Anevrizmalarında Endovasküler Tedavi Yöntemi Yöntem, greftin anevrizma içine, floroskopik kontrol altında, transfemoral yolla konulması ve kan akımının anevrizma kesesi ile iliĢkisinin kesilmesidir. TEVAR→Torasik Endovasküler Tamir Abdominal EVAR→ Abdominal Endovasküler Tamir FEVAR→Fenestrated Endovasküler Tamir Semptomatik ancak major bir operasyona uygun olmayan hastalarda uygulanır. Rüptür riski yüksek, genel durumu bozuk olan hastalarda tercih edilir. Ġleri yaĢlı, morbid obez, geçirilmiĢ torakal veya abdominal cerrahinin eĢlik ettiği hastalarda öncelikli olarak uygulanabilir. Endovasküler Stent Greft Metalik (çelik, nitinol) stent ile desteklenmiĢ sentetik ( PTFE, Dakron) greftlerdir. Günümüzde en çok kullanılanlar taĢıyıcı bir sistem üzerinde yer alıp kendiliğinden açılan modellerdir. Tüp, tapered, bifurcated modelleri geliĢtirilmiĢtir. Greft ÇeĢitleri A-ZENITH B-TAG GORE C-VALIANT D-RELAY E-ENDOFIT Figure 4 Fenestrated Zenith® device with Palmaz stents designed for the treatment of juxtarenal abdominal aortic aneurysms Permission obtained from the International Society of Endovascular Specialists © Anderson JL et al. (2001) J Endovasc Ther 8: 3–15 Baril DT et al. (2007) Surgery Insight: advances in endovascular repair of abdominal aortic aneurysms Nat Clin Pract Cardiovasc Med 4: 206–213 doi:10.1038/ncpcardio0849 —Drawings of basic configurations of stent-grafts. Kaufman J A et al. AJR 2000;175:289-302 ©2000 by American Roentgen Ray Society Degenerative Dissection Trauma IMH PAU Endovasküler Tedavi 1. 2. 3. 4. 5. Avantajları: Torakotomi ve laparotomi yapılmaması Aortaya kross klemp konulmaması Kan kaybının olmaması Hastanede kalıĢ süresinin daha kısa olması ĠyileĢmenin daha hızlı olması Endovasküler Tedavi 1. 2. 3. 4. Dezavantajları: Hastanın anatomisinde, greftin anevrizmanın üstünde ve altında güvenli bir Ģekilde fiksasyonuna izin verecek yetersizliğin olması Uzun dönem sonuçlarının henüz bilinememesi ĠĢlem sırasında embolizasyon riski Endoleak riski (kanın endovasküler greft dıĢına sızması, kapatılması hedeflenen anevrizma kesesi içine kan akımının devam etmesi) Endoleak Sınıflaması Tip I: Greftin proksimal ya da distal uçlarından kaynaklanan Tip II: Anevrizma kesesi içine retrograd olarak lomber arterler ya da diğer kollaterallerden kaynaklanan Tip III: Yırtık ya da modüler birleĢme yerinden kaynaklanan Tip IV: Greftteki yüksek geçirgenlikten kaynaklanan endoleak. —Angiogram of 83-year-old man with type I endoleak shows large distal attachment endoleak (straight arrow) after placement of tube stent-graft. Kaufman J A et al. AJR 2000;175:289-302 ©2000 by American Roentgen Ray Society —Large proximal type I endoleak in 75-year-old man. Kaufman J A et al. AJR 2000;175:289-302 ©2000 by American Roentgen Ray Society Endovasküler Anevrizma Onarımı Teknik baĢarı %95 Kan kaybı <500ml Mortalite %1 Endoleak %10 Kardiyak komplikasyonlar %3-9 Açık cerrahiye dönme riski %2-6 Mortalite %2-5 2 yıllık sağ kalım %75-88 EVAR Tedavisinde Uygunluk Anevrizma boyun uzunluğu>15 mm Boyun çapı < 30 mm Boyun açılanması < 50° Boyunda müral trombüs < 2 mm Eksternal ilyak arter çapı > 7 mm Ġlyak açılanma < 90° Ana ilyak arter çapı < 18 mm olmalıdır. EVAR Uygulanmaması Gereken Durumlar Kollojen hastalık (Marfan Sendromu) Hiperkoagülabilite varlığı Böbrek fonksiyon bozukluğu Ciddi sistemik enfeksiyon varlığı Hamile yada emziren kadınlar Antikoagülasyonun kontrendike olduğu durumlar <18 yaĢ altı Endovasküler Tedavide Hibrid Uygulamalar Cerrahi yöntemlerle kombine edilerek yapılan EVAR yada TEVAR giriĢimlerine Hibrid uygulamalar denir. Endovasküler giriĢim öncesi uygulanacak bölgedeki hayati önem taĢıyan yan dalların bypass‟lanmasıyla yapılır. Aortadan sentetik greft vasıtasıyla visseral arterlere bypasslar yapılır. Buna debranching denir. Ġkinci seansta tüm anevrizmatik segment endogreftle kapatılır. Hibrid Uygulamalar KAROTĠS ARTER STENOZU Prof. Dr. Ufuk ALPAGUT Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Tarihçe MÖ 2000 yıllarında Hipokrat damarların bir cins çamurla tıkanması tabirini kullanmıĢtır Ekstrakranial damar tıkanıklığı ile hemipleji arasındaki ilgi 1893 de Gowers tarafından ortaya konulmuĢtur Karotis stenozuna bağlı TIA sonucu geliĢen beyin infarktının tarihi bir örneği Lenin‟dir 1953 de De Bakey ilk baĢarılı karotis interna endarterektomisini gerçekleĢtirmiĢtir Aortic Arch Types Brott, T. G. et al. J Am Coll Cardiol 2011;57:1002-1044 Copyright ©2011 American College of Cardiology Foundation. Restrictions may apply. Anatomi A.Carotis Communis, boyun damar sinir paketi içinde yukarı doğru ilerleyerek tiroid kıkırdağı hizasında carotis externa ve carotis interna kollarına ayrılır. Carotis interna boyunda hiçbir yandal vermeden kafa içine girer. A.ophtalmica yegane yandalıdır. Kafa içinde 4 kola ayrılır; a.cerebri ant., a.com. post. ,a. cerebri media, a.choroidea A.cerebri media, a.com.post ve ant. beyinin arterleri olup iki vertebral arterin birleĢmesiyle oluĢan a.basilarisin kolları olan cerebri post. ile birleĢerek WILLIS altıgenini oluĢturur. Anatomi (2) Willis poligonu serebral dolaĢımın sigortası durumundadır. 4 arter arasında bağlantıyı sağlamak suretiyle yeteri kadar kanı beyinin her bölgesine gönderme imkanını sağlar. Beyine gelen kan miktarı 800 cc/dak‟dır. Her karotis interna arteri 350 cc kan taĢır. Vertebral arterlerdeki akım ise 50 cc‟dir. Bir karotis arteri kapatılırsa vertebral arterde % 40 akım artıĢı olur. Anatomi (3) WĠLLĠS POLĠGONU KAROTĠS VE VERTEBRAL SĠSTEMĠ BĠRBĠRĠNE BAĞLAR. DĠĞER BĠR KOLLATERAL SĠSTEM KAROTĠS ĠNTERNA VE EKSTERNA ARASINDAKĠ OFTALMĠK ARTER ARACILIĞI ĠLE OLUġAN ANASTOMOZLARDIR. Böylece interna sisteminde daralma veya tıkanma olsa dahi karotis eksterna bu yolla beyin dolaĢımını sürdürmeye çalıĢır. Anatomi (4) SUBKLAVĠA ÇALMA FENOMENĠ: A.subklavia, vertebral arterin proksimal tarafından tıkanacak olursa üst ekstremiteye kan sağlanması, Willis poligonu aracılığı ile o taraf vertebral arterinden akımın yön değiĢtirip beyinden kan çalması suretiyle olmaktadır. Epidemiyoloji GeliĢmiĢ ülkelerde serebrovasküler hastalıklar ölüm nedenleri arasında 3.sıradadır. Sekel bırakması, sosyoekonomik önemi Ġskemiye bağlı inmelerin % 50‟sinde karotis stenozu mevcuttur. Bunların 1/3‟ünde TIA gibi hiçbir uyarıcı semptom yoktur. TIA geçirenlerin %22-62‟sinde ilk atağı takiben 3-4 yıl içinde serebral infarkt ortaya çıkmaktadır Epidemiyoloji Tıkanıklıkların % 60‟ı karotis bifurkasyonundadır. Etiyoloji Ateroskleroz (% 90) Anevrizmalar Arteritis Disseksiyon Koil ve kinkler Fibromüsküler displazi Radyasyon Vazospazm Travma Arter kompresyonları (servikal kosta) Karotis Stenozu Karotis stenozunun %90‟ı ateroskleroza bağlıdır. Aortit, neoplazi ve travma diğer nedenleri oluĢturur. Hipoperfüzyon ve emboliye bağlı iskemi sonucu semptomlar ortaya çıkar. Beyin vasküler yapısının çok baĢarılı bir kollateral oluĢturma kapasitesi vardır. Arter oklüzyonunu takip eden günler içinde kollateral dolaĢım oluĢur ve 2 hafta sonra maksimum düzeye ulaĢıp stabil halde devam eder. Sonuç olarak beyin iskemisinde temel mekanizma hipoperfüzyon değil embolidir. Patofizyoloji Karotis sistemine ait ülsere plaklar mikroembolilere ve emboli lokalizasyonuna göre de nörolojik bulgulara neden olmaktadır. Ġnme Riski YaĢ (60 >) Sigara Diyabet Obesite Hiperlipidemi Hipertansiyon Atrial fibrilasyon Yüksek hemosistein düzeyi Ġskemik Beyin Damar Hastalıkları Birincil Korunma Kan Basıncı düĢürülmesi Kan Ģekeri kontrolü Hiperlipidemi sağaltımı YaĢam Ģartlarının düzenlenmesi (Sigara, Egzersiz, Diyet, Sedanter yaĢam…) Antiagregan ? Semptomlar Bu emboliler klinik pratikte karĢımıza 3 Ģekilde çıkar. Transient iskemik atak (TİA) Reversible iskemik nörolojik defisit (RİND) İnme (stroke) TĠA (Transient Ġskemik Atak) ✦ Klasik olarak TĠA 24 saatten az süren ve sekel bırakmadan tamamen düzelen akut nörolojik semptomlar olarak tanımlanır. A-Karotis sisteminden kaynaklanan TĠA‟da; ✦ ✦ ✦ ✦ Hemiparezi Hemiparestezi Geçici monooküler körlük (amourosis fugax) KonuĢma bozuklukları görülür. B-Vertebrobaziller sistemden kaynaklanan TĠA‟da; ✦ ✦ ✦ ✦ ✦ ✦ BaĢ dönmesi Ataksi Yüzde uyuĢukluk Bilateral göz semptomları Ekstremitelerde bilateral zayıflık, uyuĢukluk görülür. Çoklukla bu semptomlar dakikalar içinde sonlanır. Reversible Ġskemik Nörolojik Defekt (RĠND) 24 saatten uzun süren ancak kısa sürede sekel bırakmadan kaybolan nörolojik semptomlara denir. ĠNME Serebrovasküler olayın infarktla sonlanması ve sekelle iyileĢmesi durumudur. Ciddi karotis arter stenozu sonucu geliĢen TĠA‟lar tedavi edilmezse her 3 hastadan 1‟i 5 yıl içinde inme geçirmektedir. Genelde bu inmeler ilk haftalar hatta günler içinde geliĢir. Tanı TĠA ve inme varlığında kardiyak bir orjin bulunmayan hastalarda karotis aterosklerozu mutlaka düĢünülmelidir. Fizik muayenede tek bulgu karotis trasesine uygun lokalizasyonda duyulan sistolik üfürüm olabilir. Bu üfürümün karotis stenozuna ait olduğunun gösterilmesi ve olası darlığın derecesinin ve lokalizasyonunun belirlenmesi açısından indirekt ve direkt non-invazif laboratuvar yöntemleri mevcuttur. Ġndirekt Tanı Yöntemleri ✦ ✦ ✦ ✦ ✦ ✦ OKÜLER PNEUMOPLETĠSMOGRAFĠ (OPG) Ġnternal carotisin ilk dalı olan oftalmik arter basıncı ölçümü esasına dayanır. Karotislerde %50 darlık yapan lezyonlar %85-95 doğruluk oranında saptanır. Darlığın fonksiyonel önemini gösterir. Plak lokalizasyonu ve anatomisi hakkında bilgi vermez. Her iki oftalmik arter basıncı farkı ve ipsilateral oftalmik arter / brakial arter basıncı oranı hesaplanarak yorumlanır. Direkt Tanı Yöntemleri ✦ ✦ ✦ ✦ DUPLEX USG Karotis arter darlığı tanısındaki sensitivite ve spesifisitesi %90‟ın üzerindedir. OPG‟den farklı olarak ciddi darlık ve tam tıkanıklığı %95-97 oranında ayırtedebilir. Temel prensip değiĢik darlık dereceleri için sabit akım hızı değerlerinin referans olarak kabul edilmesidir. Figure 5. Adjustment of the color Doppler sampling window in a tortuous ICA. Color Doppler image shows the color Doppler sampling window steered to the “center” or “straight” position to increase color sensitivity in those segments of the artery that subte... Tahmasebpour H R et al. Radiographics 2005;25:1561-1575 ©2005 by Radiological Society of North America Figure 6a. Adjustment of the color scale in a carotid artery stenosis. Tahmasebpour H R et al. Radiographics 2005;25:1561-1575 ©2005 by Radiological Society of North America Anjiografi Kontrast arteriyografi geleneksel yöntemdir. Karotis proksimali ve distali hakkında detaylı ve güvenilir bilgiler vermesine karĢın inme riskinin bulunması ve pahalı olması nedeniyle bu tekniğe olan ilgi giderek azalmaktadır. Magnetik Rezonans Anjiografi Giderek daha sık kullanılmaktadır. MRAnın USGye göre en önemli avantajı, intrakraniyal ve ekstrakraniyal dolaĢımı konvansiyonel anjiografiye benzer Ģekilde anatomik olarak gösterebilmesidir. Doppler USG ve MRA, karotis arter hastalıklarının değerlendirilmesinde birbirlerini tamamlayıcı tekniklerdir. Magnetic resonance angiography (MRA) CT scan and CT Angiography (CTA) Klinik 1.Devre (Asemptomatik Devre):Stenoz vardır. DolaĢım bozukluğu yoktur. 2.Devre (TIA Devresi): Tekrarlayan geçici iskemik ataklarla karakteristiktir. 5-15 dak sürer. Ekstremite güçsüzlüğü, uyuĢması, duyu yitimi, konuĢma veya dil bozukluğu, bir gözde vizyon yitimi (Amorosis fugax) ile seyreder. Devamı geriye dönebilir nörolojik defisittir (RĠND). Klinik (2) 3.Devre (Akut Taze Hemipleji Devresi, Ġlerleyen Ġnme): % 75 nedeni a.cerebri media tıkanmasıdır. Az veya çok oranda nörolojik lokalizasyon gösterir. Bunlar 24 saat geçtikten sonra da devam eder, gerilemez. Yeterli kollateral dolaĢım halinde 4 haftada fonksiyonlar geri dönebilir. 4.Devre (TamamlanmıĢ Ġnme) : Ġskemik infarktın son devresi olup kalıcı nörolojik bozukluklar vardır. 4 hafta geçmesine rağmen düzelme olmamıĢtır. Cerrahi Endikasyonlar (1) 1. 2. 3. 4. 1.Devre; Asemptomatik hastalarda Ġnternal karotis arterde stenoz > %70 ise Diğer karotis internada stenoz veya tam obstrüksiyon varsa Yapıldığı sırada kan basıncının düĢebileceği baĢka bir operasyon planlandı ise (AAA, CABG) Aterosklerotik ülseratif karotis lezyonu ise Cerrahi Endikasyonlar (2) 1. 2. 3. 4. 2.Devre ; Semptomatik hastalarda Geçici iskemik atak (TIA) Geriye dönebilir iskemik nörolojik defisit (RĠND) Amourosis fugax Ġnternal karotis arterde stenoz > %50 Bu hastalar hemipleji tehdidi altında oldukları için operasyon endikasyonu her zaman vardır (2 hafta içinde yapılması tavsiye edilir *ESVS 2009) Cerrahi Endikasyonlar (3) 1. 2. 3.Devre ; Ġlerleyen inme ġuur açıksa Olayın üzerinden ameliyata kadar 6-8 saat üzerinde zaman geçmemiĢse 4.Devre ; TamamlanmıĢ inme Ameliyat endikasyonu bazen vardır. Eğer diğer ekstrakranial dallarda stenoz varsa, ameliyatla bunların düzeltilmesi halinde kollateral dolaĢımın artma ve infarktlı bölgenin revaskülarize olma ihtimali düĢünülüyorsa Figure 3. Management strategy for patients with carotid stenosis. Roffi M , Yadav J S Circulation 2006;114:e1-e4 Copyright © American Heart Association Cerrahi Kontrendikasyonlar Serebral infarkt sonrası ciddi nörolojik defisiti olan hastalar Tam tıkalı karotid arterli hastalar Hastanın yaĢam beklentisini önemli derecede kısıtlayan medikal bir hastalığın varlığı Tedavi 1. 2. Medikal tedavi Revaskülarizasyon A-Perkütan revaskülarizasyon B-Cerrahi revaskülarizasyon Medikal Tedavi I- ANTĠPLATELLETLER a- ASPĠRĠN (300-325 mg/gün) b- DĠPRĠDAMOL(Dispril) (375 mg/gün) c- TĠKLODĠPĠN (Ticlid)(2x250 mg/gün) d- KLOPĠDOGREL(Plavix)(75 mg/gün) SV mikroemboliyi önlerler. Medikal Tedavi II- ANTĠKOAGÜLANLAR (Warfarin-Coumadin) Ciddi lezyonu bulunan fakat yüksek risk nedeniyle opere edilemeyen hastalarda iyi bir alternatifdir. Büyük arterlerde ciddi darlık varlığında INR 2.0-3.0 arasında olacak Ģekilde 3 ay süreyle kullanımı önerilmektedir. Yeni geliĢmiĢ tam oklüzyon durumunda tedaviye heparin ile baĢlanmalı ve warfarin ile devam edilmelidir.(eğer emboli kaynağı kardiyaksa >3 ay nonkardiyak ise 3-6 hafta devam edilmelidir Perkütan Revaskülarizasyon Endikasyonları 1. 2. 3. 4. 5. 6. Yüksek servikal bölgede yer alan damarlarda veya ana karotis proksimalinde bulunan lezyonlarda, Boyun bölgesine RT uygulanmıĢ hastalarda, Radikal boyun disseksiyonu uygulanmıĢ hastalarda, Boynu kısa olan hastalarda, Cerrahinin yüksek riskli olduğu ve cerrahi baĢarı oranının düĢük olduğu hastalarda, KarĢı taraf karotisi tam tıkalı olan hastalarda revaskülarizasyon PTA ile sağlanır. 516 vakanın stent ile tedavi edildiği, total oklüzyon ve Ģiddetli kalsifikasyon bulunanların çalıĢma dıĢı bırakıldığı,bugüne kadar bildirilen en büyük seride; Stent trombozu %0.5, restenoz oranı %6 olarak bildirilmiĢtir. 3 yıllık takip yapılan bu vakalarda nörolojik komplikasyon oranı endarterektomi ile benzer oranlarda bildirilmiĢ olup komplikasyonların hemen hepsi hastane içi dönemde meydana gelmiĢtir.Taburcu edilen hastalarda 3 yıllık takipte nörolojik semptom gözlenmemiĢtir. Cerrahi Revaskülarizasyon SEMPTOMATĠK KAROTĠS STENOZU ☮ ☮ NASCET ve ESCT çalıĢmalarında 3500 hasta prospektif olarak değerlendirilmiĢ ve karotis‟te >%70 darlık bulunan semptomatik hastalarda cerrahi tedavinin medikal tedaviye oranla inme riskinde %32-53 arasında azalma sağladığı gösterilmiĢtir. Darlık derecesi %30-69 olan hastalarda çalıĢmalar halen devam etmekte olup tedavi stratejisi için kesin bir öneri mevcut değildir. Bilateral Karotis Stenozunda Semptoma yol açtığı düĢünülen tarafa ilk müdahele yapılmalıdır. Eğer karĢı taraf lezyonu da hemodinamik olarak kritik ise (%70-80 darlık) Ġkinci darlığa en az 5-7 gün beklendikten sonra endarterektomi uygulanmalıdır. Eğer karĢı taraf lezyonu ; - Hemodinamik olarak önemli değilse, - Ġlk endarterektomi sonrası kranial sinir hasarı meydana gelmiĢse, - Hastanın cerrahi riski yüksekse, Bu hastalar yeni semptom geliĢene kadar ya da darlık derecesi progresyon gösterene kadar takip edilmelidir. Asemptomatik Karotis Stenozu ACAS,VAACST,MALE,CASANOVA çalıĢmalarının sonuçları gözden geçirildiğinde ortaya çıkan netice; Asemptomatik karotis darlığı bulunan hastaların sadece darlık derecesi ciddi (%80-99) olanlarda endarterektominin medikal tedaviden daha iyi sonuç verdiği Ģeklindedir. Bu iyi sonucun ön koĢulu hastaların operasyon riskinin düĢük olmasıdır. Karotis Oklüzyonu Akut inmelerin %20‟lik bir kısmı ekstrakranial internal karotis arter oklüzyonuna bağlı olarak geliĢmektedir. Karotisin akut olarak tam tıkanması ve buna bağlı inme geliĢmesi durumunda; Eğer hasta ilk 3 saat içinde görülmüĢse trombolitik tedavi (tPA) uygulanabileceği yolunda 1996 yılında FDA onay vermiĢtir. Cerrahi Tedavi (Endarterektomi) Lokal veya servikal blok anestezi yada genel anestezi ile yapılabilir. Amaç; disseksiyonun karotis arterin media tabakası ile hastalıklı intima arasında yapılarak karotis interna distalindeki sağlam bölgeye kadar ateromatöz plağın intima ile beraber çıkarılmasıdır. En önemli nokta internal karotid arterde yumuĢak, giderek incelen bir son nokta sağlamaktır. Cerrahi Tedavi (2) Operasyon sırasında karotis arterine geçici olarak klemp uygulandığı zaman, lezyonu çıkarmak için gereken süre esnasında beyin fonksiyonlarını sağlayan yeterli kan sirkülasyonunun olduğundan emin olmak gerekir. Serebral kan akımının dak./100 gr beyin dokusu için 15-20 ml altına inmesi geri dönüĢümsüz beyin iskemisine yol açar. Cerrahi Tedavi (3) Ana karotis arteri ve karotis externa klempe edildikten sonra karotis interna arterinden güdük basıncı ölçülür. 50 mmHg üstünde güdük basıncı olduğunda kollateral dolaĢım yeterlidir. Güdük basıncı düĢükse klempaj süresince geçici olarak ana karotis arteri ile internal karotis arteri arasında Ģant uygulanır. TA in yüksek tutulması önemlidir. EEG monitörizasyonu, somatosensorial uyarılmıĢ potansiyellerin ölçümü diğer yardımcı yöntemlerdir. Eversion Karotis Endarterektomisi Oblique division of the internal carotid artery. a) Extension of the internal carotid artery and common carotid artery (CCA) arteriotomy; (b) external carotid artery and CCA endarterectomy. Eversion of the internal carotid artery over atheroma. Anastomosis Endarterektomi Komplikasyonları Yara yerinde hematom Yara yeri enfeksiyonu Peroperatif ve postoperatif TĠA veya stroke Postoperatif hiper veya hipotansiyon Periferik sinir harabiyeti Asemptomatik tromboz Ġntrakranial kanama Karotis stenozuna eĢlik eden ĠKH varlığında tedavi stratejisi Risk faktörlerinin benzer olmasından dolayı karotis stenozu bulunan birçok hastada aynı zamanda ĠKH‟da bulunmaktadır. ✎ Bu durumda hangi lezyona müdahelenin öncelik taĢıdığı sorusunun yanıtı; hangi lezyonun daha semptomatik olduğu sorusunun yanıtına bağlıdır. ✎ ✎ ✎ ✎ Örneğin medikal tedavi ile kontrol edilemeyen,ciddi göğüs ağrıları bulunan ve operasyon planlanan ĠKH‟da, aynı zamanda asemptomatik ciddi karotis darlığı da bulunuyorsa bu hastaya öncelikle koroner bypass uygulanmalıdır. Bu hastalarda operasyon sırasındaki hemodinamik değiĢikliklere bağlı inme oranı oldukça düĢüktür. Operatif inmelerin çok büyük bir kısmı emboliktir. ✎ ✎ Yeni geçirilmiĢ (3 ay içinde) TĠA veya sekel bırakmayan inme bulunan bir hastada aynı zamanda ciddi ĠKH bulunuyor, ancak göğüs ağrısı yok ya da var ama medikal tedavi ile kontrol altında ise, bu hastada öncelik karotis endarterektomisinin olmalıdır. Bu vakalarda iyi bir medikal yaklaĢımla peroperatif MI riski rölatif olarak düĢük değerlerde tutulabilmektedir. ✎ ✎ ✎ Her iki bölgede de ciddi ve semptomatik lezyon varlığında iki operasyonun aynı seansta uygulanması düĢünülmelidir. Bu operasyonun mortalite ve morbiditesi ayrı ayrı yapılan operasyonların toplamından daha fazladır. Özellikle inme riski belirgin olarak daha fazladır. SUBCLAVĠAN ARTER STENOZU ☛ ☛ ☛ Proksimal subclavianın ciddi darlığı veya oklüzyonu sonucu; tıkalı subclavian arter kontralateral vertebral arter ve baziler arterden retrograt olarak vertebral arter yoluyla beslenir. Buna “ subclavian çalma (steal) sendromu” denir. Radyografik olarak ilk kez 1960 yılında asemptomatik bir hastada Controni tarafından gösterilmiĢtir. Vertebral arter akımının tersine dönmesi normal kollateral cevaptır ve tek baĢına cerrahi endikasyon değildir. Ġnnominate ve ana karotid arter lezyonlarına göre daha sık görülür. Sol subclavian>Sağ subclavian Ġzole subclavian arter lezyonu olan hastalar baĢ boyun ve omuzların zengin kollateral damar ağı nedeniyle genellikle asemptomatiktir. Lezyonlar üst extremite yada posterior serebral dolaĢımda iskemiye neden olabilir. Semptomatik lezyonlar karĢı taraf vertebral arterin eĢ zamanlı lezyonlarıyla birliktedir yada %35-85 hastada karotid arterlerin biri yada her ikisinde lezyon mevcuttur. Etiyopatogenez ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ ♥ Ateroskleroz (en sık) Torasik outlet sendromu (TOS) Arteritler Otoimmün hastalıklar Travma Kardiyak kökenli emboliler Semptomlar ♣ ♣ ♣ ♣ ♣ Genellikle iyi seyirlidir ve hastaların büyük bölümü asemptomatiktir. Eğer semptomlar ortaya çıkarsa en sık belirtiler ipsilateral kol ve el ile ilgilidir. Kolun kullanımı ile kolda soğukluk, kuvvetsizlik ve ağrı olur. Üst ekstremitede istirahat ağrısı, ülser ve digital nekroz görülebilir. Seyrek olarak diplopi, bulanık görme görülebilir. Vertebro-baziller yetmezlik geliĢirse Görme bozuklukları(bilateral) Vertigo Ataxia Senkop Disfazi Dizartri Yüzde his kaybı Extremitelerde motor ve duyu kaybı görülür. Fizik Muayene Bulguları ♠ ♠ ♠ Ġpsilateral kolda nabız amplitüdü düĢüktür, kan basıncı azalmıĢtır. Üst ekstremitede iskemik bulgular (ülser, digital nekroz) Supraklaviküler fossada üfürüm duyulabilir Tanı ♦ ♦ ♦ ♦ Anamnez Fizik muayene Doppler USG; vertebral arterdeki retrograd akımı göstermek açısından önemlidir. Konvansiyonel anjiografi; (altın standart) Arcus aortografisi ve özellikle 4 damarın da görüntülenmesi gereklidir.Darlık tarafındaki VA dolmazken, geç arteryel filmler çekilirse, vertebral arterin retrograd olarak dolduğu görülebilir. Revaskülarizasyon 1-PERKÜTAN REVASKÜLARĠZASYON 2-CERRAHĠ REVASKÜLARĠZASYON ☺ ☺ ☺ ☺ ☺ ENDARTEREKTOMĠ KAROTĠD-SUBCLAVĠAN BYPASS SUBCLAVĠAN-SUBCLAVĠAN BYPASS AORTO-AKSĠLLER BYPASS TRANSPOZĠSYON Perkütan Revaskülarizasyon ☢ ☢ ☢ Büyük damarlara PTA uygulaması, özellikle subclavian arter için takayasu arteriti ve aterosklerotik lezyonuna yönelik artan sıklıkta uygulanmaktadır. Erken dönem baĢarı oranları yüksektir. Fakat uzun dönem sonuçları ve cerrahi ile karĢılaĢtırılmaları konusunda kesin bilgi bulunmamaktadır. Cerrahi Endikasyonları 1. Vertebro-baziller yetmezlik 2. Üst extremite iskemisi 3. ĠMA grefti olan CABG geçirmiĢ hastalarda myokardiyal iskemi Endarterektomi ✎ Bazı olgularda özellikle sadece sağ subclavian arterin tutulduğu durumlarda endarterektomi uygun seçenek olabilirken sol subclavian lezyonlarında sadece endarterektomi yetersiz kalmaktadır. Karotid-Subklavian Bypass Eğer aynı taraftaki ana karotis sağlıklı ise prostetik materyal kullanılarak yapılan karotid-subclavian arter bypass ençok tercih edilen metoddur. Sentetik greftler,özellikle de DACRON greftler, PTFE ve SAFEN ven greftlerine göre daha iyi açıklık oranlarına sahiptir. En düĢük açık kalım oranları safen ven greftleri ile bildirilmiĢtir.Bunun nedeni arter-ven arasındaki çap uyumsuzluğu ile boyun ve omuz hareketleriyle oluĢan axial kuvvetlere bağlı olduğu düĢünülmektedir. Subklavian Transpozisyonu ☺ ☺ ☺ ☺ ☺ Ġlk kez 1964 yılında Parrot tarafından tanımlanmıĢtır.Avantajları; DüĢük morbidite ve mortalite oranına sahiptir. Bu yöntem sentetik greft kullanma ihtiyacını ve 2. bir anastomoz gereğini ortadan kaldırmaktadır. Mükemmel uzun dönem açık kalma oranlarına sahiptir. Hospitalizasyon süresi kısadır. Transpozisyon Tekniği Hastanın pozisyonu, insizyonu greft yöntemiyle aynıdır. Subclavian arter mediastene doğru vertebral arter ve ĠMA proksimaline kadar disseke edilmelidir. Subclavian arter distalinin kontrolü olası embolizasyon açısından önemlidir. Subklavian arter serbestleĢtirildikten sonra juguler ven arkasından karotid artere yaklaĢtırılarak anastomoz edilir. POPLĠTEAL ANEVRĠZMALAR Prof. Dr. Ufuk ALPAGUT Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi POPLĠTEAL ARTER Ortalama çapı 0.90 ± 0.20 cm‟dir. 2 cm‟nin üstü anevrizma olarak kabul edilir. Alt ekstremite anevrizmalarının ~%70‟ini oluĢturur. POPLĠTEAL ANEVRĠZMALAR Periferik anevrizmalar içinde en sık rastlanan tiptir (%70) Çünkü bölgenin kaslarla korunması daha zayıftır ve damar daha kolay katlanır. Ayrıca aterosklerotik değiĢikliklerin varlığında dizin sık fleksiyonu damar dilatasyonunda predispozan bir faktördür. En sık yerleĢim yerinin adduktor magnus kasının tendinöz hiatusu ve dizin arkasındaki çapraz popliteal ligaman seviyesinde olması eksternal kompresyonun olduğu bu yerlerde poststenotik dilatasyon ihtimalini kuvvetlendirmektedir. POPLĠTEAL ANEVRĠZMALAR Popliteal anevrizma kesesi elonge ve fusiformdur. Lokalizasyon olarak 3 tipe ayrılır: 1- Popliteal arterin 1/3 proksimalinde; multi lobuler ve geniĢtir. Kondilin arkasındadır. Hem medialden hem posteriordan palpe edilebilir. Lamine veya yeni oluĢmuĢ trombüsler nedeniyle ciddi komplikasyonlar ortaya çıkabilir. POPLĠTEAL ANEVRĠZMALAR 2- Popliteal arterin 1/3 orta kısmında lokalize; diz eklem boĢluğunun proksimal ve distaline doğru uzanır. Popliteal boĢluğun genellikle posteriorundan palpe edilebilir. 3- Popliteal arterin 1/3 distalinde lokalize; genelde daha küçük olup sadece posteriordan palpe edilebilir. EPĠDEMĠYOLOJĠ Erkeklerde daha sık görülür (%90). ÇeĢitli yaĢlarda görülebilmesine rağmen, aterosklerotik orijinli olanlar sıklıkla 60 yaĢ civarında saptanmaktadır. En önemli özelliklerinden birisi bilateral olma yatkınlığıdır (%45-68). Sıklıkla diğer arteriyel anevrizmalarla birlikte olabilmektedir (%30-60 aortik anevrizmayla) ETĠYOLOJĠ Ateroskleroz Travma Enfeksiyon Sifilis Popliteal entrapment sendromu Behçet Hastalığı Kollajen doku hastalıkları Popliteal Anevrizma Tipi Sıklıkla fuziform, nadir olarak da sakküler tipte olabilmektedir. Sakküler tip genellikle popliteal arterin orta kısmında, kısa bir segmente yerleĢir ve daha geniĢ çaptadır. SEMPTOMATOLOJĠ Herhangi bir semptom veya komplikasyona yol açmadan önce sıklıkla sessiz seyrederler. ~ %30 asemptomatiktir. Semptomatik olmayanlarında yarısının en geç 2 yıl içinde, %75‟inin de 5 yıl içinde semptomatik olması beklenir. Semptomatik olgularda genellikle çap 2cm‟nin üzerindedir. SEMPTOMLAR En sık gözlenen semptom klodikasyo veya istirahat ağrısıdır. Genellikle mural trombüs içerdiklerinden distal emboli veya tromboza yatkınlıkları vardır. Embolizasyon sonucu distal ülser veya blue toe sendromu ile hasta baĢvurabilir. %5-10 hastada geniĢ sakküler anevrizma nedeniyle, popliteal ven basısına bağlı venöz tromboz ve tibial sinir basısına bağlı ağrı da görülebilir. KOMPLĠKASYONLAR Tromboz (%60) -iskemi→ yüksek amputasyon riski (%30/30 gün, fibrinolizis→%10-15/30gün) -acil tedavi (fibrinolitik veya trombektomi +revaskülarizasyon) Embolizasyon (%5-10) -Blue toe sendromu, distal ülser, gangren Bası (<%10) - Popliteal ven basısı→derin ven trombozu, - Tibial sinir basısı→ağrı Rüptür (%1) TANI Fiziksel muayene (kitle?, iskemi?, blue toe?kompresyon?) Ultrasonografi (çap?, mural trombüs?) MRI BT Anjiografi →inflow ve outflowun görülmesi → operasyon stratejisi *European Standard Diagnostic Steps of Investigation Liapis CD, Vascular Surgery AYIRICI TANI Fizik muayene ile popliteal boĢlukta ekspanse, pulsatil kitle palpe edilir. Anevrizma tromboze ise daha sert ve nonpulsatil kitle palpe edilir. Ayırıcı tanıda lipom ve fibrom gibi benign tümörler veya Baker kisti gibi sinovyal oluĢumlar düĢünülmelidir. Popliteal Anevrizma: Anjiografi Dog-Leg Sign TEDAVĠ PRENSĠPLERĠ 1. 2. 3. Popliteal anevrizmaların çaptan bağımsız olarak %30-40‟ında embolik hadiseler görüldüğünden tamirleri önerilir. 2 cm‟nin üstündeki popliteal anevrizmaların tamirinin yapılması genel görüĢtür: Daha çabuk ve sık tromboze olurlar Subklinik emboli kaynağıdırlar Çap büyüdükçe cerrahi teknik zorlaĢır etraf nörovasküler yapılara (tibial sinir, popliteal ven) komplikasyon riski artar. TEDAVĠ PRENSĠPLERĠ Popliteal anevrizmaların büyük kısmında tanı konulana kadar distal arteriyel sisteme çok sayıda embolizasyon olmakta ve iskemik bozulma görülebilmektedir. Tromboembolik olaydan sonra operasyonun baĢarısını artırmak için en az bir distal arterin akımının iyi olması sağlanmalıdır. Bu amaçla intraarteriyel kateter yollu trombolitik tedavi yararlı olabilir. Distal akımın yeterliliğinden emin olunamayan durumlarda ek olarak fasiyotomi önerilir. Asemptomatik hastalarda operasyon yapıldığında uzuv kurtarma oranı 10 yılda %90, greft patensi de %80 bulunmuĢtur. Popliteal Aneurysms: Results of Surgical Therapy Elective Repair: 90% Patency at 5 Years, 80% at 10 Years (>95% Limb Salvage) Emergency Repair: 60% Patency at 5 Years, 48% at 10 Years (60-80% Limb Salvage) Thomas C Thung, et al. Popliteal AneurysmsResults of Surgical Therapy. East Bay Surgery Department, Oakland Mitchell ME, Carpenter JP:Popliteal artery aneurysms. Current therapy in vascular surgery, Mosby, 2001 Popliteal anevrizma nedeniyle ciddi iskemi geliĢtiğinde amputasyon oranı %16- 43 Elektif popliteal anevrizma tamiri sonrası ekstremite kaybı <%1 RieraS, Cairols M: Lower extremity Aneurysms, Vascular Surgery, Springer 2007;(7.4):459-62 VAZOSPASTĠK HASTALIKLAR Prof. Dr. Ufuk ALPAGUT Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi GiriĢ Tekrarlayıcı arteriyoler vazospazmdan Ģiddetli ekstremite iskemisi ve gangrene kadar çok geniĢ yelpazede klinik bulgularla ortaya çıkan bir hastalık grubudur. Daha çok üst ekstremiteler etkilenir. Fizyopatolojisi tam olarak anlaĢılamamakla birlikte, temel bozukluk sempatik sinir sistemindedir. Tanı ve tedavisinin iyi bilinmesi, olası iĢgücü kaybı ve ekstremite kayıplarına kadar gidebilen komplikasyonların önlenmesi açısından önemlidir. VAZOSPASTİK HASTALIKLAR Raynaud Sendromu Hiperhidroz Soğuk hipersensitivitesi Livedo retikülaris Akrosiyanoz Posttravmatik ağrı sendromları (Kozalji) RAYNAUD SENDROMU 1862 yılında Maurice Raynaud tanımlamıĢ. Soğuk yada emosyonel strese yanıt olarak ekstremitlerin distal ksımlarındaki küçük arterler ve arteriyollerde kapanmaya yol açan tekrarlayıcı vazospazm atakları ile karekterize bir hastalıktır. El parmakları ve eller daha fazla etkilenmekle birlikte ayak parmakları ve ayaklar da tutulabilmektedir. RAYNAUD SENDROMU Raynaud Fenomeni: Bir hastalığa sekonder olarak ortaya çıkmıĢsa Raynaud Hastalığı: Herhangi bir hastalığa bağlı olmaksızın geliĢmiĢse Raynaud Sendromu Klasik bir Reynaud atağında periferik damarların paroksismal, simetrik, ağrılı spazmlar göstermesi tipiktir. Bir veya daha fazla sayıda el parmağında, hatta nadiren ayak parmaklarında birdenbire iskemi gelişir. Kadınlarda daha sık görülür. Raynaud Sendromu Vazokonstrüksiyonun mekanizması tanımlanamamakla birlikte soğuk, bazı ilaçlar (β-blokerler, ergot alkaloidleri, sitotoksik ajanlar), anksiyete, sigara, yüksek vibrasyon yaratan aletlerin kullanımı başlatabilmektedir. Patofizyoloji Klasik vazospazm epizodları ekstremitelerin distalinde ileri derecede solukluk, bunu takip eden siyanoz ve tekrar ısınmayla oluĢan kızarma Ģeklindedir. Ataklar genellikle 30-60 dak içinde sonlanır Bazen soğuk ile tetiklenen ataklar, kiĢi sıcakla karĢılaĢıncaya kadar devam edebilir. Patofizyoloji (2) BaĢlangıçta solukluk vazospazm sonucu oluĢur. Vazospazmın yavaĢ yavaĢ çözülmesiyle küçük miktarda kanın kapillerlere girip hızla desatüre olmasıyla da siyanoz ortaya çıkar. Son aĢamada vazospazmın tamamen çözülmesiyle arteriyollerde gevĢeme ile buna bağlı hiperemi ve kızarıklık oluĢur. Klinik Bulgular Renk değişikliği solukluk > morarma > kızarıklık Hissizlik Ağrı Yanma Ataklar arası belirti-bulgu olmaması Tanı: Soğuk Stimulasyon Testi Hastanın ellerinin ısısı ölçülür Buzlu suyun içine elleri sokularak 20sn bekletilir Renk değiĢikliği takip edilir Laboratuvar Bulguları Altta yatan hastalığa yöneliktir ESR, TKS, idrar tetkiki, BK El grafisi, Doppler USG, fotopletismografi Sinir iletim hızı, deri ve kas biyopsisi Laboratuvar Bulguları RF ANA, antiDNA Ab Hepatit B, C serolojisi LE preparasyonu Ig.’ler C3, C4 Kriyoglobulin Protein elektroforezi Etiyoljinin Sınıflandırması Bağ dokusu hastalıkları Skleroderma SLE RA Sjögren Vaskülit Hipersensitivite vasküliti PAN Wegener granulomatozu Takayasu arteriti Dev hücreli arterit Hematolojik anormallikler Kriyoglobulinemi Soğuk hemaglutininler Paraproteinemi Polisitemi Trombositemi Trombembolik haslatlklar Etiyoljinin Sınıflandırması İlaçlar β-blokerler, Ergot alkaloidleri Sitotoksik ajanlar Sempatomimetikler Amfetaminler Mesleki Travmatik vazospastik bozukluklar Vibrasyon Nörojenik Poliomyelit Syringomyeli Hemipleji Neoplazi Çeşitli Hipotiroidi Primer Pulmoner HT KBY Tedavi Soğuktan sakınma Sigaranın bırakılması Altta yatan hastalığın tedavisi Semptomatik tedavi Ca Kanal blokerleri [Nifedipin (Adalat Crono, Prokardia), Amlodipin (Norvasc, Amlodis), Nikardipin (Cardene), Diltiazem (Diltizem, Kardizem)], Guanetidin, Rezerpin, Prazosin, Tolazolin, Ketanserin(serotonin antagonisti), AT-2 reseptör antagonistleri (Losartan, Cozaar), ACE inhibitörleri (Benazepril, Lotensin) Medikal Tedavi 1. 2. 3. 4. 5. 6. Sempatolitik ajanlar (rezerpin) Kalsiyum kanal blokerleri (nifedipin, diltiazem, felodipin) Hemoreolojik ajanlar (pentoksifilin) ACE inhibitörleri (kaptopril) Prostaglandinler ve analogları (iloprost, prostaglandin E) Ginkgo biloba ekstreleri Cerrahi Tedavi 1. 2. Sempatektomi: Torasik sempatektomi (stellar ganglion 2/3 alt kısmı ile T2-T4 ganglionlarının Lomber sempatektomi ( lomber L1-L4 ganglionlarının çıkarılmasıdır. Ancak rekürrens sıktır. Bu sinirlerin rejenerasyonu yada denervasyonuna bağlıdır. Amaç ağrıyı gidermek ve ülserlerin iyileĢmesini kolaylaĢtırmaktır. Bu amaçla cerrahi öncesi rejyonel anestezi ile periferik kan artıĢı test edilmelidir. HĠPERHĠDROZĠS En sık eller, ayaklar ve aksiller bölgenin, daha seyrek olarak da yüz, gövde ve saçlı derinin aĢırı terlemesiyle karakterizedir. Genel popülasyonda %1 gibi yüksek oranda rastlanır. Yakınmalar genellikle erken çocukluk döneminde ortaya çıkar. 20‟li yaĢlarda artar. Kadın cinsiyette daha sıktır. Ailesel geçiĢ olduğu bildirilmiĢtir (%12-56). HĠPERHĠDROZ Aşırı diaforez Avuç içi, axilla, plantar yüzlerde görülür Simetrik Kardeş anamnezi İkinci dekad Hiperhidroz Klinik Patofizyolojide sempatik sinir sisteminin kolinerjik liflerinin innerve ettiği ter bezlerindeki artmıĢ sekresyonun sebebi olarak sudomotor yönlendirmedeki hiperaktivite öne sürülmektedir. Epizodik bir rahatsızlıktır. Genellikle emosyonel bir stres veya termal bir stres atağı ortaya çıkarabilir. En sık görülen klinik formu palmar hiperhidrozis. Genellikle simetrik tutulum söz konusudur. Uyku sırasında yakınmalar yok olur. Ağır formlarda kağıt tutmayı ve tokalaĢmayı dahi engelleyecek kadar bol terleme vardır. Tedavi Oral ve topikal antikolinerjik ajanlar Antiperspiranlar Topikal alüminyum klorid uygulaması Botilinum toksininin lokal injeksiyonu Torasik sempatektomi -Üst ekstremite için T2-T3 -Aksiller için T4 gang. Denervasyonu Lomber sempatektomi (L2-L3) SOĞUK HĠPERSENSĠTĠVĠTESĠ Donma hikayesi Deride mavi renk değişikliği ve yanma Ciddi ağrılar Tedavi: Sempatektomi LĠVEDO RETĠKÜLARĠS Deride lekelenme Ģeklinde kırmızımsı-mavi renk değiĢikliğinin oluĢturduğu ağsı yapı ile karakterize vazospastik bir bozukluktur. En sık bacakların distali ve ayaklarda görülür. Üst ekstremitelerin distali ve eller de eĢlik edebilir. Hastalık simetrik yerleĢimlidir. Genellikle soğukla temas sonucu lezyonlar ortaya çıkar. Çoğunlukla genç yada orta yaĢlı kadınlarda görülür. Livedo retikülaris Patofizyoloji Ciltteki vertikal dermal arteriyollerde organik veya fonksiyonel olabilecek daralma ile bunların distalindeki kapiller ve venüllerdeki dilatasyondur. Histopatolojik değiĢiklik intimal proliferasyon Ģeklindedir. Bu süreç sonunda trombozla birlikte damarlar oklüde olabilir. Klinik Genellikle iyi seyirlidir. Lezyonlara soğukluk ve uyuĢukluk eĢlik edebilir. Ağrılı ve tedaviye dirençli cilt ülserleri oluĢabilir. Tedavide soğuktan korunma ve konservatif yöntemler yeterlidir. Cilt ülserasyonları için hiperbarik oksijen tedavisi uygulanabilir. Ağır olgularda sempatektomi uygulanır. AKROSĠYANOZĠS Ekstremitenin distalinde simetrik, ağrısız soğukluk ve siyanotik renk değiĢikliği ile seyreden, sıklikla terlemenin de eĢlik ettiği vazospastik bir bozukluktur. Burun, kulaklar, dudak ve meme uçları da etkilenir. En sık adelösan çağdaki genç kadınlarda görülür. Soğuk iklim, dıĢ ortamlarda çalıĢmak, vücut kitle indeksinin düĢüklüğü riski arttıran faktörlerdir. Patofizyoloji Küçük arteriyollerde vazomotor tonusta artıĢ, kapiller ile venüllerde ise hipotoni ve staz rol oynamaktadır. Siyanotik renk değiĢikliği ile soğukluk epizodik değildir. Yakınmalar soğuk havada daha belirgin olmakla birlikte, havanın ısındığı dönemde de devam etmektedir. Akrosiyanoz Klinik Arteryel nabızlar palpabldır. Trofik bozuklk görülmez. Ġyi seyirlidir. Ülserasyonlar nadirdir. Raynaud sendromundaki intermittant trifazik renk değiĢikliğinin olmaması ile tanıda kolaylıkla ayrılır. Tedavi Temel prensip soğuktan korunmaktır. Semptomatik olgularda vazodilatör ajanlar kullanılabilir. Ağır olgularda uygulanan sempatektomi Raynaud sendromundaki kullanımına kıyasla daha etkin bir tedavi seçeneğini oluĢturmaktadır. KOZALJĠ Yaranın ciddiyetine, süresine, ve travmaya bağlı olarak ağrının geçmesinde gecikme Sempatik Sistem Hiperaktivitesi bulguları: Hiperhidrosis, Cilt ısısında düşme Periferik sinir yaralanması, hasarı Trofik değişiklikler Belirti ve Bulgular Yaralanmadan hemen sonra ortaya çıkan yanma hissi Ekstremite uçlarında Ağrı etkilenen sinirin inervasyon alanı ile sınırlı değil Extremite venöz konjesyonu engelleyecek postürdedir Vasomotor disfonksiyon İmmobilizasyona bağlı trofik değişiklik Tedavi Sinir rezeksiyonu Sempatektomi Fizik tedavi,sistemik steroid,ultrasound,transkutanöz sinir uyarımı,periferik vasodilatör ilaçlar,talamik stimülasyon,lokal IV reserpin Kozalji Tedavisinde Blokaj Yöntemleri Kozalji Tedavisinde Blokaj Yöntemleri Paravertebral Lomber Sempatik Gangliyon Endoskopik torasik sempatektomi Klasik sempatektomi / blokaj 2. sempatik gangliona yöneliktir. Stellat Ganglion mutlaka korunmalıdır (Horner Sendromu). Endoskopik Tedavi KARDĠYAK TRANSPLANTASYON Prof. Dr. Ufuk ALPAGUT Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi KRONĠK KALP YETERSĠZLĠĞĠ TANIM: DeğiĢik nedenlere bağlı olarak, vücut ihtiyacı olan miktarda kanın pompalanamaması sonucu su ve tuz birikimi: ödemler, nefes darlığı, yorgunluk-halsizlik, ile seyreden KRONĠK kalp fonksiyon bozukluğudur. Kalp Yetersizliği Kalp yetersizliğine sebep olan ventrikül fonksiyon bozukluğu, normal aktivitenin yapılmasına engel olur… Kalp Yetmezliği Efor intoleransı, sıvı retansiyonu ve yaĢam süresinin kısalmasıyla birlikte ventrikül fonksiyonlarının bozulmasıyla karakterize klinik sendromdur. Kardiyak debi vücudun metabolik ihtiyacını karĢılayamaz. Sekonder olarak renal ve nörohümoral değiĢiklikler tetiklenir. KRONĠK KONJESTĠF KALP YETERSĠZLĠĞĠ - Sebepleri (1) 1- Mekanik nedenler: - basınç yüklenmesi: hipertansiyon, aort darlığı, koarktasyon - volüm yüklenmesi: AY, MY, TY, yüksek debi, ASD,VSD, PDA , A-V fistül, MS... KRONĠK KONJESTĠF KALP YETERSĠZLĠĞĠ - Sebepleri (2) 2- Miyokard hastalığı : Kardiyomiyopatiler : Ġdyopatik Koroner arter hast., ARA, bağ doku hastalığı, ilaçlar, enfeksiyon, infiltratif hast., nöromüsküler hastalıklar. 3- Ritm-ileti bozuklukları: Kronik-hızlı taĢiaritmiler, bradiaritmiler Yüksek Debili Kalp Yetersizlikleri Anemi Arteriovenöz fistüller Hipertiroidi Beriberi hastalığı Paget hastalığı Fibroz displazi Multipl myeloma Gebelik, karsinoid sendrom, polisitemia vera Cor pulmonale, obezite, glomerulonefrit.. Kalp Yetersizliğinin Tedavisinin Amacı Yetersizliğe neden olan hastalığın önlenmesi Hastalığın ilerlemesinin durdurulması Yakınmaların azaltılması YaĢam standartlarının yükseltilmesi YaĢam süresinin uzatılması Kalp Yetersizliği Tedavisi Medikal; ACE inhibitörleri, beta blokerler Cerrahi; - CABG -Transmiyokardiyal laser revaskülarizasyon -Kardiyomiyoplasti -Sol ventrikül küçültme operasyonları -Kapak tamiri ya da replasmanı -Sol ventrikül destek cihazı -Kalp transplantasyonu Kalp Yetersizliği Tedavisi Kök hücre? GĠRĠġ Kalp transplantasyonu bugün için son dönem kalp yetersizliği tedavisinde kabul gören ve yaĢam oranını arttırdığı gösterilmiĢ bir uygulamadır. Bu hastalarda tıbbi tedavi ile elde edilen bir yıllık sağ kalım sadece %40 iken, kalp transplantasyonu sonrasında 5 yıllık sağ kalım %70‟in üzerine çıkar. TARĠHÇE Fransız Alexis Carrel 1905 yılında köpekte ilk heterotopik kalp transplantasyonunu gerçekleĢtirmiĢtir. Bu uygulamada köpeğin juguler venini ve karotis arterini keserek uçlarını donör kalbinin aortasına, pulmoner arterine, vena kava ve pulmoner vene anastomoz etmiĢti. Ancak antikoagülasyon uygulanmadığından dolayı kalp boĢluklarında trombüs geliĢmiĢti. TARĠHÇE 1958 yılında Goldberg, Berman ve Akman ilk izole ortotopik kalp naklini ilk kez kardiyopulmoner bypas desteğinde bir köpek üzerinde gerçekleĢtirdiler. DolaĢımın allogreft tarafından sağlanması 20 dakika kadar devam etmiĢtir. TARĠHÇE 1964 yılında James Hardy ortotopik kalp nakli planladıkları 68 yaĢındaki erkek hastaya durumunun akut olarak kötüleĢmesi nedeniyle ksenotransplantasyon uygulayarak bir Ģempanze kalbi takmıĢ, ancak hasta postoperatif 2.saatte kaybedilmiĢtir. TARĠHÇE Ġnsandan insana ilk baĢarılı kalp naklini Güney Afrikalı cerrah Christian Barnard 3 Aralık 1967 günü gerçekleĢtirmiĢtir. Alıcı 54 yaĢında bir erkek, donör trafik kazası geçirmiĢ 24 yaĢında bir kadındı. Hasta ameliyattan sonra 18.günde psödomonas pnömonisi nedeniyle kaybedilmiĢti. TARĠHÇE 1968 yılı içinde bu cesaretle 102 kalp transplantasyonu gerçekleĢtirildi. Ancak hastaların ortalama yaĢam süresi 29 gün olmuĢtur. Operatif teknikteki baĢarıya karĢın etkin ve spesifik immunsupresif ilaç yokluğu ile rejeksiyonun erken dönemde tanıma ve tedavi güçlüğü uzun dönem sağ kalım oranının düĢük olmasına neden olmuĢtur. TARĠHÇE Ülkemizde ise 1968 yılında ilk kez Dr. Kemal Beyazıt ve Dr. Siyami Ersek birbirlerinden bağımsız olarak birer ortotopik kalp nakli gerçekleĢtirmiĢler, ancak erken dönemde hastalarını kaybetmiĢlerdir. Historical Perspective of Heart Transplantation Hunt, S. A. et al. J Am Coll Cardiol 2008;52:587-598 Copyright ©2008 American College of Cardiology Foundation. Restrictions may apply. GĠRĠġ Kalp transplantasyonu, primer olarak diyastolik disfonksiyonun bulunduğu hipertrofik veya restriktif kardiyomiyopatiye bağlı kalp yetersizliğinde uygulanmakla birlikte hastaların çoğunda iskemik kalp hastalığı, dilate kardiyomiyopati, son dönem kapak hastalığina bağlı dilate kalp ve sistolik disfonksiyon mevcuttur. KARDĠYOMĠYOPATĠ Kardiyomiyopati terimi basitçe, kardiyak anatomik anomalisi olmayan, zayıf miyokardiyal fonksiyonu bulunan geniĢ bir kalp hastalığı spekturumunu tanımlar. Ġskemik kardiyomiyopati terimi, koroner arter hastalığı neticesinde oluĢan multiple enfarktüsler sonucu geliĢen diffüz fibrozis ve Ģiddetli iskemi neticesi oluĢan sol ventrikül dilatasyonu ve konjestif kalp yetmezliğini anlatmak için kulanılır. ETĠYOLOJĠ Ġskemik kardiyomiyopati (%50) Ġdiopatik dilate kardiyomiyopati (%40) Kapak hastalığı Hipertansif kardiyomiyopati Ġnflamatuar hastalıklar (Chagas hast.) Metobolik bozukluklar (tirotoksikoz,hipotiroidizm, depo hast.) Sistemik hastalıklar (lupus, sarkoidoz) Müsküler distrofiler (Becker,Duchenne) Nöromüsküler hastalıklar (Friedreich‟s ataxia) Alkolik kardiyomiyopati HASTALIĞIN ETĠYOLOJĠSĠ Kalp transplantasyonu için aday hastaların yaklaĢık %50‟sinde iskemik kardiyomiyopati bulunmaktadır. Genel olarak iskemik kardiyomiyopatide, sol ventrikül EF %25‟in üzerinde, diyastol çapı ise 65 mm‟nin altında olan hastalarda, canlı miyokard dokusu ve anastomoz için uygun koroner arter mevcutsa bypass cerrahisi önerilmektedir. HASTALIĞIN ETĠYOLOJĠSĠ Ġskemik kardiyomiyopatiye sahip hastalarda prognoz diğerlerine göre daha kötüdür.Transplantasyon programında öne alınmalıdır. Ġdiopatik dilate kardiyomiyopatili hastaların bir bölümü agresif tıbbi tedavi yardımıyla remisyon gösterebilir. KALP PERFORMANSININ DEĞERLENDĠRĠLMESĠ Kardiyomiyopatili hastalarda, sağ ventrikül fonksiyonlarındaki bozulmanın derecesi de yaĢam beklentisini değerlendirmede önemlidir RVEF %35‟in altında olan hastalarda iki yıllık mortalite %70 iken, RVEF‟u %35‟in üstünde olanlarda %23 bulunmuĢtur. Kalp transplantasyonu aday seçimi Kalp nakli, beraberinde getirdiği yüksek maliyet, erken ve geç dönem ciddi komplikasyon (rejeksiyon, enfeksiyon) riskleri nedeniyle medikal ve/veya cerrahi tedavinin etkisiz kaldığı son dönem kalp yetmezliğinde seçilecek en son tedavi Ģeklidir. Hastaların % 75‟inin yaĢam beklentisi 1 yılın altındadır. Donör sayısındaki yetersizlik ve transplantasyon sonrası takip zorlukları dikkate alınmalıdır. Kalp Transplant Aday Seçiminde Temel Kriterler 1-Transplantasyondan baĢka cerrahi veya medikal tedavisi mümkün olmayan son dönem kalp hastalığı olması 2-Maksimum medikal tedaviye rağmen bir yıllık beklenen yaĢam oranının %50‟nin altında olması Kalp Transplant Aday Seçiminde Temel Kriterler 3-Medikal tedaviye rağmen semptomların NYHA sınıf III-IV olması 4-Transplantasyon sonrası yaĢam beklentisi oranını azaltacak kalp dıĢı bozukluğu bulunmaması 5-Transplantasyon sonrası yapılacak iĢlem ve medikasyonları kabul edebilecek motivasyona sahip olması gerekir. Kalb Yetersizliğinde Fonksiyonel Kapasite Derecelendirmesi (NYHA) Yorgunluk, dispne, çarpıntı I- Normal aktivite sırasında kısıtlama yok. II- Normal aktivite sırasında hafif derecede kısıtlama var, istirahatte yok. III- Normalden az aktivitelerde bile kısıtlama var, istirahatte yok. IV- Ġstirahatte bile semptomlar var. Kalp Transplantasyonu Endikasyonları-1 Kardiyak fonksiyonlarda ağır ve geri dönüĢümsüz bozulma (EF<%20-25). Optimal tıbbi tedaviye rağmen kalp yetersizliği semptomlarının varlığı (NYHA fonksiyonel kapasite III veya IV. Ġki yıllık hayat beklentisinin %60‟dan az olması. Kalp Transplantasyonu Endikasyonları-2 1. 2. 3. 4. Alternatif cerrahi tekniklerin uygulanamıyor olması; Konvansiyonel revaskülarizasyon Ağır aort yetersizliği için AVR Ağır mitral yetmezliği için MVR Uygun ventriküler remodeling prosedürleri (anevrizmektomi) Kalp Transplantasyonu Endikasyonları-3 Maksimum oksijen tüketiminin 10-14 ml/kg/dak‟dan veya beklenen değerin %50‟sinden düĢük olması. Tekrarlayan semptomatik ventriküler aritmi. Konjestif kalp yetersizliği nedeniyle tekrarlayan hospitalizasyon. Ġntravenöz inotropiklere bağımlı olma. Ventrikül destek cihazına veya mekanik ventilatöre bağımlı olma. ALICI ĠÇĠN KESĠN KONTRENDĠKASYONLAR 1. 2. 1. 2. 3. 4. 5. Ciddi pulmoner hastalık (irreversible pulmoner hipertansiyon) Medikasyona rağmen > %50 azalma göstermeyen veya sabit kalan pulmoner hipertansiyon ArtmıĢ pulmoner vasküler rezistans (> 6 Woods ünitesi) Sistemik hastalıklar: Uç organ hasarı geliĢmiĢ diyabet Geri dönüĢümsüz kronik böbrek yetmezliği Geri dönüĢümsüz kronik karaciğer yetmezliği Kanser varlığı Aktif sistemik enfeksiyon, HIV pozitifliği Alkol veya uyuĢturucu bağımlılığı ALICI ĠÇĠN GÖRECELĠ KONTRENDĠKASYONLAR YaĢ>65 Yeterli ailevi desteğin olmaması Psikososyal problemler, psikiyatrik hastalıklar Aktif peptik ülser, divertikülit Ġleri derecede ĢiĢmanlık (>%140) Osteoporozis DONÖR ĠÇĠN KESĠN KONTRENDĠKASYOLAR Bilinen kalp hastalığı (MI, intrakardiyak tümör, ciddi sol ventrikül disfonksiyonu, ciddi koroner lezyonu) Mekanik ventilasyona rağmen yetersiz oksijenizasyon (PaO2 <%80) Karbon monoksit zehirlenmesi HIV, HBV, HCV pozitifliği DONÖR ĠÇĠN GÖRECELĠ KONTRENDĠKASYONLAR UzamıĢ hipotansiyon (> 6 saat <60mmHg UzamıĢ inotropik destek (>24 saat >20µg/kg/dak dopamin eĢdeğeri) UzamıĢ kardiyopulmoner resusitasyon (24 saat içinde >30 dak süreyle veya birden fazla) Refrakter aritmi varlığı Ciddi nonkoroner damar hastalığı DONÖR KRĠTERLERĠ 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. YaĢ (<55) Hemodinamik stabilite Olmaması gereken hususlar: UzamıĢ kardiyak arrest UzamıĢ ciddi hipotansiyon Ek kardiyak hastalık Ġntrakardiyak ilaç enjeksiyonu Kardiyak yaralanmaya yol açan ciddi göğüs travması Septisemi Malignite Pozitif viral serolojik testler (HIV, HBV, HCV) DONÖRÜN ÖZELLĠKLERĠ Kalp nakli için organları alınacak kiĢide kesin beyin ölümünün geliĢtiğinin belirlenmesi birinci ve olmazsa olmaz kuraldır. Beyin ölümü bütün beyin fonksiyonlarının geri dönüĢümsüz olarak durmasıdır. Beyin ölümünün kesin tanımlaması; geri dönüĢümsüz bilinç kapalılığı, beyin sapı refleksinin olmaması ve apnedir. Elektroansefalografi ve serebral anjiografi ile kesin tanı koyulabilir. DONÖR VE ALICI UYUMU ĠÇĠN KRĠTERLER 1. 2. ABO kan grubu uygunluğu Vücut büyüklüğü uygunluğu Pulmoner vasküler rezistansı düĢük olan hastalarda donörün boy ve kilosu, alıcının boy ve kilosunun ± % 20‟si kadar olmalıdır Pulmoner vasküler rezistansı yüksek olan hastalarda büyük donör yoksa en azından eĢ ağırlıkta bir donör tercih edilir. Öncelik durumu acil olana verilir. Özellikleri benzer olanlar içinde uzun süredir bekleyene öncelik verilir. Bekleyen Hastalardaki Sıralama (UNOS 1999) 1A: · Mekanik ventilasyon · 30 günden daha az süredir mekanik sirkülatuar destek (IABP, LVAD, Total yapay kalp, ECMO vs) · Yüksek doz kardiyotonik · Yasam beklentisi 7 günden az 1B: · 30 günden fazla assist device ‟a bağlı, stabil · Devamlı kardiyotonik desteği 2: Diğer bekleyen hastalar KALP TRANSPLANTASYON ÇEġĠTLERĠ Heterotopik Kalp Transplantasyonu Alıcı kalbi çıkarılmadan verici kalbinin alıcının göğüs boĢluğunun sağ tarafına yerleĢtirilmesidir. Ortotopik Kalp Transplantasyonu Alıcı kalbi çıkarılıp, verici kalbinin onun yerine takılmasıdır. KALP TRANSLANTASYON ÇEġĠTLERĠ Domino Donör Prosedürü Kalp-akciğer nakli için bekleyen ve kalbi iyi durumda olan hastaların kalbinin diğer bir alıcıya nakledilmesidir CERRAHĠ TEKNĠK (ORTOTOPĠK) Donör Kalbinin Çıkarılması Genel anestezi uygulanır Mediyan sternotomi ile perikard açılır SVC ve IVC mobilize edilir ve dönülür Aort pulmoner arterden ayrılır, dönülür Sistemik heparinizasyon yapılır SVC çift ligasyonla azygos veninin proksimalinden kesilir IVC diafragmatik düzeyden kesilir Aort klemplenir, proksimalinden kardiyopleji verilir Ass.aorta innominate arter proksimalinden transsekte edilir Pulmoner arter bifurkasyon öncesinden transsekte edilir Verici kalbi öne doğru çekilerek transvers sinüs bölgesi serbestlenir CERRAHĠ TEKNĠK Donör Kalbinin Hazırlanması Eğer kalp baĢka bir merkeze gönderilecekse, çift plastik torba içinde ve soğuk buzlu SF içinde nakledilir. Donör kalbinin güvenli iskemi zamanı yetiĢkinler için 4 saat, pediatrik hastalar için 6 saattir. CERRAHĠ TEKNĠK Rezeksiyon ve Anastomoz Standart açık kalp ameliyatı açılıĢı CPB‟a geçilir 28 derece hipotermi uygulanır AV nodun anteriorundan sağ atrium açılarak kardiektomiye baĢlanır Ġnsizyon inferoposteriora doğru uzatılır koroner sinüs açılır Aort ve PA kapak komissürleri seviyesinden kesilir Verici kalbinin alıcıya implantasyonunda vena kava ve pulmoner venlerin tek tek anastomozu yerine atrial anastomoz kullanılır, bu nedenle atriumların posterior kısmı atrial apandikslerin hemen altından ve sağ atriokaval bileĢke ve sinüs nodu bırakılacak Ģekilde kesilir. Anastomozlar bu bırakılan atrium duvarına yapılır. Sırasıyla sol ve sağ atrium, aort ve pulmoner arter dikilir. CERRAHĠ TEKNĠK Bu iĢlemler sırasında perikard içine sürekli buzlu SF konması ve kardiyoplejik solüsyonla perfüze edilmesi miyokard korunması için gereklidir. Isıtma ve hava çıkarma iĢlemi yapılır. CPB‟ dan çıkıĢta inotropik ve kronotropik desteğe ihtiyaç vardır (dopamin, adrenalin) Atrial ve ventriküler pace teleri koyulur. Hemostaz sonrası sternum kapatılır. Ortotopik kalp transplantasyonu Bikaval kalp transplantasyonu Heterotopik kalp transplantasyonu POSTOPERATĠF ĠZLEM Hasta yoğun bakım ünitesinde ayrı bir odada izlenir. CVP, Swan Ganz kateteri, pulse oksimetri, foley kateter bulunmalıdır. Hemodinamik olarak stabilse; idrar sondası 48-72 saatte, drenler 25cc/h‟in altına düĢünce çekilmelidir. Normal miyokard fonksiyonları sağlanana kadar 2-4 gün inotropik destek devam etmelidir. POSTOPERATĠF ĠZLEM Normal kalp sempatik (plexus cardiacus) ve parasempatik (n.vagus, n.laryngeus recurrens) innervasyona sahiptir. Kalp transplantasyonu sırasında tüm bu lifler kesildiği için kalp denervedir. Sinüs düğümü kendi hız aralığında (90-110 atım/dak) çalıĢır. Denerve kalbin sempatik aktivasyona (hipovolemi, hipoksi, stres vb) yanıtı gecikir. POSTOPERATĠF BAKIM Yanıt ancak dolaĢıma salınan katekolaminlerin allogrefte ulaĢarak kronotrop etkilerini göstermesinden sonra ortaya çıkar. Bu hastalarda refleks taĢikardi mekanizmasının çalıĢmaması ortostatik hipertansiyonun nedenidir. Duyusal sinir iletisinin olmaması, kalp nakli uygulanan hastaların miyokardiyal iskemi nedeniyle göğüs ağrısı hissetmelerini önler. POSTOPERATĠF ĠZLEM 1. 2. Transplantasyon sonrası mortalitenin 2 önemli nedeni vardır: Greft rejeksiyonu Ġmmunsupresif tedavinin yan etkisi olarak geliĢen enfeksiyonlar ĠMMUNSUPRESĠF TEDAVĠ 1. 2. 3. Ġmmunsupresif protokollar 3 ana grupta toplanır. Erken rejeksiyon riskini azaltmak için yüksek doz baĢlangıç tedavisi Allogreftin uzun dönemde kabulünü sağlayacak olan idame tedavisi Akut rejeksiyon ataklarının tedavisi için yüksek doz immünsüpresif tedavi ĠMMUNSUPRESĠF TEDAVĠ 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 1. 2. 3. Farmakolojik ajanlar: Siklosporin Azatioprin Kortikosteroidler Poliklonal antikorlar (ATG) Monoklonal antikorlar (OKT3) Takrolimus (FK-506) Mikofenolat mofetil Nonfarmakolojik Tedavi Total lenfosit irradyasyonu Photopherezis Apherezis ĠMMUNSUPRESĠF TEDAVĠ YAN ETKĠLERĠ - Kortikosteroidler: Ödem, hipertansiyon, diabetes mellitus, ülser, vs - Azotiopürin: Kemik iliği depresyonu - Siklosporin: Nefrotoksik, hepatotoksik, hipertansiyon - Poliklonal antikorlar: Serum hastalığı, artralji, anemi - OKT3: Pulmoner ödem, serum hastalığı, lökopeni - Metotreksat: Lökopeni - Siklofosfamid: Lökopeni REJEKSĠYON Hiperakut Rejeksiyon Spesifik antikorlara bağlı olarak dakikalar ile birkaç saat içinde geliĢebilir. Greft iskemik nekroza gider. Akut Rejeksiyon Günler, aylar sonra ortaya çıkar. Ensık rastlanan tiptir. Burada daha çok T lenfositleri rol oynar. Hücresel ve hümoral doku hasarı söz konusudur. Kronik Rejeksiyon Yıllar sonra görülür. Burada da antikorlar rol oynar. Kardiyak allogreft aterosklerozu Ģeklinde ortaya çıkabilir. Endotel hücre yıkımı olur. AKUT REJEKSĠYONDA SEMPTOMLAR 1. 2. 3. Nonspesifik semptomlar; halsizlik, yorgunluk, kilo kaybı, ateĢ, iĢtahsızlık. Kardiyak iritasyon semptomları; sinüs taĢikardisi, perikardiyal sürtünme sesi, atriyal ekstrasistoller, atriyal fbrilasyon/ flatter, perikardiyal sıvı DüĢük debi semptomları; yorgunluk, çarpıntı, solunum sıkıntısı, ortopne, noktürnal dispne, juguler dolgunluk, hepatomegali, periferik ödem, hipotansiyon AKUT REJEKSĠYON TANISI Endomiyokardiyal biopsi (RV apeksi) Ekokardiyografik değerlendirme Sitoimmunolojik değerlendirme (HLA antijenleri) Nükleer manyetik rezonans görüntüleme (miyokardiyal ödem) Radyonükleid yöntemler (monoklonal antikorların indium ile iĢaretlenmesi) KALP TRANSPLANTASYONU SONRASI GÖRÜLEN KOMPLĠKASYONLAR 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. Erken Komplikasyonlar Alıcı organ disfonksiyonu Primer akut aort rüptürü Nativ aortanın gerçek anevrizma veya disseksiyonu Kanama Hiperakut rejeksiyon Akut rejeksiyon Aritmiler Renal yetmezlik Triküspit yetmezliği Mitral yetmezliği Enfeksiyon KALP TRANSPLANTASYONU SONRASI GÖRÜLEN KOMPLĠKASYONLAR 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. Geç Komplikasyonlar Enfeksiyon Kronik rejeksiyon Mediastinit Koroner ateroskleroz (tx sonrası 3.ölüm nedeni) Sol atriyal trombüs Vena kava superior stenozu Hipertansiyon Hiperlipidemi Osteoporoz Diyabet Kronik renal disfonksiyon SONUÇLAR - 30 günlük mortalite %10 En sık neden allogreft yetmezliği - 1 yıllık survey % 80 - Yıllık mortalite riski % 4 KALP TÜMÖRLERĠ Prof. Dr. Ufuk ALPAGUT GENEL BĠLGĠLER Primer kalp tümörleri nadirdir (%0.02) Sekonder kalp tümörleri 20-40 kez daha fazladır Yaygın kanser nedeniyle ölenlerin %1020 sinde perikard veya epikardı tutan metastaz görülmektedir Kalp tümörleri: Ġnsidans Primer kardiyolojik tümörler (%0.002 - %0.1) %80 Benign %20 Malign Kalp tümörleri: EriĢkinde insidans Miksoma %46.9 Angioma %3.1 Diğerleri %6.2 Lipomatöz tümör %21.5 AV düğüm tümörleri %3.1 Papiller fibroelastoma %16.2 Fibroma %3.1 Kalp tümörleri: Çocuklarda insidans Rabdomyoma %55.2 Miksoma %9.6 Teratoma %16 Hemangioma %4.8 Fibroma %10.4 Diğerleri %4 PRĠMER BENĠNG KALP TÜMÖRLERĠ Miksoma (%50) Lipoma (%20.8) Papiller Fibroelastom (%15) Hemanjiom (%5) Mezotelioma (%4) Fibroma (%3) [çocuklarda %15.5] Teratoma (%1) [çocuklarda %14] Rabdomiyoma (%1) [çocuklarda %45] Paraganglioma (%1) Lenfanjioma (≤%1) MĠKSOMA Genellikle subendokardiyal tabakanın multipotansiyel mezenkimal hücrelerinden kaynaklanan yumuĢak, jelatinimsi, polipoid pediküllü ve frajil bir yapıya sahiptirler. Ortalama çapları 5-6 cm (0.5-15) dir. Ağırlıkları 5060 gramdır. Gri-beyaz renkte, mukoid yapıdadır. Çoğu atriumdan tek olarak çıkar. %75 sol atrium, %18 sağ atrium, %4 sağ ventrikül, %4 sol ventrikülde yerleĢir. Atrial miksomalar sıklıkla fossa ovalisten kaynaklanır. Ventriküler miksomaların çoğu interventriküler septumdan çıkar. Miksoma Genellikle 4-8 cm boyutlarında intrakaviter yerleĢim (>%50) Miksoma SEMPTOM VE BULGULAR Dispne Üfürüm Pulmoner hipertansiyon AteĢ Anemi Sedimantasyon hızı ^ Üçüncü kalp sesi Hemoptizi Atriyal fibrilasyon Ani ölüm Çomak parmak Pulmoner emboli Sağ kalp yetmezliği %75 %75 %70 %50 %33 %33 %30 %15 %15 %15 %5 %5 %5 Hemodinamik Bozulma Atriyal miksomalar, lokalizasyonu ve mobilitesine bağlı olarak pulmoner veya sistemik venöz dönüĢü yada atrioventriküler kapaklardaki kan akımını engelleyebilir. Diyastol sırasında kapaklardan ventrikül içine prolabe olup bir top gibi kapak içine oturarak kan akımını geçici olarak durdurabilir. Bu durumda baĢ dönmesi, senkop hatta ani ölüm görülebilir. Kapakların kapanmasını engelleyerek kapak yetmezliği yaratabilir. Venöz dönüĢü engelleyerek konjestif kalp yetmezliği bulgularına neden olabilir (hepatomegali,periferik ödem..) Embolik Komplikasyonlar Tümöral kitledeki bir parçalanma veya kitle yüzeyindeki trombüs nedeniyle ortaya çıkar. Sol atriyal miksomaların %25-50 sinde görülebilir. Sol ventriküler miksomalarda daha sıktır (%64). Embolilerin yaklaĢık yarısı serebrovasküler sahaya olur.Kalıcı nörolojik defisitlere yol açar. Sağ kalpteki miksomalarda pulmoner emboli sıklığı düĢüktür (%10), ancak ölümcüldür. Kronik, tekraralayan emboliler nedeniyle pulmoner hipertansiyon geliĢebilir. Cerrahi Tedavi Ġntrakaviter neoplazmalarda cerrahi giriĢimdeki amaç, tümörün kardiyopulmoner bypass ve kardiyak arrest ile tam olarak çıkarılmasıdır. Tanı konulduktan sonra ameliyat acilen yapılmalıdır. Emboli riskini en aza indirmek için tümör fazla manüple edilmeden ve parçalanmadan çıkarılmalı ve kavite yıkanmalıdır. Operatif mortalite %5 in altındadır. Papiller Fibroelastoma Ġntrakaviter yerleĢimli (%15) Kalp kapakları / endokard kaynaklı Rabdomyoma Pediatride (%55) Kardiyak miyosit orjinli hamartomlar Ventriküler yerleĢim Tanı preterm veya <1 yaĢta PRĠMER MALĠGN KALP TÜMÖRLERĠ Anjiosarkom (%33) Rabdomiyosarkom (%23) Fibrosarkom (%10) Leanfoma (%5) Osteosarkom (%4) Timoma (%3) Nörojenik sarkom (%2) Leiyomiyosarkom (%1) Liposarkom (%1) Sinovyal sarkom (%1) Sağ atrium‟da malign melanom Malign tümörler %15-20 En sık anjiosarkom Malign tümörler TEE görüntüsünde anjiosarkom Malign tümörler: Lenfoma Visseral perikardı invaze eden lenfoma Malign tümörler: Teratom Fizik muayene Sessiz Kapak patolojileri LV fonksiyon bozuklukları Klinik bulgular Genel Tromboemboli Kapak patolojileri Metastazlar Noninvazif tanı yöntemleri EKG Telekardiyografi Ekokardiyografi (%90-100) Radyonükleid BT MR Ġnvazif tanı yöntemleri Biyopsi SEKONDER KALP TÜMÖRLERĠ Metastatik kalp tümörleri Ġnfradiafragmatik tümörlerin direkt yayılımı Malign tümörler: Metastatik tm. Sekonder kalp tümörleri Akciğer %32 Esophageus % 5,5 Hematalojik maligniteler %16,4 Mide % 4,8 Meme % 15,2 Diğerleri % 26 PERĠKARD HASTALIKLARI Prof. Dr. Ufuk ALPAGUT Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Perikard Anatomisi Mezotelyal kökenli iki tabakası vardır. Ġçte visseral (epikard) Dısta parietal perikard. Ġkisinin arasında bir miktar (15-20 ml) sıvı bulunur. Parietal perikard büyük damarların etrafını sardıktan sonra visseral perikardla birleĢir. Kalbin hareketlerini kısıtlayan bir kese oluĢturan perikard mediastende, 2-6. kostaların hizasında, sternum gövdesinin arkasında yer alır. Kan perikarda aortun küçük dalları, IMA ve muskulofrenik arterlerle taĢınmaktadır. Sempatik ve parasempatik uyarıya sahiptir. 1. Heart 2. Fibrous pericardium 3. Parietal layer of serous pericardium 4. Visceral layer of serous pericardium 5. Pericardial space 6. Pleural cavity and lung Perikard Fonksiyonları Kalbi korur ve kayganlığını sağlar Atrium ve ventriküller üzerinde hemodinamik etkiye sahiptir Büyük damarların proksimal kısımları perikardiyal kese içerisinde yerleĢir Perikardın Konjenital Defektleri Perikardın konjenital defektleri otopsi olgularının 1/10000‟inde rastlanır. Sol parsiyel defektleri (%70) Sağ parsiyel defektleri (%17) Total bilateral perikard yokluğu (nadirdir ve genellikle asemptomatiktir) Olguların % 30‟unda ilave konjenital anomali Homolateral kalp yerleĢimi ya da artmıĢ kalp mobilitesi travmatik aort diseksiyonu riskini artırır. Parsiyel sol defektlerde herniasyon ve strangülasyon oluĢabilir ve buna bağlı olarak göğüs ağrısı, nefes darlığı ve ani ölüm geliĢebilir. Partial absence of the Pericardium Complete absence of pericardium Perikardiyal Hastalıklar Perikardın inflamasyonu PERİKARDİT İnflamasyon olmaksızın sıvı birikmesi Perikard Efüzyonu Konstriktif Perikardit Perikardial sıvı toplanması İntraperikardial basınç Ventrikül doluşu engellenir Ventriküler diyastol sonu Atrial Venöz basınçlar Atım hacmi ve kalp debisi düşer Kompansasyon mekanizmaları Taşikardi, sistemik vazokonstriksiyon Sıvının toplanma hızı Sıvının miktarı Miyokardın durumu Perikardın kompliansı KARDİYAK TAMPONAD Sistolik KB düşer Periferik vazokonstriksiyon Diyastolik KB yükselir Nabız basıncı daralır Pulsus paradoksus Sistemik venöz basınç artar BVD, hepatomegali Pulsus paradoksus İnspiriumda sistolik kan basıncının 10 mmHg’den fazla düşmesi Etiyoloji İnfeksiyonlar Viral (Coxsackievirus, Echovirus, Adenovirus) Bakteriyel (S. aureus, H. İnfluenza, Tbc) Protozoal Fungal İdiopatik (Büyük çoğunluğu ARA JRA, SLE, Kawasaki FMF Üremi viral) İlaçlar Maligniteler Travma Hipotiroidi Postperikardiyotomi sendromu Klinik Bulgular -Göğüs ağrısı Yatınca, inspiriumda ve öksürükle artar Omuza, boyuna yayılabilir -AteĢ, taĢikardi, solunum sıkıntısı -Prekordial aktivite azalmıĢ -Perikardiyal frotman -Kalp sesleri derinden -Üfürüm yok (ARA dıĢında) -Tamponad bulguları Plöretik göğüs ağrısı ayırıcı tanı Perikardit İskemi Retrosternal sol omuz kola üzerine yayılır Baskı yanma tarzında Keskin plöretik sıkıcı ezici Solunum hareketleriyle ağrı Toraks hareketlerinden artar etkilenmez Saatler ve günler Eforla ilgisiz Öne eğilmekle ağrı azalır sırt üst Anjina 1-15 dk, ASA 30-60 dk SAP ağrı eforla artar Postürden etkilenmez Prekordiyum, sol trapezius artar Tanısal Testler Telekardiyografi Kardiyomegali Akc konjesyonu yok Plevral effüzyon EKG Voltaj supresyonu ST yükselmesi 24 hafta sonra T (-) Elektrik alternans Several stages of pericarditis. Stage I: ST elevation in all leads; PTa depression (depression between the end of the P wave and the beginning of the QRS complex). Stage II: Pseudonormalization (transition). Stage III: inverted T waves. Stage IV: normalization Bazen birkaç gün içinde ama genelde 2 haftada ST elevasyonu düzelir ve T negatifleĢmesi izlenir (MI‟deki R kaybı, monofazik ST elevasyonu, ventriküler kompleksler veya resiprokal değiĢiklikler akut perikarditlerde görülmez. Kronik perikarditlerde ise T düzleĢmesi veya negatifliği, voltaj düĢüklüğü ve sıklıkla AF gibi aritmi bulguları olabilmektedir. Elektriksel alternans Tanısal Testler Ekokardiyografi Perikardial sıvı Sıvının cinsi Tamponad bulguları Perikardial kalınlaşma Tanısal Testler Perikardiyosentez Tanısal ve tedavi amaçlı Tamponadda acil perikardiyosentez hayat kurtarıcı Sıvının niteliği (Transuda, eksuda) Hücre sayısı, tipi, sitolojik inceleme Protein, LDH, şeker Trigliserid ADA (Tbc) Kültür, PCR Akut Perikardit Etyolojiden bağımsız olarak kuru, fibrinöz veya effüzyonludur. Majör semptomlar AteĢ, Malazi Myalji. Retrosternal veya sol prekordiyal ağrı (trapezyusa yayılım gösterir, plöritik veya iskemik ağrıyı taklit edebilir ve postürle değiĢir) Nefes darlığı. Perikardiyal sürtünme sesi geçici, monofazik, bifazik veya trifazik olabilir. Plevral effüzyon görülebilir. Kalp hızı genellikle düzenli ve hızlıdır. Mikro voltaj ve elektriksel alternans, effüzyonun drenajı sonrası kaybolur. Ekokardiyografi, effüzyonu, birlikte mevcut olan hastalığı ve parakardial hastalıkları teĢhis etmede esastır Viral Perikardit Perikarditin en sık sebebi Coxsackie, echovirus Olguların % 40-75’inde 1-2 hft içinde geçirilmiş ÜSYE öyküsü Ateş, göğüs ağrısı Pürülan perikardite göre daha az toksik ve daha düşük ateşli Akut perikarditin Fİ bulguları Tamponad çok nadir Viral Perikardit Nadiren perikardiyosentez gerekir Sıvı serohemorajik nitelikte Lenfosit egemen Viral kültür, PCR Gnl 3-4 hft içinde kendiliğinden iyileşme Tedavi semptomatik 1 hft yatak istirahati Aspirin (50-75 mg/kg), Indomethacin Konstriksiyon çok nadir % 20-30 tekrarlama Pürülan (Bakteriyel) Perikardit Çocuklarda özl bebeklerde sık Bebeklerdeki akut perikarditin en sık sebebidir En sık etken S. aureus, 2. sırada H. influenza Büyük çoğunluğu hematojen ya da komşuluk yoluyla yayılım sonucu (Pnömoni, ampiyem, osteomyelit, menenjit) İleri derecede hasta, septik görünümlü Ateş, takipne, dispne, taşikardi, göğüs ağrısı Tamponadla sık karşılaşılır Tbc Perikardit Nadiren primer odaktır Sıklıkla trakeobronşial ağaçtan ve mediastinal, hiler lenf bezlerinden yayılım Başlangıç sinsidir; ateş, gece terlemesi, solunum sıkıntısı, göğüs ağrısı görülebilir Bazı hastalar konstriktif perikardit aşamasında sağ kalp yetersizliği bulguları ile tanı alırlar ppd sıklıkla (+), perikardiyal sıvıda basil nadiren saptanır ADA > 50 U/L’dir Tanıda biyopsi (perikardiyektomi) Tbc Perikardit INH, Rifampisin, Pyrazinamid, 9-18 ay Konstriksiyonu engellemek için 1-2 ay kortikosteroid tedavi verilebilir. % 35 hastada konstriksiyon Konstriksiyon varsa perikardiyektomi Akut Perikarditlerde Medikal Tedavi Nonsteroid antienflamatuar ilaçlar en önemli tedavi yöntemidir. YaĢlı hastalarda koronerlerde flow azalmasına neden olabileceğinden Indometazinden kaçınılmalıdır. Ibuprofen 6-8 saatte bir 300-800 mg (effüzyon kaybolana kadar). Tedaviye kolĢisin (0.5 mg/gün) eklenmesinin ya da yalnız baĢına kullanılmasının da ilk atak esnasında ve rekürrenslerin önlenmesinde etkili olacağı gösterilmiĢtir. Perikardiyosentez Kardiyak tamponadda yaĢam kurtarıcı bir iĢlemdir ve ekokardiyografide 20 mm.nin üzerinde (diastolde) efüzyonda endikedir. Aort diseksiyonu majör kontrendikasyondur. DüzeltilmemiĢ koagülopati, antikoagülan tedavi, trombositopeni (<50 000), küçük-posterior ve loküle effüzyonlar relatif kontrendikasyonlardır. Travmatik hemoperikardiyumda ve pürülan perikarditte cerrahi drenaj tavsiye edilen yöntemdir. Perikardiyosentez, EKG monitörizasyonu ile ve tercihen floroskopi kılavuzluğunda yapılır. A) B) C) Subksifoid perikardiyal pencere subkutan doku koterle açılır ve linea alba ayrılır; Çevre dokular serbestlestirilir, perikardiyal doku ortaya konur; Burada açılan pencereden bir tüp inserte edilir ve katlar kapatılır Thoracoscopic Pericardial Window Port placement Access to posterior pericardium. Retraction of pericardium by Allis clamp. Perikardiyosentez Komplikasyonları Perikardiyosentezin en ciddi komplikasyonları miyokard ve koroner damarların laserasyon ve perforasyonudur. Bundan baska hava embolisi, pnömotoraks, aritmi (genellikle vazovagal bradikardi) ve peritoneal kavite ve abdominal organ giriĢimi de oluĢabilir. Ġnternal mamaryan arter fistülleri, akut pulmoner ödem ve pürülan perikardit de nadiren rapor edilmiĢtir. Komplikasyon oranı %1.3-1.6 civarındadır. Kronik Perikardit Kronik perikardit (>3 ay), effüzif (inflamatuar ya da kalp yetmezliğindeki hidroperikardiyum), adhesiv veya konstriktif formları içerir. Semptomlar genellikle hafiftir (göğüs ağrısı, palpitasyon, halsizlik) ve kardiyak kompresyonun veya perikardiyal inflamasyonun derecesi ile iliĢkilidir. Kür edilebilir sebeplerin teĢhisi (tüberküloz, toksoplazmozis, miksödem, otoimmün ve sistemik hastalık) baĢarılıyla tedavi edilmesini sağlar. Semptomatik tedavi ve perikardiyosentez endikasyonları akut perikarditteki gibidir. Sık ve semptomatik rekürrensler için balon perikardiyotomi ya da perikardiyektomi yapılmalıdır. Konstriktif Perikardit Fibrotik, kalın ve yapışıklıklar gösteren perikardın kalbin diyastolik doluşunu engellemesi, myokard perfüzyonu azalır, atrofik değişiklikler görülebilir Çocuklarda nadir görülür Nedenleri: İdiopatik Tbc Pürülan, viral perikardit Hemoperikardium Mediastinal radyasyon Maligniteler Travma Konstriktif Perikardit Efor intoleransı, halsizlik BVD, hepatomegali, ödem, asit (sistemik venöz konjesyon) Perikardial knock patognomonik Tele: kalp büyüklüğü normal, kalsifikasyon, plevral sıvı, VCS genişlemesi EKG: düşük voltaj EKO, CT, MRI Restriktif KMP’den ayırımı yapılmalıdır. Tedavi: Perikardiyektomi Bulgular Juguler venöz basınç artıĢı Sinuzal taĢikardi Apikal vuru palpe edilmez Erken diyastolik perikardiyal knock (S3 veya yetmezlik üfürümü yok) Kussmaul bulgusu Hepatospleneomegali Asit Alt ekstremite ödemi Pulsus parodoksus (1/3 olguda) Parmaklarda çomaklaĢma Bulgular EKG AF, düĢük voltaj, nonspesifik T dalgası değiĢiklikleri, LA geniĢlemesi ait bulgular Telekardiyografi Normal veya küçük kalp temiz akciğer Perikardiyal kalsifikasyon (%40-50) LA geniĢlemesi Bulgular CT/MR Perikardiyal kalsifikasyon ve kalınlık>3mm EKO Atriyal geniĢleme, normal/küçük ventrikül, perikardiyal kalınlaĢma Kateterizayon RA, RV enddiyastolik basınç, PKWP, yükselir aralarındaki ortalama basınç <5 mmHG Erken diyastolik doluĢ bağlı karekök iĢareti Tedavi Medikal hafif semptomlular diüretik tedavisine iyi cevap verebilir Cerrahi Periakardiyektomi Kalp Tamponadı ile Konstriktif Perikarditin Kıyaslanması Tamponad Kontriktif Perikardit Pulsus Paradoksus Mevcuttur Yok Kussmaul iĢareti Yok Olabilir Perikardiyal vuru Yok Olabilir Juguler Venöz Basınç x iniĢi büyük y iniĢi küçük veya x iniĢi normal y iniĢi büyük yok Restriktif KMP FM: kusmaull bulgusu +/Apikal vuru +++ S3, S4 yetmezlik üfürümü + EKG düĢük voltaj psödöinfarkt, AF ileti bozuklukları Perikardiyal kalsifikasyon yok CT/MR perikard normal Konstriktif perikardit kusmaull bulgusu +/Apikal vuruPerikardiyal knock Yetmezlik üfürümü yok DüĢük voltaj <%50 Perikardiyal kalsifikasyon olabilir CT/MR perikardiyal kalsifikasyon, kalınlaĢma Rekürren Perikardit 1) Ġntermittent tip (tedavi olmaksızın semptomsuz intervaller), 2) Sürekli tip (antienflamatuar tedavinin kesilmesi bir relaps sağlar) KolĢisin tedavisi ile rekürrenslerin çok azaltıldığı bildirilmiĢtir. Perikardiyektomi, sadece sık ve medikal tedaviye cevapsız ciddi semptomlu rekürrenslerde endikedir. Perikardiyektomi öncesi hasta birkaç hafta sterodsiz rejim almalıdır. Muhtemelen perikardın inkomplet rezeksiyonuna bağlı postperikardiyotomi rekürrensleri gözlenmiĢtir Renal Yetmezliğe Bağlı Perikardit Hastaların %20‟sinden fazlasında büyük perikardiyal effüzyonlar oluĢturan yaygın bir perikardiyal hastalık sebebidir. Ġki formu mevcuttur; 1. Üremik perikardit: diyaliz öncesi ileri renal yetmezlikli hastaların %610‟unda ortaya çıkar. Visseral veya parietal perikardın inflamasyonu sonucu oluĢur ve azoteminin derecesi ile iliskilidir (BUN > 60 mg/dl). 2. Diyalize bağlı perikardit: sürekli hemodiyalizdeki hastaların %13‟ünden fazlasında ve sıklıkla kronik periton diyalizi uygulanan hastalarda yetersiz diyaliz ve/veya sıvı yüklenmesine bağlı olarak geliĢir. Patolojik muayenede kalınlaĢmıĢ perikardiyal membranlar arasında adhezyonlar (bread and butter görünümü). Klinik olarak ateĢ ve plöritik göğüs ağrısı görülebilmesine rağmen bir çok hasta da asemptomatiktir. Perikardiyal srütünme sesi büyük effüzyonlarda bile bulunabilir. Eritropoetin rezistansına bağlı anemi. EKG‟de diğer akut perikarditlerdekine benzer tipik ST/T dalga elevasyonları gözlenmez.. Hemoperikardiyumu önlemek için heparinsiz hemodiyaliz kullanılmalıdır. Otoreaktif Perikardit ve Sistemik Otoimmün Hastalıklarda Perikardiyal Tutulum Otoreaktif perikardit tanısı Ģu kriterlerle konur; 1. Perikardiyal sıvıda artmıs lemfosit ve mononükleer hücreler >5000/mm3- (otoreaktif lemfositik) veya kalp kası dokusuna karsı antikor mevcudiyeti (antisarkolemmal) 2. Epikardiyal/endokardiyal biyopside inflamasyon ( ≥14 hücre/mm2) 3. Perikardiyal effüzyon ve biyopsilerle aktif viral enfeksiyonun dıĢlanması, 4. Tüberküloz, borrelia burgdorferi, Chlamidia pneumoniae ve diğer bakteriyel enfeksiyonların PCR ve/veya kültürle ekarte edilmesi, 5. Perikardiyal effüzyon ve biopsi örneklerinde neoplastik infiltrasyon 6. Sistemik metabolik bozukluklar ve üreminin dıĢlanması,. Romatoid artrit, SLE, progresif sistemik skleroz, vaskülitler, polimyozit/dermatomyozitler, mikst konnektif doku hastalıkları, seronegatif spondioartropatiler, Behçet sendromu, wegener granülomatozu, ve sarkoidoz gibi sistemik otoimmün hastalıklarda da perikardit meydana gelir. Altta yatan hastalığın yoğun tedavisi ve semptomatik tedavi uygulanır. Postperikardiyotomi Sendromu Kardiyak veya perikardiyal injury veya her ikisi sonrası günler-aylar içerisinde geliĢir. Postmyokardiyal infarktüs sendromuna benzer. Postmyokardiyal infarktüs sendromundan farklı olarak postkardiyak injury sendromu muhtemelen daha yoğun antijenik materyal salınımına bağlı olarak daha büyük bir kalp karĢıtı antikor provoke eder (antisarkolemmal ve antifibriler). Ameliyat sırasında aminokaproik asit alan hastalarda daha sıktır. Redo cerrahi ve perikardiyektomi nadiren gereklidir. Postperikardiyotomi sendromunun primer önlenme yolu perioperatif periyotta kısa süreli steroid veya kolĢisin kullanmaktır. Hastanın taburcu olduktan 3 hafta sonraki grafisi Postinfarktüs Perikardit 1. 2. Ġkiye ayrılabilir; erken form (pericarditis epistenocardiac) ve geç form (dressler‟ syndrome). Epiastenocardiac perikardit transmural MI‟larının % 5-20 sinde direkt eksüdasyonla meydana gelir fakat klinik olarak nadiren tanınır. Dressler sendromu, postkardiyak injury sendromuna benzer semptom ve manifestasyonlarla MI‟ın klinik baslangıcından bir haftabirkaç ay sonra ortaya çıkar. Transmural MI gerekli değildir ve epistenocardiac perikarditin bir uzantısı olarak görülür. Ġnsidansı %0.5 – 5 arasındadır ve trombolitik tedavi sonrası bile hala düĢüktür. Acil cerrahi tedavi hayat kurtarıcıdır. Bununla birlikte sayet acil cerrahi mümkün değilse veya kontrendike ise subakut tamponadda perikardiyosentez ve intraperikardiyal fibringlue verilmesi alternatif bir tedavidir. Gözlem, ayırıcı tanı ve tedavi için hospitalizasyon zorunludur. Ibuprofen (koroner akımı artırır) seçkin ajandır. 4x650 mg aspirin 2-5 gün verilebilir. Travmatik Perikardiyal Effüzyon ve Aort Disseksiyonunda Hemoperikardiyum Kaza veya iyatrojenik yaralanma Perkütan mitral valvüloplastide (özellikle transseptal geçiĢ esnasında veya sonrasında) PCI sırasında Sağ ventriküler endomiyokardiyal biyopsi (Sol ventrikül endomyokardiyal biyopsi esnasında nadirdir) Pil elektrodları Künt göğüs travması Assendan aort diseksiyonu Neoplastik Perikardit Perikardın primer tümörleri metastatik olanlardan 40 kat azdır. Mezotelyoma en yaygın primer tümördür. En yaygın sekonder malign tümörler akciğer kanseri, meme kanseri, malign melanom, lemfoma ve lösemilerdir. Kalp tamponadının tedavisi perikardiyosentezdir. Tamponadsız süpheli neoplastik effüzyonda su adımlar önerilir; 1. 2. 3. sistemik antineoplastik tedavi, teshis ve tedavi amaçlı perikardiyosentez, intraperikardiyal sitostatik/sklerozan ajan verilmesi Perikardiyal drenaj yüksek rekürrens oranından dolayı büyük effüzyonlu tüm olgularda önerilir. Sklerozan, sitotoksik ajanların veya immunomodülatörlerin verilmesi rekürrensin önlenmesinde faydalı olabilir. Lemfoma, lösemi gibi radyosensitif tümörlerde malign effüzyon kontrolünde radyoterapi çok efektiftir fakat myokardit ve perikardite sebep olabileceği de unutulmamalıdır. Perikardiyosentez yapılamadığında subksifoid perikardiyotomi yapılabilir. Pleuroperikardiyotomi ile malign perikardiyal sıvının plevral boĢluğa drenajı sağlanabilir fakat diğer yöntemler üstünlüğü yoktur. Perikardiyektomi nadiren endikedir. Nadir Perikardiyal Hastalık Formları Fungal perikardit: Aslen immünkompromize hastalarda ya da endemik kazanılmıĢ fungal infeksiyonların seyrinde görülür. TeĢhis, perikard sıvı veya dokusunun boyama ve kültürü ile konur. Antifungal ilaçlarla tedavi edilir. Ek olarak sterodi ve NSAID destek olabilir. Hemodinamik bozulma oluĢtuğunda perikardiyosentez uygulanır, konstrüksiyon gelistiğinde ise perikardiyektomi endikasyonu vardır. Radyasyon perikarditi: Şiloperikardiyum: genellikle travma sonucu torasik duktusun perikardiyal keseye irtibatı sonucu oluĢur. İlaç ve toksin ilişkili perikarditler: Tiroid bozukluklarındaki perikarditler: hipotiroidizmli hastaların %5-30‟unda effüzyon oluĢabilir.