YIL: ı SAYI: ı ı999/l BAZI ARAPÇA Y APlLARlN TÜRKÇE SÖZ DiZiMiNDE KULLANILIŞ DEGE~LERİ ' ' ' ' ; ' ÜZERİNE DÜŞÜ~CELER Mustafa KO(' · Türkçenin Arap~·a ,.e Farsça ik ınliııasebet leri ıı i ke 1ime kadrosuyla ilişkilendirıne tezine karşı çok sayıda alıntı yapıların söz di1.iınine girdiğini; nasıl bir. iş teyişe meydan verdiğini n: çöziiınkınekrini gl\sterınek istiymuz. 1. Türkçede bir isim tamlaması için "lklirtilen unsur. taşıdığı özellik bakımından başka bir unsur tarafından belirtilıııd:te. anlamı değişmekte veya anlamı sınırlanmaktadır. Bu açıdan belirtilen unsur temel unsurdur: anlaıiıı sınırla­ yaiı kelime ise belirtendir. Belirtıne bakımından isim tamlaması dediğimiz gruptaşınada iki isınin ilişkisi budur. iki ismin arasında kurulan ilişki bir takım eklerle sağlanır" şeklinde yapılan değerlendirmeleri alıntı yapılara tatbik etmek mümkün olsa da Farsça tamlamaların şd:ikL' tespit edikınemesi. ınananın ayıncı hususiyet olarak ortaya çıkması. onların Türkiye Türkçesine aktanını problemler yaratacaktır. Belirlilik-belirsizlik. benzetıne-istiare ilgisi · gibi hususiyetler Farsçada şekilce gösterilmediği için bunların Türkiye Türkçesinde taşıdığı şekil ve mana değerleri belirlenmelidir. Farsça ve Arapça isim tamlamaları Türkçe söz diziminde tek bir kavrama karşı gelecek şekilde mana ifade edebilir. Bu sentaktik bir hususiyet taşımaz. Fakat tamlama bir yardımcı tl ile bağiamyorsa bilhassa Klasik Türkçe metinlerde bunların çözümü ve söz dizimine aktan mı bir dizi işlemle gerçekleşir. Üç dile ait özelliğin bir arada bulunduğu bu karmaşık yapı klasik metinlerimizin başlıca özelliklerinden birini tetkil eder. Arapça bir kelime, Farsça bir tamlama ve Türkçe bir söz dizimi iç içe girebilir. Arapça fiilimsilerin (ism-i fail, ism-i meffıl ve mastar) içinde yer aldığı Farsça isim tam lamalanyardımcı fiiliere bağlandığında tamlama çözi.ilür. Türkçe söz dizimine geçebilmeleri için bir dizi işlem yapılır. Yardımcı fiiller nitelik ifade edemezler. Nitelik ifadelerini birleştikleri bir başka kelime ile belirtebilirler. Tamlama içinde tamlanan görevi üstlenen fiil soylu unsur, tamlamadan sıy• Dr., Araştırmacı 145 arayışlar . rılarak yardımcı fiili e birleşir ve yardımcı fıil müstakil bir manaya karşılık gelir. Tamlamanın diğer unsuru yüklemle kurduğu anlam ilişkisine göre çeşitli çekim ekieri alarak cümle içinde yer alır: Zur-ı bazu-y-ıla def'-i şerr-i düzd itmek olmaNdı. (Ferec, 88a-7) Buna göre yukarda verdiğimiz cümlede "def'-i şerr-i düzd" terkibinde unsurlardan biri veya hepsi "itmek" yardımcı fıiline bağlanmak zorundadır. Söz diziminin manaca tahliliyle cümle zihinde çözümlenir. Farsça tamlamaların asıl yükü taşıyan unsuru tamlanan, Türkçenin aksine başta bulunur. Yardımcı fiile bağlanarak onu nitelik bildiren bir eylem haline getiren unsur Farsça tamlamanın başındaki fıil soylu kelime olacaktır. Verdiğimiz ınisalde "def'" kelimesi Arapça fıil ismi (ınasdar) vasfıyla yardımcı fıilin isim unsuru olarak görev alır: "def' itme k". Tamlamanın geri kalan kısmı mUstakil karakter kazanan fıillle olan mana ilgisine göre işleyişte yer alır. Buna göre "şerı·-i düzd" cümlede nesne işleyişin­ dedir: Zıir-ı h,bi-y-ıla şeT'l'-i dıbli şerrini defetmek (mümkün) Ve çiin suhdh eyledi. (Ferec. 31 b-20) def itmek olmaz-ıdı ''Pazı gücüyle hırsızın olmazdı. .. o/dı. Faruhş,id c:emô 'atı-y-ıla tw·dı, 'azm-i dergah-ı şah Bu örnekte "·azın-i dergah-ı şah" tamlamasında taınlanan "azın" kelimesi "eyledi" yükleıniyle birleşir; Tamlamanın diğer kısımları dolaylı tümleç olarak biı fiile katılır: ş,ihm dergôlmıa Bu sistem iyi a::m ı!_r/ı:di. bilinmediği anlaşılması güçleşecektir. takdirde klasik Nitekim. ınetinlerin doğru okunınası ve İ/çi/er giinılaiip .·kem ş li hı Eriedi luik-i • bıis-ı dı:rRôlu < şeklinde okunan beyitte Farsça "hak-i bfıs-ı dergah" tamlamasını "eyledi" yükmümkün değildir. Diziliş mantığı Türkçeye göre ters olan Farşça tamlaınayı, görünürde, "dergahı öpmenin toprağı" çevirisiyle yükleme bağlamak gerekecektir. Oysa ki "büs-ı hak-i dergah" olarak metin tamiri yapılsa sıkıntt çözlilecek ve Aceın şahına dergah toprağını öptürmek mümkün olacaktır. Biraz daha dikkatle diğer nüshalardaki doğru şekil görülecek, aruz problemi de çözülecektir. (Öztekİn, 130) · lemine bağlamak İkincisi, Arapçada lafzi izafet olarak adlandırılan tamlayanı isim, tamlananı bu isınin sıfat- fıil (ism-i fail, ism-i meful, sıfat-ı müşebbehe) cinsinden bir kelime olan birleşik yapıdır. Bu tür yapılar Türkçede sıfat-fıil grubuna karşılık gelir. Buna göre tarulanan (muzat) etken-sıfat-fıil (ism-i iail) olduğu takdirde tarulayan bu sıfat-fıilin her hangi bir cümle unsuru olur: · 146 arayışlar geçen, akranım mürettibü'l.~hurıif: harfleri dizen . , nô.ilü'l-merdm: merdmına eren fô.ikü'l-akrô.n: akrdnını aşan .. . , Birinci ve ikinci misallerde"akran ve hurfıf"' nesne; üçüncü misalde "meram" tamlayıcı olarak grubun yüklemine bağlanacaktır. Buna göre tamlanari (muzafun ileyh), edilgen sıfat-fıil (ism-i mefül) ise tamlayan ve tamlanan ilişkisi Türkçedeki edilgen sıfat-fıi I ve ona bağlı cümle unsurları arasındaki ilişkiye denk olur. zarf-tiil) çekiınli fiililer gibi bir fıil tabanına dayanmaları, bu özellikleri sebebiyle çekimli bir tiilin alabileceği bütün unsurları kendilerine bağlayarak tam yargı olmasa da yarım ~·argı ifade 'edebilmeleri, Türkçede birleşik ci.imle tipine dair bazı farklı tı.!zlere rağınen. bir grup bütünlüğü içinde gerek ana cümle yüklcminin bir unsuru olarak gerek ana cümle yüklemini veya ona bağlı unsurlardan birini nitelı.!~wek birleşik cümle kmına özelliğine sahiptir. Karınaşık (girişik) birkşik cümklı.!r tı.!rimiyle tüınleıne birleşik cümleterin yanında yer alır. 2. Fiiliınsilerin (sıfat-tiil. isim-fıil. Arapçada Türkçedeki sıfat-liil. isim-liii Yı.! zarf-liiliere tekabül eden yapı­ lara sahip olhn yapılar Batı Türkçesi metinlı.!rindı.! söz dizimine girerek görev alır: Bunlardmı bir kısmı esas karaktcrini kayl'ıı.!tkrı.!k isim hih·iyetiyle söz diziıni içinde yer alabildiği gibi Tiirkçı.! liilimsikrin manaca 'ı.!ş dı.!ğı.!ri olarak tonksiyon da yiiklenebilir. ('iili o/dı. iş lıiiyle olm ış. dliniqı kıssuyı c•mirii'l-mii'nıinine 'ar= itmek \'ddh (Ferec. 7a- 15) ( 'iiniş lıiiyle olm ış. diiniifı kıssayı c•mirii'l-mii'minine 'ar= ı·,icih oldı. Birinci ciimlctk iç ciimk yiiklcmi "·arz itmı.!k" birkşik yapısı iki unsurdan oluşur. Her iki yapının ortak yönü isim-liii (mastar) oluşlarıdır. Ti.irkçede isim soylu kelimeler sınıfına giren Arapçu mastarlar. işleyişte isim-fiii eki alınış yardımcı tiillerle birieşebildikleri gibi. yardımcı bir tiile bağlanmadan da kullanını alanına çıkabilirler. ikinci cüınlıxk "·arz". kökünden gelen hareket ismi vasfını iç elimlenin yiiklenıi ölarak işleyiştı.! gösterir. "·arz itmek" yapısıyla paralellik gösterir: ... kıss,~rı emıi'ii'l-mii'mininl.! ·ar= itmek ... kıss,~rı l.!lllli'ii'l-mii'mininl.! 'ar= · Arapçadan Tiirkçeye geçen kelimelerin büyük kısmını oluşturan mastarların, yardıincı cümle kurma kabiliyetini Batı Türkçesi'nin her devre metinlerinde görebiliriz. Aşağıdaki cümlede Atatürk. her iki yapıyı kullanır: "Birinci m-;.i(en, Tiirk istiklal miidafaa etmektir." ı•e cımılıuriyetini ilelebet muhafaza ve 147 arayıŞlar_ Yukarıdaki cümlede iç cümlenin "muhafaza ve müdafaa etmektir" yüklemi "muhafaza ve müdafaadır" şekliyle eş değerdedir. Nitekim hitabede, "Bir gün istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyeline düşersen ... " cümlesinde iç cümle yükleınİ "müdafaa"nın "bir gün" zarfı, "istiklal ve cumhu- · riyeti" nesnesidir. · Arapça mastarların bu şekilde kullanılmalarına dair bir kayıt, Ragıp Özdem'in 1941 'de yayımlanan Terimler Meselesi Münasebetiyle Dilimizin Islahi Üzerine Bir Muhtıra isimli eserinde yer alır. "Milli diliınizin, yani lı1gat ve gramerimizin istikHlli muhafaza edilmek istendikçe, bu gibi mastarlar için, . ya tamamile canlı TürkÇe karşılıkları bulunup kullanılmalı yahut bunlarla birlikte kullanılan yardımcı "etmek" yerine "!emek" v.s. unsurları getirilebilir. Şu hale göre, bunlar yapılmaksızın, bu kelimelerin meful ile kullanılmaları, prensip itibarile doğru görülemez. Böyle olunca mesela: "birini katil cürmünden dolayı" değil, "birini katletine, (veya öldiirme) ci.irınünden dolayı" denilmek lazım gelir. Aynı prensibe göre. "kongreye davet" yerine "kongreye davet edilme (veya çağrılış denilmek icap eder." (Özdenı; 45) · 3, Arapça isın-i failierin (sıfat-fıiller) Türkçe sıfat-fıil eki almış fiillerle birleşik fıil yapısı içinde bir araya gelmeleri de alıntı Türkçedeki maceraları tespite değer noktadır: Bu bi::e (Ferec. 109b-22) wikı · olan işler ol itdiigümüz yardımcı yapıların yavuz,lıklarufi mükafatıdur. · · Yukarıdaki cüınlede "vakı'" kelimesi Arapça sıfat-fiildir. İşleyişe girerkeri "ol-" yardımcı fiilinin sıfat-fıil şekline bağlanırken aşağıdaki ınisalde "nazır" sıfat-tiili ıniistakil Arapça olarak cüınlede yer alır: İşte parka mi=ır çıkmiiiı dairedeyiz. Bu cüınlede "nazır" yapısı sıfat-fiil (ism-i fail) yapısıyla iç cümlenin yi.ikleıni olarak işleyişe girer. Burada "nazır" sıfat-fıili "nazır olan" birleşik yapı­ sıyla aynı değerdedir. Kelime bir yardımcı fiile ihtiyaç duymadan ana yapısından gelen sıfat-fıil özelliğiyle "parka" taınlayıcısıyla sıfat-fiil grubu halinde ana cümle yükleminin niteleyicisi olur. Arif olan anlar. Bu cümle yukarıdaki cümleden farklı olarak "arif'' bir sıfat-fıil olarak Türkçede "-an/-en" morfeınli sıfat-fiillerle aynı yapı dairesindeyken "olan'' sıfat­ fiiliyle birlikte Türkçede hece yığılmalarına ilave olarak "yapı yığılması" diyebileceğimiz hususi bir gramer hadisesi teşkil eder. 4. Türkçede fiiller etken yapıdan edilgen yapıya "-1 veya -n" morfemleri r_ , vasıtasıyla geçerler. Isim-fiii morfemi etken ve edilgen fıil tabaniarına gelebilir; Arapçadan geleri isim-fıiller (mastarlar) etken veya edilgen yapılı yardımcı fıil­ lerle birlikte bu çatı özelliklerini İfade edebildiği halde yardımcı fiile bağlanma148 arayışlar yanların durumunu tayin edici bir kayıt yeni gramerlerimizde yer almaz. Bu hususa dikkati çeken Abdurrahman Fevzi, gramerinde "Masadır-ı Arabiyye-i sema'iyye ve kıyasiyye bi-cemi-i en va' iha hem faili n ve hem fail makamına kaim oian mefı1lün yani naib-i failin sıfatları olmalarıyla malum ve mechul beyninde müşterek olurlar... "darb" masdan "vurmak~vurulınak" ınanalarma olmakla "A'cebeni darbü Zeydin" cümlesinde "darb" masdan "vurınak" ınanasma olduğu surette ancak fıliline ınt.izaf olup cümle-i mezkı1re "Zeydin vurması beni i'cab itti" nianasına oli.ır. "Vurulınak" ınanasma olduğu surette eger ıneflılüne ınuzaf olmuş olsa mütekeliirri b.ir mechCıl ve na-malum olan zatın fıil ve haline taaccübünü ifade etmiş olacağından ve böyle fıil ise mahall-i taacci.ib olunaınayacağın­ dan la-cerem ol mıısdrir ancak nil.ib-i fil.iline muzil.f olup cümle-i ınezkCıre "Zeydiri vurulması beni i'cab etti." manasma olur." (Abdurrahman Fevzi; 71) Abdurr~hman ·Fevzi'nin temas ettiği gibi Arapça isim-tlillerin iyelik ilişki­ sinde bulundukları unsumn cümledeki görevine bağlı olarak herhangi bir şekil eki ve yardimcı fiil alınadan etken-edilgen özellikleri tespit edilebilir: a) İstanbul;wı.fetlıi b) Fatih'in İstanbul'ufethi Birinci örnekte "feth" mastan nesnesiyle iyelik ilişkisindedir. Bu haliyle edilgen yapıdadır. İkinci örnekte mastar öznesiyle iyelik ilişkisinde. dolayısıyla · etken yapıdadır. Etken-edilgen değerlerini yardımcı fiiliere bağlanmadan manaca takdir edebildiğimiz mastarları yardımcı fiiliere bağlayarak şekike de tespit edebi li riz: a) İstanbul'unfet/ı edilmesi b) Fatih'in İstanbul'ufetlı L'fmesi 5. Geçişlilik-geçişsizlik Türkçe fıilimsiler çatı ekieriyle işleyişe girebildikleri halde yardımcı fiile bağlanmadan Arapça kökenli tiilimsilerin çatılarını tespit ancak zihinde belirlenir. şekilde gösterilemez. Bu hususiyet Arapça arasındaki kelime münasebetinin çoğu zaman sayıya dayalı oturınadıgıhın bir delili sayılabilir..· Arapça mastarların geçişli-geçişsiz olarak karşımıza Çıkmaktadır: teşrifinizi ... açılış törenini rica ederim. Bu ikilik sıfat-fıiil teşrifinizi yapısında değerleri Türkçe bir tam olarak Türkçe ve bir zemine bugün de bir imla rica ederim./ ... konulu anma sıkıntısı *toplantısına olan "haiz" için de geçerlidir: elıemmiyeti Jıaiz/ *elıemmiyete Jıaiz Dilde sadeleşme cereyanlarına rağmen Arapça kökenli mastarlar, Türkçenin söz varlığı içinde önemli bir yekun tutmaktadır. Büyük bir kısmının 149 arayışlar yüklem vasıflarıyla tamlayıcılarından istedikleri çekim ekieri kullanım sıklığın­ dan dolayı bilinmektedir. Fakat bu bilgi klasik terimle "semai"dir, işitıneye dayalı bilgidir. Fiilierin hangi çekim ekli tamlayıcılarla işleyişe girdiğinin belirtilmemesi, sözlük geleneğimizin mühim eksikliklerindendir: düşmanı kahr (etmek) 1 bana kahr (etmek) Arapçadan aktanlan mastar şekillerin bir kısmı sözlük değerleri yanında söz dizimiyle ilgili bir özellik taşıyan çatı yapılarını da Türkçeye taşırlar. Osmanlı Türkçesi öğretimi yapılırken sülasi ınüccrretlerin bina (çatı) ları ve bu binaları değiştiren ınezid şekilleri verilir. Örneğin "ifal" babı geçişsiz fiilieri geçişli yapma özelliğine sahip bir kalıptır. idare, idrak, iflıaın, ifsad, ihbar, ihrac, ihya, imza, isbat...gibi örnekler, belirtme halli nesne alına özelliği belirgin yardımcı fiillerden "et-, eyle-" ile birleştiklerinde geçişli birleşik fıil olabilirken "insaf, ikraın, iraz, iındad ... " gibi örnekler beliıtıne veya yalın halli .nesne almazlar, geçişsiz fıil olurlar. . Türkçede "etmek. eylemek" geçişliliği beliıten yardımcı fıiller, "olmak" geçişsizliği bildiren yardımcı tiil olarak değerlendirilirken isim unsuru Arapça mastar .olan birleşik fiililer k tıralı bozabilmektedir: (birini) de.fn et(birini) lıicı·et- (hir şeyi) sw:f'et(bir yeri) terk et- (birini) lı elti k etvefllt et- kani/at et- duli et- lıareket ::.ulıfir et- et- Ytımrlmitlmı Kt{)'llltklllr: Abdurrahman Fe\'zi. .\likytisii'I-Lisôn Kıstôsü'I-Beyiin. İstanbul 1299. Ali Öztekin (haz.). Camiii'I-/Jululr Der Medilis-i Sı1r (Edisvon Kritik-Tahlil), Ankara 1986. Mehmet Yılmaz. Arapça Bir Kelimeyle Türkçenin Yardımcı Fiilileri Şeklinde Kumlan Birleşik Fiili/er. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsil Yüksek Lisans Tezi. İstanbul 1988. · EI-Ferecü Ba'de'ş-Şidde. Stileymaniye-Hamidiye no: I 173 Musa Duman. Yapilan ve Kııllamlışları Bakımından Arapça ve Farsça Tamlama/ar, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yilksek Lisans Tezi, istanbul 1987. Ragıp Özdem. Terimler Meselesi Miinasebetiyle Dilimizin Jslahı Ozerine Bir Mıılıtıra, İstanbul 1941. ıso