''. T.B.M.M. B : 50 14.3.1992 0:1 TUNCAY ŞEKERCİ OĞLU (Elazığ) — Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Vakıflar Ge­ nel Müdürlüğü 1992 yılı bütçesi hakkında görüşlerimi belirtmek üzere huzurlarınızdayım. Söz­ lerime başlamadan önce, yüce milletimizin üst üste uğramış olduğu tabiî afetler dolayısıyla üzün­ tülerimi belirtir, ölenlere rahmet, milletimize de sabırlar dilerim. Vakıf kelimesi, bilindiği gibi, dilimize, Arapça'dan girmiştir; muhafaza etmek, durdur­ mak anlamına gelmektedir. Tarih tetkik edildiğinde, bugünkü anlamda olmasa bile, islam ön­ cesi Türk sosyal yapısında, vakfı benzer kuruluşlara rastlanılmaktadır. Arapların cahiliyyet dev­ rinde ise, vakıf kuruluşlarının olmadığı bilinmektedir. Arap âleminde vakıf, Islamdan sonra ortaya konulan, tslamî bir müessesedir. Hıristiyan âleminin de, vakıf müesseselerini, Çok son­ radan, İslam âleminden öğrendiği, bilinen bir gerçektir. İslam hukukuna'göre, vakıf, temlik ve temellükten memnundur; yani, alınamaz, satıla­ maz, devredilemez; vakıf senedinde gösterilen şekilde kullanılır. Vakfedilen, yine İslam huku­ kuna göre, tamamen Allah'ın malıdır. Vakfı kuran, onu tekrar kendi zimmetine alamaz. İslam inancı gereği, Allah huzurunda hesabını veremeyeceği fazla mal edinmekten kaçan insanımız, kul hakkına tecavüz ederim korkusuyla, sahip olduğu mal varlığının ihtiyacından fazlasını vak­ fetmek suretiyle, günaha girmekten sakınmak istemiştir. Onun içindir ki, vafkiyeler, bizim top­ lumumuzda, maddeden ziyade, mana olarak da büyük önem arz eder ve büyük saygınlık içerir. Bu amaçla dünya nimetlerini insanlık hizmetinde kullanarak toplumda yardımlaşma ve dayanışma, sevgi ve saygı bağlarını güçlendirme, refah ve mutluluğu yayma gibi ulvî insanî duy­ guları esas alan Müslüman Türk Milleti, tarihî boyunca dünya milletlerine örnek olarak ölüm­ süz eserler meydana getirmiştir. Osmanlı döneminde Evkaf ve Şer'iyye Nezareti denetiminde idare edilen vakıflar, cumhuriyetten sonra 1924'te ilga ediliyor, yerine Evkaf Müdüriyeti kuru­ luyor; bilahara, bu müdüriyet daimîlik kazanıyor ve bugünkü Vakıflar Genel Müdürlüğü mey­ dana getiriliyor. Genel müdürlük arşivlerinde 26 798 adet vakfiye, (vakıf belgesi) olduğu ve bunlardan sa­ dece 12 120 adedinin Türkçe'ye çevrildiğini öğrenmiş bulunuyoruz. Bu vakıflar arasında, ca­ miler, okullar, medreseler, kütüphaneler, darüşşifalar, hastaneler, aşevleri, kervansaraylar, çeş­ meler ve sebiller vardır. Bunların, günümüzde, ne kadarının gayesi doğrultusunda hizmet etti­ ği ve genel müdürlüğün kontrol denetiminde olduğunu bilemiyoruz. Vakıf ve tarihî eserler ba­ kımından çok zengin bir mirasa sahip olan ülkemizde bunların korunması, restorasyonu, amaç­ ları doğrultusunda hizmetlerinin sağlanması bakımından yapılan gayretli çalışmalara rağmen, Vakıflar Genel Müdürlüğünün önünde birikmiş çok büyük problemlerin olduğunu da gözlü­ yoruz; yetişmiş eleman ve restorasyonda uzmanlaşmış firma noksanlığı, finansman yetersizli­ ği; tarihî eser ve vakfiyeleri göz önüne almadan hazırlanan imar planları gibi. Sayın Başkan, müsaade ederse, şahidi olduğum bir konuyu burada arz etmekte yarar gö­ rüyorum. Pertek'te tarihî bir eserimiz vardır : Saman Camii. Bu, küçük bir mescit görünü­ münde olmakla beraber, Türk sivil mimarisinin Anadolu'da yapyılan ilk Türk sanat eserlerin­ den biri olması bakımından; sanat tarihimiz açısından büyük önem arz ediyor ve teknik üni­ versitedeki profesörlerimizin yaptığı tetkiklere göre de, yapı sanatı yönünden büyüyk önem arz eden bir eser. Vakıflar Genel Müdürlüğü yetkileri sağ olsunlar, buranın restorasyonu için karar almışlar ve restore için ihale etmişler. : —180 —