MUHAMMED b. KERRAM (SedQsan) ve Bağn}r'u kan dökmeden fethetti. Sivistan geri alındıysa da Muhammed'in Dahir'le yaptığı bir savaşta raca hayatını kaybetti (ı ORamazan 931 20 Haziran 7I2ı. Bu savaştan sonra Rur (ArQr). Brahmanabad ve Mültan fethedilerek çok sayıda esir ve bol miktarda ganimetle birlikte Sind topraklarının tamamı ele geçirildi. Böylece 92-96 (711-715) yılları arasında gerçekleştirilen fetihlerle bugünkü Belucistan'dan Hindistan'daki Kathiavar'a kadar bütün İndus vadisi İslam hakimiyetine girmiş oldu. Dahir'in eşlerin­ den biriyle evlenen Muhammed bölge halkına can ve mallarının emniyet altında olduğunu bildirdi; Budist ve Hindular'a din hürriyeti tanıdı ve tapınakianna dokunmadı. Mültan'ın fethinden etkilenen Bailman (Bhilamalla) racası da kendi arzusuyla İslam hakimiyetini benimsedi. Muhammed b. Kasım, Kannevc Mübeşşir et-Ta razı. MevsCı'atü 't-tar1/ji'l-islam1 ve'l-f:ıaçiareti'l-islamiyye li-biladi's-Sind ve'l- Bencab fi 'ahdi 'l-'Arab, Cidde 1403/1983, 1, 164-226; H. M. Eliot- J. Dowson. The History of fndia as Told by !ts Own Historians, Delhi 1990, ı , 119-124, 157, 174, 180, 192,210,428, 432, 434, 437; lqtidar Husain Siddiqui. PersoArabic Sources of Information on the Life and Conditions in the Sultanate of Delhi, New Del hi 1992, s. 44-46; Mahmüd Şit Hattab, "·M uJ:ıam­ med b. J5asım eş-Şe]5afı FatiJ:ıu's-Sind", MMifr., XVI (ı 968). s. 127-148; M. Yusuf Abbasi, "Muhammad bin Qasim's Conquest of Sind (A Mi litary Appraisal )", Journal of Central Asia, 11/1, Islamabad 1979, s. 159-188; Taswir Husain Hamidi. "Entry Route of Muhammad bin Qasim in South Eastern Sindh", JPHS, XLV/4 (ı 997). s. 337-345; Y. Friedman. "MuJ:ıammad b. al-l\asim", El' (ing.), VII, 405-406. Iii ı Krallı­ tığı sırada ardından yazmışlardır. BİBLİYOGRAFYA : Belazüri, Fütaf:ıu'l-büldan, Leiden 1866, s. 435-438, 440-441; Ya'kübl, Taril],ll, 250, 256; Mes'üdl, MürCıcü'?·?eheb, Beyrut 1973, 1, 187; İbn Havkal, Kitabü'l-Mesalik (nşr. M. ı. de Geoje), Leiden 1887, s. 476; B1rün1. Tah~i~u ma li'lHind, Beyrut 1403/1983, s. 19,81;Aii b. Hamid b. Ebü Bekir el-Küfi. Fetf:ıu's-Sind: Çeçname, Fetif:ıname-i Sind(nşr. Süheyl Zekkar). Beyrut 1412/1992; Nüveyrl, f'lihayetü '1-ereb, XXI, 30431 O; H. Cousens, The Antiquities of Sind w ith Histarical Out/ine, Calcutta 1929, s. 107-1 09; N. C. Majumdar. Explorations in Sind, Delhi 1934, s. 2; S. M. Hodiwala. Studies in !ndaMuslim History, Bombay 1939, 1, 89; Abdullah MUHAMMED b. KERRAM (r"fj' 0-1 ~ ) ı Ebü Abdiilah Muhammed b. Kerram b. Arrak b. Huzabe b. ei-Berr (ei-Bera') es-Siczi ğına karşı yürümek amacıyla hazırlık yap- Haccac b. Yusuf es-Sekafi'nin, da Halife 1. Velid'in ölümü üzerine bu planını gerçekleştiremedi. Süleyman b. Abdülmelik halife olunca (96/715 ı ağabeyi Velid'in kendisini veliahtlıktan azletmesini desteklediği için kin duyduğu Haccac'ın akraba ve adamlarına karşı bir harekat başlatarak onları görevlerinden uzaklaştırıp cezalandırma yoluna gitti. Bu arada Muhammed de yerine tayin edilen Yezid b. Ebu Kebşe es-Sekseki tarafından zincire vurulup lrak'a gönderildi; Vasıt'ta zindana atılarak işkence altında öldürüldü. intihar ettiğine veya Dahir'in intikamını almak isteyen yakınlarının suikastına uğradığına dair rivayetler de vardır. Zeki ve cesur bir kumandan, kabiliyetli bir idareci olan Muhammed b. Kasım'ın ölümüne Sind'deki müslümanlar kadar gayri müslimler de üzüldü. Çünkü herkese din ve vicdan özgürlüğü tanımış, bütün insanlara hoşgörüyle yaklaşmış­ tır. Dönemin şairleri ülkeler fetheden bu genç kumandanın arkasından kasideler lQTIDAR HUSAIN SJDDIQUI (ö . L ı 31 ı öğrenimini tamamladıktan sonra Sicistan'da geçirdi. Arneli konularda diğer Mürciller gibi Ebu Hanife'nin fikhi görüşlerine bağlı kaldı. "Ümmetimden Ebu Hanife isimli biri çıkacak ve Allah onun vasıtasıyla sünnetimi yenileyecek" mealindeki hadisi (Zehebl. Mizanü '1-i'tidal, ı. ı 06 ı Ahmed b. At:idullah eiCüveybari'den rivayet etti. Bu arada İb­ rahim b. Muhammed b. Süfyan. İbrahim b. Haccac, Muhammed b. İsmail b. İshak, Ahmed b. Muhammed b. Yahya ed-Dehhan ve daha pek çok kimse onun derslerine devam edip kendisinden rivayette bulundu (İbn Asakir, xv. 878; Sem'anl. V, 44 ı. Kendini i badete vermesi geniş bir kesimin etrafında toplanmasına vesile oldu. Özellikle zühd, tecsim ve teşbihle ilgili görüşlerini Muhammed b. İsmail b. İshak'ın . rivayet ettiği söylenir (a.g.e., V. 42-43ı. gençlikyıllarını Sicistan valisinin dinde bid'atlar ortakoyd uğu gerekçesiyle Muhammed b. Kerram'ı öldürtmek istediği, fakat taraftarlarının fazla olması sebebiyle sürgün etmekle yetindiği belirtilmekte (Sübkl, Il, 306). ancak vali tarafından ona isnat edilen bid'atların neler olduğu bilinmemektedir. İbn Kerram, Sicistan'dan çıka­ rılmasının ardından fikirlerini GGr. Garcistan (Gazne) ve Horasan'ın kırsal kesimlerinde köylüler arasında yaymaya devam etti. Buralarda ayrıca ashabü'l-hadis ile Şia'nın düşüncelerine karşı mücadele verdi (Bağdadl, s. 215-216; Şehristanl.l. 45ı . Garcistan'da bulunduğu sırada abid görünümüyle pek çok kimseyi kendisine bağladı. Bazı taraftarlarıyla birlikte Nişa ­ bur'a geldiğinde özellikle cahil ve ezilmiş köylüler onun fikirlerini kolayca benimsedi (Bağdadl, s. 216; isferaylnl. s. 100; ya 255/869) Horasan ve Maven'iünnehir'de ortaya çıkan Kerramiyye fırkasının kurucusu. _j Büyük ihtimalle 190 (806) yılında SicisZerenc şehrinin bir köyünde doğ­ du. Arap asıllı olduğu belirtilen · babası Kerram (Keram. Kiram) Beni Nizar'a, bazı­ larına göre ise Beni Türab'a mensuptur (Sem'anl, V, 43-44; Zehebl, Mizanü'l-i'tidal, IV. 21-22ı İlkeğitimini köyünde alan Muhammed tahsil için Horasan'a gitti. Nişabur'da uzun süre yanında kaldığı Mürcie alimi ve zahid Ahmed b. Harb'den faydalandı, zühdle ilgili görüşlerinde onun tesirinde kaldı. Ayrıca diğer bazı hocaların derslerine devam etti. Ali b. İshak ei-Hanzali es-Semerkandi'den Muhammed b. Saib ei-Kelbi'nin Muhammed b. Mervan tarikiyle gelen tefsirini okudu. Daha sonra Belh'te Mürcil İbrahim b. Yusuf ei-Makiyani'den , Merv'de Ali b. Hacer' den, Herafta Mürcil Abdullah b. Malik b. Süleyman'dan öğrenim gördü. Mürcie adına hadis uyduran Ahmed b. Abdullah ei-Cüveybari ve Mürcil Muhammed b. Temim ei-Faryabi'den çok sayıda hadis rivayet etti (İbn Hibban , I, 142; ll, 306ı. tan'ın Kaynaklarda genellikle Mürcie'nin mensubu veya kollarından Kerramiyye'nin kurucusu diye gösterilen, bazı eserlerde ise Mürcie kelamcısı yahut Mürcil bir zahid olarak tanıtılan Muhammed b. Kerram (Zehebl, el-'İber, ı. 366; İbnü'I-İmad, ll, Bosworth,Lil11968].s . 6ı. Hayatının bu hareketli dönemlerinde Mekke'ye gidip beş yıl süreyle mücavir kaldıktan sonra Nişabur'a dönen Muhammed b. Kerram'ın Mekke'de kimlerle görüştüğü konusunda yeterli bilgi bulunmamaktadır. Ardından Sicistan'a döndü, zühd ve takva adına bütün mallarını satıp Niş abur ' a geçti. Burada dikişsiz deri elbise giydiği, başına beyaz külah koyduğu, sütçülükle uğraştığı. dükkanında insanlara vaaz ve nasihatte bulunduğu belirtilmektedir. Bu şekilde etrafında avamdan fakir bir kesimi toplamayı başaran İbn Kerram, kalbin bilmesi (marifet) olmasa bile sadece şehadet kelimesini söylemekle (ikrar) imanın geçerli olduğu fikrini ortaya attı. Ayrıca tecsim ifade eden bazı görüşler ileri sürmeye başladı; bu arada zühd ve ibadet konusunda azami hassasi- 549 MUHAMMED b. KERRAM yet gösterdi. Ancak fikirleri ve hayat tarzı halk arasında tartışılmaya başlandı . Bazıları onu alim ve dindar bir kimse olarak kabul ederken bazıları düşüncelerini eleş­ tirdi. özellikle imanın sadece ikrar dan ibaret olduğu şeklindeki görüşü Muhammed b. Eslem'den büyük tepki gördü. Abbas b. Hamza ve İbn Huzeyme ise İbn Kerram'a mensup kişilerin küfre girdiği, tövbe etmedikleri takdirde öldürülmelerinin gerektiği yönünde fetva verdiler (İbn Hacer, V, 356) . Öteyandan Buharl'ye gönderdiğ i bir mektupla imanın artıp eksilmeyeceğini belirten hadis konusunda fikrini sorması, Buharl'nin de bu hadisi rivayet edenlerin şiddetle dövülmesi ve uzun süre hapsedilmesi gerektiğini yazarak mektubunu iade etmesi (Zehebl, Mizanü 'l-i'tidal, ıv, 21) İbn Kerram'ın toplumdaki itibarının sarsılmasına yol açtı. Tahirller'in Horasan valisi Tahir b. Abdullah'ın huzurunda bir grup alim tarafından sorgulanan İbn Kerram, fikirlerinin ilahi ilham ürünü olduğunu iddia edince 243 (857) yılında vali tarafından Nlşabur'da hapsedildL Bir süre sonra serbest bıra­ kıldı ve Şam ordusunun sınırdaki karargahına gitti. oradan yine Nlşabur'a döndü. Bu defa Muhammed b. Tahir kendisini sekiz yıl hapse mahkum etti (Sübkl, rı. 304; İbn Hacer, V, 356) . Muhammed b. Kerram'ın hapsedilmesinde iman görüşünün, dolayısıyla Mürcie'ye yakınlığının büyük payı olduğu düşünülebilir. 251'de (865) serbest bırakıldığında Kudüs'e gidip vaaz vermeye başladı. İmanın ikrardan ibaret olduğu düşüncesinde ısrar etmesi üzerine kitapları yakıldı ; Kudüs valisi tarafından Remle'ye sürgün edildi ve burada vefat etti. Cesedinin Kudüs'e getirilerek Eriha'da Zekeriyya peygamberin yanına gömüldüğü rivayet edilmektedir. Allah'ın arş üzerinde bulunduğunu ve O'nun zat ve cevher itibariyle tek olduğunu, bir yerden başka bir yere intikal edebileceğini, ilah! kelamın lafız açısından da kadim olduğunu savunan Muhammed b. Kerram, Allah'ın zatıyla ilgili olarak ileri sürdüğü tecslm doktriniyle vahdet-i vücuda zemin hazır­ lamış. dolayısıyla İslam düşüncesinde antropomorfist tanrı anlayışının ilk temsilcilerinden kabul edilmiştir. Bunun yanında iman için dilin ikrarını kafi görmesinin yaşadığı bölgede pek çok kişinin müslüman olmasını kolaylaştırdığı söylenmiştir (bk. arşı doldurduğunu, KERRAMİYYE) . Eserleri. Muhammed b. Kerram'a yapı­ lan atıflardan günümüze ulaşmay;:ın eser- 550 leri hakkında kısmen fikir edinmek mümkündür. 1. Kitabü't-TevJ:ıid. Allah ' ın varlığı, sıfatları ve diğer temel akaid meselelerine dair olmalıdır. z. Kitabü 'Aıabi'l­ Jsabr. Allah'ın zatı ve sıfatları, iman, büyük günah gibi itikadl konularla ilgili olup sonraki müellifler tarafından bu kitaba atıflar yapılmıştır (Bağdadl , s. 161, 163, 164; isferay\'nl, s. 103-104; Nesefl, I, 112; Şehristanl, 1, 124; Sem'anl, V, 43). Eserin bölümlerinden biri hadisçilerin iman anlayışının reddi hakkındadır, müellif burada imanı ikrar ve am el olarak tanımlayan­ ları reddetmektedir. 3. Kitabü's-Sır. Şii İbn Dal er-Razl'nin yaptığı alıntılardan eserin İbn Kerram'ın kelaml ve fıkhl görü şlerini içerdiği anlaşılmaktadır. 4. Ma- Jsö.lat. Zühde ve zahmet içinde yaşamaya (tekaşşüf), ayrıca nefsani arzulardan kurtulma yollarına dair bazı hadisleri, görüş­ leri ve diğer ahiakl konuları içerdiği sanıl­ maktadır (Massignon, s. 263). Ömer es-Semerkandl'ye nisbet edilen Kitabü Revna]sı'l-JsulCıb adlı eser Muhammed b. Kerram'ın biyografisini de ihtiva etmektedir (Ess, Ungenützte Texte zur Kerramiya, s. 30-41) . BİBLİYOGRAFYA : Muhammed b. Hasan eş-Şeybanl. el-İktisab Mahmud ArnGs). Beyrut 1986, s. 21, 27; Eş'ari, Mal):alat[Ritter). s. 141, 1~3; Hakim esSemerkandl, es-Sevadü'l-a'zam, Istanbul 1887, s. 27; İbn Hibban. el-MecrCı/:ıfn, I, 142; ll, 306; Ebü'l-Hüseyin el-Malatl. et-Tenbfh ve'r-red, Mı­ sır 1991, s. 151; Hakim en-NisabGrl. Tarfb-i /'ffsabur[nşr. R. N. Frye). Mouton 1965, V, vr. 27'; Bağdadi, el-Far~): [Abdülhamid). s. 161, 163, 164, 215-216; İsferayinl. et-Tebşfr [HGt). s. ı 00, ı 03-1 04; Nesefi. Tebşıratü 'l-edille [Salame). I, 112; Şehristanl. el-Milel, Beyrut 1990, I, 45, 124; Sem'ani, el-Ensab [BarGdl). V, 42-44; İbn Asakir, Tarftıu Dımaşl):, XV, 877 -879; Zehebi, Mfzanü'l-i'tidal, ı, 106; IV, 21-22; a.mlf., el'İber, ı, 366; Safedi, el-Va{f, Dımaşk 1954, IV, 375-377; Sübki, Tabai):at, ll, 304-306; İbn Hacer. Lisanü '1-Mfzan, V, 353-354, 356; İbnü ' l­ İmad, Şe?erat, ll, 131; L. Massignon, Essai sur /es origines du lexique technique de la mystique musulmane, Paris 1954, s. 260, 263; Süheyr M. Muhtar. et-Tecsfm 'inde'l-müslimfn: Me?hebü'l-Kerramiyye, Kahire 1971, s. 48-54; J. van Ess. Ungenützte Texte zur Karramiya , Heidelberg 1980, s. 8-11, 30-41; a.mlf., Theologie und Gesellschaft im 2. und 3. Jahrhundert Hidschra, Berlin 1991; U. Rudolph. Al-Maturidi und die Sunnitische Theologie in Samarkand, Leiden 1996, s. 82-87; Sönmez Kutlu. Türkler'in İslamiaşma Sürecinde Mürele ve Tesirleri, Ankara 2000, tür.yer.; a.mlf., "Kerramiyye", DİA, XXV, 294-296; M . Şerefeddin [Yaltkaya]. "Kerramiler", DİFM, lll/ll ( 1929). s. 3; C. E. Bosworth, "The Rise of the Karamiyyah in Khurasan", MW, L/1 [1968). s. 5-14. [nşr. Iii SöNMEZ KUTLU MUHAMMED KÜRD ALİ (~~.f'~) Muhammed Ferid b. Abdirrezzlık b. Muhammed (1876-1953) Suriyeli edebiyat ve tarih alimi, gazeteci ve yazar. L _j Dımaşk'ta doğdu. Asıl adı Muhammed Süleymaniye şehrinden Dımaşk'a göç eden Kürt asıllı bir aileye mensuptur. İlkokuldan sonra askeri rüş­ diyeye kaydoldu; burada Türk dili ve edebiyatı okudu. Hıristiyan Azarlılar papaz okuluna iki yıl devam ederek Fransız dili ve edebiyatı dersleri aldı. Başta Tahir elCezairl olmak üzere Muhammed Mübarek el-Cezairl, Selim el-Buhar! gibi alimlerden Arap dili ve edebiyatı ile tarih vb. ilimleri tahsil etti. Ayrıca Voltaire, Rousseau, Montesquieu gibi yazarların eserlerini okuyar ak zengin birikime sahip oldu. Ferld'dir. Irak'ın On iki yaşında babasını kaybeden Muhammed Kürd Ali, Dlvanü'ş-şuuni'l-ecne­ biyye'de altı yıl süren memuriyet hayatın­ da Arapça'dan Fransızca'ya ve Fransız­ ca'dan Arapça'ya çeviriler yaptı. On altı yaşında gazeteciliğe başladı; Şam'ın ilk resmi haftalık gazetesi eş-Şam'a redaktör olarak girdi. Mısır'ın el-Mu]stetaf dergisinde yayımladığı ilmi makaleleriyle Arap dünyasında şöhrete kavuştu. 1901 'de Kahire'de er-Ra,id el-Mışri gazetesinde çalıştı. Aynı zamanda e?-~ahir, elMü,eyyed ve el-Müsamerat gazetelerinde yazı yazdığı gibi Muhammed Abduh ile tanışma fırsatı bularak onun Ezher Üniversitesi'nde verdiği derslere katıldı. Bu sırada Paris'te neşredilen Mecelletü'l- 'alemi'l-İsldmi dergisinde de makaleleri yayımlandı . 1906'da Mısır'da el-Mu]stebes dergisini çıkardı. 1908'de dergiyi Şam'a nakletti ve burada yayımı­ nı on yıl daha sürdürdü. Aynı adı taşıyan günlük siyasi bir gazete de neşrediyordu. 1909'da Fransa'ya gitti. Burada birkaç ay kalarak kütüphanelerdeki yazma eserleri inceledi ve Fransız filozofu Emile Boutreaux ile tanıştı. Ardından Şam'a döndü. 1913'te ikinci defa Avrupa seyahatine çıktı; Fransa, İtalya, Macaristan ve İs­ tanbul'u ziyaret etti. Bu seyahatten edindiği intibalarını Gara,ibü'l-Garb adlı kitabı ve el-Mu]stebes dergisinde yazdığı otuz üç makaleyle anlattı. Yolculuğu sıra­ sında İtalyan tarihçisi Leone Caetani ile tanıştı, onun kütüphanesinden yararlandı ve birçok eserinin malzemesini buradan aldı.