nezle,enfeksiyon hastalıkları,prolaktinoma

advertisement
V. ENSEFALİTLER
Ensefalit: Beyin parenkiminin tutan enfeksiyon ve inflamasyon
halidir. Klinikte ateş, başağrısı ve konfüzyonla
karakterizedir. Viral bakteriyel veya parazitik olabilirsede
akut ensefalitlerden genellikle viruslar sorumludur. Tablo
birkaç gün içinde yerleşir ve beyin parenkiminin
inflamasyonundan dolayı hızla konfüzyon, stupor ve koma
gelişir. Sinir sisteminin viral enfeksiyonları rölatif olarak
nadir görülür, diğer enfeksiyon ajanlarına göre selim
seyirlidir ve genellikle spontan iyileşirler. Mortaliteleri
düşük olsada ensefalitler yüksek morbiditeye sahiptirler.
Beyin dokusu metabolik hasarlara karşı hassastır, ensefalit
nedeniyle oluşan hasarlar genellikle yavaş ve iz bırakarak
iyileşir. Etken patojenin virulansı, nörotropizm’i, patojenin
miktarı, hastanın immün durumu, yaşı, çevrenin kültürel ve
coğrafi yapısı hastalığın şiddetini ve insidansın belirleyen
önemli etkenlerdir. Tümörler, otoimmün hastalıklar ve diğer
enfeksiyonlarda benzeri klinik görünümlere neden olabilirler.
Ensefalopatiler: metabolik veya toksik sebeplerle ortaya çıkan
SSS fonksiyon bozukluklarıdır, benzer klinik bulgulara sebep
olurlar, parenkimde inflamatuar hücrelerin bulunmayışıyla
ensefalitlerden ayrılırlar. Hernekadar anamnez ve fizik
muayene ensefalit tanısı koymada yeterli olsada etkeni tahmin
etmekte çok yardımcı olamaz. Akut ensefalitte klinik bulgular
genellikle saatler günler içinde ortaya çıkar, kronik
ensefalitte ise bulguların ortaya çıkışı haftalar, aylar
alabilir. Ensefalit etkenleri sinir sistemine genellikle
hematojen yolla girerler (kuduz virusu periferik sinirler
yoluyla, Naegleria amibik meningoensefaliti ise os
kribiformisden olfaktor sinir trasesini izleyerek geçer).
Birçok viral ve bakteriyel enfeksiyonda menenjit ve ensefalit
tablosu iç içedir (meningoensefalit), viral enfeksiyonlarda bu
durum daha belirgindir. Akut ensefalit tabloları hızlı bir
nöronal ve glial hücre hasarıyla ve yaygın beyin ödemiyle
seyreder.
Akut ensefalitlerde en sık görülen klinik bulgular:
Ateş,
Başağrısı,
Bulantı – Kusma,
Mental değişiklikler: konfüzyon, deliryum, letarji,
stupor, koma,
Epilepsiler: generalize veya fokal,
Hiperrefleksi, Babinski pozitifliği,
Nadiren : el ve yüzde tremorlar, dizartri, hemiparezi,
kranial sinir felçleri, afazi, ataksi, körlük görülür.
ENSEFALİTLER
V. A- AKUT VİRAL ENSEFALİTLER
V. B- YAVAŞ VİRÜS
İNCELENECEKTİR.
ENFEKSİYONLARI
BAŞLIĞI
ALTINDA
V. C – SİSTEMİK BAKTERİYEL ENFEKSİYONLARIN KOMPLİKASYONU
OLAN ENSEFALİTLER
V. D – SPİROKETAL ENSEFALİTLER
V. E – RİKETSİYAL ENSEFALİTLER
V. F – PARAZİTİK MENİNGOENSEFALİTLER
SOĞUK ALGINLIĞI – NEZLE
Soğuk algınlığı; Coryza; Nezle; Common Cold; Shore
Throat;
Soğuk algınlığı virüslerin neden olduğu, burun ve boğazda
sınırlı bir enfeksiyon hastalığıdır. Hastalık birçok virüse
bağlı olabilir, 200 den fazla virüsün soğuk algınlığına yol
açtığı tespit edilmiştir. Soğuk algınlığı son derece
bulaşıcıdır, hastalık havadan damlacıkla yada ellerin ağız,
burun ve göze dokunulması ile bulaşır.
Soğuk algınlığının etkeni nedir?
Soğuk algınlığına birçok virüs yol açabilir. Özellikle
Rinovirüsler en büyük gurubu oluştururlar. Soğuk algınlığı
ataklarının neredeyse %40 Rinovirüsler tarafından meydana
gelir. Ayrıca Adenovirüsler, Coronavirüsler, RSV ( Respiratory
Sinsisyal Virüs ) sık görülen soğuk algınlığı virüsleridir.
Soğuk algınlığı kimlerde görülür?
Soğuk algınlığı her yaşta görülebilir. 6 aya kadar olan
bebeklerde anneden gelen immün globülinler bebeği soğuk
algınlığı virüslerine karşı korur daha sonra annenin
antikorları düşünce çocuklar hasta olmaya başlarlar. Sür
çocukluğu döneminde ortalama olarak yılda 6-8 soğuk algınlığı
– nezle atağı geçirilmesi normaldir. Okula başladıktan sonra
bu sayı biraz daha artar yıla 8 – 10 atak geçirilir. Yaş
ilerledikçe nezle atakları azalır. Erişkinlerde yılda 2-4
nezle atağı normaldir.
Soğuk algınlığı geçiren kişilerle yakın temas,
Hijyen eğitiminin eksik olması,
El yıkama alışkanlığının yetersiz olması,
Sigara kullanımı yada sigara içilen ortamda bulunmak,
Kalitesiz ve / veya az uyku,
İmmün sistemi bozan ilaç kullanımı,
Kalabalık ve iyi havalanmayan ortamlarda bulunmak,
Çocukların yakın temasta olmaları ( kreş, yuva, ana
okulu, vb.) hastalığın kolay yayılmasını ve hasta olmayı
kolaylaştırır.
Soğuk algınlığı şikayetleri nelerdir?
Hastalık bir iki günlük bir kuluçka süresinin sonunda ortaya
çıkar, en sık görülen şikayetler:
Ateş ( her zaman çok yüksek ateş olmaz ) ,
Boğaz ağrısı, boğazda yanma, gıcıklanma, kaşınma hissi,
Burun akıntısı, burunda doluluk,
Koku ve tat duyusunun bozulması,
Hapşırık,
Kuru öksürük,
Kulaklarda doluluk ve kaşıntı, kulaklarda tıkanıklık
hissi,
Gözlerde kızarıklık sulanma ve yanma hissi,
Baş ağrısı,
Yorgunluk ve kırıklık hissi,
Soğuk algınlığı tanısı nasıl konur?
Soğuk algınlığı teşhisi hastanın şikayetleri ile konur.
Genellikle ileri laboratuvar testlerine gerek olmaz, ancak
gerilemeyen şikayetler yada komplikasyon düşünüldüğünde ileri
tetkik ve inceleme istenebilir.
Soğuk algınlığının hangi virüse bağlı olduğu genellikle test
edilmez, bu hem pahalı hem de gereksiz bir çaba olur.
Hastanın ateşinin tekrar yükselmesi, burun akıntısının
iltihabi renk ve koku alması, kulak ağrısının artması, kulak
ta iltihabi akıntı olması yada balgamlı öksürük başlaması
komplikasyon geliştiğinin habercisidir. Bu gibi durumlarda
tekrar doktora başvurulmalı ve komplikasyonların tanısı için
gerekli testler yapılmalıdır.
Soğuk algınlığı nasıl tedavi edilir?
Soğuk algınlığı şikayetleri genellikle 10 gün kadar sürer.
Bebeklerde, yaşlılarda ve altta kronik hastalığı olanlarda bu
süre uzayabilir. Soğuk algınlığı doktor ziyaretlerinin
neredeyse yarıdan fazlasının tek sebebi olsa da hastalığın
spesifik tedavisi yoktur. Tedavi şikayetlerin hafifletilmesine
yönelik olarak yapılır.
Bol sıvı alımı burun tıkanıklığını azaltır,
Odaya nemlendirici koymak öksürüğü azaltır, tıkanıklığı
azaltır ve nefes almayı kolaylaştırır,
Tulu suyla burun temizliği, burun tıkanıklığını, kulak
tıkanıklığını azaltır, burun akıntısını azaltır,
Tuzlu suyla gargara: boğaz ağrısını yumuşatır,
Basit analjezik ve ağrı kesiciler ( Aspirin –
parasetamol – ibuprofen gibi) kas eklem ağrılarını
azaltır, teşi düşürür,
Soğuk algınlığı ve nezle tedavisinde anti viral ilaçlar
kullanılmaz.
Eğer bu tedavi başarısız olursa şikayetlere yönelik ilaç
tedavisi başlanabilir:
Dekongestan ilaçlar,
Öksürük kesici ve ekspectoran ilaçlar,
Antihistaminikler,
Boğaz pastilleri,
Vapo – rub kullanılabilir.
Dikkat:
Çocuklarda viral enfeksiyonlar sırasında aspirin
kullanılmamalıdır.
Soğuk algınlığı ilaçları 2 yaş altı çocuklarda
kullanılmamalı, 4 yaş altı çocuklarda ise mecbur
olmadıkça kullanılmamalıdır.
Bu ilaçlar 4-11 yaş arası dikkatli kullanılmalıdır.
Boğaz spreyleri, şuruplar, burun spreyleri ve
dekongestan ilaçlar burun mukozasında tekrar şişmeye,
komplikasyon gelişmesine ve ilaç bağımlılığına yol
açarlar. İlacı bırakınca hastanın burnu tamamen tıkanır
bu nedenle bu ilaçlar 3 günden daha uzun süreli
kullanılmamalıdır.
Soğuk algınlığının alternatif tedavisi :
Soğuk algınlığının alternatif tedavisi çok uzun yıllardır ata
dedelerimizin tedavi reçetelerinde vardır.
Nane – limon kaynatmak ( hem boğaz ağrısını alır hem
burun tıkanıklığını açar),
Zencefilli bal ( öksürük kesici)
Tarçınlı ballı süt ( öksürük kesici)
Limonlu ıhlamur ( boğaz ağrısı ve öksürüğe karşı)
denenebilir.
Vitamin C takviyesi soğuk algınlığı şikayetlerinin
süresini kısaltmak için,
Çinko pastilleri: soğuk algınlığı şikayetlerini
yumuşatmak ve süresini kısaltmak için,
Ekinezya çayı: soğuk algınlığı şikayetlerini azaltmak ve
hafifletmek için denenebilecek tedavi alternatifleridir.
Not: Bazı doğal ilaçlar yan etkiye, alerjiye ve diğer
ilaçların etkilerinde değişime yol açabilir.
Soğuk algınlığından korunma:
Soğuk algınlığı 200 den fazla virüs ile meydana geldiğinden
aşı üretimi mümkün olmamıştır. Hastalıktan korunmanın en
önemli yolu hijyen kuralarına dikkat etmektir. Özellikle el
yıkama, bulunulan ortamın sık sık havalandırılması, kağıt
mendil kullanımı, ellerin ağız dudak, burun ve göze temas
ettirilmemesi hastalıktan korunmada önemlidir.
Soğuk algınlığı komplikasyona yol açar mı?
Hastalık genellikle 1 hafta 10 gün içinde iyileşir.
Dekonjestan ilaçlar, ateş düşürücü, ağrı kesici, öksürük
kesici
şikayetleri hafifletebilir. Hastalık genellikle
komplikasyon gelişmeden düzelir ancak nadiren komplikasyon
gelişir en sık görülen komplikasyonlar:
Sinüzit,
Orta kulak iltihabı,
Bronşit dir.
Ayrıca
Astım,
Kronik bronşit,
Amfizem gibi kronik hastalıkların da alevlenmesine
yol açar.
hastada geçmeyen baş ağrısı, iltihabi burun akıntısı yüksek
ateş varlığı sinüzit düşündür, kulak ağrısı kulak akıntısı ve
ateş orta kulak enfeksiyonunu düşündürmelidir. giderek artan
balgamlı öksürük ve ateş varlığında bronşit geliştiği aklımıza
gelmelidir.
soğuk algınlığının tedavisinde antibiyotiklerin kesinlikle
yari yoktur. antibiyotik kullanımı bu komplikasyonların
gelişimini engellemez.
Nadiren
soğuk
algınlığına
bağlı
kuru
öksürük
hastalık
geçmesine rağmen haftalarca devam eder ve astımı taklit eder
ve astım ilaçları ile düzelir, bu gibi ısrarlı kuru öksürükler
soğuk algınlığı komplikasyonu olarak nadiren görülebilir.
Soğuk algınlığından korunmak için:
Ellerinizi ağız, burun ve gözünüze sürmeyin,
Ellerinizi sıklıkla yıkayın,
Bulunduğunuz ortamı sıklıkla havalandırın,
Sigara içmeyin ve sigara içilen ortamda durmayın,
Hasta kişiler ile temas etmeyin,
Hasta iseniz işe gitmeyin, doktora gidin ve rapor alın,
Hasta çocuğunuzu okula göndermeyin.
Çocukların
ağızlarına
götürdükleri
oyuncakları
paylaşmayın ve sık sık temizleyin.
Referanslar:
1.
http://www.cdc.gov/features/pediatriccoldmeds.
September 11, 2009. Accessed September 15, 2014.
Updated
2.
http://www.ebscohost.com/academic/natural-alternative-treatmen
ts. Updated August 2013. Accessed September 15, 2014.
3.
http://www.niaid.nih.gov/topics/commoncold/pages/default.aspx
. Accessed September 15, 2014.
4. http://www.ebscohost.com/dynamed. Updated July 1, 2014.
Accessed September 15, 2014.
5. http://www.ebscohost.com/dynamed: Lizogub VG, Riley DS,
Heger M. Efficacy of a pelargonium sidoides preparation in
patients with the common cold: a randomized, double blind,
placebo-controlled
clinical
trial.
Explore
(NY).
2007;3:573-584.
8.
http://www.ebscohost.com/dynamed: Slapak I, Skoupá J,
Strnad P, Horník P. Efficacy of isotonic nasal wash (seawater)
in the treatment and prevention of rhinitis in children. Arch
Otolaryngol Head Neck Surg. 2008;134:67-74.
9.
http://www.ebscohost.com/dynamed: Arruda E, Pitkäranta A,
Witek TJ Jr, Doyle CA, Hayden FG. Frequency and natural
history of rhinovirus infections in adults during autumn. J
Clin Microbiol. 1997;35:2864-2868.
10. Pappas DE, Hendley JO, Hayden FG, Winther B. Symptom
profile of common colds in school-aged children. Pediatr
Infect Dis J. 2008;27:8-11.
11.
http://www.ebscohost.com/dynamed: Hemila H, Chalker E,
Douglas B. Vitamin C for preventing and treating the common
cold. Cochrane Database Syst Rev. 2010 Mar 17;(3):CD000980.
12. e http://www.ebscohost.com/dynamed: Sing M, Das R. Zinc
for the common cold. Cochrane Database Syst Rev.
2011;(2):CD001364.
13.
http://www.ebscohost.com/dynamed: Paul IM, Beiler JS,
King TS, Clapp ER, Vallati J, Berlin CM. Vapor rub,
petrolatum, and no treatment for children with nocturnal cough
and cold symptoms. Pediatrics. 2010;126(6):1092-1099.
14. http://www.ebscohost.com/dynamed: Singh M, Das RR. Zinc
for the common cold. Cochrane Database Syst Rev. 2013 Jun
18;6.
ENFEKSİYON HASTALIKLARI
dr aydoğan lermi, Enfeksiyon, enfeksiyon
hastalıkları, enfeksiyon uzmanı
Enfeksiyon, infectious, enfeksiyon hastalıkları, enfeksiyon
uzmanı, Enfeksiyonlu Yara, Nörolojik Hastalıklar, Kemik
İltihabı, Kronik Otit, Akciğer Hastalıkları, Orta kulak
İltihabı, Hepatit B, Hepatit C, KOAH – Kronik Obstrüktif
Akciğer Hastalığı, İdrar Yolu enfeksiyonu, Grip, Bruselloz,
Febril Nötropeni, Enfeksiyon Hastalıkları, Bulaşıcı
Hastalıklar, Anaerob Enfeksiyonlar, Aort Kapağı Hastalıkları,
Saman Nezlesi (Alerjik Rinit), Mide-Bağırsak enfeksiyonları,
HIV, AIDS, Viral Enfeksiyon, Üriner Enfeksiyon, Hepatit A,
Boğaz İltihabı, Grip, Halsizlik, İshal, Kalp Ağrısı, Göz
Ağrısı, Enterit, Bronşit, Ateş, Bakteriüri, Cilt Hastalıkları,
Karın Ağrısı, Kızamık, Tifo, Pnömoni, solunum yolu
enfeksiyonları, Beyin enfarktüsü, Sarılık, Menenjit, Kuduz
(hidrofobi), Kuduz, Lenfanjit, lenfadenit, sinüzit, Böbrek
İltihabı, nefrit, rinit, anjin, akıntı, döküntü, kaşıntı,
bulantı, kusma, ishal, kanlı ishal, kist, karaciğerde kist,
köpek kisti, kediden bulaşan, köpekten bulaşan, evcil
hayvanlardan bulaşan, yemekten bulaşan, sulardan bulaşan,
havuzdan bulaşan, cinsel yolla bulaşan, temasla bulaşan,
terlikten bulaşan, keneyle bulaşan, kene ile bulaşan, fareyle
bulaşan, kanalizasyon, fosseptik, havludan bulaşan, tuvaletten
bulaşan, kirli su, kirli sularla bulaşan, baş ağrısı, burun
akıntısı, nezle, mayasıl, hemoroit, sifiliz, bel soğukluğu,
şankr, şankroid, frengi, konjonktivit, sivilce, apse, kabuk,
içi cerahatli, irin, irinli, apse boşaltma, düşük, doğumsal,
genetik, idrarda yanma, kokulu akıntı, koyu akıntı, beyaz
akıntı, akıntı ve kaşıntı, akıntı ve yanma, akıntı ve kanama,
akıntı ve ateş, peniste akıntı, penis ucunda kaşıntı, peniste
yanma, peniste yara, vajinada yara, kanlı idrar, kanlı akıntı,
cerahatli akıntı, kanlı dışkılama, yeşil dışkılama, sulu
dışkılama, makatta yara, anüste akıntı, makatta kanama, tırnak
kırılması, tırnaklarda bozulma, mantar, mantar enfeksiyonu,
tırnak mantarı, cilt mantarı, mantar tedavisi, akıntı
tedavisi, tırnak tedavisi, adet kesilmesi, gebelik
enfeksiyonu, bebek enfeksiyonu, çocuk enfeksiyonu, cilt
enfeksiyonu, tırnak enfeksiyonu, karaciğer hastalıkları,
karaciğer enfeksiyonu, safra kesesi enfeksiyonu, kemik
enfeksiyonu, dalak enfeksiyonu, göz enfeksiyonları, göz kapağı
enfeksiyonu, cilt enfeksiyonları, döküntülü enfeksiyonlar,
tırnak enfeksiyonları, sinüzit, sinüs, göz, konjonktivit,
otit, kulak zarı, zatürre, zatürre, pnömoni, pnömoni, akciğer
enfeksiyonu, ince hastalık, tüberküloz, toplumdan bulaşan,
havadan bulaşan, öksürükle bulaşan, nefesle bulaşan, okuldan
bulaşan, parazit, bağırsak paraziti, solucan, solucan
tedavisi, parazit tedavisi, kurt tedavisi, dışkıda solucan,
dışkıda kurt, dışkıda parazit, kilo kaybı, kilo alamama,
Nörit, Nöritis, Nevrit, Nevritis, Nevralji, meningoensefalit,
ensefalo myelitler, düşük araştırması, torch, toksoplazma,
rubella, rubeola, 5. Hastalık, 6. Hastalık, kızamıkçık,
antibiyotikler, anti viraller, virüs, virus, barsak
enfeksiyonu, ishal, dizanteri, kolera, amipli dizanteri,
basili dizanteri, rota, adeno, rota virüs, adeno virüs, viral
enfeksiyonlar, mantar enfeksiyonları, memede apse, vajinada
kaşıntı akıntı, vajinada kanlı akıntı, hpv, aids nedir,
hepatit nedir, zatüre nedir, menenjit nedir, enfeksiyon nedir,
enfeksiyonu ne demek, osteomyelit, osteokondrit, zona, hsv,
zona zoster, abdomen, periton, peritonit, apandisit, nefrit,
piyelonefrit, sistit, üretrit, üretero vesikal reflu, hepato
renal sendrom, salpenjit, salpingo ooforit, pid, pelvik
inflamatuar hastalık, pelvis enfeksiyonları, jinjivit, diş
apsesi, diş enfeksiyonları, parotit, kaba kulak, rinit, rektal
apse, peri anal enfeksiyon, kemik eklem enfeksiyonları,
artrit, kemik enfeksiyonu, eklem enfeksiyonu, kronik
osteomyelit, perianal apse, ülseratif kolit, crohn, kron,
çölyak, divertikül, divertikülit, balık zehirlenmesi, gıda
intoks, gıda zehirlenmesi, gıdalar ile bulaşan enfeksiyonlar,
sulardan bulaşan enfeksiyonlar, epiglottit, özefajit, gastrit,
helikobakter pilori ,hpv aşısı, aşılar, zatüre aşısı, grip
aşısı, influenza aşısı, menenjit aşısı, çocukluk aşıları,
evlilik testleri, çocukluk çağı hastalıkları, döküntülü
enfeksiyonlar, bulaşıcı enfeksiyonlar, tatilde oluşacak
enfeksiyonlar, seyahat hastalıkları, sıtma, sivrisinekler ile
bulaşan enfeksiyonlar, kenelerden bulaşan enfeksiyonlar, kene,
sivrisinek, farelerden bulaşan enfeksiyonlar, kırım Kongo
kanamalı ateşi, ebola, ebola enfeksiyonu, ebola nedir, ebola
tedavisi, kkka, döküntü, kaşıntı, koma, yoğun bakım, yoğun
bakım enfeksiyonları, ventilatör ilişkili pnemoni, hastane
enfeksiyonları, vektör, trikomonas vajinalis, gardnerella
vajinalis, giyardiya, trişinella, e. Coli, pseudomonas, beta,
beta enfeksiyonu, boğaz enfeksiyonu, yüksek ateş boğaz ağrısı,
üşüme titreme, titreme terleme, döküntü kaşıntı, idrarda
yanma, idrar yolu enfeksiyonu, peniste yanma, idrar yaparken
yanma sızlama, idrarda koyulaşma, idrarda koku, dışkıda kötü
koku, kötü kokulu akıntı, cerahatli akıntı, şant, şant
enfeksiyonu, anal yolla bulaşan, oral yolla bulaşan, sex ile
bulaşan, sex, anal sex ile bulaşan, seks, seks ile bulaşan,
anal seks ile bulaşan, anal seks, oral seks ile bulaşan
enfeksiyon, meni ile bulaşan, vajinal salgılar ile bulaşan,
tükürükten bulaşan, kondom, kondom kullanımı, dildo ile
bulaşan enfeksiyon, dövme ile bulaşan enfeksiyonlar, vücut
deldirme, piercing, steril, steril olmayan, dezenfeksiyon,
pansuman,
PROLAKTİNOMA
Hipofiz adenomu; Prolaktin salgılayan hipofiz
adenomu;
Prolaktinoma beyinde yer alan hipofiz bezinin prolaktin
salgılayan tümörüdür. Kanserleşmez ancak hormonal dengeyi
bozar. Prolaktin hormonu çok artar, birçok organın fonksiyonu
bozulur. Prolaktinoma hipofiz bezi tümörlerinin en sık
görülenidir. Hipofiz adenomlarının çoğu iyi huyludur ve
kanserleşmez.
Prolaktinoma 40 yaş altı kadınlarda sık görülür. Genellikle
tümörün büyüklüğü 1 cm altındadır ve büyümez. Erkeklerde çok
nadirdir. Erkeklerde görülen prolaktinoma lar daha ileri
yaşlarda ortaya çıkar, büyük olur ve şikayete sebep olmadan
büyümeye devam ederler.
Prolaktinoma belirtileri nelerdir?
Kadınlarda görülen şikayetler:
Normal dışı zamanda göğüsten süt gelmesi (Galaktore),
Göğüslerde hassasiyet,
Cinsel isteksizlik,
Baş ağrısı,
Kısırlık,
Adet kesilmesi ve düzensizliği,
Görme bozuklukları.
Erkeklerde görülen şikayetler:
Cinsel isteksizlik,
Göğüslerde büyüme ( jinekomasti ),
Baş ağrısı,
Sertleşme zorluğu,
Kısırlık,
Görme bozuklukları.
Hipofiz bezi beynin ortasında yer alan ve 1 cm çapında olan
bir hormon bezidir. Beyinden aldığı görevler ile hormon
salgılayarak bütün vücuttaki hormon bezlerini kontrol eder.
Bir orkestra şefi gibi çalışan hipofiz bezi küçük olmasına
rağmen birçok hormon salgılar. Prolaktin hipofiz bezinin
salgıladığı hormonlardan sadece bir tanesidir ve gebelikten
sonra meme dokusunun gelişmesini ve süt üretimini sağlar.
beyin içinde yer alan hipofiz bezi göz sinirlerinin hemen
altında bulunur. Büyümüş bir hipofiz tümörü beyin dokusuna
baskı yapar ve şu şikayetlere neden olur:
Baş ağrısı,
Uykuya meyil,
Burun akıntısı,
Bulantı, kusma,
Koku alma zorluğu,
Görme bozuklukları,
Çift görme,
Göz kapaklarında düşme,
Görmede kısmi kör bölümler,
Özellikle erkeklerde ortaya çıkan prolaktinomalarda çok az
şikayet olur.
Prolaktinoma Teşhisi:
Hastanın şikayetleri ve klinik muayene teşhise yardımcıdır.
Kesin teşhis laboratuar testleri ile konur. Prolaktinoma
düşünülen hastadan aşağıdaki testler istenir:
PROLAKTİN,
TESTOSTERON,
DHEA- S,
FSH,
LH,
ESTROJEN,
PROGESTERON
Prolaktin hamilelikte ve doğum sonrasında yükselir. Normalde
kadın ve erkeklerde kanda çok az miktarda bulunur. Gün içinde
artıp azalır en yüksek olduğu saat sabah saatleridir. En
uygunu sabah uyandıktan kısa süre sonra almaktır. Yüksek
prolaktin seviyesi prolaktinoma varlığını düşündürür.
Erkeklerde Prolaktin artışı ile birlikte Testosteron
miktarının da düştüğü görülür. MR ve Tomografi ile tümörün
gösterilmesi teşhis koydurur. Prolaktinoma dışında aşağıdaki
hastalıklar ve ilaçlar da prolaktin seviyesini arttırır:
Anoreksiya nervosa,
Polikistik over sendromu,
Hipotalamus hastalıkları,
Tiroid hastalıkları ( hipotiroidi),
Böbrek hastalıkları,
Diğer hipofiz tümörleri,
İlaçlar;
Estrojen,
Antidepresan ilaçlar,
Opiat, amfetamin,
Hipertansiyon ilaçları,
Mide ilaçları prokaltin seviyesini arttırır.
Prolaktinoma tedavisi:
Tüm prolaktinoma vakaları tedavi edilmez. Bazı vakaların
tedaviye ihtiyacı olmaz. İlaç ile prolaktinoma adenomları
başarılı şekilde tedavi edilebilmektedir. Tümörün görmeyi
bozduğu durumlarda ve etrafa bastırarak şikayetlere neden
olması durumunda cerrahi olarak çıkarılması önerilir.
Kadınlarda tedavi ile prolaktinomanın neden olduğu:
Kısırlık
Adet kesilmesi ve düzensiz adet görme,
Cinsel isteksizlik,
Normal dışı süt salgısı ve
Baskı nedeniyle ortaya çıka baş ağrısı şikayetleri
başarılı bir şekilde tedavi edilir.
Erkeklerde tedavi ile prolaktinomanın neden olduğu :
Cinsel isteksizlik,
Sertleşme güçlüğü,
Kısırlık ve
Baskı nedeniyle ortaya çıkan baş ağrısı şikayetleri
başarılı bir şekilde tedavi edilir.
Büyük prolaktinomalar görme problemine yol açabilirler bu
nedenle cerrahi olarak alınmaları önerilir.
Prolaktinoma tedavisinde Bromokriptin ve Cabergolin
kullanılmaktadır. Bu ilaçların hayat boyu alınması gerekir.
İlaçların kesilmesi adenomun tekrar büyümesine ve hormon
salgılamasına yol açar. Prolaktinoma büyüdükçe ilaçla tedavisi
zorlaşır. İlaçların her ikisi de baş dönmesi ve bulantı yapar.
bromokriptin tedavisi cerrahi olarak alınan adenomun
tekrarlamasını önler. Eğer cerrahi olarak adenomun alınması
gerekirse bu işlemin bromokriptin tedavisinin ilk 6 ayı içinde
yapılması önerilir. Tedaviye cevap kan prolaktin seviyesi ile
yakından izlenmelidir.
İlaç ve cerrahi sonrası tekrarlayan vakalarda ise ışın
tedavisi veya gamma knife ile tedavi önerilir.
Prolaktinoma tehlikeli bir hastalık mıdır?
Prolaktinoma tedaviye rağmen büyüyebilir yada cerrahiden sonra
yeniden ortaya çıkabilir. Tekrar ortaya çıka adenom hızla
büyür ise aynı şikayetlere neden olur. Tümör içine kanama ani
ortaya çıkan baskı şikayetlerine neden olur. Körlük, çift
görme, şiddetli baş ağrısı ortaya çıkar
Referanslar:
1. Melmed S, Kleinberg D. Anterior pituitary. In: Kronenberg
HM, Melmed S, Polonsky KS, Larsen PR, eds. Williams Textbook
of Endocrinology. Philadelphia, PA: Saunders Elsevier;
2008:chap 8.
2. Prolactinoma. National Institute of Diabetes and Digestive
and
Kidney
Diseases.
http://endocrine.niddk.nih.gov/pubs/prolact/prolact.htm
Accessed Jan. 7, 2010.
3. Schelchte JA. Prolactinoma. New England Journal of
Medicine. 200;349:2035.
4. Mancini T, et al. Hyperprolactemia and prolactinomas.
Endocrinology Metabolism Clinics of North America. 2008;37:67.
5. Melmed S, et al. Disorders of the anterior pituitary and
hypothalamus. In: Fauci AS, et al. Harrisons Principles of
Internal Medicine. 17th ed. New York, N.Y.: McGraw-Hill
Medical;
2008.
http://www.accessmedicine.com/content.aspx?aID=2876725
Accessed Jan. 7, 2010. 6. Nippoldt TB (expert opinion). Mayo
Clinic, Rochester, Minn. Jan. 20, 2010
Download