iBNÜ'I-UHUWE olmaktadır. Zaman zaman Şafii mezhebi de işa­ dışındaki imamların görüşlerine ret etmesi ibnü'l-Uhuwe'nin mutaassıp bir alim olmadığını göstermektedir. Yer yer lrak'a ve Iraklı ulemaya atıflarda bulunması ise bu bölgede bir müddet kaldı­ ğını düşündürmektedir. BİBLİYOGRAFYA : İbnü'I - Uhuwe. Me'a limü 'l- ~urbef1 al)kami'l(nş [ Muhammed Mahmüd Şa'ban - Sıd­ dlk Ahmed isa ei-Mutll), Bağdad 1976; İbn Hallikan, Ve{eyat, lll, 394, 402; İbn Hacer. ed-Dürerü '1-kamin e, V, 431; Keşfü'?-?Unün, I, 833-834; Brockelmann, GAL Suppl., ll, 101; Sarton, lntroduc tion, 111/1 , s. 998-999; A. Shiloah, Th e Theory of Music in Arabic Writings, München 1979, s. 224-225; Abdülvehhab İbrahim Ebü Süleyman, Kitabetü 'l-bahşi 'l-'ilm1, Cidde 1403/ 1983, s. 420-421; Gaudefroy- Demombynes, "Sur quelques ouvrages de hisba", JA, CCXXX (ı 938), s. 454-455; Max Meyerhof, "La surveillance des professions medicales et para -medicales ches !es arabes", B/E, XXVI ( ı 944). s. 120121, 129 ; Abdülhamld ei-Abbadl, "Kütübü'lI:ı.isbe ve fii'idetüha fı vaçl'i'l-Mu'cemeyn el-Vaşlç ve'l-Keblr", MMLA , VIII ( ı 955), s. 425; Pedro Chalmeta. "La hisba en Ifrlqiya et al-Andalus: Etude comparative", Les cahiers de Tunusie, XVIII/69-70, Tunus 1970, s.101-102; Muhyl Hilal es-Serhan, "Selaşe ma!)çüçat fi'l-J:ıisbe", elMeurid, 1/3- 4, Bağdad 1972, s. 299-304; Cl. Cahen , "Ibn al-Ukhuwwa", EF(i ng.). lll, 960; Ahmed Paketçl, "İbn i!)ve", DMBİ, ll, 715-716. hisbe ibnü'I-Uhuvve'nin Kitiibü'r-Rütbe {i talebi 'I-J:ıisbe ad lı eserinin ilk iki sayfası (Süleymaniye Ktp., Fatih, nr. lifin günümüze ulaşan tek kitabıdır. 742 (1341) yılında Dımaşk'ta ( el-Methafü' 1Arabl, nr. 327 ı) ve 771 'de (1369-70) Ayın­ tab'da (Briti sh Museum, Or., nr. 6976) istinsah edilmiş olması şöhretinin kısa zamanda yayıldığını göstermektedir. Eserin ilk neşri, Reuben Levy tarafından dört nüshaya dayanılarak ve kısmi İngilizce tercümesiyle birlikte Me'ô.limü'l-Jwrbe fi al).kô.mi'J-J:ıisbe adıyla gerçekleştirilmiş (Cambridge I 938). kitap daha sonra Muhammed Mahmud Şa'ban ve Sıddik Ahmed lsa el-MutTI'nin tahkikiyle yeniden yayımlanm ı ş(Bağdad ı 976) ve Ca'fer Şiar tarafından Ayfn-i Şehrdô.rf adıyla Farsça'ya çevrilmiştir (Tahran 1347) . Süleymaniye Kütüphanesi'nde (Fatih, nr. 3495 ) Kitô.bü'r-Rütbe fi talebi'l-l).isbe ve Kudüs'teki el-Mektebetü'l-Halidiyye'de (nr 49) Kitô.bü'l-AJ:ıkô.m fi'l-l).isbeti 'ş -şerffe adlarıyla Maverdi'ye, yine Süleymaniye Kütüphanesi'nde(Lal eli, nr. I 607) er-Rütbe fi'l-l).isbe adıyla İbnü'r­ Rif'a'ya nisbet edilen birer eser mevcuttur. Bu üç nüsha ile Me'ô.limü'l-lwrb e'yi karşılaştıran Muhyi Hilal es-Serhan'ın, el-Mektebetü'l-Halidiyye'deki yazmanın ilk sayfası ile son iki sayfası hariç bunların hepsinin aynı eser olduğunu, ayrıca Milverdi'ye nisbet edilen nüshalarda ondan iki asır sonra yaşamış şahsiyetlere atıflar­ da bulunulduğunu tesbit etmesi söz ko- 236 3495) nusu kitabın İbnü'l-Uhuwe'ye ait olduğunu göstermektedir (geniş bilgi için bk. İBNÜ'r-RİF'A). Me'ô.limü'l-~urb e ile Celaleddin eş-Şeyzeri'nin Nihô.yetü'r-rütbe fi talebi'l-l).isbe'si ve Muhammed b. Ahmed b. Bessam'ın aynı adı taşıyan eseri arasındaki benzerlikler ise kaynakları­ nın ortak oluşuyla açıklanabilir. İbnü'l-Uhuwe, eserinin mukaddimesinde şeriata uygun olarak hisbe faaliyetlerinde bulunmak, kamu güvenliğini temin etmek, pazarları denetiemek ve tüketiciyi korumakla mükellef olanların faydalanmaları için ulemanın hadisiere dayalı görüşlerini derlediği ni belirtmektedir. An cak hadis eğitimi almış olmasına rağmen eserindeki nakillerde bu ilmin usulüne uymakta gerekli titizliği göstermediği anlaşılmaktadır. Mesela Buhari ve Müslim'den yaptığı iki nakli, bu alimierin el-Cô.mi'u'ş-şal).fl).'lerindeki orijinalleriyle karşılaştıran Ahmed Paketçi senedierin asıl­ Iarına tam uymadığını tesbit etmiştir (DMBİ, Il , 715). Yetmiş bölümden oluşan eserin ilk bölümlerinde hisbeye dair genel bilgiler verildikten sonra altmış bölümde çeşitli ticaret ve zenaat dallarında rastlanabilecek hilelerle bunları önlemek için alınabilecek tedbirlere temas edilmektedir. Bu bilgilerden devrin sosyal, kültürel ve ekonomik yapısı hakkında oldukça ilginç ipuçları elde etmek mümkün ~ CENGiZ KALLEK İBNÜ'l-VECiH (~~f..:Y.f) Ebu Muhammed Necmüddin (Tacüddin) Abdullah b. Abdilmü'min b. el-Vecih el-Vasıtı (ö. 740/ 1340) L Kıraat alimi. _j 671 ( 1272) yılı başlarında Vasıt'ta doğ­ du. Burada Ebü'l-Abbas Ahmed b. Gazaı . Ebu Abdullah Muhammed b. Gazal ve Ali b . Abdülkerim Hureym'den kıraat dersleri aldı. Basra'da ibnü'l-Muallim İsmail b. Osman'dan nahiv okudu. Birbirlerinden faydalandıkları Zehebi'nin teşvikiyle Kahire 'ye gitti; orada Takıyyüddin Muhammed b. Ahmed es-Saiğ'den çeşitli kı­ raat kitaplarının muhtevaları çerçevesin de on yedi günde bir hatim indirdi. Kahi re'de ayrıca Ebü'l-Hasan Ali b. Ömer elVani ve Ebü'n-Num Yunus b. İbrahim elKinani'den hadis aldı. Beledülhalil'de (Filistin) Ca'beri'nin derslerine devam etti; Irak bölgesinin kıraat alanında otoritesi konumuna u l aştı. Ticaretle de meşgul olduğu için Basra. Bahreyn, Hürmüz. Ceziretülkays gibi birçok merkeze seyahat imkanı bulan İbnü'l-Vecih uğradığı yerler- İBNÜ'I-VEKlL de kıraat dersleri verdi. Ebü'I-Hasan Ali b. Ahmed ed-Durl. Ebü'I-Abbas Ahmed b. Receb ei-Bağdadl, Ebü'I-Abbas Ahmed b. Muhammed (Sıbtü's-Sei'Os). Ebü'I-Abbas Ahmed b. Muhammed es-Sebtl. Ebu Muhammed Hasan b. Muhammed en-Nablusl, İbnü'I-Cündl onun talebelerind en bazılarıdır. İbn Rafi'. eserlerini rivayet konusunda İbnü'I-Veclh'in kendisine icazet verdiğini belirtir (Takıyyüddin el-Fas!. s. 70) Güzel ahlaki, dindar kişiliğiyle tanınan İbnü'l-Veclh, Şewal veya Zilkade 740'ta (Nisan veya Mayıs 1340) Bağdat'ta vefat etti ve Şunlziyye Kabristanı'na defnedildi. Eserleri . 1. el-Kenz fi'l-]sırô.'ati'l- 'aşr. Hena ei-Hımsl , Darü'l-kütübi'z-Zahiriyye (nr. 3 16, vr. 91-270) esas alarak kitabı yayımiarnıştır ( Beyrut 1419/ 1998 ; diğer nüshaları için bk. Süleymaniye Ktp. Hacı Mahmud Efendi, nr. 412; Konya YOsuf Ağa Ktp., nr. 6952; el-Fihrisü'ş-şamil, ı . 276-277) z. el-Kifaye. Bir önceki eserin eş - Şatıbiyye* tarzında manzum hale getirilmiş şekli olup 1273 beyitten oluşmak­ tadır. 3 . Ravzatü'l-e;ç;har ii Jsıra'ati'l­ 'aşere e'immeti'l-emşô.r. Ebu Amr edDanl'nin el-İdgamü'l-kebir'i ile Muhammed b. Hüseyin ei-Kalanisl'nin el-İrşdd'ı esas alınarakyazılan on kıraate dair 1153 beyitlik bir eserdir. 4. Tu]Jfetü '1-il].van ii rivô.yeti Ijafş b. Süleyman (a.g.e., 1. 276). 5. el-Lüm'atü'l-celiyye. Nahiv ilmine giriş niteliğindedir. nüshasını BİBLİYOGRAFYA : Zehebi, Ma'ri{etü 'l-kurra' (Altı kulaç). lll, 1494· 1495; a.mlf.. Mu'cemü'ş·şüyül]: el-Mu'cemü'l· kebir(nşr. Mu hammed Habib el-Hile). Taif 1410/ 1990, 1, 326; Takıyyüddin ei-Fasi. Taril]u 'ulema'i Bagdad: el-Müntel]abü 'l-mul]tar(nşr. Abbas el-Azzav1). Bağdad 1357/1938, s. 69· 70; ibnü'I-Cezeri, Gayetü'n·l'lihaye, 1, 429; ibn Hacer, ed·Dürerü 'l-kamine, Kahire 1966, ll, 270-272; Keş{ü 'z-?unün, ll, 1499, 151 9, 1623; Brockelman n. GAL Suppl. , ll, 211; Kehhale, Mu'cemü'l·mü'elli{in , VI, 79; el·Fihrisü'ş-şamil: 'UlUmü '1-~ur'an, mal] tü ta tü 'l ·kı ra'at(nşr ei-Mecmau'l-meleki). Arnman 1987 , 1, 276-277 . lt.l M. ZEKi DUMAN İBNÜ'l-VEKIL (J,l~1.,:r.1) Ebu Abdiilah Sadrüdd!n Muhammed b. Ömer b. Mekk! ei-Makdis! el-Osman! (ö. 716/131 7) Şafii L fakihi ve edip. _j 19 Şewal665 (13 Temmuz 1267) tarihinde Dimyat'ta dünyaya geldi. Bazı kaynaklar Dımaşk'ta doğduğunu kaydederse de (Sübkl, IX. 253) bu kanaat muhtemelen. ailesinin onun doğumundan hemen sonra Dımaşk'a göç etmiş olmasından kaynaklanmıştır. İbn Fazlullah ei-Ömerl'nin kaydettiğine göre soyu Kureyş'in Beni Üm eyye koluna ulaşmakta, Osman! nisbesi de Hz. Osman 'la bir nesep ilişkisinin varlığına işaret etmektedir. Babası Dımaşk'ta hatiplik ve beytülmal vekaleti görevinde bulunduğu için İbnü'I-Vekil ve İbnü'l-Hatlb olarak, ayrıca babası gibi İbnü'l-Murah­ hil lakabıyla anılmıştır. b. Mühenna ve Alaeddin Tanboğa ile birlikte Mühenna b . lsa'ya elçi olarak gönderdi. Heyet Tedmür'de onunla buluştuk­ tan sonra İbnü'l-Vekil, Tanboğa ile birlikte Kahire'ye geri döndü ve orayayerleşti. Şa­ mZaviyesi (Haşşabiyye Medresesi) , el-Meş­ hedü'I-Hüseynl ve Nasıriyye Medresesi'nde fıkıh dersleri verdi. 24 Zilhicce 716 (9 Mart 1317) tarihinde Kahire'de vefat etti ve Karare'deki Kazasker Kabristanı'na defnedildi. İbnü'I-Vekil Dımaşk'ta yetişti; araların­ İbnü'l-Vekil, devrinde Şafii mezhebinin önde gelen alimlerindendi. Hadisler üzerinde yaptığı felsefi ve kelaml yorumlar bu alanda iyi bir birikime sahip olduğunu göstermekle birlikte fıkıh ve usulü en fazla temayüz ettiği sahalardı. Bu husustaki kabiliyeti sayesinde yirmi yaşlarında fetva verebilecek duruma gelmiş. fikri ve ilmltartışmalara katılmış. şiir ve münazaraya yatkınlığı onu bu konularda da şöh­ ret sahibi yapmıştır. Şafii uleması arasın­ da ondan başka hiç kimsenin İbn Teymiyye ile münazaraya cesaret edemediği söylenir. İbn Teymiyye ile birçok defa tartışma­ ya giren İbnü 'I-Vekil, ilm'i vukufunu itiraf etmekle birlikte ona lz?.rşı oldukça hırçın bir tavır sergileyerek zaman zaman hakarete varacak derecede ağır sözler sarfetmiş, buna rağmen İbn Teymiyye kendisini övmekten ve hakkında iyi şeyler söylemekten geri durmamıştır. İki alim arası bu mücadele bazı kimselerin İb­ nü'l-Vekll hakkında müsbet bazılarının da menfi değerlendirme yapmasına yol açmıştır. Nitekim Taceddin İbnü's-Sübki, babası Takıyyüddin es-Sübki'nin onu sevip saydığını ve Eş'arl kelamı konusundaki bilgisini takdir ettiğini nakleder. Bu teveccühün sebebi, Selefi akide anlayışı­ nı savunan İbn Teymiyye karşısında Eş' ari anlayışını müdafaadaki başarısı olma- da Muhyiddin İbn Allan ve Ebü'I-Haccac Yusuf b. Abdurrahman ei-Mizzl'nin de yer aldığı birçok hocadan hadis öğrenimi gördü. İzzeddin İbn Abdüsselam'dan fıkıh tahsili yapan babasından. Şerefeddin Ahmed b. Ahmed b. Nu'me ei-Makdisl ve Taceddin İbnü'I-Firkah'tan fıkıh, Safıyyüd­ din ei-Hindl'den usulü'd-din ve usul-i fı­ kıh, İbn Malik et- Ta!' den na hiv okudu . Dı­ maşk'taki Berraniyye. Cewaniyye ve Azraviyye medreselerinde fıkıh dersleri verdi. Yedi yıl süreyle Eşrefiyye Darülhadisi meşihatlığı görevinde bulundu. el-'A]sidetü '1- Vdsı(iyye'deki görüşlerinden dolayı İbn Teymiyye'yi 705 (1306) yılında sorguya çekmek üzere Dımaşk'ta oluştu­ rulan heyette İbnü'I-Vekil de yer aldı; üç ayrı oturum halinde yapılan bu soruştur­ ma (MecmCı'u fetaua, lll. 160-210) sonucunda İbn Teymiyye suçsuz bulunduysa da Kahire'den gelen bir emirle oraya götürülerek yeniden sorgulanıp mahkum edildi. Bir müddet Kahire'de bazı medreselerde ders veren İbnü'I-Vekil daha sonra Dı­ maşk'a döndü . Emeviyye Camii hatipliği­ ne getirilmesine şehrin ileri gelenlerinden bir grubun tepki göstermesi üzerine bu görevden alındıysa da çeşitli medreselerdeki görevini sürdürdü. Bu sırada Şam nilibiyle ilişkileri bozulunca Dımaşk' ­ tan ayrılıp Halep'e gitmek zorunda kaldı. Burada kaldığı bir yıl boyunca ders verdi ve halkın yakın ilgisine mazhar oldu. eiMelikü'l-Muzaffer ll. Baybars. 709 ( 131 O) yılında Mısır'ın idaresini el-Melikü'n-Nasır Muhammed b. Kalavun'a bırakınca İb­ nü'l-Vekil de ona bağlılığını sunmak üzere huzuruna çıktı. Baybars zamanında, el-Melikü'n-Nasır'ın yönetime ehil olmadığı yönünde verdiği bir fetva ve aleyhinde sarfettiği ileri sürülen sözleri yüzünden bir müddet aralarında soğukluk devam ettiyse de kısa sürede sultan katın­ da eski itibarını kazanmaya muvaffak oldu. el-Melikü'n-Nasır, İbnü'I-Vekil'i. 713 yılı Safer ayı sonlarında (Haziran 1313) Musa lıdır. Tıpla da ilgilenen İbnü'l-Vekll'in bu alanda uzman olmadığı anlaşılmaktadır. Nitekim bir defasında Şam naibi Cemaleddin Efrem'e hazırladığı ilaç hastanın durumunun daha da kötüleşmesine yol açınca askerler onu öldürmeye kalkışmış ve emlri iyileştiren Emlnüddin Süleyman el-Hakim kendisine. "Tıbb ı bırak, fıkhınla ilgilen; zira müftünün hatası telafi edilir, fakat tabibinki edilemez" demiştir (Safedl, IV, 277; İbn Hacer, IV, 120). Eserleri. 1. el-Eşbô.h ve'n-ne;ç;ô.'ir. Müellifin vefatı üzerine yeğeni Zeynüddin İb­ nü'I-Vekil Muhammed b. Abdullah tarafından gözden geçirilerek tamamlanmış­ tır. Fıkıh literatüründe bu türdeki ilk ça- 237